havadar bir yere gidin sevişin

adalara gidin

aynı problem bende de var. ben genelde ofise çağırıyorum. gel beraber çalışalım diyorum. kökten halloluyor sorun. : )

bu arada adalar+1

www.freesound.org
nail, vs diye aratın, mutlaka vardır. download linki olmayabilir ama ben firefox'un downloader eklentisiyle indirmiştim.

ben seni anlamadım. cümlelerin düşük

kesinlikle ikinci ayakkabı. bayıldım hatta ben buna ki.

bence sağdaki daha iyi.
yani yan duran.

hotiç'e ve inci'ye bak bence, sanırım vitrinlerinde rugan bir şeyler görmüştüm.
galiba incideydi.

İkinciii

şüphesiz ki ikinci ayakkabı.

Kesinlikle ikinci, kırmızı olan.

İnci'de bu sezon var pembeye benzer ayakkabılar.

ikinci.

ulan ekşiciler! öhm
ne var be şu kırmızı ayakkabıda? hırs yaptım almam da aldırmam da diye. buradan çıkan cevaba göre hareket edicem dedim, herkes mi kırmızı der yahu (ağzı açık kalmış smiley)

dikkat ettiyseniz ilk ayakkabının burnunda dikiş var ve bence hoş değil. ama rengi güzel. yine de ikinci diyorum. (ben katiyetle ikisini de giyemem tabi o ayrı)

Bence bir, bunun benzeri Elle'de var ama renkleri farklı, iki renk önleri nar çiçeği, kalanı bejimsi bir renk. İki bence kötü, kırmızı topuklu çok güzel ayakkıbılar var, bunun rengi de modeli de kötü bence, Kadıköy'de çok çeşit bulabilirsiniz. İnternette de çok çeşit var denemeden alabiliyorsanız.

ikisi de çok güzel. ikisini de her bişeyle kullanabilirsin. bence pembe daha hoş. daha cıvıl cıvıl. ama diğeri daha kadınsı. tekrar tekrar baktım. kırmızı her yerde bulunabilir ama pembeyi bulursan kaçırma. indirimdeyse kırmızıyı da al. daha günlük için pembe. daha özel dah güzel giyinirim dersen kırmızı. hotiç, derimod, inci, bi de bişi daha vardı adı aklıma gelirse yazarım.

tinyurl.com
bunu al :)

ataköy ve bi de nine westde bulabilirsin.

@dasblankewesen : mümkünatı yok giymez..
@bıdıbıdı : pembe ayakkabıyı bulmadık. hırs yaptım mat olacak diye parlak parlak gözüme hoş gözükmedi. mat kırmızı diye ararken buldum goguldan. istanbulu yıkarım gerekirse de, kamuoyu kırmızıyı alsın olarak gösteriyor, bu arada fiyatı 59TL'ydi (Metrocity'de)
@hair freak : Maalesef, kendisi denemeden almıyor, üstüne bana da aldırmıyor.

ben ilkini begendim kesinlikle. yas vs. giyilecek yer de onemli tabi

ikincisinin tabanından dolayı birincisi.benim barbie bebeklerimin çirkin ayakkabıları gibi duruyor ikincisi.hatta safinazı anımsatıyor nedense.şu tabanı burundan ayrık duruyor ya o çok çirkin bea.

o dikişe uygunsa elbisen gel sen ilkini al.

bence de nar çiçeği olan daha güzel ama daha hoş bir model için onun platformlu olanını düşünebilirsiniz hem daha zarif duruyor hem de yürümesi daha kolay. nine west'te aynen o şekilde ama arkası kapalı değil bantlı geliyordu bence bir bakın.

dire straits - sultans of swing

oingo boingo - just another day

YÖK'e baktım, dedeniz hakkında bir tez bulamadım. Bulsam yapanla iletişime geçip yardım isteyin diyecektim. Yine de bir tarih bölümüne gidip birinden yardım isteyin bence, yönlendirirler.

şehir neresi?

istanbul yahu doğru onu dememişim..

Kuponu verenlerden pay alıyorlar. diyelim sana A şirketi senin 10 liralık kuponuna 15 liralık hizmet veriyor. O fırsat sitesi 10 liranın 1.5 lirasını alıyor. Bunların babası www.groupon.com'dur bu arada.

Ortalama %10 karla çalışan ve az kişi çalıştıran yerler. Grupfoni birinciliği ciroda ele geçirdi galiba. 1,5 m liralık aylık cirosu vardı yaklaşık olarak. Karlı bir iş evet.

@rainel: O kadar ucuz değil bu iş :P

sorunun cevabı ise: mesela bi restorantın var. atıyorum restorantında xxx menüsünün fiyatı 100 lira. fırsat sitesi sizden o 100 lira üzerinden atıyorum %40 indirim yapmanızı istiyor. 60 lira oldu. geri kalan %60 ın da %40 civarını ben alırım diyo. restoranta ne kalıyo %20 falan... bazen o bile kalmayabilir.

ama burada restorantın amacı müessesenin reklamını bedavaya yaptırmak. mekanı dolu göstermek. kimse boş bi restoranta gidip yemez. kalabalık neredeyse oraya gider. (kalabalığın bir bildiği vardır diye)

@crystalsoul
groupon ilk başta 40%larda alabiliyordu ama bu piyasada rekabet şu an oldukça kızıştığı için 15%lere indi diye biliyorum.

satılmıyor diye biliyorum, ki reçetesiz satılması söz konusu değil.

yalnız anlamadığım da bu ya, arkadaşın birisi #20274612 bu entry de bulamadığını söylerken, diğeri #19131758 bu entry de kutusundan çıkartıp verdi falan diyor. illaki reçetelidir tabii, benim reçetesiz bile alabildiğim boktan anti depresan ilacı bile reçetesiz vermemeye başladılarsa bu ilaca yeşil mor kırmızı artık hangisi zorsa hatta o reçeteyi vermeleri gerekli.

zaten house da reçeteli alıyor dizide.

yok öyle bişi alamazsın. ancak screen shot la alabilirsin.

fotoğrafçıdan alma şansınız yok mu? arşiv yapıyorlardır muhtemelen, cd'ye atsınlar fotoğrafları.

@kobuzchu kiz bir tane fotoğrafı yalvara yakara aldım, vermiyorlar.

slayt'ı flash'la hazırlamışlarsa

(bkz: swf decompiler)

tabi bayağı meziyetli bir iş.

@mayeskuel dvd halinde hocam vob halinde

windows movie maker'la yapabilirsin; ama o'da uğraştırır.

şöyle ki önce vob'dan divx, avi vs..'ye dönüştüreceksin. sonra movie maker'a atıp parça pinçik ediceksin.

senin yerinde olsam hiç uğraşmazdın. direk bsplayer 5.51 yükler. kısayol tuşlarından p'yi caps tuşu olarak alıp uygun klasör yolu belirlerdim. sonra videoyu açıp resimler geldiğinde hiç durdurmadan p'ye basıp kaydetmiş olurdum. farklı kaydet'le falan uğraşmıyosun. sadece p'ye basıyon kendisi print alıp, uygun isimle, istediğin klasöre kopyalıyo.

@mayeskuel hocam skrinşat almanın en zor yolu gibi birşey bu da, benim istediğim direk adamlar video yapmadan önce fotoğraflar nasılsa öyle çekmek. sonuçta skrinşatla 640x480 gibi bir çözünürlük ile çekeceğim, bu adam 5d MkII ile çekti fotoğrafları gayet çözünürlükleri de güzel, vermeyince böyle saçma sapan yollar deniyoruz işte ..

moviemakerdan foto çekebiliyorsun

5d MkII ile çekilmiş bir fotoğrafı dvdden aynı çözünürlükle alamazsınız. dvd videonun çözünürlüğü 720 × 576 'dır. maalesef o kalite de işinize yaramaz. fotocu fotoları vermiyor derken herhalde para istiyor. yoksa bana düğün fotolarımı falan vermeyecek fotorafçıyı herhalde linç ederdim nedensiz yere.

fotoğraflar dvd formatına ölçeklenip aynı zamanda sıkıştırıldığı için asla orijinal kalitedeki halini alamazsınız. orijinal fotoğrafları almanın bir yolunu bulmanızı öneririm. ,

dvd saçma sapan olmuş, beğenmedik alın dvd yi fotoğrafları verin gibi bir yaklaşımda bulunun. ayrıca fotoğrafları vermiyoruz nedir ya? nasıl bir kapris bu. neyin hesabını yapıyorlar? fotoğrafları zaten çekmişsin... sahibine vermemek nedir?

DVD görüntüler 720'ye 576 piksel olduğu için her halükarda o gördüğünüz karelerin hepsi en fazla bu pikselde olacaktır, üzgünüm.

valla tek tek cevaplayamayacağım da, @hmm dan sonraki arkadaşlar için diyeyim.
Adamlara flashdisk'i uzatıp fotoğrafları istediğimde resmen dövecekmiş gibi baktılar, vermiyoruz biz kardeşim deyip bir tanesini yalvara yakara zor alabildim.

arkadaşım gerekirse sen git döv onları bu nasıl bir eziyettir dvd den foto çekceksin de ohhoooo...walla cok sabırlısın tbr.

Nasıl ya siz fotoğraf çeksinler diye para vermediniz mi bu adamlara? Hani slayt şov isteseydiniz vermeselerdi neyse de fotoğrafları vermemek nedir. Olay yaratın bence.

Makinede "Speed/Stamina" gibi (performans ile pil ömrü modu arasında geçiş yaptıran) bir anahtar/buton var mı? Varsa "speed/performans" konumuna getirin (tekrar başlatma isteyecektir) ve öyle yüklemeyi deneyin.

Bu butona sahip Vaio'larda (belki hepsinde değildir) biri yüksek performanslı ATI/NVIDIA, diğeri düşük enerji sarfiyatlı Intel olmak üzere iki grafik yongası bulunuyor. Tasarruf modunda Intel yonga devrede olduğu için sürücü kurulumunda "ekran kartı yok" uyarısı çıkıyor.

cevabı ben söyleyeyim.
alet vaio driver'ı dışında birşey kabul etmez.
o da harddiskinin bi bölümünde gizli.
sony sitesinden vaio care i indir.
orda install factory installed sofware / drşvers dşye bşryer var oradan istediğin driverı seç yükle.

ilk başta odanın köşesinde duracak arada oyuncakla eyleşecek bir hayvan değil kedi, kedi mıncırmak istiyorsanız sokakta mıncırın yada direkt bir çocuğunuzun olmasını göze alabiliyorsanız kediyi sahiplenin zira çocuktan hiçbir farkı yok.

çok zahmetli bir iş, çişi kakası olacak aşıları olacak gerektiği zaman ilgi isteyecek çıkıp gezmek isteyecek. Laf dinleyen bir hayvan değil kedi gece yanına gelip uyan ben acıktım diye tepene binebilir mesela. Öyle köşede peluş gibi dursun diye hayvan alınmaz malesef o şekilde yaklaşırsan en fazla 1 ay sonra nasıl kurtulurum diye uğraşmaya başlarsın bu sefer de..
Şuradan başlayabilirsin: www.kuranvebilim.com

Heves değilse, yaklaşık 10-12 sene her gün bir kaç saat ilgi göstereceksen o zaman alabilirsin. Petshoplardan satın alma bu büyük bir kötülüktür. facebook kullanıcısı isen HAYSEV adında bir sayfa var oradaki ilanlardan sokaktan gelmiş yada cins bir kedi sahiplenebilirsin.

İlk kez besleyeceğin için dişi almanı öneririm ama kısırlaştır 1 yaşından sonra. Çünkü sokaga 3-4 tane yavsu bırakılmasını istemiyoruz. aşıları+kimlik belediyenin veterinerleri tarafından 50 tl ye fln hallediliyordu ben en son yaptırdığımda (geçen sene ankarada). 8 liraya kumunu, 3 liraya kum teknesini alabilirsin. Kediler için mama şart değil benimki ben ne yersem zevkle yiyor mesela ancak bazı cinsler doğuştan seçici olabiliyor tabi. Ancak mamalarda aylık 20-150 tl arasına kadar malolabilir. Daha başka sorun varsa özelden bana ulaşabilirsin. Ve sana tavsiyem sokak kedisi bulman cidden baya iyi oluyorlar

kedinin k'sından anlamıyorsanız aldığınızın ilk haftasında ebenizin örekesini göreceğinizi söyleyebilirim. sırf mıncırmak için alınacak bir hayvan değil. sırf mama vermekle kedi bakılmıyor.

1. bırakacağınız adam gibi biri yoksa tatile falan gitmeyi unutun. çantamı alayım güneye akayım yok. otel, pansiyon falan yok. arabanız ve yazlığınız yoksa iki kere düşünün. otobüsle uçakla kutuya koyup götüren var ama tamamen kedinin karakterine bağlı. yolculuktan deli gibi korkuyorsa o hayvan otobüs bagajında kendi boku sidiği ve kusmuğu içinde kalp krizi geçirerek boğulur. ayrıca bağırtısından da bütün otobüs yaka silker. bu gece arkadaşımda kalayım, bi gün aç dursun pezevenk demek de yok.

2. tüy dökecek. koltuklar, üst baş tüy olacak. kaçarı yok. her gün fırçalasanız da tüyden kurtulamaycaksınız. göze alamıyorsanız almayın kediyi.

3. koyduğunuz yastığı beğenmezse yatmayacak. yatağınıza koltuğunuza yemek masanıza yatacak. bunu göze alın.

4. tırmalama ihtiyacı olacak. ne kadar tırmalama sütunu falan da alsanız daha güzelini bulursa (halı, koltuk, süpürge, karton koli) onu tırmalayıp parçalayacak.

5. tuvaletini öğrenene kadar ortalığa işeyecek. öğrendikten sonra kumuna işeyecek ama o kum bir zaman sonra kokacak. ayrıca her kaka yaptıktan sonra kürekle boku alıp atmanız, aralıklarla kumunu değiştirmeniz gerekiyor. yani epey bir bokla sidikle uğraşıyorsunuz, dayanamayacaksanız almayın. hele erkekse çiftleşme döneminde evin her tarafına sidiğini püskürterek (siymek denir buna) işaret koyacak. eviniz kedi sidiği kokacak.

6. yine çiftleşme döneminde gece uyutmayacak, öküz gibi böğürecek. belli bir yaştan sonra kısırlaştırarak bunun önüne geçebilirsiniz.

aşı, iğne falan işin en kolayı. bu arada kediebesi nerede yav, ne zamandır yok sanki?

@hedep çocuktan farkı olmadığını biliyorum, düşünüyorum bakalım şimdilik zaten.
@taqster ben de ff üzerinden buldum kediyi.. sahiplendirme olayı dediğin gibi
@kibritsuyu tüm hevesimi kaçırdın yahu. nedir bu pesimistlik, sanki evde hayvan beslemiyorsun da eziyet çekiyormuşsun gibi anlattın.

ya korkutmayın arkadaşı yanlış bilgilerle. geldim bilgi veremeye.

şincik efendim birinci olarak kedi bakaması en kolay evcildir. evde kendi başına kalır. zaten kedi dediğin ev hayvanıdır. kediyi eve bırakıp tatile gidebilirsiniz. birkaç günlük mama-su ve kum kombinasyonu ile evde tek başına kalır. hatta bir arkadaşınız gelip bunları yenilerse daha fazla kalabilir.

annesinin yanından 2 aylıkken alacaksınız. bu arada güzel güzel anne sütü içecek, kuru mama yemeyi ve tuvaletini zaten öğrenecek. kediler tuvaletlerini bilir. terbiyelidirler. telaşa gerek yok.

kedinizi kısırlaştırmanız yararınıza. evde huzursuzluk olmaz. erkek kediyse koku olmaz kısırlaştırınca.

ancak şu var ki kedi köşe minderi gibi dursun, ben arada canım sıkılınca mıncırayım hesabı işlemez. yavru kedi alıyorsanız 1-1,5 sene deli gibi koşturacak, oynayacak, hiperaktif olacak. bu zaman zaman sizi delirtecek. hazırlıklı olun.

ve oyuncak hayvan değil bu. bir canlı. hastalanabilir, veterinere götürmeniz, gerektiğinde bi sürü ilaç parası vermeniz, geceleri başında beklemeniz gerekebilir. 10-15 sene de ömürleri var.

bu süre zarfında bunlar için ok diyorsanız kedi bakımı çok kolaydır.

valla ben size başınıza gelebilecekleri söylüyorum. evet bunları göze alıp bakmayı gerçekten isterseniz mea'nın dediği gibi bakması kolay bir hayvandır. bakması zordur demedim dikkat ederseniz. ama sorunuzdan anladığım kadarıyla bunların hiçbirini hesaba katmıyorsunuz. tek istediğiniz evde dolaşsın, oynasın, ben de arada seveyim. ben size olası durumlarda başınıza gelebilecekleri söylüyorum. iki gün sonra çıkıp "üff amma tüy döküyor, bu ne be", "ulan tatile gitmem lazım şehirde de kediye bakacak kimse yok" diyip de sokağa falan atmayın. 13 sene boyunca sokaktan aldığım yavru kediye baktım. bunların hepsini de misliyle yaşadım. bunalıp aldığım sokağa geri de bırakabilirdim. göze aldığım için bırakmadım, 13 yaşında ölene kadar kardeşim oldu o benim. ben söyleyeyim de siz "olsun ona rağmen bakarım" diyecekseniz alın.

raw diet denen bir beslenme çeşidir var, yapay kuru mamalar yerine doğadakiler gibi çiğ et ve organlarla besliyorsunuz. uzun vadede kuru mamadan daha ucuza geldiği söyleniyor. başta biraz zor ve uzun araştırma isteyen bir beslenme şekli fakat ben en yararlısının bu olduğuna inanıyorum. bunun dışında kedi beslemenin zorlukları yeterince yazılmış, eğer bunlara hazır değilim diyorsanız baştan hiç almayın, zaman ayırabilecek birine gitsin.

Kedinin zorluk çıkartması bir noktada da cinsine bağlı bu arada. Misal tekirler çok hareketli, şımarık; sarmanlar daha az uysal yada ankara kedileri daha az haraketli gibi. Ancak daha önce de dediğim gibi dişiler daha az sorun çıkartır. Bide ilanlara bakarken -cins adını bilmiyorum- beyaz üstüne gri (büyük benek şeklinde) tüylü kediler var bilmiyorum ne kadar açıklayıcı oldu ancak 14 yıldır çeşit çeşit kedi gelip geçti aralarında en uyumlusu bu tür oldu. normalde kedilerin rahatsızlancakları yiyecekleri (bol baharatlı cips, bol şekerli dondurma gibi) bile yeseler bir şey olmaz, sahibine karşı artistlik yapmaz ve çok sadık olur, yasaklı bölgeleri yapmaması gereken hareketleri vs daha rahat anlayıp kaçınan kedilerdir hep. Örnek resmini bulursam özelden atarım.

fotoblok zaten fotoğrafın daha sonradan yapıştırıldığı bir kalın yüzey. isterseniz fotoğrafın arkasına yapıştırıcı sürüp fotobloğa yapıştırabilirsiniz. ama daha pürüzsüz çıkıntısız bir yüzey elde etmek için genelde çıktı sticker (arkası kendinden yapışkanlı kağıt)a alınır ve fotobloğa yapıştırılır.

bu işi ozalitçiler yapıyor aslında makul fiyatlara. yapıştırıcıyla falan kendin yapsan da hava yapıp düzgün yapışmama ihtimali var. bunu deneyeceksen de selülozik bazlı uhu vb. yapıştırıcı kullanma çünkü fotoğraf kağıdına zarar verip dalga dalga burşturabilir. pritt gibi mum yapıştırıcı denilenleri tercih etmeni öneririm.

merhaba kayıtzede.

eğer iyi bir ses kartın yoksa bu cihazlarla iyi bir performans elde edemezsin malesef.hadi mikrofon neyse de,gitardan gelen sesleri kaldıramayabilir ses kartın,kayıt esnasında takılmalar-atlamalar oluşur.bunu göz önünde bulundurmanı isterim.

mikrofon ve gitarın aynı anda aktif olması kayıtta bozukluk yaratacaktır dediğin gibi.bunu engellemenin yolu,ya izolasyonu yapılmış ayrı kayıt kabinleri açmak(bu bütçeyi bayağı bir zorlar) ya da bu işi eş zamanlı yapmamak.
önce gitarı çalarsın mesela,mikrofon aktif değilken.sonra aldığın kaydın üzerine mikrofonla tekrar bir kayıt alırsın.bunları çeşitli bilgisayar programlarıyla düzenleyip servise hazır hale getirirsin.

bu arada mikrofon gitarın sesini engellemez,etraftaki sesleri de pek engelleyebileceğini sanmıyorum.halihazırda kullandığım behringer c-1 bile bu konuda yetersiz malesef.

firmayı biliyorsanız, gidip o pozisyonda çalışan/çalışacak kişiyle tanışın. burda yazılan özelliklerin yarısı bile yoktur.

öööyle yazıyorlar işte.

ik işgüzarlığı bence

bildigin ibnelik bu yaptiklari.

zamaninda adamin birisi buna benzer bi seyler yazmisti ekonomi ile ilgili bir bölüm mezunu icin. arkadasim gitti is görüsmesine, patronun dedigi lafa bak; biz burda cok arkadas canlisi bir ortamda calisiyoruz, bazen istedigimizde cay falan da demlersin di mi?

serefsiz ayak isleri icin eleman ariyormus!!!!

diplomanin onemsiz oldugu yerde, deneyimsiz adami bedava calistirma gibi bir durum soz konusu o yuzden.

bir de ik'dakiler cogunlukla sacmaliyorlar. orn; 2 sene once ulkemizin guzide ve buyuk bir holdinginde is gorusmesinde bulundum. orada bu 2-3 dil olayiyla ben de karsilastim. ilk once ik'dan bir kadinla sonra da departman muduruyle is gorusmesinde bulundum. ik'ci ablamiz tutturdu "2. yabanci dil cok onemli", "fransizca bilmelisiniz" vs. kandinla konusurken sandim ki sadece ben haric herkes 2-3 dil biliyor amk. sonra mudurle gorustugumle adama anlattim o da heralde bosluguna geldi, gayri ihtiyari aynen sunu soyledi; "ne alakasi var yahu, bize iyi derecede ingilizce bilen adam yeterli". benzeri olaylari baska buyuk sirketlerde de yasadim. sagdan soldan da duyuyorum arada sirada

bahsedilen türde ilanlar azınlıkta kalıyor ama hala var. ki bence bu ilandan beklenti şu yönde; biz aradığımızdan daha yüksek niteliklerde bi kişiyi arıyormuş gibi gösterelim ki, iş görüşmesine çağırdığımızda kişiyi bak, sen bizim bu kriterlerimizle tamamen örtüşmüyorsun o nedenle de şuna şuna katlanman lazım..
umarım anlatabildim hacı.

bölüm yetkilisine sorarlar ne bilsin diye. o yavşak da aklına ne gelirse yazar, yarısını kendi de bilmez. siktir et. özelliklerin birazı varsa başvur, çok takılma listeye.

arada illa fransızca bilmelisin diyen ikcı mesajı gördüm, bölüm yöneticisi istemediği halde. o da maaş pazarlığı esnasında ikcının elini güçlendirmek için yaptığı hamle derim. çok da haketmiyosun zaten, çok para istemeye kalkma dercesine.

ninite.com

sanırım drive genius.

www.eurocarturkiye.com

ben buradan memnun kaldım.

eskisi kadar farketmediğini biliyorum... 2500 liraya hayyamdan makina alıp dartyde 2650 lira olarak gören arkadaşım hayal kırıklığına uğramıştı..

canon 550d için 1800 dediler geçen bana.

www.akakce.com

Buradaki 550d fiyatları ile sijwocaq'in dediği fiyata göre Her Yer Kara'nın yorumu oldukça net herhalde...

bende çok temiz 550d var. shutter 1900 de. sadece body 1500e. bırakırım nakit.

ben sorudğumda d90 1800 fiyat vermişlerdi.

su kucuk switchler var hanı telefon hattını ona takıyorsun sana bır modem ve bır telefon hattı verıyor. onlardan kullanman gerekıyor.

iyi de splitter zaten bağlı.. daha önce HİÇ kopma olmadığı halde 8mbit olana geçtikten sonra sürekli kopmalar başladı..

her seyden once degistirme imkaniniz varsa splitteri bir degistirin. sayet durumda bir degisiklik olmazsa kirlilik degerlerinde problem vardir.

telekomu arayip bu sorunu bildirin. israrci olarak ariza kaydi birakmak istediginizi soyleyin.

splitter i degistir.

adını bıle yanlıs yazmısım. hattın 8 mbit interneti kaldırmasaydı şayet telefon çaldığında değil internet hizmetini kullanırken kopmalar yaşardın. sadece telefon çaldığında kopma yaşıyorsan bunun sebebi splitter denilen nane. değiştir ve anla.

şöyle ki, ben telefon hattını salondaki A noktasından alıyorum ve arada splitter yok, benim odadaki B noktası da aynı telefon hattına bağlı ve splitter var.. şu anda splitter i değiştirme imkanım da yok bunun başka bir çaresi yok mudur?

(anlatamadıysam eğer ki durum şu şekilde.
img153.imageshack.us
paint ile çizdim anlaşılır sanırım..)

sunu bır denesene arkadasım sımdı b noktası denılen yerde telefon oldugunu varsayıyorum. salonda olan telefondan hattı cıkartıp modem baglıyken dene yıne kopma olacak mı?

a ile b nın hattını da duzelt bu arada, paralel baglantı galiba o. a dan itibaren splitter tak.

kablolarınızı da elden geçirin. yarabandı (!) ile bağlanmış kablolar varsa bunları daha düzgün hale sokun.
neden yara bandı? sürekli olarak bağlantı sorunu yaşayan arkadaşımın ısrarı ile evine gittiğimde karşılaştığım bir durum olduğu için herkeste olabileceğni varsayıyorum. kabloları düzgün, ek yeri olmadan tek parça hale getirin (yeni kablolar ile) elektrik kablolarından uzak hat geçirin. mümkünse tek başına gitsin.
teknik bir yazdı değildir ama okumanızı öneririm: www.ayperiugur.com

Kurumsal kimlik işleri ile alakalı tecrübem yok fakat şöyle bir fiyatlandırma politikası izlenebilir:

graphicriver'daki identity set'lerini ele alalım.

graphicriver.net

teorik olarak bunların ticari amaçlı-extended lisans fiyatları üzerinden para kazanabilmen (kar edebilmen) lazım. Oradaki basit lisans fiyatları alıp kendi şirketin için kullanacaksan geçerli. tekrar satabilmek için extended lisans alman gerek.

Rastgele bir örnek:
graphicriver.net

bunun extended lisansı $450. Yani kendin tasarlamayıp böyle bir paket satmış olsaydın, temel maliyetin bu kadar olacaktı.

ara copy centerları hocam teklif verebilir misiniz? şu şirketten arıyorum de onlar fiyat verir. ortalamasını al

Dream Theater In The Name of God çalmayı denerken parçada farklı bir akord kullanıldığını fark ettim, guitar pro tabını buldum parçanın, oradan dinleyerek akord ettim. Daha kolayı vardır herhalde.

aha işte ben de o kolay yöntemini arıyorum, guitar pro kullanmıyorum maalesef, direk ultimate-guitar dan bakıp çaldığım için.. (gitara bir de yeni başladım) eziyet oluyor bana çalacağım derken.. kapo kullanayım diyorum onun nereye geleceğini de çözemiyorum..

bunda bütün akord türleri var:

www.gieson.com

laf aramızda google'a guitar tuner yazınca ilk sırada çıkıyor bu.

yarim ses asagisi icin olmaz ama tum telleri yarimsar ses yukari cekeceksen kelepce dedigimiz aleti de kullanabilirsin.

soruyu tam anlamadım ama guitar pro programında tüm akord türleri var. ayrıca belirli bir düzen halinde değil istediğin teli istediği notaya göre de ayarlayabiliyorsun. istersen bir dene.

bütün gitarı yarım ses aşağı çekeceksin. bunun için de gitarın A telini normal akortla. sonra A telinin 5 yerine 4üncü perdesine basarak D telini akortla. gerisini D teline göre akort et sonra A telini de alttaki D teline göre akortla. Drop d için de üstteki E telini A'nın altındaki D teli ile aynı sesi çıkaracak şekilde akort et.

yokyok vektörel falan değil, öyle yapan da vardır da bu "artistic filter"lerden biri (eklenti) bir kaç da farklı ayar yapılıyor sonra.

photoshop'ta filtrelerle buna benzer şeyler çıkabiliyordu ortaya.

www.photoshoproadmap.com

mesela crackle çok hoş.

filtreleri kurcaladım, buna benzer birşey bulamadım, hangi plugin kullanılmış onu da çözemiyorum elimde zilyonla plugin var ama onlar da genelde başka tarzda fotoğraf düzenleme için kullanılanlardan.. buna benzemek değil yanından geçmiyor...

halftone diye bir özellik var menülerde
aynen böyle yapıyor resmi.

ben illustratorda halftone filter ile yapıyorum böyle.

Bunu istiyorum dememişsiniz ki? Nasıl yapmışlar demişsiniz? :) Ben de benzer filtreleri gösterdim size!

illustrator de trace ederek veya photoshopda cutout filtrelerini kullanarak yapılabilir diye düşünüyorum...

8.8.8.8 / 8.8.4.4 ile giriyorum ben. sen hosts u falan default yap öyle dene bence. google dns ile giriliyoryani.

creative suite 5 master by-pass harici hosts dosyasında herhangi bir entry yok.. yine girmiyor..

ben de 8.8.8.8 / 8.8.4.4 ile giriyorum..

www.sanaliddaa.com

birkaç güne sıkılırsınız ama..

Swizz Beats - It's Me Bitches (Instrumental Version) buymuş yutubda yazıyordu

1) modemi kapatip acin. sayet duzelmezse ttnet'i veya hangi firmadan aliyorsaniz baglantiyi onlari arayin. eksiyin baslarina.
2) bazi kisilerde dusuyor, cogunlukta dusmuyormus. sans isi biraz anladigim kadariyla.
3) 54,90.

2 no'lu soruma kendi kendime cevap vereceğim;

son dakika (telekomda çalışan bir arkadaştan bizzat aldığım bir cevap) eğer ki kota sorgulama servisine girip "ulan 25 gb kotayı aştım mı acaba" diye bakmazsanız ttnet olayı çakmayıp kotayı düşürmüyormuş.

tabi bu yalnızca ttnet kullananlar için geçerli..

İkinci ve üçüncü soruya kendimden cevap:

Yeni ve bomboş bilgisayarım için download yaptım iki günde. 30 GB müzik 5 GB film indirdim. Ayrıca yaklaşık 4 GB'lık da PDF var. 8Mbit'E kadar Netlimitsiz tarifesi kullanıyorum. Aylık 55 lira ödüyorum. Telekomun merkez şeysi arka sokağımda olduğu için bağlantı hızım 8.1Mbps gözüküyor bilgisayar ekranında. Download yaparken de 800~820 civarıdna dolaşıyor yer yer. İlk günlerden beri bu tarifedeyim; fakat hiç hız düşmesi yaşamadım. Ha arada telefon çalınca internetim kesiliyor; fakat o splitter'ımın dandik olduğundan. Bir de belirteyim o tarife 8mbit değil, 8'e kadar şeklinde hizmet sunuyor.

bende yaklaşık 1 senedir 8 Mbit kullanıyorum sadece 1 defa hız düşmesi gibi bir olayla karşılaştım, download hızımda 600Kb/sn' den aşşağı hiç düşmedi neredeyse

1. ttnet'se normaldir.
2. ttnet'se evet.
3. ttnet sitesine bak.

www.dealextreme.com ama bazen 5 günde bazen 1.5 ay sonra geliyor

dediğim gibi elden almak tercihim

Aldığın lazerin markasını iyi araştır, bazıları "home made" oluyor. Düşük güçlü lazerleri modifiye edip satıyorlar, haliyle ömürleri, performansları rezil oluyor.

ayrıca 5mw üstünü sokakta kullanman yasak. kalkıp 50mw alırsan kullanacağın alan sınırlı olur. Güç arttıkça tehlikesi de artıyor, koruyucu polarize gözlük kullanman gerekebilir.

dealextreme'in güzelliği satın alanlar performanslarını yazıyorlar, oradan bakıp uzun süre kullanabileceğin bir şey alabilirsin.

stop motion'da ise bir nesnenin hareketi sadece çekilen fotoğraflar ile sağlanır. bir görüntü saniyede 24 kare iken (sinema filmi) bunlar genelde daha düşük olur. bu da hareketi ilginç kılar. hazılaması deli işidir. ama zevklidir tabi.

stop motion, fotoğrafların birleştirilmesidir
time lapse, videonun hızlı oynatılmasıdır

diye özetleyebiliriz kaba olarak. tabii detaylandırdıkça işler daha karışıyor. mesela stop motion, denildiği gibi 24'ten daha düşük fps (frame per second) değerine sahip. yani, artık videoyu hazırlayanın tercihine göre, 20fps, 15fps gibi değerlere sahip olabilir. bu da demek oluyor ki, saniyede 24 fotoğraf karesi olan videoya oranla, saniyede 15 fotoğraf karesi oynatarak stop motion görüntü elde ediyor.

time lapse ise, zaman olgusunun ön plana çıktığı videoların hızlandırılmışı. koy kamerayı bir manzaraya, 1 gün boyunca kaydet. sonra onu hızlandır. oldu sana time lapse.

oyun hamurundan yapılmış adamın yürümesi, oturması kalkması: stop motion.

bir çiçeğin 10 saniyede hoop diye açıvermesi: time lapse.

time lapse video olmak zorunda değil fotoğrafları birleştirerek de yapılıyor. işin içinde hızlandırma varsa time lapse

hemen kullanamıyorsun gelen puanları. daha geçmemiştir hesabına.

hocam sanki sağda başka bir wireless ikonu daha var gibi. Farkli programla kablosuz ağlar yönetiliyor olabilir mi?

Bilgisayarın kendi programı o, wireless aç-kapa bluetooth aç kapa yapmaya yarıyor..
hayır diğer ağ bağdaştırıcılarını da kapattım.. bir tek şu anda kablosuza bağlandığım zımbırtı var, ama yine böyle gösteriyor

wireless bağlantı noktası bulunca "her zaman otomatik bağlan" gibi bir seçenek vardır. sanki en üsttekine bağlanmış sizin kendi bağlantınıza da bağlanamıyor gibi. kontrol edin belki seçenek tiklidir.

iyi de hocam en üstteki zaten benim bağlantım.. paranoid.android bilgisayarın hemen arkasındaki modem.. ben en üstteki bağlantısı olmayan network'ü silmek istiyorum sorun o..

abode lightroom olabilir mi ? default o efekt varmı bilmiyorum ama bi kaç preset ve pluginle yapılabiliyor bu efekt.

20 tl bizim bakkalda.

www.ickimgelsin.com

borzai bulursun hem ucuz hem kalite dostum. arjantin vodkası.

nash 27.50 tl

total video converter işine yarar. o çeviriyor. herşeyi çeviriyor. ama korsan sürüm indirmelisin tabi ki.