biliyorum istediğin bu değil ama www.youtube.com

ilk başta bi rimel, hafif pembe tonlarında bir allık, ve pembe, şeftali ya da şeffaf renkte bi gloss'la başlayabilirsin, bunlar hep uygulaması kolay şeyler, allık için chanel-tweed pink veya mac-well dressed tavsiye ederim, aşırıya kaçma ihtimalin olmaz. Ayrıca youtube'tan how to videolarını izleyebilirsin, tiffanyd'nin kanalını tavsiye ederim veya türk makyaj bloglarını izleyebilirsin, onlarda da türkçe pek çok nasıl yapılır videosu mevcut.
mesela Just-makeup.net'te bulabilirsin aradığın pek çok açıklamayı, kolay gelsin.

tam olarak yüzüne uygun malzemeleri bulman gerekir bence. yani teninin rengini bilmeden renk vs önermek ne kadar doğru bilemedim ama mesela ben köpük fondöten ve üzerine çok hafif bir pudra uyguluyorum. göze de krem rengi gibi hani belli belirsiz olanlardan komple sürüp keyfime göre likit ve rimel ya da sadece rimel kullanıyorum. sonra da hafif bir allık ve ruj. bunların hepsini bitirdikten sonra da son kez büyük pudra fırçasıyla tekrar bir fazlalığını alıyorum. oldu bitti.

hani öle beyaz tenli değilim ama açık tenli bi insanım. kendi yöntemimi söyliyim. ilk önce gözaltlarımda biraz morluk olduğundan ten rengimde ya da bir ton açığında bir kapatıcı ile onları kapatıyorum. daha sonra renkli göz kontenjanından siyah kalemi alt kirpiklerimin diplerine güzelce sürüyorum. ama göz pınarına kadar ulaşmak yok. kirpikler bitince kalem de biter. siyah bir rimelle de pekiştiriyorum. suratın kalanına gelicek olursak da ten rengimde bir pudrayı katman gibi değil de hafifçe bütün yüzüme dağıtıyorum. toprak tonlarında bi allıkla da elmacık kemiklerine girişiyorum. son olarak o kadarcık göz makyajı bile bana abartı geldiğinden ve ruj pek sevmediğimden sadece nivea'nın cherry nemlendiricisini sürüyorum. rengi bana yetiyor. çok mecbursam da dudak rengimden bir ton koyu bir rujla bitiryorum işi. sen diyorsun ki ten rengim beyaz. saçların da koyu renkse daha koyu, hatta kırmızı ya da bordomsu bir ruj daha bir güzel durabilir. ya da seviyorsan dudağından bir ton koyu bir ruj ve parlatıcı iyi bir seçim olabilir. eğer ki gözlerinle başın pek hoş değilse dikkati dudaklarına yöneltmek için koyu renk rujları tercih et derim. yok benim gibi dudaklarından memnun değilsen üst gözkapağının kirpiklerinin diplerine de siyah kalemle girişerek daha bir koyu göz makyajı elde edip dikkatı dudaklarından uzaklaştırırsın. ama lütfen günlük hayatta kullanıyorsan özellikle ikisini aynı anda abartma. bir de tavsiye sarı saçlıysan göz makyajını ne olursa olsun ağır tutman ve parlatıcı yerine dudağına nispeten daha koyu renk rujlar kullanman daha bi hayırlı olur. zira çok solgun gösteriyor sarı saç yüzü. çenem de kapanmak bilmedi ama son olarak allığı sürerken elmacık kemiklerini özellikle vurgulamak istiyorsan doğru noktayı bulmak için dudaklarından sanki balık yaparmış gibi yanaklarını içine çekmeni ve yanaklarında oluşan çukurla gözlerinin arasındaki çıkıntıya şakaklarından burnuna doğru fırçayı çekerek sürmeni öneririm.

@ekaterina ; dediğini siteleri inceleyeceğim, teşekkürler :)
@zenc ; teşekkür ederim, en kısa zamanda uygulayacapım dediklerini, bakalım hangisi yakışcak :D
@kedili madam ; sarışın olanındanım, onları da uygulıyıcam teşekkürler sana da :)

taş devri diyeti çok işe yarıyor. aç kalmadan rahat rahat sağlıklı bir şekilde kilo verebilirsiniz. prof. dr. ahmet aydın'ın bu konuyla ilgili bir kitabı var. ya da şu siteden de bilgi edinebilirsiniz.

beslenmebulteni.com

kullandığın ilaçların gözden geçirilmesini ve gerekirse iştah açmayan bir ilaçla değiştirilmesini talep edebilirsin doktorundan. ondan sonra da yediklerinin önce 3/4'ünü sora da yarısını yemeye devam ederek ve kendi zorlamayacak hızda ve mesafede küçük yürüyüşler yaparak zayıflayabilirsin. benzer bir durumdaydım. 100'den 65'e düştüm. ve sağlık nedeniyle değil ama üşengeçliğim nedeniyle sporun s'sini dahi yapmadım. yapılamaz bir durum değil. ama kesinlikle ilaçlarını bir gözden geçirin. gerekirse kan tahlili vs. şeyler yaptırıp tiroid gibi hormonlarını bi kontrol ettir.

@kedili madam
peki sporsuz zayıflayınca cildiniz sarkmadı mı?

ben ilk helena mia ile başlamıştım ucuz falan ama berbat bir flüt diyebilirim. bir ay kullandım kendiliğinden kırıldı bir tarafları çalarken. sonra yamaha ya geçtim geçiş o geçiş onunlayım hala. ama fiyatı ne kadar olmuştur bilemiyorum. ben 3 sene oldu heralde alalı 1300 tl ye almıştım. dediğin gibi kursu zartı zurtu var. çok bütçe ayıramam demişsin iyi araştır derim ben.

korkunç pahalı bir zımbırtı ve iyi bir malzemeden yapıldıysa ve işçiliği de iyiyse ancak düzgün bir ses çıkartan bir müzik aleti. yoksa kulak tırmalayan garip sesler elde etme ihtimalin yüksek. istanbul'dan doğru verebileceğim en mantıklı tavsiye ya yurtdışına çıkan bir tanıdığından rica edip getirtmen ya da konservatuvar duvarlarına ilan asman. belki elindeki flütten sıkılan ya da yenisini alacağı için satan birilerine denk gelebilirsin. yoksa bu meretlerin fiyatları korkunç boyutlara varabiliyor. ben de fiyat yüzünden vazgeçmiştim flüt sevdasından

usul tek taştır

kapitalist sistem saolsun. eskiden tek taş bilmezdi kimse. şimdi o olmazsa olmaz oldu sanki.

mecburen öyle yapıcaksınız sizde. böyle olaylar çok sorun cıkartır. başlamadan bitmesin :)

tek taştır panpa evlilik teklifi. verilicek o para yapacak bir şey yok.

tek taş, tek eşliliği simgelediğinden...

eyvallah canlar... parayı gozden çıkardık zaten...

almadan önce pırlanta vb. değerli taşlara karşı tepkisini bil bence. zira etik açıdan böle zıkkımları takanları tu kaka olarak nitelendiriyorsa, altına maltına alerjisi varsa kafana fırlatmasın yüzüğü sora.

Metotlar genelde hocayla kullanılmak içindir. Hocayla çalışma şansı yoksa en azından videolu derslere filan baksın.

ömer can ın kitapları iyidir. ama hiç bilmiyorsan en azıdan bir kaç ay kursa git derim nasıl tutacağını yaya çekmeyi temel şeyleri daha sağlıklı öğrenmiş olursun. çünkü bir şeyi yanlış öğrenince düzeltmek çok zor oluyor. kendimden biliyorum.

kendine keman öğretmeni aramasını öneririm. keman perdesiz bi çalgı olması nedeniyle doğru sesi çıkarıp çıkarmadığını anlaması epeyce zor olacaktır. metotla olmaz o iş. me ukalaymışsın dersen de aynı şeye ben de kalkıştım aldım ağzımın payını. ordan biliyorum.

Ömercan ve suziki keman metotlarını deneyebilirsiniz.

yolculuk sarsmıştır yavrucağı.

yer değişikliği ile alakalıdır herhal, ben bile eskişehir'den izmir'e geldim, ilk gün hastalandım kedi napmasın:)

cumartesi gününden beri buradayım ama şimdi mi aklına geldi sarsılmak :) evinden çıkıp geliyor kucağımda yatıyor ki hiç yapmadığı bir şeydir bu. veterinere götürmeme gerek var mıdır yani?

tüyleri sağlıklı ve parlaksa, gözleri canlı bakıyorsa, burnu kuru değilse, iştahında ciddi bir değişme yoksa, kakası ve çişinde ciddi değişimler yoksa ve siz oynamak istediğinizde oynuyorsa büyük ihtimalle hava değişimi sarsmıştır yavrucağı. ayrıca benim şebeklerde gördüğüm kadarıyla soğuk bir ortamda uyumaya daha meyilli oluyorlar. sanırım vücut sıcaklıklarını muhafaza etmekle ilgili bir durum. kucağa gelmesinin sebebi de vücut ısınızdan faydalanmak olabilir. biraz çıkarcı hayvanlardır netekim o konuda :) eğer yukarda saydıklarımda değişimler görüyorsanız bir veterinere danışıp içinizi rahatlatın derim. ancak hassas hayvanlardır. ve suyun tadının ve bileşiminin değişmesi bile mızmızlanmalarına sebep olabiliyor.

kediler yaşadıkları ev ile özdeşleşirler. ev değiştirince şartlar değişikse depresyona girebiliyorlarmış.

gözleri dolu dolu, ateşi de var. valla hasta ettim güzelim hayvanı. depresyona girdiyse napacam ki ben? çikolata mı vereyim, oynayayım mı kendisiyle bol bol?

öncelikle fiziksel bir rahatsızlığı olup olmadığını öğrenmek için veterinere gidin

valla her yerde bangır bangır zararlı olduğu söyleniyor. avrupa'da yasaklanmış falan. şimdi içi seramik kaplı tavalar çıktı piyasaya. teflon yerine onlar öneriliyor. biraz ağır gibiler ama beyaz beyaz fena gözükmüyorlar.

teflon tavalar hakkında bir doktor tanıdığımın yorumunu aktarıyorum:
teflon tava yeniyken herhangi bir sorunu yoktur. ancak kullanıldıkça ister istemez çizilir. bu çiziklerin yemeklere aslında tek etkisi yapışmazlık etkisinin azalmasıdır. ancak pasaklının tekiyseniz iyi yıkamadığınızda bu çiziklerin arasında yemek ve yağ artıkları kalabilir ve bu artıklarda üreyen bakteriler sağlığınıza zarar verebilir. ki bu temel olarak çizilebilir her mutfak eşyası için geçerli bir kuraldır.
benim önerime gelecek olursak seramikleri denemedim ama döküm tava ve tencereler lezzet ve pişirme konusunda diğer denediklerime kesinlikle fark atardı. ancak yappışmazlık konusunda yağ kullanmadığın sürece çok iddialı değiller. teflon gibi tamamen yağsız kullanayım fantazisi yapamıyorsun yani. ama yemeğe kattıkları lezzet ayrı bir güzel oluyor. o kesin.

tamam şimdi onları benmarile. sonra farklı kalıplara döküp sertleştir. bak bakalım nasıl kalıplara döktün?
kız olduğunuzu bilsem pms diycem ama... :)

yanlislardasin.

kiyma domates biber al. pide firinina git. o aletle domates ve biberi guzelce kiy. 2 pide attir gecer.

takintilarin var, yürürken çizgilere basmamaya çalışmak gibi bişiyy

arada oluyor öyle saçma sapan şeyler ama üsteledikçe gitmez kafandan. unutmaya çalış kendiliğinden geçer zaten.

aşırı yüklemeden kaynaklı, aslında cidden kafan dolmuş ve sen farklı bir şeyleri düşünmek istiyorsun..
git bi nestle damak al pizzacıya git kes bakalım ne anlayacaksın

yahu yanlış, ayıp, günah vs bir tarafı yokki. en fazla çikolatayı fazla parçalarsın. benmari usulü eritir tekrar dondurursun. eski halini alır nolucak. kafayı takma. insanın kafası doluyken öle garip düşünceler gelir. böle yapılabilicek olanları yap gitsin.

biz kafamızın içinde neler yapmıyoruz ki! için rahat olsun muhayyile her şeye muktedir!

boşluktan

aa bana böyle şeyler olur hiç anormal olduğunu düşünmemiştim.

ben de bazen kafamda devamlılığı olan bi hareket başlatıyorum bişey döndürme falan gibi durduramıyorum sonra ciddi ciddi sorun olur mu ki?

senelerce "arkadaşım eşşek"i çaldım piyanoyla kafamın içinde parmaklarımı da oynatıyordum hafif hafif ama sonra geçti. kafam dolu değildi.

tutulur. tutulmazsa yabışır.

süzdükten sonra yı kast ediyorsun sanırım.
ben tutatrım azcık; helmeli su iyice aksın diye... bişe olmaz...

Tutulmaz, tadı kaçar. Hiç de bile yapışmaz :)

direk pilav gibi hiç süzmeden yapan da var. mineralleri neyim ölmuüyomuş, sonuçta tamamen sizin damak tadınıza ve alışkanlıklarınıza kalır.

ben süzdükten sonra tencereye alıp içine parça tereyağlar atarak karıştırmayı severim misal...

bende tutuyorum da işte makarnaya su tutmak makarnayı katletmektir demişti aşçıvari biri tv de ondan soruyorum

bak gene çelişkili cevaplar :D anonimyususer bende sen gibi yapıyorum

pişmiş aşa su katılır mi?

peki tutulunca ne oluyo tutulmayınca ne oluyo aradaki fark nedir sayın guru nasıl anlıyorsun hem de

makarnayı süzmeden evvel içine iki su bardağı kadar soğuk su koyun, karıştırdıktan sonra süzün. ben böyle yapıyorum.

Tutmanın hiçbir faydası yok...
Aksine soğuk suya tutunca yapışıyor karıştırması daha zor oluyor :) öğrencilik tecrübesiyle sabittir :)

bu cevaplardan tutmamaya karar vermiş bulunmaktayım :D

tv de bi aşçı makarnayı suya tutmak makarnaya tecavüz etmek demektir demişti ondan beri tutmuyorum

makarnanın süzüldükten sora soğuk sudan geçirilmesinin sebebi olduğundan daha fazla pişmesini engellemektir. ancak bunun da çaresi elbetteki var. makarna haşlanırken aynı anda sosu yapılırsa ve makarna hafif diriyken süzülüp hemen sosun içine dökülüp karıştırılırsa hem sosu içine iyice çeker, hem yapışmaz hem de o kalan hafif dirilik gider ancak hamur gibi de olmaz. ancak eğer sossuz yiyecekseniz ya da yoğurtlu falan o zaman yine tam pişmeden önce altını kapatıp içine birkaç bardak soğuk su döküp, karıştırıp ondan sonra süzebilirsiniz.
ayrıca püf noktası verirsek; sosunu pişirirken makarnanın haşlanma suyundan az bişi içine katarsak sosumuz daha lezzetli olacaktır.

"makarnayı direk pilav gibi süzmeden yapan da var"ın mantığı da şudur:
makarnayı haşlarken suda çözünen vitaminler (b ve c) ve mineraller suyuna karışır. süzünce de suyuyla birlikte akıp gider lavabodan. O nedenle TV'de izlediğim bir aşçı makarnayı süzmeden yapın demişti fakat o zaman da su miktarını öyle ayarlamak gerekiyor ki hamur olmadan tam zamanında suyu bitsin.

Soğuk suya tutma meselesinde bence de suya tutunca tadı kaçıyor, tutulmamalı.

kedin hasta, veterinere götür. nesi olduğunu ancak onlar anlar. biz ateşi olup olmadığını bile anlamıyoruz.

veterinere götür hemen. hasta kedi kendini hemen belli eder. burnunu yokla. ıslak değil kuruysa, patileri sıcaksa ateşi var demektir.

mart ayına geliyoruz, canı sıkılıyordur tek başına. bu mevsimde olabilir bence.

Sanırım dediğiniz gibi ateşi var ve ağzı salya akıtacak kadar ıslak, damlıyor nerdeyse. bu saatten götürmem zor sanki yapabileceğim bişey var mı ev ortamında? kalorifer peteğinin üstünde uyuyor:/

salya salgısının artması ciddi böbrek veya karaciğer sorununa delalet eder. acilen veterinere götürmen lazım. ver ben götüreyim yav!

24saat açık klinikler var yahu. götürün bi yere hayvanı.

götürdüm, geldim. sadece ateşinin olduğunu soyleyip 2 tane iğne vurdular. sagolun.

ben siyamımı lanet bir virüs yüzünden kaybettim. 3 yaşındaydı, eger yemek yeme azalır ve salya salgılaması artarsa ltfn bi kere daha götürün.

Muhtemel kızgınlığa girecektir dişimi erkekmi kediniz. Dışarı salmayın henüz en azından bahar gelsin mıyavlamalarına katlanmak zor evet benım kedı daha erken bıle gırmıstı kızgınlığa dişi kedıler aynı zamanda yerde yuvarlanıyo sırtını sevınce poposunu kaldırır. Erkekler daha cok mıyavlar duvarlara işer koku bırakır ama her zaman yapmaz.

sokağa salma. öncelikle;

- maması var mı?
- su kabı dolu mu? suyu taze mi? akan su seviyorsa susamış olabilir.
- kumu temiz mi?
- patisine falan bir şeyler batmadığından emin misiniz? belki canım yanıyor demek istiyordur.

aman diyim meritacım sakın sokağa salma gerekirse biriyle anlaş onun kedisiyle çiftleştir ama sakın sokağa salma bizimki öyle gitti gelmedi

müjde kediniz kızışmakta!! nesi müjde tabii, dışarı salma ama, araba çarpar, başka kediler döver, köpekler saldırır, insanlar öldürür. bir dişi bul, ama daha erken şubat'ta kıvama gelirler, çiftleştir.

Erkek kedi. Sık sık mamasını, suyunu kontrol ediyorum hiç eksik kalmıyor. Kumunu da sürekli temizliyorum, o ince taneli topaklaşan kumlardan, koku falan yapmıyor pek.

Son bir haftadır böyle, geceleri de miyavlamaktan beni de uyutmuyo. Yatakta yanımda yatınca uyuyo bi tek, ama bu sefer sağa sola dönemiyorum o var diye yine atıyorum yataktan bu sefer bağırmaya başlıyo. Çok erken girdi kızışma dönemine bu ne ya daha ocaktayız marta yıl var :(((

sen çok yanlış gelmişsin kardeş :)) kediler sadece mart'ta kızışmaz ki hehe...

nerden bulcam bi dişi. gerçi geçen bi dişiyle kesişip miyavlarken balkona tırmandırdı onu. cazibesi de var aslında aslanımın. balkonda biraz bırakırsam bu iş olur gibi. hmmm..

zaman zaman hafifler sonra yine şiddetlenir kedinizde bu hissiyat. kısırlaştırmayı düşünüyosanız bu sakinleştiği bi dönemde yapabilirsiniz. biraz dah ilerde daha büyük sıkıntılar oluşucak ya çiftleştirin ya kısırlaştırın. hayvana da size de hayat zindan olmasın derim ben

Çiftleşmeleri için balkon hiç uygun değil, düşerler aşağıya... Uyarmış olayım.

Ayrıca, bence çiftleştirmeyin kısırlaştırın. Çünkü çiftleştirdiğinizde dişi olan kedi, kimbilir nerede yavrulayacak, o suçsuz günahsız bebekler perişan olacak, çoğu ölecek. En uygun yol, kızgınlık dönemi bitene kadar sabredin ve daha sonra hemen kısırlaştırın. Çünkü bu şekilde hem hayvana, hem size yazık.

çiftleştirseniz ne olacak ki? bir sürü yavru kedi salacaksınız sokağa. birini bulsanız, bulduğunuz kişinin elindeki dişi kediye kuluçka makinesi muamelesi yapmadığını nerden biliceksiniz. siz en iyisi @lizard queen 'in dediği gibi o sakinleşme döneminde hemen kısırlaştırın hayvanı. hepiniz huzura kavuşursunuz. zaten ilk kızışması o kadar şiddetli de geçmez. dayanılabilir olacaktır.

evde kötü kokular duyuyorsan ve sağa sola işiyorsa evet kızışma dönemindedir.

bazı şişe açacaklarının arkasında sıkıştırma kısmı da oluyor. kapağı yerine oturttuktan sonra tepesine geçirip aşağı bastırıyorsunuz. kapak yerine oturuyor.

o resimdeki aleti yüzde doksan kendisi yapmış ya da yaptırmış. tornacı marifeti ile yaptırılabilir. Aynı şekilde zımba ile www.saritasayakkabi.net tornacı yardımıyla üretilebilir.

züccaciyelerde şişe ağzını kapatmak için tıpalar var onlardan kullanmayı düşünebilirsin.neden illa tekrar kapağı monte etmek istiyorsun.

birde şunlar var
www.arslanambalaj.com
www.zamazing.org

konserver mi ne yapıcaklar kaynatıyorlarmış. anca böyle oluyormuş ondan dolayı

makine iş gücünden kolaylık sağlar evet ama direk iki elle bastırmalı , demirden basit bir alet vardı, biz onla kapatırdık. tornacıda falan yaptırılabilecek basit bir şey. hele muhacır tanıdığın varsa, onlara bir danış derim, biz de onlardan görüp bira şişelerine domates suyu koyar, ağzını kapatır, kaynatır sene içinde bolca içerdik.

cihazın versiyonu nedir? 4.1? 4.2? ayarlar -> hakkında -> sürüm bölümünden görebilirsin. 4.1 ve 4.2 ise henüz unlock yok bildiğim kadarıyla. eğer bu konu hakkında hiç bir şey bilmiyorsan kendi kendine unlock işlemine kalkışmanı tavsiye etmem. bilen birilerine yaptırmakta fayda var. telefonculara biraz para verilerek yaptırılabilirsin. iphoneturkey.biz ve benzeri blogları takip edebilirsin.

cihaz 4.1 surumlu. Bi link falan verebilecek olan olsa nasi mutlu oluruz anlatamam.

bu linkte önce jailbreak sonra unlock yapabileceğin anlatılmış ama denemediğim için hiç bir yorum yapamıyorum;

elmablog.com
elmablog.com

aynı model bir manyak bana dadanmıştı. moralimin çok bozuk olduğu bir gün arkadaşlarla içerken aradı. ilk sırada ben olmak üzere hepimiz aldık telefonu derdimizi uzun uzun anlattık. sora baktık hala açık telefon masanın ortasına koyduk. kendi muhabbetimize devam ettik. biraz sonra baktığımızda kendisi kapatmıştı. bir daha da aramadı manyağın evladı. belki denenebilir bir yöntem olur. hani en doğrusu savcılık falan tabi ama. yine de gizli no'dan aramasını istediğiniz, beklediğiniz kimse yoksa en iyisi gizli numaralara kapatmak hattınızı. kesin çözüm.

eski sevgili ya da yeni sevgili varsa onun eski sevgilisi olabilir belki.

bir ara bende de böyle bir durum vardı. sinirsel olduğunu söylediler. herhangi bi problemim yok dedim, bilinçaltında çok fazla kafaya taktığın bişi vardır dediler. uzmanlardan yardım alarak çözüm bulmaya çalış, ileride diş poblemlerine yol açabiliyor(diçlerin çatlaması, zayıflaması vb...)

eğer çene kaslarınla ilgili bir problem yoksa yüksek ihtimalle psikolojiktir. gerginken, stresliyken istemdışı olarak dişlerini sıkıyorsundur. muhtemelen gece uyurken de gıcırdatıyorsundur. gece için çözüm kolay gece plağı denen bir zımbırtı edinebilirsin. dişçiye gidiyosun bunun için, hekim ölçünü alıyo, ağzına uygun boyutta yapılıyo. ama yine de en iyi sonuç psikolojik olarak rahatladığında elde edeceğindir. bu nedenle eğer yapabiliyorsan stresinin kaynağını belirle ve durumu kendince çöz derim. ama illa ki yardıma ihtiyacın olabileceğini düşünüyorsan da bundan çekinmemelisin bence.

stresli dönemlerde benim de başıma geliyor, gün içinde de sıktığımı farkediyorum bazen fakat uyurken nasıl sıkıyorsam sabah kalktığımda dişlerim ağrıyor

stres sıkıntı hocam başka bir şey değil.

valla anneler genelde ev aletlerini sever. çırpıcı, mikser bu tarz böyle pratik ve görece ucuz şeyler.

---tefal
sen her şeyi düşünürsün

mutfak saati?
çok eğlenceli tasarımları olan mutfak saatleri var. hem de uygun fiyata.

ayakkabı.

yelek özellikle yaşı 50 üstündeyse. ama kaliteli olmalı, bir de fotoğraf çerçevesi olabilir.

bence ne alırsan al ama ev aleti tarzı birşey asla alma. kadınların sevinmiş gibi gözükseler dahi alabildiğine küfrederek kabul ettikleri hediye gruplarının başında gelir. bence en iyisi annenin en çok sevdiği ya da giyiminde kullandığı renkleri gözönünde tutarak bir eşarp mağazasına gir ve kafasına örteceği ya da boynuna fular olarak kullanacağı işte artık annenin tarzı neyse öyle bir eşarp ya da fular al. yaşını ve sevdiği bikaç rengi söylediğinde satıcı sana uygun desen vs hakkında zaten fikir vericektir. en azından sadece kendisi için kullanacağı bişi almış olursun. fiyatları da bu kışın başında ben anlattığım tarzda bir eşarbı 10 tl ye alarak şok geçirdim. kalite konusunda da epeyce başarılı çıktı. makul fiyatlara vakko olmasa bile kaliteli bişiler bulabilirsin.

Anne ne yapmayı, giymeyi seviyor? Tarzına uygun bir giyim eşyası, okumayı seviyorsa isteyebileceği bir kitap, dergi aboneliği... Size hizmet etmekte kullanacağı bir şey almayın bence de :)

mahi:yok eden
devran:dünya
dünyayı yok eden gibi bir anlam sanırım,Osmanlıca sözlükte tek kelime olarak geçmiyor.

edit:devran;zaman,devir anlamına da geliyormuş

@password'ün söyledikleri doğru. Ancak "zamanın yok edeni" ya da "dünyanın yok edeni" çok havada kalıyor, bir şeyi karşılamıyor sanki.
Benim aklıma "zamanın güzeli" olabileceği geldi. Terkip yani tamlama olabilir: mah-ı devran. Bir beyitte mi geçiyor. Aslında geçtiği bağlamı ya da cümleyi yazabilirsen daha doğru bir şekilde yardımcı olabiliriz.

yanlış hatırlamıyor isem "mah" aynı zamanda "ay" da demek oluyor. bu durumda "zamanın ayı", "devrin ayı" gibi anlamları olabilir tamlama kuralları düşünülünce.ancak tabi ki bu mah-i devran şeklindeki bir yazılış için geçerli oluyor. ki düşününce altında yatan anlamda zaten devrinin en güzeli gibi bir şey. kısacası bir tür benzetme içeren tamlama olabilir.

@asfur tr.wikipedia.org

Hımm. "Devrinin güzeli", "Zamanın güzeli" anlamı tam oturuyor.
kedili madam'ın dediği gibi, mah "ay"dır. Ay da sevgilinin güzelliğini anlatmak için benzetmelik olarak kullanılır. mah-i devran ya da mah-ı devran olarak kullanılan bu tamlama, günümüzde bu şekilde yazılmış. Hem de bir sultan için kullanılabilecek güzel bir benzetme:)

açıcı olmadan olmaz

az bisey acar ama muthis bi fark beklemeyin.
ikinci boyamada daha acik olur boyarsaniz bir sure sonra.

her boyamada hedefe daha fazla yaklaşırsınız. ama işe önce açıcıyla başlarsanız istediğiniz renk yani kutunun üstündeki renk %90 falan tutar. açıcılar da diğer renkler gibi set halinde satılıyor.ayrıntılı bilgiyi kozmetik dükkanlarından alabilirsiniz.

alınabiliyor. ama her sağlık ocağından değil, bağlı olduğundan.

var ücret ödenmiyor.

sözde alınabiliyor. normalde ücretsiz olarak vermeleri gereken bir hizmet bu sağlık ocaklarının. ancak ne hikmetse bakanlıktan yola çıkmamış olur o haplar her seferinde. kısacası 3-4 tl tutan bi hap için sağlık ocağına gittiğine muhtemelen değmeyecektir.

1. eminönünden tramwayla havaalanına gitmek için en rahat aktarma istasyonu zeytinburnu. yani eminönünden bineceğin tramwayın son durağı. ordan havalimanı hattına geçebilirsin aynı durak içinde.
3. en rahat olarak metrobüse binip kadıköyden 34z ile zincirlikuyudan aktarma yaparak şirinevler durağında inebilirsin.34z her zaman mevcut.
4. havaalanından esenler otogar içinse önce tramway ya da metro artık adı ne haltsa onunla zeytinburnuna gelmek ve yine aynı istasyon içinde otogardan geçen 3. ve adını unuttuğum hatta aktarabilirsin kendini. zaten o istasyonda hangi görevliye sorsan gösterir. 3 hattın kesiştiği istansyondur zeytinburnu.