Ekşi Duyuru

- push notifications: evet tarayıcıdan da yapılabiliyor ancak öncesinde izin istemek gerekiyor. Bunu suistimal eden websitelerinden dolayı çoğu insan okumadan "hayır" deyip geçiyor.

- siteye girmek için tarayıcıyı açıp adres satırına site ismi vs. yazmak gerekiyor. müşteri, sadece aklına geldiğinde bunu yapıyor. Ancak uygulama yüklendiğinde, telefonda boş boş sağa sola swipe yapan günüm insanı, uygulamanın ikonuna da rastlayıp bu mecralara bakabiliyor. Beleşten kendini hatırlatma

- bir ihtimal kişisel verilere erişim kolaylığı sağlıyor. Adres defteri, resimler vb.

kullanıcı istatistikleri mobile app'ın daha kârlı olduğunu gösterdiği için e-ticaret firmaları buna yöneliyor. rubygarage.org

yukarıdaki ihtimallere ilaveten reklam engelleyici durumu da var. ben ios kullanıyorum. safari'de ad blocker kullanılabiliyor ama uygulamaya geçince reklamları engelleyemiyorsun.

Yine yukarıdakilere ilaveten sunucu yükünü hafifletiyor. Web'de her bir sayfa açılışı için istekte tüm sayfa dönüyor istemciye.

Mobil'de ise uygulamanın iskeleti zaten belli ve cihazda yüklü, kullanıcı işlem yaptığı sırada tüm sayfayı yüklemek yerine önemli bilgileri bu iskelete yerleştiriyor gibi düşünebilirsin.

Sunucuyu daha az yorar ve daha hızlı bir deneyim sunar.

ayrıca genele vurulduğunda, mobilde web'i uygulamaya tercih edecek insan sayısı azdır. nasıl daha rahat buldun, aklım almadı mesela.

Çünkü cihazına erişimleri var, rehber, sms, kamera, mikrofon, konum, arama geçmişi derken bu data oldukça değerli hale gelir.

github.com

böyle bir şey kullanabilirsin,

olay zaten BuildInfo.tt dosyasında, sen bu dosyayı projeye eklediğin zaman build ettiğin anda bu dosya üzerinden BuildInfo.cs dosyası otomatik olarak oluşuyor ve assembly içine bu bilgiler o anda gömülmüş oluyor.

sen de BuildInfo static class'ına istediğin yerden erişip build numarasını, build tarihini vs. alabiliyorsun.
__

ben son git versioyonunu almak için aşağıdakini kullanıyorum mesela,

github.com

Bilim ve Teknik.
Popular Science.

Eşimin;
Deniz mecmuası
221b

#Tarih
Atlas
Atlas tarih
Psikeart ve psikesine
Natgeo

Deniz Mecmuası
Socrates

Merhaba.
İlave olarak şu iki içeriği de söylemek istedim:
How It Works
Herkese Bilim ve Teknoloji (Haftalık gazete formatında güzel bir içerik).

Sinema ile ilgiliyseniz Altyazı’yı öneririm

M.Ali Ağaoğulları'nin kent devletinden imparatorluğa kitabında stoacilara ayrilmis bir bolum vardi sanırım. Oldukca guzel anlatıyordu. Ayrıca bir felsefeyi ne amacla kullandigin onemlidir. Yani kendini iyi hissetmekse amac, onlarin kullandığı bazi araclari kullanmaya devam edebilirsin. Mesela günlük tutma, kendi uzerine dusunme gibi pratikler stoacilarda yaygindir ve ciddi anlamda onemli pratiklerdir. Bugun de bunu ben de kabul ederim. Çağ dışı değil bu pratik mesela. Ama topluma, siyasete vb. getirdikleri aciklamalar yanlislanmis olabilir. Kendini stoaci olarak tanimlamak ne kadar dogrudur emin degilim. Mesela seninle toplumsal sınıflar üstüne konussak ya da ideal toplum uzerine belki stoacilarin argumanlarini savunmayacaksin. O nedenle bahsettigim kitaba bir bak. Sonra okumalarina yon verirsin diye düşünüyorum.

Ayrica stoacilik nasil bilinir kismi biraz tarihin azizligine ugramis olabilir. Tam hatirlamasam da roma imparatorluğunun arifesine denk gelmis bir felsefe akimi olarak cok süper iz birakamamis olabilir. Zira helenist felsefe roma realizminin golgesinde kalmis olabilir.

soruya cevabım yok, nickinizin ve sorduğunuz sorunuzun hoşuma gittiğini söylemek için yazıyorum. hala sizin gibiler olduğunu görmek güzel..

budizmin batı koluydu ve budizm gibi çıkmaz sokağa gidiyordu. hristiyanlığın bu kadar yayılmasını da stoacılığa borçluyuz. yaşıyorsun bitiyor bu normal insan için fazla otistik. hristiyanlık o çıkmaz sokağın sonundan devam eden yolu açtı. zaten budizm de sonra mahayana ve theravada ile hristiyanlığa benzer bir formata büründü.

marcus aurelius, seneca iyi. falan filanın yazdığı kitapları okumaktansa eski kaynakları elli kere okumak daha yararlı olacaktır. budizm ile ilgili julius evola’nın doctrine of awakening kitabı okunabilir.

hayatı stoacı bir kafayla yaşayan biri nasıl olur gözlemlemek istersen cowboy bebop animesindeki spike spiegel karakterine bakabilirsin.

diger soru ve isteklerine cevap veremeyecegim icin uzgunum ama "Günümüzde stoacilik nasıl bilinir?" soruna kendi acimdan cevap vermek istiyorum.

stoaciligi guzel, bilirim. stoacilar kendilerini her turlu sart altinda kontrol edebilen, duygulara kapilmayan insanlardir.

gercekleri degistiremeyiz ama gercege nasil yaklasacagimiz bizim kontrolumuzdedir. bu harika bir durus bence.

nelson mandela da stoic felsefeden etkilenenlerden.

Tamamen herhangi platform (web, server, mobil vs ) bagimsiz ve hernangi bir kutuphane/framework (jquery, react vs) bagimsiz temel javascript yani vanilla js ogrenmek icin bence birkac temel adim var.

- en basta ES6 oncesji javascript dilini bilmek gerekir, degiskenler, donguler, karar yapilari, diziler vs.
- daha sonra fonksiyonlar. function expression ve function description farki.
- hoisting
- prototype
- this
- Object ve this
- call, apply, bind
- inheritance
- closure
- higher order functions
- currying
- monads
- En onemlisi: Event loop nedir nasil calisir
- use strict
- chain functions
- functor
- memoization
- immutable kavrami
- pass by reference/ pass by value


Daha sonra da ES6 ve sonrasi javascript
- import-export, require-module.exports
- arrow functions
- Set, Map
- Class
- for..of, for...in
- symbol
- promise
- async/await
- generator
- proxy/reflect
- spread operator

Buraya kadar olan kisim javascript dilinde uzmanim diyen birinin iyi bilmesi gereken konular. Aralarinda atladiklarim vardir ama bunlar cok temel konular ve en buyuk yapilan hatalardan biri de bunlar bilinmeden framework ogrenilmeye calisilmasi.
bu konularin kimi javascript diline has konular, bazilari da javascript de yaygin kullanilan genel yazilim muhendisligi konulari.

daha sonra da javascript kodunun calisacagi ortama gore degisen konularda ilerleyebilirsin
- Browser: DOM, BOM
- Server: Node.js

Daha sonra da kutuphane/Frameworkler geliyor (bunlardan diledigine yonelebilirsin)
- React
- Vue
- Angular

Türkiye'de popüler olup olmaması çok sorun olmasın hocam. Remote çalışma, eğer isterseniz, baya yaygın bir opsiyon. Bence hoşunuza giden neyse oradan devam edin. Çok ilginç bir teknoloji kullanmıyorsanız bir şekilde iş bulursunuz. Bana Ankara içinde CL işi teklifi gelmişti mesela.

Bir de tabi ne tarz bir şirkette çalışmak istediğiniz de önemli. Startup'larda çalışmak istiyorsanız JS öğrenin ama full-stack devam edin. Kurumsal şirket arıyorsanız C# / Java ilerletin.

whois.domaintools.com

IP Location : Turkey - Istanbul - Istanbul - Radore Veri Merkezi Hizmetleri A.s.

IP Address : 176.53.43.30 - 3 other sites hosted on this server.
1.eksiseyler.com
2.eksisozluk.com
3.eksisozluk.com.tr

neden aws gibi bir yere taşınmıyorlar? radore'ye göre daha ekonomik ve güvenilir olmaz mı? sık sık göçüyor burada.

AWS'de oyle sihirli bir degnek degil. Ayrica self hosted bir sistemi cloud'a tasimak ve bunu iflas etmeden yapmak basit bir islem degildir. Radore'e AWS'e gore eminimki ciddi anlamda daha ucuzdur.

Mevcut kur ile AWS'nin maliyet açısından daha avantajlı olduğu biraz tartışılır.

kabin anahtarı sadece sende olduğu sürece veya kabin kilitli ve 7/24 kamera ile kayıt ediliyorsa en güvenli hosting türü co-location denilen tüm makinaların sana ait olduğu sistemdir.

eksisozluk, rh ile güvenlik için ek sözleşmeler bile yapmıştır. aws, azure ile standart onay sözleşmeleri haricinde ek sözleşme yapabileceğini sanmıyorum. azurede zaten co-location hizmeti yoktu, muhtemelen awsde de yoktur.

aws geçse 3. aya sahibinden satılık sözlük diye ilana çıkar.

Araya gireyim:

Ekşi sözlük’ün hosting masrafı aylık (?)/ yıllık (?) ne kadardır?

ben para verdiklerini bile düşünmüyorum. radore'nin büyük bir kısmına ortaktır ekşi.

Bende farklı bir soru sorabilir miyim? Ekşinin aylık kazancı ne kadardır? Net kâr tahminen?

Başka birisini bulunca

zamanla geçecek.
bence iyi bi noktadasınız.
bu söylediklerinizi istiyor olmanız dahi çok pozitif.
ben de şu an benzer bi süreçteyim ve kendime nasıl güç veriyorum söyleyeyim: ayrılıktan sonraki ilk gün gibi kötü değilim. ve her gün, bir milim de olsa iyiye gidiyorum. ilk hafta her gün ağlıyordum. şimdi ise bazen ağlıyorum. benim de bırakmak istediğim şeyler var. zorlamıyorum kendimi. zaman beni iyi bir rotaya soktu bence. ona güveniyorum.

siz de bunları düşünmeyi deneyim.

ha bu arada; değişiklik iyidir.
yine kendimden örnek vereyim.
evin ondan önceki halini hatırlamıyordum.
evimin renklerini değiştirdim.
yeni mobilyalar aldım.
perdelerimi değiştirdim.
yatağımı değiştirdim.
evin kokusunu değiştirdim.
koltuğumu değiştirdim.
koltuk örtümü değiştirdim.
bunları 1 aya yayarak yaptım.

kikc-box'a başlayacağım.
eylül ayı gibi dövme yaptıracağım.
amsterdam'a bilet aldım kasım ayında gidiyorum.
davul çalma hayalim vardı senelerdir.
çok istediğim bir hocadan ders alma şansını yakaladım.
ekim ayında boşluğu varmış. hemen girdim sıraya.

falan falan.
dediğim gibi, illa ki akla geliyor.
kızıyorsunuz, ağlıyorsunuz, pişmanlıklar, keşkeler, allah kahretsinler uçuşuyor kafada.
ama azalıyor ya.
en basitinden ayrıldıktan sonraki ilk sabahınızı düşünün. ne demek istediğimi anlayacaksınız.

burada "başka birini bulunca" gibi yorumlar yazanlara da takılmayın. espri yapıyorlar.

hemen olacak bir şey değil maalesef, zamanla azalıyor bu alışkanlıklar. ama daha kısa bir süreçten sonra tabii bu huyunuz ilişkiden mi kalma, zaten gerçek siz bu muydunuz ayırt edemediğiniz için ayrılığı unutmaya engel olmuyor merak etmeyin.

bi tatile çıkın tek başınıza ya da en iyi arkadaşınızla, "o"nunla gitmediğiniz bir yer hatta yurtdışı olsun imkan varsa.

birlikte yaşadıysanız evi falan biraz değiştirin, evet.

geçecek.

Bir süre işine gücüne varsa okuluna odaklan,bunları düşünme spor yap ve zamana bırak.

şu son bir aya kadar ne olursa olsun asla zihnimden silmek istemem diyordum, asla keşke onu hiç tanımasaydım hayatıma girmeseydi demem diyordum, çünkü hayatımın aşkıydı o benim, esaretimden kurtarmıştı beni, bir yılı bir ömür gibi geçirdi içime işledi her şeyiyle, iyi yanlarımı ortaya çıkardı.
şimdi ise bunları söyleyip söylememek konusunda hala kararsızım, çünkü o kadar sevdim, o kadar güzel sevdim ve emek verdim ki, kıyamıyorum unutulmasına, bu yüzden bırakıveremiyorum.
ama artık çok acı veriyor. hem psikolojik hem fizyolojik olarak. kendimi alıştırmaya çalışıyorum.
çoook yavaş çooooook yavaş olacak ama geçecek. bir kaç ay özellikle ölmek isteyeceğiz ama geçecek.
buna inanmayı o kadar istiyorum ki..