tok bir sesin, duzgun bir turkcen varsa 4

öykü yazabilirsin aslında.sonra kitap haline getirirsin.bence güzel olur,böyle bir tavsiye vereyim sana.

onun da müşterisi vardır. arkadaş çevreniz ona göre şekillenir. fakat böyle bir arkadaş çevresi edinmek ister misiniz bilemem :)

aha aynı eşim. kaptırıp karşınızdakini sıkmadığınız sürece bence sorun yok. eşim çok sevilen biridir mesela, anlattığı şeyler insanların ilgisini çeker genelde. o da çocuklara çok güzel tarih, bilim anlatır. ama oldu ki çok dallandırıp budaklandırırsa ben arada "asıl hikayeye dön" derim. kendi ailemdeki erkekler de hep lafı kısa keser, bir şey paylaşmaz. çok sıkıcı. her konuda uzun uzun muhabbet edebilmek ve beraber kaç yıl geçerse geçsin hep konuşacak ilginç mevzu bulmak süper bir şey bence. öte yandan bir şeye kırılırsa mevzu kolay kapanmıyor, o kadar kusur da olsun artık. yani bence 4, kendiniz olun.

@nax, türkçem hayli düzgün fakat sesim tok değil. Biraz alıştırma yaptım aslında kalın sesten konuşmak için, fakat unuttuğum anda eskisine dönüyor. İnce sesli de değilim. 4 nedir, anlayamadım.

@rock n roll, öncelikli derdim konuşacaklarımı konuşmak değil, insanlar arasında daha az konuşmak. Nesir yazmayı pek sevmem ama öykü yazmayı deneyeyim. Belki de denemediğimden sevmedim.

@nereye bu gidis, ümidim zaten o yönde. Arkadaşlarım beni şimdiye dek terketmediyse pek de rahatsız etmiyorumdur herhalde. Ya rahatsız ediyorsam endişesine kapılıyorum ara ara.

@quasiromantic, tamam süper. Ben de müstakbel (ve henüz tanışmamış olabileceğim) eşimi bezdirmekten korkuyordum içten içe. Meğer bizim gibiler de sevilebilirmiş, sevindim. Asıl hikayeyi kaçırmıyorum genelde, yine de dizginleyecek birisi lazım olabiliyor. 4 nedir, sadece ben mi bilmiyorum bunu :)

4) böyle devam edeyim mi?

kendi sorunuzun parçası olan 4 :p

yazımın bile oldukça akıcı görünüyor, okutuyor kendini. eğer konuşman da böyleyse elbette devam et. ayrıca çok konuşan, hele de konuşurken ''bir şeyler anlatan'' erkek, cool takılmaya çalışıp ağzını bıçak açmayan ''sıkıcı'' erkekten bin kat daha tercih edilebilirdir.

4 :)

Okumadım ama 2.

herşeyin fazlası zarar.

boyle soru olmaz olsun.

1 dersek, konusmaktan vaz mi gececeksiniz yani?

baskasi olmayin kendiniz olun. kasmayin, takmayin, sallamayin, pasa gonlunuz nasil istiyosa oyle olun. hayat o kadar kisa ki, aman su boyle mi dusunur, aman sunu rahatsiz mi ederim filan gibi kaygilariniz hic olmasin. ne guzel! keske sizin kardesiniz olsaydim, ne cok bilgili olurdum ve hayal gucum de ne cok gelisirdi!

yarin ayni seyi cocuklariniza da yaparsiniz insallah. onlarin da hayal gucleri cok gelisir, siz boyle yaptiginiz icin...

aynen devam hocam, ihtiyac duyuyosunuz cunku. sizin fabrika ayarlarinda, cene dusuklugu switch'i on gelmis. oynamayin ayarlarla...

Uzmanlaşmak istiyorsan zaten ingilizce eğitim almalısın. Türkçe kaynak yok yok yok.

Sen once bi kazan da sonra dusunursun oralari.

beynine tecavuz etmeleri, filan tuhaf nasil hazirligi gectin anlamadim yani ing ve turkce dinlemenin pek farki olmamali. Yok ben bogazici seviyesi kadar calisiyorum zaten ing yede bi sene kasarim diyip girsen zaten min 2. Sinifta kulagina turkce gibi net gelir o ing anlatimlar.

Ben felsefe mezunuyum, İngilizce eğitim gördüm. Şu kadar söyleyeyim eğer aynı eğitimi Türkçe görmüş olsaydım şu andaki bilgimin en az 3 katına sahip olurdum bölümüme dair. Yarak gibi bir durum bence. Hele ilk sene alışana kadar anam ağlardı o okumaları yaparken, önce okur kelimeleri çıkarır, tek tek sözlükten bakardım, sonra insan gibi anlayabilmek için 2 defa daha okurdum.
Bir de İngilizcesi çok çok daha kötü insanlar oluyor, sınıfta söz almaya çekiniyorlar ya da adam anlatmak istediği şeyi uzattıkça uzatıyor dile hakim olmadığı için. Çok sinir bozucu.
Bir de bana ana dili Türkçe olan iki insanın İngilizce konuşması ya da yazışması çok salakça geliyor. Manasız yani.

Bilmiyorum. İngilizce eğitim almak dil olarak bana bir şeyler elbette kattı ancak bölüm bilgisi olarak ana dilimde okumuş olsaydım çok daha rahat ederdim, çok daha fazla birikimim olurdu.

kuantum mekaniğini ingilizce aldım hic bişey anlamadım. odtüdendi hocamız o da pek önermiyodu ingilizce eğitimi. ama malesef fizikle ilgili en güzel kitaplar hep ingilizce.

Buff +1. Bende ODTÜ de okudum ve ilk yil neler çektim allah bilir :( Türkçe olsaydi çok daha rahat anlayacağımi dusunmusumdur her zaman.

eğer eğitimcinin de, öğrencinin de ingilizcesi yeterliyse gayet güzel oluyor. henüz derse kendimi katamamak gibi bir durumum olmadı. güzel kaynakların ingilizce olması da cabası. mühendislikleri bilmiyorum, onlar zor olabilir ingilizce ama bence işletme vs. ingilizce okunmalı.

bilkent'teyim. turkce bir bolum bitirip yurtdisina doktoraya gittigin zaman yasayacaklari dusun. hem doktora, hem de ilk defa ingilizce egitim. cok daha zor olurdu. ilk aydan sonra alisiyorsun zaten. bir de turkce kaynaklarin asiri derecede uyduruk olmasi sorunsali var tabi, ona hic girmiyorum.

ingilizce bilmeyip ingilizce bölüm seçen biri olarak yazdıklarınızı okuyunca gözüm korktu açıkçası. peki ingilizce işletme nasıldır? hiç değilse diğerlerine göre daha kolay mıdır? hazırlıkta güzel öğrenilir mi ingilizce?

Bence eğitim türkçe alınıp, ingilizce konusunda kişi kendini geliştirmeye açık olmalı. Sen lise de öğrenilen ingilizceyle adamlara yüklendikçe yükleniyotsun ingilizce eğitimde sonra ne oluyor? ya okulu bırakıyolar, ya da siktin sene uzuyor okulları. İngilizce eğitim boktan bişeydir. Hani derler ya; "Türkçesini öğrendinde.........."

İnsan en iyi ana dilinde anlar. Olayın özü budur bence. Eğitimi türkçe alıp sonra ingilizce kaynaklarla pekiştirmek çok daha faydalı bence.

hazırlık eğitimi sonrası 1.sınıfta odtüde 4 ay geçirdim. her gün eve "bugün de birşey öğrenemedim." diyerek döndüm. hazırlığı geçebilecek kadar ingilizce bilmek malesef yetmiyor, kendini bölüme iyi hazırlamak gerekiyor. sonra ne mi oldu? ingilize ders dinleme zorluğu + çok gelecek vaadeden bir bölüm olmaması sebepleri birleşince bölümü bırakıp hukuk kazandım, hukuk zor mu çoğuna göre evet ama ingilizce eğitimden sonra bana çok daha rahat geldi :)

Amma abartmissiniz ha. Tamam anadilde egitim taraftariyim. Ingilizce egitim ne! Ama oyle zor boyle anlasilmaz degil. Odtude hazirlikta gayet eglendim. Yedik ictik arkadaslarla, tek ders ing zaten baska yuk yok. Sonra bolume gectim, ilk donem zorlandim tamam, 2.00 ortalama anca yaptim. Ama mezuniyet notum 3.10. Cikiyo yani sonradan. Ayrica bolumum siyaset. Turkiyede gram kaynak yok konuyla ilgili. Ben ingilizce bilmesem sacma sapan cevirilerden mi okuyacaktim? Mis gibi anadilinden okuyup anliyorum simdi. Turkce egitim almis arkadaslarim kpds/yds'yi veremedikleri icin akademisyen olamiyorlar bir turlu. Benim kpds notum 90 uzeri. Almanyadan kabul aldim, ielts hic sorun olmadi. Turkce egitim veren okula gideyim de ingilizceyi kursta ogrenirim diye bir sacmalik yok. O essek kadar bolum kitaplarini ingilizce okumadan, essek kadar makaleleri ingilizce yazmadan ogrenmek imkansiz. Hazirlikta da kursta da size ing siparis vermeyi, adres sormayi ogretiyorlar. Asil nane bolumde baslar, asil ing orda ogrenilir. Oyle zor birsey degil. Soyle zorlandim boyle bittim demenin bi alemi yok. Ogrenmek zorundasin. Yoksa bu ulkede adam saymiyorlar, ne is bulabiliyorsun ne saygi gorebiliyorsun. Kaynak yok arkadasim kaynak. Ceviri kulturu yok ki ulkede. Bu eksikligi kendin cozeceksin baska care yok. Koymuslar ing egitim, cekiyoruz iste. Napcan baska?

iyiden ziyade kötüyü anlayabiliyorum ben. böyle beyninin içinde hissedeceksin müziği.

bir kulaklığı anlamak için, onu iyi bir kaynağa bağlayıp, genel olarak kullanmak istediğiniz müziği dinleyerek denemeniz gerekir. kulaklıkların "burn-in" süreleri vardır. yandıktan sonra, tizler törpülenir, pesler değişir, daha sonra performansına bakmak gerekir. bir seviyeye kadar basit bir kulaklık ile, daha üst seviye bir kulaklık arasında bariz farklar vardır. belirli bir seviyenin üzerine çıkınca bu farkları ayırt etmek normal bir kullanıcının yapacağı birşey değil. dinlediğiniz tarza göre bir kaynak ve müzik ile o kulaklığın performansına bakarsnız. mesela pes seven kişiler, düşük frekansın doygunluğuna, çıkarken verdiği titreşimin sesi etkileyip etkilemediğine bakarlar. normal bir dinleyici yalnızca bu frekansın yüksekliğine bakar, ayrıntıyı algılamaz. ya da harmony' yi olduğu gibi ve dengeli duymak isteyenler, düşük ve yüksek frekansın uyumuna, orta frekansın kaybolmamasına, salon efektine bakarlar. bu genellikle audiophille kulaklıklarla, iyi amfilerle mümkün olan bir beğenidir. ses kulağınıza iyi geliyorsa, kulaklığın fiziki yapısı da kaliteli geliyorsa (uzun yıllar kullanabiliyorsanız) düşünmeyin pek, bu halde çok para yatırmanın bir anlamı yok.
selamlar.

kaliteli müzik dinleyince anlaşılır onlar.

.flac uzantılı şarkı indirip dinleyin. youtube şarkılarını elbette hepsi aynı şekilde çalar.

üzerinde sennheiser yazıyorsa iyi ses veriyor demektir :)

edit: konuyu azıcık daha açayım istedim...

kaliteli bir kayıttan, test ettiğin kulaklıkla "rammstein - du hast" dinle. şarkının giriş kısmındaki davul sesleri kulaktan girdikten sonra beyinde yankılanıp daha sonra oradan aşağı inerek göğüs kafesini dolduruyorsa o kulaklık olmuş demektir...

işte nikmikdemebana dostumuz yukarıda bahsettiğim bass ağırlıklı tabir edilen doygun sesleri seviyor. pes kulaklıklar içinde sennheiser uygun fiyatlı ve kaliteli kulaklıklar üretiyor. lakin diğer kategoriye giren birisi bu tarz bir ses duymaktan hoşlanmayabiliyor. dolayısı ile bu dinleme tarzına göre değişken birşey. siz 2. kategoridenseniz size sennheiser, koss portapro, audio technica cks 90 gibi bir kulaklık önermek küfür yememize sebep olabilir, çünkü size iğrenç gelecek. 1. kategoriden iseniz de kalkıp size grado, etymotic gibi bir kulaklık önermek yine aynı tepki ile karşılaşmamıza neden olur. bunu ancak v eancak doğru amfi, doğru müzik, doğru kaynak ile kendi kulağınız ile anlayabilirsiniz. dediğim gibi eğer kulağınıza iyi geliyorsa takılmayın pek. audiophille olmayanlar yüksek pes veren kulaklıklarla mutludurlar genelde. o yüzden sennheiser iyidir. kalitelidir de, yıllarca kullanılabilir.
selamlar.

İyi ses verip vermemek pek çok kritere bağlıdır.

a. Subjektif algı. Herkes 400-500 dolar fiyatıyla bir Westone 4R'yi sev(e)mez.
a1. Objektif algı. Hiçbir aklı başında kişi Westone 4R'ye de berrbat, karman çorman pok gibi sesi var diyemez. Çünkü paranın alabileceği nerdeyse en kaliteli bir kulak içi kulaklıktan bahsediyoruz burada.
b. Kulaklığın ses karakteri. Kulaklıklar, özellikle giriş düzeyindekiler genel tüketiciyi hedefler. Ve geneli elinde tutmanın en garanti yolu kulaklığın bas çıktısını arttırmaktır. Ancak bu hafif sakattır, bası çok güçlü kulaklıkta mid ve tiz ezilip detaylar kayboluyor olabilir. Bu da kulaklığı kötü yapar.(Sennheiser IE8 / IE80 alınca basın diğerlerini ezmesi konusunda hiçbir sorun kalmaz) "İyi ses" verenler genelde dengeli karakterde olup iyi bir detay seviyesine de sahip olan kulaklıklardır.
c. Neye dayanarak? Karşılaştırarak tabii ki. O da aynı kaynakta aynı parçayı aynı seste dinlerken kulaklığı değiştirmeyle olur. Bu şekilde baslar midler tizler, sahne perde detay sibilans artikülasyon her ne aranıyorsa çarşaf gibi belli olur. Yoksa gerçek hayattan düşün, hiç kıyas şansın olmasaydı herhangibir şey için "şu kadar x" diyebilir miydin?
d. Eğer bir gün dandik kulaklıkla Sennheiser IE8'i veya Ath Ckm500'ü veya Vsonic Gr07 mk2'yi yada Westone'dan birşeyi bu şekilde kıyaslarsanız "iyi ses" ne demek direkt anlarsınız :)
e. Bu madde opsiyonel. Çünkü müzik yapanlara yönelik; kulaklığın üretimdeki gerçekçiliği. Eğer kulaklık enstrümanları gerçek halleri gibi veremiyorsa o zaman hiçbir surette iyi ses veriyor denemez. Ama bu gerçek halleri bilmek için onları icra etmek gerekir. E çoğumuz onlardan olmadığımız için, çalanların yorumlarına da bakarız.

çamaşır suyu tüm beyazların çaresi. üzerinde yazıldığı şekilde çamaşır makinasının uygun bölmesine döküyorsunuz, fazlası yıpratır.

@yedirenk malesef. dediğin gibi yaptım ama hafif rengi açılsa da beyaza dönmedi. yok mu başka yolu? kuru temizlemeciler halledebilir mi?

bir tane leğen, kova tarzı bir şeyin içine ace dök.

gömleği bas içine, öyle çok yıpranmazda, bem beyaz olur.

hiç bilmiyorum ama kuru temizlemeci bence halleder, halledemezse de parasını almaz. ha bir de şu kosla oxi mi ne vardı, çok iyi diyorlardı.