Ekşi Duyuru

www.photoworldbursa.com

tavsiye ederim sıkıntı olursa ses et kavga ederim.

çıkmış sorulara bakman yeterli tüm aöf dersleri için geçerli bu kural.
ciddiyim.

2. sınıf dersi heralde o muhasebe. arkadaşım kalmış. ona anlatıyorum gayet zor duruyor. biraz da karışık anlatmış gibi geldi. artık türkçe olduğundan mı bilmiyorum da. ama çıkmış sorular mı örnek sorular mı öyle fasikul gibi kitaplar var onlara falan bak. kendi kitapları da güzel anlatmış ama bazı konuları çok karıştırmış. olmayacak şey değil ama bilen birine çalıştırt kendini. ben muhasebeyi ingilizce öğrendim hesapların türkçe isimlerini bilmiyorum ama cevaba baktıktan sonra mantığını bildiğimden anlatabiliyorum hesabın ne olduğunu falan. o yüzden dediğim gibi bir bilene danış. gerçi işletme okuyup muhasebe alan pek olmuyor ama.

işletme hazırlık okuyorum , muhasebe de karışık geliyor, gerçi elbet bi mantığı vardır ama .. o mantığı yakalayamadım henüz... bilanço,gelir tablosu,aktif niye diyoruz,pasif niye diyoruz?, borçlandırmak, ... temel olayları öğrensem halledicem gibi geliyor ama... bir bilen olarak sana danışsam hocam? :D etrafımda muhasebeci yok çünkü hiç...nasıl çalışmalıyım nerden başlamalıyım bu muhasebeye....

panpa danışabilirsin de dediğim gibi muhasebem iyidir de ingilizce öğrendim işte. genel kavramlarda takıldığın yer olursa sor. özelleri de sor cevaplayabilirsem cevaplarım.

panpa o sizin kitap direk hesaplardan başlamış. öğrenmen gereken asıl temeli atlamış. şimdi burda ben anlatayım biraz. sen kendin de çalış bir iki gün. msni verecem birazdan ordan sorarsın.

öncelikle bilmen gereken, bilanço şirketin mal varlıkları, sermayesi ve borçlarının yazıldığı tablodur. hesapları tektek kendin öğrenceksin. varlıklar= borçlar+sermaye sizin kitap bunu mal gibi varlıklar-borçlar=sermaye olarak vermiş. bu aktif pasif kısmından senin basitçe bilmen gereken -aslında böyle değil- varlıklar aktif, borçlar + sermaye pasiftir. bu ne işe yarayacak_? az sonra anlatacağım şeyi daha rahat anlayacaksın.

şimdi büyük t çiz bir tane. biraz büyükçe olsun. bu bizim ingilizce t account dediğimiz şey. ben muhasebeyi bunun üstünden öğrendim. bu t'nin sol üst kısmına borç yaz. sağ alt kısmına alacak yaz. yukarıda bahsettiğimiz aktif kısmında yer alan hesapların balansı borçtadır. o hesapları arttırmak için sola yazarsın aslında, azaltmak içinde sağa. kasa hesabını borçlandırırsan aslında kasaya para girmiş olur. kasadaki para miktarı artmış olur. alacaklandırırsan, yani sağa yazarsan, kasadan para çıkmış demektir. bu senin karşına çıkacak tüm aktif hesaplarda böyledir. aktif hesaplar hangileri_? onları zamanla öğreneceksin yada ezberleyeceksin.

bir t daha çiz. aynı yazıları yaz. pasif hesapların balansı sağ tarafta alacaktadır. şimdi hiç pasif hesap adı gelmiyor aklıma türkçe olarak. x diyorum. x hesabını alacaklandırırsan, o hesap artmış olur. böyle olmuyor google'dan bakıorum. borçlar hesabı varmış. borçlar hesabını alacaklandırırsan borçlar hesabı artmış olur, borçlandırırsan azalmış olur. pasif hesaplarda genel olarak budur.

şimdi kayıt tutmadayız. muhasebede asla ve asla kasa 50000 lira yazılıp bırakılmaz. bu para birşekilde biryerden gelmiştir. ve kayıt sisteminden bir hesapta değişiklik varsa karşısında en az bir hesapta değişiklik olması gerekmektedir. aktif bir hesap 500 artıyorsa en az bir aktif hesap 500 azalmalı yada en az bir pasif hesap 500 artmalıdır. bazen ikisi bir arada bile olabilir. yani hesaplardaki toplam değişim 0 olmalıdır. şimdi diyeceksin ki aktif kasa 500 arttı, pasif borçlar 500 arttı. değişim bin. burayı nasıl anlatacam bilmiyorum. pasif hesapları aslında negatif olarak görebilirsin. onlardaki artış aktifteki artışı dengeler aslında.

sonra gelir tablosu var. burda şirketin gelir gider hesapları, satışları ve ödediği vergi var. en sonunda da şirketin satışlarından sağladığı kar yada zarar var. bunlar bilançoda yer almaz gelir tablosunda yer alır.

gelir hesapları aslında şirketin para kazandığını gösterirken, pasif hesap gibi hareket ederler. alacaklandırma ile artar, borçlandırma ile azalırlar.


gider hesapları da şirketten para çıkışını gösterirken, aktif hesap gibi davranırlar. borçlandırma ile artar, alacaklandırma ile azalırlar.

şimdi dostum benim arkadaşıma anlatırken öğrendiğim türkçe muhasebe bunlar. tahakkuk hesapları falan da var da geç oldu biraz. yarın kendisi ile bir daha çalışacaz. ben sana msnimi de vericem. ordan sorabilirsin istediğini. şimdi sen ankaradaysan ben sana bir gün olmasa da bir akşamımı ayırabilirim. sen kendin de uygun görürsen perşembe akşamı falan çalışabiliriz. elimden geldiğince yardım etmeye çalışırım. bu yukarıda anlattıklarım sana temel oluşturur biraz ama senin çalışman gerekli. msnden olur burdan olur bana ulaş bir şekilde.

seyduna6687'nin de dediği gibi 2003, 2004'ten itibaren çıkmış soruların çıktısını alıp, onların üzerinden gidin. Ben geçen sene öyle yaptım, bir tek matematikten kaldım. Her sene, önceki senelerinden 3-5 soru aynı geliyor. Ezberiniz ve anlama yetiniz yeterince iyiyse ders çalışmaya gerek yok.

içeriğini değiştirip kaydetmeden kapattıysanız ya da elektrik kesilmişse falan olabilir öyle. kendi hafızasında hayıtlı hali yoksa geri döndürmen pek mümkün olmayabilir.

" kendi hafızasında kayıtlı hali yoksa " bu ifadeyi biraz açarmısnız?

word programı ile çalışırken galiba 2007'den sonrası için geçrli olup, otomatik kaydetme özelliği vardı. yani siz çalışırken o da elektrik kesintisine karşı sallıyorum 15dk'da bir kopya alırdı hafızasına. onu da sağ tarafta bir pencere açıp gösterirdi.

ben de kaydetmediğinize eminim. veya iki pencere açıktı, siz de eski halini kaydettiniz. veya farklı bir yere/isimle kaydettiniz ve bulamıyorsunuz. söylediğiniz şeyin kendi kendine gerçekleşmesi imkansız.

"kendi hafızası" söylendiği gibi beklenmeyen kapanmalara karşı dosyanın belli aralıklarla geçici bir kaydının tutulması. ama program düzgün kapanmışs, kullanıcıya "kaydedim mi" diye sorulduysa, (ki söylediğinize göre sorulmuş) o geçici dosya kaldırılır ortadan.

otomatik kaydetme office 2000'den beri var. birleştirme veya scandisk ilgisiz.

1. win+r'ye bas
2. cmd yazıp enter'a bas
3. komut satırına netsh int ip reset yaz. (enter'a basıcan tabi bundan sonra da)
4. bilgisayarı yeniden başlat

ben yazdım ama emin de değilim daha mezun olmadığım halde cv de 6 tane iş var.

tabi ki ekle. bulabildiğin tüm tecrübelerini yaz. staj falan varsa onları da ekle. hiç tereddüt etme.

yazmazsan bunları yapmayanlarla aynı kefeye konursun, neden farkını sunmayasın?

Tecrübeler, staj, iş deneyimleri gibi başlıklar altına yazabilirsin. sayfa çok uzarsa tek başlık altında toplarsın.

neden yazılmasın ki? bence yazmanda fayda var. sonuçta az da olsa bir iş tecrübesi edinmiş oluyorsun.

peki mezun olduktan sonra 2 ay çalıştığım bir yeride yazabilirmiyim? kendi isteğimle ayrıldım...

bence yeni mezunsan yazılır. ilerleyen dönemde tecrübe artınca çok profesyonel gözükmeyeceği/ihtiyacın olmayacağı için silinir. iş tanımını ve rolunu yazarsan iyi olur.

Vereceğin yere göre değişir.

CV yazma kuralları vs. herşey hikaye, kime kendini tanıtmak istiyorsun ve onlar kimi işe almak istiyorlar, özgeçmişini kim okuyacak? Bu soruların cevabını vermen gerekiyor. %100 şekilde empati kurman gerek.

Merhaba,

Vakti zamanında bana da bir şekilde pazarlamışlardı bunu; eğitimini de aldım. Eğitim yararlı fakat iş bulma ile uzaktan yakından alakası yok. ABD'de işe yaradığını öğrendim. Ama Türkiye'den bu sertifikayla gelmiş birine iş vermektense kendi vatandaşını seçebilir.

Özetle eğitim içeriği güzel bilgiler içermekle beraber sertifikası Türkiye'de anlam ifade etmemektedir.

Merhaba
Bir kısım çevreler ileride öneminin artacağını söylüyor... Çizgi-Tagem i biliyorsundur belki..eğitimleri yararlı,birde bedava sınav hakkı tanıyınca geçtim sınavı aldım..
ama bi halta yaramıyor.. daha hiç bir firmanın bunu sorduğunu-bildiğini görmedim..yaptığım başvurular arasında...

kıymetli evrak hukuku kitabının tamamını sormuşsun neredeyse.

sözlükteki (ekşi sözlük yani) başlıklarına veya wikipedia'ya bakabilirsin, en güzel tanımlar, örnekler oralarda olur.

gecen haberlerde gostermişlerdi tanesi 20tl mi satıyolardı :)

normal şartlarda mayıs ta başlar ama nisan sonu gibi cıkıyo pazarlara.

cocuklugumdan beri cok iyi bilirim

mersinde 23 nisan gösterilerini izlerken senenin ilk yesil erigini satin alirdik.

çağla çıkar ama bu ara herhalde, gerçi kar mar yağdı şimdi de eli kulağındadır, 2 haftaya çağla gelir. sonra da erik. gelir di mi? canım istedi durup dururken, hiç aklımda yokken. :)

Önce sokaklarda satıyolardı galiba plastik poşetler içinde onlar pahalı oluyodu . ama hatırlıyorum her sene çok kısa bir süre çok ucuzluyor.. işte o zaman ne zaman dı? 19 mayıs civarı gibi geliyor ama .. o kadarda uzak değil galiba...

pazarlara git, kuzukulağı otu al, daha güzel tadı.

sanırım flash disk değil de, SD kartlar vardı. hala da var aslında...

sd kart ve okuyucu ile yapilabilir aradiginizi bulamazsaniz.

tecrübe edinene kadar şimdiki işinde kal. Müşterilerle bire bir diyalog kurabiliyorsan kendi müşteri portföyünü yarat. Bir süre sonra zaten firmayı değil seni tanımaya başlarlar, o aşamada karar verirsin.

kariyer.net te başvurular gizli tutulacaktır falan yazıyor muydu ilanda ?

Abi işin tuhaf yanı bende orda çalısırken kendimi mutlu hissediyorum,ne bilim pek iş olmuyor,ders çalışmaya,kitap okumaya vaktim kalıyor,evime çok yakın sabah geç kaldın tantanası yok... saat sabah 10 dada gittiğim oldu herif hiç bişey demiyor...kurumsal bi yerde çalısırsam bu imkanlarım gidecek elimden büyük ihtimal , acaba bikaç sene burda takılsam tecrübe problemini halletsem , askerliğide hallettikten sonra daha iyi fırsatlar çıkarmı önüme.. diye geliyor aklıma... ondan tereddüt içersindeyim başvurumu gerimi alsamki diye...Çünkü burada şimdilik biraz çırak muamelesi görsemde adam işi öğretmek için çabalıyor...


Edit: gizli tutulacaktır yazmıyordu...

Zaten şuan ki patronun sen bu şekilde düşün diye böyle davranıyor. Seven adam para verir para.
Bende bi patronum. Evet belki yüzlerce çalışanım yok ama halinden anlıyorum. Hiç kimse işini tek bi adama bağlamaz. Patronunu değil, kendini düşün dostum.

Haftada max 85'ten ayda 340 kağıtla geçinebiliyorsan apayrı saygı duymak lazım sana, onu belirteyim; durumuna gelince, çalıştığın yerde mutluysan, geçimini sağlayabiliyorsan, ben olsam bırakmazdım işi, patronun tabiri caizse sömürüyor seni, orası apaçık ama fani dünya, para pul uğruna o mutluluktan olmak da var.

oturmadan alma derim

Oturduklarım pahalı genelde :) bugun biraz baktımda , küçük bir şehirde yaşadığım için fazla şansımda yok .. hepsiburadadan alcam...

ben tekzen'den aldım bitane.adore marka.şiddetle tavsiye ederim...
linkteki de gayet rahat görünüyor ama...

uzun zaman oturcaksanız deri pek düşünmeyin bence , çok pis terletiyor

iyi akşamlar

Bunu öğrendiğim iyi oldu.. Suni deridede aynı şey olurmu peki acaba

suni deride abartı derecede bir terleme olmuyor.
ama sıcakta 3 4 saat oturunca nemleniyor biraz haliyle...

bilgisayardan bilgisayara baglarken normal, bilgisayardan modeme icin croos baglanıyodu sanıırm. ben de denemiştm olmamıştı.

mesele o değil crossda gerekli pinlerin yeri değiştirilerek renk düzeninie uymadan yapılabilir.. gibi geliyor bana...

İki ucun da aynı sıralamaya sahip olması durumunda veri akışı gerçekleşir; sorun yok. Yazdığınız sıralama -bir standart daha vardı ama hatırlamıyorum- diğerlerine nazaran daha hızlı çalışıyor. Ben lisede öğretmenimle beraber test etmiştim.

Bir de cross var ki, o daha farklı.

crosstalk diye bir olay var; kablodan geçen sinyalin diğer kablodaki sinyallere olumsuz etki etmesi şeklinde özetlenebilir. bunu en aza indirgemek için ethernet kablolarında farkettiyseniz kablolar çiftler halinde burgular şeklindedir. bu burgular da sadece doğru sıralamayla kablolandığında işe yarıyor. kafanıza göre bir sıralamayı her iki uca da doğru uyguladığınızda tabi ki çalışacaktır, fakat sinyalin bozulmaması için alınmış önlemlerden istifade edemeyeceksiniz.

renk muhabbeti diye bahsedilen olay aslında noise önleme amaçlıdır, siz 10 katlı 15 katlı bir yere hepsini kendi kafanıza sıralarsanız belki problem çıkmaz ancak ölçek büyüdükçe ve yakında fabrika ve benzeri bir noise kaynağı varsa o kablolar hepsini aynı şekilde bağlasanız da çalışmaz. sıralamaya uyunuz uymayanları uyarınız. o kabloların burgu şekli size birşey anlatıyor, sinüs dalgasını hiç görmüş müydünüz ?

@drip nick i zaten kullanilmakta: ben de onu anlatmaya çalıştım ama soruyu soran arkadaş nedense cevabı beğenmeyip yanlış bilgi içeren cevaba tik koymuş. aynı rengin çizgili ve düz renk olan kablolarında, aynı sinyalin düz ve çevrilmiş halleri gider ki buna (bkz: balanced) denir. bu iki kablo da birbiriyle burgu yapılır ki diğer çiftlerden etkilenmesin. öyle sadece standart olsun diye herkes aynısını yapsın diye değil o renkler.

eşkiya

sonbahar

masumiyet.

üstüne türk filmi tanımam.

Çiçek Abbas
Masumiyet
Vavien
Barda
Başka Dilde Aşk

masumiyet'i izlersen kader'i de izle.

tabutta rövaşata
gemide
dokuz

Bilimum kemal sunal filmleri,
organize isler,
Gora,
Eskilerden sener sen'li amerikali.

(bkz: canım kardeşim)

devrim arabaları
kirpi

zübük

Anakartın tek katmandan oluşmuyor. SMD elamanı söksen de başarılı bir şekilde takabileceğinin garantisi yok.

Ben arızayı bulmak için bütün her şeyi söküp başka makinada denedim, arızanın anakartta olduğuna emin olunca da attım çöpe. esas sorun güç kaynağıymış, yanarken anakartımı da yanında götürmüştü.

Anakartının arızasını bulup tamir etmek elektrik elektronik mühendisi olsan bile oldukça fantastik.

ÖZET : DIY lik bir olay değil, boşa vakit kaybetme.

bir adet şundan + tomarla donanım bilgisi:
www.passmark.com

hiç tetiklememesinin sebebi pek çok olabilir. ama bildiğim kadarıyla o tetikleme akımının dolandığı bir çember var (ki şu an anlatamıyorum), o yol üzerindeki transistörleri ölçmek isteyebilirsin.

Eğer anakartın servis manuelini bulabilirseniz orada teknikerler için ölçüm almaları gereken noktalar yazar, aldığınız değerleri karşılaştırıp arızayı tespit edebilirsiniz. Başka türlü biraz zahmetli olur, hele ki anakar kimlanbu'nun dediği gibi çok katmanlı bir devre kartına sahip, sök-tak işleri elleri yaralamaktan başka işe yaramıyor.

bir arkadaşım okuyor. muhasebe hariç hepsini çok rahat geçmiş bir iki kere okuyarak.

geçen senelerde çıkmış sorulara yoğunlaş sonra soruların çoğu geçen senelerin aynısı veya benzeri oluyor.

murat açıöğretim yayınlarının kitaplarından al. 1. sınıfsın sanırım, 2 kitap alıcaksın. onlara sıkı bi şekilde çalışırsan geçersin. muhasebe ve iktisat zorlayacaktır fakat mantığını anladıktan sonra onların da üstesinden gelirsin. yarından itibaren kitapları alıp başlamalısın :)

1. sınıf değilimde intibak diyolar bizim sınıfa.. seneye 3 olcam....

vermillion +1

4. sınıftayım.son birkaç gün hazırlanarak geçtim hep.yorumlasan bile geçersin sınavlar kolay.
dediğimiz kitaplardaki örnek soruları söz,özet olarak konu anlatımları var onları oku.
5 liraya tam isabet test kitabı mıydı neydi öyle bir soru bankası vardı onu edin.çıkmış sorulara bak,yeterli.
iktisat zorlayacak seni.olmadı seneye bırakırsın.

(bkz: torrent kullanım kılavuzu)

Ücretsizdir, üyelik gerektiren ve belirli limitlerde upload yapmanı gerektiren trackerlar üzerinden (demonoid,leechturk,arena vb.) ya da herkese açık olanlardan (kickass,btjunkie vb.) yararlanabilirsin. Bunun için vuze vb. bir programı bilgisayarına koyup (limewire mantığı gibi düşün) onun aracılığı ile download edebilirsin. Programda yapacağın aramalar üyelik gerektirmeyen siteler üzerinden yapılacaktır otomatik olarak. Bahsettiğim sitelere üye olursanda ilgili dosyanın torrentini önce bilgisayarına indirip ordanda program ile açınca otomatik olarak download başlıyor.

utorrent verilmişse duramam (bkz: vuze)

(git: www.zevkopat.com)

www.turktorrent.biz

www.tahribat.com

www.fileserve.com

Yine aynı firmanın MSP430 mikrokontrolör ailesinin programlanması için. PIC için değil

Sadece programlama kartı değil, geliştirme kiti. PIC programlayamazsın, PIC serisi Microchip firmasının.

Bu kart adı üstünde TI'ın MSP430 serisinden 14 ve 20 pinli olan mikrocontrollerları programlayabilir.

hiç duymadığım bir seri.
eğer yurt dışından geldiyse,
www.hp.com şu adresten geldiği ülkeyi seçip, sürücüleri öyle bir aratın.

Müşterinin,nerden geldiğini bilmiyorum ama altında "COMPLİES WITH CANADIAN EMC CLASS B REQUIREMENTS"
yazıyor modelinin altında...
Kanadadan mı geldi acaba?_ öylemi anlamalıyım ?

kabloyla internete bağla ve ardından (bkz: driver genius pro)

edit: pro eklendi,
torrentten indirmelisin. yoksa sürücüleri bulsa da indirmez, bir de slim dirver var ama hiç kullanmadım

verdiğin bağlantı boş. ne işe yarıyor ki bu driver genuis? benim işimi görmeyecek gibide..

müşterine bir sor istersen, kanada sitesine de baktım, göremedim.

@hoot'un yöntem daha işlevsel gibi :)

pilin modeli hstnn-c12-c.

bilgisayarın modeli başka bişey olmalı.

Evet,pilinmiş o model... Problemim çözüldü,wireless kartı arızalı...

hata kodunu bi kenara yazma imkanın varsa bize söyler misin öncelikle? disk biçimleniyor sonra kurulum ekranı geliyor ise donanımsal bir sıkıntı da olabilir.

hata kodu vermiyor..Bildiğimiz "mavi ekran" hatası değil.. monitor komple açık mavi oluyor..kuruluma geçecekmiş gibi yapıyor..ama geçmiyor.. pc kapanıyor...

Isınmadanmı kaynaklanıyor acaba

valla bi alt tarafı elle, gerekiyorsa işlemcinin fanını temizle; laptoplarda çok zor değil yani...

olmadı altına destek koy hava alsın format atarken...

muhtemelen diskte recovery partisyonları var. onları formatlamanız gerek. yani recovery varken windows yüklerken aynı sorunla hep karşılaştım. mümkünse hdd söküp masaüstüne takın. orada başka windows ile açıp formatlayın. sonra normal işleme devam edin. eğer paşka pc yoksa herhangi bir live linux ile açıp partisyonları silin. sonra format atmanız şart değil. partisyon silinince sorun kalmaz zaten.

açtım fanları temizledim düzeldi... Teşekkürler..

özel kurslar veriyor, benim kız arkadaşım kızıltoprak da bir kursdan almıştı 2 saati 70 tl di. araba ama kursta ne varsa onu kullanıyorsun.

hocam bence bi kere çıkıverin trafiğe, zor bi trafik de olsa çıkın yanınıza birini alarak. sonra özgüven tavan yapar. bende öyle olmuştu. bi bok bilmeden sadece sizin gibi alıp götürebilirim dediğim vakit akşamın bi vakti ankara trafiğinin göbeğine çıkarttı 3 arkadaşım beni. sonra heryere tek gidebildim.

Su an Trabzon'dayim ayni sehirde olsak gel hafta sonlari takilalim derdim. Bi arkadasim yaptigini anlatayim; tanidigi biri ile gitti araba kiraladilar ( kis zamani biraz ucuz olur ) aldilar mazot'u butun gun gezdiler. Once tenha yollarda sonra daha az yogun trafik filan derken o gun bitmis. Sonraki gunlerde arabayi daha iyi kullanirim diye bi tanidiklarindan araba alip surduler filan oyle ogrendi. Anlatan kisi iyi olsun yeter.

Bence hiç direksiyon dersi almana gerek yok. İşin ticaretini yapıyorlar sadece. Araba kullanan kolay sinirlenmeyen bir arkadaşınla 1-2 gün, ilk etapta ara sokaklardan başlayıp sonrasında ana caddeye çıkarsan halletmiş olursun. Ama kendine güveneceksin. Bu çalışma süresi 2 günü geçmesin bence. Bu sefer kendine güvenmen zaman alır. Devamlı yanındakine güvenirsin.

Arabayla ilk yalnız kaldığında heyecan basacak, hafiften telaşlanacaksın ama sürdükçe kendine güvenin gelecek.

Unutma bugün araba süren herkes bir zamanlar acemiydi.

ehliyeti olanlar için özel ders verilir yazan tüm ehliyet kursları. ehliyet kurslarını arayın. utanmayın onlar alışkın.

arıyosun. senden para giderken o kazanıyor. baska nasıl olacak ki. bunun dısından belkş baska sekillerde para kazanabilirsede asıl parayı bundan kazanır. ( bazı isletmelerin numarasını alır atıyorum en yakın pastanenin numarasını isteyebilirsin sana belli bir pastanenin numarasını verebilir )

Yeri gelmişken bunların orjinali, yani 118'in gerçek varisi 11811'dir. Diğerleri gibi pahalı degildir zannımca.

dakika ucretleri 1-2 tl gibi bişi onların.

eyv cruor, ofiste ucretsız dıye mail atan ablayı dovup geliyorum ben bi sn.

tt'nin 118'i hic bi zaman ucretsiz olmadi ki simdi olsun.

tt'ninki şu anda nasıldır bilmiyorum ama geçmişte 118'i aradığında haşırt diye giriyordu. hatta sabit telefondan cep telefonunu, yurt dışını falan aramak bile 118'den ucuzdu.

passiflora bu tür durumlara iyi bir çözüm

bende mezun olduktan sonra ilk mulakatıma girmeden önce aynı endişeleri yaşamıştım. tavsiye üzerine sakinleştirdiği söylenen bir ilaç kullandım. evet sakinleştirdi ama kafayıda biraz bulanıklaştırdı. ben ilaç kullanmanı tavsiye etmiyorum. ayna karşısında çalış diyeceğim klasik bir öneri olacak ama konuya girişine, tavırlarına kendin bir ayar verebilirsin bu şekilde. muhtemelen boşuna endişeleniyorsun. mülakata girdiğinde stres falan kalmıyor. hem biraz heyecana ihtiyacın var. heyecanlanmaktan korkma.

mülakat esnasında bir şey yeyip içmeyin. çay içer misin? derlerse sağ ol. de eğer paniklersen elinde titreme olduğu belli olurmuş.

koku yapmayan alkol alabilirsiniz. viski vb. ama görüşme saati sabah erkense tabi kim uykudan kalkıp bunu alacak demi? mantıksız. ee o zaman benim pek tavsiyem kalmıyor. ama şunu söyleyebilirim ki, yarın ki iş görüşmeniz olumsuz geçerse ve bunun gibi bir kaç görüşme daha olumsuz geçerse artık, hiç bir görüşmede heyecan kalmıyor (:

bana sorarsan git kiğılı'ya, uygun fiyata güzel bir takım elbise al. reklamlarda çıkıyor zaten takım elbise 179 TL diye, gömleğiydi kravatıydı derken 250'yi bulur. damat ve sarar kiğılı'ya göre pahalı, 250 liraya oralardan alabileceğini sanmıyorum.

mülakat için gri tonları uygundur. gri takım elbise-beyaz gömlek-gri-siyah tonlu kravat veya gri takım elbise-açık mavi gömlek-vişne çürüğü kravat gibi kombinasyonlar deneyebilirsin. en azından ben şu ana kadar bu tarz giyindim, zararını görmedim.

kiğılı, fabrika ve ramsey de hatta sarar da (ccs) 250 liraya takım bulabilirsin. mudo da daha ucuzlarını bulabilirsin.
aklında bulunması için söyleyeyim, iki düğme tek yırtmaç klasik veya fit kesim elbise iş görür. siyah renk (veya siyah renk ama çizgili vs.) beyaz gömlek içi güzel bir gravat mülakat için işine yarar. gömlek ve gravat konusunda satıcıdan tavsiye alabilirsin. en son css de 2 gravat 30 tl idi. yanılıp 50 den fazla gravata verme.
gömlek de fit kesim olsa ihyi durur üzerinde (sen de fitsen tabii)

o saydigin markalarda 400 civari olmasi lazim. tabii modeline gore degisiyor olabilir hevesini kirmayayim, git bak.

lacivert olmasin. kahverengi olmasin (haliyle). siyah fume gri tonlari olabilir.

250 tl'ye bulursun korkma çık yola. kiğilının malları iyidir severim ben.

fit falan değilim abi :) onu geçtim inşallah üstüme uygun bir takım elbise bulurum..100 kg adamım ben yaaawwww,nasıl siyah çizgili falanmı alsam ne iyi gösterir şişman bi insanı?

100 kilo nedir ki, her türlü bulursun.

bak hacım,
100 kilo bayağı varsın demektir. bu nedenle gömleği alırken mutlaka yaka düğmesini rahat kapatacak şekilde al. öyle lise bebeleri gibi gravat bir yana yaka bir yana mülakata sakın girme. dolayısıyla yaka bedenine dikkat et, çünkü, mülakatta konuşurken sen de şaşıracaksın ama heyecan nedeniyle boğazın normalinin 1 buçuk katı olacaktır. ha çok bol alıp şekli de bozma.
takımı tek renk al, öyle mayfa vari çizgililerle uğraşma derim ben. yani mülakatı ben yapsam karşımda tek renk takımlı, gravatı göze çarpan ve mutlaka rugan ayakkabılı birini görmek isterdim. ayrıca umarım beyaz çorap (!) giymezsin siyah takımın altına.

eğer ayakkabı falan da alıcaksan 250'ye zor çıkarsın ama sadece takımsa bulunur. Hatemoğlu'na da bir bak

sararda %50 indirim var her şeyde bilginiz olsun

Fabrika ya da Network'e bak derim. Pek çok firma yeni sezona girecek ve şimdi çoğu yer en az %50 indirimdeler. Yılın bu zamanında normalde 400-500 e alacağın takımı 250 'ye rahat alırsın.

100 kilosun da boyun ne? 1.80 falansan yine iyidir gayet, cok takilma, beden de bulursun rahat rahat. cizgileri ince ve ana renkle uyumlu olanlar daha guzel oluyorlar.

1.74 boyum şişmanım her durumda...

istanbul'daysanız kadıköy'de erol var bahariye'de yukarı çıkarken sağda kalıyor. orada beden problemi olmuyor, dediğiniz bütçeye bulursunuz. bir de yine aynı sırada moda di centone mi ne bir erkek mağazası var, uygun fiyatlıdır. ayakkabı gömlek kravat kemer dahil bir takım elbiseyi 170 küsura almıştım acil ihtiyaç olduğunda. dikişi bilmemnesi düzgündü hala da giyiyor alınan kişi.

sırf mülakat içinse mahmutpaşa derim direk.

moda di centone'de iyidir ben her sene 1 takım alıyorum ordan geyet şık oluyor...

hatemoğlu üç takımı 500 tl e veriyo.takımlar güzel.

Kığılıdan 260 a aldım gömlek kıravat dahil...50 tl de hediye çeki verdiler...Çok ta hoşuma gitti..İstanbulda olmadığımdan fazla seceneğim yoktu...İlginize teşekkürler....

maile girdiysen oraya messenger eklemişler. sağ üstten adına tıklayıp offline yapman gerek.

Bağlantı kaynaklıdır.

son çıkan sürüm mü?

eğer öyleyse, çevrimdışı iken, bir arkadaşına özel "online görün" yaptıysan bi tek ona online görünüyorsundur.

"apperaing offline" diye bi grup var mı kontrol et istersen

bence hedefini düsükten yükseğe doğru cıkart.
ilk 3 gün 2 km ya da 30 dk kos
sonra 4 km ve ya 1 saat
ole ole kafana gore
birden yüklenme vucuda
uzman değilim ama bence boyle daha iyi olur nacizane fikrim budur.
ha bide şu ısınma hareketleri önemli onları öğren. spora baslamadan once muhakkak yap.

ya yemeği kesersen gayet iyi kilo verirsin. spor yapıp hayvan gibi yersen gene bir halt olmaz. koş, yürü ama ille de yemeğine dikkat et derim ben.

@e1c1e1m Benim amacım da hem yemeğe dikkat edip hem spora devam etmek ancak böyle yaparsam sonuc alabileceğimi tahmin ediyorum..Tersini denedim çünkü..Spor yapmadım ve aylarca makarna,pilav,ekmekten uzak durdum...bi halt olmadı..Metobolizma olayları..

sauna eşofman hiçbir halta yaramaz. fazlasıyla su kaybedersin sadece, su içince geri alırsın. beslenme konusunda da bir uzmandan tavsiye alman daha hayırlı olacaktır. Eldeki verilerle bir şey söylemek zor. yemeği keserek kilo verilmez. sağlıklı değildir. çok hızlı kilo vermek de yağ yerine kas kaybetmene sebep olur.

Hastanelerde "diyetisyen" haricinde nereye başvurabilirm?

dahiliyelerin obezite bolumleri var. onlar yardımcı oluyor.

bisiklet sür kalıcı zayıflık yakala, ayrıca yediklerini azalt giren gıda azalacağından kilo alman imkansızlaşacak ve bisiklet sayesinde de içeriden yakıcaksın.

hesap görünürde basit; alınan kaloriyi azaltıp yakılan kaloriyi artırırsanız kilo verirsiniz.

bir kere sporu düzene sokun ki vücudunuz disipline girsin. bu orta vadede metabolizmanızı hızlandırır, artık "ne yeseniz yaramamaya" başlar. programınızı yapın, önceliğiniz o olsun. (disipline girmekten kastım bayılana kadar spor yapıp 1 hafta sonra vazgeçmeniz değil, sınırlarınızı en iyi siz çizersiniz)

kola, çikolata, cips, mayonez, çerez, gibi kalori depolarından mutlaka uzak durun. çaya şeker atmayın(ya da olabildiğince azaltın). bunlar zayıflamanın yöntemleri değil ama saatlerce spor yaparak yaktığınız kalorileri 2 lokmada geri almamanız için dikkat edilmesi gereken şeyler.yapacağınız diyeti de dikkatli seçin. makarnayı kestim demişsiniz, makarnayı tamamen kesmeyi geçtim, diyetisyenler az yağlı ve sossuz makarnayı diyetlere koyarlar genellikle. dengesiz beslenme kilo verdirmez, kilo aldırır.

kısacası; herkesin bildiği şeyler. olay o disipline girebilmekte.

şubatın başındayız ve sen mart ayında başlarım diyorsun. üşengeçlik diz boyu.
20 kg. verdiğinde tüm gardrobun değişecek. 174 boy için 70 kilo dolaylarına düşersen fit görünürsün. 80 de bile göbek baki. bol şans.

Mart ayından başlarım demem o ki hava çok soğuk bu ara ondan dedim .. Belki o zamana biraz yumuşar...

marta kadar evde bir takım hareketler yaparak kendini yavaş yavaş hazırlaman da senin için gayet yararlı olur. hem alışkanlık edinmiş olursun hem de o kadar yorulmazsın yeni başlamamış olacağın için. böylece vazgeçip bırakma ihtimalin de ortadan kalkar.

bu arada 3 ayda 20 kilo vermeyi hedeflemeyin, hem gerçekçi bir hedef değil, başarılsa bile sağlıksız. 6 ayda %10 sağlıklı ve kalıcı kilo verme şekli. öbür türlü verilen kilo hızla geri alınır.

6 ay sonra 90, 1 sene sonra 80, 1,5 sene sonra da 70e inmiş olmak en ideal hedef bence.

messenger plus

polygamy

apatch.. tertemiz..

emesene de ayni program üzerinde degil ama yanyana acabiliyorsun hesaplari.

pidgin.im
Sadece msn değil gtalk/yahoo/icq vesaire istediğin kadar hesatan istediğin kadar aynı anda açıyor.

apatch.org

asp ms nın digeri public olması lazım web için kullanılan dilleri.

daha önce bir programlama geçmişin olmamış gibi görünüyor. ikisi de ayrı bir dünya.
ben php biliyorum. objektif olamam. ama php öğrenmek kolaydır.

asp.net ten söz ediyorsak, asp bir framework, php ise tam teşekküllü bir programlama dili. asp.net kullanacaksan c# ya da visual basic öğrenebilirsin. bu açıdan php daha zor sanırım.

asp demode oldu artık. php sürekli gelişiyor ve yardımcı kaynağı daha bol. ayrıca php'de yapmak istediklerinin çoğunu internette yapılmış hallerini bulup üzerinde değişiklik yapmak suretiyle kendine uyarlayabiliyorsun. tabi bunun için önce php'yi öğrenmen lazım.

bir başka açıdan bakarsak da php hakkında materyal bulması asp'ye göre daha kolay. asp.net'den bahsetmiyorum tabii ki.

bir de kanıt iliştireyim google'dan:

php - About 4,420,000,000 results
asp - About 1,250,000,000 results (ki bu asp araması içinde asp.net de beraber çıkmıştır, üstüne bir de içinde asp geçen diğer anlamlı kelimeler de cabası; wasp, grasp, aspen, vb.)

:)

php öğrenin. dünyadaki web serverların %70'i apache. %17'si ise iis.

Apache'nin asp ya da asp.net çalıştıramadığını, sadece PHP çalıştırabildiğini;

IIS'in ise asp ve asp.net gibi php de çalıştırabildiğini ve internette sık kullanılan yazılımların php ile yazıldığı gerçeğini göz ardı etmeyin.

bu gerçeklere inat tüm eğitim kurumları ve üniversiteler asp.net eğitimi vermekte ısrar ediyorlar.

(bkz: php vs asp.net)
(bkz: asp'nin php'den üstün yönleri)
(bkz: php'nin asp'den üstün yönleri)

asp programcılığa yeni merak salmış kişiler için yararlı olabilir. uzun vadede asp.net ya da farklı platformlarla yola devam edilmesi gerekir. iis denen lanet sistem üzerinde çalışması benim tercih etmeme nedenimdir.

php diğer arkadaşların dediği gibi öğrenilmesi kolay ve zevklidir. apache üzerinde çalışır. ceviz.net forumlarında çok hızlı yardım alabilirsin, açık kaynak ve özgür yazılımdır.

en güzeli asp.net (c#) ve php öğrenmek, geliştireceğin projeye göre ikisinden birini seçmek olur. bu konularda fanatizm yapmak gereksiz.

not: baştan söylüyorum asp'yi apache üzerinde, php'yi iis üzerinde çalıştırabilirsin diye artistlik yapacakları üzerim.

asp mi kaldı artık. dünyanın en sikindirik dilidir o dil. bi kere dynamic include yok. Bunu yapmak için <% if (a=a)%><!--#include bilmem_ne.asp --><% end if%> php ise <?php
if ($a==$a)
include "bilmem_ne.php";
?>
Error reporting leş gibi. Scriptin bir yerinde hata olur interval error 500 hatası verir nerde hata yaptığımı bulamıyorum. Arkaik bir dildir. Abartısız söylüyorum ham php ile 10 dk da yaptığını asp ile anca 3-4 saate yapıyorsun. Hele birde php framework kullanmayı öğrendikten sonra 20 aspcin 20 günde yazdığı kodu sen 20 günde yazarsın. Asp sadece geberik işletim sistemi windowsta çalışır php ise heryerde çalışır. Boku bokuna mis gibi linux işletim sistemi dururken git microsoftun leş işletim sistemine, veritabanına visual studio'ya para ver. Ne gerek var. Microsoft php ile baş edemeyeceini öğrenince .NET denen ayrı bir işlevsiz bir framework çıkardı ortaya. Tabi .NET normal asp'ye göre çok daha ve donanımlı ama kanımca yine php ile çarpışamaz. Efendim .NET ile masaüstü programlar, cep telefonu applikasyonları yazabiliyoruz php ile yazamıyoruz diyenler var. Buyurun babalar gibi python. Birde apache sunucuya mod_python yükledinmi hem masaüstü hem cep telefonu aplikasyonu hemde web aplikasyonları geliştirebilirsin. Üstelik herşey beleş. Geniş döküman olanağı. Daha ne olsun

aynı dertten muzdarip bir insan(d)ım. senin yaşlarını geçtikten sonra iltihaplanma sıklığı azaldı. şimdi de olacak gibi olduğunda hemen gargara yaparak ilerlemesini engellemeye çalışıyorum. ergenlik dönemimde dr. ameliyat demişti ama korkudan aldırmamıştım. ameliyat lokal anestezi ile yapılıyor.

en iyi ameliyat hiç yapılmayandır.

şurda bir 50-60 yıl sonra antika olacaksın, hiç orijinal dizaynını bozma derim :)

Şaka bir yana ben de çok çektim o bademciklerden. En son doktor ya illallah etmiş ya da imana gelmiş olacak ki taifesine "Buna 3 haftada bir iğne vurun göt üstü oturamasın!" dedi. İlacın ismini hatırlamıyorum, emedur olabilir bir ihtimal, zaten reçetesiz vurmuyorlar. Bir kaç ay yedim o iğneleri. Çok sancılı, daha doğrusu "ağrılı, sızılı" bir dönem geçirdim ama netice mükemmeldi!

Sen o işi bir sor doktoruna. Ya da istersen bahsettiğim doktorun ismini hastanesini yazarım sana ona bir danışırsın.

doktor dediyse yaptır,korkulacak birşey yok.
sık sık iltihap ilerde kalp hastalığı bile yapıyormuş,doktoruna sorabilirsin.
7 yaşındaki yeğenime yaptırdık,ağlamadı bile.

Lazor ;

Bende aynı dertten müzdaribim......

Hadi bi zahmet yazıver be :D ilazım olcak gibi istanbulda mı acaba ?

@lazor penadur?

Ya sonuçta o bademcikler oradaysa bir işleri olduğu için oradalar. Doktor aldır dedi diye güvenip de aldırma sakın. Aldırma diyen de doktor öyle değil mi? Hem biliyorsun ki güzel ülkemizde ne doktorlar, insanların ne gereksiz yere ne ameliyatlar yaptırmasına neden oluyor.

edit; @richthofen evet penadur olsa gerek :)

e2: Atla deve de değilmiş be. Sözlüğe baktım bilinen bişeymiş bu penadur. Ben de benim sakallı doktoru Gregory House falan sanmışım demek... =/

Ben de ayni dertten muzdariptim ve dusunuyordum, sozluktekileri okuyunca vaz gectim. son 1 senedir de hastalanmadim. birak kalsinlar.

24 yasimda oldum ben de.. doktor alinmasi lazim diyorsa ameliyat olursun, buyutulecek bir sey yok. acisi, derdi fazla degil. her gun giderek iyilesip 10 gun sonra eskisinden iyi oluyorsun. bademciklerim varken hep agir gecerdi hastaliklarim, aldirdiktan sonra ciddi ciddi hasta oldugumu bile hatirlamiyorum.

çocuk denecek yaşta aynı durumdan bademciklerimi aldırdım. ama artık kronik bir farenjit hastasıyım. en ufak bir soğuk algınlığında davul gibi bir boğazla dolaşıyorum, ağrısı da cabası. çoğu doktor bademcikleri almak isteyecektir, ancak çekilmez bir durumda ise ve sürekli tekrarlıyorsa aldırılmalı bence.

şimdi bu bademcikler klasik söylem olarak "vücudun kalkanıdır" derler ya, bu doğru. mikropların vücuda ağızdan direkt olarak girişini engelliyor. ancak bu işi yaparken aynen bir yelpaze gibi açılıyor, mikropları savuşturduktan sonra da geri kapanıyor. ama doktorumun söylemesine göre bunlar çok sık iltihaplanırsa artık o yelpaze deforme oluyor ve açık kalıyor, geri kapanmadığı için de mikrop yuvası olarak sizi sürekli hasta tutmaya evam ediyor. bu durumda aldırmaktan başka çare yok. ama 24 yaş için bir yorum yapamayacam, iyi bir doktora danış zira bu bilgiler max. 7-8 yaşa dek geçerliydi.

10 yaşında mı ne aldırmıştım, ilk günler dondurma falan kandırıyorlar ama tükürüğünü bile yutamıyorsun :) artık benim bünyemin sağlamlığından mıdır bilmem ama cidden çok çok az hasta olurum.