Ekşi Duyuru

bim'i bilmiyom a 101 de gördüm marka rubenis fiyat 34 tl

Araç İçi 24 Lt Mini Isıtıcı/Soğutucu : 69,90 TL

www.myekran.net

onu bilmem de bende gayet çalışan çok az ve temiz kullanılmış. 3 yıldır bagajda boş bekleyen bi tanesi var. ücretsiz, kargo size ait olarak gönderebilirim

git bi çay koy.

Kova bul. İçine buzları doldur. Sonra kovayı elbise dolabına koy, biraları da içine at. Herkes yattıktan sonra al iç. Buzları ara sıra tazele. Aklıma bu geldi.

içme. günah.

la votka iç, koy votkayı çantana eve giderken de marketten aldığın meyve suyunu dolaba at.

sonra dolaptan aldığın mevye suynua iki buz attıktan sonra odana geçince votkayı ilave et.

afiyet olsun.

istanbuldaysan gel bizde iç. ben içmiyorum zaten :)

bimde bu hafta taşınabilir soğutucu satılıyor. ondan al bi tane. odanda ufak buzdolabın olmuş olur.
sorun çözülür.

benim anladığım kadarıyla: ufak tefek dert edilmeyecek şeyleri kafasına takanlar, dert edilmesi gereken mühim şeyleri takmayanlar...

2. okuyuşumda anladığım kadarıyla: "ulan ne kötü adamım yere tükürdüm" deyip öte yandan pisuvara sıçanlar.

@26.11 +1

orda net bir şekilde, vergi alırken hiç acımayan yöneticilerin, iş kendi kazançlarına geldiğinde büyük cukkaları cebe indirdiğini anlatıyor

normal şeyler..:)..

halkbank

pdf yi bir pdf printer programıyla yeniden print edip bir de öyle denerdim, veya formatını başka bir şeye çevirirdim.

özelden detay verebilirseniz yönlendirici tavsiyede bulunabilirim.

stephen king'in de var öyle bir kitabı, on writing di ismi yanılmıyorsam.

oğuz atay günlük'ünde romanlarından birinin yazılma aşamasını anlatıyormuş aynı zamanda, okumadım ama...

paul auster'ın yazı odasında yolculuklar adlı kitabı var. gerçi kendi yazdığı romanlardan hep spoilerlarla doluymuşmuş.

On Writing'i okudum. Oğuz Atay'ınkine bakayım.

yazarodasi.blogspot.com
yazarodasi.blogspot.com

yazı odasında yolculukların roman yazmak veya bi şey yazmakla pek ilgisi yok farklı bi hikaye anlatıyo.

bir de tahsin yücel'e bak derim ben, illa ki birşeyler karalamıştır bu konuda.

bir seylerin nasil yazilacagini baskalarinin neler cektigini vs gormek yerine kendiniz girisin. zira hicbirisi sizin kafanizdakilerle direkt iliskili olmayacak. sizin sureciniz sizin surecinizdir.

her sey gibi bu da biraz zamani gelince oluyor. ben bir entry'den sonra gaza gelmistim. soyle bir seydi entry: "surekli "istedigim an baslar ve yazarim" diyordum. birgun simdiye kadar yazdigim tum hikaye ve diger materyalleri cikardim ustuste dizdim 100 sayfa bile yapmadiklarini gordum. 6-7 senede bu kadar yazdiysam roman benim neyime dedim ve bu sevdadan vazgectim" minvalinde bir seydi. kimin yazdigini da hatirlamiyorum ama oldukca etkilemisti beni.

ben simdiye kadar yazdiklarimi ortaya cikarmak yerine uzun zamandir fikir olarak aklimda bulunanlardan birisine basladim. onu 40-50 sayfa kadar yazdim ama sonra bir gun baska bir fikir daha cazip geldi. ona basladim ve bitirene kadar digerlerine bakmadim.

cok fazla kisi yeterince hazir olmadigini veya iyi hikaye bulamadigini dusundugu icin vazgeciyor. bazisi baslayip vazgeciyor ve neticede cok azi bitiriyor.
bitirmekle de bitmiyor ustelik =) kendimden biliyorum.

demem o ki yazacaksaniz hikayenize bakmadan yazin. varsa bir sey zaten yazarken ortaya cikar. ha, ilk yazdiginizdan pek bir sey beklemeyin =)

iyi bir yazar olmak istiyorsan oku, ama nasıl yazılır türü kitaplar değil. otur deli gibi kanonik eserleri oku uzun bir süre. iyi bir okuyucu değilsen iyi bir yazar asla olamazsın.

fapple+1

sabahattin ali edebiyat hocasına sormuş nasıl yazar olunur diye, hocası "okumakla, çok fazla okumakla" demiş.

1. yonja'da tanıştığı bir kız ile en yakın arkadaşım 7 yıldır beraberler, güzün evlenecekler.
2. liseden bir arkadaşım 2 yıldır evli, karısı hamile, yine flört sitelerinden buldular birbirlerini.
3. bir kız da beni buldu bir arkadaşlık sitesinden, fena da değildi ama olmadı :)

bir de artık 18-35 yaş arasındaki nesil ayda ortalama 70 saatini internet başında geçiriyor. bu nesil ayda 60 saat kadar bir kısmı ulaşım araçlarında olmak üzere 80 saat kadar dışarıda zaman geçiriyor. Bu açıdan bakınca evin dışında bir sevgili bulma oranı ile internette bulma oranı birbirine gitgide yaklaşıyor.

şunu da düşün; internetten bir kişinin sadece facebook profiline bakıp karakteri hakkında baya bir fikir edinebiliyorsun. mesela joy fm, efes one love festival veya salvador dali.. gibi bir zevk ve tarz içerikli gruplara girerek kendi yaşam tarzına daha yakın kişileri daha kolayca bulabiliyorsun.

Üstelik internetten birisine çıkma teklifi ettiğinde hayatının sonu olmuyor, o kişi "seni" tanımıyor, sadece rumuzunu tanıyor. günlük hayatta karşına çıksa bile rezil olma olasılığın olmuyor. Böylece günlük yaşantını daha rahat geçirme imkanın da oluyor.

izlediğimiz hollywood filmlerinin beynimizi yıkamasından dolayı internetten sevgili bulmayı abes bir şey zannediyoruz. ama bizim gibi gününü internet başında, sözlük başında geçiren; üstelik interneti porno izleme dışında da kullanabilen, internetin iyi kötü ciğerini bilen bir nesil için; internetten sevgili bulmak çok normal karşılanmalıdır.

ayrıca internetten sevgili bulan kişilere bok atan arkadaş çevrelerinin de yarısı okuldaki sınıf arkadaşını düşürmüştür o kadar. devlet tarafından yan sırana, ayağına getirilmiş bir kişiyle bir iki yıl sonrasında bir ilişki yaşamak; internetten sıfır bilgiyle, emekle ve riskle bir sevgili edinmekten daha az cesaret içerir.

özetle bana kalırsa internetten birisiyle ilişki yaşamak (tabi kastettiğim evlenilecek kişilerdir, eğlenilecek kişi kum kadar) bir çok tanışma modelinden daha cesurca ve daha saygıdeğerdir.

benim çok yakın bir arkadaşımın 1.5 senedir süren ilişkisi gördüğüm kadarıyla gayet güzel gidiyor. birbilerini seviyolar falan. ama mesela uzun zamandır ikisinin de facebook hesabı yok tanıştıktan sonra o mecraları yasaklamışlar birbirlerine.

benim cevremde var bi iki kisi, cok olmadi evleneli ama su ana kadar mutlu gozukuyorlar. cesitli kurslara falan yazilma sansiniz yok mu? kurs vb aktiviteler de insanlarla tanismak icin iyi bir yontem. resim kursundan tanistigi biriyle evlenen ve cok mutlu olan bir adam da taniyorum..

olan da var olmayan da var. aslında internette tanışılan insanların da normal hayatta tanıştıklarının da çok farklı olduğunu düşünmüyorum ben mesela. daha önce tanımadığın bir insanı tanıyorsun her ikisinde de sonuçta.

daha çok kötü insana denk gelmek de bence şöyle oluyor; günlük hayatta tanışabileceğin insan sayısı yeni bir ortama girdiğinde atıyorum 10 ise internette denk gelip tanışabileceğin insan sayısı belki 100 hatta çok çok daha fazla. şu durumda kötü biri olması ihtimalini en az 10 kat arttırmış oluyorsun, bu nedenle de önyargıyla bakılmasına sebep oluyor. ama bence gayet normal hele ki sosyal ilişkilerin sosyal medyayla bu kadar yer değiştirdiği bir zamanda, bu kadar teknolojik bir ortamda.

aslında olur mu öyle şey minvalinde baya nutuk atma amaçlı gelmiştim ama sinematematikci öyle yazmış ki hipnotize oldum basiretim bağlandı.

sinematematikci; ikna kabiliyetinin farkındasındır umarım.

çocuklarına, anneleri ile internette tanışman hiç tuhaf gelmeyecek. buna emin olabilirsin.

abim ve yengem internette tanışarak evlendiler, iki çocukları oldu, mutlular. biz de mutluyuz çünkü internetten tanışmış olmaları bizi ilgilendirmiyor, bizi ilgilendiren abimin usturuplu, kendine göre bir eş seçmiş olması. gerçek hayatta tanıştığı alakasız bir insanı getirip karım demesi çok kötü olurdu.

1.5 yıl süren ilişkim oldu , normal ilişki normları dışında bir ilişkiydi.ama internetten olmasıyla ilgili değildi bu durum. şans meselesi.internetten olması ekstra bir başarısızlık ihtimali katmayacaktır ilişkiye.Yalnızca , güvenlik açısından düşündürücü olabiliyor ama ilk etapta.

bizim karşı komşumuz olan çift internetten tanışmışlar, 5 senedir de evliler hatta çocukları bile var. gayet de mutlular.

boş beleş bir oyun, işten geldim kafa dağıtayım dersen oyna.

yorumlar bok gibi olduğu yönünde

iki turu de mumkun. ornegin kill bill var olan sarkilari icerirken, bazi filmlerin sarkilari filme ozel oluyor. gerci bu ozel olma durumu genelde belli sayiyla sinirli olur genelde. geri kalani var olan sarkilardan secilir.

bu saatte ya oyun oyna ya anime izle.

spor yap.

imkansızı yap .. çekirdek çitle

support.google.com

bir kırgız kadınının giydiği geleneksel başlık imiş. tebetei deniyor bunlara. bazen kuş tüyleri koyabiliyorlarmış. genelde kartal veya baykuş tüyleri. daha spesifik tür olarak altın kartal veya puhu tüyleri olabilir.

kursa gitmelisin, ama mutlaka kendine kendine de çabala, bizim tavsiyelerimizi de beklemeyi ihmal etme.

ben ünide öğrenmiştim. açıkçası zorlanmadım ama biz dersler gereği sürekli haşır neşir olduğumuzdan pratikle güçlendirdik. canın sıkıldığında çalışacaksan çok zorlanırsın ve süreç uzar. kurs öğrenmek için denetleme mekanizması vazifesi görür. kurs hocaları iyi ise koşarak git.

tarih vakfı'nın kursları vardı, hem de çok makul bir fiyata. araştırın der, tavsiye ederim. kendi kendinize çabalamanın da elbet faydası var, ama dediğim kurs şayet hala varsa, devam ediyorsa, çok kısa bir zamanda, kelime bilginiz de iyiyse matbu bir evrakı, kitabı okuyabilirsiniz.

www.turkcekarakter.com

ben de "be oyy!" şeklinde anladım.

herhangi bir lise olur.

ana hikaye bitmiş ama yan görevler hala vardır.

Oynamayanlar ve karakterler hakkında bilgisi olanlar için başa bi spoiler koyaydın :) Fena oldu Catwoman kavgası falan :)

birkaç tanesini kontrol edince doğrusunu buluyorsun. ben adanın kuzeyine doğru bulmuştum.

xvide** a girmiyor

bazı yerel sitelerde oluyor. google da araştırırsanız. düzcehaber.com du galiba. genelde kendi sitesinde yayınlıyordu ama şimdi noldu bilmiyorum.

haber 7 falan yayınlıyordu sanırım. yanlış olmasın ama.

elif gorse mertek sanan ordinaryus'un dedigi:
www.duzceyerelhaber.com
taraf'tan baska yazarlar var mi bilmiyorum ama en azindan perihan magden'in yazilari bulunuyor.
yoksa kose yazisinin basligini gerekirse yazarin adi ile birlikte google'dan aratmayi deneyebilirsiniz.

earbud, earcup, iem? ne tip bir kulaklik istediginizi belirtirseniz daha iyi yardimci olabiliriz.

www.rtxmall.com

Böyle bir şey işte... Kulağımın içine doğru girmesin en dıştaki yerde dursun.

(bkz: umut sarıkaya)

Rıfat Ilgaz olabilir.

(bkz: gani müjde)

ahmet hamdi tanpınar özellikle de saatleri ayarlama enstitüsü

muzaffer izgü tarz olarak benziyor ama aziz nesin kadar başarılı değil. ama eğlencelidir.

sürekli nefes vermelisiniz,nefes kullanımı çok önemlidir.Burunluğa gerek yok ama illa ki alıcam derseniz,zararı da olmaz yani.

matt mullins

yeni bir film değil ama, izlemediysen; www.imdb.com

www.imdb.com

www.imdb.com

izlemis olma ihtimalin yuksek olsa da dovus kulubu derim.

normal sağ kulaç sol kulaç derken kafan içerde mi dışarda mı yüzüyorsun? daha doğrusu doğru nefes almayı biliyor musun? hani şu nargile denilen olay?

kafam dışarıda yüzüyorum. bilmiyorum galiba.

o zaman yüzme biliyor sayılmazsın (: ağzından aldığın havayı suyun içinde burnundan vereceksin. böylelikle yüzerken başını çıkarmak yerine omzunun kenarından ağzınla nefes alıp suyun içinde burnundan vereceksin. tabi böyle anlatmakla pek olmuyor göstermek gerek. en kısa zamanda yüzme bilen birinden bunu öğren.

kafan ıcerde yuz. dort bes kulac attıktan sonra sag taraftan nefes al. faydasını gorursun. cok sık nefes aldıgın ıcın kafan dısarda, cabuk kesılıyorsun.

kendi başına öğrenenlerde oluyor bu sorun genelde. :) -istisnalar olabilir tabii.-

pelinn.'in de dediği gibi aşağı yukarı. ama hayvan gibi bütün havayı sömürme yoksa ayakların yere değer (ya da dik pozisyon alırsın.) kafanı hemen yana çevirip hızlıca bir nefes alarak, tekrar devam edeceksin. alışana kadar zor olabilir. ben mesela bunu öğrenmeye çalışana kadar, 5 metreyi 7-8 kez nefes alarak yüzdüğüm bile olmuştu. (:

görecelidir kulaç arası nefes ama 4 te bir atılır ve su içinde nefes verilir dışarı çıkınca alınır sistem bu e tabi zamanla pratik yaptıkça su içindeki dinamiğinde değişecek bacaklarını cok ayırmadan ve dizden kırmadan seri seri çırp sert değil ama seri ;)

netice hep aynı ise serbest yüzüşte nefes alma tekniğini beceremiyorsunuz demektir. doğru nefes almayı öğrenmeniz kendi başınıza veya internetten tarifle çok zor. bir bilenin, özellikle bir yüzme hocasının hatanızı görüp düzeltmesi gerekiyor ki düzeltin.

ama bunlar çok uzun işler. ne yapıyoruz peki? böyle zor işlerle uğraşmayı bırakıp sırtüstü yüzüyoruz :) nefes alma probleminiz kalmıyor.

nerden mi biliyorum? bende de aynı sorun var. sırtüstü yüzüyorum. tombul teyzelere fark atıyorum sonra :)

burnunun şekli güzel ve küçük ise, kafan patates kafa değil de top şeklinde ise 3 e vur yok değil ise hiç bulaşma.

4'e vur ?

komutanlogar+1 olmakla birlikte bazı erkeklere 3 numara fena yakışıyor.

berberi iyi seç 9 diyosun 3 e vuruyolar falan.

3 iyidir.ama şey yap ense 2 olsun. ben bi kere 5 e vurup yanları ve enseyi 3 yaptım iyi oldu doğal durdu yine de.

3'e vur gitsin temiz. ben bu yaz üçe vurdurdum, saçımın tüm uzama evrelerini görmek adına. ailem baygınlık krizi geçiriyodu toptan ama olsun değdi. temiz temiz uzuyolar şimdi.

fena olmadıysa vur yine 6'ya, 3 fazla kısa oluyo be.

yakışıklıysan 3'e vur güzel oluyor bence. saç, sakalla vaziyeti koruyorsan ve de paran varsa saç ektir.

Saçların tepeden döküldüğü için 3'e vurursan pek güzel gözükmez eğer yuvarlak bir kafan varsa kazıt, kirli sakal bırak. Yakışacaktır.

Tahir Akkaş'ın kitabı güzeldir. Yeni bitirdim. Ama psikanalizi ne için yapmak istiyorsunuz? (Aslında bu kısım meraktan :)

Kendi dertlerimi, derin karamsarlığımı, obsesif kompulsif bozuklarımı çözmek için...

freud~amatör psikanalizi

o-k nevrozdan gerçekten tek başınıza kurtulamazsınız. diğer sorunuza da yazmıştım. doktor değiştirmek kötü bir şey değil. ama 10 seans sonrasını beklemeyin. fakat tabi daha 2. seansta da "olmadı beğenmedim" demeyin. hangi şehirdesiniz?

Psikoterapist seni iyileştirmez, yol göstericidir. Sıkıntılarını ve sıkıntılarının nedenlerini farketmene, isimlendirmene, anlamlandırmana yardımcı olur. Sonrası yine sana bakar. Sana tavsiyem Tahir Özakkaş'ın Bütüncül Psikoterapi isimli kitabını oku. Yapabildigin kadar psikoloji ögrenmeye çalış. Bunu yaparken zaten kendini ölçüp tartacak, kendinle, ruhsal aygıtınla ilgili farkındalığının arttığını göreceksin. Keza hayatının senin dışında kalan kısmı için de aynısı geçerli.

Kendi kendini terapi edebilirsin, zaten her insanın hayatı boyunca yaptıgı bir şey bu. Ancak doğru adımlarla daha verimli hale gelecektir. Kendinle uğraş, emek ver. Çıkmazlara girebilir, kafa karışıklığına uğrayabilirsin. İşte ancak böyle durumlarda bir seanslığına bir psikoterapistin rehberliğine başvurabilirsin.

Farklı doktorları denemekten sakınca yok. Kendi kendine çabalaman güzel. Ama uzman desteği her zaman iyidir.

1) İlaç
2) Terapi
3) İlaç + Terapi
4) Takmıyacaksın. Ör. el yıkama takıntın varsa inadına yıkamayacaksın günlerce.

Oğuz Tan'ın Takıntılar adlı bir kitabı var orada detaylı anlatmış. Geçen kendisi de çıktı televizyona. Epey inatçı bir hastalık, tedavisiz geçmesi çok zor felan dedi. Ama iyi tedavi ile başarı şansı çok yüksek diye de ekledi. Geçmiş olsun.

ilaçlar tedavi bitene kadar düzenli kullanım gerektirir,bunun yanında psikoterapi almanız yararınıza olacaktır,obsesyonlara en iyi çözüm kendinizi sürekli olarak meşgul olacağınız bir hobi veya bir işe vermek yalnız kaytarma imkanı olmasın mümkünse.Geçmiş olsun.

ilaç ne kadar önemliyse iyi bir terapist de o kadar önemli. ilaç tedavisi bir süre sonra bırakılıyor ve kalıcı etkisi oluyor, ancak travmatik olaylar ya da uzun süreli stres yaşanırsa nüksedebiliyor. ancak eğer iyi bir terapi aldıysanız bir süreden sonra kendi başınıza başa çıkabilmeye başlıyorsunuz.

bu corby lerin en lanet sorunu. Bende de mevcut bir adet corby ve dediğin gibi ilk başlarda gayet iyi yazılıyordu. Fakat şimdi bi tuşa basıyorum 5 tane harf yazıyor ve donuyor bazen yazarken. Servisin pek katkısı olacağını zannetmiyorum

anksiyete bozuklugu veya depresif kişilik bozuklugu olabilir... başka seyler de olabilir.. hiçbir sey de olmayabilir
(bkz: serotonin)
(bkz: antidepresan) verirler genelde..
psikiyatriste gidebilirsin..

Psikiyatri? Yani beyin kimyandaki veya sinir iletimlerindeki bir bozukluk nedeniyle karamsar olduğunu öne sürmek vs Psikoloji? Yani akla gelen durumsal otomatik düşüncelerinden kaynaklı olarak hayata bakış açındaki bir aksaklık olduğunu öne sürmek?

İki savdan birini seç ve ya bir psikoloğa yada bir psikiyatriste git.

bir dönem gittim de o ilaçlar uyutuyor beni... yani kalıcı bir etkisi var mı ki geçici geldi bana...

gerek var mı düzeltmeye? aynı kanı taşıyorsunuz diye çok yakın olmanız gerekmiyor. olsa keşke ama arada olmayabiliyor işte. zorlayınca değişecek değilki...

Ortak akraba - tanıdık olan bir sohbet ortamı yaratmayı deneyin. Eş dost akraba harala gürele derken en azından 2 satır selam sabahtan başka şeylerden konuşur, işin olurunu görürsünüz.

iş genelde babada biter. doğulu insanlarımız biraz mesafe koyarlar ve bunun normal olduğunu dşünürler hele de kız iseniz. biraz ayrıntı yazsanız daha iyi olurdu aslında. eskiden bir hatanız falan mı oldu, cinsiyetiniz, babanızın başına gelen ölüm boşanma vs gibi birşeyler var mı mesleği nedir. bu şekilde pek yardımcı olan çıkmayacaktır. ama siz sonuna kadar sırnaşın yavşayın bir şekilde çözülüyorlar. babam tarikat ehlidir ben ise ateizme giriş safhasındayım yıllardır. çok sürtüşme kavga ve küskünlüklerimiz oldu. 10 yıla yakın uzak kaldık. fikirlerimiz değişmedi ama ben bir yerden sonra ona yaklaştım. yakın oldum zırt pırt arayıp hal hatır sordum. ihtiaycı varsa yardım ettim. yol ortasında arkadaşım gibi elini omzuma atıp lagaluga muhabbetler yaptım. 10 kardeşim daha var ama şimdi adımı duysa gözleri dolar. 80 yaşındadır her halukarda elini öperim.

2007 ve 2010 var zaten. gerek eklentisiz pdf oluşturma özelliği, gerekse görünümü sebebiyle 2010 tercih sebebi olabilir.

edit: 2007'nin 64bit sürümü yok ama 2010'un var.

office 97

64bit 2010 kullan gerçekten hızlı açılıyor. tabi bir belgeyi açıp onunla uğraşıyorsan gereksiz de olabilir.

www.ariolic.com
www.hdtune.com

support.microsoft.com

www.downforeveryone.com

anevrizma deniyordu buna.ölür herhalde insan.

beyin kanaması.

beyine emboli atması işte o. şanslıysan felç kalırsın.

emboliyle anevrizmayı karıştırmayalım, bilip bilmeden götümüzden sallamayalım. beyinde baloncuk ifadesiyle beyin damarlarında baloncuk kastediliyorsa, anevrizma. anevrizma patlarsa ve müdahale edilmezse, hasta, mevta olur.

tr.wikipedia.org
tr.wikipedia.org
okuyalım, araştıralım, anlayalım ve evet, götümüzden sallamayalım.buyrun, hangisi daha mantıklıymış görelim..
edit: ders kitaplarımı kaldıramadım, bununla yetinelim bugunluk, kusura bakmayın..

(bkz: ebru gündeş'in beyin kanaması )

beyinde baloncuk oluşursa ve patlarsa ne olur diye bir soru yöneltildiğinde kastedilen %100 anevrizmadır. bir anevrizma patlarsa, kişi hayatında daha önce hiç hissetmediği büyüklükte bir acı hisseder. 3 saniye içerisinde olduğu yere yıkılır. ebru gündeş'in videosunu bulamadım, ama zaten izlemeyeniniz yoktur...

doktorum kirazım beyinde baloncuk diyor. elimizdeki kısıtlı veriye göre bence ebru gundesın beyın kanamasından yani anevrizmadan daha yakın geldi emboli, bu kadar basit.

inanır mısın tıp fakültesinde hocalar anevrizmayı anlatırken baloncuk diyorlar. benzer şekilde yaşlı teyzeler acile gelip "benim beynimde baloncuk var" dediklerinde mutlaka tespit edilmiş bi anevrizmaları oluyor. ama tesadüf tabi bunlar, sen ilk anda ne anladıysan, aklına ne geldiyse dünyadaki tek hakikat odur, burda herkes de senin söylediğini kabul etmeye mecbur.

..bence....daha yakın geldi emboli. bu kadar basit.
bak, tekrar yazdım senin için.
ben birisine kendi dusuncemi diretmeye mi kalkmısım ya da herkes benim gibi dusunmek zorunda mesajı mı vermişim son yazdığım seyde anlayamadım.

@isminivermekistemeyenkullaniciik, sen mantıklı düşünüyorsun ama baloncuk kullanımı aynen doktor kirazcıgımın dediği gibi geçiyor. ben önce talihsiz bir olayla anevrizmayı tanıdım. sonra arkadasım anneannesinin baloncuktan öldüğünü anlattı. aynen senin mantıgınla beyne emboli atmış demek ki dedim. ordan basladık iddialasmaya arkadasım anevrizma falan dedi. neyse sonrasında cok defa da karsılastım ki baloncuk=anevrizma ama kesinlikle emboli'ye daha uygun bir halk-dili kullanımsısı.

arkadaşlar senede 1 bana şu oluyor:mesela kafamı çevirirken birden kafamda beynimde yani inanılmaz bi sancı oluyo damar atıyo gibi sonra yavaş yavaş sızlaması geçiyo.senede 1 kez olur bu buna.ve o an çok acır.onun adı ne ? ve sizede oluyo mu tehlikeli mi ? birden derken öyle hızlı fln çevirmiyorum kafamı.ne zaman olcağı belli değil yani bu hadisenin.

@semson yeni duyuru aç da sor, burda gözükmez. yaşını, ne iş yaptığını, ve bu dediğin kaç senedir oluyor, onları da yaz.

tamam bu konu hakkında yarın fln açarım yatıcam birazdan cevaplarla ilgilenemem de.ama boynum da ağrıyor şimdi bunla ilgili açıyorum şimdi.

baslat > arama kismina "sabit disk bölümleri oluştur veya biçimlendir" oradan o kayip 100gblik alani gorebilir ve kullanilabilir hale getirebilirsin.

windows dili veya ülkesiyle alakalı olabilir belki?

"denetim masası", "saat dil ve bölge", "tarih saat veya sayı biçimini değiştir" buraya gir. açılan penceredeki biçim kısmını "türkçe (türkiye)" olarak seç. düzelmesi lazım.

saate çift tıkla > tarih ve saati değiştir > takvim ayarlarını değiştir > "saat" sekmesine gel, kısa saat kısmındaki "ss" yi "SS" yap ;)

değmez bence. (bence o dizi doğru zamanda yayınlandığı için beğenilmiş. yani, insanların sevgi pıtırcıklığından bıktığı bir zaman ters köşe vurmuş. ben de eskiden beğenmez ama gülerdim. şimdi gülemiyorum da...)

değer

Bilgisiyarımdan lost dahil bir çok diziyi acımadan sildim, married with children'ın bütün bölümleri var, silmeye kıyamıyorum, ara ara açıp izlerim hala.

Dandik bölümler oluyor ama al bundy'nin hastasıyım, bir şekilde güldürüyor hala :)

Bir de baya eskiden dublajlı yayınlanıyordu, orjinal dilinde izlediğin için de sarmamış olabilir.

Özet : Evet

mwc den tat almıyorsan
sorun mwc de diil sende bence.
friends, how i met your mother gibi düşük düzey dizileri izle bence.
(mwc yapımcılarından birinin unhappily ever after diye bir dizisi var onu da izleme sevmezsin)

profilinde yazması lazım, kurcala bulursun kolayca.

skype.com'dan login olup hesabım'a tıklayın. altta yazacak..

seçenekler - gelişmiş seçenekler orada http ssl gibi bir şey var sertifikaları yönet, oradan gmail e ait sertifika varsa sil.

sabitfikir.com

oğuz atay - www.youtube.com

tek tek link veremeyeceğim ama, youtube'da ece ayhan, turgut uyar, ilhan berk kayıtları mevcut. kolayca bulacaksınız.

bağımlısı olmamak imkansız bence.

yoktur belki.

aygıt yöneticisinden bak. görükmüyorsa kabloları kontrol et panpa

Açılışta DEL / F10 v.s. tuşlar ile bios ayarlarına girip oradan dvd sürücüsünün disable edilip edilmediğine bak. Demesi kolay sen yap dersen de, anlatmakla zor biraz, varsa az biraz anlayan gösteriver, 30 sn'lik işi var, dediğim sebepten dolayı ise..

evet hemen eminönü-karaköy iskelesinin yakınında.
merterden metrobüsle söğütlüçeşmeye gelip ya yaklaşık 15 dk iskeleye doğru yürüyeceksin ya da sarı dolmuşlara binip tam önünde ineceksin.

Yalnız metrobüsün yanında bekleyen sarı dolmuşlara binmeyeceksiniz, onlar bostancıya gider. Sağ tarafta anayol var, garanti bankası falan, onun önünden geçen minibüs ya da otobüslere binebilirsiniz.

metrobüste in..orda sor işte iskeleye nasıl giderim diye...15 dakika.