aslında eşit değil. numaralar kontak sayısını gösteriyor. biri tek çıkışlı diğeri aynı kontaklardan 2 ayrı çıkış veriyor.

ama ikisinde de çıkışta 6 pin var. 1 changeover kontaklı olanda 3 pin olması yetmez mi? bunu anlayamadım.

onda 6 pin var ama içeriden seri bağlı olduğu için karşılıklı pinlerden aynı çıkışı alırsın.
aynı çıkışı farklı yerlerde kullanmak gerektiği durumlarda kullanılabilir diğer pinler.

if($_FILES["fotoadi"]['tmp_name']=="") $resmim = "bosresim.jpg"

dersiniz. ama daha sağlıklısı veritabanında boş bırakmak. veriyi çekerken foto=boş olanlarda sabit fotonuzu gösterirsiniz.

resim yükleme formu boş gönderilmiyor maalesef. bu konuyu nasıl halledeceğimi çözemedim.

gönderiliyormuş. problemi çözdüm teşekkür ederim.

ben gittigdiyordan aldım bir adet. beatles plağıydı iyi durumdaydı.

(bkz: kebirhost)

sh.com.tr
rh.com.tr

ispro

hosting işini çözdük, teşekkürler :)

elektronik bilgim süper olmasa da diğer dediklerin doğru (yüzde 90) , şarj kısmı hariç.

şarj aleti 5V 1A lik bir 5Watt lık bir alet. s3 96dk da şarj oluyor mu? sanmıyorum.

96 dakikada olmaz ama 2.5-3 saatte olur. geri kalan kısım da kablolarda alette falan kayboluyordur herhalde, çünkü şarj aleti ısınıyor baya hep kayıp demek o ısı enerjisi.

180 dakika diyorsun 96 dakika diyorsun hocam taaa barajdan ölçsen %50 kayıp yaşamazsın.

bataryaların şarj eğrileri vardır ve her yüzdelik kısımda farklı sürelerde şarj olur. örneğin başlangıçta daha yavaş şarj olur. bu süreler bu şekilde değişiyor. maalesef her şey formüllere göre işlemiyor.

bakın burada şarj eğrisi var inceleyebilirsiniz.

batteryuniversity.com

17. saatin sonuna kadarki kabın doluluğuna x dersek 18. saatin sonunda 2x olarak kap dolar. bu durumda 17 doğru cevaptır.

18 saatin sonunda 2^18(2 üzeri 18) tane bakteri olur. yarısı ne? (2^18)/2=2^17

17 saat

1)her saat 2 katına çıkıyo.
2)18.saatte 2y kadar olsun. yani kabın tamamı 2y olsun.
1'e dönersek: 17.saatte y kadar olur.yani kabın yarısı. 1 saat sonrasında 2 katına çıkacaktır. kbın tamamı dolacak.

popüler olmadığı için bilmiyoruz. :)))

rumpelstiltskin

bilinmeyen bi peri masalı bulup onu çizgi roman haline getirelim ne dersiniz?

bilen biliyodur tabi ama (bkz: de vilde svaner)

mubuto87 yapalım cidden. :)

çizgi roman senaryosu yazmak üzerine deneyimlerim ve araştırmalarım oldu ancak maalesef çizer değilim. çizer bulup yapabiliriz :) ben bunu bir zirve haline getirmeyi bile düşünüyordum son günlerde "çizgi roman yapalım!" zirvesi gibi.

cidden çok iyi fikir. beni de çağır zirveye. :)

tamamdır :)

şöyle bir liste buldum belki yardımcı olur;

en.wikipedia.org

c bilmiyorum ancak o hata sanırım yukarıda diziyi tanımladığın "char a[10];" satırı ile ilgili. o satırı "int a[10];" değiştirip dene.

o tanımalamyı yapmazsam sayıyı ters çeviremiyorum. o yüzden int ten chara sayıyı aktarıp char ile strrev komutunu kullanıyorum. ardından ters çevrilmiş sayıyı tekrar int e çeviriyorum.

çok teşekkür ederim, insan kendi yazdığı koddaki hatayı göremiyormuş cidden. program çalıştı.

x=atoi[a]; degil x=atoi(a); olmasi gerekiyor.

atoi bir fonksiyon. fonksiyonlari koseli parantezle degil normal parantezi ile cagirmalisin.
www.cplusplus.com

madem yeni ogreniyorsun, aciklayayim neden hata aldigini;
koseli parantez koydugun an compiler atoi'yi bir array, koseli parantez icindeki a'yi da array'in index'i zannediyor. yalniz senin kodda ne atoi diye bir array tanimli ne de a degiskeninin tipi integer. zaten yapmak istedigin seyle de alakali da degil.

sayiyi once 100'e sonra 10'a bolup tek tek rakamlari elde etmelisin gibi geldi bana.
tabi float kullanmadan

madem c öğreniyorsun sana tavsiyem atoi'ni kendin yazman. String operasyonlarını implement etmiş olman ileride işine yarar, altta neler döndüğünü öğrenirsin. ascii'yi kurcala, 1 saate yazarsın.

merhaba çizgi roman hastası bir insanım. Batman demişsiniz hemen size bazı graphic novel dedikleri türden başı sonu tam bir olay şeklinde bazı kitaplar önereyim.

the killing joke
long halloween (bu kitabı eğer baba serisini izlemişseniz okumanızı tavsiye ederim)
arkham asylum

batman haricinde preacher diye acayip bir seri var. hundred bullets diye bi seri var. y: the last man diye bi seri var. bunları da tavsiye ederim ama seri şeklinde oldukları için cilt cilt sahip olmanız gerekir.

bi de alan moore ne yazmışsa okurdum ben olsam.

Bu söylediklerim kenarda köşede kalmışlar hiç değil ama yeni başlayanlar için dediğine göre okumamışsındır diye tahmin ediyorum. Not olarak anladığım kadarıyla uzun soluklu yayınları (Batman, X-Men gibi) baştan takip etmek imkansıza yakınmış.

Frank Miller - Batman: Year One
Frank Miller - Batman: The Dark Knight Returns

Alan Moore - Watchmen

Neil Gaiman - Sandman

Warren Ellis - Transmetropolitan
Warren Ellis - Global Frequency

Greg Rucka - Queen & Country

Brian K. Vaughan - Y: The Last Man

Brian Wood - DMZ

The Last Man da benden gelsin...

Sandman'i kesinlikle ben de öneriyorum.

Laika Yayınevi'nden çıkanları -şimdi eksik sayıları da yeniden bastılar- alıp okumalısın. Eksik dediğime bakma, her biri birer kitaplık içinde başlayıp biten olaylar. 7 ciltlik bir seri toplamda.

Watchmen denilmiş, ben altını çizmiş olayım.

Bunun haricinde Blacksad'e de bir bak. Çok bilinmez.

Not: Son olarak X-Men falan takip etmek gerçekten zor; ama illa okumak istiyorsan, gerçekten başlanabilir en güzel nokta "All New X-Men" #001'den başlamandır. Seriyi sıfırladılar ve yeni bir başlangıç yaptılar gibi bakabilirsin bu olaya. Karakterler tanıtılıyor, üzerine geçmişte bilinmesi gereken en önemli bölümlerden bahsediliyor.

En son 10. sayısı çıktı sanırım. İnternette bulabilir ya da fasikül olarak İstanbul'da temin edebilirsin.

soruyu editledim :)

burada iki tane yanıt vardı yanıtlar gitmiş yahu :S

Şimdi bunun 20 tane yolu var yapmak için de...

PL komutunu girip, polyline çizmeye başla,
Mesela Dairenin altındaki çizgi ile, o çizginin altındaki çizginin arasındaki Y yönündeki mesela 20 birim olsun,
Polyline ile Dairenin altındaki çizginin aynısını çiz,
sonra o çizgiyi 20 birim aşağıya offset'le...

cizerken line degil de polyline komutunu kullanip dort kenari kapali sekil cizin, ondan sonra offset'i kullanin, sekli aynen kopyalar.
hayali kosegenleri tam anlamadim ama command line'inin altindaki kucuk kutucuklardan snap olan'i soruyorsunuz sanki? snap'e sag tiklarsaniz neleri hizalamaniz gerektigini secebilirsiniz (dik, paralel, orta nokta gibi).

sağolun arkadaşlar çözdüm sonunda :)

bildiğim kadarıyla grev yapan sadece bir kişi kaldı orada ve sembolik değerinden ötürü grev sürüyor gibi bir durum var. grev sürdüğü içinde yasal olrak indiremiyorlar o pankartı.

malwarebytes anti-malware

avg

antimalware tek başına şeyolmaz ki yav. malwarebytes iyi bir antimalware'dir ama.

avg olur, comodo olur.

kimse giremiyor. hotmail coktu bence. basligi da "Hotmail hesabiniza girebiliyor musunuz?" diye degistirirsen daha faydali olur.

diğer hesaplarıma girebiliyorum. sadece bu belirttiğim hesabıma giremiyorum. çökme olduğundan haberim yoktu.

affedersiniz ama hotmail yarraklarda şu an

hotmail bir şeyler anlatmaya çalışıyor olabilir.
gmail iyidir.

harem gebze dolmuşlarına ulaşırsanız yani bir şekil e-5 e çıkarsanız ardından gebze'de dilovasına giden dolmuşlar var onlara binebilirsiniz. trenle nasıl olur bilmiyorum ama dolmuştan daha hızlı bir biçimde ulaşabilme ihtimaliniz var.

adapazarı ekspresi ile dilovası istasyonu. akabinde taksi ile fabrika

diyalektik materyalizm mekanik materyalizme bir eleştiri olduğunu söyleyebilirim. diyalektik materyalizm karşıtlıkları birada içeren ve bundan yola çıkarak gelişimi iddia eden bir yol iken mekanikçilik de olay daha çok neden sonuç ilişkisi içinde açıklanır diye biliyorum. yanlış da olabilirim düzeltilmelere açığım.

aslında diyalektik mevzusu önemli burada.
hegel'in geliştirdiği diyalektik, tez+antitez= sentez şeklinde ilerler. sonra o sentez tez olmuştur; onun antitezi bir sentez daha vs...

marx demiş ki beylik lafıyla; diyalektiği hegel bulduydu ya; idealistti o. o sebeplen biz başaşağı olan diyalektiği düzelttik.

materyalizm ile farkı dersen; internette ufak bir aramayla politzer'in kitaplarını bulursun. felsefenin başlangıç ve temel ilkeleri diye. muhtemelen türkçeleri de vardır nette. kitabı okumaya banko üşeneceğin için; ctrl+f yaparak aratırsan; politzer'in fransız işçilerine en basit hale getirerek anlattığı açıklamaları bulursun.

ama aslında önemsiz bir tartışma bu. yani politzer ve 80 öncesi sol için, çevirilerin olmadığı ve teorik sığlıkla malul bir ortamda tabii ki çok önemli bir tartışmaydı fakat şimdi çok da mühim değil. yani biraz zorlama bir tartışma bile denebilir. hala çok önemli olan mevzu, diyalektiğin bir yöntem olarak anlaşılması sanıyorum.

bir dokundun bin ah işittin ama idare ediver. böyle soru pek gelmiyor da :)

Usta, bir yerden başlamak için çok güzel de, site çok doksanlar olmuş be. Özellikle tasarımda gitmen gereken bayaa yol var, tasarım kas derim biraz.

esasında hobi olarak uğraşıyorum bu işle ve çok fazla tasarım programı içinde kaybolmak istemiyorum. demek istediğim önerebileceğiniz bir program var mı? photoshop falan mı kasmalıyım mesela?

Direkt olarak program önermekten ziyade, mesela ilan sitesi mi yapacaksınız, belli başlı, tasarımı güzel ilan sitelerini alın atıyorum sahibinden.com, inceleyin detaylıca. Nasıl yapılmış, tasarımda ana elemanlar ne (tablolama mı, frame mi, ne vesaire) ve tasarımınızı da o bağlamda geliştirmeye çalışın. Kimse sıfırdan bir şey yapmıyor zaten, sıfırdan tüm kuralları yeniden keşfetmek yerine olanları incelemek ve iyi yönlerini almak daha mantıklı.

Program olarak da illa ki arkadaşlar önerir bir şeyler, ama eskiden Dreamweaver kullanırdım ben. Şimdi nasıl gidiyor bilmiyorum.

anladım ilginiz için gerçekten teşekkür ederim.

template üstünden gitmek istemiyorsun anladıgım kadarıyla, eger php ve mysql kullanabilyiorsan iyi, tasarım tarafında belli ki çok yaratıcı değilsin (hakaret babında değil) o yüzden tasarımı yapmanı tavsiye etmiyorum zaten. tabii bi yerde calismak istiyorsan diye dedim. kendini geliştirmek istiyorsan bi kenardan actionscript ogrenebilirsin o da işine yarar.

sitenin altında bu site x x in fikridir derken sen de bakarsan ki jpg dosyası gibi duruyor gayet, kaymıs goruntuler falan. iste bunlar icin lazim photoshop, logo güzel değil, dis yazilr güzel değil ama bence ana tasarım o kadar da fena değil, sade olmuş ki sade güzeldir.

emin ol zaten gelişecektir, fikir de güzel. kolay gelsin :)

$con = mysql_connect("localhost", "root");
if(!$con){
die("bağlantı kurulamadı" .mysql_error());
}
mysql_select_db("db adı", $con);
$listele = "SELECT * FROM tabloadı";
$result = mysql_query($listele, $con) or die(mysql_error());

echo "<table border='1'>
<tr>
<th>Firstname</th>
<th>Lastname</th>
</tr>";

while($row = mysql_fetch_array($result))
{
echo "<tr>";
echo "<td><a href='/dene/goster.php?userid=" . $row['bir'] . "'>" . $row['bir'] ."</a></td>";
//echo "<td>" . $row['bir'] ."td>";
echo "<td>" . $row['iki'] . "</td>";
echo "</tr>";
}
echo "</table>";
mysql_close($con);

peki goster.php sayfasını nasıl hazırlamalıyım ki, o sayfaya açılan bağlantıyı tanıyıp doğru verileri görüntülesin?

önceki örnekten gelen userid değişkenini yeni sayfada $_GET["userid"] ile yakalayıp uygun sorguyu yazacaksın:

$sorgu = mysql_query("SELECT * FROM users WHERE user_id ='".@$_GET["userid"]."'");

gibi...

çok sağolun arkadaşlar tamamen çözdüm olayı. gerçekten çok teşekkür ederim umarım birgün size bi yemek ısmarlama şansım olur, çok mutlu oldum şimdi :D

neden olmasın, heh.

peki hangi dili öğrenmek daha hızlı ve kolaydır? eminim hiçbiri kolay değildir ama işin başında olan birine önereceğiniz vardır sanırım.

c veya c++ biliyorsan php bu dillere çok benziyor,

c# veya vb biliyorsan asp.net zaten bu ikisi arasında istediğin biriyle kodlanıyor.

hiçbir programlama dili bilmiyorsan bence asp.net'e biraz gözat, sürükle bırakla basit şeyler yaptırıyor.

kısa yoldan güzel görüntü elde etmek istiyorsan JavaScripti de düşün. Basit bir html siteyi CSS ve Javascript'le muhteşem hale getirebilirsin. Ancak veri giriş formu gibi olaylar istiyorsan bu işte php veya asp.net tercih edilir. Dil öğrenmek her zaman kolay. önemli olan yapıyı bilmek.

ölüm ve yaşam bence çok güzel ve zarif bir örnek olacaktır. insan bedeninde devamlı hücreler ölür ve yeni hücreler doğar ancak iki karşıt birlikte varolarak bir sentez yaratır. canlılık diyalektiğin basit bir örneği gibidir. karşıtlığı (yaşam ve ölüm) içinde barındırırken bunu ilerletici/yaratıcı bir çatışma şeklinde kullanır.

kitap okuyun: felsefenin temel ilkeleri

haftaicleri 2 ye kadar calisiyor. bazen sansliysan sabah 4de de bulabiliyorsun.

haftasonlari (cuma cumartesi geceleri) sabah 4e kadar raha bulursun.

ancak her 2 ihtimalde de cok beklersin.

alternatif istersen bostanciya kadar bi sekilde gelirsin (Sari dolmus, 112 vs..) bostancidan da taksiyle 20lira tutar muhtemelen.

tam olarak pazar gecesini pazartesiye bağlayan gece bulma şansım nedir?

defalarca kullanmış biri olarak söylüyorum: haftanın 7 günü, sabaha kadar var minibüsler. hep bulabilirsiniz.

defalarca kullanmis ve otostopla kucuyali ya onlarca kez gitmek zorunda kalan biri olarak soyluyorum. pazar geceleri 2 yi gecirmeyiniz.

Evet, yahudiler.

Olayin perde arkasinda bir takim ortbaslarin dondugu ortada. Cinayet, basina bu denli yansimis olmasaydi muhtemelen sittin sene yakalanamazdi, fakat basin bu sekilde konunun uzerine egildigi surece er ya da gec yakalanacagini tahmin ediyorum.

cinayetin arkasında masonik satanist darwinist komünist kubist derin devlet yapılanması var. bu yüzden katil yakalanamıyor.

yok be hacım direk para meselesi. bence tabi.

yahudi değiller. adanalı tüccar bi aile işte.

Evet diğer yakalanamayan 8.957 kişi gibi bunlarda yahudi. Zaten müslüman adam adam öldürmez...

bildiğim kadarıyla bu aile arap kökenli. hayyam garipoğlu'nun dedesi cezayir babaanneside bağdat göçmeni diye biliyorum. herhangi bir yahudilik olduğunu sanmıyorum ama yalçın küçük hocaya bi sormak lazım yinede:)

Soğutucu al elbette. Ama ilk gördüğünü alma.
Fanların bulunduğu bölgeler değişen pek çok model var. Senin dizüstü bilgisayarındaki ısı üreten bileşenlerin (işlemci ve sabit disk) altına gelecek konumlarda ve altta hava kanalı varsa o bölgeye hava üfürecek tipte bir şey al. Mümkünse sessiz de olsun çünkü kötü markalar pancar motoru gibi ses yapabiliyor. Bir süre sonra yansın gebersin şerefsiz der hale gelebilirsin.

Pil çıkartmak elektrik kesintisi gibi durumlarda elindeki canım kesintisiz güç kaynağından olman anlamına geliyor. Yeni nesil piller dolunca şarj etmeyi kesiyor ve takılı kalmalarının bir zararı yok diye biliyorum.

laptopu pilini çıkartıp kullanmayın.
laptoplar özellikle pille kullanılsın diye tasarlanmamıştır.
pil bir feature sadece.

yaz aylarının gelmesiyle bu sorun oldukça sık bir şekilde burada sorulacaktır sanıyorum (aynı gün içerisinde 3'üncü kez aynı cevabı c/p ediyorum). eski bir konu magduru olarak ben kendi kendine sıcaklardan dolayı kapanan notebook' uma çözüm için kompressor ile temizleme çözümünü geliştirdim.

bunu şu şekilde yapabilirsiniz:
bisiklet tamircileri (lastik) ya da oto yıkama ama daha iyisi internet cafelerde felan kompresörler olur, tazyikli hava püskürtürler. Bununla, bilgisayarın sağında solunda bulunan her türlü delikten içeriye hava püskürtürsünüz. Bunu ilk defa yapacağınızı varsayarak söylüyorum ki, yüzyıllardır okunmamış kitabın kapağını kapattığınızda meydana gelen toz kümesine benzeyen bir toz kütlesi çıkacaktır (hazır olun).

Burada dikkat etmeniz gereken tek şey var o da, kompressorlerin içerisinde su veya yağ zerrecikleri oluşur ve bunları da bilgisayarınızın içerisine gönderirseniz sorununuz kendi kendine kapanmamasından daha farklı olabilir. Bunun yerine, kişisel tavsiyem, öncelikle kendi elinize 30 - 40 saniye kadar havayı püskürterek kontrol etmenizdir. Baktınız su, yağ veya başka herhangi bir zararlı olacak şey gelmiyor havayı bilgisayarınıza yöneltebilirsiniz.

Ayrıca, nerelerine püskürtmek lazım diyorsanız, öncelikle işlemcinin hemen üstündeki deliklerden (fanın altındaki) başlayabilirsiniz. Daha sonrasında, klavyenin altı üstünü de temizleyin ki, susam, sigara külü v.s. aradan gitsin. Sonrasında da çoğu notebookta olan arka tarafında (altında değil, arkasında) düz çizgili alanlara girişebilirsiniz.

Bunu arada sırada (3-5 ayda bir) yapmak iyidir hoştur.
Fanın çalışmama sebebi ise, toz - pislik birikmiş olmasından olmalı. Eğer bozulmadıysa tabii. Yalnız öncelikle bunu yapmanızı tavsiye ederim.

teşekürler arkadaşlar...

Eğer notebookunuz pil %99 a düştüğü anda şarj etmeye başlıyorsa o zaman pili çıkartın yoksa her elektriğe takıp çıkarmanızla alet yeniden şarj etmeye başlar. 1-2 yıl içinde de batarya nanay olur. Ama direkman şarj etmiyorsa çıkartmayabilirsiniz. Tabii o zaman da elektrik giderse veriler kaybolur onu göze almanız laazım...

Isınma konusunda da fanları temizledikten sonra hala kesmiyorsa www.bitenekadar.com adresinde de görülebilecek rexpo 3 fanlı standı alabilirsin. Hem sessiz hem de iyi üflüyor sen bile hissedebiliyorsun...

bence de stand almak hayli işe yarar. fakat aldığın standin fanlı olmasının yanı sıra aliminyum olmasına da dikkat ederseniz, hiç fan çalışmadığında bile gayet soğuk olup bilgisayarı soğuk tuttuğunu hayretler içerisinde göreceksiniz...