neferkitty, neden yazmasın? yazsın valla! bek gözel!
www.amnh.orgşempanze ve insan DNA'sı %98.8 oranında tıpatıp aynı. Ama o aradaki %1.2'lik farklılık, 35 milyon çeşit farklılığa tekabül ediyor. Örnek olarak, şempanzeler de AIDS ya da hepatit oluyolar ama sıtma olmuyolar. Bizden çok farklılar.
Benzer şekilde, gelmiş geçmiş ve gelecek insan DNA'ları da, birbirinden farklı. Hiçbiri, diğeriyle %100 aynı değil. Hatta ve hatta, tek yumurta ikizlerinin DNA'ları bile birbirinin tıpa tıp aynı değil:
www.scientificamerican.comAma birbirlerine benziyorlar mı? Hem de çok!
Hâl böyle olunca, benzerliği ve benzemezliği açıklayan şeyin DNA'da yattığını söyleyebiliriz.
Bu noktada,
fenotip kavramını tanımlayın. Ama çok güzel tanımlamanız lâzım. İyi bir gugıl araştırması gerekiyor.
Ardından da,
canlıların karakterlerinin büyük bir bölümü, bir değil, çok sayıda gen tarafından kontrol edilir. Başka bir deyişle, belirli bir fenotipin ortaya çıkmasında birden fazla gen, değişik ölçülerde ve değişik yönlerde katkılar yapmaktadır. Bu etkileşimler daha ziyade, sıra ile birbirini izleyen biyosentetik reaksiyonların yerine getirilmesi sırasında katalizör olarak görev alan enzimlerin (ve bu enzimleri üreten genlerin) etkisinden ileri gelmektedir.
Sonra diyebilirsiniz ki,
Görüldüğü üzere, fenotipin belirlenmesinde, 1 gen, 1 özellikten sorumlu değil. Çok fazla sayıda genin ve çok fazla sayıda çevresel etkinin ortaklaşa oluşturdukları bir sonuçtur fenotip. Dolayısıyla, benzer çevresel koşullara maruz kalan iki farklı genotip, sonunda birbirine tıpatıp benzeyen değil belki ama birbirini andıran iki fenotipe dönüşebilir.
Örnek olarak, düğün fotoğraflarında birbirlerine çok benzemeyen bir karı kocanın, 40 sene sonra, görünüş olarak birbirlerini andırmaları mümkün olabilir. Elbette her çift sonunda birbirine benzeyecek diye bir şart yok ama, bazı çiftlerde de böyle bir realite var. Bakarsınız ve tuhaf bulursunuz. Çünkü bu insanlarda bir kan akrabalığı yoktur. Ama yüz ifadesi, görünüş olarak birbirlerini andırırlar. Neden? Çünkü 40 senedir aynı şeylerle ve aynı düzenle beslenmişlerdir. Kırk senedir, birbirlerine bakmaktadırlar ve mimik kasları, aynaya bakar gibi, ister istemez, aynı hareketleri, aynı yüz ifadelerini yapmaya şartlanmıştır. Bu etkenler sonunda insanlar birbirlerine benzer hâle gelirler.
Bu durumun tersi, birlikte büyüyen ve ayrı büyüyen tek yumurta ikizlerinin karşılaştırılmasında da görülür. Ayrı büyüyenlerde belli belirsiz bir farklılaşma meydana gelir.
Besinler, dengeli beslenme veya kötü beslenme, beslenme düzeni, içilen suyun özellikleri, yapılan işler, spor yapmış olmak veya olmamak, yapılan sporun cinsi, mâruz kalınan atmosferik, coğrafi ve iklimsel şartlar, kimyasal maddeler, zor hayat veya kolay hayat, rahat bir hayat veya meşakkatli bir hayat, uyku kalitesi, uyku düzeni, içki, sigara, kola, uyuşturucu, şeker gibi kötü alışkanlıkların olması veya olmaması, stres, üzüntü, depresif bir hayat ya da nispeten normal bir hayat ya da neşeli geçen bir hayat, aile bireyleriyle olan etkileşim, bir aile ortamında ya da sokaklarda büyümüş, sokaklarda yaşamış olmak, yatılan yatağın ve yastığın kalitesi gibi benzeri yüzlerce, binlerce parametrenin, birey bazında onlarca yıl, tür bazında ise binlerce yıl süreyle fenotipimiz üzerinde bıraktığı değiştirici etkiler, sonunda benzerliklerin ve farklılıkların ortaya çıkmasına neden olur.
örnekler: ırklar arası farklılıklar. fazla güneşe maruz kalınan bölgelerde açık renk gözün olmaması, beyaz tenin olmaması, güneşe çok az maruz kalınan bölgelerde, koyu renk ten renginin bulunmaması.
(Bu örnekleri çeşitlendirmeniz lâzım. Antropoloji sayfalarında gezin biraz. Elinizin altında internet ve gugıl varken, yazılı kaynak bulamadık demeyin lütfen).
(bkz:
google'da ileri arama teknikleri)