Ekşi Duyuru

cevaplamıştım tekrar cevaplıyorum. bir markası olduğunu sanmıyorum. çeyiz alışverişi yapılan mağazaların çoğunda benzer pijamalardan var. yakası falan aynı.

bence de çok sıkıcı siyah bir pijama. baba pijaması veya damat pijaması diye araştırırsanız bulursunuz bunun gibi modelleri.

ölye ahım şahım bir markası olduğunu sanmıyorum. ama çeyizlik eşya satan dükkanların çoğunda buna benzer pijamalar var. oralardan aynısını bulabilirsin muhtemelen.

en.wikipedia.org hangi mac? bilgisayar olanı ise o macintosh'un kısası.

bilgisayar olan evet.

yağmurluk mu demek yani?

mesela spor salonu olanın açılımı da mars athletics club gibi bir şeydi.

Sorun kapasitans sorunuymuş gibi geldi bana. Büyük ihtimalle sürücü devresindeki bir sorundan dolayı bir kapasitör şarj oluyor ve akım kesiliyor, boşalması için de yine bir kadar beklemeniz gerekiyor.

google public dns (8.8.4.4 , 8.8.8.8) ile ben giriyorum(?) ama çok yavaş cinnet geçiriyorum. 10.5.8

üstte piramitleri gör,bedeviler dızilmiş orada.en gerisinde usame bin ladin var önünde de bush.

sağ üstte dürbünle bakıyor.
peki garfield nerde?

sağ yukarda dürbünle bakıyor. pavarottinin üstünde.

bu nedir beyler. kim yapmış?

burada,

uploadpic.org

Bizden kimse var mı acaba bu resimde? Türk-Müslüman... Direkt Atatürk'ü aradı gözlerim ama tanıdık yoktu sanırım. Cengiz Han'ı Türk kabul etmezsek tabii, ki değil.

yanlış hatırlamıyorsam evet..

edit: soruyu açınca spoiler çizgisi sağ tarafa doğru taşıyor, bug mı galiba..

evt mitch. ben de şimdi tam 10. bölümü izliyordum.

mesaj attım.

sadece hoparlör içinse servise vermeden önce biraz dene her şarkıda değilse belki sadece belli frekanslardadır.

yok illa vereceğim diyorsan olmazsa hard diski söküp öyle ver bişey demezler büyük ihtimalle.

en güzel bence harici hard disk al. her şeyi yedekleme diye bişey var: carbon copy cloner. müthiş bişey.

bilkom sadece hoparlör için hayatta bilgisayarını değiştirmez zaten mecbur kalmadıkça.
time machine yok mu bilgisayarında? yedeklesen önemli şeylerini..

(bkz: time machine)

harddiski verme oyle bi secenegin var. yenisini verirlerse kendi harddiskini takarsın. hoporler icin oyle bi şey yapmazlar zaten ama belli olmaz.

daha dün dediğin problemin aynısı oldu. farklı kablolarla farklı bilgisayarlarda denedim. hiçbir tepki yok. oralı bile olmuyor bilgisayarlar ve hdd nin durumu da aynı seninkisi gibi. ışık yanıp dönüyor, motor dönüyor... disk yönetiminde de görünmüyor, aygıt yöneticisinde de... neyseki alalı daha bir hafta oldu, iade edeceğim. dün açtığım duyuruyu paylaşayım: www.eksiduyuru.com

ayrıca us file nicki arkadaşla mesajlaşmam da oldu: i53.tinypic.com (en üstteki mesaj ona ait nicki görünmüyor belirteyim dedim)

mesajlaşmada bir ekran görüntüsü paylaşmışsınız. onu buraya yazabilir misiniz? çok teşekkürler bu arada.

us file [ek$i sözlük yazarı] 26.08.11 18:20:25
(git: 294609)Merhaba komut satırından ulaşabiliyor musunuz?
bilmiyorum pc ile aranız ne alemde ama? atıyorum e ve f sürücileri de olsa onlarda cd rom olsa g: taşınabilir hdd olur bu durumda en azından komut satırından g: enter derseniz ve sonrasında dir derseniz içindeki dosyaları görebilirsiniz bu arada find and mount için portable tam sürümü var gerekirse aklınızda olsun. ama puppy linux ile çözersiniz gibi geliyor.

kisa bisey olsun istemistim [ek$i sözlük yazarı] 26.08.11 18:34:06
komut satırından ulaşabilmek için komut nedir? ulaşacağını sanmıyorum sanırım pc hiç görmüyor. çok saçma daha 2 dk önce görüntü olmasa da ses geliyordu. sonra takma ve çıkarma sesi ardarda gelmeye başladı. son olarak hiç görmemeye başladı. puppy linux falan pek bilmiyorum. komut adı girerek demişsiniz... sorun şu ki hdd yi taktığımda C: ve F: nin olduğu hard disk drives kısmında çıkıyordu. yine orda çıkar muhtemelen, bu durumda sürücü adı ne olabilir, komut satırına ne yazılırsa çıkar pek kestiremiyorum çünkü altta G: var. iyice dumur oldum. yine ses var görüntü yok olsa bilgisayar>yönet>disk yöneticisi nden görülse bir şeyler yapılabiliyormuş ''bilgisayarı yabancı disklere aç'' gibi bir şeyler mi ne yapılabiliyormuş, ama o da gitti. yani hiç görmüyor.
bu arada komut satırını biliyormuşum da ben ona ''run'' dediğim için başta anlayamadım az önce, o yüzden vikipedi de aramak gibi bir gaflete düştüm. beynim durmuş durumda :)

us file [ek$i sözlük yazarı] 26.08.11 18:42:01
nereden baktığınıza bağlı olarak değişir. önerim. öncelikle radikal çözümlerden kaçınmanız. format şu bu. ama içindekiler önemli değil derseniz sonlara doğru onları denersiniz.Çıkacağım birazdan pupy linux indirin iso dosyasını cdye yazdırın pc yi biosyan cd rom first boot olarak ayarlayıp başlatın seçeneklerden ayaralrı yapın zor değil dil ayarları ekran görünümü falan en son usb hdd yi bağlayın.
Aklıma gelmişken, iki hdd bir cd-dvd sürücü varsa c d e (cddvd rom) usb hdd f olur bu durumda.

kisa bisey olsun istemistim [ek$i sözlük yazarı] 26.08.11 18:52:49
ekran görüntüsü bu işte: i56.tinypic.com hangi sürücü ne alır bir fikrim yok açıkçası. format falan zaten sıcak bakmıyorum da, biraz daha uğraşayım... teşekkür ederim.

us file [ek$i sözlük yazarı] 26.08.11 23:34:01
Merhaba.arada bakıyorum yine I: (büyük ı) sürücüsü olur o durumda. ne kadar veriniz vardı usb de? Diğer hddler de nerede ise dolu görünüyor da.
kisa bisey olsun istemistim [ek$i sözlük yazarı] 27.08.11 00:16:46
I: yı denemiştim olmuyor. 1tb lık hard diskimde olan şeyler falan çıkıyor. şöyle: i51.tinypic.com takılı olan 2tb la ilgisi yok çıkanların. ya sorun şu: pc hiç görmüyor. yarın başka bir pc de falan deneyip, çözmeye çalışacağım. hdd'nin tümü dolu. hepsi de film ama arkadaştan aldığım, dün yüklenen ve başka 2-3 yedeği daha olan filmler. veri kaybında hiçbir sorun yok yani. ama sabah görüp akşam görmemesi deli etti beni. muhtemelen format falan da işe yaramayacak ve yenisi gönderilecek. alalı 1,5 hafta oldu...

us file [ek$i sözlük yazarı] 27.08.11 00:30:43
o halde son çare find and mount :) puppy linux ondan önce denemeli. cd ile işletim sistemi kurar gibi yapıyorsunuz ama live (çalışan cd) olduğu için çok biçimsiz bir şey yapmadığınız sürece sorun yaşamazsınız.

kisa bisey olsun istemistim [ek$i sözlük yazarı] 27.08.11 01:15:44
find and mount baktım biraz da altından kalkamam gibi geldi. yani daha önce internetten falan bayağı yeni şeyler öğrendim, nerelere girdim, neler hallettim kendi çapımda falan ama bu durum fazla karışık geldi niyeyse. internetten, forumlardan falan bayağı bir araştırdım, niye görmüyor diye, beynim sulandı. label değiştirme, önceki harf, disk yönetimi, aygıt yöneticisi derken kafayı yedim. hayır herkeste bir yerde görünüyor, kiminde disk yönetiminde, kiminde aygıt yöneticisinde, kiminde güvenle kaldır ikonu şeklinde de olsa bir şekilde görünüyor. ama benim bilgisayarda tepki bile yok. hiç takılmamış gibi devam ediyor. hard diske bakıyorum, sorunsuz çalışıyor gibi (ışığı yanıyor, ilk dakikalarda motor dönüyor falan) yarın başka bilgisayarda deneyeceğim görürse tanıdığım bir bilgisayarcıya anlatacağım durumu, onda da görmezse aynen iade edeceğim. bütün gün stres yaptım. değmiyor yahu. ilginiz için teşekkür ederim. ilginiz için tekrar teşekkürler, çözebilirsem nasıl olduğunu da yazarım belki. iyi geceler :)

www.ensonhaber.com

www.haber50.com

www.beyazgazete.com

www.focushaber.com

www.internethaber.com

siyaset.milliyet.com.tr

Buralardan bakabilirsiniz.

kırmızı yuvarlak içinde ne var onu anlamadım aslında.

taş olması lazım

Bengi Yıldız, Batman’da nevruz kutlamalarından sonra çıkan olaylarda güvenlik güçlerine taş atmıştı.O kırmızı yuvarlak da o dönemden.

Elindeki taş filan gibi sanki, ama tam anlaşılmıyor.

BDP milletvekili Bengi Yıldız, ailesi ile tatil yapınca necip Türk basınımız, bu haberi "polise taş atan vekil tatilde" gibi başlıklarla verdi.
Olay budur.

@ben bizzat kendim ailesi ile mi ?

Bengi Yıldız'ın eşinin verdiği demeçler var.(gerçi ona da verdiği iddia edilen der şimdi kimileri)

buyrun : haber.mynet.com

Eşinin aşk kaçamağını gazeteden öğrenen İlknur Yıldız, sessizliğini bozdu. Çocuklarının başında olduğunu ve ne yapacağını bilmediğini söyleyen Yıldız, eşinin Bodrum'da, üstelik bir kadınla birlikte tatil yaptığından haberi olmadığnı söyledi. Eşinin birlikte göründüğü kadını "aile dostum" diye tanıttığını da sözlerine ekleyen Yıldız, "Ben kadını tanımıyorum" dedi.

Özel hayatı beni ilgilendirmez, herkes plaja gider.Olayı necip Türk basınına da yıkmaya gerek yok.

bir milletvekilinin lüks teknelerde kaçamak yapması her daim büyük haberdir. basının türklüğüyle necipliğiyle ilgisi yoktur. zamanında kamer genç'in çiçekleri daha büyük yankı uyandırmıştı. bir insanın hem ezilenlerin sesiyim demesi hem de lüks yatlarda sefa sürmesi "bana göre" çelişkidir.

www.hurriyet.com.tr

www.hurriyet.com.tr

Bengi Yıldız olayı tartışmasız haberdir

- Bir milletvekili Bodrum’da “biralama” yaparken yakalanırsa... Bu en hafifinden bir magazin haberidir.
- O milletvekili Kürt sorunu konusunda şahinse... Bu magazini bile aşan bir haber haline gelir.
- O milletvekilinin eşi, “Yanındaki kadını tanımıyorum, kocamdan hesap soracağım” diyorsa... İçinde skandal da barındıran dört dörtlük bir haberdir.
- O milletvekili, “Haksızlığa uğradık” diye bırakın Ankara’ya gitmeyi Diyarbakır’dan bile çıkmayan bir partinin üyesiyse... Süper katmerli bir haberdir.
- O milletvekili, durumu açıklamaya çalıştıkça batıyorsa... Haber oğlu haberdir.
* * *
Yani demem o ki...
Hiç kimse “Ne yani Kürtler denize girmesin mi?” tarzında mugalâta yapmasın.
Takvim gazetesi, son tahlilde gayet güzel bir habercilik yapmıştır.
Kısacası...
Benim Bengi Yıldız’a duyduğum şefkat, yapılan haberciliğin kadrini kıymetini bilmeme engel değil.

valla "tree of life" güzel çıktı çıktı.. yoksa bana göre de bu seneyi boş geçicez sanırım.

bir zamanlar anadoluda baya heyecanlandırıyor beni, tree of life da gelmeyecek galiba artık onu internetten izleriz, bir de larry crowne ve limitless'ı beğendim ben bunlara da bakabilirsin..

Jodaeiye Nader az Simin ve A Brand New Life iyiydi.

Çok fazla film izlemedim zaten.

www.sinemalar.com

Stake Land var''vampir cehennemi olarak geçer) amerika da yılın en çok beğenilen korku filmi seçilmiş 19 ağustos da girdi yani daha yeni~~ben izlemiştim güzeldir sizede tavsiye ederim (vampir dediğine bakmayın aslında zombi onlar)

the fall ın yönetmeni Tarsem Singh'dan Immortals filmi var,trailerı göz kamaştırıcı.ızlenmeli,izletilmeli :)

pikap elektrikli. gramofon elle kurmalı. yani pikap torun, gramofon dede. bu bağlamda da pikap daha ucuz.
ama geçen ay iş yerinden bir arkadaş eskiciden 100tlye gramofon almıştı. aramaya inanmak lazım sanırım.
internete bak derim. antikacılar çok pahalı olur.

evet ama kurmalıdan kasıt nedir onu tam çözemedim. mesela ortalama olarak bir kurmaya ne kadar çalıyorlar? bir şarkılık mı yoksa bir plaklık mı?

gramofon 78 devirde döner ve 78'lik tabir edilen taş plakları çalar. 33'lük long play koyarsanız muhtemelen bidibilbibldiblbidlibi diye hızlı çekim komedi filmi dinlersiniz. hatta boyut itibariyle koyamazsınız bile. pikaplarda 33-45-78 diye ayar vardır. istediğiniz devirde döndürür, istediğiniz plağı dinlersiniz.

çakma olmayan gramofonları anca antikacılarda bulursunuz. bir kurmayla bir plağı dinlersiniz. zaten 78'lik plağın tek yüzünde tek şarkı vardır.

100 liralık gramofonlar çoğunlukla dekorasyon amaçlıdır. kurarsınız çalışır, ses çıkarır ama müzik zevki vermez adama.

sözlükten, daha doğrusu duyuru'dan robinbook'a mesaj atın. işin uzmanı odur. hala satmadıysa satılık bir pikabı ve plakları da vardır.

O zaman pikap daha mantıklı tabiki. Yalnız bir de turntable gördüm pikap bakarken. Bununla pikap aynı şey gibi görünüyor.

yanılıyor muyum?

Evet. Turntable pikap'ın ingilizcesi.

Ancak pikap işi cd çalar gibi falan değildir söyleyeyim. Yani cihazı aldıktan sonra muhtemelen yeni iğne almak gerekecektir. Kol ayarı, başlık ayarı yapmak gerekecektir. Ayrıca eğer cihazın içinde amplifikatörü yoksa ayrı amplifikatör almak gerekcektir. Hoparlörleri de unutmamak lazım.

Çözüm şudur bence; ikinci el sitelerinden temiz Dual HS serisi pikap bak. HS1xx serisi öylesine müzik dinleyen adam için yeterlidir. 200-300 liraya gidiyorlar genelde.

Param çok, CD'den daha kaliteli birşey arıyorum dersen de, Roksan gibi bir cihaz alabilirsin. Bir kaç bin dolarını harcarsın ama mis olur. Temiz olur. Çıtırtı falan da olmaz. Tabii plak temizse...

hocam 500 butceyle pikap işi daha mantıklı gibi gelir. hint işi gramfonlar var 100 tl civarı lakin fonksiyonu düşük.orjinal bi gramafon 400 den falan gelio..malum taş plaklarda 20 den falan başlıo..elindeki butceyle orta bi pikap ve plaklar edinebilirsin.lp tavsiye edilir.45 likler seri calmadığı için değiştirmek biryerden sonra bayıyor.

ben doğumgününde sevgilime şöyle bir şey alacağım, belki senin de ilgini çeker. daha ucuz seçenekler de var.
mudo.com.tr

ergenlik, doğal.

dönemsel olabilir belki..
bizimki de sevmeye başlayınca şaka olsun diye ısırmaya başlıyordu, oyunu bırakıyordun ısırmaya devam ediyordu ve ciddi ısırır gibiydi. geçti sonraları, nası geçti, hangi ara geçti bilmiyorum..

ele ayağa saldırdıkları oluyor bizimkilerin, ama yüze atak yapmıyorlar. sizinki en hareketli dönemlerinde, abarttığı zaman ilgilenmemeniz yeterli, biraz da azarlarsınız artık. zamanla azalır, ara ara yapabilir tabii.

(bkz: mouse nasırı)

Hayır deride oluşan bir durum değil.

sadece şişmiş mi? ağrı, kızarıklık, ısı artışı ve fonksiyon kaybı da var mı?

kızarıklık, ısı artışı ya da fonksiyon kaybı yok.

sadece rahatsız etmeyecek kadar bir sızlama var.

bence bir doktora falan gosterin onu, rsi gibi bir sey olabilir. (gerci rsi genelde bilekteki eklemlerde olusan bir rahatsizlik ama ikisi de bilgisayar kaynakli iste neblim)

Geçildi zaten?

edite edit: bolşevik ihtilali gerçekleşmezdi belki. (bu benden)

O cephe hiç açılmasaydı ve direkt geçilseydi demek istiyorum.

1915 geçilseydi, mustafa kemal, bir kurtuluş savaşı başlatabilecek zaman bulamayabilirdi. ancak başka koşullarda belki sivas belki erzurum başkent yapılır, bir kurtuluş savaşına mutlak girilirdi.

anadoluda yapılacak herhangi bir kurtuluş savaşının kazanılması, arada başka doğal bir sınır olmadığı için istanbul ve ege kıyılarının türklere bırakılmasını zorunlu kılardı. asıl sorun, bahsedilen durumda yapılacak kurtuluş savaşının kazanılıp kazanılamayacağıdır.

işgal kuvvetleri karadan da istanbul'a ulaşabilecekti. hem de çok sağlam bir orduyla. hindistan mısır gibi olurduk büyük ihtimal 1970-80 arası da tam bağımsızlığı ilan edip osmanlı devleti olarak devam ederdik. büyük ihtimal ingiltere fransa zorlaması ile ikinci dünya savaşına almanya karşısında girer ebemizinkini görürdük.

daha global düşünürsek, ing ve fransa boğazlardan geçerek moskova hükümetine yardım edebilecek, bolşevik devrimi hiç olmayacak yada çok zayıf olacak, komünizm etkin hale gelemeyecek, vs
savaş 4 yıl sürmeyecek, almanya daha erken yenileceği için o kadar ağır şartlarda versailles antlaşmasını imzalamak zorunda kalmayacak, yıllar sonra bu anlaşmaya tepki olarak hitler gibi bi adam ortaya çıkmayacak,belki de ikinci dünya savaşı da olmayacaktı.

eğitimli, koca bir nesili kaybetmezdik. ama esaret altında ne anlamı olurdu tabi o da var.

işkence uzamazdı maç uzatmalara gitmezdi.uzatmalar bitiyor 5 - 0 yenik durumdayız.

1. istanbul'un isgali ile osmanli savastan el cekecekti
2. rusya'daki ihtilal onlenebilinecekti
3. milli mucadele 4 yil erken baslayacakti
4. milli mucadele sirasinda rusya'dan silah destegi olmayacakti

orta asyaya dönüş yapardık, orası kesin. bu yüzden çanakkale zaferi bizim için çok önemlidir.

eheheh kısırlaştırmayı düşünmüyorsan evdeki bööoooAAAAAAooourrröööö seslerine ve kapı tırmalamalara alışmalısın :)

valla görürsün diyeyim ne diyeyim artık. bir kere tadını almış bırakır mı peşini sanıyorsun? geçen yıl sokağa salmadıysan bilmez tabi, kendiliğinden azmaz hayvancık kolayına. ayrıca sadece kız peşine de gitmez, artık alanını genişlettiğinden erkek kedileri dövmeye de gitmek ister.
oyalayıp, hiç dışarı çıkarmadan unutturabilirsen bi ihtimal işe yarayabilir ama sanmıyorum. bundan gerisi için de bir vetle görüşmeni tavsiye ederim. :)

ha bir de dişi kedi bulup çiftleştirirsen belki biraz azalır kızgınlığı bir süre, en azından seneye marta kadar. :) naapsın içgüdülerine nasıl hakim olsun ama zavallıcık di mi ama?

peki bir de aklıma şu geldi, kısırlık ve azmaktan ziyade. kediler evine bağlıdır, belki de kaçıp kendi evine gitmeye çalışıyor ve senin yanına gelince rahatlar.

@kediebesi,

Kısır olmamasına bağlamayın lütfen. Önceki yılda böyle bir problem yoktu sonuçta.

sen istediğin cevabı alıp içini rahatlatmak için mi açtın duyuruyu? yoksa en muhtemel cevabı öğrenmek için mi. kısırlaştırmaya bağlamayın diye bir şey yok, mart ayında kapı önünde bağıran bir kedinin derdi ortadadır. çok net bu üzerine çeşitli yorumlar yapılabilecek bir durum değil yani. 2 yaşında diyorsun, bu demek oluyor ki geçen mart ayında 1 yaşındaydı. 1 yaş civarı erkek kediler çiftleşme mevsimlerinde bağırıp çağırmayabilir, kendini o duvardan bu duvara atmayabilir. ancak 1 yaşından sonraki üreme dönemlerinde kızgınlık belirtileri daha şiddetli olabilir, normaldir. kaldı ki kedi bir süredir sokak hayatına da alıştırılmış, bu da demek oluyor ki dışarıyı görmüş ve artık dışarda ne var biliyor. buna çiftleşme mevsimi kızgınlığı da eklenince böyle bir durum ortaya çıkmış.

kısırlaştırıldığında dışarıya alıştığı süre kadarlık bir süre zarfında tekrar ev hayatına alışacaktır, ancak kısırlaştırmayı düşünmüyorum diyerek hayvana işkenceden başka bir şey yapmıyorsunuz.

Kısırlaştır :) Bi hekim olarak tavsiyem kesinlikle budur :)

ya hayvanı dışarı salacaksın çiftleşecek, ya da kısırlaştıracaksın. yoksa sidik kokusundan ve moaaaaaaav lardan uyuyamazsın. katil olursun. benim kedim de kısırlaştırmamış erkek ve salıyorum dışarı, yoksa işeyip duruyor.

kısırlaştırırsan hayata küsüyor ve müthiş kilo alıyor.uyuz sevimsiz asosyal bişey olup çıkıyor.doğasını bozma ya da bahçeli eve taşın.kısırlaştırma büyük yıkımdır kedi için.buna hakkın yok.YAPMA!

kanan sana katılıyorum, ben de kısırlaştırma işinden yana değilimdir genel olarak. ama düşün ki bu kedi sokağa gitti, dişi kedileri hamile bıraktı. bir sürü yavrusu oldu. bunlar sokaklarda perişan bir ömür yaşayıp öldü, sence bu da bir yıkım olmaz mı, bir değil, birçok kedi için?

üstelik bahsettiğin durumlar her kedi için geçerlidir diye bir kural yok. kedi kendine dolaptan birşeyler çıkarıp yiyemeyeceğine göre şişmanlaması da senin problemin, ilgisiz kalıp uyuzlaşması da... bence.

@kanan,

çok rica edicem bi saçmalamayalım ya.

bu olabilir mi?:D
www.bathandbodycare.com

karanfil çiğne, dişlerini fırçala, parfüm diye bir olay var yeni çıkmış. onu dene.

yahu yediklerin derinin kokusunu pek etkilemez diye biliyorum ben ama yanlış mı biliyorum muammada kaldım şimdi.

gerçi buna inanmıyorum ama ortada bir pastırma var

duş jeli işe yarıyor. hatun tayfası ciltleri parlak görünsün diye güzel kokulu kremler de kullanıyorlar, erkek adamı biraz bozar. cillop gibi parlayan bir ten nahoş durur :P

pastırma yeme.

teninin kokmasini saglayan sey derinin nefes almasi, yani terlemesidir. pastirma yedigin zaman falan diskiya karisan sey de baharattir. yani evet yediklerin derinin kokusunu, dolayli yoldan da olsa, etkiler. guzel kokutan var mi dersen, kokusu cok baskin olan bir yiyecek bulabilirsen olabilir. mesela cilek gibi kokmak isteyebilirsin ama cilekte inanilmaz dusuktur koku siddeti. 2 kilo yersen kokarsin belki...

hardal da yemeyin.

ananas.
meyve.

nane, reyhan işe yarayabilir.

tarçın ye bol bol

düzenli banyo ve isteğe bağlı parfüm tek çare. yoksa çiçek bahçesini de yutsan işe yaramaz.

sigara falan içme dedikleri gibi soğan pastırma vsden de uzak dur geri kalanını duş jeli deodorant ve parfüm üçlüsü halleder zaten

deotak işe yarıyordu sakim

daha 1 ay olmuş alalı, bir de sokakta yaşadığı için yabani duruyordur sana. biraz şefkat, biraz zamanla sahibinin kokusuna, huyuna suyuna alışacaktır. acele etme, kediler ağır ağır ilerleyen acayip hisli hayvanlardır ve kolay kolay kapılarını açmazlar insanlara.
biraz zaman geçince alışacaktır sana.

insanların huyları nasıl değişikse kedilerin de öyle. bazı kediler bazı kokulardan huylanıyorlar. bazıları hoşlanıyor. örneğin çoğu kedi parfüm-kolonya vb kokuları sevmezken benim büyük kedim bebekliğinden beri çok hoşlanır. elimde parfüm kokusu olsa gelir koklar, yalar. banyodan çıktığımda bornozla biraz otursam gelir hemen kucağıma çıkar mayışır.

oysa küçük kedimin umurunda bile olmaz. yoksa hoşuna giden bişi olsa fırsat vermez kendi çıkardı kucağıma.

çok dert etmeyin. belki sabundan bile huylanıyor olabilir.

sigara içiyorsanız, beraber yaşadığım 2 kedi de kokusundan hoşlanmıyor, ondandır belki?

Kedimi ilk aldıgım sıralardan beri sigara içerdim ondan olsa gerek benimkisi pek takmazdı sigara kokusunu.. ama severmiydi? hiç sanmıyorum.. Acayip koku alma yetenekleri var.. Özellikle kolonya kokusunu uzaktan alır almaz direk başlardı kaçmaya,, Özetle alışır zamanla, hele bi sana alışsın sonrasında sırf kokunu almak için bile yanına gelicektir :) Üzülme yani arkadaşlarında dedigi gibi geçici bir durum bence..

her kedinin huyuna göre sevmediği kokular var. garip ama salatalık kokusundan bucak bucak kaçan bi kedim vardı. salatalık yiyorsam fırlar evin diğer ucuna gider, sinir olurdu. ayrıca bi de kedilerde insan kokusundan hoşlanmama vardır. bu yine huya göre değişkenlik gösterir ve bazı kediler rahatsız olmaz ama çoğu kedi, kendisine insan dokunduktan sonra uzun uzun yalanır. insan kokusunu üstünden atmak ister. kediler başka bir canlı gibi kokmak istemezler. kendi kokularını korumaya çalışırlar. kedilerin her yere, eşyaların köşelerine filan yanaklarını sürtmesi hatta insanların bacaklarına sürtünmesi de benzer sebeptendir. kendi kokularını bırakmak amacındadırlar. çünkü kendileri gibi kokan şeylerin etrafında kendilerini tanıdık bir çevrede ve rahat hissederler. özellikle sokak kedileri, insana alışkın olmayan kediler böyledir. sizinki de sokakta yeni geldiği için böyle bir hassasiyet gösteriyor olabilir.

niye kediye hohluyorsunuz? bana da birisi (tanıdığım biri bile olsa) durup dururken hohlasa, koklamam kaçarım. ayrıca kedi bunu kıhlamak olarak algılayıp saldırı addedip kaçıyor olabilir.

3-4 aylık kedi baya büyümüş sayılır, bu zamana kadar da sağ kaldığına göre sokakta kendini kotarmanın bir yolunu bulmuş demektir. bence hiç yakalamaya çalışmayın evin içinde mutsuz olur. daha küçük, evde beslenmekten başka kurtuluşu olmayan, başka kedi sahiplenirsiniz. bu kediyle çok ilgilenmek istiyorsanız sokakta yemek verin ama kendinize alıştırmaya çalışmayın.

kucaklayın alın efenim. arabalar da yoğunmuş, kara kış da kapıda, yazık kediciğe. 2-3 günde eve alışır o hiç merak etmeyin. dışarı çıkarmazsanız da dışarıyı da unutur gider istemez. tuvaletini de kuma yapar tüm kediler, tuvalet eğitimi yoktur kedinin, koyun kumunu gösterin nerede olduğunu gerisini halleder.

3 4 aylık kedi sana da rahat alışır ev ortamına da. Benım yapmışlığım var. Kereta şimdi bensız yapamıyor. Yakala at eve. Ama kedi bakmak kolay iş değil. Evden uzun süreli ayrılıp şehir dışına gidiyorsan ve de bırakacak kimsen yoksa tekrar düşün derim. Tuvaletini ztn sen istesen de yere yapamaz o hayvan. Kum alacaksın bir tane ve yemeğini verdikten sonra hemen kumun yanına koyacaksın. Oradan uzaklaşırsa bir kaç defa daha götür o kendisi keşfedecektir. Aşı olayları var mama masrafı var bunları da hesaba kat sahiplenmeden önce. Ama yalnızlık duygun varsa kedi bunun için birebir. Zamanın nasıl geçtiğini anlamazsın o keretayla oynarken.

Hiç düşünme al içeri. Sana karşı kin beslemesi gibi bir şey söz konusu değil, aksine 1 hafta içinde mırıl mırıl kucağında uyumaya başlar bile. Şimdi korkup çekinmesi normal, o daha bir bebek ve dışardaki insanlara güvenmesi için bir sebebi yok. Eve aldığınızda bu sorun ortadan kalkacak. Dışarı çıkmayı da aklından bile geçirmez, belki kızgınlık dönemlerinde biraz başınızı ağrıtır ancak evde beslenen kedilerin 1 yaşından sonra kısırlaştırılması lazım zaten - bu daha sonra düşüneceğiniz bir iş ve zahmetli değil. Ben büyük kedimi 3 aylıkken eve getirmiştim aynı korkulara sahipti, şimdi 8 yaşında evin içinde karşılaşınca yol veren ben oluyorum geçsin diye : )

ömrün boyunca bakamayacaksan hiç alma eve. ensesinden tutar eve sokarsan alışma süreci daha uzun olur ama maksimum 1 haftaya güvenini kazanırsın evde. bir kaç gün içinde gösterdiğin yere çişini yapmaya alışır. ama evde saksı çoksa çiçeklerin dibine işeme zçma ihtimali var bir kaç gün.

ilk iş hemen iç dış parazit aşılarını yaptırman gerekiyor. arkasından karma, kuduz aşıları da gerekecek. sürekli kum mama masrafı da olacak. anlayacağın masrafını üstlenemeyeceksen de alma.

bir de erkek kedileri kısırlaştırmazsan 1 yaşına doğru eve işeyip bölgesini işaretlemeye çalışır, erkekse kedi kısırlaştıman gerekecek bunu da göz önünde bulundur.

askerden sonra yaptır derim dövmeni.

dövme hiç bir sorun çıkarmaz. belki 10 tane dövmeli arkadaşım gitmiştir askere hiç bir sorun olmadı.

normal tabip gibi revir'de görev yapacagını sanmıyorum. bilmiyorum böyle bir hizmet veriliyor mu? ama, subay yada üstsubay'ların diş tedavilerini yapabilirsin. eger, ordu'nun böyle bir sistemi varsa. olursada süper olur aslına bakarsan, milletine agzına bakar ama, agız kokusunu cekmezsin ;)

dövme resmi olarak bir sorun çıkarmaz. ama dangalak bir uzmana denk gelirsin, ne bileyim dalga geçer, isim takar, aynı şekilde uzun dönem askerler de öyle. damgalı inek falan derler, kınalı derler, canınızı sıkarlar. öyle sorun yaşarsın. yoksa ceza alma falan olmaz. ha belki de son derece medeni adamların içine düşersiniz, kimse bir şey demez.

1) bu sanırsam mümkün
2)Bunun için aynı şeyi söyleyemem çünkü yaptığınız anlaşma satın almış olduğunuz hat üstüne bu yüzden kesinlikle paketi başka bir hatta taşıyamazsınız.
3) Onlar büyük ihtimalle simlockludur. Yani başka simlere karşı kilitlidir. Simlocku kırdırmanız gerekiyor. Bunun için telefoncular doğru adres. Ancak hem garanti kapsamından çıkar,hemde mevzu çakılırsa büyük ihtimalle tazminat ödeyebilirsiniz.

duyuruda bir yerde turkcell iphoneların kilitli olmadığı yazıyordu.

kilit demişken www.youtube.com

majesty belizia'ya gitmeyin. tesis, odalar, manzara, merkeze yakınlık dahil her sey şahane ama kalabalıktan sağlıklı hizmet veremiyorlar.

testler. sürücü kursundan verilen kitaptaki ve bundan önceki sınavlarda sorulmuş sorular en güzel kaynaktır. hatta bazı sürücü kurslarının internet sitelerinde sınavlar mevcut.

ehliyet sınavında ki sorular bir önceki sınavın neredeyse aynısı olur. (Zaten ne kadar soru çıkarabilirlerki.) Ayrıca çok kolay olur. Şöyle o sınavdan önceki son iki sınavın sorularına bakman yeterli.

soruları burdan bulabilirsin:

www.olcaysurucukursu.com

egitek.meb.gov.tr

son 2-3 sinavda cikmis sorulara goz atsan yeter. trafik ve ilkyardim kolay zaten. belki motorda teknik terimlere bakma ihtiyaci hissedebilirsin. takildigin yer olursa da sozlukten ararsin mesela.

herkes hiç çalışma yaparsın der ama bu bence yalan :)
mesela herkese motor zor gelse de ilkyardım bence oldukça zordu. baya saçmaladığımı hatırlıyorum.
bundan önceki sınavları çöz biraz da anlamadığın yerlere çalış kesinlikle. hiç bakmadan geçmek o kadar da kolay değil.
ve evet geçen yılların neredeyse aynısı gelir her sene...

gülmek istiyorsan eyco ve konor'un bütün entrylerini oku. inanılmaz ama binlerce entryden neredeyse boş yok. bindokuzyuzseksendort'de çok az yazmasına rağmen müthiş bir gözlem gücüne ve analitik zekaya sahip. loststone'un yazdığı siyasal, sınıfsal yazılardan bahsediyorsan son zamanlarda anadolu nickli yazarın yazıları çok hoşuma gidiyor.

author.

ben.

@temasettin,yazdığınız yazarları biliyorum ama onlar ayda bir-iki entry giriyor. daha çok giren ve çevreden gelen tepkileri takmadan yazan yazar tavsiyesi istiyorum biraz da. ha çok yazıyor diye de black eyed witch gibi olmasın mümkünse.

@szqnn, author'u bir süre takip ettim de sıkıldım artık ondan.

@rectoe, bakarız.

sozlukteki bir cok entrysiyle ibn i batuta derim. benim en ilgimi ceken entryleri genelde tarih, politika ve din uzerine yazdiklari olsa da ozellikle mikroelektrik uzerine yaptigi girdiler de saka gibi.

@sakar kiz candy, mies iyiymiş gerçekten ekledim.

@knipeos, ibn i batuta da tamamdır. din konusunda yazıları güzel.

yeni nesilden hiç mi yok yahu? çok yazsın güzel yazsın filan?

diagnost ve elcezire exclusive :)

gerrain ekolüne yakın spirit var.
elcezire exclusive de keza öyle.

mies
yalniz bir opera

bu konu biraz objektif. senin ilgi alanına giren konuları belirle, futbol, sanat, kitap, film eleştirisi ya da tarih, siyaset gibi. belli bir süre sözlügü takip et. bu dedigim günlük olarka sözlüge ugrayıp entry giren yazarların sayısını belirlemen için kıstas olabilir.

yok ben eskileri merak ediyorum, onları takip etmek istiyorum dersen yazmasalarda hayvan ara kısmından delikan76, depeyi, nazmiye demirel yazar kişilerinin yazılarını bul, canın sıkıldı mı oku.

arzach, mortifera

bu liste benim de isime yarayacak gibi
gofret beyin disindaki tek badim "roseinthefist"

jimi the kewl, aethewulf ve üslubunu sevmesem de saygı duyduğum immanuel tolstoyevski bir çok akademisyeni ayar manyağı yapabilecek kapasiteye sahiptirler.

dendi mi bilmiyorum ama elcezire exclusive var, baya bi gülüyorum ben. bi de jokond var.

cyrano cyrano cyrano

when you gave me some of your short stories to read, I remember you frantically apologized as you handed them over; that's how shy you were about sharing them. But I don't know why, they were actually pretty good. James Wilson

türkçe meali: bana okumam için kısa öykülerini verdiğinde, nasıl da delice özür dilediğini anımsıyorum, öykülerini paylaşmakta o kadar çekingendin. Ama bunun nedenini bilmiyorum, aslında epey iyi öykülerdi. (bu saatte kelimeleri bu kadar dizebildim :/)

seçtiğiniz font'ta türkçe karakterler yok heralde.. bu durumda türkçe karakter yazdığınızda varsayılan font yapıyor otomatik olarak..

dereotu, maydanoz gibi şeylerin papağanlar ve muhabbet kuşları için zararlı olmasının sebebi boğazına yapışıp nefessiz kalmasına sebep verebilmesidir. öyle bir şey olmadığına göre bir sorun yoktur. dereotu neyse de maydanoza pek yaklaşmasın eleman. sonra kendini bundan 350 yıl önce yaşamış olan korsanların beslediği dedesiyle aynı mekanda bulabilir nefessiz kalıp.

nane faidelidir fekat.

fazla yerlerse ishal oluyorlar bu tür otları

herhangi bir markanın 0.7 2B ucu sizin aradığınız.

tombow
faber

bana kalırsa bunun için uç markasından çok ucun yumuşaklığı önemli.
dandik markaları bir kenara bırakırsak tombow un 2B uçları sanırım aradığın cevap.
aslında yazmak için ideali HB ve B. 3B ise biraz fazla eriyip giden cinsten.
Ama madem aksın gitsin diuorsun, cevap : tombow 2B

faber'in dereceli kalemlerinden 5B falan onlara bak, şık işaretlemek için birebir, yazmak için tabi ki 2B.

kıy paraya bi cross kalem al onların uçları süper hem de ömür billah kullanırsın. ben su an dedemin babama ben dogmadan hediye ettigi kalemi kullanıyorum. en az 25 senelik valla hiç falsosu yok.

@jeanne hebuterne
cross kalemler tükenmez olmuyorlar mı yahu?

valla takım bendeki kurşun da var tükenmez de. iki tane. bilimum yerlerde (nezih vb) kurşun satıldıgını gordum tek olarak

peki anlamadığım bir şey var. bu kurşun cross kalemlerin uçları nasıl süper oluyor? uç dediğin 2 haftada biten şey sonuçta.

umix sınav eskiz aradığın şey.

soru içinde soru;
tombow diye ayrı bir uç markası mı var ya? tombo değil miydi o? iki kişi tombow yazmış.

edit: ohaa vallahi tombow muş. hiç yaşamadığım duygular yaşıyorum. allahım

@want2die,
ahah, bugünün böyle olmayacağını tahmin etmeyen yoktur heralde?

geçen seferlerde nasıl olmuştu onu soruyorum. gün içinde de devam etti mi kısacası?

nası başladıysa öyle bitti diğerleri. tüm gün.

(bkz: mustafa sandal 1 nisan şakası)

moderasyonun ayaklanması olayı ve de sözlük'ün ilk haline geri dönmesi kalmış aklımda. yıllarından ve de 1 nisan şakası olduklarından çok emin değilim ama öyleydiler sanki.

moderasyon ayaklanması ssg doğumgünü, eski haline gelmesi sözlüğün doğum günü diye hatırlıyorum ben.

cfosspeed yükleyin. torrent iznini azaltın.

şöle bişi şey olmuş: (git: 65563)

en fazla 2, hadi bilemedin 3 dosya indirin..
indirme hızı 10kb/s. olsa bile peers, seeds, trackers gibi yerlere bağlanıyor utorrent clientiniz.
8-10 dosyayı sıralaayınca alt alta milyonlarca seed, peer, tracke'e bağlanıyor ve bandwith'inizin içine ediyor..

1-2 dosya indiri aynı anda en fazla..
stop yapın diğerlerini.

utorrent de öyle bir salaklık var. bende de yapmıştı ki baglantım 4 mbit utorrent açık upload 20 k download 1 k çekiyor nette surf yapamıyorum iptal edip eski bir utorrent versiyonu kurdum. düzeldi 3 gün sonra yine yaptı. bitcomet kurdum düzgün sorunsuz çalıştı. bitcomet öneriririm

haftada 3 gün aerobik ve pilates, 2 gün karate yapıyorum. sporu toplamda - yaklaşık - 150-170 mekiklik setle tamamlıyorum(tam, yarım çapraz, dumbell ile pilates topu ile v.b. ) kilom gayet iyi ama hala göbekliyim hala göbekliyim.üstelik bir ara bu durumu kafaya takıp ğasif jimnastiğe bile gittim. çocukluğumdan beri spor yaptığğımı da ekleyeyim, eski fotolarıma bakıyorum o zaman da göbekliymişim. kişisel tecrübelerime dayanarak diyebilirim ki eğer kalıtımsal bir göbeğin varsa onu sevmeye çalış! ne yaparsan yap eritemiyorsun çünkü.

kalıtsal olduğunu sanmıyorum. zira doğduğum günden beri iskeleton olarak dolaşıyordum. bir şeyi az yedim mi akrabalar hemen "senin miden küçülmüş, cık cık" derdi. halbuki hayvan gibi de yerdim, kilo milo problmemim hiç olmadı. taa ki 1-2 yıl öncesine kadar.

Not: hayatım boyunca hiç spor yapmadım.

mekik işe yaramaz diye bir şey yok. sadece mekik yaparak yağ kütlesini eritemezsin. kardiyo egzersizi ile birlikte yapılacak mekik, daha etkili olur. yalnız bel bölgesindeki yağlar çok da kolay erimez. 2-3 ayda pes etmemeniz lazım. kendimden örnek vereyim, cla, l carnitine,thermojenik yağ yakıcı vs kullanmadan, 14-15 ayda, 8 cm incelebildim.
yüzme, yürüme, koşma, eliptik bisiklet.. hepsini denedim. bence en etkilisi eliptik bisiklet. 5 dk ısındıktan sonra 22km ile 1 dk, sonra 30 km ile 1 dk, sonra tekrar 22 km, sonra tekrar 30.
4 egzersiz içinde beni en çok terleten eliptik olmuştu.

1.90 boya 82 kg var ve kilo vermekten bahsediliyor... biz ne yapalim ulkeyi mi deistirelim... bizim memlekette gobeksiz adama kiz vermezler dieim belki fikrini deistirmene yardimci olur... iyisin boyle... gobek icin de kadi kizi jokerini kullan;) olcek o kadar...

mekik çekmenin göbeği eritmediği her yerde bağırılıyor artık. sadece karın kasları sıkılaştığı için karın daha düz duruyor ama yağ erimiyor mekikle. çünkü harcanan enerji çok az ve vücut nereden isterse yağı oradan yakar.

@marcelorios,
eliptik bisiklet kafama yattı gibi görülüyor. yalnız araştırdım fiyatları değişken. 300 yt olan da var 1500 de. satın alma dersen de fitness'a gidecek vaktim malesef yok. evde halletmem lazım.

@hiko seijuro,
sanırım düzgün bir programa ihtiyacım var bunun için. peki diyetisyensiz halletmek mümkün müdür? mümkün değilse diyetisyen spor programı hazırlar mı? yoksa onun için fitness salonuna mı gitmem lazım? bir de göbek dışında kalan yerlerim gayet zayıf. yağ yakarken tekrar iskelet haline dönmem değil mi?

@les,
kilo vermek istemiyorum aslında. yağlarım gitsin istiyorum. göbeğimi içine çekmekten yoruldum. vermezler böyle kız mız :)

yuzmek tek çare.

bende normal.

yavaşladı. hem başlıkları türkçe karakter yapma olayının getirdigi yükten hemde ttnet adlı internet kuruluşunun son günlerdeki kalitesiz baglantısını üst üste ekle. olan bu.

Bariz şekilde yavaş.

için rahatlayacaksa söyleyeyim; benim ekşi bağlantım da yavaşladı. özellikle türkçe karakter hedesinden kelli.

çok yavaş sanırım bu başlık tantanasından

türkçe karakterden beri yavaş.

thefirstfbli'e katılıyorum, türkçe karakterlerden itibaren yavaş..

biz de bilmiyoruz. diziyi izlemeye devam et. çıkar bir yerlerden.

lostpedia'da öyle bir şey görünmüyor. bence o bir daha çıkar ortaya.

bir de üstteki tireleri çoğalt, ilk cümlen kabak gibi görünüyor, spoiler olabilitesi mevcut.

işin ilginci kimse de "noldu bu kıza" demiyor. neyse bekleyelim bakalım.

@drink the stars,
düzelttim.

jacop, christian falan eve çıktı onlar heralde. aaronlu bir bölümde ortaya çıkar diye düşünüyorum.

sözlükte bir girdide bahsediyordu. bir ekran görüntüsü alınmış, sun ile jack'in babasının kulübedeki sahnesinden bi görüntü. izlerken hiç farketmemiştim ama arkada bir ara bir kadın silüeti beliriyor. kafasını falan oynatıyor. claire olabilir gibi geldi bana da. yazı dün yazılmıştı sözlüğe bakabilirsin.

lost'un usulü bu: bazı şeyleri gözden gizliyor, bölümler -yahut sezonlar- sonra çıkarıyor ortaya, 'aaa bu da vardı' dedirtiyor.

evet claire 6. sezonda çıkcak karşımıza. bu sezon hiç beklemeyin yani.

@dr cucu

sanırım şundan bahsediyorsun

lostpedia.wikia.com:509_sun_woman2.jpg

5.sezonda gözükmicekmiş,6.sezonda tekrar geri dönücek yani biz Claire'e nolduğunu falan öğrenicez herhalde,bi yerde öyle okumuştum.

zamanında şöyle birşeyler yazmıştım (bkz: #9459141). ne yazık ki özellikle haber sitelerinde veya kişisel bloglarda başka yerlerden kaynak göstermeden yazılar eklenmeye devam ediyor. işin hukuki yönünü bilmemekle beraber, yapılanın en basit ifadeyle "ayıp" olduğunu düşünüyorum fakat herkesin -özellikle de bu fikir hırsızlığını yapanların- böyle vicdani bir ikileme düştüklerini sanmıyorum.

bi zamanlar sözlükteki bütün yazıların hakları michael jackson'a aitti..

Teorikte evet ama genetiği ile oynanmış ürünlerde bunu engelliyorlar bu nedenle sürekli aynı satıcıdan(israil) aynı tohumu almak zorunda kalıyorsunuz.

tamam da bir ağaç sadece 1 yıl mı ürün veriyor ki? kökü sende olduktan sonra sınırın yok diye biliyorum?

benim aklıma direk domates geldi nedense ondan öyle yazdım ama elmayıda düşünsel bir kere legal olarak fidanını alman gerek.Yine tohumun üreme etkisini engellemiş olabilirler.

tohumunun üreme etkisi engellenmesi ne demek ki? elmanın içinde zaten tohum. ürediği için tohum olmuş. çimlenmeyi kastediyorsan, ben de çimlenmez diye düşünüyordum ama çimlendiler resmen. şu an saksıda öylesine ektiğim elma çekirdeklerinden 2 si çimlenmiş.

bitkilerin kısırlaştırılması, günümüzde bilinen bir şey. çekirdeksiz meyve sebze yemediniz mi hiç? elma çekirdekten de yetişir, fidan şart değil, evet haklısınız ama genetiğiyle oynanınca maalesef ya hiç yetişmiyor veya ham kalıyor.
domates için de öyle.
nenem köyde kendi yetiştirdiği -iki avucumdan daha büyük- domateslerin çekirdeklerini çıkarıp kurutur ekerdi. yetişen domatesten yine tohum alır, eker. yine.. yine..
ama şehir domateslerinden maalesef öyle tohum alamadığını söylemişti. ektikleri yeşil yeşil, ham kalıyormuş, yetmiyormuş yani.

peki saksımdaki elma filizleri? onların ekşi elmalarını yiyemeyecek miyim ben? üzüldüm bak şimdi.

şimdi kazın ayağı öyle değil. teoride elmanın çekirdeğini alır ekersin ama pratikte çekirdekleri toplayıp ekince iyi sonuç vermiyor. tohumluk olacak çekirdeklerin (tohumların) özel olarak seçilmesi, hatta yetiştirilmesi gerekiyor. (sadece elmadan bahsetmiyoruz burda diğer bitkilerden)

bu senenin buğdayını gelecek sene tohum olarak kullanır, onu da gelecek sene kullanırsak tohumlar dejenerasyona uğruyormuş. bunun ayrıntılı bilimsel açıklamaları var ama ben çok bilmiyom. (nerden biliyorsun mea maxima culpa derseniz. babam zirat yük müh. ve uzun yıllar tohum üreten bir firmada yöneticilik yaptı. misal onlar şeker pancarı tohumu üretirlerdi. her sene özel olarak üretilen tohumlar üreticiye satılırdı o tohumlar. yani verimli bişi olmasa çiftçi niye alsın o tohumları? )

günümüz şartlarına ve teknolojisine uygun bir tarım için özel üretilmiş tohum gerekiyor. eski dönemlerdeki gibi işte buğdayın bir kısmını pazarda satar bir kısmını tohum olarak ayırırsanız onların verimi çok az olduğundan çuvallarsınız. eski yöntemleri hatırlasanız 1 sene, 2 sene nadasa yatırma bile vardı. karlar ve üretim çok düşüktü. şimdi kendi ürününü tohum olarak kullanan adam çok zarara girer. yani günümüz çiftçisi tohumluk buğdayını ayrı alacak karlı üretim için.

yalnız dikkatinizi çekerim. burda bahsettiğim gmo (genetically modified-genetiği ile oynanmış ürünler) değil. normal ürünler için bu geçerli.

soruya cevap o firmalar pek bişi yapmaz kendi elmalarının çekirdeğinden olan meyveler için. çünkü aynı elma çıkmaz tohumu aynı olmayınca.

çekirdeğini ektiğin meyve büyüyünce aynısını vermez zaten. mesela senin saksındaki çekirdekten yetişen elma, ham olucak ve tadı muhtemelen kötü olucak. aynısı olması için yetiştirdiğin fidanı o istediğin elma türündeki ağaçtan dal koparman ve yetişen fidana aşılaman. ki bu da kolay bişey değil zaten. tutturmak, zamanında yapmak filan. bilgi ister deneyim ister.

çekirdekten yetiştirdiğin ağacın meyvesine pic denir. (ç değil) aşılı olan meyve ağaçlarının verdiği ürünün çekirdekleri ana ürüne benzemez. yani bi üstteki cevapda da belirtildiği gibi iyi ürün veren bir meyve ağacaından bir dal alıp ana gövdeye aşılaman gerekir. fidan yetiştiriciliği ile ilgili kitaplar var. orman fakültelerinden temin edebilirsin. orada aşının nasıl yapıldığını, aşı çeşitlerini şekilli olarak anlatır. ne zaman, hangi şartlarda yapılacağını da anlatır. fakat aşı işlemi el alışkanlığı gerektiren bir mevzu. yani yaptım oldu olmuyo. biraz fazla kesersin tutmaz, biraz az kesersin yine tutmaz. zaten genetiğiyle oynanmış ürün alma. gereksiz. labrotuarda üretilmiş meyve doğallığını kaybetmiştir. tavsiye etmem. fidanlıklarda satılan meyve ağacı fidanlarının da iyi olması gerekir eğer almak istiyorsan. çıplak köklü satılır. seçmek için de ya bi peyzaj mimarıyla yada bir orman mühendisiyle git derim. bbaşarılar. bu arada saksındaki elma çekirdeğinden yetiştirdiğin fide meyve bile vermeye bilir. çünkü meyve çiçeklerinin döllenmesiyle oluşur. çiçek açtığında şöle bi salla o zaman çiçekleeri birbirini döller. meyveyi ya verir ya vermez. verdiğinden de bi verim alamazsın.

the future of food ve the world according to monsanto isimli belgeselleri bulabilirseniz, bu konudaki tartismalari etraflica anlatiyorlar.

şurada galadnikov gayet açık yazmıştı (git: 15529)

kibritsuyu ve ben beraber sormuştuk hatta. sondan başa doğru galadnikov diye arat. bulursun açıklamasını.

oraya bakayım dedim de pek karışık malesef.

ilk örnek:
entry 2, entry 6 silinir.

ikinci örnek:
entry n, her n>1 silinir.

@annem bana kiz bul evlen dedi, ilk örnek için soruyorum, 2. entry ile 4. entrynin farkı ne ki? niye biri siliniyor da diğeri kalıyor. bence yanlış oldu sizin yazdığınız?

ilk örnek 4. entry'i farklı hatırlıyorum ya da yanlış okumuşum. 4. entry de silinir.

şimdi şöyle;

orası doldukça, danışma bürosu havuzuna aktarılıyordu cevaplar. son günlerde de artık iyice sorular azaldı, gelen sorular da hep daha önce sorulan sorulardan ibaretti. çaylak edilen/uçan arkadaşlar da yeni soru olarak açmayı tercih ediyor zaten.

uzun lafın kısası soracağınız bir soru varsa önce büro havuzuna bakın. ctrl+f5 ile sayfa içinde aratabilirsiniz.

işte o soru bankası(!): (git: 15529)

moderatör dememişti onu, ben demiştim. yanılmışım.

Ben zamanında vermiştim birşey olmadı, çok güvenmiyorsan eğer sanal kart oluştur çok düşük limitli onun numarasını ver...

yillarca siberalemde var oldum ablamin grubuyla takildim gercek hayatta gorusup hep. kendimi bildim bileli orda habire haftalik gold hesap dagitiyoruz diyorlar, bir sekilde gold uyeligi ileride parali devam ettirmeniz icin. saglam sitedir ama boyle seylere para verilince ben cok acirim.