sunu izle. icinde inanilmaz bilgiler var.

vimeo.com

ilk olarak ekmeği azalt sonra yemekleri kucult bak bır anda sıkı bır dıyet moduna sokma kendını cunku genellıkle sıkı dıyetler bozuluyor ve asırı yeme ıstegıyle ınsan saldırıyor o yuzden kendını cok kısıtlama kıloları yavas ver kı hemen alma

ayrıca sunu demek bana nasıp oldu 'spor yap'

ben 30 kg verdim, senin işin daha kolay. iradene hakim olup, çikolatayı, zararlı şeyleri yiyip içmeyeceksin. boğazını tutmazsan zayıflayamazsın. haftada 1 kere küçük bir çikolata ye abartma.

bu tarz çıkışları anlayamıyorum. çünkü bana göre insan rahatça istediğini (elbette suyunu çıkarmadan) yiyebilmek için spor yapar. sonuçta tat alma duyumuzu tatmin etmemiz gerekiyor. onu kıs bunu kıs nereye kadar.

görüyorum ve arttırıyorum, yemeği azaltma. düzenle. ayrıca spora başla, ama demedi deme kilo alırsın sen spor yapıp kaslandıkça.

kilo almıyım yahu. zayıflamak istiyorum ben. ayrıca spor yapıyorum. yeni başladım. kilo almamak için uğraşıyorum. demeyin öyle.

(bkz: ketojenik diyet)
(bkz: intermittent fasting)
Karbonhidratı inat edip bir hafta sıfırla. Gerisi gelecek.

sektöre göre, cv'nin gönderileceği yere göre vs vs cv'ler değişkenlik gösterir elbette.

hangi sektörden bahsediyorsunuz?

1- Saçma. Yazılmaz. Profesörleri referans olarak göstermesi ise güzel olurdu.
2- En fazlasını bilemeyeceğim ama sizi iş ve okul ortamında en iyi tanıyan 3 tanesini seçip onları belirtmeniz daha profesyonelce olur bana göre. Daha fazlasını eğer isterlerse sunarsınız.
3- Ön yazıda pozisyon için gereken kriterleri taşıdığınızı ve neden sizi seçmeleri gerektiğini, neden orada çalışmak istediğinizi kısaca ama açıkça anlatmalısınız. Burada vereceğiniz bilgiler CV'den farklı olarak pozisyona uygun özelliklerinizi ön plana çıkarmalı. Pozisyonla direkt bağlantılı olmalı.
4- Ben hukukçu olduğum için benimki size uymaz herhalde ama şurada CV örnekleri var: www.bilgikariyer.com Başka bilgiler de var.

@m e l t e m, aslında tam da sizinki uyar bana. Ben de hukukçuyum.

@esas itibariyle, sektör hukuk.

Tahmin etmemiştim kusura bakmayın.

Paylaştığım linkteki CV uygundur. Doldururken iş tecrübeniz fazlaysa önce iş tecrübenizi, iş tecrübeniz 1 seneden azsa eğitiminizi yazarak başlayın.

Çalıştığınız yerlerde yaptıklarınızı yazın. Stajyerseniz stajda yaptıklarınızı. Örneğin ara kararları yerine getirmek, icra takibi açmak, kalem işlerine yardımcı olmak, hukuki belgelerin çevirilerini yapmak vb.

Katıldığınız seminer ve kongreler varsa belirtin.

Baro kaydınızı yetkinlikler kısmında belirtin.

Hukuk İngilizceniz iyiyse mutlaka ayrıca belirtin.

Referanslarda yanında staj yaptığınız avukatı, okuldan sizi iyi tanıyan ve başvurduğunuz hukuk alanında ağırlığı olan bir hocanızı, işvereniniz olan avukatı belirtin. İşveren avukatınız yoksa stajda beraber çalıştığınız bir avukat daha ya da bir hocanızı daha yazabilirsiniz.

Ön yazıda başvurduğunuz alandaki çalışmalarınıza, ilgili alanda seçmeli dersler aldıysanız onlara değinebilirsiniz. Adayın İngilizcesi iyi olsun deniyorsa örneğin, yabancı müvekkil tecrübeniz varsa onu belirtebilirsiniz.

muhtemelen daha güzide bir ulaşım önerisi gelecektir ancak tavsiyem kartaldan kadıköye metro kadıköyden otobüs (uzun sürecektir)

kadıköyden ziyade kartaldan üsküdara ulaşımınız mümkün ise onu tercih ediniz.

500T ile kavacık sapağına dek git. (köprüsü değil ama) o durakta inip durağın arkasındaki toprak yolu takip et. seni başka bir durağa daha götürecek. oradan geçen beykoz otobüslerinin çoğu kanlıcadan geçer. sen yine de şöföre sor tabi

Diğerlerini bilmiyorum da '' Çok kısasın. '' diyorlarsa şaka değildir.

Edit : İçlerinde gelecek düşündüğün biri yoksa pek takma derim ben

İnsanlarla çok yüz göz olmuşsun.

Insanlar koca popolu dediginde komik olacagini sanacak kadar espri yeteneginden yoksun.
Bu ulkede espri yapmak karsidakinin fiziksel ozellikleri ile dalga gecmek ile endeksli cunku.
en nefret ettigim, egitimsiz kultursuz insan modelleri iste.

her gun iltifat aliyorum ama cevremde boyle tipler yok allahtan.

Arada bi annem ya da komşularından biri "ay bu çocuk çok yakışıklı oldu kızlar rahat bırakmıyodur bunu" falan diyolar. Ben de içimden "he amk sorma hiç rahat bırakmıyolar" diyip geçiyorum. O kadar.

Sen insanlara çok yüz vermişsin. Ondan tepene çıkmışlar.

ofis ortamı ... ortamı tam anlamıyla. arayı sen doldur. yakalamışlar seni vurdukça vuruyorlar. boz at bir daha. ama dikkat et onu da ta.şağa sarabilirler.
of çok sıkıntılı durum, lise gibi olmuştur orası.

hepsi mi aynı? hani onlarla iş haricinde konuşma.

ne iltifati yahu. koca gotlu diye iltifat mi olur. seni hafife aliyorlar. arana mesafe koy, hizaya cek cevrendeki zibidileri.

duyuruda bu tarz soru çok geliyor, arkadaşlarım şöyle dedi moralimi bozdu vs.
bence bu -maalesef- türkiye'de çok yaygın bir şey. insanlar kendi egolarını başkalarını aşağılayarak, eksikliklerini yüzüne çarparak tatmin etmeye çalışıyorlar.
eğer biraz da kibar biriysen ve ilk tepkin terslemek olmuyorsa iyice tepene çıkıyorlar.
sözde en eğitimli kültürlü insan bile yapıyor bunu.
yurtdışında kaç çeşit milletten arkadaşım oldu, bir kez bile bu tarz haddi olmayan eleştiriler yaptığını görmedim insanların.

araya mesafe koyman lazım. hele işyerinde kocaman popon var falan nedir ya. direkt postayı koyman lazım.

Yuz vermwyin, mesafe koyun, hadlerini bilsin köpekler

Bi karşılık versen yüzleri nasıl düşüyor gorurdun. Ters laflara ters cevap verdigimde kusenler olmustu. Istiyolar ki bi tek kendileri oyle konussun, karsidaki cevap vermesin.

Bana da işte ne kadar zayifsin, biraz kilo al. Yuzunu sivilce basmis, noldu sana? Vs vs. diyorlar. Hazircevap olmadigim icin o an aklima sans eseri bise gelirse soyluyorum.

Iltifat aldigim da 3-4 ayda 1dir. O da kiyafetime anca.

bak kısayı, kiloluyu bırak, ya da soluk görünmeyi falan, kafadan "Sana giyinmeyi öğretmek lazım, giyinmeyi bilmiyorsun." diyorlarsa, şaka falan değildir bu, bildiğin laf sokmuş bunu diyen mal.

benim gerizekalı erkek arkadaşım da ilk buluşmamızda koluma girdiğinde "çok kısasın ama yaa" demişti, ben de "napıyim hobbitim ben" demiştim, ama başka bir şey dememişti çünkü kısalığım dışında bir problemim yok ki o da bunu problem ediyorsa yanımda durmasın zaten. bunun dışında bir de sen kilo mu
aldın ya da zayıfla türü şeyler duyarım ama genelde annemden :D o da tipik anne davranışı.

iltifatlardan bahsetmeyeceğim, nazar değiyor :P yok ya, normal bir insanım işte, ne iltifatı olm?

edit: ayrıca, bizim ülkemizdeki insanlarda genelde personal space denen kavram olmadığı için -daha doğrusu kesişimli ve iç içe kümeler gibi düşün, herkes birbirinin personal space'i içinde yaşadığı için- işte her ps'imi ihlal ettiklerinde götlerine sokmak istiyorum bunu, sanki somut bir şeymişcesine. bu şekilde konuşan insanlarla yıllardır uğraşıyorum, annem hariç çoğu yüzüme karşı laf edemez -arkamdan ederse de onların ayıbı- zaten böyle durumlarda da bir tek annem konuşabilir benimle böyle, çünkü bilirim ki kötü niyetli değildir. sen bu insanlarla mesafeni baştan belirleyememişsin, bu saatten sonra da biraz zor. benim tavsiyem: sen de yavaş yavaş onlara "ufak dokunuşlarla" ve şaka yollu laf sokmaya başla, alıştıkça şu seviyeye gel -bir anda yapma, sonra kırılıyo bi de haspam! - neyse, sen böyle yavaş yavaş yap, en azından kötü hissetmezsin "ben de lafımı geçirdim." dersin. ama normalde bunlar hiç olmaması gereken şeyler, cidden yüz göz olmuşsun.

İltifat değil zaten bunlar. Sürekli hakaret ediyorlar böyle.

bu sözler için üzülmene değmez. bu insanlar başka insanların mutsuzluklarından mutlu oluyorlar, bundan besleniyorlar. bunları kimse sevmemiş, belki anne, babaları bile, küçükken çocuklar bunları oyunlara almamış, dışlanmışlar. onun öfkesini kusuyorlar. sevgiye dair bişey görmedikleri için bilmiyorlar sevgiyi. hadlerini bildir. iltifat alıyorum, güzel bişey.

nasıl bir tipin var çok merak ettim. ara ara geliyor bize de çok şükür.

türkiye'de bi kızın iltifat alması için nefes alması yeterli. ben erkek olduğum halde bana arasıra iltifat geliyorsa kızlar kim bilir kaç iltifat işitiyordur günde.

hiç iltifat almıyorsanız ve sürekli çirkinliğinizden dem vuruluyorsa o halde biraz kendinize çeki düzen vermenizde fayda var. forma girebilirsiniz. yüzünüze gözünüze biraz dikkat edebilirsiniz bu bile yeter de artar bile.

belki sen yüz bile vermedin, böyle davranmaları için. maalesf böyle mal insanlar var.

bir de durduk yere "noldu canın mı sıkkın?" diyenler var ki aman diyim. neşeli olan adamın bile canını sıkmaya birebirdir bu söz. ulan bi insan durduk yere karşısındakine neden "canın mı sıkkın" der ki? sığır işte.

tersle, karsılık ver,fazla muhatap olma diyecegim ama öküz laftan ne anlar. Bunlar büyük ihtimal hic degismeyecekler.aslında en iyi intikam güzel yasamaktır tarzı bi laf vardı.sen de biraz kilo versen,daha şık giyinsen ozaman agızlarının payını vermiş olursun.laf yetistireceğine kendine bak derim ben.

genellikle 'götüme benziyorsun' derler... hiç değişmez

iş yerinde öyle bi moron vardı, bırak yüz göz olmayı konuşmadığım halde abuk subuk şeyler söylüyordu. patladım bi gün "yeter artık derdin her neyse ya açık açık söyle ya da bu şekilde konuşma benimle, iş dışında hiçbir konuda herhangi bir şey duymak istemiyorum senden." dedim. o gün bugündür iş dışında konuştuğunda sadece iltifat ediyor şaşırtıcı bir şekilde. hadlerini bildirmeden fark etmiyorlar, benim neyim var diye düşüneceğine açıkça söyle rahatsızlığını gerçekten fark edemeyebiliyorlar çünkü.

iltifat kısmını ise bırakalım bir kenara rica ediciim kuzum :)

terbiyesizlermiş... siz de dalga geçmek için lafı onlara bırakmadan, "hee kilo aldım", "evet yaa yüzüm ne soluk" falan diyerek belki susturursunuz. hiç görmedim duymadım böyle şeyler yaa! çok yakınlar, o da ciddi olmayarak bu raddeye yaklaşabilir. dinlemeyin allasen!

staj yaptıgım yerde kızlar giyimime genelde iltifat ediyor (takım elbiseye giydiğim değişik renkte kravatlara eden oldu veya smart casual gittiğim gün iltifat edende oldu). okulda da edenler oldu arada sırada tek tük. ama hiçbiri beni boyfriend material olarak görmüyor sadece ayaküstü iltifatlar işte.

seni çekemiyolar anneeemm.

anneme soruyorum tipim nasıl diye. güzel diyo. bu kadar. hahahaah

Tersleyeceksin onlari. Yoksa hep boyle devam ederler. Kendilerine yapilsa hos karsilacayaklar mi acaba? Cok fena bozman lazim onlari, oyle ki neye ugradigini sasirsinlar.

bunlar iltifat değil ki. ama hata sende, bunları söyletmeye fırsat bırakmayacaktın. bana kimse böyle şeyler diyemez mesela, çünkü mesafeliyimdir. mesafe kur sen de insanlarla aranda.

Böyle insanların patavatsız olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle eğitimle de alakası yok.

Kadınlar genelde hep birbirine bu şekilde, laf sokarak dalga geçme ayağı yapıyor. Yani sana ait karakteristik özelliğini bile dalgaya alıp, "ahahahahha" diye yapay kahkalarla eğlenebiliyorlar. Hatta yakın bi arkadaşım(erkek) bu duruma şahit olmuştu ve, "Siz kızlar, birbirinizin açıklarını küçümseyerek dalga geçiyorsunuz ya? Nasıl bi kafa yapınız, nasıl bi aşağılık kompleksiniz var?" falan demişti. O an, ortamdaki tüm kızlar bozulmuştu bi anda. Afallamıştı hepsi. :)

Yüz verme, mesafe koy. Sen de bi laf çak, bozulsunlar. Hadlerini bilsinler.

25 yılda sıfır

binalar bittiyse, tapuda katakulli bir durum yoksa alınabilir.
kat irtifakı çıktıysa zaten problem olmaz heralde.

riskli olan bitmemiş projelere girmek.

daha önce de sormuşsun ve bu geçen sürede değişmek için hiçbir çaba göstermemişsen olay senin suçun. git diyet yap spor yap vücudunu şekillendir. makyaj yapmayı öğretecek elbet vardır bi arkadaşın yardım al. saçını kolay şekil alacak hale getir. ne bileyim işte. kadınlar daha iyi öneriler verir şimdi zaten.

hastaneye git, dahiliye bölümüne zayıflamak istiyorum de. o seni diyetisyene yönlendirir ücretsiz. spor için de paraya gerek yok, yürüyüş yap. makyaj olayını gözünde büyütme. düzgün bir cildin olsun. ruj ve allık yeterli. sahne makyajına gerek yok. saçına da bir fön çeksen yeter. ben hiç abartmam mesela. kendini de kimseden aşağı görme, ne öyle öleyim falan? hiçbirimiz adriana lima değiliz. bazı insanlar doğuştan şanslı, bazılarının ise daha çok uğraşması lazım.

öncelikle senin ilacın yüzme. sporla biçimli bir vücuda kavuşabilirsin ama vaktin ve paran yokmuş bilemedim o yüzden. biraz kilo verebilirsen en azından basen kısmına olmayanları oturtabilirdin.
ben de çok zayıftım bir ara aldığım her şeyi terziye götürüyordum. sen de öyle yap. bir beden büyüğünü al hep üzerine göre oturt. büyük olsun en azından daraltırsın işte.

makyaj da pratik yapmakla ilgili. dipliner lar falan daha kolay sürülüyor onları dene mesela. evde sür dene sürekli. elin alışır bir yerden sonra. hiç olmuyorsa akmayan göz kalemlerinden -ben buya ve mac kullanıyorum tavsiye derim akmıyor en azından- al. internette videolar var nasıl sürülüyor izle kendin yapmaya çalış.

ama en önemlisi kendine güven.

makyaj yapmaya hevesli isen önce bilen bi arkadaşınla konuş göz makyajı alerjik gözde durmayabilir de oje sürebilirsin? kendin beceremiyor olsan da kuaförde french filan yaptırabilirsin ki bildiğim kadarıyla manikür+french epey süre gidiyor ve çok pahalı değil, dudakların için bişeyler kullanabilirsin (günlük makyaj demişsin bu durumda kremsi nemlendirip hafif de renk veren şeyler var onlar olabilir) allık güzel seçip kulanabilirsin.
kıyafet için: önce iyi bir terzi bul, pek çok kadın aldığı kıyafeti doğrudan giyemiyor. tadilat yaptıracaksın. etek-ceket filan zaten çoğu kadına olmaz alt beden üst beden uyumsuzluğu olur bişeyler olur.
ben çok iyi anlamam -zira aldığım gibi giyiyorum - ama süper tadilat yapan yerler var. mayoyu bile vücuda uyduruyorlar!
bi de tek parça elbise denesene kolsuz, omuzlarında apolet gibi bişeyler olanlar var mesela onları bedenine göre yaptırırsan bence kurtarıcı olabilir.
saç için en iyisi beceremiyorsan özel günlerde bi kuaföre gidip fön çektirmek 5 lira filan yahu. hatta dayansın istiyorsan kuaförde üst kısmı azcık krepeletip at kuyruğu yaptırmak. her ortama uyar. 3 gün açmasan 3 gün dayanır :)
not: bakımlı değilim. yılın 360 günü salaş bol pantalon+ tişört geziyorum. hiç meraklı da olmadım. ancak bazen acaip ortamlara girmem gerekiyor iş nedeniyle. en lüks oteller restaurantlar, toplantılar, yabancı misafirler vs. (bi sn. lan böyle anlatınca da çok cins oldu: mihmandarlık yapmam gerekiyor) her kadının kendini böyle ortamlarda kurtaracak bir kaç parça kıyafeti pratik saç ve rahat şık topuklu ayakkabısı olmalı. böyle parçalar gördüğümde alıyorum mutlaka mesela lazım olunca kullanıyorum.

saç baş makyaj tavsiyesi verebilirim ama fotoğraf görmem lazım.

vücut için ise spor şart. spor evde de yapılabilir. squat ve lunge yapabilirsin. mekik, şınav çekebilirsin. dışarıda da düzenli olarak tempolu yürüyüş yaparsan yağ da yakarsın.

yeter ki iste.

Öyle aşırı bir fazlan yok. Daha az beslenerek bile kilo verebilirsin. Yürüyüş yap hiçbir şey yapamıyorsan hem daha dinç olmanı sağlar.

Giyim konusunda da neyin yakışacağını bilmen lazım. Çizme giyme. Kapri yada bilekte biten pantolonlardan giyme. Dolgu topuk iyidir. Makyaj da dozunda güzel.

kendin yap istediğin her şeyi, arkadaş olması şart değil ki. millete yalvaracağına kendin yap valla.

mal mısın olm sen?

kendin git ve kendin yap! gelen gelsin, gelmeyen siktirolsun gitsin!

bibip: papillon7'den biraz kurs al bu konuda. bi kaç yazısını okusan yeter.

bende de var aynı hisler ve yersiz değil. bende ne para var ne enerji. skmişim arkadaşı, dünyayı gezecek olsam çıkıp gezerim, gittiğim yerde arkadaş edinirim elbet. eğer sen götünü kaldırabiliyorsan, hiç arkadaş falan bekleme, her ne yapacaksan tek başına yap. eğer istediğin oysa, bu işlerle uğraşırken zaten daha keyifli vakit geçirmeni sağlayacak yeni arkadaşları da bulursun.

ama hayata yetişemicem diye de sıkma kendini. yaptığın şeylerden keyif almaya bak. benim gibi "film kültürüm yok" diye kendine görev edinip 100 tane filmi hiçbir halt anlamadan, izlemiş olmak için izleme.

sakin sakin. yapmadıkların zarar değil, canını sıkma. yaptıkların fayda ama. sindire sindire, ne istiyorsan onu yap. yapabildiğin kadarını. açgözlülük edip coşma. ooo bana bile bi sakinlik geldi şimdi bak

sevgilin yoktur muhtemelen. olsa gezer tozarsınız.

2 sene fas, 3 sene isviçre ve 2 senede fransada yasadım. baya bir ülke gezdim diyebilirim (uzak diyarları gezmedim ama çin, amerika gibi). ee ne değişti? sadece görmüş oldum büyütülecek bir şey değil. hep yalnızdım ama yada arkadaslarımlaydım. sevgilisiz pek bir anlamı yok. önce bul bence hayatın değişir sevgilileri olanlar cok daha mutlu geziyor ediyor görüyorum her gün.

(bkz: hayatını düzene sokmak/@compadrito)

dostum dinle gezip tozmak iyidir filan ama bi olayı yok. italyayı göremedim fransa beni bekler gidemem diye malca olaylara girme. nereyi görürsen gör bi olayı yok.

bence kendine edebi manada ne yükledin onu dert et. ne okudum ne öğrendim gibi. bol bol okumanı, arkadaşlarından medet ummamayı bir an önce sevgili yapmanı tavsiye ediyorum.

bana bi ömür kitap okumak mı yoksa bi ömür maldivlerde sınırsız tatil mi diye seçenek sunsalar inan bana kitap derdim.

ayrıca hayata yetişememek gibi bir korkun olmasın sakin ol. bu gündeme yetişememek gerisinde kalmak yüzünden de epey kişi sosyal medya bagımlısı oldu. geç bunları bi şey için endişe etme.

Benim gibi bol enerjili arkadaşlara ihtiyacın var. Çevreni değiştir. Üşengeç insanları hayatından çıkar.

Tatile gidebileceğim 2-3 kişi var ve evliler. 2 yıldır yalnız tatile gidiyorum. Bu sene nasip olursa yine gideceğim.
Onun dışında yine istediğim her yere yalnız gidebiliyorum.
Sen de yapabilirsin.

estağfurullah compadrito hocam, ne demek. sizden bunu duymak gerçekten gururumu okşadı.

içinde korku olmasın, compadrito hocamın da dediği gibi, millet sana uymuyorsa sen kendine uyacaksın ve durumu kontrol altına alacaksın.

önceliği hobilerini keşfetmeye ayır. dene ve yanıl. tekrar dene, tekrar yanıl. çok sevdiğin şeyi/şeyleri illa ki bulacaksın. ya yapıp beğenmezsem diye de sorma. inan bana beğenmemen bile senin yararına. ileri de içinde kuşku kalmayacak. ben bunu yaptım ve beğenmedim diyeceksin. ama yapmaz da önyargıyla yaklaşırsan için içini yer, bir sonuca varamazsın.

hobilerini belirleyince geriye icraat safhası kalıyor. ki en zevkli kısım burası. zaten hobin olan bir şeyi yapacağından, severek yapacaksın. (mesela bisiklet sürmek, mesela koşmak vs.)

asosyal olman inan bana bir şeyi değiştirmiyor. ne zaman? mutlu olduğun zaman. şahsen benim hayatım bu doğrultuda ilerliyor. arkadaş sayımı sıfıra yaklaştırdığımdan beri her şeyimi tek başıma yapar oldum. ki bu 3 senelik bir zaman dilimi. o yüzden sana tavsiyem asla çekinme, asla erinme, asla sonraya bırakma. bir yerden başlamadan olmuyor bu işler, bunu bil.


bir de şu var; gerçekten okumayı sevmiyorsan okuma. gezmeyi sevmiyorsan gezme. zaten hepi topu 60 sene daha yaşayacaksın, bu kadar kısa vaktimiz varken neden sevmediğimiz şeylerle zaman kaybedelim. okumayan entelektüel olamaz vs. zırvalara aldırma. sen mutlu olduktan sonra ne önemi var entelektüelliğin. sevmiyorsan gitmeyiver tiyatroya, bir şey kaybetmezsin. sevdiklerini yaptıktan sonra hiçbir şeyin önemi yok. zira onlar kalıyor akılda. ne demiş şair; "..baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş..." o yüzden önemseme sevmediğin şeyleri. yapamayıp üzüldüğün şeyleri düşün sen sadece. gitmeyi seviyorsan ve gidemiyorsan, gitmeyi öğren. zaman ayır. böl-parçala-didin. yap. inan bana bir idea uğrunda savaşmak bile seni mutluluğa eriştirecek. yeter ki sen ne istediğini bil.


daha çok yazardım (çok hassas olduğum bir konu) fakat burada kesiyorum. özel bir sorun olursa, çekinme, sor. mütemadiyen kontrol ediyorum mesajlarımı. cevap veririm.

beynine sağlık papillon!

Bunlar ders kitabı, uygulamaya yönelik değil. İçtihatları derleyen kitaplardan alırsanız uygulamaya yönelik faydası olur.

merhabalar,

ders kitabı dışında olan kitaplar aradığınız alanda fazla yok diye biliyorum. bir platform var hukuk market diye oradan bakmanızı tavsiye ederim. ben arattırdım bunları buldum:

www.hukukmarket.com

yanlış ise buradan daha çok yayına ulaşabilirsiniz.

ders kitabı olmasın derken, sınava hazırlık kitapları olmasın demek istedim aslında. hani onlar daha sınav taktiğiyle anlatılıyor ya o yüzden dedim. ben bunları beğendim gibi, alacağım sanırım. :)

Ben içindekiler kısımlarını incelediğimde gayet detaylı konu anlatımları olduğu kanısına vardım. Siz bilirsiniz tabi ki. Kolay gelsin. :)

1- yok olmaz. görünümü hafifletilebilir. hangi yaşta çıkacağı genetik+ hayat tarzı ile alakalı. yani normal evet.
2-hayal değil. var olan güneş lekelerinin de tamamen gitmesi zor görünüm hafifletilebilir. hayal değil, geç değil. temizleme/tonikleme/ nemlendirme+ güneş kremi kışın da dahil olmak üzere haftada 1 maske/ buhar banyosu. ve elbette su içmek, beslenme, düzenli yaşam. tüm bunları sağlayabildiğinde istediğini elde edebilirsin genetik olarak çok kötü bir alt yapıya sahip değilsen.
3- tam tersi saç özelliklerine sahip olduğum için pas geçiyorum.

edit: 1 için ek olarak kadınsan makyajlı asla uyuma, iyi bir göz kremi ile göz çevreni nemlendirmeyi de unutma.

metrobüsle uzunçayır'a, oradan da üsküdar otobüsleriyle önüne kadar gidersiniz gümrük müdürlüğünün.

adliye için de müdürlükten geldiğiniz yöne doğru giden otobüs minibüs vs ile acıbadem'e gelip metroyla adliye durağında inebilirsiniz. harem-gebze minibüsleriyle direk de gidebilirsiniz adliyeye trafik falan sorun olmayacaksa..

www.kararara.com

burada satış izni için dilekçe örneği var. ilgili yerleri kendi bilgilerinize uygun olarak doldurup talep kısmında talebinizi belirtmeniz yeterli olur. özel olarak bu hususa ilişkin dilekçe aramanıza gerek yok.

Bir yanlis anlasilma var gibi xs giyen 34 beden olan kisi nasil ustune bir sey bulamaz e ben oleyim o zaman. 1.60 boyla 72 kiloyum.

@nick konusunda kararsızım; Üstüme bir şey bulamıyorum derken, bol ya da büyük oluyor kıyafetler. Hiçbir kıyafet üzerime tam oturmuyor anlamında. Yoksa dar oluyor demek istemedim.

36-38 giyip senden zayıf olduğunu söylediğin insanların kemikleri seninkilerden iri. :d
spor yapıp şekle girmen gerek.

ben de aynen oyleyim, hatta hemen hemen ayni boy ayni kilo. ust beden 34, alt beden 37 (!). ayri ayri parcalar alirken sorun degil ama elbise alirken buyuk sorun. uste gore alsam altim kim kardashian gibi oluyor, alta gore olsam ustte bi kisilik bos yer kaliyor. hele pantolon etek alirsam mutlaka belden tadilat yaptirtmam gerekiyor.

yaklasik 1 yil falan pilatese gittiydim. o ara ben kendim bile farkediyordum basen-bacaktaki incelmeyi. evet bolgesel incelme diye bisey yok ama pilates sikilasmayi saglamak acisindan cok faydali oluyor.

bu arada sizin dediginiz gibi baskalari bana benden daha ince geliyorlar ama onlarin gozunde de ben cok inceyim. ucuncu kisiler karsilastirma yaptiginda inanmazdim ama birgun benden cok cok daha zayif oldugunu dusundugum bi arkadasim benim bir elbisemi giydi. bana bol gelen elbisenin fermuarini kapatamadik bile o giyince. o zaman inandim ki evet ben hakkaten inceymisim. yani demem odur ki siz kendinizi aynada gorunce muhtemelen biraz daha acimasiz davraniyorsunuz kendinize.

öncelikla kalıplar almış başını gidiyor
artık psikolojik bir taktik midir nedir bilmiyorum ama ben bundan 10 sene önce de bu boydaydım ve birkaç kilo daha zayıftım o zaman 38 giyiyordum şimdi her nasılsa 36 giyiyorum :)
zayıf görünmede vücut tipinin önemi büyük, bi de yüzün dolgun değilse kafadan 3-4 kilo az söylerler.
alışveriş olayı biraz şans, biraz nerede ne bulunacağını bilmek biraz da kalıplarla (yine) alakalı benim de müthiş bir bedenim yok ama aldığım tadilatsız filan çat diye olur ben bakmıştım 36 beden için olan kalıplar gerçekten tam bedenime göre. halbuki ben klasik türk kızı tipinde değilim bel-kalça vs oranı olarak. bu kalıpları neye göre yapıyorlar ben de merak ediyorum.
kıyafet yakışmıyor deme biraz dene, farklı şeylerle kombinle mutlaka yakışacak şeyler bulursun bi de farklı mağazalara bak ve de bulduğun zaman al sonra bi daha bulunmuyor bizim bedenler :)

omuzların dar olabilir

yüzme +1

proporsiyon ne la?

allah aşkına siz kendi dilinizi bilmiyor musunuz? proporsiyon diye bir kelime kullanırken ne yapıyorum ben diye düşünmüyor musunuz hiç?

Omuzların ve bel kemiğin dardır.
Ben 168 boya 50 kiloyum ve 36 giyiyorum mesela çünkü geniş omuzlarım ve kemiklerim.

Spor + diyet lazım. Çok kilo fazlan yok bence sıkılaşsan yeter ama diyetsiz de pek sonuca ulaşılmıyor bu tip şeylerde.

max factor maybeline'dan daha pahalı. rimmel markasını deneyebilirsin.

features.peta.org

Cruelty-Free Companies by Product Type bolumunden "color cosmetics" e tiklarsaniz canlilarla dost makyaj malzemesi markalarina ulasabilirsiniz.

Ama ne yazik ki aralarindan 'bilindik' bir marka bulup cikarmak cok zor :(

Peta listesini biraz geç güncelliyor. Markaları tek tek araştırmak gerekiyor.

mac, lancome rujlarda iyi. christian dior pahalı gelebilir sanırım.

lenahazel.blogcu.com burdaki listeye de bakabilirsiniz. bir de 'ben nye' var, fiyatları mac ayarında sanıyorum.

Bu ne ya? Hayvan üzerinde deney yapmayan markaların hiçbirinin adını dahi duymadım. Kullandığım markalarsa canlı düşmanı çıktı. Yıkıldım resmen. :/

içine bir miktar su konulanlardan almayın. bu da benim ekleyeceğim bir kriter olsun. böyle bir zulüm olamaz arkadaş. kalitelisi de kalitesizi de sik gibi makinaların. temizlemesi ayrı dert, kullanması ayrı dert, motoruna bacağım girsin. az önce daha evi temizledim sinirden kuşpalazı oldum o yüzden, patlama size kısmet oldu.

vatan bilgisayarda "ARZUM AR-468 DREAM POWER 2IN1 ELEKTRİKLİ SÜPÜRGE (2400 WATT)" güzele benziyor (199 tl)

yaklaşık 6 ay önce kız arkadaşıma aldım, çok memnun. tam tarif ettiğin gibi, özellikle çekişi çok iyi.

www.philips.com.tr

Gidip tiroidlerinize baktırın.
Onun dışında gerçekten sevişmek falan iyi geliyor böyle durumlarda.
Bir de spor yapın, enerjinizi gerginliğinizi atın.

dolunay zamanları etkiliyor beni.bu da aklında bulunsun.

sor

iyi. minyon anlamında demişlerdir. çıtı pıtı gibi.

kadınsan evet, iyi; erkeksen hayır, değil.

kadınsan evet, erkeksen hayır.

kadınsan evet. erkeksen hayır.

kylie minogue de minig.
ya ya...

kadınsan evet.erkeksen hayır.

Taksim'e gelip, oradan kalkan 129T otobüsüyle ulaşabilirsin yada metrobüsle altunizade inip millet parkının karşısındaki duraktanda o tarafa geçen minibüs otobüslerle

ayakkabıcılar kesebilir bence.

ayrıca kestirirsen çıkan deriyi bana versen süper olur. bir projede kullanacağım.

ayakkabıcı kesebilir evet

deriyi bana versene aklıma bir şey geldi

deriye de amma talip çıktı. :)
şu an için kestirmiyorum arkadaşlar. merak ettiğim için sordum. kusura bakmayın.

kesiliyor ben kestirmiştim.

ayrıca artan deriyle kendime slip don yaptırmıştım. ama tam yetmedi, çıkan deriyi bana versene, tamamlıyacam slip donu.

ayakkabı tamircisi zincirim var, ve evet karımızın büyük bir miktarını çizme kestirenlerden elde ediyoruz. çıkan derileri de don yapmak için kullanmaktayız.

biraz evvel 2 cizme biraktim moda daki ayakakbciya.kessin diye:)

Doğru biliyorsunuz. Vekalet ücretini avukata baro öder. Fakat daha sonra davayı takipsiz bırakır veya davadan feragat ederseniz adli yardım kurumunu kötüye kullandığınız için vekalet ücretini faiziyle birlikte sizden talep eder.

insanı çıldırtacak kadar sinir edip de bir şey yapamayacağı durumlardan biri sanırım bu da.

yani ayıp da bişey yapmazdım.

bi de doğumgünün yakınlardaysa belki onunla birleştiricektir eheh.

ben olsam kızın pakedini açardım.

ne oldu bizim hediye keranacı ehemeheh diye şaka yollu sor bence.

belki hediye kendisidir, eheheheheheeeee

Ya biraz eski olsam, o samimiyet olsa şaka yollu sorarım da. Daha çok yeni sayılırım. 1 ay bile olmadı işe başlayalı. O yüzden soramam öyle.

edit: dalga geçmeyin ya sinir oldum ben. :))

Ben bir kere hediyelerin verildiği gün gitmemiştim ertesi gün kendi hediyemi verdim ama benimki gelmedi hiç. Umudu kes bence.

Olur mu canım, insan en azından nezaketen mazeretini söyler, alışverişe çıkamadım henüz kusuruma bakma şu gün vereceği hediyeni filan der. Ben olsam mahcup olurum yani. Dur bakalım bir iki gün daha bekle de, şaka yollu sorarsın " 2014" yılı içerisinde gelecek mi bizim hediye heheh" filan diye.

ofisteki diger arkadaslrina o kizin da duyacagi sekilde, " sana ne alindi yilbasi hediyesi? aaa sen kime cikmistin cekiliste? sana alinan hediye cok keyifli secilmis" gibi konulara gir. unuttuysa belki duyup hatirlar. ama cok da abartma doz onemli :)

fazla da bir sey bekleme ama bu yapilan okuzluk. en son kizim sen okuzler burcu musun? de

kız belki bu tarz gerizekalı işlerine inanmayan doğru düzgün bir kızdır

anamız,cefekar analarımız gibi kadın gibi kadındır

valla beni de kimse beğenmez eskiden de çirkin olduğumu düşünürdüm ama artık öyle düşünmüyorum. bu ilişki işleri başka bir şey çünkü. hiç çekemem kafasındayım ben orta açsalar gol atamıyorum. bir de tatlı matlı diyorlar bu nasıl lanetse arkadaş.

(bkz: yakışıklı değil ama sempatik)

sempatik de değilim yakışıklı da değilim bırakın uleyn yakamı demek istiyorum. bazı insanlarda şeytan tüyü oluyor, ben ona bağlıyorum.

(bkz: güzellik geçicidir aptallık baki kalır)

kendini çirkin hissedince aynada kendini onun gözünden görüp güzel hissedebildiğin biri olmalı. gerisi boş...

Dil mi , dilber mi ? Olayı bence.

Bundan 3 yıl önce kendimi gayet yakışıklı bulurdum sonra noldu bilmiyorum arkadaşlarımın yanına gitmek istemez oldum sırf paspal paspal yanlarında durmıyım diye. Ha biraz kilo aldım ama özgüvenle alakalı sanırım. Eskiden insan içine çıkardım şimdi evden çıkasım gelmiyo.Ben yine aynı benim hatta daha çok geliştirdim diyebilirm kendimi ama bu yakışıklılık/çekicilik durumundan müzdaribim. finallerden sonra bi spora başlıyım bakalım aynı his devam etcek mi.

kesinlikle özgüven ve ruh halinden kaynaklanıyor. bana güzel diyenler oldu her zaman hayatımda ama ben kendimi hiç güzel bulmadım. son senelerde özgüvenimi daha toparladım diyebilirim. özgüvenimin çok yüksek olduğu bir gün fark ettim ki herkes bana bakıyor, o gün kafama cidden dank etti. şimdi arada test ediyorum yine, ruh halim iyi değilken insanlar göz kontağı bile kurmazken kendimi süper hissettiğim günlerde özellikle karşı cinsin ilgisini baya hissediyorum. böyle enerji gibi şeylere pek inanasım yoktur ama bir şeyler döndüğü kesin.

mesela şahsen hiç yakışıklı bulmadığım bir çocuk var ama kızlar ölüp bitiyor. çocukta inanılmaz özgüven var, şeytan tüyü gibi bir şey. kısacası sen kendine güvendiğinde bir şekilde çekim alanı oluşuyor.

paketi bozulmamışsa her türlü iade edebilirsiniz, markafoni'de 30 gündü hatta sanırım, kısa sürede de veriyorlar parayı.
Kazak sizin elinize geçtiğinde o butiğin kampanyası bitmiş olacağından farklı bir ürün alamazsınız ama hediye çeki olarak istediğinizi belirtirseniz para iadesi yerine hediye çeki verirler sanırım, istediğiniz kampanyada harcarsınız.

markafoni, limango, trendyol, 1v1y den sürekli alışveriş yapıyorum, yapman gereken sadece elindeki ürüne zarar gelmeden bi şekil poşetleyip, kendi kutusuna bile gerek yok, kargo şubesinden faturanla iade etmek. içlerinden birkaçı kendi sitesinde siparişlerim bölümünden iade formu doldurtup sana bi kod verir kargo için, bazılarında gerek yok bunun için. ödemeyi kartına bi iki iş günü içinde yansıtırlar. geri kargo ödemesi yok. aynı butikten de zaman geçirmeden tekrar alırsan alırsın, bikaç gün sonra da paran iade olur aynı kapıya çıkar.

İade süresi markafonide 1 ay, trendyolda 15 gün, limangoda 1 haftadır. İade şartlarında iadesi mümkün olmayan ürünler belirtilmiştir, makyaj malzemelerini değiştiremezsin mesela. Aynı butiğin başka bir ürünüyle değiştirmek zor çünkü belirtildiği gibi değiştirme sürecinde o butik kapanmış oluyor zaten. Paramı hiç alamadığım olmadı yaklaşık 20 iadede.

ben direkt radyo voyage'ı öneriyorum.

www.youtube.com

Buena Vista Social Club - Chan Chan / Candela
Mika-Relax
Levthand- Cadillac Track
güven bana :)

www.youtube.com

gece bu da guzel oluyor www.luxuryloungefm.com

A thousand years -sting

www.youtube.com

bb king - let the good times roll

www.youtube.com

(git:www.youtube.com )

yeni is yerindeki ortama alisinca oranin kasari olunca bence acilirsin. daha yasin cok genc ;)

tamamen mutsuz olmandan kaynaklı. yüzünü güldürecek bir sebebe ihtiyacın var. yüzün gülerse o sıcak gülümseme yüzünden tüm vücuduna ordan da diğer insanlara sirayet edecektir.

Allahtan eski arkadaslarim varmis dedin, ben yazmadigimi idrak ettim. Cunku benim eski arkadaslarim da yok. Yalnizliktan oluyorum.

Yaoay iliskiler insaniyim,

Oooyle gidiyo bence gerci daha yaslanmadim da kismet ya amaan, nemrudum ule diye takil nolacak.

Ben yaklaşık 3bucuk aydır evden çıkmadım diyebilirim. Normalde de insanlarla çok iyi iletişim kuran biri olmamama rağmen bu asosyallik beni o kadar rahatsız etti ki bugün birkaç işimi halletmeye ciktigimda doktorundan tut adliyedeki memuruna, lisedeyken gittiğim mekanların sahibine kadar herkesle muhabbet ettim. Fark, eskisine nazaran daha güler yüzlü ve daha iletişime acik olmamdı. Herkes de aynı şekilde karşılık verdi.

Bu durumun farkında olman çok güzel başta. Madem rahatsizsin, ufak da olsa bir adım at. Pozitif ol. Emin ol enerjin de çok önemli.

ismi bile dandik :)

isviçre markası olduğunu iddia edip pek te öyle olmayan bir marka. eğer fiyat aralığı belirtilirse buna göre bir marka belirlenebilir.

Ceza neredeymis adresi var mi? Bir kere kesin Metrobusun son duragi olan tuyap a kadar geleceksiniz. Orada inip ust gecitten geçip tuyap duragina yuruyeceksiniz. Eger ceza buyukcekmece merkezde ise otobuse binip atirusta ineceksiniz eger diğer tarafta ise 1o dk daha ilerisi olan aymerkez duraginda ineceksiniz. Hangi otobüslere binebilirsiniz? Silivri ye binin garanti olsun hem atirustan geçiyor hem de aymerkezden. Soyle bir ipucu veriyim tuyap duragindan yuruyus mesafesi uzun. 1 durak önce inip ust gecitten gecip hemen oradan otobüse binin.

Ne kadar surer kismi da metrobus sefer surelerinden cikartabilirsiniz. Tuyaptan sonra yürüyüş dahil buyukcekmece merkez ise 1o dk aymerkez ise 2o dk ekleyin. Ayrica merkezdeki adliye ise. Atirus duraginda iniyorsunuz. Ust gecitten gecin saga donunce adliye. Eger aymerkezde ise karsiya gecin ust gecitten ileriye dogru yürüyün orada. Aymerkezin karsi caprazinda kaliyor.

Ceza kısmı, sahil tarafındaki binada falan dediler ama ben bilmiyorum hiç işte. Merkez oluyor galiba. Çok teşekkür ederim. baya uzak anlaşılan. :(

Sahil tarafindaki bina ise merkezdeki ulasim cok kolay . Dedigim gibi metrobus ten tuyaptan yani son duraktan 1 durak önce inin. Catalca silivri buyukcekmece minarsinan otobuslerine binebilirsiniz. Atirus duraginda inecegim diyin. Zaten 5 dk da iniyor asagi 5 dk da karsiya geçmek hemen orda adliye.

Uzunçayır'da inip metro. Metroda'da ineceğin durağın adı "Hastane-Adliye"

aynı sorunla zamanında doktora gittiğimde bir ilaç verdi, göz damlası. 1 günde geçtiydi, ama damlanın ismini hatırlamıyorum.

zaditen + efemoline damla. eczacı söylesin dozunu vs.

köyün en yüksek dağına git. toprağa bi çivi cak. arkaya bi kere bile bakmadan geri eve dön. unutma arkana bi kere bile bakmayacaksin.
çocukken her Arpacıkta bu zirvayi bize yaptırdilar. o aklıma geldi.

(bkz: göz kadehi )

Uc vakte kadar "sen bu kafayla cok yasamazsin" .

sana bişeyler kabarmış.

ben anlamam ama içinde gördüklerimi yazabilirim tahmin yani fare,gemi,ejderha

seni zorlayan bir şey var.iş konusunda olabilir.önünde engeller var ama sen bunları aşıp zirveye çıkıyorsun.kendi azminle,tırnaklarınla kazıya kazıya başarıya erişiyorsun.bir de bir yere gideceksin,trene benzettim,şekillerden birini de.çok güzel bir fal.

750-1000 arası.

söylediğiniz şartlar için piyasa ortalaması 1000 TL. ancak 500 veren olduğu gibi 2.000 verenini de duydum.

abi şaka mı bu maaşlar ya, dalga mı geçiliyor. stajyer avukat olup yurtta mı kalacağız yani, yurda bile yetmez o para aq.

@dahili meddah, 750 nedir hocam ya? etrafınızdaki yeni mezun avukatlar cidden böyle paralar mı alıyorlar?

@vedat chili peppers:

"yeni mezun avukat" ile "stajyer avukat" kavramlarını birbirinden ayırmak lazım. evet, hem avukatlar hem stajyer avukatlar hak ettiklerinden daha az alıyorlar. ama stajyer avukatlık farklı bir süreç. avukatlık gibi düşünmemek lazım.

stajda 1.000 TL alan stajyer avukat, stajı bitince bir anda 2.500 TL almaya başlayabilir.

tamamen ofise ve stajyerine / avukatına göre değişir.

hocam dediğin gibi gerçekten düşük ücretler veriliyor. stj avukatların statülerinin ve haklarının yasalarla yeterince düzenlenmemesi bu sonuca yol açıyor. ben stajyerken sigortamızın bile yatması yasaktı düşünsene:) bu da işveren meslektaşlarımıza bahane oluyor işte.

tercih ettiğiniz bir tür var mı, okumaktan en çok keyif aldığınız kitapların yazarları hakkında fikir verebilirseniz daha isabetli önerilerde bulunulabilir belki

ama oliver sacks'ın "karısını şapka sanan adam"ını okuyup da sevmeyen duymadığım için ondan başlayabiliriz belki; hem gerçek, yaşanmış, hem de ilginç vakalar üzerine, katkı sağlayacağından şüphem yok.

leyla erbil okumanizi onerebilirim.

Çerezlik: David Safier / Kötü Karma
Çerezlik: Mario Mazzanti / Şah Mat

Psikoloji: Fanustaki İnsanlar & Psikanalitik Öyküler / Vamık Volkan
Ekonomi: Görünmeyen Ekonomi / Steven D. Levitt Stephen - J. Dubner
Biyografi: Büyük Yazarların Gizli Hayatları / Robert Schnakenber
Politika: 30 Saniyede Siyaset / Steven L. Taylor
Bilim: Kafası Güzel Filler ve En Acayip Deneyler / Alex Boese
Bilim: Quirkoloji Gündelik Hayatın Tuhaf Bilimi / Richard Wiseman
Pazarlama: Buyology / Martin Lindstorm

Bunlara ek olarak önerilerim;
Alper Canıgüz, Sezgin Kaymaz, Hakan Günday tüm kitapları.

ben olduğuna inanıyorum ama hiç denemedim.

yok.

evet kesinlikle böyle olduğunu düşünüyorum. her şeye iyi tarafından bakmaya çalışırım. kötü tarafını görmek istemem. her işte bi hayır vardır derim. pozitif hayaller kurarım ve beklerim sabırla. hayatım şu an istediğim gibi şükürler olsun. =)

tabi ki var. mesajları nasıl gönderebileceğin ve hayatında pozitif dönüşlere yol açabileceğine dair detaylı bilgileri içeren kitaba sadece 99TL'ye hem de kargo parası ödemeden sahip olabilirsin, üstelik şimdi sipariş verirsen piyasa fiyatı tam 230 TL olan 12 CD'den oluşan set de ücretsiz!

Benden mesaj bekleyen evrenin ben ta amk. Mesaj gelince bir düğmeye mi basıyor bu evren amk, kaç karakter kaç kelime gerekiyor bu sktiğimin evrenine bir tepki vermesi için...

Olayın özü şu:

Karşılaştığın olaylar, karşılaştığın insanlar vb karşısında olumlu ya da olumsuz tavır takınman, gülümsemen ya da surat asman senin verdiğin kararları, ve karşılaştığın insanların verdiği kararları etkiler. Dolayısıyla olumsuz düşünüp, olumsuz kaşılayıp olumsuz da kararlar verince hayatının büyük bölümü olumsuz oluyor. Sen güleç yüzle karşılarsan insanları, hoşgörülü olursan, küçük şeylere takmazsan, istediğin şeylerin olması ya da olmaması bile bazen farketmez mutlu bir insan olarak yaşamını sürdürürsün.

Sen gül ki dünya da sana gülsün ve seninle gülsün amk.

bence var. ben karşılığını alıyorum.

gelmiş geçmiş en büyük salaklıklardan biri olduğunu düşünğyorum. lütfen bu işten para kazanan şarlatanların çarkını döndürmeyin; kuantum düşünce tekniği, nlp, bu, hepsia aynı bok. eskiden "büyücü" diye para kazanıyolardı, günümüzde ise bu şekilde.

insanlar kötü olaylar için birilerini / bir şeyleri suçlamak için can atar. çünkü sorsan kimse başına gelenleri haketmiyor - çok özeliz ya, çok farklıyız ya biz hep iyiyi hak ediyoruz.

yok öyle bir şey abi. yarın sokağa adımını attığın an sana bir tır çarpma olasılığı ne yaparsan yap aynı. yarın kanser olduğunu öğrenmen için de geçerli bu, az sonra bir yakınının ölüm haberini alman için de.

beyin aktivitesiyle evrende değişiklik yaratabileceğine inanan herkesi bunu açıklamaya davet ediyorum, lütfen beni de aydınlatın.

evet var.
o olumsuz sandığının aslında olumlu bir karşılık olduğunu göremiyorsun sadece.
bu normal çünkü büyük resmi göremiyoruz her zaman.

var. cem yılmaz'ın dediği gibi "hayri şuradaki de 1 aydır dolanıyo yolla onu geri" diyo, dileğin kabul oluyor.

www.edize.com

Offfff! Tabii ki yok!
(bkz: olumlu düşünce)

inanıyorsan var, inanmıyorsan yok. laf olsun diye değil, net olarak böyle bu.

kopegin duasi kabul olsaydi gokten kemik yagardi

not: mobilden giriyorum editleyemedim:

agnostgim.

karşılığını alabilmek için tam manasıyla saf enerjiyi göndermen gerek. insanın bilinci ne yazık ki buna engel. bunu yapabilmek için çok uzun yıllar çalışmak lazım ya da gerçekten temiz-saf olmak lazım. diyeceksin ki neden çocuklar her istediğini yapamıyor o zaman? korku engelliyor. işte bu tür duygularımız ve bilincimiz olmasa belki de her istediğimize daha kolay ulaşabiliriz.

ben caldiriyorum o beni ariyor

Mesaj yollamaya, özellikle "Olumlu düşün, güzel şeyler olsun" olaylarına, hatta genel olarak sözdebilim (bkz: pseudoscience) dallarına kesinlikle inanmıyorum. İnandığım şu: Mutlu veya neşeli isen biraz daha dayanıklılığın yüksek oluyor, özgüven verdiğinden, bazı yapamayacağını sandığı şeyleri yapmaya cesareti daha fazla olabiliyor kişinin. Bu da bence insanın kendini tanımamasından geliyor. Kendini iyi tanıyan ve bilen insan, bence bunlara gerek duymaz. Tabii kim kendini tanımış, o da ayrı konu ama bunlar bence konu konu ayrılması gereken ve konu ile ilgili bilinci de kapsayan şeyler. Örneğin, bir insan kariyer konusunda kendini çok iyi tanıyor olabilir, neyi yapacağını ve neyi yapamayacağını iyi biliyor olabilir. Bu nedenle de olumluya-olumsuza ihtiyaç duymaz, temiz bir şekilde yapar veya yapmaz. Ama aynı kişi aşk-meşk olaylarını bilmiyordur, kendini tanımıyordur. Bu nedenle, iyimserlik-karamsarlık kavramları onun atacağı adımları etkiliyordur. Bu nedenle, çevreden alamadığı gazı kendinin vermesi gerekir. Bu nedenle, işe baştan pes etmeden yaklaşması önemli olabilir. Örneğin, ölümcül hasta bir kişinin erken teşhiste olumlu düşünmesi önemlidir, kendisine savaşma gücü verir. Kişinin kendine kendine plasebo vermesidir. Salata yaparken kimse olumlu-olumsuz düşünceye ihtiyaç duymaz ama büyük bir karar vermesi gerektiğinde veya olaya kendi müdahale edemediğinde biraz da onun sorumluluğunu üstünden atmak ister. Bence buradaki olumlu düşüncenin de etkisi atla deve olmaz, ancak birtakım küçük engelleri atlamaya güç verir. Tabii, mutsuz mutsuz oturacağına, mutlu mutlu oturmak da daha rahattır, bu da bir faydadır.

Ama olumlu ile bunu kastetmeyip "Çok güzel şeyler olacak diyelim, güzel şeyler dileyelim, güzel şeyler olsun. Evren bu mesajı alsın, bize güzel cevaplar versin. Hadi bakalım hayırlısı." diye düşünmekse, o çok ama çok saçma. Feci hayal kırıklığı olarak geri döner. "Saldım çayıra, mevlam kayıra" bile daha iyi bir hayat felsefesi bence. Şansı ise tesadüf olarak yorumluyorum, büyük resimde aşırının da çok aşırısı derecesinde önemsiziz.

Bir de bunların çok kişisel olduğuna inanıyorum, toplumsal, evrensel veya uzamsal olarak baktığımda iyice gereksiz geliyor bana. Uzayın büyüklüğünün hayalgücüne bile sığamayacağını iyi bilen bir kişi, hala kuantumlarla oynuyorsa, vay onun haline. Tabii, burada da herkesin ayrı bir eşiği var. Kimininki yüksek, kimininki düşük. Herkesin de kendine göre bir kırılma noktası var.

ne mal arkadaş çevren varmış diyecektim ama baktım aynıları burda da doluymuş vazgeçtim

ne zaman buna inanmaya kalksam dostum murphy ile karşılaşıyorum...

vimeo.com

55:00 dan itibaren :)

nasıl düsünürsem düsüneyim kupon yatar son mactan hepsini denedim

Bence yok.

bence ince siyah çorabın gözüktüğü babet ya da topuklu hangisi olursa olsun , ayağın ön sırtı açık ayakkabıların hepsi çok kötü duruyor.

paça seviyesinde biten topuklu botlar olabilir.

Topuklu dışında dedim ama topuklu ayakkabı ya da bot her neyse onlarla yürüyemiyorum.

kısa botlar var, bilek hizasında veya az biraz üstünde. onlar giyilebilir ki uzun çizme giyenler de var artık. giyersen abes durmaz.

o halde kısa botlar var yine şık hem de spor olabilen onlardan giyebilirsiniz ,

kısacası bence ayakkabı kapalı olmalı.

ince çorapla babet mi :( babet başlı başına kötü duran bir ayakkabı zaten bi de çorapla hiç hayal edemedim o görüntüyü. en iyisi bootie giy sen

topuksuz botlar var, onları deneyebilirsiniz.

oxford mu ne deniyor, ben beğeniyorum şunları. www.incideri.com

maaş 800dür. diğerleri ek faydadır.
aslında onların yaptığı gibi aramayacaksın boşuna bekleyecek ipneler ama sen ara bilgi ver yine.
yüzlerce iş görüşmesi blogu var internette. googledan araştır, çok yararlı bilgiler edinebilirsin.
Dilediğin gibi olsun her şey.

maaş 800 olur.
aramanıza gerek yok bence, işleri düşseydi zaten onlar arardı. :)

iş görüşmesi konusunda ise son 10 yılım tam bir fiyasko olduğu için tavsiye vermemem daha doğru olur. ama personel alımında iyiyimdir. kafası çalışan ve tembel olmayan (çok çalışkanlık iyi değil bence zaten) insanı şıp diye anlarım, alırım.

Maaş 800 TL.

Başka bir yerle de görüşmem var demek yerine "Bana x gün/hafta müsade eder misiniz? Ben bi şartları değerlendireyim." diyebilirsin.

bende inanılmaz para ve başarı hırsı var ama bu küçüklükten beri olan birşey kimse yapamazsın demedi. aksine herkes zaten yapıyor yapar diyor.
hırs biraz karakter özelliği bence. kimisine dersin yapamazsın diye o da buna hırslanmaz. yani hırs içinde varsa ancak laftan sonra ortaya çıkabilir.

doğuştan geliyor. biri bana yapamazsın dese uğraşacağım varsa da uğraşmam. genelde hiçbir şey için uğraşmam hatta. hırs azim sıfır. tüm ortam çalışmaya uygun olsun, uğraşıp başka bir şey bulurum. ilk defa o gün duyduğum bir konuyu oturur sabaha kadar araştırırım ama ertesi gün sınav vardır ona çalışamam. sinir stres de yaparım üstelik. pişman da olur kendimden de nefret ederim aynı anda. yıllardır bu konu üzerinde düşünürüm, cevap;

hayır sonradan olmaz.

bana bir şeyi azmedip başarmayı istemekten çok, sınavlarda iyi yapmayı istiyorsun gibi geldi. ikisi çok farklı şeyler. belki hep kötü öğrenci olacaksın, ama azmedip başaracağın şeyler olacaktır. ikisi karışmamalı.
ayrıca yazdıklarından azmettiğin, ama başaramadığın anlaşılıyor. Başarmak için azim yanında başka donanımlar da lazım. temelin zayıfsa, normal azim yeterli olmaz. daha çok çalışman gerekebilir. çalışınca yapamayacağın hiçbir şey yok. sınavlarda başarılı olman için zeki olmana gerek yok. Zeki ne demek onu bile bilmiyorum?

www.metro-tr.com
Şurada istediğiniz mağaza için mağaza detayı kısmından bakabilirsiniz.

www.metro-tr.com

Antalya mağazası böyleymiş. Sol tarafta diğer mağazaların da açılış kapanış saatlerini görebiliyorsunuz.

lmgtfy.com

doğru yoldasın. ekmeği daha azaltman gerekli. yemekleri bol salata ile yemelisin. porisyon olarak ne yiyiorsan yarısını yemeye çalış, yapamıyorsan enazından 3/4 ünü ye. birde spor çok önemli. her gün en az 20 dk hızlı-tempolu yürüyüş yap

ekmeği biraz azaltabilirsin.en geç yemek yeme saatini 8-9'dan daha da aşağıya çekebilirsin.Bol bol su iç ve abur cuburu da biraz azalt.kuruyemişlerin yağsız ve doğal olanını tercih edebilirsin.

Kilo vermek için kardiyo ve hiit e ağırlık vermen lazım. Pilatesi biraz daha geri plana atabilirsin. Pilates 2-3 kilo fazlası olan ve sıkılaşmak isteyenler için daha uygun.

ekmeği azalt denmiş ama bence yeteri kadar yiyorsun, azaltmana gerek yok. bi de cigerdelen'in de dediği gibi, bunu diyetten ziyade yaşam şekli olarak görmelisin. kilo vermek cidden çok kolay, sıkma canını verirsin elbette.

insülin direnci, tiroid tembelliği olabilir. ayrıca d vitamini eksikliği vs. hepsi çıktı bende, endokronolojiye gidiip test yaptırmanı tavsiye ederim, bu tip şeyler kilo vermeyi zolaştırıyormuş

canan karatay, karatay diyeti, bu kitabı al, oku, uygula. yanlış yaptığın çok şey var orada göreceksin. mesela o ekmekler yenmemeli, mesela haftada 4 5 kez çikolata tatlı vs çok fazla, mesela 8 den sonra yediğin herşey...

direk ekmeği kesmelisin.

Ekmek yemeyin arkadaşım. Çavdar ekmeğinin normal ekmekten ahım şahım bir farkı yok. Karbonhidratı kesersen makine gibi yağ yakarsın zaten.

kasım ayında 115 kiloyu bulmuştum boy 184 kola içiyordum deli gibi dips şu bu. birgün ama hakikaten hiç aklımd ayokken ben kilo vericem diyerek yola çıktım uykudan uyanmıştım yatakta doğruldum ve artık doğru düzgün beslenmem gerektiğine karar verdim(film gibi ama doğru aynen böyle oldu) aralık 10 falan olması lazım...

ilk önce kolayı kestim çok zor oldu çok severdim ama madem kilo vereceğim bunu yapmam gerekiyor diye düşünüp kolayı bir anda sıfırladım. onun yerine limon soda içmeye başladım tuz koymuyorum içine tuz su tutup şiskinlik yapıyor. gunde 4 5 şişe soda içiyorum. bol su içiyorum. uyku düzeni çok önemli çünkü gece yemek yemek inanılmaz kilo aldırıyor. ve ben uyanık olduğumda film şu bu izlerken illa ki abur cubur yiyorum. o sebeple uyku ömnemli gece yemek yememeye başladım. hatta ilk 5 gün sonunda kan şekerim düzene girince yemek yeme olayım çok azaldı. sabah 6 7 gibi uyanıp 2 yumurtalı bol peynır ve salamlı bır omlet bır bardak taze sıkılmıs portakal suyu 8-10 zeytın yarım domates ve 3 dılım ekmekle kahvaltı yapıyorum sen kendı sevdıgınle yapabılırsın ama karbonhıdratı yanı sekerı unlu urunlerı makarnayı pılavı kesmen gerek.kolanın kılo aldırma sebebı seker yanı karbonhıdrattır. neyse bunu yapmaya devam ettım sabah kahvaltını saglam yaparsan öğlen bır elma ya da ona benzer bır seyle mıdenı bastırıp aksam yemegını 6 7 gıbı yedıgınde bır daha yemek ıhtıyaı olmuyor 11 gıbı uyudugun ıcın. gunde maksımum 6 dılım ekmekle daha cok yag ve proteınle beslenıyorum. 2500-3000 kalorı almam gerekırken ortalama 1500-1800 kalorı alıyorum vucuduma. zaten 800 kalorısı uykuda yakılıuor ortalama 1000 kalorı gırıyor vucudumagundelık ısler vs ıle bunuda yakıyorum. dıkkat edersen hıc spor falan yapmadıgım halde gundelık standartım bu. sonuç ne ? kasımda 115 kiloyken 13 ocakta 103 kilo 300 gramdım. gunde ortalam 1000 -1200 kalırıyı vucudumdan harcıyorum ve 1 kılo yag 7000 kalorı olduguna gore 5 gunde 1 kıloya yakın kılo verebılıyorsun. okulda vs de sureklı ayaktaysan harcadıgın kalorı dahada yukslıyor yanı teorık olrak 3 gunde bıle 1 kılo vermen mumkun yaglarından. ama dıkkat etmelısın kaslarını erıtmemen gerek sekerı kes proteın agırlıklı ama yag tuketımlı dıyetın olsun.

her türlü şekerli şeyden yani ağzına şeker tadı gelen her şeyden uzak dur ama arada bir ye insanın canı çekiyor o kadar da katı sınırlar çizme kendine. bırak vücudun yediğin proteinden, yağdan uğraşsın kendine enerji sağlasın yoksa hazır şeker, glikoz alarak onu tembelliğe alıştırıyorsun. doğal diye bir ton meyve yeme meyve suyu içme taze veya pakette olsun fark etmez. doğal mantarlar insanı öldürüyor :) yani doğal şeyler bizim için yaratıldı diye bir şey yok.
yediklerini azaltıp doğru beslenmediğin sürece kilo veremezsin diyet yapma sadece normalde yediğin ne varsa yarısını ye.
sadece her öğün yediklerinin toplamı 1 avuç protein ve yağ ağırlıklı olsun. en fazla sabah, en az akşam olacak şekilde.8 ayda 15 kilo verdim. göbek eridi gitti.

kısaca şeker yağdan daha fazla kilo yağ yapar vücuda girince.
Ayrıca şu sitede vakit geçir. Çok güzel hazırlanmış.
www.kasvekuvvet.net

metrobüsten son durakta ineceksiniz. etrafınıza bakının fuarı görürsünüz zati.

tüyap'ta ineceksin. sonra tüyap merkezine gireceksin. kitaplara bakabilirsin. iyi kız var diyolla orda.

Değil. 10 dk arabayla.

Ben de estetik kaygılardan dolayı lisede yaptırmadım. Şimdi pişmanım. Hiç düşünme +1

Ayrıca 23 yaş ne ki? :)

23 yaşındayım, yeni taktırdım ben de. Konuşma güçlüğü filan çekmiyorsun, yeme içme sıkıntısı ve ağrısı oluyor yalnızca.

Anlattığın kadarıyla dişlerinin durumu düzeltilmeli kategorisinde.

Yaş maş düşünme, düzelttir. Sonrasında bak nasıl da mutlu olacaksın.

abartıldığı kadar konuşma bozukluğu olmuyor.

Bir an önce taktır ve tedaviye başla. Hiçbir zararı ya da olumsuz etkisi yok. En fazla lastik kullanırsan dişlerin ağrır sabahları hepsi bu. Zaten iş bulma konusunda kimse diş teline bakmayacak. Mesleki açıdan zaten sen de biliyorsun ki her şey kağıt üstünde ilerliyor.

taktır. tel varken görünüş olarak zorluğu var, bazı yiyecekleri yiyemiyorsun falan ama tedavi bitince "iyi ki yaptırdım" diyeceksin. ben de konuşma hiç sıkıntı olmadı. süresi de hiç belli olmuyor, çok kötü gibi görünmesine rağmen 7-8 ayda tedavisi tamamlananlar var.

ne olursa olsun görüntü iş görüşmesinde önemli ve tedavin bitince inci gibi dişlerinle bir çok iş kapabilirsin. tel varken sorun olur mu bilemiyorum ama yamuk dişlerden daha çok sorun yaratmaz bence.

merhaba.

mezun olduktan sonra, 23 yaşında diş teli taktırdım. "acaba geç mi kaldım?" sorusu pek belirmemişti, neticesinde 23 yaş nedir ki.. ama "iş mülakatına katılırsam handikap olur mu?" sorusu çok belirmişti. hatta bu soruyu ekşiduyuru'da da sormuştum. bir kişi, "diş macunu reklamında oynayacaksan handikap olur, ama başka bir iş alanında handikap olmaz" demişti.
taktırdıktan sonra toplamda 3 iş görüşmesine katıldım. hepsinden de aldığım yanıt olumlu oldu. üstelik ilk görüşme sonucunda; hem kariyer olanakları hem lokasyon olarak başvurduğum yerden çok çok daha iyi bir yere davet edildim. mülakatta diş tellerim vardı. şimdi hala tellerim var. gündelik yaşamda konuşma anında herhangi bir sıkıntı çekmiyorum. genel olarak, dişlerimte tel olduğunu bile unutuyorum diyebilirim.

ben şu an iyi ki taktırmışım diyorum. tabii, ben tavsiye vermiş olmayayım. ama benim için işleyen süreçte diş teli hiç handikap olmadı. ama dayanamadım, valla tavsiye de ediyorum; taktır gitsin :)

ekleme: ortodontist bana tedavimin 8-10 ay gibi bir zaman alacağını tahmin ettiğini söylemişti. öyle ahım şahım bir çarpıklık yoktu. gel gör ki 1 sene 3 ay oldu, ve daha 2-3 ay daha takacağımı düşünüyorum. maalesef :)

diş telinden başka şu boksörlerin taktığı zımbırtıya benzeyen modeli de varmış, bi bak...

içten takılanlar var, geçen sorduğumda 6000 euro istediler :(

Taktır daha fazla beklemeden. Konuşmaya çok bir etkisi yok, hatta yok denecek kadar az. Metalik renkte taktırmak zorunda da değilsin, şeffafları var. karşındaki anlamayabilir bile telin olup olmadığını. Benim dişçim şeffaf takınca sürekli fırçalayıp temiz tutmam gerektiğini söylemişti ama ne derece zorluk çıkarır bilmiyorum. Bir de eğer tele geçmeden damaklık takmak zorunda kalırsan ve bu damaklığı doktorun damağına sabitlerse konuşman o zaman bozulabilir. O yüzden ne kadar erken başlarsan o kadar çabuk biter ve işne gücüne bakarsın sen de.

Ben de tel takıyorum. K harfini çıkarmak zor geliyor. Bazen dilime batıyor braketler falan. Sıkıntıları var. Benim de takma sebebim çenesel problemler falan.

Tak bence ya, hemen tak ama. Geç olmadan.

Önümüzdeki zamanlarda her türlü sorunu bana sorabilirsin.

konuşmada farklılık ilk haftalarda biraz oluyor.
bir de lastik takarken biraz olabiliyor.

mesleki açıdan dezavantajı olmaz. belli bir yaştan sonra kimse tınlamıyor tel varmış yokmuş. (ilkokulda çok pis dalga geçilirdi hani. lisede taktırmadığına bile sevinebilirsin bu yüzden.)

çok uzun sürüyor gerçekten. bir süre sonra alışıyorsun, normalde nasıl olduğunu bile unutuyorsun. dişçinin sana vereceği süreye en az bir 6 ay ekle hatta.

ama sonunda ulaşacağın estetik görünün uzun vadede çok tatmin edici olacaktır. eğer şimdi yaptırmazsan sonradan keşke fırsatım varken yaptırsaymışım dedirtir.

metal ve beyaz tel karşılaştırmasına gelirsek, benim dişçim beyaz olanların sürtünme katsayısı daha fazla olduğu için tedavinin daha uzun süreceğini söylemişti. ve daha pahalı. ikinci olarak da tek çeşit metal braket yok. yeni nesil metal braketler baya iyi.

taktır yani kısacası.

dişlerin dile bakan tarafına taktırabilirsen estetik sorun olmaz.

ayarlar -> hesap ayarları -> engelleme -> uygulamaları engelle

buradaki kutucuğa istediğin oyunları yazabilirsin.

metabolizma yavaşlaması yaşla ilgili. ilk sorunun cevabı da metabolizman yavaşladığı için etki geç gelecektir. bu haftadan sonra verirsin istediğin kiloları.

4-5 kilo icin dert ettigine degmez. kilo fazlan oldugunu unut, spora ve duzgun beslenmeye devam. 2 hafta cok erken.

hadi kilo verememeyi dert etmem de ben bir de kilo aldım. o niye? en çok da ona sinirim bozuldu.

spor olarak haftada 3 gün pilates yapıyorum.

akşam 19:00 dan sonra yemek yememek hikayesini kim çıkardıysa dayağı hakediyor. bütün bir akşam boyu aç kalınır mı? çok büyük bir hata.

bir de metabolizmam mı yavaşladı diyorsunuz. bu kadar saat aç kalırsanız metabolizma duruyor zaten.

diyetlerdeki mantık ara öğünlerde 2-3 saat azar azar bir şeyler yiyerek metabolizmayı hızlandırmaktır.

uzun süre aç kalmak ayrıca kan şekerini düşürürü ve insulin intoleransı geliştirir. uzun vadede gizli şeker ya da şeker yapabilir.

kafadan uydurma yalan yanlış bilgilerle hareket etmeyin.

ayrıca arkadaşlar bahsetmiş pilates kilo vermek için değil ve 3 gün spor çok az.

3 haftadır düzenli olarak spor yapıyorum: Daha var...
2 haftadır da yememe içmeme dikkat ediyorum: Nasıl dikkat ediyorsun?
Şeker, beyaz ekmek ya da hamur işi yemiyorum: Demek ki yemene içmene dikkat etmiyorsun!
Akşam 19.00'dan sonra ağzıma lokma girmiyor: Kendini intihar mı etmeyi planlıyorsun?
Kilo vermem gerekirken aksine 1 kilo aldım: Aferin!

Diyetisyene git! Devlet hastanelerinde de var malum, muayene ücreti ödemene gerek yok. Sana yardımcı olurlar.

girersin sart degil. ayri sinavlar

girersin.

ales'e girersin ancak yabancı dil puanın olmadan yüksek lisans başvurusu yapamazsın.

ek bilgi; yds her y.lisans başvurusu için gerekmiyo. yds istemeyen üniler var - bknz: hacettepe üni-

diğer özelliklerini geliştirirsen boy bir sorun değil. elbiselerini de diktirirsin istersen. ufacık kadın kylie minogue taş gibi kadın. seksiliği de cabası.

o çok esprili arkadaşlarını değiştir

fotoğraf lazım böyle olmuyor.

topuklu ayakkabı kısa kadınlara yakışmaz diye kim demiş. bacağını uzun ve boyunu normal gösterir ki 8 cm topukla 1.63 boyundaki bir kızdan çok daha seksi görünürsün.

bu arada abimin boyu 187 nişanlısı 155 çok mutlular. sen bence kompleksinden "o bana bakmaz" moduna girdiğinden böyle düşünüyorsun yine.

bizim sinifta bir kiz var cok kisa cok zayif, yuzu de o kadar duzgun degil ama sacini, kiyafetlerini ayarliyor hep cok guzel gorunuyor, neden sende oyle olamayasin ki, kompleks yaparsan egreti durur, kompleks yapmaman gerek, erkekler konusunda da bir kiz kisa boylu diye o kizi itici bulma gibi bir durum olamaz bence. He tabii bacaklarin uzunsa guzel gorunur daha dikkat cekici olursun o yuzden erkekler ilgilenir, o baska.

boyun hic kompleks yapilacak bir boy degil. benim 1.50 arkadasim var, kompleksin k'si yok, kendi boyuyla herkesten cok dalga gecer ama pek kimseye yakismayacak kiyafetler de onda guzel durur, minyon olmanin kotu bir tarafi yok. topuklu da cok uzun kizlara yakismaz esas, 1.80 boyundaki kiz topuklu giyip 1.90 mi olsun.

1.55 boyunda bi kıza feci aşık olmuştum.

benim de çoğu arkadaşım senin boylarında ve topuklu onlarda hiç de sırıtmıyor. e tabi fizik de önemli. ve erkekler minyon sever. çirkinliği de abartıyor olabilir misin? bana kendine fazla yükleniyorsun gibi geldi de. ayrıca freebird'ünde dediği gibi o arkadaşlarına bir şeyler yap, at, değiştir.. artık orası sana kalmış.

- 1.53 boyum var (ölçmeyeli belki 2 cm uzamış senin boyuna ermiş olabilirim, bilemiyorum)

- çalıştığım yerdeki insanlar 'çocuk işçi çalıştırıyoruz yea biz' diye dalga geçiyorlar ve çalıştığım ortam işim gereği sürekli değişiyor, yani bunu yılda 100 farklı kişiden duyduğumu düşün... hadi 80 olsun.

- eğer kendinle barışık değilsen, insanların boyun hakkındaki en ufak lafı seni her zaman rahatsız edecektir ama senin boyunu senden çok kafalarına takıyorlarsa zaten onların hayatında işi yok, ben böyle çok mutluyum de, geç. ve gerçekten bunda bir şey yok. boyu kısa olan insan her zaman daha avantajlıdır, belki de ben bunun özelliklerini avantaja çevirdiğim için bana öyle geliyordur ama gerçekten kafaya çok takılacak bir şey değil. azıcık giyinmeyi bilirsen 'sana her şey yakışır'

- erkekler mi kısa boylu kızlara bakmıyormuş? güldürme beni. ama sen gül. surat asma, topuklu ayakkabı da giy, gerekirse spor ayakkabı da giy. kafaya takılacak çook şey var hayatta, boy ne ki! ;)

ilişki dinamikleri tek bir şeye bağlı değil, yani boyunuz uzun da olsa kompleksinizi atmadığınız sürece şansınız az olacak. önceki sevgilim de 1.55 boyundaydı öyle bir kompleksi yoktu o yüzden ne ben ne de o dikkat ediyordu.(1.80'im)
çaresi yok dediğiniz gibi, ama eksiklik olarak görmekten vazgeçmelisiniz.
dikey çizgileri kıyafetlerinizde kullanabilirsiniz, dik yürümeye çalışabilirsiniz.

söylenmiş ama ben de ekliyim; bununla alay eden arkadaşlarınızı da hayatınızdan çıkarın.

bir de ek olarak;

c1.wall-art.com

sorun senin boyunun kısa olması değil, kendine güveninin az olması. aynı zamanda çirkinim demene üzüldüm. Çirkin insan olmaz. Ya kendine uygun şekilde giyinmiyorsundur, ya saçını yüzüne uygun yapmıyorsundur. Kaşına verdiğin şekil bile seni değiştirir. Çok hoş bir hatunda adile naşit kaşı gibi düşün.
Kısa boylu olabilirsin ama kilonu da ona göre dengelersen, ufacık orantılı bir hatun olursun. uzun boylu olup efes tombul şişe de olabilirsin, kısa boylu olup 35lik rakı da..
Türk kızı boy ortalaması artık kısa değil ama bakımlı ve zayıf da değil malesef. şişman bakımsız uzun bir hatuna bakımlı ufak tefek bir hatun yeğlenir her zaman.
kısa boya rağmen topuklu giyebilirsin, haliyle ayaklaın da ufaktır ve çok tatlı durabilirler. yine de rahat hissetmiyorum dersen gizli topuklu sneakerlar var. Topshop'dan alabilirsin hem yazlık hem kışlık. Ancak Türkiye'de açık renkleri pek kalmamıştı o sebeple pullnbear vs bakarsan orada bej kremleri de var. inan bana işe yarıyor.

Bu arada senden sadece 2 cm uzunum ve boyumla hiç ama hiç alay edilmedi. Hatta bunla ilgili birtek ben konuşuyorum diyebilirim. bazı sandalyelerde ayağım yere değmiyor ve hep ucuna oturmak zorunda kalıyorum, öyle de bacaklarım uyuşabiliyor.
bluzlerini belden aşağı hizada seçme, bacak boyundan çalmasın, eteklerini dizden yukarıda seç. uzun paltolardan vs uzak dur. vücut tipini bilmediğimden başka tavsiye veremiyorum.
Ancak çarpık bacaklarına rağmen sürekli mini elbiseler etekler şortlar giyen biri olarak salla gitsin milletin şakalarını diyorum.

gidip 180 ve üstü erkeklerden hoşlanmazsan boyunun farkında olur, 170-175 boy bandında biriyle uyumlu bir görüntü vereceğinin farkına varırsan ilişkiden yana yüzün güler. bir de kadınsı hatların biraz alımlıysa göğüs, kalça, bacaklar gayet giderli biri oluyorsun hiç sıkma canını.

@pofudukayı
1.80 üstü erkeklerden hoşlansa da ilişkiden yana yüzü gülebilir bence. Boyuyla değil, br bütün olarak (iç, dış, tavır) uyum sağlayabilir.

Duyuru sahibiyle neredeyse aynı boydayız ve benim 1.80 altı ilişkim hiç olmadı. hadi ilişkiler sadece boy ile alakalı değil diyelim ve ilgilenen insanları baz alalım, uzun boylu pek çok kişi ilgilenebilir duyuru sahibiyle.

a bak bunlara da olmamış

imnotobsessed.com

ya bu

2.bp.blogspot.com

geç boyu boyla işin yok kalbinle olsun.

1.55 boy kompleks yapılacak bi boy değil. benim de boyum 1.55. boyu bu civarda olan - 1.60dan kısa- çoook kız tanıyorum. yani sana özel değil ki bu kadar kafana takasın.

sorun kendini çirkin bulmanda bence. ki bundan vazgeçmelisin. herkesin kendine göre bi güzelliği vardır. ayrıca çirkin olduğu için hayatını zindana çeviren görmedim ben.

dalga geçilme mevzusu bende de var. sadece boy olarak değil vucut yapısı, hareketler ve yüzüm dolayısıyla bende hep çocuk muamelesi görüyorum. taş çatlasın 18 gösteriyorumdur ki 22 yaşımı bitirdim. bu bazen benim de canımı sıkıyo ama geç yaşlanıcam yaaee diye avutuyorum kendimi.

topuklu ayakkabıyla ben de yürüyemiyorum. ama hayvan gibi platform topuk giyip de 10 cm eklemeye gerek yok. çünkü hem hoş durmuyo hem de ben kısayım diye bağırıyo ciddden. daha kısa topuklu ve daha şık ayakkabılar kuullanmak en mantıklısı.

erkek arkadaşım da kemiksiz 1.93. bazen üzülüyorum onun yanında çok güdük kalıyorum diye ama gerçekten minyon kız sevdalısı biri çıktığı için şanslıyım. inanmyorsan keps atabilirim :)

dağınık yazdım baya ama bu kompleksi ancak kendin aşabilirsin. kızların yarısı seninle aynı boyda olsa bile bu senin için teselli değil biliyorum. yani kendin takmayacaksın, kendin umursamayacaksın. ya da sana bunu umursatmayacak birini bulacaksın.

160 olsam diyorsun, e topuklu giysene? platform giy demiyorum, çok hoş şık dolgu topuklar var 5 6 cmlik. giy onları. gayet rahat yürürsün dolgularla. erkek olsan neyse de, kızlar da o kadar da sorun değil. minyon cici ne var?

Psikoterapi.org ile temasa geçin, düzelirsiniz.

arkadaş çevreni değiştir, boy kompleks yapılacak bir şey değil kesinlikle, kilona dikkat et sadece o kadar.

Önemli olan orantı. İnce kemikli değilsen işin zor ama kemikler ve eklemler inceyse, zayıfladığında vücudun gayet iyi görünür. 1.92'yim ve fiziğini en çok beğendiğim kız arkadaşımın boyu 1.58'di.

Yüz güzelliğinde şansın yoksa da şirin gözükmeye bak.

Bence şeker ve ekmeği kesip sulu mamalar yemeye özen gösterin. Ve salatalık domates lor peyniri yedim ben genelde. Haslanmış besinleri deneyin bol sarımsaklı yoğurtla da lezzetli çipetpet olabilirler. Ara öğünler de tek tip meyve armut, muz ,elma gibi olsun. 1-2 fincan şekersiz kahve içebilirsiniz. Benim listem buydu. He ille ben pizza börek severim diyosanız haftada bir küçük pizza ya da bir dilim börek gibi şeyler yiyebilirsiniz.

çok su iç, işlenmiş ve paketli ürünleri tamamen kes, şekeri tamamen kes. ilk aşamada bunlar yeterli olacaktır. çok karışık diyorsan, akşam 8-9'dan sonra su dışında hiçbir şey koyma ağzına, tatlıyı ve şekeri de yine olabildiğince kessen iyi olur. aslında önemli olan bunu bir yaşam biçimi haline getirmek, belli bir süre yaptığında kiloları geri almak kesinlik arz eder ve her kilo alışta kilo vermek daha zorlaşır. kilo vermenin yüzde 70'i beslenme 20si spor, 10u dinlenmedir.

arpacık önce kaşıntıyla başlıyor yanlış bilmiyorsam. hiç geçirmedim, bunu da kaşıntı başlar başlamaz sarımsak basmama borçluyum. ama çok acıyor diyorsunuz, arpacık mı değil mi onu da bilmiyorsunuz. ben olsam bir göz doktoruna görünürdüm.

Teramicyn merhem 12 saat ara ile acıyan yere sür.

yanan saçı hiçbir şey onarmıyor ne yazık ki. üç sene önce benim de yandı ve ne kullandıysam işe yaramadı. mecbur gittim kestirdim upuzun saçları.

onarılmaz illa ki kesilecek o saç biraz uzarsa.

tiftik tiftik durmaması için saç yağları işe yarıyor serumlar falan canlı parlak gosterıyor

mp3gain

Telefoncularda bulabilirsin?

(bkz: ebay)