marakeşe gidin 50 eur falan gidiş dönüş

barselona'da kaç gün kalacaksınız bilemiyorum ancak ispanya muhteşem bir ülke, oraya kadar gitmişten başka bir ülkeye gitmek yerine bir araba kiralayıp bask, katalan bölgelerine hatta asturias'a gidin derim ben. ya da ilginizi çeken diğer bölgelere...

Vueling'den ucuz ucak bileti bulabilirsiniz. Ancak Ispanya icinde gezmek daha mantikli geliyor bana da. Trenlere falan bakin bence.

ibiza
valencia

teşekkürler yanıtlarınız için, İspanya'da 1 hafta kalacağız. Tamamı Barcelona'da. İbiza aklımdaydı ama bekarken gidilirdi sanki oraya :) Valencia plase olarak duruyordu. trenlere bakacağım

farklı kaydette pdf olsa kaydedicem zaten akıllım.

convertonlinefree.com

bu siteye giiriyorsun. Dosya seç kısmından CV'ni ekleyip convert'e tıklıyorsun ve PDF oluyor. Kendilğinden, bilgisayarına inecektir PDF dosya.

kaydederken uzantılarda pdf'i seçeceksin. farklı kaydette pdf seçeneğini göremiyorsan.

Print alır gibi al, PDF seç (varsa)

ed radtke'den (bkz: dreamcatcher) çok çok depresif bir yol hikayesi

geçen gün böyle bir soru sorulmuş ve feci depresif filmler yazılmıştı cevap olarak.

(bkz: goya's ghosts)

kesin izlemişsinizdir ama (bkz: barda)

seven poundsu izlemeni tavsiye ederim. tabi şu an kordan dvdripleri var piyasada. orjinali kadar kaliteli görüntüsü bulabilirsen kaçırma izle. amerikan yapımı ama :)

requiem for a dream

öldürür..

(bkz: Irréversible )

Off çok mu ağır oldu yahu? :S

(bkz: le feu follet)

(bkz: The Diving Bell and The Butterfly )

funny games

(bkz: stay)

anayurt oteli

olur

www.ibun.edu.tr

sürekli shuttle var diye biliyorum.
10'a kadar falan vardır heralde.

santraliatanbul'a gidenler dolapdere'den de gecer.

jenifer'daki ve pelts'teki kurguya, müzik seçimlerine bakarsak argento manyaktır yargısına varabiliriz. evet argento!

the shining (cinnet)
bknz www.imdb.com
iyi seyirler

kesinlikle shining
tamböyle cevap vericekken baktımbenden önce yazmışlar
o yüzden pekiştirme amaçlı diyorum ki
shining.

spoiler: jack nicholsn un gözleri ve koridorun duvar kağıtları hala aklımda

Ben "Blair Witch Project"'te sağlam gerildiğimi hatırlıyorum.

"çılgınlığın ötesinde" süperdir!

Ben önce Alexandre Aja'ya selam gönderip "Haute Tension" diyorum (Son derece rahatsız edici ve bol kanlı bir film). Yine Aja'nın "The Hills Have Eyes"ı da çok hoşuma gitmişti.
Rec: Uzun zamandır izlediğim en gerici filmdi. Özellikle işitsel efektler olağanüstüdür.
Ils: Ev içinde geçen sahnelerinde iyi gerilmiştim ama, filmin ikinci yarısı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Denemeye değer.
The Others: Şahane, olağanüstü ve gerçekten anlatılmaz. Ben derim ki; mutlaka ama, mutlaka izleyin.
Panic Room: Kamera kullanımı maksimum düzeydedir. Bu filmden daha iyi bir kamera kullanımının olduğu gerilim filmi bulamazsınız. Gerilirsiniz de...

Şimdilik aklıma gelenler bunlar.

pek korku filmi sevmeyen ve izlemeyen biri olarak bu konuda size bir alternatif sunamayacağım ancak yine buradaki ve sözlükteki yorumlardan etkilenip, sınırlarımı zorlayıp Rec filmini aldım, benim gibi korku filmleriyle pek arası olmayan bir arkadaşımı da "harika bir korku filmi aldım, kesin çok korkucaz, mutlaka gel!" diyip bir gazla evime çağırdım ve sonuç; zaten çok da uzun sürmeyen filmin sonunda yerlerdeydik. Yapmış olduğum bu harika seçim için de tebrik aldım:) Özellikle bir süpürge ile kovalama sahnesi mi ne vardı, orada kelimenin tam anlamıyla koptuk. Özetle bence Rec, karanlık bir atmosferde geçmesinden başka hiçbir korku öğesi içermeyen bir komedi filmi:)

mrtskn ya kesinlikle katılıyorum
rec germezse hiçbişey germez sizi

(bkz: event horizon)
seni tek geçerim bu alemde.

valla rec'i böyle tavsiyeler üzerine izlemiştim. hatta odayı kapkaranlık yaptım sesi sonuna kadar açtım.
film bir rüya gibi geldi geçti, hiç bişey anlamadım. ne gerilme ne bişey. bir veya en fazla 2 sahnede irkildim hepsi o. ben pek tavsiye etmem.

@etna

rec konusunda aynen ben de senin dediğin gibi yaptım.. Işığı kapattım, kahvemi aldım laptopun başına kuruldum ama sondaki çatı katı sahnesi dışında öyle aman aman gerilmedim.. Soruya gelince tepenin gözleri 1 fena değildir, her ne kadar pekte korku babında pek unsuru olmasa da 1408'de iyi bir gerilimdir. birde son dönemde rec ile benzer cloverfield var.

öyle kanlı, canavarlı korku filmlerini sevmediğim için (korkuyorum tamam) benim söyleyebileceklerim; 2si de hem güzel filmler hem de baya bir geriyor insanı.

(bkz: what lies beneath )
(bkz: the others)

www.ntvmsnbc.com

www.bildirgec.org

www.hurriyet.com.tr

el orfanato
iğrençlik yapmadan geriyor.

(bkz: don't look now)

(bkz: thesis)

film değil ama konu itibariyle film gibi bi dizi bölümü. masters of horror'dan john carpenter'ın cigarette burns'u. özellikle müzikleri çok başarılı. atmosfer yaratmada çok başarılı. 45 dakika ayırmak gerek.

ben bu liv tyler'ın son filminde gerilmiştim bayaa. the visitors'dı adı. eskilerden ise suspiria'yi tek geçerim.

edit: The Strangers'mış bahsettiğim liv tyler filmi. gerçi the visitors yazarak da başka bir sağlam film öğrenmiş oldum :)

alien ve aliens'in sayılmamasına şaşırdım..
the cell de güzeldi bak.

burdakilere ek olarak:
session 9: kansız.
masters of horror - imprint: bol kanlı

ha unutmadan das experiment var bi de. psikolojik yönü de olan şiddet de içeren güzel bi filmdi.

buyuk ihtimalle indirdiginiz iso ya da cue uzantili bir dosyadir (belirtmediginiz icin tamamen salliyorum)

daemon tools ya da poweriso kurup kurulumu yapabilirsiniz.

indirdiğiniz oyun büyük ihtimalle 'rip', yani sıkıştırılmış. setup.bat'ı çalıştırdığınızda bir dos penceresinde sıkışmış olan oyunu açar.

yok o setup.bat dosyasından açmıyor. bahsettiğin dos penceresi açılıyor ama olmuyor

linkteki cihaz modem değil, switch'dir, ağ kurmana yarar ama internete çıkış yapamazsın ancak tek portlu bir modem'le ikisini bir alıp 7 çıkışa sahip olabilirsin. (yedi kişiye dağıtabilirsin)

heheh.. evet böylece modemler konusunda bişey bilmediğim de afişe oldu... peki var mıdır tavsiye acaba?

var bende fazladan yolliyim sana adres falan ver. sözlükten ulaşabilrsin

valla 3 sene 7/24 inca wireless im-204 model modem kullandım. son zamanlarında artık alet kasılmaya kendi kendine kopmaya başlamıştı sonrada tamamen yalan oldu hiç internete bağlanamamay başladı bende gittim aztech marka dsl605ew model nolu modemi 75 ytl ye real alışveriş merkezinden aldım. modemden pek memnunum bu da 7/24 açık ve kopma sorunu hiç yok gayet stabil çalışmakta. kurulumu çok kolay desteklediği birçok teknoloji var. zaten piyasada göreceğiniz birçok modem aynı chipstei kullanmakta texas instrumentsın. o yüzden fazla takılmayın derim istediği kadar bilinir marka olsun ömrü yağmur esnasında yaşanan bir voltaj dalgalanmasına bakar benden söylemesi

Türkiye'de kullanacağın düşünülürse AirTies'ı tek geçerim. Evet, Ttnet ile olan anlaşmasından dolayı içindeki pek çok ayarlara dokunulamıyor ve engelli sitelerde uğraştırıyor ama aynı anlaşma dolayısıyla Ttnet'in altyapısına en iyi uyumu sağlayan modem. Ayrıca Türkiye şartlarında elektrikler zırt pırt kesilip geldiğinden pek çok pahalı modem haşat olabiliyor, ama bu yurdumun modemi o konuda pek dayanıklı... :-)

avrupa yakasında bildiğim süleymaniye kütüphanesi var.

karşıda da bağlarbaşında isam var. yalnız isam için sanırım yüksek lisans, doktora öğrencileri ve akademisyenler girebiliyordu. gerçi ben lisanstayken bi şekilde girmeyi başarmıştım.

ek olarak boğaziçi'nin ve itü'nün kütüphaneleri de geniş kapsamlı fakat kimliksiz buralara girmek biraz zor olabilir.

boğaziçi veya isam'ın kataloglarına online bak. aradığın kitapları bulabilirsen burdan tekrar sor. sana fotokopi filan ulaştırabiliriz. okula gittiğim bir gün olursa ben de yapabilirim.

ircica var bir de. yıldız sarayının yanında. büyük bir yer değil ama önemli eserler var. içeri girişte de çok sorun çıkartmıyorlar, öğrencimisin değilmisin filan diye. zaten fotokopi için veriyorlar ancak çektirip getiriyorsun.

Beyazıt Devlet Kütüphanesi gözlemlediğim kadarıyla İstanbul'daki en geniş kapsamlı esere sahip kütüphane. Meydanın diğer tarafında İstanbul Üniversitesi'nin genel kütüphanesi var ona da bakabilirsiniz.

Süleymaniye kütüphanesi nadir eserleri barındırır, Osmanlıca kitaplar var. İsam ise adından da anlaşılacağı üzere -geniş bir kütüphane olmasına rağmen- islami eserler ağırlıklı.

@mea: ircica'nın tam açılımını bulamıyorum. kısaltmalara yazacapım da bulduklarım eşleşmiyor harflerle. bilgin var mı?

kapsamını bilmem de merkezi olarak besiktasta bahcesehir üniversitesinin barbaros kütüphanesi var.

bilgi üniversitesi'nin kuştepe'deki kütüphanesi bir hayli güzel

www.ircica.org

(bkz: ircica)

Sağol robinbook o siteyi biliyorum ama ırcıca yı nerden çıkardıklarını anlayamadım bir türlü. Kelime ve harfler uygun değil...

@gülden kale yazdığını yeni gördüm. kusura bakma. halbukisi de kaç kez bakmıştım bu başlığa yeni yazılan var mı diye. bakar kör oldum.

ircica'nın sitesinde şöyle bişi buldum. kendileri uydurmuş bu kısaltmayı. merkezin ismine uygun değil :)
link veremiyorum çünkü sayfa açılınca adres değişmiyor.

ABBREVIATION OF THE CENTRE'S NAME TO "IRCICA" AND THE CENTRE'S LOGO

Abbreviating the Centre's name was not a straightforward procedure. In 1983, members of the Executive Committee agreed on the necessity of having an abbreviation, however, pronouncing the combination of the initials (R.C.I.H.A.C.) was impossible. After giving it some thought and considering all possible combinations, the Executive Committee conceived (I.R.C.I.C.A.) which contained the letters I for Istanbul or international, R for Research and C for culture. It was easy on the ear and easier to pronounce. In a short span of time, the Centre came to be identified with this abbreviation.

bir derdi vardir belki. konusmayi deneyin.

d)Evet canım bu aralar yediklerine biraz dikkat etsen dersen eğer kafana bir şey fırlatmaz diye umuyorum

beraberce yiyin..

soda içsin. çok kilo alırsa da terkedin. ayrılığın acısı ile daha da abartı yiyip patlayacaktır zaten. üzülmeyin. insanoğlu nankördür hemen yenisinden bir tane edinir.

öncelikle karşılaşacağınız durum şöyle olacaktır pek yakın vakitte:
(bkz: gobegini elleten kiz)

ben kadınların kilo alıp sonra da alınganlık göstermelerine tahammül edemiyorum. Hem prensesler gibi ilgi görmek, tutkuyla sevilmek, tapılmak istiyorsun hem de kendini salıp göbek yapıyosun, bu ne perhiz ne lahana turşusu?

bence onun yanında bir kaç defa tv'de nette falan gördüğünüz zayıf seksi kadınlara "off yavrum yılan gibi maşşallah" filan de, uyandır vaziyete. direk olarak kilo aldın sen şeklinde söylersen trip yapar. allah sabır versin...

bazı insanlar aşırı mutluluktan bazıları da mutsuzluktan yer.. genelleme yapmiim ama durduk yerde fazla yemenin sebebi bu tarz şeyler olabiliyor. bence önce bunu araştır. birşey sorarsa da 'herşeyden ye ama az ye bi kaç haftada daha hafif hissedersin'vb tarzı şeyler diyebilirsin..çevir kazı yanmasın hesabı:)

eger "yhaa aşkısı çok kilo aldıaaam been" derse "atiyosuaaaannn" diye cevap ver. icinden gelerek soylerse beraber spora baslamaya ne dersin de, hakkaten beraber spor yapsaniza. zaten sende de az gobek cikmis hoca.

a tabii ki.
bugüne kadar diğer $ıklardaki cümleleri söyleyip de taktir edilen bir erkeğe rastlamadım.

eski sevgilim formda olmasına rağmen "100 kilo olsam beni gene sever miydin" diye sormuştu, boş bulunup "o halinden kurtulmazsan mevcut sevgim kısa sürede tükenir gibi" denyoca bir cevap vermiştim. sonuç olarak bir hafta boyunca oldukça uğraştırmıştı.

yalnız politik bir cevab vermek lazım, ilk başta "aa evet aldın ama benim aşkıma kilo bile yakışıyor" diye geçiştirmek gerek.

bu sorunun hiç bir zaman karşı tarafı tatmin eden bir cevabı olamaz. "kilo almadın" desen yalancısın, "evet, kilo aldın desen" ne hayvanlığın kalır ne anlayışsızlığın.. en iyisi sana öyle bir soru gelirse ölü taklidi yap. şanslıysan üstüne gitmez.

şimdi eğer kız size çok mu kilo aldım ben diye sorarsa, tabi ki evet cevabını duymak istemiyodur. yani zaten kendisinin kilo aldığını düşündüğünü anlayabiliriz bu sorudan ya da soru olarak gelmese de bu eksendeki bir cümleden. o sırada kendine olan güveni düştüğü için sizden medet umuyor demektir. cevabınız asla ve kat-a evet olmamalı. bu bir.

diğer taraftan hayır süpersin derseniz de bu sefer yalan söylemiş olmanın acısı içinizi kemir kemir kemireceği için, bence "bilmem öyle mi sen daha iyi bilirsin?" gibi kaypak bir cevap verin. karşılığında, "ay evet 3-4-7-9-11 (çüş) kilo aldım" derse, ve gerçekten de kilolu görünmeye başlamışsa mesela eskisine göre, o zaman da "ee.. şöyle böyle yap sevdiceğim, verirsin sen hemencik" gibi maksimum motivasyon sağlayacak bir cümleyi hızlıcana kurup "hemen geliyorum çok çişim geldi" diyerek tuvalete kaçın ya da sevişmeye filan başlayın. her iki durumda da paçayı kurtarabilirsiniz :p

amerikan ic savasini tam olarak ele almasa da(hemen sonrasini ele aliyor) roman tarzinda Howard Fast in Hurriyet Yolu adli kitabini onerebilirim.

1/amerikan iç savaşını, nedenleriyle birlikte anlatan genel anlamda bir başvuru kitabı, allan nevins ve henry steele commager'in birlikte yazdığı abd tarihi isimli kitap mevcut. özellikle ekonomik gerekçeleri çok güzel anlatır. bu savaşın kültürel altyapısını anlamak için william faulkner'ın romanları okunabilir. zira faulkner, güney insanının dünyaya bakışını ve kuzeyin bu bölgeye tepkisini aynı şekilde güneyin de kuzeye yaklaşımını irdeleyen çok şukela romanlar yazmıştır.

das leben der anderen
good bye lenin
das experiement
die welle
lola rennt

www.torrent.to buradan almanca filmler hakkında bilgi(!) alabilirsin:)

(bkz: knocking on heaven's door)

beste deutsche film gibisinden aramalar gerçekleştirip daha fazla sonuca ulaşabilirsiniz.

im juli iyidir.fatih akın filmi.

michael haneke filmleri.

bildiğim kadarıyla ingiltere'de kulüp başkanlığı ile kulüp sahipliği aynı şey. yani şirketinin sahibi bir ceo, yönetici gibi düşünün. e haliyle böyle bir şirkete (diyelim manchester city) sahip olabilmek için sadece orta halli veya iyi halli bir işadamı olmanız yetmiyor. çok çok iyi halli biri olmanız, bir çok şirketiniz olamsı gerekiyor. tabi rakamların bu kadar yüksek olmasının bir sebebi arap-rus sermayesinin eski sahiplerin ağzını sulandırması olabilir. yani "abramovic fiyatı" dediğimiz şey sadece futbolcu alıp satarken değil, kulüp alıp satarken de geçerli. sonuçta o para çok büyük ihtimalle eski sahibin şirket hisselerine geçiyordur.

iran konsolosluğunda vardı bi aralar. hatta bedavaydı 3 sene kadar önce. bi oraya gidin derim.

bogazici'nde 15e yakin dil dersi disaridan gelenlere veriliyor, belli bir ucret karsiligi tabii. hatirladigim kadariyla aralarinda farsca da var.

sözlüğün 10.yılına girmeye yaklaştığı bir dönemde , sözlükte " siyaset bilimleri ve uluslararası ilişkiler " başlığında sadece 3 entrynin olması beni de çok şaşırttı .
belirtmeden edemedim. kolay gelsin.

iu uluslararasi iliskiler mezunu olarak soyle diyebilirim, is alani cok genis. mezun arkadaslarim ve ben hepimiz bambaska alanalrda calisiyoruz, tamamen sana kaliyor nerede calismak istedigin ama genel oalrak ozel sirketler oluyor tabi ilk tercih.
diplomatlik hayalin varsa, o konunun biraz zor oldugunu soyleyebilirim.
akademik kariyer nerede yuksek yaptigina, kadro olup olmadigina bagli.

kendini yetistirmek istiyorsan mezun olunca ne yapmak istedigine belirle ona gore gelistir. eger direkt calisayim diyorsan -bence- yabanci dile cok agirilik ver. sadece ingilizce degil mutlaka ek bi dil ogren. eger uni'e yeni basliyorsan 4 senede cok rahat yeni bir dil ogrenirsin.
yok eger akademik istiyorsn cok okuman gerekecek. ilk seneden hocalarla yakin ol, onalrdan oneri al. ona gore hazirlan.
diplomatik bisiler, dis islerinde calismak falan istiyorsan, yine yabanci dil sart. onun disinda giris sinavalrinda ne soruyorlar, ne istiyorlar onlari ogrenmen isine yarayabilir.

sonuc olarak yine -bence- once sen ne yapmak istedigine karar ver, ona gore gelistir kendini.
hem akademik yapayim, hem olmazsa is bulayim, olmadi diplomat olayim dersen olmaz. bence once ne yapmak istedigine kadar verip, ona gore gelistir kendini.

bu bölümü yeni bitirmiş biri olarak bahsedeyim biraz:

- öncelikle hangi okul olduğu çok önemli. nitekim üniversiteden üniversiteye dersler değişebiliyor. bunu belirtirseniz iyi olur.

- bu bölümde çoğunlukla 2. seneden sonra yöneleceğiniz alanı seçiyorsunuz. siyaset bilimine mi yoksa uluslararsı ilişkilere mi yöneleceğiniz alacağınız derslerle şekilleniyor.

- tavsiyem mümkün olduğunca ödev, sunum, yazılı döküman ortaya koyulacak derslerin seçilmesi. nitekim bunlar son sene yazılacak bitirme tezinde çok yardımcı olacaktır. bitirme tezinden de ziyade akademik kariyer düşünülüyorsa bunların katkısı bir hayli olacaktır.

- okumak. evet bu bölüm okutur efendim. ilke emir okudur. okumadan olmuyor. ebevyn sözü tam da bu bölüm de geçerlidir. "çalışırsan olur evladım" aslında çalışmak olarak görmemeli bu bölümü. eğer yatkınlık varsa bu bölüme, zaten zevk alınarak okunacaktır.

- bunun dışında göz korkmamalı "oku" dediysek de başı kaldırmadan 4. senede kalın çerçeveli 8 numara gözlerle takılınılan bir bölüm değildir. bol boş vakit de olacak. bu boş zamanları değerlendirmek için yabancı dil eğitimine ağrlık verilebilir, part time olarak uluslararası kongerlerde, sempozyumlarda çalışılabilir. bunların da etkisi muazzamdır. yabamcı bir çok insanla tanışılır, fikir alışverişinde bulunulur. hatta deneyimlediğim kadarıyla yabancı biri size ne okudğunuz sorup sbui dediğinizde "oha" nidalarıyla karşılanıyor. çok parlak bölüm diyorlar oracıkta afedersiniz g.tünüz kalkıyor. o kalktıkça siz daha bi hevesleniyorsunuz ehe.

- iş alanı konusunda seçenekler bir hayli fazla. abartmadan diyebilirim ki ne iş olsa yapılır.. ama gerçekten bölüme gönül verilmişse akademi en mantıklı seçenek. bu da o kadar zor değil. 4 sene sonunda edinilen birikimle rahatlanıldığı hissedilecektir.

- başka soru varsa alalım

hakkı verilirse çok kültürlü, donanımlı olunabilecek bir bölüm.. ama maalesef iş imkanı benim gördüğüm kadarıyla herhangi bir işletme - iktisat mezununkinden farklı değil özel sektörde..

uluslararası ilişkilerde okuyacaksan iyi düşün derim. daha doğrusu ne için okuduğunu düşün. diplomat olmak mı istiyorsun? komik olma kuzen. bu alandan mezun 10'a yakın insan tanıyorum. sadece bir tanesi ab türkiye'de çalışıyor, ki kendisinin hayvani ötesi bir cv'si, london school of economics'te masterı, bilkentte doktorası var. geri kalanları, sigortacılık, reklamcılık, pazar araştırmacılığı gibi işler yapıyor. bir çoğu da oldukça mutsuz.

siyaset bilimi konusunda da şunu söyleyebilirim. bu alanda en güzel şey akademisyen olmaktır. onun dışında bir kaç devlet dairesine (bakanlık, başbakanlık) girebilirsin, eğer imkanın ve ilgin varsa milletvekili ve bakan danışmanı olabilirsin. başka da birşey yapamazsın (okuduğun alanla ilgili olarak) bu alanlar, iş imkanları daha az olan imkanlar gördüğüm kadarıyla. ama uluslarası mı siyaset mi dersen, kesinlikle siyaset bilimi derim.

saber rider olsa gerek bu. bi bak istersen.

palamutbükü'nü öneririm. merkezde fazla otel yok hatırladığım kadarıyla. knidos'a doğru yol üzerinde birkaç köy daha var kalınabilecek ama palamutbükü'nün sahili muhteşemdir. bu mevsimde bir de bademler olmuştur, yol üzerinde yersiniz. ohh mis. bende mi salça olsam ne.

palamutbükü yerine hayıt bükünü öneririm ben de:)
(bkz: hayit buku)

palamutbükü ve haytbükü şehir merkezine oldukça uzak yerler. lakin gidilirse de istenilen birçok şey orda da bulunabilir. ve çok güzel koyları vardır. sessiz sakin huzurlu olunur. yakında mesudiye vardır. knidos a daha yakındır. pansiyonlarda kalınır ve zannediyorum ki orda kalınacak yer bulmada bir sorun yaşamazsınız.

datçanın merkezinde ise yine pansiyonlar bulabilirsiniz. şehir merkezi dediysem de öyle çok şaşalı bir merkez değil. yine orda da sessizlik ve sakinlik mevcut. daha çok restaurant bulma imkanınız vardır, alışveriş yapma seçenekleri vardır. en azından migros vardır.

www.datcarehber.com
www.datca.com.tr
www.datca.cc
www.datcainfo.net

adreslerinden seçeneklere bakabilirsiniz.

eğer gidiş tarihinize göre 25.08.08 den sonra ise datça merkezde sizin için pansiyon bakabilirim.

orada soyununca daha heyecanli oluyor sanirim?

"sallama mode on" yaparak sponsorlardan dolayı diyorum.

aradaki isi kaybini önlemek için olabilirmi?

liflerini sıcak tutmak için

yoksa kramp girme olasılığı artar

i'll be waiting?

yok bu değil. şarkı hala aranıyor efendim bulana saygılarımı, "çok yaşa"larımı iletiyorum. bulamayana da iletiyorum.

marmaris merkezde otel fiyatları bir hayli pahalı. özellikle bu sezonda öyle. bunu zaten internette kısa bir arama yaparak görebilirsiniz. nispeten ucuz konaklanabilecek yerler konusunda içmeler'i ve hisarönü'nü önerebilirim. sedir adasına mutlaka gidin. konaklama şansınız yok sanırım, çünkü burada tesis yok. giden günübirlik gidiyor ama gidilip görülmesi gereken bi yer. denizi ve kumu tek kelimeyle muhteşemdir. turgutköy de marmaris civarında görülmesi gereken bi yer. bir de bördübet var doğası ile muhteşem olan. "huzur budur" denebilecek bir mekandır.

hisarönü, marmaris'e yakın olmakla berabertam olarak merkezde olmayan bi yer. ama zaten marmaris konumu itibariyle dağlar arasında olan ve çok da büyük olmayan bir merkeze sahip olduğundan hisarönünde kalarak pek bir şey kaybetmezsiniz. kaldı ki ulaşım da pek zor değil buradan marmaris merkeze. hem daha ucuza konaklarsınız.

hatırladığım kadarıyla içmeler de konaklama şansınızın ucuz olduğu bi bölge. burası da merkeze ulaşımın zor olamdığı bi yer.

bördübet ise bu saydıklarım içinde merkeze en uzak olanı. hatta datça taraflarına yakın diyebiliriz. "yersiz yurtsuz"laşacağınız bir mekandır, sessizdir, saydığım bölgeler içinde en ucuz olanıdır belki de ama deniz, ağaç, börtü böcek (ne dedim lan ben şimdi) sevenlerin uğrak noktasıdır.

kesinlikle içmeler. Hala kaldıysa eğer köy içinde ucuz pansiyonlar bulabilirsiniz. Ayrıca denizi de marmarise oranla bin kat daha güzeldir. marmariste 12 sene yaşamış birisi olarak kesinlikle içmeler.

düt. o tarafta daha egzotik bir tatil istiyorsanız çadır falan alıp milas-ören-akbük(didim değil ören akbük) rotasını takip edin derim. acaip bi yer orası.

www.birseyindir.org

sökün keratayı. ben söktüm yıllardır öyle kullanıyorum. en işlevsel olanıdır. uğraşmayın programla falan

benim ki bu, tabi buyuk boyu:

www.artdaily.com

img148.imageshack.us
img292.imageshack.us
img399.imageshack.us
img148.imageshack.us

yapmam bu iyiliği öyle kolay kolay (:

img524.imageshack.us

ben bunu kullaniyorum.

ben bunu kullanıyorum, motive oluyorum. Tavsiye ederim;

www.qualitynonsense.com

www.vladstudip.com
bi bak derim...

www.mandolux.com

şunun ötesini tanımam
img232.imageshack.us

burada her çeşit var:
interfacelift.com

digitalblasphemy.com

www.pixelgirlpresents.com

bunlar da iyidir

benimki: upload.wikimedia.org

www.vladstudio.com

inanılmaz yaratıcı şeyler bulabilirsin.

www.webshots.com vardı bi vakitler.

o taraflarda çok tatil geçirmiş biri olarak şunu söyleyebilirim ki kişi başı günlük 50 ytl'lik meblağ zor görünüyor. o fiyata tam pansiyon bir konaklama neredeyse olanaksız gibi. şu açıdan diyorum ki bu fiyata bir otel bulunabilir lakin bahsettiğimiz gerçek fethiye ve ölüdeniz'den biraz uzak olur, yeri kötü olur, tatil de olanaksız hale gelir eziyet olur. kaldı ki özellikle ölüdeniz merkezdeki oteller oldukça pahalı. fethiye merkezi ise pek tavsiye etmem. hem görülecek pek yer yok hem de gece şöyle bir uzanıp "ah ulan ah ne güzel yerdeyiz anasını satayım, dimi aynur/ersin?" diyebileceğiniz bir mekan yok. zira oralara kadar gidip insan gece şöyle bir sahilde uzanıp mehtaba dalmak istiyor ama kalabalıktan dolayı bu pek mümkün değil geceleri sahil çok kalabalık oluyor.

"e be adam o zan elle tutulur bişey söyle de havamızı bulalım" dediğinizi duyar gibiyim. o yüzden önerim şudur ki bence biraz da gizli saklı kalmış, atlasın görülmeyecek yerlerine gidin. mesela kabak koyu vardır fethiye'ye çok, ama çok, yakın. şöyle bi yer:

www.tatilium.com
e-turkey.net

burası fotoğraflardan da anlaşılabileceği üzere doğa içine saklanmış, sıkışıp! kalmış diyebileceğimiz bir mekan. tecrübeyle sabittir ki o bölgede gidilebilecek en muhteşem yerlerden biridir. hem çok kalabalık bi yer değildir hem de "oh be kafam varmış" diyebileceğiniz bi yerdir. fiyatlar çok makuldur. kahvaltı ve akşam yemeği dahildir fiyatlara. her gece ay dede ile de birebir yemek de bu fiyata dahildir. bungalow'larda konaklayabilirsiniz.
ama "yok birader ben uğraşamam öyle medeniyetten uzak yerle, dağ taş bayırla, zaten yılın çok ayı aynur/ersin ile beraber takılıyorum bana ortam lazım ortam" diyorsanız o zaman size ölüdeniz'de bir başka yeri söyleyebilirim. orası da ölüdeniz milli parkı'nın girişinin sağındaki yoldan devam edince karşınıza çıkacak yine bir kamp. burada da bungalow'larda kalma imkanınız var lakin yemek dahil mi konaklamaya bilmiyorum. buranın avantajı da ölüdeniz gecelerine yakın olması ve fiyatlarının mispeten bahsettiğiniz rakamlara yakın olması.

bunların dışında ölüdeniz, fethşye taraflarından biraz uzaklardan bahsedesim geliyor ve aklımda hemen bir başka ışık yanıyor: datça! aslında gidin burada 1 hafta geçirin sonra da "baba ben bu yaz dinlendim be hani iş?" diyin. hakikaten dinlendirecek bi yer varsa ve esas amaç tatilse mekan burasıdır efendim.

dediğim gibi eğer 50 ytl'lik bir bütçe ayrıldıysa günlük, fethiye-ölüdeniz civarlarında umduğunuz kalitede bir tatil pek mümkün değil kanımca ne yazık ki. ama gidilip görülesi yerler ve "tatil yaptım ben" söylemi söz konusuysa kabak-datça ikilisinden birini tercih edin derim. esenlikler, şimdiden iyi tatiller...

Cevabın için teşekkür ederim.

Şimdi gelelim yazının ilk kısmından çıkardığım sonuca:
-50 YTL'ye biz anca çocuk havuzu alıp içine gireriz, otel falan bulamayız.
-Azmedip bulsak bile, o otelde köpek bağlasak durmaz.
-Ayrıca otel acayip bir yerde olur, köpek bağlandıktan sonra kaçarsa kaybolur.

Buraya kadar tamam. Sonrasında yazdıkların ilgimi çekti, verdiğin adreslerdeki fotoğraflar ve bilgiler de beni cezbetti ama önceden uzun, ciddi ve adil bir eleme sonucu Fethiye-Ölüdeniz'de karar kılınmıştı ve bu karardan geri dönülmemesi, bazı anlaşmalarla kesinleştirilmişti. (Her kafadan bir ses çıkınca, herkes istediği yeri kâğıda yazdı ve kura çektik. Bunun öncesinde de "kuraya itiraz eden t.ptur" denilmişti.) Bu yüzdendir ki, Fethiye-Ölüdeniz'den başka bir alternatifimiz yok.

Sanırım limiti biraz daha yükselterek (+20) nispeten daha iyi bir kesimde ve otelde tatil yapmaya çalışacağız. Ovacık taraflarına kafam yattı gibi. Tekrardan saolasın.

Yardım çağrısı devam etmekte. Gece bana güneş gözlüklerimi taktıracak kadar aydınlatılmak istiyorum.

bak bu otelde 70 ytl ye falan kalabilirsiniz. ama hemen rezervasyon yapmanız lazım çünkü genelde yer olmuyo. ben haziranın ilk haftası oradaydım 10 numara 5 yıldız otel. özellikle yemekleri süper


www.turquoisehotel.com

Ölüdeniz Yel Resort oteli tavsiye ederim. Yarım pansiyondur, ama sabah ve akşam açık büfe gayet doyurucudur. Odaları ve havuzu (hatta kaydıraklıdır) gayet temiz ve güzeldir. Gün boyu animasyon da vardır havuz başında. Denize 15 dakika minibüsle. Minibüs otelin önünden kalkıyor. Otelinde gün içinde birkaç kez servisi var. Geçen sene 50 ytl idi, bu sene 60 olduğunu duydum ama pazarlıkla bir orta yol bulunabilir:)

Aslında Nicholas Lodge Hotel'de (www.stnicholashotel.com) karar kılmış gibiyiz ama bu 2 seçeneği de dahil edelim listemize. Karar günü yakındır.

Saolun.

hazır satılan karısık recellerde ahududu cilek karısımı oluyor

karisik bilmiyorum ama icine karadut giren bir recel muhtesem olur. denemeye bence ordan baslayabiliriz karistirma islemi icin.

ekşilerle tatlılar karıştırılmamalı bence..yani vişneyle çilek birlikte olmaz mesela.. bir de tadın yanında doku da önemli tabi :) yani ahududu ile karadutu birleştirebilirsin mesela.. dokuları pek tutmaz ama vişne de koyarsan güzel olabilir.. bir de tavsiye, hazır satılan 'reçel yap' türü şeylerden mümkünse uzak dur.. zaten reçel dediğin şeyin yapımı aşırı basit (bilmiyorsan anlatabilirim). hazırların tadı pek hoş olmuyor ve nişasta vs.. katıldığı için pudingimsi, jölemsi bir görünümü oluyor. kolay gelsin :)

neli olursa olsun bence şeker yerine elma suyu kullanmak hem çok sağlıklı hem de çok lezzetli. Mesela elma suyu ile vişne reçeli, çilek reçeli, kayısı reçeli vb.

amber reçeli vardır. yengem yapar, annem yapar. portakal, limon, kayısı, portakal kabuğu, şeftali... nefis olur.

erik jan zurcher - modernleşen türkiye'nin tarihi (iletişim)

doğan avcıoğlu - türkiye'nin düzeni

ismail hakkı uzunçarşılı - osmanlı tarihi serisi

www.ata.boun.edu.tr

ilber ortaylı kitapları tabii ki.
osmanlı barışı mesela.

rüyadan imparatorluğa-osmanlı (osman's dream)

paris'le ilgili temel bilgi şudur müzeler hakkında: salı günü tüm müzeler kapalıdır, hepsi. yani "gezip tozalım, romantizm olsun, son gün de müzelere bakınırız" deyip o son günü salı gününe denk getirince gezdiğiniz yerleri bir daha gezmek zorunda kalırsınız.

paris yerine fransa'nın güneyini gezmenizi tavsiye ederim; çok daha eğlencelidir. (bkz: cote d azur)

eglence icin mutlaka ama mutlaka queen club paris e bir kere gidiniz.

(bkz: queen club paris/@la traviata)

lüksemburg bahçelerine gidin. orda yatın uyuyun hatta ne gerek var otel parasına. betondan bir şehrin ortasına serpilmiş yeşil bir leke gibi duruyor lakin güzel olduğu da bir gerçek.

romantizmden kasıt eyfel kulesinin tepesine çıkıp öpüşmek falansa bunun bedeli paranın yanında 2-3 saat aşağıda sıra beklemek olacaktır. ayrıca ağustos ayında paris'te pek parisli kalmıyor. bunun dışında yeme içme için gayet güzel restoranları mevcut -herhangi bir seyahat kitabından bulunabilir-. şehir pahalı, ölümüne olmasa bile yaz tarifesi de olduğu için baya süründürebilir. hele burada centilmenlik ve romantizm de koktuğu için daha da katmerli.

pompidou'ya kesinlikle gidilmeli. kıyısındaki köşesindeki kafelerde bir oturulmalı. yemek isterseniz pompidou'nun sokağa bakan borulu kısmının biraz ilerisinde beauborg restaurant diye bir yer var, yemekleri güzeldi. aynı zamanda pompidounun diğer tarafında kocaman açıklığa bakan yerin orada da beauborg cafe var orası da şıktır.

seine nehri turu yapılabilir. o olmadı iki bardak bir şişe şarap alıp seine nehri kıyısında güzel bir akşam geçirebilirsiniz.

moulin rouge'a veya lido'ya gidilebilir madem akşam eğlence isteniyor.

biraz sanatsal takılalım derseniz opera garnier şık bir tercih. opera garnier'in karşısında cafe de la paix -yanlış yazmış olabilirim- var. oturulması tavsiye.

queen için gey bar diyorlardı ama sadece champs elysees'de önünden geçmişliğim var, o da şükür gündüz vakti.

louvre'a eğer niyetiniz varsa en az yarım gün ayırın. içeri girmesi ayrı işkence zaten. tabi benim cam piramidin içinden girecem diye bir takıntım yok diyorsanız daha hızlı giriş imkanları da var.

ana caddeleri gezdikten sonra ara sokaklarında gezin hem güzel yerler çıkıyor ortaya hem ayrı bir havası var.

sacre coeur'e gittiğinizde yanı başındaki ressamlar tepesini de bir gezin görün. orada da birşeyler yanilebilir.

eh üç dört güne sığarsa dolu dolu yaşamışsınız demektir :)

Valla biz Malakoff'da kalmıştık ve mahalle olarak çok ama çok memnunduk. Küçük ama güzel bir oteldi Hotel du Parc Even diye. Özellikle odada kendine özel banyo istiniyorsa tavsiye edilir.
Değişik ne yaparım diye düşünüyorsan: www.coolstuffinparis.com

Batıda siyasal düşünceler tarihi. Bilgi Üniversitesi yayınları. Derleyen Mete Tunçay. 3 cilt diye biliyorum. Birde yine bilgi üniversitesi yayınlarında bahsini ettiğin ideolojik akımların toplama olarak yer aldığı bir kitap vardı fakat onu anımsayamadım tam olarak. Bilgi üniversitesi yayınları gayet iyidir bu arada, tavsiye ederim.

formations of modernity

A History of Political Thought, from Ancient Greece to Early Christianity, Janet Coleman
A History of Political Thought, from the Middle Ages to the Renaissance, Janet Coleman

sağlam kitaplardır. yıldız teknik üniversitesi ve boğaziçi üniversitesi kütüphanelerinde mevcut.

michael rosen ve jonathan wolff'un dost kitabevi yayınlarından çıkan "siyasal düşünce" adlı derlemesi var. pek çok filozofun belli konu başlıkları altında temel düşünceleri toplanmış bunda.

bir de andrew heywood'un "politics" diye bir ders kitabı var. bu da kapsamlı ama siyasal düşünce gibi fizolofların çalışmalarından oluşmuyor. fakat akımları daha iyi anlatıyor.

@dare dedigin kitaplari googlebooks dan inceledim. gercekten her filozofun dusuncesini acikliyor kronolojik olarak. bu kitabi kutuphaneler disinda bulma sansimiz yok mu ? gerci amazonda bile 55$ olan bir kitap buralarda ne kadar olabilir dusunmek bile istemiyorum. ebayde falan da yok malesef.

@kaportaci senin kitap "siyasal dusunce" de akimlar ve siyasetin temellerini iyi anlatmis

bir de ben soyle bir kitap buldum, dedigim tarzda filozoflarin dusuncelerini kisaca aciklayan, siyasal dusuncenin temelleri

www.tulumba.com.tr

kütüphaneler dışında bu dediğim kitapları nereden bulabilirsin bilmiyorum. ama biraz pahalı kitaplar oldukları doğru. ama boğaziçi üniversitesi'nden olmadı orası uzaksa yıldız teknik üniversitesi kütüphanesinden bu kitapları alıp fotokopi çektirebilirsin. çok pahalıya gelmez zira ben öyle yapmıştım. ben yardımcı olabilirim eğer istersen fotokopi hususunda.

groundhog day bundan iyisini bulamazsin; o kadar da iddia ediyorum.

Eternal Sunshine of the Spotless Mind ve Notting Hill var bence..sanırım etkılıyodur denemedım ama..

elli ilk öpücük filmini de deneyebilirsin. fifty first dates orijinal adı.

Meg Ryan'ın envai sayıdaki filmi de aradığın tarzdadır..

"erkek tavlama sanatı" her ne kadar erkek tavlamakla ilgili gibi görünse de içinde bir bayanın nasıl tavlandığı konusunda açık seçik bilgiler mevcut ;)

love actually. özellikle ingiltere'den amerikaya kız tavlama amacıyla giden birinin hikayesi var ki evlere şenlik. biraz absurd bir ilerleyiş ama zevk alacağın kesin.

Dokunmayın Şabanıma. Tek geçiyorum.

"Sert ama kibarımdır. İyi dans ederim. Israrcıyımdır."

Hehe.

nasıl pas geçilmiş anlamadım, tabi ki somethings gotta give ve the notebook, bu filmleri izlemeden "ben romantik film izledim" demeyiniz; izleyiniz, izletiniz. hatta bu filmleri izlemek için mümkünse bir kız arkadaş bulun onunla beraber seyredin.

orada yüksek lisans yapmadım ancak şu aralar ben de ciddi ciddi yurtdışında yüksek lisans düşündüğümden az çok mevzuatları biliyorum. lakin standart bir süreçten bahsetmek pek mümkün değil. her okulun farklı farklı uygulamları var. öncelikle gideceğin okula karar versen iyi olur. daha sonra o okulun sitesinden "yabancı öğrenciler için yüksek öğretim şartları" gibi bir sekme bulup okumalısın. mutlaka vardır öyle bir bölüm her okulun internet sayfasında var.
kimi okullar diplomayı isterken çoğu 4. sene sonu itibariyle almış olduğunuz tüm derslerin not dökümünü gösteren bir belgeyi yeterli bulur. 1 sene öncesinden başvuru yapmaya gerek yoktur. eğer paralı yapacaksanız yani burslu yapma g,b, bir olanağınız yoksa "parayı veren düdüğü çalar" mantığı işliyor. okula kayıt ücretinin bir kısmı ile gerekli tüm belgelerinizi gönderdiğiniz takdirde çok ters bir durum olmazsa "ver elini italya" diyebilirsiniz.

biraz can sıkıcı başlayıp sonrasında çok iyimser bir süreçten bahsedere gibi oldum sanırım. ancak işin zor kısmı sağlam ve ikna edici bir niyet mektubu ile çoğu okulun istediği "üzerinde çalıştığınız bir konu hakkında bir yazı" kısmıdır. mesela ben bu "çalıştığınız konu üzerine" hususunda bitirme tezimin tamamını veya en azından giriş kısmını tercüme ettirip başvuracağım okula göndermeyi düşünüyorum. kaldı ki kanımca böyle bir şey göndermek hem sizin ciddiyetiniz hem de muhattap olduğunuz okulun sizdeki potansiyeli tanıyabilmesi açısından çok önemlidir.

dediğim gibi toefl, not dökümü, referanslar, niyet mektubu, bir çalışmanızın tercümesi gibi belgelerin tümü bir arada gönderilse ve bu gönderimin 4. sınıf sonu itibariyle yapılması yurt dışı için yeterli gibidir. kanımca eğer varsa okulunun erasmus temsilcisiyle görüşmende de fayda vardır. bir şekilde o kişi daha yetkin bir bilgiye sahiptir. umarım açıklayıcı olmuşumdur, eğer bir sosrun olursa cevpalmaya çalışabilirim.

bizim bolumde malesef bitirme odevi gibi bir sey yapilmiyor ve biliyorum ki master basvurulari icin bu odev cok dikkate alinan bir husus. fakat benim de hsbc, BM gibi ulsualrarasi sirket ve kurulusdan staj belgem var ki bunun cok kiyak oldugunu dusunuyorum bilmiyorum haksiz miyim..Bunun disinda arkadasimin organizasyon sirketi ile jarule, busta rhymes, coolio gibi isimleri getirmisligimiz ve burda da calismisligim var. orada okuyan bir arkadasa sordugumda cv nin cok onemli oldugunu, kendisinin de basvuru yaaprken katildigi seminer belgeleri ve sertifikalari yolladigini soylemisti. yani soyle bir durum var, akademik yonden kuvvetlilik. yukarida elimde olan artilari saydim, acaba akademik bir atraksiyonum olmamis olmasina ragmen bu sekil uluslararasi sirket deneyimlerini nasil degerlendirirler senin de fikrini almak isterim bu konuda.
ortalamam 3.00/4.00, bunun sorun olacagini sanmiyorum. referans mektubumu ise ancak bir docentten alabilirim hocam olarak. diger bir tane de devlet buyuklerinden (basbakan,cumhurbaskani,bakan gibi) ya da baska bir uni.nin prof. undan alma gibi bir durumum olsa, bunu nasil degerlendirirler bir fikrim yok.

hayir bolum ingilizce olmayacak ama ingilizce bilgimi kanitliyor olmam ustune avantaj saglar. 3 kur Italyanca gordum, gelecek seneye kadar 6 kur olmus olacak. Kiz arkadasim Italyan, dolayisiyla isin bir de bu durumu var. Italya'ya yerlesme planlarim var ileride evlenerek fakat is olmadan kizi vermezler -ki asigim ben deli gibi- : ) kaldi ki Italyan yasam bicimi ve orda okumak liseden beri hayalimdi, uni.ye basladigimdan beri de o hayal ile calisiyorum. Italyancam yeterli duzeyde olacaktir. Ya da bir sene ara verip de o arada Italya'da dil ogrenmeye devam icin gidebilirim, ya da kiz arkadasimin ailesi ile kalip pratik yapma sansim olabilir. Cunku zaten mezun olmamis halde bulunacagim ve transkriptimi o halde yollamam, icinde F ler olacagindan iyi sonuc vermez diye dusunuyorum. 4.sinifin bitiminden sonraki ogretim yilinda basvursam daha mi dogru olur sizce ?

sanat tarihi ve arkeoloji bankodur ama yer kalmamis olabilir. sansini denesin yine de.

serbest seçimlik dersi kast ediyor herhalde yani 0 kredilik bir ders. ben geçen dönem "dans eleştirisi" dersini aldım. hocayı hiç görmedim, ders zaten yoktu. bir ödev yolladık maille "A" ile geçtim. okulunuzdan ısrarla isteyiniz.

resmi sitede 16.30'dan önce olmayacak diye yazıyor. ekleyin üstüne de türkiye saatine göre bi 7-8 saat işte.gece 00:00-00:30 gibi başlaması muhtemeldir. yarım saat ekleyin veya çıkarın. yani henüz kesin belli değil saati ama bu saatler gibi.

bu akşam bize uyku yok demek ki

Şöyle bir genelleme yapabiliriz sanırım

WD -> Ucuz, hızlı, arızaya daha açık, biraz sesli

Seagate -> Taş gibi, performanslı, pahalı, sesli

Samsung -> Sağlam, ucuz, sessiz

Ses önemli bir kriterse Samsung alınabilir derim. Ama herkesin deneyimi farklı bu markalarla. Mesela benim WD deneyimlerim hiç iç açıcı değilken başkaları çok memnun da olabiliyor.
Kapasite söz konusu olduğunda ise fiyat farkına bakmak lazım. Örneğin 250GB ile 320 arasında ciddi bir fark yokken 320 ile 400 arasında kayda değer bir fiyat farkı var. Bu durumda 320GB kapasiteyi tercih etmek ekonomik de olur.

internal, external?

ses mes sorun değil alışkınım ben sesli çalışmaya da hlathguth güzel fikir soktu aslında kafama. external hdd'ler nasıldır acep? kullanışlı mıdır? sağlam mıdır? ne gibiavantajı olur masaüstü bilgisayar için?

abi eger abartmazsan external daya iyidir. ama misal bir arkada$in 5 tane var oyle external, adamin masasi kokpit gibi oldu. yani kasa var, kasanin yaninda ikinci bi kule daha var; adam acar acmaz makineyi "cat, cat, cat, cat, cat" diye external hdd'leri de aciyor falan :)

guvenilirlik onemliyse kesinlikle seagate. onun di$inda external western digital'lerin fiyati fena degil bu ara, hem hizli hdd'ler, hem goruntuleri falan da $ik...

ben de öyle yapayım diyorum aslında. zaten genelde arşivleme için almak istiyorum bende 40gb var yetmiyor artık. çok gerekliler kalsın diyorum bu 40gblıkta

gecen gun ben de bu ugrasi icindeydim. Kararimi Seagate Freeagent 320 gbliktan yana kullandim. Gayet hos calisiyor, asiri isinma veya ses gibi bir sorununu gormedim simdiye degin. External dusunurseniz tavsiye ederim.

Donanimhaberda okudugum yorumlar neticesinde Freeagent i tercih ettim WD hakkinda bircok olumsuz yorum bulunmakta.

Hepsiburada da bir indirim mevzu bahis, ayrica hizli gonderi de yapiyorlar.

WD 500gb bir harici disk kullanıyorum. Diğerlerini bilmem ama benim bir sıkıntım olmadı kendisinden. Kasamın içindeki Samsung'dan daha az ses çıkarıyor. (Ya kim söylüyor anlamıyorum Samsung sessiz diye, kompresör gibi çalışıyor.)

www.thgtr.com

Google'dan server.met dosyasınıaratıp kurun. Böylece en güncel sunuculara ulaşabilirsiniz...

teşekkür ederim. yalnız bir bambaşka sorun daha var ki nasıl kuracağımı bilmiyorum. bahsettiğiniz dosyayı buldum. ancak nasıl emule e ekleteceğim bu dosyaları?

server listesinde sadece donkey server ların olması yeterli... hatta öyle olsun mümkünse... emule extreme in son versiyonunu kurun. 0.43 çok eski.. bu arada kaynağı az bir dosya ise normaldir, beklemekten başka yapacak bir şey yok.

o sürüm banlandı sanırım. 045c'nin altını kullanmayın mümkün olduğunca. ben xtreme mod kullanıyorum. leecher değil ve hoşuma gidiyor bayağı.

peki bu yeni e mule kurmanın alengirli bir yanı var mıdır? çünkü bu kullandığım sürümü de (o çok bahsedilen, meşhur) bir arkadaş kurmuştu ve sanki kurup da çalıştırıp, "al kullan"dan fazlasını yapmıştı. yani kurduktan sonra bişeylerle uğraştıydı sanki, öyle hatırlıyorum.

kurduktan sonra yuksek id almak icin port yonlendirme yapmaniz gerekmek. bu yonlendirmeyi modem uzerinden yapiyorsunuz.

modeminizde nat ayarlarinda emule'nin kullandigi portlardan birini orn:4662 kendi bilgisayariniza yonlendiriyorsunuz orn: 4662 -> 192.168.1.5

boylece emule baglandiginda yuksek id alip baglantinizin hizina gore downloadi 96kbps'lara kadar cikartabiliyor.

yine emule ile ilgili nette kucuk bi ara$tirma yaparsaniz modeminizin markasina gore yuksek id alma \ port yonlendirme ayarlarini rahatlikla ogrenebilirsiniz.

sunucu olarak bu aralar razorback3 ve donkeyserver1 gayet guzel.

hadi siz ugrasmayin ben buldum sizin icin buyrun: www.turkforum.net

yukardaki linkte bazi imajlar yok o yuzden buyrun burdan: www.forumcampus.com

en dip not: pardon unuttugum bi nokta varmi$. diyelim ki modemde 4662'yi kendi bilgisayariniza yonlendirdiniz. emule'nin secenekler -> baglanti ayarlarinda TCP portunu 4662 yapmaniz gerekiyor.

sabah sabah uğraştığınız, didindiğiniz için herkese teşekkürü borç bilirim. artık resimli olarak anlatılan bu sayfa ile mutlu, bol kaynaklı yarınlara koşarım elbet.

sürüm derdi yok
port derdi yok
nazlı gelin emule yerine

rus kızı torrent kullanın

uzerinde yazar, uretiminden itibaren su kadar sureyle diye .. sanirim.

yok yazmıyor. sadece üretim tarihi yazıyor

berlitz var bir de. ben de başlamak istiyorum (aslında uzuuun zamandır arıyorum yer ama çok pahalı geliyor bana da) ve kanımca sertifika veren bir yer bulmak en iyisi. benim bildiğim berlitz ve cervantes veriyor.
ha bir de bulursanız güzel, uygun bir yuer bana da haber verirseniz sevinirim hehe

Küba dostlari dernegi vardi bir de! Internet sayfalari dandik ama telefonlarindan ulasabiliyor.

cervantes'ten şaşma, ben önce tömere gittim, şimdi cervantes'e gidiyorum, aradaki fark dağlar kadar diyebilirim, bir arkadaşım küba dostluk derneği'nde gidiyor, ortam çok güzelmiş, kursta öğrenemesen de oradaki tayfayla dışarda öğrenirsin belki.

bir de şunu düşün : www.inmsol.es
tatil + dil kursu, fiyatlar da gayet makul.

Arkadaşlar hepinize çok teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler için. Cervantes'in bu ay başlayan kurunu kaçırdım. Sosyal faaliyet konusunda en aktif olan Cervantes Enstitüsü gördüğüm kadarıyla. Bir de taksit yapsalar ne güzel olacak... Sadece Bonus Kart'a taksit yapıyorlar maalesef. Aylık 607 YTL tutuyor hesapladığım kadarıyla, bunu da her 30 günde bir peşin vermek belimi bükecek; çünkü aynı zamanda gitar kursuna gidiyorum... Her neyse dağıtmayayım konuyu... Küba Dostluk Derneği'nin ismini duyduğumdan bu yana onlara ulaşmaya çalışıyorum. Geçen gün telefon açtım saat 13:00 gibi. Yanılmıyorsam "15:00 ile 21:00 arası buradayız." diyen bir bant kaydı çıktı. Şu an saat 16:küsür, şimdi de cevap vermiyorlar... Bir türlü onlarla görüşme fırsatını yakalayamadım... Berlitz ile de görüştüm, oranın da fiyat konusunda Cervantes'ten bir farkı yok, hatta orayı geçmişler bile. Ona gideceğime Cervantes'i tercih ederim, kendileri uçmuşlar biraz. Gerçi uçma rekoru Firenze'nin elinde... Neyse... Sözlükten bir arkadaş özel ders seçeneği ile ilgili bilgi vermiş. Onu da değerlendirdikten sonra artık karar alma zamanıdır. İlgilenenler için öğrenime başladığım yer/kişi ile bir süreyi geçirdikten sonra yorumlarımı, görüşlerimi buradan bildiririm. Hepinize tekrar çok teşekkür ederim.

Eveeet, aradan tam bir ay geçti. Deulcom'a tam kaydolacağım derken kontenjan dolduğu için alınmadım. Küba Dostluk Derneği'ni farklı tarih ve saatlerde en az 6-7 kez aradım; fakat hiç ulaşamadım. Diğer 1-2 kursa daha kurların başlama tarihlerini sordum. Verdil, yeni kurun en erken Eylül'de açılacağını söyledi. Sözlükten mesaj attığım arkadaştan ses çıkmadı, unuttu beni sanırım. Okul döneminde kendimi yok yere çok yorup strese sokmamdan dolayı yurt dışında tatil + dil kursu olayı için kıçımı kaldıracak enerjim kalmadı. Velhasıl yolum yine Cervantes'e düştü. 1 Ağustos'ta Beyoğlu'ndaki şubelerinde A1 (Başlangıç seviyesi) kuru açıldı. Hafta içi dört gün (Pzt, Salı, Çrş, Prş) 10:00 ile 13:30 arasında. Sınıfta 15 kişi var. Öğretmenimiz İspanyol. Kendilerinin hazırladığı dökümanların, oyunların haricinde "Gente" isimli kitabın birinci serisinden alıştırmalar yapıyoruz. Şimdilik her şey yolunda, eğlenceli. Kuru tamamladıktan sonra da ilgilenen arkadaşlar olduğu için yorumumu bu başlığa tekrar eklerim.

Kurs nasil gidiyor bende yeni kaydoldum cervantes'e.

kötü olan derslerle ilgili yaz boyunca çalışma zorunluluğu getir. ders çalışmadan oyun moyun dışarı çıkmayı yasakla.arada sınav yap. önce ders sonra oyun hmmmmmmmmm.

galiba sorun "davranmak" değil, oturup konuşmak gerek. ama düzgünce açık açık. tabi kaç yaşında olduğu da önemlidir. ama anlayabilecek yaştaysa gelecek hakkında bir yol çizilip ufak ufak göz korkutulabilir diye düşünüyorum. böylece hem ceza olarak görülmez hem de biraz düşünmesi sağlanabilir. ben de psikolog kesildim tabi an itibariyle helal olsundur bu soruyu sorana.

tek tavsiyem hiçbir şey yapmayın. bırakın tatilini istediği gibi geçirsin. bütün sene okuluna gitti zaten. tatilde ders olmaz. tatil hakkını yapmalı. ders konusunu şimdi açmanın alemi yok. sene bitti zaten. bunun cezasını vereceğinize bundan sonrasını kurtarın. seneye başarısız olduğu dersleri tespit edip imkanınız varsa özel takviye aldırmanızı salık veririm. öğretmeni ile konuşun. kardeşinizi takibe alsın. sorunun neden kaynaklandığını anlamaya çalışın.

karne notlarının kötü olmasında aile etken mi, bir problem var mı buna bakmak lazım. okulda sorunu var mı, öğretmen takmış mı, öğrencilerin dalga geçmelerine sebep olmuş bir nane yaşamış mı gibi sorunlar yüzünden kötü not aldıysa, sorunları ortadan kaldırmak gerekir ki gelecek yıl da aynı şeyleri yaşamasın

bilgisayarla haşır neşir olduğu için kötüyse ( oyundur - chattir - bik biktir ) bilgisayarı yasaklayın ( günde 1 saate izin verin misal )

sırf haylazlığından kötü not getirdiyse sanayide tamircinin yanına verin burnu sürtsün ( berber de olabilir )

bunun haricinde sürekli bıdılanmak, nasıl kötü not getirirsin v.s. demek bana faydasız gibi geliyor. sonuçta söyleye söyleye bu laflara duyarsız kalmasına da neden olabilirsiniz.

tatlı sert

benden satin aldigin playstation 2 ye elini surmesine izin verme : ) bir sureligine..

işin sırrı arkadaş gibi yaklaşabilmekte. ebeveyn havasıyla yaklaşırsan hep geri teper.

motive edici konuşmalar lazım misal "olm oku bak mühendis olursun kızlar peşinden koşar" gibi. yalnız sakın çoğu mühendislik fakültesinde kız olmadığını duymasın sağdan soldan :)

savunmaya geçeceklerdir, "bizim matematikçi çok şerefsiz" şeklinde. bunu nasıl savuşturcağımı "lafım meclisten dışarı" diyerek de olsa yazamıyorum hayal gücünüe kalmış :))

Ben ceza veririm arkadaş sorunu ancak ceza çözer bu dünyada diyorsan bile bu ceza "ders çalışmak" olmasın. Sadece, durumu daha kötü yaparsın.

oturup birlikte başarısızlğının sebeplerini ve sorunun çözümlerini tartışın, "sence neden böyle oldu?" ya da "peki sana göre bu sorunumuzu nasıl çözebiliriz" şeklinde sorular sorarak onun fikirlerini dinleyin, bu konuda üzgün olduğunuzu belirtin ama onun ileride karnesini düzeltebileceğine inancınızı da dile getirin, yapabiliyorsanız kendi okul yaşamınızdan karnelerinizden kendi tecrübelerinizden de bahsedebilirsiniz "benim de bir keresinde karnem iyi değildi sonra çok çalıştım düzelttim" gibi. fazla üstüne gitmeyin tatili zehir olmasın, onu umursadığınızı göstermeniz, onunla ilgilenmeniz etkili olacaktır. ayrıca gelecek sene için bi ödül koyabilirsiniz, bisiklet, bilgisayar oyunu vs. nelerden hoşlanıyorsa. araştırmalar ödülün cezadan daha motive edici olduğunu kanıtlamıştır. (yaşını da yazarsanız iyi olur aslında kardeşinizin)

kardeş bildiğiniz küçük 12 yaşında bir kız çocuğu orta bire gidiyor
şimdiden matematiği 2 fen ve türkçesi 3
beni cidden korkuttu, kızmadım da, hiç bişey demedim..
ama korkuyorum yani şimdiden böyleyse ilerde dunkof olur diye korkuyorum..


(kendisi şu anda da konservatuara girmek istiyor bizde destekliyoruz ama daha çok değişir yani, güvenemezsin ki..)

mentirosa nın dediği gibi konuşmalı tatlı tatlı
galadnikov da haklı gelecek için çok erken bir kulaktan girer ötekinden çıkar

sorun mentirosa gibi konuşşup pascha o nun dediklerini yaptırabilmekte sanırım(:



matematik konusunda üstüne gittikçe çökecektir haklısınız(kendimden de biliyorum)

böyle yaz tatil kitabı fln almalı mı peki? okullar açılana kadar dokunmayalım mı?
okullar açılınca özel ders ve takviye ile mi başlayalım

konuşup fikir alışverişinde bulunmak için yaşının küçük olduğunu düşünmeyin çünkü 6. sınıflar için rehberlik dersinde bu yıl bir etkinlik vardı; "hatalarımı düzeltebilirim" başlığı altında. ayrıca konservatuar gibi bir hedefi olduğunu söylemişsiniz bu güzel, ona hedefine ulaşmak için bazı şeyleri başarması gerektiğini anlatabilirsiniz. ayrıca 6ıncı sınıf matematik dersi yeni programda etkinliklerle gayet zenginleştirilmişti bildiğim kadarıyla, yani akvaryum, uçurtma falan yapıyordu çocuklar şekiller için. siz belki ufaktan matematik çalıştırabilirsiniz en basitten başlayarak ona önce birşeyleri başarabildiğini göstererek. yani gaza getirerek bir anlamda. tatil kitabı da yardımcı olabilir, canı istediğinde açıp bakmasını söyleyerek tabi.

bana sorarsan (ki ben sorma derim) sen onunla aynı yaştayken aldığın kendi karnenle onunkini bir karşılaştır. senin karnen daha mı iyi??? Hımmm, o zaman tüm eğitim hayatın boyunca aldığın karnelerini onun bu kötü karnesiyle karşılaştır o zaman. Nee gene miş sen daha iyisin??? O zaman bir kan testiyle işe başlamakta fayda var. Akrabalık ilişkilerinizin kuvvetine göre 'sen ne biçim kardeşsin ulan, bu ne biçim karne hiç yakışıyo mu ulan bizim gibi zeki, çevik ve ahlaklı bir aileye' şeklinde mesaj yüklü bir diyalog geliştir. Bu diyalog sırasında atılacak bir iki tokat ilişkinize yeni bir boyut da katacaktır.
Bu kadar alaycı bir yorumla cevaplandırdığım için i'm sorry ama daha da samimi bir cevap istersen (ki bence gene isteme) sana ne kardeşinin kötü karnesinden?

onu bunu bilmem ama onumuzdeki sene sınav gunlerinde içine ateş düşmüyorsa sorun var demektir.

wall street olması lazım o

"the street" diye bir dizi vardı bu tarife uyabilceke. borsa diye geçiyordu türkiyede adı.