siteye erisim komple kapanmis. cozumu bilmedigine gore hosting hizmeti almissin. hizmeti aldigin yere mail atman lazim.

Domain'in nerde? DNS record'u silinmis gibi duruyor.

hacaabi vakti zamanında sen gibi epey araştırarak lg42Lm640s aldım. oturma odam yaklaşık 20m2 ve tv gayet yeterli geliyor. internetmiş smartmış 3d ymiş filan falan epey araştırdım. dlnasından tut ıps paneline 400hz sine kadar araştırdım sonunda bu kararı verdim. ama hacaabi tüm bunlar faso fisoymuş. internetini kullanamıyorsun youtube de yetersiz bellek diyip atıyor. tv ile ilgili ekstradan yaptığım tek şey laptoptan hdmi ile film izlemek :) o yüzden fazla kasmamak gerek. tatava yapma al geç demişler :)

Aynı konu 15 gün önce gündemimdeydi, izleme mesafesi yaklaşık olarak aynı.
Teknoloji marketlerin ve web sitelerin hepsini gezdim.

4 metre altına 46 iyidir dediler.
Samsung 46UE6340'a karar verdim en sonunda.

Ne kadar buyuk o kadar iyi. İnsan bi sure gecince keske daha buyugunu alsaydim diyor. (Tabi sonu yok bu isin ama diyor insan. Olm bu insan ne pis bi varlik)

Samsungun en alengirli modeli var bizde. Ha neyni kullandin dersen hdmi'dan laptopu bagladim bi tek :) yok elle kumanda etme yok 3d yok zart yok zurt, gec abi onlari. 3 gunluk heves onlar.

En devasasindan plazma alip filmlerin gozune vursaydik keske diyorum bazen (lcd'nin asiri kaygan ve hizli goruntusu filmlerde cok rahatsiz ediyor beni. Cok sanal duruyor)

1) izleme mesafenize göre 55" makul. alabiliyorsanız büyük almanız iyidir :)

2) 55" alın düzgün bişey alın... biriktirin paranızı sıkın dişinizi biraz daha... 3d olayı hem ekstra masraf hem geçici heves gibi bişey; misal lg tv aldığınızda ekstra gözlükler çok masraf çıkarmaz pasif oldukları için ama samsung aktif gözlük kullanır ve masraf demektir. smart özelliği güzel bir özellik bence; evde lg 42LS575S var, wireless üzerinden 1080p film izleyebiliyorum takılmadan, usb'den film oynatma var, external hdd takarsam "tivo" oluyor, hatta kendi browserı üzerinden internetteki dizi/film sitelerine girip tam ekran dizi/film izleyebiliyorum. youtube'un kendi uygulamasından full hd videoları izleyebiliyorum, şu güne kadar 1 defa bile "yetersiz bellek" uyarısı almadım. kaldı ki aldığım tv artık eski sayılır; 2012 serisi çünkü... şimdi çoğu firma çift çekirdekli işlemciye sahip tvler çıkarıyor özellikle smart tv özelliği daha akıcı çalışsın diye...

3) hz meselesi genelde panelin donanımsal hızı x 4 olarak işler. yani 50hz panel x 4 = 200hz cmr... bazen 100hz'lik panelleri 200hz cmr olarak da satabiliyorlar; şans meselesi... ne kadar yüksek hz o kadar pürüzsüz/atlamasız/akıcı görüntü diye pazarlanıyor. zaten açılıp kapatılabilen bir ayarı var; misal lg tvlerde "trumotion" ismindedir. "lcd soap opera effect" diye aratırsanız aslında çoğu insanın sevmediği bir özellik.

lg bana göre daha güzel; samsung'un renklerinde yapay bir doygunluk var... bu ikisinin haricinde karanlık ortamda film izlemeyi seviyorsanız philips'e de bakın; özellkle "ambilight" özellikli modellere... çok hoş bir derinlik katıyor izlenilen filme veya programa...

ha bu arada almadan önce kesinlikle aklınıza yatan modelleri internette araştırın; panellerini öğrenmeye çalışın. bir de 2+1 ses sistemi olan tv almaya çalışın; günümüzde ufak da olsa subwoofer da ekliyorlar artık tvlere, evde 5+1 kurmayacaksanız en azından bu şekilde işinizi görür...

son bir not editi : alacağınız tvde "micro dimming/local dimming" özelliği olursa şukela olur; bu özellikle siyah renk geçen sahnelerde ilgili bölgedeki ledler sönüyor ve daha gerçekçi siyahlar elde ediliyor.

guru değilim ama şansımı denemek istedim. fikir yürütmek açısından.

bu 50 bin satır; A1'den başlayıp A50000'e kadar olsun. bu durumda sizin A1=A2 mi, A3=A4 mü, A5=A6 mı gibi bakmanız gerekiyor mu? ya da eşit değil mi diyerek. bunun için fonsiyonlar kısmından bir şey yazılabilir mi? k=1,2,3,... iken A(2k-1)=A(2k) ise şunu döndür değilse başka bir şey döndür şeklinde aransa nasıl olur?

dediğim gibi bunun fonksiyonlarda bir karşılığı var mı bilmiyorum sadece belki başka bir yöntem bulmak için ipucu olur diye yazdım. çok yanlış gelmiş de olabilirim.

=exact(A1;B1) aynıysa true der değilse false

nasıl 50 bin, bunlar ikinci el oluyor sanırım?

D sınıfı, dizel ve 50 bin liraya Mondeo iyi seçenek. Superb düşünülebilir bir de.

shsh kaydı yoksa mümkün değil. sadece en son sürüme geçebilirisn

bir tek lacivert e gitmedim yazdıklarının arasında. ama lebi derya derim yine.

Ihlamurdere' de Evlendirme dairesine giderken mevcut, yapı kerdi' yi geçtikten biraz sonra.

bi iç bakalım

ben içtim hiçbir işe yaramadı. içeceksen tok karına iç ama.

içeriğinde parasetamol varsa iyi gelebilir.

oluyo arada sil tekrar yükle

bende de öyle oldu hacı açim dedim imbik döndü de döndü sildim tekrar yükledim baya güzel olmuş yenisi

I7 al, farka degrr. I5 i assa yukari ikiye katlar

ısınma farkı olmaz, i5 750 almanı tavsiye ederim çok profesyonel değilsen ve i7 ile arasındaki fark sayısal değerle ölçülmez.İkiye falan katlamaz yani.

verdiğin iki örnek de 32 nanometre teknolojili ikinci nesil işlemciler sandybridge kullanan. fiyatına göre iyi aletler. ikisi arasında çok bir performans farkı görmezsin genel kullanımda. ama farkı karşılayabiliyorsan i7yi tercih et derim.

bende linkteki var. çok memnunum. tavsiye ederim. dell her açıdan iyidir vazgeçme.

asus, toshiba ve acer kullanmış biri olarak yazıyorum.

www.sanalmarketim.com

5010 kullanıyorum adaptöründen cızırtılar geliyordu bugün servisi aradım yenisini kargoladılar. servis açısından iyi. bu arada param olsa 5010(1180 lira) yerine bunu alırdım.

bütün modeller aynı değildir ama inspiron serisinden i3 işlemcili laptop almıştı ısınma problemi yaşadı.

peki şu ram konusunda bir şey diyecek olan yok mudur?

bence laptop gayet iyi, dolar da çıkmasaydı daha iyi olurdu ama neyse artık.

Bende Dell 5110 P63B45 modeli var. Isınma sorunu pek yaşamıyorum, tabi oyunlarda haliyle ısınma oluyor. Tek sorunum Hdd çok sesli çalışıyor. Sanırım kafa, diski çiziyor. Ortalama 1 yıl sonra yeni bir hdd almam gerekebilir. Bir de ben makinayı bimeksten almıştım, fiyatları biraz yüksek ama emin ol ki çok memnun kalırsın.

2gun once eskisehir yolu yag gibi asfaltliydi. Orasi aciktir tahminim konya hakkinda fikrim yok

dün başkent üni. girişinden mesa koru migros'a kadar yol ikiiye bölünmüştü. ama büyük olduğu için 2 gidiş 2 şerit de geliş şeklindeydi o yüzden fazla bi tıkanıklık yoktu.

sony al bak rahatına, DSCW750 de iyidir...

nikon coolpix - bi ara bende vardı gündüz çekimleri zamanının diğer makinelerine göre çok daha iyiydi ama garantisi dolduğu gibi bozuldu(hor kullandım). yardımcı olur mu bu yorum bilmem ama...

gelidonya feneri olabilir belki. web siteleri de var. quick china benzeri çin-japon yemeği hadisesine de girebilirsiniz.

kahrolsun romantizm! yaşasın erotizm!

piano plus olabilir, fiyatlar çok da kaçmaz diye düşünüyorum burda

wall

kış aylarında eymire sorunsuz giren arkadaşım var, kapının açık ve kimsenin olmadığını söylemişti. kışın bir nebze daha rahat bence. doğal bir ortam olduğundan sahte kimlik yerine rica -minnet işini halletmen daha akıllıca zannımca.

cüzdanın içinden uzaktan göster neye bakıcak. ha ama bakar anlarsa arkadaşınıda yakarsın ama çok zayıf bi ihtimal

sorun olmaz.

götür, bişey olmaz.

marka-model?

o zaman ''absolutely'' available to drink ;)

alkolün maksimum alkolü kaçar, götür

(bkz: seyyan hanım'dan tangolar)

erol uras-tango turca işbankası yayınlarından.
bulmanız çok zor ama belki mp3 olarak edinebilirsiniz.

(bkz: astor piazzolla)

(bkz: gotan project)

Dinlediğim en iyi Tango albümü:

www.cduniverse.com

119, 163, 161(çankaya)
15dk da bir geçer 119-163

izlenmediyse kaybedenler kulübü diyorum şiddetle.

kaybedenler kulübü iyi hoş ama asla ama asla bi' never let me go değil.

izleme şansı bulmaayacağın bir film olarak devrimden sonra.

bi ara ykm de çok güzel ayakkablardı ama tabi bu 1,5 yıl önceydi. yine de denemekte fayda var.

kemal tanca..

ben çemberlitaş "ortaç" ı kesinlikle tavsiye ediyorum.

ben yeni aldım. deri düşünürsen polaris. ucuz, kaliteli, rahat, içi dışı deri. tavsiye ederim. 150 ye alırsın.

DS'te kauçuk tabanlı spor ayakkabı tarzında rugan ayakkabılar var 80 liraya. gayet rahat, hoş

inci'den uzak dur!

çemberlitaş ortaç' a gideceksen yirmi metre yanındaki kupa' ya da mutlaka bakmalısın:)

onun dışında yeşil' de güzel şeyler var.

kemal tanca, inci, elle.

ben dealextreme'den almış olduğum kırmızı bir koruyucu ve invisible shieldler kullanıyorum.
www.dealextreme.com
şunun kırmızı..bi kaç kere çay damladı, bir de arkadas çay döktü bi baktım telefon çay ın içinde kalmış ama bişi olmadı..
invisible shieldlerin nesi güzel değil? muhakkak onu da yaptır.. çizilmiyor ve böyle damlalara karşı koruyor.. çantada falan taşırken sorun olmuyor.
bi ara da deri kılıf kullandım, ama rahat olmadı..

sayfaların refresh ayarını kontrol edin. opera kullanmıyorum. ama ff'da da benzer uygulamalarda refresh ayarları vardı bi yığın. bağlantınız biraz yavaş veya sorunlu ise tüm sayfaları refresh etmesi zaman alıyordur.

su anda bilmem kaç yaşında 256 mb ramlik bir laptopta durum normal. opera'nın bazen bazı kullanıcıları vuran sorunlarından biri olabilir, ya da olmayabilir...

yok ne internet ne de bilgisayar yavaş. ama refresh ayarları gibi bir şey de değildir herhalde çünkü refresh de yapsam açılmıyor hiçbir şekilde.

refresh yapın demiyorum. refresh yapmayın diyorum. örneğin speed dial'da 9 site varsa, 9'unu birden güncellemesi zaman alır. hele oradaki siteler de ağır sitelerse (flash içeren vs) daha zor olur.

alacağın pakette hd kanallar olmayacak zaten.
eutelsatta izleyebilceğin kanallar için digiturk.com.tr daki giriş paketini incelersin.

hastane ya da ondan bir sonraki durak, emin olamadım şimdi... istanbula yerleşeli 7 sene oldu

aman metro çok sapa bi yerde kalıyor dediğiniz yere. metro ile batıkente gelin. batıkent durağının orada 297 numaralı otobüs geçiyor. ona biniyorsunuz. binerken gimat bp nin orada ineceğim diyin. orada indikten sonra 5-10 dk yürüme mesafesinde gideceğiniz yer.

metroyla gidecem dersen macunkoy duraginda ineceksin. Aselsanin orda indirir seni bi 15 dakka kadar yurursun

installous "downloads" klasorunun yeri simdi hatirlamadigim bir versiyondan sonra degisti.

eskisi:
"/private/var/mobile/Media/Downloads/"
yenisi:
"/private/var/mobile/Documents/Installous/Downloads/"

ikisinden birinin calismasi gerek

bizim evin halleri nde füsun un kızını oynuyormuş.
kaynak: annem

zeynep koltuk. bizim evin halleri'nin son sezon bölümlerinde de neva karakterini oynadı.

ankara ayranci 1mb/s sinirsiz ve sorunsuz :)

sadece bazan kesiliyor. mesela bugun bir saat gitti, aradim, 'genel ariza' dediler. onun disinda sizin hatta sorun oldugunda ayranci'da yarim saatte gelip yapip gidiyorlar.

ben cogunlukla, 115 civari download yapiyorum :)

2 aydır kullanıyorum. 1 mbit / sınırsız. sadece akşam bu saatlerde 1 kez 10 dakikalığına kesildiğini hatırlıyorum.

soğuklardandır. bütün türkiyeye kış geldi bi günde.. yıllarını kars-sivas-ağrı üçgeninde harcamış biri olarak en kestirme çözüm önerilerinden birini söyleyim: bir enjektör alınır. içine kaynar su çekilip kilitlere şırınga edilir. bu işlemi çok hızla yapıp ardından kapıyı açmaya çalışılır.

başarısız olma ihtimali var tabi ama denemeye değer...

@raa mekanizma oksitlenebilir o şekilde

o kadar abartmaya gerek yok. sıcak suyu şırınga etmeden kilidin üzeriden akıp gidecek şekilde dökseniz de olur.. ama cimrilik etmeyip bayağı bi su dökeceksiniz..

aslında 1 litrelik şişeden su(kaynar değil musluktan hafif sıcak) döktüm ama işe yaramadı. kapıların arasından kilide doğru ve hafif de kapı kolunun ordan döktüm. daha da mı dökmek lazım acaba :)

İçine dökeceğin su yine donarsa daha da kötü olabilir. imkan varsa fön makinasını kilide tutup ısıtmaya çalış.

rusya'dayken biz çakmakla arabanın anahtarını ısıtıp öyle açıyorduk, donduysa bu şekilde açılabilir.

buz çözücüler satılıyor marketlerde de var. onlardan alabilirsin

kulüp bazında yok diye biliyorum, yani yakın tarih(2004-2010) olarak. belki milli takım, bilemiyorum.

hiç olmadı, bundan sonra da muhtemelen olmayacak.

yok ama ronaldo vs messi tartışmasında bir argümanda değildir

yok ama ronaldo messi tartışmasında bir argümandır. messi o maçların yıldızı oluyor, ronaldo sahada gözükmüyor.

şöyle bir karşılaştırma olabilir : aa dünyaya rezil olan takımın oyuncusu, aa dünyaya rezil eden takımın takım oyuncusu.

DL ve UL hızlarını sınırsız yaparsan düzeleceğini tahmin ediyorum. Orada bir karışıklık olabilir.

utırrent i güncellemeyi deneyin.
Modem i 5-10 dakika kapatın.
İndirdiğiniz site upload etmediğinizi anlayıp kısmış olabilir. (IP'den)
10000 seeder'lık bir dosya indirmeyi deneyin.

upload yaptıkça download'unu etkiler. ideali 10kb ile sınırlaman
win7 kullanıyorsan eğer, bende yeni sürümünde sıkıntı çıkmıştı eski sürümünü yüklemiştim.

Aşti tarafına yakın , Emek metrosunun çıkışlarından birindeki cadde oluyor , 10.cadde diye de geçer.Yurt içi kargoda bu çıkıştan kuzey yönünde 100 mt ileridedir.

emek metrosundan çıkınca, (beştepe olmayan tarafından) çıkış tarafında sağda kalan merdivenlerden çıkarsanız direk önüne çıkarsınız.

bence put.io. yazdigin servislerin tumunden, hatta daha fazlasindan dosya cekebiliyor.

Rapidshare hala en yaygın ama bu durum gittikçe azalıyor. Rapid'de bulduğun şeylerin tamamını hotfile'da da bulabilirsin muhtemelen.
Hotfile is the new sexy yani.

türkçe paylaşımlarda uploaderlar rapid'i gerçekten bıraktı, hatta yabancı paylaşımlarda da ben rapid linki bulmakta oldukça zorlanıyorum. hotfile ve fileserve linkleri ise sebil gibi, sanırım bunlardan birini almak sana daha faydalı olur.

hotfile

peki bir şey daha sorayım: hotfile'ın premium'u için bile yavaş diyolar bunda durum nedir?

sharebus'ta 8mbit kullananlar pek memnun değil. rapidshare'de daha fazla hız aldıklarını söylüyorlar. 1mbitte ise problem yok. 120-122kb/sn sabit.

bende de oluyordu bu, lensi değiştirdim, geçti.

gözünüz kuruyor mu? ya da toza toprağa maruz kalıyor musunuz?

toz toprağa maruz kalmıyorum, ama gözümün kuruyup kurumadığından emin değilim :)

sıcak ve nemli havalar zarar veriyor olabilir.

göz kuruluğu olabilir 2-3 tl ye gözyaşı damlası var eczanelerde. bir de göz bazen lensi kabul etmeyebiliyor. alerji mi ne deniyor bilmiyorum. doktora gitmekte fayda var en kısa zamanda.

karasal iklimi olan bi yerde yasiyorsan ya da klima vs olan ortamlarda cok bulunuyorsan cabuk kuruyor lensler.. eger kurumaysa sorun yapay goz yaslari satiliyor.. gunesten olacagini sanmiyorum..

geceleri cikarmiyorsan eger cikarmayi dene.. yatarken takma yani lensleri..

solusyonu degistirdiysen yakin zamanda onun etkisi olmus olabilir.. degistirmediysen de degistirmeyi dene :) solo care aqua kullaniyorum ben baya da memnunum..

hic biri olmazsa da at simdiki kullandiklarini.. yeni lenslerle de olursa bir goz doktoruna gorun..

aklima gelenler bunlar..

evet aynı şey bana da oldu. normalde lensi 2 ay falan kullanıyordum ama bu 20 gün sonra batmaya başladı. sonra 3 çift aldığım için hemen yeni bi tane alamadım. ama onlar da 2. günlerinde batmaya başlayınca gittim, sordum. lensin üretim tarihiyle alakalı olduğunu söylediler. hatta dükkanda varsa alma hemen dediler, sipariş verelim şu zaman gelip alın diyenlerden alın dediler.

ben 1 senedir kullanıyorum sadece dışarı çıkarken takıyorum evdeyken bilgisayar başında gözlük kullanıyorum. sanırım böyle dönüşümlü kullanmak bi süre rahat ettirir sizi.ama sıcak havalar çok fazla etkiliyor.

rayban falan değil, rey ben.

rey ben değil,ray ban.ray ışın,ışık anlamında ban ise bildiğin banlamak anlamında diye biliyorum ben.

@pazu, "ray" ile "ban" nasil okunuyor ki zaten de reyben degil?

harbiden ya :S rey ben diye okunmuyor mu? benim de aklımı karıştırdınız.

"reban" diye okuyor frankofonlar

reey beean
kaynak: seslisozluk.com - ray ve ban ayrı ayrı aratılır, ayarlarda "sesli" seçimi unutulmaz.

google translate reyben diyor

x-ray dediğimiz şeyi nasıl okuyoruz?? iks-rey değil mi, yani iks-ray diye bir kullanım yok..

peki yarı türkçeleşmiş ve internette sıklıkla kullanılan ban kelimesini nasıl okuyoruz, yazıldığı şekilde ban diye, banlamak filan..

o zaman şöyle diyoruz, reyban..

illa amerikanlar gibi seslendireceğiz diye bir kural yok. birçok ürünün adı biz onu nasıl kolay seslendiriyorsak öyle kalır. simens zaymıns örneğinde olduğu gibi..

amerikan markası olduğuna göre, o dildeki gibi okunmalıdır. açık e ile (a e arası bir ses) rey ben.
türkçedeki kapalı e ile değil.

zaymıns da denmez zaten
siimenz denir). :)

zaymıns diye amerikalı der. :P

sanki amerikalılar bizim bir markamızı türkçedeki gibi seslendiriyorlar. her ülke bir makayı kendi sesletim özelliklerine göre seslendirir. bunu bilmek için allame olmaya gerek yok. türkçede bizim kurallarımız geçerlidir, amerikalılarınkiler değil..

ve ayrıca türkçede kapalı e diyerek çoğunluğun bilmediği, bu nedenle a ile e arasındaki bir ses olduğunu sandığı bir sesi örnekleyemezsiniz. kapalı e sesi bir morfemdir ve arkaik bir sestir. günümüz türkçesinde karşılığı olmayan bu sesle herhangi bir sözcük sesletilemez. günümüzde çok az sayıda türk topluluğu bu sesi kullanır ve onlar da yabancı sözcükleri sesletmek için değil kimi anlam ayırtıları üretmek için bunu yaparlar.

bir markanın adını doğru telaffuz etmek istiyorsan, üretici ülkenin koyduğu adı söylemek durumundasın.
bunun türkçe kuralı ile ilgisi yok.
türkçe bu okunuşu bozuyorsa, okunuşun doğru! olduğu anlamına gelmez.
yabancı kelimelerin nasıl okunacağına dair türkçemizde "yazıldığı gibi okunur" kuralı vardır. bunun için de aynı şekilde "okunduğu gibi yazılır" kuralı olmalıdır. vardır ama uygulanmaz. çünkü global dünyada markaları yazıldığı gibi yazmak zorundayız.

bir marka! için bunlar geçerli olamaz.
mesela hintliler ülkelerine baharad diyor
biz hindistan diyoruz.
bu tip şeylere "transliterasyon" denir.

markada transliterasyon yapmak da öyle kolay değildir.

şarja herkes şarz zarş zarş bile dese
o şarj diye okunur :) fransızcadan edindiğimiz bir sözcüktür. kapiş :)


bu işin en iyi çözümünü japonlar bulmuştur. yabancı kelimeleri yazmak için başka bir alfabeleri vardır. bu sayede hangi laf japonca diildir bilirsin bunu. okunuşu da dilleri döndüğü kadardır. çünkü l harfi gibi bazı sesleri kullanamazlar, çünkü dilleri (ağzılarındaki dil yapısı) buna uygun değildir. aynı bizim gibi. :)

ben her markayı her lafı doğru okuyorum of ne müthişim gibi bir iddiam yok, yanlış anlaşılmasın, ben bildiklerimi söylüyorum.

aynı tartışmaları arkadaşlarımla da yapıyorum.
mesela türkçede bildiğimiz bazı laflar, kendi dillerinde çok farklı yazılıyor.
aziza mustafa zadeh örneği
bildiği azize mustafazâde olmasına rağmen yazıldığı gibi okuyoruz, h yi vurguluyoruz.

bunlar karmaşık durumlardır netekim, "herkes böyle okuyor, doğrusu bu" diyerek genelleme ile çözülemez.

transliterasyon bir dildeki sesi başka bir dilin alfabesine aktarmaktır, yani sesletimi en yakın biçime getirmektir: bu anlamda transliterasyon sizi değil beni destekler.

şimdi o kadar çok örnek var ki.. volkswagen firması bunun reklamını bile çekti. yaklaşık olarak folksvagın (çok sayıda uzatma ve vurgu-tonlama var bu birleşik sözcükte) okunan bir markanın adı öylesine uzak geldi ki türkçeye, insanlar vosvogen, volsvagen ve hatta vosvos diyerek yerelleştirdiler bu markanın adını.. önemli olan nasıl okunduğu değildir zaten.. yazımı standart olduğu sürece sesletim bölgeden bölgeye, hatta küçük gruplardan kişilere kadar küçük ölçeklerde değişebilir.

yav sen istediğin kadar değiştir.
yine de folksvaagın diye okunur doğrusu. çünkü folks adam demektir vagın da araba, araç, eski tip atlı araba bile demektir. bunların anlamını bilirsek, söylememiz daha kolay olur, çünkü yabancı dillerde çoğunlukla okunuş türkçeye uymaz. onlar da okudukları gibi yazar, ama aynı sesler için farklı heceler türetmişlerdir, ay yordun beni :)

arkadaş da "doğrusu" nedir diye sormuş?
eh doğrusunu en iyi üreten ülke bilmez mi?

bir alman gelse folksvaagın okunur dese, ona hayıııırrr biz vosvos diyoruz öyle diycez daha çok hoşumuza, kolayımıza gidiyor mu diyeceksin?

isteyen istediği gibi okusun, iletişim gerçekleşiyorsa benim için sorun değil. dil, insan kadar canlı bir organizmadır, değişimlere açıktır. :)
ama bu doğru okunuşu de-ğiş-tir-mez.

umarım anlaşırız, çünkü aynı şeyden bahsediyoruz.

bak mesela örnek vericem
matmazel diyoruz di mi
mademoiselle diye yazılır.
kimse ma-dem-o-i-sel-le diye okuyor mu?
hayır
matmazel diye okunuşunu söylüyoruz di mi?

senin bu dediğin
ma-dem-o-i-sel-le diye okumakla aynı kefede oluyor. anlatabildim mi?

bakın yine aklınız karışmış.. aziza mustafa zadeh diye yazıyor çünkü uluslararası bir sanatçı kendisi.. batı dillerinde doğru seslendirilebilecek tarzda yazmaya çalışıyor.. bizim dilimizde zadeh'in karşılığının olması o adı dilediğimiz gibi sesletebileceğimiz anlamına gelir ancak yazmak istersek zadeh yazmak zorundayız.

her konuda bilgi sahibi olunabilir ancak dil konusunda çok kapsamlı bir altyapı gerekir. ben türkçenin filolojisini okudum. bunlar çok karışık durumlar değil.. yalnızca çok uzun bir sürece yayılmış, geniş bir coğrafyanın olağanüstü bir verimidir türkçe..

volks adam değildir.. volk halk demektir.

kardeşim ben de uygulamalı dil okulu mezunuyum yani ne var? sidik mi yarıştırıyoruz?




aklım filan da karışık değil.
arkadaşımla bunu tartışıyoruz dedim
ben de senin dediğini savunuyorum ona karşı. kadın adını nasıl söylüyorsa biz de öyle okumalıyız diyorum. ve emin ol kadın adını aziza mustafazaade diye okuyor çünkü adı azize mustafaoğlu :)
amerikalının avrupalının dili buna dönmüyorsa sorun kadının adının okunuşunda değil, okuyamayanlarda.

halk dediğin de adamlardan oluşur
folk diye tek kelime ile kullanırsan ingilizcede adam demektir, aynı kökten gelmedir
almanca bilmediğim için sana sözlük karşılığı veremediğimden kusuruma bakma :)


kapsamlı altyapının hası bende.
gel güçlerimizi birleştirelim voltran olalım :)
bu konuyu da tatlıya bağlayalım.
nasılsa engin bilgimizi tüm duyuru ile paylaştık di mi :) artık ben çekiliyorum bu tartışmadan. çünkü karşıt görüşlerde değiliz, tartışmanın anlamı yok.

ayrıca bana türkçeyi övmene gerek yok.
anadilimi en az senin kadar seviyor ve korumak istiyorum ben. :) reyben okuyunca türkçeyi korumuş olmuyosun yalnız bunu da belirteyim de.

şimdi tümden gelim yapsak...

iddianız yabancı markaların yazıldığı şekliyle türkçe okunması mıdır? yoksa halkın ağzı nasıl alıştıysa öyle okunması mıdır?

eğer ilkiyse zaten çok saçma, mcdonalds'ı nasıl okursunuz merak ediyorum.
şayet ikinciyse, rayban'ın rayban olarak okunuşunun oturduğunun kararını siz mi veriyorsunuz, ya da kim veriyor? ben hayatımda rayban diye okumadım mesela.

sizin türkçe konusunda engin bir bilginiz yok.

dil üzerine yaptığımız her akıl yürütme türkçemizi biraz daha açımlar, geliştirir. tartışma için teşekkür ederim.

@desdinova

ben "ray-ban okunur" demiş miyim hiç?

iyi de :)
ray banin doğru okunuşu ile ilgili türkçe konusunda engin bilgi sahibi olmak gerekmiyor ki?
ingilizce telaffuz bilsen yetiyor.

sen engin türkçe bilginle hayatına devam et.
ben ray ban demiycem :)
rey ben diycem. türkçedeki kapalı e ile :)
ray ban diye de yazıcam.

amma tartışmaya dönmüş okumaya bezdim, kendi cevabımı vereyim.

memlekette herkes ingilizce bilmiyor. bilmek de zorunda değil. üstüne üstelik forum kültürü gibi bir kültür var ki ingilizce bilmeyenlerin, bilse bile çoğunluğa kapılıp bildiğini bile unutan bir çoğu okumayan yazmayan bir güruh var.

doğru okunuşu rey ben şeklindedir. tam e değil ama a ile e arasındaki bir ses ile. raey baen gibi.

ray ışın demektir. x-ray'de olduğpu gibi. rey diye okunur. ban engellemek demektir. ben diye okunur. ama tabi kamera anlamına gelen cam kısaltmasını forumcular kem diye okumaz. yazıldığı gibi "cam" der. mikrofonun kısaltması olan mic kelimesini de mik, mayk falan diye okumaz, yazıldığı gibi "mic" derler. dolayısıyla bu adamlar engelleme anlamına gelen "ban" sözüne de "baen" demez, doğrudan "ban" der. oyundaki bölümlere levıl değil, level derler. açık arttırma sitesine iibey değil yazıldığı gibi ebay derler.

o yüzden ray-ban markasını da rey ben diye değil ray ban diye okurlar. çoğunluk böyle okuyunca da şüpheye düşersin doğru okunuşu bu mudur diye.

efendim

örneğin
mısır'a biz mısır deriz.
ingiliz egypt der.
mısırlılar da mısr der.

sen mısır'la ilgili türkçe bir yazıyı ingilizceye çevirirken egypt yazarsın.
bu durum özel adların transliterasyonu, yani bir dilden diğerine aktarılmasıdır. her ülke özel adları kendine göre benimser. ancak bu durum markalar için geçerli değildir, çünkü adı üstünde markanın ismi dünyanın her yerinde aynı yazılmalıdır ki marka olsun.

bir sefer daha bu durum tartışıldı duyuruda.
eskiden yabancı isimler türkçeye okunduğu gibi aktarılırdı. ankara'daki can f. kenedi caddesi tabelasını görüp "can" adına gülenler bu duruma şahittir.
ama artık o devirler geçti. özel isim ve marka adlarını (türkçe'de karşılığı kalıplaşmamış ise) uluslar arası normlara göre yazıyoruz. (yani ingilizlerin okuyabileceği şekilde)

mesela eskiden gazetelerde, kitaplarda vaşington yazarlarmış. rastladığım bir laf. veya şikago.
artık böyle yazmıyoruz maalesef.
washington'dan bildiriyor diyoruz.


mesela ben de yabancıların "turkey" demesine karşıyım. türkiye desinler istiyorum. ama yaptırım gücüm nedir? 0

bu da böyle bir tespit. belki meramımı anlatabilirim diye.

ray-ban diye okuyana bir şey demem. madem transliterasyon var diyorsunuz bakın bakalım yabancılar türkçe insan isimlerini, yer isimlerini nasıl okuyor?

rey ben diyorum. isteyen istediğini der.

galat-ı meşhur lügat-ı fasihten evladır

Yahu ne uzatmışsınız okumaya gözüm korktu. Ara youtube'dan falan bir yerden bu markayla ilgili reklam olur ropörtaj olur, bul konuşan birisini, nasıl telaffuz ettiğine bak olsun bitsin.

@esref: ben de öyle biliyordum, o da hemen hemen aynı şeyi söylüyor fakat böylesi de varmış. bu durumda hangi şekliyle daha çok kullanılıyorsa o yeğlenmelidir deyip müthiş bir tutarlılık örneği sergileyeyim bari :)
bir de fotoşop-fotoşap var. fotoşap ve nayki aynı cümle içinde kullanılanda çenede kırılma etkisi yapıyormuş.

yazılanalrı okudum ve budnan sonra stek havs a steak house dicem.

olayın iki yönü var:

1) o markanın kendi dilindeki okunuşu.

2) o markanın-ki bu genelde global markalarda çok yaşanır ve reklamlarında bile yansıtılır- yerel pazarlardaki tüketicilerce farklılaştırılmış okunuşları.

ingilizcede okunuşunun bir tartışması olmaz, açılır bakılır "ray ban" nasıl telafuz ediliyormuş.

onun dışında pek çok marka türkiye'de orijininden farklı telafuz edilir. lamborghini'ye "lamborcini" denir örneğin, ve sayısız örnek, aynısı diğer ülkeler için de geçerli. o dile artık yerleşmiş şekli belki orijinal okunuşu değildir ama artık o şekilde kabul edilmiştir.

kimse livaysa levi'z de demiyor.
halbuki adamın adı levi. livay diil. :) eğlenceli örnekler bunlar üstelik türklerle ilgili de değil. amerikan markası, amerikan malı. ama kendi markasının adını esasına göre yanlış okuyor. her an olabilen bir durum. hehehe

birşeyi çok kişinin yapması, o şeyin "doğru" olduğu anlamına gelmez. ve genel geçer bir kural olarak görülemez tabi bu yüzden.

benim rey ben denecek diye inat ettiğimi sananlar avcunu yalasın.

rayban diye okurum.

nayk degil de nayki diyeni de ortamda barindirmam. dovebilirim bile, gucum yettigince.

amma konuşmuşsunuz lan rey ben işte. ingilizce bilmeyen eski topraktan bu yana gelen bi mallık sonucu ray ban diye oturmuş oggadar.

@kediebesi: (bkz: `evla`) (bkz: `yeğ` )
tercih etmek, üstün tutmak vs. var ama hiç "doğru" göremedim ben burada, nereden çıkmış acaba, allala?

daha önce yazdığım bir cevabı yazıyorum. idm yüklü ise kaldır ya da pano izlemesini devre dışı bırak.

2. bug, düzelir.

Her pazar günü doğa yürüyüşüne çıkan Ankara Trekking diye bir grup var.
Web adresi şöyle: www.ankaratrekking.com
(Ne zamandır girmemiştim şimdi girip baktım. "Atatürkçüyüz Susmayacağız" yazmışlar sitenin başına, allala?)
-Bu grup olmasa bile başka bir grupla pazar günleri trekking yapmak güzel gibi. Zira Ankara'nın çevresinde çok güzel alanlar var.

Hafta sonu bir gün sabah kadar içme turuna çıkıyoruz. Tunalı, Şili Meydanı, Hoşdere falan...

lazer tag
geçen sene gitmiştik arkadaşlarla. ümitköyde var bu. hala ordaysa baya eğlenebilirsiniz. ilgilenirseniz adresi tarif edebilirim.

bisiklet grupları var, trekking var, yamaç paraşütü var, sakarya caddesi var, guitar hero oynanır, paintball oynanır, fotoğraf çekilir. üüü, ne çok şey var.

iyi havalarda ahlatlıbele gidip çimlere yayılın,
her mevsim dikmen vadisinde yürüyüşe çıkın (köpeklere dikkat edin),
termosa kahve koyup sandwiç yapıp göl kenarına gidip müzik açıp romantizm yapın :)
paintball oynayın (mühye köy)
toplaşıp americano, king, poker oynayın
dans kursuna başlayın, sora dans gecelerine gidip dans edin (tapas, murphy's)

elbette daha iyi bir tercümesi olacaktır ama şöyle bir şey olmalı. bu arada anlatılan adam itin biri gibi geldi bana : )

sizi buluyor, büyülüyor, kandırıyor, dinliyor her şey açık olsun diye.
çapkın nasıl yapılacağını biliyor.

yalanlarıyla tavlıyor sizi
kafanızı karıştırıyor bir yüzükle.
kulağınızda şuh bir sesle, sizi heyecanlandırıyor, ayıltıyor.

sizi gözünüzden okuyor, oyununa davet ediyor
nasıl şımartılacağını biliyor.
ok yaydan çıktı bir kere!

sizi büyülüyor, savunmasız bırakıyor
kollarıyla ve şampanya kadehiyle size dokunuyor
ve sizi kazanan gülüşü oluyor.

sizi buluyor
sizi büyülüyor
sizi meraklandiriyor
sizi dinliyor
hersey apaçik ortada :
çapkin nasil yapilacagini biliyor (çapkin isi biliyor)

sizi tavliyor
esprileriyle
kafanizi karistiriyor
bir yüzükle
kulaginiza fisildayarak
sizi heyecanlandiriyor, sizi ayiltiyor

gözünüzden anliyor
oyununa davet ediyor
sizi nasil simartacagini biliyor
dananin kuyrugu koptu bi kere! :)

sizi büyülüyor
savunmasiz birakiyor
silahlariyla sizi vuruyor
sampanya bardagiyla (vuruyor)
ve sizi kazanan gülümsemesiyle (vuruyor)

ciwan haco - na na?

edit uzerine edit: benim cevabimin da bi anlami kalmadi:P

aslında sizin cevap etkili oldu çünkü sizin cevap sayesinde farkettim linki unuttuğumu =)

hiç o tanıtımları izlemedim ama olması muhtemel bir şarkı söyleyebilirim

kenya west- amazing.
www.youtube.com

yok maalesef o değil, galiba sözsüz bir şarkı(en azından tanıtımda çalan kısmı), ve de cnbc-e öğlen haberlerinden önce de duyuyorum piyasaların durumunu falan gösterirlerken.

sanırsam guro1907 şuradaki müzikten bahsediyor. www.youtube.com

Videonun yorumlarında da kafa yormuşlar ama bilen yok şarkının ismini.