[]

Bugün spam smsler sizde de kontrolden çıktı mı?

Son iki saatte 8-10 tane mesaj geldi bugün. Uzun zamandır azalmıştı, yine numaramızı verdiğimiz bir alışveriş sitesi falan mı patladı acaba. Sizde de böyle mi özellikle bugün?

Bir de ek soru, google mesajlarda spam smsler spam klasörüne gidiyor gitmesine ama spam sms geldi diye bildirim de veriyor. Spam sms bildirimi kapanmıyor mu? Baktım ama normal bildirim ayarlarında bir seçenek göremedim.


 
Gelen giden yok


  • anon1m  (05.05.24 19:19:54) 
bugün hiç spam mesaj almadım, neredeyse tüm alışveriş sitelerine üyeyim.


  • morca  (05.05.24 19:33:49) 
Bugüne özel bir artış yok ama azaldı bende son zamanlarda.

Seçim öncesinde çok artmıştı alakasız il ve ilçelerin belediye başkanı adayları mesaj atıyordu sürekli.
  • chicha_v2  (05.05.24 19:34:47) 
Lokasyon değiştirdiysen artış olabilir.


  • evimin paspasi  (05.05.24 23:10:12) 
[]

2. El eşya satışı, vergi ve diğer şeyler

Bilgisayarımı satmayı düşünüyorum, daha önce internetten hiç satış yapmadım onun için kafam karışık.

1- Bunların vergilendirilmesi gerekiyor mu?
2- Satışta benim adıma kesilen faturayı da alıcıya vermenin herhangi bir sakıncası olur mu?

Teşekkürler

 
2. Sorudaki cümle biraz düşük olmuş, ben ürünü alırken bana kesilen faturadan bahsediyorum.


  • akhenaten  (29.04.24 17:20:03) 
1- Yıllık belli bir tutara kadar bu gibi alışverişler vergiden muaf olmalı. Şimdi bilen biri gelip anlatır.
2- Faturayı vermenizde bir sakınca göremiyorum.

Çok dikkatli, temkinli olmak istiyorsanız "şu bilgisayarı şu kişiye sattım" diye bir kağıt yazıp karşı tarafa da "alıcı" olarak imzalatın. O bilgisayarla suç işlenmesi gibi bir durumda açıklamanız kısa sürsün. Ama o kadar düşünmeye gerek yok bence.
  • michael_knight  (29.04.24 17:25:05) 
Vergiden muaf, satabilirsiniz. Adınıza kesilmiş faturayı karşı tarafa vermenizde bir sakınca yok.


  • doharkoman  (29.04.24 18:31:50) 
[]

Açlık ve tokluk şeker ölçümlerinde teknik fark var mı?

Demek istediğim şeker ölçümü hiç hesapta yokken yanlışlıkla teste eklendiğinde ve açlık şeker ölçümü tok karnına yapıldığında absürt bir değer çıkması olası mı?

Daha detaylı olarak demek istediğim, açlık şekeri ölçümüyle tokluk şekeri ölçümünde tek değişken süre mi? Örneğin yanlışlıkla açlık şekeri olarak ölçülen x miktarındaki değer "ama siz tokmuşsunuz, bunu tokluk şekeri olarak düşünelim" denebilecek bir şey mi?

esasen demek istediğim, çıkan şeker değeri hem açlık hem de tokluk standartlarına göre yüksek bir değer. ancak test tok karnına açlık şekerini ölçmüş. bu durumda bu değer tokluk şekeri olarak mı değerlendirilir yoksa alakasız olarak mı?

 
yapılan ölçüm aynı. kandaki glikoz miktarı ölçülüyor.

ama tokluk şekeri olarak elde edilen verinin anlam ifade edebilmesi için, yemek yedikten tam 2 saat sonra ölçülüyor olması gerekli.

yani açlık kan şekeri yerine yemekten örneğin yarım saat sonra ölçülen değere "o zaman bari bunu tokluk şekeri gibi düşünelim" diyemeyiz. açken yenilen yemeğin üstüne, salgılanan insülinin, 2 saatte şekeri ne kadar düşürdüğüne bakıyorlar. 2 saat dolmadan yapılan ölçüm, açlığa göre de, tokluğa göre de yüksek olabilir. anlamlı bir veri değil.
  • kibritsuyu  (22.04.24 17:07:32 ~ 17:10:30) 
Aslolan her zaman açlik sekeridir.

15 saatlik açlikta kan sekerin 150 ise alarm zilleri çalar. 200 ve üstüyse durumun kritik.
  • Yourcousinmarvinberry  (22.04.24 17:48:29) 
tok karnına açlık şekeri ölçmüş diye bir şey yok.
şekeri ölçmüş işte ama sen tokmuşsun. demek ki tokluk kan şekerini ölçmüş.

  • jelly bear  (22.04.24 17:57:04) 
Hastanede istenen glukoz testi, direkt venöz damardan alınan kanda spot glukoz düzeyi bakar. Sabah aç karnına verdiğiniz ve aç olduğunuz varsayılır (aksi istenmediği sürece). Açlıktan kasıt da 8 saat net açlıktır (en alt sınır, daha uzun olabilir). Gece 12de uyuyup sabah uyanıp 8-9 arası kan verdiğiniz varsayılır.

Tokluk şekerine gelince, bazen diyabetli hastalarda açlık ve tokluk şekeri arasında fark olduğunu düşündürecek klinik semptomlar olur. Bu durumda doktor iki testi bir arada isteyebilir. Genel usulü şöyledir;

“Git sabah aç karnına bu testi ver. Sonra kahvaltı yap (rutinde ne yiyorsan onu ye) ilk lokmayı ağzına attıktan tam 2 saat sonra git diğer kanı ver”

Böylece postprandiyal hipoglisemi denilen durum başta olmak üzere ek anomaliler taranır.

Son not: sağlam (ya da en azından diyabetik semptomu olmayan) birinde rutin istenen glukoz düzeyi 125’in üzerinde ise doktor ilk etapta bunun yeterli ve uygun açlık durumunda verilmediğini düşünür (en sık karşılaşılan senaryo). Bu yüzden de hastaya sorar.

Teknik olarak kanda ikisi de glukoz ölçer. Biri en az 8 saat açlıkla, biri de tokken 2 saat sonraki glukoz olduğu bilinerek yorumlanır.

Geçmiş olsun.
  • cervuetta  (22.04.24 19:08:31) 
[]

Doğu penceresinde hangi bitkilere bakıyorsunuz?

İnternette çok fazla şey yazılmış, artık ai'la yazılmış çöp içerik gibi geliyor her şey. Birbiriyle çelişen bir sürü içerik var.

Sizin kendi yetiştirdiğiniz bitkiler var mı doğu yönünde? Pencereye uzak iç kesimlere değil de direkt pencere önüne koyacağım. Gerçi sabah güneşi ama yine de beş buçuk saat civarı direkt güneş alacak, yazlar daha sıcak artık malum. Aldığım bitki yansın istemiyorum şimdi.

Tanıyan bilen varsa kroton düşünüyorum ben, uygun olur mu? Önerilere açığım.

 
kroton doğu cephesi için gayet uygun ancak şu an olmasa da havalar iyice ısındıktan sonra tülle filtreleme ister. ışığı çok sevdiği için pencereden uzakta olmayı sevmiyor ama direkt gün ışığı temmuz-ağustos sıcaklarında yapraklarında yer yer yanma yapıyor.

diğer cepheye adapte olmakla uğraşmasınlar diye çoğu bitkiyi doğu cephesinde tutuyorum. baktıklarımdan alocasia, crassula, pilea, peperomia çok seviyor mesela. bakmadım ama kauçuk, şeflera, eğrelti ve calathea da sever.
çiçekli bitkiler ve özellikle az ışık diye belirtilenler hariç çoğu uyum sağlar.
  • juliette  (18.04.24 20:43:43) 
[]

Saksı büyütmek yerine kök kısaltmak

Selam, ufak saksılarda ufak bitkileri daha çok seviyorum onun için genelde saksı değişimi zamanı geldiğinde bitkiyi çoğaltıp yavruyu kendim alıp anneyi isteyen birine veriyordum ancak böyle de tam bitki kendini göstermeye başlayınca vedalaşmak gerekiyor.

Şöyle bir video buldum; www.youtube.com

Normalde köklere dokunulmaz gibi yaygın bir kanı var insanların genelinde, onun için biraz tedirgin oldum. Şimdi bahar gelmişken birkaç bitkide değişiklik yapacağım. Acaba denenir mi bu yöntem? Benzer şeyler yapıyor musunuz? Durduk yere öldürmeyeyim bitkiyi. Adam baya soğan doğruyor gibi doğradı kökleri.

 
[]

Elektrik Elektronik Atık

Eve sığmakta zorlanma sinyalleri oluşunca fark ettim ki eski yazıcılar, modemler, kullanılmayan envai çeşit kablolar, uydu alıcısı, cd ve dvd kümeleri vb çok sayıda atılacak şey var.

Bunları hangi geri dönüşüm ünitesine atacağımı da bilemedim sonuçta plastik, metal birçok çeşit malzeme karışık bulunuyor.

Bu tür şeyleri elden çıkarmanın en doğru yolu nedir?

 
  • Mirket  (29.01.24 12:55:42) 
[]

Bireysel sonuç alınabilecek gıda laboratuvarları var mı?

Durduk yere aklıma geldi

Örneğin süt, zeytinyağı vs. gibi şeyleri aldıktan sonra yasadışı müdahale olup olmadığını bireysel olarak verdiğimiz numuneden tespit edecek kolay işleyen bir mekanizma var mı?

Devlete bağlı bir kurumun halkın kullanımına da açtığı aslında görev kapsamı daha geniş bir yer de olabilir, özel laboratuvarlar da. Özel labların arz-talep sebebiyle sadece bu amaçla döndürülmesi zor olurdu gerçi kabul ediyorum ama aslında buna yönelik bir reklam kampanyasıyla duyurulsa birçok insanın ilgisini çekebilecek bir konsept bence.

Olsa iyi olurdu çünkü.

 
[]

Mobilya kokusu ama hangi ağaç

Genel ahşap kokusu gibi değil de, daha yoğun ve keskin bir kokusu olan mobilyalar var ya; hani taze nane kokusu gibi değil de kuru naneyi kokladığınızda gelen o keskin aromayla benzer etkisi olan kokudan bahsediyorum.

Ama sadece kurumuşluktan kaynaklı bir kokudan bahsetmiyorum, hani bir kek kokusu olur bir de cevizli tarçınlı kek kokusu olur. Bu cevizli tarçınlı kek gibi zengin bir koku.

Bu koku hangi ağaçtan yapılan mobilyaların kokusu? Teşekürler.

 
Aradığın bu olmayabilir ama meşe güzel kokar.
Hatta viski votkanın meşe fıçılarda yıllandırılmışıdır.
Şarap da meşe fıçılarda bekletilir meşenin aroması alkole sinsin diye.Hatta bu işin sahtesini yapmak için meşe yongası satılır. Google'a yazarsan meşe yongası diye çıkar. Çok da pahalıdır.
Füme et de meşe dumanında kurutulmuş meşe kokusu sinmiş et çeşididir.
Güzel kokar.
  • Mirket  (10.12.23 10:55:16) 
[]

Antistatik temizlik fırçaları nerede satılır

Amazonda güzel setler var ancak hepsi yurtdışından gönderiliyor, uzun sürüyor onların gelmesi. Hepsiburada gibi yerlerde de doğru düzgün bir set bulamadım.

Bu tip fırçaları gidip satın alacağım nereler var İstanbul'da? Teknosa gibi mağazalarda yok ne yazık ki, baya bi mağazaya girip çıktım.

Şöyle şeylerden bahsediyorum;
m.media-amazon.com
m.media-amazon.com

 
tahtakele telefon tamir parçacıları, doğubank, yazıcıoğlu ve karşısındaki han


  • lambırcek  (23.11.23 19:52:28 ~ 19:52:43) 
[]

Milletvekili, muhtar, parti, belediye smsi almamanın bir yolu var mı?

Yerel seçimler yaklaşıyor diye iyice coştular. Bu sms sisteminden komple ya da bu yoksa seçmece şekilde çıkmanın bir yolu var mı?




 
iphone kullaniyorsaniz junkman adli uygulamayi onerebilirim.


  • duyulmasi gerektigi kadar  (03.11.23 10:21:43) 
ben bu vekillerden birisini spam sms olarak şikayet ettim. ticari ileti olmadığı için işlem yapmıyoruz diye döndüler


  • kondansator  (03.11.23 10:26:28) 
android için "call blacklist" kullanıyorum.


  • John Bloor  (03.11.23 10:59:16) 
Şuradan da bakıp bazılarının onayını kaldırabiliyorsunuz, hepsi olmuyor ama ben spam'leri büyük oranda engelledim burandan: iys.org.tr


  • Bir ben var benden şurada  (03.11.23 11:25:46) 
[]

Günlük konuşma dilindeki ufak bir değişim

Bir süredir gördüğüm bir şey var, dikkatimi çekti. Sadece benim mi dikkatimi çekti diye merak ettim.

Soru zarfının alışılmış haliyle cümle başında kullanıldığı bazı soru kalıplarında artık fiilden önce kullanıldığını görmeye başladım. Hatta bunu daha çok erkekler ve özellikle de genç erkekler yapıyor sanırım.

Örneğin "Nasıl ünlü olurum?" diye sormak yerine "Ünlü nasıl olurum?" diye soruyorlar. Ya da mesela "Nerede rahat uyurum?" gibi bir biçim yerine "Rahat nerede uyurum?" şeklinde bir biçim kullanıyorlar. "Kazık nereye çakayım?", "Reçel neyle yiyeyim?" tarzında şeyler...

Google'a soru sorar gibi geldi :D Sizin gözünüze çarpıyor mu bu?

 
Sanırım alışkanlıktan ayrı olarak ulama kaynaklı. İster istemez bitiştiriyoruz kelimeleri.

Ünlü nasılolurum? gibi.

Kelimeleri tek tek söylemek yerine kısaltıyoruz.
  • diyecevaplandı  (03.10.23 21:46:45) 
Bir de ''ricalar'' var. Benden başka duyan var mı?


  • Kahvedesu  (03.10.23 21:58:50) 
@Kahvedesu, duymadım galiba hiç :D o nasıl oluyor?


  • akhenaten  (03.10.23 22:00:55) 
[]

Oda Tasarımcımsı

Çok fazla siparişe dayalı marangozluk gerektirecek dizayn yapan iç mimarlık tarzı baya pahalıya gelen bir yer değil de, odanın planı yollayınca ona uygun hazır mobilya seçip düzenli bir yerleşim planı hazırlayıp kurulumunu yapacak bir yer var mı bildiğiniz?

Teşekkürler


 
IKEA ?


  • alfired  (10.09.23 15:12:24) 
instagramda mimarintersi diye bir hesap var. sanirim dediginiz gibi bir servis de veriyor.


  • 65 derece  (11.09.23 20:22:13 ~ 20:22:22) 
[]

Adınızın hikayesi var mı?

Hikayesi derken "işte şöyle bir olay olmuş annem/babam da çocuğum olursa adını x koyacağım demiş" tarzı bir şey. Adınızı söylemenize gerek yok pek tabi, sadece hikayeyi merak ettim.

Benimkinin yok, ailem isimler sözlüğünden seçmiş :D


 
annemin çocukken bi komşusu varmış çok severmiş ve bütün çocuklarına hayvan isimleri vermiş kadın bunun üzerine annem de "ben de çocuğuma hayvan ismi vericem" demiş.
hepsi bu :p
Adım hayvanoğluhayvan :p
  • neira  (11.08.23 12:07:17 ~ 12:07:31) 
eski fenerbahçeli bir futbolcunun adını koymuş babam. aslında şu an çok da popüler bir adam değil ama herhalde o zamanlar iyiymiş.


  • bohr atom modeli  (11.08.23 12:07:25) 
benimki politik bir isim olacakmış sonra vazgeçip şimdikini koymuşlar


  • freebird5406_2  (11.08.23 12:14:31) 
İki ismim var. İkisi de ayrı ayrı sık kullanılan isimler ama birlikte duyunca pek çok kişi baya beğeniyor. İkisi de böyle pozitif anlamlı isimler ve birini annem birini babam koymuş. İkisi de sosyal demokrat insanlar, 96 civarı işte faili meçhullerin olduğu, o dönem için baya kaos olan dönemde pozitif bir mesajla isim vermişler :D

Kardeşimin de iki ismi var. O doğmadan bir ay kadar önce anneannem vefat etmişti. Onun ismini vermek yerine ismi Hayat olsun dediler. Yani ölüm yerine hayatı yüceltmek gibi bir amaçla verdiler. Onun da diğer ismiyle kombinasyonunu çok beğeniyorlar. İki isim konusunda bizimkiler iyi iş çıkarmış kısacası dhdhdh
  • nundu  (11.08.23 12:23:50) 
Ablamın en yakın arkadaşı doğduğum gün mahalleden taşınmış. Ablam da en yakın arkadaşının adını koymuş.


  • Amaranta ursula  (11.08.23 12:42:22) 
büyükannem kavuşabilen aşk hikayesinden yola çıkarak koymuş :)


  • takunyali kokos  (11.08.23 13:42:25) 
evet, bir gün babam bir şiir okuyor ve o şiirden esinlenerek ismimi koyuyor. çok nadir görülen bi isim olduğundan şimdi buradan ismimi tahmin eden çıkacaktır.

dedem de babamın ismini kütüphanede bir kitap okurken görmüş ve öyle koymuş.

bizde böyle bir gelenek gibi oldu bu adsfasdfadfasdfasf
  • kablelvuku  (11.08.23 13:47:05) 
Babam askerdeki çok sevdiği komutanının adını vermiş. Mutluyum adımdan, köyündeki âdeti sürdürse adım satılmış falan olabilirdi


  • hasmetizm  (11.08.23 17:12:48) 
gobek adim dedemin babasinin ismi.

dedem bebekken babasi ertugrul firkateyni batinca olmus, dedem babasini hic gorememis.

ben dogunca dedem gobek adi olarak babamin ismini koyabilir miyiz diye sormus, annem de kabul etmis.
  • cooperr  (11.08.23 18:58:22) 
kuzenim kendi çocuğuna kayınbabasının adını koymak zorunda kalmış. ben doğunca da "bu isme çok merakım var" demiş ve benim adımı o koymuş. sonra annemle babam köy imamına ismimi kulağıma okumasını isterken "tek isimli olmasın, bir de xxx adını koyalım başına" demiş ve iki tane adım olmuş. zaten ben de dahil hiçbir kardeşimin adını ailem koymamış.


  • m e b  (11.08.23 22:51:00) 
annem eğitim formasyon dersleri verirken edebiyat fakültesi öğrencilerinden öneriler almış. adım o önerilerin erkek versiyonu. acayip bir şekilde kürt olmasam da kız olsaydım kürtçe bir adım olacaktı.


  • rain when i die  (11.08.23 23:28:35) 
Annem ablamın adına uyumlu olsun diye koymuş. Ama alakası yok :)


  • tiptansoguyantipci  (12.08.23 16:02:30) 
[]

İstanbul Tabiat Parkları, Mesire Yerleri, Ormanlar

Merhaba

İstanbul'da mümkün olduğunca az yapılaşmaya sahip, orman gibi orman şeklinde ama doğrudan tam doğal, kim vurduya gidilebilecek tarzda ormanlık alan da olmayan (tabiat parkı gibi bir statüsü olan) yerlere bakıyordum gitmek için. Siz nereleri önerirsiniz?

Benim gözüme kestirdiklerim Belgrad'ta Irmak, Kirazlıbend, Fatih Çeşmesi, Falih Rıfkı Atay, Neşet Suyu ve Bentler tabiat parkları.

Şurası güzel, gidilir. Ya da şurası güzel ama çok kalabalık değmez dediğiniz bir yer var mı? Başka bir yer de olur.

 
[]

Operatörlerin İnternet Cimriliği

Bana mı böyle geliyor sadece bilmiyorum, telefon operatörleri internet konusunda inanılmaz cimri.

Bugün bir tanesinden sms geldi otomatik fatura talimatı yapınca 6gb internet veriyorlarmış. Bunu görünce bir güldüm 6gb nedir diye, sonra okumaya devam edince gördüm ki her fatura ödendiğinde 24 saat geçerli 2gb toplam 6gb imternet veriyorlarmış. Yani bence bu da bir çeşit hakaret. Biraz abartılı olduğunun farkındayım ama vurgulamak için söyledim.

Tarifelere bakıyorum 100mb, 250mb, 1gb, 3gb... En iyisi 25-30gb internet veriyor ve bence hiç değmeyecek fiyatlara.

Bence zaten minimum 30gb'dan falan başlaması lazım halbuki tarifelerin...

Sinirlendim ayaküstü. Bir tek bana mı garip geliyor bu durum?

Yani bence 100mb internet diye bir şeyi koymaya utanmaları lazım, şey gibi bu su kullanımının bir kısmı insanı kullanım hakkı için ücretsiz, ama bu sonırı 1 litre olarak belirliyor olsunlar. Bence farksız okurdu.

 
evet gercekten cimriler
ancak bandwidth onemli burada. ag altyapilarinin kaldiracaklari kadar trafik almak istemeleri normal. ayrica ag altyapilarina yaptiklari yatirimlar ucuz degil malesef ozellikle turkiye'de. yani turkiye icin ederi bu gercekten. cunku kurtarmiyor obur turlu

  • nibba  (13.07.23 22:53:31) 
altyapıları yüzünden olabilir gerçekten ama madem çok para alacaklar yatırım da yapsınlar. Ben her ek 10gb 20gb için deli para verdim bu yaz.

Bu arada eskiden TTnet (adsl) kotalı vs. paketler varken sadece download'ı sayardı. Tabii o kablodan gelen internet, ama mobil internetlerde download+upload sayıldığı için paketler çok daha hızlı bitiyor.
  • nhk ni youkosu  (13.07.23 22:57:43 ~ 22:58:23) 
haklısın. ve çok pahalı.

hatta bir tane operatör var ismini yazmamayım bildiğin çekmiyor. ciddi ciddi çekmiyor. bu çekmeme muhabbetine inanmazdım da deneyimleyince gördüm.

yani piyasa tüketiciyi hiç sallamıyor gibi.
  • Lubb  (13.07.23 22:58:53 ~ 22:59:38) 
insanlar mecbur seve seve alacaklar neden yatırım yapalım ki politikasının en somut örneği bu telekomünikasyon firmaları, ne kadar sövsen az ve haklısın da.


  • gule gule  (13.07.23 22:59:07) 
Buradan para kazanıyorlar. Sms tarih oldu, whatsapp üzerinden konuşarak onu da halledebilirsin. Adamlar bunu kullanıyorlar. Bedava internet vermiyorlar kolay kolay.


  • Unde bach canim  (14.07.23 00:08:03) 
vodafone turkiye'de yaptiklarinin aynisini ingiltere'de, avustralya'da yapsa iflas eder, batar. ama turkiye'de istedikleri gibi at kosturabiliyorlar. denetim yok, bilincli tuketici yok, hak arama diye bir kavram yok, rekabet yok.


  • baldur2  (14.07.23 05:54:15) 
[]

Saç Modeli

Tıraş olurken kuaför baya bir sürü şekle sokuyor saçımı, çok da beğeniyorum hepsini, bambaşka biri gibi görünüyorum. Özellikle de yapmıyor bunu, sağa sola atarken kendi kendine oluyor. Evde ben beceremiyorum, ne yapsam olmuyor. Nemlendirmeyi de denedim yine olmadı. Olay tarakta mı ki acaba?

Yitik potansiyel resmen, acıdım bugün. On yıldır aynı şekilde yapıyorum saçımı.


 
nedense o berberin dükkanda yaptığı model evde olmuyor ellerin parmakların açısı kısıtlıyor aynısını yapmaya adam bide ayakta sağdan bakıyor soldan bakıyor önden bakıyor güzel şekil veriyor


  • freebird5406_2  (08.07.23 17:35:12) 
tarak aynı tarak ama fön makineleri güçlü oluyor. ama temel sebep bu işi bilmeleri. her ne kadar başka birinin saçını yapmak daha kolay olsa da işi bilmezsen olmaz


  • paintov  (08.07.23 23:36:28) 
[]

Akıllı Saat

Merhaba, hediye alınacak. Fiyatı önemli değil durum şöyle;

Bu kişi yuvarlak ekranlı, büyük kaba saat biçiminden hoşlanıyor. Dolayısıyla Apple watch'lar kapsam dışında. Bu tarife uygun görünüşe sahip en iyi saatler hangileridir?


 
Huawei Watch Gt3 Elite paslanmaz çelik kordonlu olanı. Mağazada gördüm ve işte bu deyip aldım, uzun süredir kullanıyorum ve çok memnunum. Hatta hediye gelen bir adet daha vardı dün ilana koydum düşünürseniz link atabilirim.


  • gencfb  (16.06.23 08:42:30) 
Turkiyede bulur musun bilmiyorum ama Withings kesinlikle


  • basubadelmevt  (16.06.23 08:54:13) 
şarjının uzun süre gitmesi, tipi, özellikleri bakımından ben de Huawei GT3 diyorum kesinlikle. Giyim tarzına bağlı olarak Elite veya spor kordonlu alabilirsiniz.


  • mustafakesekci  (16.06.23 08:59:46) 
bulabilirseniz casıo pro-trek w90 - f20 eski bir modeldir ama çok iş görür


  • obscure  (16.06.23 09:01:05 ~ 09:04:14) 
fiyat önemli değilse cevap garmin.


  • egmardernagon  (16.06.23 10:32:51) 
huawei watch ultimate hediye etseler baya sevinirdim.


  • kimlanbu  (16.06.23 16:56:58) 
Samsung galaxy watch 5 pro, belki 6 da çıkmıştır


  • conta  (16.06.23 23:03:09) 
[]

Yasama yürütme ayrımı üzerine teknik soru

Normalde düşününce yasama organının üyelerini oluşturan politik partinin başı aynı zamanda yürütmenin de başı olarak seçiliyorsa bu iki organ arasındaki ayrım çok ince çizgilere dönüşmüyor mu?

Bizde eskiden de böyleydi bu mesela. En çok oyu alan partinin genel başkanı aynı zamanda yürütme organındaki en yetkili isim oluyordu. E yasama organını oluşturan vekiller de kendi partisinin üyeleri zaten... Şimdiyse doğrudan yürütmenin başındaki kişi olabiliyor.

Bu olay dünyada da böyle mi? Atıyorum mesela Joe Biden aynı zamanda demokrat partinin başkanı mı yoksa parti başkanı farklı biri mi? Diğer ülkelerde durum nasıl? Mesela Fransa ya da başka ülkeler?

Yani mantıken parti başkanlarının yürütme organına aday olması yasayla engellenmiş olmalı gibi geliyor bana.

Çok bariz bir konu gibi ama nedense bu zamana kadar hiç üstüne kafa yormamışım.

 
youtu.be

Bu serinin diğer videoları da iyi
  • freebird5406_2  (01.06.23 14:50:15) 
Sorunun cevabı, Siyasi partiler kanunundaki çarpıklıkta.
Parti içi demokrasinin olmaması ve Lider sultasıyla açıklanabilir.

Siyasi parti Ana hatlarıyla aynı görüşte olan kişiler tarafından oluşturulur. Milletvekillerinin herbiri ana hatlarıyla bir siyasi partiye aidiyet duyan ama kendi görüşü olan insanlar olmalıdır.

Ancak, Milletvekili olabilmeleri Lider sayesinde ve bir sonraki dönem de Milletvekili kalabilmeleri Liderin iki dudağı arasında olduğu için, kendi görüşlerini Lider kararına peşkeş çekmektedirler.

Böyle olunca Yasamada çoğunluğun başında olan kişi aynı zamanda Yürütmenin başı olduğu için ve vekiller hür iradeleriyle oy kullanamadığı için ortada ne kuvvetler ayrılığı kalmakta ne de Demokrasi.

Bu eskiden de böyleydi. Şimdi de böyle.
  • Mirket  (01.06.23 15:16:58) 
yürütme organının başı aynı zamanda yasamanın başı değil ki.

yürütme organı hükümet yani bakanlar kurulu, bunun başı da başbakan veya bizim şimdiki sistemde cumhurbaşkanı.

yasama ise meclis yani tbmm. meclis başkanı yasamanın başkanı değil, toplantıları yöneten idari bir başkan. mecliste partiden dolayısıyla parti başkanından bağımsız karar almak da mümkün, bakınız 1 mart tezkeresi.

ayrıca mecliste çoğunluğu olan partinin tek başına hükümet kurma yeterliliğini sağlayacağının da garantisi yok, bakınız koalisyonlar dönemi. mecliste azınlıkta olan partiler bir araya gelerek yasamayı yani hükümeti kurabilir.

tabi bizde lidere biat kültürü olduğundan, parti lideri ne derse meclisteki o partili milletvekilleri de onun sözünden çıkmıyor, o ayrı mevzu. bunu engellenmenin yolu yasak koymak değil siyaset kültürünü değiştirmek sanki.
  • halanne  (01.06.23 15:24:55) 
[]

Yeni görgü kuralları

Önceden gerek bugünkü teknolojilerin var olmaması gerekse yaşam tarzındaki değişiklerden ötürü yeni geliştiğine ve sessizce genele yayıldığına şahit olduğunuz görgü kuralları neler? Burda kıstas bu kural örneklerinin doğrudan kendi değer yargınızı yansıtmasından ziyade sizde yeterince geniş bir çevre tarafından kabul gördüğü intibası uyandırmış olması. Hatta bu size ters gelen bir şey de olabilir.

Benim aklıma gelenler;

-Toplum içinde telefonla bir şey izlenip dinlenecekse ya kulaklık kullanılır ya da izlenmez, dinlenmez.

-Sıradışı bir durum yoksa günlük haberleşme için; Mesaj atmak > Telefon etmek

-Başkasının çocuğuna mümkün olduğunca bir şey öğretmekten, benimsetmekten kaçınılır. Bir sorun olduğunda doğrudan çocukla muhatap olunmaz ailesine söylenir.

-Romantik anlamda tanışma talebi iletmek için tek bir hak vardır, ikinci defası olmaz.

 
Ben daha apartmandakilere camdan cop atilmamasi gerektigini ogretemedim. Bu gorgu kurallari cok ileri seviyede.


  • Kahvedesu  (27.05.23 14:29:16) 
Plajda veya sahilde otururken sesli müzik açılmaz.


  • ruhen hastayim ben  (27.05.23 15:24:17) 
Valla -mali -meli tarzinda degil de genel olarak dusuncemi soyleyecek olursam da karsi tarafla anlasmadan goruntulu arama cok sacma geliyor bana. Gecen mesela evde oyle malak gibi yayilirken bir baktim neredeyse 10 yil once yuzyuze konustugum kisi beni goruntulu ariyor. Ne alaka ulan deyip reddediyorsun aramayi dogal olarak. Sonra da sen kaba oluyorsun.


Bir de mesaja ses kaydiyla donen kisiler cok sacma geliyor bana. Bisey yaziyorsun adam sana ses kaydi gonderiyor cevap olarak. 'Sesle iletisim kurmak istesem zaten arardim dingil, ozet gec yaz' deyince de yine sen kaba oluyorsun. Ilginc.
  • j r r tolkien hayrani  (27.05.23 15:42:47 ~ 15:43:25) 
İş yerinde masası başında telefonuyla uğraşan arkadaşın arkasından geçerken biraz daha acele etmek.
Kendisinin malum özel şeyleri olabilir, gözümüz takılabilir, rahatsız olabilir, şüphelenebilir. Bizde ağzında bakla ıslanmayan biriysek hemen öğle molasında sağa sola etrafa duyurabiliriz belki.

Sokakta yalnız başına sakin adımlarla yürüyen kadını hızlıca geçmemek gibi birşey bu.

Başkasının çocuğuna bir şey öğretmek kısmına katılmıyorum doğrusu.
Bir çok kez yere çöp atan çocuğu uyarmışımdır ve söz dinlemiştir çoğu. Yine biri arkadaşını üzdüyse nasihat vermişimdir.
Dersleriyle alakalı sorular ve bilmeceler sormuşumdur.
Bazı kelime manalarını öğretmişimdir.

Tabi bu zamanda insanların fiziki anlamda birbirine çok yakın olmalarına rağmen yabancılaşması, suizan ve karamsarlığımız karşıdaki kişiye ait herşeye de bir sorun yaşamama adına mesafeli olmamıza neden oluyor. Böyle konularda yer , tavır ve zamanlama önemli ki bu da ayrı konu.
  • diyecevaplandı  (27.05.23 15:54:50) 
Biriyle (romantik anlamda) yeni yeni tanışıp konuşurken, sen istemeden ya da konusu geçmeden fotoğraf atması, fotoğraf istemesi. Wtf?


  • Amaranta ursula  (27.05.23 16:13:53) 
İlk madde dışındakilere katılmıyorum. Siz neye göre genellediniz bunları acaba? Çok yeni değil ama hâlâ benimsenmeyen bir şey olduğu için yazacağım. Atm sırasındayken işlem yapanın dibinde durmamak


  • yazdonumu  (27.05.23 16:15:26) 
Bence de öncelik telefon etmek değil, mesaj atmak olmalı ama buna bir görgü kuralı demem sanırım. Nick yazacaktım ama yukarıdakilerin hepsine +3 diyeyim bir iki maddeye şerh düşerek.

Trafikte mesela hiçbir görgü kuralı uygulanmıyor hatta bildiğin ahlaksızlık almış başını gitmiş. Tek görgü kuralı yol verene işaret ile teşekkür etmek sanırım.

Mesai bitişi çok yakınken gün içinde gönderilebilecek ya da acil bir durumu olmayan bir şey istememek, diyeyim ben de. Hatta mesai saati dışında ya da hafta sonu acil olmayan bir iş için aramak ya da mesaj atmak diye ekleyeyim.
  • nawar  (27.05.23 16:49:31) 
@yazdonumu

Çevreden gördüklerim ve internette meme haline gelmiş, üstüne bolca esprisi yapılan konulardan çıkardıklarımdı.

Özellikle mesaj > telefon konusu 25 yaş ve daha alt yaş grubunda gün geçtikçe daha hassas bir konu haline geliyor gibi. Telefon edenlerden şikayetlenen gençlerden tutun çocuklarına telefon edip neden mesaj atmıyorsun dedi diye yakınan anne babalara kadar baya geniş bir gündemi var bu konunun.

Diğerleri de az çok böyle şeyler.
  • akhenaten  (27.05.23 21:54:54) 
[]

Bilgisayarı satarken dikkat edilecek konular neler

SSD'yi çıkarıp microsoft hesabından cihazı silmek dışında dikkat edilmesi gereken bir şey var mı?




 
Diskleri çıkardıktan sonra kişisel verilerle alakalı hiç bir sorun yok, microsofttan da cihazı silerseniz size ait windows key ile tekrar o bilgisayara OS kurulmaz, kendi keyinizi başka bilgisayarda yine kullanırsınız.


  • John Bloor  (01.05.23 10:03:27) 
[]

Zaten kaydelilen telefon görüşmesi diğer tarafça da kaydedilebilir mi?

Müşteri hizmetleri gibi görüşmelerin kayıt altına alındığı yerlerde ses kaydı almanın hukuki durumu nedir bilen var mı? Karşı taraf kendi kayıtlarını sildi diyelim, bunlar bir davada delil sayılır mı? Yoksa burada da "görüşmeler benim tarafımdan da kaydedilmektedir" diye bildirim yapmış olma şartı olur mu?




 
[]

Dolar olayları

Sabahtan beri ara ara bakıyorum çoğu bankanın satışı kapalı çarşıdaki alış fiyatından düşük. Nasıl oluyor ki bu? Bu kadar uzun süre arbitraja açık bir ortam olması normal mi? Yoksa bankalar fiziki dolar çektirmiyor mu şu anda?

Mesela şu anda iş bankası satış 20,0733 kapalı çarşı alış 20,3870 olarak görünüyor.

Bilgisi olan var mı?

 
Şu anda kayıtdışı Döviz alışverişinin revaçta olması çok mantıklı değil mi?

Senin, benim alıp satabileceğimiz 300-500 Dolar olarak değil de, büyük düşünürsen iki piyasanın birbirinden kopması hiç de mantıksız gelmiyor.

Dediğin bankaya gidip 500 dolar alırsın ama 500 000 Dolar dersen bazı sorulara muhatap kalacaksındır. Veya hiç alamayabilirsin de.
  • Mirket  (19.04.23 14:12:37) 
60.000 dolar alsan bankadan, kapalıçarşıdan bozdursan yaklaşık 1200 tl kar edersin. AMA bankadan alırken kambiyo vergisi ödediğin için kafa kafaya gelecektir.


  • brkylmz  (19.04.23 15:21:35) 
@brkylmz

1.204.398tl -> 20,0733 -> 60.000$
60.000$ -> 20,3870 -> 1.223.220tl

Kâr 18.882 lira oluyor. Hesapta bir karışıklık oldu sanırım. Kambiyo vergisi ne kadar acaba şu an, baya yükseltmiş olabilirler gerçekten. Buna nerden bakılıyor?
  • akhenaten  (19.04.23 15:38:47 ~ 15:46:39) 
1200 tl hesabı yanlış. Kar var fakat bankadan dolar çekmek biraz zor şu dönemde, özellikle mevduat yüksek ise.

edit: kambiyo %1 olması lazım.
  • ayin yazari  (19.04.23 16:07:59 ~ 16:08:46) 
binde 2


  • gabe h coud  (19.04.23 16:23:51) 
Ben sabah garantiden alip, carsidaki kurdan bozmayi hesaplamistim. (Reel rakamlarla). Ama hata yapmis olabilirim, dogrudur. Su an mesai saati disi oldugu icin yarin sabah hesaplarim tekrar ama o kadar fark oldugunu sanmiyorum.

Eger 18bin kar oluyorsa bankadan cekme isi de, carsida bozma isi de halledilir.
  • brkylmz  (19.04.23 19:08:35) 
garanti mobil'den 60.000 usd aldım (1.223.220 tl) + 2.446 TL kambiyo vergisi = 1.225.666 TL

çarşıdaki anlık kurla bozdum 60.000x20.154 = 1.209.240 TL

olmadı yani :) (bu arada kapalıçarşı'daki kurlara internetten bakıyorsanız yanıltıcı olabilir, reel alış kuru üzerinden hesap yaptım ben.)
  • brkylmz  (20.04.23 10:06:30 ~ 10:07:21) 
@brkylmz valla talihsiz olmuş. 20,15 görünenden baya daha düşükmüş gerçekten.


  • akhenaten  (20.04.23 15:52:56) 
[]

Psikolojim hava durumuyla senkronize değişiyor.

İyice farkına vardım artık bunun hava kapalıysa ben de kapalıyım, hava iyiyse ben de iyiyim. Kışın karanlığında hayatı askıya alıyorum resmen, sadece Nisan-Ekim arası yaşıyorum, ekim sonuna doğru da aynı ağaçların yaprakları döktüğü gibi kendimi kış moduna alıyorum.

Aynı şeyleri yaşayıp bir çözüm bulan var mı aranızda?


 
evrimsel bir durum. insan iki yüz bin yildir boyle.


  • tantavizisyon  (30.03.23 08:33:05 ~ 08:34:35) 
aynı ben. hava soğuk dışarıda ama güneş var. çok mutlu bir gün.

yağmurdan özellikle çiseleyen, saatlerce yağan gıcık yağmurdan nefret ederim.
  • gabe h coud  (30.03.23 09:17:38) 
ani hava değişimleri daha etkili
vucud adapte olmaya çalışıyor 1 günde

  • bir soru sorcam  (30.03.23 09:23:14) 
Herkesin mutluluk grafiğinde bir etki yaratıyordur büyğk ihtimal ama bende sanki daha bir etkili gibi ya, kötü havada resmen huysuz ve sinirli oluyorum.


  • akhenaten  (30.03.23 09:36:41) 
Bunla alakalı bir akademik çalışma vardı. Alakasız olduğu bulunmustu sonucunda. Ama bence de böyle bir şey var.


  • westblack  (30.03.23 09:39:38) 
Ben hava kapali ve yagmurluyken depresyona giriyorum gunes acinca yasam enerjisiyle doluyorum.


  • unidentified floating object  (30.03.23 09:42:27) 
ben iki yil oncesine kadar gunesli havalarda mutlu, kapali havalarda mutsuzdum.

artik tam tersi. gunes gordukce collesen memleketimizi dusunup iyice kahroluyorum. sirf bu yuzden cok yagis alan bir sehre tasinacagim.
  • alperz  (30.03.23 14:29:33) 
çok etkisi oluyor. hava yağmurlu olduğunda hayattan aldığım zevk doruğa çıkıyor diğer türlü hayattan soğuyorum. her gün yağmur yağan yerde yaşamak isterdim.

güneş kapatılsın.
  • gule gule  (30.03.23 14:50:44) 
Güneş ışınları ve hava sıcaklığının mod ile bir ilgisi var.
Bir bilimsel çalışmada örneğin vücut ısısı kabinlerde arttırılarak seanslar halinde depresyon tedavisi yapılıyor. Diğer bir örnek güneş ışığı görmeyen ülkelerde güneş ışığını taklit eden lamba terapileri modu düzenlemek için kullanılıyor.

Lamba terapisini ve vücudu genel olarak sıcak tutmayı genel olarak da çok fazla takılmamayı akışına bırakmayı öneririm.
  • psmstc  (30.03.23 15:41:38) 
beni de normalden cok etkiledigini dusunuyorum. kisin hava kapaliyken suratim bildigin sirke satardi. simdi seattle'da yasiyorum, bu kis kendimi kesecektim az kalsin. zeminden tavana cam olan bi ev kiraladim sirf bu yuzden, maksimum isik alayim diye.

guneye tasinmaya calisiyorum. avrupalilar nasil yasiyor anlamiyorum.
  • antikadimag  (31.03.23 08:06:40 ~ 08:06:57) 
[]

Codpiece adlı giysinin Türkçesi

Kendisi şu; en.wikipedia.org

Bunun Türkçe'de nasıl kullanıldığını bilen var mıdır?


 
A codpiece is a covering flap or pouch that attaches to the front of the crotch of men's trousers and covers the genitals. It was popular in Europe during the 15th to 17th centuries.

In Turkish, codpiece is 'erişte kesesi' or 'külot kesesi'.

Here is an example sentence in Turkish:

16. yüzyılda Avrupa'da moda olan erişte keseleri, erkeklerin pantolonlarının kasığına takılan ve genital bölgeyi örten aksesuarlardı.

Which means:

Codpieces, which were fashionable in Europe in the 16th century, were accessories attached to the crotch of men's trousers and covering the genital area.
  • pislick0  (24.03.23 19:17:44) 
[]

Autocad Sorusu

Merhaba bir çizimin birim değerini units menüsünden değiştirtirip çizgiyi yeniden ölçtüğüm zaman sadece birimin kendisi değişiyor, çizimdeki ölçüler yeni belirlediğim birime ölçeklenmiyor.

Örneğin 10cm uzunluğunda görünen bir çizgi 10m olarak görünüyor.

Bense 10cm görünen çizginin birim değiştikten sonra 0,10m olarak ölçülmesini istiyorum.

Eskiden bunu tek bir şeyi değiştirerek yapabiliyordum, nasıl yapıyordum? Şimdi neden olmuyor? Şimdiki sürüm 2023. Eskiden kastım 2018 falan.

 
[]

Sirenli çakarlı araç?

Dün trafikte sivil plakalı ve hiçbir şekilde resmi kullanıma uygun gibi durmayan hatchback bi araç tepesinde çakar ve polis sirenini andıran ama polis sireni olmayan bir siren açmış insanları gere gere ilerlemeye çalışıyordu.

Polisin böyle bir uygulaması var mı yoksa bu çakarlı araç sahipleri hepten mi cozuttu?


 
Görevli bir memurun kendi sivil aracı olabilir, yasak ama göz yumuluyor. Ya da güçlü partilerden bir siyasinin aracı olabilir, yasak ama kullanılıyor.


  • John Bloor  (07.03.23 10:14:53) 
[]

Kullanıma ayrılmış parayı işletme

Ay içinde belki lazım olur diye ayırdığınız paraları kullanmak için repo dışında ne alternatifler var. Siz ne yapıyorsunuz?




 
Enpara birikim hesabı


  • Mirket  (02.03.23 12:11:05) 
günlük vadeliye atıyorum.


  • jelly bear  (02.03.23 12:23:41) 
[]

Toplu Mezarlar Hakkında

Bir toplu mezar görüntüsü dolaşıyor. Bir gün öncesinde de haber verilmişti zaten 24 içinde kimliklendirilemeyen merhumlar gömülecek diye.

Ama ben hep sonradan sağ çıkan yakınları ararsa diye bir fotoğraflarının çekilip atıyorum A123 diye etiketlenip arşivlenerek mezar başına A123 yazılı bir çubukla falan gömülürler, böylece de sonrasında yakınları mezarları bulabilir diye düşünmüştüm, ama görüntülerde baya sıralı dizip toprak yığmışlar üstlerine. Doğru mu bunlar?

Benim dediğim gibi yapılamaz mıydı? Çok zor olduğunu sanmıyorum. Bir grup tanınabilecek bir fotoğraf çekecek, bir başkası merhumun koluna vesaire bir etiket yazacak. Gömülecek yere gidince de gömen kişiler kolundaki etiketi mezar başına bir ahşap parçasıyla koyacak.

Gerçekten imkansız mı bunu yapmak?

 
Evet, DNA örnekleri bile alınabilir ve tüm mezarlar o şekilde etiketlenebilir arkadaşım.

Yapılabilir yani.

Dün bir Belediye başkanı, henüz ulaşılamamış köy bugün itibariyle kalmadı diyordu, depremin dördüncü gününde.
Sen ölülerle ilgili mükemmel bir organizasyon düşlemişsin.

İnşallah fotoğraf çekiyorlardır da en azından birkaçı sonradan tespit edilip gömüldüğü bilinir.
  • Mirket  (10.02.23 11:09:42) 
çok basit ve doğru bir şey söylüyorsun ama yetkililerin umrunda mı acaba bunlar? siyasal allahçı herifler bunlar.
çıkarları olmayan bir şeyi neden yapsınlar? milletin yardımlarını ensar vakfına aktarıp yiyen tiplerden iyi niyetli yaklaşım beklemek de süper.

  • fatihkkk  (10.02.23 11:17:01) 
Bu sabah AFAD'dan yapılan açıklamayı radyoda dinledim. Bu konuda şu şekilde işlem yapıyorlarmış, hatta bu işlemler için birçok adli tıp uzmanı bölgeye sevk edilmiş.

Kimliklendirmeleri yapılamayan naaşların, 24 saatlik bekleme süresinin ardından DNA, parmak izi örneği ve fotoğrafı alındıktan sonra defnedildiği kaydedildi.
  • kaptan memo  (10.02.23 11:26:21) 
zaten örnek alıp, teşhis yapıp öyle defnediyorlar


  • paintov  (10.02.23 12:10:39) 
Ya biraz komplo teorisi gibi, kötümser bir görüş olarak;
Şuan açıklanan vefat rakamları kimliği belirlenen kişiler ve anlaşılacağı üzere aslında durum en az 10 katı, 20 katı kadar vahim. Kimlik belirleme işini şuan ilk önceliğe koymamış olabilirler. Yani bilerek belirlemiyorlar demiyorum ama belirlenmesi içinde ekstra bir şey düşünmüyor, en mantıklı çözümü uygulamıyor olabilirler. Amaç da açıkladıkları ölüm rakamının fırlamasını engellemek vs olabilir.

Sürecin sonunda da ölü şu, yaralı şu diye paylaşırlar belki, kayıp ya da kimliği belirlenemeyen sayısı medya kanalları tarafından 2. Plana atılabilir. Yapılmaz diyemiyorum.
  • zimbirik  (10.02.23 12:11:01) 
@kaptan memo
insallah dediginiz dogrudur ama cocuguna hallenen, yillardir alinan vergilerle cadir ya da hilte almayi bile becerememis bu insanlarin dna ornegi toplayip bir de onu usulune uygun sartlarda saklayabilmesi bana hayal gibi geldi acikcasi. umarim dediginiz dogrudur, cunku bu dunyada sevdiginin bedeninin nerede oldugunu bilmemekten kotu cok az sey var.

  • kassiopeia  (10.02.23 13:40:55) 
twitter.com

fotoğraf ve kayıt maalesef bu durumda yapılacak mantıklı şey
  • freebird5406_2  (10.02.23 15:09:20) 
Fotoğraf çekiliyor zaten. Bu depreme özel bir şey değil. Soma maden kazasında da yapılmıştı. Sayı da veriliyor. Zaten yapılan şeyleri yazmışsınız. Gördüğünüz görüntüleri incelemek gerekiyor. Künye olabilir hepsinde.


  • dissendium  (10.02.23 15:18:31) 
[]

Amoled ekran için uygulama banner'ı optimizasyonu

Özellikle vodafone dmags için soruyorum.

Bir dergiyi okurken dergi tam ekran moduna girmiyor. Ekranın üst kısmında kırmızı bir banner sabit olarak kalıyor. Dergi okumak zaman alan bir şey, haliyle bir süre sonra burn-in problemi oluşturması kaçınılmaz. Bu tip bannerleri ortadan kaldırmaya yarayan bir yöntem var mıdır bildiğiniz?


 
[]

Trafik Cezalarındaki tuhaflık

Makas atma cezası 20 bin lira olmuş, bu durum polislerin ceza yazma oranını kötü yönde etkilemez mi? Bunun yerine daha düşük cezaların seri şekilde uygulandığı bir politika daha iyi sonuç vermez mi sizce de?

Yani ceza 1.000 lira olsa ama herkese uygulansa daha efektif olur gibi geliyor bana hep. 20.000 lira ceza sanki "biz bu cezayı sadece ölümlü ya da yaralanmalı bir kaza olursa keseceğiz" demek gibi bir şey.

Trafikte, özellikle tem'de yoğun ama akıcı trafikte ortalık makas atan insan kaynıyor, hangi biri ceza alıyor ki bunların...

 
ceza yemek istemiyorlarsa makas atmayacaklar. biz bu cezayı ölümlü yaralanmalı kaza olursa keseceğiz demek, çıkarımına katılmıyorum. polislerin çok hoşuna gitmiştir bu ceza.

ceza kesilmeye başlansın, makas atmak gerçekten yürek isteyecek.
  • gabe h coud  (02.01.23 14:27:00) 
Bilmiyorum ki,önceki de 9.000 liraymış zaten, o da gayet caydırıcı bir ceza aslında. 100.000 bile yapsalar bir şey değişecek gibi gelmiyor nedense.

Trafik polislerinin psikolojisi nasıldır bilmiyorum ama birini sen makas attın diye durdurup 20.000 lira ceza kesip yollayacaklar mı gerçekten? Kaçı yapar ki bunu?
  • akhenaten  (02.01.23 14:31:48) 
makas atma keyfi bişey olduğu için 20 bin tl az bile.

hatta keşke video ile makas atanı şikayet ettiğimizde de keşke plakasına ceza yazılsa.
  • durbidakka  (02.01.23 14:32:54) 
cezalar hala çok düşük. en ucuz arabanın 600 bin olduğu bir ülkede 20 bin tl kimseye koymaz. zaten makas cezası da değil o, drift cezası. makası kontrolsüz şerit değiştirmekten yazıyorlar o da 600 lira mı ne. bizdeki cezalar standart halk için bile para değil. zaten para etse, herkesin seve seve kurallara uyduğu bir ülke oluruz.


  • roket adam  (02.01.23 14:47:23) 
Cezanın miktarından çok uygulanması önemli dediğiniz gibi. Makas atmak, gereksiz şerit değiştirmek bunlara düzenli olarak ceza yazılması lazım. Ülkemizde tek trafik denetimi alkol kontrolü ve radar üzerinden hız kontrolü olarak yapıldığı için pek işe yaramıyor. Umarım değiştirirler uygulamalarını. Çok daha fazla ceza yazmaları lazım TR'de. Miktarlarda problem yok, uygulama problemli.


  • pispinti  (02.01.23 15:44:55) 
Trafik cezalari daha da arttirilmali, caydirici olmasi icin ozellikle buyuk trafik ihallerine. Hatta fazla ceza yazan trafik polisi, extra prim falan almali maasina. Sadece trafik polisine birakilmamali. Kamerada gordugu ihlale oturdugu yerden yazmali ordaki gorevli. Emniyet seridinden gidiyor 20 bin, sahte cakar takmis 100 bin, kirmizi da gecmis 50 bin, ehliyetsiz 50bin falan. Baska turlu adam olmaz bizim insanimiz. Enayi parasi devlete kaynak iste.


  • freedonia  (02.01.23 16:02:09 ~ 16:05:22) 
[]

En iyi sinema salonu hangisi?

O kadar uzun zamandır gitmedim ki, tamamen konunun dışında kaldığımı fark ettim.

Şöyle insanların gittiği, hareketli, ekranı büyük, sesi güzel nereler var?


 
imax salonları en iyisi her türlü.
şehrini bilmiyorum ama.

  • jelly bear  (22.12.22 17:47:29) 
Doğru dediniz şehri yazmayı unutmuşum. Esitlenmiyor da, İstanbul.


  • akhenaten  (22.12.22 18:14:09) 
Ne aradığınıza bağlı tabii ki cevap

Ekran büyüklüğü derseniz IMAX
rakipsiz tabii
İnsanların gittiği, yoğun popülasyonu olan derseniz kanyon, istinye, zorlu avm cineverse herhalde başı çeker.

Festival filmleri kovalarım derseniz Kadıköy, Beyoğlu ve atlas.

Ama bütün bunlar dışında benim İstanbul'da en beğendiğim sinema capitol spectrum oldu. Bilet fiyatları bir tık daha pahalı fakat son derece rahat salonlar ve nispeten sakin olduğu için bence en tercih edilesi yer. Cineverse zincirini ise hiç sevmiyorum, işim düşmedikçe tercih etmiyorum
  • bir fincan kahve ile film izlemek  (22.12.22 18:29:55) 
4DX olayını öneriyor musunuz peki? Cidden değiyor mu yoksa sadece dikkat mi dağıtıyor. Avatar 2'nin 4dx gösterimi varmış bazı yerlerde.


  • akhenaten  (22.12.22 18:49:32) 
bundan 5-6 yıl evvel cinemapink filmlerden önce cinemapink akmerkez şubesinin avrupa'da en iyi sinema seçildiğinin reklamını yapıyordu.

gerçi bayağıdır türkiye'de değilim belki de kapanmıştır.
  • bohr atom modeli  (22.12.22 19:12:58) 
ben avatara 2 ye 4DX'de gittim, imaxla gitmediğim içim için karşılaştırma yapamayacağım ama filmin ilerleyişi itibariyle uçuyolar, suya giriyorlar vs 4DX çok iyi bir deneyimdi, öneririm.


  • sirkelimon  (23.12.22 10:26:55) 
[]

Samsung A73 alınır mı?

Merhaba, telefon almayı düşünüyorum. Orta segment içinde en çok önerilen Samsung A73 oldu şimdiye kadar. Bunu onaylıyor musunuz? Onaylamıyorsanız öneriniz nedir? Teşekkürler.

Kullanım alışkanlığı: aldığım telefonun bütün özelliklerini kullanıyorum, ama "en iyi performansı versin, yoksa olmaz" gibi bir beklentim de yok.


 
www.hepsiburada.com

buna da bir bak
  • freebird5406_2  (21.12.22 11:29:20) 
Yukarıda önerilen telefonun yazılımı 2 sene geride kaldı o yüzden tavsiye etmem. Fiyat farkı ne kadar bilmiyorum m53 de güzel bir telefon.


  • sanguine  (21.12.22 12:35:20) 
iş telefonum a73. Mail okumak ve yazmak, internette gezinmek, mesajlaşmak için kullanıyorum. kamerası iş görür, oyun performansı nasıldır bilmiyorum. ben memnunum, tavsiye ederim.


  • gyroscope  (21.12.22 12:36:00) 
Bir senedir a72 kullanıyorum a73 de onun 2022 versiyonu herhalde. Ben memnunum ya ki telefon elimden düşmez çok aktif kullanırım. Kamera çok kullanmıyorum ama fena değil. Performansı da iyi. Oyun falan da oynanıyor güzelce. A73 de iyidir diye düşünüyorum


  • nundu  (21.12.22 17:21:11) 
S20fe 256lık bence daha iyi bir f/p telefonu, optik zoom ve 865 işlemci vs ile. Yazılımı da geri kaldı sayılmaz. Android 13 aldı.


  • karacigerim vur kadehlere  (21.12.22 17:26:45) 
[]

Türkçede yerleşik ağaç isimleri

Merhaba; klasik çok bilinen portakal, kiraz, muz gibi özellikle yaş meyve veren ağaçlar dışında aşağıdakiler hariç bildiğiniz ağaç isimleri nelerdir? (Yabancı kökenli isim olabilir, önemli olan dilde yerleşik olarak kullanılıyor olması)

Kavak, Sığla, Çınar, Ihlamur, Dişbudak, Huş, Kestane, Fındık, Harnup, Akçaağaç, Meşe, Kayın, Kızılağaç, Karaağaç, Gürgen, Söğüt, Erguvan, Mimoza, Manolya, Defne, Mersin, İğde, Çitlembik, Okaliptus, Akasya, Palmiye, Ladin, Ardıç, Çam, Göknar, Servi, Sedir, Porsuk, Mabet.


 
Ahlat, Andız, Mazı, Sekoya, Şimşir, Badem, Alıç, Muşmula, Hünnap, Zeytin, İncir, Sakız, Oya, Zakkum, Morsalkım, Kızılcık, Tesbih, Ilgın, Kurtbağrı, Kakao, Bambu, Kauçuk, Kaktüs…


  • 038576  (12.12.22 12:43:20) 
ceviz


  • Ranchoddas  (12.12.22 12:52:16) 
İsrail kauçuğu, Katalpa, At kestanesi, Kestane, Delice, Turunç


  • Mirket  (12.12.22 12:56:43 ~ 13:00:22) 
[]

Çekilen durgun suların altında biriken beyaz ağsı yapı

Nedir bu?

Detaylı tarif edeyim, kurbağa ve kaplumbağaların mesken edindiği tarzda yarı bataklık bir ortam düşünün. İnsan kaynaklı bir kirlilik yok. Bu bölgede suların çekildiği yerlerde zemini ve özellikle de kayaları tamamen kaplamış sıkı sıkı paket yapmış devasa bir ağ tabakası oluyor kurumuş şekilde. rengi beyaz. Bunu bir ucundan söküp kaldırdığınızda battaniye gibi kalkıyor.

Nedir bu tam olarak miselyum mu? yoksa bir çeşit yosun örtüsü mü? adını bilen var mı?

 
Büyük ihtimal cansız alglerdir.

Örneğin: www.santacruzsentinel.com
  • 038576  (10.12.22 19:00:50) 
[]

Baluster'in Türkçesi nedir?

Merdiven küpeştesindeki ufak sütunumsu mermer ya da ahşap olabilen süslemelerden bahsediyorum.

en.m.wikipedia.org


 
  • dunga  (21.11.22 12:13:42) 
@tunga teşekkür ederim ancak bunlar genel isimler, tarif ettiğim şey için kullanılan özel bir teknik isim vardı, onu hatırlamaya çalışıyorum.


  • akhenaten  (21.11.22 12:41:15) 
[]

Çevreyi kirleten araç nereye şikayet edilir

Bu sabah tem'de şerit şeklinde kesilip imha edilmiş kağıtları taşıyan bir kamyonet hiçbir koruyucu brandası olmadığı için arkasında kağıt yağmuru oluşturarak ilerliyordu.

Kim bakar buna plakasını bildirsem?


 
Polis ve belediyeyi arayabilirsiniz.

Ancak ilgilenirler mi bilemiyorum.
  • livaneli_kadir  (12.11.22 09:57:12) 
[]

Borsaların düşüş ve yükselişleri

Bir süredir Türkiye'deki ve dünyadaki borsalara bakıyorum, öncesini bilmiyorum bu arada çok takip etmem normalde. Bir şeyi fark ettim; genelde bir borsaya ait bileşenlerin ezici çoğunluğu aynı anda yükselip düşüyor. Ya sayfa yemyeşil görünüyor ya da kıpkırmızı. Hep mi böyleydi bu yoksa mevcut ekonomik durumlardan dolayı mı böyle? Neden böyle oluyor?




 
Senin söylediğin borsanın genel trendi, piyasanın oynaklık zamanlarında da günlük öyle olaylar olur.
Bir de kağıt bazında hareketler vardır. Trende bakmaz. Kafasına göre takılır.

Dönemsel olarak yukarı çıkışlar vardır. Ayı piyasası
Aşağı inişler vardır. Boğa piyasası

Borsada ağırlığı olan kağıtlar vardır. Düşerse borsayı aşağı çeker. Çıkarsa yukarı sürükler.

Karışık işler.

Ekleme : Boğa yukarı, Ayı aşağı olacak. Ters yazmışım :)
  • Mirket  (03.10.22 10:50:11 ~ 11:15:33) 
Uygulanan düşük faiz ve iktisat politikası sayesinde borsa günden güne rekor üstüne rekor kırıyor hem üretim hem de ihracat patlama yapmış durumda. Bu politika sayesinde borsa şimdiye kadar kırılmamış rekorlarını kırarak 1500 puan yükseldi.

Faiz düşerse üretim artar yatırım artar istihdam artar yabancı yatırımcı gelir şirketlerin kağıtları patlar kabaca kural bu.
  • beemaker  (03.10.22 12:08:30) 
Türkiye Borsası aşırı kırılgan. Yunanistan ile açıklama bile olunca hemen tepki veriyor. Hep böyleydı artı olarak bu pandemi sonrası daha agresif ekonomik politikalar uygulandığı için daha oynak.


  • evimin paspasi  (03.10.22 13:36:28) 
@beemaker Bu kadar absürt bir iddia okumamıştım uzun süredir. Enflasyonun %100 üstü olduğu ortamda tabiki borsa da %100 yükselecek.

@akhenaten Borsanın gidişatını dövizdeki oynaklıktan bağımsız olarak daha sağlıklı değerlendirmek için dolar bazında endekse bakmayı deneyebilirsiniz:
tr.tradingview.com
  • mikro patlama  (03.10.22 15:00:00) 
türkiyede hiçbir kişiye ve kuruma güvenmediğim için borsayada güvenmiyorum.
garanti yatırım ile abd borsası üzerinden sp&500 hisseleri aldım değişik sektörlerden.
42 trilyonluk abd borsası batarsa bende batayım canım yanmaz.
ayrıca garanti yatırım hisse senedi alım satım tavsiyeleri veriyor mail bülteni üzerinden.
son 2 senede abd borsasında verdikjleri tüm tavsiyeleri excele aktarıp toplamda ne kadar kazanırdım diye baktım. 2 sene sonunda sıfıra sıfır aynı parayla çıkıyorum.
demekki işi borsa senetlerini takip etmek olan kişiler bile kazandırma garantisi veremiyor.
bende aldım sağlık ve tüketici ürünleri sp&500 sektör hisselerini beklemedeyim.
2-3 sene en az satma ihtiyacı duymam.
  • aslindasorunumpsikolojik  (03.10.22 19:41:55) 
Beemaker kardeş çok güzel söylemiş. Ülkemiz uçarken borsamizin ucmamasina sasirilirdi.
Hayır yillarca bu faiz, enflasyon, teoriler falan bomboş islermis. Düşük faiz yapistir gitsin. Bana kalsa bu avrupa merkez bankasi vs topunu kovarim, bir tane adam iki adet tuşa basar "faizi indir", "faizi yükselt".

Yükselen ekonomimizin, zenginlesen halkimizin, ülkeye yağan yatirimlarin karşısında borsa adeta bir kartal gibi yükseliyor.
:)
  • logisticsmanager  (03.10.22 20:50:15) 
[]

Outlook'un olayı ne?

Belki de hiç mail bombardımanlı bir işim olmadığından anlamadığım bir şey bu benim. Çocukkenden beri bu program benim için movie maker gibi orada öylece duran sürekli görülen ama kullanılmayan aynı babaanne vitrinindeki bardaklar gibi bir program.

Özellikle anlam veremediğim şey niçin sorunsuzca mail hesabınızın websitesini kullanmak yerine mailleri geç alabilen, bazen hatalar veren üçüncül bir program kullanıyor ki insanlar? Vardır heralde bir hikmeti, nedir?


 
mail clientlar (outlook, thunderbird vs) daha rahat kullanim saglar cunku. webapp'te yapacagin isi kat kat kolaylastirir. ben yillardir thunderbird kullaniyorum gec mail gelme, hata verme vs diye bir sey yok. ayrica bunlara birden fazla hesap ekleyebiliyorsun. senin mantiginla tek tek webappten sifre girmen gerek. varsa 2fa auth girecen de ohoo. sahsen outlook'u begenmiyorum bu arada ama thunderbird cok saglam

edit: ek olarak bu mail client'lari offline da kullanabiliyorsun. yani atiyorum webapp goctu mail client uzerinden yine maillerine ulasabilirsin
  • nibba  (23.09.22 20:49:18 ~ 20:50:32) 
Mailleri gec almiyor, o oluyorsa eskiden oluyordu.

Is ortaminda sirketteki diger elemanlarla entegrasyon sagliyor. Mesela takvim. teams uygulamasi vasitasiyla instant messaging falan filan. outlook tabii ki mukemmel degil ve cok demode yanlari var ama boyle bir program tamamen luzumsuz degil calisan icin.
  • hot potato  (23.09.22 20:50:34 ~ 20:53:09) 
Bir işimde kullanıyorlardı. Bana nasip olmadı kullanmak ama o demode dediğiniz şey aslında göz yormadığı için, basit olduğu için kolaylık sağlıyor. Ekşi'nin popüler olma sebeplerinden biri de buydu. Renkleri göz yormuyordu. Saatlerce yazı okuyabiliyordun. Dikkat dağıtmıyordu. Şimdi reklam, kullanıcı fotoğrafı gibi bir sürü şey var. Hatta iddia ediyorum, Facebook'un gözden düşmesinde bile karmaşıklaşmasının etkisi var. Başlarda çok basitti.


  • dissendium  (23.09.22 20:56:43 ~ 20:57:38) 
Outlook-Takvim-Teams toplantısı entegrasyonu. Şirketlerde büyük kolaylık sağlıyor.


  • uvcray  (23.09.22 21:49:23) 
outlook < gmail bulanlardanım bende.

teams, outlook parça parça oluşu da büyük kaynak verimsizliği gibi geliyor bana.

Hatta yakında exceli de bırakıp google sheets'e geçme planı yapıyorum.
  • baldan kaymak  (23.09.22 22:49:00) 
şirket domainli mail hesaplarını kullanmak için outlook ya da benzeri bir program kullanman şart. iletisim@akhenaten.com diye bir adresin var diyelim, bunu client olmadan nasıl kullanmayı düşünüyorsun?

outlook'a ofiste uzun yıllar kullandım. maillerin geç gelmesi ya da çökme gibi bir sorun yaşadığımı hatırlamıyorum.
  • sir gawain  (24.09.22 00:50:45 ~ 01:05:54) 
bir domaine bağlı hesap kullanmak için yazılım şart değil. Birçok şirket Google Suite kullanıyor direkt gmail'e giriyorsun.

Bunun dışında browser bazlı servisler de var.

Ama mailleri bilgisayarda tutmak, her şeyi hazırlayıp internet olduğunda tek seferde yollamak vb. offline şeyler için iyi sanıyorum. Bir de şirketler için çalışanın online olduğu süreyi görme anlık yazışma vb. şeyler var sanırım.
  • nhk ni youkosu  (24.09.22 01:35:36) 
Browser'daki tab'ler arasında kaybolması yeribe alt+Tab ile geçebileceğin sadece e-posta için kullanılacak bir program olması pek de garip değil.
Mesela Whatsapp da web sayfasından kullanılabiliyor ama çoğu insan bilgisayarına yüklüyor whatsapp'ın desktop versiyonunu. Siz yüklemediniz mi?

  • michael_knight  (24.09.22 09:01:40 ~ 10:19:03) 
Kurumsal şirketlerin neredeyse hepsinde default mail programı olarak geliyor. Çünkü hepsi kendi domainlerine ait mail hesaplarını kullanıyor. Yani bu insanların seçimi değiş çoğu zaman, şirketlerin seçimi


  • zimbirik  (24.09.22 09:04:15) 
[]

Ayarı kaçmış empati

Birkaç hafta önce bir olaya şahit oldum. Arkadaşlar ve arkadaşların arkadaşları falan grup olarak bir yemeğe gidecektik. Ben bizimkileri almaya gittim, öğrendim ki birinin hoşlandığı kız da orada olacakmış. Bu da evde hazırlanıyor, ama ne hazırlanma; soruyor soruşturuyor ne yapayım ne giyeyim falan diye, baya heyecanlı. Neyse, giydirdik süsledik falan gittik. Sonra kız, sen tut resmen dalga geç çocukla. Yani dalga geçmek derken, ortamı bozan garip bir şey değildi ama tamamen "arkadaşlar arası" ortama uygun bir yaklaşım. Sadece bir an çocuğun gözünde bir bakış yakaladım, böyle tam bir hayal kırıklığının resmi, bir an ama.

Nasıl kalbim kırıldı, nasıl kötü hissettim, nasıl etkilendim anlatamam. Kendime yapılan hiçbir şey beni öyle etkilememişti.

Her neyse bu olaydan sonra saçmalamaya başladım. Örneğin birkaç gün önce yerel ürün satan bir yerden tereyağı aldım, yağ bir tuhaftı acı gibi. İade edeyim dedim sonra aklıma geldi acaba belki orda duran kadın dükkanını çok seviyor, yağını falan beğenerek oraya koyuyor da birisi beğenmeyip getirirse kalbi kırılacak, üzülecek falan gibi hissettim iade etmedim. Gözümde böyle elinde tereyağıyla depoya gidip sessizce iki damla ağladığı falan canlandı teyzenin.

Başka bir sefer butik, şirin bir cafede yediğim hamburgerin köftesi baya balık kokuyordu, ama buram buram. Ne alaka işte... Baktım garsonlar baya güleç falan, dedim acaba şimdi söylesem beğenmedi burgerimizi diye içerlerler mi... Demedim bir şey.

Deli saçması tabi, eş zamanlı olarak bunun da farkındayım ama engel olamıyorum. Fena travma yaşadım nedense :D çıkmıyor ağzımdan.

Geçer mi acaba bu kendi kendine.

 
hocam belki o çocuğun o tavırla yüzleşmesi gerekiyordu duygusal olgunluk kazanmak için

dükkandaki teyzenin de belki yağının biraz acılaştığını bilmesi yeni ürünleri için iyi olur

aynı şekildeki restoranın yağ konusu da böyle

doğru şeyleri uygun bir dille iletmek daha iyi olur
  • freebird5406_2  (22.09.22 20:36:47) 
önceden de var mi boyle asiri empati? ben de asiri hisliyim uzuluyorum biri uzulunce hemen. biraz psikoloji kitapları, makaleleri okumak iyi geliyor. bir de daha duyarsiz kisilerle aynı ortamda bulundukca onlar gibi davranmaya calisiyorum. yapacak bir sey yok demeyi ogreniyoruz az biraz.

ustteki yorumun dedigi gibi o tavirla karsilasip duygusal olgunluk edinir ki olgunluk guzel bir seydir :) hangimiz ret yemedik ki?
  • ala09  (22.09.22 20:56:30) 
zamanla düzelir, daha önce gözünüzün önünde yıkıcı bir hayal kırıklığı yaşayan birine denk gelmediyseniz normaldir. beğenilmemek, sevilmemek insanı olgunlaştırır. arkadaşınızın hevesi kırılmıştır ama uzun vaadede işine yarayacak bir hayat tecrübesi kazanmış.

Sizin aşırı empati sıkıntınız geçmesine geçer de bu aralar üç boyutlu figürdür, ne bileyim tasarımdır ihtiyacınız varsa göndereyim hemen. Beğenmediği ürünü iade etmeyen müşteri bulmak zor bu ekonomik ortamda.
  • coldegezenkutupayisi  (22.09.22 21:01:23) 
@ala09 normalde de empati yaparım ama bu kadar absürt şekilde olmazdı hiç, şu sıralar baya yolundan saptı iş.

@coldegezenkutupayisi, ahahahahah :D
  • akhenaten  (22.09.22 21:07:04) 
Asiri empatiden otr kendi hakkinizi savunmak, kendi fikrinizi soylemek ve sesinizi cikarmak konusunda bir sikinti var gibi geldi. Bunu da baskalarinin hissine asiri kendini acarak regule etmeye calisiyormussunuz gibi hissettim


  • mor oje  (22.09.22 22:28:13) 
Ben de boyleyim, baskasi adina ondan daha cok ve daha uzun sure uzuluyorum. Kirilmasinlar diye ses etmiyorum vs.

Terapistime bundan bahsettigim bir seansta, 'neden diger insanlara olan inanciniz bu kadar az?' dedi. Nasil yani dedim. Neden insanlarin elestiriyle basa cikamayacaklarini, zor birseyler yasarlarsa kirilip dokuleceklerini falan dusunuyorsunuz ki? Neden kapleri kirilsa da zor durumlardan gecseler de toparlanip hayatlarina devam edebileceklerini dusunmuyorsunuz?' dedi.
Aaa, dedim icimden.
Karsinizdakiler de yetiskin insanlar. Onlarin da sizin gibi dogru kararlar verip dogru sureclerden gecebileceklerine inanmaya calisin bence, dedi.

Ikna oldum.
  • sopiro  (23.09.22 04:56:58 ~ 04:59:40) 
Hanımefendi kendisinden hoşlanan beyefendi ile biraz flört etmek istemiş ancak beyefendi bunu anlamamış. flört aşamasında kadınlar erkekler ile dalga geçmeye meyillidir, beyefendi eğer bu dalga geçmeleri savuşturabilseydi bir umut bir şeyler olurdu.

sizin bundan etkilenip de başkalarına vermediğiniz tepkiler gereksiz nezaket örneği.

hamburgercideki şef severek yaptığı bir şeyin beğenilmediğini öğrendiğinde yapacağı şey neden beğenilmediğini, düzeltebileceği bir şey ise daha iyi nasıl yapacağını düşünmek.

belki bir önce o tezgahta balık yapıldı ve bu nedenle kokusu sizin hamburgerinize sindi, veya etin bulunduğu dolaba iş güzarın biri balık koydu, siz bunu söylediğinizde bundan sonra buna dikkat edecek belki etrafındaki kişileride uyaracakken hem sizi kaybetti, hemde sizden sonrakileri.

gereksiz nezaket göz çıkarır.
  • selam  (24.09.22 23:16:47) 
[]

Sosyal konut projesi hane toplam geliri konusu

İstanbul için 18 bin, anadolu için 16 bin olarak belirlenmiş hane içi maksimum gelir sınırı. Yoksulluk sınırı zaten 22.278 bin lira değil mi?

Örneğin ailesiyle anadoluda yaşayan bir genci düşünelim. Anne babası ve kendisi asgari ücret alıyor olsa zaten 16.500 lira ediyor. Başvuru hakkı olmuyor bu kişinin. E genç işsizse zaten nasıl başvursun?

Bu belirlenen sınır yine sigortada çalışan görünmeyip aslında elden yüksek maaş alana yaramıyor mu? Çok garip geldi bana maksimum gelir sınırının bu kadar düşük olması.

Ya cidden açlık sınırında olacaksınız ya da kayıt dışı çalışacaksınız başvurmak için bu duruma göre. Yanılıyor muyum?

 
[]

Zoom, teams vb. uygulamalar hakkında

Bunlarda yöneticinin bir kişinin mikrofonunu susturması ya da oturumdan çıkarması gibi bir seçenek yok mu yahu, son merve olayında iyice aklıma takıldı. Dünya genelinde yoğun olarak yaşanıyor bu ve benzeri olaylar sonuçta. Anlam veremedim.




 
Teams'te başkasının mikrofununu kapatabiliyorsun.


  • a7x  (13.09.22 14:30:46) 
Zoom'da da host diğerlerinin mikrofonlarını kapatabiliyor.


  • pispinti  (13.09.22 14:32:27) 
WebEx'te de var ama çoğu kişi bu tarz özelliklerin farkında değil, el kaldırma, ekrana çizim yapma vs.


  • reactionic  (13.09.22 14:41:22) 
[]

Ücretli öğretmenlik neden var?

Bunun çıkış tarihini, sürecini nedenlerini hatırlamıyorum ben. Sadece birden bunun bir sorun olarak konuşulmaya başlandığını hatırlıyorum.

Hali hazırdaki öğretmenlerin ataması neden yapılmıyor ki? İnsan kaynağı var sonuçta.

Mantıken aklıma zorunlu hizmet bölgelerinde boş kalan kontenjanlar olduğu için gibi nedenler geliyor ama ücretli öğretmenlik baya da yaygın bir şey oldu sanırım, sadece öyle ücra yerlerde var gibi bir şey kalmadı diye biliyorum.

 
Asıl sebebi kadrolu ogretmenin 1/3 u civarı maaş almaları. Ucuz iş gücü. Özlük hakları da yok gibi bir şey, dolayısıyla ne dense he demek zorundalar


  • abuzer  (24.08.22 12:56:39 ~ 14:10:42) 
Devletin öğretmen istihdam etmeye ekonomik gücü/niyeti yok


  • freebird5406_2  (24.08.22 13:03:43 ~ 13:04:40) 
düşük maliyet
öğretmenlerin seçeneksizliği

  • jelly bear  (24.08.22 13:14:36) 
Devlet sigorta olarak ayda 4 5 gün yatırıyor. Ücreti kadrolu öğretmenin 3 te 1 i ne geliyor.tatillerde yapmadığı derslerin ücretini ödemiyor.
Eğitim öğretim ödeneği vermiyor. Sadece girdiği derse ücret ödüyor. Onun yerine öğretmen alsa 4 5 katı maliyet olur.

  • rodeocu  (24.08.22 13:38:32) 
öğretmenler yüzünden var. karı koca ikisi de a ilçesinde çalışıp ikametleri b ilçesinde ikisi de yarım dönem sonra b ilçesine tayin oluyor diye var. bu durumun nedense hep büyükşehir merkezlerine gitmekte kullanılması durumundan dolayı var.

işte böyle olunca büyükşehir merkezlerinde 10 ihtiyaç varsa 15 öğretmen istihdam ediliyor, kimsenin çalışmak istemediği yerlerde de ücretli öğretmen çalıştırılıyor.

devlet istese tüm açıkları tek atamada kapatır. ama devlet de biliyor ki hepsi yine büyükşehir merkezlerine yığılacak.

dileyen araştırsın. büyükşehir merkezleri depo öğretmen dolu. ama doğuda, merkeze uzak yerlerde öğretmen yok. o depo öğretmenleri tam randıman kullanabilsen bırak açığı, öğretmen fazlası olur.
  • ya ben lan neyse  (24.08.22 13:39:55 ~ 13:41:08) 
yabancı uyruklu doktorlarda o şekildedir. 1/7 oranında maaş alırlar. (uzman doktor ve üstü hariç.)


  • hunharca ben  (24.08.22 13:40:14) 
Rodeocu +1

Büyükşehirlerde ücretli öğretmen istihdamı doğuya göre çok daha fazla olabiliyor. Çünkü atanabilmek için doğu batı ayırmadan seçmek zorundadır. Yani kadrolu ücra yerlere gitmiyor sorunu değil konu. Ordaki sorun sirkülasyon fazlalığıdır. Mesela adam Bursalı zorunlu hizmeti dolunca ya da eş durumu vs bir yolunu bulunca Türkiye’nin öteki ucunda ailesinden memleketinden uzakta kalmak yerine Bursa’ya ya da yakınlarına döner. Yerine yeni atanan öğretmen gider, aynı süreç sürekli işler.

Ayrıca 41’i açmak diye bir tercih de var, öğretmen bunu açtığı zaman devlet istediği boş yere tercihleri dışında gayet rahat atama yapar.

Ama ücretli öğretmenlerin özlük hakları yoktur, sigortası tam ödenmez, sadece girdiği ders sayısı kadar ücret alır normal maaş alamaz vs
  • epitaf  (24.08.22 18:37:02) 
@epitaf? hocam 41'i nereden duydunuz, öğretmen misiniz bilmiyorum ama ben 10 yıllık öğretmen olarak hiç 41'i açan duymadım.

41'i açmak şu demek. yer değiştirme işlemlerinde 40 okul tercih edebiliyorsun. en sonra "tercihlerim dışında bir okula atanmak istiyorum" diye bir seçenek var. buna 41. seçenek diyorlar. genelde öğretmenler çok çok çok zorda değilse 5-10 tercih yapar bırakır.

bu ruleti oynayan öğretmen vardır ama ben 10 yılda hiç görmedim. çalıştığı yerde tacize uğrayan, tehdit alan ya da Türkiye'de 10 tane falan zümresi olan öğretmenler açar genelde onu.

eğer evliyseniz ve eşiniz de sigortalıysa bir öğretmen olarak Türkiye'nin istediğiniz iline gitmeniz çok kolay. meb'in "mazeret tayini" öğretmenlerin de "eş durumu" dediği atamalar yüzünden 1. bölgedeki büyükşehirler ağzına kadar öğretmen dolu.

bak şu anda çalıştığım okuldan örnek vereyim. şehir merkezine az uzak, küçük bir ilçedeyim.

4 yıllık öğretmen okula geliyor (mesele urfa'dan gelmiş)

kocası da bizim yakındaki okula geliyor.

ikisi de şehir merkezinde oturuyor. ikisi de günlük gidiş geliş yapıyor.

yarım dönem sonra meb bunlara bir hak veriyor: "eşinin ikameti neredeyse oradaki okullara tayin olabilirsin."

yahu var mı böyle saçmalık. ikisi zaten beraberler. aile birliği sağlanmış. biri erzurum'da biri konya'da değil ki? ikamete göre tayin nedir?

bu şekilde yarım dönem çalışıp şehrin merkezine kapağı atıyorlar.

ondan sonra ilçedeki veliler ağlıyor "gelen öğretmen neden durmuyor?"

ülkede öğretmen açığı falan yok. büyükşehir merkezlerinde git bak her okulda norm fazlası öğretmen var.

meb evlenmişlere doğu hizmeti falan yaptıramıyor. iki evli öğretmenden her zaman merkezi yerde çalışmayan diğerine göre kendini ayarlıyor.

bu kafayla öğretmen açığı bitmez. ücretli öğretmenliğin uygulanmasının temel sebebi de budur. kesinlikle para değil. kadrolu öğretmeni görevlendiremiyorsun, sendikası hemen ağlıyor, idari davalar açılıyor... böyle olunca da kadrolunun çalışmadığı yerde ücretli öğretmen çalıştırılıyor. büyükşehir merkezlerinde çok çok açığı olan, meb'in açlığını çektiği bir branş değilse ücretli öğretmen göremezsin.
  • ya ben lan neyse  (24.08.22 20:19:51) 
Ya ben lan neyse nin dedigi hicbir cumleye katilmiyorum. Cevap cok net:Ucuz is gucu


  • balpolen  (24.08.22 22:51:22) 
@ ya lan ben neyse,

varsayalım sorunun sebebi öğretmen açığı değil, sebep ucuz iş gücü değil de sizin dediğiniz gibi öğretmenlerin yer değiştirmesinden kalan boşluklar olsun.

peki neden o zaman devlet ücretli öğretmenine kadrolu öğretmen kadar maaş vermiyor, ne kaybeder?

neden köle gibi çalıştırıyor, günahı devletin işini görmüş olup devlete iyilik yapması mı?
  • rodeocu  (24.08.22 23:32:43) 
@balpolen: saygı duyuyorum. müdür dahil 15 kişinin çalıştığı 150 öğrencilik bir okulda devletin aylık masrafı 200.000 kadar.

bu okulda 1 ücretli öğretmen ya vardır ya yoktur. ortalama 5 bin alır

yeni öğretmen olsa ortalama 10 bin alacaktı.

150 öğrenciye ayda 200.000 bin harcayan devlet 205.000 de harcar. meb in derdi para değil.

meb in derdi para olsa 2 öğrencisi olan imam hatip okullarını kapatırdı. ben böyle okullar gördüm. (2 öğrencisi var ama katakulliyle 50 öğrenci varmış gibi gösteriliyor.)
  • ya ben lan neyse  (24.08.22 23:35:50 ~ 23:49:41) 
@rodeocu: farklı sebepleri var. öncelikle bu öğretmenlere girdiği ders kadar değil, aylık sabit bir ücret ödesen bu sefer ücretli öğretmen "nasıl olsa sabit ücret alıyorum" diye derse girmek istemeyecek. o yüzden meb, girdiği ders kadar para veriyor. ama hükümetin asıl derdi halk "okulumuzda öğretmen yok" demesin. mümkün olduğunca boş dersler doldurulsun.

girdiği ders kadar para verince de ücreti düşük oluyor. çünkü ders başına -son zam hariç- 25 lira para alıyorlar. bir ücretli öğretmen tatil vs. olmasa haftada en fazla 30 saat derse girebilir ki o da yüzde 1 falandır.

"o zaman meb ders başına daha fazla para versin?" hah işte meb in asıl para hesabı yaptığı yer burası. ücretli öğretmene saati 50 liradan ders verdirirsen asıl o zaman 1 milyon kadrolu öğretmen meb'i yıkar. (mecazi anlamda :))

ücretli öğretmenlere daha fazla ücret verirsen ücretli öğretmenlerin büyük çoğunluğunun çalıştığı küçücük ilçelerde ne kadar eş dost akraba varsa ücretli öğretmen olur. 2 yıllık kanatlı hayvan yetiştiriciliği mezunu bile ücretli öğretmen olabiliyor.

"yeni mezun olmuş ünv. mezunu parlak gençler yapsın işte, hem adam tecrübe de kazanmak istiyor... tıkır tıkır işleyen bir sistem var. oh mis." diye düşünüyorlar.
  • ya ben lan neyse  (24.08.22 23:46:21 ~ 23:49:04) 
@balpolen +1

İlk atamada 41’i açmayan neredeyse yok gibi bir şey. 5-10 tercih verip bırakanı ilk kez duydum. Türkiye 9.su oldum ben bile min 20 tercih yapmıştım bunlara belli olmaz diye. İnanmayan memurlar.net’teki herhangi bir forum başlığını okuyup içler acısı hale şahit olabilir.
  • ruhen hastayim ben  (24.08.22 23:59:50) 
@ruhen: hocam ilk atamada 41'i açmayan tabii ki neredeyse yok. ben oraya "yer değiştirme işlemlerinde" diye yazdım. açığın sebebi zaten bu yer değiştirmeler.


  • ya ben lan neyse  (25.08.22 00:12:25) 
@ya lan ben neyse

hocam sabit ücret alan neden derse girmek istemesin ne kadar saçma, siz devlette öğretmensiniz sabit ücretiniz var demek ki derslere girmek istemiyorsunuz istifa edin o zaman. ayrıca biz ücretli öğretmenlik olsun onlara fazla maaş versinler demiyoruz. ücretli öğretmenlerin yerine atama yapılsın diyoruz. sonuçta onlar atanacak yine.

hocam allasen sen ne konuşuyorsun? 110 bin ücretli öğretmen var ülkede. 110 bin tane norm fazlası mı var? saçma bir argüman bu kadar savunulur.

ayrıca aç bak sayıştay raporlarına büyükşehirlerde norm fazlası öğretmen sayısı öğretmen ihtiyacının 5 te 1 inden daha azdır.

evet söylediğin bir sorundur ama ücretli öğretmenliğin sebebi değildir.

öğretmene ihtiyacın olduğunu devlet kendi ağzıyla söylüyor.

sayıştay'ın sitesine girip raporları okuyun üşenmezseniz.

devlet bile ücretli öğretmen mevzusunu sizin baktığınız yerden savunmuyor eğer öyle bişey olsaydı bol bol bu bahaneye sığınıp öğretmenleri hedef alırlardı.
  • rodeocu  (25.08.22 01:18:52) 
İstanbul’u büyükşehir sayıyorsak İstanbulda son beş yıldan fazladır aynı branştan 7-8 öğretmen ihtiyacı olup da yıllardır bunu ücretli öğretmenle karşılayan ancak kadroyu bir türlü tamamlayamayan dört beş okul biliyorum.
Okulda öğretmen ihtiyacı var ancak örneğin ilk atamaya açılmıyor ya da sadece il dışına açılıyor il içine açılmıyor. Yani okulda ihtiyaç mevcut ancak kadro hep eksik.

Ücretli öğretmenlik yıllar önce de vardı ama ben öğrenciyken mesela okulumuzda en fazla bir ya da belki iki olurdu, ders boş kalmasın diye yarım dönem bir dönem idareten diye. Şimdiki durum bu değil, şu an ücretli öğretmenlik ayrı bir sektör resmen. 10 yıldır kendi branşında ücretli öğretmenlik yapan var, demek ki ihtiyaç var yap atamasını ücretli yerine kadrolu olsun.
  • epitaf  (25.08.22 01:45:29) 
@epitaf: istanbul farklı. 2. bölge sayılıyor. öğretmenlerin çalışmak istemediği bir il. urfa'da öğretmen açığının hiç bitmemesi gibi bir durum istanbul'daki.

@rodeocu: "demek ki siz istemiyorsunuz..." aşırı önyargı barındırıyor. üzerinde durmayacağım.

sayıştay'a bile gerek yok. meb bile öğretmen açığını kabul ediyor. ama bu açık yekten tüm türkiyedeki öğrenciler/tüm türkiye'deki öğretmen sayısı diye hesaplanmıyor. her bölgenin tek tek normu belirlenip toplam açık hesaplanıyor.

mesela toplamda 30 saat matematik dersi olan okulun öğretmen ihtiyacı 1 sayılıyor.

32 oldu mu öğretmen açığı 2 sayılıyor.

57 oldu mu öğretmen açığı 3 sayılıyor. halbuki 57 saat derse 2 öğretmen de girebilir.

o yüzden sayılar bir şey ifade etmiyor. hesaplama yapılırken kabaca 21 saat derse 1 öğretmen açığı var şeklinde hesaplanıyor.

mesela bir okulda sadece 6 saat bilgisayar dersi olsun, hemen "1 öğretmen açığı" diye hesaplara düşüyor. 6 saate öğretmen mi atanır?

bu hesaplama yöntemi sayesindedir ki tüm Türkiye'de inanılmaz bir din kültürü hocası açığı var görünüyor. halbuki yok. sayıştay hesaplaması da bu hesaba göre yapılıyor.

benim bulunduğum ilde 2012'de 300 küsür öğretmen fazlası vardı. bu 300 kişiyle bütün öğretmen açığını bu ilde kapatırsınız. illaki falanca okulda metalürji hocası olmayacaktır. o her zaman olacak. işte o zaman başka okuldan görevlendirme, olmadı yüksekokul hocası o da olmadı mühendis, teknikerle bu açığı geçici olarak kapatacaksın.

eğer benim "büyükşehirlere kaçma" düşümcem doğru değilse neden doğudaki öğretmen açığı hiç kapanmıyor? üstelik ben kendimi bildim bileli atamaların yüzde 90'ı doğu ve güneydoğuya yapılıyor.

cevap belli. küçük yerlerde oranın yerli öğretmeni bile kalmıyor. demek ki sorun öğretmen açığı değil. yer değiştirme sistemindeki saçmalık.

öğretmene "sen min 25 saat derse gireceksin." diye mevzuat çıkarırsan, hesaplamayı 25 saat üzerinden yaparsan açık falan yok.

bana karşı önyargılı yaklaşacağınıza 32 saat dersi olan okulda 30 saat derse girip mevzuat gereği 2 saatin parasını alamayacağı için başka okuldan hoca gettirenlere, hamileyken çıktığı ücretsiz izinde maaş alamadığı için yaz tatilinde iznini bozdurup eylülde tekrar izne çıkanlara falan kızın. öğretmen açığı görünmesinin sebebi bu tipler ve hayali değiller. varlar.

hasılı Türkiye'de öğretmen açığı falan yok. 1 milyondan fazla öğretmenle 18 milyon öğrenci iyi bir planlamayla gayet açıksız bırakılabilir.

ama evet, böyle bir planlama hiçbir zaman yapılmayacak ve açık hiç bitmeyecek.

edit: öğretmenleri hedef alıyorlar zaten. cb bile "Öğretmen 15 saat çalışıyor, memur 40 saat..." diye öğretmenlere salladı. bakanın biri camideki güvercinlere benzetti, biri maaşlar yük dedi vs.

edit2: özet: ücretli öğretmen yerine kadrolu öğretmen atasan büyükşehire kaçacak. böylece ücretli öğretmenlik hiç bitmeyecek.

biraz hızlı yazdım karışık olmadı umarım.
  • ya ben lan neyse  (25.08.22 02:11:53 ~ 02:23:13) 
Ücretli öğretmenlerin sabit maaş aldıklarında derse girmek istememeleri de sizin ön yargınız. Cevap veremediğiniz şey basit birşey değil.

21 derse öğretmen ihtiyacı olması öğretmenin temel hakkıdır. Öğretmenin maaş karşılığı 15 saattir. İhtiyaç hesabında 21 ders kullanılması ücretli öğretmenin suçu değildir. Bu ona verilen ücretin düşük olmasının bahanesi olamaz konuyu saptırmayın.

30 saat in üstüne 2 saat ders oluyor öğretmen girmiyor (girmek zorunda değil ayrıca )bu da ücretli öğretmenin sorunu değil.

Hamile öğretmen yazın iznini bozduruyor bu da ücretli öğretmenin sorunu değil.

Ücretli öğretmeni getirip al sana 3 kuruş para sıfır özlük hakkının bahanesi bunlar değil.
  • rodeocu  (25.08.22 08:48:10) 
Öğretmenin ücreti verilmeyen fazladan derslere girmek istememesi ya da kendine hak olarak tanınmış "tatil" döneminde izin kullanmaması nasıl bir mantıkla ahlaksızlık sayılıyor anlamadım :) her işin bir karşılığı var. "emeğinin karşılığını almadan derse girsin" demek yerine "neden 30 saat üstüne ücret ödenmiyor" diye düşünmeni öneririm @yabenlan. Tek sonucunu maddi kaygılar olarak bulmayacağını umuyorum


  • abuzer  (25.08.22 11:30:42) 
@rodeocu: e 30 saatin üstüne 2 saatlik derse girmeyen öğretmen "girmek zorunda değil" oluyor da sabit maaş alan öğretmen fazla derse girmek istemeyince neden sorun oluyor? neticede mevzuatın sınırları dışına çıkamıyorsun. o yasalsa bu da yasal. ama ben sabit maaş aldığım için fazla derse girmek istemeyince "istifa edin o zaman" oluyor. bu çifte standart.


  • ya ben lan neyse  (25.08.22 16:27:31 ~ 16:27:50) 
Konuyu şöyle bir bakayım dedim, oldukça enteresan bilgiler var. Öğretmenlikle ilgili bir bilgim yok ama devletle iş yaptığımız için bazen her seviyeden memurla iletişimimiz oluyor, konu bu tür özlük haklarına da geliyor.

Devlette zaten bazı ödemeler belli bir seviyede sınırlandırılmıştır, mesela arazi ödemesi 3 ayda sadece 20 iş günü ödenir, 20 iş gününden fazla işe çıkmam diyemezsin, 40 gün bedava gidersin o işe. Ya da fazla mesainin de kurumsal bir kotası vardır, bütçede belirtilen kota dolduktan sonraki mesailer ödenmez ama daha zaruret halindeki işi bitirmiyorum diyenini görmedim.

Şimdi bu açıdan bakınca 30 saatin üzerine derse girmem diyen öğretmenlerin durumu baya ilginç geldi :) Siz şimdi çalışmadığınızda da iş yerine gitmiyorsunuzdur :))

Diğer memurlara göre güzel denebilecek kazanımlar bunlar, öğretmenlik adına.

Ha, sana ne derseniz. Ben vatandaşım, vergimin hangi şekilde değerlendirildiğini bilmek isterim.

Öğretmenlere sorsan, ücretli öğretmenlik özel bir tanımda değerlendirilecek, geçici oldukları için ve iş garantisi olmadığı için daha yüksek ücret alacaklar dense, buna ilk kadrolular itiraz eder:) tüm memurlarda var bu.
  • iustitia omnibus  (25.08.22 17:08:20 ~ 17:10:01) 
@iusta, 20 saat ödendiği halde 40 saate çıkmam diyememek neden bu kadar güzel ve doğru geliyor sana :) dense daha iyi değil mi? Emeklerin karşılığı verilse

Ve evet ücretli öğretmenlik ayrı bir statüde değerlendirilmesin. Ne çok para verilsin, ne hakları yensin. Birinden birini seçemmiz gerekmiyor bence. Eşit işe eşit ücret :)
  • abuzer  (25.08.22 18:02:48 ~ 18:04:27) 
@abuzer
Güzel demedimki, sadece durumu anlattım ama siz baya alıngansınız anlaşılan.

Dümdüz bakışla dediğiniz gibi, ama kanun koyucunun niyetine bakmamız lazım burada. Mesela 3 ayda bir 1000 tl bütçe ayrılmış olsun. Bunu üç aylık yaklaşık iş gününe yani 60'a bölersek günlük 16,66 lira verebilirdi. Burada kanun koyucu şöyle düşünmüş olabilir; arazi yeterince zor, az çıkanlar da iyice az almış olacak. Biz en iyisi elimizdeki bu 1000 lirayı 20 gün çıkana da verelim demiş olabilir, yani günlük 50 lira vererek 20 günle sınırlayarak daha fazla kişinin yararlanmasını da sağlamış olabilir.

Bunlar bakış açısıdır.

Merak ettim; bir öğretmen vermesi gereken ders saatinden fazla ders almıyorum, ek ders ücreti de istemiyorum diyebiliyor mu? Yani devletin parasıyla bile ders verdiremediği öğretmen var mı?
  • iustitia omnibus  (26.08.22 12:46:21 ~ 12:48:16) 
Konuya tekrar yazmak istemiyorum ama lustitia sorusuna cevap vermek isterim. Öğretmenlik yine yanlış anlaşılmaya evrilmiş. 30 saat yasal sınırdır ancak şartlar gereği 32 saat derse girmek zorunda kalınabiliyor ve fazladan girdiği derslerin ücreti alınamıyor. Yani öğretmenler de ücretini almadan derse giriyor. Öyle para yoksa ders yok bana ne olmuyor.

Ama burada işin içinde olmayanların bilemediği çok detay var, işin içinde olanlar da bazen tek yönlü düşünebiliyor. Yukarıda bahsedilen hamilelik vs gibi özel durumlar ücretli öğretmenliğe kapı açıyor ancak bu her zaman için geçerli bir durum.

Konudaki soru ise şu anı sormuştu. Yani son yıllardaki ücretli öğretmenlik probleminin altında yatan nedenler bunlar değil. Artık ücretli öğretmenlik bir meslek grubu halini aldı. Sorulan ve sorun olan şey bu.

Aynı okulda yan yana sınıflarda görev yapan iki kimyacının biri kadrolu diğeri atanmamış ücretli. Ücretli olan anlaşılsın diye söylüyorum nerdeyse boğaz tokluğuna çalışıyor. Bu durumdan kadrolu olanlar da memnun değil, yazık.

Bazen de hiç alakasız bölümlerden mezunlar derse giriyor, sosyal hizmetler mezunu olup öğretmenlik yapmak gibi, bu ise kötü. O öğrenciler eksik kalıyor, bölümden mezun olanların hakkı kayboluyor. Bu da ayrı bir konu.

Doğu batı farketmeksizin hayat koşullarının iyi ol olmadığı yerde sadece öğretmen değil, doktor da, mühendis de memur da kalmak istemez. Tayin imkanı bulduğunda kendine uygun yere gitmek istemesi doğal hakkı. Burda sorunu sadece öğretmenler üzerinden görmek yanlış, koşulların iyileştirilmesi ülkenin gelişmişliğiyle ilgilidir.

Örneğin İzmir’de doğup büyüyen bir öğretmen atandığı köyde kendi ekmeğini kendi yapıp, suyunu çeşmeden taşıyarak en fazla tayin hakkına kadar kalabilir. Üstüne bir de mesai ortamı kötüyse (bazı yerlerde aşırı mobing yapılır dışardan gelenlere, nasıl olsa gidici gözüyle de bakıldığından en kötü çalışma şartları verilir idarelerce) Dolayısıyla elbetteki burdaki öğretmen gider yerine yenisi atanır, o gider yenisi atanır. Süreklilik olmaz, sirkülasyon olur ki bazı iller biliyorum yılda 2 bin üzerinde sirkülasyon oluyor.

Ancak dikkat edilsin sirkülasyon dedim. Yani devlet oraya gidenlerin yerine yenisini atar. Dolayısıyla ücretli öğretmelik yığılmasına bu sebebiyet vermez.

Bir diğeri norm kadro olayı, eğer okulda norm fazlası olunursa o öğretmeni de otomatik başka okula gönderir meb. Öğretmen ders yükünü kadrosunun bulunduğu okulda tamamlayamıyorsa bunu başka okulda tamamlamak zorundadır. Bu nedenle birden fazla okulda görev yapan öğretmenler de vardır. İki iş yeri, iki müdürü, iki farklı türde okulu (ilkokul/ortaokul/lise gibi) olabilir.

Neyse çok yazmışım ama şunun altını çizmek isterim. Öğretmenlik bir meslek grubudur ancak kendi içinde her öğretmenin çalışma şartları da, kazancı da, yaşam koşulları da vs birbirinden çok farklıdır. Aynı okulda görev yapanlar dahil, branş farkları oluşur.

Dolayısıyla “öğretmenler” diye başlayan genellemeler asla doğru değildir. Bu kadar ayrıntıyı da maalesef dışardan olanlar bilemediği için tanıdığı öğretmenler üzerinden genelleme yapar. Ve herkesin hayatında da mutlaka bir kaç öğretmen vardır, yani kaç tane radyoloji teknisyeni tanır ki insan, ancak hastanede bir röntgen çekimince karşılaşır geçer. Ancak o kadar çok tatilleri vardır ki öğrendiğimde “e siz ne zaman çalışıyorsunuz ya” demiştim :) Hatta kesintisiz bir ay süreli zorunlu tatiller yaparlar, yapsınlar da. Çalıştıkları iş şartları bunu gerektirir. Ama gündelik hayatımızda çok da yeri olmadığı için pek bilinmez, eminim bilinse “öğretmenler yatıyooo yaa” bakış açısından başka bir değerlendirme yapamayanlar onlar için de neden bu kadar çok tatil yapıyorlar diye başlardı.

Netice itibariyle öğretmenlik çalışanı sayıca çok fazla olan ancak çok önemli bir iş koludur. Ne yazık ki bir süredir kadrosuz ücretli öğretmenlik olarak devam ettirilmekte olup bu da en önemli şey olan eğitimin değersizleşmesine vesile olmaktadır.

Soru çok yerindedir ancak görüldüğü üzere cevap konusunda işin içinden çıkamadık. Neden bu kadar ücretli öğretmenlik var? Ancak şu bir gerçek ki ekonomik olarak bütçeye katkısı net. Değer mi sorusunun cevabı bende değil, o kadar ekonomiden anlamam. Dolayısıyla tek neden bu olmasa da nedenlerden biri olduğuna inanırım.
  • epitaf  (28.08.22 08:47:42) 
[]

Komik kitaplar

Selam, edebi ağırbaşlı komik değil de baya günümüz normlarında komik kitaplar var mı bildiğiniz?




 
Fırat budacı kendimi durduracak değilim


  • abuzer  (25.07.22 21:31:56) 
Fedor Amca :)


  • dreamnesiac  (25.07.22 21:43:45) 
Alıklar Birliği


  • kendi helvasını kavuran zombi  (25.07.22 22:13:04) 
Acemi Eğitimi


  • temasettin  (25.07.22 23:44:11) 
Benim de söyleyeceklerim var 1-2-3 Umut Sarıkaya


  • rastinon  (26.07.22 00:02:16) 
serdar turgut - maymunu tokatlamak (akp'ye yanlamadan once yazmisti)


  • samioferingozlukleri  (26.07.22 05:50:06) 
[]

Disney+ Dil Seçeneği Sorusu

Selam, benim hesabımda içerikler otomatik olarak Türkçe altyazı ve İngilizce seslendirme kombinasyonuyla başlıyor ancak tanıdığım başka birinde tüm içerikler Türkçe dublajla başlıyor. Onu da otomatik İngilizce seslendirmeyle başlatmaya çalıştık ama ne yapsak etsek de çözemedik problemi. Nedir sorun?

Ekstra not: İkimizin de bilgisayar dili ve konumu Türkçe ve Türkiye. Ben win11 kullanıyorum o win10.


 
[]

Yalnız çalışan var mı? Nasıl dayanıyorsunuz?

Çalıştığım yerde kendi alanımda tek kişiyim ve odam da ayrı, haliyle diğer insanlarla iç içe değilim. İşim gereği kimseyle iletişim kurmam da gerekmiyor ne bir mail, ne telefonlaşma ne sözlü iletişim yok. Sadece gün içinde birkaç kere eş dostla whatsapp'tan yazışıyorum. Müşteri vs. gibi bir olayım da yok, labdayım. Çoğu günler iki dudağımı ayırmadan bütün gün bitebiliyor.

İşin kötüsü aslında geveze de bir insanım, gün geçtikçe daha zor oluyor bu benim için. Kaytarsam yine olmuyor, kaytarmak çalışmaktan daha sıkıcı.

Böyle olan var mı? Ne yapıyorsunuz akıl sağlığınız için :D Bayram tatilinden sonra iyice zor geldi.

 
Açık ofis çalışanların en az %80'i böyle çalışmanın hayalini kuruyordur, bence katlanamayacak bir durum değil bilakis tercih nedeni olabilir bu.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (18.07.22 15:29:45) 
Isiniz harika. Keske benim de boyle bi isim olsa dedim. Ben olsam radyo ya da podcast dinlerdim.


  • halk  (18.07.22 15:29:58) 
Her şeyin fazlası zarar galiba :D Kendimi sims'teki social barı sıfırlanmış simler gibi hissediyorum


  • akhenaten  (18.07.22 15:31:49) 
Valla ben de daha ne istiyorsunuz demeye geldim. Muthis bence. Isiniz herkesin aradigi is


  • balpolen  (18.07.22 15:35:21) 
Tek olmasam da laboratuvara gidiyorum bazen. Klimalı, sessiz, temiz, efsane bir ortam. Değerini bil.

Edit: Benimki de kalite laboratuvarı. Klima isteyin.
  • dissendium  (18.07.22 15:39:45 ~ 15:56:15) 
kendi alanınızda tek kişiymişsiniz. bu durumda başka alanlarda çalışan insanlar mevcut orada. onlarla konuşmayı deneyin?
derdinizin çözümü bayaa kolay geldi bana :D
ben de öyleyim. şirkette işim bağımsız, odam var, ve hatta direkt patrona bağlı olan tek kişiyim. bu durum şirkette çalışan 200 kişi ile iletişim kurmama engel olmadı hiç.
  • lapetite  (18.07.22 15:52:51) 
@dissendium laboratuvar sağlık bilimleri laboratuvarı değil ama, doğa bilimleri. haliyle çok öyle iklimlendirilmiş bir ortam da değil. Esmiyor valla :(

Normalde bu kadar durgun değil aslında, saha çalışması olduğu zaman bir ekip oluyor ama aylardır öyle bir durum yok.
  • akhenaten  (18.07.22 15:53:44) 
@lapetite benim durumum biraz daha farklı, burada interdisipliner bir çalışma var haliyle benim diğerlerinin yaptığı iş hakkında hiçbir fikrim yok :D onlar kendi içinde baya yoğun ve aktif çalıştıkları için de bu denemelerimin hepsi 2dk sonra gelen telefonlarla elimine ediliyor.


  • akhenaten  (18.07.22 15:56:00) 
Yalnız çalışma tecrübem var biraz, farklı tecrübelerim var.

1. Yabancı bir firmanın geçici ofisinde asistanlık: normalde gönderdikleri yabancı abiyle beraber çalışıyor olsam da kendisi ara sıra yurtdışına falan gider, ofis tamamen bana kalırdı. O dönem işim çok meşgul değildi, ofis oturmuş, mail alıp yurtdışı ofisine aktarma harici bir iş olmazdı. Kalanında 4 dönüm bostan, yan gel yat Osman. Yayıla yata geçirdim günlerimi.

2. Seyahat acentası otel rezervasyonu departmanında tek kalınca: Tam tersi bir ortam. Önce evlenip şehir dışına taşınan arkadaş, işten çıkarılan arkadaş, patronla kavga edip istifa eden arkadaş, aynı gün askere giden arkadaş derken 5 kişinin işi sadece bana yığıldı. Yemek bile yiyemiyordum, başımı kaşıyacak vaktim yoktu. Buna rağmen "ileri tarih" diye o kadar işi erteledim ki, 9 ay sonra yeni alınan arkadaş bile bitirememişti. Hayatımın en rezil dönemiydi.
  • d max  (18.07.22 16:45:20) 
evden çalışıyorum kimse yok yanımda. arada toplantı oluyor pek konuşmam. onun harici ihtiyaç halinde teams üzerinde konuşuyoruz. ben memnunum valla.


  • jelly bear  (18.07.22 17:30:55) 
Evden calisiyorum, toplantimin olmadigi ve telefonumun az caldigi gunler en guzel gunler. Ama işim çok yoğun, gün icinde boş vaktim kalsaydi sosyallesmemek sıkabilirdi.


  • passive aggressive  (18.07.22 17:45:57) 
Pandeminin basinda sirketteki bazi odalarda isim oldugu icin duzenli gidip gelmistim, bazen bizim kattaki tek insan oldum.

Is miktari da az olunca cok rahat bir donem olmustu.
  • cleric  (20.07.22 10:28:08) 
[]

Engellediğim kişilerin entrylerini görmeye devam ediyorum

Hepsinin değil, yani değildir heralde. Ancak bazen fazlaca agresif bir entry yüzünden yazarı engellemek için profiline girdiğimde zaten engellenmiş olduğunu görüyorum.

Bahsettiğim şey birkaç dakikada olan bir şey değil, örneğin 1 hafta boyunca engellediğim kimse yokken birgün birini engellemek için profilini açtığımda engelle butonuna basarken zaten engellenmiş olduğunu fark ediyorum.

Neden oluyor bu?

 
Sözlükte engelleme fasilitesi düzgün çalışmadığı için oluyor. yapacak bir şey yok maalesef herkeste böyle.


  • respect  (14.07.22 15:19:21) 
@yere dusup kirilan sarap kadehi

Evet o sırada şukela modunda okuyordum o sırada, engelli yazarları göstermesi çok gereksizmiş
  • akhenaten  (14.07.22 18:55:32) 
[]

Yapışkan his bırakmayan temizleme mendili

Selam, rossman'da satılan toz alma mendillerini kullanıyorum ama silip kuruladıktan sonra bile yapışkan bir his bırakıyor. Özellikle mouse için çok rahatsız edici.

Siz neyle temizliyorsunuz plastik yüzeyleri?


 
ben alkollu dezenfektan kullanıyorum, alkol olduğu icin hiç kalıntı kalmıyor. markası da maestrowin.


  • orient blue  (13.07.22 13:54:23) 
Sabunlu bez :)


  • dreamnesiac  (13.07.22 13:58:21) 
[]

En sevdiğiniz market çikolatası hangisi?

Özellikle marketlerde satılanları soruyorum. Ünlü butik çikolatacıların ve pastanelerin çikolataları dahil değil.




 
Saf çikolata olarak Ülker'in kare çikolataları iyi. Milka sevmiyorum. Yağ yiyormuşum gibi geliyor. Eskiden Milka böyle değildi. Caramio'u seviyorum. Çikolatası fena değil. Laviva da severim. Godiva bence en iyisi.


  • dissendium  (02.07.22 22:00:14) 
favorim laviva ve nutymax. eskiden lilapause hastasiydim cocukken, cocuklugimdaki tadi yok gibi simdilerde.


  • in vino veritas  (02.07.22 22:07:11) 
Geçende Ülker'in şu gofretini yedim ve çok beğendim.

www.migros.com.tr
  • Cesario  (02.07.22 22:08:24) 
Çikolata: damak bitter. Damak Antep fıstıklı.
Gofret: eti hoşbeş tadında. Karam. Dido kare. Eskiden kitkat vardı artık bulamıyorum :(

  • invictae  (02.07.22 22:10:35) 
nestlenin her cesidini seviyorum. onun disinda damak klasik alirim sadece.

eskiden milka cok severdim. eski tadi yok +1
  • Kittie  (02.07.22 22:15:49) 
Lindt ama şuan çok pahalı :(
Tüm çeşitleri

  • dreamnesiac  (02.07.22 22:20:53) 
Eti canga gofret, hoşbeş fındıklı, torku no1 gofret (bozdu son dönem), pahalı lakin ferrore roche ve rafaelo, godiva domes (hindistan cevizli), m&m (fıstıklı)


  • pofudukayi  (02.07.22 23:03:12) 
Bimdeki kasanin orada satilan bar cikolatanin beyaz cikolata olani. Digerleri de güzel aslidna sadece beyaz değil.


  • stavro  (02.07.22 23:37:54) 
ritter sport ama cok pahali. 50 lira veremem bir cikolataya www.migros.com.tr

eti ahenk son zamanlardaki favorim.
  • exlibris  (03.07.22 00:10:50) 
Yazmayı unuttum.

En güzel çikolata bu.

www.macrocenter.com.tr

Tony's chocolate. Ritter falan hikaye..
  • Cesario  (03.07.22 00:17:56) 
eti ahenk ve keyfince


  • atom karincanin torunu  (03.07.22 00:58:38) 
Ömrüm boyunca tek çikolata yeme hakkım olsa Halley i secerim


  • abuzer  (03.07.22 07:31:33) 
Eti ürünleri dışında hiç bir çikolata yemiyorum desem hepsini kategoriye alabilirsiniz


  • smokee  (03.07.22 10:34:57) 
Canga


  • halen  (03.07.22 16:54:17) 
Tadelle king size bu kategoriye girmiyor mu? Kimse yazmamış çok şaşırdım :)


  • hadi ya la  (03.07.22 17:18:10) 
[]

Twitter gündemindeki başlıklar

Bunlar içinde sürekli belli kesimlere ait bir yazım şekli görüyorum, bir cümleyi iki sözcük gibi yazıyorlar nedir olayı bunun?

Atıyorum şöyle oluyor;

DünFırından EkmekAldım

YarınHava GüneşliOlacak

YumurtaRafadan DahaGüzel

 
Çoğunluğu botlarla oluşturulan ve gündem listesine sokulan ücretli etiketler. Gündem en fazla 2 kelime olabileceği için ikiden fazla sözcük varsa birleşik yazıyorlar.


  • kutukcu  (22.06.22 13:47:01 ~ 13:47:30) 
gündemdeki bir etiketin paralı botlarla yapıldığını öğrenmek için, o kelimeye tıkla. eğer alttaki tweetlerde diğer gündem etiketlerini de görüyorsan birileri parayı basmış demektir.


  • buenosdias  (22.06.22 13:57:41) 
[]

Paralel/Alternatif gerçeklik filmi/dizisi arıyorum

Ana konusu aksiyon olmaktan ziyade "bakın burada her şey ne kadar farklı" temasında yoğunlaşırsa tam istediğimi bulmuş olacağım.

Mesela bir adamın bir sabah sadece kadınların olduğu bir dünyada uyandığı tarzda filmler gibi. Ya da bizden çok farklı bir kültüre sahip uzaylıların dünyasına gidip orayı anlamaya çalışan birilerinin olduğu filmler. Ya da atıyorum kadın erkek rollerinin değiştiği veya distopik bir evrenin tanıtıldığı, insanların tanrı olduğu gibi şeyler.

Birkaç örnek de yazayım izlediklerimden

3%
Je ne suis pas un homme facile
In time
Bruce almighty
Downsizing
Upload
Black mirror
Island
Hunger Games serisi
Mass effect (oyun)
Idiocracy
12 monkeys

 
  • ceketimi alip cikcam  (29.05.22 19:57:43) 
Undone(Amazon prime dizisi)
Petite Maman ( mubi'de var, film)

  • Amaranta ursula  (29.05.22 20:17:46) 
Mobilim editleyemedim.
Verdiğiniz örneklerin yelpazesi geniş. Onlardan yola çıkarak

Bazıları çok duyuldu belki izlemişsinizdir ama yine de yazayım.



Omniscient

Snowpiercer (filmi daha iyi. Dizi gittikçe sıkıcı oldu)

In time

The 100 (biraz aksiyon ağırlıklı ama neredeyse her sezon değişik bir durum oluyor farklı olarak)
  • ceketimi alip cikcam  (29.05.22 22:55:44) 
"bir adamın bir sabah sadece kadınların olduğu bir dünyada uyandığı"
bu birebir: (bkz: seksmisja) (bence Polonya'nın Gora'sı gibi bişey bu, çok daha eski yapım)

(bkz: Fantastic Planet) insanların uzaylıların evcil hayvanı olduğu animasyon.

daha aklıma gelirse eklerim.
  • nhk ni youkosu  (29.05.22 23:00:46) 
film:
paralel dunya/evren:
coherence
parallels
parallel
another earth
triangle

secimlere gore paralel gerceklik:
mr. nobody
sliding doors

alternatif gerceklige giren kisiler:
the thirteenth floor
ben x
enter the void
midnight in paris
isn't it romantic
john dies at the end
pleasantville

alternatif/fantastik dunya (utopya/distopya):
click
the truman show
the invention of lying
absolutely anything
the giver
children of men
a scanner darkly
equilibrium
the cabin in the woods
district 9
dark city
transcendence

oyun:
the evil within
silent hill ve serisi (filmi de yapildi ve iyidi)
assassin's creed ve serisi (filmi de yapildi)
  • ermanen  (30.05.22 01:38:59 ~ 13:20:54) 
Dizi olarak altered carbon'u şiddetle tavsiye ederim.


  • uvcray  (30.05.22 01:50:59) 
Şu iki filmi de sevebilirsiniz diye düşünüyorum:
Vivarium (2019)
The room (2019)

Dizi olarak da Made for love zevkinize uygun bence bir bakın.
  • buzbebek  (30.05.22 02:29:25) 
they live bunların hepsini tokatlar.
eXistenZ var çok kişi bilmez ama bence manyak bir filmdir.

diğer yazılanların çoğu zaten çok bilinenler.
  • bohr atom modeli  (30.05.22 11:05:09 ~ 11:05:28) 
12  Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.