SİGORTA PRİMİNE ESAS KAZANÇ (SPEK)
Öncelikle 3 tür sigorta vardır. (İşsizlik sigortası hariç)
1-Kısa Vadeli Sigorta Kolları İş Kazası, Meslek Hastalığı, Analık, Hastalık (%1-6,5)
2-Uzun Vadeli Sigorta kolları Malullük, Yaşlılık, Ölüm (%20)
3-Genel Sağlık Sigortası (%12,5)
Sigorta Primine Esas Kazanç denilen şey; alt ve üst sınırlar arasında kalmak suretiyle bir ay içinde hak ettiğin ücret ve aynı ay içinde ödenmek suretiyle Prim ve ikramiyenin toplamıdır.
Ücret Hak edildiği ay Sigorta Primine esas kazanca tabi tutulur. Prim ve İkramiye ödendiği ay sigorta primine esas kazanca tabi tutulur.
(Sigorta Primine esas kazancın alt sınırı Brüt asgari ücret
Sigorta Primine esas kazancın üst sınırı Brüt asgari ücretin 6,5 katıdır.)
Mesela 2012/Mart ayında 3000 TL ücret hak ettin (ödense de ödenmese de) SPEK==> 3000 TL
2012/Nisan ayın 3000 TL ücret hak ettin, 1000 TL Prim aldın SPEK==> 4000 TL

Bu arada Prim ==> İşçiye performansı sonucu ödenir.
İkramiye ==> İşverenin işçinin işyerine bağlılığını arttırmak amacıyla özel günler (Bayram yılbaşı vb…) vesilesiyle ödenir.
Tüm tutarlar brüttür.

Şuan SPEK alt sınır 886,50/Asgari ücret), üst sınır(Asgari ücretin 6,5 katı) 886,5 X 6,5= 5762,25 (6,5 kanunda yazdığı için, bir mantıklı açıklaması yok)
Diyelim ki adamın 6000 TL ücreti var o zaman yalnızca 5762,5 olan üst sınırı pime tabi tutulur gerisi tutulmaz. Yani SPEK ==> 5762,5 olur. Ücret üst sınırı geçerse öteki aya devretmez.
Ücret ve Prim-İkramiye Sigorta Bildirgesinde ayrı ayrı gösterilir. (iki farklı sütun var yani)
ÖRNEK/Şimdi diyelim ki adam 2012/03. Ayda 4000 TL ücret aldı 3000 TL de prim(ya da ikramiye farketmez) aldı
7000 TL SPEK ama üst sınırı geçtiği için bunun 5762,25(Üst sınırdı) SPEK oldu.
Yani 2012/03 SPEK==> 5762,25
Geriye kaldı 7000-5762,25 = 1237,75 bunu da gelecek aya dahil edersin (Çünkü Prim veya ikramiye ile ücretin, SPEK üst sınırını geçerse takip eden 2 aya dahil edilir.)
2012/4 SPEK ==> 1237,75(Geçen aydan kalan prim) +4000 (Ücret) = 5237,75 (Üst sınırın altında olduğu için tümü SPEK’e dahildir.
5510 sayılı kanunda yer alan istisnaları dışında tüm ödemeler SPEK’e dahil edilir.

SAYILAN İSTİSNALAR
Ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları ile Kurumca tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin % 30'unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, prime esas kazanca tabi tutulmaz.
Bulunan SPEK yukarıdaki oranlarla çarpılıp Sigorta primi ortaya çıkıyor. Mesela SPEK 4000 TL ise
4000 TL x %20 = 800 TL uzun vade primi gibi.

Daha ayrıntılar var tabi kafana takılan bir şey olursa sorabilirsin.

çok çok teşekkür ederim, cidden iyi oldu. yani bu ilk başta belirttiğiniz uzun, kısa, genel sağlık sigortası primi oranları bu işlemlerden sonra ortaya çıkan tutarlar üzerinden hesaplanıyor. yani işçi 3000+2000 aldıysa o ay içerisinde, üst sınırı da geçmediğinden uzun vadeli sigorta primi için 5000 liranın yüzde 20'si alınıyor(9 işçi 11 işveren- bunu da unuttum mu diye tekrar amaçlı yazdım)

Evet ama şöyle düşün
Mesela sadece uzun vade primi alındığını varsayalım.
5000 TL bunun %9’u işçi payı 450 TL
İşçiye kalan para 5000-450= 4550 TL işçinin net eline geçer.
5000 TL %11 işveren payı 550 TL işverenin ödeyeceği prim onu da 5000 TL’ye ekle
5000 + 550 = 5550 İşverene maliyet.
Tüm hesaplama mantığı bu, geri kalan hepsi matematik işlemi.

Oranlar
GSS Toplam %12,5 İşveren %7,5 İşçi %5
Kısa Vade = %1-6,5 İşyerinde yapılan tehlike sınıfına göre değişir hepsi işveren payı
İşsizlik Sigortası Toplam %4, İşveren %2 İşçi %1 Devlet %1

Şimdi daha iyi anladım. Çok sağolun. Peki haddimi aşarak yine bir sosyal güvenlik hukuku sorusu sorabilir miyim? Bu sigortalı ölünce maaşın dağıtılmasıyla alakalı.

Diyelim ki Ahmet ile Ayşe evli. Ahmet 3000 tl malulluk aylığı alıyor. Bunların 17 yaşında Ercan ve 19 yaşında Sevil adlarında çocukları var. Sonra boşanıyorlar ve Ahmet, Neriman'la evleniyor. Neriman'ın önceki evliliğinden 4 yaşında Cansu ve 10 Yaşında Can adlarında çocukları var. Evlilikten sonra Neriman Ahmet'ten hamileyken, Ahmet vefat ediyor. Ahmet'in de 62 yaşında bir annesi var.

Şimdi maaş paylaşımları nasıl olacak, Malulluk maaşı almasaydı nasıl olurdu, anne karnındaki çocuk devreye ne zaman girecek? Ahmet'in 62 yaşındaki annesinin payı olacak mı vs.

Şimdi bunları ben okuyorum ve her seferinde anladım deyip sınava giriyorum ama yine olmuyor. Bu konuda da bilginiz varsa ve aydınlatırsanız, bana çok büyük bir iyilik yapmış olursunuz.

Meşgulseniz vs. çok çok teşekkür ederim. Kafamdaki şeylerin çoğu aydınlandı.

Eş çalışmıyor(çıraklık ve İşkur kursiyerliği çalışmaları hariç), kendi sigortalılığından dolayı herhangi bir gelir/ aylık almıyor, ve hak sahibi çocuk yoksa %75. Bunlardan biri varsa %50 alır
Çocuklarda erkek-kız-malul ortak koşul çalışmamak(çıraklık ve İşkur kursiyerliği çalışmaları hariç) ve kendi sigortalılığından dolayı gelir/aylık almamak. %25
Bu şartlara ek olarak
Erkek çocuk şartları; 18 yaşından küçük olacak, orta öğrenimde 20 yaşından küçük, üniversite 25 yaşından küçük olacak.
Kız çocuk evli olmayacak(ya da boşanmış olacak)
Malul çocuk %60 malullüğü olacak.
Ana ve Baba
Ana ve babaya ölüm aylığı bağlanabilmesi için;
- Her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması, (ana ve baba arasında evlilik birliği varsa bu değerlendirmede hem annenin hem de babanın durumu birlikte değerlendirilir.)
- Diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması, (ana ve babanın aldığı gelir ve aylıklar ayrı ayrı değerlendirilir.)
- Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hissenin bulunması (65 yaşın üstünde olması halinde artan hisse şartı aranmaz),
Şartları aranır.

Ders notlarında üvey çocuk %50 alır diyor. (Bundan emin değilim)
2 üvey çocuk %50’şer
3 öz çocuk (doğacakla birlikte) %25’er
Karısı %50
Anne artan pay olmadığı ve 65+ olmadığı için pay alamaz.

9 pay (Her %25 bir pay olarak)
Üvey Çocuklar
Cansu (3000 X 2/9) 666,67
Can (3000 X 2/9) 666,67
Karısı
Neriman (3000 X 2/9) 666,67
Öz Çocuklar
Ercan ( 3000 X 1/9) 333,34
Sevil ( 3000 X 1/9) 333,34
Doğacak çocuk (3000 X 1/9) 333,34
Tabi bu çocuk doğduktan sonraki hesap, çocuk doğmadan önceki hesabı 8 pay şeklinde yapmak gerek.
Bir de yukarıdaki şartları sağlamış olması lazım çocukların.

Üvey çocuklar ile ilgili kanundaki(5510) bent bu 34. Madde 1-c
c) (b) bendinde belirtilen çocuklardan sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle, ana ve babaları arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölümü tarihinde evlilik bağı bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka aylık alan hak sahibi bulunmayanların her birine % 50'si,
oranında aylık bağlanır.

Biraz geç cevap veriyor gibi oldum ama sınava girdim ve çok güzel geçti. Anlattığınız her şey çıktı neredeyse. Mesela prime esas kazancı sormuş. Limiti geçmemiş ve cenaze yardımı almış adam. onu hesaba katmadan topladım ve sigorta prim oranlarını yaptım.

Aynı şekilde ölüm aylığı paylaştırma sorusu geldi ve onu da yaptım. O kadar çok şey çalıştım ama sizin iki tane cevabınızdan geldi bütün sorular.

Çok teşekkür ederim her şey için. Umarım benim de yapabileceğim şeyler olur sizin için.

"bu uygulama ailesinden dolayı ssk ve bağkuru olanları kapsayacak mı kapsamayacak mı?"

kapsamayacak ama eskiden öğrenci olma koşulu yetiyorken şimdi bir de yaş sınırı getirildi. üniversite öğrencileri 25 yaşına kadar kapsam içinde ama geçtikten sonra okuyor olsalar bile prim ödeme mecburiyetinde kalacaklar.

bu yaş ile ilgili beyanları tam tarih verilmediği sürece anlamıyorum. ama kardeşiniz 25 yaşını doldurduysa artık ebeveyn sigortasından yararlanamayacak.

edit: "Öncelikle belirtmek isteriz ki, çalışan bir kişinin eşi, yaşına bakılmaksızın malûl olduğu tespit edilen ve evli olmayan çocukları ile 18 yaşını doldurmamış çocukları (çocukların eğitim görmeleri durumunda lise için en fazla 20, üniversite için en fazla 25 yaşına kadar) Genel Sağlık Sigortası kapsamında prim ödemekle yükümlü değil."

www.memurlar.net

edit2: burada daha açık anlatılmış -> alitezel.com

"Anne-babasına kendi üzerinden sağlık yardımı verilenler endişe ediyor. Bu uygulama devam edecek. Bunda bir değişiklik yok.

Ancak, eğitime devam etmeyen 18 yaşını bitirmiş erkek çocuklar ile 25 yaşını doldurmuş üniversite öğrencisi erkek çocuklar gelir testine girerek eğer kişi başına 295,50 TL’den fazla gelirleri olursa genel sağlık sigortası primi ödemek zorunda kalacak."

yani sonuç olarak eğer 25 yaşını doldurduysa kardeşiniz prim ödeme zorunluluğuna tabi olanlardan. henüz doldurmadıysa öğrenci belgesini sgk'ya ibraz ederek babanızın sigortasından yararlanabilir.

sadece erkek çocuklar mı?
25 olacak olan ama resmi olarak çalışmayan kız çocuklar ana kuzusu (anne vasıtası ile sigorta)olamayacak mı?

@neynep;

oradaki erkek çocuğu vurgusunun nedeni şundan sanırım. kız çocuklarında durum biraz daha farklı.

"Bu bağlamda, 01/10/2008 tarihinden önce bir şekilde anne veya babası üzerinden sağlık yardımlarına hak kazanmış kız çocukları ile 01/10/2008 tarihinden sonra ilk defa anne ve babası üzerinden sağlık yardımlarına hak kazanacak kız çocukları arasında sağlık yardımlarından yararlanma bakımından eşitlik ilkesine aykırı olacak şekilde bariz bir ayırım yapılmıştır.

Birinci gruba giren kız çocukları yaşları ve öğrenim durumları ne olursa olsun çalışmamaları ve evli olmamaları şartıyla ömür boyu anne ve babaları üzerinden sağlık yardımlarından yararlanabilecek iken, ikinci gruba giren kız çocukları öğrenim durumlarına göre en fazla 20/25 yaşına kadar sağlık yardımlarından yararlanabileceklerdir."

muhasebesgk.com

@demcan verdiğin bilgiler için teşekkür ederim.verdiğin linklere göz attım.ancak açık söylemek gerekirse bunları daha iyi anlayan birilerinin anlatmasını tercih ediyorum.çünkü biraz karışık duruyorlar.

kız kardeşim 25 yaşını doldurdu.sağlık sigortası hakkını 2001 gibi kullanmaya başlamıştı zaten.bu şartlarda hala gelir testine grmesi gerekiyor mu?

"bunları daha iyi anlayan birilerinin anlatmasını tercih ediyorum."

emin olun bunları sgk görevlileri dahil hiç kimse net olarak anlatamıyor çünkü çıkan yasa özensiz ve nüanslar gözetilmeden yapılmış. bu yüzden de köşede bucakta kalan bambaşka örnekler ancak gün yüzüne çıkınca bir fikrimiz oluyor. yani karmaşıklık anlatımda değil yasanın kendisinde.

kızkardeşiniz özelinde ise, verdiğiniz bilgilere bakıldığında hiçbir şey yapması gerekmeden, evlenene ya da sigortalı bir işe girene kadar prim ödeme zorunluluğu olmadan babasının sigortası üzerinden sağlık haklarından yararlanacak gibi gözüküyor. ancak bunun aksini buradan söyleyecek olan olursa da nedenleriyle beraber dinlemek isterim. siz daha emin olmak istiyorsanız da sgk'ya danışmanız gerekli.

Kanunun Geçici maddelerinde var kız çocuklarının durumu

5510/Geçici 12. Madde 8. Fıkra

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ilgili kanunları gereği bakmakla yükümlü olunan kız çocukları bu Kanun gereğince de bakmakla yükümlü olunan kişi sayılır. Ancak durumlarında değişiklik olduğunda sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları bu Kanun hükümlerine göre yeniden belirlenir.
(Ek cümle: 13/2/2011-6111/49 md.) Kız çocuklarının durum değişikliklerinin ortadan kalkması halinde, bu kişiler tekrar ilgili kanunlarına göre bakmakla yükümlü olunan kişi sayılır.

Burada Bu kanun hükümlerine göre belirlenir diyerek 25 yaşını geçen üniversiteli kızları (ya da tüm kızları) ana-babalarından yararlanmayacak şekilde kapsamdan çıkarmışlardı. Sonra 01.03.2011 tarihi itibariyle ek cümle koyarak tekrar ana-babalarından yararlanmaları sağlandı.

@demcan daha iyi anlayan derken benden daha iyi anlayan birilerinin anlatmasını istiyorum manasında idi. :)

verdiğiniz bilgiler için tekrar teşekkür ederim.

@nik1 size de teşekkür ederim.

Eş kendisi çalışmıyor ve kendi sigortalılığından dolayı gelir/aylık almıyor ve hak sahibi çocuğu bulunmuyorsa %75 alır. Bu koşullardan biri bile uymazsa %50 alır.
Bu da maddesi
5510/34. madde
Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması
MADDE 34- Ölen sigortalının 33 üncü madde hükümlerine göre hesaplanacak aylığının;
a) (Değişik: 17/4/2008-5754/21 md.) Dul eşine % 50'si; aylık bağlanmış çocuğu bulunmayan dul eşine ise bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde % 75'i,
b) (Değişik: 17/4/2008-5754/21 md.) Bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan;
1) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayanların veya,
2) Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında yitirip malûl olduğu anlaşılanların veya,
3) Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının,
her birine % 25'i,
c) (b) bendinde belirtilen çocuklardan sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle, ana ve babaları arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölümü tarihinde evlilik bağı bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka aylık alan hak sahibi bulunmayanların her birine % 50'si,
d) (Değişik: 17/4/2008-5754/21 md.) Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya toplam % 25'i oranında; ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam % 25'i,
oranında aylık bağlanır.
Sigortalı tarafından evlât edinilmiş, tanınmış veya soy bağı düzeltilmiş veya babalığı hükme bağlanmış çocukları ile sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları, bağlanacak aylıktan yukarıda belirtilen esaslara göre yararlanır.
Hak sahiplerine bağlanacak aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahiplerinin aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılır.

Öncelikle "Malûlen".

internette "Malûlen Emeklilik dilekçesi" aratın, bir örneğine mutlaka rastlarsınız.

kısa ve net bi dilekçe olması için hani bi kaç cümle ile nasıl bitiririz, doktorun da dediği tarzda bişey. uyku apnesi annem.

hazır dilekçe örnekleri var ama. en öz dilekçe onlar.

İnternette aramana gerek yok zaten sgk nın genelge ekinde hazır dilekçe var
2011/58 Sayılı SGK Genelgesinin 285'inci sayfasında (EK-11)

www.sgk.gov.tr

285'inci sayfadaki dilekçeden çıkartıp
(X) Çalışma gücümü en az % 60 oranında kaybettiğimi, (5510/25 mad.)
Bunu işaretliyorsun(Ya da sana hangisi uygunsa)
kurum seni kendi sevk ediyor sevk edildiğin hastaneden malullük oranın belli oluyor.

teşekkürler

Bu emeklilik işleri özel uzmanlık isteyen bir konu ve kurumların birleşmesiyle biraz daha karmaşık bir hal aldı. herkesin durumu özel yani. Eğer günlerini doldurduğunu düşünüyorsa bir dilekçe ile günlerini toplatsın. oradan gelecek cevaba göre eksik günlerini tamamlar. askerlik borçlanması falan yapabilir. ya da ali tezel'e mail ile sorabilirsiniz. bloomberg tv'deki programına da soru gönderebilirsiniz. cevap veriyor.

www.filesonic.com
Emekli sandığı iştirakçileri için emeklilik tablosu var yalnızca erkeği yükledim.
23.05.2002 tarihindeki hizmet süresine göre yaş haddi ve kalan yıl sayısı değişiyor.
ama son 7 yılın 3,5 yılında en fazla neye tabi ise(SSK, Bağ-kur, Emekli Sandığı) ondan emekli olur. Bu emekli sandığının tablosu.

sgk nın değil sizin bir yanlışlığınız. işe başlar başlamaz bildirmeniz lazım. istanbul avrupa yakasındaysanız fındıklı sgk hallediyor.
eşime olmuştu aynısı kendisi çalışıyordu fakat babasınından faydalanıyordu, evlenip kendi üzerime almak için başvurduğumda gişedeki memura söylemiştim, o da bildirmemenin cezası olduğunu söylemişti. fakat bir işlem yapmamıştı

problem olmaz.devlet "bayan" olduğunuz için size kıyak geçiyor ki geçmelide.
ayrıca babanızın nasıl maaşından kesiliyor?
kesinti falan olmaması lazım.

@bluw ilaç katılım payları ve muayene ücretleri emeklilerin maaşından kesilir. çalışanlar ise eczaneye elden öderler.

işyerinizden vizite kağıdı alıp en yakın sgk müdürlüğüne giderek bir kereye mahsus aktivasyon yaptırın. daha sonra başınıza iş açılmasın.

25 yasında zaten bitiyor yenı kanun o cınsıyete baglı sigorta kısmını kaldırdıydı.

dogru, bitmedi ama.

Yeni kanun cinsiyete bağlı sağlıktan yararlanmayı kaldırdı ama geçici madde ile yeniden getirdi.

Ayrıca katılım payı emekliden %10 kesilir, çalışandan %20. Sizden daha az kesilmiş oluyor böylece katılım payı.
Bu da kurum alacağı demek oluyor, yani bildirmeniz lazım.

Kız çocuklarıın durum değişikliğindne sonra babalarından yararlanmaları ile ilgil, eklenen geçici madde(6111 ile)
5510/GM-12
İlgili kanunları gereği tedavi yardımları karşılanan kişiler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte herhangi bir işleme gerek kalmaksızın, bu Kanun açısından genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayılır. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ilgili kanunları gereği bakmakla yükümlü olunan kız çocukları bu Kanun gereğince de bakmakla yükümlü olunan kişi sayılır. Ancak durumlarında değişiklik olduğunda sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları bu Kanun hükümlerine göre yeniden belirlenir. (Ek cümle: 13/2/2011-6111/49 md.) Kız çocuklarının durum değişikliklerinin ortadan kalkması halinde, bu kişiler tekrar ilgili kanunlarına göre bakmakla yükümlü olunan kişi sayılır. Bu kişilerin sigortalı ve sigortalının bakmakla yükümlü olduğu kişilere ilişkin bilgileri ilgili kurumlar tarafından bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren en geç üç ay içinde Kuruma bildirilir.

En az Asgari Ücretin %32'si En çok Asgari Ücret X 6,5 %32'si arada bir tutar belirleyebilirsin.
Her ay 30 gün ödemek zorundasın, 30 gün sonra sağlıktan yararlanabilirsin, sigortalılık dilekçeyi verdiğin günün ertesi günü başlar.
12ay üstüste ödemezsen 12 ay öncesi için sigortalılık şansını kaybedersin.
KANUN
İsteğe bağlı sigorta ve şartları
MADDE 50- İsteğe bağlı sigorta; kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödemek suretiyle uzun vadeli sigorta kollarına ve genel sağlık sigortasına tâbi olmalarını sağlayan sigortadır.
(Değişik ikinci fıkra: 17/4/2008-5754/30 md.) İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için Türkiye'de ikamet edenler ile Türkiye’de ikamet etmekte iken sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerdeki Türk vatandaşlarından;
a) Bu Kanuna tâbi zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmamak veya sigortalı olarak çalışmakla birlikte ay içerisinde 30 günden az çalışmak ya da tam gün çalışmamak,
b) Kendi sigortalılığı nedeniyle aylık bağlanmamış olmak,
c) 18 yaşını doldurmuş bulunmak,
d) İsteğe bağlı sigorta talep dilekçesiyle Kuruma başvuruda bulunmak,
şartları aranır.

İsteğe bağlı sigorta başlangıcı ve sona ermesi
MADDE 51- (Değişik birinci fıkra: 17/4/2008-5754/31 md.) İsteğe bağlı sigortalılık, müracaatın Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihi takip eden günden itibaren başlar.
İsteğe bağlı sigortalı olarak prim ödenen tarihlerde, 4 üncü maddeye göre sigortalı olmayı gerektirecek çalışması bulunduğu tespit edilenlerin, zorunlu sigortalılıkla çakışan isteğe bağlı prim ödenen süreleri iptal edilerek, bu süreye ilişkin ödedikleri primler ilgililere iade edilir.
(Ek fıkra: 17/4/2008-5754/31 md.) Ay içerisinde 30 günden az çalışan veya 80 inci madde uyarınca prim ödeme gün sayısı, ay içindeki toplam çalışma saatinin 4857 sayılı Kanuna göre belirlenen günlük normal çalışma saatine bölünmesi suretiyle hesaplanan sigortalıların aynı ay içerisinde isteğe bağlı sigortaya prim ödemeleri halinde, primi ödenen süreler zorunlu sigortalılığa ilişkin prim ödeme gün sayısına otuz günü geçmemek üzere eklenir ve eklenen bu süreler, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilir. (1)
İsteğe bağlı sigortalılık;
a) İsteğe bağlı sigortalılığını sona erdirme talebinde bulunanların, primi ödenmiş son günü takip eden günden,
b) Aylık talebinde bulunanların, aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden,
c) Ölen sigortalının ölüm tarihinden,
itibaren sona erer.
İsteğe bağlı sigorta primi ödenmiş süreler, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulamasında dikkate alınır ve söz konusu süreler, bu maddenin üçüncü fıkrası hükmü saklı olmak üzere 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilir. (1)

İsteğe bağlı sigorta primleri ve ödenmesi
MADDE 52- (Değişik: 17/4/2008-5754/32 md.)
İsteğe bağlı sigorta primi, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasında, sigortalı tarafından belirlenen prime esas aylık kazancın % 32'sidir. Bunun % 20'si malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, % 12'si genel sağlık sigortası primidir. 51 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilenler için 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasında olmak kaydıyla belirlenen günlük kazanç ve gün sayısı üzerinden malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası primi alınır.
İsteğe bağlı sigortalı olanlar, bakmakla yükümlü olunan kişi olsa dahi, 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır ve genel sağlık sigortası primini de ödemekle yükümlüdürler. Yabancı ülke vatandaşlarından Türkiye’de yerleşik olma hali bir yılı doldurmadıkça genel sağlık sigortası primi alınmaz ve bu kişiler genel sağlık sigortalısı sayılmaz.
Ait olduğu aydan itibaren en geç 12 ay içinde 89 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammıyla birlikte primi ödenmeyen süreler, sigortalılık süresinden sayılmaz. Bu 12 aylık süreden sonra ödenen primler 89 uncu maddenin üçüncü fıkrası hükümlerine göre iade edilir.
İsteğe bağlı sigortalıların zorunlu sigortalılık nedeniyle prim borcunun bulunması halinde, isteğe bağlı sigortaya tâbi ödenen primler öncelikle zorunlu sigortalılık nedeniyle Kuruma olan borçlarına mahsup edilir.

@nik1: cok tesekkurler.

Soyle bir sey yapilabilir mi?
Geliri 2000 TL beyan etsek ama primi 30 gun degil de, 10 gun uzerinden odesek (yani 2000*0.32/3 = 213 TL). SSK (4a) da yapilabiliyordu bu. (Not: Sagliktan 3 ay sonra yararlanmaya baslanacak olmasi veya gec emekli olunacak olmasi sorun degil)

İsteğe bağlıyı her ay 30 tam günden bildirmek ve ödemek zorundasın. Sadece kısmi çalışman varsa mesela 17 gün kısmi çalışıyorsun 13 gün isteğe bağlı ödersin. onun dışında böyle bir şansın yok.
Zaten sağlıktan da 30 gün sonra yararlanırsın, 3 aylık bekleme süresi kaldırıldı.
Ayrıca tüm isteğe bağlılar otomatik 4/b'dir(Bağ-kurdur) ve prim borcun varsa sağlıktan yararlanamazsın.

%17 gibi bi şeydi ama babama sorarım birazdan kesin yazarım.

%14 müş.

ben çalıştırılması yasak diye biliyorum

yasak degil katılım payını odemesı gerekiyor.

SGDP'den(02)[Sosyal Güvenlik destek Primi] bildirilmen gerekli yoksa tüm maaşın kesilir.
SGDP ödersen %30 +%1(kısa vade en fazla 6,5) %30'un 22,5 işveren payı, 7,5'u işçi payı, Kısa vadenin hepsi işveren payı.
Normal aldığın ücretten kesilir.(Yani emekli maaşından para kesilmez.)
Yani normal aldığın ücretin %7,5'u kadar para kesilecek.
Vergi mükellefi isen (bağkurlu çalışırsan) %15 emekli aylığından kesilir,
Memuriyete geçersen tüm maaşın kesilir.

ayına göre degişir gibi geldi
ama sanırım 22 üzerinden hesaplanıyor. malum net 4 hafta degil bir ay ondan bazen degişebilir 21 olabilir yada 23 olabilir gibime geliyor.

kurumsal firmalarda çalışan panpalar bir zahmet insan kaynaklarına fln bir telefon sorsalar nasıl mutlu olurum bir bilseniz.

Standardı varsa 22'dir. Ama standarda gerek olmuyor sanırım. Senin neden ihtiyacın var?

Full-time çalışanlara aylık ücret, part-time çalışanlara o ay içinde gittiği gün kadar ücret ödeniyor.

benim değil de kardeşimin ihtiyacı var aslında. kendisi mayıs ayının 23 ünde bir işe girdi. şimdi maaşını alacak. hem haziran ayının tamamını hem de mayıs ayında işe gittiği 7 iş gününün parasını alacak. bunu hesaplamak için günlük maaşını bulmaya çalıştım, ama maaşını kaç güne bölmem gerektiğini bilemedim.

Senin durumunda 23 mayıs pazartesi olduğu ve 6 gün çalıştığı için pazar günü ücrete hak kazanır. Mayıs 9 günden hesaplanır.

Çalışma süresi haftalık 45 saattir, haftanın 6 gününe eşit olarak dağıtılır, (7,5 saat-5 günse 9 saat) 7. gün haftanın 6 günü çalışan hafta tatiline hak kazanır, eğer 6 gün çalışması yoksa 7. gün(Pazar) hafta tatiline hak kazanamaz ve ücret ödenmez(Çalışırsa ödenir doğal olarak) ve sigortaya eksik gün bildirimi yapılır. Ancak eğer 6 gün çalışmış olsaydı, 7. gün tatile hak kazandığı için çalışmamasına rağmen ücrete ve sigortaya hak kazanmış olurdu.
İşveren elbette hak kazanılmayan tail günü için ücret ödeyebilir o zaman sigorta primini de ödemek zorunda.
Ay 30 gündür. o ay işten girişi ve çıkışı varsa girdiği günden önceki günler çıkartılır, çıkışta da çıktığı günden sonrakiler bu şekilde hesaplamalarda ay kaç gün çekiyorsa o gün sayısı esas alınır.

Asgari geçim indirimi aslında ücrete eklenen bir tutar değildir. Gelir vergisi matrahından bir insanın asgari olarak geçineceği miktarın hariç tutulmasıdır.
Mükellefin kendisi için % 50 ‘si
Çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10'u
Çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere ilk iki çocuk için % 7,5'i
Diğer çocuklar için % 5'i olmak üzere gelir vergisi matrahından mahsup edilir.

Normalde ödenmesi gereken GV(AGİ olmaksızın) = 646,42(GV matrahı) x %15=96,96 AGİ olmadan bunu gelir vergisi olarak ödüyor.
Bekar çocuksuz
Asgari geçim indirimi =380,25 (%50 x Brüt asgari ücret [760,5])
646,42 - 380,25 = 266,17 AGİ sonrası Gelir vergisi matrahı
266,17 x %15 = 39,93 AGİ olunca bu kadar gelir vergisi ödüyor.
96,96 – 39,93 = 57,03 ödememiş oluyor.
57,03+544,44 =601,47

3 kişiye sordum muhasebeci bunlar.

2si 599+agi dedi.
birisi de 544 + agi dedi.

kafam karışık acaba hangisi doğru? :\

normali gün 7,5 saat * 6 gün 45 saattir. yarım saat yemek molası dahil edilmez yani günde 8 saat çalışılır. senin dediğine göre 5 gün, günde 10,5 saat - 1,5 saat çay yemek = 9 saat çalışıyosun yani günde 1,5 saat fazla. cumartesi de 2,5 saat az çalışıyosun. bu durumda 5 * 1,5 - 2,5 = haftada 5 saat fazla çalışıyosun. yine de fena değil :) 6:30 paydos ettiğin saat di mi? 6 da bitiyodur işin 6:30 servis kalkıyodur mesela. o yarım saati de saymaz kimse.

cay molası, yemek molası, çiş molası, arızı durumlar, iş olmadıgı ıcın yatış durumları hepsi dahil.

sartlara gelince kanunı sınırı 10 saat kadar asıyorsunuz, 10 saat fazla mesai almanız gerek.

edit: pardon yav.

yemek molası ve ara dinlenmeler dahil değil

İş kanunu Madde 68
MADDE 68. - Günlük çalışma süresinin ortalama bir zamanında o yerin gelenekleri ve işin gereğine göre ayarlanmak suretiyle işçilere;

a) Dört saat veya daha kısa süreli işlerde onbeş dakika,

b) Dört saatten fazla ve yedibuçuk saate kadar (yedibuçuk saat dahil) süreli işlerde yarım saat,

c) Yedibuçuk saatten fazla süreli işlerde bir saat,

Ara dinlenmesi verilir.

Bu dinlenme süreleri en az olup aralıksız verilir.

Ancak bu süreler, iklim, mevsim, o yerdeki gelenekler ve işin niteliği göz önünde tutularak sözleşmeler ile aralı olarak kullandırılabilir.

Dinlenmeler bir işyerinde işçilere aynı veya değişik saatlerde kullandırılabilir.

Ara dinlenmeleri çalışma süresinden sayılmaz.

oyalıyorlarsa hepsini hazırlayıp verin. kimlik fotokopinizi, ikametgah belgenizi, sağlık raporunu. asgari geçim indirimi (maaşınızdan kesilecek gelir verginizden yapılacak indirim) için aile durum belgesi gibi bişiy vardı, onu da doldurun, yapılacak indirim medeni duruma, evliyseniz eşinizin çalışıp çalışmadığına, çocuklara falan göre değişiyor, ama bekarsanız da bir indirim var, o yüzden bu formu da eklersiniz. bakın şu sayfada, altta ekler kısmında linki var formun:

www.muhasebetr.com

ayrıca deneme süresi sigorta kanununu ilgilendirmez. iş kanunu ile ilgilidir. neticede ücretli olarak çalışıyorsanız, sigortalı olmak zorundasınız. hastalansanız veya ayağınız kayıp düşüp bir yerinizi kırsanız ne yapacaklar? bunlar olmasa da yapmaları zorunlu sonuçta. iyice uzatırlarsa sizin kuruma bilgi vermeniz uygun olur. çalışmaya başlamanızdan önce bildirmeleri gerekirdi. işveren için cezai yaptırımı olan bir durum sözkonusu.

TC Kimlik no ile adresin sigorta için yeterlidir, Zaten artık online olarak verildiği için herhangi bir belgeye gerek yok.
Sigorta çalışmaya başladığın gün başlar, en az bir gün önce bildirilir.

çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği veya iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün %60'ını yitirdiği rapor ve raporun dayanağı belgelerle tespit edilecek, ilk defa çalışmaya başladığında bu rahatsızlığının olmadığı veya bu düzeyde olmadığı, o zaman alınmış raporlarla ispatlanabilir olacak, vb. imiş. 85'ten beri çalışıyorsa normal yoldan emekli olamıyor mu ki?

506 sayılı kanun
BEŞİNCİ BÖLÜM

Malüllük Sigortası

Sağlanan yardım:

Madde 52-

Malüllük sigortasından sağlanan yardım, malüllük aylığı bağlanmasıdır.

Kimlerin malül sayılacağı:

Madde 53- (Değişik : 29.07.2003 - 4958 / 33 md. Y.T. 06.08.2003)

A) 1-a) Kurum hastanelerince düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporları ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3’ ünü yitirdiği,

b) 34 üncü madde gereğince yapılan tedavi sonunda Kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca düzenlenecek usulüne uygun rapor ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3’ ünü yitirdiği,

c) İş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını yitirdiği,
Kurumca tespit edilen sigortalı malullük sigortası bakımından malul sayılır.

2- Meslek hastalığı sonucu, meslekte kazanma gücü azalma oranının tespiti Kurumun meslek hastalıkları hastanelerince yapılır.

B) Bu Kanun kapsamında ilk defa çalışmaya başladıkları tarihte mevcut hastalık ve arızası bulunanlar bu hastalık veya arızasının malul sayılmayı gerektirecek düzeyde olmadığını Kurum veya Kurum dışındaki hastanelerden işe girmeden önce alınmış, usulüne uygun sağlık raporu ve dayanağı tıbbi belgelerle kanıtlamakla yükümlüdürler. Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte, malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya arızalarının bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalılar bu hastalık veya arızaları nedeni ile malullük sigortası yardımlarından yararlanamazlar.

Bu gibi sigortalılara malullük sigortasından evvelce ödenmiş bulunan aylıklar geri alınır.

C) Bu maddenin uygulama hükümleri çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.
Malüllük aylığından yararlanma şartları :

Madde 54- (Değişik: 06/03/1981-2422/4 md.)

Sigortalının, malüllük aylığından yararlanabilmesi için :

a) 53 üncü maddeye göre malül sayılması,

b) Toplam olarak 1800 gün veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olması,
şarttır.


Malüllük aylığının hesaplanması:

Madde 55- (Değişik : 25.08.1999 - 4447 / 5 md. - 01.01.2000)

Malüllük aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalıya bu Kanunun 61 inci maddesine göre bulunacak ortalama yıllık kazancının %60'ının 1/12'si oranında malüllük aylığı bağlanır. Sigortalı başka birinin bakımına muhtaç durumda ise bu oran %70'e çıkarılır. Buna göre hesaplanan malüllük aylığı 61inci maddenin son fıkrası hükümlerine göre artırılır.

prim dediğin şeyin bir sürü çeşidi var, uzun vadeli var, kısa vadeli var, gss var, işsizlik sigortası primi var, hangisinden ödeyecek onu da söylersen iyi olur.
Ayrıca 5510 kanunda şöyle bir madde var:
6. madde
ı) Kamu idareleri hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler,

k) Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciliyle birlikte kanunla kurulu meslek odalarına usûlüne uygun olarak kayıtlı olanlardan, aylık faaliyet gelirlerinden bu faaliyetine ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarı, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler,
sigortalı sayılmaz. yani prim ödemez. Yani çalışırken bile prim ödemem gibi bir durumun olabiliyorken, işsiz adam niye prim ödesin.

Kuruluş diğer şirketlerdeki gibi yasalarda belirli bir şekle bağlanmamış. Genel hatlarıyla: Bir sözleşme hazırlanıyor, vergi dairesi ve sosyal güvenlik kurumu ile muhatap olmanız gerekecektir. İmza beyanlarınız, nüfus suretleriniz, ikametgah belgeleriniz ve işe başlama formu ile vergi dairesine, bunlara ek olarak vergi levhası ve sözleşme ile sigortaya gitmeniz gerekecek sanırım. Bir mali müşavire hem detayları, hem maliyeti danışabilirsiniz, kuruluşu herhalde 2-3 günü geçmez.

SSK için yalnızca işçi çalıştırıyorsanız bildirim yapmanız lazım. Her şirket işçi çalıştırmak zorunda değildir, işçi çalıştırmayan anonim şirketler gördüğüm için bunu söylüyorum.
SSK'ya İşyeri açılışı için gerekli belgeler;
1-İşyeri Bildirgesi(İşyerinin olduğu ilçeye bakan sosyal güvenlik merkezine başvurup oradan alacaksınız, gerekli alanlar falan var onları dolduruyorsunuz)
2-İşyerinin adresini gösterir yerleşim belgesi
3-Ortakların imza sirküleri(Ortaklardan biri üniteye başvurup kimliğini beyan edip imzasını verirse imza sirküleri istenmez ama siz genede bunu verin)
4-Noter onaylı ortaklık sözleşmesi(Adi ortaklık olduğu için)
5-Ortakların kimlik fotokopileri, muhtardan alınan ikametgahlar
6-Vergi Levhası
İşyeri bildirgesi ve diğer belgeleri en geç sigortalı çalıştırmaya başladığınız gün vermeniz gerek yoksa ceza yersiniz, Bildirim beyan usulü olduğu için(Eğer vergi yoklama memurları ya da SSK müfettişleri işçi çalıştırırken sizi yakalamamışsa) istediğiniz tarihi sigortalı çalıştırılmaya başlanan tari h olarak yazabilirsiniz. İşçileri bildirmek için de 1 aylık süre var. Yani 5 Ağustosta işçi çalıştıracaksan 5 ağustos'a kadar işyeri bildirgesini vermen ve 5 Eylüle kadar 1 ay içindeki tüm işçileri bildirmen gerek. İadeli taahhütlü ya da aps ile işyeri bildirgesini gönderirsen postaya verdiğin tarih bildirim tarihidir Adi posta ise kurum evrak kaydına girdiği tarih bildirim tarihidir.

Ortakların prim ödemesi gerekeceğini düşündüm ben. Ne dersiniz nik1?

Şirket ortağı olduğu için otomatik olarak 4/b'li(bağ-kur) yani mecbur ödeyecek.
Ayrıca çalıştırdığı işçilerin de prim ödeme yükümlüsü.

İşe devam etmezse zaten işe devam etmedi diye işveren haklı nedenle iş akdini fesheder. Kıdem ihbar tazminatı da vermez.İşçi işe iade davası açarsa kazanması zor.işçi eli kuvvetli ise fazla mesaisini ödemediğini ispat edebiliyosa işçi iş akdini feshederse kıdem tazminatını ve ödenmeyen mesai ücretini alabilir.

istifa etmeden işe gitmezse işveren için haklı fesih nedeni yaratmış olur. iki durumda da kıdem alamayacak. iki durumda da işten ayrılmış olur. sözleşmede ayrı bir tazminat içeren hüküm yoksa -ki olamaz- başı ağrımaz, gitmesin.

öyle eksik mesaileri alayım diye bir düşüncesi yok da, yani tekrar gitmek istemiyor oraya istifa için. burgerdakilerde istifa vermen lazım diye tutturdular, gidince çemkircekler çünkü buna. o yüzden yani yasal işlem falan ötüp duruyorlar.

@cagrika: hocam sözleşmede tazminat ile ilgili madde olamaz demişsin, bazı bankalar hatta kamu kurumları -tarım kredi idi yanılmıyorsam - işe girerken özellikle 3-5 senelik tazminatlı sözleşmeler imzalatıyorlar. nasıl oluyor bu yasal mı?

seni oraya istifa için çağırmaları bir garip geldi. gidip istifa edebilirsin ancak haklı nedenle istifa etmezsen kıdem ihbar vs den olduğun gibi cüzi bir miktar da tazminata maruz kalabilirsin. ama gitmezsen onlar bir tutanak düzenleyip, senin sözleşmeni haklı nedenle feshedebilirler. sana da gerek kalmaz. ancak bu durumda top sana geçiyor. sen bu feshin haksız olduğunu ileri sürerek iş davası açıp tazminat,kıdem ihbar vs yi alabilme durumun ortaya çıkıyor. bunun içinde genelde orada şu an çalışan veya şu an çalışmayıp aberaber çalıştığınız ve iş koşulları ile ilgili daha önceden çalışan herkesi tanık olarak getirebilirsiniz. yani sonuç olarak suyu bulandırabilme ihtimali var, gitmez ise eğer.
eğer bu mesaileri istiyorsa gitsin talep etsin aksi takdirde hakkını arayacığını söylesin. yok mesaileri istemiyorum, bu iştende kurtulayım diyorsa, gitsin sözleşmeyi karşılıklı olarak feshetmek istediğini ve karşılıklı olarak birbirlerinde hiç bir hak talep etmeyeceklerine dair bir ibraname imzalamak istediğini söylesin. yoksa gidip tek taraflı istifasını verirse bu işten zararlı çıkabilir.

@cagrika,
@personal jesus:
sözleşmede tazminat ile ilgili madde olmaz diye bir şey yok. eğer sadece işçi aleyhine bir tazminat-cezai şart var ise veya işçi ile işverenin karşılıklı tazminat şartı var fakat işçinin tazminat şartı daha ağır ise bunların geçersizliğini iddia edebilirsiniz.

İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi işverenin haklı nedenle fesih hakkına neden olur.
Özet: İşten atar en fazla

Ne zannediyorlar bunlar kendilerini ben de onu anlamdım ne yasal işlemi başlatacakmış, güldürmesinler adamı...

ne tazminatı koyacak iş sözleşmesine, sen bu adama işveren olarak ne katkı yaptın da sözleşmeyle onun çalışma özgürlüğünü kısıtlıyorsun, tazminat istiyorsun diye sorarlar adama.

@nik1: en fazla işten atarlar diye bir şey yok. yukarıda yazdım yanlış yönlendirme. zaten işten atmakla bitse onu yaparlar ve boşuboşuna çağırmazlar adamı. bu tip işçi giriş ve çıkışının yoğun olduğu iş yerlerinde yöneticiler iş hukuku'nu nerede ise avukatlar kadar iyi biliyorlar. o yüzden belli hususlar bilmeden, hiç bişi yapamazlar demek fazla iyimserlik olur.

konu beni de ilgilendirdiği için soruyu takibe aldım.

@sivrisinek; sıkıntının staj yapılan yerin sigorta yapmasıyla ilgili olduğunu sanmıyorum. Sorun geçen yıldan itibaren staj yapan öğrencilere "iş kazası ve meslek hastalığı" sigortası yapılıp, primleri okul tarafından ödeniyo.

"5510 sayılı Sosyal Sigortalar v Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 5.maddesi b bendi uyarınca “yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulacak öğrenciler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanır” hükmü yer almaktadır.

Ayrıca aynı kanunun “prim ödeme yükümlüsü” başlıklı 87.maddesinin birinci fırkası (e) bendinde “yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulacak öğrenciler için öğrenim gördükleri yüksek öğrenim kurumu” tarafından primlerinin ödeneceği belirtilmektedir."

Yardımcı olmak isteyen arkadaşlar tırnak içinde yazdığım kısmı da göz önünde bulundururlarsa seviniriz.

anladığım kadarı ile sen zorunlu bir staj yapma durumundasın. staj olması için sigortalı olman lazım ve durum net: bir kişi iki farklı yerde sigortalı olamaz. yani sen formaliteden kendini orada yani staj yapman gereken yerde sigortalı gösterip çalıştığın yerde sigortasız görünmelisin. lazor un anlattığı şeylerde doğru yeni düzenlemeler ile bu hale geldi ama sanırsam senin derdin başka. işinden çıkmadan sigortalı staj durumunu ortadan kaldırmak istiyorsun. bu da mümkün değil. ancak anlattığım şartları iki taraf da kabul ederse bunu yapabilirsin. yani bir işveren sigortasız senin çalıştırmayı diğer işverende seni sigortalayıp stajyer olarak göstermesini kabul edecek. eğer formalite bir staj yaparsan büyük ihtimal adam senden sigorta parasını tahsil edecektir.

Öncelikle çalıştığınız yer dışında başka yerde sigorta yaptırılamaz. Bu sahte sigortalılıktır ve eğer denetimlerde tespit edilirse sigortalılığınız iptal edilir ve kullanılan tüm sağlık harcamaları geri alınır ve ödenen primler sgk'ya kalır.

Staj konusu da zorunlu stajyerlikte zaten okul öder. Zorunlu olmayan stajda da herhangi bir işçide farkı olmadan tüm sigorta kollarına tabi olunmak zorundadır.
İki yerde birden çalışırsan ikisinden birden sigortalı olabilirsin bunun çalıştığın saatle bir ilgisi yok ama 1 aylık toplam prim ödeme gün sayın 30 günü geçmez.

Bir yerde sigortalı çalışırken ikinci bir yerde zorunlu olarak staj yapıyorsan eğer, işyerin normal sigortanı öder(çalıştığın gün kadar) staj yaptığın yerde de okul, iş kazası ve meslek hastalığını öder. Çünkü orada staj yaparken de iş kazası geçirebilirsin o zaman sana staj yaptıran okul bundan sorumlu olacağı için iş kazası ve meslek hastalığını ödemek zorunda. Ancak bunlar zorunlu stajyerlikte geçerli tabi.

Saat olayına gelince de aylık toplam çalıştığın saati 7,5'a bölüp kaç gün çalıştığını bulacaksın. O kadar gün prim ödenecek.

sgk ya sikayet ediliyor, sonrasında mahkeme fln gleiyor.

calıstıgını belgelemesi lazım. tedavi rapor vs onları da belgelesin.

Avukat değilim ama fazla zaman kaybetmeden yapsın. Bazı durumlarda bazı süreler oluyor, şikayet için değil de dava için. Hukuk sitelerine de sorun buradan detaylı cevap gelmezse. Bir avukat arkadaşıma da hemen iletiyorum, hemen değilse de yarın size mesaj atarım.

iş yerinde müşterilerden para tahsilatı yaptığı makbuzlar var. onalrı gösterebiliriz, ben şahitlik yaparım, gerekirse bizimle yıllardır çalışan müşteriler var onlar da şahitlik yapacaklardır.
cevaplar için tekrar çok sağolun. ((:

--
uyuklayankedi, dört gözle mesajını bekliyoum. (:

1) sgk'ya ihbar. belki müfettiş gönderirler.
2) iş mahkemesi'nde dava ya da iş teftiş kuruluna bir dilekçe (bu nispeten daha kolaydır ve masrafsızdır)

SGK'nın denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarının yalnızca fiili tespit yaparak geriye yönelik olarak 1 yıla kadar hizmet verme yetkileri var,

ancak çalışanı denetimde çalışıyor olarak tespit edemezlerse bir şey yapılamaz. Çünkü şikayeti yapan kişi yalan söylüyor da olabilir.
Eğer kişi tespit edilirse ifadesi alınır ve ne zaman işe başladığı sorulur, beyanlara göre geriye yönelik olarak 1 yıla kadar hizmet verilir. Ancak 1 yıldan
daha önceki bir tarih söylenmişse, işyerinin defter ve belgeleri istenir, söz konusu işçinin herhangi bir belgede imzası ve ismi varsa, başka bir kanıta
ihtiyaç duyulmadan belgenin tarihinden yılın sonuna kadar hizmet verilir.
Yani kendi durumunu işyerinin bağlı bulunduğu sosyal güvenlik merkezine elindeki kanıtların fotokopilerini ekleyerek ve bir ihbar dilekçesi yazarak
(dilekçede durumunu ayrıntılı anlatırsa iyi olur)

Şimdi şöyle bir durum var müfettiş gitti çalışanı tespit edemedi, sizin verdiğiniz belgelere bakarak işyerinin kayıtlarını isteyebilir de istemeyebilir de
yani orada onun kanaatine bağlı bir durum. İstemezse yapacak tek şey mahkemeye gitmek. İsterse kayıtlardan tespit edilmesini bekleyeceksiniz.

Eğer sizi orada tespit ederse bir yıllık hizmetten daha fazlası için kayıt incelemesi yapılacak. Kayıt incelemesi uzun süren bir süreç, geriye yönelik
olarak bir yıl işinizi görürse öyle beyan verip, hızlı bir şekilde geriye yönelik olarak bir yıl hizmet kazanabilirsiniz. Öbür türlü işlem uzayabilir. (Ancak bu dediklerim yalnızca müfettiş sizi çalışırken tespit ederse geçerlidir)

Eğer hiçbir şekilde kişinin çalıştığı tespit edilemezse 5510 sayılı kanunun 86. maddesinin 9. fıkrasına göre;
"Aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği
yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır."
Yani iş mahkemesine dava açacak.
Müfettişler tanıkla hizmet kazandıramaz.

sigorta yapiliyor. zorunlu oldugu icin alanlar oldugu kadar, genc yetenek arayan firmalar da aliyor. gerci ben hala staj bulamadim ama boyle.

büyük firmalar bedava yada bedavaya yakın iş gücü kullanmak için stajer alıyor. 1 ay sonra gitmeye kalktın mı dur gitme diyorlar, maaş verirseniz durayım diyince de güle güle diyorlar :)

sigorta yatırılmak zorunda. ama artık sigortayı şirketler yatırmıyor. sigorta okul tarafından yani devlet tarafından yapılıyor. bu yüzden büyük firmalar stajyerleri beleş çalıştırabiliyor. beleş işçiyi de kaçırmak istemez kimse dimi?

zorunlu değil, lakin birilerinin gerekli staj ihtiyaçlarını karşılaması lazım değil mi..

hocam anlaşmalı giriyorsun sen staj yerine sigortan olmasada olabilecek bi kazada şirket üzerine düşeni yapıyor merak etme.zorununluluk kısmına gelirsek net bi bilgi veremiycem ama şöyle düşün sen patronsun ve taşeron elemanın aylık ücreti 850-900 lira civarı ama stajyere vereceğin para bunun 1/3 i kadar sen hangisini alırsın?

kölelere sigortayı geçtim aspirin bile vermez büyük firmalar. var olduğunu bile yıllar sonra attıkları zindanda farkedebilirler. paralı ve sigortalı kölelerde var bizim gibi ama onlarda köle sonuçta.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel sağlık Sigortası kanunun 5. maddesinin 1. fıkrasının b bendine göre
"Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde meslekî eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortası; meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tâbi tutulan öğrenciler hakkında ise iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanır ve bu bentte sayılanlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar. "

Yani kanunda stajyer kavramı yalnızca okulundan dolayı mecburen staj yapmak zorunda olan öğrenciler ile ilgili olarak sınırlandırılmıştır. Ve bunlar tüm sigorta kollarına tabi olmazlar bunların hakkında yalnızca kısa vadeli sigorta kollarından iş kazası ve meslek hastalığı uygulanır. Onun dışında kanunda herhangi bir stajyerlik kavramı yoktur. Hiçbir işverenin bu insan benim stajyerim sigortasını yapmıyorum deme hakkı yoktur. Tıpkı diğer çalışanlar gibi bu stajyerler(aslında normal hizmet akdine tabi işçi) tüm sigorta kollarına tabi olarak Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmek zorundadırlar. Aksi takdirde haklarında cezai hükümler uygulanabilir.