1 saat sonra açmakla hata etmişsiniz. daha büyük arızalara neden olabilir. şimdi o bilgisayarı kapatıp 2-3 gün kurumasını sağlamalısınız. kafasına göre yazması halen ıslak olduğundan ve tuşlara kısa devre yaptırdığı için.

benim klavye bozuldu kablosuz aldım bi tane ama laptopun klavyesini iptal edemedim bazı tuşları çalışıyor. şuan bununla( piranha.com.tr ) yazıyorum gayet güzel kablosuz hem.

@teknikekip 1 saat kurumadı, yaklaşık 1 saat önce çalıştırdım. sabahın geç saatlerinde döktüm, akşam açtım. şimdi klavyeyle bilgisayar ayrı ayrı kuruyor.
@lcnkr usb klavyem var fakat laptopun dahili klavyesi kısa devreden dolayı sürekli bazı tuşlara basılmış olarak algılıyor, usb takılı olduğu halde mesela yazarken araya ":::::::::::::::::::::" şeklinde noktalama ya da harf atıyor işte, sürekli bazı tuşlar basılı halde o yüzden devre dışı bırakabilir miyim acaba diye düşünüyorum. Klavye sürücüsünü kaldırın filan diyor nette ama bilemedim.

banada benzeri oldu. klavye pek kendine gelmiyo sudan sonra. ben de sahibinden.comdan 20 liraya mı ne laptop klavyesi almıstım.
çıkardığın klavyenin altından parça numarasını bul. onu internette arat. gelince o sokete takarsın kablosunu. serviste bi ton para alırlar cok kolay değişimi. yaparsın. yedek parça olarak klavyede 20 -30 liradır.

cay sekerli ise daha sonra sikinti olabiliyor hazirli ol.
klavye yedek kodunu biliyorsan ebayde aliexpress'te arat cok daha ucuza kaparsin ben anakart getirtmistim oyle

@isminivermekistemeyensuser teşekkürler, bir araştırayım.
@jedilance şekersiz çay içmem sonunda bir işe yaradı :D Ebay, aliexpress iyi de ne kadar zamanda gelir ki? Hiç dışardan birşey getirtmedim daha önce gümrükte problem filan çıkar mı?

çayın şekersiz olması büyük şans. aliexpresten 3-4 haftada gelir. genelde 3 haftada elinizde olur. gümrükte 75$ altında ise sorun çıkmaz ancak yine de kimse sorun çıkmayacağını garanti edemez çünkü bizim gümrükler bi acayip. düzgün çalışırsa sorun çıkmaz yani.

siz klavyeyi iyice kurutup tekrar deneyin bu süre içerisinde.

cevap a-230 mu?

neyse ben açıklayayım. çözüm yolu basit aslında ama işlem gerektiriyor işlem hatası yapmış olabilirim;

1*2+2*3+3*4.....20*21=A ilk seri. ikinci serinin terimlerini yazıyoruz;
2*0+3*1+4*2.....21*19 şimdi tek tek ikinci serinin terimleriyle ilk seri arası farka bakalım

(2-0)+(6-3)+(12-8)......(420-399)
2+3+4....21

yani ilk seri ikinci seriden 2 den 21 e kadar olan sayıların toplamı kadar fazla oluyor. böyle olsa gerek.

terim sayısı ile alakalı ama formülün nasıl uygulanacağını göremedim.
Cevap A-230

Teşekkür ederim cevap doğru çıkıyor :)

A= 1*2+2*3+.. +n*(n+1)
B=2*0+3*1+....+(n+1)*(n-1) ya da daha güzel düzenlersek B = 0*2+1*3+...+(n-1)*(n+1), yeni düzenlemede 2. çarpanın katsayısı bir eksik. Bu eksikliği B'ye her toplamda terime ait 2.çarpanı ekleyerek kapatabiliriz, yani; C=2+3+4+....+(n+1). N= 20 olduğuna göre, ve Gauss'un meşhur toplama yöntemini kullanarak C= ((n+1)+2)*n/2 ==> C=230 sonucuna ulaşırız. Yani A=B+C ==> B=A-230

hissediyoruz

yazdım içimden geleni bu oldu:
sevgili,aile,sevgili,aile,sevgili,aile,arkadaş,sevgili,aile,arkadaş...
yani
%40 aile
%40 sevgili
%20 arkadaş imiş...

hissetmiyorum.
önce arkadaş sonra aile.

yalnız hissediyorum da bırakmıyorlar peşimi.hep bir kalabalık durumları sinirimi bozuyoo

hissetmiyorum. bu üçünün de yeri farklı, önem sırasına koyanlara da çok şaşırıyorum. ailem de çok iyidir, çok kafadırlar annem babam vs. arkadaşlarım da iyidir. ama şöyle kafa bir sevgilim olsa hiç de fena olmazdı! sonuçta hepsine farklı zamanlar ayırıyorsun. ama sevgilim yok diye de yalnız hissedemem ya! bi de arkadaşın yoksa bile en azından benim ailem öle bana hiç arkadaşlarımın eksikliğini aratmıyorlar. erkek sohbetleri de yaparız, kızları da çekiştirirz, siyaseti politikası kitapları filmleri... iş arkadaşlarımla da ööle çok çok samimi değilim. yalnız hissetmiyorum. destek sistemlerim iyi benim.

duyuruya ilk kez bu akşam girmediysen günaşırı depresyondayım, yalnızım, arkadaşım yok, sosyal değilim, sefgili bulamıyorum vb vb vb duyuruların yazıldığını görmüş olman lazım. hatta bekliyorum yakında ekşi duyuru kullanıcıları toplu paranoya geçirip yalnızız diye intihar edecekler hep beraber :)

@mea maxima culpa: oyle kolektif bir hareket yapilacak olsa, zaten bir araya gelince yalnizlik hissi yok olur herhalde. olmaz o is yani.

tek tek, tek basimiza yeni duyuru acarken cok yalniz, pek depresifiz evet.

yanlız değil yalnızız yalnız...adam tdk beyler

gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar, yeryüzünde onlar kadar yalnızım evet. ama bence yalnızlığın türleri var işte, aileden arkadaştan sevgiliden alınanlar farklı, bu yüzden mesela ailenin yanındayken,arkadaşlardan mahrum kalırsan o bir türlü yalnızlık, diğer kombinasyonlar bir türlü yalnızlık, türlü türlü.

hissediyorum.

hissediyorum +1

hissediyorum. hissetmediğim nadir zamanlarda sırasıyla aile, sevgili ve arkadaşlar işin içinde oluyor.

yarıyor... bende yaramıştı,,ama sadece kelime ezberlemeye yarıyor..

Bi tane hafıza teknikçi amca vardır sürekli çıkıyordu tv'de 90ların başında. Posterity kelimesi hala dün gibi aklımda, üzerine anlattığı hikayeyi bile anımsıyorum...

Rote Learning vs. Meaningful Learning

Peki ya dungeon(dan.. çın..). Söylendiği gibi ben de sadece kelime ezberlemeye yaradığını düşünüyorum ya da kelimelerle hikayeler ve imgeler arasında bağlantı kurup hatırlamaya. Öte yandan dilbilgisi bu yöntemle öğretilebilir mi? Zannetmiyorum. İngilizceyi iyi öğrenmek istersen bana kalırsa sağlam kurslardan birine git, kelime bilgini genişletmek istersen de, ingilizce literatürü takip etmeye çalış ya da ne biliyim işte yabancı sitelerde dolan oku, çünkü aslına bakarsan okurken, dinlerken de belli kalıpları kafamıza oturtuyoruz, yöntem açısından pek farkı yok gibi aslında. Hem böylece kafanda kelimeleri saçma sapan hikayelerle bağdaştırmaktansa daha anlamlı konumlara oturtabilirsin, kim bilir?

Hafiza teknigi ile ilgili degil de ingilizce ogrenmeyle ilgili yorumum; abi sakin kursa gitme, indir rosetta stone ingilizceyi resimlere tiklaya tiklaya ogretiyor, ayrica internetin varsa, turkce olarak dil bilgisi anlatan forumlar var bi dunya. Eger ki bize ohretilen teknikle ogrenmeye kalkarsan hicbirsey ogrenemezsin, adini soyadni soylersin, bi de millete "abi anliyorum dedigini ama cevap veremiyorum" dersin, bizdeki sistem buna hazirliyor insanlari ne yazikki. Uzun bi sure yurt disinda oldugum icin bunu daha iyi anladim. Parani harcayacaksan git kitap al ingilizce, level kitaplari falan alma, yani bize ortaokul lise de dayatilan kitaplari alma, git gazete al, git iphone al mesela, ingilizce bedava kitap yukleyebiliyorsun, oku bol bol. Ben oyle yaptim gercekten iyi ingilizcem oldu. Oturup adamlarla konusuyorum. Yani olabildigince dili kullan. Ezberlemedeki olay kelimeleri beyindeki hafizadan alip beyincige yerlestirmek. Hani nasil ilk arabayi kullanirken hersey birbirne karisiyor sonra da hic dusunmeden kullaniyoruz arabayi?ayni sistem dil icin de gecerli. Olabildigince oku, itunes radiodan haber ve sohbet kanallarini dinle, en fazla 4-5 ay icinde ciddi calisirsan, caki gibi olursun:) bu olayi ben ingilizce degil de ispanyolcada deniyorum, baya etkili oldu...

zombi hastası bi insan olarak okuyorum, yazmıyorum ama :/ desteklendiğini bil istedim :)

Yeteri kadar zombi filmi izlemiş biri olarak bende seni destekliyorum. Yazma konusunda pek yetenekli sayılmam ama laf aramızda şöyle filmlerdeki gibi olaylar gerçek hayatta olsun istemiyorum desem yalan olur :)

@madyb
@ekim bebesi

ikinize de çok teşekkürler. sizden ricam "izleyiciler"e katılmanızdır. eşe dosta söylemenizdir. ne kadar çok yazar o kadar güzel öykü. :)

@elenor
sen ne içtiysen aynısından istiyorum ben ya! süpermiş rüyalar valla. bu arada kuchiki ailesine saygımız sonsuz, sağolsunlar. Walking Dead'i kaçırmış olman ise ayrı bir şaka olsa gerek. :)
İletişimden mesaj atıyorsun, yazarlık davetiyesi yolluyorum. gelen davetiyeyi onayladıktan sonra istediğin gibi yazıyorsun. :)
cidden eğlenceli olacağa benziyor.

zombi var dediler, pompalı tüfegimle geldim. bi deneyelim bakalım belki güzel bişiler çıkar.

@greywolf

referans verecek o kadar çok şey var ki hangi birine vereyim. kitabı okumadım ancak duyduklarımdan yola çıkarak söyleyebilirim ki elbette haklısın, oldukça benziyor.

ayrıl

aklında başka biri var. ne yaptıysan artık hayvana.

önce kafandaki huniyi çıkar sonra git bi köpek al.

ona küçük sürprizler yap

bence çok güzel geyik.

@bryan fury yapamam.
@mayki evet düşünmedim değil, tava olayını değil tabii ki yani nasıl ilişkimizin bu yola girdiğini. bu ilişkide veren taraf hep ben oldum ve çok yoruldum ama onu değiştirmek konusunda hala umudum var.
@invicta onu sadece sevdim.
@derp köpek konusunu hiç açma dostum, fındık'la anılarımı gözyaşlarına boğulmadan anlatamıyorum, tanrı ruhuna merhamet etsin

Güldüm asdsdf

kendine yumusak vucutlu bir sevgili bul ve onun dokun, sevis filan.

kedin de kedi olarak kalsin.

kendini sevdirecek kıvama getireceksiniz. genelde yakınlarında onlarla pek ilgilenmeden oturup beklemek gerekir. benim kedim elimi tutup kafasına sürtüyo, gerçi o hep sevecendi. yani şöyle diyeyim kısaca
kediler sevilmekten değil, kendilerini sevdirmekten hoşlanırlar. keyfini bekleyin.
bir kedi daha tanıdım. o da hem kıhlayıp tıslayıp hem de mırlayabilen tuhaf bir yaratıktı, bir yandan aşırı korkup öfkeleniyordu ama bir yandan da hoşuna gidiyodu vazgeçemiyordu vs vs
ancak asla dokunamadığım kedilerim de oldu.

lütfen resmini ekle, böyle bir güzellikten mahrum etme bizi (:

i.imgur.com

I really was a teenager when i got into running.

Kosmaya basladigimda gercekten bir genctim.

edit: alttaki daha iyi.

ı really got into running when i was a teenager.

get into + gerund/noun: become interested or involved demek.

genç bir delikanli iken koşu sporu ile oldukça ilgiliydim diyor.

edite edit: eyvallah

aslında I really got into a teenager when I was running de olmuyor değil bence. koşarkene bir ergene tutuldum manasında sanki.

mafya tanıdığı olan varsa, benim bizzat herifin agzını burnunu kırdırasım var.

acilen senetleri icraya verin... bir avukatla anlaşıp bir şekilde işlemleri hızlı yapın. zira icraya verirseniz adamın hapse atılma durumu var(ödemediği takdirde) ha bir de senette adamın adı ve açık adresi yazıyor mu? tc kimlik no? bunları bir şekilde elde edin ki işiniz kolaylaşsın..

senetlerde adı ve adresi var fakat, ortağı olduğu cafenin adresi ve onu da devretmek üzere maalesef.

mafya olayı o kadar da basit bir iş değil, başına bela alırsın sağlam tanıdığın yoksa. o senetteki miktar kadar sizin cebinizden çıkar, çekeceğiniz azapta cabası.

benzer bir kazığı kız arkadaşından yemiş biri olarak iyi niyet dahilinde çözmeye çalışın, ben kurtarabildiğim kısım için şükrettim, kalanından lanet edip vazgeçtim. avukat tanıdığınız varsa dava açın tabi, ama uzun bir süreç olacaktır. o da siz de uğraşırsınız sanırım.

not: kafeyi devretse bile hile yoluyla devretti diye dava açarsın, ama devretmeden açsan davayı iyi olur.

tc kimlik nosundan adres bulunur avukata gidin derhal senet bedelini tahsil edin
manevi tazminat alamaz onla uğraşmayın

o zaman bir şekilde vergi levhasına erişin... belki bir işe yarar. bir de bu adamın iş adresi dışında mutlaka bir ikametgah adresi vardır. onu da nüfus müdürlüğünden öğrenebilirsiniz.. ya da avukata verirseniz o zaten UYAP'tan ya da nüfus dairesinden öğrenir...

madem devrediyor acele edin ki ona bir şekilde haciz yapın... o parayı alırsınız haciz yoluyla adam da göt olur..

adamın cafeye ortak olduguna emin misiniz? boyle bir durum çok yakın bir tanıdığımın başına geldi ve adamın ortak değil sadece işletmeci olduğunu öğrendik haciz yapılamadı. başka bir ikametgah adresi de yoktu zaten.

ben bu hikayeyi 100 sefer duymuşumdur.bu eski sevgilide ki kerameti bir turlu anlayamam.ihtiyacı olan birisine 10 lira vermeyen arkadaslarımız bu eski sevgililere ne var ne yok yedirirler,senetlerine kefil olurlar,bir de bu eski sevgililerin kredi kartı limitleri doludur hep.

sırasıyla yapılması gerekenleri yapılmayacagını bilerek tekrar edelim.ilk olarak bu aksam oturup aileye ve yakınlara bu durumun acıklanması gerek cunku bir sure sonra icra kanalıyla duyacaklar ugrayacakları zararı ufaltalım.sinir anında alınacak darbeler azalsın,durustlugumuzle on plana çıkalım.

yarın sabah avukata gidip seneti tahsile verelim.adamın kapısına bir kagıt gitsin.

bu agzını yuzunu kırdırma islemleri seneti odemez.bir pislikten kurtulup baska bir pislige bulasacaksınız.3.sayfa haberlerini bir kez daha okuyun sonra oraya nasıl cıktıklarını tekrar dusunun.kendiniz bir hata yaptınız.bundan ders çıkarmak yerine ustune bir hata daha yapmayı dusunmek cok mantıklı degil ustune bu dusunulen bir suç.

sanırım bardotla sogut aynı kisi trafik karısmıs gibi.

aynı kişi değiliz, arkadaşız :)) mafya konusunda haklısınız ama borç senetlerin miktarını aşalı çok oldu. zaten yarısını anca alırız maalesef.

@cizgilipijama yok ortak arkadaşımız olur duyuruda bahis olunan kişi. söğüt sinirli biraz, durum moral bozucu, yoksa biz de mümkün olan en temiz şekilde çıkarmak istiyoruz bu pislikten arkadaşımızı.
ben arkadaşla konuşucam burdaki yorumlardan da yola çıkarak, bi de kız ankarada yalnız ne yazık ki, söğüt de ben de farklı şehirlerdeyiz.tahminimce bu yüzden destek ve zaman da bulamıyo pek avukat meselelerini halletmek için. teşekkürler değerli fikir ve önerileriniz için. bi konuşalım bakalım sonra tekrar döneriz.

hastanın diğer kısımlarının açık olmasına gerek olmadığı için.
yani demek istediğim hastaya sadece o önlüğü giydiriyorlar, kazağı sıyırmakla, pantolonu çıkarmakla uğraşmıyorlar ameliyat sırasında. nereye müdahale etçeklerse orası delik ameliyat örtüsü giydiriyorlar.

aslında bilmiyorum ama mantığım bunu diyor.

yeşil renk gözü fazla yormaz
delikli olmasının sebebi sadece bir bölgeye yoğunlaşmak ve daha rahat çalışabilmek
ayrıca yanlışlıkla da olsa vücudun diğer kısımlarına gelebilecek aletler hem insan için tehlikeli olabilir hemde aletlerin hijyeni için ( adamın kıllı göğsüne neşterleri dizmek pek hijyenik olmaz yaff :D )
sıçrayan kanlar daha kolay görülebilir

hepsi kendi yorumum , yanlış olabilir , doktor felan değilim :D

iki gün önce elime dikiş atıldı da, üstüne bu delikli örtülerin minimal olanlarından koydular deliği böyle yaraya gelcek şekilde, şöle küçük 10x10 cm^2 filan bişi, niye sormayı unuttum da aklıma takıldı, ama hani tabi senin dediğin mantıklı sonuçta ameliyat masasında da soruyu eksik sormuşum ben :D

valla c bilgimle c++ kastim da string hadnling olayini pek bilmiyorum c++'da. ama sorununun sebebini söyleyeyim, ahmet mehmet yazdiginda stringini bosluga kadar okuyor, yani cin'e yolladiginda ahmet gidiyor. (hatta c'de de scanf() ile ayni problem oluyor)

www.google.com.tr

biraz arastirilarak çözülebilir, önemli olan compiler'a string'i okuturken bosluga takilmayip devamini okumasini saglamak, getline falan varmis da tam bilemedim.

ahmet#mehmet veya ahmet,mehmet istedigin isi yapiyor misal.

int main()
{


char metin[10];
cin.get(metin, 10);

for(int i=0;i<10;i++)
{


if (isalpha(metin[i]))
cout<<metin[i];


else
cout<<".";


}
system("pause");
return 0;
}
böyle oldu gibi.
stringinde boşluk varsa cin>> sapıtıyo debug yapınca metin arrayini izleyebilirsin aslında ali veli yazınca boşluktan sonra saçma bişi koyuyo,samfisher ve google sayesinde www.java2s.com anlıyoruz ki boşluk varsa cin.get kullanıcakmışmışız.

cin yerine cin.getline kullanır ve diziyi char metin[10] = {}; şeklinde oluşturursan sorun kalmayacaktır..

ayrıca ahmet mehmet yazınca ahmet.mehmet değil ahmet.meh. yazması gerekli, zira dizinin 10 elemanı olabilir ve son karakter de null olmalıdır.

walla bilkent tatil etti, ki bilkent tatil konusunda en sıkı üniversitelerden biridir sağolsunlar, kıçımızın dibinde domuz gribi çıktı düşün geldik gittik yine, bence tatildir üniversiteler.
--
ekleme:evet tatil değilmiş bütün üniversiteler, bizimkiler güzellik yapmışmış.Başka üniversiteleri bilemiyorum şu durumda, kafaya göre yapılıyor bu iş anlaşılan.

rektör inisiyatif alıp tatil yapıyorum gençler derse tatil olur ilk ve orta öğretime tatil 30 ekim, yükseköğretimde de tatil diye bi tevatür var ama bekliyoruz.

30 ekimde tüm öğrenim kurumları tatil diye bi haber geçmişti ama doğru mudur bilmiyorum.
----

bide 28 ekim günü kesin yarım gün dimi üniversiteler.hatta nokta atışı yapıp istanbul üniversitesini soriyim.

30 ekimde ilk ve orta dereceli okullar domus gribine karsi steril edilecekleri icin tatil.

@muratmrt İstanbul Üniversitesi 28'inde yarım gün tatil, evet kesin.

Kesinlikle katılıyorum. Kişilerin online olma süresi, tıkladığı başlık sayısı, oyladığı entry sayısı vs. bunlar çok önemli kriterler. Sözlüğe girdiğinden beri okur olsun yazar olsun fark etmez, ciddi bir süre sözlükte vakit geçiren insanlarla 2-3 haftada bir buraya uğrayan insanları aynı kefeye koymak oluyor bu. Eski sıralama da saçmaydı, yenisi de saçma.

aslinda sacma degil, mantikli gayet. (bkz: first in first out)
ama iste talep cok, haliyle bekleyen cok. yapacak bir sey yok.

esasında bu sistem öncekine göre daha mantıklı ama, sıralamanın bir anda değişmesi çok saçma oldu. epeyce insan zarar gördü bu sistem değişikliğinden muhakkak. şimdi mesela benim sıram 500-600 fln olsun. eeh daha zaman var ya acele etmiyeyim diye 10 entryi tamamlamamışsam nolacak? sıralama 50000'e gitti.. yazarlığa bu kadar yaklaşmışken bi anda imkansızlaşıyo. benim merak ettiğim bi şey var. adam 10 tane yazdı diyelim, sırasını aldı, bir tane silip yeni bir tane yazınca sıralama yine en sona mı gidiyo? yoksa o sıra kalıyor mu öylece.

2 yıl önce üye oldum. sabırtaşı çaylağım. onay listesine girmeden nedir, ne değildir kısa süreli tanıma faslından sonra entrylerimizi özenle girdiğimiz için 27000 kişi arkaya gittik. Teşekkürler TÜRKİYE! Çaylak açılımından sonra bu açılım lafına hepten uyuz olmaya başladım.

ilk 2001 senesinde üye oldum 0 entry girdim gitti account , 2003 de bir daha oldum bir tane entry girdim o account da gitti , sonra sırasıyla 2005 , 2006 , 2007 senelerinde tekrar üye oldum filan hepsi gitti son üyeliğimi 2008 başında almıştım nasılsa üye olma zamanına göre diye protesto ediyordum 4 entry de filan bekliyordum sistem değişti , ben bu sözlüğe sittinsene yazar olamam gibi.

@assert h

Kendi içinde mantıklı görünse de esasen gayet saçma. Ben yıllardır saatlerimi, günlerimi ayırmışım buraya. Sözlükle yatıp sözlükle kalkmışım, sırf herkes okuyor yazıyor diye gelip yazar olmaya çalışan birinin benim önüme geçmesini kusura bakmayın ama kaldıramıyorum.

- neden 10 entry girmediniz ? çok mu zor? evetse o zaman zaten yazar olmayın, vaktim yok diyorsan o zaman beklemek sorun olmaz. ne yani adam geç geldi diye ilk gelenin keyfini mi bekleyecek ? bence çok mantıklı bir şey, 2 sene yazmayıp sonra 10 entry girerek önlere gelmek haksızlıktı esasen.

- sözlük için çok oy kullanan az oy kullanan, ona göre bir saat harcayan ya da 20 saat takışlan gibi kriterler de saçma... ne yani adam 10 entry girip hergün bir de askeri usul nöbet mi tutacak ? oylama ise tamam kişinin sikinin keyfine bir şeydir, asla göz önüne alınmamalı.

aslinda 10 entry ye göre sıralama fikri mantıklı ve adaletli gibi görünüyor olabilir ilk başta, ama benim kayıt olduktan baya sonra 10 entryi tamamlamamın sebebi, sözlüğün kurallarını iyice pekiştirmek anlamak içindi. ben 9. nesil çaylağım uzun süredir sözlüğü takip eden bir insan evladıyım,tamam anladım sanırım artık yazabilirim dediğim zaman da yazdım 10 entrymi.yalnız da değilmişim demek ki e bize yapılan da haksızlık olmuyor mu?uzun süredir sözlüğü takip eden bir kullanıcının yazar alımında öne geçirilmesi mantıklı görünüyor bana aslında.

o değil de bana çok fena patladı bu olay. eski sistemle ilk 10'da yer alabilecekken şimdi 65000. olmuşum. lan resmen hem sefaleti hem de zenginliği görmüş oldum. tek eksiğim abdurrahman palay'ın beni seslendirmesi sanırım

bu arada 20.000 sıra birden zıplayıp 40.000'lerde takılan ve ocak sonunda 10 entrysini tamamlamasına rağmen bu durumda olan ben kulunuzun birkaç naciz gözlemini aktarmak isterim:

nedense herkesin sırası 20 30 bin kadar geriye uçmuş. hiç gerilerden gelip 3000 5000 falan olan yok mu be? acaba ön sıralardakiler nerelerdeler?

bir de bu uzun yıllardır bekleyenlere çözüm bulma işi 2-3 senedir bekleyenler için geçerli olur gibime geliyor. tahminimce halihazırda en az 15-18 bin kişi yaklaşık 1 senedir bekliyor zaten.

bir de çaylak olalı beri(ocak 2009) 20.000'lerdeki sıram hiç değişmedi, 100 indi 300 arttı falan. bundan sonra ne olur hiç bilemiyorum.

lan benim hayatım bu sitede geçiyor, neredeyse öğrendiklerimin çoğunu ve hayata bakışımı buraya borçluyum ve biraz da ben bir şeyler katmak istiyorum ama aynısı olan başlıktan bir adet açtık diye 9 aydır sıralarda çürüdük. neyse bu da geçer. sabretmek lazım.

@assert h
@alchemistt

öttürdüğünüz düdüğün sesinden çevrenizdeki adamların ne dediklerini sikinize sürmüyorsunuz sonra öyle tahrikar kapak mesajlarla, bkz lerle işe el atıyorsunuz. adamlar özen gösterilim, iyi enrty girelim diye bekledik diyor siz 2 yıl siklemiyor sonra gelip 10 entry giriyor diye cevap veriyorsunuz. sistem on numara olmuş diyenleri 12. nesil çaylak olarakta görmek isteriz. ek olarak oylamayla felan olacak iş değil bu ssg el atmalı yoksa bu açılıma çok tepki gelecektir eminim :)

edit : başlık sabitlensin çünkü buna benzer çok soru görecek gibiyiz

böyle olmamalıydı...

tamam dün yazanla bugün yazan arasında fark olmalı demişler ama ben 9.nesilim, sabırtaşı değilim. bir anlık hata sonucu çaylak oldum. böylelikle de ben henüz çaylak değilken 10 çaylaklık entrysini girmiş 10. ve 11.nesillerin gerisinde kaldım. yani 4 ay önce çaylak olduğumda 2binlerde iken yeni yasa ile 53binlerdeyim. bu nasıl şey?

clayton,

tahrikar cevap yazanlar sen ve senin gibiler. goruyoruz uslubunuzu. ben sozluge dair karar alan ya da alinmis kararlari uygulayan biri degilim. herkes gibi fikrimi yaziyorum.

şahsen 2002-03ten beri sözlüğü takip ederim. 2005ten beri kayıtlı okurum. 2007de başka bir sözlükte yazmaya başlayarak aslında yazarlığın zevkli olduğunu gördüm. bir arkadaşım okurlar çaylak olmuş dedi, açtım makinamı 10 entry girdim, ertesi gün yazardım. eğer uzun süreli bir okursanız zaten 10 enntry girerken hiç zorlanacağınızı sanmam. hatta bu şekilde ayar entrysi bile kasabilirsiniz. ama tabi tok aın halinden anlamaz. umarım tez zamanda sözlüğe tam katılım sağlayabilirsiniz.

Sözlüğü seven, gerçekten seven, duygusal bağla bağlanan insan sayısı çok fazla. Bu çoğunluğu oluşturan kişilerin çok çok büyük bir kısmı sözlükten haklı/haksız, gerekli/gereksiz bir şekilde ilişkisi kesilmiş insanlar...

Bu yüzden sözlük yönetiminin çaylaklıkla cezalandırılmış, hatasını anlamış, bu yüzden pişman olmuş ve sözlüğe yazmayı gerçekten özlemiş yazarları, sırf sözlüğe olan sevgilerinden dolayı anlayışla karşılamalarını bekliyor içlerine benim de dahil olduğum bu yazarlar.

Saygılarımla.

@alchemistt
sana çok mantıklı gelen bu sistemi bi de benim açımdan değerlendirirsen sevinirim.

ben ilk okur olduğum zaman, sıralama kuralında önce kayıt olmanın avantaj olduğunu bildiğim için, bunun doğrultusunda 10 entry'mi uzun süre girmedim. çaylakken de olsa entry'lerimin düzgün olması istedim, tabi biraz da üşenip erteledim. ama bu üşenip, ertelemenin altında, kurallara uygun, okunabilir, doğru düzgün entry girme endişesi yatıyordu. yani öyle senin kestirip attığın gibi, sözlüğü sallamama gibi bi durum söz konusu değildi. çünkü madem kurallar belli, istediğim gibi davranma, istediğim zaman entry girme lüksüm vardı. şimdi kural geçerli olsaydı, tabi ki kasardım, ne yapar eder anında tamamlardım.

şimdi hemen aklıma gelenlere göre, ssg, assert h ve sen bu kuralı daha mantıklı daha adeletli bulmuşsunuz. bu neye göre, kime göre adelet oluyor anlamış değilim. bi kısım bekleyen yazar bundan yararlanmışken, ben dahil bi çok kişi, sıralamada ciddi bi şekilde geriye düştük. neden geriye düştük? çünkü kurallara göre davranıyorduk. e noldu şimdi adalete, mantığa?

ben sanırım bir ay önce fln, sekiz binlerdeydim. şimdi düşmüşüm elli binlere. ben burdaki adaleti de göremedim. bi de bu kadar haksızlığın üstüne, hiç empati yapmadan, çok rahat bi şekilde "o zaman zaten yazar olmayın" gibi bi açıklamayı da oldukça rahat yapabiliyorsun.

yani bu duruma göre olay iyice ,en basit şekliyle, "en başta madem, okur olur olmaz entry'lerini girmedin, sen zaten sözlüğe girme, sktir git. işin yok burda, haksızlık oluyo" olmuş. üstüne bi de empatiden tamamen uzak, hiç bi eleştiriye tahammülü olmayan yorumlarınız da eklenince, bi çok hakkı yenen kişinin sinirlenmesi, kendini haksızlığa uğramış bulması gayet doğal. tabi size göre hala mantıklı olduğu için de, bizim hiç bi şey yapmadan, kabullenip beklememiz gerekir zaten. hatayı en baştaki sistemdeki kurala güvenerek yapmışız sanırım.

@alchemistt

Ben 10 entrymi doldurmak için yıllarca beklemedim. belki 1 hafta diyecem ama o kadar bile değildir. ama sıram 5000'lerden 40000'lere çıkıyor. Sence adil mi?

(bkz: çaylak onay listesine inanmıyorum ama bir ibnelik mutlaka olmalı)

istatistiklerde onay bekleyen nesillere baktımda 9-10-11 dışında diğer nesillerde yığılmaya başlamış hiç güleceğim yoktu :-) yalnız ilk 8 nesilin lehinde olan eski düzene alışmış adam bu açılıma harbi harbi tepki gösterecek gibi artı yakın zamanda çaylak olmayı alışkanlık hale getirmiş fallofoş yazarlarda, yazar-çaylak olduktan sonra sıralamada ilk ona girerim diyerekten durumu siklememesi vaziyeti dahada ilginç hale getirecektir. neyse hayırlı olsun diyelim. (bkz: puhaha)

bir anlığına kendimş pollyanna sedat yerine koyarak olaya bir de şu açıdan bakmak istiyorum, en azından artık sıralamada önümüze kimse geçemeyecek, sıra dalgalanmayacak. neyse o! burası türkiye...

10 entry i geçtim, benim "çöp"te 53 entry ve "kenar"da da bekleyen 40 küsur entry var. yazar olur olmaz 100den fazla entry ile akıcam ortamlara. ben yani her daim yazarmışım gibi takılıyorum. aklıma gelen bir şeyi sanki yazarmışım gibi kaydettim şimdiye kadar. ayrıca 52binlerden 46binlere düştüm. biraz sevindim yani :)

www.posteradam.com

Keşke 2 sene önce sorsaydın (: detaylı şekilde anlatırdım :)

şimdi P=IxV veya P=I^2xR dir. çizdiğin devrede bir voltaj kaynağı ve Rısıtıcı+Rkablo var. Yani Ix(Rı+Rk)=200 Volts değil mi. Isıtıcının power ı 2k imiş yani==>Pı=Iı^2xRı;
2x10^3=(40000/(Rı+Rk)^2)xRı ve Rk yi hesaplamışsın yukarıda burdan bulursun Rısıtıcıyı sonra I yı bul 200-Rkablo x I ısıtıcının üzerindeki gerilim, gerisini biraz daha düşüniyim gerçi doğru oldu mu tam bilmiyorum kafam çok karışık şu an
------
ısıtıcının üzerinde harcanan kaynağın sağladığı güçten kablo direncinde kaybedileni çıkararak mı bulunuyo acabağ yani (Ix200)-(I^2xRkablo)
verim de output/input güç veriminden bahsediliyorsa eğer 200kw/Ix200 olabilir kanımca,
ama saçmalamış da olabilirim japonca çalışıyorum kafam allak bullak belki kafanda bi ışık yakar diye yazıyorum bunları:D

ısıtıcı 2kW değeri rated (anma) değeri miymiş? yani 200V'ta mı 2kW?

öyle ise ısıtıcının direnci:
Rı=[(200V)^2]/(2kW) Ohm olur.
bu durumda ısıtıcı üzerindeki gerilim düşümü:
Vı = (200V)/[(Rk + Rı) Ohm]*(Rı Ohm) V olur.
ısıtıcı üzerinde harcanan güç:
Pı = Vı*Rı W olur.
10 saatte ısıtıcı üzerinde harcanan ısı miktarı:
Eı = [(10h)*Pı Wh]*[860.42065 cal/Wh] cal olur.
ısıtıcının verimi:
Eı/E0 * 100 % = Eı/[2000W * 10h * (860.42065 cal/Wh)] % olur

gibi gibi.

aynı şekilde ben de onuncu nesil sabırtaşı olaraktan 20000 civarından 40000'lere uçtum. nedir ne olmuştur bir anlasam. ben herhalde bu işin sonunda uzun süredir bekleyen çaylakları biraz daha öne almak için bir atraksiyon yapacaklar diye düşünmüştüm ama beklediklerimin tam tersi gerçekleşti. şaşkınlık içindeyim :/

not: ben de bir 9 aydır bekliyorum.

aynen banada :''şu anda çaylak onay listesinde 54813. sıradasınız.'' diyo el ınsaf ayarlama yapmadan önce 1200lerdeyim varmıdır işin sırrı ?

daha önce de yazıldı, sizden önceki bir nesil arada çaylaklığa düşerse direkt sıralamada önünüzde yer alıyor. şimdi 9. nesil dahil hala onaylanmamış çaylaklıkların olduğunu göz önünde bulundurursak rakamların enteresan bir şekilde oynaması doğal. sonuç olarak ya eski nesiller çaylak olup önünüze geçti ya da çaylaklık entry leriniz okundu ama yetersiz bulundu ve geriye atıldı.

şu anda çaylak onay listesinde 37473. sıradasınız. beni de buralara kadar attı lan. kim yapıyor olm bu ayarlamayı.

bu yeni düzenlemeyle hiç yazar olmamışları öne alıp, sabırtaşı çaylakları geriye mi atmışlar? doğru mu anladım?

yönetim uyuma taraftara sahip çık

@emraah, yok ben sabırtaşı değilim ama en geriye gittimişim.

var bu işte bir bityeniği

bu çoğunluğun başına geldiğine göre acep bir bug olmasın? zira 2000-3000 arasında seyderederken bir anda 46343. olmak pek mantıklı gelmiyor bana.

"caylak siralamasi algoritmasi guncelleniyor sira numaralariniz bir sure sacmalayabilir."


hala devam ediyor olabilir bence.

ohh be bi tek bende oluyo sandım,
bug bu galıba sanırsam.

şimdi mesajından sonra baktım ve ben de şok oldum:

"şu anda çaylak onay listesinde 52585. sıradasınız. bu sıra ilk defa onay bekliyor olmanıza ve 10 entry'yi ne zaman doldurduğunuza göre belirlenmektedir." diyor.

ben de en son sekiz binlerdeydim. 10 entry'im çok güzel değildi, biraz basit ama en azından kurallara uygundu. acaba beğenilmediği için mi geriye atılıyor? çünkü bizden önceki nesillerden önümüze geçen olsa da bu kadar etkileyeceğini sanmıyorum...


*****bu arada benim de bi sorum var. ilk okur olarak kayıt olduğumda yazar alımı vardı(6. veya 7. nesil diye hatırlıyorum, atıyo olabilirim). ben de 10 entry'i bırak, üşengençlikten okur olarak bile giriş yapmadım çok uzun bi süre (3 ayı bayağı bi geçti). neyse sonra aklım başıma geldi, 10 entry'imi yazmak için girmeye çabaladığımda, "kayıtlı kullanıcı yok" gibi bi uyarı çıktı. ben de mecburen aynı nick'le tekrar okur olarak kaydoldum, 10 entry'imi girdim, beklemeye başladım ve hala 9. nesil olarak bekliyorum. tamam artık soruma geçeyim. bu kısa sözlük maceramdaki en büyük hatam, üşengeçliğim, mallığım 6. veya 7. nesil olabilecekken, sözlüğe hiç giriş yapmadığım için, kullanıcının silinmiş olması mıdır? diğer sorum ise, bu saatten sonra bunun geri dönüşü olur mu (6. - 7. nesil olmak açısından soruyorum) ? -tabi mantıken olmayacağını biliyorum da, yine de bi şansımı deneyeyim dedim.-

2100 küsürden 61552 ye zıplamışım çok bedbahtım, üstelik 9.nesilim. ama dün 10 entrimden 1 adedini sildim ve yerine yeni br tane yazdım sıranın sonlarına filan mı zıpladım böylece nedir?

ben de 6000'lerdeydim, şu son güncellemeden sonra 59 binlere kadar geriledim. bana tamamen bir hata gibi geliyor. birkaç gün daha beklemek lazım.

deliberte, olamaz senin dediğin gibi birşey.

entrylerimi beğenmeseler, silerler veya başka bir yol izlerler.

şu anda bir iki arkadaşım var 11. nesil benim önümde.

ben sabırtaşıyken altıbinlerden otuzbinlere nasıl uçtum aklım mantığım almıyor.

tamamen haksızlık. 1,5 sene oldu neredeyse. tam 1,5 sene.

2-3 bin anlarız da 30 bin birden.zaten bi 7 ay.

zaten bir 6-7 ay yedibinlerde sıkışıp kalmıştık.

olacak şey değil.

yahu çok çok büyük bi ihtimalle bug'tır tamam. adam 11. nesil olup senin önüne geçemez zaten. herkeste var herhalde öyle bi gariplik görünüşe göre.

hepimiz ölücez :((

ya bug var
ya büyük bir şaka yapılıyor.
açıklama yapılır yakında.

tam 20.000 => 47.504
bence direk yazar alımı yok 2-3 sene daha diye söyleyin daha iyi :)

bakın böyle bi açıklama geldi.
(bkz: #17100480)

@hvolkanu, var böyle birşey, ayrıca çaylaklık entry lerini hiçbir moderatör silmez, adı üzerinde çaylaklık, öğrendin mi diye kontrol ederler, hata varsa en geriye gidersin.
çaylakken sözlükte okumuştum ve dönüp dönüp entry editliyordum ama şimdi bulamadım o yeri. zaten rakamlardaki değişikliğin sebebi yazıldığı üzre buymuş:

caylaklik onay siralamasi sozluge kullanici kaydolma sirasi yerine, 10 entry'yi tamamlama sirasina cevrilmistir. siranizda ciddi degisiklik goruyorsaniz sebebi kaydolmanizla 10 entry'yi tamamlamaniz arasinda ciddi zaman farki (aylar yillar) olmasidir. 3 yil once aldigi kullanici kenarda bos dururken birden dun girdigi 10 entry'yle sirada en one gecmenin adaletsiz oldugunu dusundugumuzden boyle bir degisiklige gittik. ayrica sira numarasi ve yillarca yazarlik onayi beklemek gibi sacmaliklara dair iyilestirmeler uzerinde de calisiyoruz. guzel haberler var. kismet var. adam var sakalli. mektup geliyor. arabayla bir sey yapacaksin.

çaylak onay sırası ve sgg'nin çaylak açılımı.!!
saçmalığın bu kadarı.

ben 2 sene önce üye oldum.

10 entry girmedim baya bir. okur olarak baya uzun bir süre saatlerce sözlükte kaldım ve oylama yaptım. şu kadarından eminim en az 100 bin giri oylamışımdır.( abartı olabilir)

e neymiş 10 entry giren ilk sırayta alınmış.

e adama sorarlar o zaman o entry i giren formata uygun mu girmiş. nerden biliyorsun adamın 10 giriyi doldurmak için sıra kapmak için saçma sapan karalamadığını?

bu sırayı yaparken kim ne zaman üye olmuş, ne kadar zaman online kalmış ve nekadar sözlükte oy kullanmış.

yapacaksanız okur olarak üye olanlara da kıymet verin..

en değerlileriniz sizin okurlarınızdır

nelly furtado-broken strings

Michel Fugain - Une Belle Historie
biliyosundur ama yinede dinle dağıl..

Slowdive - Dagger
Placebo - Pierrot The Clown
Radiohead - Street Spirit

gary jules
"mad world" toplumsal hüzün
haggard
"herr mannelig" beni hüzünlendirenler

the beatles- eleanor rigby
pink floyd-high hopes
coldplay-trouble
anthony and the johnsons-hope there's someone

(bkz: when your mind's made up)

norah jones'dan dinleyiniz.

www.youtube.com

Pink Martini-La Soledad. Yalnızlık senfonisi derler. fizy.com
Haris Alexiou - Ola Se Thimizoun. Müzik tanıdık gelecektir. fizy.com
Cat Stevens - Lady D'arbanville. fizy.com
Noir Désir - Le Vent Nous Portera. www.youtube.com

*Tanita Tikaram - Twist in My Sobriety*. Pff. www.youtube.com

Yeter. Daha yazardım ama, bunları dinleyince canım sıkıldı gece gece.

roy orbison-crying

ekonomik nedenlere bagli bence, at yetistirmek icin gereken alan, attan daha az yesil alana ihtiyaci olan baska suru hayvanlari (inek, koyun..) veya tarim amacli kullanilabilir. ayrica is amacli kullanilan hayvanlar limitli ise "bunlari yemeyelim kullanalim" denmis de olabilir. bolge kulturu/dini derseniz de onlar bile zamanin ekonomik ve saglik nedenlerine bagli olacaktir sanirim, ortadogu'da fazla yesil alan yok, eh bunu domuza verecegim proteini saglamak ya da at beslemek icin degil, birim yesillik miktarina daha cok protein veren, daha cabuk cogalan hayvanlara kullanmak daha mantikli olur. ve antibiyotigin olmadigi donemde sicak iklimde terleyemeyen, bu nedenle bakteri yuvasi olan camurda takilmasi gereken/susuzluktan kirima ugramasi/etinin saklanmasi zor olan hayvanlardansa bakimi nispeten kolay olan diger hayvanlari yetistirmeyi tercih ederdim.

bir de tek tirnaklilar cok bolmeli mide yapisina sahip degiller (gevis getirmiyorlar) bu da besiden alinan verim konusunda sorun yaratiyor olmali.

yoksa bol cayir cimen bulunan yerlere bakalim, mesela orta asya'dan buraya, orta/dogu/kuzey avrupa'da falan, ilgili kulturlerde gayet guzel etinden sutunden yararlaniliyor, asya turk yemek kulturunde at kani olayi var.. at eti de nispeten sert (esegi bilmiyorum), yani tercih edilmeyebilir..

ek: domuz tek toynakli degil ama iste yine bu bolgede at/esek aksine cok ekonomik olsa bile bazi etlerin neden yenilmeyecegini gostermek icin kattim.. devekusu ya da hindi de yemiyoruz mesela, son on senede denendi ve tutmadi, onlar da cok ekonomik.

@jugador at ve eşek yemediğimi düşünmüyorum, yemiş olma ihtimalim vardır elbet.
Benim asıl merak ettiğim, hadi etin tadı kötü olabilir, sert olabilir r-tercih edilmeyebilir, neden zabıta bu tür yerleri basıyo mesela eşekleri filan toplayıp gidiyolar, eşek ve at eti kesimine/tüketimine karşı bir yasa mı vardır??:D öfff kafama takıldı gece gece.

yanlis hatirlamiyorsam gida kodeksine gore at/domuz eti falan "kasaplik et" ten sayilmiyordu. (ve bu degisti diye hatirliyorum, hatta olay olmustu?) onceki hali ile, av hayvanlari gibi, sunumlarini bazi lisansli butik isletmelerle ozel yetistirim/tuketime sinirliyordu saniyorum.

at/esek kesip bunu bufelerde falan yedirenler genellikle "bu at/esek etidir" demiyor, onayli/sertifikali ve temiz/saglikli kosullarda yetistirmiyor ve kestirmiyor, bu nedenle veteriner onayli, standartlari belirlenmis ve saglik sorununa sebep olmayacak etleri piyasaya sunmuyor, genel sagligi bozma ihtimali cikariyorlar, kodekse uymuyorlar diye basiliyor olmalilar. mesela at eti kesen yer bunu kiyma yapiyor, diger kiymalara katip maliyetini ucuzlatabiliyor, fakat yukarida anlattigim gibi bu kacak katilan et herhangi bir denetimden gecmiyor.

mesela biraz baktim simdi, meger kodekste kasaplik et kavrami baya onemliymis. kiymanin icerebilecegi yag oranina ve hangi hayvanlardan olabilecegine kadar belirlenmis durumda, bunlarin aksine davranmak suc. domuz, tavsan, at ve deve etleri kendi baslarina satilabiliyor, ama baska kiymalara katilmasi her durumda suc, herhangi bir et karisimina sakatat katmak da suc.... diye gidiyor.

bir veteriner arkadaşa sormuştuk zamanında neden domuz eti yemiyoruz diye. o da hayvanın sindirim yapısına bağlamıştı. inek, dana, koyun vs iki yapılı bir sindirim sistemine sahip olduğu için yediği şeylerin kanına ve etine dolayısıya insanoğluna geçmesi daha zor demişti. teknik bilgiye sahip olan arkadaşlar daha iyi bir açıklama getirebilir konuya.
ayrıca pislik (bok yani) yiyen hayvanın da eti yenmez demişti. tavuklar akşama kadar bokun içinde deşelenirler onu niye yiyoruz ozman dediğmde gene mide/sindirim yapısına bağlamıştı.
faydası olur belki.

geçen natgeo da izledim. fransa da at eti bolca tüketiliyormuş. bunun tabu olarak sayılmasını ise atlara duygusal bağımız olmasına bağladı programda. aynı şekilde köpek yenmesini de.

atla ve köpekle ilgili her kültürde binlerce iz var. sabah beslediğimiz bobinin akşam bizi beslememesiyle aynı sebepten at yemeyişimiz.

at eti yedim çok şahane süper bir tadı ve kıvamı var. devlet için bilemeyeceğim de müslümanlıkta yenmesi haram değil. ama hoş birşey de değil. sebebi de atın bir yemekten çok bir araç olarak görülmesi. yani günümüzde araba yemek gibi birşeymiş o zaman at yemek.

Don't Feed The Geek diyorum :-)

bence en iyi yöntem değişik hobiler kazandırmak.boş zamanlarında yapabileceği ve bütçeye göre.Spor olabilir, müzik aleti olabilir, dans....
bilgisayar bağımlılığı yaşla alakalı değil bence boş zamanlarında insanın yapabileceği başka seçenekler olması lazım

bu bahettiğin yöntemin adı premack ilkesidir. önce iş, sonra oyun anlamına gelir. işe yarar bir yöntemdir.

hatta çocuğun ayağına bir "adımsayar" takıp ne kadar çok gezerse bilgisayarı açmak için o kadar zaman kredisi kazanan bi aletten bahsedildiğini okumuştum. ama nerde haturlayamadım. örnek olarak kullanmak gerekecekse, hıncal uluçun yazılarından birinde olabilir.

@gns sağol önerilerin için, aktivite olayı da çözümlerim arasında yer alıyor ama benim asıl ihtiyacım olan bir uzman yorumu ki önerim kabul edilebilir mi uygulanabilir mi filan bi değerlendirme yapabileyim sonuç bölümünde. Yaş olayı da konuyu daraltmak için yoksa yaşla alakası yok tabi.

bence de sadece yaşa bağlamamak gerekir bunu. Eşek kadar herifler var hala pes oynayan. Bence bunun en önemli nedenlerinden biri sosyal yaşama uzak kalmaktır. Boş vakitte kitap okuma alışkanlığı veya ne bileyim arkadaşlarıyla gezip tozma alışkanlığı olmayanlar yapacak birşey bulamazlar. Ya televizyon ya da bilgisayar oyunu. Kendimden biliyorum.

Bir de 2 saat ders= 1 saat bilgisayar oyunu olayına pek katılmıyorum açıkçası. Tamam çocuğu kandırıyorsun çaktırmadan ders çalıştırıyorsun ama çocuğun hayatını bilgisayara endekslemiş oluyorsun. Çocuk her ne yapıyorsa bilgisayar için yapacaktır. O yüzden dersler bir amaç değil, bilgisayara ulaşmada bir araç olacaktır çocuk için. Bu tehlikeli olabilir, ayrıca bunu uygulamak isteseniz bile maksimum 13-14 yaşındaki çocuğa uygulayabilirsiniz. 18'ine gelmiş çocuğa "ders çalışırsan oyun oynayabilirsin" demek bir yana "ders çalış demek bile" gereksizdir.

Eğer birşey yapılacaksa bu çocuğu oyundan uzaklaştırılarak veya ona ulaşması için şartlar koyarak yapılmamalıdır. Çocuğu oyun dışında başka alanlara(spor, kitap okuma, tiyatro, arkadaşlık, birlikte dışarda zaman geçirme) çekmek gerekir. Bu şekilde çocuk oyun oynamak dışında başka şeylere yönelecektir.

Oyun oynamasına karşı çıkmak, hatta buna karşı çıkmak için derslerini öne sürmek yapılacak en kötü şeydir. Eğer çocuk oyun oynuyorsa bence baba ona eşlik etmelidir.(anneler pek beceremez ondan baba dedim)

Bence hatalı. Ergenin iradesi ile kararlar alıp uygulamasını engeller.İleride de ödülle ve ya ceza ile yönetilen bir birey olur. Bence iradi olarak bunu üstesinden gelinmesi çocuğun başka şeylere karşı bağımlılığını da azaltır.
İrade terbiyesi diyorum son söz olarak :)

Edit: ben kimim lan. Konu mesleki olarak hiç alakam yok tam okumadan yazmıştım.Kusura bakmayı. ama ne bileyim irade ile kafayı bozdum galiba

ayağına alet tak 2 sat ders 1 saat pc, nazi kampı gibi bence tamam bilgisayardan korursun ama asosyal bi çocuğun olur

aileler çocuklarını sorumluluklarına karşı duyarlı hale getirmezse, istedikleri kadar ders karşılığı oyun ödülü kazansın, bu çocuğun aleyhine olur. nice insan biliyorum zorla ders çalıştırılıp üniversiteyi kazanan ama eve veya yurda çıkınca okuluna gitmeyip online oyun oynayan. çünkü sorumluluk farkındalıkları yok.

sorumluluklarının farkında olan insan her şeyi dozunda bırakmasını bilir.

davranışçı vb kuramları dikkate alırsak pek tabiki bu yöntemin işe yarayacağını söyleyebiliriz. lakin ortada sistemli bir durum olduğu için (istenilen 2 birimlik iş için 1 birim ödül vermek) belli bir süre sonra deneğin (ergen bireyin)sisteme refleksif tepkiler vermesi ile başa çıkmak gerekir. aslına bakarsanız ana sorun verilen tepkiler değil istediğimiz etkininn denek üzerinde ne kadar verimli olduğunun tam tesbit edilememesidir.
basitçe şöyle diyebiliriz; eğer denekten istediğimz iş tam verimle yerine getiriliyorsa bu durumda varolan sistem devam ettirilmeli aksi durumda yeni bir düzenek kurulmalıdır. oysa ki ders çalışmak gibi oldukça esnek bir konuda bunu yapmanın tek yolu deneğe ek külfet getirecek (en az yarım saatlik sınavlar)ile mümkündür. bu da denek açısından istenmeyen bir durumdur. sorunu alt edebilmenin en etkili yolu ödül sisteminin rastgele (random) gerçekleştirilmesidir.

bahsettiğin ödül sistemi daha çok erkeklerde işe yarar bence:

www.sciencedaily.com