[]

Evli erkeğim arabam yok normal mi

Selam arkadaşlar.
33 yaşında evli bir kardeşinizim. Ne eşimin ne benim arabamız yok. Alırız alırız dedik erteledik, şimdi de fiyatlar çok arttı alamıyoruz. Ayrıca sürüşüm çok iyi olmadığından araba kullanmaya da çekiniyorum. Eşim de araba kullanmayı bilmiyor.

Arabamızın olmadığını öğrenenler çok şaşırıyor, bildiğin ezikliyor. Biz gerçekten anormal miyiz? Arabasız evli erkek yok mu?

 
Abi sen 4-5 senedir bu soruyu soruyorsun araba artık bi ihtiyaç ama arabanın olmaması da anormallik değil Türkiye şartlarında normal hatta, takma bu kadar kafaya.


  • Bir ben var benden şurada  (16.10.23 23:47:33) 
Biz de evliyiz arabamız yok, o eziklemw tavrı bize de yapılıyor ya, evlenirken altınlarımızı filan ev yatırımına koyduk araba alacak para kalmadı :D


  • turuncu tonlarda  (16.10.23 23:51:13) 
arabaya vereceğim parayı kiralama, taksi vs. şekilde çözüyoruz diyin geçin.

genelde çocuk oluncaya kadar arabaya pek ihtiyaç yok.

eziklemeye kalkan olursa bir kapıt parçasını yuvarlak hale getir karşı tarafa da sana araban olduğun için madalya takıyorum dersin.
  • selam  (16.10.23 23:57:29) 
Bugün zorunlu taşıt sigortasıyla kaskoyu yeniledim. 9288 lira tuttu.
Hiç üzülme bence arabam yok diye.

  • Mirket  (17.10.23 00:07:00) 
15 milyon tane binek oto varmış
aileleri 5 kişilik kabul edip 80milyon/5= 16 milyon aile
1 milyon ailenin arabası yok

ortalama 4 kişi desek arabası olmayan aile sayısı daha çok artıyor

bunların önemi yok, işin gücün sağlığın olduktan sonra alınmayacak bir şey değil
  • bir soru sorcam  (17.10.23 00:20:50) 
cocuk yoksa çok ta elzem değil.


  • nuisance  (17.10.23 09:47:55) 
Ne alakası var yahu. Bizim de yoktu geöen sene aldık. Bunda eziklenecek ne var? Çevremde çoğu kişide de yok araba. Zira insanlar zor geçiniyor ne arabasından bahsediyorlar? Zamanında almıştır çoğu alan da. Onun harici bence eziklenmeyin kesinlikle. Tam tersi bu piyasada araba almanın akıllıca olmadığını ve kendinizin tercih etmediğini, gideceğiniz yer için de taksi kullandığınızı söyleyin.


  • drako  (17.10.23 10:06:43) 
araba alırsın da benzini nasıl alacaksın? benim araba mahallede yatıyor hergün otobüs metro işkencesini çekiyorum.


  • ayseee  (17.10.23 10:08:30) 
maddiyat üzerinden eziklenmek çok saçma hatta böyle bir bakış açısına sahip olmak ezikçe.
diğer yandan araba sürme işini muhakkak çözün. gün gelir kiralamak gerekir acil durumlar için eşin dostun arabasını kullanmak gerekir vs.

  • lazpalle  (17.10.23 12:18:27 ~ 12:18:47) 
olur mu öyle şey. bu bakışa sahip insanlar, araba kullanmayı, araba almayı bir statü görüyorlar maalesef. keşke toplu taşıma ile her işimizi görsek de arabaya ihtiyaç duymasak.


  • kondansator  (17.10.23 12:21:10) 
valla ben bekarim, arabam yok alsam alirim ama cok ihtiyac duymuyorum. ama evli olsam alirdim mutlaka hele ki buyuk sehirde. anormal degil ama cok daha rahat olurdu alma imkani da varsa.


  • bay b  (17.10.23 12:42:19) 
Araban yoksa evin yoksa türk standartlarına uygun değilsin. Hatta mutfakta veya herhangi bir odada 2. Tvin yoksa gene standartlara uymuyorsun. Türk mahalle geleniği budur. Düğünde 5 bilezik ev araba en sonda çocuk olacak yoksa evli sayılmazsın.


  • mikahakkinen  (17.10.23 18:06:24) 
Esin arac kullanmayi bilmiyor senin de surusun cok iyi degilse bence ilerisi icin sikinti.

Yerinde olsam 10-15 yasinda da olsa bir arac alir, kapinin onune koyar arada dolasirdim. Ilerde olur da coluk cocuk islerine girerseniz arac lazim olacak ve o zaman keske daha onceden alsaydim diyeceksin.
  • cooperr  (17.10.23 18:56:27) 
arabasız insan ne yazık ki günümüzde pek olmuyor.

erkek kadın farketmeksizin durum bu.

Metronun önünde oturuyorsunuzdur o ayrı ama dışında mesafeli yer için araba şart. Bir kez alın bir daha vazgeçemeyeceksiniz zaten. Hatta 2 tane gerekecek.
  • baldan kaymak  (18.10.23 00:56:45) 
yaşadığın yere göre bence ihtiyaç araba,
olmaması çok da abes değil şaşıran boş yapıyordur.

  • basond  (18.10.23 23:25:27) 
araba olması şart değil, ama araba kulanmayı bilmemek sıkıntı bence de...


  • SiyamkedisiZorro  (19.10.23 10:41:03) 
eziklikle filan ne alakası var konunun anlamadım da araba şart bence. yani imkan varsa uygun bir şey alın, illa sıfır almak zorunda da değilsiniz. hem pratiğiniz artmış olur. özellikle çocuk planı varsa arabasız çok zorlanırsınız.


  • elorelia  (19.10.23 11:02:10) 
[]

Galeriden Otomobil Alırken Ödeme Prosedürleri

Selam arkadaşlar.

Galeride 2.el araba beğendikten sonra ödeme prosedürleri nasıl olur?

Notere giderken Taşıt Takas, Noter Güvenli Ödeme Sistemi ya da bankaların da böyle sistemleri var; ödemeyi bunlarla yapmak istemem garip mi karşılanır? Galericiler bu sistemlere alışık mı?

Yoksa güven esasında adama parayı yollarsın galericiyle birlikte noterde işlemleri mi yaparsınız?

Bu konuda önerileriniz nelerdir?

 
Devlet bankasından ihtiyac kredisi çekmiştim. Araç kredisi ile aynıydı. Hangisi uygunsa onu alırdım.


  • 1917  (09.06.22 12:16:19) 
Eksper vs işlemlerden sonra notere gidilir, noter işlemlere başlar, imza aşamasına geldiğinde para alışverişi yapılır.

Satıcı adı ile para gönderilen hesap adı aynı olmalı, dikkat.
  • John Bloor  (09.06.22 13:06:37 ~ 13:07:00) 
aracın fiyatını noterde 'cesitli bahanelerle' dusuk yazdırmak isterlerse kesinlikle kabul etmeyin. ne odedıyseniz onu yazdırın notere.


  • brkylmz  (09.06.22 13:10:48) 
kendini güvene alacak ne varsa kullan. garip karşılayan galeri olursa da başka yerden alırsın araba mı yok.


  • orpheus  (09.06.22 14:03:59) 
Temelde bireysel satıcıdan almak arasında fark yok.

Notere gidiyorsun, satışa engel yok bilgisini alıyorsun, parayı veriyorsun veya eft yapıyorsun sonra herkes imzaları atıyor.

Biz galericiyiz, bizi burada herkes bilir ayağına yatıyorsa temkinli davranmak lazım.

Parayı gönderdiğin hesabın, galerinin hesabı olduğuna dikkat ediyorsun (ruhsatta yazan firma olsun).

Son seferde bir miktarını nakit verecektik, bu kısmını notere gitmeden bürolarında saymıştık makineyle. Sonra da bırakıp notere gittik, EFT kısmını noterde gönderdik. Biraz güvendik açıkçası. Sorun da olmadı.

Karşı taraf her aşamada biz talep etmeden evrakları gösteren açık bir aileydi. Garip tipler olsa noterde verirdim veya arabayı hiç almazdım.
Eminim sizin yazdığınız güvenli ödeme vs. teklif etsem kabul ederlerdi.

Çok az sayıda da olsa düzgün esnaf da var. Onları bulun derim.
  • burfak  (09.06.22 16:27:30) 
[]

Tüketici Kredisi mi Taşıt Kredisi mi?

Eğer bir araç almak için 100.000 tl kredi çekecekseniz sizce hangisi daha mantıklı?

Taşıt kredisi faiz oranları çok daha düşük ama onda da kasko zorunluluğu var ek masraf çıkarırlar, aracın üstünde rehin olur, sizi uğraştırır, işleri daha uzun diyenler de var.

Süreç hakkında bilgisi olan arkadaşlar ne derler?

 
ben vaktiyle tüketici kredisi çektim, ama 2. el alacağım için tüketici kredisi çektim. Hani para elimde hazır olsun gerekirse trink ödeyip alabileyim diye.

Onun dışında faizi hangisinin düşükse onu seçerdim. Tabii taşıt kredisinin prosedürü daha fazla
  • anten  (09.06.22 11:59:11) 
İkinci el araçlarda zaten belirli yaş üzerinde taşıt kredisi verilmiyor diye biliyorum. Bunu da göz önünde bulundurmakta fayda var.


  • fahrenheit456  (09.06.22 13:27:57) 
ben zamaninda ihtiyac kredisi cekmistim ugrasmamak icin.


  • eksi sozlukte eksiyen adam  (09.06.22 14:34:41) 
1 ay önce taşıt kredisi kullandım. yazayım siz kararı kendiniz verin.

- 5 yaş üzeri arabalara çekemiyorsunuz (ay ve gün hesabı yapılıyor. bugün çekseniz 9 haziran 2017 çıkışlı ve sonrası olması lazım arabanın)
- faiz oranı 1,59 yazıyor devlet bankaları ama bu oran için bes ve kaskoyu onlardan yaptırmak şart. kaskoları da pahalı. bunları istemezseniz 1,63'ten kullandırıyorlar. (1,63ten kullandım)
- kredi tahsis, hayat sigortası ve ne alakaysa findex kitlediler. total maliyeti 1800 tl civarı. sizinki de 1300-1500 falan olur tutar daha düşük olduğu için.
- saçma bir durum var. kaskoya şerh düşmeden krediyi satıcıya aktarmıyor banka. e kasko yaptırmak için de aracı üzerinize almanız lazım. burda satıcının alıcıya güvenmesi gerekiyor. (banka, alıcıya kaşeli imzalı bir belgeyi mail atıyor ama adam güvenmeyebilir yine de). aracın satışını aldıktan sonra kasko yaptırıp, şerh düşüyorsunuz banka adına, onu da bankaya yollayınca banka parayı alıcıya gönderiyor.

durum kabaca bu şekilde.
  • brkylmz  (09.06.22 14:39:26) 
Ben de 1 ay önce taşıt kredisi çektim. Devlet bankasından çekmedim. Kasko zorunlu dediler yaptırdım ama normal ücretin 3 katı falandı. Yaptırdıktan sonra baktım sözleşmede bunla ilgili bir ibare yok, birkaç gün içinde iptal ettirdim direkt paramı iade ettiler. Devlet bankasında böyle olmayabilir.


  • anneboleyn  (09.06.22 19:13:21) 
araç taşıt kredili olarak alındığı için araçta bankanın rehni oluyor ödeme bitene kadar. kendi alacaklarını garanti altına alıyorlar. bu sebeple kasko yaptırmak zorundasınız. ancak bankadan yaptırmak zorunda değilsiniz. ben ilk sene bankadan yaptırdım. sonra dışardan yaptırdım. fiyat olarak piyasayla benzerdi.


  • paintov  (09.06.22 22:18:02) 
öncelikle 5 yaş muhabbeti bankadan bankaya göre değişiyor işbankası 10 yıllık araca kredi veriyor.

burada önemli olan aylık ödeme. ihtiyaçta maks. 2 yıl vade var. aylık ödemesi fazla olduğu için mecburen taşıt kredisi çektim 4 yıllık. 1.94. taşıt çekince ilk yıl kasko ve sigortayı bankadan yaptırmak zorundasın. ilk arabam, ehliyetim 2 aylık ve araç 2012 model olduğu için sigorta ve kasko olması gerekenden fazla çıktı bende. kasko 12bin sigorta 2700. 2 yılda ödeyebilirim derseniz her türlü ihtiyaç daha mantıklı.
  • cassey  (09.06.22 23:01:23) 
[]

Yetkili bayiden araç alırken orada kredi kullanabiliyor muyuz?

Selamlar.

2. el taşıt alımı için taşıt kredisi tüm 2. el araçlar için çıkıyor mu? Mesela bir yetkili bayiye gittim, orada da bu krediyi kullanabilir miyim?

Bir de %2.05'lik 48 ay vadeli otomobil kredisi kullanmak sizce mantıklı mı? Ne dersiniz? Mesela araç 300.000 TL olsun. 150.000 TL kredi çektiğimizde aylık taksit tutarı 5.359,10 TL, toplam ödenecek değer ise 257.000 TL tutuyor. Mantıklı gibi gözüküyor ne dersiniz?

 
yetkili bayinin çalıştığı bankanın şartlarına göre değişiyor galiba 2.el taşıt kredilerinde durum. mesela x bankası 5 yaşına kadar verirken y bankası 8 yaşına kadar araç için kredi kullanabilirsiniz diyor.

kredi hesaplama kısmı ile ilgili bir şey diyemeyeceğim :) tamamen kişisel tercih oradaki durumlar.
  • duyulmasi gerektigi kadar  (06.06.22 16:40:31) 
[]

Evli çiftler, ailece görüştüğünüz kaç çift var, kaç arkadaşınız var?

Merhaba sevgili ekşi sözlük sakinleri.

25'imden sonra yeni bir şehre taşındım. Evlilik, sonra pandemi sonra bebek derken bir bakmışız, birbirimize gidip geldiğimiz, dışarıda buluştuğumuz bir çift, bir arkadaşımız kalmamış. Pandemi öncesi dışarda görüştüğümüz ya da evlerde görüştüğümüz iki evli çift vardı fakat şu anda bakıyorum, hanımla da geçen konuştuk, bizim hiç arkadaşımız kalmamış dedik ya. Bebek olduktan sonra bütün odak noktamız bebek oldu tabii, kimseye bir vefasızlığımız da olmadı, arayanlarla konuştuk, ettik, bir problem yok, yani aramayan sormayan çiftler de değiliz fakat şu an bakıyoruz, haydi gelin dışarda şunu yapalım, şuraya kahvaltıya gidelim diyeceğimiz bir arkadaşımız kalmamış.

Bu durum normal mi, siz nasılsınız, diğer evli ya da evli ve bebekli çiftlerde durum nasıl?

 
Hic bebekli arkadasimiz yok, yas 30. Evli ciftlerle takiliyoruz. Bekar arkadaslarimiz da var. hatta bekarlarla daha kolay plan yapildigi icin daha cok takiliyoruz. Ama evli ve cocuklu insanlar evli ve cocuklularla takilmaya basliyor genelde.

Cocuk konusu cocuksuzlar icin gercekten cok sikici. Sizin biricik yavrunuzun her ani sizin icin cok kiymetli. Evrimsel olarak bebeginizin her ani size ilginc ve tatli geliyor. Ama bu icgudusel bir sey kan bagi olmayan kisilerde olmuyor. bir yemek masasinda, bir arkadas bulusmasinda 1 den fazla kere bebek konusu acildiysa o zaman karsi taraf biraz bunaliyor. Bu nedenle cocuklu insanlarin muhabbeti sarmayabiliyor.

Yani bence bu durum normal. Siz bence bebekli arkadas edinmeye odaklanin.
  • zimbirik  (21.03.22 16:12:52) 
8 aylik evliyim. Ailecek görüştüğümüz annemgil, annesigil ve abisigil var. Benim evli iki erkek arkadaşım var geçmişten gelen. İkisi ile de bir kez görüştük. Bir de eşim evde kadınlari topladı o kadar.


  • allah yazdiysa bozsun  (21.03.22 16:13:05) 
Sanıyorum ki evliliğin ilk yıllarında yapılan görüşmeler belli bir zaman sonra "gereksiz sıkıntı" gibi bir hal almaya başlıyor. Oyüzden bence normal.

Görüşülebilecek arkadaşlar evliliğin çok öncelerinden gelen köklü arkadaşlıklarla yapılabiliyor bence. Bu şekilde yakın ve devamlı görüştüğümüz arkadaşlarımızdan bir çift boşandı ve birisi kayıplara bile karıştı. Diğer samimi olduğumuz evli arkadaşlarımız ise başka şehirdeler, arada kameralı görüşmeler yapıyoruz ama o da nadiren.

Bu saatten sonra da sırf görüşmek için eşimin arkadaş çevresiyle yeni bir aile tanışması vs hiç çekebileceğimi düşünmüyorum kendi adıma çünkü çok konuşkan ve ortamlarda muhabbet yürüten bir karakterim yok. Aynı şekilde eşim de benim çevrem için aynısını düşünebilir, hiç konusu da geçmedi, bir eksiklik gibi algılamadık bunu çünkü.

Kıacası biz bize yetiyoruz ve yüzeysel ilişkileri hiç sevmiyoruz.
  • foolrules  (21.03.22 17:20:01) 
0 çift var. anca kuzenler var işte, kırk yılda bir görüşülen.
bekar arkadaş da kalmadı, farklı şehire taşınma sonrasında zaten benim arkadaşlarım sıfırlandı. eşimin de arkadaşları ile arası bozuldu. sıfır eş dost kaldık öyle. zor durum.

  • gazozailacatmauzmani  (21.03.22 17:29:59) 
çocuksuz evli çift tarafından cevap vereyim
çoçuklu arkadaşlarla plan yapmak için 1 hafta cevap süresi veriyoruz. hadi çıkalım diyemiyor kimse.
bana hadi buluşalım deseniz en geç 1 gün sonraya veririm randevu.
büyükşehir,ulaşım, hava durumu derken buluşmak zor sadece yoksa çoçuğu var sadece onunla ilgili muhabbeti diye sıkılmadık.
ben isterdim ki çoçuklu arkadaşlarımız alsın çocuğu her yere taşısın ben de yardımcı olayım.
  • gatherer  (21.03.22 19:05:29) 
Benzer durumdayız. 0 değil ama istediğimiz ölçüde de sosyal değiliz. Ailelerden de uzak bir şehirdeyiz, çocuk iyice bize yapıştı. Pedagog a danıştık, sosyalleşmesi
Ve yeni insanlar görmesi gerekiyormuş. Hiç tarzım olmamasına rağmen komşu kadınlarla kısır günlerine filan takılıyorum :/
Arkadaşlarımızın çoğu ya yurtdışına taşındı ya da boşandı bu arada. Birkaç çifti de görüşmek için biz itekliyor gibiyiz…
  • physcos physcos  (22.03.22 00:48:25) 
[]

Sevilmeyen Bir Şehirde Yaşamak Zorunda Kalmak

Merhaba arkadaşlar

Doğma büyüme İzmir'liyim. 25 yaşından sonra iş nedeniyle Ankara'ya taşındım. Sevemedim, alışamadım. Her seferinde İzmir'e gitmeyi gözler oldum. Olmadı, bir şekilde başaramadım, burada bir hayat kurdum, eşim burada çalışıyor, ben burada çalışıyorum ama hayatımdan keyif alamıyorum. Buraya İzmir övücülüğü yapmaya gelmedim. Herkese kendi memleketi güzeldir. Ancak doğup büyüdüğüm yere taban tabana zıt olan bu kentte resmen amaçsızca yaşıyorum, keyif almadan yaşıyorum. İstifa etmeye ve İzmir'e geri taşınıp sıfırdan bir hayat kurmaya, iş aramaya da cesaretim yok.

İnsanlara sorduğumda yaptığımın şımarıklık olduğunu söylüyor bir kısmı. Millet iş bulamıyor, sen şikayet ediyorsun diyen var. Haline şükret diyen var. Şükrediyorum orası ayrı konu. Ama keyif almadan yaşamak, sadece ölmemek için yaşamak yeterli midir? Hayatımdan keyif almıyorum. Doğduğum büyüdüğüm yerlerin sokaklarında amaçsızca yürümenin, oradaki eski arkadaşlarımla oturup saatlerce muhabbet etmenin hayalini kuruyorum. 30 yaşımı geçtim ama hala hayallerim ve düşüncelerim bu. Resmen amaçsızca yaşadığımı hissediyorum. Şehirde sevecek şeyler bulmakta zorlanıyorum. Deniz kıyısından ve nispeten rahat bir memleketten gelmenin sebebi mi bu? Kişilik yapımın etkisi mi bilmiyorum. Bana burada her şey renksiz, sıkıcı, soluk geliyor. Her seferinde memlekete gitmenin hayallerini kuruyorum.

Benzer durumları yaşayanlar var mı? Şımarıklık mı yapıyorum? Çok şey mi istiyorum?

 
kobuzchu kiz'a ek olarak; siz acaba "buyumeyi" sevmemis olabilir misiniz ? cocuklugunuzu, gencliginizi ozluyor olabilir misiniz ? evlilik, cocuk, is derken bunlar mi size zor geldi acaba ?


  • sweetoffice  (13.11.20 13:11:32) 
Cevaplar için teşekkür ederim.

@kobuzchu kız

Sosyal çevrem kısıtlı evet, pandemi öncesinde de kısıtlıydı. Ancak pandemiden önce dediğiniz aktivitelerin bir kısmını yaptım, evet, fakat Ankara Kalesi beni çevresi itibariyle ürkütüyor mesela. Bakın hiçbir şehri kötülemek istemiyorum, belki sorun bendedir fakat ben Çankaya ilçesi sınırları hariç eşimin elini tutup güvenle yürüyemiyorum pek fazla. Yani benim doğduğum memlekette insanlar sokaklarda yaşar, gece bile ara sokaklarda şortlu, etekli kızları bulabilirsiniz. Ben erkek olarak akşam bile dışarı çıktığımda eşimin kıyafetine karışmak zorunda kalıyorum. Yaşamayan bilemez. Deniz kıyısı rahatlığı ile iç bölgelerin soğukluğu ile ilgili bir durum belki bahsettiğim. Her yer bina, her yer gri geliyor bana. Çok klişelere girmek ve suçlama yapmak istemiyorum. Benim hissettiklerim bu. Yoksa güzel bir konsere, tiyatroya, oyuna gittiğimde mutlu oluyorum fakat Ankara "sokakta" yaşanabilen bir şehir değil. Ben özgürce kilometreler yürüdüğüm zamanları özlüyorum.

@sweetoffice

Büyümeyi sevmediğim kesinlikle doğru bir tespit fakat eşimle kendi şehrimde olsak daha mutlu oluruz diye düşünüyorum. Kısa zaman gittiğimizde zaten kendimi daha mutlu hissediyorum. Yalnızken bile yapacak bir sürü şey buluyorum. En basitinden deniz kenarında oturmak, sevdiğim semtlerin sokaklarını turlamak gibi. Ama burada bunu yapamıyorum. İzmir'de de çalıştım. Orada da dertlerim vardı fakat her gün umutla beklediğim bir şeyler yoktu, genel anlamda 10 üzerinden 5-6 mutlulukla yaşıyordum. Şimdi (pandemi öncesinde de) 2-3 puanı geçmiyordur herhalde.

@imojeen

İkimizin İzmir'de tatmin edici bir iş bulması biraz zor gibi gözüküyor. O burada mutlu. Halbuki ikimiz de İzmirliyiz ve ailelerimiz orada. Ama düzen burada oturdu işte.

Bazen düşünüyorum. doğu illerimizden birine, küçük bir şehire de gidebilirdim. Orada ne yapardım diye. Bunları düşününce yaptığım şımarıklık diyorum. Ama kendimizi mi avutuyoruz yoksa modern kölelik düzeninde her şeyi normalleştiriyor muyuz bilmiyorum. Sevdiğim şehirde, memleketimde bile yaşaamıyorsam, hangi refahtan, hangi haktan bahsediyoruz diye düşünürken buluyorum kendimi bazen.
  • semsettin  (13.11.20 13:31:57 ~ 14:18:56) 
sürekli arkanıza baktığınız için önünüzdeki yeni yolları göremiyorsunuz. kafanızın içi tamamen arkaya dönükken görmeniz imkansız. sevecek şeyler bulmakta zorlanmanızda bu nedenle, zihniniz o kadar ön yargılarla, geçmişle ve izmirle dolu ki yeni şeyler için alan yok zaten.

ön yargılarınızı ve geçmişte yaşamayı bir kenra bırakırsanız ancak o şekilde yeni bir hayat kurmanız mümkün olur.
  • Phoebe  (13.11.20 13:40:00 ~ 13:40:38) 
Hocam 2 yol var.

a- Dönebilecek bir yol bulmak
b- Sevmeyi öğrenmek.

İkisinden birini başarabilirsiniz, hiçbir şey imkansız değil.

Sadece b şıkkına gidilecekse:
Biraz fazla taraflısınız. Ankara o kadar cehennem ve güvenilir olmayan bir yer değil. Bunu bir süre orada yaşamış ve hala da kardeşi orada yaşayan biri olarak söylüyorum. İzmirli olup Ankara'da yaşayan arkadaşlarım da epey var. Her şehrin kendine göre güzellikleri ve zorlukları var. Kabullenmek ve harekete geçmek lazım.
  • lcha  (13.11.20 13:50:23) 
Ankara’da üniversitem nedeniyle üç yıl yaşadım.

Her fırsatta İstanbul’a geri döndüm. Bunun sosyal çevreyle bir alakası yok. Sosyal hayatımda hem etkinliklere katılıp hem de sosyal projeler yürüten, sürekli ekip çalışmasına katılan bir insanım çünkü. 5 yıl uzaklığa rağmen hala çok yakın olduğum bir arkadaş grubu da edindim.Yine de sevmedim şehiri. Tiyatro oyunlarını takip etmekle, müze gezmekle şehir sevilmiyor. Arkadaş çevresiyle de sevilmiyor.

Çünkü çirkin. Soluk. Akşam sokakları boş. Kışı insanın dışarıda vakit geçirip, gezip dolaşacağı şekilde geçmiyor. Ayrıca İç Anadolu insanı biraz şey, zor.

Şımarıklık değil. Sevmediğinizi kabullenip başka şehirde iş arayın. Keyifsiz yaşamanın ve bir yeri zorla sevmeye çalışmanın ne manası var?
  • buf-e kür  (13.11.20 13:58:30) 
Denizi olan bir kentte doğup büyüyüp, öğrenci olarak 5 sene ankarada yaşamış biri olarak cevap vermeye geldim. Ve verilen cevaplara göz atınca kobuchu kız +1 gibi olacak.

Ben de ilk bir iki sene hiç keyif alamamış alışamamıştım. İhtiyaç duyduğum şeyleri bile alamıyordum. Eve gidince alırım diyordum. İlk yıl 40-45 otobüs biletim vardı saymıştım. Mezun olurkense bambaşkaydı.

Öncelikle Ankaradaki gerçekten en güzel şeylerden biri Devlet Tiyatrosu. (şuan içinde bulunduğumuz süreci hariç tutuyorum) Hala orada izlediğim bir çok oyunu mutlulukla hatırlıyorum. İstanbula geldim yine sayısız oyun izledim ama asla yerini tutmuyor. Ankaradaki bütün sahnelerde gidip oyun izlemişliğim vardır. O açıdan bile güzel. İstanbul gibi ulaşmak için sürünmüyorsunuz. Bence sık sık gitmeye çalışın bilemiyorum sever misiniz ama.

Sonra Ankara yürümek, dolaşmak için çok güzel bir şehir bence. İstediğiniz yere şıp diye de varabiliyorsunuz. Küçükesad, Bestekar, Tunalı, Tandoğan, ve hatta Sakarya Caddesi bile gezinmesi eğlenceli yerler gibi gelirdi bana. Buralarda arkadaşlarınızla yiyip, içip eğlenebileceğiniz yerler için seçenek de çok. İsterseniz 2 saatte moddan moda takılabilirsiniz.
Ben mesela binaların üst katlarında bar cafe bistro kitapevi şu bu olması olayını ilk kez Ankarada görmüştüm. Çok garip gelmişti. Karanfilde filan hiç kafamı kaldırıp bakmamışım bu binaların üstünde ne var acaba diye. Sonra onu keşfedince tek tek çoğunu denemiştim.

Ben avm hiç sevmem ancak Ankara da Kent Parkı çok severdim mesela. Belki içindeki Arkadaş Kitap evinden ve çok büyük olmasına rağmen az dükkan olmasından dolayıdır. O kitapevini saatlerce dolaşmak çok hoşuma giderdi çünkü rahatsız edecek pek bir şey olmazdı. Kalabalık yoktu, sakindi.
Mogana bisiklet sürmeye yürüyüşe gidebilirsiniz.

Biraz da Phoebe +1 olsun. Bence orada size aileyle beraber hatta bazen kendi kendinize yapması eğlenceli şeyler bulabilirsiniz.

Bence her boş vaktinizde Ankarada gitmediğiniz/yapmadığınız bir şeyleri deneyin. Onları yaparken başka şeylerle de karşılaşırsınız derken derken bir şeyler çoğalır.
  • a perfect lie  (13.11.20 14:03:37) 
Uzun uzun ne güzel cevaplar yazmışsınız ya. Güzel insanlarsınız. Çok teşekkür ederim hepinize. Burada farklı bakış açıları görüyorum, kendimi değerlendirmemi sağlıyor.

Umarım bol bol cevaplar gelir. İnsanların tecrübelerini ve fikrini öğrenmek beni sevindiriyor.
  • semsettin  (13.11.20 14:20:42) 
Sorun şehirlerle alakalı değil. Bulunduğunuz şehir Ankara değil de İstanbul'un deniz kıyısında yer alan güzel, sakin, güvenli bir semti olsa yine aynı hissederdiniz. İzmir'e taşınsanız yine aynı şekilde amaçsızca yaşayıp, hayattan keyif almamaya devam edeceksiniz. Siz sanırım yaşadığınız sorunlara çözüm olarak İzmir'i görüyorsunuz ama öyle değil.

Ankara, İzmir'e zıt bir şehir değil. Siz İzmir'de taşınsanız orada yaşasanız hayatınız daha güzel olacaksandığınız hiç böyle düşünüyorsunuz. Üstelik İzmir'in her noktası sizin anlattığınız gibi değil.
  • GoodMorningTeacher  (13.11.20 18:18:11) 
Ankarada izmirde çöp şehir. Tatavaya hiç gerek yok İstanbul'a gel :D

Buf e kür Ankara'nın durumunu çok iyi özetlemiş. Ağzına sağlık.
  • eazy  (13.11.20 18:24:49) 
[]

Neden Nezle/Grip Olunca Dışadönük ve Neşeli Oluyorum?

Normalde içine kapanık, çekingen sayılabilecek, hafif sosyalfobisi olan bir bireyim. Şunu farkettim hafif düzeyde ya da orta düzeyde grip olduğumda, nezle olduğumda daha gamsız, daha girişken, daha mutlu birisi oluyorum. Yorgun, halsiz ama daha neşeli eğlenceli birisi. Bu bana çok garip geliyor. Acaba beyin kimyasında bir değişim mi oluyor, yoksa hasta oldum koy götüne diyerek daha gamsız birine mi dönüşüyorum acaba. Normalde söyleyeceklerimi kafamdan tartıp düşünüp konuşurken, bu haldeyken bodoslama konuşuyorum hem millet çok eğleniyor hem ben eğleniyorum, keyif alıyorum. Kızlarla konuşmaya çekinirken, böyle durumda muhabbete doyum olmuyor.

Var mı böyle olan? Neden böyle oluyor sizce?


 
"Olumlu dunya koy gtune gitsin" moduna giriyorsun heralde.

Hastalik bir yandan ölümü hatirlatiyor ama gripten olmeyecegini bildigin icin de nesen mi artiyor acaba?
  • brkylmz  (23.01.20 16:49:56) 
Grip ilacı falan alıyosan içindeki ağrı kesicinin etken maddesi kafa falan yapıyo olabilir :D Antidepresan etkisi yaratıyordur :D


  • superfluid  (23.01.20 19:25:36) 
hayatta kalma psikolojisinin dışa yansımaları diyorum ben. hasta olunca en temel dürtülerimiz öne çıkıyor. iş güç, ders, taksit, borç geri plana itiliyor. bu da haliyle umursamazlık, gamsızlık havasına sokuyor, kafa rahatlıyor falan filan. toplumun hastaya karşı toleranslı yaklaşımını da eklersek sonuç bu oluyor.

umut sarıkaya'nın böyle bir karikatürü vardı hatta. 'kırılan kolu alçıya alınan çocuğun mahallede görmüş geçirmiş, cool takılması' şeklindeydi.
  • heidi'nin dedesi  (23.01.20 19:55:21 ~ 19:57:24) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.