Tabii ki Bmw. Bu seviyede araç alıyorsam eksi artı düşünmem.

Volvo, arkama bile bakmam

Tabikide volvo

volvo

eğer sıfırsa x3 kasa değiştiyor, onu tercih ederdim.
eski kasa ise XC60 olabilir.
q3 mukayeseye girmez.

Volvo xc60 gözüm kapalı seçerim. o yoksa tercihim Audi Q3 sportback olur. BMW artık o kadar itici geliyor ki...

pbs.twimg.com :large

Xc60 ın audi deki muadili q3 değil q5 bu arada. O yüzden onu bu sıralamaya sokmuyorum.
Xc60 ı tercih edebilirdim ama geneli dizel bu araçların, ve ayrıca motor hacmi yüksek bu da mtv sini çok yükseltiyor.

o yüzden tercihim bunlar arasında benzinli X3 olurdu.

1.5 lik bmw x3 ün senelik mtv si 6000
2.0 lık volvo xc60 ın mtv si 20000

satarken 2.0 lık bi aracı çok daha zor satarsın sırf bu yüzden.

velhasıl kelam tercihim tip olarak en yakışıklısı volvo olsa da bmw mtv avantajı ve benzinli olması nedeniyle tercih sebebi.

sportback

sportluk bi adım önde bende

bmw sport bakıyorum bu sebeple
sıfır dememişsiniz sıfır diyorsanız motor perf fiyat ölçüttlerine de bakmak gerekir

Bu segment araçları pek bilmem bakmam.

Tamamen görüntü üzerine konuşuyorum Audi q3 derdim, sonra Volvo

Bmw diye bir marka yok bence :D

Audi olarak bunlarin muadili Q3 degil Q5 oncelikle, o yuzden Q3 bence otomatik eleniyor.
Basagrisi istemiyorsan Q5 ya da XC60 olabilir. Yeni kasa Q5 bence cirkin.
Basagrisi problem degil diyorsan goruntu olarak X3.
Bir de para olarak bir kac tik yukari cikabilirim diyorsan Macan.

Jazz solisti dedim pop şarkılarını dinlediğimde, sonra sahne aldığı jazz performanslarını gördüm.
Jazz yapmaya devam etsin.

Tarzım değil ama güvenli tiz ses bölgesinde takılıyor ve bu bölgede sesi güzel. Ergen akustikçi sesinin seveni çok.

Tanımıyorum. Entonasyonunda sıkıntı yok, fakat acayip nazal bi ses tonu var.
Beni açmadı. (işim müzik/audio)

mekanda muhabbet sırasında duysam 'sesi fena değilmiş' derim de o kadar yani. ya hocam bir müzisyen kendi şarkılarını yapmadıkça çok kaale alamıyorum (kişisel bir durum bu tabi ki).

yani bu yolladığınız linkteki şarkıyı böyle olmasa da buna yakın güzellikte okuyacak 3-5 kişiyi zaten bizim mahalleden de bulurum. beni şaşırtacak, ulan bu neymiş dedirtecek bir farklılığı yok ki.

şarkıyı 'doğru okuyan' herkesi iyi şarkıcı sanıyoruz milletçe.

Bayağı. Bu ses rengi son on senenin popisi. Detone olmadan şarkı söyleyebilen hemen herkes bu tarza yöneliyor. Aradan sıyrılmasını çok kolay görmüyorum.

"ergen akustikçi kız sesi" harika bir tespit olmuş. aynen öyle. sarmadı.

ayrıca @brkylmz +1
cover cover nereye kadar.
selda bagcan gibi, ilhan irem gibi değişik bi sesi olsa neyse de.. covercilar birbirinin aynı gibi geliyor.

faturalıdır herhalde. değişen parçaların da bir belgesi varsa ve telefon kilitli değilse (değildir muhakkak da) alınır bence.

o Apple tarafından refurbished edilmiş ürün değildir. Öyle olsa pili de yenilenirdi sanki. Bir şirket (kötü ihtimalle) çalıntı veya (iyi ihtimalle) bir şekilde değişim kampanyasına sokulan telefonları kendi tamir edip satıyor olabilir.

Türkiyede özellikle resmi olmayan (resmiler de biraz şey gerçi ya) refurbished ürünler şöyle bi tozunu aldık demekten pek farkı yok. Tamam ekran camını kırıksa değiştirmişir vs ama refurbishing öyle bir şey değil gavur elinde gerçekten tertemiz yapıyorlar cihazları.

Yani bildiğiniz 2. el cihaz gibi düşünün yenileme falan çok idealist birileri yapıyorsa bilmiyorum ama bi bakın online yorumlara tatsızlık pınarı.

güzel bir rüzgarlık iş görür. havalar aşırı soğumadığı sürece içine giydiğiniz şeyi değiştirerek uyum sağlarsınız. kalın bir şey alınca her zaman giyilemiyor. bütün spor markalarında var, bütçenize göre bakın.

yağmurdan da korusun derseniz ayrı, o zaman biraz daha outdoor şeylere bakmanız gerekir ama yağmurda da yürünmüyor ki :)

@awlmi çok teşekkürler. ekim ayında rüzgarlık yeter belki ama sonrası da kış artık iyice. tüm yaz kışın gelmesini bekledim yürüyüşe başlamak için, çığ da düşse yürümek istiyorum :d

Termal & sauna eşofman al.

Ben şundan aldım. Henüz giyecek kadar hava soğumadı. Ama hem üstte güzel duruyor hem de rüzgarı kestiğini düşündüğüm bir yapısı var.
www.decathlon.com.tr

Sunusa hesapla yuruyunce fena isinip terlicen en iyisi termal esofman al

Membran malzemeden yağmurluk ve yürüyüş pantolonu, bunlar zaten yağmuru soğuğu geçirmez içine de Dri-Fit malzemeden bir şeyler giyersin yeter, ben naçizane sauna-termal giysiler giyip gereksiz terlemeyi ve o teri dışarı atamayacağın için sürekli cildin üstünde kalmasını hem doğru bulmuyorum hem de çok rahatsız edici.

1 yıldan uzun zamandır Günde ortalama 10 km yürürüm.
Kış için tercihim penye t-shirt üzerine polar kapsonlu sweatshirt.
Altına kalın içi polar gibi olan eşofmanlar iyi, rahat (sarmayan) kot, kargo pantolon en güzel tercihler.
Çok üşüyen biriyseniz termal içlikler var ama yürüyüş temposu arttıkça vücut ısınıdığı için çok gerek olmaz aslında.
Bir de yürüyüşte devamlılık çok önemli, yağmurdan mazeret üretmemek için bir de yağmurluk iş görür.
Ben decathlondan aldım çoğunu.

Yürüyüşünüzü başta 1 saat, 5 km'den az olmayacak şekilde planlarsanız kilo atmakta ciddi faydası var.

Havalar serinliyor terinizin üzerinizde kalmaması çok önemli şu therma cool vs her markanın farklı isimlendirdiği termal giyim gerçekten çok işe yarar.

Uzun kollu termal üzerine termal t shirt + üzerine rüzgar kesen hafif bir şey uygun olur bence. (Spor gurusu hiç değilim bi dönem sağlam bisiklet binmişliğim var yalnızca ama. Yakın zamanda üç beş yürümeye başladım)

spor mağazalarının koşu ve outdoor kısımlarında rüzgar kesici zımbırtılar oluyor.

tam cevap değil ama ios bunu yapıyor. find my uygulaması ile belirlenen konuma gelince ya da konumdan ayrılınca bir diğer iphone’a bildirim alabiliyorsunuz.

support.google.com

o google hesabının haritalarından konumunuzu paylaşabiliyorsunuz (başka bir google hesabıyla) 7/24 kendinizle

ayrıca varınca ya da ayrılınca bildirim gönder diye bir özellik varmış (ben de şimdi kontrol ettim)

ona bakabilirsiniz.

iftt ile yapılabiliyor bu.

burada örnek app'ler var. hiç biri olmazsa kendiniz de oluşturabilirsiniz.
ifttt.com

muadil pil aldım (retro), 1 yıla o da gitti. hiçbir zaman da kendi bataryası gibi performans göstermedi.

Macbook muadil batarya diye bir şey yok sayın. Çevremde birden fazla insan üst üste farklı markalar alıp geri iade etti hepsi ya çok kötü ya da ya da çalışmıyordu bile.

Bataryasız yalnızca şarjdan çalışan macbook'lar işlemci hızını (çok) düşürerek kullanılmayacak hale geliyorlar.

Yani hala apple batarya üretirken bence alın yoksa alet çöp oluyor. 2017 kritik bi zamanmış artık o batarya yok dediklerinde geri dönüşü de yok.

bende 2013 MBA var. 5-6 sene once amazon'dan (DE) alip taktigimiz pili hala rahat 2 saat sorunsuz gidiyor.


amazon.de idi aldigimiz yer. tr olaninda da aynisi var midir bilmem.

2017 oldugu icin muadil tak gec, zaten 1-2 sene daha omru var o aletin ondan sonra cop.

Eski iPhone'mda çok batarya değiştirdim. Bir kere orijinal taktırdım, birkaç kere de yan sanayi. Yan sanayilerin ömrü 1 sene oldu. Orijinal 2 seneden biraz daha fazla dayandı. İlkini de yan sanayi taktırırdım normalde, telefonum o zaman da eskimişti ama Apple'un iPhone'larla ilgili bir skandalı çıktığı için kampanya yapmışlardı, yarı fiyatına taktırmıştım.

MacBook Pro'da ise 1 kere batarya değiştirdim, onda orijinal taktırdım çünkü bilgisayarı daha uzun süre kullanmayı planlıyordum. Orijinal bataryadan fena denemeyecek bir performans aldım. Yan sanayi işine hiç girmediğim için o tarafta bilgim yok ama ifixit.com yıllardır yan sanayi batarya satar.

www.ifixit.com

Eğer bilgisayarı çok uzun süre kullanmayı planlamıyorsanız (ki MBA 2017'in sınırlı ömrünün kaldığını tahmin etmek zor değil) iyi bir araştırmayla makul performans veren bir yan sanayi batarya bulabileceğinizi düşünüyorum. 8 yaşına yaklaşmış bir bilgisayara orijinal batarya bence fazlasıyla pahalı bir harcama olacaktır. 25.000 TL civarına MBA M1 alınabildiğini düşünürseniz orijinal batarya için istenen para gerçekten fazla.

www.alfabilgisayar.com
dm'den gelen tavsiye ile 3bin liraya bunu aldım, memnunum. arayan olursa linki bulunsun burada.

eger ayni fiyata mac varsa mac alinir. eger mac daha pahaliysa biraz daha para biriktirilip mac alinir.

Bağnaz elmacı değilim ama huawei ile macbook arasında mac'in seçilmesi günlük işler için daha makul zira (huawei geçti mi arm işlemciye bilmiyorum ama) macos arm işlemci ile şu an piyasadaki en iyi pil ömrünü sağlıyor (win cihazlar da arm'a geçiyorlar onlar da öyle olacak) Sıfır bir mac epey uzun süre resmi olarak yazılım desteği alıyor bi sıkıntı çıkınca direkt apple bilgisayara bağlanarak destek olabiliyorlar. Yedek parça hep var, resmi ve gayri resmi servisi bol. Kriter midir bilemem ama değer görece daha az kaybediyor.

Yalnızca spesifik bir yazılımınız varsa onun macos sürümü var mı onu kontrol etmeniz elzem, crossover, parallels, wine falan yeni mac'e başlayan insanı çok darlar.

Sorun şu: hayatımda hiç mac kullanmadım, bilgisayarı alıp hemen kullanmam gerekiyor. Zoom, ofis programları, vs kullanırken beni zorlar mı? Çok teknoloji dostu biri değilim, alışma süreci uzarsa can sıkıcı olabilir benim için. O nedenle Mac pek sempatik gelmiyor.

Huawei'ler ucuz ve güzel. ABD ve AB'de engellenmesi, tamamen duygusal. Huawei rekabette öne geçince pislik yaptılar.

Alıp, kullanabilirsiniz.


.

Windows kullanmayı gerçek anlamda biliyorsanız mac'e adapte olmanız 1, 2 hafta sürecektir. Ezbere bilgisayar kullanan biriyseniz mac çok karışık deyip vazgeçeceksiniz. İstisnasız hep böyle oldu gözlemlerim.

Macos elbette windows'tan geçince alışkanlıklar değişiyor ama özellikle win 11'e göre çok daha sade kolay bir işletim sistemi. Hatta sadeliğin lokunu çıkardılar ayarlar falan mobile döndü biraz :D

Kısaca minik bir alışma sürecini göze alıyorsanız alabilirsiniz.


Her yerde anlatırım apple ürünlerinden tiksinen iki kişiydik şaş kaza bi hackintosh (toplama bilgisayarda macos) kullandık bir kaç gün boyunca. 1 hafta içinde ben imac diğer kişi mac mini aldı.

hicbir sey olmaz. zamaninda windows lobisi beni de korkutmustu. kim yayiyor boyle soylentileri bilmiyorum ama macos cok daha kullanici dostu bir sistem.

İzlediğiniz platform, video codec ve bitrate'ine göre değişir videonun ağırlığı.

İşlemcisi 11. nesil i5 2.4 ghz ekran kartı onboard. Çok iddialı bir makina değil ama ekran çözünürlüğü de 1080p olduğu için sanmıyorum can sıksın video playback esnasında, gereksiz yere çok yüksek bitrate ya da çözünürlüklü şeyler izlemeye çalışmazsanız.

günümüzde sıfır olarak satışı olan, bir hd ekrana ve markaya sahip olan her laptop film izlemek için yeterlidir diye düşünüyorum.

4k izleyecem çok yüksek çözünürlük istiyorum dersen düz bilgisayarlar açmaz linktekide açmaz gibi düşünüyorum çünkü GTX1650 ekran kartı ile açamadım videoları doğru codekte bulmak zor oluyor.
standard 1080p izlenir

gardaş valla bu özelliklerle piyasadaki birçok oyunu ve çok spesifik olmayan programları rahatlıkla çalıştırırsın.
sadece film ve internet için lüks bile sayılır.

açar yahu her türlü...

ekranı full hd, yeterli bence.

sadece o rakama çıkıyorsanız şu modelini alırsanız daha güçlü bir cihazınız olmuş olur. donanımsal olarak daha iyi bu attığınızdan.

www.trendyol.com

Bu arada bu son attığım 4k yı da rahatlıkla oynatır hani oldu da tv ye taktınız falan... düzgün codecleri yüklerseniz k lite codec paketini indirip, sorun olmaz. sonra da içinde gelen player ile açarsınız. veya yanına bs player ya da vlc media player kurarsınız codec yükledikten sonra..

Bu dediğiniz işleri aranjör'ler yapıyor aslında.

Yalniz bestenizi ai'ye soyletebilmek için iyi kötü biraz müzik yazımını bilmeniz gerekiyor. O iş için de yardım alabilirsiniz.

Kayıt studyolarindan fiyat teklifi alabilirsiniz. (Kayıt stüdyosu denince aklınıza hemen hande yener in falan albüm kayıtlarının yapıldığı yerler gelmesin ülke genelinde irili ufaklı yüzlerce stüdyo var böyle )

Aranjör deniyor o işi yapana. Örneğin ben o kişilerden biriyim. Eğer ortada değerlenebilecek bi durum varsa yalnızca söz ve melodiden tamamen şarkıya dönüşebilir.

Ama sıfır eğitim ve müzik kulağı ile beste yapmak bilemedim. Müzik yapmak tamamen bağlamsal bir şeyken hiç bağlam bilmeden zor hikaye. Ha genelde de o şekilde yürüyor iş ama direkt telefona söylenmiş bi şarkı geliyor bize ve onu bi bağlama oturtuyoruz :D

@hedep; hani amacım herhangi bir yerde yayınlamak değil ve ben kayıt da göndermeyecem sadece sözleri gönderecek :D

Sadece sözleri gönderip şarkı beklemek de bi çalışma çeşididir.

Fakat buna beste denemez sözleri yazdım denir söz x müzik y yazar ya hani işte orada sizin yalnızca sözünüz var besteyle bi alakanız yok.

Aranjörden ziyade dümdüz müzisyene ihtiyacınız var ki sözleri besteleştirsin
daha sonra aranjör bişey yapabilsin.

tabii bunlar bu işi yapmanın normal yolları data olsun diye yazıyorum.

sizin durumda yazın suno'ya sözlerinizi tarzınızı seçin yapıversin bi şarkı eğlenin ehe mehe eşe dosta atın gitsin öyle de bişey de var :D

Kapora veren uyuz olacak tabii ama yapacak bişey yok ayıp olmasın diye arabasız kalınmaz açıklarsınız bulamadık araç diye.

Daha ev bakmaya başlayalı bir gün olmuş. Biraz acele mi etmişsiniz vazgeçmekte?

Ucuza gidecekse ilanı düzenleyin tabi.

Ama iki işi aynı güne denk getirmeniz zaten imkansız. Hem evi bulup arabayı hala satmamış olursanız daha fazla zorda kalmaz mısınız?

Kapora gönderene vazgeçtim diyebilirsiniz. Tabi ki hoş değil ama yapacak bir şey yok. En kötü yalan söyleyin, arabada arıza çıktı vs dersiniz.

Bence doğrusu, iki tarafın da 3. Bir şahıs/kuruma kapora vermesi ve fakat bir taraf vaz geçerse bu bedel diğerine gitmeli.
Maalesef memleketimizde böyle olmayıp mal sahibinin insafına kalınıyor. Etik olarak da ilana koyup kaporayı aldıktan sonra dönmek olmaz.

Daha önce yapmadıysanız benzer bir cihazı (2007 model intel laptop sayılmaz) en az 1 flex kablo ya da konektör bozacağınıza garanti veririm.

Kasayı düzgün kapatamama ihtimaliniz de %60

Naptığınızı bilmiyorsanız verin bir servise açsın yapıversin. Adamlar robot gibi olmuş aynı cihazları aça aça.
Benim elimden geliyor her defasında canım sıkılıyor yaparken.

realme, redmi, anker, ugreen tarzı yine çin ama kendini ispat etmiş markaların giriş segmentlerinin temu fiyatlarından çok büyük farkı yok kalite olarak farkı vardır gibi geliyor bana ama. No name bluetooth kulaklık (temu malı görmedim) gördüklerim hep kullanılmayacak kadar kötü şeylerdi.

sorunuzun yanıtı değil ama bağlamsal olarak bikbik etmiş olayım.

Nasılbir performans bekliyorsunuz bilmiyorum ama f/p çıkan bir ürünü kullanıyorum. Ha deneyimlediğim için biliyorum; apple kulaklığın performansını yakalayamaz ama ucuz malların iyisi diyebilirim. Dokunmatiği ve şarjı da iyi.

share.temu.com

@hedep @filipis Teşekkür ederim özellikle koşarken düşürüyorum ya da kaybediyorum, bunlara bakacağım.

Şöyle bir şey önerebilirim. Sony'nin birbirine bağlı bluetooth kulaklıkları var
www.amazon.com.tr

Bahsettiğim fiyat bandında değil ama sony bir ürün için yine epey düşük fiyatı. Ve kulağa tam girdiği için düşme durumu yok. Ben pil ve kontrol modüllerini minnacık clipslerle yakama tutturuyorum hoplama zıplama sıkıntı çıkarmıyor.

Belki o da kafanıza yatabilir.

Buzdolabı fabrikası varken dışarıdan ürün ithal ediyorlar mı hiç bilmiyorum ve sanmıyorum.

Burada üretilen buzdolapları için konuşuyorum, ikisi de aynı fabrikadan, aynı üretim bandından çıkıyor, birine Arçelik ötekine Beko etiketi yapıştırılıyor. (Yüz sene önce tam bunların üretildiği fabrikada staj yapmıştım.)

yeni beko aldım, arçelik zaten beko markası altına alınıyormuş galiba, göya burda üretilen bekolar yurtdışına ihraç olanlarmış ve o yüzden daha iyimiş beko dediler banada.
aynı şeyin laciverti bence iki markada.

konu şöyle hocam arçelik kelimesinin kimi dillerdeki okunuşundan dolayı zor oluyor o nedenle beko adı altında aynı firma bir marka daha yapıyor, aynı fabrikadan hem arçelik hem beko ürünleri çıkıyor. beko şirket/marka olarak arçelikten eski, ancak ihracata başlandığında beko ismini kullanıyorlar nasılsa ellerinde marka var, tescili yapılmış calışan bir marka.

beko daha avrupa ülkelerine ihraç edildiği için oraların hukuki düzenlemelerine tabii oluyor ancak iki farklı ülke için iki farklı üretim bandı yerine aynı şeyleri kullanıyorlar.

ufak tefek programlama farklılıkları olabiliyor, bu farklılıklar da kültürel farklılıktan kaynaklı.

örn: tr deki bir cihaz ısıtma veya soğutma için çekebildiği gücü çekip hızlıca yaparken başka bir ülkedeki bunu daha az akım çekerek daha uzun sürede yapıyor, nedeni o ülke deki cihaz standartları. kültürden kültüre/ülkeden ülkeye değiştiği için de her ülkedeki ürünler diğer ülkelerde falan bulunmayabiliyor veya standartları değişiyor. her iki markanında TR deki ürünleri aynı programlar.

ürün gamnmında değişiklik olabiliyor, kimi ürünler bir marka altında varken diğerinde olmayabilir.

ancak cihazların yapısı aynı. aynı parçalar, aynı üretim bandı. ikiside koç'un

Vidasına kadar aynı ürünler.

Hayır arçelik ile beko arasında hiç bir fark yok. İkisi de aynı fabrikada üretilip aynı banttan iniyor. Üretimin en son final kısmında ihtiyaca ve planlamaya göre hangi markadan satışa sunulacagı belirlenip onun markası üstüne yapıştırıyorlar. Tüm malzemeler aynı. Vidasına kadar aynı

Bazı arçeliklerin arkasındaki seri no kağıdında beko yazabiliyor ya da tam tersiydi ama rastlamıştım. Aynılar arkadaşların da belirttiği gibi.

Evet

sony zv-e10 max sd card size

yazdığımızda pek çok siteden 250gb cevabı geliyor

sony japan spesifik bir 512 de desteklediğini söylüyor
support.d-imaging.sony.co.jp


saniyeler içinde oluyor bunlar.

@hedep

Hocam herkes baska bisey yazmis 1tb diyende var

Resmi sitesinde falan bulamadim saniyeler icerisinde

Üstte attığım resmi sitesiydi

Buyrun başka resmi sitesini de atayım

support.d-imaging.sony.co.jp

Genelde önerilenden daha yüksek kartı okuyabiliyor cihazlar, direkt kullananların yorumu önemli elbette fakat reddit'te falan en garantisi 2 tane 256'lık alayım diyenlere de rastladım. Fotoğraf için çözümdür video için can sıkar elbette.

13v 400mah üzeri (500 600 800 de olur yani) uyan bir adaptör işinizi görecektir. Attığınız fotoğrafta soket gözükmüyor gibi geldi bana.

Hali hazırda aldığınız adaptörü de eli havya tutan bir arkadaşınız ya da bir elektronikçiye uyması gereken cihazı da götürerek ucunu uygun uçla değiştirebilirsiniz (eğer yalnızca şarj için bir adaptörse çok komplike 6 pin üzeri bir yapısı varsa zor diyebilirler)

Probleminiz adaptörün soketi attığınız fotoğrafta yine sanırım soket gözükmüyor o yüzden o konuda net bir şey söyleyemiyorum.

Adaptörün ucunu atmadan uç tavsiyesi hmmm

şu görsele bakıp;

1- makinanızın şarj girişi hangisi
2- elinizdeki kablonun uçlarının girişi hangisi
3- aldığınız adaptörün üzerindeki giriş hangisi

bir yazar mısınız

www.gts-shop.co.uk

5 6 gün çok çok az bir süre kulak delinen küpeler normal küpelerden daha kalın çaplı olduğu için ve çelik olduğu için enfeksiyon riskini azaltıyor kulak iyileşirken.

Mevzu o kısacık saniye değil yani sonrası, o sebeple en erken 2 hafta, 1 ay daha iyi aslında.

Delik iyileşirken küpeye yapışma gibi bi ihtimal var o yüzden aklınıza geldikçe küpeyi çevirin kulağınızda bi kaç tur.

Krem ben sanırım bepanthen plus sürmüştüm çok uzun yıllar oldu güncel bilen biri yazar onu da.

hedep +1

celik küpe enfeksiyonu önlüyor ve deligi esneterek belirli bir aciklikta kalmasini sagliyor. erken cikartirsaniz sorun yasama ihtimaliniz yüksek.

Ortaçağda tedavi amaçlı kan akıtma pratiğinin adı flebotomi. Günümüzde çok kısıtlı durumlarda kullanımı var. Ama tabii ki ateş düşürmek için verimli bir yöntem değil bilimum ilaçların olduğu bir çağda

Hocam kan akıttığında kan kaybıyla birlikte demir eksikliği yaşanır ve demir eksikliğinde hemoglobin üretemezsin hemoglobin olmayınca dokulara yeteri kadar oksijen taşıyamazsın oksijen taşıyamadığın için de oksijenle enerji üretimin durur sistem bazal enerjinin %70'ini vücut sıcaklığını sabitlemek için kullanırken oksijen olmadığı için bunu yapamaz vücut sıcaklığını sabitleyemez kontrol altına alınamayan vücut sıcaklığı hızla düşer ve kısa sürede ölürsün, yüksek ateşi olan bir hastanın vücut sıcaklığını bu şekilde düşürürsün ama hasta kaybından ölür, bu kontrollü bir müdahale olamaz.

Makul ateş ölçümü için öncesinden idrara çıkın denir zaten.

Eskiler havale geçirecek gibi olan çocukları da işetmenin öneminden bahsederlerdi.

3. Soruya cevap olarak,
eskiden sinema sahnelerinde gerçek kanın olduğu sahnelerin bir yazı okumuştum.
tabi tepkiler üzerine zamanla bundan vaz geçilip salça ve boyaya "rol"verilmiş olmalı.

arabaların çarpışma testlerinde de bir zamanlar cansız mankenler yerine kadavraların olması söz konusuydu.
Sonuçta en gerçekçi sonucu kadavralar verecekti
Ölmemek için ölüden faydalanmak..

hacamat denen ortacag tedavisi bu. gunumuzde kullanilmiyor.

1928 de olsa kimse kimsenin arterini film icin kesmez. zaten hacamatta da arter kesilmez. olur gider adam.

merhaba. aslında hipokrat'ın da zamanında vucutta her problemin çaresi olarak bedenimizde bulunan 5 farklı sıvıdaki dengeden bahsediyor. her dert için birinin eksikliği ya da fazlalığında genelde problem neyse o değil de, sahneyi merak ettim. Yapım notlarında gerçekten set ekibinden birinin sahne için gönüllü olduğunu buldum, zannettiğiniz gibi gerçek kan. Belki göz atmak istersiniz;

criterioncollection.blogspot.com

Yok öyle bir şey. Sakın yapma, yaptırma.
Jan dark 700-800 yıllık olay sanırım. Bugün de çeksen 1200'leri canlandırdıklarından b.k da yiyebilirlerdi.

Pardon 600 yıllıkmış

bizimkiler soba ve klima kullanıyor.

elektrikli kalorifer

Uzun vadeli dusunuluyorsa isi pompasi olabilir.

Konvektör sobalar da fena değil taşıması kolay olur güzel de ısıtıyor.

Yazlık evler genelde açık mutfak merdiven vs kapalı pek yeri olmuyor orası can sıkabilir ama ne seçerseniz seçin.

Klima

en ucuz yollu klima

Elektrikli konvektöre geçtik geçen sene biz çok memnunuz. Ondan önce klima kullanıyorduk uyumak zulüm klimayla. Ha iyi klimalar okey, bir samsungunuz var salon mutfak birlikte ısıtıyor çok memnunuz ama bir iklimsa bizi helak etmişti. Ofiste bosch klima var aslında soğutmadı mükemmel ama oraya da konvektör alacağım bu kış yoksa kesinlikle her kış düzenli donuyorum.

Yazlık evlerin genelde 3-4 cephesi açıkta kalıyor ve özellike egedeyseniz yazın pufur pufur esip rahatlatan o rüzgar kışın Ayaz şeklinde oluyor.

Kışın kalinacaksa mantolama şart yoksa kışın özellikle aksamlari geceleri isitamazsiniz o evi. Bizim evin tadilat öncesi ocak-subatta bir kaç kere kalmıştım hatırlıyorum soba vs hiçbir şey fayda etmiyordu.

Ne zaman tadilat sonrası mantolama oldu, klimalarla baya kış geçirilecek bir ev haline geldi.

çok soğuklarda klima yetmez, klima + elektrik sobası

canakkalenin guneyinde yaz kis oturulan bir yerimiz var, dogalgaz yok.
mantolama + soba + klima + isitmali battaniye.

Sera tipi odun sobalarından 2-3 tane olursa iş görür.

Online prospektüslerini bulabilirsiniz. Nurofen gerekirse 2 tane alınabiliyordu (prospektüsünde öyle der) Çok büyük sıkıntı olmaması lazım 5'er saatte bir tane normal gibi.

Ama bana bakmayın düz insanım ben kendiniz prospektüsünü ikisinin de okuyunuz.
(Parasematol ile etkileişimi konusunda hiç bir fikrim yok o da yazıyordur yine prospektüslerde.)

İlk duyuru silindiğinde başlık da yeterli bilgiyi vermiyorsa, ki bazı duyurucular başlık koymaya bile üşeniyor, duyurunun neden açıldığı anlaşılamayabilir ve cevap verenler kendi arasında anlamsız bir şekilde konuşmuş gibi olur. Ayrıca ben götelek bir insansam mesela başlık bilgi veriyorsa bile başlığı editleyip "AŞKOGKDJGJKD" yapabilirim ve o duyurunun neden açıldığı iyice anlaşılamaz olabilir, sözlük gibi ilk içerik silindiğinde kalan içerikler anlamlı bir bütün oluşturmuyor duyuruda.

Bunu yapan birine sorduğumda uçurulduğumda duyurular kalıyor kontrolüm dışında demişti. Ne kadar mantıklı ben de bilmiyorum güzel bi bilgi kaynağı oluyor yoksa.

Ben hiç silmiyorum duyurularimi ama burada çokça silenler var.

Yazarın bencilligi ve yönetimin bu duruma karşı umarsızlıgı yüzüne.

Mesela bir soru soruluyor insanlar onun altına çok degerli bilgiler tecrübeler aktarıyor. Yeri geliyor mesela ben de cevap yazmadan önce çevreme soruyorum öyle vakit harcayıp cevap yazıyorum. Ama bir bakıyorum paşamın işi görüldügü için silmiş.

Bence tek çözüm kullanıcının açtıgı duyuru için silme fonksiyonu olmasın. Sadede duyuru için anonimleştirme fonksiyonu olmalı. Yani duyuru kalacak. İsterse duyuruyu açan o duyuruyu isterse anonim seçebilmeli. O zaman içindeki bilgiler kaybolmaz

Yumuşak ve elektriksiz fırça.

Muhtemelen diş hekimi göstermiştir fırçalama şeklini, hiç acele etmeden, yavaş yavaş, masaj yaparak uzun uzun fırçala.

Bol su iç bi de.

Basınç uyarısı veren değil de basınç fazlalaşınca motor devrini düşürüp hatta duran modellerden almanızda fayda var. Genelde en üst segmentlerde oluyor braun/oral-b modellerine bakın zaten büyük bir şema ile gösteriyorlar segment farklarını.
En yumuşak başlıklardan da seçersiniz tabii.

Benzer durumlarda elektrikli diş fırçasından da şüphelenen hekimler tanıyorum.

Ama düz fırça ile fazla bastırıyorsanız elektrikli ile daha hafif fırçalama ihtimaliniz de var.

Kekik kaynatip gün boyu gargara yapiyor um ufak yudumlarla. 1 haftada super cozum. 6 ayfa bir tekrarlarim

@halk toz kekik mi, yaş kekik mi?

Paketli yiyecekler kullanmayın, rafine şeker azaltacaklar diye basıyorlar katkı maddelerini. Canınız tatlı çektiğinde evde kendiniz yapın şekersiz.

Meyve şekerinin rafine şekerden daha faydalı olduğu gibi yerleşik bir düşünce var, halbuki rafine şeker dediğin şeker bildiğin glikoz, glikozu vücut insülin aracılığıyla kaslarda ve bazal metabolizmada enerji kaynağı olarak kullanır; meyve şekeri fruktoz ise insülini uyarmaz doğrudan karaciğere gider ve yağa dönüşür, bu durumda direkt yağa dönüşen bir şeker kaynağı mı sistem için daha faydalı yoksa kaslarda beyinde sinir sisteminde ve organlarda enerji kaynağı olarak kullanılan bir kaynak mı daha faydalıdır düşünmek lazım, bu Züber gibi ürünler bu algıyı daha da körüklüyor ama doğru değil bu.

kötü.

Ben basta seviyordum ama hurma cok sekerli geliyor. Waspco’nun barlarina cok sardim. Hurma olamdigi icin o baskin seker tadi da yok, guzel yani.

Zuber’de bir tek kakaolu fistik ezmesine asigim. Evde illaki bulunduruyorum. Tatli ihtiyacima yetiyor valla.

Züber'den sanırım nohut cipslerinden yemiştim kardeşim önermişti. Benzer marka olarak Fellas var onlardan da yiyorum. Bence tadı fena değil.

Ben bonbonlarını çok beğeniyorum. Tatlı krizlerine de iyi geliyor ama sağlıklı mı bilemem.

Ben etinin lifaliflerini yiyorum bu ara, içindekiler kısmına baktm bu işin uzmanı değilim ama zararlı bir şey yok gibiydi. Kuru incirli olanın tadını beğendim baya.

Bi ara alıyordum züber, kimileri gayet güzelken kimileri hiç hoşuma gitmiyordu. Genelde pestil tarzı ürünleri X meyve/sebzeyi hurmalı pestil yaptık gibi. Katkı durumunu bilmiyorum.

Lifalif'in yulaf bar/toplarından alıyorum epeydir. Aslında direkt hurma yeseniz daha iyi gibi kan şekerine pek etki etmediği söyleniyor.

Zamanında Lokma hi protein çok alıyordum, fiyat/performans iyiydi. Bi' ara baktığımda şeker oranı yüksek gelmişti bana yanlış hatırlamıyorsam, çok şaşırmıştım. Kontrol ettim şimdi, şu şekilde yazıyor;

Enerji (kcal): 356.0
Enerji (kJ): 1490.0
Yağ (g): 6.7
Doymuş yağ (g): 1.3
Karbonhidrat (g): 59.0
Şeker (g): 45.0
Lif (g): 16.0
Protein (g): 7.1
Tuz (g): 0.63
gene de yanlış yönlendirmeyeyim, bilen biri aydınlatsın bizi.

Noutos fena değil arada gideri var.

Genel olarak da zamanında gittiğim diyetisyen Lifalif önermişti, onu da arada alır, yerim.

birkaç kez denedim.

sıkıştırılmış toprak yemiş gibi hissediyorum. sevmedim.

fellas, tek geçerim. züber bayağı kötüydü

Delly tavsiye ederim. Züber ve benzerleri gibi hurmadan yapılıyor ama dışı şekersiz çikolata kaplı. Çikolata nedeniyle yavan değil diğerleri gibi.

Mümkün olduğunca paketli gıdalardan uzak durulmalı. Onun yerine badem, kuru üzüm (özellikle Adıyaman Besnisi), ceviz ve hurma ile destekleyebilirsiniz.

Boya BY-M1 güzel bir tercih olur.

Sesçiyim. Kablolu olur derseniz Boya M1 ucuz fiyatlılar arasında gayet iş görür cinsten bir arkadaş.
Ayrıca kullanacağınız cihazda (bilgisayar, telefon) gain ayarı yapmanıza müsade eden bir yazılım kullanırsanız sonuç bildiğiniz fena olmaz.

Evet zaten bunun için alıyorlar bir apple pencil ile birlikte, procreate programı artı sayılabilir, standart gibi bir şey oldu ilüstrasyon dünyasında, bir sürü dersi videosu falan da var youtube da

Pro isen klasik Wacom tabletlerden asla şaşmamalısın.

5-6 senedir ipad pro(2.nesil) + Apple pencil ikilisini grafik tablet olarak kullanıyorum. Öğretmen olduğum için pdf üzerine not alma, şekil çizme amaçlı daha çok. Gayet memnunum

Gsf mezunuyum çok fazla profesyonel çizer var etrafımda.
Wacom cintiq sahibi olanlar bile ipad pro kullanıyor.
Daha bişey dememe gerek yok sanırım :D

Endüstri standardı desek yalan olmaz.

Tek dikkat etmeniz gereken kalemleri de segment segment yaptılar kimilerinde basınç hassasiyeti yok (aşırı saçma bir şekilde) Pro tablet ve Pro kalem daha tercih edilesi şu vaziyette.

(Air ve 2. nesil ile olmaz mı olur tabii basınç mevzusuna dikkat yalnızca)

proyum, her şeyi kullandım wacomlardan falan pek farkı yok hissiyat olarak. ama ikisinin de dadı ayrı. birinde bilgisayarını kullanıyorsun diğerinde tablet ortamındasın falan. bi yere seyahat ederken çizmelik yanıma alıyorum ben, evde cintiq devam.

Bulaşık süngerinde poliüretan denilen kanser yapan bir malzeme var. İnsan ssglıgına zararlı maddeler sınıfında. Ayrıca içine polyester de koyuyorlar. O da gıda ve içecekle temas etmemesi gereken plastiklerden.

Sizin yerinizde olsam akvaryumcularda satılan akvaryum filtre süngerleri var. Onlardan alıp kullanırdım. Onların içerigi daha temiz

filtresiz kullanip suyu iki gunde bi tazeliyorum:/
filtreyi cocuklar surekli kirip dokerken bi yere firlatmislar en son takmadim oyle devam ediyoruz

Filtresiz kullanıp 3 günde bir tazeleyenlerdenim.

Bulaşık süngeri yerine akvaryumcularda çok geniş delikli bir filtre süngeri satılıyor onlardan alıp oraya göre kesip her defasında değiştirmeyi deneyebilirsiniz. Bulaşık süngerinin aksine dökülme yapmayan bir yapısı var.
Yazarken farkettim limonlu eksi aynı şeyi önermiş.

tabii memeli tüketimine uygun mudur onu da bilmiyorum ona da bi bakmak lazım.

Ayrıca direkt akvaryum pompası gibi 220 volta bağlanan modellerde kaçak olabiliyor kontrol kalemi ile bi kontrol etsin bu tarz şeyler kullananlar. Basbaya suya dokununca güzel güzel yanıyordu kontrol kalemi. Ben sırf bu yüzden adaptörlü bir modele geçtim.

Filtrenin biraz pazarlama isi oldugunu dusunuyorum, suyun ici en fazla toz tuy filan oluyor surekli her gun yalayip yuttuklari sey yani. Yillardir filtresiz kullaniyorum, ara ara suyunu degistirip komple temizliyorum.

TR de miyiz? Normalde Alesis Nitro Max almanizi tavsiye ederdim ama tr fiyatlari ucuk. amazonda 439 euro (16639.44tl) zuhal muzkite %26 indirimle 26000tl.

bu fiyata Roland falan zaten gelmez. Tavsiyem su kick pedali vuruslu nitro max gibi bir davul almaniz. Ayak hassasiyeti ve basis stili onemli. Yani sadece pedal olarak uygun bulma imkaniniz olabilir ama iste benim fikrim kaybinizin cok oldugu ogrenme asamasinda. Zaten lektronik davulun kendisi bir negatif ogrenme surecinde cunku nasil vurursaniz vurun ses gelmesi hem bir noktada monoton hem de yaniltici olabiliyor.
Bu tabii akustik davula erisiminizin uzakligiyla orantili yani haftada bir sure studyoya kursa vs. gidip akustik davula erisiminiz varsa pedal cok da onemli olmayabilir.

Bir diger olasilik da yamulmuyorsam alesis kick pedali vurussuz davullarina sonradan kick pedali alinabiliyor. Cunku teoride bu urunun orgdan farki yok yani komutu veriyorsun ses cikiyor. Simdilik vurussuz sadece pedalli misal turbo mesh alip sonra ayrica vuruslu pedal alip kullanabiliyorsunuz.

Baska marka onermem ben ama bu ben bilmedigimden.

Normalde Alesis zaten uzun süredir epey kötü şeyler üretiyor daha aşağı inmemenizi önerirdim fakat donner diye çinli bir marka fiyat performans ürünleri üretiyor epeydir. İŞTE SAZ BUDUR BEAA dedirtmiyor yanlış anlamayın fakat verdiğiniz paraya değecek özellikleri olabilen ürünleri var ve elektrik davul/modül de üretiyorlar.
Denemedim ama bakılabilir bi.

wallcan'a katılıyorum buton hihat control ve kick pedalı olan cihazlar enstruman değil de oyuncak maalesef, yine wallcan'ın dediği gibi modül destekliyorsa ikinci el bir kick triggeri (Roland KD7 örneğin) alarak toparlayabilirsiniz durumu.

Ayrıca en kritik konu eğer apartmanda çalmayı düşünüyorsanız elektrik davul genel inanışın aksine apartmanda çalmaya müsait bir enstruman değil pek. Davulda en büyük sıkıntıyı yaratan deri/zillerin sesinden ziyade kick/hihat/snare üçlüsünün titreşimidir ve bunlar da neredeyse aynı şekilde elektrik davulda da mevcut. Bazı pad çözümler ya da tenis toplarını mdf'ye sandviç yapıp alt üst tatami foam + halı kaplayarak çözdüklerini söyleyenler var. Kısacası araştırmanızı sağlam tutun sonra komşulardan "dıp dıp dıp dıp dıp" sürekli ses geliyor uyarısı almanız çok olası.

Ev müstakil ise akustik davul ve susturma çözümleri öneririm en dandik akustik davul orta ayar bi elektrik davuldan daha düzgün sonuç verecektir. Eğer akustik davula benzer bir çalımdan bahsediyorsak. (Aslında elektrik davul bambaşka bir enstruman ama öyle yaklaşan çok az insan var)

Teşekkürler bilgiler için.

İş yerinin alt katı müsait, depoya kuracağız yani altımızda kimse yok, ses sorunu da yok.

Ama taşınırız ederiz olur da evde de kullanılır diye elektroniğe kayayım dedim hem bir anfili hoparlörüm var ses ayarını da yapmış oluruz. Veya bazen amatör olarak sokak müziği yapıyoruz orada da pratik olur.

Buna rağmen normal akustik davul mu daha iyidir diyorsunuz?

Elektronik olarak burada 2.el şunu buldum almayayım mı? normalde 27bin, 15 e bırakacak sanırım. Temizmiş baya, kullanılmamış.

www.medeliturkiye.com

Akustik olarak da bütçem şuna yetiyor:

www.senkop.com.tr

İkisinden hangisi mantıklı olur? Profesyonel değiliz. Eşim öğrenmeye çalışacak, stres atacak. Bas gitarist arkadaş da biraz çalmayı biliyor güzel eşlik ediyor maksat onunla takılmak biraz da.

Biraz sert olacak ama Medeli maalsesef olacak iş değil.

Yani medeliye 15 veresiye çok daha makul 15'e akustik davul çıkar 2. el sanki.
Sokakta da çok daha mantıklı akustik davul, yükseltmek gerekirse de 1 kick 1 snare mikrofonu kafi (örneğin behringer'in iş görecek seviyede mikrofonları mevcut keza 2. el de bi dolu var)


Mütemadiyen davul al/sat yapan zuhal'de çalışmış bi davulcu arkadaşım var ona bi sorayım 20 civarına olabilecek en makul set nedir diye.

~

comet hiç tavsiye etmedi arkadaş, şöyle bişey daha mantıklı dedi (ilan sahibini tanımıyorum)

www.sahibinden.com

www.sahibinden.com

adblock plus kullan çıkmıyor hiçbir reklam.

asıl soruna cevap vermemişim.
reklamın amacı karşına pop up çıkınca hemen alışveriş yapman değil, bilinçaltına kazınması.

Reklam "vay canına bu yumuşatıcı en iyisiymiş bundan alayım" dedirtmek için değil de yumuşatıcı almanız gerektiğinde o 5 ürün arasında önceden görüp tanıdık olduğunuzu almak için.

Ha örneğin benim gerçekten umrumda değil marketin ucuzluk ürünü ne yumuşatıcı varsa (çok rezil değilse) ondan alıyorum genellikle ama kafamın üzerinden yumoş perwoll falan sayabiliyorum (37 yaşında erkeğim reklamın hedefi de değilim aslında)

Bazen de "ulan bu iyidir ha" diyerek ara sıra markalıyı da aldığım oluyor.

Eheh ne güzel serbest saçmaladım :D Mevzu görülürlük yani.

Safari'den girdiğimde ben de oha bu ne be siteden çok reklam var diyorum ama, bence de olacak iş değil. Kullanmaya çalıştığımız şeyin rünün önüne geçmemesi lazım reklamın.

Reklamın kötüsü olmaz derler.
Bazı reklamlar gıcık ederek de olsa akılda kalmayı hedefliyor.
Ve ekşi yönetimin de gözünü para hırsı bürümüş durumda.

(bkz: mere exposure effect)

Cepte Firefox ublock, webde adblock plus.

ben adblock plus kullanıyorum. eksisozluk ve eksiduyuruda sürekli tam sayfa reklam çıkıyor karşıma

ben uBlock origin kullanıyorum, ne ekşi'de ne duyuruda reklam çıkıyor.
deneyin derim.

Çok güzel dizi ama binge yapmak için fazla formüle bölüm yapısı var.

Meşhur bir meme gif vardı her house bölümü diye (çok değişik hasta gelir, alışıldık yöntemlerle doktorlar teşhis koyamaz, house hiç olmucak bi teşhis koyar, müdür oha olur mu öyle şey öldürcen adamı der house'a yasak koyar, house kimseyi dinlemez müdahaleyi yapar, house'un dediği doğru çıkar hasta kurtulur) gerçekten de genelde bu şekilde ilerliyor.
Overarching plotline'lar var kötü de değiller ama.

Ne bileyim böyle tek yekün bir hikayeden ziyade ufak ufak benzer ilginç olaylar izliyorsunuz. House çok da severim aslında ama şu an başı kıçı olan bir hikayeyi tercih ederim sanırım.

kalan bölümler de o 10 bölümün aynısı. mantık hiç değişmiyor, enteresan bi hastalık ve bir takım hatalı denemeler sonrası sorunu çözüyorlar. house bol bol iğnelemeli konuşuyor falan aynı yani. ilk 10 bölümü beğendiysen çerez niyetine devam et tabi.
hayatına bir şey katar mı diye soruyorsan tabi ki hayır.

www.iskultur.com.tr
bir kısmına buradan ulaşabilirsiniz

Sevgi Sanlı Oyun Arşivi'nden

Zamanında Bursa Devlet Tiyatrosu'ndan metinlerin fotokopisini aldığımı hatırlıyorum.

facebook'ta tiyatro metinleri arşiv grubu var. telegram'da da var böyle gruplar.

Çok bulunmayan bir şey arıyorsanız Konservatuar ya da Gsf'nin en çok kullanılan fotokopicisine gidin :D

Adamlar çektiği her text'in bi kopyasını da dijital olarak alıyorlar.

Deu Gsf'nin eski binadaki fotokopicisinde korkunç bir arşiv vardı.

Birkaç bacağı var bence. Öncelikle Apple bir çok konuda ince düşünüyor. Kapalı sistemler de ürettiği için yazılım ve donanım arasındaki uyum da, bir Apple cihazın diğerleriyle uyumu da çok başarılı.

Bir de işin pazarlama boyutu var; Apple en nihayetinde piyasadakilere teknik anlamda benzer tekonolojik ürünler satmasına ve aslında aynı seviyedeki cihazlardan pahalı olmamasına (Samsung ile iPhone arasında LCW - Prada gibi bir fiyat farkı yok) rağmen ürünleri lüks, bunları kullananlar da gusto sahibi insanlar gibi algılanıyor. Özellikle bizimkisi gibi pazarlarda ürünlerin gerçekten pahalı olması bu etkiyi daha da güçlendiriyor.

Çok başarılı şirket gerçekten, hakkını vermek lazım.

1 ilk çıktığında gerçekten çok iyiydi. Birinci model kapasitif dokunmatik ekran kullanan ilk cihazlardandı (ipod touch da aynı şekilde)

Uzun süre de rakipleri dokunmatik slab telefon akımına uysa da kapasitif yerine rezistif ekran (ekran değil aslında digitizer katmanı) kullandığı için uzun süre de iphone bariz bir şekilde daha ileride kaldı. 4, 4s, 5, 5s ve 6 dönemi epey iyiydi rakiplerine göre. Elbette bi süre sonra android telefonlar da kalite olarak yaklaştı, geçti vs yorumlamaya açık ama ilk dönemde net bi şekilde fark vardı.

Kapalı sistem olduğu için ve donanımı da yazılımı da (işlemcisine kadar) kendileri ürettiği için bahsedilen optimizasyon durumunu da iyi yaptılar. Ve genellikle şıkırdaklı etkileyici (görece) arayüzleri vardı.

Rikardo Allah var kullanıcı deneyimi de iyi heriflerin (seven var sevmeyen var) Örneğin apple'a tepkili 2 kişi 3 gün meraktan hackintosh kullanıp lanet olsun deyip 1 hafta içinde birimiz mac mini diğerimiz de imac aldı :D 2010 yılıydı sanırım bu olay yaşandığında hala da bilgisayar tablet apple kullanıyorum. Benzer şekilde "ay iphone mainstream istemem" diyen birine "abla 1 hafta kullan sevmezsen tamam geri alcam başka vercem" deyip haklı çıkan telefoncu vakası da gördüm.

Buraya kadar mantıklı argümanlardı, buradan sonra mantıksız argümanlar.

Bir kısım insan moda olduğu için, statü göstergesi olarak algıladığı için tuttu. Toplumsal kabul nesnesi haline geldi, apple deyince yalnızca iphone algılayan garip bir kitle oluştu. Bunun sebebi de biraz rahmetlinin pazarlama dehası biraz da ios'un özellikle ilk zamanlarda kullanıcının elinden çok tutması durumu. Eskiden symbian cihazlarda bana ay uygulama bilmem ne ne uğraşıyosun telefonda yapçan diye eleştiren teknolojik merakı olmayan herkes akıllı telefonlanıp kullanmaya başladılar bu durumda da kullanması en "basit" telefon tutmuş olabilir.

Tıpkı herkesin telefonunda hangouts/imessage zaten bir mesaj uygulaması varken mail kullanmayı bilmeyen sığır çoğunluk yüzünden telefon numarası ile aktivasyon yaptıran whatsapp'ın tutması gibi.

kamerasi cidden iyi.
ayrica androdidlerde olan donma problemi yok. telefon hic kasmiyor.

bozuk bir elektronik ürün gelmişti video filan istediler gönderdim karta iadesi geldi. ürünü istemediler.

Aliexpress yıllardır yapıyor, hatta paypal varken paypal'dan atayım parayı dispute açma puan düşmesin diyorlardı öyle de yapmışlığım var. Site üzerinden yapmışlığım da var.

Arkadaşımın başına iade için ürünü geri yolla da dendi ama, tabii çine ürün yollamak deli bi para olduğundan kalmıştı o da.

Benim de bozuk gelip iade istediğim ürünler oldu, fotoğraf falan istediler ama herhangi bir değerlendirme olmadan anında parayı iade ettiler ürünü geri istemeden. Ancak muhtemelen belli bir risk değerlendirme sistemleri vardır, bir şekilde tutar belli bir limitin üstündeyse ya da iade tutarı müşterinin toplam alışveriş tutarının belli bir yüzdesini geçiyorsa vb. zorluk çıkartmaya başlarlar.

Ama tabi şunu unutmamak lazım; Temu aşırı ucuz ürünler satıyor ve e-ticarette iade çoğu zaman ürünün maliyetini geçiyor (İadeyi işle, kontrol et, yeniden paketle vb.). Büyük markalar arasında bile özellikle tekstil için iadeleri kontrol etmeden direkt geri dönüşüme gönderen çok şirket var.

İki konum da yaşamak için çok ideal. Seferihisar son yıllarda çok gelişti, urla bir tık daha pahalı. Teos merkeze biraz uzak. Urla merkez denize biraz daha yakın. Aşırı sosyal biriyseniz urla olabilir. Seferihisar daha kafa dinlemelik.

yukarıdaki arkadaşa genel hatlarıyla katılmakla birlikte sosyallik olarak ikisinin de aynı derecede kötü olduğunu belirtmek isterim. sezonda zaten her yer dolu, onun dışında tek başınaysanız biraz zorlayabilir.

Nereden geleceğinize bağlı. İkisinin de fiyatları koptu ama Caferağa'da kirada oturuyorsunuzdur Urla kirası çok normal gelir size.

İkisinin de merkezi aşağı yukar aynı gibi Urla son dönemde koptu biraz daha afili tabii ama ikisinin de çevre yoluna/otobana çıkışı var. İkisinin de yakınında deniz kıyısı yerleri var. Urla'dan Balıklıova, Mordoğan tarafına geçmek daha kolay Seferihisar'dan Özdere, Gümüldür tarafına geçmek daha kolay. Seferihisar merkez ile ilgili çok tecrübem yok Urla'da baya bi kafe/pub açıldı son dönemde sosyal hayat biraz daha düzgün diyebilirim destekli sallayarak. Deniz seviyorsanız ikisinde de yüzülcek yer yok onu baştan söyleyeyim. Urla civarı deniz hikaye ötesidir, düzbün bir yer için baya yol almanız lazım. Seferihisar'da bazı koylar var sanırım bilenler yazar. Ama genellikle öğleden sonra deliren ya da 8 derece olan deniz arasında seçim yapmanız gerekiyor düzgün denilen yerlerde de.

Urla'lı olarak yazdım bunları. (Mübadele ile gelenlerdeniz)

keka yapıyordu sanırım.

Macos kurar kurmaz kurduğum birkaç şeyden biri keka. Default sıkıştırma olarak atıyorum direkt. Hiç başka bir şey aramayın.

vücudundaki dökülmeler:

ibb.co
ibb.co
ibb.co

Biz tüy dökülmesi için vetoskin diye bir vitamin kullanmıştık. Küçük bir yerinde dökülme vardı ama bizimkine iyi gelmişti.

arkadaşımın kedisinde de buna benzer bir şey oldu, ona da stres demişler. ilaç da vermemişler.

benim kedimin iki bacağında komple tüy dökülmesi oluştu. önce tiroid dediler sonra stres.

feliway diye stres azaltıcı bir şey varmış prize takılan. veterinerinize sorabilirsiniz.

Mantar gibi duruyor hocam trivazol krem sürebilirsiniz yalamasin ama elizabet takin

Başka bir veterinere de gösterirdim mantar olma ihtimali var. Olmama ihtimali de var ama. Enjeksiyon yapılan yerlerde de minik dökülen alanlar olabiliyor ama sizinkinde ciltte de bi sıkıntı var gibi ekstradan.

Iphone 13 kullanıcısıyım

Alışveriş sitelerinde satılan ucuz ve görece ucuz tripodlar gerçekten çok çok çok çok kötü aletler. Tavsiyem 2. el manfrotto vs gibi kendini kanıtlamış bir markanın çok özelliği olmayan bir modelini alıp telefon mountu eklemeniz üzerine. gerçek bir tripod almış olursunuz. Diğerleri gerçekten ziyanlık 2 aya dökülen şeyler.

Dış ünite ağırlıklarına bakarak ne kadar ağırlık taşımak için kullanıldığına bakabiliriz. 60 70 kg dış üniteler var hızlı bi arama yapıldığında sanıyorum.

Bizim insanların bir alkol iki mangal muhabbeti hiç çekilmiyor.

Her alkol alındığında, her mangal yapıldığında bıkmadan usanmadan aynı muhabbetler yapılır, etraftaki insanlara aynı davranılır. Adet. Alkol içilen bir ortamda içmeyen tek kişiyseniz buna maruz kalırsınız. Başka nasıl davranılması gerektiğini bilmiyor insanlar.

Çoğunluk içiyorsa şaşırıyorlardır. Ben de alkol kullanmıyorum, sigara da içmiyorum. İş yerimde sigara içmeyen tek bendim, şaşıran olmuştu biliyor musun? :))

Reis parti kur, üye olalım kalabalikmisiz

Ama bı de gürcü şarabı denesen efso bisi? Zaaa xd

içki içilen ortamda içmeyen olursa hoş olmuyor bence. herkes saçmalarken aklı başında bir kişi ortamı geriyor. ama evet arabayı kullanacak ayık birisi iyi bir şey.

sigara olayı hepten saçmalık. sigara kafa yapmayan bir şey sonuçta, içen de aynı içmeyen de aynı oluyor ortamda. sigara içmeyene garip davranmak mallık

Aynı şeyi yaşıyoruz. İçki içenlerin yanında sırf eşlik etmek için biraz bişiler içiyorum o bile batıyor niyeyse o kadar mı içtin niye az içtin diye. Zaten bira, rakı, viski bunları içmem mümkün bile değil zehir gibi geliyor. Sevdiklerim baya kız içkisi denilen şekerli şeyler onlar da artık dokunuyor gereksiz kalori gibi geliyor bana. Yemekle beraber de hiçbir şey içmem. Bir diğer linç de oradan geliyor. Yemeğin yanına hiçbir şey mi istemiyorsun. Hadi asitli bişi içmiyorsun ayran da mı içmezsin, bari. Bir soda iç vs.

Lisedeyken arkadaşıma ver bakayım şu sigara nasıl bişimiş dedim iki kez çektim öksürmekten ölüyordum. Bunu içenin var ya gram aklı yok demiştim de küsmüştü. Ama öyle yani Bi insanın ona bağımlı olması için epey uğraşması lazım. Çalışma hayatındayken de sigara içenlerden nefret etmeye başladım. Zart sigara molası, zurt sigara molası. Bir de sen sigara içmiyorsan o muhabbetten de geri kalırsın.

Dini sebepli ya da değil, içki içmeyen kişiye saygım var tabii ki önden belirteyim.

Ama şimdi içki çok geniş kültüre sahip bir mevzu. Şarabı ayrı viskisi ayrı kokteyli apayrı, bira desen en "ucuz" içki onun bile apayrı tarihi kültürü var antik mısıra kadar giden. Yani cine vodkaya ve bilimum başka içkiye girmedim de. Bu kültürün bir ucundan dahil olmak ve bu konuda meraklı olmak kaliteli bir zevk. Ama gidip barda şişe efes içerken "sen niye içmiyosun" demek saçma bence. Hiç ulaşılmayan bi şey değil sonuçta, canın istemiyorsa içmezsin. İçmiş olmak için içmek belli bi yaşta bitmeli de ülkemizde hem içkinin hâlâ sosyal ortamda tabu olmasına bağlı cool olarak görülmesi hem de gereksiz pahalı olmasından dolayı "gelmişken içelim" fikri yaygın oluyor.

Tadını sevmeme olayı bana biraz tuhaf geliyor ama ya. Her içkinin apayrı tadı var. Neyin tadını sevmiyorsunuz? Bira desek bin çeşit bira var, şarap zaten apayrı işte yukarıda saydım çeşitleri. Hepsinin tadı çok farklı, kendi içlerindeki çeşitleri de farklı. İnsanlar o yüzden "bunu dene seversin" demek istiyor olabilir. Bi yandan da @abelardo +1 herkes çakırkeyifken ayık insan olsun istenmiyor genelde. Yine de tabii ki arabalı ortamlarda içmeyen bir kişi olması gerekiyor :D

Mobilden yazdığım için çok karman çorman oldu da temel düşüncemi anlatabildim umarım

İçki içmeyi 25 yaşımda bıraktım. Müzisyenim ve barlarda da çalıyorum.
Neden içmiyorsun sorusu o kadar fazla geliyor ki ben de inanamıyorum. İnanılmaz kaba bir soru bu içki içmenin ön tanımlı gelmesini geçtim alkolizm atlatmış olabilirim, dindar olabilirim, böbreklerim rahatsız olabilir, bambaşka bir sağlık problemim olabilir bunları kimseye açıklamak zorunda olmamam lazım.

Hoş hiçbiri de değil bu sebeplerin iyi bir şey değil bu, sağlıklı da değil zaten deyip bırakmıştım sigarayla birlikte yıllar evvel.

Sakallarım bi dönem uzundu, içki de içmediğimi görenler fena halde mümin olduğumu varsayıyordu :D Ezbere yaşıyoruz.

dini sebep olunca ortada tartışmaya açık olmayan bir konu oluyor. dini sebebi yoksa da kişi biraz asosyaldir veya öyle olmasa bile bar, meyhane tarzı ortamlarda sosyalleşmeyi sevmiyordur başka yerlerdir onun ortamı. o zaman zaten tam tersi o kişinini içmemesine değil içmesine şaşırırsın. ama öyle sebepler, durumlar olmayınca barlarda marlarda arkadaşlarıyla takılan ve sağlık durumları, inanç vs. gibi net bir engeli olmayan bir kişinin içmemesi biraz garip bunu da kabul etmek gerek sanki. çok içmeyi sevmiyorum max 2 bira ya da 2 cin tonik falan der anlarım da sık sık barlı ortamda takılan veya öyle bir çevresi olan birinin içmemesini ben de garipserdim. insanlarda ufaktan alkol belirtileri başlayınca içmeyen için zor bir ortam oluyor bir kere ama sen de içersen tam tersi normalinden daha da keyifli bir ortam oluyor. bir nevi grup etkinliği aslında o yüzden öyle takılan birinin içmemesini garipserdim.

Aynıyız valla. 31 yaşındayım, sigarayı ilk kez geçen piknikte içtim:) Babamın en sevdiği şey içki olmasına rağmen ben ona hiç çekmemişim. Ne bileyim hayatta çok daha güzel şeyler var bana göre. Bunların tadını hiç merak etmedim, etmem de. Dindar da değilim.

Ben de böyleyim. İçki içmek sanki bir sekülerlik veya kafa insan olma nişanesi gibi algılanıyor. İçki içilmediğinde direkt muhafazakar gibi kodluyor insanlar, uyuz oluyorum bu duruma. Ayrıca velev ki muhafazakarım sana ne..

Şimdiye kadar denediğim içkilerin tadını pek sevemedim, güzelleri vardır muhakkak ama hiç karşıma çıkmasa ölene kadar içki aramam. Hafif sarhoş olmak keyifli olabilir ama benim bedenimi genelde fiziksel olarak çok kötü etkiliyor. Midem ilk yudumdan itibaren cayır cayır yanıyor, belli bir süre sonra kendimi hasta ve yorgun gibi hissediyorum, başım dönüyor, midem bulanıyor, yer yer istifra ediyorum. Ertesi gün de bu etkilerin geçmesi çok zaman alıyor. Vücudum resmen bu maddeyi istemiyor ve derhal dışarı atmaya çalışıyor. İnsanlar bu etkileri nasıl tolere edebiliyor hayret ediyorum.

Geçenlerde teyzemin tanıdığı benim hiç tanımadığım hiç görmediğim yaşlı bir karı koca teyzemi ziyarete geldi, teyzem istedi diye ben de ağırladım onları. Birkaç gün sonra doğum günümü kutlamaya gelmişler, hediye de almışlar. Sırf bir kez görüştük diye. Biraz menfaatperestlik de var çünkü teyzem statü olarak onların üstünde, teyzeme bir bağları var bu anlamda. Dolayısıyla ufak bir yaltaklanma söz konusu.

Kimse bana sormadı doğum günü kutlamak ister misin, ister isen bu insanlarla kutlamak ister misin, burada kutlamak ister misin vs. Bi alışmışlar doğum günü olan kişi doğum günü kutlar, biz de gidelim biz de kutlayalım. Bildiğin tepeden inme emrivaki şeklinde kutlama yapmaya kalkıştılar.

Teyzeme dedim ki ben istemiyorum, doğum günü kutlamayacağım, neden böyle bir şey yapılıyor ki? Teyzem de gitmiş konuşmuş, istemiyor vs. Kös kös geri dönmüşler.

Kabalık gibi duruyor ama o hareket bir hatır ve saygı hareketi değildi, bir göz boyama ve elde etme hareketiydi. Beni kullanmaya kalkıştılar kendimi kullandırmadım.

Senin durumla ortak tarafı, herkesin kafasındaki kemikleşmiş önyargılar, peşin hükümler. Bir şeyler içmek sevilir düşüncesi, dışarı çıkınca veya özel günlerde içilir yargısı. Sebep?? Sevmeme hakkım yok mu benim diye birkaç kişiye üzerine geldikleri takdirde çıkışıversen rahat edersin aslında. Tamam kırmamak hatır saymak vs iyi ama sevmediğin istemediğin hem de tamamen keyif ve hatta yerine göre lüks sayılabilecek şeyleri yapmaya da mecbur kılınmamalısın. Üstelik beden sana aitken.

yalnız değilsin. kırk yaşında adamım, dini inancım yok ve bir sene içki içmesem aklıma bile gelmez. tamamen sosyal içiciyim, sırf yanımdakilere eşlik etmek için içerim kendimi bildim bileli. hele rakı votka gibi ağır şeylerde hiç yokum, anca bir iki bira, şarap ya da kokteyl.

üstelik içki cenneti bir ülkede yaşıyorum, marketlerde uygun fiyata alabileceğim yüzlerce çeşit içki var, benim yerimde başkası olsa delirirdi herhalde. markete girdiğimde içki reyonunu direkt pas geçiyorum, bakmıyorum bile.

Kimse sevmek, içmek zorunda değil. Ama insanlar genelde içince gevşiyor, daha rahat bir ortam oluyor. İçmeyen biri o ortamı kaldıramayıp sohbete uyum sağlamayabiliyor. Böyle birini ben de içki masasında tercih etmem. Bu tarz bir uyumsuzluk yoksa içmemen sorun olmamalı, kime ne.

Abi o yaslarda da böyle olması garip. Bizim bir grup var, 6 kişi falan. Bir kişi dininden, bir kişi çok icmediginden, biri de spordan icmiyor. Geri kalan 3 kişi iciyoruz. Vallaha bir farkini göremedim pek.

Alkol güzel şey misal bir old fashioned. Ama icmek öyle çok da önemli değil yani. Yas ilerledikce daha az iciyorum ama senin arkadaş grubunda öyle değil gibi :/

vay bee
bu yaşta alkol almayanlar da varmış. alkol sosyalleşmenin mesneti oldu.
tebrikler.

valla parti kurarsan ben de gelirim :)

ben üstelik çay, kahve de içmiyorum. bıktım insanlara sevmiyorum demekten.

Aynı tempo derken aynı hız mı aynı nabız mı

www.decathlon.com.tr

Bununla nabzını takip edebilirsin

Redmi Watch 3 (active değil düz 3) 2300 falan fiyatı

Spor esnasında nabız, kadans, pacing, süre vs gösteriyor. Kendi gps'i var telefonu evde bıraksanız da hem km hem de harita takibi yapabiliyor.

Ekmeksiz'e bi bakın. Ama bakın yani gitmeden kafanıza yatarsa gidin. İzmir'de denize girilecek yer çok kısıtlı bence yarımadanın güneyi seferihisar/gümüldür/özdere tarafı hep dalgalıdır aynı taraf batıya doğru çok temiz ve sakin bir hal alsa da bu sefer böbrek düşüren bir soğukluğa ulaşır.

Asıl tam ters taraf çeşme ve karaburun civarı enfes yerler var ama izmir merkeze daha uzak tabii.

Tırssam da direkt başladım, bir süre çevre yolunda takıldıktan sonra bi kaç akşam trafiğine yokuşa falan daldım sonra geldi güvenim.

İlk kez kullandığımda tek başıma yaşadığım şehirdeydim ve ilk arabamdı, ehliyetimi de yeni almıştım, 1 ay anca olmuştu, trafiğe de ilk çıkışımdı, işe de ilk kez gidiyordum.

Aksilik bu ya, bana iftira eden iş arkadaşımın kocası görmüş ne ara gördüyse, önüme kırdı beni sıkıştırdı, arabasından çıkıp üstüme yürümeye kalkıştı, nasıl aklettim bilmiyorum ama içeriden kapıları kilitleyebildim. Herif geldi arabama yumruklar, tekmeler, arabayı sallamalar, küfürler, haykırmalar... Hiçbir suçum yoktu, yüreğim ağzıma geldi, trafik ışıklarının en sağına park etmiştim onun yüzünden, yeşil yandı bu gitmek zorunda kaldı ama ben hareket edemedim olduğum yerde dondum kaldım, dörtlüleri yaktım ne yapacağımı bilemedim en az 10 dk bekledim... İşe gidiyordum daha fazla gecikemem diye düşündüm, bunu her türlü kullanacaksın burada bırakamazsın dedim kendi kendime, kontağı çevirdim, bir şekilde D-F-G, bu el freni, bunlar aynalar, bunlar silecek ile selektör kolları vs diye tekrar ettim. Yavaşça kalktım işe gittim. Gittim, arabayı park bile ettim, hiçbir şey yokmuş gibi gittim müzik yaptım.

Ben tek kullanmak istedim direkt. Fırsat buldukça da kullandım ama babam bir türlü bana güvenip bırakmadı aracı. Oysa babamın kaç kazası oldu o arabayla ya da ne kadar hasar verdi, ben sadece park ettiğim sokakta biri araca sürttü diye kötü şoför oldum. Güvenilmez oldum ahahah

yapılacak en mantıklı şeyi söyleyeyim,

gece 12 den sonra falan arabaya atla sokak aralarında takıl

gaza geldikten sonra normal yola cık zaten fazla araba olmaz o saatlerde

rahat rahat takılırsın

bir hafta boyle takıl canavarsın artık. haydi rastgele.

6 ay baba terörüne maruz kaldıktan sonra silerler diyip arabayı kaçırdım. silerler eşiği önemli, o sinirle kendine güvenin geliyor.

zetnikovun pohu üstüne poh etmek istemem ama gece araba kullanmak acemiler için çok tehlikeli. haplanan zıkkımlanan tipler ara sokakta bile hız yapıyor gece.

Ilk basta bir kez Giresun'da otomatik araba kiraladim, yaylaya falan da gittim ama pek sehir merkezine girmemeye calistim, mumkun oldugunca, havalimanindan koye gidis ve geliste tamamen tektim.
Bir kez de sirket araciyla cesaretimi toplayip bir toplantiya gittim, gene otomatik arac, bir noktada biraz sorun yasadim ama kaza bela olmadi, toplanti mecidiyekoy trump towers'daydi.
Hangisini once yaptim hatirlamiyorum. Ozetle ilk kullanmalarimin cogunlugu yalniz oldu. Araba satin aldigimda da abim benle geldi, sadece onu eve biraktim sonrasinda hep yalnizdim. Bunlar hep otomatik araclar, manuel olsa epey zor olurdu.

Yalnız başıma çıkmakta sorun yaşamadım ama sadece Bakırköy yeşilköy ara sokaklarında sürebiliyordum en başta. Trafiğin hızlı aktığı çevreyoludur e5 tir falan çıkamıyordum. Zorunda kalınca sürebilmeye başladım. Zorunda kalma eşiğim de bahçeşehire taşınmaktı

ehliyeti alır almaz tek başıma kullandım.

Oda etkisinden hamamlardan hamam beğenirsiniz. İmkansız verim almak kamera sesinden hiç bir farkı olmaz.

Boya falan tarzı ucuz bir yaka en ucuz çözüm.

Ya da görüntü falan umrumuzda değil derseniz her konuşmacı kendi telefonunun ses kayıtçısına konuşsun elinde mikrofon gibi tutarak. Postta sync problemi illa ki çıkar 3 ayrı kayıt ama biraz çekiştirmeyle kurtarılır sonuç ciddi iyi olur.

Evet bekledigim sorun buydu, cevabimi da aldim hocam sagol :) (goruntu onemli, kirlilik olmamali)

Yaka mikrofonu olarak boya gozume carpiyordu ama verimli olur mu diye ikilemdeydim. Her turlu daha iyi olur diyosunuz. (Tek sorun 3 verici lazim). Harici tek verici alip, ayni aliciya baglaniyor mu konusunu arastirmaya gidiyorum simdi.

Bu isi ne kadar kompakt ve basit cozsem o kadar iyi.

Kablolu boya m1'ler var vericiye alıcıya gerek yok direkt kayıtçıya saplayabilirsiniz (h6'nın inputlarında çalışır mı denemedim hep kamera/bilgisayar ve telefonda kullandım) sonuç eğer telefonda (ya da kayıtçıda işte) gain ayarı yapabiliyosanız (gain ayarlı kayıtçı uygulamaları var) ve azıcık soundchek yaparak potansiyel en yüksek ses en alçak sese göre bir gain ayarı ve postta o kanala gate atarak epey iyi bi sonuç alabilirsiniz. Sesçiyim kayıt için focusrite ses kartı ve sennheiser yaka mikrofonu götürdüğüm belgesel kayıdında nolur nolmaz diye yedek olarak iphone ve boya m1'de bağlamıştık konuşmacıya sonuçlar korkunç şekilde yakındı üzülsek mi sevinsek mi bilememiştik eheh.

Yani her konuşmacıya kablolu boya ve 1 ses kayıtçı (telefon da gayet oluyor hor görecek insan yoksa ortamda) m1'in kablosu binlerce metre kayıtçıyı gizlemek için yeterli. Daha sonra postta tek kayıtçı kullanılmadığından ötürü yine olası basit sync sorunları ama dediğim gibi önden çekiştirme ve her kanala gate ile cillop gibi olur.

Oncelikle elinize saglik.

Sync olayi hic sorun degil hocam, elimde temiz ses olduktan sonra masa basi kismi kolay.

Simdi hollyland lark m1 ve boyamic'leri inceledim baya. Ama hep 2 verici var. 3. Mikrofon icin bilgi bulamadim hic. (Sanirim alicilari 3 mikrofonu desteklemiyor).

Rode wireless go alip 3. Vericiyi de alinca mevzu 20binleri geciyor.

Boya m1'e derinlemesine bakayim simdi :) (m1'in handikapi, cekim sirasinda sesi kontrol edememem. 3 ayri cihaz 3 ayri kayit alacak kafasina gore.)

Evet monitoring opsiyonunuz yok o sebeple güzel bir soundcheck tavsiye ettim bi kahkaha ve normalin biraz altı konuşa tonunu kompanse edebilecek bir gain ayarı. Belki auto gain'li yazılımlar da çıkmıştır epey kurcalamıyorum mobil tarafı.

Ve podcast yayın kayıt vs uzun süre çalıştıktan sonra şu an gerçek xlr çıkışlı lavelier'e erişim yoksa herkesin eline sm58 klonu bir dinamik mikrofon verip kayıt almayı en makul çözüm olarak görüyorum. Çetrefilden uzaklaştıkça işler basitleşiyor.

Misal h6'nın xlr aparatı var total girişi 6'ya çıkarıyor 6 tane de behringer xm8500 selametle diye düşünmeye başladım :D (perfore kaydı için)

Ahaha hocam her mesajlasmamizda yeni bir denize yelken aciyorum :)

El mikrofonu malesef olmaz sahnenin dogasi geregi.

Az once godox'un yakasizlarini sordum ve evet tahmin ettigim gibi 3. Mikrofonu desteklemiyor.

Max 5-6bine cozmeye calisiyorum mevzuyu. Du bakalim olacak ins :))

Sahne doğası tamamen algı meselesi ne konuşulacak konsept ne bilmiyorum ama panellerde koca koca hocaların eline tutuşturuyoruz dinamik mikrofonları konuşuyorlar öyle de bişey var :D

Bende "Import" kısmında çıkıyor ve açılıyor. Direkt açmaya çalışıyor olabilir misiniz?

Import kısmında masaüstünde hiçbir şey gözükmüyor. Direkt açmaya çalışmadım

Open değil de

File/Import altında hem vertices olarak hem de grease pencil olarak svg import etme seçeneği var.

i.imgur.com

ikisinde de görünmüyor ilginç şekilde

Yöntem mi plug & play kullanıyorum işte yıllardır çeşit çeşit mac'de.

Eğer çalışmıyorsa kolun tepesindeki X/D switch'ini D'ye getirin. X input xbox kontrolcüsünü taklit eder mac pek sevmez. Direct input sorunsuz çalışıyor. F310'da 710'da Precision'da kullanıyorum mac'lerde.

~(kontrolcü bluetooth değil dongle'ı var nolur nolmaz buna da emin olalım)

Metronom metronom metronom

Düşük tempoda olsun sorun değil, metronomsuz yaptığın pratiği pratikten sayma

Motivasyon yok hocam burada gerçekler var, en az bir sene parmakların acıyacak, içinde müziğe ve gitara olan istek bu acıları katlanır kılacak

Acıdan gitarı duvara fırlatıp parçalamak isteyeceksin, kalkıp evde bi tur atıp tekrar gitarı eline alma isteği gelmiyorsa içinden hiç uğraşma, başlardaki zor ve sıkıcı zamanların üstesinden böyle gelinir

Senelerdir odanızda bekleyen teller ile başlamadınız umarım. Tavsiyem önce bi 09 elixir tel takımı takmanız.

Parmak acısı hem normal hem değil. Normal olma sebebi alışık olmayan parmak uçları ile çelik tellere basıyoruz. Normal olmama sebebi enstrümana hakim olmadığınız için büyük ihtimalle gereğinden çok daha fazla bir basınç ile basıyorsunuz. İki durumda da çare devam edip nasırlanmak.

Eğitim çok karışık iş ama en temizi eğitim konusunda tecrübeli birinden ayda iki bile olsa ders almak ama. Online ders veren profesyonel eğitmen önerebilirim.

Gitari bi bakima gotur. Guzelce bi elden gecsin ve tabii ki teller degissin.

Sonra kendine hedefler koy. Nankor bi alet. Her gun en az 30dk eline al. Imkansiz diye bir sey yok. O kadar cok yasadim ki ben bunu hayatta yapamam deyip de 1 hafta sonra yapabilir hale geldigim seyleri.

Macbook Air nasıl 10 bin TL olur diye bir an panikledim, bir taksitmiş. Sorunuzun cevabını bilmiyorum ama 2-3 seneye satacak biriyseniz kesinlikle Apple ürünü almanız daha iyi olur. Onun dışında ihtiyaca göre değişir. 2 kat fiyat farkı var ama geçmiş tecrübelere göre ömrü de yaklaşık 2 kat farklı olabilir.

Huawei'yi alıp 4 sene kullansan kalan parayla 4 sene sonra yine iyi bir bilgisayar alıp bir 4 sene daha kullanırsın diye düşünüyorum.

Bahsi geçen Huawei modelini birkaç yıldır kullanıyorum. Görünüş olarak Macbook muadili, sistemsel açıdan da tek bir sıkıntı bile yaşamadım. Daha önce hiç Mac kullanıcı olmadım fakat ne için kullanacağınıza göre küçük bir nüans olmakla birlikte bir bilgisayara bu kadar para vermenin anlamsız olduğunu düşünüyorum şahsen.

Windows işletim sistemiyle kıyaslayınca pratiklik anlamında macos çok geride kalıyor bana kalırsa ama cihaz kalitesi anlamında M3 Air kesinlikle çok ileride. Çok sağlam, çok şık, çok stabil..

Yalnızca windows'da çalışan alternatifi olmayan kullandığınız bir yazılım yoksa macbook alıp geçiniz. Eğer windows kullanmayı gerçekten biliyorsanız macos'a da randımanlı adapte olmanız 1 hafta taş çatlasın 2 hafta sürer. Bence daha da rahat edersiniz. Çok daha uzun ömürlü olacağı da garanti gibi bişey özellikle apple kendi işlemcilerini üretmeye başladıktan sonra işletim sistemi desteğinin daha uzayacağını varsayanlardanım. (İntel olanlar genelde 7-9 sene verimli çalışıyordu)

Mac aldım ama kullanamadım diyen insanların büyük çoğunluğu zaten windows da kullanmayı bilmiyor ezbere iş yapıyor, geri kalan kısım da kullanmak istemiyor :D

ne bilgisayar alayim sorusunun tek bir cevabi var. macbook, imac, apple ne uretiyorsa o.

geri kalanlarin hepsi taviz. yani apple alacak paran yoksa yonelmen gereken urunler. paran varsa apple. bitti.

Hocam öncelikle işveren elektronik izleme yapabilir, yani bilgisayarlarınızı izleyebilir, tabii bunu yaparken sizi bilgilendirmesi lazım biz böyle böyle yapıyoruz diye, sonrasında özel mailler vs hariç (kurumsal maillere bakabiliyor) izleme yapabiliyor. Soruna helecek olursak IT hariç kimse kapatamaz diye tahmin ediyorum.

Yok hocam öyle prof. Bi firma degil(avustuyadayiz). It falan yok hatta IT benim sayilir :) bi uygulama/yazilim ile degil de sistemin(mac‘in) izin verdigi biseyi kullanarak bakiyor ki zaten böyle bisey konusmadik. Ve kesinlikle istemiyorum böyle birsey. Cünkü burada calismamin sebebi rahat olmam ve onlar bunu biliyor. Yoksa 50 kere cikmistim.

Istegim sadece o yolu kapatmak.

izlesin abi her yerde yapıyolar onu. saklayacak bir şeyin yoksa illegal bir şey yapmıyorsan izlebilirler zaten oturup aksama kadar inceleme yapmıyolardır.

lulu kurup network monitorde noluyo ne bitiyo bakıp gidip gelen bağlantıları engelleyebilirsiniz.

açık kaynak bir yazılımdır.
objective-see.org

@koela, sence de bir yerde sorun görüyorum ki bunu kapatmak istiyorum dimi? izlesinler her yerde yapiyorlar... yok böyle bir hikaye. en azindan benim icin yok.

ekranında ne yaptığını göremiyordur o kadar değil. öyle olsa anlardın. ekran paylaşımı seviyesinde değildir yani.

Derhal kuduz aşısı olmanızda büyük yarar var. Alınacak risk değil.

Geçmiş olsun.

Çok büyük ihtimalle bişey olmaz. Fakat kuduz ihtimali milyonda birse bile gidip 3 5 iğne yemek çok daha makul bir hale gelmiş oluyor zira dönüşü yok biliyorsunuz.
Ayrıca iltihap, enfeksiyon riski yine bi hekimin görmesi de iyi olabilir.

Geçmiş olsun.

Kedi ısırığı çok tehlikeli olabilir, ağız faunası bakteri cenneti çünkü. Çok ciddi enfeksiyona sebep olabiliyorlar. Doktora gidin, antibiyotik tedavisi başlatır muhtemelen.

kediyi takip et kuduz olmuş mu diye.

acile gidiniz. yapılması gereken sabunlu su ile yıkamışsınız ancak şişmiş. enfeksiyon riski yüksek. acilde kuduz, tetanoz hepsini hallederler.

ben sokak kedisi tırmaladığında bile geçen kuduz aşısı oldum.
kuduzun şakası olmaz. düşük ihtimal ama o düşük ihtimalin sizi bulması anksiyetesi bile yeter.

acile gidin tabii ki. şişlik ve kızarıklık sürüyorsa dedikleri gibi enfeksiyon riski yüksek. kısa sürede hallolacak bir meseleyken uğraştırır yoksa.

kuduz aşısı için de başvurun. vaktiyle ben de oldum. takibinde olduğu için ağır bir tedavi süreci olmuyor. tedbir maksatlı iğnelere başlıyorsunuz. hayvanı sürekli gözlemeniz lazım. eğer hayvana bir şey olursa o zaman ağır tedaviye başlanıyor. ancak aradaki süreyi kaybetmemeniz iyi olur.

Dışarısıyla teması olmayan hayvana nereden kuduz bulaşacak? Güzelce temizleyin, acillik tabii ki bir şey yok doktora gider antibiyotik alırsınız eğer şişme, ağrı devam ederse. Kaçan kedi huzursuz olur yakalanırken ısırır da, ama kaçıp aynı gün kuduz olup, saatler içinde saldırganlaşıp sizi ısıracak gibi bir senaryo yok. iyice paranoyaya döndü bu iş.

Sargı beziyle sarmayın bu arada ısırık açık bırakılır.

Uygun Fiyat: Alpine
F/P: Dynamic
En İyisi: Loop

Amazon'da mevcuttur, arayın, ihtiyacınıza ve bütçenize göre karşılaştırın.

Şimdiye kadar en memnun kaldıgım ürün bu. İçinde 25 Çift var. Kulaga takmadan önce 2 parmagınla sıkıp yuvarlayıp şekil veriyorsun sonra hemen kulagına sokuyorsun ve ilk hacmini alarak kulağını komple kapatıyor. Sesin %90nını kesiyor www.n11.com

Profesyonel audio işçisi ve müzisyenim 3M 1100 iş görür (üstteki link)

Fakat yalıtım arttıkça kendi vücudunuzun sesini duymaya başlayacaksınız o ne kadar konforlu bir şey sizin için, onu da bi deneyin gidip pahalı bişey ya da 100'lerce tıkaç almadan önce. Belki aktif gürültü engelleyici (pasif yalıtımı da iyi olan) bir kulaklıkta çok kısık ses ile müzik podcast belki white noise açmak daha iyi olacak sizin için.

Hocam yanlış anlama ama kimlik bilgilerin Sudanlı dolandırıcıların elinde bile var versen ne olur vermesen ne olur, ayrıca hepsi de ister.

tüm borsalar istiyor.

Kanuni zorunluluk bu, kara para aklanmasının önlenmesi mevzuatı

Verdim

Kimlik bilgisi vermeyi bırakın beğenmezlerse söyledikleri şeyi yaptığınız videoyu dahi atıyorsunuz. Gülümse, xyz de kimliği tutarken gibi :D Başka yolu yok.