İlgilenebilirim, nasıl özel mesaj atsam?

Teşekkürler,

hilmi yarayıcı'nın sevdadan yana albümünde sanırım 2 Mikis Theodorakis şarkısı var.
bi buldurup dinlemeniz lazım.

hilmi yarayıcı - kalanlara. sayenizde bulundu.
Çok teşekkürler :)

üşüdüm biraz albümündeydi. bende albüm yokmuş ama, aramanızı daraltabilir umarım.
aşar gidersin olabilir bi de youtubeda yokmuş bakamıyorum. vay be yonca lodiymiş kadın da.

yaklaştınız, süpersiniz.. bu bile bir şey,
benim için tüm evren bir adaydı :)

peki albüm detaylarını versem size bir şey uyanır mı?
bende uyanmadı..
1 Sele Verseydim Söz - Müzik: Ayd...
2 Harman Yeri Söz - Müzik: Ano...
3 Ölüm Var mı Söz - Müzik: Mur...
4 Bekle Buğday Tanesi Söz: İbrahim Kar...
5 Bir Zamanlar Söz - Müzik: Yav...
6 Tanrı'dan Diledim Söz - MÜzik: Ano...
7 Yürekte Yareler Söz: Pir Sultan ...
8 Yalnız Şarkı Söz: Murat Hasar...
9 Zamansız Şehire Dönmek Söz - Müzik: Mur...
10 Bülbülün Kanadı Sarı Söz - Müzik: Cel...
11 Üşüdüm Biraz Söz - Müzik: Mur...
12 Leyli Leyli Söz - Müzik: Cev...
13 Aşar Gidersin Söz: Yavuz Bingö...
14 A İstanbul Söz - Müzik: His...

Aşar gidersin değilmiş aradığım...
www.musicopat.com
Başka bir albümde olabilir mi?

baharım sensin albümü, yarım söz imiş aradığım şarkı...
teşekkürler..

sozluk.sourtimes.org

etkili ve örgütlü bir sendika yok. eski işyerimde sendika temsilcisi genel müdür ve şirket ortağı idi. o derece. elbette düzgün bir çalışma ile çok kısa sürede bu durum değişebilir o ayrı.

şu anda deli gibi bunun tartışmasını döndürüyoruz. Tez Koop İş'in Kadıköy Şubesi'nde bir bilişim örgütlenme bürosunu açtık. ancak bu gerçekten yeterli olmayabiliyor. çünkü sendika örgütlenmesi iş kolu üzerinden yapılan bir şey. otomotiv sektörü çalışanı bir bilgisayar mühendisini büro emekçilerinin örgütlendiği bir sendikaya üye yapamıyoruz burjuvazinin kanunları yüzünden. bu yüzden bir yandan da dernekleşmeyle ilgili tartışmalar var.

www.bilisimsendikasi.org
www.bitder.org

bu hafta sonu yapılacak etkinliğin durumun anlaşılabilirliği noktasında senin için yararlı olabilir.

limon.6degreesunder.com

4 levente metroyla gidip ordan sarıyer dolmuşlarına binmek en kısa ve mantıklı olanı sanırım

sarıyer dolmuşları değil de, basın sitesi mi ne var onun otobüsü önünden geçiyor olması lazım.

tide: len arkadaşın evine o otobüsle gittik önünden geçmiştik. sarhoştum gerçi yanlış hatırlıyor olabilirim ahah.

idet: yine mi olmadı? tüh lan.

25T ile parkorman ışıklarda inip azıcık yürüyünce varılıyormuş. bu da başka bir yol tabi.

@ deckard
hala sarhoşsun sanırım, tidelemişin cevabını (:

29 GM 4.levent metro-gazeteciler sitesi otobüsü tam önünden geçer. ama parkorman'ın önünden geçen otobüsler de 200-300 metre mesafede bırakır. o yüzden seyrek bir otobüs olan 29 GM'yi beklemeye gerek yok.

@captain tsubasa:
istanbul'da sadece bir tane basın sitesi veya gazeteciler sitesi olduğunu sanmak şüphesiz ki yanılgıların en büyüğüdür :))

walla ben makinayla bi sakalımı aldırmıstım iki firt firt, 10 liramı almıstı adam. benim için en yuksek budur; baskasını tanımam :)

hatta aha #13395951

berberlerde normal traşın abartılı bir fiyatı olacağını sanmıyorum,traşta en üst level olan damat traşı olursa 50 gibi oluyor fiyat,bi de gurbetçi bir çocuk saçını boyatmıştı 20 kaat almışlardı.

tam hatırlayamıyorum ama; kadıköy tepe nautilus veya carrefour icerenkoy' de bir erkek kuaförü var, orada kesim 40 ytl, sakal 20 ytl olması lazım.

eski.stargazete.com

mos 50'ydi de 70 olmuştur. daha pahalısı olduğunu sanmıyorum.

mos kuaför zincirinin her şubseinde eylül 2008 itibariyle sadece saç kesimi 45 ytl.

ciragan sarayi'nda bir kuafor var (berber diyemiyorum oraya), baya pahali

istanbuldan çıkıyoruz yola...
biraz kalabalık yollar ama olsun...
keyfimiz yerinde daha tatilin 1. günü..
tekirdağ'a geldik işte.. ufak bir mola... mis gibi köfteleri götürüyoruz.
eceabata doğru ilerliyoruz sonra ..
körfezi gören biryerde durup bir çay molası bu kez... yola devam..
geliboludan lapsekiye geçmiyoruz hemen...
şehitliği gezeceğiz.. conkbayırı, anafartalar..göğsümüz kabaracak .. yorgunluk nedir unutacağız...
sonra eceabat feribotla çanakkaleye atıyor bizi...
geç olduysa.. hemen merkezde konaklayacak birçok 2 yıldızlı var...
zaten odada çok kalmayacağız.. akşam kordonda bir yürüyüş yapacağız...sonra harp zamanında postane olarak hizmet veren yerde, merkeze 500 metre(ismini hatırlayamadım üzgünüm) canlı müzik eşliğinde bişeyler yudumlayacağız asmaların altında..
yol yorgunuz.. güzel bir dinleniyoruz.... 2. gün.. yumuşak bir kahvaltı.. sabah esintisiyle pazarda biraz alışveriş.. peynir tatlısı alıyoruz yanımıza biraz.. malum truva'yı gezeceğiz öğle sıcağında, tatlı şekerimizi dengeleyecek ezine yolunda..
öğleden sonra ayvacık üzerinden küçükkuyu... maviş moteli bulacağız orada. eşyalarımı odaya atıp, 8 km uzaktaki behramkaleye ulaşacağız.. bayram biraz kalabalık olacak ama olsun.. uzun ev'de bira, avcı böreği ve kalamar eşliğinde belçika üzeri yayın yapan bir radyodan caz dinleyeceğiz.. odtü mezunu bir garsonla behramkale, çanakkale konulu bir tarih sohbeti... ama çok da kaçırmayacaz muhabbeti... çünkü motelde bizi bekleyen mangal sardalyaları çıkartmaya başlamış olacak.... ufak bir şişeyi devirip enfes mezeler eşliğinde... odaya sonra.. ılık bir duş ve mışıl bir uyku.. 3. gün tam gün denizz.. serin serin bişeyler okuyup sahilde mayışıyoruz.. sonra yine rakı. yine balık..sonra yine rakı.. ohhh beeeee..
4. güne kalktığımızda aldığım alkolün zerresi yok üzerimizde.. biraz balı yada dirzem yağı kızarmış ekmek üstü yapıp yola çıkıyoruz yine ... balıkesir üzerinden istanbul..

yada yapmıyoruz bunların hiçbirini rem'i bekliyoruz istanbulda...
bu konseri o tarihe koyanın....

Biz 2 ay kadar önce aynı güzergahı yapmıştık. Tabi iki küçük çocuğumuz olduğu için Şehitlikleri gezelim, biz isteyince mola verelim olmadı. Onlar uyuduğunda gidip durmak istediklerinde durarak ilerledi yolculuğumuz :)

"Peki ne diye yazıyorsun buraya müsrif?" demeyin diye bir kaç tiyo verip gideyim.

Çanakkale Boğazı'nı Gelibolu'dan değil; Gelibolu'nun 4-5 km ilerisinde bulunan Kilitbahir'den kalkan feribotla geçin. 15 dakika ve 12 YTL karlı çıkacaksınız. Yol boyu tabelaları var zaten.

Ezine girişinde, İstanbul'dan giderken sol kolda kalan bir peynirci var. Orada peynirli gözleme - domates ve limonata üçlemesine girin. Dönüşte de Ezine Peyniri alın aynı yerden. Domates de alın. (Hatta İstanbul'da nerede oturuyorsunuz ya, bize de alın o peynirle-domatesten dönüşte.)

Yol üzeri illa kalacağız demezseniz sabah çıkıp öğleden sonra varırsınız Altınoluk'a. Hadi çok oyalandınız gece varırsınız. Zira kalınası yerler sanki Altınoluk'a pek yakın. (Assos vb.) Ama Çanakkale bir alternatif olabilir. Hatta yol üstünde Şehitlik olmayan ama Çanakkale ve yöresindeki şehitlikler kontrol merkezi gibi bir adı olan modern bir bina var. Kesin görürsünüz. Orada Çanakkale Savaşı ile ilgili ilginç bilgiler bulabilir, hem de ziyaret etmek istediğiniz şehitlikleri planlayabilirsiniz.

ikincisi: google analytics gayet faydalı. www.google.com

search.creativecommons.org

buradan ücretsiz ancak kaynağını göstermek koşuluyla resim, fotoğraf, imaj, müzik, vb bulabilirsin. flickr'ın creative commons lisanslı imajlarını da kullanabilirsin. gerçi bu dediğim site orayı da arıyor..

yine tabii google'dan free images, free photos gibi arayışlar ihtiyaca cevap verecektir.

www.statcounter.com var bi de. bu da ücretsiz, gayet güzeldir..

iyi bloglamalar.

sözlükçülerin blogları bunu incele değişik değişik counterlar ve daha ilginç şeyler var şuan aklıma gelmeyen. hoşuna gidenler olursa ekleyebilirsin kendi bloguna..

www.sxc.hu
ücretsiz başarılı bir fotoğraf arşivi.

duru guzel bir isim.

dora ya ne dersiniz=?
doruk anlamında. universal ve uniseks bi isim.

Duru sozcuk olarak guzel de, soyle bir "Duru!" diye seslendim, pek olmadi sanki.

sitelere baktınız mı?

@oceano
esasında dora bence de güzel bir isim, alternatiflerimizden de birisiydi, ama sonra nedense içimize sinmedi.
@karamell
sitelerde daha çok (büyüklere yönelik) ev eşyası filan var diye hiç aklımıza bile gelmedi, aklımızda bulunsun.

dora benim erkek yeğenimin adı. bi sürü de dora die kız da biliyorum :)
kızlara daha çok yakışıyor bence laf aramızda :p

gittigidiyor a bakın kıyafetler için. ben yeğenime çok güzel bodyler aldım ordan. müthiş ve ucuzdu. eşya içinse henüz bi fikrim yok tabi chicco dışında. :)
e-bebek.net mi ne ona bi bakın derim.

duru çok güzel bir isim; ama deniz ismini de düşünebilirsiniz...

www.e-bebek.com

ankara'da mağazası da varmış.

www.irembebe.com
www.kirazbaby.com

bunlar da fiyatları uygun yerli markalar.
internetten alınca baya uygun fiyatlara gelebiliyor.
biz istediğimiz bebek arabasınnın en uygununu kiraz bebe de bulmuştuk.

kayra.

Biz 2,5 sene önce doğacak ikizlerimizden kız olanına Nisan ismini koyduk. Aklımıza gelen diğer isimler ne idi ve ne sebeple koymadık paylaşayım istedim;

Sade - Çok güzel bir isim, sizin düşündüğünüz Duru'ya da paralel manada hatta. Kardeşine de Yalın koyacaktık. Ancak Sade ve Yalın beraber aşırı sakin bir isim ikilisi oldu. Vazgeçtik.

Kiraz - Meyve isimleri kız çocuklara çok güzel gider diye düşünürüm. Kiraz ismi sadece fazla kullanıldı. Vazgeçtik.

Çilek - Meyve isimlerinden yürüdük, çok sevimli bir isim. Ancak ben çileği anormal derecede seviyorum, tuttuğu takımın adını çocuğuna koymak gibi hissettik. Vazgeçtik.

Üzüm - Hiç bir kusuru yok, kimsede de duymadık. Çok güzel bir isim olacaktı. Sadece fazla iddialı-sıradışı bulduk. Vazgeçtik.

Eylül - Çok yaygınlaştı, Nisan Eylül'e göre daha neşeli hissetiriyor. Vazgeçtik.

Neticede Nisan&Güney oldu ikizlerin adları. Şöyle de bir metodoloji izledik. Aklımıza ilk gelen isimle başladık. Diyelim Özlem olsun, Özlem'e tercih edeceğimiz bir isim bulduğumuz an Özlem'i sildik. Nisan ve Güney'e geldiğimizde bir baktık ki sistem bayağı bir süre ilerlemedi. Biz de durduk:)
Çok konuştum afedersiniz ama, basit ve etkili bir metod. Öneririm.
Şimdiden tebrikler :))

akılcı bir yöntemmiş,çok teşekkür ederim. bi de siteler bu işin ilacıymış

nasıl beslenecek? annesi istemiyor. uçmayı nasıl öğrenecek?
ayrıca cesaret edip, kuşu elime alarak minderin üzerine bile koyabileceğimi sanmıyorum. dokunduğum an kanat çırpıyor ve ben elektrik çarpmış gibi kaçıyorum kuştan.

bir havlu veya bez yardimi ile tutun kipra$irken ciplak elle tutarsaniz korkamaniz normaldir.

@05: Cesaretimi toplayıp çıplak elle tutabilme ihtimalim de var. Ama dediğiniz gibi bezle tuttum diyelim. Ufak bir leğen var, onun içine koymayı düşünüyorum. Ancak nasıl besleyeceğiz? Veteriner kendi başına yiyemez ağzının içine koymanız lazım dedi. Bunu yapabileceğimi hiç sanmıyorum. Leğende ya da minderin üstünde nasıl yaşayacak?

ee şöyle diyelim, mantıklı bir sebebi olmadan, sırf korktuğun için bir şey yapmazsan ve kuş ölürse, vicdan azabın çok fena olacak. o nedenle kendini tut:)sana zarar veremez.

kuşu eline al, 5 dk bekle, alışırsın, fizyolojik olarak bu böyledir, nasıl koku yorgunluğu oluyorsa, fobi yorgunluğu da olacaktır, tabi inat etmen lazım.

kuş çok hızlı ısı kaybedip sayıf düşecektir, etrafını pamukla filan sarsan veya bir sıcak su yastığının üzerine yerleştirsen leğeni faydası olur. gözleri henüz gelişmemiştir, çiğ ışık onu çok rahatsız eder, ortalığı loş tutmak lazım.

ilk olarak yuvayi hazirlayin sonra alin elinize korkmayin. ku$u yuvaya koyun mümkünse ilk etapta evin içinde dursun sicak biyer olursa ali$masi daha kolay olur, sonra yuvasinda iken $evkatle yakla$in sevin biraz kafasini ok$ayin oyun oynayin hatta ali$irsiniz. besleme konusuna gelince yuvayi bir hazirlayin karar verirsiniz.

Sağolun ya, bir biçimde bez yardımıyla elime alıp küçük leğen içine hazırladığımız yuvasına yerleştirdik. Rahatladı gibi. Bulgur haşladık ama yediremedik. Elimle gagasını açmaya çalıştım açamadı.

Bu geceyi atlatabilirse, yarın çevrede bu işlerden anlayan birisine verebiliriz sanırım yuvasıyla birlikte.

Çok teşekkürler.

malum havalar soğuyor mümkünse içeri alin alamiyorsaniz bile en azindan ruzgar gelmeyen biyere 3sabitlerseniz en iyisini yapmi$ olursunuz.

Kuşu içeri almamız mümkün olmayacak, küçük çocuklarımız var. Ama balkonda nefis bir yer yaptım güvercin kardeşe. Bu geceyi rahat geçirsin de, gerisi daha kolay olacak sanırım :)

Teşekkürler,

toshiba'nın öğretmen laptoplarının adaptörleri var ya, azcık amperleri yüksek olsa da regülatörde dengelendiği için oluyor. yani öğretmen laptopu adaptörü kullanabilirsin, ben öyle yapıyorum keza.

:) bende aynı marka laptop var ve adaptör sorununu bende yaşadım.
garantisi devam ediyorsa ısrarlı bir şekilde yeni batarya isteyebilirsin.
çünkü şarj aletleride garanti kapsamında.

en olmadı michael dell'e mail at şarjımı vermiyorlar sizi şikayet edicem de hemen geri dönüp ilgileniyorlar:) ben kendimden biliyorum.

amperi, voltu uyan bir adaptör al; ucunu eskisiyle değiştir.

@tom riddle
@humanistyamyam`
@unoktad yanıtlar için teşekkürler.

peki ucunu değiştirmeden, michael'a mail yazmadan, çakma bir adaptör kullanmadan bir çözüm istesem yok mu? yani parasını bastırıp orijinalini/muadilini alamıyor muyuz? Yok mu böyle bir hizmet?

benimki de telefon kablosu gibi kıvrım kıvrım kıvrıldığından bi ara kadıköy'de bir yerde sormuştum ama sonradan vazgeçmiştim hala çalışıyor diye.

orjinali de var diye hatırlıyorum ama 5-6 ay oldu tam emin değilim:s vaktiniz olursa kadıköy'e bi bakabilirsiniz.

gittigidiyor'da muadil adaptörler var galiba, oraya da bakabilirsiniz.

her Hıdrellez'de yapardık biz bunu memlekette.

ben de cok yapardim. güzel günlerdi. halen satilir bu tellerden. ama eskiden yandigi gibi güzel yanmiyor artik.

poset isini biz de yapardik. cok pis yakardi ya

bu fikirtepede çok meşhurdu eskiden şimdi yeni nesil çocuklarda yok harbiden boyle enteresan heyecanlar,kıvılcımları manyaktı bee valla beni de eski gunlere donderdin ozlemişim saolasin

ucuna ip bağlayıp geniş bir çember şeklinde dönderttin mi, piyuuu, havai fişek halt etmiş.

bizi bulaşık teli kesmiyordu, daha farklı zevklerimiz vardı. eski trt yayınlarını almak için değişik cins antenler vardı.onların borularından birkaç tane sökerdik, 5 cm kadar keser, içine barutu koyar, fitili kenarına iliştirir, iki tarafınıda ezerdik, torpil yanında halt yimiş.

dipnot: bu yüzden ceza alanı görmedim :)

anten borusundan boru tipi bomba yapmak suçtu ama gecekondu mahallelerinde çok popülerdi 90'larda.

oyy ben o hinlige yetisememisim cok zevkli gibi gorunuyor puh. bizim zamanimizda yoktu anten borusundan patlayici yapmak:(

ben kolonya dokup cakmakla yakar, alevler bir muddet sonra azaldiginda uzerine tekrar tekrar kolonya doker zevk alirdim. bir de babamin sprey pas sokucusu vardi. cakmagin onune tutar spreye basar ejderha susu verirdim kendime. bunlar o zaman bana cok buyuk zevk verirdi. hic denemedim bulasik teli yakmayi. aklima geldi bir deneyeyim.

sanırım çevrilen kısımları değiltirmek istiyosunuz. aksi halde tesisatla oynamak lazım.
- çevrilen yerin ortasında kapak vardır, tornavida bıçak gibi bişeyle kaldır.
- orda vida vardır vidayı sök
- çevrilen kısmı çıkar
- diğerini de
- değiştir.

emir kipi ile yazdım ama:)

yok yok süper, ancak bu şekilde anlardım zaten. algoritmik. :)

çevrilen yerin ortasındaki kapak, muhtemelen kırmızı/mavi ayrımının olduğu yer. ikisini de çıkarın. kapakları yer değiştirin. (vida sökmesiz method)

ehhe evet, kapakları çıkarınca renkli halkalar da çıktı.

www.colakogluevdenevenakliye.com
iyi firmalar genelde 700, 800 civari. esya cok degilse pazarlik mumkun. eve kesif icin biri geliyor, sonrasinda daha net fiyat verebilirler. esyam azdi, yine de 550'ye bulabildim en ucuz duzgun firmayi. ortalama bi esyaysa 600 civari makuldur. en ucuzu arabayi ayarlayip, kahveden adam toplamak. esya toplama derdi falan da var tabii. o sekilde bile en iyimser 400 olur gibime geliyor.

Arkadaşım Bakırköy'den Mecidiyeköy'e 250 civarı bir şeye taşınıyor, araba ve hamallar olarak.

Firma ismi filan bilmiyorum ama fiyat hakkında fikir olsun diye söyledim.

bu haftasonu kamyon + 4 hamal; beşiktaş'tan ortaköy'e 300 ytl'ye bir ev taşıdık. (sanki kamyon sahibi benmişim gibi oldu :)

eşya öğrenci evi eşyasıydı, ama iki çekyat 3-4 büyük dolap, buzdolabı, bir sürü koli falan vardı. çok da az değildi.

hürriyet seri ilanlar'da bir sürü nakliyeci ilanı var. rastgele seçip aradık. telefonda fiyat veriyorlar. eşya az dersen robin, makul fiyat çekerler. eşyan bir masa iki sandalye bile olsa gelen hamallar "oooo abi çokmuş eşya diyecekler.."; "hele bir taşıyın da.." deyip sonunu yarım bırak cümlenin, mesajı alırlar.
taşınmanın başında hamallara kola+sigara; bitiminde de adambaşı 10 ytl bahşiş takviyesi yaparsan işin düzgün görülür. başta patronla telefonda yaptığın pazarlık da yanına kar kalır.

Nihayetinde Çolakoğlu ile 500'e anlaştık netekim.
Edit: Getirirken eşyalara hiç iyi davranmadılar ve yeni evde de yatağı monte edemeyip öylece bıraktılar, o yüzden evini taşıyacaklara tavsiye edemiyorum.

hayat ucuz korkma... taksilerle pazarlik et... bi de kafanda nasil dusunuyorsun bilmiyorum ama iki yerde de yasamis biri olarak baku daha eglenceliydi diyim gerisini sen anla... kiev ile karistiriyorsun sanirim... gerci okullar acilinca biraz daha hareketleniyo dediler ama ben 3 ay kaldim bisiy goremedim... barlar bostu hep...
turkler orayi istila etmisler zaten... onlar senin elinden tutar merak etme...gerci cpgu fettulahciydi ama..

insanlar soguk gelebilir yuzlerine gul, konustur sonradan aciliyolar... kız kavgasina cok rastladim bu konuda da bizim gibiler... o yuzden cok dikkat et... fazla altenatifin yok... maydan var istiklalin imitasyonu... orada icersin... karsisinda hamamlar var... orasi hareketli... kaplica hamamlar... ama zamanla baska islere yataklık etmeye baslamis... anladin sen...
barlar sokagi zayifti hep... tek hareketli yer irish pub di... haçapuri ye alış... seni kurtaracak yiyecek odur... bi suru sey daha var da benim cikmam lazim...

sozun ozu buyuk beklenti adami uzer...

bir tane cadde var dikkate değer. rustaveli. meidan denilen restoran ve bir kaç bar da o caddenin sonundaki "old tiflis" denen bölgede.

bir tane gece kulübü var, ama bariz eğlenceli bir yer. bütün gençler oraya akıyor. cuma-cumartesi çılgın kuyruk oluyor önünde.
www.nightoffice.ge
o da yakın old tbilisi'ye. köprülerden birisinin altında. hafif pahalı, istanbul'un iyi mekanları gibi. giriş ücreti var. 20-30 ytl gibi.

yaşam bariz ucuz. marcenaşvili caddesinde 3-4 türk lokantası var. oralarda 10-15 ytl'ye deli gibi yemek yiyebilirsin. onun dışında haçapuri ve acaluri başta olmak üzere bir sürü hamurişi satan yerler var. gözlemeci gibi. 3-5 ytl'ye karın doyurursun.

toplu taşıma çok ucuz. taksi de. taksimetre yok. merkezi yerlerde dolanırsan inerken 5 lari (4 ytl falan) veriniz. beğenmezlerse 2 lari daha verin kabuldür.

marcenaşvili de sahibi halis'in adıyla anılan, selsebil diye bir türk lokantası var, orada türkçe-gürcüce konuşma kılavuzu satılıyor. onu alırsan çok rahat edersin.

acik sofra saraplarini icmeden, bavula da bikac sise atmadan donmeyin :)) babam ve arkadaslari duzenli araliklarla getiriyorlardi marka sormayin kendi alfabeleriyle biseylerdi :)

alışveriş merkezlerinde çocuklara yönelik uçan balon satan yerler oluyor. ama oradaki balonlar hem örümcek adamlı, barbieli falan, hem de fahiş fiyata (tane 2-3 ytl'ye) satılıyor. (çocukların "balon istiyoruuuum" krizlerini suistimal..)

karşıyaka çarşıda tiyatro sokağında japon pazarına gidiniz; en ucuzundan yüzlerce balon alabilirsiniz. kipa-egs-carrefour üçgeninden birisinde illa ki çocuklara uçan balon satan bir yer vardır. elinizdeki balonlarla oraya gidip "pardon ya, iki dakika şu balonlara tüpten hava basabilir miyiz" derseniz, hemen oradaki kendi kullandıkları tüpten basarlar bence. balonu onlardan almadığınız için standart fiyatı da yükleyemezler. 50 balon şişirip bir 10 lira atarsınız bence, pazarlık gücünüzle orantılı.

balonları aldıktan sonra organizasyon şirketlerine bakın (düğün sünnet falan organize eden yerler), bildiğim kadarıyla kipa-carrefour-egs üçgeninde o işi yapan yerler yok. çıktığımda bakarım şimdi o tür yerlere;)
baloncu amcalara sorun, birisiyle pazarlık edin bugünden veya yarın sabahtan, yarın o saatte buluşun bir yerde elindeki tüm balonları alın hem amca gezmek zorunda kalmasın evine erken gitsin hemde size çözüm olsun...

bulamazsaniz $ayet, son care olarak iskeleye cikip sahilden sahilden bostanliya dogru yurunebilir. baloncu falan oluyor arada goruyorum.

1- altıpas içerisinde evet kaleci dokunulmazdır, oyuncu, bir hava topunda omuza omuza bile çıkamaz kaleciyle. oranın dışında fizik gücünü kullanıp kaleciyi ekarte ederek, topa sahip olabilir gol atabilir.
2- penaltı kullanan futbolcunun rahat atış yapmasını sağlar, o yay olmasaydı rahatça gerilemeyecekti penaltıcı. ayrıca 9.15'i hakem adımlarıyla belirler. 1 metrelik adımlar atıp 9.15'i belirler.
3- şimdiki kullanım alanları, saygı duruşlarında futbolcuların etrafına dizilmeleri, ve penaltı atışları sırasında içerisinde beklenilmesi. ilk ortaya çıktığında belki sadece güzel bir görünüm kattığı için ya da başlama vuruşunun yapıldığı yerin dikkat çekici olması amaçlanarak düşünülmüş olabilir.
4- baraj kale cizgisine kurulur, top da kaleye 9,15m uzaklığa konur serbest vuruş öyle kullanılır.
5- doğal çim olmalı, uzunluğu en fazla olarak belirtilmiştir tabii ki. ben bilmiyorum ama en azından topun sürülmesine engel olmayacak ve oyuncuyu sakatlamayacak türden olur. 2 m uzunluğunda da ot bitemez. hakemler maçtan önce sahayı kontrol ediyorlar. kesilir, yok edilir o ot.

2. ceza sahası yayı penaltı noktası merkezli 9.15 yarıçaplı bir çemberin parçasıdır. sahanın herhangi bir yerinde serbest vuruş olabilir, ama yeri önceden kestirilen yegane serbest vuruş penaltı. penaltı kullanacak oyuncular haricinde hiç kimse bu gizli çembere girmemeli. e, ceza sahası çizgisi zaten bu işi kısmen görüyor. ceza sahası dışında olup da bu çemberin içine giren alanı da ceza yayı çizgisi sınırlıyor.

3. orta yuvarlak da aynı. santranın yapılacağı yer belli. iki santracı haricinde hiç kimse topa 9.15'den fazla yaklaşmasın diye sınırlanmış bir alan. (mesela kornerlerde de 9.15'in içine rakip oyuncu girmesin diye küçük bir çentik çizilir kimi zaman aut çizgisine dik, çeyrek daireye 9.15 mesafede. opsiyoneldir ama. saha dışına doğru çizilir)

bir de maç penaltılara kaldığında penaltı atan oyuncu ve kaleciler haricindeki tüm oyuncular o yuvarlak içinde kalmak zorundadırlar.

4. soru ile ilgili şöyle bir madde buldum.
"Rakip kale alanı içinde, hücüm eden takım lehine verilen bir
endirekt serbest vuruş, kale çizgisine paralel kale alanı çizgisi
üzerindeki ihlale en yakın noktadan yapılır."
www.tff.org

5) çimlerin uzunluğunu en fazla 12 santim diye duymuştum sanki bi yerden.. emin değilim..

1- Biletler Çarşamba veya Perşembe çıkar, 15-20 saniye içerisinde de tükenir.

2- Benim tercih edeceğim yöntem sabahtan kamp kurmak olurdu.

3- Oturmak derken? Kapalıda numara sistemi yok ve oturamazsınız. Oturmak istiyorsanız bir kafeye ya da numaralı tribüne gitmenizi tavsiye ederim.

oturmak derken herkesin yeri belli mi yani? yoksa sadece kombinesi olanların mı belli yerleri var?

bu maçta oturma falan olmaz (numaralı tribün hariç hiçbirinde oturma olayı ile karşılaşmadım). herkes bileti aldığı tribünde karışık bir şekilde oturur. biz biletix gişesinin önünde sabahlamayı düşünüyoruz. güçlerimizi birleştirelim :) biletler en geç 10 dakka içinde tükenir.

@sofistike maymun

benim bi tecrubem var bu konuda. 2002 yılında sanırsam yine bizim şampiyonluk maçı yimpaş yozgatla. mecidiyekoy biletix te 4 saat sıra bekledik ve alamadık. aynı anda stadın onundeki kuyruk ta stadı bir defa turluyordu. sakin bir gişeden almak lazım.bu şekilde alan arkadaşlar almıştı bahsettiğim maça.acaba biletler hangi biletix gişelerinde çıkıyor? yoksa işimiz karaborsacı şerefsizlere kalır.

valla ben en son alisamiyen deki fenerbahçe maçına bilet alabilmek için internetin başında yaklaşık 2,5 saat uğraştım. ki bu maçta da öle olacak büyük ihtimalle.
kapalı tribünde bırak oturmayı ayakta durmak bile zordur böyle maçlarda. biletler sanırım perşembe çıkar fakat galatasaray a saha kapatma cezası da gelebilir disiplin kuruluna gönderilmiş her iki takımda küfürlü tezahürattan. inş. olmaz böle bişi.

murty, bilet almayı başarabildin mi peki?

Sakin gişe olayı yalan oluyor bu tarz maçlarda.

Lisedeyken, 2-0'lık Fenerbahçe maçı için, iki tane sınav olan gün okulu asıp, sabahın köründe sıraya girmiştik arkadaşlarla. O gişeyi de kelalaka bir yerde, kimse gitmez diye, seçmiştik. Velhasıl bilet alamamıştık. Sonra korsana kalmıştık.

evet 2 tane bilet almıştım. site açıldığında bana sadece yeni açık tribün den bilet kalmıştı. buna da şükür diyerek almıştım. bu maç için çok zor bir sınav daha bekliyor beni ve biletixten bilet alcak galatasaraylı arkadaşları.

heh tam onu dicektim fredi demiş. sakin gişe fln işlemez bu maça. bu direkt şampiyonluk maçı çünkü. o yüzden dedim ya sabahlamayı düşünüyoruz :) muhtemelen maslaktaki migros'ta.

Maslak'taki Migros'ta bir süredir Biletix gişesi yok maalesef.

ankara'dan biz ulaşamıyoruz. umarım siz biletlere ulaşabilir ve galatasarayımızın maçını izlersiniz :)

macin seyircilimi yoksa seyircisizmi oynanacagi henuz belli degil. dun aksamki haberlerden, daha dogrusu medyanin temennilerinden yola cikarak boyle bir durumunda soz konusu olabilecegi ihtimal dahilindedir.

ceza alip alinmayacagi yarin aciklanacak.

olur da seyiricli olursa bizim plan su -yabanci degilsiniz diye soyluyorum :)-
3 arkadas farkli giselerde yer tutacak, 2 kisi de evde online biletixe abanacak. telefon araciligiyla iletisim koparilmayacak.

operasyonun kod adi: eski acik sari desene

Anadolu'da, yani ülkenin gelişmiş 3-5 kentinin dışındaki illerde bilgili, donanımlı ve Batı'dan bilgi ve donanımın daha da fazlasını almak için gerekli dil altyapısına sahip bireyler yetiştirmek amacıyla kurulumuştur Anadolu Lisesi denen kurum. Anadolu'yu modernite younda ilerletecek bireyleri yine Anadolu'nun kendi kitlesi içinden yetiştirme gereğinden doğmuştur.
Yabancı dil eksenli eğitimlerinin de, "Anadolu Lisesi" adının da nedeni budur.

Başka bir açıdan bakarsak, Köy Enstitülerinin Anadolu kentsel bölgesine uyarlanmış (ve evet, epeyce de sulandırılmış) biçimi olarak görebiliriz.

Ama büyük illerde de var bu liseler. İstanbul'da da var. Trakya'da da var.

bana hep ülkede açılan yabancı kolejlere nazire olsun diye verilmiş bir isim gibi gelir. yani bi dönem(tarih ve referans veremeyeceğim) en iyi liseler yabancıların açtığı kolej ve liselermiş. bizim maarif vekaleti de, onlar kadar iyi eğitim veren ve yabancı dili de iyi öğreten okullara belki biraz da milliyetçilikle(mesela tarsus amerikan koleji gibi) "anadolu" demiş olabilirler. hımm, e aslında anadolu kelimesi de tartışılabilir tabi. varsaydım :)

1955'te yabancı dille eğitim yapan altı okul Maarif Koleji olarak seçiliyor. Eskişehir, İstanbul/Kadıköy, İzmir, Konya, Samsun ve Diyarbakır Kolejleri.

1975'te çıkan bir yasayla bu okulların isimleri "Anadolu Lisesi" olarak değiştiriliyor.
Anadolu kelimesine diğer alternatifler (hatırladığım kadarıyla) Eti, Selçuk vb. gibi isimlerdi.

Muhtemelen 1970'lerde Anadolu kelimesi yeni yeni "keşfedilmişti." (bkz: Anadol)

Sanırım ben de izlemiştim çok defa aynı şeyi. Harikaydı. 2-3 çocuk çözüyordu sanırım cinayetleri. Cinayeti adım adım düşlüyıordu sanırım kafasında ve dediğiniz gibi komik bi hava da hakimdi. Maalesef ben de hatırlayamadım: ( ve sanırım showda izlemiştim ben.

ben henryleyden'in dediği çizgi filmi hatırladım. sabah katilin kim olduğunu öğrenmeden evden çıkmak istemezdim, servise zor yetişirdim falan.

ipucu diye verilen sahne, "işte ipucu" diye bilahare gösterilirdi. mesela bıçağı maktüle saplayan el gösterilirdi, eldeki parmaklardan birinde güç bela görünen oje bize katilin kadın olduğunu anlatırdı.

yasasin manyak degilim, ama isim hatirlayan var midir ki?? yahut ismi ogrenebilecegimiz muhtemel web adresi falan?

Abi istersen www.imdb.com 'da anahtar kelimelerle arat. Ben deneyeyim dedim ama hem imdb'ye hem de ingilizce'ye çok hakim değilim o yüzden bi sonuç alamadım.

Bazı ipuçları yakaladım,

www.frmtr.com
www.darkhardware.com

Tam sonuç olmamakla beraber yaklaştığımızı hissediyorum :)

ben de google'da aradim ama bir sey bulamadim. aramada genelde su kelimelerin kombinasyonlarini ve tirnak icine alinmis hallerini kullandim:
cartoon animated short 80s tv detective inspector clues solve case murder suspects mystery

rrr'nin cevabindan sonra buna baltasar,balthasar 'i da ekledim. (baltazar ismi pek tanidik gelmese de). yine bir sonuc yok.

yeni hatirladigim/hatirladiginiz ipuclari olursa aramalarim devam edecektir saniyorum.

baltazar adı bana da tanıdık gelmedi. sanki m ile başlayan bir adı vardı dedektifin. tip olarak da gadget'a benziyordu gibi hatırlıyorum, pardesüsü falan.

maalesef colonizer'in gönderdiği japon genç de değil aradığımız karakter.
dün terelelli temcik, ipucunun verildiği sahnenin bir büyüteçten bakıyormuşuzcasına gösterildiğini hatırlattı. karanlık olurdu ipucu sahnesi bir de.

bulacağız artık, dönüş yok:)

haydi yallah hop hop hop,
kolumuza kuvvet hop hop hop,

balthasar degil sanrim arkadaslar, hatta olayi cozen bir detekif de yoktu sanirim, dis ses tarafindan aciklaniyordu katil, ipucunu bir kez daha gosterdikten sonra, hatirladigim birkac bolum var, birinde adamin teki boguluyordu, katil bornoz giyen bir adamdi, gobekli, ipucu zaten bornozun kusagiydi, bir baska bolumde bir sey caliniyordu ipucu yuzuktu, ipuclari siyah/karanlik olarak ekrana geliyordu. neyse aramaya devam

öff sonunda, budur diyorum:(bkz: le incredibili indagini dell ispettore nasy)
o adreste tek bir goruntu var ama gerek cizim tarzi gerekse mufettisin kendisi cok tanidik geldi. sayfayi babel fish ile ingilizceye cevirip okuyunca daha da emin oldum. umarim sizin icin de oyle olur. yalniz adini halen hatirlayamadim.

entry'nin sonuna bu sorunun adresini de ekleyecektim fakat internet kullanicilarina acik olmadigi icin vazgectim.

aslinda ilk aramamdan sonra birakmistim. bulunabilecegi yonunde ipucu iceren cevaplariniz icin tesekkurler, guzel bir calisma oldu :) simdi biraz daha gorsel malzeme bulsak iyi olur.

galiba bulundu ama kesinlestirmek lazim, oykuler benziyor zira, valla harika bir ekip calismasi, sagolun varolun

tebrikler ainothia..
ben de senin linkte verdiğin bilgiden yola çıkıp,
www.antoniogenna.net diye bir sayfa buldum. lakin, google'daki çoğu arama çeşitli dillerdeki forumlarda "ya böyle bir çizgi film vardı hatırlar mısınız?" modunda sorulardan öte bir şey döndürmüyor.
seksen dili söktüm şerefsizim.
bazı ülkelerde de "Inspector Duflair" adıyla gösterilmiş bıyıklı dedektif..