[]

Mini Belgesel Tavsiyesi

Merhaba,

TRT 2'de Bir Zamanlar isimli bir belgesel / program vardı. Çok uzun yıllardır aynı semtte oturan insanların hikayelerini anlatıyordu. Ortalama 25-30 dakikalık programlardı bunlar. Buna benzer, kentli / taşralı farketmeksizin insan hikayesi anlatan kısa belgeseller biliyorsanız paylaşabilir misiniz?

Sağolun.

 
[]

Soru sorarken telefondan okumak normal mi?

Merhaba,

Özellikle son dönemde Oğuzhan Uğur'un açık mikrofon programlarında çok dikkatimi çekti bu durum. Soru soranların çok büyük bir kısmı, soruyu telefondan okuyarak soruyor. Bu eskiden hoş olmayan bir şey olarak anılmaz mıydı?

Ben 87 doğumluyum, ilkokuldan itibaren bir şey anlatacaksam da soracaksam da bir yere bakmadan (kağıda vs) muhataba bakarak akıcı şekilde yapmam söylendi. Böyle öğrendim. Aksi durumu ayıp veya hoş olmayan bir şey olarak kodlamıştım.

Bu durum değişti mi?

 
Bro o an heyecan yapabilirsin stres olabilirsin unutursun ne soracağını, neticede resmi bir ortam değil, ayıp ya da hoş olmayan bir değil normal bence.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (22.04.23 23:40:43) 
eskiden yayıncılık ve format genel olarak farklıydı. şu an çok daha farklı ve hızlı bir dünyada yaşıyoruz. oğuzhan uğur'u takip etmiyorum ama muhtemelen o soruları anlık alıyordur, yani önceden hazırlanabileceği ve aklında tutabileceği içerikler değildir bunlar. bence sorun yok. yani ben de bir programa konuk olsam ve seyircilerden gelen sorular okunsa asla yadırgamazdım. okumadan bana nasıl aktaracak :)


  • mark greg sputnik  (22.04.23 23:43:44) 
@ mark greg sputnik

yok siz soruyu yanlış anladınız :) Soruları, oğuzhan uğur aktarmıyor. Katılımcılar, direkt siyasetçiye (konuk) soruyorlar ama direkt akıcı şekilde konuşarak sormak yerine telefondan okuyorlar genelde.
  • sailor  (22.04.23 23:47:45 ~ 23:48:36) 
Sizin bakış açınız doğru. Bana da böyle öğretildi diye hatırlıyorum. Yani kağıttan okumak yerine muhataba bakıp konuşmak gerek. Ha önünde metin olur arada bir bakarsın o ayrı, ama baştan sona kafanı kaldırmadan okumak bence hoş değil, karşı taraf da da iyi bir izlenim oluşturmaz.


  • bhhs  (23.04.23 00:30:22) 
Okuyarak sormak hitabete aykiri. goz atmak baska bi sey ama programdakiler konusunda size katiliyorum. duz cumle kuramiyoruz


  • ala09  (23.04.23 00:34:23) 
kesinlikle normal değil. o soruyu soracak kadar güveniyorsan kendine kağıttan ve telefondan okumak bir cesaretsizlik ve özgüvensizlik örneği olarak yorumlanır kolaylıkla. eğreti bir durum.

ancak o programdaki sorular önceden belirleniyor. spontane bir şey söz konusu değil. kimin ne soru soracağı belli. seyirci olmak için başvururken ve kesinleştiğinde zaten soruyu belirtiyorsun. hatta seçilmende sorunun etkisi çok büyük. bireysel olarak kendi hazırladığın sorunu da sormak isteyebilirsin ama bu soruyu önceden belirtmek zorundasın. hatta aynı konuyla ilgili benzer soruları sormak isteyen kişilere aynı soruyu sordurmamak için farklı kategoriden sorular veriliyor tekrara düşmemek için. yeni soru verilen kişilerde soruyu unutmamak için böyle bir yol izliyor olabilir. veya sipariş sorulardır bunlar. kişi orada tamamen o soruyu sorsun diye gönderilmiştir ve bakarak okumayı tercih eder. bir çok parametre söz konusu.
  • ezkaza  (23.04.23 00:52:04) 
Şimdi burada eski nesil, z kuşağı vs muhabbeti yapmak istemiyorum ama yaşı yetenler hatırlarlar. Eskiden abbas güçlü ile genç bakış, siyaset meydanı gibi programlarda kimse bir yerden bir şey okumadan çatır çatır sorardı soracağını. Evet heyecan olurdu, bazen cümleler devrik vs olurdu, hatta bazen sunucu-moderatör destek çıkardı bunu mu sormak istiyorsunuz gibisinden. Yani bir şekilde o soru bir yerden okumadan sorulurdu zorlanılsa bile. Şuan maalesef bir sürü insan kendini ifade etmekte çok zorlanıyor galiba.


  • yazdonumu  (23.04.23 01:10:24 ~ 01:19:03) 
Sunum yaptırdığım gençler kağıttan okumadıkları hiçbir mantıklı cümleyi baştan sona söyleyemiyorlar. İlle bir yerlerde saçmalıyorlar.

AKP sistemi böyle. Söyledikleri gibi adalet getirdiler. Herkesi en alt standartta eşitlediler. Hepimiz cahiliz. Hepimiz beceriksiziz. Hepimiz asgari ücret ve civarında maaş alıyoruz.
  • alperz  (23.04.23 10:19:38) 
Yaz dönümü + 1
Okuduğum uni.ye programa gelmislerdi genc bakis ekibi canlı yayına ben de katılmıştım. Hatta beraber gittigm arkadaş soru yöneltmisti konuk siyasetçiye. Evet simdikilerle mukayese edilemez maalesef.

  • 2027  (23.04.23 11:35:10) 
değil soruya çalışıp gelmeye üşenmişler, nasıl olsa telefon var niye beynimi yorayım

tersine evrim
  • bir soru sorcam  (23.04.23 12:37:07) 
[]

TİP kadroları hangi franksiyondan?

Merhaba,

Aradım ama bulamadım.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) kadrolarının geçmişten gelen bir fraksiyonla bağlantısı var mı? emep'in thko geleneğinden gelmesi, ödp'nin çoğunlukla çayancılardan oluşması gibi bir bağlantı soruyorum.

Yoksa sadece 60'lardaki TİP'in devamı olarak mı algılamamız gerekiyor?

 
TKP'den ayrılmadı mı E. Baş?


  • tantavizisyon  (22.03.23 19:52:35) 
@tantavizisyon

Türkiye'de çok sayıda parti kurulup kapandığı için karışıklık oluyor. Mesela TKP, Mustafa Suphi'nin TKP'sinin devamı mı? Hangisi hangi geleneğin devamı merak ediyorum.
  • sailor  (22.03.23 20:00:21 ~ 20:00:42) 
80 öncesindeki türkiye işçi partisi içinden kopan sosyalist iktidar grubu vardı. onların devamları.

80 sonrası sosyalist türkiye partisi kurdular,
sonra sosyalist iktidar partisi altın günlerini yaşadı.
daha sonrasında tkp adını aldılar.
2014'te htkp oldular.

hatta bugün tip geleneği = metin çulhaoğlu'nun siyasi kariyeri. ona bakabilirsiniz.
Gelenek dergisini ve çevresini de araştırabilirsiniz.

tkp ile birlikte ödp'den kopup gelenler de oldu ama ana damar bu.

ama bugün tip'in bu geçmişi yok oldu gibi bir şey.
sol popülist oldular. kadro diye saydığımız isimler geri planda kalırken sera kadıgil gibi bir günü diğer gününe tutmayan popülist isimlerin partisi.
metin çulhaoğlu'nun son zamanları ve vefatı sonrası belli oluyor.

not: mustafa partisi'nin tkp'sinin doğrudan bir devamı yok. ama tüm sosyalist partiler bu geleneği sahiplenir. hepimiz aynı atadan geldiysek o ata mustafa suphi demek gibi bir şey.
  • patronaj1  (22.03.23 21:49:52 ~ 21:50:45) 
[]

Şirketi büyütmek?

Diyelim ki,
Güney Ege'de bir tatil beldesinde yaşıyorsunuz. Büyükçe bir portakal bahçesi içerisinde müstakil bir evdesiniz.
Evden çalışıyorsunuz. Sisteminiz güzel, kimseyle muhatap olmadan bilgisayar ve telefon üzerinden operasyonunuzu yürütüyorsunuz.
Bolca boş vaktiniz var, yarı emekli gibisiniz. Zaman yelkenle, sporla geçiyor.
Aylık ortalama X lira kazanıyorsunuz. X lira, Türkiye'nin istediğiniz ilinin istediğiniz ilçesinde konforlu bir şekilde yaşamaya ve ciddi boyutta birikim yapmaya imkan verecek bir tutar.
Tek kötü yanı, henüz 36 yaşında olmanıza rağmen daha durağan bir hayat yaşıyor olmak gibi düşünebiliriz.

Ama İstanbul'a dönüp işleri büyütme baskısı var. Daha çok müşteriden bu yönde bir talep geliyor. İstanbul'a dönünce,
Ekip kurmak,
Ofis kiralamak,
Sürekli olarak müşteri bağlamak için mesai harcamak gerekecek.

Kaç X lira (net) kazanacağınız garanti ise İstanbul'a dönmek mantıklı olur?

Girişimcilik, iş kurma, büyütme gibi deneyimleri olan arkadaşlar da cevap yazarsa sevinirim.

 
Net bir şekilde 4 x ..biri giderler için. Biri şehir stresinin bedeli için. Biri de ekstra birikim yapmak için. Hızlıca bu tempoda 2-3 sene çalışıp eski sisteme geri dönün


  • deer hunter  (10.03.23 15:54:12) 
Mevcut X lirayı bilmeden bu soruya doğru cevap verilemez hocam. belki 30 bin lira senin için büyük paradır, 10 bin harcayıp 20 koyarak mutlu oluyorsundur. Belki de bahsettğin X 100 bin liradır, bilmiyoruz ki.


  • roket adam  (10.03.23 15:55:16) 
x liradan vs ziyade, bu bir seçim, paranın dışında ekip kurmak, o ekibi yönetmek, ofis kiralamak operasyonel işlerle uğraşmak sizi mutlu eder mi bunu düşünmek lazım


  • mysql34  (10.03.23 16:11:53 ~ 16:12:08) 
İstanbulun göbeğinde yeni bir iş kurmuş olan bir iş insanımolarak size çok özendim. Herkes kaçmaya yer alıyor ve bura eski istanbul değil...buralarda deprem olacak; para bile kurtulmana yetmeuecek.

Bence çok da bir sosyallik kaçırmıyorsunuz ki son 20 yılı dolu dolu istanbulda yaşamış bir orta yaşım.

20lerinizde olsanız harcıyorsunuz kendinizi derdim...

Bence orda kalıp sık sık yurtdışına çıkabilirsinşz
  • gadlemler  (10.03.23 16:17:00) 
@roket adam
Türkiye'nin istenilen ili, istenilen ilçesi cümlesini bu nedenle yazdım aslında. 30 bin lirayla istenilen her yerde yaşanamayacağı açık gibi. Bir meblağ telafuz etmek istemiyorum açıkçası.

@mysql34
Kesinlikle haklısınız. Bahsedilen süreçler, beni mutsuz edecek şeyler gibi görünmüyor. Az çok deneyimim de var sayılır kendi işimi kurmadan önce.

Ben daha çok kendime zaman ayırmak, doğada kalmak vs daha büyük para kazanmak ayrımındayım. Olayın çok içinde olduğum için dışarıdan bir gözden fikir almak istedim.
  • sailor  (10.03.23 16:21:18) 
Bahsettiginiz huzurlu hayat sizi mutlu ediyor mu? Bazi insanlar biraz daha kaosun icinde olmak ister. Bence getiriden cok bununla ilgili bu karar. Bir de sonucta buyuturseniz isleri o kaos mutsuz ederse donme sansiniz var. soruyu sordugunuza gore niyetiniz de var. ben bi deneyin derim o yuzden :)


  • ghilleinthemist  (10.03.23 16:32:40) 
İşin niteliğini bilmeden konuşmak zor.

Kişisel tecrübemi paylaşayım.
Belli sektörlerde müşteriler hizmet aldıkları insanlarla birebir kontakta olmak isterler iş uzaktan bile çözülebilse bu böyledir. Türkiye'de kimse işin niteliğine bakmıyor, çalıştığı insana bakıyor.

eğer bu müşteriden gelen bir talepse, zaman içinde siz ne kadar iyi iş üretirseniz üretin, müşteri birebir muhatap olabileceği bir alternatif bulduğunda sizle çalışmayı bırakabilir sırf bu sebepten.

ben öyle müşteriler biliyorum ki, sırf dirsek temasında olabilmek için gelip bizim ofiste çalışmak istiyorlar.

anladığım kadarıyla şu anki kazancınız, sizi mutlu etmeye yetiyor ve fazlasında gözünüz yok.

Dediğiniz gibi işi büyütmek maliyet demek. Bazen sırf maliyeti getirisinden fazla olduğu için reddettiğimiz müşteriler oldu kariyerim boyunca.

Ben bu durumda 3 aksiyon planı yapar bu dediğim planları değerlendirirdim. ama bunu sektörü bilmeden söylüyorum. Bazı sektörlerde dediklerim mümkün olmayacaktır.

1-Öncelikle müşteri portföyümde yavaş yavaş bulunduğum bölgeden müşterilere çeviririm. Ne olursa olsun insanlar fiziksel yakınlık ve birebir temas istiyor. Dediğim gibi bu sektörle alakalı. Atıyorum dijital pazarlama, tasarım, mimarlık, inşaat mühendisliği gibi hizmetler için oralarda mutlaka müşteri bulursunuz. Ama yazılım alanında bu o kadar kolay olmaz mesela.

2-Bir getiri / götürü hesabı yaparım. Eğer potansiyel fazlaysa istanbul'a giderim. Yoksa sırf bir müşterim istedi diye böyle bir yatırıma girmem.

3-Hibrit bir yapı kurarım. İstanbul'a gelir güvenebileceğim bir ekip oluşutururum. Sistem oturana kadar bir süre istanbul'da kalır müşteriyi de bu ekiple muhatap ederim ağırlıklı. Sadece çok çok önemli konularda ben devreye girerim. Müşteri o ekiple sorunsuz ilerlediği an ege'ye dönerim. Ayda sadece birkaç gün istanbul'a gider müşterilerle yüzyüze görüşür yoklar ilgi alaka gösteririm.

Şunu da unutmayın derim, şu an 36 yaşındasınız. Enerjiniz var. Ama bundan 5 sonra aynı enerjiniz olacak mı? muhtmelen 5 yıl önce de daha aktiftiniz. Şunu demeye çalışıyorum, tek başınıza bir noktaya kadar kendi işinizi yürütebilirsiniz. Yaşınız ilerledikçe işle daha az ilgilenmek isteyeceksiniz. Ve kendinizi ne kadar güncellerseniz güncelleyin, karşınızdakiler için bir noktadan sonra "eski" kalacaksınız. Düşünün 45 yaşınıza geldiğinizde birçok müşterinizi 25-30 yaşlarında genç, daha dinamik ve yarın yokmuşcasına çalışan insanlara kaptırmış olacaksınız. İster istemez erken emeklilik yapacaksınız. O yüzden ben olsam işleri devredebileceğim genç bir ekip tutardım elimin altında her zaman. Bu istanbul planı bunun için bir fırsat olabilir.

Ha derseniz ki benim keyfim yerinde, 45-50ye kadar kazanacağım para da bana ölene kadar yeter o ayrı.
  • anten  (10.03.23 16:38:09 ~ 16:39:44) 
Bir hayali yasiyorsunuz, turkiye'yi gectim avrupa'da da buyuk sehirlerdeki girisimcilerin kayda deger bir bolumunun hayali, yahut zaten yaptigi bir sey....


  • hewit  (10.03.23 17:00:43) 
İşleri delege etmeden maximum kendi sınırlarınız kadar büyüyebilirsiniz.

Sektörünüzü belirtmemişsiniz, aynı yaşta bir girişimci olarak yuvarlak genel yorumlar yazacağım ama ortaklık düşünebilirsiniz.

Istanbul'da network ve sermaye koyacak bir ortakla birlikte hareket edip 1-2 yıl gidişata bakabilirsiniz. Gerekirse yeni bir şirket kurarsınız, riski bölmüş, mevcut düzeninizi bozmamış mental yükü de bölüşmüş olursunuz. yürürse ne ala, yürümezse de başta belirlediğiniz koşullarda olaysız dağılırsınız.

bireysel çalışıyorsanız büyümenin önündeki en büyük engel o adımı atmak aslında; ekip-ofis-delegasyon ve başlangıçta bu amaç için kaynak (zaman x para x mental efor) ayırmak.

"Bolca boş vaktiniz var, yarı emekli gibisiniz." dediğiniz için şunu düşündüm: Haftada 60 saat yerine 20 saat çalışarak x elde ediyorsunuz diyelim. Şu an bulunduğunuz lokasyonda eforunuzu 2 katına çıkarır yeni müşteri alırsanız yine aynı yede 2x elde edeceksiniz.

İstanbul hamlesi sonrasında zaman-efor-para ayırdığınız için boş vaktiniz o oranda azalacak. Dolayısıyla kıyası X kâr VS Istanbul yerine mevcut lokasyondaki maksimum potansiyel gelir VS Istanbul şeklinde yapmak gerekir.

Belki buraya gelmeden tüm gücünüzü işe ayırsanız zaten orada 3x kazancaksınız.

Dilerseniz mesaj atın üzerinde konuşalım.
  • wct3 org  (10.03.23 19:04:42) 
Bahsettiğiniz hayat zaten çoğu insanın hayali, eğer mevcut işin sürekliliği varsa ben düzenimi bozmazdım. Ben garantici bir insanım eldekinden olmak istemem.


  • mirty  (10.03.23 20:09:27) 
Düzeni korurken, istanbulda herşeyine ortak olarak alabileceğin biriyle ortaklık kurup, pay vererek, bütçe ayırıp işleri yavaştan oraya taşımak.


  • syabk  (10.03.23 21:06:28) 
Isleri buyutmek konusunda tavsiye vermem ama sadece umarim boyle guzel bir ortama, sartlara mutlulukla devam edersiniz demek icin geldim, cani gonulden.
Bir de aman lutfen yatirim yapmayi, ve bir de belki alternatif gelir elde edebileceginiz sevsiginiz baska bir konuda kendinizi gelistirmeyi unutmayin. Sevgiler.

  • kassiopeia  (10.03.23 22:23:57) 
[]

Erdoğan muhalefet olunca

Merhaba,

Geçen gün Ruşen Çakır, "Erdoğan kaybedince AK Parti kadroları çözülür, kısa süre içerisinde mevcut oyları dibi görür" tarzında bir yorum yaptı.

Bekir Ağırdır da başka bir ortamda, "Erdoğan muhalefet olunca şimdiki muhalefet gibi insaflı olmaz. 300 bin kişiyle Taksim'de miting yapar düzenli olarak, iktidara hayatı zehir eder. Ülkeyi erken seçime götürmeye çalışır." dedi.

Sizce hangi senaryo daha gerçekçi?

 
A şıkkı


  • Mirket  (26.02.23 11:26:59) 
A.
Belli kitleler aynı İstanbul'da olduğu gibi para yiyemeyince, sağa sola kuzen yeğen koyamayinca, tesvikler dagitilmayinca çoğunun siyasi görüşü kalmaz ki yok.

  • logisticsmanager  (26.02.23 11:39:43) 
encrypted-tbn0.gstatic.com

En fakiri bile 3 kusak yetecek kadar kenara koydu. Miting yapmaya yemez cunku o sirada yurt disina kacmaya, vatandaslik almaya veya delilleri yok etmeyle mesgul olacaklar.

Asil biz gelen iktidara hayati dar ederiz bunlari hemen yargilamaya, caldiklarinin bir kismini da olsa geri almaya calismazlarsa.
  • another satisfied lover  (26.02.23 11:42:08) 
Ne akp 20 yıl önceki akp, ne de rte 20 yıl önceki rte. rte artık muhalefet yapamaz. Başka bir kafayı bir yaşıyor. Ya ülkeyi terk eder, ya da iktidarı bırakmamak için her yolu dener. Allah'ın Trump'ı iktidarı vermemek için neler yaptı, doğru dürüst devletin hiçbir organına sahip olmadığı halde.


  • vizivozo  (26.02.23 11:48:01) 
ilki. çünkü tayyipin o eski gücü yok. azalarak bitecekler. akp'nin vadesi doldu.


  • candide  (26.02.23 12:17:13) 
benim fikrim; ak parti ve erdoğan'ın seçilmesini sağlayan besledikleri o azınlık tayfa değil bilakis iktidardan doğrudan veya dolaylı hiçbir şekilde fayda amacı gütmeyen, bunu talep etse bile bu talebi gerçekleşmeyen o asıl çoğunluk. bence bu insanların kararı kaybedilmesini ve kazanmasını sağlayabiliyor. örneğin; param yok, yiyecek ekmeğim yok, bir sürü sorunum var ama benim oyum erdoğan'a sözünü söyleyebilen kesim bu noktada belirleyici oluyor.

yani demem o ki doğrudan beslediği o parazit azınlık ilk yenilgide kendisini besleyecek bir başka organizmaya tutunur kalır. şunu unutmayın, para demek güç demektir. ve bu beslenen güç bağımlısı kitle her zaman bir yolunu bulur. (money talks) elbette olası bir yenilgi durumunda her siyasi cenah için hızlı bir reaksiyon verebilmek, toparlanabilmek çok güç olur fakat burada önemli olan sonrasındaki süreçtir. beslenen tayfa kolaylıkla bu saf geçişini yapabilir hatta bunu kimse yadırgamaz ne muhalefet ne iktidar tarafı. ama esas olarak bu bahsettiğim "asıl" çoğunluğun reaksiyonu belirleyicidir. nitekim bekir ağırdır ağabey bunu kastediyor açıklamasında. diğer açıklamlarında da buna paralel ifadeler söylüyor sıklıkla. ve ben bekir ağabey'in açıklamasını rasyonel buluyorum.
  • debian  (26.02.23 12:27:23) 
b. ve sadece bu yüzden a.k. partisi seçimi kazanması gerektiğini düşünüyorum.

-ekonomi dibin dibini görmüş durumda. ki dünyanın en büyük depramini gördük, ultra mega yardımlar yapıyoruz söylemini hiç vakit kaybetmeden pompalamaya başladılar.
-yargı tamamına yakın olarak kendi kadrolarında. yeni gelecek bir muhalif bu sebepşe istediğimi,z hesaplaşmayı kolayca yapamayacaktır. ayrıca basın hala büyük oranda ellerinde. yeni gelen muhalif toplumsal kutuplaşmayı engellemek adına zaten çok sert girişimlerde bulunamaz-ihaleci puştları yargılamak, torpille iş veya maddi çıkan sağlayanlara, dini siyaset veya çıkarı için kullananlara gereğini yapmak gibi- ki çok daha büyük dertleri olacak.
-kitlesinin sanıldığı kadar azaldığını sanmıyorum. hala herifi peygamber gibi gören ve algıları kapalı devasa bir kitle var. ellerindeki basınla-hadi o susturuldu, müthiş çalışan fısıltı gazeteleriyle (90 ları ve o zamanlardaki türban eylemlerini hatırlayanlar bilir.tek bir gazetede tv de haber olmamasına rağmen yüzbinlerce kişiyi sokağa dökebiliyorlardı) bakın biz lozanı kaldırıp petrolleri-elmasları çıkaracaktık. bunlar dış güçler. o yüzden ülke bu durumda söylemini çok hızlı yayacaklardır. ve zaten kucağında bomba bulan seçiliş muhalif çok zorda kalacak, muhtemel bir erken seçimle bu sefer daha güçlü bir şekilde yeniden iktidara gelecekler.

kendi adıma ülkede milyonların inandığı lozan yalanının, biten ekonominin ellerinde patlaması için yeniden a.k. partisinin yeniden seçilmesi gerektiğine inanıyorum. ha 3-5 sene daha ülke soyulacak. yaşadığımız her boktan şeyin benzeri yaşanacak. adamın ev hanımı komşu kızı rektörlük yapacak. 5 li çete 15 li olacak doğru. ama toplumsal bir akıl tutulması yaşadık biz. ve bunun bedelini ödememiz gerekli.
  • unabomber  (26.02.23 12:47:53) 
erdoğan muhalefet olmaz, hakkınızı helal edin der çekilir.


  • duyurukullanıcısı  (26.02.23 12:56:42) 
erdoğan yaşadığı sürece muhafelet olmaz, olamaz.


  • nuisance  (26.02.23 13:02:21) 
Ekonomide dibin dibini gördük diyen arkadaşım:

Bu ülke insanının iyimserliğini seviyorum aslında.

Suriyeliler, Afganlar, Afrikalılar, Pakistanlılar için şu an bir cazibe merkeziysek ve büyük buhran Amerikası ile ilgili birkaç kitap okunsa 'dibin dibi' olmak bir yana çok iyi durumda olduğumuz aşikar aslında.

Daha göreceklerimiz var. İnan düşmeye yeni başladık.
  • Mirket  (26.02.23 13:32:48) 
Bizim muhalefete hayranım. Darbeler dışında bu ülkede hangi siyâsî lideri yargılandı? Darbe döneminde yargılanan siyâsîler de kahraman edildi ha.

RTE öyle veya böyle kazanma planları hazır olduğunu düşünüyorum. RTE son kez başkanlık yapar, son döneminde cumhuriyet tarihinin en iyi lideri vb. seçilir, madalya verilir, görevi biter, aşırı lüks hayatını devam ederken iktidarlar bile fikir danışır, tarih sahnesinden yavaş yavaş silinir, 7 ceddi de her zaman her yerde kırmızı halıyla karşılanır. Yargılanacaksınız geyiği yapanların alayı saftirik. 12 Eylül darbe anayasasının değiştirilmediği ülkeden bahsediyoruz, Kenan Evren’in yargılanmadan lüks bir hayat yaşadığı, katıldığı programda da çok rahat hem sağdan hem de soldan astırdım dediği ülke burası. Saftiriklere göre RTE ve tayfası 20 yıl iktidarı elde tuttuğu ülkeden harıl harıl kaçma planları yapıyor. Ulan şu an RTE bu özgeçmişle istediği ülkede krallar gibi yaşar. İngiltere'nin, Almanya'nın, ABD'nin vb. 20 yıl Türkiye gibi bir ülkeyi domine etmiş bir siyasi lidere kapılarını mı kapatır. RTE'ye dava açtığınız gibi bu ülkeyi bırak dünya ayaklanır. TV'ler ve basın yüzyılın rezaleti başlıkları atar, ikinci Adnan Menderes vakası, millî irade yok sayılıyor gibi başlıklar...

En çok daha şunu merak ediyorum, "aman AKP'nin tabanı kızmasın, AKP tabanına yaranalım" diye sesini çıkamayan ve malum kitleye yaranan muhalif iktidara gelince cidden bunları yargılayabilecek mi?
  • kullanilamayan ruhumuzlar  (26.02.23 13:49:07) 
açıkçası ben erdoğan'ın kaybedeceğini düşünmüyorum çünkü sosyal medya ve ekşi sözlüğe göre oy dağılımı söz konusu olsaydı çok daha önce erdoğan tarihin tozlu sayfalarına eklenmişti. ama bir türlü öyle olmadı. olmuyor.

benim görüşüm ve gözlemim şu ki; erdoğan taraftarları daha da konsolide olarak çıkarsa bu süreçten kimse şaşırmasın. yani ben buna şaşırmam artık. ama olurda erdoğan seçimleri kazanamayacağını düşünürse öncelikle seçime girmez diye düşünüyorum. girer ve kaybederse de tüm duygusal hayal kırıklıklarına rağmen 2.seçenek daha mantıklı geliyor bana.

her şeyi bir kenara bırakın bu ekonomik krizde dahi akp tek başına birinci parti çıkabiliyorsa hala çoğu ankette bunu görmezden gelmek kendini kandırmak olur. yani adamlar eski sistemde olsak iktidarlar hala...
  • pardus  (26.02.23 17:54:28) 
mamaları bi kesilsin görücem ben akp'Li kitleyi.


  • ayseee  (26.02.23 19:25:04) 
%50 alamayacağı kesin ama parti olarak hala en yüksek oyu alan parti olabilirler de. İşler karışık.

Bekir Ağırdır'ın söylediği bence doğru ve öyle olursa biz "ulan 10 yıldır biz niye bunu yapamamışız gerçekten muhalefet yokmuş" diyeceğiz bence.

Ama umarım dağılıp giderler. Normal şartlarda hukuksuz her şeyin cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum ama pek ümidim yok. Bence herkes tuttuğunu öpüyor ve yanına kâr kalarak hayatına devam ediyor. Burası böyle bir ülke.

benim en büyük korkum, bu kadar kötü şey üzerine altılı masanın gelmesi ve her şeyin onlara yıkılması. Cumhurbaşkanlığını pek kullanadan hızlıca parlamenter sisteme geçmeleri ve sonra yeni bir sağcı iktidar... Sebep sonuç ilişkisi kurma yetisi yok çünkü çoğu insanda. Ha yaşlıların yıldan yıla hayatlarını kaybetmesi işin matematiğini biraz etkiliyor ama ne bileyim.
  • nhk ni youkosu  (26.02.23 21:33:30 ~ 21:34:51) 
Ben size C şıkkını söyleyeyim. muhalefet bunlardan çekindiği için perde arkasında iktidarla anlaşıp göstermelik bir iki soruşturma dışında şimdiki iktidarı rahat bırakacak. Birçok şey hasıraltı edilecek. Hatta kılıçdaroğlu'nun tam olarak şu demeci gözümde canlanıyor: "Ne yapalım cadı avı mı başlatalım? böyle bir şey olabilir mi?"

Maalesef Türkiye'de seçmen de bazı gazeteciler de fazla saf ya da saf taklidi yapıyor.

Öncelikle AKP içinde çıkar odaklı bulunan bir kitle var tamam. Ama bu partinin içinde duygusal olarak buraya ait hisseden ve ne olursa olsun aşırı bağlı bir kitle de var, hem de sayıları hiç düşük değil. Son İstanbul seçiminde sokaklarda ağlayıp dövünenleri görmediniz galiba. Eğer bu deprem yaşanmasaydı, iktidar rüzgarı bir şekilde arkasına almaya başlamıştı yine.

Diğer konu, küçücük bir muhtarlıktan, üst düzey tüm kurumlara, medyaya, bürokrasiye kendi adamlarını oturtmuş bir iktidar, koltuktan inince, yeni gelenlere hayatı zehir eder. İBB'nin bile çalışır hale gelmesi neredeyse 1 sene sürdü ki sadece belediye meclisi bile ne kadar kitledi imamoğlu'nun elini hatırlayın.

Algı çok kolay manipule edilen bir şey. İktidar el değiştirirse, şimdiki basın sabahtan akşama kadar tüm ekonomik sıkıntıları yeni gelen iktidara yıkacak ve eminim bunda da başarılı olacak. Bürokrasi de ülkeyi tekrar bir erken seçime götürmek için elinden geleni yapacaktır.

İyi niyetten kastım tam da burada başlıyor. Muhalefette ya da gazeteciler arasında iktidar değişince usulsüzlüklerin peşine düşüleceğini sanan bir kitle var. Muhalefet ve iktidarın perde arkasında görüştüğüne dair bir sürü dedikodu çıktı. Seçim sonrası kimseye dokunulmasın, böylece yumuşak kavgasız gürültüsüz bir geçiş olsun diye.

Tabii tüm bunlar seçimi kaybederlerse ihtimali... Bir de kaybetmeme ihtimali var ki, hiç de az değil. Oyları düşebilir, ama öyle efsane bir kayıp olmayacaktır.

Biraz yaşadığınız mahalleden çıkın, insanlar her şeye rağmen destek veriyor görebilirsiniz.
  • anten  (27.02.23 09:23:05 ~ 09:26:37) 
[]

Kurtarılmış bölgeleriniz var mı?

Merhaba,

Sadece fiziksel bir bölge veya siyasi bir anlayışın getirdiği alandan bahsetmiyorum. Her türlü kurtarılmış bölge olabilir.

Kısaca:
bir şekilde aidiyet bağınızın olduğu,
çoğunlukla sizin gibi kişileri barındıran,
mümkünse bir dönem veya sürekli bulunduğunuz/takipçisi olduğunuz,
içerisinde kalarak ülkenin/dünyanın saçmalıklarından kısmen/tamamen uzaklaştığınız,
hayatımın sonuna kadar burada kalabilirim dediğiniz yerler, kurumlar, mecraları soruyorum.

Kendi kurtarılmış bölgelerimi de yazayım:
boğaziçi üniversitesi
açık radyo
birgün gazetesi
göcek
istanbul'da fenerbahçe, koşuyolu ve kandilli semtleri.

 
Spor salonu.
Konuştuğum adamların ne mesleğini ne memleketini ne siyasi düşüncesini ne tuttuğu takımı hiçbir şeyi bilmiyorum.

Varsa yoksa squat, deadlift, bench.
  • logisticsmanager  (02.01.23 21:43:46) 
yillardir gitmeden cayini icmeden edemedigim kahvehane
arap istilasindan onceki kiz kulesi karsisindaki taslar

  • nibba  (02.01.23 21:53:01) 
erdogana bu cagriyi yapan gazete mi kurtarilmis bolgeniz?
mobile.twitter.com

  • tantavizisyon  (02.01.23 22:18:51) 
@tantavizisyon anlayamadım. gazete tabip odalarının çağrısını haberleştirmiş. benim anlayamadığım bir durum mu var?


  • sailor  (02.01.23 22:32:02) 
Valla sanirim benim birkac fiziksel bolgem var. Arada sirada kafam attiginda gidebilecegim ve herkesten izole olabilecegim birkac bolge var. Aiyet bagim ya da benim gibi kisileri barindirmasi gibi isteklerim de yok sadece baskalarindan izole olabilmek tek kistasim. Atiyorum kafam atip yalniz kalmak istedigimde A bolgesi bos degilse, B bolgesine o da bos degilse C bolgesine vs gidiyorum.


  • j r r tolkien hayrani  (02.01.23 23:11:06) 
Evim.
Evdeki kedim.
Kiz arkadasim.
Video oyunlari.
Spor.
  • another satisfied lover  (02.01.23 23:42:58) 
Yürüyüş yaptığım sokaklar
Deniz kenarı
Banklar
Büyük süpermarketler
  • kararsızataletfilozofu  (03.01.23 00:05:03) 
[]

Böyle durumlar sizi de sinirlendiriyor mu?

Merhaba,

İşim gereği sürekli olarak girdiğim bir internet sayfası var. Avrupa'da bir resmi kurumun sayfası.

Ancak, sayfayı her açışta, her sekme tıkladığımda, her yeni bağlantıda, çerezleri kabul edin uyarısı çıkıyor ve sayfanın bir kısmını kaplıyor. Her seferinde "ok" yazan yeri tıklayıp uyarıyı kapatmak gerekiyor. Kapatmasam da olur ama kapatınca daha rahat oluyor işimi yapması. Dakikada 20, 30 yeri tıkladığım oluyor sürekli her açılan sayfada bunu yapmak anksiyetemi azdırıyor, içim şişiyor resmen, öfkeleniyorum.

Bunu kapatmanın bir yolu olup, olmaması ayrı bir konu ama siz de böyle durumlarda böyle hissediyor musunuz? Yoksa bende mi bir anormallik var?

 
Her tıklamada uyarı çıksaydı ben de öfkelenirdim.


  • pispinti  (09.11.22 14:45:38) 
ben de ayar oluyorum o yüzden bir google chrome plug in i ile çözüyordum bu durumu: www.hackread.com

otomatikman evet diyor geçiyor
  • roket adam  (09.11.22 14:55:57) 
[]

Lebon pastanesinin kapanması

Merhaba,

Ben 2010'ların başında üniversitedeydim. O dönem, taksim ve çevresinde yaşanan değişime karşı ciddi bir toplumsal tepki olduğunu hatırlıyorum.

Emek sineması, demirören avm, meydan yayalaştırma prjesi gibi konularda muhalefet sağlamak adına çeşitli örgütlenmeler, inisiyatifler vardı. Hatta gezi hareketi başladığında bu örgütlenmeler öncü olmuştu.

Geçenlerde Lebon pastanesi kapandı, duymuşsunuzdur. Ekşi sözlük'e girdim; "kapanırsa kapansın banane amk" tarzında bolca entry var.

Bu durumu nasıl okuyorsunuz, kuşak farkı mı, zamanın ruhu mu veya başka bir yorum varsa dinlemek isterim.

Not: Kirasını ödeyemeyen bir işletmenin kapanması ile yukarıdaki örneklerin birebir uyumlu olmadığını biliyorum ama kent tarihi ve hafızası adına önemli bir yer olduğunu düşünüyorum.

 
durumu okumak derken, bencillik arttı. eskiden zorla alınan bir şeyin daha kıymetli olduğu değerler bitti. konfor alanını seven bir milletiz, kimisi keyfiyen yazmış da olabilir. diğer türlü bu dediklerimden ötürü.

kuşaktan kusağa aktarılan birçok değer var. eminim ki bazı büyükler bunları aktarıyor, anlatıyor. benimseyen de var benimsemeyen de.
  • evimin paspasi  (01.11.22 20:00:29) 
Abi İstiklal gibi yerde kira yüksek diye dükkan kapatıyorsan ya işi bilmiyorsun ya bir şeyleri yanlış yapıyorsun.

Yanlış hatırlamıyorsam geçen sene de kapanıyorlardı sonra ne olduysa kapanmadılar.

Kent tarihi/hafızası önemli elbette ama şehrin en işlek noktasında batan bir dükkana en çok alışveriş yapılarak destek olunur. Millet belediye/devlet desteklesin falan demiş ne alaka yani bir oraya vergi vermediğimiz kalmıştı yani :)
  • chicha_v2  (01.11.22 20:02:01) 
doğma büyüme hayatım beyoğlu sokaklarında geçti. istiklal'in paralel sokağında doğdum öyle söyleyeyim.

hiç duygusal bakmıyorum olaya. işletmenin şimdiki sahibi de ilk sahibi değil. kuşaktan kuşağa aktarım durumu yok. biraz sükse yapıp isim hakkını satma peşinde olduğunu düşünüyorum.

ürünleri de berbattı. batmasına şaşırmadım o yüzden.
  • coldegezenkutupayisi  (01.11.22 20:10:36) 
ortada ticari bir başarızlık olduğu aşikar. ama sade vatandaş olarak keşke böyle olmasaydı diyebiliyorum. insanların "varlığından haberim bile yoktu, banane amk" diye entry girme motivasyonunu merak ediyorum.


@coldegezenkutupayisi

benim de ilk tercihim olan bir yer değildi.

evet ilk pastane ile çok alakalarının olmadığını da biliyorum. O civardaki çoğu tarihi mekanın buna benzer bir durumu var zaten.
  • sailor  (01.11.22 20:11:05 ~ 20:12:52) 
asıl sorgulanması gereken 200 yılda bir dükkan almayı akıl edememeleri.


  • astronom bey  (01.11.22 20:11:32) 
AVM yapılmasına karşı çıkmak, meydan yapacağız diye tonlarca beton döküp dokuyu bozup çirkinleştirmek de öyle.

Sinemalar, tiyatrıya dönüştürülüp Kültür Bakanlığınca desteklenebilir. O da olumlu.

Ama sonuçta o pastane bir ticarethane. Pastasına talep olduğu sürece yaşamına devam edebilir. Geçmiş yıllarda başka imkanlar yokmuş, insanlar pastanelerde buluşurmuş. Artık o düzen değişmiş.

Devlet olarak insanları pastanede buluşmaya teşvik de edemezsin, pastanenin talep yetersizliğinden oluşan zararını sübvanse de edemezsin.

Üzücü ama yapacak bir şey yok.

@astronom bey'in yazdığını görünce ilave etme gereği duydum. O bölgedeki mülkler genellikle vakıf malı. Eskiden kiranın 5. yılda değerlemesi, 10 yılda kiracının çıkarılabilmesi gibi kanunlar yoktu. Birçok dükkan, son yıllara kadar inanılmaz komik kiralarla faaliyetlerine devam edebiliyorlardı. O pastane özelinde bilmiyorum ama kira ödemek mal sahibi olmaktan çok daha avantajlıydı.
  • Mirket  (01.11.22 20:12:22 ~ 20:19:36) 
ben de 32 yaşında ve sosyal hayatına da düşkün bir istanbullu olarak lebon pastanesine hiç gitmedim desem inanır mısın? türkiye'de inanılmaz sayıda "kötü ürünler ürettiği ya da servis ettiği halde sadece tarihi olduğu için övülen" yeme içme mekanı var. bu da belli ki onlardan biri. sade vatandaş olarak ne yapmamız lazımdı bilemiyorum açıkçası.

her şeye duyar kasmaktan sıkıldı insanlar. sosyal medyada gece gündüz duyar kasmamızı istiyor birileri. kendi derdimi mi düşünücem, 200 senedir istanbulun en işlek yerinde barınabilmiş ve muhtemelen torununun torununa yetecek kadar para kazanmış bir işletmenin ömrünün dolmasına mı üzüleceğim? inan zerre umrumda değil.

mesela tiyatro örneği vermişsin. geçen hafta bir tiyatroya gideim dedik istanbulun orta yerinde bir sürü tiyatro oyununda bilet yoktu, biletlerin tanesi de 200-300 tl. şimdi buna rağmen batan tiyatroya üzülmeli miyim? böyle bi talep olduğu halde, boş salona oynayan oyuna üzülmeli miyim? hayır, demek ki türk halkı tiyatro sevmiyor değil, kötü oyunu veya kötü sahneyi sevmiyor bu kadar basit.
  • roket adam  (01.11.22 20:17:07 ~ 20:18:48) 
merhabalar, hislerinizi tam olarak anlıyorum mesela emek sineması gibi bir örnek var.
ancak burada durum farklı, yanıltma ve ajitasyon var.
bu pastane söylendiği kadar eski değil, çikolatasının üstünde 1810 yazıyor ama 1860'larda kurulmuş, o çok önemli değil gerçi.
Önemli olan (özet): defalarca kapanmış, dükkan değiştirmiş, yıllarca atıl kalıp yeni sahipleri tarafından tekrar açılmış bir yer. bazı iddialara göre sahipleri isim haklarını yüksek bir fiyata birilerine satmak için arada böyle haberler çıkarıyor, geçen sene de yine bu yıllarda çıkmıştı, bu sefer tam kapandı tabi. yani sanki bir aile varmış da aynı dükkanda 200 senedir iş yapıyormuş, zorluklardan kapanmış, yok böyle bir şey.
  • ckisc  (01.11.22 20:25:18) 
İstiklal'deki bazı barların kapanmasına veya el değiştirmesine daha çok üzüldüm ben. Gençliğimiz onlarla beraber yok oldu gibi hissediyorum mesela. (Küçük Beyoğlu denilen bölge hala duruyor mu mesela?)

Lebon ünlü bir yer miydi bilmiyorum ama zamana uyamamış bir işletmeymiş demek ki.
  • nhk ni youkosu  (01.11.22 21:59:37 ~ 22:00:29) 
ben de hic duymamistim orayi. resimlerine bakinca da cok avam buldum. madem oyle bi tarihin var, o dekorasyon nedir oyle en basitinden.
ayrica ticari bi mekan yani hayrina da calismiyor. sulaleri de zengin olmustur bu kadar zamanda. o yuzden bu krizde kimse aman degerimiz diye bi pastaneyi dusunecek degil. ben de bu ah, vah diyenleri cok zengin veya orta halli ama daha ogrenci, para kazanmak nedir bilmeyen veya surunen ama duyarli gozukmeliyim moivasyonuna sahip insanlardan olustugunu dusunuyorum.
bunlarin disinda, en kisa zamanda isim hakkini devrederler, tarihi degerimiz devam eder merak etmeyin.
  • Kittie  (01.11.22 22:52:38) 
Bu tarz konular ergene, sokaktaki akpli dayiya sorulmaz. Is yapamamis kapanmis, bize ne sigligindan oteye gitmez cevaplar. Eski isletmelerin onemini Celal'e, Ilber'e, Sicimoglu'na soracaksin. Gerci yeni kusak y.disina da cikamiyor ama Floransa'da gorseler dal 1800 yazisi onunde 20 tane fotograf cekilirler, 2 sokak otesinde yasadigi tarihi yapiyi, aniti, dukkani bilmez insanimiz


  • speedy  (01.11.22 22:52:56) 
bu olay çok abartıldı. yani başka yere açarsın, o kadar iyiysen yeri alırsın.


  • mikahakkinen  (02.11.22 09:08:01) 
inci ve markiz iyi pastanelerdi, başka bir yerde duruyorlardı, sosyal ve kamusal açıdan.
lebon'un böyle bir kültürü yok.

kaldı ki emek sineması, rüya vs gibi sonradan "kurtarılan" yerlerle aynı muameleyi görmemeli. emek sineması da bir işletmeydi belki ama sanat üretimine katkı sağlamaya çalışarak ayakta kalmaya çalışıyordu, kamusal bir kimliği vardı; lebon'un unlu mamül üretirken geleceğine yatırım yapmamasında başka türlü (ticari) basiretsizlikler de var.


ama kuşak farkı vs olayına da katılıyorum; ama bu bencil gruba da empati yapıyorum; 2005ten önceki istiklali görüp deneyimlemeyen hatta sadece gezi sonrası halini bilen bir kitle canım istiklal diye ağlasın mı?
  • jimjim  (02.11.22 12:16:46) 
[]

(Antrenmanda sakatlanma) Hastanede hangi bölüme gideyim?

Merhaba,

Çok saçma bir şekilde sakatlanma yaşadım. Leg press yaparken ağırlığın fazla geldiği bir anda boğazımda bir ağrı hissettim. Çok saçma ama bacak çalışırken boğazımdaki/yüzümdeki kasları sakatladım sanırım. Çok tedbirli ağırlığa girerim halbuki.

Şu an gıdı bölgesinden sol kulağımın arkasına doğru hafif çekme ve adeta kas ağrısı çekiyorum. Şah damarı veya başka bir damar değil de kas ağrıyor sanki. Böyle bir şey yaşayan var mı daha önce?

Hastanede hangi bölüme gitmek uygun düşer?

Not: Cevaplara akşam bakabileceğim.

 
Bence FTR


  • Mirket  (16.10.22 15:08:26) 
[]

Galatasaray Spor Kulübüne üye olmak

Merhaba,

Lise mezunu veya kulüp sporcusu olmadığı halde kulübe üye olan var mı aramızda? E grubu üyelikten bahsediyorum. Süreç hakkında bilgi verebilir misiniz?


 
[]

Yaşam kalitenizi veya konforunuzu arttıran düzenli aldığınız hizmetler?

Merhaba,

Genel olarak yaşam kalitenizi veya konforunuzu arttıran ve düzenli olarak aldığınız hizmetler neler var? Örneğin, boyner grubunun back up kişisel asistanlık hizmetini kullanıyorum, çok memnunum. Bunun gibi düzenli aldığınız ve memnun kaldığınız hizmetler neler var?

"Mahalledeki kuru temizlemeci çok iyi, memnunum." gibi değil de yerel olmayan herkesin erişebileceği hizmetleri soruyorum.

 
Hizmet olarak sayılır mı bilmiyorum ama sağlık sigortası, kasko ve konut sigortası. Büyük bir kafa rahatlığı.


  • orient blue  (02.09.22 23:01:35) 
youtube premium.


  • AlsterWasser  (02.09.22 23:08:20 ~ 23:08:25) 
Masaj
Sauna

  • camussar  (02.09.22 23:09:28) 
fizyoterapi
temizlikci
6 ayda bir disci, dis temizligi
utub premium +1
  • hot potato  (02.09.22 23:24:50) 
tamamlayıcı sağlık sigortası
özel yoga dersi
eve gelen masöz
düzenli hamam
  • Phoebe  (02.09.22 23:45:08) 
verilerimi düzenli yedekleyince bi huzur çöküyor


  • sttc  (02.09.22 23:49:50) 
  • istiririm yalarim bir de  (02.09.22 23:50:19) 
hizmet olarak değerlendirmek doğru olmayabilir ama eve ve yatak odama klima taktırmak yaşam kalitemi büyük ölçüde arttırdı. bu kadar nemli bir memlekette konfor için birinci sıra bence klima :)


  • motosiklet burclu adam  (03.09.22 02:11:03) 
6 ayda 1 koltuk altıma ve kaşıma ve alnıma botoks yaptırıyorum. Koltuk altımdan terlemiyorum. Kaşlarımın arası ve alın da yaşlanma belirtileri için.


  • gabe h coud  (03.09.22 07:58:25) 
Vpn.


  • prole  (03.09.22 09:02:25) 
[]

Türkiye'de para biriktirmek mantıksız değil mi?

Merak ettiğim için soruyorum. İşsiz kalma veya hastalık gibi durumlar için makul oranda parayı kenara koymayı anlarım.

Ama gerçekten para biriktirmeyi ciddi takıntı haline getirmiş insanlar var. Para biriktiremiyorsan kazandığın paranın bir önemi yok diyeni de duydum.

10x kazanıyorsa 2x ile minimal bir hayat yaşayıp, 8x kenara atmaya çalışanlar size de garip gelmiyor mu?

Mevcut ekonomik koşullarda kenarda duran 15 bin liranin hiçbir değeri yok. Ama raket + ders alarak 15 bin liraya maç çıkaracak kadar tenis öğrenirsin. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir.

Her ay 10 bin kenara atıyor olsan, yılda 120 bin yapar, hadi çok iyi değerlendirdin 200 bin oldu. Bunu yıllarca sürdürmen lazım ki bir şeye yarasın. Halbuki 5-6 defa tatil yaparsın yılda, çok da güzel olur.

Kaçırdığım bir şey mi var?

 
Çok haklısın. Aynı şekilde düşünüyorum. Ama Türkiyeden başka bir ülkede yaşama şansı olmayan biri için mantıklı olabilir.

Yurt dışında maaşımın 10 katını veriyorlar. Türkiyede geçinemiyorum, birikimimden harcıyorum. Yurtdışına yerleşip bir süre 10x kazanıp 5x ini biriktireceğim. Birkaç sene sonra ömrüm boyunca kazanacağım parayı biriktirmiş olacağım. Şimdi 1x paranın yarısını biriktirmek için kendimi mahvetmeye asla değmez.
  • cek  (28.08.22 16:18:11) 
bakış açısı. her iki tarafın da kendine göre makul açıklamaları var.
maalesef günümüzde devletlerin vatandaşlarına sigorta, barınma, ulaşım vb. konularda sunduğu garantiler artması gerekirken gitgide azalıyor. insanlar da buna karşı önlem alarak para biriktiriyorlar, ki çok doğal bir tepki bence.

öte yandan kimileri de parayı kullanamadıktan sonra ne yapayım diye düşünüyor, ki buna ben de katılıyorum. hayatını yaşamaya çalışmadan para biriktirmek, onlarca yılını kredilere hibe etmek, her konuda ihtiyaç fazlasına kaçmak bence de mantıksız. bence ne zaman paramızı bir şeyler öğrenmek, yeni şeyler deneyimlemek, sosyal sorumluluk için harcarız, o zaman kurtuluşa ereriz.
  • lesmiserables  (28.08.22 16:18:37) 
Açıkçası bende bağımsız olma, hiç kimseden bir şey istemek zorunda kalmama takıntısı var. Döviz alıyorum, en azından değerini koruyor birikimim ve gerekirse kullanabilirim. Onun verdiği huzuru hiçbir şeye değişmem. Ama herkes için böyle olacak diye bir kaide yok.


  • peki madem  (28.08.22 16:36:00) 
Gayet mantıklı. Birikimi olmayanlar ek iş yapıyor artık. Özellikle istanbul'da 20k ve üstü geliri olmayanlar birikimini harcıyorlar


  • OrangeYellow  (28.08.22 16:37:19 ~ 16:37:58) 
Dusuncenize tamamen, orneklerinize kismen katiliyorum.

Benim arkadaslarim hep bu grind zihniyetinde. Zenginlesince normal yasamaya baslarlar diyordum ama yok hala daha fazlasini kovaliyorlar.

Ben 23 yasinda ilk isimdeyken 2 sene biraz fazla para biriktirdim, su an guvenlik agim var istedigim an istifa edebilirim ve sorun olmaz. Ondan beri mantikli bir birikim yapiyorum maasin 40%i falan, kalanini yiyorum.

Tenis ogrendim ve pahali da degil ayda 600 liradan 5 ay ankara'nin en buyuk kulubunde dersler. Geziyorum, egleniyorum, yeni hobiler ediniyorum. Ayda 120000tl kazanan arkadasım var gitti 8000 liralık oyun konsolu yerine 3000 liralık olanı aldı :)
  • aguen  (28.08.22 16:57:07) 
10x kazanıp 2x ile minimal bir hayat yaşamak çok saçma. Bu gençlik bir daha geri gelmeyecek. Yapacak dünya kadar şeyden hayattan kendini mahrum bırakmak enayilik olur.

Ancak bu ülkenin SGK her geçen gün biraz daha kötüye gidiyor. Her an artık çalışamayacak hale gelme ihtimalimiz var. Bu ülkede geçinebilmek için ikinci bir iş yapmak zorunda emekliler var. Üremeyi düşünüyorsan o çocuğa düzgün bir gelecek hazırlamak zorundasın ki bu iş çok pahalı hale geldi.

Bence kazancın 1 ya da 2 x'ini bir köşeye koymakta, ama kazandıracak enstümanlara da yatırmakta fayda var.

Hiç öyle 'ya bugünün 10 bini' diye küçümseme. Çığ gibi büyür o.
  • Mirket  (28.08.22 17:09:24) 
doğru yatırım fonları, altın vs ile uzun vadede düşük risk ile enflasyonun üzerinde kar ile birikim yapabilirsin. tl alıp vadeliye atarak sadece para kaybedilir.


  • orpheus  (28.08.22 17:17:36) 
ben buna çok katılmıyorum. eğer 20'li yaşların başında hayata atıldıysan, öncelik birikim + en azından bir ev araba almak özellikle bu çağda. 90 sonrası doğan insanların geleceği karanlık, kaos. şu an bile çalışan insanlar kiraları zor öderken emeklilikte ne olacağımız belli değil.

ama verdiğin oran bence de sağlıklı değil. en azından 5x birikim, 5x harcama olabilir. senede 5 defa tatile gitmezsin de 2 defa gidersin. aylık 1000 dolara yakın attığın para ile(15 bin demişsin, bu nedenle 1000 dolar dedim) 5-6 sene sonra kredi çekip bir eve girebilirsin. ben öyle yaptım mesela.

dolayısıyla denge önemli burada. gençliği yaşamak gezmek lazım ama bu devirde yaşlılığı da düşünmek lazım. 65 gibi aşırı yüksek bir yaşta kimseye muhtaç olmamak istiyorsan feragat etmelisin. erkeksen bir de bu dediğim muhtaç olma/risk faktörünü 3 ile çarp.
  • sarahkerrigan  (28.08.22 17:25:02 ~ 17:26:47) 
@orpheus

tl alıp vadeliye atmaktan bahsetmedim zaten. "Her ay 10 bin kenara atıyor olsan, yılda 120 bin yapar, hadi çok iyi değerlendirdin 200 bin oldu." burada "çok iyi değerlendirmek" ifadesi zaten bahsettiğin yatırım araçlarını kapsıyor. Sadece tutarı tl cinsinden söyledim.
  • sailor  (28.08.22 17:27:32 ~ 17:36:01) 
Finansal ozgur olup is hayatinin stresinden kacmak isteyenler haricinde çok mantıklı değil bence de.


  • essoist  (28.08.22 17:28:06) 
dediğinde haklısın ancak iki konuda nakit gerekebiliyor bazen
1) beklenmedik durumlar (işsizlik, sağlık konusu vs) için az bi para tutmakta fayda var
2) bazı yatırım planlarında krediye peşinat olarak nakit gerekebiliyor. örnek veriyorum 200 bin peşinatla aylık gelirin iyiyse rahatlıkla 1m'luk eve girersin. ama 200 binin yoksa sırf o yüzden 1 milyonluk ev fırsatını kaçırma ihtimalin var. o yüzden az da olsa bi nakit tutmayı öneririm her zaman.
ona dışında 10 kazanıp 8 biriktiren, harcamayan insana cidden üzülürüm. hani gidip araba alsa, ev alsa yine bi nebze, ama nakit biriktirmek için hayatını yaşamamak çok üzücü bir durum. her şey bir yana giden vakit kesinlikle geri gelmiyor.
  • roket adam  (28.08.22 18:00:59 ~ 18:01:44) 
Beklenmedik durumlar için para tutmak gerekir.
Mesela iyi cerrahların özel hastanelere gittiği, operasyonuna göre 50 bin'den ücretlerin başladığı ve meslektaşlarından bile para aldıkları düşünülünce tutmak gerekiyor.

  • pro9it9is9  (28.08.22 18:10:07) 
"Kaçırdığım bir şey mi var?"
bence buradaki sorun, dururunda bir suru varsayimin var ve hepsi cok uclarda.

"10x kazanıyorsa 2x ile minimal bir hayat yaşayıp, 8x kenara atmaya çalışanlar size de garip gelmiyor mu?"
mesela bu ornek. boyle bir seyi yapan kac kisi var ki? belki uzman doktorsundur, cok kazaniyorsundur, kazancinin %20'si yasam masraflarina yeter. ama genel olarak yaygin bir durum degil ve cok ufak bir azinlik uzerinden mantikli mi degil mi irdelemesi yapmak luzumsuz.

"Her ay 10 bin kenara atıyor olsan, yılda 120 bin yapar, hadi çok iyi değerlendirdin 200 bin oldu. Bunu yıllarca sürdürmen lazım ki bir şeye yarasın. Halbuki 5-6 defa tatil yaparsın yılda, çok da güzel olur."
yoo, ben sahsen o parayi bir ev veya arsa icin pesinat yapmayi tercih ederim, otel/restoran isletmecisini zengin etmektense. ozellikle 30'lu yaslardan itibaren insanin cevresi degisiyor ve tatile gitme, havali mekanda yemek yeme falan ayni doyumu/prestiji saglamiyor. onun yerine seckin bir mahallede yasamak istiyorsun, evin genis ve ferah olsun istiyorsun vs vs. bunlar da para biriktirmeden olacak seyler degil.

"Mevcut ekonomik koşullarda kenarda duran 15 bin liranin hiçbir değeri yok"
doviz olarak biriktir o zaman? turk lirasinin deger kaybetmesinden "o zaman para biriktirmek sacma, savur gitsin" sonucu nasil cikti anlayamiyorum.
  • hot potato  (28.08.22 18:36:05 ~ 18:38:30) 
neredeyse hiç haklı değilsin. para biriktirenler tl olarak biriktirmiyor.
ayda 2000-3000 atan adam dolar atıyor, altın atıyor veya yatırım fonu alıyor, temettü hissesi alıyor.

bunu 10 yıl 15 yıl yaptığında da şahane bir birikimin oluyor.

hiç finanstan anlamayan arkadaşım, üniversiteden mezun olduğu gündne itibaren cebindeki tüm fazla parayla euro aldı.
10 senenin sonunda nişantaşında 4+1 ev satın aldı.

ki daha akıllıca kullansa 2 tane alırdı o evden.
biriktirmek yapılabilecek en akıllıca şeydir.

o parayla gittin 1 tatil yerine 4 tatil yaptın.
ee eline ne geçiyor? dünyayı dolaşmayı, 3 günlük 2 günlük tatil yapmayı bu akdar matah bişey sanmayın. asıl kıymetli olan şey oralarda 4 ay 5 ay vakit geçirmek. 2 günlüğüne romaya gidince bir şey kazanmış olmuyorsunuz.
  • whatdreamsnevercome  (28.08.22 18:58:40) 
Biraz kültürel bir şey de bence, bu ülkede yaşayan çoğu insanın bir iki üst neslinde bir göç hikayesi var, iç göçleri de katarak söylüyorum. Az olmayan bir kısmı da zorunlu, yani ölümden savaştan kan davasından falan kaçılıyor. Doğrudan buna bağlanıyorum ancak, kültürel derken bağlantılı gördüğüm kısmı aslında "serbest piyasa ekonomisi"nin Türkiye'ye ithal edilmiş olması. Yani burada oluşmadı ve insanlar bir anda böyle bir sistemin içinde buldular kendilerini. Göçlerle beraber böyle ani bir değişim ister istemez nesilden nesile de taşınan bir endişe yaratır insanlarda. Kaldı ki Türkiye hiçbir zaman stabil ekonomik şartlar ve güvenceler sunabilen bir ülke olmadı, onu da katınca, işte orada mantık devreden çıkıyor diye düşünüyorum. Biriktirilen para işlevi görmekten çok "çokluk, koruyuculuk" olunca mantıksız da olsa onu büyütmeye çalışırsın.


  • encokbenisevinnolur  (28.08.22 19:01:59) 
200 bini attin kenara, madem bi sey olmuyor e surdur o zaman bi kac yil bunu. su ekonomik ortamda 5-6 kere tatil yapmaktansa 200 binimi atarim kenara dursun.

15k degeri yok tabii ama alirim dovizimi tutarim kenarda, tenis icin olup bitmiyorsam bunu yaparim. olup bitiyorsam da bi kereligine harcar sonraki 15leri yine atarim kenara.

10x kazanip 2x harcayan da paraya bagli. yuksek bi paraysa insan gibi yasatiyorsa o 2x, harcar onu gerisini kenara. bir suru zengin niye calisiyor saniyorsun hala. bos mu duramiyorlar. ya da cogu zengin youtuber neden gundemden dusmemeye calisiyor. ekstra lukslerini finanse etmek icin mi saniyorsun. amiyane tabirle akarken dolduruyorlar iste.

biraz gerceklerden uzak buldum duyuruyu. cimrilik ayri sey, birikim ayri sey. sen bunlari karistirmissin bence. har vurup harman savurdugum gunlerim guzeldi ama keske daha tutumlu olsaydim diyorum hep.
  • Kittie  (28.08.22 19:05:02) 
merak edip baktım, Nişantaşı'ndaki en ucuz 4+1 ev 17 milyon lira. üniden mezun olup ölene kadar da para biriktirsen 1 milyon dolar biriktiremezsin, ha aileden 16 milyon tl kalır üstüne 1 milyon da sen koyarsın tabii ki alırsın :) onun dışında bizim kültürümüzde hayattan zevk alıp para harcama kültürü zaten yok, varsa yoksa kenara koyacaksın ki bir sonraki göçte zor durumda kalmayasın. yani yılda 1 kere tatile gitsen ne olur kafasıyla ölüp gidiyor insanlar ve okumuş insanların olduğu bi sitede bile çok var o tarz insanlar gördüğün gibi.


  • roket adam  (28.08.22 19:13:40 ~ 19:37:32) 
Para biriktirirken değersiz de harcarken de değerli değil ki? Ben şahsen ülkedeki sosyal ortamların kalitesinden de hiç memnun değilim. Bu açıdan kendi kapalı hayatımı istediğim hale getirmeye çalışıyorum, çünkü dışarda yaptığım etkinliklerden de zevk almıyorum. İnsanlarda tuhaf bir kimlik bunalımı var, bu ortamda sosyalleşeceğime elde avuçta ne tutsam kardır gözüyle bakıyorum.

Diğer taraftan geliriniz sabit. Biriktirirken paranızın değerini koruyamasanız da, harcadığınız senaryodan daha iyi bir durumda oluyorsunuz. Neticede evet birikim başınızı arşa erdirmiyor, ama harcayarak iyi bir hayat yaşadığınıza inanabiliyorsanız ne mutlu size... Ben çoğu şeye "bir de üstüne para mı vereceğim" gözüyle bakıyorum son birkaç yıldır.
  • akhenaten  (28.08.22 20:17:24) 
@roket adam, 8 ay önce 3 milyon tl'ye alıp içine 500 bin lira civarı tadilat yaptırdı.


  • whatdreamsnevercome  (28.08.22 20:24:27) 
[]

gelir/araba oranı

Merhaba,

Gelirinizin kullandığınız arabanın şimdiki değerine (sıfırına değil) oranı kaç?

Prensip olarak belirlediğiniz bir oran veya oran aralığı var mı?

 
1/2

Prensip olarak belirledigim bir oran yok. Sonraki almayi planladigim arac icin oran satisa ciktigi zaman 1/17 olacak.
  • sertac akin  (22.08.22 16:23:45) 
0,06 kriterim yok.


  • prezarlatif  (22.08.22 16:43:48) 
gelir/araba deger orani tr'de islemez cunku araba fiyatlari sacma sapan.

yurtdisinda 1/3 kullaniyorum ben. Senelik gelirin 60k avro diyelim, 20k avroya guzel bir arac alabilirsin yani hesap tutuyor.

tr'de senede 300k tl yapsan, 100k ile ku$ serisi alabiliyorsun. aslinda clio/yaris falan alabiliyor olman lazim ama hesap tutmuyor.
  • cooperr  (22.08.22 16:50:59) 
2017'de 1 yaşında bir araba aldım. O zamanki maaşımın 10 katı para verdim.
Şu an ikinci elde şimdi kazandığım paranın 20 katı görünüyor.

  • pispinti  (22.08.22 17:02:52) 
şirket aracı var. cepten çıksaydı, 8-10 aylık, max 1 yıllık maaştan fazla vermezdim.


  • gabe h coud  (22.08.22 17:12:02) 
Aldığımda böyle değildi ama şu an 20 kat.


  • prole  (22.08.22 17:47:32) 
Geçen yıl aldığımda 0.05'ti, şu an 0.04 :(


  • chicha_v2  (22.08.22 18:09:46) 
0,06 ki bu hesaba aileden kalan antika aracı da ekledim(restorasyon masrafı bana ait) onu çıkarırsam 0,1


  • mirty  (22.08.22 19:03:41) 
5 yaşında bir aracım var şu anki gelirimin 65 katı


  • Yalcin  (22.08.22 19:23:59) 
aylık gelirime diyorsun di mi. şu anki aracım 14 maaş ediyormuş 1/14 yani. bir kriterim yok, canım isterse tamamını bile yatırırım herkesin yaşı ve hayattaki konumu gereği hayattan keyif alma beklentisi farklı.


  • roket adam  (22.08.22 20:51:38) 
1/10 (aylık gelire oran)

sırf bu duyuru sayesinde bakayım dedim geçen aylardan bu yana 100 bin TL artmış sarı sitede. Aldığımda 9 aylıktı ve 9 bin km'de idi. 7 katına çıkmış fiyatı. Maaş kaç katına çıktı tam kestiremiyorum.
  • sparkle kiddle  (22.08.22 22:48:38) 
aylık gelire oranı 1/10


  • birmilyonunvarmi  (23.08.22 09:43:33) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.