klimasiz yasayamazdim sanirim (sondan basladim cvp vermeye) carpacaksa da klima carpsin :) ter dokmekten iyidir.

"fuji" almistim seneler evel (10 kusur sene), kapasite ve sorunsuzlugundan cok memnunum. bakim konusunu baya bi aksatmama ragmen giki cikmadi. acilis/kapanis timer'i var. o zamanlarda simdiki gibi "tasarruflu" hedeler olmamasina ragmen, elektrik faturasi makul seviyelerde degisiyor. (hafta sonlari full time ve hafta ici sadece aksamlari kullandigimi not dusmeliyim)

eger piyasada varsa o markayi bir incelemenizi tavsiye ederim. aksa altinda idi sanirim; degismis olabilir.

bence çevreye çok zararlı olduğu için tümden vazgeçilsin bu fikriyattan.

Selamlar, sevgiler.

Size bilgi vereyim. Elektrik motorlari, kalkis aninda yuksek akim cekerler. Bu dur kalklarin miktari arttikca bosa elektrik sarfiyatiniz artmis olur. Simdi yeni modeller cikti. Bu modellerde aynen kombilerde alev modulasyonu yapilmasi gibi (yani son yan yerine alevin kisilmasi gibi), kompresor durup kalkis yapmiyor da, sogutma gucunu azaltiyor, devrini dusuruyor vs..
Yani bu klima ortam sicakligi istenilen ayara geldiginde kompressoru stop edip sadece hava uflemiyor da ortam sicakligina yaklasildikca gucunu dusuruyor, istenilen sicakliga gelince minimum sogutmada calismaya devam ediyor.
www.arcelik.com.tr

Bu Arcelik bir ornek, diger markalarda da vardir mutlaka.

Gelelim klimanin faydalarina.

Biliyosunuz sicak hava kadar, nem de cok onemlidir. Ortam nem miktari arttikca ayni sicaklik size bogucu gelmeye baslayabilir. Ama klima icinden gecen hava soguktan gecerken icindeki nem yogunlasir ve disari atilir. Haliyle ortamin nem miktari azalir. Yani ortami cok sogutmasaniz bile nemin azalmasi size serinlik verir.

Denildigi gibi, disarisi 40 dereceyken klimayi 18 derecede calistirip lap diye iceri girerseniz, bir de cik gir yaparsaniz, catlarsiniz. Klimayi adam gibi degerlere getirmek lazim. Misal Antalya gibi bir yerde ailem klimayi 27-28 derecede kullaniyorlar.

Bir de klimanin konumu da onemli. Oturdugunuzda dogrudan uzerinize ufleyemeyecek ama evi derinlemesine de sogutacak bir yer olmali, misal koridora dogru uflemeli ama koltuklara gelmeden gibi..

Boyle bir konfigurasyon ile cillop gibi yasarsiniz.

Dipnot: Alirken mutlaka a sinifi a+ olan bir cihaz alin. Ucuza alip sonra elektrip parasindan "amanin yandim" demeyin. Emin olun, 399 liralik alet ile 1399 liralik alet arasinda daglar kadar fark var.

Son olarak eger modeller arasinda kararsiz kaliyorsaniz, sessizlik faktorune bir bakin. Biri 50 db biri 30 db ise, haliyle dusuk olani tercih edin, yoksa sesten kafaniz siser.

Klima beni hasta etmiyor, tam tersi dinç oluyorum. Yoksa sıcak öyle bir isteksizlik yaratıyor ki.

Tek kötü yanı dışarı çıkmak istediğinizde fırına girmiş gibi hissediyorsunuz. İşte hasta eden bu devamlı sıcak/soğuk geçişleri olacaksa hasta eder.

Elektrik tüketimi konusunda üst sınıf bir klima alın, en kötü 2 sene içinde verdiğiniz parayı telafi eder.

arkadaşlar bilgileriniz için çok teşekkür ederim.. Ama bu işten malesef hiç anlamıyorum.. Bu a+ sınıfına örnek verebileceğiniz net bir model ve marka var mıdır acaba ?

Inverter olan bir klima alın. Kapalı ortamda gün boyu çalışacağı için elektrik sarfiyatınızı çok değiştirir. Verdiğiniz fiyat farkının kapanması ve kara geçmeniz çok uzun sürmez. Daikin ya da mitsubishi tavsiyem.

Klimayı binanın üst katından kaldırıp aşağıya atmadığınız sürece içinde dolaşan soğutucu akışkanın çevreye zarar vereceğini sanmıyorum. O mantıkla hareket edersek buzdolaplarımızla da vedalaşmamız gerekir.

içerde kafası kalmışsa doktora götürmek zorunda kalıcaksınız sanırım. 1-2 güne belli eder kendini eğer kalmışsa ama dikkatli şekilde cektiyseniz kalmamıştır. sağ sol fark etmez o kadar.

çok dikkat ettim. sakin sakin yaptım. normalde korkarım, tiksinirim ama yapmak zorunda kalınca iş başa düşünce yapılıyor. dediğiniz gibi veterinere götürürüm öyle bi durumda. off ya nefret ediyorum kenelerden.

keneyi cikardiktan sonra dogrudan cope atmayin. oradan cikip sizi isirabilir yaziyo. ya yakin, ya da tuvalet kagidina sarip tuvalete atin ve sifonu cekin yaziyo. bi de ezmeyecekmissiniz. yoksa icindeki zehirler cikarmis. ama kafayi calistirip dogru olani yapmissiniz cimbizla cekmekle. o cikan yeri sabun ve suyla yikayin yaziyo. baticon, betadine (bunlari eczaneden alabilirsiniz) ve alkolle de temizleyin yaziyo. yara yerini yani.



www.howtogetridofstuff.com

Tick Removal
When a tick attaches itself to it’s host it actually buries its head under the surface of your skin, so it is very important that you do not just try to yank it out. This could leave is mouth parts and head under your skin which can lead to infection.

Once you have found a tick, you will want to take a pair of tweezers and put them around the tick, as close to the surface of your skin as possible. Grab onto the tick and pull straight back. You might have to wiggle the tweezers a bit to get the tick to come out. Pull slowly but firmly. Once it is out, you can either burn it, or wrap it up in tissue and flush it down the toilet. Don’t simply throw it in the trash, as it will likely climb out and bite you again. You also do not want to crush it with your hand or feet as that can release any toxins present inside the ticks body. Once the tick is removed, carefully wash the site of the bite with soap and water. You should also clean it with some alcohol or betadine and consider placing it into a sealed container and storing it in your refrigerator for a month in case you develop any symptoms. Having the tick that bit you could help doctors diagnose your disorder.

benim göğsümden gayet ufak boyutlarda olan bi tanesi çıkartılmıştı. sağ sol falan da yapmadı doktor. tık diye çekip aldı. hani düşünüyorum ufaklığınki büyükmüş falan. belki kafanın kalma olasılığı az da olsa düşüktür. düz mantık yani.. umarım sorunsuz atlatır.

verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim. çok makbule geçti.

tek tek temizlemekle baş edemezsin., zeytinyağı filan da hikaye. enseden kuyruğua doğru sürülen bir ilaç var. sürüyorsun 1 ay ne kene ne de başka bir organizma yaşamıyor hayvanın üstünde. hatırladığım kadarıyla frontline diye bir ilaç var ama daha değişik muadilleri de mevcut. frontline.tr.merial.com
en kolay ve temiz yöntem bu.

sorun olmaz merak etme. hayvanlardakiler insanınki gibi tehlikeli değil... bu aylarda çok olur. ben çok topladım öyle :) bi sorun yok yani...

hiçbişiy olmaz, hiç merak etme. ben çok hayvanın içinde kene ayağı bıraktım. iltihap miltihap yalan.
yalnız sorumluluğunu alman lazım ilgiliendiğin hayvanın. az bir para harıcyacağın. Artık bir dış parazit damlası damlattırıver. Lyme diseaseinden tut şu bu oluyor, hem güzel birşey mi yavrucağızın kanını emmesi. Belediye veterinerinden rica edebilirsin hiçparan yoksa, am 20 -30 lira bir damla, 1 ay köpeğini kenesiz tutar. Bence karma + kuduz da yaptır. KUduzu beleşe belediye yapmak zorunda.

Senin bölgendeki hayvanseverlerle irtibata geçip bu işleri ucuza yaptıran/yapan kişiy bulman lazım. Unutma, her yerde vardır öyle bir kişi.

ilişkiden önce birkaç damla gresyağı damlatın tenasül uzuvlarınıza.

@let the game begin
gres yağı için sözlük'te yazılanları okudum, pek güvenemedim :(

@jugador
önerilerinizi eczaneden temin edebilir miyim? nerede bulunurlar?

durex play o durex urunun adı. su bazlı lubrikantlar kullanın. eczane, buyuk market, watson gibi yerlerde var.

anlayamadığım bir şekilde çoğunluk sadece jel v.b. önermiş lakin bir kadın olarak naçizane tavsiyem, bir jinekolağa gitmenizdir. yara,enfeksiyon v.b. olabilir.

durex play'e +1 diyorum ben de. su bazlı mucize ürün. Normaldir, bir kaç seferden sonra tahrik olma eşikleri yükseldiği için "ıslanma" konusunda sorun çıkabiliyor.

yav demin de yazdım gönderemedim galba, bir daha cevaplıyom.
Bir jinekoloğa görünmeli, enfeksiyon (bakteri ya da mantar ve dahi muhtemelen ikisi birden) olabilr. Tedavi sırasında ilişkiye girilmeyeceği gibi bazı durumalrda tekrarlaması için er kişinin de tedavi olması gerekmektedir. Bunun dışıdna "ilişkiye girememek" lübrikasyon/ıslanma eksikliği nedeni olabilir. Belki "üçüncüyü" ertesi güne bırakmanız gerekbilir. ONun da vücudunu daha iyi dinlemesi/anlaması gerekmektedir. "Ne kadar istesek de" giremiyoruz demek, yeterince sıvı olmadığı, yani psikolojik olarak istese de fiziksel olarak istemediği anlamına gelebilir. Bunun dışında genel olarak her zaman ya da en azından çoğu zaman bir tür lübrikant kullanmak mantar/bakteri enfeksiyonlarını azaltmada işe yarayabilir.

Jinekoloğa gitmesine gerek yok. Üçüncü seferde herkesin canı yanar, normal. Bunların sürtünen organlar olduğunu unutmayın. Prezervatif kullanmak işinizi kolaylaştırır. Kullanmayı seviyorsanız naçizane tavsiyem ilişkiden önce penisinizi yıkayın. Pis olduğundan değil tabii ama organlardaki terlemeler tahrişe neden olabilir.

Yani illa üçe gideceğim diyorsanız ve prezervatif kullanmak istemiyorsanız yıkanmış penis + jel

5 sene sonra nerde buldun oglum bu soruyu. cozmuslerdir herhalde 5 senede :D

Hafiften Vajinismus da olabilir.

Enfeksiyonlar da kuruluk yapar +1

Edit : 5 sene onceki soruymus hortlatilmis sorun kalmamistir herhalde :/

simdi onlar 34 yasinda :D

5 yıl sonra sahibine geri dönen kedi hikayelerini duyuyoruz. Küçük bir ihtimalde olsa içindeki ümidi öldürme bence.

donebilir. aylar gectigi halde donmezse, hayatini kaybetmis olma ihtimali yuksektir.

Garantisi yok ama, bizim iki kedimiz de ikişer üçer kez evden kaçtılar, bir haftadan altı aya kadar değişen süreler içinde, hem de hiç beklemezken kavuştuk. Kendileri dönmedi, biz de ararken bulmadık ama mahallede tesadüf ettik bir şekilde kendilerine.

Umudu kesmeyin derim. İnşallah döner :)

çok özlüyorum umarım fazla uzun sürmez. ölmüş olma ihtimalini düşünmek bile istemiyorum, ayrıca çok endişeliyim azılı veletlerin yaşadığı bir yerde ikamet ediyorum

:(

dönmez.

Kediniz erkek di mi? Ne yazık ki biz kedi sahipleri, erkek kedilerimiz büyüyünce bu acı deneyimi yaşıyoruz, dişiler pek kaçmıyor, genelde erkekler kaçıyor. Kedinizi eğer normal zamanda da evden dışarıya bırakıyorsanız, yani sokakları tanıyorsa, hayatta kalma olasılığı yüksektir. Sokağa çıkmaya alışık olduğu için muhtemelen araba çarpması ve köpek saldırması gibi risklerden, sokağı hiç bilmeyenlere göre oranla daha fazla korunacaktır. Bir de kedinizin yaşı çok önemli, eğer ilk defa kızgınlığa giriyorsa, yani 8-9 aylık filansa, ne yazık ki sokaktaki diğer erkek kedilerden dayak yeme ve yaralanma ihtimali yüksektir. Ama eğer kediniz dişiyse dayak yeme ihtimali yok, ama tabii daha önce saydığım diğer riskler her kedi için bir miktar var, bir de dişi kedinizin hamile kalma olasılığı çok yüksek.

Kediniz döner veya dönmez diyemeyeceğim, ama dişi ise dönme ihtimali daha fazla. Fakat şunu söyleyebilirim, eğer kediniz dönerse onu mutlaka kısırlaştırmalısınız. Bir erkek kedinin kaçıp gitmesini önlemenin tek yolu onu kısırlaştırmaktır. Bi de erkek kedinizin sokakta bi sürü dişiyi aynı anda hamile bırakabileceğini unutmayın ve sokakta doğan yavruların ne kadar kötü şartlara sahip olduklarını, çoğunun ömrünün çok kısa olduğunu da söylememe gerek yok :( Bu vebali de boynunuza almayın derim. Ama kediniz dişi ise döndüğünde önünüzde 2 seçeneğiniz olacak: kısırlaştırmak veya kısırlaştırmamak. Yavrularına bakabilecek, onları güvenilir bir şekilde sahiplendirecek durumdaysanız bilemem ama değilseniz kısırlaştırma ihtimalini mutlaka göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim. Bir de eğer dişi kedinizi kısırlaştırmak isterseniz, hamile olarak dönmüş olacağından ameliyat için çok acele etmelisiniz, çünkü kürtajın da belli bir zamanı var, aradan çok zaman geçerse kürtaj yapılamaz. Ama derseniz ki olan olmuş bu yavrular doğsun (ki ben vicdanen bu seçeneği seçerdim), o zaman bebişler doğar büyür 50-60 günlük olup yeni yuvalarına giderler ve siz kedinizi daha sonra kısırlaştırırsınız.

Neyse, umarım kediniz bir an önce gelir ve bir daha böyle bir ayrılık yaşamazsınız...

Bizim kedilerin ikisi de dişiydi ve birisi 10 küsur yıl önce kısırlaştırılmıştı. Yani kızgınlık döneminde olmaları gerekmiyor gitmeleri için. Ayrıca sokağa alışkın da değildi bu, hiç dışarı da salmıyorduk ama altı ay yaşayabildi sokakta, hem de kışın.

Mahallenizde gezerken gözünüzü dört açın, rastlayabilirsiniz kendisine. Geçen zaman uzadıkça tanımanız zorlaşabilir, biraz daha vahşi ve zayıf ve de bayağı kirli olabilir. Arayacaksanız da geceyarısından sonra ortalık sakinleşince bakın.

Hayır. Kedin muhtemelen öldü. Ya köpekler tarafından parçalandı, ya da bir arabanın altında kaldı. Kedinin güvenliğini sağlamak için yapabileceğin bir çok şey vardı. Bir daha kedin olursa kısırlaştırma, mutlaka en az iki kedi sahibi olma, ve pencereleri/bahçeyi kedi-kaçamaz hala getirme konusudna dikkatli olursun. İnşallah döner demek istiyorum ama malesef buna inanmıyorum. Başın sağolsun. Bu arada #12992555

dönerse de hamile olarak döner

havalaminaından (Yeşilköy, genel kural olarak öteki havaalanı hiç bir yere yakın değil). metroya atlayıp bakırköy/incirli durağında ineceksiniz. herhalde oraya gitmek bir 20 dakka falan alır metroyla. tam kestiremiyorum süreyi. o durak adliyeye bayağı yakın ama herhalde yürüme mesafesi değildir. taksiye "yalnız yakına gidiyorum" denerek atlanabilir.

yok, yuruyerek de tas catlasa 7-8 dakkasini alir bakirkoy-incirli metro duragindan. baya yakin. evim ordaydi ordan biliyorum. havaalanindan metroya ulasma, metronun gelme ve bakirkoy incirli duragina varmasi ve sizin adliyeye varmaniz ordan, toplamda 40 dakikayi gecmez bunlar "nşa"

atatürk havalimanı.

ek olarak: havaalanından adliyeye gideceğiniz süreye yakın bir zamanı adliye içerisinde yer ararken geçirme ihtimaliniz var. onu da hesaba katın.

eskiden meslek üretmeye yarıyormuş ama artık böyle kelime türetmiyorlarmış.

ingilizce'deki "-er" gibi mi mesela?

evet. benzer. bir de şunu öğrendim: aletlerde ise ne işe yaradıklarını gösteriyormuş. çaynik diye bir kelime var, çaydanlık -daha doğrusu demlik- demek. bunun gibi.

sputnik ise tam olarak "yoldaş" manasına geliyor. bir de "çik" ekleri var ki, o da türkçedeki gibi küçültme işlevi görüyor.

sputnik uydu demek, tovarish yoldaş demek. Mİsal, dünyanın tek doğal uydusu aydır --> Луна́ — единственный естественный спутник Земли.