Ekşi Duyuru

Yasemin çok da güzel kokar.
hangi coğrafyadasınız, balkon güneş alıyor mı? gibi bilgileri bilsek daha iyi öneriler sunabilirdik çemişgezekli arkadaşımıza :-)

balkon güneşin doğuşundan öğlene kadar güneş alıyor. doğuya bakıyor


konum: istanbul

İmkanınız varsa hanımeli besleyin. Gece bütün evi mükemmel koku sarıyor :')

Mum çiçeği deneyebilirsiniz. Geceleri parfüm gibi koku yayıyor.

Buyuk yaptakli feslegen olabilir ama su an zamani degil. Limon beklediginiz kokuyu yapmaz. Melisa deneyebilirsiniz actiginda kokudan basiniz doner:) yasemin olur ama actigi zaman dilimi kisa gelebilir size. Bulursaniz kokulu gül alin. Buyuk fidanliklarda oluyor. Hele bir de yerini severse bütün m yaz acar surekli:)

Bence ceza yer miyim diye tedirgin olacağınıza kaza yapar mıyım diye tedirgin olun. Bunun can ve mal kaybı var.
Lens kullanan miyop biri olarak söylüyorum bunu. Ehliyetimde lens kayıtlı. Ha polis gözümün içine baktığında lens var mı yok mu ayırt edebilir mi hiç sanmıyorum. Gözlüğü arabaya koyun bence.

benim de ehliyet gözlüklü. gece uzun yola gidersem takıyorum, onun harici pek takmıyorum. gözlüksüz çok çevirmeye girdim, başka cezalar kestiler ama gözlüğe takılan olmadı. bu arada gözlük hep arabada. not:Ehliyet zamanı ölçüm mü ne sıkıntılı bilmiyorum, en son göz kontrolü yaptırdığım doktor da ben de senin yerinde olsam gözlük kullanmam dedi.

2000 olurdu.

Sanırım engelleyebiliyor. Emin değilim ama bir ara sık kullandığım bir pizzacı benim siparişimi kabul etmiyordu.

Alternatif: Getir Yemek. Bu aralar hayvan gibi indirim de oluyor. Ama dikkat et. İndirimler restoranların kendi kuryeleri için geçerli. Geçen sipariş ettim. %50 indirim var dediler. Sonra uyarı çıktı "restoranın şu an uygun kuryesi yok" diye. Bu nedenle getir siparişi ücret almadan getirecek diye bilgi çıktı. OK dedim. Meğer %50 indirim kalkmış. 25 lira fazladan ödemiş oldum. Siparişi iptal etmek istedim onu da kabul etmediler.

Getir yemek haftasonu bazı restoranlar %50 indirimli. Bir kaç aydır haftasonları hep getir yemekten söylüyorum. @dayi ilginç bana hiç restoran dolu dedi. Talihsizlik olmuş.

4-5 sene önce yurtta bir arkadaş kavga etmişti onu kara listeye aldılar galiba.

Getir yemek haftasonu dışında da indirimli olabiliyor %10 falan.

Biraz benim salaklığıma denk geldi açıkçası. Fiyattaki indirim kalkmış. Onu fark etmeden onayladım. İşin kötü yanı 2 dakika içinde iptal istedim "restoran siparişi yapmaya başladığı için iptal olmuyor" dediler. biraz tersledim falan ama haksız olduğum için çok da üstelemedim. yine de indirimin uygulanmadığına dair bir uyarı falan olsa iyi olurdu. Biraz üçkağatçılık var bence işin içinde.

direkt engelleyebiliyor mu bilmiyorum ama mesafeden dolayı 3-4 kere sipariş getirdikten sonra benim bölgeme minimum paket tutarını arttırmıştı bir yer.
üstüme alınmıştım açıkçası.

bir keresinde de, iki kere üst üste siparişimi iptal etti restoran, onu da kişisel algıladım.
gerçi çok tanışıklığımız da yoktu ama bir daha sipariş vermedim.

daha çok böyle tricklere yönelebiliyorlar anladığım kadarıyla.

getir'de bazı restoranlarda fiyatların yemeksepeti'nden biraz daha yüksek olduğunu ve minimum paket fiyatlarının da farklı olabildiğini fark ettim.
yani yapılan indirim yüzde 10 falan olduğunda değmeyebiliyor.

getirde bugün de bazı restoranlarda %50 indirim var. bilginiz olsun :)

@blatta hiberna evet dediğiniz gibi olabiliyor bazen fiyatlar. ben o nedenle y.sepetinden açıp bakıyorum fiyat aynı mı diye hem de yorumlara bakıyorum. (zaten %10 bir şey değil, bazen %25 de olabiliyor)

bu arada indirim olunca mı öyle oluyor bilmiyorum. misal restoranın min tutarı 25 tl ben 46tl lik sepet oluşturup indirim ile 23 olunca da sipariş onaylanıyor aklınızda bulunsun. ( heralde sistem indirimsiz halinden min tutarı geçip geçmediğine bakıyor)

@fezagezgini_4:

verdiğiniz örnek için; evet yani indirim sizi bağlayan bir şey değil.
sonuçta siz 46 liralık sipariş vermiş oluyorsunuz o durumda.

(bkz: ingilizcesi türkçesinin tıpkısı olan deyimler)

schöller'i ülker aldı. adı golf oldu. tadı mutlaka değişmiştir. l'era fresca sanki migroslarda vardı.

scholler cok guzel bir dondurmaydi, hele kahveli bir korneti ya da stick formda bir dondurmasi vardi hala tadi damagimda, cappucino'luydu galiba
movenpick dondurmayi oneririm cok guzeldir.

schöller'i hatırlıyorum. dondurma çubuklarıya action man almıştım:) evet schöller'in yerine golf geldi çok iyi hatırlıyorum.

tarhuna benziyor.

Yapışkan andız otuna benziyor. Latincesini hatırlayamadım şimdi ama tarifinize ve tüylü yapraklarına bakılırsa o bence.

Yarpuz olsa gerek.

yeri gelmişken bir uygulama tanıtalım:

plantnet

eksisozluk.com

play.google.com

my.matterport.com

merdivenlerden yukarı çıkıp sola dönün :D

amerika çıkışlı iphonelarımıza apple türkiye bakmadı. bakmıyorlarmış.

tr'de bazı şeyler hikaye.

alakası yok yukarıdaki yorumla gerçek hayatın.

apple extra bir ücret ile normal piyasa standartlarından daha üst segment bir çok ürün sundu. ipod, iphone, macbook.

verdiğin 2 kat paraya da daha kaliteli hizmet aldığın bir gerçek tabi. iyi ürün, iyi pazarlama, yüksek ciroyu getirdi ve ardından bu da kalitede stabilizasyon olarak geri döndü.

ama artık apple sadece bir marka. bir çok firma üst segmente mülteri bulamayız derken bugün monster bile 50kTL'lik laptop satabiliyor.

Yurtdışından gelen cihazlar içinde geçerli.

Özdek in dediğinde kısmi doğruluk var.cihazların kodları var.bu kodlar öenmli.cihaz amerika için üretilmiş ve bunu alıp gelmişsen burası diyor ki ben bunu açıp yanlışlıkla zarar verirsem bunu eski haline getiremem.benim iphone 8 plus yanlış hatırlamıyorsam a1897.bu koda türkiyede bakım hizmeti veriyor.ama bunun 1898 veya 1864 olanına bakamıyorlar.

Mutlaka hatalı olanlar vardır ama ben şimdiye kadar kendi düşürüp kırmalarım dışında servise başvurmadım.aldığında sorunsuz çok uzun süre kullanabiliyorsun.

eksisozluk.com

Apple'in olayi bence genius bar. Turkiye'de durum ne bilmiyorum ama kuzey amerika'da ben boyle bir servis hicbir markadan almadim, araba servisleri dahil.

yurtdışı cihazlar için geçerli değil artık, geçtiğimiz sene telefonlar için zoraki kurallar koydurmuşlar.

apple genius bar yurtdışı telefonlara bakmıyor, geçen hafta iphone telefonumun batarya probleminden dolayı randevu aldım. Gittiğimde yurtdışı cihazlara yasak nedeniyle bakamadıklarını söylediler, cihazımın bataryasını garanti değil parayla onarım yaptıracaktım.

Yetkili servis merkezlerine yolluyorlar, yetkili serviste bin dereden su getiriyor bakmamak için, öncelikle cihazın faturası olmalı ve bu fatura adınıza olmalı, btk kayıtlı olmalı gibi ilginç kuralları var.

2016'da yazılmış bir entry. O dönem için geçerli bir ibare. Ama söylendiği gibi ABD'den alınan bazı modelleri, donanımsal farklılık olduğu için Türkiye'de tamire almıyorlardı. Şimdi durum Northern Mariner'in anlattığı gibi olabilir. Onu bilmiyorum.

Ama Apple'ı Apple yapan zaten bu uluslararası garanti değil. Lokal satış sonrası hizmet payı, uluslararasına göre çok daha büyük. Muhtemelen Avrupa Birliği ülkeleri içinde de böyle bir kısıtlama yok. Yani bizim ülkemiz gibi üçüncü dünya ülkeleri dışında Apple'ın satış sonrası hizmeti gerçekten efsane.

Ben de ABD'de yaşanan bir olayı anlatayım. Arkadaşım 5S almıştı. Home tuşuna basarken kolay kolay fark edilemeyecek bir çıt sesi geliyordu. 1 hafta sonra Apple Store'a gitti ve 5-10 dakika içinde yedeklemenin geri yüklendiği sıfır cihazı verdiler. Tek bir itiraz yok, "tamir edelim 1 hafta sonra gelin" yok.

Konuyu sadece cep telefonu teknik desteği olarak da okumlamamak lazım. Apple’ın birçok ürünü ve hizmeti var.

Sadece ürün ve hizmetleri değil OS çekirdeği ve OS geliştirme altyapısıyla Macbook ve iPhone benim için hep vazgeçilmez ve alternatifi olmayan ürünler olmuştur. Android veya Microsoft’la kıyaslayamıyorum bile.

Apple’ın tasarım ve kullanıcı deneyimi parametreleri de var.

Android ve Windows’ların MacOS’lerinkiyle kıyaslanamayacak kadar güvenlik zaafı var.

Apple Store hizmetleri ayrıca güven veriyor. Bir sorunla karşılaştığınız zaman karşınızda muhatap bulabiliyorsunuz. Uygulama platformu Google Play Store gibi bir Çin kerhanesi değil. İndirdiğiniz basit bir yemek uygulamasının haberini olarak ya da olmayarak telefonunuzun aklınıza gelebilecek her özelliğine ve dosyasına ulaşması gibi psikopatça talepleri olamıyor. Satın alma süreçleri düzgün işliyor. Satın alıp beğenmediğiniz bir uygulamayı iade edip paranızı alabiliyorsunuz.

Apple’ı Apple yapan şey vizyonu.

Fanboy değilim. Belki de öyleyimdir bilmiyorum ama Android işletim sistemi kullanan bir telefon 37700 megapiksel dahi foto çekse umrumda olmaz.

5 senedir iPhone 7 kullanıyorum. Kontrollü eskitme falan kabul edildi ama ben 5. senede sadece batarya değiştim ve canavar gibi kullanıyorum hala.

Abd’de apple 6’yı pil değişimi için apple store’a götürdük. Aldılar baktılar, pil değişecek 50 dolar gibi bir fiyat verdiler. Tamam dedik 2 saat sonra almak üzere telefonu verdik. 2 saat sonra döndüğümüzde telefonu bize verdiler ve daha önce 3. Bir tarafa pil değişimi yaptırıldığını farkettikleri için pil değişimi yapmadıklarını söylediler. Para ödemedik ama 2 saat mesafedeki evimize gittiğimizde farkettik ki telefonun kamerası ve hoparlörü çalışmıyor. Aradık durumu anlattık dediler ki telefonu kargolayın ve şu hesaba 320 dolar yatırın. Sorun bizden kaynaklanmışsa pranızı iade edeceğiz. Bu arada telefonun 0 fiyatı 200 dolar civarı. Tabii ki parayı yatırmadık ve yeni telefon aldık.
Bu da böyle bir anımdır.

Amerika cihazlarını bilmiyorum ama ben dubai'den getirdiğim cihaz için yetkili serviste tamirat, değişim yaptırdım. Türkiye'den aldığım macbookum da garantisi bitmiş olmasına rağmen 2 kere yetkili serviste yine parça değişimi gördü ücretsiz olarak. Yani evet genel olarak ben servis hizmetinden çok memnunum. Buradaki tek nüans, eskiden apple store direkt kendi bakıyordu yurtdışı cihazlara, artık yetkili servislere yönlendiriyor. Yetkili servis de apple'ın servisi yine, ücretsiz orijinal parçayla halleniyorlar. Hatta apple storeda olduğu gibi sıra da beklemiyorsun, o bakımdan iyi.

evet.

Ben daha önce İstanbul Forum da bakmıştım kapalıydı. Bu genel bir bilgi değildir. Farklı AVM'lerde uygulama farklı olabilir.

baya mesafeliydi insanların oturma şekli

bir sınıfta 9 kişi idik. normal 30-35 kişinin eğitim gördüğü sınıftı.

Benim sınıfımda 4 kişi vardı; normalde 6 kişi için kitapçık vardı ama. Kocaman sınıftı.

Ben klasik lise sınıfında girdim, kişiler arasında birer sıra boş kalacak şekilde bir oturma düzeni vardı. Önünüzde ve arkanızda kimse olmuyor yani.

Bakan bayramlar dugunler dedi :d saka midir nedir. Plajlarda kimse ustuste degilmis gibi; Izmir’i, Mugla’yi falan vaka artisi olan sehirlerden saymadi.

sebeplerden biri hakkında tamamen fikir yürütüyorum; ankara'da kamu çalışanı oranı daha fazla ve evden çalışma oranı istanbul kadar yüksek olmadığı, kamu çalışanlarının büyük çoğunluğu da maskesini çenesine takan kuruyemiş bıyıklı tipler olduğu için daha hızlı yayılmış olabilir. yine kamu kaynaklı iş seyahatlerinin yüksek oranda olması da bir etken olabilir. arz ederim.

Cok fazla kapali alanlarda takiliyor insanlar bence sebeplerden biri bu, bir digeri de coronaya inanmayacak kadar cahil egitimsiz insan fazlaligi.

yazlık bir yerdeyim, gelenlerin çoğu Ankaralıydı. Geze geze geldiler, geze geze gittiler.

Bakanın söylediği tam açık değil ama orandan bahsediyor. Muhtemelen nüfusa oranlanmış hali 2 kat civarı. Neyse, bu kısım çok önemli değil. Sorduğunuz soruya cevabı tam olarak bulamadım ben de. Şöyle bir durum olabilir, kamuda işe giden çok fazla var gördüğüm kadarıyla ama bunun aksine kurumlarda bilgilendirme çok az. Bizim fakültede pozitifler olduğunu asla bildirmediler, kulaktan kulağa yayıldı. Bölümlerini bile bilmiyoruz, haftada bir-iki gün -ki bu bizim için, yoksa hergün gidenler de var- okula gitmeye devam ettiğimizden temaslı olabiliriz. Bir de direkt vatandaşla yüzyüze temas eden bir sürü kamu kurumu var. Toplu taşımalar tıklım tıklım çoğu zaman.

Ama bu durum ne kadar açıklıyor bilmek mümkün değil. Çünkü tüm Ankara'da mı yaygın, yoksa belirli yerlerde mi toplanıyor, elimizde hiçbir veri yok. Belki de bambaşka sebebi var. İşçilerin memurlardan daha çok işe gittiğini düşünmek çok daha mantıklı ama bu da Ankara'nın durumunu tam açıklamıyor sanki.

Yalnız yanlış anlamadiysam şu anki aktif vaka sayısı iki katı ankara'nin. Yoksa iyilesenleri, ölenleri vs saysak ıstanbul'da ülkenin geri kalanindan fazladır vaka sayısı ki zaten birkaç ay önce vakaların %60'i ıstanbul'da diye beri açıklanmıştı.

Kamu çalışanlarına test yapıldığı için. Eminim İstanbul da sayı daha fazladır

Ülkenin batisinda Güneyinde alt alta üst üste denize girip gezip ankaraya dönüp düğüne fln katılıp bonus alıyorlar demek ki :) bi de evet avm kültürü de fazla.

Belediye başkanının çıkıp gerçek sayıları açıklaması ve diğer il belediye başkanlarının da sayıları açıklamasını istemesi ile alakalı olduğunu düşünüoyurm ben.

Eleştiride bulunmuştu hatta, sadece Ankara'da bile bu kadar ölüm varken Türkiye genelinde nasıl bu kadar az oluyor diye

www.youtube.com

Çok test yapıldığı içindir
Bakan bi zahmet açıklasa da durumu bilsek
Sanki devlet sırrı

ankara da bilinçli kesim çok olduğu için hepsi hastaneye başvurmuş olabilir. bir de yazlık bölgelere en çok 06lar geldi.

Buna ben de çok şaşırıyorum Başlarda olsa anlaşılırdı. Umreden, yurtdışından gelenler hep oraya gidiyordu.

Twitterda biri sürekli Ankara'da kimsenin maske takmadığını söylüyor, aslı var mı bilmiyorum, şaşırtıcı geliyor bana.

Covid artık her yerde ve çok fazla. Kendinize dikkat edin.

Sayılar hikaye. Bakan tabii ki az açıklayacak. İranlı yetkililer, gerçek sayının %5'ini açıkılıyorduk demişlerdi. Her ülke eksik açıklıyor. Bunu kavga sebebi haline getirmemek lazım. Yürümesi gereken işler var.


.

Satiyolar onu

Lutenitsa diye geçiyor. Bulgaristan göçmenleri genelde yapar.

Lutenitsa ile tekirdag kofte sosunun alakasi yok. Biri aci, digeri ise kapya yogunluklu tatli, ekmege surnelik sos.

Üstte bulunan sadece derinliği ölçmek için kullanıyor, arkası bulanık fotoğraflar çektiğinde o efekti bundan aldığı bilgiyle yaratıyor

Telefondaki fazla kameralar ya daha geniş açı çekmek, ya daha fazla zoom yapabilmek ya da macro çekimler için kullanılıyor.

Veya sadece insan gözü gibi derinlik algılamak için kullanılıyor. Sizdeki ondan olabilir. Portre moduna alırsanız derinlik efekti(bokeh) verdirtmek için devreye girer ve arka plan bulanık olur, çekilen nesne ön plana çıkar. Ama görüntü yine bizzat ikinci kameraya düşmez.

A4

Ayda 2400 avro yapip 35.000'e a4 almak.. ne desem bilemedim, cok akillica bir is yapmis Tepe tepe kullanir artik :)

A4 Sedan 2019 model.

Audi A4.

5-10 bin Euro peşinatla bu araçları almak mümkün. Gerisini 500-1000 euro taksitle ödeyebiliyorsun. Faiz oranları da %5 civarı. Pazarlıkla daha da düşürebiliyorsun.

albümü acsa da sarkiyi calmaya basliyor normalde

ben Muse'u çok geç dinledim. nedense inatla dinlememiştim. ilk dinleyince tam da duyuru başlığındaki hissiyatı yaşamıştım.

keza Tool da öyle oldu.

Ghost ile de benzer bir hikayem var.

Kitap konusunda da Sabahattin Alide böyle bir hissiyat yaşadım biraz geç okumuş bulundum ama buna değdi.

Film hatırlamıyorum.

Mark Knopfler/ Dire straits hatta bazen keşke 80'lerde doğsaydim diyorum. Zira a night in London konseri keşke ben de orda olsaydım dediğim konserlerden biri.

Kitaplar için bunu diyemiyorum çünkü ben her kitabın okunacaği bir zaman olduğunu deneyimledim. Bazen eline alırsın ne yapsan da ilerleyemez kenara atarsın ama yıllar sonra bı elime alayım hele dediğinde hemencecik bitiriverirsin. Sanki kitapların da bir kaderi var ilginç:/

Ha yazar olarak dersen Zygmunt Bauman' i daha erken okumak isterdim.

open.spotify.com

open.spotify.com

Zülfü Livaneli

morrissey ve the smiths olabilir, yani üniversiteye başladığım yıl keşfetmiştim, 17 yaşında falandım, keşke lise dönemim de onunla geçseydi demiştim. ama şu da var ki aslında ne kadar geç keşfedersek o kadar iyi diye düşünüyorum, zira eskitme potansiyeli daha düşük oluyor -gerçi çok aşırı sevdiğin birşey olduğunda da "daha ne kadar ömrüm kaldı ki bunu dinleyecek/izleyecek/okuyacak?" diye de düşünebiliyorsun.

Tam zamanında keşif ettim ama yine de söyleyeyim:
10 Mart 2007 İstanbul Bostancı Gösteri Merkezi Konseri

Niye "daha erken yaşlarda haberim olsaydı" diyelim ki bir film/kitap/müzik için?

Aklıma şöyle bir şey geldi:

İçimizdeki Şeytan'ı lisede okuyup bayılmıştım. Lise bittikten 10 yıl sonra askerde elime geçti, tekrardan okudum, baya sıkıldım. Yani kitaptan tat aldığımı hatırlıyorum, iyi ki "daha az gelişmiş" bir zamanımdayken okumuşum da keyif vermiş. Geç keşfettiğim için "liseli pluton severdi bunu, şimdi sarmıyor" gibi bir pişmanlık yaşayabilirdim belki.

@plutongezegendegilmi +1 tam tersi oldu. Bu sene Brave New World dizisi çıkacak diye tekrar okudum ve aslında bi miktar dandik buldum. Aynı şeyi beraber okuduğum arkadaşım da hissetti. Konuşurken ikimiz de gömdük bol bol. Ha beklentisiz ve ilk kez okusam farklı olabilirdi.

Kitap konusunda neden daha önce okumadım dediğim olmadı. Hatta genelde 2. kez okuduğum ve beğendiğim kitaplarda keşke daha geç okusaymışım ilk okumamda acele etmişim diyorum.

Müzik olarak var normalde eskiden hiç sevmezdim bu sıralar taktım. Ümit Sayın- Fatih Erkoç- Ege falan dinliyorum. Böyle Akdeniz sahillerindeymiş gibi tat veriyor azcık esinti de olunca :D (Pandemi etkisi)

Dizi olarak ben de Altered Carbon izlememekte direnmiştim. Bu sene izleyip bayıldım.

françois truffaut filmleri için düşündüm bunu bir süre önce. özellikle antoine doinel karakterinin gelişimini ele aldığı the 400 blows, antoine and colette, stolen kisses gibi filmleri izlerken "keşke daha önce izleseymişim" dedim.

Drake

şarkıcı drake. hiç görmemiş miydiniz :D

Drake . Sizin gibi popüler kültüre maruz kalmamayı dilerdim. :)

0

Ben Amazon'dan alıyorum, genelde piyasaya göre daha uygun ve kendi kargosuyla yolluyor çoğunlukla, sadece 1 kez Mng ile yollandı.

Amazon sahaneymis. Son iki uc seferdir 24 saatten kisa surede bile teslim aldigim oldu. Istanbul icin konuşuyorum bunu.
Ama ondan once uouzun bir sure kidegadan aldim. Ptt kullanmiyor.

Amazon, İstanbul Kitapçısı.

bir oturup 6-7 saat durmadan gitmek dışında bir derdim olmuyor. diğerinde de biraz yorgunluk yapıyor ama uyuduktan sonra sıkıntı yok.

bir yerden sonra alışıyorsun. eskiden ayda 15.000 km yol yapıyordum. şimdi 4-5 saat sürünce beynim bulanıyor 2-3 defa uzun yol yapsam alışırım yeniden diye tahmin ve umut ediyorum.

Muştan lüleburgaza tek kontak gitmişliğim var, normal uykumdan bi saat fazla uyumuştum sadece. Yine de dinlenmiş olarak uyandım. Arabaya da çok bağlı. Broadwayle gitmek var, üst segment bi araçla gitmek var.

Araba ne ? Eğer 3-5 senelik yeni bir araçsa sıkıntı sende, yaşlanmışsın. Eğer eski bir araçsa o yüzden yoruluyorsundur.

Şehir dışı görevlerine çok gideriz, antalya-antakya arası 900km gidip, ertesi gün 900km döndük, ben kullandım yorulmadım. Araba da eski sayılabilir 15 senelik araba. Tın tın 100'le gitmeyiz, radarlara dikkat ederek ortalama 150km/s hızla gideriz. Eğer 90-100 gidersem muhtemelen hem sıkılır hem de yorulurdum.

Düzgün bir arabayla gittiğimizde ise hiç problem olmuyor, yapıştıra yapıştıra gidiyoruz, yol müsaitse 230-240. Böyle kullanırsak sık mola vermeye çalışıyoruz, veya ara ara yavaşlıyoruz konsantrasyon dağılıyor

@kimlanbu

opel corsa enjoy 2017 1.4 otm.

5 saat araba kullanmak yorar ama 2-3 saat dinlendim mi bir şeyim kalmıyor benim.

Uzun yolu çok severim. Lakin gece yolculuklarında mutlaka uykum gelir ve bunu hissettiğim zaman hiç zorlamam kenara çeker uyurum biraz. Eskisi gibi geceyi sabah edemiyorum, mutlaka uyumam gerekiyor.

sıkılma haricinde bir sıkıntı yaşamıyorum.

Dedikleri gibi araç da önemli, sürüş tarzı da önemli. ben istanbul bodrum arası 8 saatlik yolu mola vermeden ve yorulmadan gidiyorum. Fakat bunu eski arabamla yaptığım zaman perişan oluyordum.

Şimdikinde de hızı 125'e sabitle, kol dayamayı indir yayıl yoluna git şeklinde işliyor.

Gene de opel corsa'da bu derecede yorulmanız ilginç geldi, güçlü bir araba olmasa da gayet oturaklı bir araçtır kendisi. Acaba uzun yol konusunda deneyimsizliğiniz mi var ya da geceleri mi yola çıkıyorsunuz?

Herhalde on senedir arabayla uzun yol gitmiyorum.

Arabayla yola çıkıyoruz, en fazla 3-4 saat yol gidip, gittiğimiz yerde konaklıyoruz. Böyle birkaç ülke gezdik.

2 saati geçen yollarda inanılmaz huzursuzluk çöküyor, yorucu aynı zamanda, hiç sevmiyorum. Üst segment araç vs. hiç fark etmiyor, arabada olmaktan nefret ediyorum.

dehidrasyon, farkında olmadan bu sıcakta susuz kalıyor olabilirsin.

Otobanda 5 saat gitmek uzun yol degil ve cok sikici bir sey. Can sikintisini yorgunluk sanmissinizdir bence.

Virajli, dar yollar en guzeli (amac gezmekse) insanda mutluluk yorgunlugu oluyor. Kotu yorgunluk olursa araba kullanmayi sevmiuor da olabilirsiniz

ya aracta sikinti var ya da sen uzun yol insani degilsin.

Muhtemelen yuksek derecede astigmatin yada miyop+astigmatin var.Yaniliyor muyum?

ford focus ile sabah ankara çankaya'dan çıktım adana ceyhan'a geçtim, yaklaşık üç saatlik köy macerasından sonra kayseri'ye geçtim, hemen hemen sadece şehirler arası 900 km , toplamda 1000 km yol yapmışımdır o gün.
Ziyarete gittiğim evde ayakta uyuduğum için full dem olarak veriyorlardı çayı, o akşamdan hatırladığım tek şey bu :)

8 saatlik uyku sonrası baya dinç uyandım. Bu arada gece sürüşünü hiç sevmem, ama mecbur kalınca oluyor, astigmat + miyop spor.

Araçtan dolayıdır diyorum ben de. Gerçekten bazı araçlar çok yoruyor, izolasyonu kötü oluyor, ses alıyor, gürültü alıyor, ne bileyim kliması direkt kafana geliyor vs vs.

Araç çooook büyük bir etken kesinlikle. Eski aracımla 2 saatlik yol bile beni yormaya yetiyordu.

C ya da D segment premium bi araç kiralayıp deneyin birgün.

Bence de araçla alakalı. Aracın b sınıfıymış. Uzun yol zor olur ben sığamıyorum bile. Ne adaptif hız sabitleyici var, ne şerit takip asistanı, ne bel bestekli ve masaj yapan koltuk ne de yorgunluk tespit sistemi. Üstelik yol, lastik ve rüzgar sesi çok gelir konforsuz bir araç. Saatte bir durup 5-10 dakika yürürsen daha iyi olur.

@turkuaz, astigmat yok, miyop var.

Birisi ona ikinci hikayeyi mesaj olarak yönlendirdi ise olabilir galiba

@atom karincanin torunu

hesabım kapalı, o arkadaş da zaten takipçim.

atom karincanin torunu +1

x ve y kişileri sizi takip ediyor.

x iki hikayenize de bakıyor ve ikinci hikayenizi y kişisine yolluyor.

bu durumda y sadece ikinci hikayenizi görüntülüyor.

şöyle oluyor

x attım 23. saatinde y attım sonra z attım

x'e baktı, sonra y'yi atlatı.
X silindi, y'yi atladığı için ben z'yi açınca onu gösterdi.

@lcha

fark ettiğimde iki hikayenin de üzerinden on saat geçmemişti. en mantıklısı ilk gören bir arkadaşın diğerine göndermesi sanırım.

Çöpculer kralinda kemal sunal sahneye dalıyor ama orda seyfi dursun oğlu olmayabilir

Böyle bir film var. Ama komedi filmi değildi galiba..

Şurada Seyfi Dursunoğlu’nun oynadığı filmler listelenmiş. Doğru hatırlıyorsanız bunlarda biridir: www.sinemalar.com

bülent ersoy'un bir filminde oynuyordu seygfi dursunoğlu belki onu hatırlıyorsunuzdur.

oynadığı film gibi değil de üç beş saniye bir şeydi. bulunca ekleyeceğim.

var birkac kisi gordum.

olanların hepsinin oy verdiği parti aynı.

Bikaç tane var hepsi devlet memuru

Bende de hiç yok hatta sözlüğe girene kadar 15 temmuz olduğunu unutmuşum nerdeyse. Sadece sonradan bir arkadaşım Ömer Halisdemir fotoğrafını paylaşmış; 'gerçek şehitleri saygıyla anıyorum' yazmış.

Birkaç hakim arkadaş var paylaşım yapan

var. çalıştığım kurum torpilli memur dolu. torpilli olmasa da bu günü değerli bulan mevcut.

Var. Tanıdıklarım da kendi hallerinde, asgari ücretliler.
Şimdi bir başka tanıdığımun WhatsApp durumuna baktım o da muhalefet yanlısı ama yine bugünü anıyor.

Devlet memuru paylaşanlar.

yok.

kesin vardır. ama facebook'uma girip uzunca bir baktım da hiç görmedim. whatsapp ya da başka bir mecrada da paylaşım görmedim.

sadece rektör yaptı :)

"Bayram" olma kriterlerinin hiç birini karşılamayan bir günü, bayram olarak kimse kutlamıyor doğal olarak.

Hakimlik sınavına hazırlananlar paylaştı :D

Belgrad ormaninda bile var

Hangi tarafta ariyorsun? Polonezkoy'de de var.

Hala girilebiliyor mu bilmemekle birlikte odtü ormanında da var.

Ankara ODTÜ Ormanı, Eymir civarlarında + Bademlidere'de bolca var. Pandemi döneminde bir süre kapatıldı fakat artık girilebiliyor.

Soğuk/sıcak işareti olan yeri kaldırıp oradaki vidayı sökün (sakın kaybetmeyin). hafifçe oynatarak o kafayı sökebilirsiniz. Gözle kontrol edip , herhangi bir sorun var mı anlarsınız. kartuş adı verilen zımbırtı bozulmuş olabilir. 20-30 lira bir şey. 35-45 mm gibi çeşitleri olduğu için almaya giderken muhakkak yanınızda götürün.

www.hepsiburada.com

asmalı konak'ı izledim ama o zamanlar 20 yıl önce yahu, anam izliyordu.

netflix hesabım yok, spotify da yok hatta. rick & mortydir south parktır torrentten iniyor. hatta geçen bir arkadaş "netflix super duper paketi var istiyorsan şifreyi vereyim" dedi de istemedim. çok istesem zaten çoktan kendim girerdim.

Ben eskiden 20 dakikalık dizinin bir bolumunu bile zar zor bitirirdim; hic odaklanamazdim.

Son 4 5 yıldır kaliteli bütün yapımları izlemişimdir, izlemeye çalışıyorum ve bundan keyif alıyorum.

İzlemeyedigim zamanları tekrar düşününce muhtemelen kafam çok dolu olduğu için dikkatimin dağıldığına ya da o dönemler film/dizi okuması yapmayı bilmememe bağlıyorum. Boş boş izlerdim; alt metinleri irdelemek, düşünmek aklıma gelmezdi.

En son Uvey Baba izlerdim Halil Gunesli. Paso film izliyorum, Bergmandan, Kurosawaya bir suru yonetmen bitirdim. Dandik film de izlemem. Kuru kuruya da izlemem, Film oncesi sonrasi epey okuma yaparim konu hakkinda, elestirisinden alt metinlere. Atiyorum Aguirre Tanrinin gazabi filmi. Bu film izleyip kuru kuru gecilmez, ispanyol somurgeciler, Hernan Cortes, konquistador kavrami falan bir suru sey var. Diziye onlarca bolum emek vermeyi dogru bulmuyorum. Ha tum baba yonetmenler biter, diziye baslanir.

En son behzat c izledim. Onu da TV de yakalarsam. Kaçan bölümü kovalamadim. Finale kadar da izlemedim. 70lerde filan bıraktım. Çocukken sidika'yi çok severdim. İzlediğim başka dizi hatırlamıyorum. Aaa yukarıda yazmışlar. Üvey babayı izlerdik.

Bu arada devam edeyim. Film de izlemem. Müzik de dinlemem. Heykeli saçma buluyorum. Resim filan zaten yok. Sanat düşmanıyım galiba

Sana motivasyon veren farklı hobilerin vardır, dünyadaki tek eğlence Netflixten dizi izlemek değil bu yüzden aman aman çok şey katmiyor işte maksat zaman geçsin.

Ben izlemiyorum :) çünkü çok sıkıcı, uzun sürüyor ve yapacak daha verimli işlerim oluyor.

ses olsun diye kurtlar vadisi açıyorum ikinci monitöre

ben hic izlemiyorum acikcasi zamanim yok. yani zamanimla asiri acayip seyler yaptigimdan degil ama yok iste ekstra dizi izleyecek bosluk.

Valla virüsten önce Yasak Elma ve Babil vardı, onları izliyordum. Tatile girince yenilere başlamadım. The Walking Dead izliyordum, onu saçmaladılar bayağı 10. sezonda kaldı öyle. Öyle dizi, film manyağı değilim zaten. Oyunlara takıldığım için onlara zaman ayırmıyorum.

Güncel dizi izlemiyorum.
Himym ve friends i izlemiştim. Baştan sona izlediğim tek diziler. Bir de yedi numara.

Lost, prison break, lie to me falan yarım bıraktım. Got ve true detective in sadece ilk bölümlerini izledim. Sanırım üç tane de anime bitirdim iki sezonlu. Daha uzun olan hiç bir animeyi bitirmedi.

Corona öncesi Yasak Elma ve Bir Zamanlar Çukurova izliyordum. Bir süredir annem yanımda olduğundan ondan bulaştı.
Onlar kesintiye uğradıktan sonra hiç merakım olmadı. Gelip de anlatmıyorlar mı, şu dizi var bu dizi var, aman çok güzel vs. Bana ne?

Hiç ama hiç bir diziyi izlemiyorum.

Biterken behzat ç izlemiştim. Dizilerle aram yok, gerçi filmlerle de öyle... TV açmıyorum.

ben de hiç izlemem , belgesel izlemeyi tercih ederim birçok dizi ve filmlerden daha güzel belgeseller var film tadında mesela aklıma gelen dubrovnik sanırım 5-6 bölümde yayınlandı viasat kanalında , arka plan müzikleri de muhteşemdi .
saydığın dizilerin sadece isimlerini biliyorum arkadaş sohbetlerinden ama hiç merak etmedim.

Mezar açılıp meftanın kemikleri bir kenara alınıyor. Diğeri onun yanına yerleştiriliyor.

Pass +1. Anneannemi dedemin ustune gomduler bu sekilde. Ustune gommek denir ama pass'in dedigi gibi yapiliyor. Tabii diger kisinin ölümünün üzerinden 5 yil falan gecmesi lazim

Klavyesi rahat ise kullanılır niye kullanılmasın. Pc’ye bağlayacaksan midi to usb kablo diye arat.

şimdi teknik olarak kullanabilir misin? midi girişi çıkışı olduğu için kullanırsın, midi kablosuyla bağlarsın, midi kablosu + midi arabirimi ile bağlarsın veya usb midi kablosu ile bağlarsın. bunu anlayabilmen için midi protokolünü açıklamam lazım. tam hatırlayamadım ama sadece tek kablo yetiyordu bilgisayara sinyal göndermek için.

midi protokolü içinde cc kodları var. bu kodlar cc0 dan başlayıp cc127 ye kadar gidiyor.

bu kodların çoğunun farklı özellikleri var ve bazıları da boş.

kendi midi klavyemin arabirim yazılımını göstereyim.
eksiup.com

bak bu gördüğün program sayesinde istediğim herşeyi istediğim herşeye atabiliyorum, bununla da kalmayıp daw içerisinden midi learn komutu vasıtasıyla da istediğim şeyi istediğim şeye atabiliyorum.

böylece kullandığım yüzlerce vst, plugin ya da diğer ses bankalarını, software sampler programlarını tamamen kullanabiliyorum.

yani senin klavyende olsa olsa bir modulation olur, hadi bi kaç tane özelliği de midi learn olarak atadın ama benim gibi tüm özellikleriyle kullanabileceğini sanmıyorum.

midi eski bir olay olduğu için 1990 yılında üretilmiş midi klavyeler ya da midi klavye olarak başarılı şekilde kullanılabilen aletler var ama seninki çocuk orgu diye tabir edilen bir modelse, hiç kabloya falan boşuna para harcama.

ha dersin ki roland xp50 , xp80, jv1000 , ensoniq ts 10 - ts 12 , veya dijital piyano (hangileri midide başarılı bilmiyorum sallıyorum zamanının en iyi aletleri olması dolayısıyla örnek olarak dedim) o zaman uğraşmaya ve araştırmaya değer.

dijital piyanolarda pek özellik yoktur ama klavye yapısı sebebiyle veya bir tercih olarak kullanılabilinir. mesela benim klavyem 4 oktav, geçmişte 5 tane 88tuş workstatiomn ya da midi klavye kullandım.(motif es8, xf8, maudio keystation pro, prokeys88 korg, roland muhtelif klavyeler vb) çok büyük olduğu için kullanırken zorluyordu, 4 oktav aldım, piyano falan kaydedeceğim zaman çok zor oluyor çünkü sağ ve sol eli ayrı ayrı yazmam gerekiyor klavye yetmediği için ama bu piyano olayının dışında acayip mutluyum, koyyuyorum bilgisayar masasının klavye sehpasına saatlerce fıtı fıtı takılıyorum ne bi yerlerim ağrıyor ne tutuluyor.

yeni alacaksan iyi araştır, genelde kullanılan daw a göre midi klavye seçme olayı moda, korg'un tüm programlar için hazır presetleri var ama çoğu markada bu esnekliğin olmadığını tahmin ediyorum.

şunu söylemeyi unuttum.

bilgisayarda kullanılan dawlar içinde kayıt yapmak, sampler, vst ,vsti, kullanmak için ya mac kullanman lazım ya da asio 2.0 destekleyen ses kartının olması lazım.

ekran kartı iyi olmayan bilgisayarlarda nasıl oyun oynayamıyorsak, seste de ya mac(mac de default olarak var ama hepsinde var mı bilmiyorum) ya da alacağın ses kartının ses işlemcisi olmadan kullanamıyoruz çünkü latency oluyor.

örnek aldın gitarı kucağına, guitar rig programını açtın, efekt vermek için kullanılan bir program, tele bir defa vur, ses 15 dakka kesik kesik gelir , aynen ekran kartı yetmeyen bilgisayarda oyun açtığımızda ekranın kare kare tek tek ilerlemesi gibi.

zamanla her kağıt sararıyor. sarı basılmadılar tabii ki. benim odamdaki 5-10 yıllık kitaplar bile sararmaya başladı normal o renge dönmesi. hatta 15-20 yıl öncesinden gazeteler saklıyorum onlar sapsarı oldu neredeyse.

Motion track basit bir iş değil. Kare kare uğraşıp yapılır ama acemi için kolay olmaz, çok basit bir yolu yok yani. Belki ekran kaydı alarak daha basitçe halledersiniz, mouse ile takip edersiniz hareketli nesneyi. Sonradan üstüne yazı eklemek daha kolay.

En kolay yolu videoyu Flash/Animate'e alıp orada istenenlerin eklenmesi.

Anakart üzerinde tuf yazısı var metal üstünde hani, onun sağında 3 vidalama yeri var. O vidalama yerlerinin sonunda sağda da pin gibi yer var. Oraya m2 ssd takılıyor.

Ayrıca normal 2.5'luk sata girişli ssd'de takabilirsin.

Cevap anakart yeni nesil. Destekliyor.

m2 nvme ssd ise buraya takıyorsun.
i.ibb.co

çok teşekkürler canlarım <3

bu vesileyle bir başka soru sorayım,
2.5'luk sata veya linkini verdiğim gibi ssd'nin bir farkı olur mu?
sanki anakarta direkt takılan daha iyi gibime geliyor ama, sorayım size :)

arada 3 kata varan bir hız farkı oluyor sata ile m2 nvme arasında ama fiyat farkı da var. render ya da benzeri ham işlem ve okuma-yazma gücü gerektiren işler yapmıyoran sata hızı yeter de artar.
ama fiyat farkı azalabiliyor kampanyalara göre, ben geçen ay toshiba 512 gb m2 nvme ssd'yi 500 liraya aldım, sata olanlar o kadar normalde. çok acil ihtiyacın yoksa kampanya kovalayıp m2 nvme almak daha mantıklı ilerisi için.

256 gb nvme alacağına aynı paraya 512 sata al.

tam hız alamazsın.1500 mb hız alırsın. x4 olmalı tam hız için

excel değil ama baya detaylı (git: dokuz8haber.net)

sebebi bilmiyorum ama mantıken ilki salonda olması beklenen cihazlar, çılgın hızlarda veri okumaya ihtiyaç yok. filmi izletecek hızda okuyabilmesi yeterli. (2 saatte 4.7GB diyelim)

PC'de ise her amaçla kullanıldığından hızlı olması sessiz omasından önemli.

yukarıdaki şarkılardan aklıma gelenler

spin doctors - two princess
blues travellers - hook
blind melon - wishing well

bunun sözlükte başlığı da vardır orada bir sürü öneri çıkar

Susanne Vega- Tom's dinner
youtu.be

Bir de Annenmaykantereit coverini bırakayım
youtu.be

Travis- Sing
youtu.be

Maelle- Toutes Les Machinee ont in coeur
youtu.be

Dont stop me now - Queen
In the air tonight - Phil Collins

Dalın yaşına ve kesildiği zamana göre olur ya da olmaz. Dikim yapılacağında iba gibi köklendirme hormonu kullanmak tutmasını hızlandırır. Dikileceği ortam da kök gelişimi açısından farklılık gösterir.

Ohoo öyle kolay olsaydı keşke :)

Öyle bir dalın köklenmesi çok zor, "çelik alma" işlemini araştırın. Yaşayan ağaçtan çelik alıp köklendirme tekniklerini öğrenin.

Ha bir de "air layering" mükemmel bir çoğaltma tekniği.

Hızımı ölçmedim ama bir günde bitiririm normal şartlar altında.

tüm gün işim yok evdeysem ve konusu çekici bir roman okuyorsam 350-400 sayfa okurum, ancak konu bilgi edinmeye dönük vs ise daha yavaş ve sindirerek okurum.

tamamen kitabın ne kadar akıcı olduğuna bağlı. sevdiysem, roman ve hikayeyse bir günde biter. saat bazında hiç hesaplamadım ama ortalamadan hızlı okuyorum. eğer kitap edebi bir metin değilse en az iki güne yaymaya çalışırım.

ben 1 haftada bitiririm.

Yıllar önce 1100+ sayfalık Harry Potter'ı bir günde, dev Otostopçunun Galaksi Rehberi beşi bir yerde baskısını bir haftada okumuştum. Şimdi okuyamıyorum, dikkatim dağılıyor. Ama 150 sayfalık kitap çok sararsa bir günde kolay biter.

ilgimi çekerse bir oturuşta 50-60 sayfa okuyabiliyorum. ortalama bir kitap için 20 sayfaya düşüyor.
ilgimi çekerse her gün okuyorum bu 50-60 sayfayı. ortalama bir kitap için 2 günde bir 20 sayfa diyebiliriz.

soruya bu ışıkta cevap verirsem 3 ile 15 gün arası diyelim.

Çok ilgimi çektiyse 140 sayfasını bir günde okurum.

Kalan 10 sayfa bitmesin diye bir aya yayabilirim.

Beni rahatsiz edecek kadar hizli okuyorum. Zorla hizli okuma seminerlerine katildim dershane yuzunden. Sonra, üniversitede de alanim edebiyat olunca, haftada 2 bazen 3 kitap incelemesi yapmak, analiz yazmak zorundaydim, o hizi azaltamadim.

150 sayfayi ikinci gune birakmam normalde.

Benim amacim zevk icin okumaya yaklasmak, bunun bilincinde olarak okuma süremi uzatmaya calisiyorum birkac yildir.

ben de buf-e kur'un aksine edebiyat ogrencisi olmama/cok okumam gerekmesine ragmen kagni hizinda okuyorum. hizli okursam tamamen bosa gidiyor, anlamiyorum. sindire sindire, bazi paragraflari tekrar okumam gerekiyor cunku bazen dikkatim dagiliyor. klasikleri dusunecek olursak 2 saatte 100-110 sayfa okuyorum galiba. oturuyorum, boyle sanki saatler gecmis gibi geliyor, dur su bolumu de okuyayim diye bayagi bayagi uzatiyorum... bir bakiyorum 80 sayfa okumusum lel. gafa yetmiyor.

singapur doları.

cdn.eksisozluk.com

listeyi kopyalayıp kenarda dursun'a tıklayın, hangisi kullanılabiliyor görürsünüz.

www.freecodecamp.org

Sadece barilla yiyorum.

Ton balik, kiymali domatesli sos, sarimsakli yogurt + nane

Ankara alıyoruz biz hep. Aliskanlik sanırım. Kremalı mantarlı vs özel yapacaksak barilla penne alıyoruz.

Değişik sos soruyosan
Krema Soslu Sebzeli Makarna www.nefisyemektarifleri.com
Bu ablanın anlattığı sos çok güzel oluyor.

barilla yoksa pastavilla

bunlar pişirince diğer markalara göre daha diri kalıyorlar o yüzden

Makarna bekarın kara gün dostudur, her halini severim <3
Salçalı soslu, domatesli sos ve evdeki malzemeye göre türevleri, peynirli (evdeki peynirlere göre, varsa kavrulmuş yer fıstığı da ekliyorum), bolonez soslu+sarımsaklı yoğurtlu, pesto soslu... her hali güzel.

barilla hala en iyisi.

diğerleri arasında nuhun ankara, geçen corbada kullandıgımız sehriyede bile farkettik farkını. ama maalesef rıfat hisarcıklıoglunun karısına aitmiş bu şirket.

Neden bilmiyorum sadece barilla alıyorum. Daha kaliteliymiş gibi geliyor.

özenli yapacağım makarnalar için de cecco alıyorum, normalde barilla. ben fark olduğunu düşünüyorum de cecco, barilla ve türk markaları arasında. özellikle al dente pişen makarnada fark ediliyor farklar.

soslu yiyorum makarnayı bitek, peynir olur mantar olur pesto olur alfredo olur.

Genelde sade, bol yoğurtla.

Pastalaya diye bir tarif keşfettim onu da yapıyorum arada güzel oluyor.

Bol domates sosuyla.

italyanlar > nuhun ankara > diğerleri

barilla veya filiz. aynı fabrikanın ürünü zaten.

Eskiden Arbella iyiydi ama tadını değiştirmişler.

Mantarlı falan istiyorsam yaş makarna alıyorum migrostan. Onun dışında barilla veya Ankara.

barilla alıyorum.
yoksa, bulamadıysam, nuhun ankara.

bizim evde makarna hiç sade yenmezdi, şimdi ben de en kötü ihtimalle domates soslu normal makarna yapıyorum.

onun dışında en sık yaptığım kıymalı.
ve bazen de fettucini alfredo.

arada bir değişik tarifler ya da malzemelerle doğaçlama da yapıyorum ama düzenli olarak yaptıklarım bunlar.

filiz veya ankara alırdım eskiden.

ayrı ayrı olmak üzere, ton balığı, hindi/tavuk göğsü, kasap sosisi, kıymalı domatesli sos, ketçap+mayonez, krema+sarımsak, soya soslu sarımsaklı pırasa sotesi (bunun omleti de süper oluyor. pırasaları nispeten ince ince doğrayıp tavada azıcık öldürüp üstüne yumurta kırınca kıyır kıyır yemesi çok keyifli oluyor.).

bir de makarnayı süzgece aldıktan tencerede tereyağı eritip hafiften nane ve sarımsak döndürüyorum, makarnayı buna ekleyip birazcık suyla açılmış süzme yoğurt ekliyorum. bu da efsane oluyor.

Genelde yas makarna kullaniyorum ve kendim aciyorum, kismen zevk icin, kismen de tercih meselesi. Yas makarna ile yapabileceklerinizin siniri yok, ayrica 20 kusur lira gibi absurd rakamlara ulasan lazanyalari pogaca parasina yapmaniz mumkun. Tek dezavantaji al dente yapmak pek mumkun degil. Oyle bir tat ararsam da barilla kullaniyorum. Kalitesi diger makarnalar ile fark ediliyor.

Nasil tuketiyorsunuza cevaben de lazanya ile ya ispanakli ya da kiymali ragu yapiyorum. Bunun disinda firinda fume soslu veya kremali mantarli tavuklu gibi soslarla ve farkli icler hazirlayarak tortellini, ravioli ve cannelloni yemeyi cok seviyorum. Ama bir tanesini sec derseniz hakiki, kisik ateste 2-3 saat pismis ragu bolonezli lazanya derim.

İnternetten youtube’dan filan pek cok tarif bulabilirsiniz. Gennaro’yu oneririm youtube’dan, kitap olarak da marcello hazan’in kitabi italyan mutfaginin textbook’u gibi biseydir. Makarnanin bekar ve fakir yemegi olarak adinin cikmasi uzuyor beni :)

Ek olarak ev yapimi pesto ve domates kereviz soslu makarnayi da epeyce tuketirim. Pesto tarifi her yerde var zaten, kerevizli olanin linkini de suraya birakayim

yemek.com

Bir de ravioli tarifi vereyim

yemek.com

Olmaz mi farki!

Temporin´in klasik spagettisi harika. Her türlü sosla iyi gidiyor, ama asidetisi yüksek domates soslariyla cosuyor. De Cecco´nun spagettesi lastik gibi, hic sevmiyorum.

Antichi poderi´nin picisini bulursam, porcini mantarina bogarim. Ama iste, hep bulunmuyor. En sevdigim makarna üreticisi ve makarna türü bu.

Buitoni No.72, kremali soslara cok iyi gidiyor, sosla cok iyi birlesiyor. Mesela yesil kuskonmazli, beyaz sarapli soslarla.

Siradan makarna salatalari icin Barilla aliyorum. Memnunum.

pesto + takip.

www.youtube.com

çok sevdiğim bir oyunun müziği. ilk aklıma bu geldi

(bkz: skinshape)
(bkz: bonobo)

Peder B. Helland’ın Fliying albümü
open.spotify.com

Photoshop ya da türevi bir şeyle yapılmış.

photoshoptaki yağlı boya filtresine benziyor

buna color correction deniyor, izlediğimiz fimlerden tut, gördüğümüz fotoğrafların çoğuna uygulanan bir işlerm.

photoshop gibi programlar içinde hazır satılan filtre denilen şeylerle yapmak da mümkün, kendin beyaz ayarı, level, curves, ve belli renk gruplarını seçip çeşitli maskelemelerle böyle istediğin tonlara çekmen de mümkün.


saçları soruyorsan eğer, ona da maske atıp filtre galerisindeki efektleri atarsam ya da çeşitli blur uygularsan aynısı olur.

efektin tam ad twirl ve liquify idi sanırım.

bu android'cilerin emojisi. apple'da farklı. yani androi'de bakarsan böyle çıkıyor apple cihazdan bakarsan senin bildiğin şekilde.

samsung emojisi bu sanırım

benimki de android, xiaomi.
daha önce de lenovo'ydu. ama görmedim onda da.

emojiler unicode karakterlerdir aslında bulunan cihaza göre bu karakterler çeşitli görsellerle değiştirilebiliyor, yani birinin gönderdiği ağlama işareti iphone'da farklı samsung telefonda farklı normal tarayıcıda farklı olabiliyor, yüklü fontlara bile bağlı hatta.

tam olarak aradığınız smiley şu,

www.fileformat.info

melih'in attığı twit de burada

twitter.com

samsungun kendi emojisi. ama mesela whatsappta kullanmak istediğinizde kullanamıyorsunuz, otomatik olarak bildiğimiz emojiye dönüştürüyor.

@aziz dostum jack

evet linke tıklayınca bendeki gibi (normal) çıkıyor.

Buradan aynı emoji nin hangi cihaz ve uygulamada nasıl göründüğüne bakabilirsiniz:

emojipedia.org


Samsung Experience 8.5 arayüzünü kullanan telefonlarda belirttiğiniz gibi çıkıyor,


Experience 8.5 emojileri: emojipedia.org
2018'de experience 9 çıkmasıyla beraber emoji seti değişmiş samsung'un. Şuan Experience'yi bırakıp ONE Uİ ye geçti zaten.

offensive comedy
dark humour

twitter.com

Bizde de Twitter'a hiç etik değil var bunlar kadar sert değil fakat.

Sen KGBTR den bahsediyorsun

www.reddit.com vardi ama kapatilmis.

Ben geçenlerde Bir Demet Tiyatro' ya başladım tüm bölümleri var.
Şimdi baktım Reis Bey' de var.

çalıkuşu dizisi olur mu? eski olan. dizi ama 7 bölüm.

feride gibi yarim olsun, hem ilk hem son olsun ulan.

arzu filmin tüm filmleri youtube da var, arzu film sayfasını bulun yeterli.

full film izle diye aratirsaniz youtube da yine bir sürü türkce dublajli yabanci film cikiyor.

Taze cikti: kultur.istanbul

seyler.eksisozluk.com

Pelin Esmer - Oyun
Fazıl Say - Sait Faik

bana bir şeyhler oluyor

Binerim. Acildigi anda binerim hatta

Onumuzdeki yaza kadar ucaga binmem, o zaman da duruma bakip mevcut vakalara gore karar veririm.

Tatil amaçlı değil ama bu yaz 3200 km’lik mesafede bir yere gitmem lazım. Uçakla gitmek daha güvenli olacak gibi. Gerçi hangarlarda beklemiş uçaklarla nasıl olacak bilmiyorum. Umarım ölmem.

Geçen yıldan planlanmış Temmuz sonu turumuz var. Bekliyoruz. Eğer seyahat yasağı kalkarsa aynen devam edeceğiz tura.

binerim. hem iş sebepli gitmem gerekecek hem ailem başka şehirde uçaksız 12 saat çekemem o yolu.

Aynen binecegim, fiyatlar yuzunden muhtemelen eskisi kadar cok olmayacak.

Temmuz sonu icin ilk ucus biletlerimi aldim.
Binmeyi planliyorum ucuslar iptal olmazsa.

Ben uçaklar bu salgın sebebiyle uzun süre bekledi diye binmeyeceğim. Yurtiçinde bir yere gitme durumum olursa karayoluyka giderim.

ABD de yüzlerce uçak çölde hurdaya çıkarıldı. Belli bir süre kullanılmayan uçak uçuş kabiliyetini yitiriyor. ABD ve Avrupa uçakları hurdaya çıkarırken, tr de yetkililer tv ye çıkıp uçaklarımıza çok iyi bakıyoruz diyor. Selam ve dua ile yönetilen bir firmanın uçaklarına binemem açıkçası. Epey de korkuyorum uçak kazaları yaşanmasına bu yaz.

Haftada en az 2 uçuş yapan biri olarak cevabım --> kesinlikle hayır.

eylülde norveç'e gideceğim. çok sorun olacağını düşünmüyorum

Hayir asla ucaga binmem. Toplu tasima bu yil benim icin bitmistir.

Arabayla Danimarka´ya gidip bisiklet turu da yapabilirim. Bisikletle güney Almanya´ya ya da Avusturya´ya da gidebilirim. Sinirlar acildi nasil olsa, o yetiyor benim icin.

Ping değeri yüksektir. İnternet yavaştır veya bilgisayar işlem önceliğini başka programa vermiştir. Bu program arkaplanda bitcoin madencisi de olabilir yeni nesil virüs olarak.

bilgisayarın arkaplanda bitcoinle alakalı bir şeyler yapıp yapmadığını nasıl anlayabilirim?

malwarebytes free yükleyin taratın. kardeşimden böyle kurtardık. yapışmıştı sisteme.

access virus, kronos ve onun gibi roland synthsi olan arkadaşım audiojungle için yapacağı parçalarda kullanmak üzere geçen midi klavye aldı.

niye öyle diye sorduğumda, bütün klavyeleri de toplasan, bilgisayardaki sesler, virtual instrumentsler gibi kaliteli, esnek, çeşitli ve pratik olmuyor dedi. tabi burada midi klavye almasındaki asıl amaç hafif , masa üstüne sığabilecek boyutta ve padli falan full midi kontrol sağlayan bişey olması, yoksa elindeki aletlerin hepsini midi klavye olarak kullanabilirdi. hatta midi klavye seçerken de kullandığı daw'a en uygun tam kontrol sağlayan bir marka model seçti.

mac bilgisayarı var.

ben de midi klavye, mac ve audio kayıtlar için ses kartı kullanıyorum.

midi + daw diyorsan en önemli şey işlemci, işlemcin tırtsa, ram azsa, ssd yoksa sıkıntı yaşarsın. windows kullandığını ve asio 2.0 sürücülü ses kartı aldığını varsayarak söylüyorum.

novation impulse61 + korg triton(yazılım) + logic pro x alıyosun bakıyosun dalgana. kalan paraya da benden bi yemek yersin.

O şekilde olmaz maalesef. Özet olarak anlatayım. Twitter aktiviteleri gibi bazı bilgiler farklı yapilarda aktarilir ve web sayfalari bu toplu bilgileri kısım kısım ve sayfa sayfa görüntüler. Bu tür aktiviteleri yedeklemek için bazı siteler hizmet veriyor ama onların da çoğunu kullanabilmeniz icin hesabın sahibi olmanızı istiyorlar. Sayfayi kaydederek sadece gormus oldugunuz sayfadaki verileri alabilirsiniz.

melon sanırım

www.jjshouse.com.tr
bu tür bir şapkanın epeyce yıpranmışı gibi...