@ciğerdelen yağ falan da koyayım mı :)

illa üzerini geçmesi gerekmiyor, yarısından çok olsun yeter, kapağını da kapatın, su önceden kaynamış olmak zorunda değil. afiyet olsun.

yağ az koy, tavuk salar yağını.

soğuk suyla kaynat, az yağ, tuz. sonra o suyla bi de çorba yaparsın mis.

kaynayan suya atmanız halinde etin etrafında oluşan jelatinimsi yapı daha çok vitaminin hapsolmasını sağlar ve vitamin kaybını azaltır. üstünü biraz kapatması yeterlidir şayet sebze eklemeyecekseniz.

jet

usain bolt

ttnet

ferrari

zaman

(bkz: fly by)

para

takyon
ışık hızı
ses hızı
roket
uçak
gökdoğan
bugatti
formula
ferrari
lamborghini
kurşun
internet
speedy gonzales
tavşan
araba yarışı
almanya otobanları
şimşek
yıldırım
motorsiklet
koşucu
at
roller coaster
tsunami
tornado
elektron

speedy gonzales

akaplumbaga

arriva arriva! :)

tazi

zıpkın, ok, mermi, jet, füze

fırtına

flaş

f1
rally

davutoğlunun stratejik derinlik kitabını inceledin mi? yeterince ipucu var aslında sıfır sorun stratejisiyle alakalı.

evet okudum asil mesele su modelleri konuya yedirmek, onu beceremiyorum maalesef:( hic olmazsa bi ornek olsa onumde ona gore bisiler yazicam ama bulamadim. sunlar okuduklarim simdiye kadar:
1. Ahmet Sozen, “A Paradigm Shift in Turkish Foreign Policy: Transition and Challenges,” Turkish Studies, Vol. 11, No. 1. 103-123, March 2010.
2. Serif Mardin, Yeni Osmanli Dusuncesinin Dogusu (Istanbul:Iletisim Yayinlari, 2007)
3. Tarik Oguzoglu, “Middle Easternization of Turkey’s Foreign Policy: Does Turkey Dissociate from the West?” Turkish Studies, Vol. 9, No. 1, March 2008.
4. Alexander Murison, “The Strategic Depth Doctrine of Turkish Foreign Policy”, Middle Eastern Studies, Vol. 42, No. 6 (2006).
5. Ahmet Davutoglu, “Stratejik Derinlik: Turkiye’nin Uluslararasi Konumu, (Istanbul: Kure Yayinlari, 2001).
6. Deborah J. Gerner, “The Evolution of the Study of Foreign Policy”, in Neack, Hey and Haney, Foreign Policy Analysis, 17-32.









1. Ahmet Davutoglu, Alternative Paradigms, (Lanham-London: University Press of America, 1994).
2. Ahmet Davutoglu, Civilizational Transformation and the Muslim World, (Kuala Lumpur: Mahir Publications, 1994)
3. Ahmet Davutoglu, Kuresel Bunalim, (Istanbul: Kure Yayinlari, 2009).
4. Ahmet Davutoglu, Guven Avci, Kenan Somer, Murat Belge, Turkiye’de Sivil Toplum Arayislari, (Istanbul: Demokrasi Kitipligi, 2000).
5. Eleni Fotiou, Dimitrios Triantaphyllou, “Assessing Turkey’s ‘ Soft Power’ Role: Rhetoric versus Practice”, The International Spectator, Vol. 45, No. 1 March 2010, 99-113.
6. Bulent Aras, Aylin Gorener, “National role conceptions and foreign policy orientation: the ideational bases of the Justice and Development Party’s foreign policy activism in the Middle East,” Journal of Balkan and Near Eastern Studies, Vo. 12, No.1 March 2010.
7. F. Stephen Larrabee, “Turkey’s New Geopolitics”, Survival, Vol. 52, No. 2 April-May 2010, 157-180.
8. Mehmet Ozkan, ‘What drives Turkey’s involvement in Africa?”, Review of African Political Economy, 37:126, 2010, 533-540.
9. Yasin Akay, “Politics at Home, politics in the World: The Return of the Political in Turkish Foreign Policy”, Mediterranean Quarterly, 21:1, 2010.
10. Ziya Meral, Jonathan Paris, “Decoding Turkish Foreign Policy Hyperactivity, The Washington Quarterly, October 2010, 33:4, 75-86.
11. Marina Warning, Tuncay Kardas, “ The Impact of Changing Islamic Identity on Turkey’s New Foreign Policy”, Alternatives Turkish Journal of International Relations, Vol. 10, No: 2-3, Summer Fall 2011.
12. Willian Hale, “Turkey and the Middle East in the ‘New Era’”, Insight Turkey, Vol. 11, No. 3, 2009, 143-159.
13. Bulent Aras, “The Davutoglu Era in Turkish Foreign Policy”, Insight Turkey, Vol, 11, No. 3, 127-142.
14. XX, “The Davutoglu Effect”, Economist, 10/23/2010, Vol. 397, Issue 8705, special section p6-8.
15. Ahmet Davutoglu, “Turkey’s Zero-Problems Foreign Policy”, Foreign Policy, 05/20/2010.
16. loannis N. Grigoriadis, “The Davutoğlu Doctrine and Turkish Foreign Policy” Bilkent University/ELIAMEP, April 2010.
17. Turkey’s Foreign Policy in a Changing World, International Conference, 30 April-2 May 2010, University of Oxford.
bir de gurkan zengin hoca var tabi.

aradiklarin bunlar degil buyuk bi ihtimalle ama belki bi faydasi tokanir diye seyettim...

jft-newspaper.aub.edu.lb

sam.gov.tr

www.turkishpolicy.com

kms1.isn.ethz.ch

www.nbuv.gov.ua

www.ifri.org

www.isma.info

www.gmfus.org

www.biu.ac.il

www.setav.org

lirias.kuleuven.be

www.akademikortadogu.com

www.liu.se

250-300

okumaktan okul, türemiş.
kaynak bulamadım.

"Fr école (okul) sözcüğünden serbest çağrışım yoluyla türetildiği açıktır."

www.nisanyansozluk.com

oku(-mak)+l
oku fiil kökü, -mak düşen mastar eki, -l fiilden isim yapma eki şeklinde tanımlanırsa türemiş bir kelime olur.

ancak -l şeklinde bir fiilden isim yapma eki bulunmamaktadır. ayrıca okul kelimesi fransızca'dan türkçe'ye geçmiştir.(école) bu durumda basit kelime olmaktadır. yani ya aykırı bir türeme durumu var ya da basit kelime.

meb kitaplarında yanılmıyorsa türemiş kelime olarak geçiyormuş.

nişanyan sözlük'te şöyle demiş :

www.nisanyansozluk.com

< Tü oku- +Il → oku-
● Fr école (okul) sözcüğünden serbest çağrışım yoluyla türetildiği açıktır. Urfa ağzında rastlandığı ileri sürülen *okulağ sözcüğüyle ilişkilendirilmesi keyfidir.

"Tü" dediği "türeme" imiş. ama not kısmında da ecole'den türetildiği açıktır diyor. bilemedim.

migroslarda kampanya var 4lüsü 11.60'a geliyor depozitoyla birlikte. normalde 3.50 depozitoyla birlikte.

gold al gold, migrosta 3.60

bomonti var 50 lık guzel bıradır 3.30 flndı sanırım

onu bilmiyorum da ,kola da yapar :)

çamaşırda kullanılan kola mı yoksa kokakola mı? nasıl yapar?

Sıvı Arap sabunu kullanıyorlar başka kullanılan bir ürün yok, beyaz prensli at'ın dediği kola da gayet güzel işe yarıyor ama pahalı bir çözüm.

sarp var benzincilerde.

Lastik partatıcı satılıyor benzinliklerde falan, 4-5 lira şişesi.

halk arasındaki ismi süt silikon.

arabayı yıkadıktan sonra lastikleri tekrar köpükleyip durulamayın, o da neredeyse aynı etkiyi yapar.

otobüste olur ya o. uçakta çok saçma. tam tersi olması lazım, çünkü genellikle mutlaka uçakta bir koltuk eksilmesini bekleyen birileri olur.

Oluyor bir kere adanadan istanbula 30 liraya ucmustum

last minute bir şeyi o, trde var mı bilmiyorum ama almanya'daki şefim ailecek hazırlanıp, bavulları toplayıp, havaalanına gidip ucuz bilet beklediklerini, neresi ucuza düşerse oraya gittiklerini söylemişti macera olsun diye.

var. mesela corendon'da o sekilde oldukca ucuz avrupa ucuslari bulunuyor web sitesinden.

kimse söylememiş ben söyleyeyim: var.

eğer uçakta boş yer kalmışsa yaparlar onu.
thy yi bilmiyorum ama pegasusta gelmeyen yolcuların yeri boş gidiyor.
bir de bu zamanda boş uçak bulman zor olur.

fishki.net

ziza.ru?

(git: www.eksiduyuru.com )
surdakilerden biri olabilir belki.

buldum. fuza.ru

vücutta vitaminin tutulumunu engelliyor diyolla

Dişlerde lekelenme yapar.
En büyük derdiniz bu olsun..

yemekten hemen sona içmeniz durumunda yiyeceklerdeki demirin vücudunuza geçmesini şaaapıyomuş. kansızlık olurmuş. içmeyin diyolla.

bir avantajı var içeriğindeki yüksek magnezyum potasyum sebebi ile diş çürümelerini önlüyor

poşet çay normal bildiğimiz demleme çaydan daha zararlı. imkanınız varsa demleme içiniz. içinde bin türlü katkı maddesi var. renklendiricileri de doğal değil diye biliyorum

bitçi çayları aşırı tüketmemek lazım (max günde 1) bağırsak tembelliği yapar (özellikle o zayıflama çayları ya da yeşil çay).

ice tea de çok şekerli. aynı şekilde katkı maddeleri ve boya mddeleri de söz konusu

aslında su dışındaki tüm sıvıların zararları suya göre oldukça fazla. su içelim içtirelim

benim babam da sudan cok cay içer..
gunde belkı 20 25 bardak
ve cok usuyor genelde..
kansızlık yapıyor olabilir.

Kişisel zevklerimiz bizi başka bilumum içeceklere yönlendirse de vücudun öncelikli ihtiyacı su. Başka şey onun yerini tutmaz. Kansızlık konusunun hurafe olduğunu sanmam, çay demirin vücutta emilmesini engeller.

fazla çay karaciğerde apse yapma etkisine sahiptir .
bitki yahut yeşilçaylar ise arkadaşın dediği üzre bazı uzuvların çalışma sistemini etkiliyor.

ice tea' ye gelince , içerdiği yapısal madde ( gıda boyası, yapay tatlandırıcı ...) gibi sağlığa zararlı ürünlerin tüketimi karaciğer sorunu yarata bilir. aynı takdirde de içinde kafein bulundurması ve günde fazla tüketimi kalp ritminizde değişikliğe yol açabilir.

dikkat edin kendinize ...

Ayrıca çayın diüretik etkisi vardır.

bunlara birde şeker atıyorsan yazık olur valla. ice tea sade şeker misal. ilerisi için şeker hastalığı riski olabilir

demir eksikliği ve kansızlık yapıyor diye biliyorum.

Bir kere, sırf şu 1-1,5 litre dediğiniz soğuk çay bile, içerisindeki kimyasallardan ötürü zararlı zaten.(Kanserojen)
2-3 gün su içmemek ise çok tehlikeli.Sıvı almakla su içmek her açıdan bir değil.Ne kadar sıvı tüketirseniz tüketin su da içmek zorundasınız.
Yapabilirseniz, günde sadece 3-4 bardak meyve çayı içmek yanında da 1,5-2 litre su içmek sizin için iyi olur.Şu anda etkin olarak yaşam sürenizi kısaltıyorsunuz, o bir gerçek.

günde 1-1.5 litre icetea nedir abi? bence o şeylerin zarar bakımından kola dan bir farkı yoktur. aman diyim.
3-4 bardak meyve çayı iyiymiş.
kırmızı çayı ise, sallama olmayanından 6 tane içersen gayet normal bence. ama demli olmasın:)

ben de çok çay içiyorum. hatta sizden daha fazla içiyordum. 4-6 kupa çayı bi öğünde içerdim. (8 olduğunu da biliyorum)

su? tabi ki hiiiiç içmezdim. yaz kış çayla sulanıyordum yani.

sonra bir gün böbreklerimde taş oldu. doktor dedi ki "10 bardak su içiçen günde". dedim ben çay içiyorum ama olmaz mı? "peki o zaman 40 bardak çay iç" dedi.

bi ara da yeşil çay içmeye başladım. su da içmek istiyordum. o dönem bi gün boyunca hiç çay içmediğim de oldu.

yani özetle su içerseniz büyük ihtimalle çayı bu kadar içemeyeceksiniz.

çay yukarıdaki herkesin dediği gibi; demirin düşmanı...

tamam da ne yapalım, neticede bu dil yazıldığı gibi okunmuyor. belli kalıpları var ki bu kalıplar amerikancada ve ingilizcede bir nebze farklıdır. ayrıca konuşanın telaffuzu düzgünse ister istemez amerikancaya benzeyecektir konuşması ki bu da normal olanı.

muhtemelen ingilizce konuşamıyordur hiç yazan kimse.

bullshit

saçmalamış işte. feci sıçmış.

ingilizceyi amerikan aksanıyla konuşan ve hayatında amerika hatta yurtdışı görmemiş biri olarak katılıyorum galiba. yani en azından azıcık da olsa yerel aksan olmalı sanki. daha saf, şirin ve daha egzotik oluyo. tabi belli bi dozda olursa.

ha ben neden aksan öğrendim o zaman? ne biliyim bi dile butunuyle hakim olabilme istegiyle sanırım.

bir yerde doğru bir yerde yanlış. ingilizceyi aksanlı konuşmak ayıp olmadığı gibi ulusunuz hakkında bir fikir verir. bu kendi dilinizin fonetiğiyle de alakalıdır. ama amerikan veya ingiliz aksanıyla konuşmak da ayıp değildir bence. ama böyle konuşmaya çalışıp saçmalamak komiktir.

çok saçmalamış, aksanlı konuşmak biraz da yetenek işidir. biliyorsan süper olur karaktersizlikle alakası yoktur ama yapamıyorsan da yapacağım diye komik duruma düşmemelisin.

saçmalık. doğrusunu, orjinalini konuşabiliyorsan konuşursun, konuşamıyorsan kendi aksanında konuşursun kimse seni ayıplamaz. ama kendi aksanında konuşmakla karakterli olduğunu sanmak ahmaklıktır.
ben ingilizceyi amerikan vatandaşı bir hocadan öğrendim. dolayısıyla aksanım da amerikan aksanı. ne yapayım şimdi, karakterli olmak için türk aksanıyla mı konuşayım?

@squatterbloat'ın da dediği gibi kişinin aksanı direk kopyalamasından ziyade biraz da türk ezgileriyle harmanlaması hoş olabilir. misal siyasette özellikle amerikan ya da ingiliz aksanı kullanılmazmış ki götleri kalkmasın elemanların.

doğru söylemiş. aksan taklit edersin, o çok ayrı konu. aksan yaparsın o da ayrı konu. ama gizli ajan değilsen, urfalı olupta antepli gibi konuşmak sana hiç bir şey sağlamaz.

amerika'da 77 millet 77 aksanda ingilizce konuşuyor hem de amerika'daki kaçıncı nesil insanlar bunlar. bizde 2 sene amerika'da yaşayan bbc ingilizcesiyle konuşmaya çalışıyor. elin hintlisi yuvarlak yuvarlak konuşurken utanmıyor da ben r'leri yutacağıma bastırıyorum diye mi utanacağım...

ek: bunun aksini savunan taşralı görünmemek için haçenli, bene bak biyo'lu konuşmasını düzeltmeye çalışandır. anadolu lisesinde ingilizce öğrenmiş adam fog reyiz gibi küfretmeye çalışırsa karaktersizdir. fog reyiz karaktersiz değildir, ingiltere'de büyümüş, 'skoçlarla küfürleşe küfürleşe onlar gibi konuşmayı öğrenmiştir.

kismen dogru. sonucta bir dili konusmak bilgi isiyken o dilin aksanina uygun konusmak taklittir, onlardan biri olmaya calismak, o dili konusan toplumun icine girmeye calismaktir, bu da karaktersizlik olabilir.

ama hayatta bu kadar duz mantikla islemiyor, en basitinden bazi seyleri aksaniyla soylemediginde karsidaki kisi anlamayabiliyor.
veya ingilizce'nin ana dil oldugu bir yerde uzun bir sure yasayinca aksani dogal yollarla kazaniyorsun, o zaman taklit olmuyor yani, bu da karaktersizlik degil.

bu ve benzeri sebeple iddiali laf etmenin pek de iyi bir sey olmadigini dusunurum. cunku o konuda cok kafa yormadan, cok okuyup etmeden buyuk bir laf edersen her durumu kapsamamis oluyorsun, karsina biri cikip bir soruyla kitleyebiliyor.

dillerin belli kuralları vardır. fonetiği vardır. eğer doğrusunu biliyorsan öyle konuşursun, ki bu londra ağzı ingiliz ingilizcesi ya da boston ağzı amerikan ingilizcesidir. mantıklı olan insanın elinden gelenin en iyisini yapmasıdır. bunun aksini iddia etmek, istanbul türkçesi konuşmak varken, sırf karadenizlisin diye "haçen uşağum tuzgün turkçe konuşmah karahtersizliktur." demek gibi bir şey olur. saçmalamayın artık. aksanınız kötüyse, kötüdür, olabilir yani, herkes mütercim tercüman değil sonuçta. ama aksanım kötü demek yerine, götünüzden element uydurmayın.

Saçma. Doğrusu öyle konuşmak, ikisinden biri olarak.

Çok sefer gerçekten İngiliz veya Amerikan aksanıyla konuşulmuyor, doğrudur. İngilizce'sinden Yunan, Çinli, Türk'ü ayırt edebiliyorum. Ama bu güzel bir şey olduğu anlamına gelmiyor.

Türkçe öğrenen bir yabancının 'kalem'e 'kaalem' demesi hoş olmazdı mesela, değil mi?

kafasi ulkesine gomulu bir mal cumlesi... sen o mal aksaninla bir "telemarketing" yapmaya calis bakalim ne kadar basarili olursun...

abd de bile güneyli kuzeyli aksanı varsa. zenci aksani. diye bir kavram varsa .ama hala ingilizden daha ingiliz olmaya kalanlar için bu yorumlar hep devam edecek.

özel olarak pay tv'leri istemiyorsan önce düz uydu sistemi bence. sonra kablo tv. digitürk taahhütlü, 10 liralık pakette ekstra hiçbir şey izleyemediğin gibi bir de 24 ay esir kalırsın. d-smarttan memnun olanı pek görmedim. türksat ya da kablo bence.

türksat düz uydu izlemek için ne yapıcaz tam olarak?
gidip biryerden abi bana bir çanak bir lnb bir de receiver mi ver diyicez?
gelip kurma falan dahil kaça çıkar bize? bir de düz uyduda discovery vs tarzı kanallar çıkar mı?

aynen öyle. 100 liraya patlar,receiver çanak kurulum, bir çok yerde böyle. ama işte discovery, nat geo,eurosport olmaz. ama digitürkün 10 liralık paketinde de yok bunlar.

kusursuz

pixlr.com

picasa?

kadın erkek farketmez, bünyeden bünyeye değişir.

karaktere göre değişir. gizli duyguları varsa söyler. yoksa da geyiğe devam :)

gerçek hayatta pasif sayılabilecek, hafif içe kapanık, rezil olurum duygusuyla bazı şeyleri ifade etmekten çekinen bir tipse gerçeği söylüyordur.

ama benim sevgilim gibi sosyal hayatta çenesi düşük, densiz, boş muhabbeti seven laubali biriyse yalan söylüyordur.

kesin.

pasif sayılabilecek, tamamen içe kapanık biri idi :)

valla ben eril kişi olarak söyleyeyim alkollüyken, normalde söyleyemeyeceğim, yapamayacağım şeyleri çok rahat söyler/yaparım.

cinsiyetle alakası yok bence :)

Hiç belli olmaz, ancak "bana kalırsa" disinhibisyon oluştuğu için söylenemeyenler daha kolay çıkıyor ağızdan. Ertesi güne tekrar sormak gerekiyor. ;-) Blackout riski her daim mevcuttur.

alkolün etkisiyle aslında düşünmediği ve hissetmediği şeyleri de söyleyebilir. bilmek zor.

her insan sarhoş olunca gerçekleri söyler.

yellow brick'in dediği gibi kişiye göre değişir.

(bkz: in vino veritas)

ne söylediğine göre değişir.

benden hoşlandığını söyledi?

hoşlandığını söylediyse fazla üzerinde durup düşünmene gerek yok. gerçekten hoşlanıyorsa bunu sana hissettirir. sonra iki gün önce benden hoşlandığını söylemişti şimdi niye böyle yapıyor deyip üstüne düşersin falan (bkz: olaylar olaylar)

benim bu:)

sanat veya spor en güzel yol.farklı spor dallarını deneyebilir.tenis veya yüzme falan gibi ya da şu bazı barmenler var havada atıp tutuyo 100 liralık şişeleri böyle burjuvazi kokteyller hazırlıyorlar ya şov yaparak buna eğilinebilir.yemek kursları var bildiğim kadarıyla hatta boğaziçi üniversitesinde vardı.bu kurslara katılıp aşçı olarak işe girebilir ve ilginç lezzetler keşfederek kendi kemik müdavimlerini yaratabilir.

aklıma gelen bunlar

yani ne bileyim normal bir insan gibi olamaz gibi hissediyor.
öyle hissediyor ama toplumu etkileyecek bir yeteneği, başka bir deyişle gücü yok. güç kazanması gerekiyor.
--

ben de sınavlardan yüksek not almak istiyorum ama şuan oturduğum o yumuşacak puf koltuktan kalkıp defter kitap almaya da üşeniyorum, buna gücüm yok. sence ne yapmalıyım?

yemek yap yemek. daha önce hiç hissetmediğin kadar rahat hissedersin.

sesimin güzel olmasını o kadar isterdim ki.. liseden beri istiyorum. lisede hep bahar şenliğinde harika bir konser verdiğimi hayal etmişimdir :) yok ama konuşmaa sesim kötü olmasa da şarkı söyleyemiyorum. istesem de bir şey yapamıyorum zaten

bana da benmişim gibi geldi,hala ne yapmam gerektiğini bilmiyorum da sen öğrenirsen bana da yardım ediver

tangle? www.google.com.tr

tangle daha yeni ya. benim dediğim 13-14 sene önceydi. karton gibi bir şeydendi sanki.

ı ıh, değil. ya böyle kartondan düşünün, belli yerleri kesilmiş. o yerlerden katlayarak farklı bir şey çıkarıyordunuz ortaya.

bildiğim bi ali bar var altınkumda.

denizin derinleşmesi için suyun içinde bi 2-3 dakika dubalara kadar yürümeniz gerekiyor. dubaların olduğu yerde bile 180 190 civarıysanız ayağınız yere basar altınkumda. bunun dışında gidilecek yerlerden biri polis akademisi tabi polis tanıdığınız vs var ise gayet temiz ve nezih bi ortam içerdeki herkes polis olduğu için. onun dışında gaye koy var tam olarak burası 37.352889,27.329425 minibüsler gidiyor buraya son durakları burası.

yemek için çok fazla yer var aslında sahil boyunca gözünüze kestirdiğinize girebilirsiniz. ayrıca biraz daha iç kısımlarda burger king' de var.

disco/club tarzı Yalı Caddesinde (ana caddesi gibi bişey) Medusa ve Sensation. 3. Koy güzel, Marina güzel. Derinleşen deniz bulmak zor. Araban varsa Altınkum'un iki-üç kilometre ötesindeki Martı Sitesi ve civarındaki küçük koyları dene. En bi şahane deniz oralarda. yemek için bu migros,tansaş, bankaların olduğu yolun üstünde, denize doğru inerken sol tarafta, İngilizlerin takıldığı restoranlar var. Şimdi isim isim hatırlamıyorum ama Pizza Pizza dışında bir şeyler yemek istiyorsan en mantıklı tercih o. Ya da Mavişehir'e gidip sıradaki ilk mekandan çiğ börek ye çok şahane yapıyorlar.

araban varsa polis akademisine git giriş ücreti olarak 5 lira gibi bi ücret alıyolardı sanırsam içinde cennet koy diye bir yer var 7.koy olarak geçiyor denizi çok güzel tavsiye ederim

akvaryum koyu diye bi yer var,çok güzel diyala

zemzem suyu

(bkz: absinth)
(bkz: becherovka)
(bkz: fernet)
(bkz: jagermeister)

nane likörü, bacardi, absinthe

çok ağır oldu absinth fln daha hafif?? heryerde kolay bulunan??

smirnoff north

kokteyllere yönel hacı? sex on the bitch :p ne bilim jacksaw, kamikaze falan filan.

jagermeister

ben cin*tonikle yapıyorum

fiski fiski

Bizim dükkanın barmeni var ekside yazar, alanında çok iyidir, www.eksisozluk.com sor bance, yardımcı olur kesin

becherovka +1 sonbahara dogru zaten içinizi açar bi güzel.

(bkz: mahşerin beş shot'lısı)

sut muz likoru buz ve kahveyi 2.5 luk kola sisesinde calkala. sonra yapistir gitsin.

vodka dememişsin ama sayılmaz bence bu :) bi shaker'a veya pet şişeye vodka(35lik veriyorum tarifi) 2 adet nescafe 3ü1arada ve 5 küp şekeri kırıp at,2 küp de buz at,biraz buzlukta beklet,çalkala ve iç.beğenmezsen bul beni :D

jenever

lig tv 3

www.ligtv.com.tr

spormax

deli yürektekini diyosan şu olabilir www.youtube.com

harmandalı anonim bir ezgidir. bir çok zeybek türü vardır ve harmandalı onlardan biridir. birçok kişi yorumlamıştır harmandalını. şimdi yoldan bir davulcu ile zurnacı çevirin onlarında kendilerine göre bir yorumla çalacaklardır. örnek bir video linki verirseniz daha aydınlatıcı olacaktır.

phonex katılıyorum sana, yalnız sorduğum soru kenan'ın youtube daki oyunda çalan harmandalını kimin düzenlediği?

akif biricik efendim.

shift alt yap bakalım belki düzelir.

denetim masası/saat dil ve bölge ayarları, en altta klavyeleri veya diğer giriş yöntemlerini ayarla de,klavyeler ve diller bölümüne gel,klavye değiştire bas,türkçeyi ekle,ve uygula.
yazdığım vista içindir,değişebilir.

le trio joubran, taksim trio, max richter ve "vivaldi/four seasons" .

edit: bi de secret garden ya unutmuşum da :)

143727 nolu duyuruda buna benzer bişi sorulmuştu.
(duyuru numarasına link veremedim, nasıldı yahu?))

erotic lounge albümü var ( 1-2-3-4-5-6-7-8-9) mp3.uzhgorod.name

paris lounge, candy lounge gibi albümlere bak. Tarz olarak lounge ın hepsi olur.

www.eksisozluk.com

klasik cevap: Yann Tiersen

alternatif cevap: Vivaldi

yann tiersen?

slow playlistime bakabilirsin
www.youtube.com

(bkz: detektivbyran)

steely dan'in 1977 tarihli aja albümü.
erik satie'nin Gnossiennes & Gymnopédies'lerinin Reinbert de Leeuw hali

yedi karanfil ehehheo

jazz seviyorsan melody gardot

Agnes Obel-riverside la başlayabilirsin, sonra devamı gelir zaten

o paraya cakmak mahallesinde guzel evler bulabilirsin.

hastane taraflarında ve namık kemalde o fiyatlara evler var fakat kaçıncı kat kaç yıllık bina isteğine göre değişir tabi.

hocam ikbal caddesinde yapılar hem yeni(en fazla 2-3 senelik) hem de çok pahalı değil,ayrıca 10 numaralı hat inkılap mahallesine gidiyor ordan direk..,kazım karabekir biraz daha varoş olmakla birlikte yakınlığı hasebiyle tercih edilebilinir,ama bence çakmak mahallesi ve ikbal caddesini deneyin.

oturma iznin varsa sorun yok. 1 ay meselesi vize için geçerli.
birazda gümrükte senin işlemini yapan adama bakıyor olay.bazen sormuyorlar şans eseri geçebiliyorsun oturma iznin olmasa bile.(vizen olacak tabi o kadar da değil)

not: yaşanmış gerçek bir hikayeden alıntı.
not2: ben olsam konsolosluğa telefon aracılığıyla sorardım.

bir şey olmaz.
yurtdışında eğitim alan bireyler yaz tatilini türkiye'de geçiriyor misal.

ben 21 haziran' da türkiye ye gelip 24 temmuz da geri çıkmıştım. bir sorun olmaz bence.

no problem. relax.

ben 2 ay kalıyodum kimse bişey demediydi

konsolosluğun no:(212) 225 20 99 bi ara,işini şansa bırakma,hadi buenos noches