Giriş
(19)

Romantik film tavsiyesi

loralynn
Böyle romantizm dolu olan, "Ah ulan bi aşık olsam." dedirten film tavsiyesi istiyorum arkadaşlar.
Böyle romantizm dolu olan, "Ah ulan bi aşık olsam." dedirten film tavsiyesi istiyorum arkadaşlar.
0
loralynn
(13.05.09)
notebook

in the mood for love ve hemen akabinde 2046
bin jip

(ilk aklıma gelen bunlar)
0
fotograf cekemeyen japon turist
(13.05.09)
before sunrise,before sunset derim ben!
0
denisse
(13.05.09)
50 first dates (bu bir otomatik cevaptır)
0
deckard
(13.05.09)
romantik komedilerin amacı budur zaten. duyuruda çok soruldu bi aratın bence.
0
kanuniye
(13.05.09)
"eternal sunshine of spotless mind" diyorum ki , izle de aklını başından alsın. Kate Winslet'ı aklından uzun bir süre çıkaramamana sebeb olacaktır.
0
lngrad
(13.05.09)
0
rectoa
(13.05.09)
fspades
(13.05.09)
denisse +1. yani kesinlikle

before sunrise
before sunset.

ayrıca
lost in translation
im juli(temmuzda)
true romance
the hottest state
great expectations
paris je t'aime
the painted veil
across the universe
italian for beginners


şiddetle önerilir. hiçbiri romantik komedi değildir, sadece konusu aşk, sevmek, sevişmek olan filmlerdir. zaten bu satırların yazarı romantik komedilerden hazzetmemektir.
0
beccaria
(13.05.09)
(bkz: love actually)
0
la traviata
(13.05.09)
Before sunset ile before sunrise'ı birden fazla izlemişimdir zaten ben de :) Romantik-komediden ziyade romantik film soruyorum.
0
🌸loralynn
(13.05.09)
a moment to remember diyeyim, yer yerınden oynasın.
0
bryan fury
(13.05.09)
"Elizabethtown" ben Kirsten Dunst'ı görünce aynen öyle dedim:)
0
ikinoktayedi
(13.05.09)
the notebook, eternal sunshine of the spotless mind ve jeux d'enfants katiyen es geçilmemeli. love actually ve it's all about love izlenmeli. ben alternatif olarak bir de garden state öneriyorum.
0
blackdog
(13.05.09)
when harry met sally, biraz boyle uzuncana
garden state, akabinde soundtracki download edip let gooo diye dansedersiniz
bir de sense and sensibility geldi aklıma.bunun ekürisi olarak da pride and prejustice.bu ikisi romantizm barındırmakla birlikte bir asik olsam etkisi yaratmayabilir.
0
berrak sudaki kırmızı balık
(13.05.09)
ayiadam
(13.05.09)
erkeklerin çok büyük bir oranın sevdiği film (bkz: Eternal Sunshine of the Spotless Mind)
0
torsque
(13.05.09)
sweet november

lan noluyo falan derken, iş biter.
0
hikaye mesture
(14.05.09)
84 Charing Cross Road.
www.imdb.com
0
c non
(14.05.09)
im juli
0
all girls dream
(14.05.09)
(11)

Anti deprasan ilaçlar gerçekten tedavi eder mi?

buziness
Aslında tam olarak sormak istediğim şu; paxil, citol(özellikle citol hakkında bilgi veren olursa süper olur) ve lustral gibi aynı etken maddeye sahip antideprasan ilaçlar bu depresifliği tamamiyle ortadan kaldırır mı? yoksa mevcut durumun kötüye gitmesini engelleyip tabiri caizse sizi o durumda paus
Aslında tam olarak sormak istediğim şu; paxil, citol(özellikle citol hakkında bilgi veren olursa süper olur) ve lustral gibi aynı etken maddeye sahip antideprasan ilaçlar bu depresifliği tamamiyle ortadan kaldırır mı? yoksa mevcut durumun kötüye gitmesini engelleyip tabiri caizse sizi o durumda pause mi eder?
0
buziness
(21.02.09)
kalırır kaldırıyor.
tıp diye bir ilim var. (kızarak demiyorum) bu ilaçlar ilim irfan dahilinde üretiliyor.
yalnız bu antidepresan ilacı aldım rahatladım diye bir olay olmaz. doktor tavsiyesine göre en az 6 ay kullanılır o ilaçlar.
ilaçlar, tapkileri davranışları dengeler, bünye/beyin bu zaman içinde bu duruma alışır. daha normal tepkilere alıştırır insanı.

1 ay kullanıp bırakırsan dediğin pause durumu olur evet.

house md izlemekle sınırlı tıp bilgim ama yakın çevremdeki 5-6 kişiyi referans alıp cevapladım.
0
dorian greyfurt
(21.02.09)
paxil ve lustral kullandım uzun süre. pek bir şey bekleme. eeeeeh.
0
mortifera
(21.02.09)
elbette faydası oluyor doktor tavsiyesi ile alındığında fakat şunu söyliyebilirim bahsettiğiniz ilaçlardan birini kullandım.o ilacın iyi geleceğini düşünerek kullandığım için rahattım işe yarıyor gibime geliyordu.bir zararını görmedim.ama kullanmasaydımda olurdu sonradan anladım.
0
halef
(21.02.09)
bir yakınım uzunca bir süredir citol kullanıyor. öncesinde de paxil kullanmıştı hatta. düzenli sayılabilecek bir şekilde terapiye gittiği doktor önermişti, sonradan dozu gittikçe düştü hatta. buradan ilaçlar hakkında "şu iyidir, bu kötüdür" geyiği yapamayız, etken maddesi birebir aynı olan ilaçlarda bile yan etkiler görülebiliyor çünkü. gördüğüm kadarıyla uygun bir ilaç uzun vadeli kullanımda insanı rahatlatıyor, uçlara gitmesini önlüyor.

psikolojik tedaviyi soğuk algınlığı tedavisi gibi görmek gibi bir yanlış durum da var. tansiyon ya da şeker hastalığı gibi, sürekli kontrol altında tutmak(doktor takibi/terapi) ve eğer ilaç kullanımına karar verilmişse düzenli ilaç kullanımı gerekiyor.

gereksiz bir bilgi olarak: ben herhalde bir doktorla konuşsam, şu anki ruh halimle bana xanax falan dayar ne bileyim. ben deli kalayım, çevremdeki geri kalan insanlar ilaç alsın normalleşsin bana ne demekteyim :)
0
tarantinoesque
(21.02.09)
kullanan yakın bir arkadaşım oldu. dışardan bakınca 1 hafta içinde ciddi bir iyileşme gördüm. iç dünyasını bilemem tabi.
0
surtunme kuvveti
(21.02.09)
doktor kontrolünde. de de dee... diyesim geliyor.

bi kere gidip ilaç yazdırıp kullanmak değil. ayda ya da 2 ayda bir gidip "bu iyi geldi bu bi boka yaramadı" dersen doktor dozu artırır, azaltır ek ilaç verir falan filan.
bissürü ayrıntısı var bunun ama doktor var işte ona danış.
0
dorian greyfurt
(21.02.09)
ben de lustral'e başladım dün ama tık yok. herhalde zamana yaymak falan lazım.
0
passion rules the game
(21.02.09)
Brozak : ))
www.youtube.com
0
onur
(21.02.09)
ilacın doğru ilaç olduğu varsayımıyla cevap veriyorum; öncelikle işe yararlık mevzuunda objektif bir gözlem yapabileceğinizi sanmayın, zira bu ne beklediğinizle de bir hayli alakalıdır.
depresyon için konuşmak gerekirse; ilaç size işlerinizi toparlamak için vakit kazandırır gibi düşünebilirsiniz. bu süre içinde çevrenizi size mutluluk verecek (çok dandik bir laf gibi geliyor biliyorum) şekilde donatmanız beklenir ki, ilacı bıraktığınızda size mutluluğu bu çevre sağlasın.
şimdi çevreden kastım aslında hayatınızın tüm faktörleri, ki buna kendiniz de dahilsiniz. çok basit örnekler verecek olursak, söz gelimi çok uzun süredir bir enstrüman çalmak istiyorsunuz ama depresif ruh hali sizi bu konuda aksiyon almaktan alıkoyuyor. ilaç kullanırken bunu yapabilir, ilacı tekrettiğinizde ise enstrüman çalmanın mutluluğunu alıyor olabilirsiniz.
özünde depresif ruh halini yaratan fark etmesi güç olsa da insanın ta kendisidir, ve bunun ortadan kalkmasında da tek sorumluluk ona aittir; ekstrem nörolojik vakalar müstesna. ama bunu kırmak için, değişiklik yapmak için insanın saplanıp kaldığı düşüncelerden kurtulması ve biraz da ego gücüne sahip olması gereklidir. ilaç ve/veya terapi bunun için bir başlangıç oluşturur.
bir nevi aküsü bitmiş araba gibi düşünebilirsiniz. bir itiş gücüne ihtiyacınız olacak, daha sonra da o aküyü boşaltıyor olmanız kaçınılmaz olduğundan doldurmakla da ilgileniyor olacaksınız.

özetle ilacın depresyonu kalıcı olarak ortadan kaldırması beklenmez, ki zaten %80lerde relapse oranı olan bir hastalıktır depresyon, pause etmesi veya etmemesi de alan kişinin ilaca ne oranda bel bağladığı, ne oranda kendi çabasını sarfettiğine bağlıdır.

son bir not, ilacı ağrı kesici gibi düşünmemek gerek. bugün aldım birazdan toparlarım değildir mekanizma, ilacına göre en az 2 hafta düzenli kullanıyor olmaktır beklenen etkiyi yaratacak, hatta bu 2 haftalık süreçte tam tersi etkiler göstermesi bile mümkündür.
0
lhun
(21.02.09)
bu ilaçların kesinlikle bir etkisi olyor.Ancak bir süre kullanmanız gerekıyor hemen oyle bır ıkı gunde bırsey beklemeyın.En azından bıray kadar bekleyın.Bır ıkıncısı kendınızı de yoklamaktan vazgecın bu ıse yaradı mı yaramadı mı dıye.Nasıl olsa bellı olucak ,tetıkte olmanın hıcbır faydası yok.Bır ıkıncısı sorununuzla bas edemıyorsanız kesınlıkle bır doktora gorunup ılac almalısınız ,antıdepresanlar gereksız dıyenlere kulak asmayın.Yanı dıyecegım odur kı burda yazılanlara da kulak asmayın bu cıddı bır durumdur.En ıyısı doktorunuza sorun ve de ona guvenın.
0
denisse
(21.02.09)
ilacı kullandım kullanmadım gibi "kişisel" bir yanıt veremicem ama şunu bilmek lazım:
bir ilacın gelişimi 10 yılı bulabiliyor. bu on yıllık (ortalama) sürede diğer birçok araştırmanın yanı sıra çoğu ilaçta plasebo kontrollü faz 1, 2 ve 3 (daha da uzar bu) klinik dışı ve klinik çalışmalar yapılıyor. önce kobaylarda sonra insanlarda deneniyor. klinik çalışmalarda insanlarda denenirken aynı özelliklere sahip iki grup alınıyor. bunlar mesela yerelleştirmemiz gerekirse depresyon (en genel tabiriyle) yaşayan hastalar. semptomları-hastalığın süresi, atak sıklığı vs vs gibi konularda hemen hemen aynı özelliklere sahip iki grup oluyor. bir gruba plasebo diğerine de ruhsat almaya çabaladıkları ilacı veriyorlar (klinik çalışmaya gelmeden önce hayvanlarda zaten preklinik etkinliği kanıtlanmış oluyor...). ve etkisini değerlendiriyorlar. plasebo alanlardaki düzelme ile bu ilacı alanlardaki düzelme karşılaştırılır ve analiz edilir. yani özellikle psikoloji ilaçlarında olduğu gibi ilacın etkisi olmasa bile getirdiği görece bir rahatlamanın bilim adamları da farkında ve bunun elimine etmek için plasebo kontrolünü kullanıyorlar. ilacın plasebo kullananlara kıyasla etkinliği yüksek olduğunda zaten bu ilaç ruhsat alabiliyor...

bahsi geçen ilaçlar da bu şekilde klinik ve klinik dışı gelişim progamlarından sonra ancak ruhsat alıp piyasaya sürülüyor. yani "yok abi bunların etkisi..." demek külliyen bilim dışı bir söylem olur. fakat (bu fakat önemli bak!) ilacın %100 etkin olması, her kullananda etkin olması, her hastada tam iyileşme sağlaması, her derde çare olması gerekmez. olamaz da zaten. bazıları tamamen iyileşme sağlar, bazıları semptomları azaltır öyle devam edersin hayatına, bazıları da hiç etki göstermez. ama bu ilacın etkin olmadığı anlamına gelmez. piyasaya sürülüp kullanılması için de engel teşkil etmez. düşük etkinliğe sahip ilaçlar bile (mesela kanser ilaçları) ruhsatlandırılabilir. hastanın hayatını 3 ay uzattığı için ruhsat başvurusuna gönderilen ilaçlar biliyorum!

demem o ki öncelikle (hele de psikolojik bozukluk tedavisinde) doktorunuza ve ilacınıza güvenin. güvenmiyorsanız önce(!!!) doktorunuzla konuşun. siz tedaviye yanıt vermemiş olabilirsiniz. başka tedavi kullanılır, dozu düşürülür veya artırılır, söz konusu ilaçların etkinliğini gösterme süresi uzundur, tedaviye uyunç diye bir şey var, önce ona dikkat etmek gerekir. doktorun söylediği gibi ve söylediği sürede kullanmamak zaten ilacın etkisiz kalmasının en yüksek nedenidir. kullansanız bile etkili olmayabilir ama seçenekler bitmiş değil! ayrıca lütfen o ilacın içindeki prospektüsü bir zahmet okuyun!!! içinde neler yazdığına bir bakın (tıbbi terimler var elbette, onları sorun buraya, sözlükteki entrilere bakın...vs olmadı bana mesajla sorabilirsin, yardımcı olurum). tek başına ilaç tedavisi de yeterli olmayabiliyor. başka yöntemler de mevcut, doktorunuz bu konuda hepimizden daha çok bilgilidir ona danışın. ama spor yapmanın ne kadar etkin olduğunu kendi bozukluğumdan biliyorum ve okuyorum. geçmiş olsun.
0
cinematography
(21.02.09)
(4)

Asi ruhumu dizginlemek istiyorum

abtash
Merhabalar duyuru ailesi, başka bir problemle tekrar karşınızdayım.Şöyle bir şey var bende, yapmam gereken işleri (zamanında) yapmak gelmiyor içimden.Daha açayım, lisede iken fizik sınavı olurdu, önceki gün matematik çalışırdım, o gün fizik çalışmak işkence gibi gelirdi. başka dersler için de aynı ş
Merhabalar duyuru ailesi, başka bir problemle tekrar karşınızdayım.

Şöyle bir şey var bende, yapmam gereken işleri (zamanında) yapmak gelmiyor içimden.

Daha açayım, lisede iken fizik sınavı olurdu, önceki gün matematik çalışırdım, o gün fizik çalışmak işkence gibi gelirdi. başka dersler için de aynı şey tabi. üniversite'de de hala aynı sorun var son döneme geldik şurada hala adam akıllı çalışamıyorum zamanında.

Şimdi okul bitiyor o neysede iş yapma konusunda da aynı şeyler var. Günün önemli bir bölümü bilgisayar-internet başındayım(iş icabı). Kendi kendime çalışıyorum bişiler yapıyorum. Bütün bir gün zevk için site yapmakla uğraşabiliyorum bazen. Ancak iş para ile yapmaya gelince bir üşengeçlik başlıyor. İşle uğraşmak yerine giriyorum duyuruya sözlüğe onlarla vakit geçiriyorum.

Başkalarına karşı sorumluluk dahilinde yaptığım işler çok bayıyor beni(ss yapıyorum resmen). Aynı işleri kendim zevk için yaptığımda ise sorun olmuyor.

Önerilerinizi bekliyorum.
0
abtash
(14.02.09)
Kronik tembelliğe yakalanmışsınız :P

Şaka şaka. Genelde herkes sorumluluklarını bayıla bayıla yapmıyor. Bence sorumluluk dailine giren işleri yaparken bunun gerekliliğini de getireceklerini de düşünün derim.
0
trista
(14.02.09)
Bunun adina erteleme davranisi deniyor. Genelde tembellikten kaynaklandigi dusunulur ama aslinda mukemmelliyetci tiplerde falan daha cok rastlanilir, kisi yaptigi isi tam ve super yapmak istediginden ve bunun ne kadar cok emek ve zaman alacagini bildiginden dolayi erteler de erteler.o yuzden de okul-is hayatinda daha cok ortaya cikar ama ayni isi hobi olarak yapinca ertelemez kisi. Kurslar falan var bunu yenmek icin (en azindan burada Hollanda'da var, eminim sizin yasadiginiz yerde de biseyler vardir, internetten bakmak lazim). Bu kurslardan super memnun kalan arkadaslarim da oldu, eeeh diyenler de. Denemeye deger bence.
0
abhinna
(14.02.09)
evet ,aynı sorun bende de var.İş hobi boyutunda olunca çok verimli istekli olurken para kazanmaya gelince inanılmaz üşengeç korkkak ve de çekingen oluyorum;aslında tembel de değilimdir.Hadi bakalım ,ben de bekliyorum cevapları
0
denisse
(14.02.09)
sen bu haldeyken o ilkokul ortaokul lise ve üniversiteyi halletmişin ya da da bişi demem ben sana.ha bide üstüne üstlük bu tembellikle para kazanmaya da başlamışsın helal sana:)
0
nhl
(14.02.09)
(2)

Kpds/ÜDS için kurs tavsiyesi(DIALOGUE nasıldır?)

nuisance
Merhabalar, yüksek lisans ve araştırma görevlisi olmak için yabancı dil sınavlarına gireceğim. almam gereken puan 65. ingilizce temelim var fakat bu tip sınavlarda dökülüyorum. bana kurs önerebilir misiniz? dialogue iyimidir? teşekkürler.
Merhabalar, yüksek lisans ve araştırma görevlisi olmak için yabancı dil sınavlarına gireceğim. almam gereken puan 65. ingilizce temelim var fakat bu tip sınavlarda dökülüyorum. bana kurs önerebilir misiniz?

dialogue iyimidir?


teşekkürler.
0
nuisance
(23.12.08)
diyalog nasıldır pek bilemiyorum ;ancak bir dönem istanbul kurs pıyasasının ıcınde bulunmus bırı olarak dıkkat edın derım.ogretmen arkadaslar bugun de kursu nasıl savarız basımızdan ,bugun ne sacma konu anlatsak dıyerekten gırerdı dersleere yanı kurs secımı onemlı.bu arada kpds ye gırmektense uds ye gırmenız daha mantıklı.kpdsyı epeyce bır zorlastırdılar.ozel derste bence ısınızı gorebılır.
0
denisse
(23.12.08)
temelim var diyorsunuz. o zaman cesur ozturk'un kitaplarini alin, mayis'a kadar konu calisin, test cozun, deneme cozun. okuma paragraflarina hazirlik icin ingilizce metinler okuyun (gazeteler, magazinlerle baslayabilirsiniz mesela). istanbulda olmadigim icin dialogue'u bilemiyorum tabi.
0
my last duchess
(24.12.08)
(7)

İnsanları Takmamak

rectoa
Merhaba Altta nuage nin sorusunu görünce bende bir soru uyandı. Ben de onun gibi eleştiri olsun, fikir olsun ya da ufak bir davranış olsun çok takan biriyim. Ancak son zamanlarda biraz gelişir gibi oldum bu konuda. Fazla sallamamaya başladım insanların görüşlerini. Tabii yapıcı olanları bir kenara a
Merhaba

Altta nuage nin sorusunu görünce bende bir soru uyandı. Ben de onun gibi eleştiri olsun, fikir olsun ya da ufak bir davranış olsun çok takan biriyim. Ancak son zamanlarda biraz gelişir gibi oldum bu konuda. Fazla sallamamaya başladım insanların görüşlerini. Tabii yapıcı olanları bir kenara ayırıyorum.

Diyeceğim o dur ki, bir ipe sapa gelmez düşünceyi, eleştiriyi, davranışı kafaya takmamanın yolları nelerdir? Yani düşünce sistemimiz nasıl olmalı ki "Konuşuyosun da tikimde bile değil" kıvamına gelebilelim. Yapan nasıl yapıyo?


Cevaplarınızı bekler, klavyelerinizden öperim.
0
rectoa
(19.12.08)
aslinda yine kisiden kisiye, kisilerin dusunce yapisina, ruh anatomisine ve hayatin sekillendirdigi karakteristik ozelliklere gore degisecek bir durum bu

bazi kisiler zamanla bu kivama gelir ki takmaman gereken bircok insanla muhattap olduktan sonra olur genelde, artik gina gelir ve insanlari kafaya takmaktan bikarsin, uzerinden bir yuk kalkar, oh be dersin, yeter, desdur, brrrrr

ama sen istedikten sonra su andan itibaren de oyle olabilirsin, bunu hizlandirma yontemi istiyorsan bu durumu gorsel birseyle bagdastirabilirsin, yani insanlari takmamak ile mutlu oldugun bir anin fotografini bagdastirabilirsin mesela, boyle bir durumla karsilastiginda aslinda o anda mutlu olman gerektigini beyin hucrelerine ve hatt genlerine islemis olursun

yardimci olmusumdur umarim, oh be ya ne yazmisim ben...
0
ermanen
(19.12.08)
merhaba rectoa;
öncelikle ben de insanların tavırlarına bazen çok fazla takan biriyim. esasında çok kişiyi bozmuş, çok kişiyi ağlatmışımdır. damarıma gerçekten bastılarsa otobüs şöferlerinden tut da kamu görevlilerine kadar. insanları kırmamak için kendimi kırarım çoğunlukla. ama baktım insanların yaptıklarını çok konuşmaya başlamışım, o zaman benim için tehlike çanları çalmaya başlamıştır. en son biri 10 diğeri 9 yıllık, beni duygusal olarak sömüren 2 arkadaşımla ilişkimi kestim. bunlar 2 günde bir görüştüğüm, hergün msn de vs. konuştuğum insanlar. kendime bu kadar herşeyi alttan aldığım için kızdım. bir olay olduğunda insanları eğer haketmeyecek insanlarsa kırmamak için alttan almamaya başladım. br insan benim zıt olduğum istemediğim birşey mi yaptı ? ben onun damarına daha çok bastım. ağzının payını verdim. bir olay karşısında memnuniyetsizsen susma. tepkini koy. sonra bunlar içinde birikiyor. niye öyle demedin ? yapmadın derken daha çok yıpranırsın. mimiklerinle belli et hiç yapamıyorsan tepkini. zaten iş hayatında biriyse kafana en son takacağın kişiler onlar olsun. kişi patron değilse, sana karşı ters konuşan, boş konuşan insana "seni dinlemek istemiyorum, burası işyeri. o yüzden sana karşı şimdi susuyorum. ama ben dışarıda böyle değilim. dışarıda olsa tepkim daha farklı olurdu dersin. ayrıca mutlaka bir hobi edin. bunları gerçekleştirmek için uğraş. kendini dünyadan insanlardan soyutlayacak, desarj olacağın, çok seveceğin, iş dışında yapabileceğin bir uğraş mutlaka vardır. onlarla uğraşmaya çalış. bir sporla ilgilen. uzakdoğu sporlarını öneririm. geleneksel sanatlarla ilgilenebilirsin misal.
0
philosophia
(19.12.08)
Şimdi aşırı duyarlı bir kişiysen şayet, tikine bile sakmamayı tamamen asla yapamazsın. ben mesela belli kişilerin eleştiri ve fikirlerine aşırı değer verdiğimden çok etkileniyordum eskiden. bunu yakın bulduklarıma anlattım, daha az kırıcı olacak şekilde yapmaya dikkat ediyor bazıları. dikka etmeyenleri benim hislerime değer vermeyenler olarak nitelendirip yakın iletişimi kesiyorum genelde. ama ne bileyim rastgele biri (ortak ders alan alakasız insan mesela) üff saçın çok kötü (evet saçımı sevmiyorum genelde itiraftır) falan gibi laf sokarsa (neden yapar bunu insanlar? ama nedeeeen? onlara ne püff) içimden çarpma yapmaya başlıyorum taa ki sinirim/sıkıntım/üzüntüm geçene kadar. sallamamış olmuyorum tabi ama sonuçta o anı kurtarıyorum tepkimi belli etmiyorum.

bir de cidden vurdumduymazlar var tabi. öküzün en önde gidenleri. onlar zaten genelde yıkıcı eleştiriler, laf çakmalarla falan gelenler. onları da etkilemek mümkün değil çok ağır konuşup belden aşağı vurmadan. o da olmuyor. ben yapamıyorum.

cevap olmadı di mi bu? puff..
0
sipsi
(19.12.08)
özgüvenle alakalı ama tam olarak da değil; muhtemelen eleştrilerin çok koyduğu kadar, takdirler de bulutların üstüne çıkartıyordur seni. buradaki mevzu çok "onay bağımlı" bir anlayış yürütmen. onun yerine dışsal onay ve tenkitlere karşı biraz duyarsızlaşırken, örn en kötü durum senaryolarını hayal edersin veya yaratırsın, bir yandan da içeride kendi realiteni yaratıp, düşüncelerinin önemi bağlamında da en önemli referansı kendinden alacağına ikna olmalısın.
bu çok yaygın bir problem, özellikle türkiye gibi mahalle baskısının, başkası ne derciliğin muazzam işlediği bir toplumda, annelerimiz babalarımız da öyle insanlarken, bizleri daha farklı yetiştiremiyorlar ne yazık, bizler de sürekli onay arayan, bağımlı insanlar oluyoruz.
mesele işte dışarıdan alacağın zarar veya faydayı realize etmen. örneğin şu ortamda çok fena aşağılansan, reddedilsen vs vs. en kötü ne olabilir, bunu düşünmen, buna karşı hislerini biraz sönümlendirmen, gerçekte o kadar da siklenecek birşey olmadığı farketmen ... gibi.
örnekleri vs. çok ama uzatmayayım, kendine diyeceğin şu "her insan kendinin annesi babasıdır, kimseden ne alacak faydam ne görecek zararım yok, kendi yağımda kavrulurum, diğer insanlarn görüşlerine de önem veriyorum, ve hayatımda benim için en önemli en saygı duyduğum insan kendimim"
işte bir döngüye girer bu sayede öz değerini de gözünde yükseltirsen siklememe gücüne erişirsin.
0
lhun
(19.12.08)
her insan takar aslında bu tür şeylere. kimisi dışarı yansıtmamasını bilir o kadar. hele ben mesela feci yansıtırım dışarı. hele bana kötü bir davranış yapılsın, gider yani o gün benim moral. empati kura kura bu hale geldik sanırım.

bu "ben de" tarzı bir girişten sonra cevaba geçelim. rectoa'cım bir kere kendi bildiğinden şaşmayacaksın. başkaları hep kendi bildiklerini sana okutmaya çalışır. sonradan çok sıkıntı çekmemek için kendi bildiğinden şaşma derim. hem bak gelişir gibi olmuşsun zaten bu konuda. eminim zamanla hiç iplememeye başlarsın kötü davranışları. en zayıf noktasıyla dakikalarca dalga geçildiği halde babacan bir tavırla gülen ve hemen dalga geçen kişiyle geyik muhabbetine başlayan insanlar tanıyorum. onlar gibi olmak apayrı bir mevzu olsa bile, başkalarının dediğinden çok kendi dediğini dinlersen başkalarını takmayacaksındır muhtemelen (cümleye gel). insan özgüvenini kolay kolay kuramıyor. bir o kadar da kolay yıkılıyor bu özgüven denen nane. iki saattir konuşuyorum ama boş konuşuyorum farkındayım.

en ayrıca, dostum seviliyorsun sen be :)
0
deckard
(19.12.08)
herkes uzun uzun yazmış kısa ve öz yazayım bende.Hiçbirşeyin sonrasını düşünme bence bu kadar.
ee nede olsa "sonun düşünen kahraman olmaz" dimi meamati..:D
0
clandestino88
(19.12.08)
En azından yalnız olmadıgını bil ,belki güç verir.Bazı insanlar bu takmama işini iyi beceriyorlar .Özellikle de en nefret ettiğim soz halıne geldi 'boşver ya ,takma'.Acıkcası bu takmama işi Allah tarafından verilen bir hediye diye dusunuyorum.Ben hayatım boyunca takmayan bir insan olamayacagımı kabullendiğimde daha bir rahatladım sanki.
0
denisse
(19.12.08)
(8)

Sevgilisinden yeni ayrılmış kız mevzusu

soth
Hai,Yüz yüze çok sık görüşemediğim bir kız arkadaşım var hoşlandığım. 1 - 2 hafta önce sevgilisinden ayrıldı ve kabul etmese de ayrılık sonrası çöküntüsüne yakın bir süreç yaşıyor (inkar, öfke, delilik vs. nin ilk aşamasındayız daha sfsd). Orta - iyi sayılabilecek bir muhabbetimiz de var, sevgilisi
Hai,


Yüz yüze çok sık görüşemediğim bir kız arkadaşım var hoşlandığım. 1 - 2 hafta önce sevgilisinden ayrıldı ve kabul etmese de ayrılık sonrası çöküntüsüne yakın bir süreç yaşıyor (inkar, öfke, delilik vs. nin ilk aşamasındayız daha sfsd). Orta - iyi sayılabilecek bir muhabbetimiz de var, sevgilisi de varken şakalaşırdık "sen sevgilinden ayrıl ben sana yazıcam" hesabı da; şu anda hangi hamleyi yapsam bilemiyorum.

Biraz daha beklesem mi, beklerken nasıl davransam ya da ilgilendiğimi falan mı göstersem bir şekil. Bir ara buluşacağım ama buluşmayı da bu sürece uygun bir zamana denk getirmek istiyorum; bu zaman ne zaman olabilir falan.

Teşekkürler, sayanora
0
soth
(17.12.08)
bence sen bir altı ay falan bekle.Daha cok yenı hersey.İlkonce bıten ılıskısının hesaplasmasını yapsın kafasında ,acı ceksın ve bıtırsın ondan sonra bırseyler ıcın caba sarfet.Sen de bu esnada ona cok yardım etmeye calısma ıyı bırseyler yapıym derken bazen ıtıcı bır konuma da dusebılırsın.Notr davranmaya calıs.
0
denisse
(17.12.08)
zor bir dönemi atlatmasina yardim edebilir,destek olabilirsin bu arada iliski o yönde ilerlerse tanrıya dua edersin
0
gdduman
(17.12.08)
bu konularda pek iyi değilim fakat bence öncelikle onun yanında olduğunuzu, ona destek olduğunuzu, kotü gününde de yanında olabileceğinizi gösterin. sonrası beni aşar :)
0
cumingsoon
(17.12.08)
allah sana akıl, kıza sabır versin. bu cevap yüzünden kendime de akıl ve fikir diliyorum
0
purplepurple
(17.12.08)
ya şimdi burdan atıp tutmak olmuyor bence, sonuçta kızın da arkadaşa yaklaşımını bilmiyoruz ki. siz kız arkadaşa "sen sevgilinden ayrıl ben sana yazıcam" dediğiniz zaman arkadaşın tepkisi nasıl oluyordu ? ehi ehi diye gülüyorsa gönlü olabilir ve bu ayrılık sürecinde kızı boğmadan yakın durursanız işler lehinize dönecektir bence. ama yine de kıza süre verin sonuçta sevgilisinden ayrılmış hemen başkasını sokmak istemez hayatına, ama bu bekleme sürecinde arayın ara ara bir iki defa da görüşün olumlu olur sizin ilişkiniz için.
0
wish i could fly
(17.12.08)
sana arkadaş gözüyle bakıyor olabilir.Temkinli ol derim ben.Kızlar çoğu zaman kolay elde edebileceği şeyleri değil zor olanı seçerler.Benden söylemesi.
0
karabasmayan
(17.12.08)
Sağlam bir temel istiyorsan bu kötü döneminde destek ol, zorlama, yazma, sadece iyi niyetini göster. Ama bu dönemde dikkat etmen gereken şu : eski sevgilisinden her fırsatta bahsetmesine izin verme, seni kanka beller. Zaten erkek adamın da midesini bulandırır öyle şeyler duymak.

Farklı şeyler peşindeysen sarhoş olun, gerisini cesaret halleder.
0
kimlanbu
(17.12.08)
kendimden örnek vereyim. kız arkadaşım, sevgilisinden ayrıldıktan sonra beni aramıştı dertleşmek için. ben de hoşlanıyordum zaten (ve aynı anlattığın gibi, hep şakalaşırdık falan). iki gün boyunca konuştuk falan. şimdi 7 aydır çıkıyoruz.
0
deckard
(17.12.08)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.