sevdiğim bir hikaye var. uzun uzun anlatınca daha güzel ama, kısacık yazacağım.
iki kardeş oduncu varmış. biri sabah erkenden yola çıkar, ormana gider ya allah der baltasını vururmuş. kan ter içinde kalsa dahi durmaz, hava kararıp göz gözü görmez olunca bırakırmış. tüm gün kestiği odunları yükler eşeğinin sırtına gelirmiş.
öte yandan, diğer kardeş, sabah münasip bir saatte ormana gider, çalışır, yorulunca mola verir tekrar devam edermiş. akşam da karanlığa kalmadan vakitlice gelir, günü bütün iş yaptığı halde çok yorulmazmış. en nihayetinde topladığı odun, hiç mola vermeyen kardeşinin topladığından daha fazla olurmuş.
bir gün az toplayan çok yorulan kardeş sormuş: senin sırrın nedir? hem dinleniyor hem az çalışıyor hem de çok topluyorsun. kardeşi cevaplamış: ben her mola verdiğimde alıp elime baltamı, çıkarıp cebimden bilemi* baltamı biliyorum (keskinleştiriyorum) demiş. oysa ki diğer kardeş baltasını keskinleştirmeyi hiç akıl etmemiş.
bu hikayeyi çok severim. sonunu ben kısa kestim, daha etkileyici hala getirebilirsiniz. bu hikaye aşikar da olsa, çoğu zaman bizler ilk kardeşin yaptığını yapıyor hiç bir zaman kendimizi ya da aklımızı keskinleştirmiyoruz.
(bileme aleti,ismini unuttum)
0