hacı çık biraz sahil kenarında yürüyüş yap.
eve geldiğinde evin sıcaklığı seni mayışık bir hale sokar,
biraz uyumak senin kafayı rahatlatır.
olmadı rakı neden var sanıyorsun :)

Hacı arada öyle olur ya. Bazı günler nedensiz şeyleri kafaya takıp, nedensiz bi şekilde üzgün oluruz. Kurtulmak gerektiğini düşünürsen daha derinlere batarsın. Bir iki gün geçsin böyle. Aç rastgele bi kitap oku işte.

amak-ı hayal oku.

bütün kadınlar kadınlar şeytan, yıllar sonra ben buna karar verdim. annelik safına geçenler bi şekilde değişip, melek oluyor nadiren. gerçi şeytan da bir melek değil mi sanki.

değil. sadece bizden daha akıllılar amk :/

Siz böyle misyonlar yüklemeye devam ettikçe onlar da kendilerini farklı sanacaklar.

Kadın ya da erkek hiçbir insanın beyninin bir diğerinden farkı yoktur. Sadece yetiştirilme tarzı, sosyal öğretiler, yaşanılan olaylar vs... onları farklılaştırır.

Siz, kapitalizm ve ona bağımlı toplum bu cinsiyetçiliği kaşıdıkça siz daha çok problemler yaşayacaksınız.

(cinsiyetçilik deyince insanların akıllarına negatif cinsiyetçilik geliyor ayrımcılık,taciz, töre cinayetleri vs... hayır, pozitif cinsiyetçilik de en az negatif cinsiyetçilik kadar zararlıdır.)

@ataturkiye
misyon vizyon konusu değil bu ya basit bir gözlem.
yani sana göre erkek-kadın arasında -beyinsel anlamda- bir fark yok?

Evet, aynen yok.

beyin sadece araç,makina, toplum öğretiyor işte o beyne neyi nasil işleyeceğini, ha bunun dişinda hiç kimse yok, toplum her daim kötüyü öğretir demiyorum ama istisanalar da kaideyi sarsamiyor

günde 7 saat ilişki analizi yapacak kadar boş kadınlarla takılıyorsanız sorunu kendinizde arayın. sevgilinizin 30 tane yedek sevgilisinin olduğunu sanacak kadar özgüvensiz veya rusların bamya çükünüze hasret olduğunu düşünecek kadar gereksiz özgüvenliyseniz de.

kadınla erkek elbette farklıdır. bana görede uzaylı gibiler, ama erkeklere göre tabi bu. atatürkiye ise olayı bambaşka bir boyuta çekmiş. kadın ve erkek tamamen farklıdır, düşünme biçimleri olsun şu olsun bu olsun. iş haklara gelince tüm canlılar eşit haklara sahiptir, sadece kadın ve erkek değil.

ne istediklerini bilmiyorlar
yada nasıl diyeyim istekleri sürekli değişkenlik gösteriyor
cazgırlık yapmayı; girişkenlik, hak aramayı bilmek saymaları
her lafın altında bir şey aramaları
hemen hemen herkesi adı geçtiği dakika kıyasıya eleştirmeleri
her çözüme bir sorun yaratma çabaları
sokakta gördükleri hiç tanımadıkları bir kızın elbisesi hakkında saatlerce konuşmaları
hepsinin kendini monica bellucci sanması vs. vs. vs......
bir sürü bu tarz bana çok tuhaf gelen halleri beni de düşündürmüyor değil.
anne olanlar melek olmuyor ki
anne olanları bir sor bakalım kocalarına.

Kadın-Erkek farklıdır ama insandır eşit olmalıdır.
Aslında oynamıyorlar ama detaylara çok takıldıkları için beklentileri çok oluyor. Beklentileri de (erkekler bunu bilemedikleri için) karşılayamıyorlar bu nedenle de kafalarında daima senaryo yazıp buna uygun davranıyorlar. Ama buna oynamak denmez çünkü kafalarındaki senaryo aslında onlar için gerçek.

evet arkadaşlar çoğunuz doğru anladı, azınız olayı nerelere çekti..bence uzaylılar :) bu kadar.

çoğu senin kafanda olduğu için. hepiniz bu yüzden yalnızsınız veya ayda yılda 4 günlük ortaokul ilişkileri yaşayıp duyuruya ağlıyorsunuz. büyüyün.

höttörö zöttörö söylendiği durumda evet haklısın. sığlık. ama bu tür takıntıları çok olan birisi olarak şunu da söylemeliyim ki, facebook vs gibi siteleri, gazete tvlerin okuyucu yorumlarını okumak istemememin en önemli nedeni bu ve benzeri hatalardır. hata ve unutma müstesnadır denir. ancak maalesf durum bundan farklı (mesela maalesf yazmışım. bunu düzeltmedim. buna laf eden için "evet tutunacak dalı yoktur" derim. düzgün yazmaya "çabalamayan" insanı da nasıl ve neden eleştirmeyelim ki? (her cümle için 3 ayrı cümle yazmak da gereksiz tabi. okumamak en güzeli.)

dahi anlamındaki de ayrı yazılmayınca inanılmaz çirkin duruyor bence. iğrenç diyebilirim hatta seviyesi içinDE. proved ha?

bence ayrı yazılmadığında çok kötü oluyor. ya da ayrı yazdıklarında de da'yı te ta yapınca da aynı şekilde.

Hayır. Yazıyı içinizden okurken tonlama sıkıntısı yaratıyor ve sürekli göze batıyor. Her gün birkaç kez bu tip çok bilinen ama önemsenmeyen yazım hatalarına denk gelip ilgi dağınıklığı yaşayınca da sonunda agresifleşiyorsunuz.

çok fazla hatalı konuşma ve yazma yapan insanlara karşı temel alınmış bir tepki.

kısaca, bir sürü hatanın özeti niteliğinde karşı çıkış. ama sizin bahsettiğiniz hatayı yapanın değil, tepkiyi verenin üstüne. tepkiyi veren neden bu tepkiyi veriyor?

Bunu bilmeyen ve özenmeyen adam pek kitap/metin okuyan bir adam değildir. Yazı yazan bir adam da değildir. Bu konuda en kesin ve hızlı sonucu veren şeylerden biridir.

hayır tamam da, mesela virgülden sonra 1 boşluk, noktadan sonra 2 boşluk verilmesi gerektiğini niye kimse söylemiyor? bunu anlatmaya çalışıyorum, ezbercilikten nefret ederim.

noktadan sonra iki boşluk mu? bu nerede yazıyor? merak ettim, daha önce hiç duymamıştım. size zahmet olmazsa link verebilir misiniz lütfen?

Onu da söylüyoruz. Siz bunu sormadınız ki, özellikle bu hata özelinde sordunuz. Yazarken yazım kurallarına uymamak deseydiniz de aynı şekilde cevap verirdim zaten. Şu var, bu hata daha çok göze batan bir özelliğe sahip.

psikoloğa gitsinler

enteller bunlara obsesif demekte. kendi hallerine bırak, bir süre sonra birbirlerini yokederler zaten.

yok yok en sonunda vazgeçilmiştir hep böyle olmuştur. denedim gördüm.

ayrılıp barışmanın bir çözüm değil sadece kaçış yolu olduğunu anlasınlar.

kaçış yolu da napsınlar peki?

ayrılsınlar, barışmasın görüşmesinler

ayrılsınlar. hatta iki tarafa da puzzle al sen de, ona takılsınlar. o bitince bi tane daha al sonra aramazlar birbirlerini zaten

hemen ayrilsinlar, kati surette gorusmesinler

rusyada halen oldukca aktif.

ben bundan birkaç sene önce bir bakayım dedim neler olmuş ne bitmiş.. maalesef gördüm ki bir takım kadınlar ve onların pazarlamacıları istila etmiş icq'yu. ama geçiş hakikaten nasıl oldu ben de anlayamamışım, şimdi düşündüm de. orada tanışıp 8 sene görüştüğüm bir arkadaşım bile olmuştu halbuki.

almanya'da da hala nispeten yaygın olarak kullanıldığını söyleyebilirim.

rusya ve o bölgedeki türki cumhuriyetlerde deli gibi kullanılıyor. ülkesel bazda anlık mesajlaşma programları değişkenlik gösterebiliyor. mesala uzak doğuda yahoo messenger deli gibi kullanılıyor.

O zaman "verin ICQ'muzu geri" diye savaş mı açsak :)

ekşisözlük toplum tarafından daha bi elitist ve muhalif bi yer olarak görünüyor. cazibesi burada biraz.

sorduğun soru internet kullanıcılarına duyuruda niye bi aşağılık gözüyle bakıldığı yönündeyse, öyle birşey yok. sadece her önüne gelen internet kullanıcısı olduğu ve bunlarda genelde burayı forum zannettiği için bir önyargı var.

sike sürülmeyecek kadar aklı olan insanlar her yerde var. burda da giremediği için yakasını bağrını yırtan insanları elbette göreceksin. ekşiciyim diye kendini protokolda sanan insanlar göreceksin. ha genelleme yapmıyorum, var böyleleri diyorum.
gayet normal bir durum. iyisi kötüsü akıllısı malı her türlüsü var.

bunu yazdınız diye sorunuz ya da hesabınız silinmez, sözlük eleştirilemez bir şey değil ki.

sözlük yazarı olmak bir ait olma duygusu veriyor galiba. haberlerde bahsedilen, ünlülerin "ne yazmışlar benim için" diye takip ettiği, içeriğine değer verilen bir yer. ha bana sorarsanız, ilk 3 nesilden sonra sözlük zaten kalabalık bir yer olmaya başlamıştı. 6. nesilden sonra iyice popüler oldu, çok matah bir şey zannediliyor falan. ben de anlamıyorum, 2-3 yıl sıra bekleyenler var sözlükte yazabilmek için. (buralar eskiden hep dutluktu eheh)

eh işte temelde aidiyet, fikirlerini herkesle paylaşabilmek falan... egomuzu tatmin ediyoruz hep birlikte =)

seni burdan bunu yazdın diye silmezler. onun haricinde sözlük bir tabu değildir, ama kutsal bilgi kaynağıdır. biz de oraya katkıda bulunduğumuz için kendimizi bir bok sanıyoruz o kadar.

6 yıla yakındır sözlükteyim, bir çok şey öğrendim, bir çok yeni arkadaş edindim. seviyorum sözlüğü.

sözlüğün yazarlar tarafından kullanılmasının asıl amacı yazdıklarının, düşüncelerinin birileri tarafından okunması, onlara ulaşılması ve değerlendirilmesi daha çok beğenilmesi. ben yazar olmadan önce bu oylama olayından haberim yoktu. önceleri tecrübelerimi paylaşacağım yer olarak görüyordum lakin yazılanlar oylanmaya başlayıp beğenildikçe insanın duyguları okşanıyor, gururlanıyor. çoğu yazarın beğenilmek için yazdığını düşünüyorum. daha önce hiç bir klona üye talepinde bulunmadım bunun nedeni ise eğer bir şeyler yazacaksam bunu en iyisinde, orijinalinde yazmak istediğimdendir. ama gerçekten türkiye'de ekşi sözlük yazarı olmak sanal alemde bir gurur kaynağıdır.

ronaldo'nun dediği gibi, mesele yazdıklarının ulaştığı kitle. daha çok insana ulaştığını hissetmek iyi bir duygu.

ekşi'nin tabu olan kısmı, "ekşi'de öyle yazıyor" olayıdır. herhangi bir bahis açıldığında, bir kullanıcının aklına bir şey takıldığında ekşi sözlük norm alınabilen bir yerdir. orada okunan genel bir sağduyu olarak algılanmaktadır.

bu doğrudur, yanlıştır, tartışılabilir. sanırım ssg de bu konuda bir entry girmişti ama bayağı geçti üzerinden... mesele kendi değer yargıları oluşmamış kişilerin bu ihtiyaçlarını ekşi'den mimiklemesidir. ekşi argosunun, lügatının dışa (hayata) taşmasının sebebi budur (ekşi is leaking).

bu hayat memat meselesi haline getirilmez elbette ama sonuçta bir şahsın çevresinde değer yargılarını ekşi'ye göre belirliyen, hadi belirleyen olmasın, ondan etkilenen kişiler varsa, bu şahıs için de bu yargıları etkileyebilen birisi olmak (suser olmak) değerli olur.

kişisel olarak değerlendirmem gerekirse benim için en iyi yanı yazdığım olay hakkında mesajlaşabileceğim insanlar olması. yankılanma yani. yazdıklarımın başka bir ortamda da yankılanmasını isteyebilirdim ama ekşi hala iyi bir ortam. durup belki "artık o kadar da değil" diyebiliriz, ama.

şimdi bir tarafta ekşi sözlük'ü ekşi sözlük yapanlar ve o değeri gelecek nesillere taşıyanlar var, diğer tarafta da ekşi sözlük'ün kaymağını yiyip içini boşaltanlar var. bu iki grup da yıllardır sözlükte bulunuyor. yenileri ekleniyor, bir kısmı atılıyor vs. ama bir şekilde var. sizin ekşi sözlük'e hangi açıdan baktığınıza göre değişen bir şey tabu olup olmaması. mesela ilk gruptan olmak istiyorsanız siz istemeseniz de insanlarla tanışıyor, bilgi/tecrübe/duygu alışverişinde bulunuyor, ekşi sözlük ruhu denilen şeyin bir parçası oluyorsunuz. ikinci grupta yer alanlar (bilgiyi geçtim, yorum bile yazmayıp başlıktaki kavrama sadece tepki gösterenler, içi boş troll'lük yapanlar (ki kaliteli troll'leri ayrı tutuyorum, onlar ekşi sözlük ruhunun bir parçası) vs.) ise ekşi sözlük'ün kaymağını yemekten başka bir şey yapmıyor.

kaçırdığınız bir şey yok aslında. herkes sözlüğü aynı oranda hayatının merkezine koyacak diye bir kural yok. bakın mesela, ekşi duyuru'yu daha aktif kullanıyormuşsunuz. bu ne demek? o ya da bu şekilde burayı benimsemişsiniz. niye? sitenin isminin içinde "ekşi" olduğu için değil, sitenin size sunduğu ortamı beğendiğiniz için benimsediniz muhtemelen. işte ekşi sözlük'ü benimseyecekseniz de bu şekilde benimsemelisiniz. adı "ekşi sözlük" olduğu için değil, size sunduğu şeyin değerini bileceğiniz için.

ne çıkarım yaptım bea.

edit: silmeyiz seni burdan bunu yazdın diye. özünde iyi moderatörleriz :/

bir açıklama: ihbar hattı dediğiniz şey, duyuru'daki soru ve cevaplarda kötü, yanlış, anlamsız, amacından saptırıcı unsurlar olan soru ve cevaplarda, duyuru moderasyonunu uyarıyoruz. her şey yolundaysa, bizim keyfimizle silinmiyor tabii ki. her türden kullanıcı olduğu için duyuru çok coşmasın, amacı neyse o civarlarda takılabilsin diye, moderasyona ispiyon yapıyoruz kural ihlallerinde.

ayrıca sizin sözlük yazarlığını umursamamanız çok normal. benim çevremde de umursayan, yazar olmak isteyen sayısı az. umrunda olanların çoğu da sözlük'ten tanıştığım insanlar. kimi insan yazar olmayı çok umursuyor, kimisinin de aklına bile gelmiyor. şahsen ben de duyuru'da yazmayı daha çok umursayanlardanım ama sözlük yazarlığının da bir zararı yok, yararını daha çok görmüşlüğüm var.

guzel olur da havalar soguk deil mi daha?

beyler ben de geliyorum adım yazılsın biyerlere

databank oluşturalım duyuru çapında:
yaş:22/erkek
motur: keeway sl 150
tecrübe: orta derecede
not: ist anadolu yakası

En azından güzel haftasonları diyelim. Evet bence de herkes bir tanıtsın kendini motoruyla birlikte.

bmw 650 gs
yaş 30

ben yeni sayilirim motosiklette, 5-6 aylik bi tecrubem var.

motosikletim mct 250 ama bi aydir yatiyor, bi bakima falan sokmak gerekir galiba.

yas: 27

ek: aramızdan bi ekşi yazarı duyuru moderasyonuna mesaj atsa, şu duyuru bi 5-10 gün yukarı sabitlense, hazır bahar öncesi ufak da olsa bi grup kurmuş olsak? sonra bi mail grubu kurulur falan onlar kolay.

duyuru moderasyonuna mesaj atabilmek icin yazar olmaya gerek yok. ben yine de mesaj atabilirim.

ama boyle bir duyuruyu ustte tutarlar mi bilmiyorum, aciliyeti yok diye tumayabilirler yukarida.

birkaç gün bile kalsa yeterli olabilir sonra haberleşiriz zaten..

bende varım
650 gs
35

arkadaslar, panpalar;

duyuru uzerinden iletisim biraz zor gibi oluyor, basligi yukarida tutma talebimize bile geri donmediler :)

daha duzenli, daha ciddi biseyler yapsak, o zaman baslgini actigimnizda tekrar soyleriz bir sure ustte kalmasini, daha bi ciddiye alinabilir bence.

bu arada havalar hala soguk, benim kulustur motora burdan aldigim gazla bi gidip bakayim dedim, apartmanin garajinda artik cocuklar mi oynamis ne olmussa, gaz elcigi bosa donuyor, bunu da nasil halledicem hic bilmiyorum. mct ilk motorum zaten, parayi buldugum gibi bi dragstar, shadow ya da intruder almayi dusunuyorum. kisfmet.

kızın değişeceğini pek sanmıyorum da, biraz karşı tarafa bağlı olarak değişebilir ama eğer erkek olan sensen çok uğraşırsın bence.

hacı sen hala o kızın peşinde misin ya. öyle bi kızı alıp napıcaksın o kadar kişiyle flört ediyor vs. sonra sevgiden bahsediyor seni seviyorum diyor.

(bkz: alışmış kudurmuştan beterdir )

kizin sevdigine nasil emin oldun?
birden cok erkekle bekaretini kaybetmeden mi sevismis?
kim kimin onu sevip sevmedigini bilmiyor?

pavese şöyle buyurmuş; "Her kadın, sevdiği uzaklardayken dertleşebileceği birlikte boş saatlerini doldurabileceği bir erkek arkadaş arar; bu arkadaşın, uzaktaki adam için duyduğu sevgi üzerinde bir etkisi olmadığını söyler; erkek arkadaşı kadının uzaktakine olan sevgisiyle
çatışabilecek bir şey istedi mi; kadın incinir; ama bu arkadaş daha çok acı çekmemek için sözlerini, bakışlarını denetlemeye, daha dikkatli davranmaya kalkıştı mı, kadın-herhangi bir kadın- adamın acı çekişini görebilmek için hemen onun üzerindeki çekiciliğini arttırır. "

yani kadın için sevilme duygusu egosu için ilk sırada gelir. bir kadın ne kadar tercih edilirse o kadar özel olduğunu hisseder. muhtemelen bahssettiğiniz bayan da belirli bir seviyede güzeeliği ve kendine güveni olan biri. siz yokken egosunu ihmal etmemiş. gelecekte de etmeyebilir...

kız erkeğin kendisine tamamen gelip gelmeyeceğinden emin değil..bekaretini vermemiş çünkü o adam dışında kimseyi buna değer görmemiş ve hiçbir söz olmadan da bekaretini vermekte sakınca görmemiş...bu onu çok sevdiği için mi? verirse adamın yanından ayrılmayacağını düşündüğü için mi? yoksa vermesine rağmen, adamın ayrılmayacağını görmesine rağmen..içindeki dürtüye dur diyemeyip flörtlere sevişmelere (artık bakire de değil) daha yoğun mu devam eder?

bence bu sorunun cevabi icin yeterli veri yok. kiz hayatinda kimse yokken gonlunu eglendirmis tamam. hayatinda biri varken neler olacak? bu bambaska bir konu.
kizin onceden aldattigi bir iliskisi varsa muhtemelen yine aldatir. yoksa, bu ilk duzgun iliskisi olacaksa bilemeyiz. aldatmaya meyilli bir insansa aldatir. degilse aldatmaz. tabii adami ne kadar sevdigiyle de ilgilidir de daha cok karakter meselesi bence.

bazı insanlar ego tatmini için, yalnız kalmamak için, hoşlarına gittiği için birileriyle vakit geçirebilir öpüşebilir sevişebilir. ama onları sever mi sevmez. Asıl adama kavuşacağından ümitli değilse elindekilerle idare ediyodur falan.