Giriş
(10)

mesleği sevememek, işsizlik, depresyon ve birçok şey

ne desem bilemedim ki
merhaba,yazım biraz uzun olabilir, kusura bakmayın. bunları insanlarla konuşamıyorum ve yalnız hissettiğim bir dönemdeyim, o yüzden içimde ne varsa dökmüş olabilirim.31 yaşındayım, neredeyse 6 senedir avukatım ve bir süredir aktif olarak avukatlık yapmıyorum. (evden dilekçe, sözleşme, ihtarname vs.
merhaba,

yazım biraz uzun olabilir, kusura bakmayın. bunları insanlarla konuşamıyorum ve yalnız hissettiğim bir dönemdeyim, o yüzden içimde ne varsa dökmüş olabilirim.

31 yaşındayım, neredeyse 6 senedir avukatım ve bir süredir aktif olarak avukatlık yapmıyorum. (evden dilekçe, sözleşme, ihtarname vs. yazıyorum/revize ediyorum iş geldikçe)

açıkçası hayatımın hiçbir döneminde avukat olmak gibi bir dileğim olmadı. mesleğin prestijli görülmesi, büyük paralar kazanabilme ihtimali gibi hususlar hiç ilgimi çekmedi, öyle bir arayışı olan bir insan olmadım hiçbir zaman.

sınava girdiğim vakit de puanım ytü iktisat'a tutuyordu. bizimkilerin de iktisat okuyup "hiçbir şey" olmamamı engellemek için zamanında gösterdikleri o zamanki ağır psikolojik baskıya yenik düştüğüm için, saçma sapan bir vakıf üniversitesine gitmemek şartıyla hukuk okumayı kabul ettim. (zengin çocuğu falan değilim. eğitim eşitsizliği ile ilgili eleştiriniz varsa bana yöneltmeyin lütfen.)

okurken çok da zevk almadım (çeşitli sebepleri var) ama mesleğin kendisine duyduğum saygıdan ötürü etik kaygılarım ve iş disiplinim oldu. ancak piyasadaki -kısmen- haklı önyargılardan ötürü de hiçbir zaman potansiyelimi karşılayacak bir iş bulamadım. nerede profesyonel davranmayan, müvekkili nasıl kandırırız kafasında hareket eden adam var, onların yanında çalışmak durumunda kaldım. özellikle son çalıştığım yerde de son ofisi tek başıma çekip çevirecek seviyeye gelmeme rağmen maaşım da doğru düzgün yatmayınca ve izne de çıkamayınca istifa etmek durumunda kaldım. açıkçası meslekten de soğumuştum çıkarken.

aslen niyetim birkaç ay tatil yapıp bir iş bulmaktı ama sonrasında kayınpederimin kanseri ağırlaştı, onunla uğraşmak durumunda kaldık, ölümünden sonra da evden iş yapabildiğimi görünce bir süre de böyle devam ettim ama artık iş gelmiyor ve evde oturmak beni gerçekten depresyona soktu. doğru düzgün yemek yemiyorum, uyuyamıyorum, bazı günler koltuktan saatlerce kalkmadığım oluyor. sosyalliğim ise kalan 2-3 arkadaşımla arada sırada görüşmekten ibaret. eskiden her şeye rağmen hayatı sevebiliyordum fakat bunca şeyi devam ettirmek için hayatımda bir anlam bulamıyorum.

bir yerde çalışmayalı 2 sene oluyor, açıkçası yaşım geçtiği için (kurumsallar genelde 30 yaş altı alıyor) ve aktif çalışma sürem, benim kıdemime sahip insanlara göre az kaldığı için tekrardan bir yere girme ihtimalim yok gibi bir şey benim gözümde. zaten eskiden çalıştığım yerde iken iş arardım zaman zaman, bir tane iş görüşmemde açık açık "bir sene sonra hamileyim diye gideceksen gelme" demişlerdi, şimdi ne derler hiç düşünemiyorum. serbest çalışacak bir çevrem de yok, kaldı ki muhasebeciye, bağ-kur'a ya da sanal ofise vereceğimiz bir para da yok. onu da geçtim, özgüvenim de yerlerde artık.

o yüzden bu deftere kapalı gözüyle bakıyorum. hiç çalışmayıp, ömrümün sonuna kadar ev hanımı olmak fikri de rahatsız ediyor beni, hem maddi hem de manevi olarak. herkesin genç insanları çalıştırdığı bir piyasada sıfırdan nasıl başlayabileceğim hakkında hiçbir fikrim yok ve bu beni karamsarlığa sürüklüyor.

yakın bir arkadaşım, yapacak başka bir işin yoksa bir tiktok ya da instagram sayfası açıp hobilerini (kültür sanattır, kozmetiğidir, video oyunudur vs.) gelir kaynağı haline getirmeye çalışabilirsin diye bir tavsiye vermişti.

lisenin son dönemlerinde ve üniversitede iken bazı bloglara müzik, edebiyat vs. yazıları yazardım, bir dönem de bir internet radyosunda program yapıyordum ama bunlara elimi sürmeyeli o kadar uzun zaman oldu ve sosyal medya o kadar farklı noktalara gitti ki, hızına yetişemezmişim gibi hissediyorum. hani gelir kaynağı olmasa bile bana iyi gelir mi diye düşünüyorum ama ruh halim şu an psikoloji kitapları okumaktan başka bir şeye izin vermiyor. (onu da hayatımdaki anlamsızlığa nasıl çözüm bulurum diye yapıyorum.)

bir tarafım da bunca senenin emeğini tamamen çöpe atmak istemiyor. hukukçu sıfatıyla çalışmayacağım fakat hukuk bilgimi kısmen de olsa kullanabileceğim, yaşa da takılmadan sıfırdan başlayabileceğim bir iş var mıdır diye düşünüyorum ama aklıma hiçbir şey gelmiyor.

yukarıda yazdıklarıma dönüp bakınca aslında sorunun kümülatif bir sorun olduğunu görüyorum, bunca soruna sadece bir şeyin çözüm olmayacağının da farkındayım fakat hayatımı sürdürebilmem için ne yapmam gerektiğini gerçekten bilmediğim bir noktadayım ve her türlü tavsiyeye açığım.

buraya kadar okuduysanız, bu yazıya vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
0
ne desem bilemedim ki
(26.09.23)
1. Kpss çalışın.

2. Mali müşavirliği, gümrük müşavirliğini araştırın. Yasaları takip etmek önemli bu işlerde.

3. İngilizce biliyorsanız çeviri yapabilirsiniz.

4. Kadınmışsınız. Sınava hazırlanıp güzel bir bölüm okuyabilirsiniz. Okul öncesi öğretmenliği gibi.

5. İcra müdürlüğü sınavına girebiliyorsanız girin.

6. Polis olabilirsiniz. Kadın ve avukat polis iyi yerlere gelebilir.

31 yaş bu kadar umutsuz olmak için çok küçük bir yaş.
0
dissendium
(26.09.23)
issizlik ve gorunurde bir perspektif'in olmamasi kadar insani yipratan bir sey yok.

fikir olarak kendi sektorumden onerebilirim: sivil toplum orgutlerinde calisabilirsin.

Sivil toplum orgutlerinde uni egitiminden bagimsiz olarak insanlarla icice calismani gerektirecek pek cok pozisyon var: dosya calisani, saha calisani, destek birimleri vs. Bunlari cogu icin illa sosyal bilimler mezunu olmana gerek yok. avukat oldugun icin hukuki metinleri anliyor olabilmen bile diger adaylarin bir adim onune gecmen demek. Yasin oldukca genc, ben buna takmazdim. kadin olman avantaj; cok fazla erkek siddeti magduru kadin ve cocuk var. genelde bu insanlarla kadinlarin ilgilenmesi tercih ediliyor.

bu kurumlarda direkt avukat ilanlari da oluyor ki, maaslari da diger departmanlara gore yuksektir. ama girmesi daha mi zordur bilemedim.

genelde iyi ingilizce bilmek gerekiyor, ama sart kosmayan kurumlar da var.
gaziantep, kilis, sanliurfa gibi sehirlerde is olanaklari istanbul, ankara, izmir'e gore cok daha fazla. bir kac sene tecrube sonrasi uc buyuk sehire gelmek mumkun (ki direkt bu buyuk sehirlerden de baslanabilir).

bu tarz kurumlarda kar amaci gudulmedigi icin "baskasina para kazandiriyorum" duygusu daha az, mesleki tatmin duygusu oldukca fazladir.

uluslararasi kurumlar'da calisma ortami cok ama cok iyidir, maaslar da guzeldir. Kurum kuculdukce biraz sikintilar baslar ama yine de genel olarak ozel sektorlerden iyi oldugunu dusunuyorum.

Ilanlara gelbasla'dan bakabilirsin. kendine dogru isi bulman bir kac ayi alabilir.

biraz hizli yazdim. umarim anlasilabilir olmustur
0
lamartin
(26.09.23)
burada iki sorun var gibi.
1- evde olmak
2- bugüne kadarki iş tecrübelerinin olumsuz sonuçlanması

evde olmak meslekten ve çalışma durumundan bağımsız bir problem. 2+ senedir remote çalışıyorum, ev boğuyor. ofisten çalışmanın, hava değişikliğinin, oradaki insanlarla üç beş laflamanın ruha ne kadar iyi geldiğini bunların yokluğunda anladım. o yüzden bu konuyu meslekten bağımsız değerlendirmeli. sonuçta evde oturmak ruha kötü geliyor, evet.

yeni mezunların tecrübesi olmadığı için iş bulamadığı dünyada siz x yıl tecrübem var, yaşıma göre az diyorsunuz. avukat iş piyasası bu konuda diğer beyaz yaka işlerden nasıl farklılaşıyor bilmiyorum ama bu sorun görünmedi bana. 2 senede hem kendi müvekkilleriniz olmuş ve çalışmışsınız, hem de bağlı çalışmamak için sağlık gibi kritik bir sebebiniz varmış. iş görüşmesinde gap-year söz konusu olduğunda bunun hangi sebeple olduğu önemli. altını geçerli sebeplerle doldurabilirseniz, bunun iletişimini de sağlıklı yaparsanız birlikte çalışmak isteyebileceğiniz kalitede insanlar bunu zaten anlayışla karşılar.

bir de, sizi mutsuz eden avukatlığın kendisinden ziyade çalıştığınız yerler ve insanlar olmuş sanki. o yüzden ben sizin yerinizde olsam memuriyet vs. düşünmem, doğru iş yerini/insanları aramaya devam ederim, mesleğimden vazgeçmem.
bu esnada da yüksek lisans yapabilir ve/veya kendinizi hukukun gelecek vaat eden ve çok talep gören bir alanında geliştirebilirsiniz.
0
gloomy
(26.09.23)
Hukuk fakültesinin pratikte işe yarayacak verdiği bir skill yok. Hukuk fakültesine nedense gereksiz bir anlam yüklendi.

Neyi seviyorsan o alana yönelik bir beceri elde etmeye bak. Zamanında iktisat yazsan çok fazla seçeneğin olurdu. Hiçbir şey yapmamak olmaz. Maddi imkan nedir, motivasyon nedir, kimsin nesin bilmeden şunu yap demek de yanlış. Genel öneri olarak sevdiğin şeyler için çabala derim ben
0
roe
(26.09.23)
hakim-savcılık?
etik ve ahlak olarak sorun yaşatmaz
0
bir soru sorcam
(27.09.23)
Mesleginizi sevmemenizden bagimsiz olarak paraya ve iyi para kazanan ve sizin gozunuzde varlikli olan insanlarla ilgili inanclarinizi gozden gecirmenizi tavsiye ederim, ben karsiniza enteresan isverenlerin cikmasinin baska bir nedeni var.

Hayati siyah beyaz gormek psikolojik olarak zor durumda oldugunuzun en buyuk gostergesi bence, imkaniniz varsa yardim alin. 'Baska bir sey yapmak' icin siyah beyaz gormeyi birakabilmek bunun icin de once depresyonu tedavi etmek lazim
0
songforsomeone
(27.09.23)
31 yaş daha yolun o kadar başı ki; umutsuzluğa kapılmanız için hiçbir sebep yok. Ama isterseniz bir doktora görünün, D mi B mi olur bilmem bir vitaminlerinize baksın ve iç disiplin konularını bir araştırın.
İş konuları kısmını dissendium çok güzel yazmış, bunlara uyum yöneticiliğini, ihracat kontrol yöneticiliğini ve kişisel veriler konusunu da ekleyeyim ben. Sadece diplomanız bile bir sürü sivil toplum kuruluşunda gönüllü çalışmanız için işe yarar, oradan çevre edinir sonra başka alanlara kayarsınız. Sadece ataleti atın üzerinizden.
0
SiyamkedisiZorro
(27.09.23)
Ben de uzun süredir bırakmayı düşünüyorum. Ama sizin gibi cesaret edemiyorum. Halen çalışmaya devam ediyorum.

Önerebileceğim maalesef hukuk mezunu için KPSS. Başka da alternatifimiz yok..
0
drako
(27.09.23)
yaşınız bu kadar umutsuzluğun sebebi olacak bir yaş değil, daha çok gençsiniz.

yüksek lisans ve doktorayı sevdiğiniz bir alanda yaparak akademi düşünebilirsiniz veya sevdiğiniz bir bölümü okumayı düşünebilirsiniz.

4 yıl sonra bunları yapsanız da yapmasanız da 35 yaşında olacaksınız.

ben de sevmediğim bir bölümü okumaya zorlanıp daha sonra tekrar başka bir bölüm okudum. yaptığım için de çok memnunum. yaş 35
0
glore
(05.10.23)
ben sizin iktisat okumuş halinizim.Yas da aynı .2 üni bitirdim. okuduğum 2 bölümle de alakalı bir işe giremedim hep farklı işler. yani bu yasta sabit bir mesleğim yok. bir süredir yazılım öğreniyorum ama onda da junior olarak işe girmek şu anki piyasada cok zor.boşa giden yıllara mı ,geleceğin belirsizliğine mi ,arkadasların hepsinin düzenini kurup hayatını yasıyorken senin elinde hiçbir şey olmamasına mı üzüleyim bilemiyorum.inanılmaz bir iç sıkıntısı her gün boğuşuyorum
0
mr deadman
(18.10.23)
(5)

işsizlik,yalnızlık,30 yaş sendromu

mr deadman
bu muhteşem üçlü ile baş edebilen var mı ? bu süreçlerden geçip kurtuluşa erenler neler yaptı?
bu muhteşem üçlü ile baş edebilen var mı ? bu süreçlerden geçip kurtuluşa erenler neler yaptı?
0
mr deadman
(01.05.23)
cok basit bir video ama belki bu isinize yarar?
www.youtube.com

gececek ve yalniz degilsiniz, simdi gecmeyecek gibi geliyor ve sadece siz yasiyormussunuz gibi dusunuyor olabilirsiniz ama gercekten gececek. yasam surekli bir devinim ve donusum icinde. siz de. 1 dakika once oldugunuz kisi degilsiniz su anda. her sey degismeye mahkum. bu da gececek. bu yasadiginizi yasamadim, ama inanin yasamdan vazgecmeyi dusunecek kadar kotu gunler gecirdim, yalniz basima. ne yaptim? adim adim ilerledim, onumdeki bir yili degil, bir gunu dusundum. o gunu gecirdim. yavas yavas, adim adim gittim. yalniz hissettigimde sevdiklerimi ve beni sevenleri aradim, sevgiyi hissettim, depresif hissettigimde gulumsedim (kendi kendinize gulumsemek yaklasik 30 saniye psikolojinizi degistiriyor), kendi kendime dans ettim, hareket ettim, spor yaptim, gun isigina ciktim. tek bir formulu yok, size iyi geleni bulmak icin farkli seyler deneyeceksiniz. bebek adimlari ile ilerleyeceksiniz.
son olarak, gercekten 30 yas bir sey degil, bunu herkes soyluyor gibi geliyor, insanlar anlamlandiramiyor bazen ama hakikaten 30 yas bir sey degil.
size kocaman sariliyorum. sevgiyle kalin.
0
kassiopeia
(01.05.23)
30 yasin sendromu falan olmaz.
ise gideceksin, is sana eger inanilmaz bir cv yok ise gelmez.
ise girip mesgul olduktan sonra gerisi geliyor..
0
cooperr
(01.05.23)
@kassiopeia teşekkürler cevabınız için. Bu süreçte sürekliliği sağlamayı nasıl yapıyorsunuz. ben de bir süre bunları yapıyorum ama akşam olup hava kararınca balkonda sigara içip geçmişi ve içinde bulunduğum durumu düşünmekten kendimi alamıyorum. yalnızken düşününce insanın da aklına hep hataları, kaybettiği zamanları gelince yine dibe çekiliyorum.
0
🌸mr deadman
(01.05.23)
bunlari tekrar ederek, bu kara deligin icine girdigimde fark ederek. bunlar hep pratik, cok kolay degil ama cok zor da degil. sinir sisteminiz de bu sekilde dusunup surekli bir kaygi, endise ve negatiflik icinde yasamaya alisiyor. sinir sisteminizi de egitmeniz gerekiyor. bu nedenle aksam mesela bu dusuncelere daldiginizda farkinda olun, kaybolmayin icinde, gecen duyuruda kendi kendine sinirlenip kendini eskisehir'de bulan bir arkadas vardi. ona benzer. bu duygu durumuna girdiginizde hislerinizi fark edin, onlara alan acin bastirmayin ama icinde kaybolmayin. meditasyonu tavsiye ederim. ayrica hatalariniz, kaybettiginiz zamanlar, o zaman o insandiniz, hatalarinizdan ders alip ileri dogru bakacaksiniz. inanin ben de (ve hepimiz de) geri donulemez hatalar yaptim (yaptik), kendimi cok sucladim, yasami hak etmedigimi dusundum, yedigim ictigim gucume gitti. ama su anki aklimla o zamanki kadini yargilayamam. o zaman o kadarini biliyordum, bugun bu kadarini. 5 sene sonra da bambaska seyler biliyor olacagim.
belki kitap olarak ozsefkat, kristin neff isinize yarayabilir baslangic olarak. adim adim. negatif hislerinizin icinde kaybolmadan, bir baktim 5 saat gecmis kendi kendime dovunuyorum 5 saattir demeden. kendinizi severek, kabul ederek, gunahinizla sevabinizla. once kendiniz ve sonra sevdikleriniz icin daha iyi bir insan olmaya karar vererek. boyle boyle. adim adim.
0
kassiopeia
(02.05.23)
@kassiopeia çok teşekkürler cevap için
0
🌸mr deadman
(04.05.23)
(7)

Kendini Kıyaslama ve İç Hesaplaşma

sanguine
Bu biraz bir iç dökme postu gibi olacak. Şu sıralar sosyal medyada çok vakit geçirmeye başladım, aslında yeniyim de epey. Üniversitedeyken twitter kullanırdım sonra sıkılıp bırakmıştım, birkaç senedir facebook hesabım var. Çıktığı zamanlar falan hiç açmamıştım, onu da daha çok meslekle ilgili şeyler
Bu biraz bir iç dökme postu gibi olacak. Şu sıralar sosyal medyada çok vakit geçirmeye başladım, aslında yeniyim de epey. Üniversitedeyken twitter kullanırdım sonra sıkılıp bırakmıştım, birkaç senedir facebook hesabım var. Çıktığı zamanlar falan hiç açmamıştım, onu da daha çok meslekle ilgili şeyleri takip etmek için açtım sayılır, daha sonra interrail grupları vs daha sosyal açıdan kullanmaya başladım.

En son da karantinada instagram açıp ona sardım, bugün bir çocukluk arkadaşımı gördüm. Almış yürümüş tabiri caizse, çocukluktan zenginlerdi, zaten yazlıkçı olarak geldikleri şehirde tanışmıştık, her yıl birkaç haftalığına gelirlerdi. Üniversiteden sonra koptuk, ben sosyal medyada olmadığımdan zaten hiç takip etmedim. Öylesine birden aklıma geldi ismi sonra buldum. Şimdi daha da aşmış tabi kendisini, bakıyorum üç gün önce kaş, 1 ay önce antalya, neredeyse iki günde bir partileme. Fuarlar, galalar, etkinlikler, şarap, deniz. Çok güzel, zaten onun hep öyle olduğu için ona göre rutindir de.

Ben kendimi düşünüyorum, daha 27 yaşına geldim belimi ancak doğrultabiliyorum. nihayet ekonomik özgürlüğümü elde edebildim. ama hiçbir hayalimi de gerçekleştirebilmiş değilim, teselli hediyesi olarak kamuya girebildim de nefes alıyorum artık. yoksa hayalkırıklığı içerisindeyim hala, yurtdışına gidemedim, ilgi alanlarımın peşinden koşamadım vs. Çocukken ders çalışmaktan, ailevi problemlerden, maddiyattan hiçbir şey yapmaya fırsatım olmadı ki anasını satayım. ya hatırlıyorum millet whatsapp vs takılırken benim elimde tuşlu normal telefon vardı, whatsapp bile o kadar geç eriştiğim bir şeydi ki, facebook, instagram şöyle dursun. tam üniversiteye girersin bu sefer ailenin sorunlarıyla uğraşırsın, okuduğun şeyden bir şey anlamazsın. mezun olursun o biter bu sefer her türlü mülakattan elenirsin bir iki yıl da öyle kaybedersin. hadi bir de birinci derece bir yakının hayatını kaybetsin, içine sıçılsın duygu durumunun birkaç sene de öyle. sonra hasbelkader bir iş bulursun orada da özel sektör ananı ağlatır, günde 12 saatin dışarıda geçer, zombi gibi yaşarsın. hiçbir şeye için para yetmez tatili bırak. o kadar çok vaktim bunlara gitti ki ben ne partiledim, ne öyle etkinliklere gidebildim, kendi arkadaşlarımla bile görüşmeye zamanım yoktu çalışmaktan, bir yerlere yetişmekten, sürekli bir şeyler için uğraşmaktan.

şimdi açtım açmasına paylaşacak bir şey bulamıyor olsam da tarihe, görsel sanatlara, sinemaya ve müziğe ilgi duyduğum için alakalı sayfaları takip edip baya nemalanıyordum ki bu ve diğer tanıdıkları görünce tuhaf oldum açıkçası.

kendimi eskiden beri kıyaslardım ama baya azaltmıştım bunu çabalarım meyve verdikçe, hayat standardım yükseldikçe kendime güvenim de yerine geldi epey. ama anca bu yaşta işte. şimdi belki vaktim ve imkanım eskisine göre daha çok var ama insan biriktiremedim bu sefer de. tam mutlu oluyor gibi oluyorum ama bu kadar emek verdikten, okuduktan sonra hala bu ülkeye tıkılıp kaldım. böyle sosyal açıdan doyurucu bir hayat yaşayamıyorum bari güzel bir ülkede yaşayayım, her şeyden uzakta. -bu şekilde sabote ediyorum kendimi bu düşüncelere kapılarak- yaşayamadığım için de bu sefer hep özel sektörde anam ağlarken "hayalini kurduğum" kamuda da mutsuz oluyorum. hoş avrupayı deneyeceğim vazgeçmiş değilim, jean monnet'yi zorlayacağım da. ama olmayacak herhalde çünkü eski hevesim şevkim kalmadı, etrafımda görece olaysız bir hayat yaşayarak istediğini kolayca elde eden insanları gördükçe diyorum sen daha çok uğraşırsın, zira ne aileden gelen bir imkan bolluğun var ne bağlantıların ve ne de en önemlisi sağlıklı, insanı besleyen bir sosyal çevren.

bu duygulara kapılanlar oldu mu, neler hissettiniz, nasıl başa çıktınız?
0
sanguine
(26.09.20)
Hayat adil değil, hiç değildi, hiç bir yerde de değil. Bunun farkına ne kadar erken varırsan, o kadar kolay yaşıyorsun. O uğraşmadan bir şeyler yaşıyor benim canım çıkıyor diye düşünme yani, manasız çünkü. Böyle bi terazi yok bu dünyada. Onun yerine kendi hayatındaki fırsatlara odaklanman lazım, yapacak başka bir şey yok.
0
roket adam
(26.09.20)
Sosyal medyanın toksik etkisi. Başkalarının hayatını gördükçe kendinizin yetersiz olduğunu, bir şeylerin eksik olduğunu hissedersiniz. Ama onlar insanların sosyal medyaya yansıyan hayatları. Yani seçilmiş ve kırpılmış sahneler.

Önemli olan sizsiniz, siz vs. siz. Eksik olduğunuz alanlar varsa kendinizi geliştirin, iş/kariyer/para/entelektüel birikim vs. Geçirdiğiniz zamandan, yaptığınız aktivitelerden keyif almaya bakın. Kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayı bırakın. Göreceksiniz çok daha mutlu ve verimli bir hayatınız olacak.

Ben kendim eski bir jean monnet bursiyeriyim. Sonradan kendi isteğimle burstan feragat etmiştim. Çok iyi bir burs, sıkı hazırlanın ve kaçırmayın. Hem kamu sektöründeymişsiniz, şansınız oldukça yüksek. Kolay gelsin.
0
kojonotsuki
(26.09.20)
valla bizden on binlerce yıl önce de böyleydi. birileri daha zengindi, çalışmak zorunda değillerdi, en iyisini yiyip içebiliyorlardı. bugün de böyle. emin ol bizden sonra da böyle olacak. bazıları kaderini değiştirebilir ama anca binde bir. nasıl bir ailede doğduysan, nasıl bir ortamda büyüdüysen üç aşağı beş yukarı benzer şekilde yaşamın sürüp gidiyor. kimisi zengin ailede doğuyor, hiç çaba göstermeden geberip gidiyor. kimisi de fakir bir ailede aynı şekil. sonuç olarak; her şeye rağmen dünya 3 günlük. hepimiz yaşlanıp öleceğiz diye bir durum yok, yarına çıkamayacak kimileri. o yüzden zenginlik fakirlik, şan şöhret vs kıyas yapmak için hayat çok kısa. "bu düzen böyleydi, böyle olacak, o zaman elimden geleni yapıp kaderimi kabul ediyorum" demek gerek. kendine sürekli ölümü hatırlatıp hayatın tadını çıkarman gerek, elinden geldiği kadar. hepimizin sonu kara toprak, o yüzden zenginlik ve rahat bir hayat düşlemektense dolu dolu bir hayat yaşamayı tercih edin.
0
candide
(26.09.20)
Öncelikle sosyal medyanı açma şu durumunda iyi değil. Tavsiyem onu kapatman ya da mesela İnstagram da kişileri değil de hobilerinle ilgili sayfaları takip etmen. Emin ol gördüğün her şey seni biraz daha üzecek.

Bir de kendine hedefler koyman iyi gelebilir. Mesela maaşında şu kadar biriktirip bi tatil yapmak, araba bilgisayar telefon vs gibi bişeyler almak vs.
0
infernalcadre
(27.09.20)
Evet kapılıyorum, sık sık hem de. Ama sizin yerinizde olsam, mücadeleci biri olarak başkalarına imrenmezdim. İnstagram dediğiniz yerde, eşler birbirini aldatıyor ama 'biricik eşim' diye resim paylaşıyor. Kaç mülakat atlattınız? Bunlar yurtdışında gezmekten daha önemli. Yurtdışına gitmek de ne var? Workaway yaparsınız, jean monneti de deneyin.
0
gelmeistemem
(27.09.20)
ister istemez oluyor. bir vakıf üniversitesinde burslu okudum. çevremdeki herkes zengindi. birçoğu babasının, ailesinin şirketinde çalışıyor ya da çalışıyormuş görünüyor. ben ise uzun zaman işsiz kaldım.

kabullenmekten başka bir şey gelmiyor. kıskanmak, insani bir durum. sizi fazla üzmesine izin vermeyin.

hayat ne yazık ki adil değil.
0
blue eyes white dragon
(27.09.20)
bu yaşadıklarının çoğunu ben de yasadım hala yasıyorum ben de vakıf üni de burslu okudum .Millet baba parasıyla gezmeler tozmalar takılmalar yaparken senin hayatınla ilgili herşeyi desteksiz yapmak zorunda olduğunu bilmek moralimi bozuyordu.demek istediğim elbette istediğin şeyler için mücadele etmelisin oturduğun yerden her istediğin olsun değil demek istediğim.Kastettiğim şey bomboş, ailesinin zenginliği olmasa bi halt olamayacak adamların iyi arabalara sahip olması ,yurtiçi yurtdışı tatilleri ,çok rahat alışveriş yapmları bana koyuyordu.Benim bunları yapmam için çoooook çalışmam gerekiyordu.Ve tabi ki bu da çokça zaman ve emek demekti. çte yandan diğerleri doğuştan sahipti.Mezun olduğumda iş bulmam kolay olmadı istanbul gibi bi yerde torpilli veya tanıdıkları olanlarından arasından sıyrılıp.En sonunda bir iş buldum.Kazancımla istedikleri yapmaya baslayınca mutlu olmaya basladım. Çünkü herşeyi ben yaptım .Bu duygu insana güç özgüven veriyor. Diğer doğuştan şanslıların senin bu yaptıklarını yapamayacaklarını bilmek de.Dünya da adalet diye birşey yok.Bize böyle denk gelmiş .Hayatı bi challenge olarak görüyorum .Her istediğim olmasa da sırf bu yolda olmak bile iyi geliyor.
0
mr deadman
(02.11.20)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.