çok para olan. iş değiştirirken iyi referans olur, fazla boş kalınca insan ne yapacağını şaşırıyor hem..

Günlük 4 saat ve biraz daha tatil aylık 1000 tl eder mi? Eder gibi duruyor, ikincisi.

şirketten daha kurumsal olanı + birinci şık benim görüşüm

iki bin lirayla bol bol tatili evde internet başında harcarsın, gezip tozaman.

üç bin lirayı da harcayacak zaman bulamazsın, para biriktirir onu da gider iki haftalık tatilde marifetmiş gibi harcarsın.

bence ikisi de değil :P

hangisinde maaş trink yatıyorsa o.

ikisinde de maaş aksamıyorsa, ilki.

neticede iş bu; 6 saat de olsa hayatını işgal eder 12 saat de olsa. haliyle daha çok para her daim tercih sebebi olmalı.

ben ikincisini tercih ederdim, 6 saat de çalışsan 10 saat de çalışsan eve geldiğinde dışarı çıkacak enerjin kalmayacak yani ekstra aktiviteler yapmak zor gelecek sana, bari adam gibi çalış ve eline nispeten düzgün bir para geçsin. 6 saat çalışılan yer zaten fazla laubali bir yer olur diye düşünüyorum.

meslekler de biri özel okul öğretmenliği diğeri dershane öğretmenliği herhalde?

2500 tl maaş+sigorta+8 saat çalışma+ idareten tatil yok mu?

bir de şu var. eğer fazla mesai varsa ücretin %50 fazlası olacağından 6saatten fazlasıyla falan o da ideal bak. fazla mesai olayı var mı tabi onu da bilmek lazım

amacin yazin para biriktirmek degilse yazlik bir is ise tabii ki cok bos zamani olan is. yiyecek de guzel vaktin olur.

bence ilki. hangisini seçersen diğerini bana pasla bro.

eğer ömür boyu o işte çalışacaksan ilki... insan gibi yaşadığını anlarsın...

tartışmasız 3000

ikinci secenek

ama 10 saat calismanin ne demek oldugunu tam anlamadim.

sabah 8 aksam 18 ise arada 1 saat ogle yemegi, kahve-cay molasi falan derken 10 saat cok degil ki?

azcik tatil dediginiz yilda 10 isgunuyse yeter zaten size. o aradaki 1000 liranin ne demek oldugunu calismaya basladiktan sonra anlarsiniz. basit bir hesap:

yilda 12,000 lira fazla:

10 gunluk tatilde en 5 yildizlisindan tatiller:))))
ufak tefek alisverislerde eliniz rahatlar:))


para cok onemli.

ilki öğretmenlik mi?

ilki

elbette birincisi. mesaisi 10 saat olan günün yarısını öldürdüğü gibi, daha fazla yorar ve buna değecek bir tatili yok. aradaki bin lira farka değmez bence. ayda bin lirayla zengin olunmaz. on yıl biriktirsen ev falan alınmaz mesela.

ben bu iki tip işi de tecrübe ettim ve ilki gibi olan iş, yaptığım en rahat işti. ama bakış açınıza bağlı tabii, "parası çok olan" cevabı verenler az diyil mesela.

sonuç?

groups sayfasından değil de mail kutusundan bakınca güzel görünür.

ayrıca yahoo mail in eski sürümünü kullanıyorsanız ondan da olabilir bu sorun.

direk mail kutusundan bakıyorum günlük mailler geliyor ya hani.. acaba kodlama hatası mı var dil desteği.. sürümden olabilir belki haklısınız.

seçili e-postalar için diğer işlemler olarak türkçeye çevrilmiş bir seçenek var yukarıda, orada dil kodlamasını ayarla aparatı mevcut, arzunuza göre türkçe iso, türkçe windows veya utf'leri deneyebilirsiniz.

hangi site için soruyorsunuz?
hangi tarayıcıyı kullanıyorsunuz?

belki de bütün bu sorulara yanıt vermeden rss reader başlığını dikkatlice inceleyip okuyarak aradığınız cevabı bulabilirsiniz.

explorer ı kullanıyorum. inceledim ama aradığımı bulamadım. yani sağ alt köşede bildirim geliyor ya msnin felanca kişi oturum açtı die çıkan uygulaması tarzında. işte öyle birşey demek istediğim

feeddemoon

www.feedreader.com'dan indiriliyor.
bahsettiğiniz gibi sağ alttan çıkıyor.
iconu da yeni haber geldiğinde turuncu oluyor.
bunu arıyorsunuz gibime geliyor.

feed demon kesınlıkle.

yedek subaylığı kazanamazsın. (dayanamadım)

Sonraki döneme kalırsın diye bi söylenti dolanıyo kulislerde!?

bakaya mı ne olursun. raporun da yoksa mahkemeye çıkarsın ceza gelir. mahkemelik olduğun için bakayadan yedek subay falan da zor olabilirsin. cezası da ağırdır baya.

Tam olarak şu oluyor;

Askeri Ceza Kanunu madde 63/1-a'ya göre 4 ay hapis cezası ile cezalandırılsın,
Bu da TCK m. 62'ye göre 1/6 oranında indirilerek 3 ay on gün hapis cezasına iner,
TCK m. 50/12e göre adli para cezasına cevrilir,
TCK m. 52/4'e görede 10 taksite bağlanmış toplam 2000 TL civarında adli para cezasına çarptırılırsın.

Bitmez o askerlik.

kravat+(belki)gömlek? ya da kemer falan?

Öğretmene olan yakınlığınıza göre hediye değişebilir. Arkadaşınızsa kitap (bir tane olmak zorunda değil), çocuğunuzun öğretmeniyse güzel bir tükenmez kalem olabilir. O paraya alınabilecek güzel dolmakalemler de var ama görüntüsü hafif kaçabilir. O paraya alınabilecek, pahalı görünümlü kalemlere de hiç bulaşmayın, çok kalitesiz olurlar.

yeni öğretmense bekarsa falan erzak paketi yaptırın.. yapılır o bütçeyle..
pirinç, bulgur, mercimek, accık nohut, biraz da kurban eti varsa evde ondan kıyma çektirin tamamdır..
sabundan falan daha manidar olur valla..

yıllanmış öğretmense evliyse falan kravat iğnesi, kemer tokası alın gitsin..

@benyazdim oldu: fiyat aralığına göre kemer mantıklı

@cosmicstring: öğretmeni tanımıyorum bile, şirketimizde çalışan 40 yaşlarında bir kadının kızının öğretmeni.. Ne alınır diye bana sordu ben de geldim burada yazdım :)

@kose: öğretmen yeni değil, ama önerileriniz güzel :)

çok güzel bir tespih alınır öğrencilere sabretmesine yardımcı olmak için.

wavepad programı işini görebilir. kayıt kuyut yapılıyor.. düzenleme, kesme-bölme, süzgeç, frekans analizi, genlik kazancı, zart zurt epey özelliği var.

Türkçe kaynak istersen muziktek.net adresine bir göz atabilirsin. Protools, Logic, Cubase en sık kullanılan kayıt programlarıdır.

Türkiyede cihaz ve software satan firmalar :

www.compel.com.tr
www.blmuzik.com
www.akalinmuzik.com.tr
(şu an aklıma gelenler)

Bilgisayarının mevcut donanımını da kullanabilirsin bir yere kadar, bedava yazılımlar da var. Fikir vermesi için yukarıdaki adresleri yazdım.

www.ankaracamasirhane.com

kocatepe beğendik'te var. ayrıca bir tane de kurtuluş metrosu çıkışında var. fiyatları da gayet uygun.

penguen var. ne istersen yıkıyor galiba. esat caddesinde.

www.intodns.com adresinden domainlerinizin nameserverlarini bir kontrol ediniz. ns lerde bir hata olmus olabilir, kimi nameserverlar local hostu gosteriyor olabilir. Domainlerinizden bir tanesinin ismini yazsaniz daha net yardimci olabilirdik.

godaddy'nin varsayılanı olarak ayarlı nsler.
zaten problem domainleri sunuculara bağlamakta değil, benim domainlerimin başka domainlere yönlendirmesinde.
Bundan 1 hafta - 10 gün öncesine kadar problem yoktu bu işlemde.

Şurda da aynı dertten muzdarip insanlar var ama çözüm yok henüz.

forum.paticik.com
forum.darkhardware.com

ttnet'in parmağı var gibi gözüküyor.

1- heralde bi 20 dk anca sürer.

2- çok fazla değil 5 10dk bişey..

3- yok

4- 8 9 lira tutar dikimevinden. aşti'den binersen 25 falan tutar..

329 dikimevi'nden de geçiyor zaten.
Ankarayla aşti-dikimevi arası yolculuktan sonra iki yol izleyebilirsiniz.
1. dikimevinde inip 329 nolu otobüsü beklersiniz. (bekletebilir)
2. dikimevinden taksiyle gidebilirsiniz. (10 dk'da atar.)

dikimevi-mebs arası yaklaşık 4km. (Google earth cetveline göre)
bu da dikimevinden itibaren taksinin de otobüsün de izlediği güzergah
img717.imageshack.us

phpbb kurun.. kurduktan sonra eklentilerle falan özelleştirirsiniz kafanıza göre..
sohbet eklentisi, özel yüz ifadeleri vs.. yazmış adamlar sadece kurmak düşüyor bize..
o dosyayı şuraya kopyala, bu dosyayı oraya kopyala'dan fazla bi numarası yok kod yazmaya kasmayacaksak..
ben bile becermiştim bi ara.. şuraları bi inceleyin derim..
www.phpbbturkiye.net
www.phpbbturkey.com

farkederlerse hesabı kapatırlar, ki böyle şeyler yapıyorlar..

o kadar kolay değil. biz 3-4 kişi kullandık aylarca hiçbişey olmadı. ama garantisi yok tabi.

teşekürler ben yine de free devam ediyim daha 6 ayı var hesabının sakata gelmeyelim :)

Farklı 5 ip den aynı gün içinde kullanınca uyarı gelir. Tekrarnında hesabını kapatırlar. İki aşamayı da yaşadım.

@yapma be
sadece ikimiz kullansak bir şey olmaz mı diyosun yani ?

Erkek arkadaşımla 1 yıl boyunca aynı hesabı kullandık farklı farklı bilgisayarlardan(ve ülkelerden hatta) hiç bir şey olmadı.Rahat olun,abartmazsanız bişey olmuyor.

valla benim geçenlerde kapandı hesabım daha 2 ay vardı bitmesine. ama uyarı almıştım dha önce.

biz bi arkadaşla 6 ay kullandık, ortalama 2 ayda bi hesabımızı kapatıyorlardır biz de ticket atıyorduk işte biri iş yerim biri evim diye hep geri açıyorlardı özür dileyerek :)

aynı anda farklı iplerden indirme varsa bigün denk gelir cortlatırlar..
yani uzun süreli bi hesabınız varsa riske girmeyin.. 1 aylık falansa girin..
öteki türlü bi evden bi de camiden giriyom dirsiniz yırtarsınız..

biz 3 kişi (3 farklı şehirden hatta) kullanıyoruz, şimdiye kadar birşey olmadı..

eskişehirde düş bahçesi diye bir mekan var. 2 kişilik sinema değil yalnız. İçerisinde sağlam bir ses sistemi ve dev ekran olan bir odası da var bu cafenin. O odayı kiralıyosun. 7-8 kişilik rahat koltuklar var içeride. Yanınızda izleyeceğiniz filmi de getirebiliyosunuz. Böyle bir yer işte.

Süpriz için güzel bir fikir değil bence. Bir de yazı karakterlerinden anladığım kadarıyla 18 den küçüksün. 18 yaş sınırı var mı bilmiyorum düş bahçesinde.

ps3'e hayır demeyecektir.
romantik de değilse dümdüz verebilirsiniz, paket neem de istmez.
al demeniz yeterli olacaktır. gerisini duymaz muhtemelen.
tuzlu bi sürpriz olabülü ancak karşılığında zombi kazanırsınız.
makul olup olmadığına bakmaksızın hemen her istediğinizi yapar sonra.
bi düşünün..

bende mevcut buyrun..

Var bende. mesaj atarsanız sözlükten şiiri yollarım.

www.ttnet.com.tr online işlemler bağlantısından mevcut tarifenizi görebilirsiniz.

franchise alirdim buyuk bi yemek sirketinden.

iddia ve sayısal loto makinesi koyardım ne acarsam acıyım...feci para var bence araştır.

biraz da AVM'de hangi dukkanlarin olduguna bakmaz mi bu? :P

takı+ayakkabı+çanta

batarsa gel parasını vereyim. 5 liraya al ithal bunlar diye hatun milletine 100 liradan sat.

idda ve sayısal loto olmaz abilerrr

ayakkabı+çanta bence de.

kâr üstünden % olacak şekilde kiralamayı deneyin.

dostum bu dunyada bir sektor bitmezse o da gırtlaktır.
dukkanların nerede olduguna bakıp iyi bi fizibilete yapmak gerek.
(sanki zamanım varmıs gibi) istersen ayrıntılı yazısabiliriz, yaslanınca yapmak istedigim seyler icin gec olabilir, sana soylıyım de bi ise yarasın.
sacma gelse de istersen mailim: [email protected]

şu an param olsa ve bir dükkanım olsa termal masaj yatağı işine girerdim. büyük talep var. tamamen geleceğin yatırımı. milyonlarca insan artık çoğu ihtiyacını karşılıyor. tek eksikleri var o da masaj.
www.tumgazeteler.com

d&p parfüm
benide görmeyi unutma
ışık seninle olsun

gün doğarken renkler daha soğuk (mor-pembe tonlar) gün batarkense kırmızı-turuncu tonlar olur daha çok. gerçi kıpkırmızı gün doğumlarına da denk geldim ya... nedenini açıklayabileceğimi sanmıyorum =)

güneşin doğuşu daha güzel bir de.

gurup vaktindeki hava koşullarıyla şafak vaktindeki hava koşullarını ihmal edersek ve aynı noktadan izleniyorsa görüntü aynı olur sanırım. görsellikten ziyade sıcaklık farkı hissettirir kendini. coğrafyadan coğrafyaya değişir tabii..

yine de ben her zaman gurup vakitlerini sevmişimdir.
sigara yakacan bööle bi de derdin merdin varsa daha anlamlı olur..

Gunbatiminda renkler daha berrak ve yogun cunku aksam havasinda gunduz havasina gore daha cok partikül ve pus oluyor. Geceleri daha soguk ve daha az ruzgarli oldugu icin hava yatisiyor genelde ve sabaha daha yatismis bir havayla baslaniyor bu yuzden gundogumunda kirmizi ve turuncu renkler de azalmis oluyor. Ama geceleyin; yangin, firtina, yanardag patlamasi gibi olaylar olursa gundogumu renkleri gunbatimindan daha yogun gozukebilir.
(bkz: mie saçılması)

Sunu da ek olarak soyleyim; bazen hem gunesin dogusunda hem de batisinda yeşil parilti denilen isik olayina sahit olabilirsin.

Bu fotografi da de uzun zaman once buna benzer bir duyuruda koymustum, arayip buldum o fotografi ve buraya da koyuyorum:
antwrp.gsfc.nasa.gov

cevap veren herkese çok teşekkür ederim.

(bkz: her şey seninle başlar) ama kitap falan söylediğiniz gibi bir yere kadar.

@insantaklidiyapanmaymun,

Okumustum onu birkac yil evvel. Mumin Abi ayni seyi cevirmis durmus. Sagolasin yine de.

ne yapman gerekiyor yıllardır? bir şeyi yıllardır yapman gerekiyorsa ve sen hala kitap mı okusam film mi izlesem diyorsan üzgünüm ama zaten geç kalmışsındır...

www.zenhabits.net yalnız şu anki değil daha eski entrilerde motivasyon, alışkanlık değiştirme vs. gibi pek çok konuda girdiler var internetin en çok izlenen bloglarından. Dediğim gibi son entrilere değil, arşive bakmalısınız.

üstünde ölü toprağı var gibi dimi ?

o gerekli şeyler neyse plan program yapıp başlayın.. sadece 21 gün!! evet 21 günde deva olacak. bi de bakacaksınız ki yaptığınız plan program 21 gün sonra alışkanlık olmuş.. bir insanın bir şeye alışması için optimum süreç 21 gündür!!... gibilerinden bişiler yazıyordu biyerlerde, hiç denemedim faydası olur mu bilmiyorum.. zayıf olduğunu düşünen arkadaşlara yardımı olur umuduyla tutuyorum hafızamda..

of ki ne of...

bi çözüm bulursan banada haber ver.. bi yerlerden yaşama sevinci lazım banada...

yapıyormuşçasına

yapıyormuşçasına.

(bkz: sert sessiz benzeşmesi)

yapıyormuşçasına tabii ki. sert sessizle(p,ç,t,k,f,h,s,ş(fıstıkçı şahap da denir kolay öğrenim için)) biten kelimelerin sonuna gelen yumuşak sessizle başlayan ekler (p,ç,t,k,f,h,s,ş haricindekiler), sertleşirler.
dolmuş, -da eki, dolmuşta gibi.

google ile küsseniz, şunu önereceğim..
www.webturkiyeportal.com

kimlere aittir, yazanlar nerdedir, ne yaparlar, derdinizi dinleyen olur mu bilmiyorum. bişey araştırırken denk gelmiştim, yelpazesi epey geniş gözüktü sık kullanılanlara kaydettim, sıkıldığım bi ara kurcalarım diye. hiç sıkılmamışım dimeh. girin bi kurcalayın, beğenirseniz bana da haber edin hatta.

sağol kose de aradığım bu değil maalesef. mesela bir edebiyat/müzik dergisinin forumu filan olabilir. bir türlü bulamadım.

aslında google 'ı denedim ama bir işe yaramadı çünkü hep aynı tarzda forumlar çıktı. bu tür yelpazesi geniş sitelerde genelde copy paste'den başka bir şey olmuyor. benim aradığım daha çok tek bir konu üstünde yoğunlaşmış forumlar. cnbce forumları gibi (orası da dediğim gibi tozuttu maalesef).

var; (bkz: sourlines)

uçurulursunuz.

(bkz: #1022241)

ucurlmazsiniz.
kimse anlamaz...

ek bilgi: bir hesabı iki kişinin kullanması da aynı şekilde.

o 2 hesaptan birbirine nakliye olursa banlanırsınız. ogamede öleydi yani..

ordan çıkardığımız dersi buraya yontarsak, 2 hesap paso birbirine şokella veriyorsa, hesaplar incelenir. aynı kişiye ait olduğuna kanaat getirilirse yaptırım uygulanır, sanırım.. hapis falan..

iki hesap arasında hiç bir bağ olmassa bile iki hesap da uçurulur.
ama yönetim kankası falansan da uçurulmassın. (bkz: feylule)

şöyle bişi sallayım, belki de çaylakken girilen son entry'nin tarihi, sıralama algoritmasında bir değişkeni etkiliyor olabilir!!

bana kalırsa hiç elleme nöölür nöölmaz..

entrynizi silip tekrar yazarsanız sıranız en sona düşer bence. sonuçta 10 entryi tamamladığınız tarihten ihtibaren sıraya giriyorsunuz.

önce yeni yazacağınız 10 entry i yazın. 20 entry niz olsun. sonra eski 10 taneyi silin, sıranız değişmez.

9'a düşürüp tekrar 10 yapsanız bile değişmiyor. Bu defalarca soruldu. Eğer emin olmak istiyorsanız aramaya inanıp bulun o soruları.

buyrun;

(git: 105251)
(git: 104957)

maps.google.com'dan "ankara mebs" diye aratırsanız çıkıyor. ben de henüz gitmedim ama ulustan altmışevler veya gülveren otobüsleriyle gidilebiliyormuş.

enlem: 39.944219°
boylam: 32.908380°

img341.imageshack.us

kızılay ssk işhanının önünden 329'a binerseniz tam kapısında inersiniz.

işinize yararsa mynetin var 10mb'lık.

mysite.mynet.com

php, asp vs desteği yoktur..
hazır site aracı vardır..
ftp desteği de yoktur dosya yönetimini browser aracılığıynan yapabülüsünüz..

isim de şu şekil oluyor..
site.mynet.com
veya
hesap_adi.sitemynet.com

www.000webhost.com

Ücretsiz hesap açınca adresin şu şekilde oluyor > www.xxxxx.netii.net

cevap veriyorum,
ergenlik cağındasın ne bu erkek derdin..okulun yok mu? sana tavsiyem adam akıllı dersine çalış başka konulara odaklan olucağı zaman olur. eminim arkadaşların gelıp anlatıyor, ''şöyle yaptık, şuraya gittik v.s'' sende kıskanıyorsun tabi acele etme geç olsun güç olması daha yaşın 19.
böyle sorular için asıl yer dermatik.net

düzeltme: ''ergenlik çağındasın'' derken ergenlikten çıkamamışsın'ı kast ettim.

neydi o dur bakim... hah. (bkz: montla sıç)

vallahi derdinin caresi nedir bilemeyecegim. ama canini sikma delikli tas yerde kalmaz... ne diye yaziyorum buraya @blackdog a selam ederim. cook uzaklardan o guzel karikaturu hatirlattigi icin. dene bunu bi dert tasa kalmaz. daha universitedesin mis. olmadi al kalpli kupani giy bileksiz coraplarini. gerisi gelir.

normal.

saçma bi durum yok. yaşın endişe yaratmamalı.

amatör bir yazarın bu konu hakkında bir tezi vardır kendisince. Kendi yaşadıklarına dayanır bu tezin dayanakları hatta.

www.yasinbekaroglu.com

(bkz: trol başlığı) hatta çelişki timsali olarak kendimi de dahil ediyorum.

hayatının en güzel zamanları, erkekler tabi ki derdin olcak. hayat böyle güzel. çok da kafaya takma, ilk sene fln olur öyle, zamanla yaşarsın bazı şeyleri..

nazarlık olur bişi olmaz ondan. olur arada öyle.
ayrıca; (bkz: welcome to the real world)

ouv, tanısalım tanıstıralım madem diyecektim ki ankaradaymıssın; [email protected]

hah simdi, mevzuya gelirsek, iyi olmus en az bi kere sktir yemek iyi gelir bunyeye. ilkinden osnrası da muhımdeigldir genelde. isterse adriana lima olsun. illki sancılıdır ama. erkek olarak ilk sktiri cok daha erken yaslarda yedigimiz için(mısal komsunun kızından 12 yasında gibi) arada kaynıyor.

19 yasında askı gec yasamadıgın pek cok sey varken olmayan bi naneye bu kadar takmanın da bi alemı yok. ay asık mıyım nıye olmadım ask neymıs fln bos bu isler.

dogru duzgun biseyler yasamak derken de romantik komedi film klişelerini kafandan sil bi an once.

ha dersine calıs diyenlere de katılmıyorum, gunun tadını cıkar, sonra cok arayacaksın bu diriligini, libidonu vs vs.

karşınızda bir birey olmuş kişi var hala çocuk muamelesi yapmayın arkadaşlar. yaş 19'ken yediğiniz haltları düşünmenizi ve ona göre tavsiye vermenizi öneririm. ben 19 yaşımdayken yediğim boklar izmir körfezini doldurmuştu. arkadaşım, canını sıkma ben 27 yaşında bir erkeğim bundan önce sevdiğim ve aşık olduğumu sandığım insanlar oldu çoğu iyi insanlardı bir kaç çürük yumurta da vardı tabi ki içlerinde. teklif eden de oldu ettiğim de... şunu bil ki ben hayatımın aşkıyla 25 yaşımdayken tanıştım şu anda onunla nişanlıyım ve evleneceğim. yaşın küçük değil ama niye niye allahım niyeeeeee diye arabesk olmayacak kadar da genç. yapman gereken tek şey kendine dikkat etmek ve kötü alışkanlıklar edinmemek. sevgiler.

(git: 62124)

Google Sites'a bir bakın.
sites.google.com

"blogspot" bir alternatif olabilir.

radyo için bir site kurdum tr.gg uzantılı ama sürekli arızalı olabiliyor ondan dolayı kalite anlamında sürekliliği olan arıza vermeyen yani bağlantıda sorun çıkarmayan bedeva olarak bir site kurmayı düşünüyorum ona uygun olarak düşünceleriniz alabilir miyim ?

(git: 6251)
(git: 61927)

When Harry Met Sally

50 ilk öpücük iyi gider diye düşünüyorum.

(bkz: jeux d enfants)

(bkz: amelie)

(bkz: before sunrise)
(bkz: before sunset)

(bkz: love actually)

casablanca

serendipity diyorum. tecrübeyle sabittir iyi gider.

o gün uyuma, uykusuz kal. o saatte uyu. o saatte uyandırıl. o saatte uyu o saatte uyan.

(bkz: #11656450)

Bende de ayni sorun var su siralar. Ne zaman ki yapacak isim gucum olmaz, bu durumda bulurum kendimi. Insan daha bir depreşif oluyor. Uyku ilaci kullanmak ise yarayabilir.

(bkz: spor)

ben tatil zamanları öyle geç yatıyorum, sonra sabah 6.40'da kalktığımda ertesi gün otomatikman 11'de falan uykum geliyor..

Sabah erken kalkarsan bikaç gün belki faydalı olabilir.

Kesinlikle bir gün uykusuz kalıp, akşam 10-11 civarına kadar seni ayık tutacak işlerle uğraşıp, sonra yatman. İster istemez erken kalkacaksın. Buradan sonrası sana kalmış, mecbur kalmadıkça düzeni bozma.

Eğer uykuyu çok seviyorsan tavsiyem şu, her hafta 15 dakika azalt normal uyku süreni. 1. hafta 15 dk erken kalk, 2. hafta yarım saat erken kalk, 3. hafta 45 dk erken kalk. Zamanla alışıyorsun.

(bkz: atarax) :)

en basiti kimse yokmuş gibi davranın zaten bir süre sonra sahneye alışıyorsunuz ve keyif alıyorsunuz ,ha birde kalp atışlarınızı normale indirin öyle çıkın.

ben misal öyle bi durumda inadına herkesin gözünün içine bakıyorum. başta biraz zorlanırsın ama biraz sıkarsan alışırsın, karşındakiler de o özgüveni farkeder, daha rahat olursun.

heyecanı atmak işin başı. topluluk karşısına çıkmanın gayet normal olduğunu düşündüğünüzde bence epey yol kat edilmiş oluyor.
zaten üç beş dakika sonra her şey sıradanlaşıyor. sunumunuza odaklanıyorsunuz.
bir de nefes çalışması iyi olur. insan heyecanlandığında nefes almayı unutuyor (ben kendimden biliyom :))

- konusma yapacagın konu hakkında, önceden bir kagıda kücük ve kısa notlar alıp sıkıstıgın yerlerde burdan yardım alabilirsin. hem anlattıgının konunun dagılmaması, hemde insanların seni anlaması bakımından büyük ölcüde yardımcı olacaktır. önemli olan konusmak degil, kafandakileri insanlara anlatabilmektedir.

- yukarda bahsettigim tabi konusmaya ilgili, bu heyecanını yenemesen bile, konusma sırasında adrenalini kontrol altına almak icin, altını cizerek konusma yapmadan önce sakin davramanı ve bir bardak su icmeni tavsiye ederim...

- konusma sırasında kesinlikle insanlarla özellikle ön tarafa oturan ki, bu kisiler o toplumun önde gelen kisileridir, göz teması kurma. ses tonunu ne cok alcak, nede cok yüksek bir seviyede olsun..

- anlattıgın konu hakkında, kısa ve oz ornekler verebilirsin. ( insanların dikkatini ceker )

- konusurken, el, yüz, gibi mimik ve jeslterle konusmanı tavsiye ederim.

- konusma yapacagın yere cıkmadan önce rahat kıyafetler giymen avantajın olucaktır...

kolay gelsin :)

sesinizi iyi ayarlamayı unutmayın. en yakınınızdakinin kulagını delmeyecek ama en uzaktakinin de rahatça duyacagı bir tonda konusun. kendinizce onemli saydıgınız cümlelerde sesinizi " burası onemli bakın" dercesine yukseltın.

nefes kontrolu ile heyecanınızı yenebilirsiniz. çıkmadan once derın derın nefes alın. ilk basta bir heyecanla el titremesi, bas donmesi olabilir. nefesiniz sizin vitesiniz olsun.

birde eger yapabiliyorsanız kursuye cıkıp orda bekleyın. yanı atıyorum sınıfta hoca bugun sunum kım yapacaktı dedıgınızde salına salına sınıfta yurumektense en on sırada falan oturun oradan yonelın kursuye.

ben de okulda sık sık sunum yapmak zorunda kalan bir öğrenciyim. harika bir taktikle bu konuda geliştirmiştim kendimi. şimdi sunum yapacağın salona boşken git. bağıra bağıra olmasa da insan varmışçasına tüm konunu anlat. yarıda kesme. hatta bir kaç iyi arkadaşınla git. onları oturttur karşına onlara anlat. utanmazsın onların önünde.

çok işine yarayacak.

ben tek kisinin onunde bile dogru durust konusamam, ama bir keresinde okulda bir kapali spor salonu dolusu (evet, yani birkac bin) kisinin onunde konusmak zorunda kalip, akabinde diyeceklerimin yarisini unutmak suretiyle sicip, rektor danismanina donup "ne dedim be ya?" diyerek unutulmaz bir topluluk onunde konusma denemesi yasamistim. lakin benim bu cuvallamamin akabinde salonda acayip bir alkis koptu ve sorumlusu oldugum ogrenci standi rekor sayida ziyaretci cekti. bu deneyim sonucu buyuk olcude yendim topluluk onunde konusma korkumu. hala konusamiyorum, o ayri :)

ya da coupling'deki jeff gibi yapip sizi dinleyen herkesin ic camasirlariyla oldugunu hayal edebilirsiniz, ama jeff'in dustugu hataya dusmeyin, karsinizda ayna olmadigina dikkat edin :)

üstüne gideceksin, başka yolu yok.

tiyatrocu birkaç tanıdık bul, boş sahneye çık ve bağır :) işe yarıyor.

bi arkadaşına, tayfana, evde ailene vb. yap aynı konuşmayı önce. deneme yap, prova yap. zamanla ihtiyacın da kalmaz bence.

herşeyde olduğu gibi o konuşmanın da bir sonu olduğunu ve az sonra isteseniz de istemeseniz de sahneden ineceğinizi aklınıza getirin. o vakit heyecanlanmayı bi kenara bırakıp, indiğinizde tüh be şundan bahsetmeyi unuttum dememek için konuya odaklanıyorsunuz. benim yöntemim budur.

kimse seni dinlemiyormuş gibi düşün(önünde kimse yokmuş değil varmış da dinlemiyormuş)

Bunun cözümü yok, ciddi söylüyorum. 40 yildir sahneye cikiyorum, her cikisimda heyecanlaniyorum, ehehe bunu da hep söylemek istemisimdir.
Ama cidden bir cözümü yok, heyecan oluyor, derin nefes öneririm sadece.

konuşma yapmadan 45 dakika once yarım "xanax" içmek de çok iyi gelir böyle durumlarda..

psikyatri doçenti bir hocam yarım dideral önermişti, sunum değil ama benzer kaygılı bir durumda ben denemiştim işe yaramıştı. Ama tabi hekim bir tanıdığınız varsa ona danışmadan kullanmayın bu ilacı.

prova

bir tiyatro provasi yapar gibi yapin.once konusacaklarinizi ezberleyip,nasil bir tonaj uygulamasi yapacaginizi aklinizda netlestirdikten sonra,oda icerisinde volta atip konusma seklinizi belirleyin.sonra gecin aynanin karsisina ve nefesinizi ayarlayip konusmanizi kendinizi izleyerek yapin.nefes alirken gogsunuzun degil,karninizin sistigini gozlemleyin,diyaframdan nefes almak cok onemli.
sahnede elinizde kagit yoksa ellerinizi ucgen biciminde birlestirebilir,sallanmadan 2 adimlik bir alanda yuruyebilirsiniz.direkt olarak goz temasi yerine insanlarin bas hizalarinda bosluga bakin.

basarilar

bir gün ölüp yokolacağını, adını bile kimsenin hatırlamayacağını, konuşmanın falan bunun yanında hiçbir önemi olmadığını düşün. heyecan meyecan kalmıyor.

* Konuşmanızın ilk cümlesini ezberleyin.
* Konuşmanın 10 dk'yı geçmeyeceğini varsayıyorum, yani geri kalan konuşmayı birkaç not kartına sığdırabilirsiniz.
* İki seçenek var, biri insanların hiçbirinin gözlerine bakmadan tam arkalarındaki duvarı hedef alıp oraya konuşmak / ya da en önde kendinize samimi bir arkadaşınızı belleyin, konuşmanızı onun gözünün içine bakarak yapın sadece arada bir arkadaki duvara bakarsınız
* Eğer konu uygunsa bir ufak anektod anlatın, insanların rahatlaması sizi de rahatlatır.
* Kolay gelsin

Konuşurken ellerini ne yapacağına önceden karar ver. Kürsü yoksa çok sıkıntı verir, fazlalıkmış gibi gelir. Cebine sok mesela ellerini.

Aynı sorun bende de var. Bug olabilir mi acaba.

ben de... ben de...

biraz sonra arap olacam. hiçbir şey anlamadım?!

aynı aynı..

mulder kardeşim "altıncı nesil yazar" idi birkaç dakika önce, şu anda bakıyorum, "altıncı nesil gammaz" görünüyor, diğer yandan adam login olunca çaylak paneliyle açılış yapılıyor. tam bir kokteyl.

soros'un işi kesin.

evet!!! gammazım, çaylak olmuşum. çöp tenekesi bomboş, tertemiz. demek ki yalnız değilmişim. rahatladım şimdi ben de.

bende de aynısı söz konuzu. off tırstım nooluyo diye.

düzeldi şimdi.

ha, başlığı açılmış bu meretin, oradan devam edelim ==> #51891 ==> etmeyelim, bitti

bi ışık vardı böyle birileri çağırıyordu ama gitmedim geri döndüm : ))

herhalde geçici bir sorun oluştu

Biraz önce ben de çaylak statüsüne indirilmiştim, sonra düzeldi. Ne olduğunu merak ediyorum açıkcası ?

(bkz: der untergang)

(bkz: hitler the rise of evil)

(bkz: valkyre)

(bkz: black book)
(bkz: hitler the rise of evil)
(bkz: sophie scholl)

(bkz: das boot)
(bkz: stalingrad)

ikisi de tavsiye..

the iron cross

(bkz: Die falscher)

bu da izlenebilir. güzel ve farklı bir konu.

(bkz: die falscher) gerçekten güzel bir seçim olur

dayınız başhekim ise mümkündür pek tabii.

mümkün değildir.zira rapor alabilmek için önce hastaneye yada artık neresi ise oraya kaydınız olması gerekir .bu da işlemlerde ilk kayıt olduğunuz zaman size verilen protokol numarası ile gerçekleştirilir.kısa keseyim.geriye dönük işlemlerde,geriye dönük protokol numarası alamayacağınız için bu işlemler mümkün değildir.en azından benim bildiğim budur.

sağlık ocağı / hademe / muhabbet / bi paket sigara. (denenmemiştir, garantisi yoktur.)

alınamaz. sarap dumanı nın da dediği gibi protokol numarası olayı var.

ben bir devlet hastanesinde tanıdığım bir odacı sayesinde almıştım.
bunuda dışarıya kapalı diye söylüyorum.

uyku problemi için vitamin almayı deneyebilirsin ya da çok sert bi kahve içmeyi. isteksiz olunca konsantrasyonu sağlamak gerçekten zordur. faydası olur mu bilmem ama ders çalışmak için sınavdan bir önceki günü beklememeni öneririm..keyfin yerindeyken notlarına ayıracağın 5 dk. sınavdan önceki rehavet çökmüş halinle (çalışmaya)çalışacağın yarım saatten daha verimli olabilir..

öncelikle iyi bi okulun iyi bi bölümününde okuduğunu söylemeliyim.
istediğim bölümde okumuş biri olarak okul hayatı benim de bu tip isteksizliklerle doluydu. devamsızlıktan kaldığım, çok salak bahanelerle sınavına girmediğim dersler oldu. ama bi şekilde bitiyor kardeş.
bu duyuruyu açman içten içe bi sorumluluk duygun olduğu da gösteriyo. 4 yılda değil 5 yılsa bitsin ama sonunda bitecek.
senin sorunun çevrendeki insanlar olsa gerek. okuldaki arkadaşlık bölümle ilgili yargıları direk etkileyen bişi. belki sosyal sıkıntılar.
senin yaşlarında olur öyle.
çalışmasan bile derslere gir. mühendislikte kız sayısı azdır ama platonik bi kız bile okula gitmene sebep olabiliyor bazan :)

okuduğun iki küsür seneyi bir kenara atıp tekrar öss ye girmek gibi ciddi bir kararı bu psikolojideyken vermemelisin bence.

mühendislik eğitimini en iyi veren okullardan birinde, en zor bölümün en zor senesini okuyorsun, durumun belki bununla açıklanabilir... unutma ki bu bölümleri insanlar ortalama 5.5 yılda bitiriyor.

en kötü ihtimalle birkaç dersten kalır, okulunu biraz uzatırsın. bu sayede ders yükünü daha geniş bir zaman dilimine yayar, yeni hobiler edinmeye, öğrenci topluluklarına girmeye, karşı cinsle münasebete girmeye vakit ayırırsın.

olur öyle...

ben de işimde aynı sorunu yaşıyordum. acayip mutsuzdum ve dikkatsiz olduğuma dair geri dönüşler alıyordum. işimi değiştirdim, (aynı sektörde başka bir işyerine geçtim) herhangi bir dikkatsizlik sorunum kalmadı. aksine daha dikkatli oldum ve daha çok çalışıyorum.
bu da onun gibi birşey. sevdiğin birşeyi yaparken konsantre olabiliyorsan da ders çalışırken konsantre olamıyorsan o zaman bu üstesinden gelebileceğin birşey.

öncelikle bölümünü sevmeye çalış. elektronik mühendisliği gerçekten güzel bir bölüm. avantajlarını görmeye çalış. mesela sizin bölümden mezun olup da şu anda güzel bir yerde, iyi para kazanan insanlara bak.

ders çalışırken program çıkar. örneğin; iki gün içerisinde bitirmen gereken bir konu varsa. ilk gün ve ikinci gün nereleri çalışacağına karar ver. sonra da her günü kendi içerisinde planla. böylelikle o günün programı önünde belirli hale gelir ve oturup o bölümü bitirmek için daha istekli olursun ve bitirdiğin zaman rahatlık hissi gelir bünyeye.

gelecegi dusunmek...

süper bi üniversitedesin itünün klüplerini olanaklarını fln düşününce eski bir mimar sinanlı olarak lan kasıp mühendis falan mı olsaydık araziye gel falan diye kendi kendimizle konuşurduk. özel bir üniversite değil, ben üniversiteyi 6 yılda bitirdim mesela. hatta bizde sınıf diye birşey yok oluyor bir süre sonra. seneye mezun oolurum heralde fln diye dolanıyor insanlar.

üniversiteyi zaten sadece elektronik müh. olcaksın sonunda diye bi zorunlu durum olarak da görme. çok daha başka bir alana geçebilirsin, master yapıp istediğin bir alana kayabilirsin. çok uzun bi zaman var daha. bütün gün uyuyacağına aktivitelere katıl, sosyal ol, çevreni genişlet, klüplere katıl, hobilerini paylaşabileceğin insanlar bul vs. gerçi 3. sınıfsan zaten bu dediklerimin çoğunu yapıyorsundur. çok da aşırı salmadan en kötü dersleri kaçırmayarak hocalara yüzünü unutturmayarak elinden geleni yapmaya çalış. çalışamıyorsan kendini yiyip bitirme o kadar. belki bu sıralar kafan dolu olabilir başka şeyler yüzünden önce kafanı dağıt bi. sonra dersleri düşünürsün.

öss ile kıyaslanamaz ki üni. öss de ailen hep ay canım cicim yemeğin hazır çalışırsın lisede oluyorsun zaten yapıcak daha iyi bir alternatifin bile olmayabiliyor test çözmekten. üniversite ise hayat demek. koca 4 yılını sadece ders öğrenerek geçirmek de hayatta boşuna 4 yıl harcamış olman demektir. biraz kendine zaman tanı.

eğer ben illa kesintisiz mezun olucam olmam lazım diyorsan. çalışma grupları oluşturun arkadaşlarınızla birlikte. 40 dakika çalışıp 10 dakika mola vererek hem birlikte eğlenceli de olur. sosyal ortamdan da çok kopup asosyelleşmezsin. bu yöntemi de deneyebilirsin. biri diğer insanın tembelliğine kendisi kadar göz yummaz çünkü. konsantrasyonunu daha etkin kılmak için önce ne az ne fazla uyu, çok iyi beslenmeye çalış, öğün atlama, kafanı dağıtacak hobilere zaman ayır ve planlı olmayı dene.

sürekli bu bölüm iğrenç diye de düşünme. 3. sınıf olmussun ne kaldı ki diye düşün. öğrendiğin farklı şeylerle başka bir meslek yapsan diğer insanlardan farklı olarak kesin artıların olacaktır bunu düşün.

(bkz: nero nutrients)

ben de itü elektrikte aynı şeyleri yaşıyorum negzel. geçen sene aynı problemden dolayı doğru düzgün hiçbir sınava giremedim.

ev arkadaşınız falan varsa ve o da öğrenciyse onla beraber masaya oturmayı deneyin. benimki şehir bölgede okuyor, o proje mroje çizerken beni de zorla masada tutuyor, ilk başta 5 dakikada bir okuduğunzudan tamamen kopuyorsunuz ama zamanla 10 dakika yarım saat derken eskisi gibi ders çalışabilir hale geliyor insan. sizi masada tutacak birileri iyi bir fikir yani. konuşarak çalışmak da konsantrasyon süresini uzatıyor bence. sesli okuyup soruları kendi kendinize konuşarak çözebilirsiniz.

eğer ki bölümünüzden çok nefret ediyorsanız, diplomanızı aldıktan sonra mühendislik yapmazsınız. ama buraya kadar gelmişken diplomayı alın derim. ben öyle yapmaya çalışıyorum en azından.

hımm.. aynı ben.. hazırlık + 7 yıl = 8 yıl.

vallaha kimsenin elinden hiç bişey gelmez bu durumda, kitabı notu, neyse işte çalıştığınız kaynak, okuyun onu, anlayın demiyorum, ro artı sigma artı mü artı omega eşittir epsülon vs gibi dümdüz okuyun. tekrar tekrar okuyun. kitabın üstünde uyuyakalın, sıkılın, ağlayın ama okumaktan vazgeçmeyin.

bi şekilde dirayet gösterip konsantrasyonu sağlayamazsanız, hazır derslere de girmiyormuşsunuz, zaten boşluktasınız daha da derinlere yuvarlanacaksınız muhtemelen, mutsuz yatıp mutsuz kalkacaksınız, çok daha iğrenç günler bekliyor olacak sizi.

tabii zenginseniz falan o ayrı, akışına bırakın o vakit.

ha ben ne yaptım? işte aynı sizin gibi 5 dk bakıp kaçtım, derslere, sınavlara girmedim, iyice bulaştım okula, sündükçe sündü, sündükçe soğudum, nefret ettim, nefret ettikçe daha çok bulaştım.. böyle nefret ede ede 7 yılda son sınıfa geldim, (2 yıldır son sınıftayım) hala da devam eder bu nefret etme - bulaşma döngüsü, aha işte elektromanyetik kitabı bana bakıyor masada ama ben tavsiye yazıyorum hiç tanımadığım birine. acayip tembelim yaw ya da malım. neyse siz dediğimi yapın yaptığımı yapmayın, önüne geçilmiyo sonra.

saygılar sevgiler.

sen bölümden soğumuşsun anlaşılan. bir tercih yapmalısın

emule'de bakinim, bulursam gonderirim.

bir tane buldum emule'de ama çok kötü taranmış, zor okunuyor.

www.ebook3000.com
burda var bişey.

ekran kartı ile güç kaynağı arasındaki bağlantı kablosunda sorun olabilir mi? olur olur yani, göz ardı etmemek lazım bu seçeneği de. yeni nesil ekran kartlarında bu bağlantı şart zira.

ekran kartı bu arkadaşlar, GECUBE 512MB ATI Radeon HD3850, 1000 fazlasını yazmışım. www.mavibilgisayar.com

ikinci el değil değil mi?
aldığınız yerle bir görüşün, belki driverları yüklemeniz yardımcı olabilir. onun dışında aklıma sadece PSU yetersizliği geliyor. 400w'den aşağısı kurtarmıyor artık. ona da GERÇEK 400 W diyorlar, gerçek de neyse.

bende de 450 watt isteyen bir ekran karti var. ilk aldigimda psu 300 watt tı oyun oynarken kapaniyordu bilgisayar. isinma problemi dedim heralde, essek kadar vanrilatorle soguttum oyun oynarken sorun cozulmustu. ama oyle oyun disinda takilma yavaslama felan olmadi hic bir zaman. sonra 560 wattlik bir psu aldim hersey normal su an. gerci isinma ve psu arasindaki iliskiyi cozemedim hala. sacma bir ihtimal var aklimda ama bilmiyorum . yeterli gucu alamadigi icin fani da yeterli hizda donduremiyor diye dusunmustum ama ufacik fanin harcadigi gucten ne olur diye de curutuyordum tezimi.

ben de işlemciyle güç kaynağı ilişkisine takıldım, ekran kartını takınca neden hemen her uygulamada %100le çalışıyor işlemcim anlamış değilim, yani laptoplarda pilden tasaruf etmek için işlemciler çalışma frekansını ayarlıyor diye biliyorum, böyle bi ilişki var ama bendeki pc'de durum ne ola ki?

güncel sürücüleri yükledim denedim sonuç aynı, aldığım yerle görüştüm durumu izah ettim, çalışması lazım diyolar, haftasonu kasayı görmek istediler, peki dedim. umarım psu değişikliğinde düzelcek bi sorundur.

şurubun ismini ve rahatsızlığı belirtirseniz yardımcı olacaklar vardır bence. bi de eczacılar çizik atmazmıydı kutuya günde kaç kere içilecekse yaw

Günde 1 kere aç karna yazıyor sanırım...

"günde 3 defa birer aç" a da benziyor. bence siz ilacı yazın dediğim gibi, ya da bi tel çakın eczaneye..

eczacı arkadaşımın msn'e gelmesini bekliyorum :)

edit: gelmedi. neyse pardon :(

şurubun adı prakten..
prospektüsünde yetişkinler için günde 3 ölçek yazıyor (yaşım 19)..
doktorla felan annem konuşmuştu bugün işim olduğu için, şurubu da annem alıp geldi hatta..
yoksa çok dikkat ederim dozaj konusuna felan (:

"günde" ile "ölçek" arasında ne yazdığını ev ahalisinden çözmüş bulunan yok..
bi de ölçeğin önünde 1 gibi bişi var, ona da takıldım. e orda 1 yazıyosa üstündeki karakter nedir?
ha bi de "günde"den sonra 3'e benzer bişi var gibin..

hiç olmadı yarın doktora giderim tekrar, dönüşte de eczacıya saygı duymaya giderim..

jangara'nın da dediği gibin "günde 3 defa 1 ölçek aç" yazdığına kanaat getirdim..
defa'yı şekilli yazdıklarından yanılmışız meğer..

çok teşekkürler, sağolun..

Peki niye doktorlar ve eczacilar okunaksiz yazar?

hukukçuların paso osmanlıca konuşması gibi bir şey, "protection of the profession" diyorum ben.

günde 3 defa 1 ölçek aç

üç defa olamaz, ilaç için günde üç defa acıkılır mı yahu. GnbO dib bker AÇ yazıyor orda, bi defa olsa gerek. ancak tadı güzelse dikin gitsin.

aç karnına içilecekmiş bir tek onu anladık galiba topluca.

evet "günde 3 defa 1 ölçek" aç yazıyor galiba. en yakını bu. 3 defa acıkılır tabi. sabah kalkınca kahvaltıdan önce, öğle yemeğinden önce ve akşam yemeğinden önce birer ölçek içeceksin. yemeklerden önce acıkmamış olman problem değil. aç derken illa afrikalı gibi acık, öyle iç demek istemiyor. yemekten önce iç diyor sadece.

bu ilacı aldığın eczacıya götürüp bunu okuyamadığını, ilacı yanlış aldığında sorumlusunun o olduğunu ve ayrıca yazısının kötü olabileceğini ama üç kuruş verip ilaçların üzerine yapıştırılan ve nasıl/nezaman alınması gerektiğini "print" şeklinde gayet okunaklı bir yazı ile gösteren sticker'ların icadından haberdar olması gerektiğini belirtiniz kendisine.

10 yıl sürüyor neredeyse bir ilacın çıkarılığ güvenilirlik profilinin oluşturulması, üstüne doz bulma çalışması da yapıyorlar, doktor da reçete ederken hastanın bireysel koşullarını göz önüne bulunduruyor toksisite riskinin azaltılması için ama sırf eczacının(!) sorumsuzluğu nedeniyle 1 yerine 3 ölçek alabilirsin (veya tam tersi), ilgincime gidiyor!. oha diyorum yani. sinirlendim bak şimdi, bi pasiflora çakiim üjbej ölçek :)

günde 3 defa bir ölçek'miş harbiden, geç oldu gerçi de. olsun :)