0 faizli değil hocam o. Alacağın 92 bin promosyondan vazgeçerek faizi peşin ödüyorsun.

bazen bilkentten eskişehir yoluna çıkmak bile 20-25 dk sürebiliyor :) trafik konusunda malesef ankara bitmiş durumda. çevre yolu bile yetmiyor sabah ve akşam trafiğinde.

eğer işiniz metroya yakın bir konumdaysa benim tercihim evi metro olan bir yere taşımak olur.

her gün bir saat yol git kendine bin tane iş açmandan iyidir. gittiğin evde rahat etmezsin. evinde de kalan evini senin bıraktıgın gibi bırakmayabilir. her sözleşme dönemi sen kiracınla, ev sahibin de seninle gerginlik yaratacak sürece gireceksin her sene.. ben ce bir daha düşün

İstanbul'da benzer durumdayım. Sabah 45 dakika, akşam 1,5 saat civarı trafikteyim.
Ara ara yılıp taşınmayı düşünsem de insanın kendi evi gibisi yok. Üstelik kiracıyla uğraşmak zorunda kalacağım ve evime geri dönmek istesem hem kiracı hem ben zor durumda kalacağız. Artısını eksisini değerlendirince ben evimde kalmayı tercih ediyorum.

her gün toplu taşıma ile toplam 3 saat yol gidiyorum, araba ile gitsem 4 saat falan sürcek, yakın ev alsam oda sayısı falan düşecek şehir merkezinde oturmak istemiyorum ve yolu çekiyorum sırf kiracı olmamak için. bence 1 saat büyük şehirler için ortalamanın altı bir süre

Ev ile işyerim trafik yokken 4dk. 40dkda gittiğim oluyor. Bilerek isteyerek yapıldığını düşünüyorum ben, bu kadar vizyonsuzluk olamaz. Sağcılar herkesin evde tıkılı kalmasını çok sever.

Kurtarıyorsa ben de metro diyorum.

valla otur evinde, elindekinin değerinin farkına var. haline şükret diyenler gibi oldu ama cidden şu an sahip olduğun şeyler çok iyi.

ben kiracıyım, ben de ofise 1 saat toplu taşımayla gidiyorum. arkadaşım taa tuzla'dan geliyor 2 saatte.

keşke benim de 1 evim 1 arabam olsaydı da rahat etseydim. bazen yorgun hasta gibiysem taksiye biniyorum, öyle de 1 saat sürüyor yani. keşke arabam olsaydı da 1 saat trafiği kendi arabamda çekseydim. metrobüste milletin pis kokusuna maruz kalmadan, oturarak giderdim ne güzel. sırtımda pc çantasıyla her gün 1 saat git 1 saat gel yapıyorum.

yani kiracıyla uğraşmam ben olsam. taşınmak ayrı zor bi olay.

kiracı olmak da ayrı zordur. gidiş geliş saatlerini değiştirebilirsin belki esnekse. ya da mümkünse metro ekleyebilirsin ulaşıma. bi yere kadar arabayla gidip sonrası metro vs.

başka bir büyükşehirde benzer durumdayım. ne kadar yol çeksem de günün sonunda kendi evime girmek gibisi yok. 2 kez kiracı oldum. en iyi ev sahibi bile çıkarı söz konusu olunca kiracısını çabucak harcıyor bizzat yaşadım. şimdi arabam var ama günde 5 toplu taşıma kullanıp eve geldiğim zamanlar da oldu yine de işe yakın kiraya çıkmayı düşünmedim. bunu da bildiğimden arabada ne kadar trafikte de kalsam o günleri hatırlayıp halime şükrediyorum. ikisi de ayrı büyük konfor şu dönemde bizim ülkemizde çünkü. o yüzden ben kiraya çıkma taraftarı değilim.

Berkant nere yav? Bulamadım, bulsam sana daha net cevap verirdim.

İş yerine metro yakınsa metro civarında bir ev bul derim ben de. Muhit temiz olsun elbette ama kiraya çıkma. Evin varken kirada oturmak büyük rezillik çıkarabilir, bence yapma. Turkuaz tokileri var o civarda oturuyorum, işim evime 35 km uzak ve Ankara bulvarından gidersem anca 45 dakikada ulaşıyorum, Ankara bulvarı şans. Ama yaya gitsem gidiş geliş 4,5 saat sürüyor. Buna göre düşün farklı yollarla ulaşabileceğin bir yerden ev belki daha iyi olur.

beytepe bilkent kastediliyor diye tahmin ediyorum.
ben çevreyoluna çok yakın oturuyorum işimin saatleride normalden biraz farklı sabah trafiğiyle pek muhatap olmuyorum ama akşam trafiğinden ben de etkileniyorum ama genel olarak taşındığımızdan yerden çok memnunum. çevreyolu bağlantısı dibinde olmak çok bğyğk rahatlık.
incek tulumtaş çıkışındayız. burası tatil yeri gibi ağaçlar temizhava az bina bol bol müstakil ev gerçekten iyi ki taşınmışız diyorum.
bu taraflarda hala uygun evler var ev bakanlara tavsiye ediyorum ben.

hem ev sahibi ile, hem kiracı ile uğraşılmaz. evi satıp ev alman lazım. kreedi çekebilirsin. olmuyor ise işi değiştirebilirsin.

hayret kimse dememiş motor ya da scooter hayat kurtarabilir.

Bilkent olacak. Sorun aslında gidip gelme değil. Cocugu krese bırakınca ise yetişemiyorum. Metro ile de olmaz. Çünkü bilkent metrodan sonra yine yukariya dogru cıkmam gerekiyor.

Sizi yoldan alması hususunda ilgili otobüs firmasıyla iletişime geçerseniz daha iyi olur.

Üniversiteden otogara gitmek için ise gördüğünüz bir taksiyi çağırın.
yol çok karışık değil. neredeyse kuş uçuşu diyebileceğimiz şeklide arada 15 km kadar mesafe söz konusu.
İki noktanın arası Honda Kavşağı denen nokta civarı geniş kapsamlı olarak yol çalışmaları var .
Otogara gideceğiniz zaman akşama doğru veya mesai bitim saatine denk gelmemeye çalışın , aşırı trafik yoğunluğu oluyor.
ayrıca toza karşı hassasiyetiniz varsa yanınızda maskeniz de olsun.

karşılar ama firmaya göre değişen bir bekleme süresi var. bazıları ilk 3 ay, bazıları ilk 12 ay geniz eti ameliyatının parasını karşılamıyor. (ilk poliçe yılınız ise)

poliçenizdeki ve/veya internetteki şartları okursanız detayı illa ki vardır.

Sigırta başlamadan önce tanısı konmuş ameliyatlık durumları sigorta başlatıp da karşılatmak olmuyor benim bildiğim. E nabız gibi sağlık bilgilerinize ulaşıp oradan teyit ediyorlar bu hestalıkları.

Abba+1
Eğer bu sebepten zaten tanı varsa olmuyor.

Cocuk doğuştan beri sigortali. Önceki teşhis diye bir durum yok.

O zaman normalde karşılamalı da sorun yaşayan da çok. Yani heralde doğduğundan beri varsa sorun cikarmaz gibiler;
www.sikayetvar.com

Doğumsal sorunlar kapsama alanı dışı diye biliyorum. O geniz eti doğduğunda vardı.

terrible two, horrible three, fucking four, freaking five...
erkek-kız farketmiyor. çocuklar benzer aşamalardan geçiyor. bahsettiğiniz gibi bir eşik atlayıp düzelme durumu olmuyor sanırım hiç. her yaşın ayrı bir zorluğu var.

3 yaşa doğru normalleşiyor. hele bi de konuşmaya da başlayınca çok eğlenceli oluyor, dediklerinizi de anlıyor orta yolda buluşabiliyorsunuz. ama tamamen bir normalleşme beklemeyin :')

Bir zamanlar üçüncü çocuğu kız olan bir adamın twitini okumuştum.

'Evde iki hayvan beslediğimi kızım olunca anladım.' diyordu.

Erkek çocuk hiçbir zaman normalleşmez. Her dönemi bir öncekini mumla aratır.

Selamlar iki erkek çocuk annesiyim sizin çare yavaştan haftada 2 3 gün anneli oyun grubu, iki buçuk yaştan sonra da yarım gün okul. Onların dengi değiliz artık oyun ve arkadaş arıyorlar. Büyük oğlum 2 3 yaşlarındayken 50 kg geziyordum bir ara 49 a düştüm insan vücudu o hareketi kaldıramıyor gerçi bizimki 7 yaşında dehb tanısı aldı psikiyatr dan. Ekstra bir hiperaktivite söz konusuydu.

Sanırım bir 4 yaşından sonra rahatladım. 7 yaşından sonra da hiç zorluğu kalmadı diyebilirim iki senedir maşallahı var hareket azaldı sadece spora kanalize oldu. Basketbol oynayarak atıyor enerjisini. Ergenlik zamanı çıldırmazsa şu hali baya baya ideal erkek çocuk.

Krese başladı, konuşması da gayet iyi durumda. Bizi de anliyor ama genelde söylediğimizi kendi canı isterse yapıyor.

çocukların normal rutine ulaşmaları 25 yaş civarını buluyor. Bu yaşa gelene kadar yok 2 yaş bilmemesi, yok 3 yaş sendromu, yok kreşe başladı ondan huysuz zamanı, yok okula başladısı, yok akran zorbalığı, yok ön ergenliği, yok ergenliği, gençlik sancıları, "aman teyzesi, sınava çalışıyor"ları, "e tabi üniversiteli olunca"sarı falan derken 25 yaş gibi rahatlarsınız.

Bizim çocuklar biraz manyak, benim beklentim 30.

Otizm, yaygın gelişimsel bozukluk falan o kadar geniş bir şemsiye ki, hemen herkesi bir yerinden katabiliyorlar.

Eğer temel belirtilerden birisini yahut birkaçını (Evde ve dışında sürekli yalnız takılma, göz teması kuramama, konuşmayı tercih etmeme, kendi etrafında dönme, beş duyuda hassasiyet vs.) göstermiyorsanhiç endişelenmeyin.

Yok bunlardan az da olsa var ise, ama yaşının gerektirdiği fiziksel, duyuşsal, bilişsel ve soysal yeterlilikleri haiz olduğunu düşünüyorsanız, çok endişe edilecek bir şey yok. Elektronik orucu (tablet, tv, monitör, telefon vs. ekranlarla vakit geçirmesini engelleme) dışında ekstra pek bir şey yapmanız gerekmeyebilir.

Yüksek işlevli yahut Asperger olabilir. Yetkin ve kaliteli bir akademik eğitim aldığından emin olmanız ve ailecek bol vakit geçirmwniz yeterli olur.

Sakın ha bir hata yapıp özel eğitime falan kaydetmeyin. Çocuğun kafası karışmasın ve sicili mimlenmesin...

Bu yazdığım özetin özeti. Son tahlilde kısaca ne yapmanız gerektiği. Hem üniversitede bu işlerin eğitimini alan hem de 2.5 yaşında otizm spekturumunda tanısı konulan çocuğu şunanda fen lisesinde başarılı ve sorunsuz okuyan bir veli olarak söylüyorum. Aklınıza takılan bir mevzu varsa mesaj atın, detaylı yazışalım...

Mobildeyim, editleyemiyorum, ekleyeyim:

Çocuk çok zekiyse bu onu doğal olarak ortalama zekalı akranlarından azade yalnız takılmaya iter. İlgisini çeken konularda daha yetkin kişilerle sorunsuz diyaloğa girebiliyor mu, burası önemli. Muhtemelen kreşteki ortam kendisine yetmiyor, sıkılıyor.

Herhangi bir hassasiyeti yok, her türlü ortama sıkıntısız giriyor. Evde falan hep peşimizde, yalniz durmaz. Sadece kreste fazla yalnız takılıyor, aktivitelere istekli değilmis. Ben de henüz çok yeni kreşe başladığını ve uyum sorunu yaşadığıni düşünüyorum. Ayrıca da bu zamana kadar yasitlariyla aynı.ortamda fazla bulunmadığı için henüz nasıl oynayacağını bilmiyor.

kresi degistirin derim, oyaliyamiyorlar gibi..

kotu bir sey olarak dusunmeyin. ben de boyleydim. bence zeka testlerini yaptirip once dogrulayin. kresteki bir hocanin dedigine dayanarak olmaz. bir de 2 yasindaki cocugun zekasi nasil anlasilir bilmiyorum. bende daha gec fark edildi (4-5 yas gibi) ustun zekali belgelerim falan oldu. cogu seyi ilk ben kavrarim ama insanlarla cok iyi anlasamam. ben de muhtemelen spektrumda bir yerlerdeyim.

simdi gayet guzel bir hayatim var. ama biz ciddi fukaraydik ve hicbir destek almadim, her seyi kendim yapmam gerekti. cok zor oluyor boyle destek almasini saglayin.

benim cocugum boyle olsa siradan cinko karbon insanlarla nasil iletisim kurmasi gerektigi yonunde bir egitim aldiririm kesinlikle. cunku zeki olmanin en buyuk handikapi sizin anladiginiz seyleri etraftakiler anlayamayinca nasil iletisim kuracagini bilememek oluyor. hayal kirikligina ugrayip yalnizlasiyorsunuz. cunku insani iliskilerde zeka ve entelektuel basaridan cok sosyal yetenekler ve grup kohezyonu onem kazaniyor. bunu nasil yonetmesi gerektigi yonunde egitim aldirin kesinlikle. yani ortada apacik bir gercek var ve siz bunu herkesin anladigi kabulunden hareketle gidince problem oluyor. zeka da boy gibi disaridan gorulup anlasilan bir sey olmadigi icin herkes zeki oldugunu dusunuyor. bu durumu yonetmek zor.

ama tabi 2 yasindaki bir cocugun zeki oldugu nasil anlasilir bilemiyorum. fiziki yapisi nasil, biraz minyon mu yasitlarina gore?

Fiziksel yapısı normal, boyu biraz uzun gibi kendi ay grubuna göre.

gayet normal. 2-3 yaş arasında kreşe başlayan çocuklarda sıklıkla iletişim kurmama vs görülür.

bu bir gelişim bozukluğunun işareti olmaz. kreşe tepki gösteriyordur. kreşte düzgün bir yaklaşım görürse, sevgiyle yaklaşılırsa kendiliğinden çözülür.

ama 1.5 ay boyunca çözülememiş ise, muhtemelen kreş öğretmenleri ile ilgili çeşitli sorunlar vardır. başka bir kreş bakmanızı öneririm.

Muhtemelen disk bozulmuş değişmesi gerekiyor. İçindeki bilgiler gitmiş olabilir.

bildiğim kadarıyla o toplam kredi miktarınızla alakalı. Yani 99 bin 24 ay çektikten sonra, kalan 50 ile 100bin limitini geçmiş oluyorsunuz. 50bin için 12 ay vade yaparlar. bankaya sorun ama

Aynı bankadan 100 bin liraya kadar 24 ay çekebiliyorsunuz. 100.000 lira üzeri için 12 aya düşüyor vade.
Farklı bankalardan 100 ve 50 bin çekmek gerekir.

Daha önce manuel aracın olduysa muhtemelen kolay adapte olursun ama ben bi tek ehliyet alırken manuel kullandım sonra hep otomatik kullandım, geçen ay 1 hafta manuel kullanmak zorunda kaldım hep tedirgin oldum hiç adapte olamadım, manuel araç zulüm yeminle.

daha önce kullandıysan sorun olmaz. trafikte işkence ama biraz.

manuel araç alırsan ilerde zor satarsın cok zarar edersin. benden söylemesi.

Kısa sürede adapte olunur, sorun olmaz.

Ama manuel araba kullanmak özellikle şehir içinde çok can sıkıcı, gereksiz yorucu bir şey. Bütçeyi zorlayıp otomatik alabiliyorsanız zorlamanızı öneririm.

gayet kolay adapte olursun. eğer istanbul gibi bir yerde yaşamıyorsan çok sıkıntı da yaşamazsın trafik konusunda.

Yoğun trafikte kullanacaksan zulüm olur, yoksa trafiksiz sürüşte pek de bir farkı yok.

10 sene bisiklete binmesen, binmeyi unutuyor musun?

Bence zulüm olmaz ya, biz rahata fazla alıştık. Yaklaşık 2 senedir otomatik kullanıyorum ama yarın manuele geçebilirim fiyat avantajından dolayı.

Satarken de sorun olacağını düşünmüyorum zira büyük fiyat farkı insanlar için ikna edici oluyor zaten.

ilk aracım otomatikti, onu satmıştım, 2 yıl sonra manuel aldım 1.5 aydır kullanıyorum daha yeni alıştım sayılır. benim beceriksizliğim de olabilir ama eziyet hele antep trafiğinde.

adapte olmak zor olmazda trafikli bir yerde yaşıyorsan üzer yorar

Elbette, yokuslarda arabanin geri kaçmasını önlemek rahatlık sağlar. Debriyaj gaz arasındaki ufak sürede rahat edersiniz.

ayağını frenden çektikten sonra sana ortalama 3 saniye süre tanıyor işte hocam. o esnada arabadan arabaya çalışma karakteri biraz değişebilir ama işlere aşinaysan bu süre esnasında aracı hareket ettirip otomatik freni devreden sen çıkartırsın, onun frenleri bırakmasını beklemezsin yani. bu da yeterli güveni verir. zaten otomatik fren devreden çıkana kadar debriyaj-gaz ilişkisini kurup tekerleği döndüremiyorsan durumlar çok çok kötü demektir, çok fazla pratik yapman gerekiyor demektir. süre kısa gibi gözükse de kavrama noktasını yakalamak için bir ömür gibi yeterli.

%100 çalışıyor
sadece fazladan boşa atıp frenlediysen devreden çıkıyor o zaman dikkatli olmak lazım

Alışamadım ilk zamanlarda fakat sonrasından hiç zorluk çekmiyorsun

kardeşim geçen yıl manuel arabayla ehliyet aldı, kurstaki arabada belli ki yokuş kalkış desteği varmış çünkü yokuşta durduk sonra kalktım gittik vs. diye çok rahat anlattı :D ben kullanırken benim travmalarımdan biriydi demek ki yeni arabalarda çözülmüş bu iş.

Tabii ki kolaylaştırıyor.

Beşiktaş'ta oldukça yokuşlu bir mahallede oturuyorum. Fiyatı uygun diye manuel araba almıştım. Geri kaçırıyor olsa mümkün değil almazdım.

Yeri geliyor diğer arabayla aramda 10 cm oluyor park ederken veya park yerinden çıkarken illa kendi aracıma ve/veya başkasının aracına zarar verirdim. Bu şekilde oldukça kolay, %15 yokuşta trafikte kalsam bile sülalem rahat tekrar kalkış yapabiliyorum.

Bir manuel arabada öncelikli olarak aradığım tek donanım yokuş kalkış desteği. İstanbul gibi yokuşlu şehirlerde çok rahat ettirir.

Benimkinde yok. İstanbula gezmeye gittiğimde her seferinde eksikliğini hissediyorum.

200 liradan 250 liraya çıkardım.
branş: matematik

Türkçe 125’ten 150 yaptım

Küçük ilçe ama. 200 duyuyorum genelde

Sınıf öğretmeniyim 30 dk ders + 10 dk mola + 30 dk ders 400₺ şu an.

Vereceğim dersin türüne göre 350 de olabiliyor 200 de. Örneğin sadece okuma yaptırıyorsam 200₺ gibi.

Geçen sene 250₺’ye tüm dersleri veriyordum.

veraset ilamıyla birlikte cimere yazıp dijitale aktarılmış araziler hakkında bilgi alabilirsiniz. daha öncesinin kayıtları için her ilçenin tapu müdürlüğüne gidip manuel sorgu yapıyorsunuz diye biliyorum.

CİMER üzerinden sonuç alamazsınız.
Babaannenizin ve babanızın veraset ilamı ile ilgili Tapu Müdürlüğüne web-tapu sistemi üzerinden başvuruda bulunun. T.C. kimlik numarası güncellenmiş aşınmazların kayıtlarına ulaşabilir adınıza intikal yaptırabilirsiniz.
Bütün kayıtlar sisteme aktarıldı ama kimlik bilgilerine ulaşılamayan eski kayıtlarda T.C. kimlik bilgisi mevcut değil. Ondan dolayı eğer taşınmaza ait tapu belgeleriniz varsa onlar üzerinden sorgu yaptırabilirsiniz yoksa TKGM parsel sorgulamadan ada parsel bilgilerini öğrenerek başvuru yapabilirsiniz.

www.hepsiburada.com

299 olmuş gerçi. ama 250'ye yakın bir fiyata satan yer bulunabilir. tam da şu an onu dinliyorum bayağı iyi.

Ovacık'ta köye gelmeden solda bir arazi var. Sanırım talim yeri. Neyse orada kullanıyor millet.

goo.gl

Batıkentteki geniş sokaklar, pazar yerleri

şık ve offical giyin.
saçın başın düzgün olsun.

referans gösterdiğin makalelerle ilgili konuşacak kadar fikrin olsun.
içindekiler ve özet kısmında yazan herşeyi sunumda kısa ya da uzun anlatmaya çalış. burada bu yazıyor e hani anlatmadın demesinler.
sen onlara soru soracak malzeme ver ki bildiğin yerden soru sorsunlar.
jüriyi önceden öğrenebiliyorsan senin konunla ilgili daha önce ne yazmış ne yapmışar ona bak.
ayşe hoca şununla ilgili sorar, mehmet hoca bu konuyu sever gibi fikrin olur.
elinde tezinin hard copysi olsun mutlaka..
prezi de falan sunum hazırlayabilirsin..zorunlu değilse kuru kuru power pointte sunum yapma.

"nereden vurabilirler" olarak düşünme. sonuçta karşındaki insanlar tezini okumak için bir zaman ve emek harcamış, tezinin daha iyi olabilmesi için kafa yormuş insanlar. dinle, değerlendir; aklına yatarsa haklısınız,dediğinizi yapmam faydalı olabilir dersin, yatmazsa neden öyle yaptığını ve sence neden eksik/hatalı olmadığını açıklarsın. karşındakiler düşman değil. sadece sakin ol, iyi dinle, ölçüp tartıp konuş. 3 jüri üyesiyle de göz teması kurmaya çalış. başarılar :)

sunumunu yapıyosun, soru olursa cevaplıyosun, zaten danışmanın sana destek oluyo.
üzerine çok gelecek bişeyler bulurlarsa o tez olmamıştır ve düzeltme verirler zaten. o da bu aşamada az çok bellidir sanırım.

sunuma ikramlık, atıştıracak ve içecek bişeyler götürmeyi ihmal etme. en olmazsa olmazı bu hatta :P

sen aylardir o konuda okuyup yazip ciziyorsun, rahat ol.
onlar tez konun hakkinda bilgili ve tecrubeli olabilirler ama yuzde 90 tezini okumadan gelecekler rahat ol.
elestiri olursa ukalalik yapma, mazaret uretmeden neden oyle yapmadigini ya da neden oyle yaptigini acikla.

sunuma baslarken once neden o konuyu sectin, nasil calistin ve senin alana ne katkin oldu bunu anlat. benzer calismalarda ne eksikti, sen neleri tamamladin ya da neleri farkli yaptin bunlarin altini ciz. soru icin orta yap, oradan soru sorsunlar. emin olmadigin toplara girme. cok ustune gelirlerse bu konuyu doktorada devam etmeyi dusunuyorum gibi bi savusturma yap, mantikli bir cercevede tabi ki.

yaninda mutlaka kagit kalem olsun. hocalarin soylediklerini not al, elestirilerini not al. duzeltme verme ihtimallerine karslilik soylediklerini not et. ileride isine yarar.

giyiminde seni sikmayan, terletmeyen (ya da koltuk altlarindan falan terini belli etmeyen), frapan ya da goz alici olmayan (cok renkli, cok desenli, cok dekolte, cok dar, cok trend olmasin vs vs) seyler tercih et. savunma sirasinda ister istemez terleyeceksin, bunu dusunerek kiyafet sec. sunum sirasinda ceket vs cikarman hos karsilanmaz, ya bastan izin isteyerek cikart ya da sonuna kadar dayan ya da hic giyme.

her yerin sunum ritueli farklidir, kimi yer de asla bisey yiyilip icilmez, kimi yerde gün gibi kisirlar borekler dolu olur. danismanindan ya da daha once sunum yapmis kisilerden ogren ona gore hazirlan. her halukarda masada mutlaka su, bardak ve pecete olsun. kimi yerde hocalar savunma sonrasinda yemege goturulmeyi bekler mesela. ya da hocalari senin alman, cikista senin birakman gerekebilir. bu tarz seyleri onceden danismaninla konus mutlaka.

sunumdan en az yarim saat 45 dakika once orda hazir ol. (hocalari alma isi olacaksa bi arkadasin yapsin bunu) mutlaka enstitude eksik kalan bi evrak isi, bi memurun hatasi vs olacaktir. double check yap/yaptirt, cikista imzalarin ve tum evraklarin tamam oldugundan emin ol.

ac karnina girme, tika basma tok girme. yaninda su ve mendil/pecete olsun.

tezinin ciktisi yaninda olsun. ayrica pdf olarak laptobunda veya usbinde yaninda ve acik olsun.

basarilar.

hocan ok diyorsa bişi olmaz.

ek olarak,

sunumda paragraf tipi yazı olmasın 5 satır 8 kelime gibi düşünülebilir max.
okuma sunumunu
sunuma tam bilmediğin şeyleri asla koyma.
literatürde kim ne yapmış gözden geçir, şu şunu demişti, şu çalışmada şunlar vardı gibi hafızadan ekler yap
şekilleri iyi olsun sunumun

başka da bişiye gerek yok. ek olarak çok da büyütmeye gerek olmuyor genelde.

1. Soru icin orta falan yapmana gerek yok. Aklimiz ogrenci ortalariyla calismiyor. Hazirlanip geliyoruz, soyledigin seyelerden ziyade yazdiklarindan soruyoruz.

2. Bize taz olarak gonderdigin pdf dosyasi noktasina, virgulune kadar okunuyor. Okuyoruz. Eger gercekten cok sacmaladiysan zaman kaybetmemek icin bir kac paragraf atlayip juride soruyoruz.

3. Yazdigin herseyden sorumlusun. Tez diye hazirladigin sey tamamen sana ait.

4. Juriye geldigimiz icin disiplinde senin konunla igili cogu seyi biliyoruz demektir. Ayriyetten calismalarimiza bakmana gerek yok. Senin konunla uzaktan ilgili olsak bile kendi calisma alanlarimizi soracak degiliz. Bizim ne calistigimizla degil senin kendinin ne calistigiyla ilgilen.

5. Kiyafet olarak bir sey demeye gerek duymuyorum. Master'i bitirdin, nasil giyinecegini biliyorsundur. Ceket falan giymene gerek yok. Kimse ceketle basladi ama ceketini cikardi bak bu olmadi diyecek degil. Ilgilenmiyoruz boyle seylerle. Ne anlattiginla ilgileniyoruz. Ogrenciler niye bunlara takiliyor hic bilmiyorum

6. Seni her yerden vurabiliriz :)

7. Eger hocalarinin yazdiklarini okumadigini dusunuyorsan o juriden gectiginde hak etmeden gectigini, gercek bir degerlenidirme olmadigini bilerek o egitimi tamamla. Vicdanin rahat olmasin ve ciktiktan sonra " ya zaten o hocalar okumuyorlar" lafini utanmadan tek bir kere soyleme. Bu senin basarinda saibedir. Seni gercekten degerlenidrecek bir okul bularak egitimine devam et.

8. kolay gelsin. Yaparsin.

benim savunmamda eleştiri yapmadılar. sınav gibi de değildi, hadi anlat bakalım demediler. amaçları tezi benim yapıp yapmadığımı kontrol etmek. bu yüzden temel şeyleri soruyolar.

ayrıca sunumda detaya girme, şunu şöyle hesappladım (sayısal ise) şu faktörü şurdan aldım vs deme. işine güvenmiyorsun izlenimi veriyor.

vurma dertleri yok. tezi kendin yaptıysan hiçbir soruları zor gelmeyecektir. yaptığını anlatmanı isteyecekler sadece.

Merhaba,

Ben .... şurada öğrenciyim şu konu üzerinde çalışıyorum. Bununla bağlantılı olarak yazdığım bir makalede sizin ..... başlıklı makalenizi gördüm. Makalemin şimdiye kadarki olan kısmını ekte bulabilirsiniz. Gördüğünüz gibi .... kısmına sizin makalenizde bulunan .... ölçeğini eklemenin makaleme fazlasıyla faydalı olacaktır. Bu hususta atıf da yaparak ilgili ölçeği makalemde kullanmama izin verirseniz müteşekkir olurum.

Saygılar,
Ali Baba

Saygıdeğer (buraya soyadı gelecek) Hocam; 
x Üniversitesi x. sınıf öğrencisiyim. X kapsamında, x (makalenin kısa başlığı buraya gelecek) hakkında yapacağım araştırmamda kullanmak üzere, geliştirmiş olduğunuz 'buraya ölçeğin adı 'nizi -izninizle- kullanmak istiyorum. Ölçeğinizi ve puanlama kriterlerini gönderebilir misiniz, lütfen?
Saygılarımı sunarım.
Buraya isteyenin adı soyadı

(Yukarıdaki denendi,onun üzerinde ölçek böyle alındı. Ancak benim bildiğim ölçek kullanandan değil güvenirlik geçerliğini yapandan istenir. Ben, hep öyle istedim.
Kullananın paylaşma hakkı varsa eğer,belki. O halde yukarıdaki izin şablon olarak kullanıp öyle ayarlanmalı.)

kolay gelsin.