mesaj attım. duyuruyu silmeyin.

buyrun benim?

vali olan danny keane değil mi bu? :)

:) biri daha böyle birşeyden bahsetmişti. sanıyorum ki popomundo oyunundaki bir karaktermiş bu. aynı yazılmıyormuş ama, danny keene miş o. enteresan benzerlik..

Teşekkürler, mesaj attım.

baz istasyonunu o kadar yere yakın yerleştirmezler diye biliyorum. belediye kamerası veya mobese olabilir.

metal kutular üzerinde hiç kamera gibi bir ünite yok. kutu içine daha yerleştirilmemiş olanlara baktığım kadarıyla baz istasyonu gibi. bazıları gerçekten ağır ve kocaman kutuları direğin tepesine monte etmek üzereler.

mobese olabilir +1

baz istasyonu. eminim.

bu baz istasyonu olayının elbet bir kıstası, yönetmeliği var. bunları kim denetliyor?
yönetmeliğine dair bir fikrim yok ama bu halimle bile gözüme oldukça fazla gözüktü.

denetlenmesi için vs. yapacak birşey var mıdır?

kutular arttıkça artıyor direkte;

i.imgur.com

baz istasyonu olmak üzere, az kalmış.

yalnız yakınına baz istasyonu kurulunca sinirlenen halk ile, cep telefonu çekmeyince sinirlenen aynı halk olması da çok ironik değil mi :)

yanlış anlama lafım sana değilde genelde hep böyledir.

Baz istasyonu olabilir, antenlerini takmışlar bile :) Bu kadar telaşlanmayın, baz istasyonu olmasa cep telefonları nasıl çekecek?

Baz istasyonlarını denetleyen kuruluş zaten var, bildiğim kadarıyla öncelikle TK'dan izin alıyorlar, sonra TK gelip yeri inceliyor, radyasyon denetimlerini vs. yapıyor ve istasyona kuruluma izin veriyorlar.

yanlarına gidip sormayi deneseydin?

Mikrodalgaların kanser yapıcı etkisi:

Cep telefonları ile baz istasyonları arasında sistem mantığı gereği ısı ışın yaymaz. Mikro dalga etkisi yoktur. Mikrodalga etkisinin zararları aşağıda anlatılmakta olsa da baz istasyonlarının çalışma mantığı mikro dalga ile karıştırılmamalıdır. Mikrodalgaların kanser ile ilişkisi üç şekildedir: Mikrodalganın kendisinin kanseri oluşturması, kanser yapıcı maddelerin hücreye girişini kolaylaştırması veya mevcut kanserli ortamın yaygınlaşmasını hızlandırması. Mikrodalga, DNA’yı onararak kanseri engelleyen melatonini azaltmakta ve dolayısıyla tümörü, lenfom (lenf bezi kanseri), ben kanseri, erbezi tümörü, çocukluk kanserleri meydana gelmektedir. Buna ek olarak mikrodalgaların kan içerisindeki anti-oksidanları azalttığı da gözlenmiştir. Bu da serbest radikallerin miktarını arttırıp genel kanser riskini arttırırken yaşlanmayı da hızlandırmaktadır. Baz istasyonları çalışma mantığı olarak ısı ışın yaymadığından mikro dalga etkisi yoktur. Bu nedenle insan sağlığı üzerinde kanıtlanan hiçbir etkisi yoktur. Btk yine de işi sık tutup sistemleri güvenlik mesafesi ve kurallarına göre kurdurmaktadır. Dünya sağlık örgütü, tübitak raporları cep telefonu baz istasyonlarının zararsız olduğunu desteklemektedir. Baz istasyonları GSM-900, GSM-1800 ve GSM-1900 frekans bantlarından yayın yapmakta ve bu yayınlar radyo / televizyon sinyallerinin çok altındadır. Baz istasyonu sinyalleri için uluslararası standartlar ölçüsünde azami limit değer 40 V/metredir. Ülkemizde 10 V/metre üst limit değerler uygulanmaktadır.

kaynak: tr.wikipedia.org

"Ay aman ben evimin dibinde baz istasyonu kesinlikle istemiyorum." triplerinde biri değilim. Teknolojiyle iç içe olan biri olarak elbette ki böyle bir şeye körü körüne karşı çıkacak değilim. Konuyla ilgili bir telaşım yok yani. Endişe diyelim :)

Ama aynı zamanda da "ülkemiz şartlarını" da ele aldığım zaman bu kurulmakta olan baz istasyonunun yönetmeliğe uygun olduğuna emin olamıyorum doğal olarak. "Atın ölümü arpadan olsun." mantığıyla da yaklaşmanın bir manası yok elbette.

Yanlarına gidip sormayı da manasız olarak görüyorum. Şu an montajı yapan ekip bu tarz olayların aşırısıyla defalarca karşılaşmıştır muhtemelen. Gidip yanlarına soru sorsam büyük olasılıkla ya geçiştirecekler ya da tersleyecekler. Boşu boşuna sinirlerimi bozmak istemiyorum.

- Merhaba, bu nedir?
- Baz istasyonu.
- Anladım. Peki bu yönetmeliğe uygun mu?

gerisini siz doldurun :)

öncelikle ülkemizde manyetik kirlilik yönetmelikleri son derece gevşek. evlerin arasından yüksek gerilim hatları vs. geçebiliyor. yani yönetmelik bizi pek korumuyor.

ikinci olarak, artık cebimizde taşıdığımız, kulağımıza tuttuğumuz 3g bağlantılı telefonlar varken baz istasyonuna karşı çıkmanın çok da bi anlamı yok. küçük çaplı baz istasyonlarını yastığımızın altına koyup uyuyoruz neticede.

eski baz istasyon kurucusu olarak cevapliyim.normalde istasyonlar şu şekildedir.www.google.com.tr

bunlar sanırım yeni modeller birazdaah farklı geldi gözüme.normalde yüksek kısımlara catılara konulan baz kalabalıklaşan istanbulda alt katlarda ve arabalarda çekim gücüne ulaşmakta zorlanmakta bu yüzden belediye,karayolları,elektirik idaresi gibi kuruluşlarla anlaşılarak böle bi montaja gitmişler.
sağlık açısından minilink aleti olmadıktan sonra problem olmaz. bknz.:www.google.com.tr

bu aletin 20 metre yakınından bile geçmeyin derim.

bu minilik aleti diye tabir ettiğiniz şeyin yakınına aktifken farkında dahi olmadan 50 cm kadar yaklaştım desem? :)

ılgaz dağı kayak tesislerinde bir işletmenin hemen köşesine monte edilmiş. içeride ısınırken ayakta duruyordum öylece, kafamı azıcık yukarı kaldırdım ki hemen 50-60 cm dibimde köşede bundan vardı :)

bu arada baz istasyonunun son parçalarını monte ediyorlar. sanırım bahsettiğiniz eski tiplerden daha farklı dediğiniz gibi;

i.imgur.com

Bu baz istasyonu sadece tek operatöre mi aittir, yoksa birden fazlasını barındırabilir mi?

Zaten tüm telefonlar full çekiyorken bunun konmasının mantığını anlayamadım.

telefonlar full çekiyor olabilir ama data bağlantılarında bantgenişliği yetmiyor olabilir ya da aynı anda bağlı olabilecek abone sayısı azdır vb. o yüzden ilave yapıyor olabilirler.

yönetmeliğe uygun mu sorusu naif kaçmış biraz. emekçi mahallelerinde gece operasyonu ile takıyorlar, reklam tabelalarının içine, arkasına gizliyorlar mesela. sonra insanlar uyanıyor, fark ederlerse kırıp mahalle girişine bırakıyorlar. hatta çatışma çıkıyor bazen, baz istasyonu korumaya 3 otobüs çevik getiriyorlar falan. genel olarak azıcık komik bir inatlaşma biçiminde ilerliyor.

"acil" statüsünde bulunan, hayati tehlike barındıran durumlarda hiçbir şekilde para alamazlar.

eksisozluk.com

başım ağrıyo, boynum ağrıyo, işerken pipim acıyo diye gidersen çatır çatır alırlar. önemli olan "acil servis"e gitmek değil, acil durum için gitmek.

halılar koltuk yüzeyleri en son ne zaman yıkandı? bu tarz şeyler tozu emiyor çünkü, sonra oturdukça yürüdükçe püskürtüyor.

eşyalar eski?
duvar boyaları dökülüyor?
ev eski?

bunlardan biri değilse komşulara sorun aynı sorunla karşılaşıyorlar mı diye.

inşaat lobisi yüzünden istanbul'un tüm havası toz senin beş sokak yakınında olmaması önemsiz kalıyor

çok büyük ihtimal halı kaynaklı.. özellikle "gri" rengi belirtmiş olmanız bu ihtimali destekliyor..

yola caddeye yakın evlerin problemi genelde bu.. çalışma olmasa bile araçlar sebep oluyor bi şekilde..

bi de halı, kıyafetlerin, saçların etkisi büyük..

bi de zemin rengi kir göstermeye müsaitse tam bi kabus oluyor..

camı kapatın

oturduğun bölgeden de kaynaklanabilir.
bir önce oturduğum evde

halı olmamasına ve eşyalarda yeni olmasına rağmen tozdan geçilmiyordu. laptop'ı bir gece dışarıda bıraksam sabah üstü toz içinde oluyordu.
ama ev dağ başındaydı ve sürekli bir esinti halindeydi.

şimdi biraz daha merkezi sayılabilecek bir yere taşındım. etraf sıra sıra bahçe, ev vs. çok toz olmuyor artık.

annelerin söyleyeceği gibi söyliyeylim bir yağmur yağsın yollar yıkansın bu kadar toz olmaz. :D
bizde de kapı cam heryer açık annem hergün temizlik yapıyor, bir kaç saat sonra yin etozlu heryer. kadın helak oluyor temizlik yapacağım diye. şartlar yanı yakında inşaat yok.

hepinize cevaplarınız için tek tek teşekkür ederim.

evde halı yok, mobilyalar, eşyalar eski sayılır, boyalar dökülmüyor, ev ile cadde arasında mesafe var arada ağaçlar var, şehiriçi bir muhitteyiz, saçlar 3 numara :). mobilyaları hiçbir zaman yıkamadık silmedik, bundan olabilir dediğiniz gibi.. bir silip deneyeyim inş

cevabi sen vermissin zaten. cam surekli aciksa kurtulamazsin tozdan.

ben 50 liralık bi çanta alıp içine 15 kilo yükleyip günlerce sırtımda taşıdım ne belimi ağrıttı ne omzumu.

laptop ve 1-2 kiloluk kıyafet taşıcaksan çokta kalite arama. ha paran vardır marka takılmak istersin orası ayrı.

www.morhipo.com

www.morhipo.com

ilk linktekini kullanıyorum, kesinlikle tavsiye ederim. ikinci linkteki ürün de olur..

gri/mor/leylak karışımı gibi bir renk var, hiç yardımcı olmadığımın farkındayım ama, camın olduğu duvarı o renge boyayıp diğerlerini beyaz bırakabilirsiniz belki.

Koyu renkten kaçınmazsan, acı yeşil gibi bir renk çok güzel olur. Ama küçük odayı daha da küçük gösterebilir.

@sopiro
camın olduğu duvarda sadece 2 tane sütun var, camların altında da radyatör. camlar oldukça geniş boyanacak pek alan yok.
bahsettiğiniz şu mauve denen renk mi acaba?
ja-kids.eshop.t-online.de

çok fazla renk var. ben olsam beyaz boyardım aynı burası gibi. beyazı sıkıcı bulmuyorum ben ya, hiç beyaz ev yok ki. illa yok kum beji, yok şampanya sarısı, yok işte arkadaş alınmasın da leylak gri bilmemne karışımı antin kuntin renklere boyuyolar odaları. en güzel verimi, ışığı beyazdan alırsın aslında ama hastane gibi olur diye düşünüyor insanlar oysa alakası yok. içerdeki eşyalarla belli zaten oranın hastane olmadığı, aha şekil bir a :)

mimarım bu arada, ama dış mimar hehe. ama biz de renk dersi alıyoz proje yapıyoz yani.

@buff
güzel bir öneri ama eski evimde de bir duvarı koyu yeşile boyamıştım, onu tekrar etmek istemiyorum :)

marshall "ıslak kum" ya da "kum beji".. illa farklı olacağım diye kasmanın bir manası yok. renklerde klişe diye birşey olmaz.. mekana ve zevkine ne yakışıyorsa o doğru olandır.

Yerler de açık renkse uçuk bir lila olabilir.

şöyle ya da bunun biraz daha az koyusu: 2.bp.blogspot.com

TEKRAR EDIT:

Şu örneklerdeki gibi

1) housetohome.media.ipcdigital.co.uk

2) housetohome.media.ipcdigital.co.uk

3) www.goodhousekeeping.com

@pandispanya
en çok 2. linki beğendim hem renk hem dekor olarak ama lila biraz acayip kaçmaz mı kahve koltuk ve koyu kırmızılı kilimle? bilemedim pek. @shiranai'in dediği gibi çok renk var zaten, fazla olur gibi geldi

pandispanyanın verdiği örneklerde fazla renk yok. sen de o kilimi değil düz bir halıyı kullanacaksın bak bu renklere ancak diğer türlü mantıklı değil. benje.

3.bp.blogspot.com
Şurdaki 21 S 3 ya da 32 S 53 nasıl? ya da 26 S 1'in biraz daha açığı?
Gerçi yeşil hiç istemiyorsan bunlar da olmaz.

@buff
21 S 3 kum beji denen renk di mi?
benim gözüm bi de 15 S 3'e takıldı. onun açığı fena olmaz sanki.
önceki evde 30 S'nin daha canlı bir tonu vardı o yüzden yeşili eliyorum.
çok sağol

@lily o dediğin bana biraz fazla kahverengi geldi. Pek hoşlanmadım.
Yeşile alternatif olarak hardal benzeri renklere de bakabilirsin. Ordaki 4 S 2'nin biraz açığı gibi.

evet, hatta onun biraz daha koyusu diyordum ben.

şaka mı bu? narkozla uyuyacağın bir ameliyatın var ve unutup çok miktarda yemek yiyorsun?

en son yemek yediğin saati doktoruna söyle, operasyonu ona göre erteleyerek yapsınlar.

ya affınıza sığınarak kaynak yapıyorum, narkozlu ameliyattan önce yemek yenilir veya bir şey içilirse ne oluyor? altımıza falan yapacaksak eğer, bunun yiyip içmekle alakası var mı? ben 15 saat su içmesem bile 2-3 saatte bir yapıyorum yani sonuçta, herkeste böyle değil mi bu?

öğrenmek istedim mea efendimizin izniyle.

çiş bok sızıyo işte evladım. herkes öyle değil tabii ki de. sende sıkıntı var gibi duruyor hatta.

tıpla ilgili fazla bilgim yok, yanlış bilgi vermek istemem.

ancak bildiğim kadarıyla uyutulduğunda vücudun sindirimle uğraşmasın, vücudunda gereksiz bir hareket olmasın, istem dışı tuvaletini kaçırma diye. artı narkoz ve diğer ilaçlar bütün sistemlerini etkiliyor, sindirim sistemini de etkiliyor. genelde ameliyatlardan sonra hemen yemek yedirmiyorlar. ameliyata girerken serum ile beslemeye başlıyorlar. sanırım bu da sindirim sistemi operasyonu ve ilaçları etkilemesin diye ve ameliyattan sonra 2. gün yemek yiyebiliyorsun genellikle.

şimdi baktım ben de, kusmaya veya yediklerinin boğaza gelip nefes alışverişini etkilemesine neden olabilir hatta ciğerlere girip onlara da zarar verebilirmiş. çok ilginç. bu durumda sanırım en mantıklısı doktora en son ne zaman yediğini söyleyip erteletmeye çalışmak. daha doğrusu sadece söylemek. gerekli görürlerse onlar zaten ertelerler sanırım, risk almazlar ihtimal varsa.

geçmiş olsun şimdiden, yapma öyle şeyler :(

Ben derdimi tam anlatamadim galiba. Her tarafim bok pislik olmasin ve Sonda takmasinlar yeter. Ölsem de bisey demem.

yav dont panic.

en kötü ihtimal içindekileri çabucak dışarı çıkartmak için bir ilaç verirler. tuvalete gidersin, olur biter.

ameliyata girmeden önce yememiş olsan bile makattan ilacı basıyorlar zaten. ve geçmiş olsun

ameliyata girerken midenin boş olmasının asıl nedeni ameliyat sırasında eğer mide doluysa, midedekilerin yemek borusundan direk geriye doğru genize doğru gelebiliyor olması. nefes borusuna kaçıp da ameliyat sırasında ciddi sıkıntı çıkartmaması için bu önlem. yoksa çiş kaka bok için değil..

Ameliyatın iptal olmuştur büyük ihtimalle. Zaten öncesinde lavman yapıyorlar. Ama boşaltmaz o mideyi.
Mutlaka söyle.

ameliyat iptal. sana epey kızacaklar. anestezi yemek yemiş birini ameliyata almaz. ama ameliyata kadar 7-8 saat geçiyorsa yemek yemenin üzerine alırlar sanırım.

o ameliyat iptal olur... :)

o risk alınamaz. uyanırken kusarsan midendeki envayi çeşit madde akciğere kaçar. aylarca yabancı cisim pnömonisi çekersin...

söylemediysen yapmışlardır belki ameliyatı ama normalde yapmazlar.

Ciktim saglikliyim tesekkurler

splitter var mi telefonda?

bilmiyorum ki, arkadaş şu an müsait değil telefon da onun odasında. ama o hatta bağlayacaksak bir farkı olmaz sanırım. sadece ben kullanacağım için tabii ki muhtemelen daha hızlı olur ama dota'da yine sapıtır sanki telefona bağlı olduğu için. gerçi her yerde telefona bağlı olmuyor mu bu internet. öf.

eğer internetiniz adsl ise fortisvita'nın dediği gibi mutlaka splitter olması gerekiyor. splitter olmadığı sürece telefon görüşmeleri sırasında internet kesilecektir.

bunun dışında bir adsl aboneliğiniz varken aynı hat üzerinden bir başka adsl aboneliği bağlatmanız mümkün değil. fakat farklı servis sağlayıcılarının kablo internet ya da fiber internetini bağlatabilirsiniz ekstradan..

biz ttnet kullanıyoruz şu an, o zaman superonline'a gelin bağlayın desem oluyor sanırım? peki bunun için telefona ihtiyaç var mı? yahu beş kuruşum yok ama ben torrentsiz, sopcastsiz, dotasız yapamıyom. mecburum.

splitter dedigimiz 5 liraya falan satilan bir sey. eger splitter yoksa, sorun o. ki tahminen telefonla konusurken sorun olduguna gore sorun bu.

bahsettiğiniz gibi superonline fiber bağlatmak isterseniz ekstra bir telefon hattına ihtiyacınız yok.. aynısı uydunet için de geçerli..

param yok diyorsun yeni hat bağlatmak istiyorsun.

var olan internet hattına katkını arttırıp hızlandırmak daha mantıklı olur.

torrent downloadlarını da arkadaşlarının evde olmadığı ya da uyuduğu zamanlara ayarlayabilirsin.

aynı eve iki farklı telefon hattı almak mümkün. Dolayısıyla iki farklı internet bağlatmak da mümkün. 90 larda evdeki iki telefondan hattından biri konuşmak için diğeri internet için kullanılıyordu. Yeni bişey değil bu.

@titiraprap, evdeki bağlantı zaten fiber güya, daha neyine katkı yapayım? param yok ama internet benim için öncelikli ihtiyaçlardan biri, nereye harcayacağıma da ben karar vereyim müsaadenizle. sürekli sopcast'le torrent'le işim oluyor, arkadaşlarım uyuduğunda mı çalışacağım?

fazla içince yapar evet. bi de çok seviyorsanız altınyıldız marka olanından alıp için. doktor önermişti özellikle.

Sik sik ishal oluyorsan bir problem var demektir ve kefir veya baska bir gida problemi ortadan kaldirmaz gibime geliyor.

ankara'nın suyundan olduğunu düşünüyorum. 1 aydır tam olarak düzelmiş değilim. çevremde de çok ishal var. şu meşhur ankara'nın suyu muhabbeti.

birincisi psikolojik bir tepki olabilir.

dahiliyeye gidersen ve böyle bir şikayetim var dersen, önce seni rahatlatacak iki tane semptomatik ilaç verir. devam ederse sindirime baktırırsın diye de ekler. fakat değilse, parazit ya da benzer bir enfeksiyon olma ihtimali yüksek. tabi ateşin çıkmıyorsa çok ciddiye almadan gastroenterolojiden bir randevu al. test yapıp antibiyotik verecektir. elbette diyet de verir. bu diyette kefir olacağını sanmıyorum. haslanmış patates, pirinç lapası ve temiz su olabilir.

tek şikayetin ishalse git bir reflor al, sabah akşam 3 gün kullan. düzelmezsen doktora git.

kendi kendine sebebin ne olduğunu bilmeden ishal kesici almamanı öneririm. eğer sıklıkla oluyorsa ishalken doktora git, bir gaita testi vs yapsınlar anlasılır..

kimse çıkmadı bugüne kadar. neyse kendim cevaplıyorum; ameliyat oldum ve şimdilik gayet memnunum..