Ekşi Duyuru

sıkmayın kendinizi, pandemi sonrasında hemen herkesin derdi aynı bu aralar. işinizi hayatınızın odağına koymayın, boş vakitlerde yaptığınız bir şeymiş gibi görmeye çalışın. günün verimsiz zamanı olan sabahtan akşama kadar olan vakiti işinize ayırın gerisinde hayatınıza bakın. işyerinizi her gün gittiğiniz için size para veren bir atm gibi düşünün, duygusal bağ beslemeyin, beklenti içine girmeyin, ileriye dönük kariyer hedefleriniz yoksa işinizi yapın, yeter. günün sonunda yönetici dediğimiz bizim üstümüzde bulunan herkes bizim gibi o işin işçisi.
aldırmamaya çalışın, hayatınızın temeline işinizi koymayın, gerekirse profesyonel destek alın, yaşamaya bakın.
gezin, okuyun, insanlarla tanışın. sadece bu üçü bile hayatınızı renklendirir.
yoksa hayatın büyük bir amaç, araç vs olduğu yok. ne yaşıyorsanız hayatınız odur. o yüzden kendi hayatınızı kendiniz planlayın. ben öyle yapmaya çalışıyorum.
hayatınızı, iş özel hayat dengenizi ve stres yönetiminizi sağladığınızda çok keyif aldığınız bir boyuta dönebiliyor.
takmayın kafaya, rahat olun. :)

50'ye merdiven dayadım aynı şeyleri düşünüyorum. keşke aylaklığa övgü kitabında yazdığı gibi olsa her şey. günde 5-6 saat çalışsak, hayattan daha çok tat alabilsek, geçim kaygımız olmasa veya tüketim politikalarının esiri olmasak.

pratikte öyle olmuyor maalesef. emekliğe 2 sene kaldı ama sonrasında da çalışmak zorundayım.
şair bile zamanında "viran olası hanede evlad-ı iyal var" diye yazmış.

sonuç: dişlilerin arasında öğütülmeye devam. tek yapabildğim geç de olsa trading ve yatırım konusunda kendimi eğitmek oldu. yaklaşık 2-3 seneye daha ihtiyacım var. eğer başarabilirsem emekliliğin tadını böyle çıkarabilirim diye ümit ediyorum.

geçenlerde şunu düşündüm;
üniversite de dahil olmak üzere 20 yaşlarımdan beri hep dışardayım..
enerjimi biraz ev ortamında tutmak istiyorum.

bu da sanırım biraz fedakarlık gerektiriyor. fedakarlık dediğim, sistemin bize yamadığı alışkanlıklardan kurtulmak oluyor sanırım. yoksa büyük fedakarlıklardan bahsetmiyorum. işte gezip tozma alışkanlığı (ki artık burama kadar doydum gezmekten tozmaktan da, sinemadan tiyatrodan, tatillere de doydum. asla ve asla aklımda hiçbir yapamadığım şey kalmadı.. motor sürdüm, değişik sporlar denedim, güzel yerlerde yemekler yedim, istanbulu dibine kadar yaşadım bence.. her semtiyle.. ama artık havlu attım !!

artık biraz evde durmak istiyorum ya :( bir kadın olarak enerjimi evde yönetmek istiyorum. zaten totally ev insnıyımdır. yetti gari şimdi istifamı vermeye gidiyorum jdfhdjfh

iç dökmek için yazmıştım ama kendi kendime gaz vermeye başladım

bir sene önce aynı gerekçelerle istifa ettim ve freelance çalışmaya başladım. stressiz iş yok. bir sene önce sabah uyanıp işe gidecek motivasyon bulamıyordum, dün gece sabaha kadar iş yetişsin diye çalıştım. söylediğiniz kafa rahatlığına erişmek için insanın kendini sistemin tamamen dışına çıkartması gerekiyor ki bu da pek mümkün değil.

Benim stressiz olan bir is arkadaşım oldu; aksam 4 dedi mi cikardi, hiç umurunda olmazdi. Bana ben kariyer istemiyorum, sadece kazandığım para yapmak istediklerimi karşılasin diyordu. Ise bisikletle gelirdi, aksam is cikisinda eve gidip kosardi vs. Sürekli dagcilik vs islerindeydi. Harbiden adam bir gıdım bile ilerlemek istemiyordu.

Bu noktaya gelmeden rahat yok. Freelance de olsanız kendi is patronu da olsaniz çok acayip zengin olmadıkça stress free bir is hayatı zor.

10 yıl tecrübeniz varsa kendi işinizi kurmayı deneyebilirsiniz. Bunu yapmadığınız sürece maalesef her şey bir gün emekli olabilmek için... Ya da belki meslek değiştirebilirsiniz. Evden çalışma seçeneğini de değerlendirebilirsiniz. Ben daha yolun başındayım. Tavsiye veremem ama hissettiğiniz normal bir şey. Hele Türkiye'de çok normal. Tatile çıkabilirsiniz bir süre.

yazdıklarını biraz kışın başlangıcına bağladım. bergamot çayını alıp, sıcak evinde netflix'ten gilmore girls izleyip gofret gömmek varken iş yerinde stres içinde olmayı kim ister. hem de bu mevsimde.

iyice düşündükten sonra hormonlar, mevsim geçişi vs. değil de gerçekten ihtiyaç ise, 4-5 aylık bir ara verilebilir. erkekler askere gidiyor, onun gibi düşünün. kaçırdığın bir şey yok. gerekirse geri dönüp başlarsın.

ama bu arayı evde oturup dizi izlemekle harcama. ben olsam kimsesizlere, yoksullara, evsizlere destek olan derneklerde gönüllü çalışırdım.

geçen sene kırsalda bir okula yardıma gittim. oradaki insanların hayatlarına şahit oldum. fedakar öğretmenleri, öğrencilerin bir asır önceki hayatı nasıl yaşadıklarını gördüm. hala yol olmayan köylerin olması, okulda soba yakılması gibi. bunlar çok acı gerçekler. biraz da insanı hayatta neyin daha önemli, öncelikli olduğu konusunda düşünmeye zorluyor.

Gabe +1 olabilir.
Avrupa'da sabatical tarzi aralar alan insanlar çok. Denk geliyorum Avustralya'dan falan gelip Avrupa'da 1 sene kalmaya gelen aileler. Belki de böyle bir şey lazım ama para olmadan bunu yapmak da kolay değil.

logisticsmanager'in anlattigi calisan gibiyim. onceden cok stresli bi isim vardi simdi issizliktense bir seyler yapiyoruz kafasinda kendime daha uygun bir yere gectim az kazaniyorum ama kafa rahat. hatta bir tik sorumsuzluklar da cabasi tarafimdan :/

eger sevdigim ise baslamasaydim eski stresli isimden de cok kez dusundugum halde dan diye istifa etmedim. iyi secenek varsa ona zemin hazirlayip oyle vazgecmek lazim. burnout arada herkesi bi tokatlar. bombos 10 gun gecirecegine kendi kafani acacak bir sey olabilir illa aci gercekler de degil, scuba diving gibi dunyadan uzakta hissettiren seyler. hayatin sadece isle gecmedigini hissetmeniz lazim bence

Acı gerçekle yüzleşmişsiniz:)

Kariyer diye insanlara satılan hikaye aslında büyük firmaların ihtiyacı olan sadık iş gücünü oluşturmak için kurgulanmış ve pompalanan bir konu.

Günün sonunda "kariyer" kovalayanları çoğu 50'li yaşlarına yaklaştığında belki çok ufak bir birikimle kariyerini noktalıyor. Çok küçük bir bölümü üst düzey makamlara geliyor, gelirleri katlanıyor.

Zaten şu anda global ölçekte yaşanan sessiz istifa gibi kavramların çıkış noktası da bu. O yüzden şirketler çalışanlarını motive edecek yöntemler maddi manevi arıyor deniyor.

Belki bu kadar strese girmeyeceğiniz yeni bir meslek denemelisiniz.

yaptığınız iş sadece size para ve iş arkadaşları kazandırıyorsa, sizi tüketmeye başlıyor. yaş ortalara yaklaştığında bir bunalma geliyor bu yüzden.

ben de aynıydım, istifa ettim, işimle alakalı bir alana kaydım, kendimi geliştirmiştim zaten, şükür şu an çok daha iyiyim her açıdan. şu anki konumumun en güzel tarafı evden çalışıyorum. sorun şu ki, herkes işe gittiği için haftaiçi gündüz arkadaşlarla pek görüşemiyorum.

yazılmış zaten, stressiz iş yok. biraz da karakter meselesi. ben yaptığım şeyi mükemmel yapacağım diye titizlenenlerdendim. hâlâ öyleyim, ama işimi aşırı sevdiğim için daha az yoruyor stresi.

bir karar verirken iki türlü düşünürüm ben; üç yıl sonra ölsem ne olur, bu kararımdan memnun kalır mıyım? derim önce kendime. bir de 85 yaşında ölsem bu kararım beni nasıl etkileyebilir? derim. iki türlü en olumsuz senaryoda bile "amaaaann neydi o işyeri öyle yaa, iyi ki bırakmışım" diyeceksem salıyorum istifayı.

hakkınızda hayırlısı olsun. sevgiler.

Cinsellikle ilgili muzipligi aşan gondermeleri biraz gec algiliyorum.

9-10’da uyuyorum genelde. Bu beni masum olmaktan çok depresyonda hissettiriyor. Çocuklarla iyi iletişim kurduğumda masum hissediyorum :’)

Her gün mü 9-10 gibi uyuyorsunuz? Çok imrendiren bir alışkanlık.

Kedileri çok seviyorum.
Herkese güvenmediğim için arkadaşlarım da benim gibi. Fikir olarak, yaşam tarzı olarak kendimi yıpratacak insanlarla iletişime geçmemeye çalışıyorum.

Çalıştığım işyerlerinde dedikoduları en son duyan ben olurum hep.

geçenlerde bi arkadaşım için sormuştum yeni danışan almıyormuş diyebilirsin bence.

bazı terapistler zaten aynı aileden veya çok yakın arkadaş danışan kabul etmiyor.

anlattığınız kadarıyla sizin sürecinizi etkileyecek bir şey değil bu.
yani aranızda bir bağ yok, terapistinizin başka danışanlarıyla olan ilişkisi sizi ilgilendirmez.
ama çok mahrem bir şey olduğu için kendinize saklamak istemeniz anlaşılabilir.

bu yüzden açıkça söylemeniz en doğrusu ve mantıklısı.
zaten başka türlü bir reddetme mazereti bulmanız zor.

ortamı yumuşatmak isterseniz terapistinize arkadaşınız için tavsiye edebileceği başka bir meslektaşını sorun, onun tavsiyesini iletin.
böylece "ben benimkinin bilgilerini vermem, sen de ne halt edersen et" gibi bir tavırla reddetmiş olmazsınız.

sizin sürecinizi niye etkilesin anlamadım ama tabii vermek istemeyebilirsiniz.

valla yeni danışan almıyormuş derseniz bile, adını öğrenmek istemeyecek mi, sen adını ver ben konuşurum demeyecek mi ?

başka isim söylemekten başka çareniz yok gibi duruyor.

ilk istediğinizde ne dediniz ? geçiştirdiniz mi ?

bence numarayi ver ve bu tepkini de terapistine anlat, cunku asiri bir tepki. hava atarak tatmin olmus belasini bulmus biri sonucta. parasi da yok, turkiye'de terapist ariyor ne olmus ki?

seninle ayni terapiste gitmesi de senin herhangi bir surecini etkilemez.

türkiyede zibilyon tane terapist var, rahatlıkla başkasını bulabilecekken... neden benden istiyor?

Danışmanınin ismini bilmiyorsa başkasınnin ismini ver salla gitsin

çünkü terapistinizden bahsetmişsiniz ve muhtemelen memnuniyetinizi belirtmişsiniz.
o yüzden istiyor.

bu tip konularda tanıdık çevreden memnuniyet oranına göre birine danışmak normal bir davranış.

başka bir terapist numarası ver +1

eğer devamlı arayıp rahatsız eden bir sapığım yoksa değiştirmezdim.

değiştirme derim ben.
6 sene önce girdiğim işte bir mallık yapıp bütün irtibatımı şirket hattı üzerine taşıdım. 6 ay önce oradan ayrıldım ve herkese tek tek yeni numaramı gönderdim. kimisi kaydetti kimisi etmedi. bu işin basit kısmı.

bir de bankadır, online site üyelikleridir, aboneliklerdir derken süründüm 1-2 ay.

yok valla uğraşılmaz. çok jenerik bi numara verseler bile değişmem.

bir sürü bankayla falan uğraşman lazım. önceki numaranı bilenler sana ulaşamayacaklar.

2004'den beri kullandığım hattı geçen sene kapatıp yenisini aldım. Arkadaşlarin hariç kimseye vermiyorum. Yok dnr mis. Yok sucuymus. Kimseye vermiyorum. Kombi bakımı İnternet aboneliği için arayan yok şimdilik.

valla yillar icinde 6-7 farkli numara kullandim en son 2015'te degistirdim bu numara olayi gereksiz buyutuluyor. ese/dosta yollayip bankalari guncelledikten sonra kafan rahat. 100 yil ayni numarayi kullansan nolacak sanki...

Alandan biri olarak söyleyeyim. Bilimsel araştırmalar incelendiğinde genelde arada bir fark yok sonucu ortaya konmuş terapide etkililik konusunda.

Fakat kişisel olarak konuşursam özellikle beden dili, kılık kıyafet, mimikler, düşük internet hızı, ayakkabılar vs vs gibi sebepler ve yanyana olmanın verdiği enerji, tokalaşma vs. sebebiyle yüzyüze olanın daha etkili olduğunu düşünmekteyim. Ama literatür fark yok diyor.

Açılma değil de karşı tarafın tepkisini canlı olarak daha net görmek daha iyi hissettirebilir. Ben aradaki fark olarak başka birşey hissetmedim

başta sizin gibi düşünüyordum ama birkaç aylık tecrübenin ardından, bir farkı olmadığını söyleyebilirim. açık fikirli olarak yaklaşırsanız sorun olmayacağını sanıyorum.

Ben yüzyüze başlayıp covid olduğum dönem iki hafta online devam etmiştim. Şahsen yüzyüzeyi tercih ederim. Beden dilini görüp o an terapi odasında olmak bana daha iyi geliyordu. Kendimi daha iyi ifade edebiliyordum.

Her ikisinin de kendine göre avantajları var bence. Yüz yüze olanda hazırlanmak, gitmekve moda girmek biraz zor gelebiliyor. Ama evde zaten kafamızda dönüp duran düşüncelerin yaşandığı, kendi kendimize konuştuğumuz doğal ortamımızda kendimizi ifade etmek çok daha kolay. Moda girmek zor olmuyor.

Ekim ayından beri yüz yüze terapiye gidiyorum Ancak arada bazı seyahatler ve karantina hastalık gibi durumlar sebebiyle belki 10-12 defa da video call şeklinde seans yaptık.

Bence oraya gitmek o odada olmak ve karşınızda terapisti görmek bir süre sonra ciddi bir "güvenli alan" hissi veriyor. Evimin salonunda ya da çalışma masamda oturup bilgisayara bakarak açıkçası o rahatlığa erişmeyi başaramadım. Evin çağrıştırdıkları ya da ordaki ben ile terapi odasındaki hatta o koltuktaki ben bir değilim diyebilirim rahatlıkla. Hele bir de henüz uzanmadığım kenardan arada göz kırpan divan var ki o aşamaya gelince herhalde tamamen koyveriyor olurum içimdekileri. Oraya gitmek de bir ritüel 20 dakikalık yolda kendimi mental olarak hazırlanmış hissediyorum. Bir de tabi hiç yüz yüze görmediğiniz birine güvenim en hassas duygu ve düşüncelerinizi açmak zor olabilir ya da o güveni kurana kadar geçecek zaman uzayabilir.

Koronadan önce bir sene kadar terapi alıp terapistime de oldukça bağlanmıştım. O zamanlar Online yapılan terapiyi sigorta karşılamadığı için başka bir şehre taşındığımda terapiyi sona erdirmek zorunda kaldık. Sevgilimden ayrılmış gibi perişan olmuştum. O zaman online terapi imkanı olsaydı çok çok minnettar olurdum.

Bu deneyimlerimden sonra bir cümleyle soruyu cevaplayayım:
Online terapi ve yüz yüze arasında seçim şansı varsa yüz yüzeyi seçmeyi tavsiye ederim; hiç terapiye gitmemektense online terapi tabi ki de büyük bir nimet. Yani her halükarda imkanınız varsa yapın o terapiyi :)

Kendime cevap;
1 ay devam eden bacak ağrılarım için kas gevşetici ilaç aldım

goodreads’te etiket açıp tek tek ekleyebilirsin ama çok vakit alır.

En yaygını goodreads, uygulamasında telefon kamerasıyla kitabın kapağı ya da barkodunu okutup listene ekleyebiliyorsun, sonrasında bu listeleri csv, txt, xls formatlarında dışarıya da aktarıp kullanabiliyorsun böylece excelde tek tek yazmana gerek kalmıyor

Kitapyurdu'nun Kütüphanem uygulaması var kameradan barkod okutarak da ekleyebiliyorsunuz ama eğer sistemlerine kayıtlı olmayan bir kitap eklerseniz kitabın kapak sayfasını eklemiyor.

Handy Library var. Libib var, 5000 kitaba kadar ücretsiz.

İphone lar için BookBuddy var, ücretli

Bilgisayar için Book Collector Pro var.

Bunları düşünmenize gerek yok, terapist öğrenmek istediklerini soracaktır, aynı şey ikinci soru için de geçerli. Size düşen sadece olayları utanıp sıkılmadan, ayıplanma ya da başka diğer kötü hisler yaşayacağınızı düşünerek olan biteni değiştirmeden dürüstçe anlatmak.

Merak etmeyin. O anlattırır.
İlk görüşmede tüm varoluşsal krizlerinizi aktaramayacağınızın bilinciyle gidin yeter ki.
Büyük ihtimalle önce nasıl bir evde yaşadığınızı, büyüdüğünüzü, neler düşündüğünüzü, ne sıkıntılar yaşadığınız vs. sorarak sizi tanıyarak başlayacaktır.

İkinci soruyla ilgili en iyi cevabı terapist verecektir. Size de soracaktır. Genelde haftada bir veya iki haftada bir gidiliyor sanırım.

5 martta başlamak üzere yaptırabilirsin.
sigortam.net'ten teklif iste derim, en ucuz fiyatlar oradan çıkıyor.

ortalama 10 gün önceden teklif alınabiliyor, İMM miktarına dikkat edin tekliflerdeki.

teklif almadıysanız şimdiden alın martta zamlı gelir yeni teklifler. ay başında fiyatlar değişir her ay.
gündeme bakarsak fiyatlar kur bağlantılı artacaktır.

Gözlerinizde problem olabilir. Göz doktoruna gidin isterseniz.

göz, diş, sinüs, regl, boyun, sırt, tansiyon.. bunlar baş ağrısının en olası sebeplerindendir.

Eşim uzun zaman çekti, sonundz 20lik disler sebebiyle çıktı.
20lik disler ameliyat ile alındı ve sorun kalmadı.

migrenin en sevdiği dönemler bunlar, kendimden biliyorum. migren belirtilerini bir araştırın ama dilerim değildir.

Tam olarak bende de var son 4-5 gündür. Hava lodos ondan deyip geçiyorum. Başka bir semptom yok covid vs düşünmek için

www.cinemaximum.com.tr

çok teşekkür ederim!

Doktorun cevabını burada yazarsan sevinirim.
Toz, kapsül olan kolajenler parçalanmış hali, vücutta birleşip tekrar kolajen olacağının da bir garantisi yok ( doktor sitesinden okumuştum). Eklemler için hyaulorinic asit tabletleri var, omzun için ne kadar faydalı olur bilmiyorum.

en fazla hangisindedir bilmiyorum ama Akasya'dakinde bayağı çeşit yok.
dünya üzerindeki 500. mağaza falan diye hava atıyorlardı herhalde en çok oraya yoğunlaşmışlardır diye düşünüyorum.

zannediyorum forum istanbul'daki mağazadır, store kısmı çok büyük + etkinlik alanı da orada. akasya'daki forum istanbul'a kıyasla küçük kalıyor.

eğer mağaza görüp gezmek zorunda değilseniz internet mağazasından alışveriş yapmanızı önerebilirim, gayet düzgün bir şekilde gönderim sağlıyorlar ve stokta olan tüm ürünler listeleniyor bildiğim kadarıyla.

maltepe hilltown da akasyadakinden hallice. fyi

kanyon'a da bakılabilir.

Urun cesidi olarak kanyon ve forum istanbul.

Pick a brick wall icin forum istanbul.

(Internette stok yok gozuken urunler magazada olabiliyor bu arada. Ozellikle modulerlerde)

cevabı kişiden kişiye çok değişecek soru :/ film vizyonda olsa da imax'te olur mu, bu da önemli bence. bu arada film kitabın bütününü uyarlamıyor, üçte ikisi civarında duruyor.

anlarsınız. zaten kitabı okuyunca insan daha eleştirel oluyor, sanki biraz uzaklaşıyor tat almaktan. kitabı tabii çok daha güzel ama film de güzel, özellikle teknik olarak. izleyin gitsin.

anlarsınız +1.

ben kitabını okumadan izledim. okuyan arkadaşımla konuştuğumda gayet anladığımı fark ettim. filmi izledikten sonra zaten çok da ilgimi çekti, kitaplarını aldım.

youtubeda dune evrenine giriş diye bir çok spoilersız video var

Ben bu filmi kitabı okumamış halde izlemek isterdim. Kendi başına gayet güzel bir film ama kitabı okumuş olunca vuruculuğu azalıyor. Filmi imax izleyip sonra kitapları okumak daha mantıklı bence, hem ikinci film gelene kadar okumuş olduğun için kaçan detayları da kapmış olursun.

İyi geldi:)
open.spotify.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Valla benim için mod yükselten budur:
Peyk- You Betcha
youtu.be

Sabah modu yükseltmek için
Yunan TV Hava durumu sunucusu Eleni Tusolaki'yi izlemek iyi bir seçim olabilir.

www.youtube.com

Hatay'ın köylerinde defne sabunları oluyor.

Tamamen mantık yürütüyorum, gölün ne tarafında tesisler var ya da siz nerede olacaksınız bilmiyorum ama gölün batı tarafındaysanız güneş gölün üzerinden doğar, sabah güzel olur. Doğu kıyısında, Nevşehir tarafındaysanız tam tersi güneş batarken manzara daha güzel olur. Fotoğraf çekecek olsam buna göre plan yapardım.

bir tuz gölü ilçesi şereflikoçhisar'da hayatımın ilk 10 yılını geçirdiğim için çocukluğum oralarda geçri, soruna cevap değil belki ama şunu belirtmek istedim tuz gölü esas gece çok güzel olur. yıldızlar uzansan tutucakmışsın gibi duruyor hem çevrenin ışıksızlığından hem de tuzdan yansıma mı oluyor ne oluyor onun da katkısı var herhalde. yani doğuşunu batışını bilmem şu an oralarda akşam 9'dan sonra ortam nasıl onu da bilmem ama imkan varsa bir 9'dan sonra da görün derim.

Biz gece karanlığında gitmiştik. Açıkçası hiçbir şey anlamamıştım. Gökyüzündeki yıldızları izlemek için tuz gölüne kadar gitmenize gerek yok. Şehre uzak herhangi bir yerde havanın açık olduğu gün yıldızları izleyebilirsiniz. Çünkü o karanlıkta tuz gölüne mi gittiniz, başka yere mi gittiniz pek anlaşılmaz. Biz boşuna geldik diye düşünmüştük arkadaşlarla.

@himmet bulutlu bir gecede gitmişsin mekanın bir suçu yok, yoksa gökyüzüyle farklı bir ilişkisi vardır gerçekten de tuz gölünün bu sebeple uzaydaki yer gözlem uydularının dünya'daki 8 kalibrasyon noktasından biridir hatta bilimgenc.tubitak.gov.tr

@semaforo de medianoche
Hayır hava açıktı. Havanın nasıl olduğunu da pek önemi yok. Dediğim gibi gökyüzünü izlemek için tuz gölüne gitmeye gerek yok. Asıl amaç tuz gölünü görmekse gündüz gidilmeli. Uydu kalibrasyonlarının konuyla alakası nedir?

"Uyduların kalibrasyonu için test sahaları seçilirken birçok ölçüt göz önünde bulundurulur: sahanın yüksek yansımaya sahip olması, deniz seviyesinden yüksekte olması, geniş ve homojen bir yapıya sahip olması, zaman içinde az değişim göstermesi, bulutsuz gün sayısının az olması, endüstri ve kent yerleşim alanlılarından uzakta olması gibi."

Tuz gölünün seçilmesinde gece gök yüzünün 'güzel' görünmesinin bir alakası olduğunu sanmıyorum.

Ruhun ölümsüzlüğüyle ilgili değil. Bilim zaten ruhu ölçemiyor. Dinen bile hakkında çok az bilgi söz konusu.
Transhumanizm kısaca,
insan bu hali yeterli değil daha üst seviyeye çıkarma fikrinden ileri geliyor. Yine geçmişte öjeni fikriyle de alakalı bu konu.
Hitler de de sarı arkın üstünlüğü adı altında kendisini bir dönem göstermiştir.
Gelişen DNA , yazılım ve elektronik alanındaki bilimsel gelişmelerle bu yönde çalışmalar sürmekte.

İnsan hakkında her şey yani yetenekleri, algılamaları üst seviyede olacak ise zayıflar da ölmelidir sonucu ortaya çıkıyor.
(Özellikle Covid sürecindeki Avrupa'da ölenler yaşlılardı ve ekonomik olarak bir şey işe yaramadıkları düşünüldü ve mali yük olarak sayılıp ölüme terkedildiler)
Yine bazılarınca kabul edilen ötenazi de zayıflardan kurtulmanın "bilimsel bir yolu"(!)

Söylemlerin yanınsıra çeşitli türlerde insanın değişimi, değiştirileveği mesajlarıda verilir
Lady gaganın Chromatica albüm kapağı buna bir örnek.

Yine insana chip takılarak (tatlı ve cezbedici bir şekilde ifade edilir) sağlığıyla ilgili bilgilerinin kendisine her an sunulması aslında bir kaç safha sonrasında neler olacağının da habercisi.

Önceleri bilgisayarlar internet denilen ağların ağına bağlıydı şimdi haket eden her şeyin çevrimiçi takip edilmesi gündemde.
Çin'de covid süreciyle birlikte insanların an ve an takip edilmesi için çok sayıda kameralar yerleştirildi . Zaten vardı ama eve kapanmalar kamera sayısını oldukça arttırdı. Kişiye özel tavır ve hareketlerden kimin kim olduğu görülebiliyor.
Yine çin'de sosyal kredi konusunda ise insanların yaptığı olumsuz davranışlara göre çeşitli engeller ceza olarak veriliyor. Seyahat özgürlüğünün kısıtlanması gibi.
Tüm bunlara paralel olarak uzun süredir bahsedilen dünya nüfusunun 500 milyona düşürülmesi fikri çok uzak değil.

Ceviz

ceviz +1

Bunlar zor değil senin pratiğin yok :)

Yine basit adımları olan fakat zaman alan bir yemek fellah köfte

Haklısınız :)
Öneri için de teşekkürn ederim

aşure yapması en kolay tatlıır herhalde. bence mantıı, içli köfte, sarma yediklerimin en zorları.

Basit adimlar ama vakit alici humus(kabuklarini soyman lazim nohutlarin butun mesele o)

Perde pilavı

Beef Wellington

Sarma
Mantı

Baklava. Yapması zor değil ama yapması çok zaman alıyor. Baklavanın her katına tereyağ sürerken sabrınız sınanıyor.

bademli kafes pilavı

İçli köfte

Lahana sarmasi. Bi kez yaptim daha da yapmayi dusunmuyorum. İnanilmaz zor, mesakkatli ve zaman alan bi yemek resmen 1 gununu yemeyi yapmaya ayiriyorsun.

Bitterballen

Sırayla hepsini yapıcam

Keledoş

Evde ekşi maya beslemeye başlayın, ekşi mayalı ekmek yapın.
Yine mayalı hamurdan pizza, daha zor olsun derseniz deep dish pizza yaparsınız.

Tatlı seviyorsanız, ince ince uğraşmayı seviyorsanız turta yapıp çok karmaşık turta dekorları yapabilirsiniz. Pasta süslemeyle uğraşabilirsiniz.

Mantı, ravioli, taze makarna.

Teknik olarak zor kategorisinden lava cake, ekler/profiterol, baked alaska, macaron.

Baklava, su böreği, künefe

Beef Wellington su böreği

hafta sonu lutenitsa sosu yaptım. tavsiye ederim

tam önünde var.

Doktor değilim ancak doktor olan çok yakın arkadaşım var. Hepsinin ortak söylediği doktorları şikayet etmenin bir işe yaramadığı. Ben de hep bu şekilde olduğunu tecrübe ettim.
Eğer ki yanlış tedavi, bıçak parası gibi bir suç yoksa genel olarak hiçbir şey olmuyormuş. Üstü kapalı uyarılıp geçiliyormuş. Ama illa ki şikayet etmek istiyorsanız 184 SABİM, CİMER’e şikayet edebilirsiniz. Zamanında mesai saatlerine alenen uymayan(sabah geç gelen akşam erken giden) doktoru şikayet ettiğimde hiçbir şey olmamıştı. Benzer şekilde 1.5 astigmat olan, 5 yıldır gözlük kullanan biri olarak göz doktoruna gittiğimde kendisi ile kötü muamele yüzünden tartışmıştım ve bana senin hiçbir şeyin yok gözlük falan yazmıyorum deyip yollamıştı. Aynı gün başka hastaneden randevu alıp aldığım sonuçla birlikte şikayet etmeme rağmen gerekli eğitimleri vereceğiz diye komik bir cevap verilmişti çimer üzerinden.
O yüzden şikayetin ciddiyse savcılık üzerinden suç duyurusunda bulunabilirsiniz diğer alternatifleriniz pek etkili olmayacak.

İsterseniz Allah’a şikayet edin hiçbir sonuç alınmıyor. Yaşanmıştır.

Doktorlar mı? O daha kötü. Biz bir genel cerrahı adam edemedik. Anestezisiz ameliyat bile yapıyor.

www.youtube.com

su içmezsen verirsin.

Öyle bir şey olsa Adana'da kilolu insan olmazdı.

Klima bozuk. 2 kilo aldım.

www.google.com

Kisaca özetlersek kanada'da yerli çocukları böyle okullara veriyorlardi eğitim ayagina, dinci gruplar destekledi. O okullarda da taciz, dayak, kötü saglik kosullari vs derken böyle yüzlerce çocuk olmus. O cocuklar umursanmadan gomulmus. Kanada 2006'da resmi olarak özür diledi.

bu haberlerden evvel anne with an e dizisini izlemiştim çok korkunç bir şey diyordum ki meğersem daha da fazlası varmış =(

yerlilerin çocukları ailelerinden zorla alınıyor, ailelerle kesinlikle görüştürmüyorlar çocuklar resmen bir hapishaneye kapatılıyor ve yıllarca şiddete maruz kalıyorlar. gerçekten kan dondurucu

www.reddit.com

yerli çocukları beyaz kültürüne asimile etmek için yatılı okullara alıyorlar. yerli çocuklar bu okullarda kötü muameleler görmüş. bu sene ise bu okullarda toplu mezarlar bulunmuş. Kanada hükümeti özür dilemiş ancak kilise özür dilememiş.

bu kadar cocuk nasil olduruluyor peki? iskenceden falan mi? resmen toplama kampi miymis bu okullar?

@baldur2 bu cok uzun yillardir devam eden bir olay. 5-10 yillik degil. O süreçte saglik sorunlari, yetersiz beslenme, dayak vs artik ne varsa. Ayni anda değil de uzun dönemler sonrasi.
1800lerin baslangicindan 1990'larin basina kadar olan bir surec'

Aslında haber ya da araştırmalar sonucu ortaya çıkan bir olay değil daha çok "ifşalamak" olarak bakıyorum.
Ortaçağ avrupasında, insanları yakmaya cezalandıran kiliseden beri değişen bir şey yok. Burada da ırkçı bir yön var gibi.
Engizisyon mahkemelerindeki zulumler de ayrı konu.
Almanya ve Fransa da Afrika'daki vahşetleri için özür babında açıklamalar yaptılar.
İnternet yaygınlaştıkça kan dolu geçmişleri artık bir yerlere sığmaz oluyor.
Covid sonrası daha başka ifşalar gelebilir.
Çok geçmişten zamandaki olaydan bir örnek :
eksisozluk.com

Kilise finans kurumudur. Aslen pagandırlar. Papa'nın korumlarının aslen isviçreli olmaları ayrı bir araştırma konusudur.
Kilisenin kendi düşmanları için en etkili ve arkada delil bırakmayan öldürme yöntemi ise zehirdir.

Soykirim yaw iste, adamlar yerlilerin uzerinden silindirle gecmisler. Bir baltaya sap olabilen yok gibi, ya oldurulmusler, hayatta kalanlarin cogunu da alkolik yapmislar.

150bin civari cocuk sistemden gecmis, 75bin + cocuk yok olmus. Daha cok mezar cikar. Ozur dilesen ne olur.

Emperyalist ulkelerin yaptigi ufak tefek simarikliklar bunlar, cok gurultu yapan olursa yuklu miktarda para verip susturuyorlar.

wikipedia'da kızılderili konusunu ve Canada'daki kızılderilileri araştırırsanız, zaten orada da geçmekte.

50 faktörlüler dmeeyin onlarla bronzlaşıyoruz

Siz güneş kremlerini yanlış anlıyorsunuz, güneş kremi bronzlaşmayı engellemez olayı bambaşka.

Güneş kremi bronzlaşmayı tabii ki engelliyor. 50+ spf olanları kullanın, coppertone güzel marka mesela. Bir de güneşte kaldığınız sürece 3-4 saatte bir, denize girerseniz çıkınca yenileyin.

Krem sifir bronzlasma saglamaz ama denize bikini yerine uzun kollu/bacakli yuzme kostumuyle girerseniz bronzlasma hic olmaz.

evet var. bir şeyi kaybedince kıymetini anlar ya insan, o yüzden çıkıp barda bir bira içmek bile çok kıymetli geliyor. hayat kısa falan. ama bir yandan da evde kalmaya ve sosyalleşmemeye o kadar alıştırdı ki pandemi kimi zaman evden çıkasım da gelmiyor.

Her gün çıkmak yoruyor.. evde kalsam sanki bişey kaybedicem

eksisozluk.com

evet var spora gidiyorum hergün akşam 7-8 gibi eve dönüyorum, bi yere gitsem mi diye düşünürken ya 1-2 saatim kalmış tüh bitti gün diye düşünüyorum

bende de var bu, yapacak bir şey bulamasam parka gidip kitap okuyorum. evde bir saniye bile durasım gelmiyor.

hayır. asla.

kilo almış gibi şiş hissedip tartılmadınız mı? verdiniz mi aldınız mı bakmanızı öneririm. en sağlıklı kilo verme yöntemi kesinlikle işin içinde sporun olduğu yöntemdir.

spor olarak vücut geliştirme yapıyorsanız başlarda şişmeniz gayet doğal. Vücudunuza zaman tanıyım ve vazgeçmeyin. Şimdiden bu kararınız için tebrik ederim.

diyetisyene spor yaptığını söyle. ONa uygun bir program versin.

Antrenmanları daha kısa ve yoğun yapmaya çalış.

Yagmur yaginca salyangoz cikmiyor ki, salyangoz cikinca yagmur yagiyor. Biraz beklemek lazim, yagar yakinda

Belki de birilerini, kabuklarının içinden o beyazsımsı maddeyi çıkarmasını ve bazı işlemlerden sonra bir nevi krem haline getirdikten sonra yüzdeki lekeler ve yüzünün biraz daha beyazlamasını isteyenleri bekliyorlardır.

direkt imovie ile yapabilirsiniz

güzel bir et suyu çorba yaptırıp bir kutu da c vitamini.

Biz hastayken türk kahvesi gibi keyfi şeyleri istemeye utanıyorduk mesela :) komik değil mi ya.. resmen hastayken kahveyi mi düşünecek dersin ama eve atlatırken sıkıntıdan patlamamak açısından normal hayatına da devam etmek istiyor insan.. Vitaminli şeyler ile beraber mutlu edecek şeyler de götürebilirsiniz..

Ufak bir market alışverişi yapmak mantıklı. Dışarıyla temasları bir süre temelli kesildiğinden kahve, meyve suyu, tavuk vs alınabilir.

Ben olsam d vitamini damlası götürürdüm :)

Taze sıkılmış meyve suyu ve tarhana mercimek gibi çorbalar.

Tat duygusu bozulduğu için ağır gıdaları tüketmek çok zor oluyor.

Kendi tecrübeme göre yazdım bu arada.

ev yemeği götürün. en çok ihtiyac duyulan şey. beyran çorbası olabilir. protein ağırlıklı yiyecekler olsun.

parmaktan oksijen seviyesini ölçen mandalımsı cihaz. nefes darlığı olmasa bile psikolojik olarak nefes alamıyorsunuz çünkü. gerçekten nefes darlığınız olup olmadığını anlamanın yolu sadece o cihaz. ben geçirdiğimde çok işime yaramıştı.

yaşadığınız şehire göre değişmekle birlikte en erken 4 ayı bulur diye tahmin ediyorum.

bu ara corona yı sebep göstererek alışveriş siteleri de kulaklıkları iade edilemeyecek ürünler listesine aıyor, bunu istedikleri için mi yoksa tüketici kanununa uygun mu yapıyorlar bilmiyorum tabi

kulaklıkların hijyen gereği iadesi yoktur. hele ki kulak içi kulaklıksa kesinlikle yoktur.

he yok ben illa başvurucam diyorsan edevlet üzerinden tüketici heyetine başvuru yapabilirsin.

ben geçen hafta trendyol için başvurdum. bugün baktığımda "karşı tarafın savunması bekleniyor" yazıyor. durum bundan ibaret.

sanırım kulaklık hijyenik ürün olduğu için iade alınmıyor.

polonezköy yürüyüş parkuru

Bostanci-kadikoy. 8 km

Fenerbahçe-Bostancı/Kadıköy-Bostancı'yı gidiş sahilden, dönüş Bağdat Caddesi üzerinden şeklinde yapabilirsiniz daha uzun olmasını isterseniz. Ben öyle yapıyorum genelde.

Ben yılların depresifi olduğumdan pandemide depresyona girenlere cevabım: Amatörler!

Şaka bir yana Türkiye'nin genel mutluluk ortalaması düştü, insanlar yalnizlasti. Herkesin azıcık kafayı yemesi çok normal.

Var. O kadar hareketsizleştim ki eklemlerim bildiğin garç gurç ediyor, kaslarım vücudum ağrıyor ve çok huzursuzluk huysuzluk oluyor. Hareket mutluluk hormonları salgılatır zira. Bizde stres hormonları artmış durumda üstelik kışın karanlığı da çok etkiler insanı.

valla herkesin psikolojisi alt üst oldu, çok normal bazı sıkıntılar yaşaman. kafana takma yani.

bel-boyun fıtıkları beyin ve sinir cerrahisinin alanına giriyor. ameliyatları beyin cerrahı yapıyor korkulacak bir şey yok.

@astronom bey +1 Bel fıtıkları için ayrı bir cerrahi birim yok. Sinir cerrahisi onların alanına giriyor.

Sanırım okuyabildim. İsra Suresi 44. ayet.
Ayet meali şu:Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O’nu tesbih eder; O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlayamazsınız. O halîmdir, bağışlayıcıdır.

arap arkadasima sordum. tamamini okuyamadim ama okuyabildigim kisim بسم الله الرحمن الرحيم dedi, yani bismillahirrahmanirrahim.

Müslüm

Diziyi izlediniz mi peki trt yapımı olan efsane güzel. Netflixte

sıkıntı olmaz.

daha öncesinde bana da böyle bir mesaj gelmişti. tıkladım, açılmadı. bir sorun da olmadı sonrasında bahsettiğin tarzda.

Bana da oldu bu. Tüm hesaplarım hacklendi. Bunla ilgili bir duyuru açmıştım hatta. Spotify üyeliğim bile gitti öylr söyliyim.

Mi Band 5 diyorum. Gerçi saat değil bileklik. Ama iş görüyor.

Uyku düzenini gösteriyor ama çok isabetli değil. saat 7'de uyanıp 9'a kadar yatakta telefonla uğraşınca mesela 7-9 arasını hafif uyku olarak gösteriyor.

Mi band 4 bileklik de aynı işleve sahip. 5e göre daha ucuz diye biliyorum

Editleyemediğim için tekrar yazmak istedim,
Yılbaşında süslemek için, saksıda büyük 1-1.5 mt boyunca canlı çam ağacı..

Şuradan

urun.n11.com

nerede yasiyorsunuz? hangi il?

sehrinizde fidanliklar varsa fidanliktan alabilirsiniz,

istanbuldaysaniz belediyenin fidan cicek satis yeri var bahcemarket.istanbul

bir de yapi marketlerin bahce bolumlerinde bulunur

(bkz: köknar)

ladin aradığınız ağaç, ben olsam mavi ladin alırdım. google fidan satış yazın en yakın yer çıkar. yapı marketlere gitmeyin çok para isterler.

Https://shopier.com/leventbotanic burada da iki çeşit var.

Tömer dışında yunus emre enstitüsü, ismek ve anadolu üniversitesini araştırabilirsiniz.

Çooook mutsuz oluyorum :(

Kesinlikle kötü etkiliyor, zaten olmayan yaşama hevesim eksiye düşüyor. :) Çalışma saatlerim zaten uzun (09:00/19:00) daha çıkmama bir saat kala her yer kapkara oluyor. Bu yüzden yaz bitmesin istiyorum.

Beni inanılmaz motive ediyor ve mutlu oluyorum. Havaya bakıyorum karanlık ama saat daha 19. keyifleniyorum.

baya moralim bozuluyor :/

tolere edilemeyecek bir şey yok. çocuk değilim. 37 yıldır böyle. benden öncesine şahit değilim ama anne-babama sorsam onlar şahit olur.

hayatın her anı güzel. güneş de güzel, karanlık da, soğuk da. keyfini çıkarın. güzel bakın, güzel görün.

Kötü etkiliyor. Depresyona giriyorum. Güneş olmayınca zaten kahroluyorum. Soğuk oldukça dengem bozuluyor. Ben bu iklimin insanı değilim.

iyi etkiliyor. karanlığı daha çok severim.

Beni etkilemiyor, hayatıma devam ediyorum. Her mevsimin güzelliği ayrı.

Sabahın karanlık olması zor uyanmama sebep oluyor. Hoşlanmıyorum bu durumdan. Ama akşam havanın erken kararması beni çok etkilemiyor.

sabah havanın erken aydınlanmaması uyku saatimi direkt etkiliyor.
normalde 6 civarı kalkmayı seviyorum ama 8'de falan kalkabiliyorum bazen sırf bu yüzden.

karanlıkta uyanmak beni depresifleştiriyor.
mesela blackout perde de kullanamam, direkt gözümün köküne girmesin tabii ama güneş ışığıyla uyanmayı seviyorum.

ama havanın erken kararmasını da tam tersi şekilde hoşuma gidiyor.
kış seviyorum çünkü.

Kışı sevdiğim için geç doğan güneş beni mutlu ediyor. Sabah sporuna çıktığımda hala karanlık olması da ayrı tat.

Yüzme low impact cardio açısından iyidir ama vücut şekillendirme için tek başına yetersiz kalır bir aşamadan sonra. Haftada 3 gün ağırlık yapıp 2-3 gün de yüzerek dengelenebilir.

Kas boyu uzamaz ki kasın mevcut uzunluğu sabittir, bizim kas uzaması dediğimiz şey kası büktükten sonra normal boyuna getirmektir aslında, yani burada bir uzama yok esasında, "kas uzaması" diye bir efsane var ama düşündüğümüz anlamda bir uzama yok. Yani bunu şu şekilde düşünebiliriz: Kas dediğimiz şey aslında et, kasaptan bir kilo löp et alıp onu sağından solundan çekiştirsek uzar mı? Uzamaz. Vücudumuzdaki kaslar da uzamaz.

İkincisi; pilates benzeri disiplinlerde genelde böyle bir algı oluyor; kasları uzatıyoruz esnek olmasını sağlıyoruz vs. diye ama kaslar esneklik de kazanmaz, hareket kabiliyeti kazandıran şey eklem aralığının genişlemesidir, yani temelde kas uzaması esneklik vs. aslında eklemlerin hareket kabiliyeti kazanmasıdır, bunların da kaslarımızla pek bir ilgisi yok.

Asıl sorunun cevabına gelirsek; reformer pilates işinizi görebilir.

www.instagram.com

@ibbsporistanbul da canlı yayında pilates dersleri oluyor her gün. Ayrıca ormanda pilates etkinlikleri falan da yapıyorlar.

buhari tuten take away kahve ile yuruyus keyfi

Yagmurda semsiyeye pitir pitir vuran yagmur sesleri esliginde yurumek, camdan yagmuru izlemek, yere dusen yapraklara basip citir citir ses cikartmak.. bunlar, bana sonbahari hatirlatan ve sonbaharda yapmayi sevdigim seyler.

zeytin toplamaya git.

yuzır +1

içki içmek de güzel oluyor sonbaharda hava griyse bir de, hafif melankoli hali veyahut efkarlanıyorsanız sonbaharın ruhu daha fazla hissediliyor bence. tabii ona uygun müzik ile birlikte.

efkardan ziyade pozitif bir şekilde hissetmek için ise, kitap okuma olabilir dışarıyı gören bir pencere yanında veya mekanda.

Trençkot giymek.

Hışır hışır yapraklara basarak yürümek, ben mesela her sonbaharda adalara giderim, İstanbul'da olmayanlar için hazan yapraklarının bol olduğu yerlere gitmek. Trençkot giyip, fular takıp, yanından ayırmadığın şemsiye ile, sıcak kahveyi zevkle içmek benim için sonbahar demek...

uzuuuun ve sıcak bir komedi dizisine başla. seinfeld olabilir. bir kaç ay kafayı dağıtacak birşeyin olur.

evden mümkün olduğunca uzak durun. çıkın doğa yürüyüşü yapın, olmadı sahilde, sahil yoksa şehir içinde yürüyün.

imkanınız ve zamanınız varsa hiç bilmediğiniz bir şehre gidin. dolaşın.

başınız sağolsun. İnsanın yastan çıkması zaman alıyor. Hele ki ebeveyn kaybı. Atlatmak için biraz daha zamana ihtiyacınız var. Fiziksel temas olmadan nasıl olur bilmiyorum ama sosyalleşmenizi sağlayacak tüm iletişim yollarını deneyin. İnsanlarla iletişim halinde olun.

Yaklaşık aynı zamanlarda kaybetmişiz annelerimizi. Ben mesela döne döne Gilmore Girls izliyorum, huzur veriyor. Son sezondayım şimdi, bitince hop başa döneceğim.

Nasıl biteceğini bildiğim ve sevdiğim film/dizi/kitap gibi şeyleri tekrar tekrar tüketmeyi seviyorum, siz de sevdiğiniz ve huzurlu bulduğunuz bir şeyler izleyin, okuyun, belki iyi gelir.

Hiçbir zaman "tam" atamayacağız bence o hüznü ama giderek kolaylaşıyor.

başınız sağ olsun.

yas sürecini yaşamak önemli.
içinizden ağlamak geliyorsa ağlayın.
normalleşmek zaman alabiliyor.

onun dışında yukarıda herkesin verdiği fikirlere katılıyorum.

başınız sağolsun.

teyzem de ananem vefat edince 1 yıla yakın ağladı. yasin okuyup durdu. sizin de öyle güç alabileceğiniz, içinizi rahatlacak bir şeyiniz varsa kendinizi ona verebilirsiniz.

Ben de 3 ay kadar önce çok sevdiğim birini kaybettim. Hala çok kötüyüm. Geceleri uyuyamıyorum, sabah uyanır uyanmaz aklıma geliyor. Hiçbir şeye odaklanmayı da beceremedim. Sanırım tek çaresi çoook fazla zaman. O da bitsin diye değil yaşantımıza dönebilmek için. Başınız sağolsun.