soruyu biraz daha açman gerekir,
elektrik,otomobil,su motoru gibi..

elektrik. indeki bakırları değiştiriyorlar. neden yapılıyor?

Motoru zorlarsan ani bir ısınma şoku ile telin etrafını saran izolasyon malzemesi yanıyor ve sargı kısa devreye düşüyor veya kablo direkt eriyor. Böylece ya motor hiç çalışmıyor ya da randımanlı düşüyor. Bu durumda bobinaıcının motoru tekrar sarması gerekiyor.

listede adi gecenlerden biri aciklama yapmisti, skandali bir sekilde dogrulamis oldu

Liste nereden temin edildi?

Polis ihbara istinaden çalışmış muhtemelen, alınan notlara bakarsan liste polis çıkması.

Avukat Murat Ağırel'in bir paylaşımında ehliyet sınavı notlarının yükseltildiği bir liste vardı. Bu veri nereden çıktıysa oradan başka veriler de gayet güzel çıkmıştır diye düşünüyorum.

Avukat değil gazeteci galiba. Yanlış hatırladım herhalde.

Fatih Altaylı da hapse girmeden önce araştırıyormuş yarım kalmış bu arada.

Taşımıyorum. Dağa taşa ateş falan ederim diyorsan sen bence askerlik yapmamışsın. Kulak tıkacı ile atışta 2 gün kulak çınlıyor.

@runaway

Atış poligonunda tabanca ile ateş ediyorum.

Aynu şey değil cesario

elinde görülse muamele ne olur düşün

@arbre

Atış kulüpleri var. Havalı tabancaya katıldım ama tüfek yaygın değil ve her yerde yok. İstanbul gibi bir yerde antrenman alanı kısıtlı. Kendi çabamla bir yere gitsem arabada nasıl taşınır onu merak ettim.

Taşıma ve bulundurma ruhsatı farklı şeyler, o kısmını biliyorsundur değil mi?

Av tüfeği olarak, ava gidecem avciyim diye alabilirsin ancak av tufegine taşıma ruhsatı diye biliyorum.

Av da her yerde olmuyor biliyorsun, alakasız bir yerde taşıyorsan açıklaması zor olabilir, ama ruhsatı olan silah için zaten sana adam öldürmüş muamelesi yapılmaz alakasız bir durumda yakalanmazsan, şüpheli davranmazsan ya da kafası bozuk birilerine denk gelmezsen. Ruhsatına bakarlar, birkaç soru sorarlar vb.

Ama gidip rastgele arazide ateş edersen sorun olabilir. O ayrı. Güneşe ateş edersen birinin kafasına gelebilir vb.

Ek olarak, ruhsatin olsun olmasın elinde silahla gezmek (av, atış talimi için belirlenmiş alanlar hariç) her halükarda seni şüpheli yapar.

Yukarıda yazdıklarımı arabada tasima durumu için yazdım. Aldın eline yürüyorsun, bu civardaki seni goren ya da haber verilen kolluk personeline sana ateş etme hakkı verir. Once seslenilir ve uyari ateşi açılır, ornegin yere birakmazsan iyi ihtimalle bacağına kurşunu yersin.

Ruhsatlı av tüfeğini bagajında ve kılıfında içi boş (fişek yüklenmemiş kurulmamış) şekilde taşıyabilirsin. Aksi durumda yakalanırsan başın ağrıyabilir.

çamaşır makinesi

Elde sabunlu su ve diş fırçası ile fırçalamayı dene hocam, üç harfli marketlerden ucuz bi fırça al. Bu fırçayı yine spor ayakkabıların dikişli detaylı yerleri varsa bu kısımları temizlemek için de kullanırsın, ince temizlik fırçan olur

Temu'da plastik kalıplı şapka yıkama kılıfı satılıyor. Ona koyup makinede yıkıyorum.

www.temu.com

Ayrıca şu da var.

www.temu.com

Ben bir tanesini kuru temizlemeciye vermiştim, garanti veremiyoruz dediler ama sonuç fena olmamıştı.

bulaşık makinesi üst sepetinde, bulaşıklar olmadan.

ben elde yıkıyorum. az biraz sıvı çamaşır deterjanı ile bir leğende çiteleyip asıyorum. eğer ter lekeleri varsa hafifçe fırçalıyorum.

Ben denemedim ama keçe yün gibi alengirli bişeyse ve yağlı bir leke varsa balata spreyi işe yarar teorik olarak.

Üzerine kağıt mendil koy.
Mendili ıslat.
10 dakika bekle.
Mendille yumuşamış pisliği sıyır at

Islak mendil ile (kolonyalı değil) @Mirket'in yaptığını yapıyorum. 10 dk değil, 3-4 dakika bekliyorum.

Üstteki numara işe yaramazsa bu kez karbonata az su katarak pat kıvamına getirip onu dışkı üstünde bir müdddet bekletiyorsun. Benin’i kaybetmesin kurursa su damlat. Akabinde hafif ovalayarak çıkartmayı deneyin. Ğrik asitle zengin doşkı ile baz karakterli karbonat biraz kimyasal münasebetkurarsı biraz mekanik abrazyonla işi genelde halleder.

motul'un insect remover solüsyonunu 1 fıs sıkıp 3-4 dk bekliyorum hiçbir şey kalmıyor.

Sahil kesiminde oturuyorum otoparkım da yok. Bundan dolayı arabanın bagajında her daim su, kağıt havlu ve paket karbonatlar var. pisliğin üstüne karbonatı döküyorum, biraz su döküyorum sonra da üstüne kağıt havluyu koyup gene su döküyorum.
genellikle markete bir gidip geliyorum sonra da pisliği alıp atıyorum.

Evet

sınırsız e-sim uyglaması alıp kullanabilrisin

@deniz biraz daha açar mısın ?

e-sim'i aktif edip diğerini kapadıktan sonra e-sim hattı üzerinden internet kullanmaya başlarsın, whatsapp üzerinden de erişimi sürdürürsün mevcut numaranla.

esim uygulamarı var yüklüyorsunuz satın alıp telefona uyumlu hale getiriyorsunuz tüm dünyada bile kullanabileceğiniz hale geliyor.. megabayte a göre fiyat değişiyor..

deniz'in demek istediği şu;
e-sim uygulamaları oluyor (Airalo, MobiMatter, GigSky vs.). Bunlar sana içinde veri paketi olan eSIM sağlayan uygulamalar. Bunlardan istediğin kadar alıp eSIM olarak tanımlayabilirsin. Ancak belirtmediği nokta şu, aynı anda en fazla 2 farklı GSM hattı aktif olabilir. Yani biri turkcell'ken eSIM tarafını istediğin kadar değiştirebilirsin.

fiyat sıfır fiyatına yakınsa insanlar onu alacağıma sıfır alırım diyebilirler. facebook marketplace'de koyabilirsiniz.

Piyasa ölü , burundan kıl aldırmayan Honda bile bayide nakte güzel indirimler yapıyor.

Facebook ve whatsapp gruplarını deneyebilirsin. Sahibindende doping almayı düşünebilirsin, ilk sayfadan düştükten sonra ihtimal düşüyor

Hiç yazan eden dahi yoksa bil ki fiyatı yüksek yazmışsındır. Tahminden çok piyasadaki talebe göre belirlenir fiyat. Düşürmeye devam ettiğinde mesajlar gelmeye başlar. Pazarlık payını da düşünerek ona göre bir şeyler yazman lazım. Atıyorum sarı sitede ortalama fiyat 70-80 binse 1-2'şer bin düşerek ilerle. 2-3 bin de pazarlıkla düşüp satarsın. Hızlı satmanın tek yolu fiyat düşmek.

satılmıyorsa iki sebebi var:
fiyat yüksek.
kazası şuyu buyu var kozmetik açıdan fiyatı hak etmiyor.
cappucino trnin en çok satanlarından biri. piyasası var ama fiyat kıran kırana.
bayide bile şimdi çıksam 0 km bir iki yaş eski modeli 60k ya bulurum. 63 65 e kredi kartına taksitle bulurum. ki bunlarda yıldan yıla kasa değişmiyor özellik gelmiyor bir şey olmuyor.

Kocakarı ilacı hatırlıyorum.

Kavrulmuş soğan sararlardı bizim orada.

mısır unundan hamur yapıp sararsanız işe yarıyor.

Dolamaya betnovate kullanma sakın. Steroidler bağışıklık sistemini baskılar.

Fucidin krem bence daha iyi bir tercih.

@abba, gece sürüp yattım sonra ağrısından uyandım zaten. Temizledim öyle uyudum. Sabah fucidin aldım sürdüm, teşekkürler.

işlem bazında düşünmüyor banka. dipte karı var ve bu masrafa katlanmak istiyor. her işlemden kar etmek zorunda değil.

Hocam şöyle düşün; Çok kaba varsayımlarda bulunacağım ama temel mantığı anlamak için yeterli olur sanıyorum. Ortalama değerler ne kadardır bilmiyorum ama anlaşmalı olduğun kurumdaki bir personelin her ay hesabına yatan para 60 bin TL olsun diyelim. Bu para hesaba geçtiğinden ay sonuna kadar doğrusal olarak azalıyor diyelim. Yani her gün 2 bin 2 bin azalsın mesela.

Maaşın yattığı gün 60 bin, sonraki gün 58 bin, sonra 56...
Bu para azalarak gitse de bankanın elinde duruyor.
60 bin liranın bugünün politika faiziyle 1 günlük faizi: 850 TL, 58 binin: 822 TL civarı, 56'nın 793 TL...

Yani özetle başlangıçta 60 bin olan ve her gün 2 bin TL azalan bir paranın güncel politika faizine göre 1 aylık toplam getirisi 13.175 TL ediyor.

3 yılda (hiç zam almadığını ve hesaba geçen paranın sabit 60 bin olduğunu varsayarsak): 474.300 TL

Yani sen 3 yıllık taahhüt aldığının birinin hesabından 3 yılda 474 bin TL faiz getirisi sağlayabilirsen 80 bin liralık promosyonu da maliyet kalemi olarak rahatlıkla düşünebilirsin.

edit: bu hesap banka senin paranı günlük faizde işletiyor anlamına gelmez. Ancak bankanın havuzunda duran toplam bir para var ve bankanın işi o paradan para kazanmak. Yani mesela başkasına kredi veriyor falan. Daha fazla da kazanabilir.

edit: evet 1 sıfır fazla olmuş.

@himmet dayi 60k için günlük 850 tl hesabında bir hata var sanki. 85 bile çok sanki şu anda ama yine de 85 olabilir mi, 85?

@himmetdayi 1 sıfır sil, yanlış hesap bağdattan döner:)

Ben bu işin faizle alakalı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü banka parası, öyle bir para yok. Hesabınızda 60k tl olması, bankanın size 60k borçu olması gerekir.

Yani hesabınızda 60k varsa, banka; bakın kasadaki 60k Ahmet’in parası dokunmayın buna falan demiyor. Yok öyle bir para. Bankanın o kadar borcu var size. Siz talep ettiğinizde size o borcu vermek zorunda. Banka parası ile nakit para aynı şey değil. Nakidi merkez bankası basar, banka parasını banka yaratır. İstediği kadar. Siz kredi çekince banka para yaratıyor.

Faiz işi ise şu; siz bankaya 30 gün boyunca borcunuzu istememe sözü veriyorsunuz. Böylece banka da size olan borcunu ödemek yerine gidip başkasına yatırım yapıyor o süreçte.

Benim tahminim, siz kart ile alışveriş yaptığınızda banka komisyon alıyor. 3 yıl boyunca her ay maaşınızı kart ile harcıyacağınızı düşünürsek bankaya sağlam komisyon kalıyor.

Milli eğitimler ilçe bazlı anlaşıyor. Adalet bakanlığı merkezden anlaşıyor. Meb 70 80 bin tl alırken, bu sene adalet bakanlığı promosyın beklentisi 150 250 bin arası. Vakıfbankta müdür olan bir arkadaşıma sordum. Adalet bakanlığı başka bankayla anlaşsa ne olur dedim? Vakıfbank batar dedi. 81 il ilçe tüm adalet bakanlığı personeli savcı hakim müşteşarı hepsinin toplam maaşının aylık olarak vakıfbanka girişini düşününce banka her türlü bu promosyonu çıkarır. Ayrıca vakıfbank bakanlığın makam araçlarını kırtansiye giderlerini falan alıyor. Olay büyük.

Ayrıca kurumlar tahakkuk eden maaşları anlaşmaya göre genelde 3 gün önceden bankaya aktarıyorlar o üç günü de banka kullanıyor parayı.

Maaş müşterisini elde tutmak çok önemli çünkü müşteri ağırlıklı olarak maaş aldığı bankadan tüm finansal işlemlerini gerçekleştirir. Ayrıca bir hesaba düzenli olarak para geliyorsa o hesabın olduğu bankada işlemler yapılır. Şöyle düşünün X bir bankanın müşterisi oldunuz hesap açtınız ama öylece duruyor. Yıllarca 0 TL bakiye ve işlem olmaksızın atıl bir şekilde bekleyebilir. Maaş hesapları öyle değildir, sürekli bir giriş-çıkış ve işlem olur. Banka böyle müşteriyi ister.

Maaş müşterilerinin çoğunluğu;
- Mevduatını o bankada tutar, döviz ve altın işlemlerini gerçekleştirir.
- Hisse senedi işlemleri yapabilir.
- Bireysel, konut, taşıt kredileri kullanabilir. (Bunlara ek sigorta paketleri satılır)
- KMH (Ek hesap) hesabı açtırabilir.
- Kredi kartı kullanabilir.
- BES açtırabilir.
- Sigorta ürünleri alabilir, bankanın sigorta şirketleri gelirlerinin büyük çoğunluğunu buradan elde eder. Örneğin benim bildiğim bir bankanın sigorta şirketi gelirinin %80'inden fazlasını o bankanın sattığı krediler aracılığıyla kazanıyor.
- Çeşitli finansal işlemlerini (vergi, fatura, diğer ödemeler vb.) o bankadan yapar. Pazardaki payını koruma ve artırma adına müşteriyi elde tutabilmek çok önemlidir. Kısacası bu para "müşterinin ayağı alışsın" mantığıyla verilir.

3 senede 80K demek yılda 26-28K civarında bir para ediyor. Sen bir müşterine 120 ay vadeli 1 Milyon TL konut kredisi kullandırabildiğinde sadece ilk ay aldığın faiz 28-30 bin TL :) Sanıyorum soruna cevap olmuştur.

Üstte saydığım ürünlerin faiz, komisyon, masraf getirilerini hiç saymadım bile..

Cok degil, az bile veriyorlar aslinda. Sizin cok dediginiz o rakam 2 maas bile etmiyor.

Bu insan tipi cidden sinir harbi

Örneğin senin hayatın ile ilgili bir sürü yorum yapar yargılar fakat en sonunda tabi herkesin kendi hayatı kimse kimseye bir şey diyemez diye bitirir :)

Açıkça mesafe koyarak, seninle iş dışında herhangi bir konuda konuşmak istemiyorum bana iyi niyetle nasihatlerde de bulunma derken etrafında birileri de duysun, sonra da görmezden gelmeye çalışırsın

çirkeflerle çirkef olmadan yani onların taktiğini uygulamadan kurtulamazsın. illa uğraşmak istiyorsan mağdura yatmayı ağlayıp zırlamayı göze al.

Bahsettiğiniz kişi gizli narsist ve gaslighting yapıyor. Sınır çizmek yetmez, görmezden gelmeniz o yokmuş gibi davranmanız lazım. Kurtulmadığınız sürece buna devam eder. Bir narsisti anlamaya çalışmanıza da gerek yok, ilgiyi üzerinde tutmak için yapıyor yani bencil ve kötü niyetli. Düzelecek bir durum değil, narsistlerle uğraşılmaz.
Söylediği şeylere tepki vermemeye çalışabilirsiniz ama sizden o tepkiyi alana (tepkiniz aracılığıyla çevreden ilgiyi toplayana) kadar devam eder. Hatta muhtemelen tepkisizliğinizi bile ilgi toplama fırsatına çevirecektir "Beni görmezden geliyor bana kötü davranıyor" diyerek.

Uzaklaşıyorum ben. 90 sene ömrüm var, onu da bunlarla harcayamam.

beklemedigi bir sey yapabilirsiniz, mesela sacma sapan yorumlar yaptiginda kahkahalar atarak, gulerek 'ya haklisin, ya nasil dusunemedim, cok sagol, allah senden bin kere razi olsun, dedigini yapacagim' vs. diyin. Ve buna devam edin. Zira bence bu tavir hem karsinizdakini zerre ciddiye almadiginizi gosterir hem de magduru oynamasini engeller.

zira, ne kaybedeceksiniz? kadinin yaptigi saygisizlik, buna diyecek bir seyim yok. ama diyorsunuz ki uzaklasmam mumkun degil su asamada. tepki vermemeyi de yapamiyorsunuz anladigim kadariyla. e kadini kontrol edemeyeceginize gore. neden tetikleniyorsunuz? siz kendinizi kendi yasaminizi biliyorsunuz, o zaman kendi merkezinizde durun. sizden istedigi tepkiyi degil, boyle baska bir tepki alinca susacak. ben olsam oyle yaparim. kimin ne dusundugu, hele hele de boyle bir insanin ne dusundugu hic umrumda olmaz.

Arkadaş ortamında kişilerin birbirini trolllemesi ya da damarına basıp kızdırması konusunda bir sakınca görmüyorum. Bana da yapılıyor, ben de yapıyorum bazen. Bunu ayrı kefeye koyuyorum. Bunun dışında damarına basıp kızdırdıktan sonra yavşak yavşak "Ne dedim ki, ne yaptım ki? Normal bir şey söyledim. Ne sordum ki sanki???" diyenlerle mücadelede 3 yöntem var. 3 adım değil, seç birini yürünü.

1- Döveceksin.
2- Bulduğun her fırsatta dalga geçip rezil edeceksin. Her sohbette laf sokacaksın. Damarına basacaksın. Bam telini bul, kudurt. Kudurunca aynısını de. Sonra Nasreddin Hoca gibi kıssadan hisse sunma "Sen de bana yapıyorsun" diye. Onun kırılma noktasına kadar devam et. Kırılınca (üzülünce anlamındaki değil, yaşam şevki kırılınca) "Sen de bana yapıyorsun" deme özgürlüğün var.
3- Lobicilik faaliyetleri. Arkasından kuyusunu kaz. Bir şekilde itibarsızlaştır. Onun konuşmalarının sıkıcı ve kalitesiz olduğu konusunda fikir birliği oluşsun insanlarda. Yalnızlaşsın o konuda.

Karşılıklı oturarak konuşup anlaşma dediğin şeyi insanların ancak çeyreği ile yapabilirsin. "İnsanlar konuşa konuşa..." masalını kim atmışsa boş yapmış.

İş yerinde muhtemelen, telefonda ses kaydı devamlı açık olsun, hukuki boyutunu yemişim, yarın bir gün iftira atarsa konuşmalar elinizde olur.

İş dışında muhtattap olunmaz, iletişimde de her şeyi yazılı olarak iletmesini istersiniz. Söylemiştim, demiştim vs derse kendisi zora girer.

Bir de bu tiplere hak ettiğini veren insanlar olmuyor. Kendilerini çok sevimli sanıyorlar.
Yalnızken üvey anne gibi davran, insan içinde iyi.
Ve tamamen resmi davran, iş dışında hiçbir şey konuşma, işi de mail atsın falan.
Ben bu durumlarda ergen dizilerindeki kızlar gibi ezikliyorum ama yalnızken.

Biriktirme aninda boz. Sonrada keske öyle demeseydim ya cok bozuldu demek keske sunu deseydim niye demedim elalemin kerizi ben miyim demekten daha kolay.

Babamdan bahsediyorsun galiba

Gelip bizi full negatifler enerjimizi sifirlar kendisine cevap verince kendisi cevap veremicek konuma gelince bize kizar
Hep kendisi negatiflemek ister bu sonsuz dongudur

Biz onu negatifliyince suclu biz oluruz

Sonuc ve cozum olarak agir negatifi basiyorum cevap veremeyecek hale sokuyorum suanda en sevilen evlat oldum seni negatiflemesine izin verme anan babnda olsa sonucta sende bir insansin

Ben bu teknige ayna diyorum ne yaparlarsa aynibsekil tepki veriyorum huzurs erdim nazar degmesin

Gizli veya açık narsist , manipülatmr. Başta siklememek çözüm gibi görünse de devamlı daha ileri gitmek haddini aşmak sınırları test etmek isteyecektir. Açık bir şekilde haddini bilmesini söylemek hatta en iyisi iletişimi kudurtamadan kesmek en iyisi. Zira kudurunca be yaptım ki olur çünkü.

Geçen sene bu zamanlar böyle biriyle muhatap olmak zorunda kaldım. İşi bırakma noktasına gelmiştim neredeyse.
Sizden şanslıyım; çünkü katlarımız farklı ve sık görüştüğüm biri değil.
Sadece yazılı iletişim kuruyorum. Selamı sabahı tamamen kestim. Asansörden inerken iyi günler demesine bile karşılık vermiyorum. Hani ne ölüsüne ne dirisine derler ya, aynen o durumdayım.
Yazılı iletişimde sıkıntı yaşarsam kesinlikle karşılık vermiyorum, yöneticimi yazışmaya ekleyip cevap veriyorum. Evet çok gıcık bir tavır, ama bazı insanlar sadece bundan anlıyor. Ben sinir olacağıma, o olsun.
Özetle, mecbur kalmadıkça sizinle sözlü iletişim kurmasına izin vermeyin. Ne karın ağrısı varsa yazsın. İşinizi yapmanıza engel olan bir durum ortaya çıkarsa da ispiyonlamaktan çekinmeyin.

Telefonu düşük güç moduna almadıysanız eğer router’ı kapatıp açmak işe yarayabilir. Hiç kapanmayan cihazlar olduğu için bir süre sonra sapıtabiliyorlar.

Olay aslında şöyle telefon Wi-Fi’dan kopmuyor tasarruf edeyim diye kopuyor elime aldığımda tekrar bağlanıyor yani ben telefonla ilgili bir ayardan şüpheleniyorum ama kurcalamama rağmen öyle bir ayar bulamadım ama sizin dediğinizde deneyeceğim.

@ogutucu sabah 9da gidip muayene olmak istemedim. zaten bahsettiğim gibi mesai bitimine yakın randevulu hastaların bitmesini beklediğimi söyledim.

randevusuz gidip orada kalabalık yaratılmaması adına polikliniklerde randevusuz hasta bakmak yasak.

aile hekimine gidin. muayene etsin. eğer durumunuz ciddiyse o sizi hastaneye sevk eder. randevu almanıza gerek kalmaz.

Ben grip tarzi hastaliklar icin eczacima soruyorum soledigi ilaclari aliyorum doktora gitmiyorum cogunlukla zaten hep ayni seyi yaziyorlar benim icin soguk alginligi grip basit bisey

Ama ben grip tarzi hastaliktan emin olsugumdan dedim eger sende koronamsi bisiler varsa agirsa falan tabi once doktora git

Bu belki de biraz doktorun tutumuna bağlı. Yani tam mesai bitimine doğru değil ama başlarda, sırada bekleyen fazla kimse yoksa doktora rica ettiğinizde hemen girişinizi yapıp rmuayene olabiliyorsunuz tabii kafadan değil bir kaşeli kağıt veriyor doktor oradan hasta kabule gidip kayıt yaptırıp muayene olabiliyorsunuz ama dediğim gibi bu doktoruna bağlı biraz da fazla yoğunluk yoksa kabul edebiliyorlar ama siz mesai sonu gittiğinizde işleri daha da uzatmamak için kabul etmemiş olabilir.

bu biraz doktorun inisyitifine bağlı. siz en doğru zamanda gitmişsiniz ama doktorun da keyfi yerinde değilmiş muhtemelen o yüzden bakmamoş size. sonradan randevusuz gidip kayıt açtırıp muayene olan çok hasta ile karşılaştım hastanelerde.

ek: yaşadığınız soğuk algınlığı gibi bir şeyse hastane yerine sağlık ocağına gştmeniz daha doğru olur. em azından kalabalıkla falan uğraşmazsınız.

Geçen gün göğüs hastalıkları doktoruna gittim, zor randevu buldum,tek hekim buradaki. Muayene etti, astım krizi geçiriyormuş. Neden daha önce gelmedin, 3 hafta bekledin dedi. Randevu bulamadım dedim. Çok şaşırdı. Ayrıca başını uzatıp muayene olmak istediğini söylesen bakardım dedi. Akşama kadar randevusuz bir sürü teyze muayene ediyorum. Bu kadar kuralcı olmak zorunda mısın? diye sordu. Dumur oldum.

Doktorun inisiyatifinde, randevusuz hasta bakmayan bir doktor demek ki. Bakanlık tarafından 10 dkda bir koyulan mhrs randevularina tepki olarak randevusuz bakılmıyor genelde

Aile hekimine gidin önce, grip için pat diye uzman doktora zaten gidilmez. Aile hekimi gerek görürse sevk eder.

Doktorun işi yok diyorsunuz hasta görmeyince de belki 5 dkda baktığı hastanın tahlillerine anca şimdi vakitlice bakabiliyor? Ya da başka vakalara konsultasyön yapıyor? Belki servis görevi öncesi dinlenmede?

Randevu alınabilen bi saat olsa sistem randevu verirdi zaten.

köpek küçük ırksa olabilir, yoksa bundan daha büyük boyutta oluyor kakalar.

Evet küçük siyah kıvırcık tüylü bişey. Sevimli ama sahibi tam bir k. :) yaz çıkışı şu an traşlı. Yani basıl tarif edeyim postu ile kalpak yapılabilir öyle güzel siyah ve kıvırcık bukleli. :)

Otogardan Tramvaya bin eğitim kampüsü veya seka devlet hastanesi durağında in ve rayların karşısına (yht hattı) geçecek bir üst geçit bul. Görürsün zaten.

PS:: kongre merkezi durağı da eklenmiş. Orada in.