Ekşi Duyuru

Wordpress gereksiz karmaşıklaştırır gibi geliyor bana.

Hazır bir tema bulun, muhtemelen landing page gibi bir şey işinizi görür. Flask gibi bir uygulamayla o sayfayı serve edin. Bir de upload endpoint'i olsun, yüklenen dosyayı python scriptine verip, sonucu bir yere kaydedip linkini dönsün.

Wordpress işine girince, tema ve dosya yükleme işleri kolaylaşacak evet, ama dosyayı işleme kısmı gereksiz karmaşıklaşacak gibi geliyor bana.

Flask a baktim. Tam aradigim gibi biseymis. Cok tesekkurler.

Lisansin cogu yerde onunu tikamaz. Bir tek ACG egitimleri ve sertifikalar ile pek ilerlememez sanirim :( giris pozisyonlari icin bir fikrin oldugunu ve istekli oldugunu gosterir. Genelde projelerde egitimlerde ogrenilenlerden cok daha fazlasiyla karsilasiliyor. Hedefin giris seviyesiyse dogru yoldasin, cogu bulut servisi voucher verebiliyor / free tier'i olabiliyor. Onlari kullanarak bir iki proje yapmaya calisirsan cok faydali olur

konsolosluk cagri merkezini aradan mi?

@lamartin, bu çağrı merkezinin varlığını bilmiyordum. daha önce başka numarayı aradığımı hatırlıyorum.

aradım, türkiye için bir kısıtlama olmadığını söylediler.

teşekkür ederim.

Office 365 işinize yaramaz mı?

office 360 da hangi yazılım bunu yapıyor? nereden detaylara bakabilirim?

arayan olursa diye yazıyorum. Aradığım programı buldum: Plastic scm

Hocam linki sci-hub.io adresine yapıştırın, çok büyük olasılıkla erişirsiniz.

öpücük balığının dediğini deneyin, olmazsa yazın yarın okuldan bakarım.

31 kot bedeni, diğeri normal beden.

normal ise neden hepsi farklı? 36 da var, 38 de 40 da 42 de.

kot pantolon bedenleri kadın-erkekte değiliyordur belki ama 24-34 arası bedenler var kot için. Diğer 42 dediğin de kumaş pantolon bedeni.

PHP ile yaparsın

sart oldugunu dusunmuyorum hatta eminim o isleri zaten doktorlar degil bir takim teknisyenler yapiyordur.

girerken heyet raporu alınıyor, orada nörolog muayene ediyor. ellerinde tremor falan varsa sağlam raporu vermemesi lazım

Ne insanlar gördüm deli gibi geliştiren. Yani başta kötü diye elemek yazık olurdu. Ne tipler gördüm bok püsür içinde hasta bakıp, en fazla iki sene uzatıp yine de bitiren.

Özetle girerken değil de çıkmak için gerekli olması gereken kıstas. Ama bir süre sonra bıraksak daha çok uğraşacağız deyip geçiriyorlar. Ayrıca diş hekimi olmak demek sadece dolgu, kanal, protez yapmak demek de olmadığı için yine öneriniz çöker.

Doktorlar için bazı konularda evet temel şeyleri hemşireler yapıyor da sonuçta onlar için de aynı öneri yapılabilir. @idexo

Doktorların yaptığı bir çok muayene de teknik ister, cerrahların yaptığı işi tartışmaya gerek bile yok her iki meslekte.

Özetle gelişiyor.

Başvurduğunda kim diş hekimliğiyle ilgili başarılı olacak kadar bilgili olabilir? Yaratıcılık isteyen bir yanı yok. Dişlerin anatomisi belli. 5 sene içinde zaten çeşitli malzemeleri kullanmayı öğretiyorlar.

Kardeşim elinde titreme olan bir diş protez teknisyeni. Asıl sorun onun pozisyonunda. Nihehe.
El becerisi geliştiriliyor kanka. Merak etme. Dişçiler birbirlerine kaplama falan yapıyor not için, birbirlerini telef etme pahasına öğreniyorlar mesleği.

yemekleri ağzına tepme huyundan vazgeç

Saç iyi de sakallar çok dağılmış. Bıyık yakışır :D
yemekleri ağzına tepme huyundan vazgeç+1

Ben en çok ne görüpte o kadar şaşırdığını, korktuğunu merak ettim. Biri bir şey göstermiş sana :p


.

buzul çağı terk.

sonunda duyuruya yakışır bir tip çıktı :)

façan yansın karşim

Saclar 3 numara olsa daha iyi olacak.

Bankalardan BNP en yaygını. Societe Generale de fena sayılmaz.

SFR, Orange, Bouygues gibisinden değişik operatörler var. Fiyatlar benziyor. Nette tarife karşılaştırmalı siteler var. İhtiyacına göre seçersin.

Ulaşım kartı paris bölgesinde carte navigo diye geçer. Senelik alacaksan ucuza gelir.

Caf diye bir şey var, kira yardımı verebiliyor. Biraz araştır.

Sigorta oturum vs. işlemler otomatik yürür. Arada daireye uğraman gerekebilir. Çalışacağın yer seni bu konuda bilgilendirir muhtemelen.

Lebara ya da Lycamobile tavsiye ederim telefon hattı için.

Oneworld ve sky blue var.
Bunlar da star alliance gibi ortaliklar.
Low costlarin cogunun kendi loyalty cardlari bile yok

soyle soyleyeyim, su an 1. sayfada yazarlarin gorebilecegi 5 tane duyuru var. fikir verir sanirim biraz.

Şu an 5/42 mesela 1. sayfada.

Daha evvel sormustum cogu default gelen yere tik atmadiklari icin yanlislikla actiklarini söyledi. Kalani da google aramasina cikmiyor duyrularim ve nickim demisti.

genellikle ilk sayfada 2-3'ü geçmiyor. gönül işlerinde bazen ağırlık oluyor.

seni bilmem ama bence böyle olması daha iyi. hatta grup olarak değil o art arda gelen mesajlar için geçerli gibi bence. özellikle gruplarda saniyede 10 tane mesaj yazan oluyor. ya da aynı olayı tek başına yapabilen becerililikte insanlar da var. bizdeki de kafa.

sonuç olarak böyle bi ayar yok.

ilginç olan 4s te bu özellik yokken 5s te var. aynı ios sürümü yüklü.

1 sene uzun. 3 4 aya kadar sorun olmaz derdim de 1 yil uzun. Tabii 1 yil var 1 yil var. O 1 yila neler sigdirdiginiza veya sigdirmadiginiza da bagli.

olmam. sildim mi tam silerim.

Olunmaz, oldugunuzu sanirsan da yenisini bulasiya kadar seni yedekliyordur ileride sutlar.

O hataya dusme.

memelerini gördüğüm birisiyle arkadaş olamam.

Uyumlu degilseniz zaten nasil arkadas olabilirsiniz ki?

Yoksa bence arkadas kalinir zaten

sorduğuna göre sen zaten olamazsın. alışkanlık depreşir.

bence olunmalı

Bakın arkadaşlar bunları anlattık; olunmaz, olamazsınız. Mümkün değil.

Kuehles blondes +1

Onu demeye gelmiştim.

yeryüzünde arkadaşlık kurulabilecek başka bir kimse kalmadıysa evet olunur.

belki arkadaş olursun da ayda yılda bir görüşürsün. yakın arkadaş olunmaz.

zaten uyumlu olmayan bir çift ise nasıl arkadaş olacak ki? en fazla bir gün bir yerde karşılaşıldığında kafayı çevirmez bir merhaba der hal hatır sorarsın o olur.

Olunmaz. Kafanda oldurabilirsin ama gercekte olmaz. Samimiyetsizlikte tavan yaptiginiz bir arkadaslik olup cok da surmez zaten. Surerse de samimiyetsiz samimiyetsiz devam edersiniz.

bu kadar negatif yorum beklemiyodum ama bi bildiğiniz var elbet. ikna oldum. teşekkürler.

istersen bir dene. ikinizden birinin hayatına yeni bir insan girdiğinde olaylar nasıl gelişiyor gör.

arkadaş kalma geyiği bir nevi kendini kandırmadır.

Eski sevgiliyle arkadaş falan olunmaz. İlk boşlukta yine yatağa girersiniz. Genel olarak kızla erkek arkadaş olmaz zaten.

Kısmet kapama meselesine gelince de karşındaki insana göre değişir. Hoşlandığım bir kızın "yakın" bir erkek arkadaşaı olduğunu öğrenince soğuyorum, hele bu "yakın" arkadaş eksi sevgilisiyse koşarak kaçarım. HErkes için en hayırlısı böyle. Bu tür şeyeri takmayan insanlar da var tabi.

olunmaz. yenı sevgilinize veya mustakbel yenı sevgılınıze saygısızlıktır her şeyden önce.

Saçma ve gereksiz olur.

oluyorum, no problem benim için, ama hemen değil aradan biraz zaman geçsin sonra.

olunur ama kısmti kapatr

ilişkinin süresiyle bir bağlantısı olduğunu sanmıyorum bunun. hislerle alakalı. bundan yıllar önce aşık olduğumu düşündüğüm bir adamla şu an bir şey hissetmeden arkadaş olabilirim. ama bazısı var ki olamam. bence hislerinize göre hareket etmeniz lazım bu noktada. seni etkileyecekse, kaldıramayacaksan, hala ilişkide gibi ona adayacaksan kendini bence kısmeti de kapar yıpratır da.

Eski sevgiliyle arkadaş kalınca, iptal olan tek şey seks oluyor. E hadi eski sevgililiğin hatrına arada seks de yaparsanız olay fuckbuddy'liğe dönüşüyor. Yani eski sevgiliyle arkadaş kalmaktan ziyade eski sevgiliyle fuckbuddy olmuş oluyorsun. O da baya gereksiz bir olay.

arkadaştan sevgili oluyor da sevgiliden neden arkadaş olmasın? ikiniz de o eski günleri sorun etmeyecekseniz, sohbetiniz sürekli kısır döngü şeklinde eskiye dönmeyecekse, olur.

Hangi işletim sistemi? Linux tabanli biliyorum birkaç tane saatlik kiralanabilen bulut bilgisayar.

microsoft azure a bir bakın saatlik olarak ücretlendiriyor.

azure ücretsiz 3 aylık sunucu veriyordu sanırım. şuan digitalocean kullanıyorum saatlif fiyatlandırma var;

www.digitalocean.com

microsoft arıyorum. azureyi inceleyeceğim. teşekkürler.

edit:AZURE tam istediğim şeymiş. işimi gördü. 1 ay ücretsiz bu arada.
teşekkürler tekrar.

amazon aws

e10 var sabihadan kadıköye. kadıköyden metro ile marmaray'a aktarma yapabilirsin.
bi fikir olarak kenarda dursun.

kaygı bozukluğuyla ilgili bir hastalık geçirmiş ve bir süre tedavi görmüş biri olarak, psikoloğumun öğrettiği şeylerden aklımda kalanı özetlersem; bu tür 'fazla' endişe durumlarında, o fazla kısmın gereksizliği üzerine düşünüp kabulleniyorsun, sonra fazlası kalmıyor. 'dert etme' demek, 'geçiştir, üstüne düşünme' demek değil, tam aksi. bu tür sıkıntı yaşayanların hemen hepsi o 'fazla ve gereksiz' durumun farkında. bu bir yandan iyi, başetmen gereken bir derdin olduğunun farkındasın. diğer yandan kötü, çünkü yaşadığın bu sıkıntının anlamsızlığını bilmene rağmen başedemiyorsun. bu noktada, konu üzerine sakince düşünüp, 'fazla'yı tespit edip, bu kısmı bertaraf edip davranmaya çalışacaksın. kolay değil, önce daha fazla panik yapacaksın. ama sabredersen, bir süre sonra azının seni öldürmediğini, hatta daha bile iyi ve 'normal' olduğunu farkedeceksin. o eşiği atlamak önemli. çok iyi anlatamadım ama..

kolay gelsin. geçmiş olsun.

"her problem hayatımda yanık bir sayfa bıraksın istemiyorum"
bunu böyle güzel ifade edebildiğinize göre, yazarak hafifletebilirsiniz yüklerinizi gibi geldi bana.
sonra dönüp kendi yazdıklarınızı, kendi satırlarınızı okuduğunuzda o "kullanma kılavuzlarından" çok daha etkili olacak.
üstelik sonradan okuduğunuzdaki faydalarından öte yazmanın kendisi de iyi gelecek. kafadaki endişeyi, o hissi harflerle somutlaştırdığınızda daha baş edilebilir bir hal alacak.
her şey geçiyor aslında ama anların kıymetini bilmek lazım. geri gelmiyor çünkü hiçbir an.
benim şimdi tam şu harflere basarken yaşadığım bu an ve sizin okurken yaşadığınız şu an, geri gelmeyecek, geçti bitti. işte bunu bilip, bunun farkında olup, öyle yaşamak lazım. gereksiz ya da yersiz endişenin bu farkındalığın önüne geçtiğini düşünüyorum.
bilirsiniz çok ezber bi laf vardır, "değiştirebileceklerim için güç, değiştiremeyeceklerim için de sabır ver" diye. bir parça sabır, bir parça farkındalığı artırmak, bir parça "yazarak tedavi" ile daha keyifli hale gelecek yaşantınız diye düşünüyorum.
çok faydalı olamadım biliyorum, yine de yazmak istedim.

İngilizce biliyorsan;
www.realsimple.com
www.wikihow.com

Ben de senin gibiyim. Hatta bu anxiety attack dedikleri şey yüzünden hastanelik bile oldum.
Ama artık kontrol edemediğim ve olumsuzlukla sonuçlanacağını düşündüğüm şeyler olunca, endişelerimin aslında gerçek olmadığını, bunun psikolojik bir rahatsızlık olduğunuz, gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum. Yani göz yanılmasının psikolojik hali, aslında öyle birşey yok.

Kolay olmuyor, bunu uzun zaman pratik yapmak zorunda kaldım.

Ayrıca moralini yüksek tutmalısın, hani bağışıklığını yüksek tutarsan kolay kolay hasta olmazsın ya, eğer ruh halini ve modunu da yüksek tutarsan bu endişeler seni kolay kontrol edemez.

Appledan alacaksan anında ucuzlar. İkinci elleri bilmiyorum.

Turkiye'ye kasim/araliktan once girmez iPhone 6'lar. O yuzden alacaksaniz simdi alin.

İphone 6 tanıtıldıktan sonra amerikada anında fiyat düşüyor sanırım biz de apple türkiye nasıl bir yol izleyecek bilmiyorum ama dünyayla aynı anda satışa sunarsa tanıtıldığı gibi düşer bene aksi taktirde de 1 ay içinde.

Mac kullanıyorsan biraz takla atarak mümkün.

windows 7 maalesef

ses kartının driver'ını yüklediysen orda birkaç ayar vardır. mesela creative'in eski kartlarında Creative Graphic Equalizer var, anakarta tümleşik kartların ses kartı yongalarınında benzeri programları vardır. anakart veya laptop üreticisinin sitesine gir ve windows 7 sürücü paketini indir ses kartı için. büyük ihtimalle böyle bir tool çıkar içinden.

yinede sesteki boğukluk karşı tarafın internet hızının çok düşük olmasındanda kaynaklanabilir. üst frekansların çoğunu traşlıyor olabilir program simultane iletişim sağlamak için. kolay gelsin.

eski bir laptop ve sürücü ile birlikte doğru düzgün bir program gelmiyor.

o trafik sigortası mı yoksa motorlu taşıtlar vergisi mi?

eğer sigortaysa borç senin borcun, arabayı sattığında sigorta zaten bitiyo. eğer mtv ise son ödemeden önce satarsan ödeme alana kalır.

@mosakale, mtv ymiş. teşekkür ederim uyarı için

Sadece internete girilip film izlenecek bir şey arıyorsanız,
koca kasa ve fan sesi yerine android usb stick ve kablosuz klavye mouse alıp aynı şeyi sessiz ve daha ucuza yapabilirsiniz
Şunlar gibi misal
www.hepsiburada.com
www.gittigidiyor.com

bu androidler gerçekten güzel ama windows kurmak istiyorum. excel vs işleri, başka küçük uygulamalara ihtiyaç olabilir.

server configurasyonu ile ilgili bir durum. ip adresinde illa web sayfası çalışacak diye bir durum yok.

Ben Brüksel'deydim bir süre ylisans için. Ev büyük sıkıntı, mümkünse netten yerleri belirle ve önceden bir gidip kalacağın yeri tut. Sonra gittiğin zaman bulmak problem, hayatımın azabını yaşamıştım diyebilirim. Detaylı soru varsa beklerim.

haklisiniz?
(bkz: 50 lira tüketim tutarına 90 lira fatura kesilmesi)

devlet dediğin eşkiyanın mafyanın yasal olanı

samanyolu'nun yayımladığı bi boka benzemeyen dini propaganda dizilerini senin katkı paylarınla trt alıp, trt 5 kanalında falan oynatıyor işte. yandaşların çarkı dönüyor.

Videoyu izlemedim ama B planım var. Pek bi yerde bahsetmedim şimdiye kadar ama bi gün burası suriye gibi olursa veya önümüzdeki 50 yılda kurak ve susuz bi ülke haline gelirsek kendimi kurtaracak kadar planlar yaparken buluyorum kendimi bazen. Aldığım her şeyi dünyanın her yerinde kolayca paraya çevrilecek şeyler olmasına dikkat ediyorum (Bilgisayardan telefona vs kadar), kenara para atıyorum, bankacılık sisteminin çökme ihtimaline veya her şeye el konma ihtimaline karşılık fiziksel olarak bildiğim bi yere para koyuyorum, dil öğrenme konusunda kendimi geliştiriyorum, falan filan.

iki bilgisayarı kabloyla aracısız bağlayamazsınız. ya modem yada router kullanın yada şu videoyu izleyip www.youtube.com 2:20 deki hack#1 i yapın. ethernet kablosunu açıp içindeki kabloları şemaya uygun şekilde bağlamanız gerek. zor değil.

Merhaba,

Normalde 2 pc'yi birbirine bağlamak için cross kablo kullanman gerekir. Ancak bilgisayarındaki ethernet kartı auto-MDIX özelliğine sahipse kabloyu otomatik olarak çevirerek istediğin işi görebilir. Biliyorum çok teknik oldu ancak kabloyu sizin yapabileceğinizi sanmıyorum. Kablolar iki tarafta oturuyorsa sorun yok oturmuyorsa bir bilgisayarcıdan cross kablo yaptırabilirsiniz.Paylaşma kısmına gelince aşağıdaki linkte anlatılmış.

support.microsoft.com

hırs.

geçim

Tamamen tüketime ve egoları tatmin etmeye yönelik bir sistem olunca büyük çoğunluk razı oluyor. Büyük çoğunluk dedim çünkü sevdiği işi yaptığı için çok fazla para kazanmayan ama bu sayede sosyal hayatı için de zaman bulabilen ve etrafındaki insanlara da bunu kabul ettirdiği için daha az strese giren bir azınlık olduğuna da inanıyorum.

ismini bilmiyorum, google'da denedim bulamadım ama bir adam var, tipi ve sesi de james hetfield'a benziyor hatta. bu adam avrupa'da yüksek lisans falan yapmış, iyi firmalarda yöneticilik yapmış, sonra bir gün "hayat bu mu lan?" diyerek istifa etmiş, şan dersleri almış ve şimdi sokak müzisyenliği yapıyor.

lens göze daha yakın durduğundan aynı numarada farklı olması normal, hatta bazı göz doktorları lens numarasını 0,25 düşük yazar.
ayrıca gözlükle gördüğün görüntü lens kadar doğal değildir, kenarlar bulanık asıl görüntü ise küçüktür...

bize bir şey olmadı da, madrid'de motion hostel'de meksikalilar kavga çıkarmıştı. rezervasyon günü çok geç saatte gelmişler galiba, hostel de rezervasyonlarını iptal etmiş. lobiyi bayağı karıştırmışlardı.

kalabalikli odalarda saat 5te, 6da telefon alarmlarinin calmasi, kimsenin susturmamasi. madem kurdun saati, kalk. ama tatildesin, belli ki kalkmayacaksin. az realist ol.

bir de bedbug(tahtakurusu) cikmisti bir tanesinde.(ottawa jail hostel)

bedbug muhabbeti londra'da benim de başıma geldi.

onun dışında negatif bir deneyimim olmadı, ama bir geceden uzun hostel'da kaldığım olmadı.

İnternetten bakiyorum, arastiriyorum, en son da eksisozlukte bakip, alip almamaya karar veriyorum

sağdan soldan kitap isimleri duyuyorum(sevdiğim yazar ya da sanatçılardan).daha okumuş olanlardan yorum alıyorum.ona göre karar veriyorum.

sevdiğim yazarların etkilendiği/sevdiği yazarlara ve kitaplara öncelik veriyorum. çevirmen için sözlüğe bakıyorum. ölü yazarlara sempatim, sağ olanlara antipatim var. sıralamayı da ona göre yapıyorum.

konu ve yazarın bakış açısı/felsefesini temel alıyorum. Bir yazar veya türle yeni tanıştığımda onunla ilgili şeyleri okuyorum, zaten mutlaka farklı bağlantı ve atıflara ulaşıyorum. Sözlüğü okumak yetiyor bile denebilir hatta, bir kitabın belli özelliklerini başka bir yazar/bakış açısı/felsefi duruş/kitap ile benzer bulan veya bağlantılandıran birileri bir şeyler yazmış oluyor çoğunlukla.

svidd neger

dagur kari'nin filmlerine bakabilirsiniz.

the seventh seal

Valhalla Rising

fucking amal
lilja 4 ever
lat den ratte komma in

persona
idioterne
død snø
antichrist (iskandinav filmi sayılmaz ama lars von trier'in diye yazdım)

www.imdb.com

iskandinav filmi değil ama öyle bir havası var.

noi albinoi
www.imdb.com

Kon-tiki gerçek bir hikaye, ben beğenmiştim.

O'Horten

standardı mavi-beyaz / mavi dir telefon için. ama bu kabloda sadece telefon kullanacaksanız herhangi bir çifti kullanabilirsiniz.

kalaylı bakır kablo yeterli,gerisi fantezi.

valla nsil oldugunu hic bilmiyorum , benim aldigim fizik 101 dersi buna yetmez de benim ilgimi ceken mit'te derslerin ne kadar mukemmel oldugu oldu.

eger bu video gercekten mit'te verilmis bir dersin videosuysa bir universitenin nasil olmasi gerektigini goruyorsun. hayran kaldim resmen. ben 7 senelik universite hayatimda , bolumumle ilgili dersler bile dahil (laboratuarli falan) boyle ders gormedim.

neyse soruna da cevap vereyim: cinler donduruyordur onu.

ilk defa gördüm ama çok şaşırmadım.

koca ucaklar nasıl uçuyo? işte böyle

bilgisayarla ve yüksek hızlı internetle 5 yıl geç tanışmasaydım eğitim hayatım bambaşka olabilirdi lan

business administration ogrencisi olarak niye izledim bilmiyorum ama kapatamadim.

Ya çok abartıyosun, ya da fizik 1'i gerçekten ezbere geçtin.

kullanılıyor da lastik bozuluyor. 2.kışı görmüyor.

benzin israfı.

o kayıt koşullarında genelde küçük puntolarla "kişisel bilgilerimin falan şirkete verilmesini, filan kampanya mesajlarını almayı kabul ediyorum" gibi şeyler yazıyor.

cesar milan videoları izleyin.

köpek eğitimi, kolay iş değil.
terlik ayakkabı kemirmesi normal dişleri çıkıyordur.
hayvanın havlaması da normal, belki bir sıkıntısı da olabilir. ama yavru köpeklerde sabırlı olmak lazım.
köpek bakmak demek yem su vermek demek değildir, çocuk bakmaktan daha zordur. cezalandırmanın bir köpekte işe yaradığını görmedim.

1.si terrier cinsi köpek bahçede bakılabilecek bir köpek cinsi değildir ev köpeğidir, normaldir asabileşmesi. 2.si 9 aylık bir köpekten uslu uslu oturmasını bekleyemezsiniz dişleri kaşınıyordur, yeni yeni sesi çıkar havlar, oraya buraya tuvaletini yapar yemek vermemek onu eğitmek asla değildir. Sabır gösterip sevgi vermelisiniz köpeğe. Böyle insanlar da köpek sahibi oluyor ya ne diyim ben.

nar eksisi + 1

köpek psikolojisini ve doğasını anlamanızı sağlayacak şeyler okumanızı ve izlemenizi tavsiye ederim.

kızmayın hemen. ilgi falan da göstermeye çalışıyorum. oyun da oynanmıyo. top atıyorum, tutup kaçıyor. oyuncak falan veriyorum, ilgilenmiyor. okşamak vs zaten oralı değil. sevmiyor. elimi çeker çekmez silkeleniyor.
neyse idare ediyoruz bakalım.

kızılacak bir şey yok, durum sizin hayvanı tanımamanızdan kaynaklanıyor.

terrier daha önce de söylendiği gibi bahçede bakılacak bir cins değil.
o ev köpeği ve bahçede yaşadığı için psikolojisinde bir sorun olduğu belli.
üstelik zaten ergenlik döneminde.
yani, "sevdirmiyor zaten" diye yaptığınıza devam etmeyin.
sevdirmemesinin, böyle hırçın ve yabani olmasının sebebi yalnız kalması.

çoğu insan köpek bahçede yaşar falan diye düşünür, ama terrier gibi cinsler ve hatta bütün köpekler insanla birlikte evrimleşmiş, insana özel olarak evcilleştirilmiş hayvanlardır.
yani insana ihtiyaç duyarlar.
o yüzden yalnız kaldıklarında psikolojileri bozulur, kafalarına göre takılırlar.
sokak köpeklerinin çoğunda aynı hırçınlığı görebilirsiniz.

burada tilkiden ya da kurttan bahsetmiyoruz.
direk olarak insanla bağı olan bir hayvan söz konusu.
onun ihtiyaç duyduğu şartları sizin sağlamanız lazım.

eğitim konusunda bir şey bilmiyor olabilirsiniz, ama dediğim gibi bununla ilgili kitap okuyup, internette araştırma yapabilirsiniz.
umudu kesip hayvanı bırakmayın elbette.

adını söyleyince aksiyon ya da normal durumlarda saygı beklemeniz normal.
ama iletişim sorunu yaşadığınız çok belli.
köpekler direk olarak dünyaya sahiplerine saygı duymaya programlanmış olarak gelmiyorlar.
yani iyi eğitimli ve aile içinde büyüyen bir çocukla, sokakta kimsesiz büyümüş bir çocuğun psikolojilerini ve davranışlarını karşılaştırın.
siz nasıl davranacağınızı bilirseniz, ondan da öyle karşılık alırsınız.
yani çocuğun aileyi değil, ailenin çocuğu eğitmesi gibi.

aile ne verirse, çocuk normal şartlarda onu alır.
dolayısıyla siz köpeğinize ne verirseniz, karşılığını da ona göre alırsınız.

gerekirse profesyonel bir eğitmene başvurun.
ama bunun dışında sevin, oynamaya çalışın, birlikte yürüyüşe çıkın, bir şeyler paylaşın.

edit:
mamasını geç vererek eğitmeye çalışmayın.
bu eğitme yolu değildir.
tam tersine, seveceği bir şeyler verin.
yanında yemek yiyin, yediğiniz şeyden ona da biraz verin.
bol bol konuşun, ilgisini çekecek bir şeyler yapın, size yanaşmasını sağlayın.

oyuncak, top, veterinerlerde satılan kemirme çubukları gibi şeyler verirseniz ayakkabıları falan rahat bırakır muhtemelen.
eğer gerçek kemik verecekseniz asla pişmiş kemik vermeyin, kasaptan alıp çiğ olarak verin.
pişmiş kemik sertleşir ve çatallaşır.
tavuk, kuzu, dana hepsinin kemikleri için geçerli.
çiğneme sonucu kırıldığında hayvanın bağırsaklarını ve midesini delme ihtimali çok yüksek olur.

birlikte yürüyüş yapmak (tasmalı olarak) köpeklerle sahiplerini çok yakınlaştıran bir şeydir mesela.
günde 15 dakika bile yeter.

11 yıl önce bir terrier aldım. 17 yaşındaydım. önceden bir terrierim daha olmuştu ama bütün ihtiyaçlarıyla ben ilgilenmedim. istanbula yatılı gittim anneye kaldı vs.. öyle sevdim sadece..

neyse, sonra bu yeni arkadaşı alınca işler karıştı. herşeyiyle ilgilenmem gerekiyodu ama kendi başımın çaresine zor bakıyordum. neyse uzatmadan şunu diyeyim. çok hatalar yaptım, heryere işeyip duruyor diye kıçına tekme de attım. şimdi bakınca nasıl yaptım diyorum ama işte oldu...

şimdi 12 yaşında ve hala benimle ve çok mutlu. bilmeyenlere ilginç gelir belki ama köpek tarafından eğitildim..bizim koşullarımıza uyum sağlamalarını onlara dayatıyoruz. ama onların doğasında yere işemek veya masadan yemek yemek yanlış değil. biz onlardan bunu istediğimiz için, onlar da önce afallıyorlar, sonra yapmamalarını istediğimiz şeyi anlayıp ona göre davranıyorlar.. ama sonunda yapıyorlar ne istiyorsak.

yani , son olarak, böyle insanlar diye birşey de yok. sen en azından şuraya yazıp sormuşsun merak etmişsin, ben onu da yapamadım.

en güzeli, şimdiden bu bilinçlenme işine girişmen ve onu sevmen. bahçede olması da sorun değil. hatta bence daha iyi, bizim oralarda köylerde sokaklarda bahçelerde terrier dolu, sadece sıcak, rahat bir yeri olsun. ama sonradan eve alma gibi bir planın varsa tuvalet eğitiminde zorlanırsın..böyle..

bazi ülkelerde, ya da sirketlerde globallik namina transferler ya da yurt disindan adam getirme istegi olabiliyo, mesela sirdette %90 alman olusmustur dengelemek icin almanya icinde okumus yabancilari ya da yabanci ülkelerdeki ayni sirket calisanlarini alirlar/transfer edebilirler.

bu artik eskisi kadar olmuyo ama benim anladigim kadariyla.

global basvurulara acik demek illa global alicak demek degil, ya da listede öyle gözüksede intranette, sirket icindeki kariyer section unda kapali olabilir.

he geleleim acik basvurulara, bazi alanlarda acik olabiliyo, telekom, petrol, medikal yer yer makina gibi alanlarda avrupada kalifiye eleman bulamayabiliyo isverenler. bundan dolayi yurt disindan gelen basvurulari dikkate alabiliyo.

mülakat genelde olursa yani bu noktaya gelebilirseniz önce telefonda olur, sonra tuttularsa, görüsmeye cagirabilirler, bi davetiye gönderirler ve is vizesi ile gidersiniz bu cok kasinti olmuyo genelde bi haftada sifirdan vize filan elinizde olabiliyo.

umut olabilir ama bence türkiyedeyseniz cok daha düsük sansiniz. eger calistiginiz global sirketin baska ülkelerde pozisyonlari varsa olasiliklar ciddi bicimde artiyo ama diger türlü basvurularda, adam bu basvuran sari cizmeli mehmet aga kim diyebilir.

ayrica, genelde basvurularda öncelikli cogu yerde ülke icinden kapamaya calisiyorlar cünkü prosedür olarak daha kolay...

isin bazi trickleri yok degil elbette...

ek olarak, ab icerisinde su anda free movement sayesinde romanya, bulgaristan, cek cumhuriyeti ve yunanistan gibi nispeten daha comolokko ülkelerin yaninda ispanya, italya ve portekiz gibi ülkelerden de bir cok kisi is ilanlarina basvuruyo, özellikle ispanyollar bokunu cikarmis durumda su anda bu durum üstüne calisan hr firmalari filan bile varmis hatta.

böyle garip, sacma bi durum var yani ab icinde simdi, expat degil ama yurt disi is icin en kolay yöntem, global firmalarin türkiye ayaginda baslayip transfer olmak ya da cok sipesifik degerlere sahip olmak, mesela sap danismanligi gibi.

Ofis işi de olur şantiye'de. Şantiyeye botu-çizmeyi giyip yerinde bakman gereken durumlar olur. Proje bazlı işler de var Belirsiz süreli işler de başvurun sırasında söylerler. Uzmanlık gerektiren yerler tabi ki olacak. Lakin Şefler-Müdürler çoğu detayı çözer. Sen en başta üstten gelen kararları işlersin projelere.

O sektörde çalışmış biri olarak oldukça gelecek gördüğüm bir dal.Hep alaylı ama sahada olmayı sevmek gerek.Ayrıca daha sonralarında yeterli sermayeyle taahhüt işinde kendi firmanı kurabilirsin.

Sektör dinazorların elindedir.Bu dinazorlar sektördeki ilk adamlardır neredeyse.Bu yüzden çok fazla geçmişi yoktur sektörün.Ama illaki bu adamların yerini yenileri alacak.

Makine mühendisiysen gözü kapalı dal.

SATA 6 Gbps (SATA III diye bilinenler) alabilirsin. Böylece ileriye dönük olur ve sadece SATA II'nin hız limitlerine takılmış olursun. Diğer konularda bir fark olmaz. Zaten Sata 3 Gbps (SATA II dediğin) piyasada kalmadı gibi bir şey. Para vermeye değmez, acil bir durumda elden çıkarman da zor olur.

Vatan'ın haftasonu indirimlerinde SanDisk Extreme 200 liraya kadar düşüyor.

sandisk extreme alma, 550 ile yazıp okuduğunu iddia ediyor ama 250 ile ancak okuyor ve yazıyor

Tabiki ve tabiki Samsung.

İleriye donuk almama gerek yok. Uzun bi sure kullanirim. sistrm ne kadarini kullanabiliyorsa o yeterli. Sata 2 sorun olmaz yani
Samsung, sandisk falan onerilmis ama hangi model? testleri inceliyorum ama cogu sata 3 icin yapilmis. Karsilastirma yapamiyorum. Sata 2 icin bir test vs var mi nette acaba?

Artık kolay kolay SATA-II bulamazsın, bulsan da ucuz olmaz, SATA-III almak varken niye kasıyorsun çözemedim. Uyumsuzluk falan yok eğer sıkıntın buysa.

Intel disklerin stabilitesi, Kingston HyperX gibi disklerin de performansları ün yapmıştır mesela. Tabi kaliteli çok marka var. İndirimlerden birinde al gitsin.

Artık kolay kolay SATA-II bulamazsın, bulsan da ucuz olmaz, SATA-III almak varken niye kasıyorsun çözemedim. Uyumsuzluk falan yok eğer sıkıntın buysa.

Intel disklerin stabilitesi, Kingston HyperX gibi disklerin de performansları ün yapmıştır mesela. Tabi kaliteli çok marka var. İndirimlerden birinde al gitsin.

birincisi insanlar orda bavullarını bekliyor. ikincisi gidecek olsalar da nereye gidebilirler 2 metre kayarlar maksimum üçüncüsü zaten bakanlar 'napıyor bu amk liselisi' diyodur
edit: hayır bi de nası bi tepki olmalı ki halka oluşturup izlemek mi gerek

"bana elleşmiyor banane, ne yaparsa yapsın" düşüncesi. toplum baskısı düşüncesi ile aynı kökenden geliyor belki de bu ve benzeri tavırlar.
bakanlar da napıyo lan bu deli dercesine hafifçe bakıyor.

yalnız ablada da iyi özgüven varmış, derdim dansla değil. nasıl giymiş o pantalonu.

farkedenler seyretmiş zaten.
ayrıca büyük olasılıkla kayda alınırken müzik yok.bu da bir etken.

cast'tır belki de

toplum baskısı ile aynı düşünce evet. farklılıkları özümseme, umursamama durumu.

hocu biz iş makinelerını izleyen bir toplumuz yani...

sona doğru kırmızı montlu teyze hep o anı beklemiş gibi hareketleniyor aslında istediği desteği bulamayınca vazgeçiyor gibi.

insanlara bir zararı yok ki insanlar memnun bile oluyor böyle davranışlardan. insanın istediği gibi çevresindekileri rahatsız etmeden kendini ifade edebilmesi kadar güzel birşey var mı.

tr de bunu yaparsan/yapsa
-o kıçı çok fena taciz ederler.
-birisi gelir namaz kılıp protesto eder.
-başka birisi gelip amerigan sömürgesiyiz der
-başka birisi gelip kamerayı çalar.
-kızın çevresini bıyıklı abiler doldurur herkeşler telefonu çıkarıp "feyste paylaşmak için" kayıt yapar.
-önüne gelen "cık cık" yapar. kulağında kulaklık ile bile cıkcıklardan gına gelir.

tr de bunu yaparsan/yapsa
-o kıçı çok fena taciz ederler.
-birisi gelir namaz kılıp protesto eder.
-başka birisi gelip amerigan sömürgesiyiz der
-başka birisi gelip kamerayı çalar.
-kızın çevresini bıyıklı abiler doldurur herkeşler telefonu çıkarıp "feyste paylaşmak için" kayıt yapar.
-önüne gelen "cık cık" yapar. kulağında kulaklık ile bile cıkcıklardan gına gelir.

tr de bunu yaparsan/yapsa
-o kıçı çok fena taciz ederler.
-birisi gelir namaz kılıp protesto eder.
-başka birisi gelip amerigan sömürgesiyiz der
-başka birisi gelip kamerayı çalar.
-kızın çevresini bıyıklı abiler doldurur herkeşler telefonu çıkarıp "feyste paylaşmak için" kayıt yapar.
-önüne gelen "cık cık" yapar. kulağında kulaklık ile bile cıkcıklardan gına gelir.

tr de bunu yaparsan/yapsa
-o kıçı çok fena taciz ederler.
-birisi gelir namaz kılıp protesto eder.
-başka birisi gelip amerigan sömürgesiyiz der
-başka birisi gelip kamerayı çalar.
-kızın çevresini bıyıklı abiler doldurur herkeşler telefonu çıkarıp "feyste paylaşmak için" kayıt yapar.
-önüne gelen "cık cık" yapar. kulağında kulaklık ile bile cıkcıklardan gına gelir.

tr de bunu yaparsan/yapsa
-o kıçı çok fena taciz ederler.
-birisi gelir namaz kılıp protesto eder.
-başka birisi gelip amerigan sömürgesiyiz der
-başka birisi gelip kamerayı çalar.
-kızın çevresini bıyıklı abiler doldurur herkeşler telefonu çıkarıp "feyste paylaşmak için" kayıt yapar.
-önüne gelen "cık cık" yapar. kulağında kulaklık ile bile cıkcıklardan gına gelir.

tr de bunu yaparsan/yapsa
-o kıçı çok fena taciz ederler.
-birisi gelir namaz kılıp protesto eder.
-başka birisi gelip amerigan sömürgesiyiz der
-başka birisi gelip kamerayı çalar.
-kızın çevresini bıyıklı abiler doldurur herkeşler telefonu çıkarıp "feyste paylaşmak için" kayıt yapar.
-önüne gelen "cık cık" yapar. kulağında kulaklık ile bile cıkcıklardan gına gelir.

(bkz: civil inattention)

hava filitresi haznenin içinde. nasıl ıslanacak?

edit: belki 1500 tane değişik hava filitresi söktüm. yağmur yağmış da ıslanmış diye karşılaşmadım.

ön ızgara ile hava filtresini bağlayan bir boru var. direkt burdan girer.

güzel soru. havanın girdiği yerden pekala su da girebilir.

www.resimler.tv

bu arabanın hava girişi doğrudan kaputun üstünde. birçok spor arabada da böyle. şakır şakır yağmurda o delikten içeri su da girmez mi? mutlaka giriyordur da demek ki filtreler ona dayanıklı üretiliyor.

girdiği konusunda hemfikiriz ama filtrenin buna göre tasarlandığını düşünmüyorum. kağıt filtre sonuçta.

Hava filtresi modifiye edilip su girecek hale getirilmemişse yani standart bir haldeyken hava filtresine su falan gelmez. Zaten hava filtresinin hortumu doğrudan su alacak bir yere takılmaz. Olur da hortumun ucuna su gelirse bile emme manifoldundaki vakum bu suyu yaklaşık 30-50 cm çekecek kadar güçlü olmadığı için filtreye kadar ulaşmaz zaten. Hani olur da ıslanırsa bile filtre parçalanamaz. O kağıt filtre dediğimiz şeyi yıkamacıların kullandığı tazyikli suyla yıkasan bile parçalanmaz. Sen hala ıslanacağını düşünüyorsan yağmurlu bir günde dolaştıktan sonra hava filtresini söküp bakabilirsin. Sökmesi gayet kolaydır, çoğunda vida bile yoktur mandallarla açılır vida varsa bile sökmesi kolay 2-3 tanedir.

emin oluyoruz?"a kadar okudum ve o kadar düşünceli insan kalmadı demek istiyorum.

Hepimiz birer tercih olarak duruyoruz aslında. Konuyu tersten okursak, tercih ettiğimiz kişiyle, tercih ettiğimiz şeyleri, tercih ettiğimiz zamanı ayırarak yaşıyoruz. Bu kadar çok yazında kelime bi garip göründü.

Hayatına sokmak mevzusu biraz fazla romantik.

iyi de bu durum zorunluluk değil ki karşı taraf kendi kendine ''ben bu insandan daha iyisini hak ediyorum'' demedikçe bizim kendimize ''bence sen daha iyisine layıksın'' dememiz kendimizi değersiz görmemizle açıklanabilir, eğer karşı taraf bizden daha iyi birini hak ettiği fikrini kendine söylüyorsa bizle olan ilişkisini bitirebilir, sevgililer tamamen özgür, evliler ise hukuk sayesinde bizden daha iyilerine sahip olma hakkına sahipler, yani ortada sürekli ''ben ilişki yaşadığım insanın daha iyi insanlarla tanışmasına engel oluyorum'' gibi şizofreni belirtisi soruları sormak gereksiz.

sonuç yerine sürece odaklanınca; süreçten karşılıklı keyif alındığı sürece insan "acaba daha iyisi var mıydı" diye takmaz.. sonuçta bu kafayla kimseyle eş olmayıp kendini en iyi sevgili olacağın insandan mahrum etmen de haksızlık olmaz mı??

gittiğin yol keyifliyse, en iyi yol olması önemli değil.

İliski yasadiginiz kisinin belki siz hayatina girmeseniz daha iyi bir hayati olacakti, e belki olacaktı. Ama ben iyi bir eş/sevgiliysem. Derdinde sıkıntısında yanındaysam, benimle herşeyini paylaşabiliyorsa, ben ona sürekli sorun çıkartmıyor ,dırdır etmiyorsam. Memnunsa yani kısacası, vicdanım rahat olur.
emin olamam ama vicdanım rahatsa da bu konuyu sıkıntı etmem.
Memunun değilse de bitirebilir, bitirsindir.

belkilerle acabalarla kafamızı yormadan sevişerek mutlu olmalıyız. gerisi teferruat diyebiliriz ismail.

karşımızdaki eşya olmadığına göre hayatına iyi veya kötü gelecek şeyleri seçebilecek zeka düzeyinde olduğu önyargısından yola çıkıyoruz. kafasına taş düşmüş gibi avallaştıracak mentalist becerilerin varsa bilemem, buradakilere de öğret. nitekim 'ben senin gibi sevgiliyi..' diyip gidebiliyor çıkabiliyor hayatınızdan aynı kişiler, kim kimin hayatına giriyor ayrıca? :) ha tabi bi de sen o kişiye bilinçli olarak zarar vermiyorsan. bi de zaten buna tam bir seçim de denilemez, eldekiler üzerine kurulu bir durum. kaç kişiyle tanışıp arkadaş olabilirsin sonuçta? himym da böyle bir bölüm vardı, denizde çok balık var fikrini istatistiksel hesaba vurunca uygun adayların sayısı epey azalıyodu :)

O zaman ben sunu anliyorum, "sahip oldugunu kaybetme, nasilsa daha iyisi var mi veya sahip olabilecegimden emin degilim. memnunsan devam et."

Belki de en buyuk sebebi zaman kaybetmek istememek. bunu ugruna risk aliyoruz. Yine once kendimizi dusunuyoruz iste. Bencillik var

[bu cevabım evlilik bağlamından ziyade daha genel ilişki bağlamı düşünülerek yazılmıştır]

"Bunu bilmeyerek iliskiye devam ederek nasil bu bencilligi yapabiliyoruz? kendimizin diger kisi icin en iyi tercih oldugu konusunda nasil emin oluyoruz?"

valla ben de merak ediyordum, direk ona sordum. aldığım cevap beni tatmin etti (ciddiyim).

onun dışında, ilişkiyi yaşadığımız insan da zaten aynı şeyleri düşünüyor -- yani evet, belki "en iyi tercih" olup olmamanın kesin bir cevabı yok, ama o sorunun bir cevabı olup olmaması da sizinle ya da karşınızdaki insan ile alakalı değil. karşınızda kim olsa bu sorular sorulacak. evrensel bir argümanla "neden ben" sorusuna kesin bir çözümleme getiremiyoruz. ama birbirimize duyduğumuz halihazırdaki hisler, güven ve sağduyu o istediğimiz huzuru bize sağlıyor.

sonuçta ilişkiler tercihle alakalı. elbette ki her zaman "daha" güzeli, "daha" zengini bulunabilir. ama bunu düşünerek ilişki yaşanamaz.

ben olmasam "daha" iyi bir hayatı olacaktı, belki yurtdışında yaşayacak, gece gündüz çalışıp "daha" çok para kazanacak gibi düşünülmez ilişkide. her zaman bir şeylerden fedakarlık etmek gerekir çünkü. ilişkide taraflar da birlikte olmak için fedakarlıklar yaparlar büyük ya da küçük.

eminim hayatındaki kişi de bunların farkındadır. ama senin yanında olmayı seçmişse, sen de bu fedakarlıkların farkındaysan yapabileceğin tek şey onu daha da çok sevmek olmalı. bunları düşünüp hayatınızı ve ilişkinizi berbat etmeye gerek yok.

alıntıdır.

Kierkegaard çok sevdiği nişanlısı Regine Olsen'i terk etti, çok sevdiği için. Ömrü boyunca hep acı çekti bu yüzden ama soranlara da yaptığının doğru olduğunu söyleyip durdu. O kadar çok seviyordu ki Regine'i ve o kadar nefret ediyordu ki kendisinden, evlenip onun kendisine 'maruz kalmasına' izin veremezdi!..

Belki hayatına dahil olduğun insanı en çok mutlu edecek kişi de sensindir. Ya da seni de en çok mutlu edebilecek insan odur.

İnsanlar bir ilişkiye başladığında nedense hep "daha iyisi" kavramı etrafında dönüyor. Karşındaki insanı en iyi kılmak da senin elinde, bir de bu açıdan bak.

Evlilik nadiren secimdir daha cok ihtiyactan dogar bikac ust duyurudaki arkaadasin maslow ile ilgili paylastigi semayi inceleybilirsin bunun icin. 2.si oyle dusunceli insanlar hakkaten yok artik. Metrobuse binerken ezildiler.

Kurutma makinesinden dolayı...

ucuz otele gittiğin içindir.

kullanilan güclü enzimler yüzünden olabilir.

(bkz: endüstriyel çamaşır yıkama)

evet vardir, ikinci kalite seklinde degil fakat tarihi gecmistir satis icin.

tarih bilgisi lastik üzerinde yazar, araştırın derim çıkma lastik olabilir

kullanım tarihinde satılmayan lastik sertleşir.onu da ikinci kalite diye satıyolar.alma ondan.

ek bi bilgi vermek gerek yanliz burda.

bu lastikler evet ikinci kalite olarak satilir, nedeni üretici firmanin bunlari belli bir süre(bir cok üreticisde 1-2 sene arasi) sonra satisi yapilamaz ise lastik artik üretici tarafindan satilmaz ve cöp olarak nitelendirilir.

bunlar bazen bir sekilde son satici eline gecer ya da bazen satici elindeki mali satamaz.

o zaman ikinci kalite diye satisi yapilmasi bazi firmalarca yasaklansa da(firma prosedürü geregi) son satici satabilir. kalite acisindan güvence verilmez, cünkü cok parametre olusmus olabilir lastik acisindan, nerede bekletildi, nemli yerde mi, sicak yer de mi kuru yerde mi kaldi etc. bundan dolayi belirsizdir. normal kosullarda optimum sekilde saklansa ama lastik cok zarar görmez fakat üretici satmaz sadece.

bu bilinmeyen bi durum oldugundan riskli ondan alinmasi önerilmiyor.

ayrica lastikler kullandikca kivamlanir, araca oturur.

isin bi teknik kismi budur yani. almanizi önermem ben pek riskli biraz.

bunun disinda cikma ise kesinlikle almayin.

(bkz: çıkma lastik)

Woody Allen'ın tüm filmleri girebilir bu konsepte. Konuşacak çok şeyi vardır abimizin, film boyu anlatır güzel güzel.

Güzel kahvaltı, bir ömre bedeldir...

zaman zaman farklılıklar gösterse de evet tahrik gibi kahvaltı bazen beni çok mutlu ediyor
müzik dinlemek, şarkı söylemek.
aşk (en sancılı tutku)

-köpekler başta olmak üzere hayvanlar
-futbol
-motosiklet
-balık yemek

sex

denizzzzzzzzzzzzzzzzzz

kitap

Hayallerimi başarmak için çalışmak
Yeni birşeyler öğrenmek
Hayatımın amacını bulmaya çalışmak

www.ebay.com

www.amazon.com

www.ebay.com

tayland'i incelediniz mi? hem dalis hem dag aktiviteleri mevcut ve avrupaya nazaran cok daha ucuz bir ulke.

mauritius çok ilgimi çekti bugünlerde ancak uzak yerlerin biletleri pahalı, ama orada kalmak vs ucuz. iyi bir alternatif olabilir.

Bence beynini çöpe at daha bir sevgili bulamıyorsun.

ayarlar > bildirimler > program adi > orada tum ayarlar var.

ordan hepsi kapalı.

orada kapaliyken gelmesinin tek yolu yine ayarlarda programin kendi basliginda notificationlarin acik olmasi. obur turlu ios mantigina ters hala notification vermesi.
ayarlardan programin kendi ayari varsa ona bakin, eger orada da kapali oldugu halde geliyorsa oyunun tam adini verin bir de ben bakayim.