fontları C:\Program Files\Common Files\Adobe\Fonts a ekleyince oluyor olmalı.

(git: 41523)

usenenler icin
mac icin linotype font explorer x
pc icin extensis suitcase

the font thing i tek geçerim. 2 cd lik font arşivimi idare ediyorum güzeldir. direkt install ve un install özelliği var font için.

photoshop cs3 kullanıyorsanız otomatik olarak eklediğiniz fontu görür.

(bkz: tapas)

muzeyle tarihle ilgilenmiyorsan neyle ilgilenirsin baska bir ulkede? barcelonaya gidip masba'ya gaudi'ye miro'ya bakmayacaksan.

barcelonaya tur yapan bir acentanın programına bakın
tarihi olan şeyleri eleyip kalanları yapan
mühtemelen en önemli yerlere götürüyorlardır ztn

barselonanın bütün olayı gaudi dir. şansınıza hiç de sıkıcı bir adam değildi rahmetli. gezeceğiniz müzeler, mimari eserler diğer şehirlerdeki gibi olmayacak. gaudi bile sıkıcı gelirse normal yaşantınızı gerçekten merak edeceğim daha ilginç nasıl olabilir.

barselona da deniz mahsulleri yenir. kahvaltıda zeytinyağlı domatesli bir olayları var o güzel, bir de tortilla var.

plajı güzel. denize girilebilir.

kocaman bi akvaryum var la-ramblanın bittiği yerde limanda. içinde köpekbalıkları cirit atıyor. hani filmlerde oluyor ya. insanlar cam bir koridorda yürüyor üzerlerinde balıklar geçiyor. öyle bişey. güzel eğlenceli.

hayvanat bahcesine mutlaka gidin. biraz uzak ama değer cok sahane.

fm.ntvspor.net

bobiler'i denediniz mi? can sıkıntısına birebir.

bobiler candır evet. bakıyorum aklıma geldikçe. aha bakim hatta.

Benim sevdiğim birkaç oyun ;
(git: www.gamedesign.jp)
(git: farm.addictinggames.com)
(git: www.miniclip.com)
Daha çok boş işlerle uğraşmak istiyorsan (git: www.stumbleupon.com)

"Life Explained. On Film."
www.videojug.com

damncoolpics.blogspot.com

kelimatör

WIKIPEDIA diye bisey var okuyorsun sora baska seyler okuyorsun sonra biraz daha okuyorsun sonra da referanslarini not edip google'dan falan arayip biraz daha okuyorsun sonra bir bakmissin internet biseye yaramis. bobiler scirtiyor o ayri.

(bkz: stumbleupon)

rss okuma çılgınlığına başlayabilirsiniz. google reader'dan okuyom ben.

bence zamanınızı oyun oynarak geçirmek yerine bir programı öğrenmek için kullanabilirsiniz. daha faydalı olacağına inanıyorum. web tasarım programları olur, photoshop olur, corel ya da illustrator tarzı vektörel çizim programları olur. bakarsınız yeteneğiniz vardır, iyi bir grafiker, web tasarımcısı vs. olursunuz.

eger illa oyun diyorsaniz

(bkz: crimsonland)
(bkz: zuma)

cok vakit gecirtirler ama dikkat.

soyle birsey buldum: www.quark.com

bu arada 6,5 versiyonundan sonra unicode font'a gecmis program. bununla alakali olabilir diye tahmin ediyorum.

hazir geciyorken indesign'a gecsen daha hayirli olur.

indesign mi hadi be daha mi iyi?

acimadan vuruyor diyebilirim

kesinlikle indesign Adobe Creative Suite 3 (İndesign-Photoshop-Dreamviewer-Fireworks-Illustrator) ile yapamayacağınız iş yok gibi :)

indesign'a geçmeyeni dövüyorlar.
üstüne sen birde quark+freehand kullanıyorsundur. linç edilmeyesin, dikkat et. kalabalık yerlerde tek başına dolaşma.

Hadi baa harbidende öyle freehand falan evek kullanıyorum onları
ulen ne terbiyesiz bi inasan evladıymışım ben be

teşekkür ediyorum canlar aydınlattığınız için
florasan gibi oldum

doymak,çok susamışken su içmek,kaka yapmak,orgazm olmak. gider bu böyle

aslında bende daha cak isin sonucundan cok yapılısı, olusu esnasındaki tatmin duygusunu karsiliyor
keyiften bir adım daha ileri
yemek yemek keyif verebilir ama sevdigim seyi yerken kesinlikle haz duyarım
karpuz

kaliteli çikolata

hi end bir sistemle yuksek sesle guzel muzik dinlemek

magnum (bkz: haz var dahası var)

bmw m5'in motor gürültüsü (sesi değil). resmen ağzımı sulandırıyor.

Nucleus accumbens bolgesinin elektriksel olarak uyarilmasi haz verir, bunun en dogal hali vincenzo'nun dedigi gibi sekstir.

ilgi.
beklenen yerden ama.

tdk ya sordum şöyle dedi

haz -zzı
isim Arapça §a©©

1 . Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk.
2 . felsefe Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma.
3 . müzik Ezgi.
4 . ruh bilimi Sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku:
"Ömrünün en öfkeli veya buhranlı anlarında bile yaşamak hazzının parıltısı gözlerinden eksik olmazdı."- A. Ş. Hisar.

seks tabii ki de, ne cikolatasi ne arabasi birakin temiz aile cocugu ayaklarini :P

ielts'te insana konusuyorsun toefl'da makinaya, o yuzden salak biyerde giriyorsan speaking kismin yaninda oturan angut insan ve mikrofon faktoru yuzunden saibeli geciyor toefl'da.

IELTS'de speaking kısmı olduka kolay. Belirli konular var, onları da zaten önceden hazırlık web siteleri var orda görebiliyorsun. Göremesen de (ki misal ben saf saf gitmiştim, herkes hani konuların sorulacağını biliyordu) gerçekten çok basit şeyler soruyorlar ve bir şekilde derdini anlatabiliyor olmana bakıyorlar. Kendini anlat, yaşadığın yeri anlat.. vs vs. Geyik geyik sorular.

IELTS'in listening bölümünde kullandıkları ekipmandan mıdır nedir bilemicem, ses çok boğuk geliyor, duymak için kasıyorsun kendini. Ayrıca listening'i göreceli olarak zordur. İngiltere'nin kuzeyindeki çiftçilerin ilaçlama yaparken ellerine bulaşan ilaç yüzünden alerji olmaları sonucu kullandıkları antibiyotiklerden bahsedebiliyorlar, yani konuları da pek öyle anlaşılır olmuyor. 3 Yıl arayla 2 defa IELTS'e girdim, ikisi de böyleydi. :)

Writing ve Reading bölümleri de bence oldukça kolaydır. Hiç zorlandığımı hatırlamıyorum.

Kendine güveniyorsan, ingilizce konuşurum abi ne var ki diyorsan, IELTS'e çalışmadan bile girebilirsin. Şahsen ben öyle yapıyorum.

Bu soruya net cevap almak için nerelere başvurmayı düşündüğünü, sınava neden girmek istediğini belirtmelisin.

ielts cok kolay bi sınav GT si acayip basit öyle ahım şahım bi ingilizcem yoktur ama 8 aldım 9 üzerinden bence her iksini de kabul eden bi yerse ielts e gir derim
ielts in kendi sitesinde satılan bi hazırlık seti var 1 sınavdan ibaret ben onu almıştım

mac'e tak disk utilities'i ac formatla (mac os x extended journaled).

Ms Word, Photoshop vs. bu işi yapabiliyor zaten? Font seçerken fontun uygulamasını görebiliyorsunuz aynı anda?

Bir metin yazarsınız, mouse ile tararsınız ve font drop-down menüsünü seçip klavyedeki aşağı yukarı tuşuyla fontu değiştirir, değişimi canlı canlı görürsünüz.

Karışık mı oldu bilmiyorum da, bence mantıklı. Ben yapıyorum çok müthiş oluyor.

linotype font explorer x

pc icin extensis suitcase var birde

@vita vinum est: evet ama bunu yapabilmek için bütün fontları windows'taki fonts klasörüne kopyalamak gerekmiyor mu? mesela elimde atıyorum 12750 tane font var, bunların hepsini fonts klasörüne kopyalarsam word'un photoshop'un falan açılması saatler sürebilir : )

font siteleri var dafont mu ne vardı baya cokcesit var. ordan bakabilrsin.

onun dısında pc içinvardı bende de adını unuttum, var ama oyle bisey.

the font thing var tam istedigin gibi. tüm fontlara önizleme yapabiliyorsun.

kasmaz

kasabilir

bildiğim kadarı ile aletin yapılış amacı kasmaması yönünde. Kullanmadım, kullananların yorumunu dinle derim.

ben hala 4 yillik 1.5 powerbook'la takla attiriyorum lightroom'da cs3'te kaldi ki intel islemcisiyle cok daha uyumlu yeni programlar.

ulasir. fakat 36$'lik bir casio saati kargo ucretini de ustune ekleyip neredeyse ayni fiyata turkiyede bulabilecegine inaniyorum.

bu saati türkiye'de hiçbir yerde bulamadım.
eğer bulabileceğim bir yer olduğuna inanan arkadaşlar varsa, adres versinler gidip basayım orayı :)
cidden bu saat lazım. başka hiçbir saati istemiyorum.

Caminin uzerinde ekran olan model bu. Casio Centerlarda oldugunu tahmin ediyor ve Natilus'taki Casio Point'e bakmani oneririm. Ezan okutan saat bile vardi, bu da vardir heralde.

amazon.com türkiye'ye dvd ve kitap dışında ürün göndemiyor diye biliyorum. ebay'i deneyebilrsiniz.

gümrüğe bu tip şeylerin takılma ihitimali var... amazondan pek tavsiye etmem o yüzden... ebayden daha ucuza gelir ayrıca...

bende bir düşük modeli vardı güzel saattir.
amazon'dan gelirse büyük ihtimal takılır. ebay'den alırsan alıcıyla paketleme işini detaylı konuş. kutuda falan yollamasın, direk dolgulu zarfa koysun ve devlet postasıyla yollasın. normal mektup zarfına koyarsa gümrükten kayarak geçer ve kapına gelir.
ohio'dan kozyatağı'na gitar manyetiği getirtti arkadaş mektup zarfında geçen hafta tam 4 günde :D

ebayde bu model yok.

gumruge takilan urunler 100$ uzeri olan urunler.

www.ersa.com.tr

sorarsan buyuk ihtimalle bulabilirler.

"kendi posterini kendin edin." uygulamasına geçseniz daha ucuza gelmez mi?

nasıl mı ?

şöyle ki;
internetten beğendiğin/indirdiğin veya kendin tasarladığın bir afişi kopyalama merkezlerine |~copy center| götürerek poster ebatlarında, poster kağıdına çok rahat bastırabilirsin. ha diyecekseniz ki görüntü kalitesi büyük ölçülere geçildiğnde düşüyor. sanıyorum yüksek çözünürlüklü bir şeyler çıkar netten. veyahut bu kopyalama merkezleri ona göre bir ayar yapıyorlardır.

bu yöntem daha ekonomik geldi ? ne dersiniz?

lejant'ın önerisi bence de en mantıklısı. en azından size sınırsız seçme özgürlüğü tanımakta. $uraya da bir göz atın konuyla ilgili olarak:

www.blockposters.com

eskinin yerini tutmaz onlar.

kopyası orijinalinin yerini tutar mı yahu? bembeyaz kağıda... cık!
olmaz senin işin bacım |:-|

shop.ebay.at

sovietposter.blogspot.com
buralarda bir yerlerde bir link görmüştüm zamanında sanırım.

sokaklarda goruyorum ben hala ankara'da. yuksel'in girisinde, ne biliyim, karanfil'de, konur'da girla.

peki ya istanbul? :)

eminönü'nde, mahmutpaşa'da falan hala satılıyor bunlardan. ama kırtasiyelerde de bulunabileceğini sanıyorum.

spyrograph

mahmutpaşa'da olmaz da, tahtakale'de her dükkanda bulursun gibime geliyor.

sirkeci mc donald's burger king'in olduğu kaldırımda bunu uygulamalı satan tipler halen mevcuttur. maksatları bir iki turistin ilgisini çekerek onlardan daha fazla para kazanmaktır.

ayato anlamış zaten nasıl yapıldığını:

Using Point Snap and Duplicate in Illustrator.
Create Character Sequence.
Image Size 2600x1950 pixels.
Rows 50:Columns 100.
Each Cell Size 26x39 pixels.
Copy and Paste to Photoshop.

bildigin text'i convert to outline yapip sonra da secmis oyle yaptigin icin clipboard'a direk smart object olarak kopyalayabilirsin.

sorun şurada ki, ben hayatımda hiç illustrator kullanmadım, denedim ama olmadı.
bu yüzden hiçbir şekilde kafam basmadı bu durumu. ayrıca, ayato efendi'nin tutorial'ları çok acayip, 3 satırda işi bitiriyor. mübarek derrida sanki..

hülasa, ben beceremem..
daha illustrator'daki butonları bile bilmiyorum. ; ))

ama chrome'un dediğini deneyceğim, bakalım ne çıkacak.

livedocs.adobe.com

şöyle bir şey. denedim ve her bir harf bir obje halini aldı. buraya kadar süper. velakin, kutulara eşit gelmesini sağlayamıyorum, çünkü kutu yok. ; )

text i yaz veya yapıştır art board unda dursun. sonra sağ tuş tıkla convert to outline a tıkla fontu vektörele çevir. daha sonra vektörel olucaktır. karakterleri teker teker kullanmak istiyosan sağ tuş tıklayıp ungroup de. sonra istediğin şekilde kullan.

eğer bu text değilse image se herbişey ve vektörele çevirmen gerekyorsa trace i kullanman gerekir. istediğin gibi sonuç alman için ayarları biraz kurcalaman lazım. biraz uğraştırır ama yine vektörel olarak elde edersin.

ben de dünyanın en büyük saati diye duymuştum.

şöyle bir şey var belki alakalıdır:
en.wikipedia.org

dünyanın en büyük saat heykeli olabilir. çalışırken görmek kısmet olmadı.

olamaz

@gerrain
"çalışırken" derken? Ben iki kere gördüm(en az 1 yıl ara ile), ikisinde de zaman doğru idi...

@chrome
"olamaz" da neye göre? Bu şekilde bir yanıt değeri yok bence, bir bildiğiniz varsa bizimle paylaşın...

evet dünyanın en büyük saati diye yaptılar, iki gün sonra bozuldu. çalışmıyor şu an sanırım.

pasaportunuz ve ikametgah kagidiniz ile gideceksiniz aninda cikariyorlar hatti, eger yok erlerse arkadasiniz size bir hat alsin kendi ismi üzerine. hatlar cok ucuzladi 5 en tas catlasa 10 euro.

hepimiz türküz :) ikametgah derken? otelde kalıyorum ne ikametgahı isterlerki. hem pre-paid alacağım.

alirsin direk.
genelde 10-20 euro'ya sim karti aliyorsun zaten icinde 10E yuklu oluyor. sonra da gidip artik hangi markayi aldiysan onun kontorlerini yukluyorsun bazi markalar en az 10'ar euroluk kontor satar bazilari 20E.

hat alabilirsiniz sorun falan cikacagini sanmiyorum. aldi, lidl, penny markt gibi marketlerde kontörlü hatlar satiliyo. dakikasi 3-5 cent arasi konusabilirsiniz aranizda. www.medionmobile.de surda var mesela bi tane

vodafone ya da t-mobile alirsaniz dakikasi 19-39 cent arasi konusursunuz. hattin kendisi 15-20 € arasi bisidi sanirim. zaten belirli bi miktar (5-10E)kontör yüklü oluyo hatti alirken.

eğer türkiye'yi de aramayı düşünüyorsanız o telefondan ayyıldız'ı tavsiye edebilirim. dakikası 9 cent'e türkiye'deki ev telefonlarını arayabilirsiniz. türkiye'deki cep telefonlarını, almanya'daki cep telefonlarını ve almanya'daki ev telefonlarını araması da 19 cent. ayrıca kartı aldıktan sonra illa ayyildiz kontör aramanız gerekmek. hoş arasanız da hemen bulursunuz zira almanya'da yaygın saygılır. hani olur da bulamadınız e plus kontörleri de yüklenebiliyor bu hatta. fiyati ise yamulmuyorsam ya 10 ya da 15 euro. içinde de 10 euroluk kredi var. ayrıca bu hat türkiye'den getirdiğiniz telefonlarınızda sorunsuz çalışıyor. bir de en düşük 15 euroluk kredi yükleyebilirsiniz bu hatlara ki diğer hatlarda da durum aynıdır.

gösterdiğin asus malesef bir macbook ile değil ancak bir macbook pro ile karşılaştırılabilir. macbook pro ise türkiyeden alınmaz.

Amerikadan gelen birine macbook pro aldır derim. Ne amaçla kullanacağını söylememişsin ama macbook üzerindeki bütünleşik intel ekran kartı ile hiç bir şey yapamazsın. Ama amerikadan 7200rpm disk opsiyonu ile bir macbook pro alırsan(2000$ civarına malolur) her türlü işini görür.

İlle türkiyeden alıcak isen, tabii ki asus pcyi al. performansı macbooktan 2 kattan daha fazla yüksek olacaktır.

edit: hmm baktım da işlemcileri aynıymış ben yanlış gördüm. ekran kartı ile işin yok ise macbook o zaman.

ben dusunmeden macbook derim size, ekran karti da daha iyi islemcisi de, sadece hard diski yari yariya kucuk ama artik externallar cok ucuzladi :)

2008 senesinde hala asus bilgisayar mi alinir ya allahinizi severseniz

2008 senesinde adam gibi bir grafik hızlandırıcısı olmayan bilgisayar da alınmaz bence(mac bile olsa). dediğim gibi ne için kullanılacağına bağlı.

ha bu arada benim de bilgisayarım asus, ama osx leopard kullanıyorum üzerinde o ayrı... :E

nasıl bir aynadır o öyle. bir an önce kurtulmanı salık veririm.

aynanın alt ve üst kısmındaki yerlere duvarkağıdı yapıştır
3-4 tane babayiğit bulup aynayı yerinden çıkar duvarkağıdını yapıştır tekrar as
bi tanede sorum olacak o aynayı nasıl temizliyorsunuz

bence ayna duvar kagidiyla gitmemis. kenarlarindaki cerceve kagitla uymuyo -- kagitta koseler on planda, aynanin cerceve ust kismi yuvarlakimsi.

illa ayna seviyosan o aynayi iptal edip duvari komple ayna yapabilirsin (yapan bi arkadasim vardi)

ama bence oluru aynayi sokup duvara ayni kagittan kaplamak.. sonra ustune koseli modellerde ufak aynalar asabilirsin, IKEA'da cok model var oyle.

aynayı çıkarmam söz konusu değil. evde koyacak başka yer yok, hem odayı geniş gösteriyor.

@enter saltman, bu aynayı temizlemekte ne var yav :)

tuglalarin renginde veyahut bir ton koyusu bir boya ile boyardim ben olsam.
"kiremit rengi" diye geciyor sanirim.

aynayı indir,çerçevesinden kurtul,bir camcı çağır eve,aynayı ölçüsü minimum değişecek biçimde dikdörtgen haline getirsin,sen o arada duvarkağıdını yapıştır.aynayla uğraşamam dersen aynanın dışında kalan sarı kısımları tuğlanın rengine yakın bir renkle boya ki,bari kopuk durmasın çok.

bence çıkartıp başka bir renge boyayın duvarları. zira bu duvar kağıdıyla bir hafta yaşanmaz,iç sıkıntısından ölür insan

duvar kagidini cok begendim cok guzel ama ayna hic uymuyor imkaniniz varsa o aynayi baska bir yere tasiyin belki daha ufak ebatlarda baska bir ayna alin

ha o ayna orada kalacaksa o zaman olcup bicip duvar kadigiyla kaplayin yada aynayi cikarin duvari kaplayip aynayi tekrar koyun

Öncelikle aynanın evi geniş göstermesine hasta oldum...

Ayna illaki kalacak diye düşünüyorsanız, aynanın bulunduğu duvarı farklı bir duvarkağıdı ile kaplayın. Böylelece aynanın bulunduğu duvarla tuğlalı duvarlarınız arasındaki geçiş biraz daha yumuşak olabilir. Bahsedenler olmuş ama başka ayna düşünürseniz İkeada 20 lira civarına satılan aynalardan alabilirsiniz.
Bir de duvarkağıtları vinil mi? Rulosunu ne kadara aldınız acep ben de bu aralar duvar kağıdı araştırıyordum tesadüf oldu.

aynanın olduğu duvarı kaplama, aynen öyle kalsın, derinlik veriyor ve oda daha geniş görünüyor bence. öteki türlü tüm duvarlar uniform, göz yorar, aydınlanmaz o oda istediğin gibi

kesip biçme dediğiniz 5-6 kere üstünde bi o kadar da altında uğraşacaksınız. altı düz zaten üstü biraz uğraştırır. sabit gardrop vs.lerin arkası zaten kaplanmaz. altakki platformu çekseniz 2 saatlik işi var. bence üşenmeyin. renk falan da o kadar abes değil. gözünüz alışır kısa sürede.

bence güzel böyle, bırak dağınık kalsın.

aynı duvar kağıdından bende de var, malesef bir süre sonra darlamaya başladı beni (gerçi yaklaşık 9-10 ay sonra)
en iyisi uygun bir boya ile boyamak olacaktır, zira kesip biçseniz bile muhtemelen tam oturmayacaktır.

herseyi biraktim kesinlikle beyaz isik kullanmayin. kullandirmayin. duzgun bir lamba ile odanin aydinlatmasini degistirin.

oha walla ben cok begendim. odtu'de de var boyle siniflar. benim cok hosuma gitti yalniz.

bucu blue mu ne vardı. eczacılar mavi mürekkep diyorlardı. bende cıkardı eskiden bunu kullanırdım. yada tuzlu su.

eczaneye gidip böyle böyle bir yara var ağzımda diyorsunuz, onlar bir karışım hazırlayıp veriyorlar böyle yağ gibi bir şey, 2-3 gün içinde geçiriyor :)

karışımı elde edinceye kadar, karbonatlı su ile gargara da acıyı hafifletiyor epey.

bir de geçmiş olsun, aft'ın acısını çeken bilir :(

öncelikle belirteyim, ne yaparsanız yapın bir kere çıkınca belli bir süre ağızda kalıyor o meret..

geçmesi için de mümkün olduğunca kuru kalması gerekiyormuş, dolayısıyla ilgili bölgeyi kuru tutmaya çalışmak bir çözüm olabilir (tabi ağız dediğimiz şeyin yapısı itibarı ile bu ne kadar mümkün, o da tartışılır.)

ilaç olarak kenacort a orabase (bildiğim, bana söylenilen) en yaygın tercihtir. ayrıca ilgili bölgeye karbonat uygulamanın işe yaradığı söylenir. ayrıca gargara vs. de kullanılabilir.

Pyralveks

benim reçetem şu;
Andorex ya da kloroben gargara günde 4 kez yapılacak
gece yatarken ve gün ortasında kenacort a orabase pomat sadece aftın üstüne ince bir şekile sürülecek ama 3 günden fazla kullanılmayacak. çok ağrıyorsa üzerine fast gel sürülecek ama kenacortla beraber sürülmeyecek.

amaç tamamen ağız içini temiz tutmak ve oranın enfekte olmasını önleyerek iyileşmesini hızlandırmak
özetle ağız içi aftları için öyle definitif mükemmel tedavi yoktur!

öncelikle geçmiş olsun. ben zamanında internette baya bir aramış karbonatlı su dan karadut yemeye kadar bir sürü çözüm denemiştim. ama en kesin ve hızlı çözüme oral b ağız gargarasıyla ulaştım diyebilirim. bunlar tabii pratik çözüm sunmak adına yapılabilir. eczaneye gitme olanağınız varsa daha iyi olur bence.

yillar yili cektim. pyralveks'in caba etmedigi anlar bile oldu. tek geciren sey karaduttur.

Ben de pyralveks'i tavsiye edecegim ama eger aft olusmus ve su anda agri esiginin zirvesindeysen pek fazla bir isine yaramayacaktir. bir dahaki aftin belirtileri baslar baslamaz -ki umarim bir daha boyle bisiy olmaz, bende bazen oluyor, biri biterken digeri basliyor- bu ilaci surersen aftin oldugu bolgeye, daha baslamadan kokunu kurutursun.

valla ben de 1 haftadır aynı dertten müzdaribim ama geçmiyor geçmiyor geçmiyorr :( denemediğim şey kalmadı, piraldyne i, kenacortu, gargarası, spreyi.. gerçi yanak içinde çıkan kenacort-a ile geçti ama dilim hala aynı hiçbi değişiklik yok sanırım kenacort falan dil oldugu için etki etmedi bilemedim ben de napcağımı.. yarın yine doktora gitmeyi düşünüyorum bunun için yazarım onun dediklerini size de..

bu arada karadut, tuzlu su falan da fayda etmedi benimkine. normalde 1 haftada geçerdi:S
zaten arka sayfada (git: #37910 ) ben de bunu sormuştum..

bir kocakari ilaci olarak -- bi parca karbonat basmak. acaip yaksa da benimkini geciriyo.

bütün çözümler geçirmekten ziyade acıyı geçici olarak azaltmaya yarıyor. yani hiçbir şey kullanmadan da 3-4 günde geçiyor, kullanınca da 3-4 günde geçiyor. küçüklüğümden beri bu illeten çekiyorum, daha öyle bir şey süreyim, ertesi gün geçsin olmadı.

pyralvex, pyraldine falan buco bleu'nun muadili. bir damla sürüyorsunuz, o beyaz aft o mürekkep gibi ilacı hürp diye emiveriyor sünger gibi. o anda yanıyor ama az sonra acısı da hafifliyor. etkisi geçince kaldığı yerden devam. bağımlı keş gibi yarım saatte bir ağzıma damlatır olmuştum.

karbonatı basıyorsunuz, o da cayır cayır yakıyor. yıkayıp temizlediğinizde aftın betaz kısmının yok olduğunu görüyorsunuz. krater gibi oluyor. oh be kurtuldum derken o da kısa süre sonra yeniden oluşuyor.

karadut veta bulamıyorsanız karadut pekmezini tutmak da benzer şekilde yakıyor. sanırım içlerinde en etkilisi de bu. sanki bu yöntemle daha kısa sürede geçti gibi geldi bana.

kenacort a denilen şeyi zaten yatarken sürüyorsunuz, gece bir güzel yiyorsunuz, ağzınız leş gibi oluyor. geçirdiği falan da yok. ayrıca kortizonlu bir ilaç sanırım.

tantum mantum tamamen hikaye.

sir edward elgar enigma variations Opus 36

@chrome: enigma variations op 36'yı araştırdığımda karşıma 15 parçalık bir albüm çıktı. hiç birisinde piyano solosu yok. acaba yanlış mı araştırdım?

tabiki sivil olmak

iyiden kasıt vatana hizmet mi ? yoksa canı kurtarmak mı?

eksik sormuşum...

halihazırda orduda askerlik hizmetini tamamlamak için bulunan
sivil olupta henüz askerliğini yapmamış olan
sivil olupta askerlik görevini tamamlamış olan

bu üçünün hizmet durumu nedir ? hangisine deneyimli/deneyimsiz asker gözüyle bakılır.. hangisi cepheye önce gider ?

malum artık kimse meydan savaşı yapmıyor, binlerce kişilik orduların vereceği zararı 1-2 uçak füze vs. verebiliyor. ama illa birileri öldürülmeye gönderilecekse önce ekonomik durumu, eğitim durumu ve sosyal statüsü daha düşük olanlar gönderilir.
(bkz: güneydoğu anadolu)

@tribal enfexion güneydoğudakileri gönderirler gibi bir şey söylemedim, sadece ekonomik sosyal vs. durumu kötü olanlar daha önce gözden çıkartılıyor demek istedim. tv'de gazetede ya da başka bir yerde aksine rastlıyorsan söyle ben de doğrusunu öğrenmiş olurum. maksadım art niyetli olmak ya da paranoya yapmak değil.

1) Java ME
2) aramadım inanmadım ama olmamasına imkan yok diyorum

symbian i java me ile tam verimle programlayamazsin; c++ dogrusudur. c++ ise kullanirken goz yasi dokebilecegin ender dillerden birisidir.

burası nokia'nın developer platformu. faydası olabilir araştırman için:

www.forum.nokia.com

python

www.download.com sayfasinda "Audion (Classic) 3.0.2" göze carpiyor. denemende fayda var.

ARkadas cog diye bisi soylemisti ama denemedim. Bir alternatif olabilir belki

tartismasiz cog'tur. tik diye acilir flac bile calar. operim.

Oylama olursa diye söylüyorum, kesinlikle Cog. (gimbal'in arkadaşı benim ama o kadar da hile hurda olsun) iTunes saçmalığı ile ilgili benzer bir cinnetten sonra keşfettim. Last.fm kullanıyorsan clienti vasıtası ile scrobble edebiliyor. Ayrıca iTunes'a çaldırma imkanı bulunmayan ape, flac gibi formatları da çok şık bir şekilde çalmakta.

hurafenin krali

Ayni soru bende de var ya. Bahcesehir universitesi burslu sosyoloji yazsam mi diyorum.. Vallahi ben o okulun onunden ne zaman gectiysem hep "disko" havasi yasatti bana. Mesela o okulun kantininde oturup gazeteni okuyamazsin, kitabini okuyamazsin.. Oyle bir ortam yok cunku. Surekli cistak cistak muzik caliyor. Ya da bana mi hep oyle denk geldi bilmiyorum.

Ama Bilgi Universitesi oyle degil mesela. Tam tersine, huzur dolu bir okul izlenimi yaratti hep. O yuzden en basa Bilgi yazdim. Bahcesehir'i de 5. siraya yazdim ki gelme ihtimali yok. Ona gelene kadar baska okula yerlesirim.

Bahcesehir'i birileri anlatsa cok iyi olur. Sirf egitim bazinda degil. Bunyesindeki insanlar, sosyal aktiviteler, icindeki insanlarin kendini ne derece gelistirme olanagi bulabildikleri.. Universiteye illa ki egitim kalitesi gozuyle bakmiyorum. Oradaki ortamdir onu universite yapan. Eger kendimi zerre kadar gelistiremeyeceksem, piyasa yapmak icin yahut sadece bir diploma sahibi olabilmek icin gelen insanlarin arasinda kalacaksam katiyen yazmam orayi. (ki Bahcesehir icin genel izlenimim ne yazik ki boyle)

senin kisisel tercihine kalmis. ben etrafimda benim aldigim puani alamamis ama benimle ayni bolume okumaya gelmis insanlar olsun istemedim, tercihimi devlet universitesinden yana kullandim. secim senin sonucta.

Bahçeşehir Üniversitesi'nde burslu okumanın sosyal olarak hiçbir sorun yaratmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

İnsanları için de çok iyi veya çok kötü bir şey söyleyemem. Herhangi bir üniversiteden farksız. Tabii öğrenci profilini maddi gücü yüksek insanlar oluşturuyor tahmin edilebileceği gibi.

bilkent'te 6 senem bitti 7'ye başlıyorum. hiç düşünmeden burslu yaz derim. öğrenci işleri hariç kimsenin burslu burssuz bilgisi olmaz, efsaneler hurafedir. odtü'yü, hacettepe'yi görüyorum, halen iyi ki bilkent yazmışım diyorum.

bursunu derslerde başarısız olunca geri almıyorlarsa hiç farketmez devlet özel olayı. en fazla kitaplara filan biraz daha para harcarsın o kadar.

Vakıf üniversiteleri birer işletmedir. Devlet üniversiteleri de birer işletmedir çok temelinde ama bunun farkında değildirler. Buradan bir yere geleceğim, ondan lafa böyle başladım.

Şimdi siz öğrenciler olarak bu işletmelerin bir ürünüsünüz. Dolayısı ile bu ürünün iyi olması, işletmenin orta vadede oldukça hayrına bir şeydir. İyi bir mezun, başarılı bir mezun işletmenin geleceği için son derece önemlidir. Bu nedenle bütün bu bahsettiğim yapıların aslında en temel hedefi yetkin insanlar yetiştirebilmektir.

Vakıf üniversitelerinin devlet üniversitelerinden farkı, nispeten daha fazla rekabetçi şartlar altında işlediklerinden ve nispeten daha rekabetçi adamlar tarafından yönetildiklerinden bu gerçeğin farkına varmış olmalarıdır. O nedenle vakıf üniversiteleri, öğrencilerine, özellikle de burslu öğrencilerine, bir çok fırsat sunarlar. Yurtdışı değişim programları, çift anadal, yan dal, staj olanakları, iş bulma konusunda destek sayabileceğim bu fırsatlardan sadece bir kaçıdır. Evet devlet üniversitelerinde de misal bir Erasmus bürosu vardır ama çoğunlukla kaderine terk edilmiş durumdadır, bürokrasiyle boğuşmayı göze almak gerekir oraya ulaşmak için. Ama vakıf üniversiteleri neredeyse öğrenciyi kulağından zorla tutup gönderir, çünkü bilirler ki siz başarılı olursanız, piyasada duyulursanız, okulun adı da duyulacak, bu da üniversiteye daha çok talep olmasını sağlayacaktır. Vakıf üniversitelerinde hocayla temasınız daha kolaydır, gayet tanınan bilinen adamlardan ders alırsınız, bunların da size katkısı yadsınamayacak boyuttadır.

"Köpekler ve burslular giremez" hikayeleri eskide kaldı. Eğer Bahçeşehir gibi bir üniversitenin burslu bir bölüme girebiliyorsanız hiç durmayın. Oraya giderseniz de gözünüzü dört açıp karşınıza çıkan fırsatları değerlendirmeye bakın.

Bu satırlar Boğaziçi İşletme mezunu biri tarafından yazıldı.

sabancı'da bir sene burssuz okudum. 6 senedir de gyte'de okuyorum. en kral öğrenciler burslular. herkes yazmış ama ben de onaylamak istiyorum. kesinlikle burslu. bir kere bina olarak, olanak olarak çok daha iyi bir okul olur.

Diğer okulları bilmiyorum ama Bilkent'te kim burslu kim burssuz ne hocalar bilir ne öğrenciler, kesinlikle bir ayrım yok. Ayrıca yüksek lisans başvuruları için ODTÜ ve Boğaziçi'ni gezdim geçenlerde Bilkent'in kıymetini bir kere daha anladım, eğer burslu girebiliyorsanız Bilkent'i öneririm. Daha önce de dedikleri gibi devlet okulları devlet dairesi gibi, gerek eğitim imkanları sınıfları vs. gerek devlet memurlarının yaklaşımları...

Zaten arkadaşlar yazmışlar herşeyi.
Dershane ve okullarda insanların ağzına sakız olan "özel üniversite bomboş yer, herkes birbirini düdüklüyor parti veriyor" tarzı safsatalara bakmayın, hayatında özel üniversite kapısından içeri girmemiş insanlar bok atmaya bayılırlar, sürekli öğrencileri yererler vs..
Siz alacağınız kaliteli eğitimi ve teknik olanakları düşünerek hareket edin.

kardeşimde 50% özel tercih etti ve gidecek doğuş'da okuyacak (eve yakın diye tercih ettik), şimdi kimi iyi diyor kimi kötü diyor, kötü olanı korkutuyor yani öyle bir atmosfer var mı gerçekten, burslu burssuz ya da derslerden burslu olanlara ayrıcalık gibi, çok saçma işler bunlar.
genede özel iyidir

açıkçası ben, sadece paraları olduğu için benden 40-50 puan az almış kişilerle aynı okulda okumak istemem. düşün, sen çalışıp atıyorum 350 almışsın özel üniv. x bölümüne girmişssin, başka biri 300 puan almış kalan 50 puanı cebeniden vermiş(!) seninle aynı bölümde. senin emeğini satın alıyor gibi bir yerde.

ama tabi diğer yandan özel üniversitelerin bir çok devlet üniversitesinden daha iyi eğitim verdiği bir gerçek.

Bir arkadaş "sırf parası var diye benden az puan alanla okumak istemem" demiş ama Bilkent Bilgisayar'da gözlemlediğim kadarıyla ÖSS'de ilk beşe girip okul uzatan da var, burssuz okuyup 3.5 üstü ortalama yapıp ABD'nin top üniversitelerine burslu yüksek lisans için kabul alan da var. Kısaca ÖSS'de alınan puanlarla üniversitedeki akademik başarının alakası pek yok. ÖSS'yi o kadar da ciddiye almayın yani...

devlet okulundan beklentilerin nelerse herhangi bir özel üniversitesinden de beklentin o yönde olmalı.

herşey insanın kendisinde bitiyor. bence özel devlet ayrımı yapmaktansa bu bölümü ne kadar seviyorum ya da bu mesleği hayatımın sonuna kadar yapabilecekmiyim diye düşünmeni tercih ederim.

eğer bu kısmı geçtiysen, kesinlikle gözün kapalı tercih edebilirsin.tabii gideceğin okulu, olanaklarını araştır. gerekirse öğrencilerle konuş. her üniversitede olduğu gibi sorunlar mutlaka olacaktır ama eğitim konusunda tatmin olacağını düşünüyorum.

bu arada söz emekten açılmışken 7 senede devlet üniversitesi bitiren arkadaşlar kimin emeğini çalıyor merak ediyorum doğrusu?

Emek çalma falan muhabbetleri olunca müdahil oldum yine. Bir vakıf üniversitesinde öğretim üyesi olduğumu da belirterek bu hususa şöyle nokta koymak isterim ki, geçen dönem sınıfımdaki ilk 10'un 8'i burssuzdu. Burssuz öğrencilere aptal genellemesi yapmak, vakıf üniversitesinde hiç bulunmamış olmanın getirdiği bir stereotypingdir benim nazarımda.

sen sorun etmezsen burslu olup olmamani baskalari da sorun etmez. vakif universitelerinde parasini verip okuyan ogrencilerin hepsi super zengin degildir. evini/ arsasini vs satip cocugunu okutan ailelerden tutun da, okuldan aldigi yuzde 50 bursun geri kalanini calisarak okul parasi kazanan ogrenciler de gordum. vakif universitelerinde kantin masasinin ustune son model araba ve cep telefonunu, ultra marka giysiler icindeki kollariyla koyan tipler de vardir ve bu tip insan cesidi her yerde vardir. bazi vakif universitelerinde sayilari biraz daha fazla olabilir hepsi bu. bi de su da bilinir: havasi atilan sey, baba parasidir, ona itibar gosterenler o tiptekilerle takilir. insanlar birbirini oldugu gibi kabul eder, sorun olmaz. haa bi de aklima sey geldi; burssuz okuyan ogrencilerimin uzerinde daha cok baski oldugunu gozlemlemisimdir hep. zengin olun ya da olmayin, para veriyorsunuz ve cocugunuz derslerinde basarisizsa, bu burssuz aileler icin cok daha goze batici oluyor ve cocuklarina yukleniyorlar. her ikisinin de kendi icinde artilari ya da eksileri var ama burslu olmanin eksisi daha az bence, en azindan bizim okulda (bilgi) oyle. bahcesir'de cok arkadasim var, yarin bi sorayim ama onceki muhabbetlerimizdeki ogrenci profili konusmalarimiza dayanarak burslularin sorun yasamadigini soyleyebilirim sanirim.

devlet üniversitelerinin devlet kurumlarına benzediği benzetmesi çok doğru. vakıf üniversiteleri rekabet halinde olduğu için öğrenciye çok daha fazla değer verip yetiştirmeye uğraşıyorlar, mesela bilkent'te asistanında prof'una kimsenin sıfatı kapısında yazmaz, egoların eğitimin önüne geçmemesi için (bkz: #11253069). denildiği gibi herşey kişide bitiyor, kaç tane alemci-ortamcı insan tanıdım burslu olduğunu görünce şaşırdığım, tam tersi de geçerli.

burslu okumak güzeldir sorun yaratmaz hatta hocalarla aranda bağ bile olabilir bursun kesilmesin diye hocalar yardımcı olur
bursluluk iyidir

(yaşar üniversitesinden burslu bağlantımız burada sona eriyo)

Ağlıyorum kahrımdan
Yanıyorum bağrımdan
Seviyorum bu canımdan
Digel le Allah'ın için
:Pp bu olabilirmi acaba?

Sorduğunuz soruyla alakasız olmakla beraber; amerikada bazı çetelerde çete üyesi öldürdüğü kişi sayısı kadar gözyaşı dövmesi yaptırırmış.
Kaynak: fi tarihinde izlediğim bir cnbc-e dizisi.

dizinin adı da nip tuck. 3. sezondu yanılmıyorsam.

ici doluysa kendi oldurdugu, ici bos sadece contour halindeyse sevdigi birinin olduruldugu manasina gelir.

sevilen birinin ölümünün ardından da yapılabilir. larry hughes da annesinin ölümünden sonra gözyaşı dövmesini yaptırmıştı.

düzeltme: annesinin değilmiş, #9566837

(bkz: chicano)

en.wikipedia.org

ben bunun tersini soruyorum işte

Finder'ın path göstermemesi ve dolayısıyla mevcut pathi elle değiştirmeye izin vermemesi en gudik eksikliklerinden biri sanıyorum. Pek pratik değil ama ben şöyle yapıyorum:
Terminal açılır ve "open /Users/ahmet/Desktop/bilmemne.jpg" denilir, bu durumda verilen path'in(veya dosyanın) finder ile açılması gerek.

apple+shift+g yapiyorsun "go" aciliyor oraya yapistiriyorsun

store.apple.com

apple.com'dan italya seçip fiyatını öğrenebilirsin belki?

bildigim kadariyla iphone 3g italya'da da gsm operatoru anla$mali olarak satiliyor. bunun icin orada bir adres ve banka hesabi gerekiyor.
birinci nesillerin fiyati konusunda bi bilgim yok da nereden bulunur ki artik..

macbook lar icin
www.fnac.it

@dengesiz pamuk, wala italyada operatorlerle anlasmali olarak iphone satildiini gormedim duymadim ama nokia, samsung gibi firmalarin anlasmasi war onlardan bahsediyorsan, ev adresi banka olaylari istiyorlar. Hatta siteleri gezdim elektronik esya sitelerini goremedim pek iphone.

italyada iphone 8gb 499 euro, vodafone veya tim hattıyla kullanılıyor. 2g mi 3g mi bilmem ama parayı verip alıyorsunuz. hattın kaydı ve tax free için de pasaportu veriyosunuz olay tamamdır. (bu arada hat almak zorunlu değil ama sim kilidi var sanırım). tax free si de 63 euro gibi bişey.

italya'da sözleşmesiz satışı var sanırım şu an, italyancam çok iyi değil ama anladığım kadarıyla vodafone italya'nın sitesinden online olarak da alabiliyorsunuz.

Bu arada sözleşmelileri 49€'dan başlayan fiyatlarlaymış..
Sözleşmesiz olanları da şu şekilde:
8 GB = 499€
16 GB = 569€

Ki zaten 11 Temmuz'dan önce de Vodafone'un açıkladığı fiyatlar bunlardı..

Kaynak: iphone.vodafone.it

edit: Bu arada az önce denedim de, 16 GB olanından kalmamış sanırım. "Acquisita online(Buy online)" dedikten sonra 8 GB mı, 16 GB mı almak istediğinizi seçiyorsunuz ve ben de 16 GB bölümüne girdim fakat şu uyarıyı verdi:

"Torna presto a trovarci - In alternativa acquista subito online iPhone 3G da 8GB"
"Kısa bir süre içinde tekrar bulabileceksiniz - Ya da online olarak iPhone 3G 8GB'tan alın"

cloud seeding diye bir olay var

bir de the avengers da boyle bir sey vardi.

haarp

hangi research grubuna basvuruyorsun?

deu fotoğrafçılık için çizim istemiyor diye duymuştum
@rurouni biraz daha detay verebilir misin eğer konuyu biliyorsan? bana detay ve tecrübe lazım açıkçası.

yanlis hatirlamiyorsam msgsu'de cizim ve kolaj karisimi bir seyler yaptiriyorlar. boyle sinavlar birbirinden cok farkli degildir zaten, belli bir standardi vardir. ama eger yuksek lisans'tan bahsediyorsaniz fotograf cekmek, portfolyo sunmaktan ibaretti en son (ben de niyetlenmistim).

kesinlikle analog makine kullanmaniz gerektigini biliyorsunuzdur, karanlik odasiydi, tabiydi vs.

www.fotoritim.com da deu fotografcilik bölüm baskani bir yazi yazmis fotografcilik bölümleri ve sınavlari ile ilgili. bir oraya bakin derim ben.

pov.bilgi.edu.tr

daha önce burada sorulmuştu ABD'dekiler clearview'mış.. bizdekilere baya benziyor, hatta sanırım aynısı.

(git: 15023)

bence bizimkilere benzemiyorlar

din 1451 mittelschrift ama bazi karakterleri biraz acaip. isvec karayollarinin bir typeface'i vardi belki odur. ama bence din'den bozma bir typeface.

şuradan bakabiliyorsun > www.myfonts.com

helvetica neue bold
bu kampanya icin fotografci da terry richardson

boyutu kuculsun istiyosanız goruntu kalitesinden feraget etmek zorundasınız zaten avi olan bir dosya icin.sesi ac3 falansa mp3 cevirmekte biraz işe yarayabilir.

abi o senin videolar saf avi. virtualdub kullanarak xvid4 mpeg codec'le sıkıştırabilirsin. görüntü kalitesinde azalma olucak tabi ki.

total video converter kullanarak wmv'ye çevir, hem çok kalite kaybı yaşamazsın hem de istediğin şartlarda küçültebilirsin.

quicktime h264.

elinizdeki videolar ya noncompressed ya da dv avi'dir. h264 en kaliteli codec lerden birisi. ama bu çevirdiğiniz videoları nasıl değerlendireceğinize göre de değişir.

wmv.

incubus - drive

evet kiralanıyor. galiba sadece büyükadada.

cok zorluyor tandem bisiklet o yokuslarda. genelde hicbirinin vitesi bilmemnesi calismiyor.

evet sadece büyükada'da olması lazım. ama bizim baya bi arayıp tarayıp bulduğumuz tek tandem bisiklet ara sokaktaki izbe bisikletçinin kendi imalatıydı. onu yaparken de pek kendini yormamıştı yani

Corel Draw işinizi görebilir belki.

Adobe cs3 serisinde flash ve photoshop uyumlu çalışıyor. Yani, p.s. ile yaptığınız çizimi psd olarak kaydedip, tüm katmanlarıyla, sorun olmadan flash'a aktarabiliyorsunuz. Belki işinize yarar diye şeettim :)

ai yi flash a import edebilirsiniz. keza entegrasyon açısından freehand flashın bir numerolu yaveridir.

tabiki illustrator

illustrator'dan başka alternatif kabul etmem ben!
ha diyosan dev gibi indirmiyim şimdi inkscape, eazydraw gibi beleşinden mac için programlar mevcut. kabiliyet açısından da (tabi çiziceen şeye bağlı ama) illustrator dan çok aşağı kalır yanı yok (sadece pen tool açısından konuşuyorum :D)

edit: pardon eazydraw bedava diilmiş, amaan inkscape daha iyi zaten :P

virtual dub ile yapman zor olur. bunun için en iyisi bir video editing programı. adobe premiere pratiktir. ama hali hazırda windows işletim sistemlerinde olan movie maker da iş görür

teknik olarak ta pc kullaniyorsan clone dvd ile riple filmi ondan sonra canopus procoder'la avi ya da mov'a cevir ondan sonra da premier ile kes.
tabi procoder ne dersen ben daha fazla mesaj yazcam.
torent falan guzel seyler.

ha mac kullaniorum diosan da mactheripper ile ripleyip ondan sonra sorenson squeeze ile efendi bir formata cevirip final cut veya after effects ile editliyorsun.

ama tahminimce hocan cozunurluk falan nedir cok skine takmaz o yuzden en iyisi o 2 3 dakkayi screencapture etmek sora da avi'ye kafa goz dalmak.

vize sinavinda sinifa gelip

-arkadaslar sinav tek soru. sure 45 dakika. soru da su, "benim yerimde olsaydiniz hangi soruyu sorardiniz ve neden"

demis bir adamdan bahsediyoruz : )

mac kullanmiyorum. pc icin soylediklerinizi anladim, deneyecegim. olmadi arkadasim yardim eder ona ulastigimda.

ama gercekten de muzik degistirme olayi (yani hangi muzigi sececegim konusu) inanilmaz bir muallak.

herkese tesekkurler simdiden.

Ya da High Hopes?

soyle bi durum var.

bu parcalarin, hangi 3-4 dk lik bolume koncagi da onemli. ve bir sekilde "neden"ini de soylemem gerekli hocaya.. neden o sarki ve neden o kisma?

şimdi bu filmde 2 tane çok önemli sahne var. aslında bi ton var ama anlaşılabilirlik açısından şu 2 sahne önemli; birincisi hani şu kemiğin uzay mekiğine döndüğü sahne, bi diğeri de dave'in hal900'in hafızasını "tornavida" ile yavaş yavaş söktüğü, erittiği sahne. ilk dediğim sahnenin devamında verdi'nin la traviata'sının girişi çalmakta. bunun yerine eleni karaindru veya Mendelssohn olabilir. nedenine gelince, la traviata ile dansediyormuş gibi sergilenen uzay mekiği ve kalem'deki ahengi bu dediğim sanatçıların eserleriyle de yakalamak mümkün. bu çok güdük bi yanıt olabilir ama sahneleri izleyince müzik ve görüntü ahenginin ne denli harika olduğunu görmek mümkün. bu sahne gerçekten filmin en önemli sahnelerinden biri, kemikten uzay mekiğine o sert geçiş yumuşak bi müzikle ahenklendirilmiş. bu açıdan benzer duyguyu yansıtmak adına bu müzikler seçilebilir.

High Hopes olmaz. Filmin şarkıdan çok yaşlı olmasından ötürü ödevin mantığına ters.

odevi tamamladim... diger sinavlarima calismam gerektiginden, biraz acele ile yapmak durumunda kaldim.

hal 9000'in tornavidayla devreden cikarilma sahnesinin 3 dakika 20 saniyelik bolumunu aldim.. finalde hal in kirmizi isigi ile bitiyor. bu sure mozar requiem'den lacrimosa ile ayni.. muzik olarak da onu koydum.

bir nevi hal'e veda oldu : )

---

"DVD to VCD AVI DivX Converter" ile dvd den bahsettigim o bolumu kesebildim kolayca. hatta sessiz hale getirdim, alt yaziyi da ekledim.
sonra "windows movie maker" ile de lacrimosa ile bu goruntuyu birlestirdim.
cok kaliteli yapmadim o yuzden 8 kusur mbyte oldu. gecerim sinifi sanirsam : )

tesekkurler ilginize..

su an soyleyecegim sey , uzerinden yillar gecmis, hayal meyal hatirladigim bir sey.

teyzemin esinin (yani enistem) annesinde damar tikanikligi vardi yillar evelinde. babasi ise, esinin bu durumuna cidden uzuluyordu. hastaneler vs. vs... ona birisi sanirim butun meyvalari (tropikal meyvlar agirlikli) sikmasini (posali bir sekilde) ve icirmesini soylemisti duzenli olarak. bunun bu tikanikliklara iyi geldigini mucizevi bir sekilde anlatiyordu bir aile ortaminda.

not: bu anlatan kisiye (yani enistemin babasi) aslen hicbir konuda guvenmedim simdiye kadar. fakat bir insanin cok sevdigi esiyle ilgili birseyi anlatirken de ne kadar yalan soyleyip soyleyemeyecegini hesaba katmistim.

----

simdi bu cevabi yazdiktan sonra biraz arastirayim dedim ve google da arama yaptim www.google.com.tr

nar suyu oncelikli olmak uzre, bir cok meyvanin da bu damar tikanikliklarina iyi gelebilecegi yaziyor. tabi ingilizce makaleler falan da arastirmak lazim.

enginar iyi geliyor diye duymuştum, ne kadar doğrudur bilemiyorum.

prof. dr. ibrahim adnan saracoğlu'nun bu konuyla ilgili araştırmaları var. kendisi bitki kimyageri ve onunla ilgili sayfalardan bu bilgiye ulaşabilirsin sanırım. her türlü bitki her şeye iyi gelmez. aynen ilaçlar gibi dikkatli olmak lazim.
www.saracoglu.at sayfasına göz atılabilir.

kirmizi sarap

WinMPG Video Convert v6.6.3 kullaniyorum. Gayet memnunum. Bulamazsaniz gonderebilirim. Msj pls, bye.

TMPGEnc vardı. çok kullanışlıydı zamanında çok yıprattık kendisini. denemeni tavsiye ederim.

Color7 Video Converter, kullandıklarım arasında zorlanmadan en iyi format dönüştüren budur.

total video converter. çok da hızlı.

ciddi is yapiyorsan eger. canopus procoder.

speed converter

4 senelik premiere kullanıcısı olarak şu ana kadar kullanmış olduğum en iyi video converter ın canopus procoder olduğunu söylemek isterim ve söylerim.

arkadaşlar hepsini deniyorum. ağzınıza sağlık saolun.

jammed olabilir belki.

tangled up, raveled up, jammed, rolled, bir iki tane daha vardı galiba da aklıma gelmedi

"reel dislocated" da diyebilirsiniz ama biraz saçma olabilir

jam daha cok manyetik bozulma sanki. kaseti mıknatısa tuttugunuzda olan bozulma.

unwind, unravel

fotokopi makinesinin kağıdı düzgün alamayıpi kağıdın içeride bir yerde buruşup kalmasına fotokopi makinesi "paper jam" dediğine göre aynı şeyin kaset için olanına "jammed" diyebiliriz. en mantıklısı bu gibi geldi bana

$u: www.3ivx.com
codec'i kurup dene derim.

işe yaramadı : /

neden xvid e çeviriyorsun ki...
direkt ham, uncompressed avi ye çevirsene. böylece premiere de "yok codec, yok modec" derdin olmaz.
mac de çalışıyor mu bilmiyorum ama, super converter diye şahane birşey var, ben kullanıyorum, çok memnunum.
haa, pc im yok dersen (ki hatırladığım kadarıyla vardı çift çekirdekli bi tane hp) illaki mp4 den uncompressed avi ye çevirecek bir converter bulursun.vardır yani. olması lazım.

aynı sorunu sony vegas'da yaşıyodum. burun kıvırdığım windows movie maker işimi gördü. wmv. temiz

derhal premier'i sil finalcut kur butun acilarin sona ersin.

bana daha çok johann sebastian bach gibi geldi.fugue diye bir araştır ;) hatta şuna bi bak youtube Toccata and Fugue in D minor.

bence de bach olmalı.

tam ortasında bi kısım tocatta and fugue diyor gerçekten de, alternatif'e katılıyorum. gerçi sonlara doğru bi acaip oluyo ama...

baya yanlis bu

toccata & fugue değil yav. benziyor fakat fugue olmaması lazım.

@chrome; eheh yanlış olması son derece normal, beynimin derinliklerinden buldum da çaldım notaları. "dı dı dı dııı dıdıdı dı" diye sormaktansa melodiyle sorayım dedim. besteyi bilen kişiler buradaki notalardan anlar umarım.

Ben alışveriş merkezlerinde gördüm. Mağaza adı hatırlamıyorum ama yemek takımları satan yerlerde bulunuyor. Sanırım Metrocityde bi mağazada gördüm...

kahve dunyasinda satiyorlar aynisini.

bana pabetland'dan hediye gelmişti. maslak tarafında bir yerde olması lazım pabetland'ın.

paşabahçe'de,esse'de,mudo concept'te bulabilirsiniz.ama cevabı soruda saklı bi durum olmuş,kahve dünyası zaten satıyor fondü kaplarını,fincanlarını vs.fiyat olarak da diğer saydığım yerlerden daha uygun.ama daha küçük kapları.esse'dekiler daha büyükçe.

teşekkur ederim .kahve dunyasının sattığından zerre haberim yoktu.

ben de fiyati yaziyim tam olsun.
kahve dunyasinda satilan (1-2 ay onceki fiyat) 20 ytl idi. icinde mumu da dahil :)

Çaktırmadan ondan uzakta yiyebilirsin yani masada birlikte yiyorsanız, yemek vakti tabağını alıp bilgisayarın önünde yemeyi deneyebilirsin, sanki yapman gereken bir iş varmış gibi. Konuşup kırmaktan çekiniyorsan, en güzeli ortamdan mümkün olduğunca uzaklaşmak. Yemek sırasında müziğin sesini açmayı da deneyebilirsin ama şapurdatma sesini azcık olsa bile duyuyorsan, insan direk kitlenir ve yine de duyabilir o sesi. Açıkça konuşmak istemiyorsan, en güzeli kendi koordinatlarını değiştirmen derim. Gerçi ben olsam açık açık konuşurdum ama konuşmada da 'sen xxxxx yapıyorsun, beni gıcık ediyorsun' formatında değil de, ' abi bazı konularda takığım, sarıyorum ve çok rahatsız oluyorum' şeklinde, kendin odaklı, onu suçlamadan anlatırsan, belki kırılmadan önce seni ve hissiyatını anlayabilir.

bence de onu kırmadan kibar bir dille uyarman yerinde olacaktır. biriktirip bir anda patlamandan ve onu da kendini de üzmenden daha iyidir. sen uyar ama baktın devam ediyor o zaman ayrı ayrı odalarda yemekten başka çare yok gibi..

Yemekte değilken, normal bir zamanda öylesine sohbet ediyorken konuyu açın. Bu konuda ne kadar hassas olduğunuzu, midenizin nasıl bulandığını ve nasıl aç kaldığınızı ayrıntılarıyla anlatın. Denek huyundan vazgeçmiyorsa son çare olarak yemek esnasında hassasiyetinizi uygun bir dille hatırlatın. Bu yolla benim başarı oranım %85.

simdi cok uzgunum boyle bir cevap yazdigim icin, ayni dertten kismen muzdarip biri olarak en dogru cozum 4. kibarlik denemesinden sonra aaassssssssiktirin sapirdatmayin lan agzinizi diye kukremektir. saygilar.

Buraya yazdığın şeyleri harfi harfine not al bir kâğıda...
Git söz konusu kişinin karşısına..
Kâğıttakileri oku.

Bundan basit çözüm olamaz. Bundan kesin çözüm de olamaz. E karşındaki de insan sonuçta, onun da bir beyni var, neden kıçından anlasın ki.

yalnız yemek en guzeli. ben yıllarca babaannemlere gidip aç kaldım eve gelince iki katını yedim o ayrı. yalnız gecen gun zayıflama kemeri falan diyodun bence onun yerine bu arkadaşı eve alsan daha iyi olur:P şaka bi tarafa gercekten insanın sinirlerini inanılmaz bozan bir şey bu. yemek yerken aynı anda geğirmeyi başaran bi büyükbabanem var 102 yaşında alzheimer hastası ona soyleyemiyosun tabi soylesen de küfreder zaten. ama onun dışında ben genelde belirtiyorum belirtemesem de suratına tip tip bakıp masayı terkedersen muhtemelen anlayacaktır. ha bi de uzakdoğulularla yemek yemek zorunda kalmazsın umarım bi gün :)

"Ben böyle yemeyi seviyorum"

şimdi burda kilit nokta bu cümle sanırım.. Anladığıma göre, siz nazikçe ya da kabaca kendisine ağzını şaplatmamasını söyleseniz bile ben böyle seviyorum diye aynen devam edecek. Ve siz bu kişiyi kırmak istemiyorsunuz/kırmamak zorundasınız. ... Çok zor durum, Allah sabır versin.

Pek uygun bir çözüm önerisi olmayacak ama, yemek sırasında abartılı şaplatma sesleri çıkararak yemeyi deneyin.
Kişi hatasını anlarsa zaten sizindir.
Yok eğer anlamazsa, zaten hiç sizin olmamıştır.

:P

evet işte sorun "ben böyle yemeyi seviyorum" cümlesinde zaten.

bu şapırdatan kişinin kinayeli cümlelerden anlamayan bir yapısı var. yani o bahsettiğim "ben böyle yemeyi seviyorum" dediği konuşmada biraz anlatmaya çalışmıştım rahatsız olduğumu ama ı-ıh... kısacası dan dun konuşmadığım sürece pek bir tesiri olacağını sanmıyorum.

"ya ağzını kapatıp şapırdatmadan yer misin lütfen?" dersem kırılacağını biliyorum. heralde sevgilimle eve ortak bir arkadaşımızı çağırıp bu arkadaşın yanında şapırdatma konusunu açmasını ve ne kadar hayvanca olduğunu belirtmesini isteyeceğiz. sanıyorum çözüme bu yoldan ulaşacağız. sevgilim de ben de illallah bu şap şup seslerinden ama bunun haricinde bir kötülüğü yok arkadaşın işte oof of..

ben olsam açık açık söylerim
inceden söylemişsiniz ama ben böyle seviyorum demiş. e biraz da o sizi kırmamayı düşünsün dimi?

hem kendisi için de iyi olur çünkü sırf rahatsız olan siz degilsiniz yani yarın öbür gün yakın olmayan biri söyler kalbini kırar. hiç olmazsa siz çeki düzen vermesini saglamış olursunuz

yaklaşık 15 yıldır aynı çileyi çekiyorum (babam dolayısıyla). küçükken çocukluğa vurup bir şeyler diyordum da artık o da olmuyor. kendisi de vazgeçmedi bu huyundan. yıllardır yemeklere çorba vesaire faslı bittikten sonra giderim bu nedenle.

çorbayı hep soğuk içmek zorunda kalırım ve ailem bilgisayar bağımlısı olduğum için yemek yemeyi unuttuğumu falan söylüyor hep. bir iki kere söyledim yine de yakın zamanda fakat değişmeyince değişmiyorlar...

Çekip konuşmaktan başka çare yok, sanırım ciddiye almamış ilk seferinde. Ben konuşamam dersen başka bir arkadaşından rica edersen kendisi rahatsız olmuş gibi konuşabilir.

Hala "ben böyle yemeyi seviyorum" diyorsa bencilliğe son noktayı koymuştur, uzak durmak lazım.

birlikte yediğiginiz öğünlerde sadece leblebi tozu yeseniz? zaten yanlis hatirlamiosam leblebi tozu yerken agzını sapirdatabilene çorum'un il anahtarını veriolardı...

yo yo ma vardır, çekik gözlü bir abi. uzun saçlıydı bir ara, az da boyu kısadır, ırksal özellik ama.

"jacqueline du pre - elgar'in cello koncertosu" derim, susarim.

bulabilirsen janos starker'in calidigi her seyi dinle.

Yatırım değil etiket olarak kullanıyorlar sanırım. Misal 300-400 TL'ye Tommy kazak da kötü bir yatırım ama insanlar yatırım olarak yapmıyor bu harcamaları. "300 TL'lik kazak giyiyor" veya "$1,5M'lık saat takıyor" dedirtmek amaç diğer insanlara. Dedirtenlik resmen...

bunun tam türkçe karşılığı "görmemişlik" olsa gerek...

ego tatminine çıkıyor bence bu işin sonu.

show & sosyete dünyası adı üstünde, gösteriş için elbette bunlar. bu tutku nasıl oluşuyor woody allen'ın small time crooks 'u az bir şey değinir bu konuya (kadın tarafından)

yatirim degil hastaliktir. fiyat onemli degildir. (1.5 milyon dolar falan onlari geciceksin zaten cogunlugu hediye edilir o saatlerin). gercekten deger veren o an cebindeki son parasiyla cok begendigi saati dusunmeden alir. soyle 3 5 gercek saat firmasinin nasil saat yaptigini gorunce hak verirsin.

1 milyon'u gomen adam saatten anlayan, ilgilenen bi adamsa helal olsundur. yeri gelmistir gitmistir saati yapan atelyeye izlemistir saatinin yapimini. tutmustur montajlanmamis parcalarini, uretimine taniklik etmis, kendine ozel yapilan one of a kind saatini takmistir sonunda koluna. saati yapan ustayla oturmus konusmustur nasil yapilcagini, ogrenmistir butun mekanizmasini, carklarin capina dis sayisina kadar. o fiyatlarda yapilan saatler eger boyle abargan pirlantali, altindan saatler degilse malzeme acisindan cok para harcanmayacagi icin, o fiyatlara ancak ozel uretim siparis saatler olmalari sayesinde ulasabilirler ve gercekten takan icin manevi acidan degeri parayla olculemeyecek seviyede olurlar. ama herif bi magazaya gidip "sar en pahalisindan iki tane" diyip aldiysa saatleri o gormemisliktir, okuzluktur.

söylenenler elbette doğru da, bir de şu var. siz 200 ytl'lik saat takarken, asgari ücretle çalışan biri de size benzer bir tavırla bakabilir.

gösteriş etkisini anlıyorum da, aslında demek istediğim şu; mesela benim 1 milyon dolara bir araba almam için en azından 50 milyon dolarım olmalı. yani 50 milyon dolarım olsa 1 milyon dolarlık arabayı alıp binebilirim. ama saat gibi artık fonksiyonellikten çok aksesuar olarak kullanılan bir şey için 1 milyon dolar vermem için en az 500 milyon dolarım olmalı. yani ben böyle düşünüyorum belki 2 milyon doları olup 1 milyon dolara saat alan öküzde çoktur da, demek istediğim ya benim gibi düşünen multi milyoner çok fazla, ya da artık pahalı saat takmak çok önemli bir prestij göstergesi ki adam servetinin yarısını bir saate verebiliyor. sanırım bu pazarcıların elinde bile 1,5 milyarlık telefon olmasına benziyor.

ingilizce var mı?

fl ogrenicegine ableton live ogrenmen daha hayirli olur.

1200-1400 dolarlık aralığa bakın işte güzel aletler mevcut. asus mesela iyidir. kesin şu alınır demek biraz zor ben mesela notebook alırken markaya da para vermeyi severim. çünkü bilirim ki o marka beni yarı yolda bırakmaz. asus mesela pahalı gibidir, hp daha uygun gelebilir çoğu zaman (compaq serisinin hastasıyımdır), lenovo(eski ibm yani), toshiba(sağlam aletler üretir ama ben ısınamadım mesela) vs gider bu.

$u olabilir misal.
www.hepsiburada.com
tabi renk pembe olmasin (:

not: oyun oynamak istemeyecegini farzederek bunu yazdim.

edit: bunun bir de 1520 kodlu modeli var. o biraz daha iyile$tirilmi$i.

bu da assert in verdiği ile aynı ama işlemcisi daha iyi

gold.com.tr

IBM in hangi modeli varsa o fiyatta odur.

kesinlikle packardbell.

Amacınıza göre değişir. Desltop yerine kullanacaksanız 17" modelleri düşünmek lazım, yok laptop gibi kullanacaksanız yani mobilite sizin için önemliyse 12" veya daha küçük modellere bakmalı. Misal benim için en kallavi notebook Sony'nin 11-12" modelleridir ama bi grafiker veya oyun hastası için de büyük modellerdir...

kesinlikle şu kesinlikle bu demek bu tür bir konuda çok da makul bir bakış açısı değil, ancak kullanım amacına göre belirlenebilir bu.

ben şu an dell 1520 kullanıyorum, ekran kartı geforce 8600 olan modellerden birini bahsettiğin fiyata bulabilirsin. ancak bu konuda hatırlatma yapmakta fayda var: amaan canım 8400 oluversin diyip 8400 ekran kartlı bir model alma, aralarında model numarası olarak pek bi fark olmamasına rağmen 8600 iki-üç kat daha güçlü bir kart diyebilirim. (nvidia pazarlama taktikleri oluyor sanırım bu durumun sebebi) kaldı ki dizüstü bilgisayarların değiştirilemeyen birkaç parçasından birinin ekran kartları olduğunu düşünürsek bunun önemi daha da artıyor.

tavsiyem -eğer dell 1520 alırsan- 8600 ekran kartlı olan düşük ram'li modellerden birini alıp ram yükseltmesine gitmendir.

lg'nin gazetelerdeki bir modeli var. hatirladigim kadariyla ozellikleri:
islemci: T7500
grafik: Go 8600 256 (15.4")
hdd: 160 gb
ram: 2gb

$1300+kdv (tam 1800 ytl iste) gibi bir fiyati vardi. bu ozelliklerde bu fiyatta baska alet yok henuz.
emin degilim ama Vatan Bilg. reklaminda gormus olabilirim zira su bilg.a benziyor:

www.vatanbilgisayar.com

mac al mutlaka.

Her dizüstü sorusunda ben söylemekten/sormaktan bıktım, sijwocaq bıkmadı...
Otomatiğe bağlamış IBM de IBM*, hayır soruyorum cevap da vermiyor. "IBM'in dizüstü departmanı satıldı Lenovo aldı diyorum. Güncel IBM dizüstü var mı piyasada?" diyorum cevap yok. Ama ne zaman dizüstü sorusu çıksın hemen "IBM al" diyor, gerisi yok. Hafiften fahri pala kermes tadı vermiyor değil;) Ama bunun konumuza bir yararı var mı...

@chrome: mac almayı düşündüm ama en düşük fiyattaki macbook 1800 ytl + kdv.. o kadar paraya ortalamanın altında bir bilgisayar almak istemiyorum.

@late viper: sijwocaq arkadaşımın ne demek istediğini anlıyorum. zaten elimde 3 senedir kullandığım bir ibm var. ibm normalden çok daha pahalı ama kesinlikle çok daha kaliteli ve müşteri hizmetleri öte mükemmel. madem öyle neden ibm almıyorsun derseniz, yine çok pahalı derim. ha bir de lenovo muhabbeti var, biz eski ibm'ciler için onun adı hala ibm:)