Giriş
(12)

Herkes 20-30 bin lira mı maaş alıyor?

deveyidiken
İstanbul’da ev kiralarına bakıyorum, 5-6 bin liradan aşağı düzgün ev yok. E hayat pahalılığı, marketler falan herkesin malumu. Evlere arabalara değinmiyorum bile, onlar hepten imkansız bir noktaya ulaştı.Hayat bu kadar pahalıyken bu insanlar nasıl hayat kuruyorlar? Hadi bir şekilde bir düzen kuruldu
İstanbul’da ev kiralarına bakıyorum, 5-6 bin liradan aşağı düzgün ev yok. E hayat pahalılığı, marketler falan herkesin malumu. Evlere arabalara değinmiyorum bile, onlar hepten imkansız bir noktaya ulaştı.

Hayat bu kadar pahalıyken bu insanlar nasıl hayat kuruyorlar? Hadi bir şekilde bir düzen kuruldu diyelim, bu pahalılıkta nasıl hayatta kalıyorlar?

Şu an kazandığım parayı göz önüne alınca ben simsiyah bir gelecek görüyorum. Bu ülke hiçbir zaman mükemmel bir yer olmadı belki ama şu son zamanlardaki pahalılık açıklanamaz bir boyutta bence.
0
deveyidiken
(30.01.22)
ülkenin yarısı asgari ücretle geçiniyor ne 20-30 bini? ekşi'dekiler ülkenin en eğitimli kesimi olduğu için oralarda bu civarı kazanan pek çok kişi var ama bunlar ülkenin %2-3'ü falandır anca.

dediğiniz gibi son olaylarla artık ekonomik felaket bambaşka bir boyuta ulaştı. insanlar her şeylerinden kısarak yaşıyorlar. artık 3 öğün yerine 2 öğün yiyeceğim diyenler falan var. böyle yaşıyoruz işte. hatta ortalama türk vatandaşı olarak yaşamıyoruz, sadece hayatta kalıyoruz. kirayı öde, temel gıda maddelerini al tamam bitti. sonraki ay tekrar et. çıkıp dışarda yiyeyim yok, bir yerde bir şey içeyim yok, şuraya gidip gezeyim yok, şu ayakkabıyı beğendim alayım yok...
0
rose parks
(30.01.22)
Olağan üstü pahalılık dalgası henüz 2-3 aylık bir olay, şu anda şok sürecinde herkes hayret etmekle meşgul, bütçeleri sarstı ama yıkmadı, yıkılacak ama er geç. Elbette 20-30 bin üzeri kazanan kitle yüzdelik olarak ufak bir kesim.
0
msb
(30.01.22)
esnaflar falan güzel kazanıyor. milyon tane esnaf var ülkenin dört bi yanında. hepsinin durumu iyi diyemeyiz ama istanbulda fena sayılmayacak dükkanı olan adamlar zaten sağlam kazanıyor. sanayideki en niteliksiz işi yapan adam bile aylık 15bin görünce bu ne lan deiyp ağlıyor. eleman tanıyorum mesela sadece lastik değiştiriyor 20bin kazanıyor.

maaşlılar harici çok güzel kazanıyor. maaşlıların durumu iyi değil
0
avatar is back
(30.01.22)
2 sene önce istanbulda kozyatağı civarı kirada oturuyordum. Pandemi başladı. Evden çalışmaya başladık, evi kapatıp memlekete geldim.

Şimdi yeniden ofiase dönüş süreci var.
Tuzlada fln ev tutacağım sanırım. Her türlü muhtemelen maaşımın yarısı sadece barınmaya gidecek kira, aidat, farura vs. Mutfağı katmadım daha.

Ben bu şekilde tek başıma yaşarım yaşamasına da, insan gelecek kuramıyor. Ne bileyim evlenemiyor, ev dizemiyor, çocuk yapamaıyor vs. Bu çok koyuyor.

O simsiyah geleceği gördüğüm için, hayatıma yalnız devam etmeye karar verdim ben mesela. Kimseyi bir bilinmezliğe çekmeye hakkım yok.

Edit. Ekleyeyim, 2 sene ömce aynı zamanda düzenli spor salonuna gidiyor, birkaç hobime para harcıyor, giyim kuşamıma önem veriyor, kardeşime her ay sabit harçlık veriyordum.
0
saturn
(30.01.22)
Geleceğe dair öncelikleri erteledik, belki evlenip çoluk çocuğa karışacakken şimdi tek derdimiz günümüzü kurtarmak. Zorda kalmamak için büyük harcamalar yapmamak. Araç alacakken kafamızı sokacak bir ev almayı planlamak vs.
0
olaylar olaylar
(30.01.22)
görece yüksek bir maaş almama rağmen, tuzla'da oturuyorum, dışarı çıkmalarım azaldı. araba ya da ev alma hayalim bile yok bu ekonomik durumda.
0
a darkness coming
(30.01.22)
standart bir memur karı koca en vasıfsız insanlar olup kpss kasıp öğretmen olsalar evlerine 13-14 bin lira para giriyor ek ders vs ücretleri hariç. 14 binin 6-7’siini kiraya kolaylıkla verirsin. bu tarz milyonlarca insan var. çok zengin olmana gerek yok yani 7 bin kira için.
0
roket adam
(30.01.22)
Kira+depozit+emlakçı parası 20 bin tl'yi geçiyor şu an. Biraz da taşınırken masraf olsa 30 bin tl'yi bulur. Eşyası olmayan biri için 40 bin tl gerekir. 20 bin tl kazanan birinin 2 maaşı kadar masraf olur ilk etapta.

Evine 14 bin TL para giren biri 7 bin kira ödeyemez. Sadece faturalar ve yol masrafı aylık 2500 civarı tutar. Geri kalan parayla da ancak doyarlar. Artık çift maaş öğretmen olma durumu da çözüm değil. Çocukları da varsa geçinmek imkansız.
0
antropolog
(30.01.22)
Herkes de o evlerde oturmuyor zaten. Sen kendi aradigin kriterlerde evlere bakıyorsun ve 5-6binden asagi düzgün ev yok diyorsun. Digerlerine ev demiyorsun ama baskasi ev diyor demek istedigim bu. Dolasiyla 2 bine de oturan var 6-7bine de. Adamlar parasına gore ev tutuyor.

Duzgun ev 5-6binden asagi yok ve adamin da boyle bir kirayi odeyecek durumu yoksa duzgun olmayan evde oturuyor bu kadar basit. Ben burada oturmam deme luksu yok adamın.

Bunun dışında kari koca çalışan bir suru insan var. Vasif gerektiren işlerde calisan kari koca toplam maasiyla ödüyorlar bu masrafı. 8-10bin alan karı koca 5-6bini kiraya verip kalan miktarla bir şekilde geciniyorlar iste.
0
stavro
(30.01.22)
İstanbul’da yaşamıyorum ama ben de o simsiyah geleceği görüyorum. Kira, faturalar, ulaşım tüm maaşımı kaplıyor kuruş artıramıyorum. Arabam yok, almam da imkansız görünüyor artık ne yazık ki.
Bir şeyler düzelene kadar aynen bu şekilde devam etmeyi planlıyorum. Hiç alışveriş yapmadan(yeme-içme dışında) ve keyfi olarak dışarda ayda max 2-3 sefer yeme-içmeyle devam edeceğim gittiği yere kadar.
0
megalomaniac
(30.01.22)
cevremde kendi evinde yasayan / evli olan tanidigim bir cok kisinin zaman icinde daha yakindan tanidikca ciddi aile yardimi aldiklarini goruyorum. bu bugun krizle olan bir sey degil, son 10 yilda gozlemledigim bir sey. daha once de vardir muhakkak bilmiyorum, dikkat ettigim bu kadar.

mesela biri bakiyorum merkezi bir semtte yasiyor ama oranin kirasini vs kaldirip da uzerine yasayacak bir is yapmiyor benim gozumde. luks yasamdan falan bahsetmiyorum, gayet alt-orta direk hayati yasiyor ama evi guzel yerde mesela. zaman geciyor ogreniyorum ki kirasini babasi oduyormus, odesin, istesem benim babam da oder yani benim gozumde kucultucu bir sey falan degil ama bu gizem oyle cozulmus oluyor.

daha gecen farkettigim mesela bir tanidik bosandi, bir kac ay sonra ev aldi. orta-ust bir isi var, biriktirmis krediye girmis herhalde dedim. meger ailesi almis direk. ve hatta evliyken kiralarinin yarisini kiz tarafi yarisini erkek tarafi ailesi oduyormus. kirada oturan arabali cocuksuz normal bir ciftlerdi. arada eglenceleri falan var, luks bir sey yok. normal hayat ama maddi sikintilari oldugunu gormedim. ortaya cikiyor ki yine aile destekliyor.

boyle 10+ ornek gormusumdur yakin cevrede son bir kac yilda - ben bu destegin sadece ekstrem durumlarda oldugunu (is kaybedilir kira odenemez vs.) dusunuyordum ondan surpriz oldu. demek ki dusundugumden daha yaygin. bahsettigim aileler (destek olan ana babalar) de oyle zengin aileler falan degiller, orta direk emekliler falan. bir sekilde bir birikim yapmislar oradan harciyorlar cocuklara.

tabii herkesin boyle bir durumu yok o yuzden bu olaya uyanmayan kisilere (benim gibi) gizemli gelebilir.
0
robokot
(31.01.22)
ilizyon hocam. herkes kendisinin veya ailesinin eski birikimini parçalıyor.
halamın 3 çoçuğu var 3üne de sıfır araba alındı.
kuzenler doktor bu arada.
her sene iphone u anaları alıyor :)
daha torunlar okula falan gitmiyor bu arada sadece istanbul’da yaşam pahalı diye. karı koca doktor yeni klinik açaçak eski aldıkları arsayı satıyorlar,
dışardan bakan oo altında sıfır araba, yeni klinik açıyor, yeni iphone halbuki torunların doğum gününde altın takılıyor harcasınlar diye.
0
gatherer
(31.01.22)
(4)

En hızlı yoldan yabancı dil geliştirme?

cavelier
Selam, dil konusunda çok geri kaldım, işim gereği çok ihtiyacım oluyor ve ülke gidişatından ve çalıştığım şirketlerde sık sık duyduğum yurtdışı fırsatlarından dolayı bu yıl dil işini halletmeyi kafama koydum. dil kursuna da yazıldım. ancak kurs dışında kendimi çok fazla veremiyorum neler yapabilirim
Selam, dil konusunda çok geri kaldım, işim gereği çok ihtiyacım oluyor ve ülke gidişatından ve çalıştığım şirketlerde sık sık duyduğum yurtdışı fırsatlarından dolayı bu yıl dil işini halletmeyi kafama koydum. dil kursuna da yazıldım. ancak kurs dışında kendimi çok fazla veremiyorum neler yapabilirim en hızlı yoldan geliştirmek için? bildiğiniz uygulamalar var mı sohbet ederek pekiştirebileceğim?
0
cavelier
(24.01.22)
Yabanci dil? Hangisi?
0
hot potato
(24.01.22)
Hangisi olduğu farketmeden bol bol kelime ezberlemek lazım. Dile maruz kalacaksın bir şekilde.
0
antropolog
(24.01.22)
Kelime ezberlemek ve bundan da önemlisi yabancı dilini konuşabileceğin biri her zaman olacak.
0
panda yuva yapmis sogut dalina
(24.01.22)
native ev arkadasi
0
camussar
(24.01.22)
(11)

barınma sorununa dünya'da getirilen çözüm önerileri neler?

avatar is back
başta avrupa falan olmak üzere son zamanlarda ülkemizde de var bu meret. özellikle bizde çok yüksek bir oran ev sahipliği ama hala uygun ve kaliteli ev sorun bir çok yerde. avrupa'da daha sıkıntılı sanırım. özellikle hem eski binalar hem de pahalılık var.peki dünya'da buna çözüm olarak ne gösteriliy
başta avrupa falan olmak üzere son zamanlarda ülkemizde de var bu meret. özellikle bizde çok yüksek bir oran ev sahipliği ama hala uygun ve kaliteli ev sorun bir çok yerde. avrupa'da daha sıkıntılı sanırım. özellikle hem eski binalar hem de pahalılık var.

peki dünya'da buna çözüm olarak ne gösteriliyor? ne öneriliyor? bir aralar fast installation house dalgası vardı. hatta kuzey ülkelerin bazılarında baya 3-4 katlı 70-80m2 evler falan yapılmıştı ama sonra depremdi yangındı sağlamlıktı derken yattı o mesela.

binlerce yıldır süre gelen bu barınma problemi böyle devam edecek mi? gıdayı beslenmeyi ulaşımı giyinmeyi çok kolaylaştırdık ve neredeyse beleşe yapar olduk tarihe bakınca. ama barınmada geride kaldık gibi. nedir çözüm önerileri? özellikle teknoloji şirketlerinin falan bazen oluyordu önerileri falan
0
avatar is back
(18.01.22)
Büyük oranda bireysel seçimlerin sonucunda ortaya çıkan bir sorun bu. Örneğin İstanbul'da sadece yaşamış olmak için yaşıyor millet. Aynı gelirle başka bir şehirde çok daha kaliteli yaşanabilir. 1950'lerin İstanbul'unda değiliz. O dönemdeki yaşam kalitesini başka yerde aramak gerek.

Ayrıca devletler nufus planması politikaları izlemeli. 3-4 çocuk günümüz için çok fazla. Bu doğan çocuklar birçok şeyden mahrum kalacaklar.
0
antropolog
(18.01.22)
@antropolog; planlamadan ve diğer durumlardan ziyade teknik çözümleri merak ediyorum aslında.
0
🌸avatar is back
(18.01.22)
Çin, Hong Kong bu soruna şöyle çözüm bulmuş.

www.boredpanda.com

Benim gözlemim eski insanlar daha insanca bir dünya hayal etmiş, tasarlamış. Her eve güneş girsin deyip bir sürü cam yapmışlar, balkon yapmışlar. Herkesin kendi bahçesi olsun deyip her eve bahçe koymuşlar. Bir de bahçesini ağaçlandırmışlar.

İnsanca olmayan şey ise insanları güneş görmeyen, bahçesi olmayan, ağaç bile olmayan yerlere tıkmak. Buna ne kadar çözüm denir, orası tartışmaya açık.
0
dissendium
(18.01.22)
Ev yaparak çözmeye kalksan bu sefer göç durmadan devam eder. Bu sefer de trafik sorunu başlar. Tarihi doku varsa yok olur gider. Her taraf beton olur.

Barınma sorunu dünyanın her yerinde yok bunu kabul etmek gerek. Bazı bölgelerde çok masraflı.
0
antropolog
(18.01.22)
Avrupa'daki sorun daha ziyade yogun conservation kaynakli. Yani teknik cozumluk, innovasyonluk bir yani yok zira sorun para olmamasi kaynakli degil. Sehirlerin disa dogru yayilmasini, doga ve tarim alanlarinin azalmasini istemiyorlar. Gene halihazirdaki sehir merkezlerinde de eski binalarin yikilip daha cok katli yeni kulelerin dikilmesinin onunde engeller var, sehrin atmosferini ve kimligini korumak adina.
0
hot potato
(18.01.22)
"Çözüm" gerçekten aranıyor mu, ya da bu bir problem olarak görülüyor mu? Mesela Birleşik Krallık, Londra daha fazla büyüsün istemiyor. Ülkenin diğer şehirlerine bakarak orantısızca fazla nüfusu var, bu yüzden farklı büyük şehirlerin nüfus/iş çekmek için teşvik programları var. Yine Fransa'da Paris daha fazla büyüsün istenmiyor.

Almanya görece nüfusunu homojen dağıtabilmiş bir yer, en çok Berlin'de barınma sıkıntısı görülüyor. Emin olmamakla birlikte, orada da nüfus artsın istenmiyor diye hatırlıyorum.

Silikon vadisi civarında barınma korkunç bir sorun olduğundan, bazı şirketler barınmanın sorun olmadığı eyaletlere doğru akın ediyorlar.

20 -30 milyonluk metropolleri sanıyorum sadece Çin benimsedi, yine bu başlık altında gösterildiği gibi distopik toplu konutlar yapıyorlar ama hava kirliliği gibi çözülemeyen bazı problemleri var.

Bu şartlar altında sorunuzu yeniden alabilir miyim? :)
0
kaptankedi
(18.01.22)
sosyalizm.

Bunu ilk dile getirenlerden biri de bizzat Engels. Konut Sorunu adlı kitabı var 1872 İngiltere'sindeki konut sorununu anlatan. Bunu okursanız 1872'den 2022'ye hiçbir şeyin değişmediğini, çıldırtıcı derecede aynı olduğunu görebilirsiniz.

Bugün vikipedi'ye göre sovyetlerin üzerinden 30-32 yıl geçmesine rağmen en yüksek ev sahipliği oranları listesinde eski sovyet ülkeleri hep tepelerde. tr.wikipedia.org
0
patronaj1
(18.01.22)
Sabaha herkes şehir merkezinde yaşamasıncılar gelir ama sosyal konut kavramını araştırabilirsiniz.
0
gmzo
(19.01.22)
Bu söyleyeceğim bir veri ya da verilere dayanmıyor ancak bu istihdam, çalışma alanları ile olduğu kadar medyanin oluşturduğu algılar ile de ilgili diye düşünüyorum.

Mesela akşam haberlerini açın. Kanal farketmeksizin İstanbul + meclis/siyaset tahakkümü var. Yani İstanbul da yasiyormus kadar İstanbul'da olan biteni de sorunlarını da biliyor gibi hissediyorum. Sanki ülke oradan ibaret. Yerel, bölgesel kanallara geçtiğinizde de o bölgedeki merkezler domine ediyor. Mesela yaşadığım yer olan İzmir'deki her şey, bütün kayda değer olaylar sanki Alsancak konak civarında oluyor gibi. Halbuki haber yaptıkları şeylerin benzerleri (mademki haber değeri var) diğer ilçelerde de oluyor. ​


Yani bana kalırsa bu "merkez orası" algısını percinliyor ve hem para harcamaya gidilecek yerler (mal veya hizmet alımı olan her şeyi dahil edebilirsiniz) hem de yatırım yapılacak yer orasidir şeklinde bir onyargi oluşturuyor.

Sonucunda da birçok insanın sebepsizce oraya yerleşmek ya da orada olmayı istemesi geliyor doğal olarak.

İş seçeneği daha fazla olması vb. durumlar da var. Ya da kasaba algısı ve baskısından yılmak ve çıkmak/kaçmak istemek.

Neyse sözün özü, benim çözüm önerim haber ajanslarinin yarattığı bu algıya bir sekilde müdahale edilmesi. Artık şube mi açarlar naparlar Afyon'a Giresun'a da yer versinler. Aynı şekilde mesela İzmir için Alsancak kadar menemen e de deginilsin.

Bu kadarı sorunuza cevap olmuş mudur emin değilim, ancak postfordizm ve fordizm ile mimari ilişkisine dair de okuyabilirsiniz derim bulduklarinizi, bu anahtar kelimeleri kullanarak.
0
encokbenisevinnolur
(19.01.22)
barinma problemi kotuleserek artacak, metropollerde tutunmak git gide zorlasacak.

devlet buyuk binalar satin aliyor ya da yaptiriyor. sonra daireleri ihtiyac sahiplerine uygun fiyata kiraliyor. sen basvurup listeye adini yazdiriyorsun, boyle bir formu arkadas icin doldurdum. banka hesap dokumlerinden arabanin markasina kadar veriyorsun. kac cocugun var, cocuklar nerede okuyor vs. Sonra sana gore bir yer buluyorlar ama bulmalari birkac sene surebiliyor. normalde o sehirde 2 oda bir daire $1200'e kiralaniyorsa sen 500-600 verip oturuyorsun. binalar le$ tabii cogunlukla soylemeye gerek yok.
0
cooperr
(19.01.22)
encokbenisevinnolur +1

Türkiye sanki istanbul'dan ibaret gibi. Oysa ki yaşam kalitesi yerlerde. Kasaba baskısı istanbul varoşlarında taşradan daha çok mesela. Gelen rahat etmek için geliyor ama başını sokacak yer bulamıyor. Her imkan istanbul'da deniliyor ama her şey paraya dayalı. 8-10 bin lira kazanan biri ancak her şeye uzaktan bakar, o imkanları izleyip sinir stres olur.
0
garylineker
(19.01.22)
(8)

Mülakat-iş arayışı

atina
işletme lisans ve yüksek lisans eğitimlerim, çeşitli sektörlerde iş deneyimlerim, mesleki sertifikalarım ve kendime güvendiğim için iyi olduğunu düşündüğüm iletişim becerilerim var. iş arayışım devam ettiği için kendimce başvurular yapıyorum ama birçok görüşme yapmama rağmen bir türlü işe alımım ger
işletme lisans ve yüksek lisans eğitimlerim, çeşitli sektörlerde iş deneyimlerim, mesleki sertifikalarım ve kendime güvendiğim için iyi olduğunu düşündüğüm iletişim becerilerim var. iş arayışım devam ettiği için kendimce başvurular yapıyorum ama birçok görüşme yapmama rağmen bir türlü işe alımım gerçekleşmiyor.Başvurduğum alanlar da insan kaynakları uzmanı- uzman yardımcısı. bu kadar görüşme sonrasına rağmen kendi kendime neden çağırdılar acaba demişliğim oluyor. halbuki doğru soru neden kabul etmediler diye soracak olmam değil mi?

bir aydan fazladır olumsuz bile dönmeyen mi dersiniz, iki görüşme yapmama rağmen teklif yapmayan mı dersiniz hepsini yaşadım resmen.Linkedinden mesaj yolluyorum adamlar bakıyor, çağırıyor ama sonrası yok. Para fazla bile istemiyorum hatta zaman zaman oldukça makul dememe rağmen bir türlü olmadı. 5 bin desem de olmuyor 7 bin desem de. beni almayan bazı şirketlerin sonraki aldıkları elemanları zaman zaman linkedinde öğrenme şansım oluyor ağımdan dolayı ama öğrenmez olayım. resmen öncesi olmayan adamlarla çalışmaya başlamışlar.hiçbir tecrübesi olmayan kişiler ve yetkinlikler bile nerdeyse eğitimsel olarak aşağı seviyede.


gerçekten istanbul'da ve Türkiye'de herkes torpil ile mi çalışıyor? kimse özverili, doğru dürüst çalışabilen ve eski işlerinden referas verebilen adamlarla çalışmaktansa iç kaynaklardan ya da kendi kişisel referanslarından mı çalışmayı tercih ediyor? ben bu soğuk kış gününde kendimi beğendirmek için görüşmeye gidiyorum ama kişisel gelişimini tamamlayamamış ik'cılar ile neden muhattap oluyorum. ben çalışırken böyle olmadım ve asla da olmayı düşünmüyorum.

sorum şu: napayım?
0
atina
(14.01.22)
Bitirdiğin okullar önemli. Özellikle işletme için önemli çünkü mezun çok. Yüksek lisansı özel sektörde fazla takmazlar. İş deneyimi de önemli. Bir şekilde referans (ya da torpil de) bulmaya bak. Arkadaş çevresi olur, aile çevresi olur, eski işinden birileri olur vb.

Görüştüğün İK'cıların çoğu torpillidir mesela. AÖF'li mi dersin, taşra üniversitelerinden mezun mu dersin...bir şekilde torpille İK'cı olmuşlar
0
antropolog
(14.01.22)
Başvuru için kullandığınız kanal nedir? Ben Kariyer.net'ten çağıran birkaç yere gittim. Bazı şirketler kendilerini çok yüksekte görüyor. Tavsiyem İşkur ilanlarına bakın. İK için özlük işleri personeli gibi pozisyonlar başlangıç için uygun olabilir. Bordro hazırlamayı öğrenirsiniz. Demek istediğim şey şu. Abartılı bir örnek olacak ama gidip Tesla, Inc. şirketine girmeye çalışmak yerine önce Xoğulları A.Ş.'de çalışmayı deneyin. LinkedIn çok saçma bir ortam bana göre. Hesabımı kapattım bir süre önce.
0
dissendium
(14.01.22)
@dissendium ben de sizin gibi kariyer.net üzerinden ilanı görüp başvuruyorum ama linkedin üzerinden de o şirketin ik'cılarına mesaj atıyorum. zatem çoğu facebook gibi kullanıyor orayı boş yani. ama bazen dönüş de oluyor ama o dönüşler de bir iki görüşme sonrası duraklıyor, olumsuz oluyor vs.

işkur için bulunduğumuz il için mi kayıt olması gerekiyor? başka şehirden yapmıştım ben kaydımı ama istanbul'dayım. bir de işkur'dan siz sadece internet başvurusu mu yapıyorsunuz yoksa direkt merkeze mi gidiyorsunuz?genellikle dönmüyorlar ya da eski ilanlardı hep
0
🌸atina
(14.01.22)
İşkur sitesinden istediğiniz şehir için yapabilirsiniz. Sadece başvuru yapmıyorum. Başvuruya ek olarak yazan e-posta adresine CV atıyorum. E-posta adresi yoksa şirketin e-posta adresini buluyorum Google'dan. Her gün yeni ilanlar oluyor.
0
dissendium
(14.01.22)
@dissendium teşekkür ederim. bunu da bir deneyeyim. çok sağolun
0
🌸atina
(14.01.22)
Basvurdugun alan ise girmenin en zor oldugu yer zaten.
Bir uzman icim piramidin tepesi.

Yillardir tonla is degistirdim disardan ik personeli alan firma gormedim gibi bir sey.
Bir sekilde icerde hucreden falan sifirdan uretiyorlar.

O kadar kaymak bir alana herkes girmek ister ama giremez.
Muhasebeyi zorlasan girersin.
0
divit
(14.01.22)
Belki İK danışmanlık ya da butik headhunting firmalarının listelerini çıkarıp onlara başvuruda bulunabilirsiniz.

İK'da da farklı farklı alanlar var, ne istediğinizden -deneyiminiz çerçevesinde- net olmak gerekiyor olabilir.

Belki başka faktörler de etkilidir, yabancı şirketse İngilizce seviyeniz vb.
0
dreamnesiac
(14.01.22)
@dreamnesiac ilana göre başvurumu yapıyorum ve genellikle türk firmalar oluyor. Yabancı bile olsa perfect dil seviyesi isteyen görmedim ve zaten hiç ingilizce yeterliliğim de ölçülmedi. Yani bunu soran, soruşturan da yok. zaten pratikte ve literatürde de tecrübem var ilgili alanda. ben hem yüksek lisansını yaptım hem de 3 yıl çalıştım daha önce. ayrıca siz de takdir edersiniz ki ilanların büyük bir çoğunluğu ik uzmanı ya da ik uzman yardımcısı şeklind açılıyor. Yoksa çalışan bağlılığı, performans ve eğitim uzmanı, bordrocu da var tabiki.
0
🌸atina
(14.01.22)
(21)

her konunun yurtdışına bağlanması sizi de çok bunaltmıyor mu?

der meister
en baştan belirteyim çocuk yaştan beri yurtdışında yaşamayı istemiş biriyim, imkanım olsa arkama bakmam.yalnız sosyal medyada istisnasız her ama her şeyin fakirliğe ve yurtdışına bağlanması acayip sinirime dokunmaya başladı. "okuma o zaman" diyeceksiniz ki aslında haklısınız, sosyal medyada vakit ge
en baştan belirteyim çocuk yaştan beri yurtdışında yaşamayı istemiş biriyim, imkanım olsa arkama bakmam.

yalnız sosyal medyada istisnasız her ama her şeyin fakirliğe ve yurtdışına bağlanması acayip sinirime dokunmaya başladı. "okuma o zaman" diyeceksiniz ki aslında haklısınız, sosyal medyada vakit geçirmek çok lüzumsuz ama insan ucundan kıyısından da olsa baksa görüyor bunları hep.

ya atıyorum bir maç var. başlığına giriyorum ekşi'de. "tribünde herkes birasını içiyor, ne güzel, biz burda fakiriz, bok gibi ülkede yaşıyoruz" temalı entry'ler hemen... her allahın günü bugün olduğu gibi "doktorluğu bırakıp isviçre'de kebapçı olan adam" tarzı hikayeler...

abi bu kafayla nasıl manyak olmuyor bu insanlar? b*k gibi yaşıyoruz eyvallah hiç itirazım yok da imkanım neye el veriyorsa onunla iyi hissetmeye çalışıyorum bazen. daha iyisini istiyor, bunun için mücadele ediyor ama bir yandan bugünümde de kendimi iyi hissedebilmek istiyorum şahsen.

bi insan maç izlerken tribünde bira gördü diye konuyu nasıl ülkenin boktanlığına bağlayabilir ya bir değil iki değil herkes aynı şeyi yazıp duruyor sürekli. hal böyleyken insan şu durumda mutlu olabileceği varsa bile yine olamıyor arkadaş, bir saniye aklımızdan çıkartmıyorlar dandik yaşadığımız gerçeğini.

bu durum sizi de etkiliyor mu mental olarak ya da kızıyor musunuz, üzülüyor musunuz? yauv arkadaş bak akşam oturmuşsun, maç izliyorsun, ne güzel. iki saat kafanı dinle, keyifli vakit geçir... yok. konu bi şekilde türkiye'ye bağlanıyor. lan böyle hayat mı yaşanır? ben mi abartıyorum, sizin görüşleriniz nedir?

hayır bu duruma ses çıkarsak ne olacak abi, sokağa çıksak hapisteyiz zaten. ben mesela, beni az çok tanıyorsunuzdur çoğunuz, allah aşkına ben mücadele edip kendimi geliştirsem ne olur? yılbaşı videosundaki dayı gibi, "şu adamın tipine bak allah aşkna bu nasıl yeni yıla girecek" hesabı, yani neyi kovalıyoruz bu kadar gerçekten anlamıyorum. neden hepimiz sanki €3000 maaş varmış da bize verilmiyormuş zihniyetiyle yaşayıp sinir hastası oluyoruz ki?
0
der meister
(08.01.22)
Evet, ben bu olaydan coktan biktim. Her gun "burada durulmaz ya" tipleri goruyorum. Ben muthis bir yer burasi demiyorum ama hepimiz bu ulkedeyiz, hepimiz bu ulkenin durumunu goruyoruz, biliyoruz, birebir yasiyoruz zaten. Daha neyi kime bininci defa anlatiyorsun? Herkes her seyin farkinda. Bildigimiz seyleri bininci defa duyunca mutlu olmuyoruz, anlayin artik. Hep sikayet, hep sikayet.
0
hlot
(08.01.22)
gören bilen insan ister istemez kıyaslıyor aslında üzüldüğünden ama o an için toksiklik oluyor biraz evet.

ama pek bilmeyen sallamayan insanlar zaten bunu yapmıyor. trde mutlu onlar. "başka ülkede yaşayamam" kafası.

emin ol onlarla da sen anlaşamazsın.

bilmenin laneti.
0
AlsterWasser
(08.01.22)
şöyle söyleyeyim. otuzlu yaşlarında işinde iyi yerlerde olan çiftiz. yaşıtlarımızın avrupa'daki yaşam standartlarını biliyoruz. her birimizin maaşı 1000 usd etmiyor şu an. hangi ülkede iyi üniversite mezunu, alanında iyi eğitim almış kalifiye gençler 1000 usd altında para alıyor? benim 2 dilim var, ikimiz de ingilizce biliyoruz. şu an avrupa'da hizmet sektöründe part time çalışan adamın maaşını alıyoruz. araba alamıyoruz, tatile çıkarken kırk kere düşünüyoruz. bu şartlar altında nasıl kıyaslama yapmayabiliriz ki?

daha yeni arkadaşımız almanya'ya gitti çalışmaya. burada karı koca it gibi çalışarak kazandıklarının iki katını sadece bir kişi çalışarak kazanıyorlar. bu reva mı bu gençliğe?
0
wild honey suckle
(08.01.22)
Güzel başlık olmuş. Gidebilen ya da gitmeyi tercih eden gidiyor zaten.

Bazı konularda "benchmark" gibi belirleyip kıyaslamak doğru olabilir gösterge açısından, atıyorum ülkelerin insani gelişmişlik endeksleri ya da gayri safi yurtiçi hasılalarını bu yeri gelen bir konuda genel fikir vermesi açısından kullanılabilir. Bazı konuların bizi zorladığı, hayat kalitemizin de düştüğü doğru çeşitli nedenlerle. Ama bunu sürekli "yurtdışı da şöyle süper, insanlar şöyle geziyor, şöyle partiliyor, şu kadar euro kazanıyor, herkes hep musmutlu, hayat da tozpembe" gibi argümanlarla savunmak bana da yüzeysel, amiyane tabirle de "goygoy" geliyor.
0
dreamnesiac
(08.01.22)
valla ben de biktim,
bizim sorunlarimiz var ama bunu cok dile getiren cevremdeki tipler, almanya'da falan sosyal yardim parasiyla gecinmeyi hayal ediyorlarmis gibi.

ya da bir doktorun burada durulmaz demesini anliyorum, hak veriyorum ama benim mal kuzenim almanya'ya gidecem ben de diyor, daha uyduruk özel üniversitesini bitirememis, kendine faydasi yok.
0
Coma
(08.01.22)
etkilemiyor. gençliğin verdiği çiğlikle konuştuklarını düşünüyorum.

23-24 yaşlarında ben de ülkede her şeyin berbat olduğunu düşünüyordum. türkiye'de asla mutlu olunamaz havalarındaydım. ya siyah ya beyazdı her şey. rigid karakter de diyormuş buna psikiyatrlar, olumsuz manada tabii. yaşlandıkça o sivri köşeler yumuşuyor.

türkiye gayet sorunlu bir ülke ama güneşli bir güne uyanmak ülkelerin sınırlarından bağımsız güzel. ya da dediğiniz gibi bira eşliğinde maç keyfi. ufak tefek anların kıymetini bilmek de yaş almakla gelişebilen bir özellik galiba.
0
adse
(08.01.22)
arkadaşlar bazılarınız beni yanlış anlıyorsunuz. kıyaslamayalım, iyisini istemeyelim demiyorum. inanın bu konuda en çok üzülen, bunu en çok kafasına takan insanlardan biri benimdir. sevgilim yabancıydı, en yakın arkadaşım yabancı, yani sürekli görüyorum bunları; üstelik türkiye'de de durumum iyi filan değil, belki mental olarak bundan en çok etkilenen gençlerden biriyimdir.

benim bahsettiğim şey bunun SÜREKLİ ön planda tutulması. oturup çay içerken bile konunun yabancı ülkeye gelmesi. benim anlamadığım kısım burası. la insan su içerken bile "isviçre dağlarından gelen suyu içiyor olabilirdik" der mi mesela? 7/24 buna maruz kalmak zorunda mıyız? ben bundan bahsediyorum. yoksa türkiye'de yaşayıp durumuna üzülmeyen gencin aklına şaşarım, orası ayrı mesele.
0
🌸der meister
(08.01.22)
Valla beni bunaltmiyor cunku haklilar. Hani mesele surekli bir kiyaslama meselesi degil sadece, ister istemez kafa ona gidebiliyor bazen.

'bi insan maç izlerken tribünde bira gördü diye konuyu nasıl ülkenin boktanlığına bağlayabilir '

Demissin mesela. Ben soyleyeyim, ulkede surekli olarak biraya/alkole zam geliyor. Bir kutu bira bile artik oldukca luks kategorisine girmis gibi. Hal boyle olunca yani neredeyse devamli alkole zam haberlerini duyunca ister istemez algida secicilik devreye girebiliyor bazen. Adam belki o kareye kadar mutlu mutlu maci izliyordu ancak o kareyi gordukten sonra istemsizce akli yine biraya, fiyatlara, vergilere, zamlara gidip en son o cumleyi kurar hale gelmistir.

Bir de o tur mesaji yazanlarin 7/24 sanki sikayetcilermis de hic zevk almiyorlarmis gibi yasadiklari sonucuna nasil vardin onu da anlamadim. Dedigim gibi adam da her seye ragmen oturup keyif almak icin maci izlemeye baslayip en son ister istemez o mesaji yazmis olabilir. Sirf o mesaji yazdi diye hemen sanki surekli ayni tutumu takiniyorlar gibi dusunmen yuzunden bence abartiyorsun.

Hatta sende de algida secicilik yine devreye girmis gibi. Sen de surekli olumsuz yorumlara odaklaniyor gibisin.
0
j r r tolkien hayrani
(08.01.22)
kesinlikle aynı fikirdeyim.

gavur okulu diye tabir edilen liselerden birinden mezunum.
yani "bilmeyen"lerden değilim kesinlikle.
birçok arkadaşım ülke bu hale gelmeden eğitim için yurt dışında okudu, bazısı kaldı, bazısı döndü.

"türkiye bir mühendis kaybetti, abd bir pizza delivery guy kazandı" temalı şeyleri gördükçe içime fenalık geliyor artık.
gitmek isteyen elbette gider ama her giden de bilmem kaç bin dolar maaşla, x şirketinde iş bularak gitmiyor.
diğer yandan, herkes gidip x bir ülkede servis şoförü ya da delivery guy olmak istemeyebilir, bunun bilmemekle alakası yok.

esg biraz eğitimli, ekonomik olarak orta ama sosyal-kültürel anlamda orta-üst sınıfta olan insanların yurt dışına akademisyen olarak bile gitse göçmen olduğunu ve bunun da çok tercih edilesi bir şey olmadığını söylediğinde linç yemişti, ki kendisini bazen antipatik buluyorum ama bu konuda haklı bence de.

belki yaşım gereği bazı şeyleri daha sakin karşılıyor da olabilirim ama hayat boyu bir ülkede göçmen olarak yaşamak o kadar da "muhteşem" bir şey değil.

lüzumsuz bir karşılaştırma trendi ve "yurt dışına gitmek lazım abi yea" havası var.

çocuğunun adını bile yurt dışına yollamak üzere türkçe karakterli koymamak falan...
sanki dünya şimdiye kadar türk adı görmemiş, kimse yurt dışıyla veya yurt dışında iş yapmamış gibi.

hayatımızın sonuna kadar bu şekilde yaşayacağız ve buna mahkumuz diye düşünmek genelde bu dönemde doğmuş ve/veya büyümüş insanlarda var.

afganistan gibi aşırı örnekler dışında, elbet her dönem geçer, yerine yenisi gelir.
ki afganistan için bile bu bir dönem, elbet bazı şeyler onlar için bile değişecektir.

biraz da soğukkanlı olabilmek lazım.
bunların anlamı yok, bunlar kendileriyle birlikte insanları aşağı çekmekten başka bir işe yaramıyor.

haklılar mı, evet?
ben de araba istiyorum, alamıyorum.
ama bu ülkede her ekonomik kriz çıktığında yurt dışına gitmeye kalksak, benim bu üçüncü olacaktı mesela.
bu sene alamazsın, iki yıl sonra alırsın.
bu durumu düzeltmek için toplum olarak doğru seçimler yapmak, sağlam durup psikolojiyi çok yıpratmadan sabırlı olmak dışında yapılacak bir şey yok şu anda.
çünkü bu işlerin toparlandığı bir dönem de gelecek, o zaman ne olacak?
"yaşasın, canım ülkem!" mi olacak?
bugünden şikâyet etmek güzel de, biraz da yarını düşünerek konuşmak lazım bence.
yani ülke yönetimiyle ülkenin kendisini karıştırmamak gerekiyor.
0
blatta hiberna
(08.01.22)
Haklı oldukları için onlara sonuna kadar katılıyorum. Sadece fakirlik de değil ülkenin sorunu. En kılcal damarına kadar kötülükle, insanların mutluluğuna karşı bi zihniyetle dolmuş durumda.

Ya en basiti, kaldırımda yürüyorsunuz biri gelip bıçaklayabilir. Ya da bir partinin gençlik kolları başkan yardımcısının arkadaşı size arabayla çarpar, ölürsünüz kendisi hiçbir sorun yaşamaz. Böyle boktan bir ülkede kim neden yaşamak istesin allah aşkına doğru değil mi bunlar?

Yurtdışına gitmemiş olmamın tek sebebi zaten haber falan izlemesem süper imkanlarımın olması ve şimdiki işimde kendimi geliştirme özgürlüğümün yüksek olması. Şimdi gitsem alacağım €60000 falan, seneye bir üst pozisyonda gidip çok daha fazla alırım diye bekliyorum.
0
aguen
(08.01.22)
Psikokulturel olarak asiri ice donuk, kendi toplumunu dunyanin merkezinde gorme egiliminde bir toplum olarak, iyi veya kotu her seyin sadece Turkiye'de oldugu sanrisi var. Surekli soyle seyler okuyorum:
- Ev fiyatlari cok yuksek. Bir ev almak icin 10 yil kredi altina girmen gerekiyor. Turkiye iste ah...
- Yurtdisinda doktorlar hic kaba degil, bir tek bizim doktorlarimiz boyle.
- Ulkenin esnafi sahtekar. Duzgun black friday indirimi yok. Once fiyarlari arttirip sonra dusuruyorlar, aslinda indirim falan degil.
- [Bunu direkt kopyaladim] bizim ticaret kültüründe gerekirse çöpe atılır mal. ama son kullanma tarihinden önce sikseler indirim yapmayı düşünmezler.
- [bu da direkt alinti] arkadaslar turkiye'de cevreniz kadar adamsiniz malesef

Dedigim gibi cok ice donuklukten ve/veya dunyanin geri kalanina asina olmamaktan olsa gerek her seyin en iyisi (ornek: yemekler. yemek kulturu bir tek Turkiye'de var) ve en kotusu Turkiye'de. halbuki ne alakasi var, yukarida yazdigim her sey tum ulkelerde yasanan seyler, ki bazilarinda Turkiye dunya ortalamasindan iyi bile olabilir. Yukaridaki cevaplarin bazilarinda da gene ahlaksizlik, sahtekarlik, yozlasmislik sanki bir tek turkiyedeymis gibi konusulmus.
0
hot potato
(08.01.22)
bunaltıyor da kendim gidemediğim için ve gitmek için daha çok çaba harcamam gerektiğini hatırlattığı için bunaltıyor. bir de sosyal medyada şöyle bir durum var, olumlu şeyler daha az yazılıyor bence. insanlar çevresindekilere sürekli şikayet edemeyeceğinden sosyal medyada yazıp rahatlıyorlar. benim hesabım öyle günlük hayatta sürekli bunu konuşmadığım halde. kısaca, onlar da haklı sen de haklısın.
0
curious mind
(08.01.22)
Bunaltıyor. Genelde bunları yazanlar Z kuşağı. Her şeyi kendilerinin bildiklerini sanıyorlar. Bilgiye tamamen kapalılar. En çok da doktorların yurtdışı muhabbetinden bıktım diyebilirim. Sanki dünyada ülke kalmadı da Almanya Türkiye'den gelmek isteyen bütün doktorları alacak. Başka Avrupa ülkelerinden tut Çin ve Hindistan'a kadar herkes en iyiyi istiyor.

Bir de gidebilen kişi zaten gider. Konuşmuş olmak için konuştuklarından bunaltıyorlar açıkçası.
0
garylineker
(08.01.22)
bunaltıyor. ek olarak ''x ülkesi yeni bir su ürünleri mühendisi kazandı'' muhabbeti de çok bunaltıyor.

15 sene kadar önce bir arkadaş grubuyla birlikte yurtdışına taşındık, aramızdan ara sıra türkiye'ye geri dönenler oldu ama memnun olmalarına rağmen resmen peer pressure yüzünden yurtdışına geri döndüler.''yurtdışından taşındım'' dediğinde bahsettiğin ülkeye 2 gün kahve içmeye gelmiş insanlar sana hayatının hatasını yapmışsın gibi davranıyorlar çünkü.

ve bu yorumlar insanları kötü etkiliyor, sadece türkiye'de yaşadıkları için mesleklerinde asla başarılı olamayacağını düşünen insanlar görüyorum. aynı şey herhangi bir uğraş, hobi, hayata dair bir hedef için geçerli.

son olarak bu tarz siyah-beyaz ayrım yapan insanların kafasında yurtdışı neresi onu da anlayamıyorum. sydney ve cagliari'deki hayatı aynı görecek kadar yüzeysel bakmak maalesef bu şehirlerden de zevk alamamakla sonuçlanır diye düşünüyorum.
0
william morris
(08.01.22)
Kesinlikle katılıyorum ben aşırı sıkıldım ve böyle düşündüğüm için kendimi tuhaf hissediyordum. Ancak burada aynı fikirde olanları görünce bir nebze rahatladım.

Genelde her konuyu yurtdışına bağlayan kişilerin yurtdışında uzun süreli hiç yaşamamış insanlar olduğunu farkettim. Yurtdışında ekonomik refah, düşünce özgürlüğü vs muhakkak daha fazla. Yurtdışında yaşamak kötü demeyeceğim gurbetçiler gibi. Ancak uzun süreli yaşamayan insanlar home sick olmanın, başka bir ülkede ne kadar oralı gibi olursan ol yabancı olmanın ne demek olduğunu tatmamışlar. Bu yüzdendir ki gözlerinde çok büyütüyorlar.

Bir de sürekli Avrupa'dan bahsedip kendini o standarda çekememiş insanlar var ki benim en ciddiye alamadığım kesim. Tribünde bira içmek istiyor fakat çöpünü muhtemelen yere atacak. Turist olarak gittiği yerde bile kendini belli ediyor ancak yurtdışında yaşamak istiyor. Önce burada faydalı olamamış ki yurtdışında olsun.
0
mysticriver
(08.01.22)
bazısının sıkıntıları var. konusu bile açılmadan, sana öfkelenerek, zaten ülkeden gideceğim diyenler var muayenehanede.

bazısı çoluk çocuk

ateşi ilk yakanlar da gazeteci/siyasetçi yanında çalışan çömezler heralde.
nihayetinde 3 kenar internet gazetesi aynı konuyu manşete çekti mi, o konu gündem de yer ediyor. bu yol su yemek olarak geri dönüyor muhakkak.
0
comp
(09.01.22)
dostum kesinlikle haklısın, bence bunun sebebi şu: eskiden insanlar yurtdışına çok daha kolay gidebiliyordu. yurtdışına öğrenci olarak, turist olarak vs gitmek çok daha kolaydı. giden insanlar, orada da insanların bir takım sıkıntılar çektiğini, oranın da kendine göre zorlukları olduğunu görüyor, tecrübe ediyordu, dolayısıyla evet burası zor ama orası da beni altın kaşıkla beklemiyor, orada da farklı bir zorluk var şeklinde bir tecrübe ediniyordu. şu anda insanlar gidemiyor, turist olarak bile tecrübe edemiyorlar. instagram'dan, youtube'dan edinilmiş bir yurtdışı tecrübesi var, içerik üreticileri de, paylaşım yapanlar da takipçi kasmak için her şeyin inanılmaz güzel olduğu bir hayali satıyor. yurtdışının zorlukları, kötü yanlarını gösteren bir video, genel narrative'a aykırı olduğu için izlenmiyor bile, arada kaybolup gidiyor. bir de yurtdışını gidip de bu ülkeden nefret eden insanlardan öğreniyorlar, ya adam gitmiş, burayla derdi bitmiyor. sal abi şu ülkeyi. evet burası bok gibi bir yer, sen de müthiş bir hayat yaşıyorsun. allah daha iyi etsin de sal kardeş şurayı.

tabii ki kıyaslanacak, tabii ki daha iyisi istenecek. tabii ki ülke olarak geliştirmek zorunda olduğumuz çok şey var. ama şu kuru kuruya "gidicem lan ben de gidecem, aslında siktir olup gitmek lazım abi" muhabbetinden ben de sıkıldım. burada akademisyen olacağıma orada dönerci olurum. ol kardeşim. ya ol ya da muhabbetini etme artık, yeter bıktık yani. bunlar kişisel tercihler, ülkem için giden tecrübe kazanan da iyi, gitmeyen kalan da iyi. ama bu kadar çok anlam yüklemek gerçekten bıktırdı.

bak mesela bir örnek vereyim; arkadaşlarla konuşuyoruz abi senin araba burada 500 bin tl orada 20 bin euro. evet kardeşim doğru. burada 3 sene kredi ödüyorsun aracının değeri döviz bazında bile benzer rakamlarda kalabiliyor. almanya'da 20 bin euroluk araç 3 sene sonra 5 bin euroya düşüyor. bu aracı sürmek için yılda 5 bin euro çöpe atar mısın? cevap, aa öyle miymiş. e işte diyorum ya, kolay olana inanmak dışında bir olayımız yok tc millleti olarak.

almanyaya göç etmeyi hayal ediyor adam. tamam çok güzel. yahu iki kelime almanca öğrenmemiş. lan internetten aç okursun, iki adım atarsın hayalin için di mi. yok abi. hasbelkader giderse de yerel halktan bağımsız bi getto kurmaya çalışıyor kendince. gittiğinde bile gittiği ülkeden izole kalmayı başabilen bir milletten ne bekliyorsun?

neyse yani insanlar özetle mutsuz. mutsuz olmakta haklı sebepleri var. bu sebeplerin bir kısmı ülke ve ülkenin yönetimiyle alakalı bu da %100 doğru. ancak bir kısmı da kişinin kendisiyle alakalı. insanların çoğu da suçu karşı tarafa atıp kendileri bir şeyleri iyiye götürmek için bir çaba göstermiyor. 20 ülkeden fazla gezmişimdir, mesela ben sokakta rastgele biri tarafından bıçaklanabileceğimi gerçekten kafaya taksam, anında psikoloğa giderim. bunun burası ile alakası yok, kendinde bir psikolojik problem var bunu çözmen lazım. ya da maddi olanaklar evet kısıtlı, daha çok kazanmak için ne yapabilirim? yabancı dilin var mı? yaptığın işin önü açık mı? kariyerin daha nereye gidebilir? bunları konuşmaktansa abi dönerci olacaksın var ya mustang'e bineceksin geyiği yapmak daha kolay oluyor, acı ama gerçek.
0
roket adam
(09.01.22)
Bu sinir bozucu olsa da normal bir davranış. Bugün 20'li hatta 30'lu yaşlarında olan insanlar kendilerinden önceki jenerasyonlardan farklılar. Türkiye'nin 2000'ler öncesi yaşadıkları ekonomik ve siyasi çalkantılarda, o dönemin gençleri şimdiki kadar imkana sahip değildiler, dertlerini çekerken Almanya'da, Amerika'da vb. nasıl hayatlar yaşandığını, akranlarının nasıl fırsatlara sahip olduğunu an be an görme imkanları yoktu.

Bugün ise haberlerle, sosyal medyayla, arkadaşları vasıtasıyla vb. dünyadan haberdar olmayan 35 yaş altı kimse kalmadı. Üstelik bu insanların tamamı 10-15 yıllık ekonomik büyüme dönemini, görece stabil döviz kuru zamanlarını yaşamış; bu sayede belki sosyal seviye atlamış, kariyer yapmış, yurtdışı görmüş hiçbiri olmasa yine evinde, cebinde interneti olan insanlar. Bir ekonomik ya da siyasi kriz yaşandığında kendi bilgileri dahilinde yurtdışındaki insanlara bakmaları, onlara öykünmeleri normal. Burada tabi ki bazı çıkarımlar çok yüzeysel ve "Yurtdışı" hiçbir sorunu olmayan, her şeyin mükemmel olduğu adeta mitolojik bir noktaya da çıkartılıyor ama insanların "Demek ki kaderimiz bu" demektense "Ulan millet ne güzel yaşıyor, bizim neyimiz eksik" demesi daha iyi, belki hemen olmasa da orta-uzun vadede bir şeyleri değiştirir.

Tabi diğer bir etken de insanların yorgunluğu. Bugün sokak röportajlarına bakarsanız 8 yaşında çocuklar bile dolar kurundan, faiz oranından falan bahsediyor. Bu gündem çok yorucu ve insanların olmayan umutlarını daha da tüketiyor. Bu noktada insanlara suç bulamıyorum çünkü bu yönetimsel bir tercih. Bugün güdülen siyaset partilerin kitlelerinin politize olması üzerine. İktidar istiyor ki tüm seçmen kitlesi konsolide olsun, her an her politikasını savunsun. Ha keza muhalefet de insanların tepkilerinin canlı kalmasını istiyor... Bu durumda her konunun siyasete çıkması, o tartışmaların da bir noktada "Ulan yurtdışına bak adamların kafası ne kadar rahat" seviyesine gelmesi bence normal. Ülke sadece ekonomik ve siyasi değil, mental açıdan da zor zamanlardan geçiyor.
0
salihdt
(09.01.22)
Ben de gitmeyi düşünüyorum ama başka çarem olmadığı için. Yazılımcı olmuş olsam, doktor olmuş olsam gitmeyi düşünmezdim. Uzman doktorun maaşına yakın bir para kazanabilmem mümkün değil mesela.

Dil bilmeyip falan gideceğim diyen tipler de var. Bunlarla muhabbet insanın modunu düşürüyor açıkçası. Evlenmiş, çocuk yapmış buna rağmen kafasında gitme hayalleri falan. Yapılmaz değil yapılır ama çok zor iş gerçekten.

Anadolu'da okumuş hiçbir dersi ingilizce almamış bir doktorun gittiği ülkenin dilini ana dili gibi konuşabilmesi lazım. Ayrıca gidilecek ülkede en azından bir diploma almış olmak çok önemli. Bu işleri araştırmış biri olarak söylüyorum bunları.
0
antropolog
(09.01.22)
Ben de imkanım neye el veriyorsa onunla iyi hissetmeye çalışırım hep ama sorun şurada imkanlar günden güne daralıyor, kendimizi birazcık iyi hissetmek için yapacağımız şeyler yine ülkenin durumu kaynaklı bir yerlere tosluyor.

Ben kendi adıma yurtdışında hiç yaşamadım, 1-2 haftalık tatiller dışında herhangi bir ülkeyi tecrübe etme şansım olmadı ama ben de ister istemez şöyle bir kıyaslama yapıyorum, 10 sene önce 20 sene önce son derece rahat yapabildiğim şeylere bugün ulaşamıyorum, sadece maddi anlamda da değil, zihniyet değişti, çevre değişti ve günden güne kendimi bu yeni insanların bulunduğu yere ait hissetmez oldum, sürekli bu durumla yüzleşmemek için hayatımı daraltmak durumunda kaldım, bu tutumun da bir maliyeti oluyor ve insan bunalıyor, bunalınca da içinden atmak istiyosun.

O nedenle bu tarz yazılara denk geldiğimde çok da bunalmıyorum ve anlıyorum yazan kişinin duygularını, zaman zaman olumsuzluk duymaktan sıkılsam da, ortada hiç sorun yokmuş gibi yaşayanlar, bir nevi mış gibi yapanlar beni daha çok bunaltıyor, ha gerçekten aşmış olanlara bir dediğim yok onlara ancak imrenirim ama ‘hep olumlu olmalıyız’ durumu da beni boğuyor.
0
(09.01.22)
Yani insanlar tükendiği ve inanılmaz mutsuz olduğu için anlayışla karşılıyorum, ama kendimi uzak tutmaya da çalışıyorum bu sohbetlerden.
Beni daha çok sinir eden şey bilmedikleri konularda yurtdışı guzellemeleri yapmaları insanların. “Ya zaten avrupada herkes X” “devlet Y yapıyor” falan gibi olmayan artık nerden de duyuldugu belli olmayan garip idealler yaratıyorlar. Bu memleketlerde taciz, tecavüz, ırkçılık, dolandırıcılık, suç, saçma politikacılar, cinsiyetçilik yokmuş gibi. Ha bizdekinden iyidir kötüdür bakın bununla ilgili bir şey demiyorum. Kastettiğim buraların masalsı harikalar diyarı olarak yansıtılması. Yani Amerikadan guzellikler diyarı diye bahseden birine “hmm, tabii orda da ırkçılık var” falan deseniz “ya bırakıcaksın ırkçılığı” diyorlar mesela. E bu nasıl bir arguman? Ne demek ki bu?

Konuyu değiştirmek gibi olmasın ama ben bu spektrumun diğer ucundayım. İki sene kadar önce Turkiyeden tasındım. Ustumdeki tek baskı “hayatın tadını cıkarma” konusunda. Herkes surekli “sen neyse ki kurtardın kendini” diyorlar, hep bir refah ve mutluluk baskısı. Türkiyedeki insanlarla olan iletisim dönüp dolaşıp “bizi de aldırsana ehuıehueh” şakalarına geliyor. “Bizim çocuk da biraz buyusun yanına gonderelim” gibi garip soylemler. Erkek arkadasım da bazen “beni de kurtar burdan ya” falan diyor yarı ciddi. Yahu evlenmeden oturma izni olmuyor yaşadıgım ülkede, insanların karısına kocasına bile vize çıkmadı iki senedir, e hadi getirdim buraya ne iş yapılacak? Vs derken birden kendinizi sırf yurtdışına gittiğiniz için hazır değilken evlenip çok da tanımadığınız iki çocuğun sorumluluğunu alma ihtimalini düşünürken buluyorsunuz. Olacak iş değil de, bahsettiğiniz sohbetin diğer yönünü anlatmak için soyledim. Kimse de fikrimi sormamıştı gerçi, sorry.
0
sopiro
(09.01.22)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.