Ekşi Duyuru

kitaro ve enya dinle hacıt

(bkz: dead can dance)

yukarıdakilere katılmakla birlikte

vas
cocteau twins
enigma

sen öyle dersen cevabın silinir, evet.

onlar her yerdeler, boşver.

o tipler genelde özel hayatlarında ensesine patlatılıp "git bi çay koy lan it" denilen adamlar olduğu için burada egolarını tatmin ediyorlar işte abisi. boşver, görmemezlikten gel, kanları kaynıyor :)

duyurunu gormedım ama haklısın şu dedıklerınde. beyınsız kaynıyor. bı sey sorsan atlarlar hemen salakca cevaplarıyla. yazmamak gibi bir seceneklerı oldugunu nedense anlamıyor bu gerızekalılar

Ben bu dallamalar yüzünden defalarca ban yedim. En iyisi ozelden saydirmak heralde, tabi eğer çok sinirlendiysen. Biz bunları tasvip etmiyoruz o ayrı :)

daha sert kıvamda olduğu için maraş uygundur.

en sert dondurmayı alman mantıklı olur. algida maraş mesela.

vlan kurabilirsin.

@fakyoras

biraz daha bilgi vermen mümkün mü?

vlan sanal ağ demek.

kümeler gibi düşün, iki farklı küme oluşturuyorsun.

modemden modeme değişiyordur sanırım, eğer modem desteklemiyorsa ek bir cihaz ile oluşturabilirsin.

Modemin marka modelini yazın da destekleyip desteklemediğine bakalım.

Vlan +1

bazı modemler birden fazla ağ kurabiliyor. bak bakalım bi.

internette aratınca kajulu baklavanın yurt dışında satıldığı söyleniyor.

istanbulda karaköy güllüoğlunda çikolatalı baklava var.

eğer istanbuldaysanız capacity avm nin alt katında şam tatlıcısı diye bir stand açmışlar kajulu,çikolatalı vs envayi çeşit baklava var ve gerçekten çok lezzetli.çalışanlar çok ilgili tatlılardan ikram ediyorlar.bi uğrayın derim.

favorilere eklenen efsane duyurular.

toptancılara gitmek lazım. şehir verseniz çok yardımcı olunur.

en son (2-3 hafta kadar once) sok market'te gordum. amiga mi amigo mu ne markasi.

tekrar baktim da fotografa, markette satilan yer fistigiydi, bunlar kadar iri olmayabilir. ama temiz yani, kilciksiz.

hah, amigo'ymus: www.sokmarket.com.tr (kizarmis yerfistigi)

tanıdık kuruyemişçi. karıştırmadan vermeli sana.

tadım'ın var böyle soyulmuş olanından.

@fader
bu da yer fıstığı. ev yapımı yer fıstığı ezmesi tarifi bakıyordum netten onlardan birinde gördüm. tuzsuz kavrulmuş yer fıstığı diyordu tarifte. öneri için teşekkürler amigoyu bi denicem en kısa zamanda bakalım nasılmış

@sparkle
şehir istanbul

aflotoksinsiz olduğunu bilmek istersen de kabuklu almanı tavsiye ederim.

malatya pazarı'nda kralını bulursun

Airties rt-205 modemin kablosuz ayarlarında "Kullanıcı İzolasyonu" diye bir secenek var ona benzer bir ayar istediğin şeyi ssağlayabilir.

misafir ağ özelliği varsa modemde olur galiba.
emin değilim ama.

openvpn

www.securitykiss.com

spotflux

Openvpn i kur
Vpnbook tan da vpn kurulumunu yap baglan
Yalniz sifre istiyor ve her hafta degisiyor
Her baglandiginda sifre yazman gerekli
Ama hizli guzel

eksisozluk.com

cemaat gezi parkı olaylarına destek verdi zaten. zaman gazetesini takip etmediniz mi?

cemaat gezi parkı olaylarında halka yalan söyledi. samanyolu tvyi izlemediniz mi?

radikal hürriyet gazeteciliğe bağlı. hürriyet gazetecilik'in yönetim kurulu başkanı da aydın doğan'ın kızı vuslat doğan sabancı.

cemaatçi lafından ne anladığınız önemli. eyüp can sağlık cemaat abisi ablası veya nüfuzlusu değil ekleniği. abi/abla olmadığı için kendi görüşü olma hakkına sahip.

cemaat gezi olaylarına destek vermedi kesinlikle. yalnız zaman gazetesi de bir yeni şafak değil. eklenik yazarlar; ahmet turan alkan, şahin alpay, günseli ocakoğlu, ibrahim öztürk gibileri bireysel olarak, olay bazında hükümet eleştirisi yaptılar.

la goz gore gore cemaatin direnise destek verdigini de iddia eden oldu ya, ne diyeyim bilmiyorum. arkadas bu yalanlari birakin basin soylesin, devlet soylesin. bari birbirimizi biz kandirmaya calismayalim gozunuzu seveyim.

cevap: ben de bilmiyorum, ama ayni seyi fark etmistim. tam destek demesek de sasirdigim bircok haberleri verdi. bildigim sey, radikal dogan grubunda ve dogan grubu da ana akim medyanin hakkini verecek kadar yandastir. diger bir nokta da, internet haberleri ile gazetelerin farki. internet'te gazetelere yine daha cok verilir haberler. ve esas olan da aslinda sizin bir yerden bulup okudugunuz degil, atilan mansetlerdir. manipulasyon esas orada yapilir. radikalin basili gazetesini takip etmedim ama orada da elestirileri oldugu gibi yayinladilarsa tebrikler.

tayyip zamanında kuyruğuna sağlam bastığı için, aydın doğan muhtemelen tayyibin düşüşünü en çok bekleyen adamlardan. tayyip çökmeye başladığı anda tepesine binecek bütün yayın gücüyle. radikalle şimdi yoklama çekiyor ufaktan ufaktan.

Aktarlarda, yakınlarınızdaki baharatçılar çarşısında (her şehirde vardır illâ ki) ve doğal sağlık ürünleri satan tüm dükkanlarda bulabilirsiniz.

kuruyemiscilerde uzerleri mat gorunumlu olanlarda yoktur muhtemelen.

benim de iki gun once aldigim hurmada dikkatimi cekti. glikoz surubuna batirmislar parlak parlak.

bak bu muhtemelen sadedir www.onlinehurma.com

üzeri mat görünümlü olanlar yıkanmamıştır sanırım. üstelik onlar daha kaliteli ve lezzetli. hakmar ve bim'de mevcut.

Annem geçen gün yıkamış hurmaları, kuruyunca parlaklık gitmiş yiyişi daha güzel olmuştu ama o glikoz içine işliyorsa yıkamayla geçmemiştir tabi.

galiba bahsettiğiniz adam levent pekcan.

esasında tüm teknolojik ürünlere bir ömür biçilmek zorunda ancak bu demek değildir ki biçilen ömrün sonuna gelindiğinde alet kullanışsız hale gelir.

fotoğraf makineleri için 100 bin shutter ömrü verilir ama daha üzeri kullanılabilir, dvd sürücüler için 200 bin ömrü verilir ancak daha fazla kullanılabilir, harici hard diskler için vs vs değişir.

siz ürünü kullanırken gereken özeni gösterirseniz değil 5 yıl 15 yıl bile dayanır.

en basitinden laptop bataryalarına da bir buçuk 2 yıl ömür verilir daha sonra performansı düşer ancak laptopu aldıgım ilk günden beri pili dikkatli kullandıgımdan ve kalibre ettiğimden daha da ilk günkü kadar fazla gidiyor.

tamamen kullanıcıya bağlı. siz ssd'yi düşürmezseniz, sıvıya maruz bırakmazsanız, gerekli oda sıcaklığında kullanırsanız, manyetik alanlardan uzak tutarsanız 5 yıldan fazla dayanır.

mate daha stabil sorunsuz dediler onla başladım ben, her şey güzel gidiyordu fakar durduk yere caja (dosya yönetim programı) %100 cpu kullanmaya başladı, internetteki çözümler işe yaramadı. ben de cinnamon'a geçtim. o da en az mate kadar iyi, hatta görseli daha hoş oldugundan kullanmak zevk veriyor.
bence cinnamon.

Merhaba

Mate'i şimdi sizden duymuştum araştırdım baktım. Görsellik olarak birbirlerine benziyorlar ama ben Mate'i kullanmadım. Ubuntu 12.04 kurulu bilgisayarımda Unity ve Gnome3 yerine Cinnamon kullanıyorum. Pratik, üst ve alt menüler ile tam istediğim gibi. Üstelik Unity'de her seferinde çıkan 2-3 hata mesajına karşılık 1.5 aydır 1 veya 2 kez mesaj almışımdır Cinnamon ile. Gerçekten stabil ve kullanışlı buluyorum.

Kullanıcı dostu kavramı son günlerde biraz değişti aslında, Linux Mint hangi masaüstü ortamlarını kullanıyor bilmiyorum ama Ubuntu'da çok yenilikçi masaüstü ortamları ortaya çıktı gene de ben eski versiyonları tercih ediyorum. Ama tabi bu onların kötü olduğu anlamına gelmez, tersine örneğin bir multimedia sistemi kursam düşünmeden Unity ile kullanırım.

Ayrıca şuradan Ubuntu tur ile biraz inceleyebilirsiniz, bilgisayarın açılışından itibaren sanki siz kullanıyormuşsunuz gibi. www.ubuntu.com

www.zahistations.com
altta liste de var ben az önce canlı izliyordum

önce suyu kaynat, demliğe üzerinde çay koy, kaynamış suyu demliğe dök, biraz çalkala demliği, içindeki tüm çay ıslansın
çaydanlıkta kaynayan suya ister soğuk su koy kaynamasını bekle, ister sıcak su koy, kısık ateşte demlenmesini bekle

çaydanlık 2 parça, üst parçası demlik, alt parçası ne ?

demliğin boyutu önemli ama sana tahmini ölçülerle anlatayım, ona göre yap.

demlik porselen olsun filan diyorlar ama onu geç. ben alüminyum seviyorum. suyu bi kere kaynatacaksın, öyle önceden kettleda filan kaynatıp koymakla olmaz. o su kaynarken demliğe çayı da koyacaksın, o hafiften sıcağı hissedecek. sonra kaynattığın suyu 3 - 4 dakika kadar bekleteceksin ki çay haşlanmasın. daha sonra suyu gezdirerek demliğe boşaltacaksın. işte burada ölçüler önemli. benim kullandığım yaklaşık .75 litrelik bir demlik. içine 1 su bardağı ya da 4 çorba kaşığı kadar çay atıyorum (çaykur tiryaki). suyu demliğe döktükten sonra alta kafi miktarda normal su (sıcak ya da soğuk değil, musluk suyu gibi) eklemesi yapıyorsun, ve tekrar kaynamaya bırakıyorsun. su kaynamaya başladıktan 4 5 dakika sonra altını kısıp, çayı demlemeye bırakıyorsun. bu da demlikte suyun üstünde oluşan çay tabakası kendiliğinden çökene kadar sürmeli. sakın ha çay kaşığıyla filan karıştırıp sen çökertmeye kalkışma, olmaz o zaman.

bardağa çay koyarken de çay kaşığının boğumuna kadar dem, üstüne de su koyuyorsun. ne bardağı tam doldur, ne de çok pay bırak üstte. 2 3 mm iyidir. afiyet olsun.

Önce suyu kaynat, fokurdasın. Ardından altını en kısığa getirip durulmasını bekle bu sırada demliğe 4-5 kaşık çay koy. (Tabi, ne kadar içeceğine göre değiştirebilirsin) durgunlaşan suyu demliğe boşalt. yalnız yavaş yavaş koy ki çayı yakmasın. çayda acı bir tat olmasın. mümkünse demliği eğip tek bir kenarından koy. ardından demliğin ağzını kapat. çay demleninceye kadar altına yeni su koyma. altındaki su sıcak olmalı ki demlikte ki çay güzel demlensin. Yaklaşık 10 dk sonra demlenmiş olur. Çay tanelerinin suyun altına batması demlenmesine işarettir.

herkes altlı üstlü anlatmış ben şey yapıyodum sadece demliğe suyu koyuyor kaynayınca da üstüne çayı atıyordum.

peki altlı üstlü uğraşmadan sadece demlik ile nasıl yapabilirim? illa çayın üzerine mi eklemek lazım suyu?

çay böyle demlenir arkadaşım: www.youtube.com buyrun. amin. yani afiyet olsun.

herkes aksini iddia etse de, çayı önceden demliğe koyma. kaynar suyun üzerine yavaşça bırak, karıştırma. 12 dakka sonra kıvama gelir. bekle biraz, ilk çayını içtikten sonra, demlikteki çayı süz, posasını at. en az 2 saat güzel kalır o çay.

İyi yani kendimin ve çoğunluğun beğeneceği çay demlemek konusunda epey araştırma ve deney yaptım bugüne kadar sonuç;
Çaylardan favorilerim Çaykur Tiryaki (demleme süresi 12-15 dkk), Çaykur Turist demleme süresi 15-20 dkk), Lipton Doğu Karadeniz (demleme süresi 15-20 dkk)
Çaydanlık çelik veya porselen demlik veya o mavi emaye demlikler (alüminyum demlik hariç metal tadı alırsınız)
a-Öncelikle çay geniş yüzey sever demliğinizin üst kısmı yani çayın su üzerindeki alanı geniş olmalı üst kısmı geniş demlikler tercih edilmeli.
b-Su önemlidir, su kaynama noktasında kaynamasına izin verilmeden ısı kaynağı kapatılmalı çünkü kaynamış suyun özelliği bozulur yavan hale gelir daha iyi diye bir şey yok suya göre çayın tadı değişir ben çeşme suyuyla demlenen çayı seviyorum.
3-Ben iki şekilde demliyorum;
a-suyu kaynatıyorum çayıda demliğe koyup çayın rahiyasının çıkmasını sağlıyorum sonra ısınmış suyu üst demliğe aynı noktaya yavaş yavaş çay alt üst olmayacak şekilde döküyorum böylelikle çay demlenirken yavaş yavaş aşağı çökerek demlenir sonra çayı markasına ve bekleme süresine göre bekleyip süresi içerisinde içiyorum.
b-suyu demliğe döküyorum çayı da suyun üzerine belirlediğim ölçü de ölçü aletimle (yemek kaşığı) yayarak dağıtarak döküyorum ve yine çayı markasına ve bekleme süresine göre bekleyip içiyorum.
4-Çay oranına gelince 2 kişilik sabah kahvaltısında 4-6 bardak çay için 1 yemek kaşığı çay kullanıyorum.Günün herhangi bir zamanında ki keyif çayı içinde 6-8 bardak çay için 2 yemek kaşığı çay kullanıyorum. Çaykur Tiryaki çayı aromasını en beğendiğim ve demleme süresi kısa olan çaydır, Lipton Doğu Karadeniz çayıda tadı ve aroması sabit değişmeyen istikrarlı çaydır, yukarıda bahsettiğim 3 çayı dönüşümlü olarak kullanıyorum, afiyet olsun. En güzel çay ateşte mangalda hazırlanan çaydır.

@sigaraicilmeyenevdekimahzunkultablasi'nin dediği gibi, önce kaynar su konur. rizede öğrendim, eminim =) üzerine de çay dökülür ki demlendikçe zaten o çay yüze yüze dibi boylar. çayın demlendiğini de buradan anlarız.

aklıma ilk (bkz: suda doğum ) geldi ama yapıyorlar mıdır böyle bir enteresanlık doğar doğmaz, bilemiyorum.

"suya doğurma" "su içinde doğurma" yaz, miden varsa izle videoları. bebekler anne karnında da su içinde olduğu için aynı hareketler ile çatır çatır yüzüyor doğar doğmaz.

yani bilimsel olmayan bir şekilde bildiğim budur.

Ne olduğunu bilmediği için kendini kasmaz kendi bebek hareketlerini yapar o şekilde de yüzer zaten mantığı üzerine bu söyleniyor bildiğim kadarıyla. Suda ölebileceğimizi öğrendiğimiz zaman panikleyip saçma hareketler yapıyoruz sonra da batıyoruz.

youtube'de çok var.

www.youtube.com

geçtim yeni doğmuşu suya atmak, suda doğuranlar bile var.

www.youtube.com nil.in bir klibi.
ben linki verene kadar herkes aynı cevabı verivermiş.

onexey +1
ben de bilmem yüzmeyi teknik bazda ama bunu öğrendiğimden beri suya rahatça girip normal davranarak suda kalabiliyorum.

belki üzüm ile şarap farkı gibi bir şeyler değişiyordur panpa. sadece kavrularak yapılmıyor olabilir bile.

bence leblebi tozunu çimento gibi düşün, leblebi de bu durumda beton oluyor.

beton gibi bir şey hazırlıyorsun bağırsaklarında aslında.

kabiz olmanin en buyuk sebebi bagirsagindan suyun cekilmesidir, vucut susuz kaldiginda su ilk olarak bagirsaklardan cekilir, daha aciklamama gerek yok heralde dimi panps:p

Evanescence'e benziyor ama şarkıyı çıkaramadım

kolay degil, kan alirlar.

memearchive.net

Senelerdir ayni seyleri soyluyorlar, fakat teknik olarak vurabilecekleri en uzak ulke avusturalya. Onu basarabilecek fuze sayilari cok sinirli. Ki kuzey kore'nin etrafinda bir cok fuze kalkani var.

Yeni gecen lider eleman halkin sempatisini kazanmaya calisiyordur herhalde. Boyle bir durum varken sadece esip gurluyorlar diyebiliriz.

Amerika ile G.Korenin kuzay kore sınırında tatbikat yapması ve amerikan füzelerinin kuzay koreye çevrilmesi tedirgin etti onları

komünist kafası işte.
halkı onlar için birer robottan ibaret. halkı açlıktan geberirse gebersin, önemli olan devletinin ne kadar çok silaha sahip olduğu.

o yüzden içeride halkı sefaletten geberirken, afrika ülkelerinden bile daha vahim durumdayken, bu sikikler hala sağı solu tehdit etmekle meşgul.

hiç merak etmesin bu salaklar. güney kore kuzey koreye saldırıp işgal edecek kadar gerzeiaklı değil. oranın fakir halkıyla, ekonomisine zeval getirmez

(bkz: kim jong-un'un komutanları ile bindiği tekne)

bir bok olmaz kuzey kore'den, önce gemi yapsınlar da sonra amerika'ya atarlar atom bombasını.

sikkofeller silah mühimmat falan satacaktır başka hesaplar vardır işin içinde. hiçbi ülke deli sikmiş gibi savaşa girmez, savaşa itilir.

o değil de, abd'nin buyruğuyla bizi gene savaşa almasınlar?
işin bu yanını da düşündünüz mü?

www.lensmarket.com
"Yurtiçi teslimatlarımız ücretsizdir, herhangi bir ek ücret talep edilmez."

yok değil ama az Türkiye'de, evet.
bazen hepsiburada'da da oluyor ücretsiz kargo. mesela 3 liraya aldığım birşeyi bile kargo ücreti ödemeden teslim aldım hepsiburada'dan daha geçen ay.


genel olaraksa kargo ücreti almasalar onlar ödeyecek ve onların maliyeti artacak, bunu karşılamak için de fiyatı yükseltecekler. genelde alan kişi gördüğü fiyata bakıyor ve en ucuz olan yerden kargo ücreti ile daha pahalıya geliyor olsa bile alıyor... yani o kargo parası bizden her türlü çıkartılmaya çalışılacak, adamlar da sözde ucuz satış yapıyor bu şekilde.

e-ticaret amerika gibi ülkelerde çok daha büyük bir pazar olduğundan kargo şirketleriyle olan anlaşmalar etc. türkiyeye göre çok daha farklı, adam çinden 1$ lık ürünü benim ankarada ki evime ücretsiz gönderebiliyor.

Ama türkiyede çoğu e-ticaret oluşumu bunu yurtiçinde bile gerçekleştiremiyor. min 5-6 lira gibi rakamlara gönderiyorlar.

100 liraya kargo bedava gibi oluşumlar ise yükselen kar marjından kısarak kendileri ödüyorlar gene ortada bir anlaşma yok.

bizdeki bedava kargo anlayışı da genelde kargo ücretini fiyata yansıtarak oluyor.

evet doğru diyosun, iyi yerlerden yakalayamamış bu sefer, bende eskiden bu adama gülemiyorum, diyenlere nasıl olur nasıl gülmezsin derdim ama harbi bu son gösterisinde güldüm, evet güldüm ama diğerlerine göre baya bi alt sınırdaydı.

eski performansından uzaktı bence de. eksiden olsa bi bölüme gülmemiz bitmeden yeni bi kahkaha tufanı kopardı. simdi aralarda cok uzun süreler oldu.

tekrar izleyin.bende ilk izlediğimde çok gülmedim ama ikincisinde çok daha fazla şey yakaladım ve daha çok güldüm.

ota boka gülen bir insan olarak ben de pek gülmedim. sıradandı.

Tek kelimeyle söylüyorum sıçmış. Hiç gülmedim bende çok büyük bir kısmında. Genelde bende gülerdim, bir önceki gösterisinde cmylmz fena değildi ama. bu gösteri gerçekten kötüydü.

edit: bence problem esprilerini tekrarlaması değil pek. yaptığı yeniler de kötüydü. genellikle cinsellikten dem vuruyor artık. bir tat bir doku'yu izleyenler bilir o dönemde hiç böyle şeyler yoktu daha iyiydi yani.

bu adam eskiden sıradanlıktan uzak diye toplumun azınlık kültürlü kısmı baş tacı etti, şimdi tabana yayıldığı için espriler de basitleşti son gösterisine güldüğüm yerler oldu ama öyle eski gösterileri kadar gülmedim.

izlediğim tek gösterisiydi ve baya güldüm açıkçası. önceki gösterilerini bilemediğim için yorum yapamam tabi. ama ilk kez cem yılmaz izleyenler olarak biz beğenmiştik.

ben de birkaç esprisini seinfeld de seyretmiştim.

gülmedim diyemem ama eski gösterilerine çok çok daha fazla gülmüştüm.

ilk yarısını sıkıcı bulmuştum ama ikinci yarıda arkadaş ortamlarında kullanılabilecek çok güzel espiriler ve tespitler de bulunmuş. are you cola? faruk eczanesi, sen bize naap biliyo musun, çultanahmet...ara sıra açar tekrar tekrar gülerim.

basi ve sonu biraz durgundu benim icin, ama sonradan gurme dedigi mehmet yasin'in tabagi ciyuvvvv diye siyirmasina dakikalarca guldum.

Artık güldürmekten çok farklı işler yapıyor , arka masa üstüne serdiği kitaplarlada konseptin işaretini vermiş zaten, güldürmekten çok , felsefeyle karışık taşlama , uyumsuzluk ve kültürde oluşan absürdlükleri, gözönüne getiriyor yani bu açıdan bakarsanız , bir akademisyenin derse girip ögrencilerine anlattığı ders gibi şeyler yada bir uzmanın verdiği seminer tarzına çevirmiş gösterisini bana sorarsanız bu kadar yanlış anlasılmanın olduğu bir toplumdada büyük bir eksikliği tamamlıyor kendisi.

@librater' in söylediği durumun tam tersi olduğunu düşünüyorum. İyice tabana indi bence. Gereksiz ve uzun olarak uçkur konusunda takılı kalmış bu gösterisinde. 1 saatini buna harcamış gösterinin. Anladık '' erkek şeyinin dikine gider tamam '' bir bit artık.

seçilmiş üye o uzun uçkur sayısına takmış milyonlarca insan evladı olmasa internette sitelere durmadan bu reklamlar görünmez değilmi ? Bilinçaltı takıntısı haline gelmiş bu saçma salak sorunun altını çizmesinin nedeni bu düzeyde saçmalamanın bilinçli olarak değilde bilinçsizce fazla oldugudur bu toplumda , adam bunu göstermek istemiş .

Sevdigim sporlarin Maclarini seyretmeyi seviyorum

Kimin galip gelecegi
Nasil ve hangi taktikle yenecegi
Hangi oyuncunun yildizlasacagi
Mac icerisinde yapilacak basarili bireysel ve ekip oyunlari
Mac icerisindeki gelgitler (kaybeden takimin geriden maci cevirmesi vb)
Son dakikalardaki heyecan,stres

Bu sebeplerden seviyorum. Hayatinda hic mac seyretmemis insan cok sey kaybetmistir. Futbol, basketbol, tenis, atletizm, boks. Bari birine ilgi duy seyret kardesim.

"ay 22 erkek bi topun peşinde :))))" insanıydım. sonra bahisle tanıştım. 2-3 maça bahis yapıp (miktarı fark etmez, 2 liralık kupon yaptığım da oluyor 150 liralık da) o maçları izlemeye başladım. çok keyifli geldi. öyle oturup 90dk ona bakmıorum, bilgisayarda bi sekmede açık oluyo işte. arada facebook'a falan bakıp cevap yazıyorum biri bişi demişse. biraz adrenalinli oluyor.

ben izlemekten çok oynamayı severim maç yapacaz desinler dünya durur ama maç izliyecez deseler kılım kıpırdamaz. Basketbol futbol masa tenisi hepsi buna dahil.

sevmeyebilirsin, sevmek zorunda değilsin.

ama televizyonda izleyeceğin sporcuların(türk futbolcuları hariç tutuyorum) %90'ının senden benden zeki insanlar olduğunu ve o an salak salak topa vurmayıp onlarca şey düşündüğünü, saniyede 5 karar alıp bunu uygulayabilecek kapasitede olduğunu unutma derim.

binlerce/milyonlarca insanla aynı heyecanı paylaşmak, tüm bu taktik savaşına, mücadeleye şahit olmak falan... güzel şeyler bunlar.

ilgini çekmez, eyvallah. ama "vövövö spor çok salak" dersen üzülürüm, kızarım. bu saçma bir yaklaşım.

@hjarteblod: artemisbet'e gel la

var abi mesela türk basketbol ligini seyrederken patlıyorum. adam bomboş potaya koşuyo smaçı vuracağı yerde turnike bırakıyo. bu ne abi?! ergen misin? özgüvenleri olmadığı için oyunun içine ediyolar. dolayısıyla ben de nba seyrediyorum.

sana tavsiyem NFL izle. tatmayan bilmez bizim futboldan iyidir.

insanın hayatta kalma içgüdüsüyle alakalı spor çok derine indiğimizde bence. geçmiş devirleri düşün, böyle masa başı işleri yapmıyordu kimse. erkekler gidip avlanıp ağır işleri yapmak zorundaydı, kadınların da yine fiziksel güç gerektiren rolleri vardı toplumda, bu yüzden zaten halen içgüdüsel olarak fit vücutlara ilgi duyuyoruz çiftleşip neslimizi sürdürebilmek için. roma zamanında gladyatörler vardı, şimdiyse sporcular var. fiziksel mücadele ve o mücadele verilirken insanın zekasını kullanması, bunları birleştirip saha içinde bir şeyler başarabilmesi çok güzel bir duygu, herhangi bir spor müsabakasına katılmadıysan bilemezsin bunu.

ben basketbol oynadım uzun süre, antrenörlük yaptım, şimdi göt göbeği saldığım için biraz, televizyonda veya salonda izlemekle ve yazı yazmakla yetiniyorum. futbol da ha keza öyle. halı sahada bile oynayamayabilirim, o kadar kötü fiziksel durumum(bel fıtığı vs). o yüzden bu heyecanı en azından izleyerek yaşamak, karar anlarında kendin o oyuncu yerinde olsan neler yapabileceğini düşünmek güzel bir şey. bir şekilde simüle ediyorsun kendini oyun içinde.

dediğim gibi, spor yapmamış adamın anlaması zor. ya spor yapanlar ya da çok kuvvetli bir mücadele ruhuna sahip olanlar izliyor bu yüzden.

kısa bir internet araştırması gösteriyor ki, bir gün içinde doğal yollarla dışarı çıkar o zarar vermeden.

sen yine de bir doktora git, yuttuğun kısım için değil de geriye kalan kısım için.

bağırsaklarında sorun yoksa bişey olmaz.

Dişçiye git, onun dışında çıkar o diş kalmaz içinde.

%50.

5 yıl içinde 0, ama süre arttıkça olasılık da yükselecektir..

%3,14

düşük. doktoraya uzat derim asdkjajdads

yüzde 10. vicdani değil de uçuklamavari ret hakkı çıksa katılırım.

%0. Çünküm ordu-millet!.MAalesef

sıfır.

Bence % 20-30 arası. Ama bunu yapanlara memurluk ve kamuda iş/ihalelere girememe durumu getirecekler bence.

üniversiteyi bitirde ne yaparsan yap. kısa dönem 5.5 gitmek koymaz 18 ayın yanında. konuya bilmeden giricem ama askerde ayrım cidden yok. korkacaksan komutandan değil seninle birlikte askere gelenlerden korkacaksın.

vicdani ret kullanmak isteyen tayfa da içerde. "ben bu askeriyenin anasını avradını.. türk milletinin topunu yükünü.." diye çok afedersiniz küfür edenler de var ama içerde herkes diğerinden sorumlu olduğu için kendi derdine inan sıra gelmiyor. 5.5 ay akar gider.. alakasız tavsiye olduysa kusura bakma. ret için beklemek saçma demeye getiriyorum.

%0 türkiyede olmaz o iş.

hiç çıkmaz umarım herkes askerliğini yapar.
cevabım %0

5 sene içinde %6.7,10 sene içinde %25.7,20 sene içinde %37.2

beta.eksisozluk.com

bu entry'ye cevap olarak bunu yazdi:

beta.eksisozluk.com

ssg de bu entry'yi twitter'dan paylasti diye olay oldu..

özet
1.bir yazar sarai sierra'nın büyük ihtimalle uyuşturucu kuryesi olduğunu iddia etmiş.
2.otisabi bu iddiaya alaycı bir dille uzun bir ayar vermiş.
3.yazar ayara daha fena bir ayarla cevap vermiş.
4.otisabi bu ayara da cevap vermiş
5. sonra da olay otisabi'nin nick basligina tasinmis.