Ekşi Duyuru

takviye kablosu var sadece. şarj cihazı olsa iyi olur da onun şarjını sürekli takip etmek lazım. lazım olduğunda şarjı bitik olursa bir işe yaramaz.

Ortalama akü ömrü 5 yıl ve bitmeye yakın marş sesinden anlaşılıyor. Biterse de etraftan kablo bulunur gibi geliyor bana. Bunun için şarj cihazı taşımak manasız bence.

Hayır. Kimse bulundurmuyor. Sadece oto elektrikçilerde, araba tamircilerinde var. Normal kullanıcı için gereksiz.
Çok az insan takviye kablosu taşıyor. Bir tahminde bulunsam arabaların %5'inde vardır takviye kablosu. Bence onu da taşımak gereksiz.
Akü bitmeden anlaşılıyor veya bitince bir çözüm bulunuyor. Çok düşünmeyin.

bizde var, bir sabah araba calismayip etrafta yardim edebilecek kimseyi de bulamayinca almistik. daha sonra bir benzinlikte yine araba calismayinca kullandik ve cok isimize yaradi. pahali bir sey degildi, ydisindayiz 90 euro'ya almistik. bence gayet gerekli bir sey.

yani tam olarak sarj cihazi mi bilmiyorum ama arabayi calistirmak icin aküye baglanan batarya gibi bir sey, ikinci bir arabaya gerek kalmadan arabayi calistiriyorsunuz yani.

Bende de yok ama olsa fena olmazdı. Ne olur ne olmaz.

Ben bulundurmuyorum ama başıma şöyle bir arıza geldi tecrübe olarak yazayım :D
Seyir halindeyken tıklım tıklım trafiğin içinde birden akü lambam yandı, arka camım buğulandı filan noluyor diye stres oldum. Arabayı çekebileceğim hiçbir yer yok o an, sıkışık trafik ve tek şerit-tek şerit kilometrelerce tıkalı yani orda durmamın imkanı yoktu, dursam herkes döverdi beni adgsfs. Neyse belki stop etmez diye dua ederek 2-3 km daha ilerleyip sağda ara bir sokağa girip zar zor çektim, hata devam ediyor tabi sürekli. O sırada gaz yememeye başlamıştı bir de. Arabayı durdurdum biraz bekledim tek yapabileceğim şey o an açıp kapattım, eve az biraz mesafe kalmıştı. Açarken tekrar akü hatası vermedi start stop hatası verdi, sonra dedim eve götüreyim servisi arayım.

Benim arabamın aküsünün içinde bir teli kopmuş, muhtemelen ilk alırken değiştirmişlerdi ve 4000 km sonrasında filan ortaya çıktı diye tahmin ediyorum. Sonra orijinal Varta akü ile değiştirdim tamamen düzeldi. Başınıza böyle bir senaryo da gelebilir tecrübe olarak yazayım dedim. Akü içinde arızası batarya kaynaklı değildi mesela ve şarjı bitmeden azalmaya yakın mutlaka gaz yememe gibi belirti verir diye düşünüyorum çünkü enerji üretmiyor, hissedersiniz. Özellikle son anlara doğru benzini su gibi yutuyor ve benzin çok hızlı bitiyor. Gaza basınca araba kendini itekliyor geri kaçıyor filan :D

5 yılda 1 başınıza gelecek iş için cihaz alınmaz. Sonuçta Alaska'nın kırsalında ormanda kulübede yaşamıyorsunuz. Yaşıyor musunuz yoksa?

bulundurmuyorum, yol ortasında 220 volt priz denk gelmeyeceğine göre akü şarj pek işime yaramaz. araç takviye ile çalıştıktan sona elektrik sisteminde-aküde bir arıza yoksa zaten aküyü şarj edecektir.

çekme halatı, akü takviye kablosu ve elektrikli kompresör var.

bir kaç sene önce akü bitince takviye kablosu almıştım yakındaki bir benzinlikten. hala o duruyor, yeter bence.

Takviye kablosu bulunduruyorum, bence yeterli

kaç sene evvel BIM in verdiği Polo Smart akü takviye aletini almıştım. 2 kere lazım oldu ikisinde de kurtarmıştı beni.
onun haricinde ışık kaynağı ve powerbank olarakta kullanıyorum.

tavsiye ederim bu tip şeyler öyle bir yerde kalıp bir kere lazım olur onda da işinize yarar.

Evet, uyap vatandaş portalından dilekçe yazabilirsin. Dilekçe içeriğinde mutlaka dosya no ve iban numaranı bildirmelisin.

Evrak Gönderme menüsünden Talep Evrakı seçerek göndersem doğru yapmış olur muyum? Değilse hangi menüden hangi seçenekle göndermem gerekir?

kabloyu değiştir ya da önce sağlam mı yerlerine iyice oturmuş mu diye bi bak.
kar falan yağdıysa da sıkıntı olabiliyor. fırtınada vs.

muhtemelen cihazdan. aynı sorun olmasa da bazı kanallarda görüntü donuyor benim cihazda. ileri geri yapınca düzeliyor. cihazdan olduğunu düşünmemin sebebi yakın zamanda başka eve taşındım merkezi uydu sistemi var ve aynı sorun orada da devam ediyor.

aynı sorunu yaşıyordum koçtaştan iyi bir kablo alınca sorunum düzeldi, çıkış ucu basit şekilde kesilip yapıln kablo ile aynı problemi yaşadım, sağlam kablo yanı kendinden ucu kabloya bağlı olan ile sorunum çözüldü. duvardan direk uydu çıkışı geliyordu bende.
www.koctas.com.tr

Başta ücreti ödemeyeceklerini beyan eden bir mail falan var mı? “Maalesef bu parayı iade edemiyoruz” gibi. Eğer varsa mahkemede gene kaybedecekler. Gerçi bu haliyle de hakim salak değilse oyna devam der de. Çünkü thh de işlem başlatma tarihiniz onların size parayı ödeme tarihinden önce olduğu için Bariz sistemi kandırma olayı var belli ki. Hakim soracak madem ödeyecektin, neden mahkemeye verildikten sonra ödedin.

Mail yok ama çağrı merkezini aradım, maalesef iade edemiyoruz dediler. Sonra bir ara iade etmişler ben de fark etmedim.

Bence bir cevap dilekçesi yazın kısaca. "Ben şu gün şu tarihte bankadan paranın iade edilmesini talep ettim. Ancak banka iade etmeyeceğini telefon görüşmesinde beyan etti. Ben de bunun üzerine şu tarihte thh'ye başvurdum. Thh kararının kabul yönünde olmasına banka kendi kusuru ile sebebiyet vermiştir. Bu nedenle bana bir kusur atfedilmesi mümkün değildir. Davanın reddini, mahkeme aksi kanaatte ise aleyhime yargılama giderlerine hükmedilmemesini talep ederim." Şeklinde bişey yazıp verin adliyede. mahkeme değerlendirecektir.

Bu tarz davaları çok gördüm. Turuncu tonlarda’nin dediği gibi bir dilekçe yazman yeterli. Mahkeme burda su konuya bakacak. Bu davaların açılmasının ana kaynağı nedir? Burda sorumlu banka. Zamanında Ödemiş olsaydı ve siz yine de dava açsaydınız o zaman banka diğer kalemleri talep eder ve alırdı fakat burda hem senin parani zamanında ödemiyor dava açman nedeniyle seni zamanından ediyor hem de yargılama gideri ve vekalet ücreti istiyor yok öyle yağma. Mahkeme de aynı bu şekilde hakem heyeti kararının iptali diyerek yargılama ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına diyecektir.

benzer bir durum yillar once basima geldi, ama banka parami odemedi dogrudan dogruya karara tuketici mahkemesine giderek itiraz etti. ben de bankanin dava dileceksini gidip kalemden aldim kendim oturdum arastirdim bir savunma dilekcesi yazip ornek kararlari da ekleyip mahkemeye teslim ettim. dava dosya uzerinden goruldu. savunmamda bu tur durumlarda tuketiciyi THHK'ya yonlendiren resmi siteleri, kanun, yonetmelik vs falan onlari da ekledim dedim boyleyken boyle.

mahkeme bankanin itirazini kabul etti ama tuketicinin bunda bir kabahati yoktur diyerek masraflari benden almadi.

ayni dilekceyi baskalarini da gonderdim tuhaf olarak cogunda mahkeme THHK karainca paranin odenmesine karar verdi millet itiraz ettigi ucreti de aldi :))

siz de mahkemeden dosyanin bir kopyasini alip savunma dilekcenizi duzgunce kisa ve oz bir sekilde mahkemeye teslim edin. sonucta karar cikmadan odeme yapmislar bunda sizin bir kabahatiniz yok. normal bir hakimin sizin lehinize karar vermesi gerekir ama mutlaka savunma dilekcesini verin.

Bu kisiye ve iliski dinamiklerine gore cok degisir. Kimi bu gerilimden kavgadan beslenir, iliskiyi de canli tutar bu durum. Kimisi de (ben mesela) kavga gurultu sevmez, konusarak cozmeye calisir.

Her gun diyorsaniz bu iliskinin dinamiginden ote bir sorun varmis gibi geldi. Iliskinin kendisinde olmayabilir ama kisilerde bir ruhsal sorun olabilir, iliskiye yansiyor olabilir. Evlilik dusunceniz varsa cift terapisi iyi gelebilir.

4 Yıldır birlikteyiz, ayrılmak gibi bir düşüncem yok ondan da buna yakın bir his hiç almadım. Böyle tarif edince garip oldu :D Anlatmak istediğim, gelecek planında ayrılık konusunun acabası yok kısaca.

Zaman zaman ciddi tartışmalarımız oldu. Bunların hepsi ilişkiyi bir üst aşamaya taşıma dönemlerinde gerçekleşti ya da bunların sonucunda ilişki bir üst noktaya taşındı bilemiyorum. Zannedersem ben de o da arada "ben git gitde kendimi bağlıyorum bu ilişkiye ama acaba onun için öyle değil mi?" Hissiyle alınganlıklar yaşadı. Neticede hepsinin sonunda iki tarafın da ilerleme arzusunda olduğu görüldü. Checkpoint noktaları gibi bir şey sanırım bu. Bu tarz tartışmalar git gide azaldı. 1,5 yıldır falan bu tarz bir şey yaşanmadı, arada evlilik göndermeleri gibi şeyler yapılıyor artık, sanırım bir kriz evresi daha kapıda :D

Tartışmalar hiçbir zaman suçlamaya dönük olmadı, daha ziyade "neden böyle yapıyorsun anlamıyorum, anlamam lazım." eksenindeydi. Tartışmalar hiçbir zaman sessizlikle bitmedi "evet tamam anlaşıldı" hissiyatıyla bitti. Zaman zaman birkaç güne yayıldıkları oldu ancak sonraki tartışmaların hiçbiri öncekilerden temel alarak ikinci defa gündeme gelmedi. Kimsenin kırmızı çizgisinin diğerininkiyle ayrıkırı kaldığı olmadı ve bence en önemlisi kimse çirkinleşmedi.

Rapor böyle :D size yazarken kendim de düşünmüş oldum bir taraftan.

Tartışmaların olması doğal ancak hemen hergün olması bence biraz sakince oturup birbirinizi anlamaya çalışmanızı gerektiriyor. Birbirinizi anladığınızda anladığınız şey kabul edebileceğiniz bir şeyse bu güzel, yok değilse daha bu tartışmalar çok devam eder ve muhtemelen iyi bitmez, bunu da yaşadım.

Tartışmaların ya da gerginliklerin ilişkiyi diri tuttuğuna katılmıyorum. Beraber olduğum insan, her ne kategori altında olursa olsun, yanında en rahat ettiğim insan olmalıdır her zaman. Tam tersi gerginsem onu görünce sakinlesmeliyim.

Fikir ayrılıkları tabi ki olur, iki bambaşka insanız sonuçta, herkesin yediği şeyler, sevdiği renkler farklı. Bu olumlu anlamda tartisma, esas ilişkiyi besleyen şeyler iki insanın farklılıklari. Bunlar kısa vadelidir, kin ya da kazanma/kaybettirme duygusu yoktur, bunlarda özür dilenmez, sonraki güne sarkmaz gerginlige dönüşmez


İnsanlar, çoğunluk, partnerlerine kendi iradelerini empoze etmeye çalışıyor, bu da gerginliğe tartismaya yol aciyor. İşte gereksiz kıskançlik, sonra fazla müdahale, gereksiz hesap sorma, benim dediğimi yapsin/dinlesin tavrı, temelsiz ve sık alinganliklar, güvensizlikler. Normal bir ilişkide bunları çokça yaşıyorsam o ilişki sağlıklı değildir, iki tarafı da zehirler zaten.

tartışma var tartışma var, aslında özür boyutuna gidiyorsa taraflar hata yaptıklarının farkında demekki. bizde çok olmuyor ya, x bir konuda tartışabiliyoru ancak öyle özürlük bir durum olmuyor. tartışmayı yaratan konuların temeline inmekte fayda var. atıyorum, ben x konusunu aşırı abartıyor olabilirim ve bu yüzden tartışma çıkartıp özür diliyorumdur

Şimdi düşündüm ayda bir mi desem dedim ama o da çok net gelmedi. Yani o kadar az ve önemsiz şekilde oluyor ki aklıma bile gelemiyor.

Her gün gerildiğim bir ilişkim oldu, özellikle beraber yaşadığımız 6 ayda. Her gün rahatlamak için ailemle falan konuşurdum çünkü daraliyordum :) olmadi. Her gün ben yapamam.

1 yılı biraz geçtik. 1 kere tartışmıştık. O tartışma sonrası sergilediği olgunluk ve düzeltme çabası beni bir daha aşık etti :) Bir daha aynı sorunu yaşamadık ve tartışma olmadı.

Biz ilk sene o kadar sık o kadar şiddetli tartıştık ki benim önceden toplamda 8 yıllık bir ilişki deneyimim vardı farklı insanlar ile. Onların toplamından daha fazlasını o 1 sene içerisinde yaşamışımdır. Çok değişik bir deneyimdi.

Dedim herhalde toksik ilişki dedikleri bu oluyor çünkü hiç normal değil. Ben sesimi yükseltmem, şiddet uygulamam. Sesimi yükseltmeye, neredeyse şiddet uygulama noktasına geldim.

Biraz daha devam etseydi sonlandıracaktık. Fakat karşınızdaki insan afaderseniz mal değil ise, tartışmalardan bir şeyler kapıyor, özeleştiri yapıyor veya karşı tarafı öyle kabul ediyor, bir şeyleri sorun etmemeye başlıyorsa ya da soruna yol açacak yola girmiyor, yol açacak şeyleri ortadan kaldırıyor ise kavgalar azacaktır.

Birbirini iyi tanımamaktan da kaynaklanıyor. Çünkü ister istemez aile veya çevreden gördüklerimizle bir takım çıkarımlar yapmak durumunda kalıyoruz karşı taraf için. Kimisi tecrübe ile sabit nokta atışı şeyler oluyor. Kimisi de boşuna günahını almışım, boşuna kuruntu yapmışım, kekoluğumdan yapmışım, eski kötü tecrübelerimden ötürü böyle davranımışım.. gibi farkındalıklarla sonuçlanıyor.

İlk 1 yılda her gün, gün aşırı veya 2 günde 1 olan kavgalar ilk 1 yıldan sonra haftada 1 olarak devam etti. Şu an ya 2-3 haftada 1 ya da ayda 1 şeklinde devam ediyor ki bu da normal yani insan yeri geliyor kendisi ile bile tartışıyor anlaşamıyor. Eşimde öfke sorunu vardı onu da baya dizginledi. Kavga etsek de yükselmiyoruz artık.

Yani burada önemli olan, kavgalar size bir şey katıyor mu? Verilen savaşların sonu aydınlık mı? Eğer böyle bir gelişim gözlemleyemiyorsanız yolu ayırmakta fayda var ister sevgili olsun ister eş olsun.

1 sene sevgili olup evlendik, 1 seneyi de evli olarak devirdik. sevgiliyken sadece 1 kez kavga etmiştik. evlenince de 4 5 olmuştur. 2 senede toplam bu kadar. hiç biri 3 saatten uzun sürmedi, özür dilenip kapandı.

ben huzur seviyorum böyle rahat ediyorum ama normali budur diyemiyorum çünkü bu biraz da karaktere bağlı. kimi arkadaşlar var ki kavga ettikçe evliliği daha tutkulu sürdürdüğünü iddia ediyor. kendilerini öyle iyi hissediyorlardır.
bu işin normali yok hangi şekilde iyi hissediyorsan senin normalin o.

Tartışma ve kavga arasında büyük farklar var ancak yine de "her gün" fazladan da fazla bana kalırsa. Bir insan her gün neye gerilebilir ki? Hayat kötü, zor bla bla da insan sevdiğinin yanında onu o gün mutsuz eden şeyden bahseder, çok lazımsa şikayet eder, beraber dertleşilir istiklal marşı ve kapanış... Fakat her gün sevdiği insana geriliyorsa orada bir durup dışardan bakmak gerekir bence.

Tartışmalara da gelince, çiftler elbette tartışırlar. Normal bir ses tonuyla, çözüm odaklı ve açık iletişim ile halledilemeyecek hiçbir konunun olduğunu düşünmüyorum. Bizim tartışmalarımız genellikle kahkahalarla bölünüyor. Ciddi ciddi tartışırken arada mutlaka birimiz şaklabanlık yapıp konunun buharını alıyoruz. Konularda genellikle "anladım, dikkat ederim, haklısın, bu konu değişmeyecek ama orta yolda buluşalım" cümleleriyle bitiyor.

Durum raporuna da gelirsek 2 yıl, 0 kavga, gülüp eğlenmeli nice tartışma (10'u bulmamıştır o da).

20+ senedir evliyim, 20 defa tartışmışızdır belki, o da adabıyla, kırmadan, karşılıklı hissettiklerimizi paylaşarak. Sık tartışma illa kötü değildir belki, nasıl tartıştığınıza bağlı. Gerginlik kesinlikle iyi değil, insan sevdiceğinin yanında huzurlu hissetmeli.

Bu arada, bu tartışmaların yarısını evlenmeden önce ve evliliğin ilk senesinde yapmışızdır.

TL ile borçlanmak bugüne kadar hep karlı oldu bu ülkede. elinizdeki hazır parayı gömmeyin bence. 2m paranız varsa ve tl ile düz %25 mevduat faizine bile koysanız aylık faiz geliriyle taksitinizi ödüyorsunuz ki birikiminizi tl de tutmak en kötü senaryo bile olabilir (ör: enpara 2m tl'ye aylık 41k net faiz veriyor, güncel oranı %25).

yatırım konusunda tecrübesiz olmanız paranızın mevcut değerini muhafaza etmenize mani değil. ekstra kazanç sağlayacak riski alamıyorsanız da enflasyon karşısında paranız erimesin diye altın dolar sepet yapıp tutabilirsiniz. gerekirse, taksitlerinizi ödeyemez olursanız tırtıklarsınız aradan. (normal şartlarda 17k ile başlayacak olan taksitlerinizi ödeyebilecek durumunuz olduğunu farz ediyorum tabi).

Toki'den bir mülkü 10 yıl ödemeli aldığınızda, hemen ödeyemiyorsunuz. üzerinden bir yıl geçtikten sonra, senede iki kez çıkan kampanyalardan faydalanıp borcu kapatabiliyorsunuz. yeni almadıysanız ayrı konu. ilk 3-4 yıl rahat öderseniz, sonrasında daha kolay ödeniyor, hele son seneler komedi bir rakama dönüşüyor taksitler. kafam rahat olsunculuğunuz yoksa, denenebilir.

Hayır. Sadece faizi.

Bazı bankalarda, KMH'de daha para varsa faizi de ondan alıyor. Bir şey yatırmana gerek olmuyor.

uzmani degilim de bu aralar sinirlama geldi maximum 10. 000 cekebiliyorsunuz diye biliyorum

Asgari tutarı ödemeniz yeterli kredi puanınızın düşmemesi için. Kmh ya da nakit avası fazile para satın almak gibi düşünün. Nakit avans olunca taksit de yapılabiliyor. Kredi kartı borcunuzu ödemezseniz kmh da da aynısı olur. Asgarisini öderseniz (ya da hesaptan otomatik düşecektir) aynısı olur.

Onu kutunun üstüne yapıştırıp gönderiliyordu sanki

Gidip istediğiniz bankada hesap açıp taşısanız da promosyon alsanız daha iyi değil mi?

gidin taşımak istediğiniz bankaya hem hesabınızı açın hem promosyonunuzu alın hem de sizin yerinize emekli maaşınızı taşısınlar. ne gerek var hakikaten kendiniz taşıyorsunuz :)

Eve kart geliyor ama bankaya gidince, burada kaydınız yok diyerek hesap işlemlerinizi yapıyorlar.

bankalar iyi müşterilerini arayıp özel faiz uyguluyor. sitelerinde açıklamıyorlar
mesela hsbc geçen arayıp faiz %17 önerdi bana kkm için

%17 faizi zaten TL için veriyorlar.

yani? ben mevduatta verilmiyor demedim zaten. kkm için %17 verilmesi yeni bir olay onu diyorum. faiz aynı olsa bile kkmde gelir vergisi stopajı yok ve en önemlisi seçim öncesi döviz riski almıyorsun. daha ne olsun?

arayıp özel oran verdiler ama sitelerini kontrol ettiğimde hala %12 veriyorlar, bir saçmalık var gerçekten de.

tl faizi %27 28 şu an

qnb finansbank 32 günlük %30-32 arası veriyor.

Fiba 20 dedi en son ddkkm .

ben ara ara kullanıyorum, arayüz ve hız açısından başarılı bence ama yolların güncel durumu konusunda google ya da yandex’le kıyaslayabilecek kadar kullanmadığım için bir şey diyemeyeceğim.

trde çöp

Ben de kullanmak istiyorum ama çöp maalesef genel olarak. Cidden problemli yollara sokuyor.

Ürün kusurluysa çağrı merkezi aracılığıyla iade edebilirsiniz. Magazaya kod gönderiyorlardı. Keyfi bir durum ise (beden, renk vs) iade almazlar.

iCloud'da fotoğraf ya da albüm seçip yükleme seçeneği yok. Ya hepsi ya da hiçbiri şeklinde çalışıyor.

çok kredi kartınızın olması kullanım açısından avantajlı bence.
bende de çok var, zararını değil faydasını görüyorum.

ödemeleriniz düzgünse kredi notunuza herhangi bir etkisi olmaz.
kart sayısının önemi yok yani not açısından.

Düzenli ödeme yapmak artı puandır. Sorun teşkil etmez.

fazla kredi kartı toplamda fazla limit demek. limit arttıkça puan düşer.

Limit arttıkça puan düşmez,
Fazla kredi kartı sorun teşkil etmez ama yeni açılan her kart puan düşürür bi 6 ay sonra toparlar.
Kapatılan her kart da puan düşürür.

"Kredi kartlarının limitleri arttıkça, borçlanma olasılığı da artar ve kredi notu düşüşe geçer."

www.gazeteduvar.com.tr

Haber yanlış öyle bir durum yok. Kaynak :ben

o zaman halkbankın sitesinden "Kredi Notu Nedir, Nasıl Yükseltilir?" başlıklı yazı:

Kredi Notu Nedir, Nasıl Yükseltilir?

"Tüm borçlarınızı ödedikten ve bu süreci sürekli kıldıktan sonra yapmanız gereken ikinci hamle düşük limitli bir kredi kartı almaktır. "

www.halkbank.com.tr

Hocam çok uzatıyorsun 1.elden bilgi var. Pek uzatma sağdan soldan duyduğun haberlerle.

Halkbank’ın makalesi tamamen yanlış. Krediyi kapatmak not yükseltmez.

orada kredi kartı olmayan ama kredi borçları olan kişiye sesleniyor bence. Çünkü kredi notu oluşturmak için "kredi kartı al ve düzgün öde" denir.

Başka ülkelerde tüm limitin %30'u üstünde kullanınca kötü etkileme gibi şeyler duydum ama Türkiye'de pek sanmıyorum, limiti doldurdukça daha yüksek limit açıyorlardı bir dönem ve notu da etkilemiyordu.

Bu arada kredi kartının toplam limitinin %80 ve üzeri kullanımı da puan düşürür. Bakın ödeme demiyorum kullanım diyorum. O yüzden yüksek limit daha güvenlidir her zaman.

Yüksek limit puanı düşürmez aksine itibardır.

@mcflay: o zaman destekli konuşalım ikna edici olsun. biz de öğrenmiş oluruz. "ben 1. elden biliyorum." demek karşılıklı oturup muhabbet etsek belki ikna edici olur ama internet ortamında çok ikna edici olmuyor.

gelirin aynıyken limit arttıkça senin altına girdiğin risk de artıyor. findeks risk raporu da aslında bu risklerin toplamının önceden belirlenmiş ölçeklere göre bir değerlendirmesi.

ben yanlış bileyim önemli değil. ama kaynak, referans vs. olursa yanlış biliyorsak biz de doğrusunu öğreniriz.

edit: mcfly a inandım.

Periyodik bakımlarını zamanında yaptırıyorsan gerisi tamamen şans. Aracın krank mili sensörü bozuluyor, araç yolda kalıyor. Bunun bozulacağını önceden tespit etmek imkansız. Hiçbir bakım çeşidinde krank mili sensörü sağlam mı diye kontrol edilmez.

Krank mili sensörü sadece bir örnek tabii. Bunun gibi onlarca farklı ihtimal var. Ben 3 kez yolda kaldığım için bunu örnek olarak verdim. Aracın kaskosu varsa yol yardım numarasını telefonuna kaydedersin, yolda kalsan da gelip yardımcı oluyorlar. Çok da şi yapmamak lazım yani.

Şans meselesi Şırnak'tan antalya'ya tek başıma broadway ile gitmiştim.

Genelleme olacak ama cogunlukla yeni/luks araclarin kalma sebebi araclardaki elektronik yogunluk arttikca, bozulma olasilili olan seylerin sayisi artiyor, dolayisiyla daha teknolojik araclar daha sik bozulabiliyor.

Eski bir aracta bozulma olasiligi olan belki 10 parca varken, yenilerde yok sensoru yok dijital bilmem nesi derken birinden birisi bozulabiliyor.

otomobil forum sitelerinden aracınızın marka ve modeline ait kronik bir arızası ya da uzun yolda ortaya çıkıp kullanıcılar arasında konuşulan bir sorun var mı diye bakabilirsiniz.

bunların dışında gitmeden 1-2 gün önce servisten aracın genel kontrollerini yapmasını isteyebilirsiniz. böylelikle yolda kalma riskini düşürmüş olursunuz.

lastik pompası bulundurmanız da yararınıza olabilir.

şans biraz. bakımını önceden yaptırıyorsan kolay kolay yolda kalmazsın. yolda giderken araçta izleyebileceğiniz birkaç parametre var. biri yakıt, biri yağ sıcaklığı birisi de motor suyu sıcaklığı. aracınızda bunları gösteren ve sıcaklıkları arttığında bir uyarı mekanizması varsa önceden uyarılırsınız.

size tavsiyem eğer kaskonuz varsa aracınız yolda kaldığında size yardımcı olup olamayacağını kontrol etmeniz. bazı sigorta şirketlerinin kaskoları ücretsiz araç çekimi ve ikame araç verebiliyor. hatta araç temin edilene kadar otele bile yerleştirebiliyor.

Oncelikle yol yardım paketi alın ummadıgim anda imdadıma yetisti. 80 liralık ek farkla kafam rahat etmişti.

Arızayı önceden bilmek zor bakımlar zamanında yapilmalı.

Benim aracım 2015 model yola çikmadan önce rot balansıya götürüp alt takım vs baktırıyorum. Onun dışında en ufak bir ses vs olunca hemen tanış ustaya gidiyorum. Peryodik bakım yağ filtre triger ve hidrolikler vs takvimine göre degisim sart.

Yolda kaldığınızda çekici çağırmadan önce eksi kutup başını söküp 15 dk bekleyip yeniden takın. Elektronik arızalarda geçici çözüm olabilir.

Su devirdaim yapıyor mu, termostat açıyor mu ve fan açıyor mu kontrol edin.Bunun için hararet orta seviyedeyken biraz daha sürün ve radyatörü kontrol edin, her tarafı ısınmış olmalı.

Krank ,egzntrk sensör arızasında araç soğuyunca çalışır.

Lastik değiştirmek beklediğiniz gibi kolay olmayabilir, önceden bir kez deneyin.

Periyodik bakım yazılmış zaten.

Yanlışın var, genelde eski arabalar kalir yolda. Ve bazı sorunlu modeller.
Birkac yıldır gunun 4-5 saatini yollarda geçiriyorum ve görüyorum.

O son model arabalar genelde yolda kalmis olmuyor, bir sebepten kenara çekiyor bekliyor adam, sen arac ariza yapti saniyorsun.


Yapman gerekenler öncelikle minlenmis modellerden uzak duracaksın. Halk arasinda "yav o arabaya binilmez sanayiyle akraba olursun" gibi laflar edilen mimlenmis modeller vardır ve sanilanin aksine bunlar genelde bos laf değildir, yaşanmışlıklar vardir bosuna laf soylenmez o modellere. Yani neden kimse Toyota sikintili araba abi yaa demiyor da pejo sikintili diyen çok oluyor mesela dimi?
Ozetle mimlenmis adi çıkmış modellerden uzak duracan boşuna adi çıkmamıştır. Eğer boyle bir araca halihazırda sahipsen elden cikaracsksin. Ariza vermese bile değer kaybeder.
"Yav bakimini yaparsan bir sey olmaz" diye bir sey de yok, bazi modeller gercketen durup dururken ariza verir. Hic yoktan sorun çıkartır, istedigin kadar yağını suyunu bakımını zamaninda yaptir parcasini orijinal kullan falan. Bazisi yapıyor.

Bunun disinda zaten periyodik bakim, orijinal yag ve filtre vs bunlara dikkat edeceksij ve en onemlisi aracta bir ariza varsa, anormal bir seyler varsa vakit kaybetmeden isi bilen bir yere yaptırmak. Yani arabdan tuhaf sesler geliyor, veya devirde bir bozukluk var, silkeme yapıyor falan filan atıyorum iste anormal gelen herhangi bir şey varsa vakit kaybetmeden paraya kiyacaksin yaptiracaksin sonra acisi fena cikiyor.

Cok onemli bir sey daha, bir ariza olduğunda gercekten o arabdan anlayan bir yere yaptirmak. Bilgisayar ustalarina gitmeyeceksin.
Bilgisayar ustasi dedigim, adam gidip laptopa bağlıyor, orada ekranda gordugu ariza neyse o parçayı değiştirip gonderiyor hicbir halta bakmak, tahmin yürütmek, test yapmak yok. Boyle adamlar yüzünden alakasiz alakaisz parçaları değiştirip bir ton para harcarsin ote yandan aracın cozulemeyen asıl arizasi ilerleyip basina buyuk is acar, basima geldi.


Bir de yolda kalırsanız sigortabizin yol yardim paketi yoksa bile büyük ihtimalle kredi kartinizin yılda 1-2 kereye mahsus olmak uzere boyle bir hizmeti vardir. Onu kullanin.

araç lpgli ise bu riskin hep var. eğer ustan böyle binekoy dediyse o zamanda yolda kalırsın. yeni model preminyum araçalar kolay kolay yolda kalma genelde eski araçlar kalır. bakımları tam ise kronik bir sıkıntısı yoksa yolda kalmaz.

Yaza caktım ama unuttum japon arablarını herkes çok över. Genelde yolda bırakmaz derler. Toyota, mazda, kia, hyundai gibi uzakdoğu arablarıda tercih edilebilir ama şans meselesi genelde.

Instagram'ın ortamı artık bu oldu. Senin ilgin olmasa da genel olarak trend olan içerikler var ise onları önüne getiriyor. Ben keşfet bölümüne girmiyorum. Zaten kendi ana sayfamda da 2 arkadaş gönderisi 1 reklam çıkıyor mehter takımı gibi sürekli reklam reklam reklam. Ben de yeter artık dedim. Günde 1-2 kez açıyorum. Onda da bayılıp çıkıyorum. Çünkü her şey birbirinin aynı artık.

Beğenmediklerine ilgilenmiyorum deyip görmek istediğin içeriklere de kalp bırak. Yine kesin çözülmez ama belki biraz daha normalleşir. Bende çok fazla tenis çıkıyor mesela hoşuma gidenlere kalp bıraktığım için.

Bu fotoğrafların altına alakalı alakasız en çok aratılan hashtag'leri yazıyorlar destan gibi. Yani kadın fotolarının altındaki hashtag destanının içinde Senin ilgi alanından yaptığın bir veya birkaç tag varsa hop bunun ilgi alanı diyip onları çıkarıyor. Aç bak kadın fotosunun altında #football #soccer #cars #bmw falan gibi salak salak tag'ler vardır.

aynı bilgiler - farklı profiller ile giriliyor.

elbette daha gelişmiş oyunlar çıktıkça ve işletim sistemi güncellemeleri ile ipad’ler de yavaşlıyor bir yerden sonra ama o yer 5-6 sene sonra falan. biraz da pil yüzünden tabii.

ipad dışında tablet pişmanlık.

ipad dışında tablet pişmanlık +1

kızımda ipad var. en ucuz modeli. roblox da oynuyor, en ufak takılma yok.

garanti olasa da önce döngü sayısına bakıyorlar. geçmişse paralı.

servis yazıyorsa değişirler.

pili 2 saatte falan değişiyolar en geç. max 1 gün olur.

Çekmeyen odaya yakın olacak şekilde araya bir yere.

Modem ile sinyali alacak cihaz (telefon, laptop vb.) arasındaki mesafenin 1/3'lük kısmına gelecek şekilde olsun.

Yani şöyle: i.ibb.co

Caylak da olsan yazar da olsan elbette o gun yazilan her seyi gorursun aksi halde yazarlar caylaklara, caylaklar da yazarlara nasil yururdu..