Giriş
(3)

troy filminde bir sahne

tabudeviren
birisi birisiyle dövüşüyor ve yenen, tribünlerdeki (?) kadına - beni bunun için mi terk ettindiyordu. kim kime diyordu, olay neydi?
birisi birisiyle dövüşüyor ve yenen, tribünlerdeki (?) kadına

- beni bunun için mi terk ettin

diyordu. kim kime diyordu, olay neydi?
0
tabudeviren
(16.12.24)
gloomy
(16.12.24)
Menelaus onu Paris için terk eden Helena'ya söylüyor.
0
kullanicadi
(16.12.24)
abi bu filmin ana konusu zaten. Bunu hatirlayamadiysan filmi nasil hatirladin :)
0
nuevo
(16.12.24)
(16)

Niye sürekli bir beklenti ve yük olmaca

Shepard
Eski ex hasta(grip, aylık olay vs.) olunca çorba getir, kahve getir derdi. Ailesi ile kalırdı, bu yüzden yapmam mümkün değildi. Ama o kadar saat yol yapmak zor gelirdi. Zaten hepi topu günde 2-3 saat kendime ayırabiliyorum onu da elimden almak isterdi. Ayağı kırılsa, ameliyat olsa, yatakda bir süre
Eski ex hasta(grip, aylık olay vs.) olunca çorba getir, kahve getir derdi. Ailesi ile kalırdı, bu yüzden yapmam mümkün değildi. Ama o kadar saat yol yapmak zor gelirdi. Zaten hepi topu günde 2-3 saat kendime ayırabiliyorum onu da elimden almak isterdi. Ayağı kırılsa, ameliyat olsa, yatakda bir süre hayatına devam etse o sormadan her şeyini yapardım.

Bu yıllarrr önce yaşanmıştı. Ama sonrasında hayatıma giren diğer kadınlar da bunu bekliyordu. "Benim hastalığım ağır geçer" diyerek alttan alttan imalar başlıyor. "Ya ben evde sıkılırım o yüzden her hafta sonu bir tatil yöresine gidelim" diye devam ediyor... İnsan sormadan edemiyor tabii, ulan benden önce ne yapıyordun? Neden yarın geçecek olaylar için insanların saatlerini çalmak kimseyi rahatsız etmiyor?

Soruya gelirsek kadınlardaki ben ben ben, bana bana bana olayı nedir?
0
Shepard
(27.11.24)
ilgi alaka, kendilerine yatırım görmek istiyorlar. yaratılışlarında var bu. ve istediklerini versen de bu sefer tatminsizlik oluyor. fazla değer verdiğin için seni önemsememeye başlıyorlar. başka avlara yedeklere bakmaya başlıyorlar. erkekte tek vazgeçemeyecekleri nokta zenginlik. çok paran varsa yanında durmaya devam ederler. hepsi demeyelim ama geneli böyle.

bir de hayallerini yaşayamayanlar tüm yaşayamadıklarını evlenecekleri kocada veya sevgilide bulmayı hayal ediyorlar. çok büyük beklentileri var erkolardan.
0
xrated
(27.11.24)
her şart ve durumda ilgi odağı olmak istiyorlar, erkeğin ne halde olduğu zerre önemli değil. son dönemlerde bu o kadar delilik boyutunu aldı ve çeşitli akımlarla normalleştirildi ki bunlara tek erkeğin ilgisi de yetmiyor, parası en çok olanı bulana kadar yedekleyerek devam ediyorlar. bu devirde aklı olan evlenmez, hatta bunlarla ciddi ilişki bile yaşamaz.
0
sir william jones
(27.11.24)
eksisozluk.com

herkes böyle değildir ya genellemeyelim. %99 da olsa :p
0
gabe h coud
(27.11.24)
Yukarıdakilere kısmen katılmakla birlikte şunu da eklemek isterim,

Bu ben ben ben olayı bazı kadınlarda kendini koruma aracı. Ben ben ben diyen erkeklerden korunmak için yapıyor bazıları, fazla fedakarlık damarı olan gözü açılmış kadınlarda oluyor bu. Vaktiyle çok kullanıldıkları için artık böyle bir şey yaşamamak adına yapıyorlar.
0
muhayyer divan
(27.11.24)
Her duyurunuz, cevabınız kadın düşmanlığı üzerine. +1 Kadınlardan bu denli şikayetçi olup yine de ortalıkta kadın kadın diye dolaşan erkeklere tamamı akil ve nahif bireylerden oluşan hemcinsleriyle ilişki yaşamayı öneririm.
0
moonie
(27.11.24)
Bazı kadınlar böyle, high maintenance. Çocuk gibi, sürekli ilgi, sevgi, canım-cicim şubu talep eden, insanı tüketen hep-bana tipler.
Ben hayatıma partner olarak alacağım kişinin böyle olmasını istemem çünkü yukarıda tarifini yaptığım şey adeta çocuk bakıcılığı ve bu tam zamanlı bir iş. Benim bir işe daha ihtiyacım yok.
Hayatı paylaşabileceğim, alış-veriş ilişkisinin dengeli olacağı denk bir partner uygun bana.
Ama neticede karşıdakini tanıyarak, konuşarak başlıyoruz ilişkiye. Önemli olan bunların bilincinde olup buna göre insanlarla ilişki kurmak.
0
gloomy
(27.11.24)
moonie+1
sanki hastayken simaran bi sevgiliye bile ofkelisin. e ne zaman ilgi beklesin? haftasonu bi sey yapalim demek de gozune kotu geliyo o zaman yapmayacagini belli edip yoluna devam et boyle bi genelleme yok cunku surda sevgilisi olan kadinlara sor erkekleri zorla nereye goturuyosunuz "her haftasonu" diye? boyle bi mesai herkesi yorar. he isi gucu olmayan biri veya ogrencilerle takiliyosan o enerjisini atmasinda yaninda olacaksin yoksa ona uyum saglayan "dengine" gidcektir.

surda ifade bicimin bile yorgun argin full-time calisan biri gibi yazmissin iliski emek isteyen bir sey. haftasonunu bile ayirirken hesap kitap yapiyosab buna hazir degilsindir sal ya da beklentisiz olduklarini zannettigin hemcinslerine falan yonel bakalim orda ne sikayetlerin olacak. erkekler hic beklentisiz ve anlayisli ya hani;)
0
ala09
(27.11.24)
Senden önce ne yapıyorduysam defol git? Yine aynısı yapayım. Senin varlığından ne anladim
0
abuzer
(27.11.24)
Bana laf atanlara olsun bu cevap.

Hanımlar, beyler ben kadın düşmanı değilim. Kadınların bazı hareketlerine uyuz oluyorum. Aha bu duyuruya dair yazayım. Bence kadınlar yapamadıkları ne varsa erkek gelince hadiii yapalima dönüyorlar. Oraya gidelim, burada yiyelim, şunu bunu alalım gibi. Beni arabanla al, beni şuraya götür, her hafta sonu tatile gittik aaaa nasıl bu hafta sonu yorgunum, işim var!

Bir geyik var ya, kanepede endi halinde yatip uzanan keyfi yerinde erkek olayi. Kadın rahat bırakmaz. Işte öyle bir şey. Bunun sebebi nedir? Hiç sasmiyor çünkü... En okumamisi da ayni, doktoru, yuksek mimari, avukati da ayni kafada. Ben mesela kimseye ya beni şuraya birak diyemiyorum, bir yere gitmek istiyorsam ve karsi taraf istemiyorsa sorun etmiyorum.

Benim tek beklentim mutluluk, huzur ve sevgi iken karşımdaki kişinin butun beklentileri maddi. Biz geldikten sonra hep bir aksiyon beklentisi. Beklentiler bitmiyor.
0
🌸Shepard
(27.11.24)
hangi frekansta yayın yaparsanız o frekans da olan kişilerle yolunuz kesişir. bu tarz needy, nazlı, kaprisli tiplerin hepsinin sizinle yolunun kesişmesi tesadüfle açıklanamaz. hep aynı senaryoyu yaşıyorsanız senaryoyu siz yazıyorsunuzdur.

tarif ettiğiniz kadın modelinin dışında pek çok kadın modeli var. bu durumda kendinizi yoklayıp ben neden hep bu tür kadınları seçiyorum, neden bu alanı açıyorum, ben de hangi duyguyu besliyor bu kadınlar (ego, kompleks, özgüven, kahramanlık, üstünlük kurma, domine etme vesaire vesaire onlarca eklenebilir bunlara olumlu veya olumsuz) diye kendinizi irdelemeniz gerekir.

bizim arkadaş grubumuzdaki erkek arkadaşlarımızın hiç birinin sevgilisi/eşi bu tarif ettiğiniz kadın modeli değil mesela.

edit: aynı şeyi erkeklerle ilgili yorum yapan kadınlara da söylüyorum. esasen cinsiyet temelli değil yani yazdığım şey.
0
Phoebe
(27.11.24)
bütün kadinlar ayni olabilir mi sence shepard?

özet geciyorum. sen mutluluk, huzur falan istemiyorsun sen tam olarak su ana kadar buldugun seyleri istiyorsun. o mutluluk huzur versin dediklerin senin hayatinda 5 dk durmus ya da durmamislardir. sen onlar tarafindan sevilmedigini de düsünmüs olabilirsin hatta. onlarin coooktan mutlu ve huzurlu iliskileri var sen hala benim iliskilerim neden böyle yaa :(( diye hayiflaniyorsun.

bunun sebebi cocuklugundan gelen seyler. terapi al.
0
robert bosch
(27.11.24)
Diğer cevaplara tam bakamadım, kesişen yerler olabilir.

Bütün kadınların böyle olduğunu sanmıyorum, ama insanların genelde dönüp dolaşıp benzer kişilerle birlikte olduğunu sıkça görüyorum. Bu sizin hayata bakışınızla da ilgili olabilir. İnsanın karakterinde çoğu şey paket olarak geliyor. Sizin birlikte olacağınız insanda aradığınız önemli bir ya da birkaç kriter vardır ama onlar da neredeyse kaçınılmaz olarak sizin sevmediğiniz başka özellikleri de beraberinde getiriyordur. Bence bir de böyle düşünün.

Bazen insanlar hem ayranım dökülmesin, hem yoğurdum ekşimesin kafasına giriyor. Mesela sizin hoşlanmadığınız bu şeyleri yapmayan kadınlara bir odaklanın (yok demeyin varlar) eminim onların oldukları kişi sizin için bazı kırmızı çizgileri aşıyor olacaktır.

Bu durumda genelde ya bakış açınızı değiştirmeniz ya da kendi bakış açınıza uyum sağlamanız gerekir.
0
akhenaten
(27.11.24)
Millet laf sokmak için hazir bekliyor ahahah. Birisi defol git demiş.

Mesela benden önce ev iş takılan birisi ben geldikten sonra agva, şile, çeşme gibi yerlere gidelim diyebiliyor. Ben yokken bu gibi yerlere gitmemiş mesela. Gezelim tozalım yiyelim içelim ama erkek ödesin. Bu noktada benden geleneksel erkek rolünde olmam bekleniyor, ancak karsidan aynisini bekleyince kavga çıkıyor.

Herkes on yargılı olmus buralarda. Ben insanlarla tartismiyorum, kavga etmiyorum. Can sağlığı, olsun sonra konusalim, sicagi sicagina zor is baska zamana vs. diyerek ilerleyen biriyim.

Terapi, ilac vs ise bana gore degil. Derdim yok ki anlatayım terapiciye. Ilac icen ise bırakınca ilacı dengesi eski haline gelmiyor, dönüşü olmayan bir yol.

Exler ise mutlularsa, süper. Sonucta beraberken olduramadik. Ben genel olarak kadınlar niye hep bir beklenti istek içinde sorusunu soruyorum sizlere.
0
🌸Shepard
(27.11.24)
Phoebe +1

Neden bu kadar kişi bana laf sokmaya çalışıyor diye düşün mesela. Ya da neden bu kadınlar hep sana denk gelmiş? Buradaki yorumlarda kimse böyle bir durumdan bahsetmiyor?

Benim bir tane şerefsiz sevgilim oldu, geri kalanlarla da ayrıldık bize ayrılan sürenin sonuna geldik falan ama hiçbirinin arkasından kötü bir şey diyemem iyi insanlardı yolları açık olsun. Ooo erkekler şöyle yalancı, hep aldatıyorlar, cimriler, bu erkekler var ya hep böyle deseydim bu benim de bir sorunumun olduğu anlamına gelirdi diye düşünüyorum.
0
kullanicadi
(27.11.24)
beni niye çağırmadınız ya kambersiz düğün mü olur :((

neyse söylenecek her şeyi söylenmiş, ben de senin kart bir incel olduğun gerçeğini ufak bir dokunuşla ekleyeyim.

sen bu kadınlara bas git dediğinde gidiyorlar mı, evet. kimse senin peşinden gelip "hayır illa beni tatile götüreceksin yoksa canına kastederim" diye tehdit ediyor mu, etmiyor. en arıza kadını bile bulmuş olsan böyle bir ihtimal var mı? sen de biliyorsun ki hayır. istersen gayet bu kadınlardan uzak durabilirsin. durmayan sensin. sen daha iyilerini hak ediyorsun. mesela kendin gibi erkekleri. sen bariz kadın sevmiyorsun yani iki iki dört. illa kadın da kadın diyorsan çıkacak robotları bekle.
0
titanyum22
(27.11.24)
Ben denk gelmedim. Bu kadinlarin ortak noktasi nedir ona bakmak lazim. Yani surekli benzer kadinlarla birlikte olmanizin nedeni bu olmali. Mesela ayni sosyal sinif, ayni gelir duzeyi, ayni ilgi alanlari vs. bile benzer tecrubeler yaratiyor olabilir. Mesela gorusme sikliginizi bilmiyoruz. Haftada kac kez gorusuyordunuz? Her hafta sonu tatil yoresi evet, sacma, fakat her hafta sonu gorusmek gerekiyor en azindan.
0
Sour
(27.11.24)
(11)

çok üzgünüm...

m e b
merhaba.çok ergence bir duyuru olacak, biliyorum ama yine de yazmak istedim.12 senedir tanıdığım çok yakın arkadaşım var, adına ali diyelim. kendisiyle fırsat buldukça buluşur, vakit geçiririz. yine ortak arkadaşımızla da öyle, ona da mehmet diyelim. şimdi ali, mehmet'i arar ve genelde telefonlarına
merhaba.

çok ergence bir duyuru olacak, biliyorum ama yine de yazmak istedim.

12 senedir tanıdığım çok yakın arkadaşım var, adına ali diyelim. kendisiyle fırsat buldukça buluşur, vakit geçiririz. yine ortak arkadaşımızla da öyle, ona da mehmet diyelim.

şimdi ali, mehmet'i arar ve genelde telefonlarına hiç cevap alamaz. sürekli tekrarlanan bir durum ve bu durumdan epey şikayetçi olurdu. buluştuğumuzda sıcaklık/soğukluk olmuyor ama.

şimdi bazen ali'yi ne kadar ararsam arayım, dönmez. hiç aramamışım gibi davranır, instagram'dan reels gönderir. ama kendisi arayınca telefonuna bakmak zorundasın. bu konuda çok uyardım onu, ben ona nasıl bakıyorsam onun da benim telefonlarıma bakması için vs.

ali iki hafta önce yine ölü taklidi yaptığı ama reels attığı bir zamana girdi. ben de bir hafta boyunca hiçbirine dönüş yapmadım, ne aradım, ne sordum, ne de whatsapp/instagram mesajlarına cevap verdim. aradan 5 gün geçince beni aradı, hiçbirine yanıt vermedim.

akşamında bana "eyvallah" diye kısa bir mesaj attı whatsapp'tan. ben de içimi boşalttım "sadece senin mi kuralların önemli? sadece senin mi ilkelerin veya kendine saygın var? mehmet'i sırf bu yüzden defterden silmeyi isteyen birisi olarak niye beni aynı şeye maruz bırakıyorsun? sırf ne hissettiğimi anla diye telefonuna cevap vermedim, mesajlarını yok saydım" diye. "bunca senelik arkadaşlığımızı hiçe sayıyor ve saçma sapan tripler atıyorsun" diye yanıt verdi bana.

sonra mallık yapıp buluşmak, yüz yüze görüşmek için bulunduğu yere gittim ama gelmedi, iki saat gidiş iki saat dönüş olarak gece eve geldim. yine mallık yapıp iki günde bir mesaj attım ya da aradım ama hiçbirine de dönmedi.

kısacası iki haftadır konuşmuyoruz. ben haksız mıyım?
0
m e b
(21.11.24)
klişe bir cümle olacak ama sen daha iyilerini hak ediyorsun. diğer iki dallama zaman geçirmek için takılıyormuş birbirleriyle. sen belli ki arkadaşlığa değer veren bir insansın. bunlarla takılıp üzüleceğine geçici bir süre yalnız kal daha iyi. hak eden insanlara vaktini harcamak gerek. eski dost eski arkadaş diye tepene çıkarma. hayatından çıkardığında hiç özlemeyeceksin bunları sana garanti veririm.
0
titanyum22
(21.11.24)
Yeterince yedeklik yapmissiniz. Uzuluyorsaniz sorun değil bu normal emek vermişsiniz. Bir daha aramayın gereksiz insanları hayatınızdan çıkarın. Yalnız kalmak bundan daha iyi.
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(21.11.24)
Haksızsınız demeyelim de, bence bu meseleyi bu kadar mesele haline getirmemek gerekirdi. Haklı olmak bu kadar isyan etmeyi gerektirmiyor bence bu konu özelinde.

Siz o sıralar acaba etrafınızda birilerine mi ihtiyaç duyuyordunuz da böyle patladınız belki? Eğer öyleyse doğrudan "bu aralar beni boş bırakmayın" diye konuşabilirmişsiniz örneğin.
0
akhenaten
(21.11.24)
@akhenaten: aksine kendisinin ihtiyacı vardı. ayrıca konu haklı olmak olsaydı ben işten sonra eve geçip de gidiş dönüş 4 saat yol çekmezdim. benim kırıldığım nokta aynı davranış için farklı muamele görmem. telefondan bu kadar yazabiliyorum.
0
🌸m e b
(21.11.24)
Hayatından çıkar bu insanı l. Başın ağrıycagina onsuz kal daha iyi
0
pembediken
(21.11.24)
100% haklısınız.
0
gloomy
(21.11.24)
Çok peşinde kosmussun, hakliyken haksız olmussun
0
abuzer
(21.11.24)
Çıkar böyle insanları hayatından cidden iyi gelmezler, kendisine yapılmasını sevmez ama başkalarına rahatlıkla yaparlar böyle davranışları böyle insanların kötü davranış konusunda pek sınırı da olmuyor.
Haklılığı haksızlığı da düşünme çok yormaya değmez.
0
atom karincanin torunu
(21.11.24)
ali gibi birinin 12 yıldır hayatınızda "çok yakın arkadaş" sıfatıyla yer alması başlı başına faul zaten. haklısınız ama bunca zaman bunları sineye çekmeniz ona böyle davranma alanlarını açıyormuş, niye açtım bu alanları diye de kendinize bi sorun.

bırakın gitsin, nihayet bu sözde arkadaşlık kendi miadını tamamlamış bitmiş işte, kasmayın.
0
Phoebe
(22.11.24)
Erkekler arasinda her aramaya donmeyen tipler olabiliyor ama genelde alttan laf sokulur bu durumlarda, ic bosaltma seklinde kirginlik olusturacak kadar kavga gurultu olmaz genelde.Keske anlamasini saglayacak kadar siz de aynisini yaptiktan sonra patirti gurultu yapmasaymissiniz ama olan olmus.
0
turkuaz
(22.11.24)
ne olursa olsun kalkıp yanına gelen insana da geri dönüş yapmayan birinin bunca senelik arkadaşlıktan falan bahsetmesi saçmalık. kaç yaşındayız yahu, bu tarz keskin hareketler için çok daha keskin duygu durumlar ve kaçınılmaz yıkımlar yaşanmasını ancak mantıklı bulabilirim. iki yetişkin insandan birinin böyle davranması yakışıksız. salın kendi haline bence. salamıyorsanız da son bi içinizi döküp, içiniz nasıl rahat edecekse o şekilde umursamayarak davranın
0
her giriste sifresini unutan adam
(22.11.24)
(6)

özlediğiniz o eski sevgili ve bu içinizdeki özlemi napiyorsunuz

baldan kaymak
aşma metodunuz nedir? arada yokluyorsa bu özlem? neyin özlemi bu ya! bok bir iş.not: gayet de güzel biri var hayatımda, mutluyum. ama bazan böyle hissediyorum. neden oluyor?
aşma metodunuz nedir? arada yokluyorsa bu özlem? neyin özlemi bu ya! bok bir iş.

not: gayet de güzel biri var hayatımda, mutluyum. ama bazan böyle hissediyorum. neden oluyor?
0
baldan kaymak
(01.11.24)
benzer durumdayım. bazen aklıma geliyor, üzülüyorum, bazen kızıyorum. bu duyguların ortak noktası aşamıyor olmak.

neden oluyor? onunla iken her ne hissediyor idi isek, hangi ihtiyacımızı karşılıyor idi isek, mevcut partner ile bu eksik belki? bilmiyorum.
0
gloomy
(01.11.24)
@gloomy haklı, hangi ihtiyacımızı karşılıyorsa, hangi yaramızı sardıysa onun eksikliğini duyuyoruz yenisinde. Bence de öyle.

Ben baş edemiyorum. Öyle, olduğu gibi yaşıyorum. Ama hayatımda kimse yok.
0
muhayyer divan
(01.11.24)
Aşma metodu kesinlikle çivi çiviyi söker metodu olmamalı. Bazı kişiler eski sevgilisini unutamadığı için başka birilerini hayatına almaya çalışıyor. Bu sayede unuturum belki diye düşünüyor. Karşısındaki insanı bir nevi yara bandı olarak kullanıyor. Halbuki, aşk acısı geçene kadar, unutana kadar, kimseyle olmamalı. Çünkü herkes bir duygu taşıyor kimse deneme tahtası değil. Ben bunu bencillik olarak görüyorum. Eski sevgilisini özlüyor diye arayışa giriyor, deli gibi birilerini arıyor, her önüne gelene yazmaya başlıyor, bir de eski sevgilisini çağrıştırıyorsa , onunla olamadım bari bununla olayım da sanki eski sevgilimle berabermişim gibi hissedeyim diye. Belki de kendisini çok seven ya da bu ihtimali taşıyan kişilere yazıyor ki belki değersizlik hissim geçer, kaybettiğim özgüvenim yerine gelir diye.

Bu arada bu yazdıklarımı seni kastederek yazmadım , genel düşüncemi yazdım. Çivi çiviyi söker metoduyla ilgili düşüncelerim bunlar.
0
rock n roll
(01.11.24)
@rock n roll +1 son zamanlarda herkes çivi çiviyi söker deyip duruyor. Yani yapılabilecek en kötü şey nasıl genel geçer bir tavsiye haline dönüştü anlamış değilim. Keko rap ruh hali bu, eskinin arabesk ruhu biraz daha agresif bir hale bürünerek bu şekilde geri döndü heralde.

Hayatınızda "gayet güzel birinin" olması sizi tatmin etmez. Eğer eski sevgilinize özlem duyuyorsanız yeni ilişkiniz olmamıştır. Bunu kendiniz üzerinden düşünün. Siz arada eski sevgilisini özlemle anan, nasıl atıcam bunu içimden diyen biriyle yapabilir misiniz? Olabilir mi böyle bir ilişki?

Hayatınızda iyi biri olabilir, ancak birçok ilişki "ya sen çok iyi bir insansın ama ben yapamıyorum" diye biter. Acı, ancak böyle.

İçinizi tamamen boşaltmadan hayatınıza birinizi aldığınızda hem ilişkiye olan inancınız sarsılır, hem de yaşadığınız buhranlar sonucu ilişkiniz eğer absürt bir şekilde biterse bu karşınızdaki kişiyi kötü etkiler ve "Benim kimseye bir güvenim yok ya" diye ortalarda dolaşan kafası bozuk yeni bir kişi yaratılmasında pay sahibi olursunuz.

Eski ilişkilerinizi unutmanız için bir hayat düzeniniz olmalı. İşinize gücünüze, eğitiminize, arkadaşlarınıza, ailenize odaklanır ve beklersiniz. Zamanla geçer. Bu süreçte başka bir ilişkiniz olmaması da sizi zihnen "artık yeni bir ilişkiye hazırım" fikrine hazırlar. Eğer bu süreçte çivi çiviyi söker diye hareket edip başka biriyle bir ilişkiye başladıysanız işler çok büyük ihtimalle, çok fena bir şekilde sarpa saracaktır.
0
akhenaten
(01.11.24)
Aşma methodu yok bence. Hayatınıza dokunmuş güzel insanlar ve o güzel anılar hep içinizde bir yerlerde kalıyor. Sadece eskiye dönülmeyeceğini, bugün tekrar karşınıza çıksa zaten ikinizin de artık farklı insanlar olduğunuzu kabul etmek gerek. O zamanki siz ve o zamanki o, eskilerde bi yerlerde belki hala mutlu yaşıyorlardır. Ama dün dündür, bugünse bugün. Arada gülümseyerek hatırlayın (geçmişte yaşamadan), sonra yine önünüze bakın.
0
su olsam ates olsam
(01.11.24)
kus ölür sen ucusu hatirla diyoruz.
0
deckard
(01.11.24)
(19)

Nasıl unutabileceğimi bilmiyorum

tchuck
eşimle 3 ay önce ayrıldık. boşanmadık.ayrı şehirlerde yaşamaya başladık, benim yediğim haltlar yüzünden. (aldtmak falan değil. benim davranışlarım, depresyonda oluşum vb. sebepler)bu süreçte kendimi toparlamaya çalıştım, düzeltmeye çalıştım.bir şekilde yeniden onunla iletişim de kurduk, bi 10 gün ka
eşimle 3 ay önce ayrıldık. boşanmadık.

ayrı şehirlerde yaşamaya başladık, benim yediğim haltlar yüzünden. (aldtmak falan değil. benim davranışlarım, depresyonda oluşum vb. sebepler)

bu süreçte kendimi toparlamaya çalıştım, düzeltmeye çalıştım.
bir şekilde yeniden onunla iletişim de kurduk, bi 10 gün kadar beraber vakit geçirmeyi denedik ama fail ettik ne yazık ki.

eşim bana karşı bir şey hissedemediğini söyledi.
ben hep, davranışlarım yüzünden hislerinin üstü örtülmüştür, zamanla değişebilir diye düşünüyordum.
ama son dönem artık bundan %100 emin olduğunu ve uzatmamızın ikimize de zarar vereceğini söylerek boşanmaya karar verdik.

bu süreçte bir süre çift terapisine de gittik aslında. niyeyse terapist hiç, "hiçbir şey hissetmiyorum" sözü üstünde hiç durmadı. benim için de, eşim için de en önemli konumuz, hatta birinci konumuz oydu çünkü.

çünkü benim davranışlarımla ilgili düzelmeler olsa da, o tarafta hiçbir değişiklik olmuyor belki daha kötüye gidiyordu.

haliyle çift terapisinden de hiç yardım alamadığını düşününce (5-6 seans kadar gittik) o da tamamen pes etti.

eşimi çok seviyorum, unutabileceğimi de sanmıyorum.
tabi ki bana karşı hissi kalmamış bir insanla evliliği sürdürmek ikimiz için de olanaksız.

ama hep kendime sorup duruyorum, acaba değişebilir miydi. tekrar bana karşı alevlenebilir miydi diye. bunu düşünmekten kendimi alamıyorum. kendimi çok ama çok kötü hissedioyrum.

ilk ayırlışımızdan itibaren psikologa gidiyorum yoğun bir şekilde.
psikiyatriste de gidip depresyon tanısı nedeniyle cipralexe başlamıştım. (bi 12 aydır falan depresyondaymışım)

bunlara rağmen hem kendimi affedemiyorum,
hem acaba tekrar deneseydik değişir miydi diye düşünmekten kendimi alamıyorum,
kahroluyorum.

10 yıl boyunca çok şey paylaştık. birbirimizi çok da üzdük, çok da mutlu ettik.
hem en iyi arkadaşım, hem eşimdi. hayatım boyunca onu nasıl unutabileceğimi bilmiyorum. gerçekten boğuluyorum.

buraya da yazmak istedim, bir sebebi yok.
0
tchuck
(27.10.24)
deneseydik de hilsteri geri gelmezdi değil mi?

biz birbirimizi çok severek evlendik. son 8-10 ay öncesine kadar da hala birbirimizi çok seviyorduk. ama ben kötü davrandım, üstüne depresyondaydım çekilecek bir durumda değildim. geçmişteki şeylerimizle birleşince bana karşı olan tüm hislerini yitirdi, dayanamadı, uğraşsa da artık o da bıraktı.

uğraşsaydık da, yeniden deneseydik de olmazdı değil mi?
0
🌸tchuck
(27.10.24)
Dostum siz her seyi denemissiniz zaten ve tükenmis bir iliski var ortada.
Su an yaralar cok yeni ve derin daha. Zamanla her sey düzelecek merak etme.
Kötü hissetmen normal ama bi daha kimseyi sevemem vs diye doldurma kendini. Baskasini sevmektek korkma.

Zamana ihtiyacin var sadece.
Ayriligi da cok uzatmadan halledin yoksa düsmanlasiyor millet birbirine.
0
robert bosch
(27.10.24)
Hocam eşini seviyorsan aldığı karara saygı duyup hayata devam edeceksin, sevmek bazen de böyle bir şey
0
grimavi
(27.10.24)
yok tabi ki saygı duyuyorum, diyecek yapacak bir şeyim de yok tabi ki. ben yapabileceğimi de yapmaya çalıştım, yani. diyebileceğim bir şey yok.
0
🌸tchuck
(27.10.24)
Senden vazgeçen, hiç bir şey hissetmeyen birini sevmekten vazgeç. Düşündüğün gibi biri değil. Bu acı gelecek, bana kızacaksın ama dost acı söyler.
0
gabe h coud
(27.10.24)
hep kendinizi suçluyor olmanız bana da iyi şeyler hissettirmedi.
0
WithWorth
(27.10.24)
depresyonunuzun sebebi nedir? temeldeki problemi çözerseniz davranışlarınız da düzelir, ilişki de düzelebilir belki. bence biraz çabalamak lazım, 10 sene az değil. bir de bu devirde belli bir yaştan sonra birileri ile ilişki kurmak, sevmek, değer vermek, uğruna çaba göstermek, fedakarlık yapmak vs. kolay değil. o yüzden çaba vermeden kesip atmak pek doğru gelmiyor. sevgili olunsa neyse de evlilik bir de.
0
candide
(27.10.24)
Düzelir mi düzelmez mi onu bilemem ancak çok büyük ihtimalle karşınızdaki kişiye "Bak uğraşıyorum, öncekine göre daha iyi hale geldim, o zaman eskisinden daha yakın hissediyor olmalısın" sorgulamasını çok hissettiryor olabilirsiniz.

Eğer bu belirgin kaybetme korkusu ve bunla birleşik karşıdan tedirginlikle onay bekleme, ona sürekli gelişiminizi hissettirme davranışı devreye girdiyse karşınızdaki kişi kendini çok daha sıkışmış hisseder ve boşanmak da gündemdeyse en kolay yol olarak boşanma düşüncesine daha çok sarılır.

Bu durumda sizin elinizden gelen çok bir şey yok aslında. Eğer yanlış bir ruh halinde olduğunuzu siz de düşünüyorsanız sadece kendiniz için değişmelisiniz. Bu bir süreç. Bunun ne zaman başladığını, ne zaman bittiğini bilemezsiniz. Eğer bu kişi bir noktada artık farklı biri olduğunuza ikna olursa kalmayı isteyebilir. Size düşen bence ısrarcı olmamak.
0
akhenaten
(27.10.24)
@candide,

kestirip atmadım, oldukça uğraştım. ama hissetmiyorum, hissedeceğimi düşünmüyorum dedi. saygı da duymam lazım, sevemeyecekse ben de beni sevemeyen biriyle devam etmek istemem tabi ki. önerdim, biraz bekleyelim, arada deneyelim, olmazsa yürümezse bırakalım dedim ama zaten 3 aydır ayrıyız, o da haklı haliyle.

depresyonumun sebebi neydi bilmiyorum, majör depresyonmuşum. yaklaşık bi aralık ayından beri. bir çok sebebi olabilir, maddi konulardan çok sıkıntıdaydım, başka konulardan sıkıntıdaydım her şey çok üst üste geldi maalesef.
0
🌸tchuck
(27.10.24)
@ akhenaten

çok doğru, böyle çok hissettirmiş, bunaltmış olaiblirim. gerçekten çok panik yaptım çünkü.

bu arada "değişme" işini ilişkiyi kurtarmak için değil, kendimi kurtarmak için yapmıştım. değişebildiğimi görünce de yeniden eşimle iletişime geçip kendimi göstermeye çalıştım.
0
🌸tchuck
(27.10.24)
abi çok geçmiş olsun, üzüldüm. ben sevgilimden ayrılınca bile üç sene uçan adam sabri gibi kendimi yerden yere vuruyorum, hayatımı birleştiğim insandan ayrılmak zorunda kalmayı hayal bile edemiyorum.

muhtemelen içinde bulunduğun durumdan dolayı çıkar yol arama ve dolayısıyla kendine yüklenme eğilimindesin ama aşk bazen böyle bir şey maalesef, bir taraf için bir şeyler bitiyor ve bunun gerçekte hiçbir sorumlusu/suçlusu olmayabiliyor. klasik laftır ya hani, belki sen dünyadaki en güzel çiçeksin ama eşin artık çiçek sevmiyor. üzücü mü? çok. onun yapabileceği bir şey var mı? yok. senin suçun var mı? yok. bazen böyle oluyor. işin içinde aldatma, hakaret, eşe karşı çok büyük saygısızlık/ayıp, eziyet vs. yoksa ÇOK ZOR OLSA DA en iyisi "understandable, have a nice day" deyip ilerlemek oluyor.

eşinden ayrılmışsın, şu aşamada çok kötü hissetmen ve kafanda bin tilkinin dolaşması normal. en azından bunu fark edip kendine çok yüklenmemeye çalış derim. bu konularda hep verdiğim örnektir: şu an senin bir nevi bacağın kırıldı... öyle olunca "haydaa niy yürüyemiyorum yaa? acaba bi şeyleri farklı yapabilir miydim? bi daha nasıl yürüycem?" diye kendini heder eder misin mesela? hayır. fiziksel bir sorunun olduğunu bilir, ona göre davranırsın. kırık bacakla kalkıp koşmaya çalışmak ya da bacağının kırık olduğunu reddetmek uzun vadede seni daha çok yıpratır, daha fazla hasar bırakır çünkü.

psikologa gidiyor olman çok güzel. bu süreçte arkadaş-tanıdık-sosyal çevre desteği önemli ama profesyonel destek alabiliyor olmak bence daha bile önemli.

sanırım biten her ilişkiden sonra, ilişkinin devam etmesini isteyen 100 adamdan 99'u bu soruyu soruyordur kendine: daha farklı olabilir miydi, yapabileceğim bir şey var mıydı? ve yine gerçekten bu adamdan 95'inin yapabileceği HİÇBİR ŞEY olmuyor, çünkü konu büyük ölçüde karşı tarafla ilgili. eğer eşin, bak şu şu problemlerimiz var dese, yapıcı olup evliliği kurtarma çabası gösterse evet bu soruyu sormak makul olabilirdi ama bence bu durum senlik değil. bu senin kötü, tırt vs. olduğun anlamına da gelmiyor - eminim eşin de öyle düşünmüyordur. çiçek olayı işte. ya da sen armutsun o elma seviyor. ne dersen.

şu noktada muhtemelen yaşı senden genç, naçizane amatör bir aşk adam olarak tavsiyem şu olur: kendini sorgulama kısmını sınırla, özeleştiri iyidir ama "her şey farklı olabilirdi, benim yüzümden!" düşüncesi başladığı anda özellikle şu anki durumda çok fena bka sarabilir, sana daha kötü hissettirebilir. yetişkin bir adamın hayatı boyunca tecrübe edebileceği en üzücü, en ağır şeylerden biriyle karşı karşıya olduğunun farkına var. kendine yüklenme. çok üzüldüğünde, unutamadığında "ulan tabii ki üzülcem boşandım boru mu" de, kendine kızma. ben insanın hele ki sevdiği eşini unutabileceğini zaten sanmıyorum ama çok gıcık bir laf olsa da hayat gerçekten devam ediyor. yavaş yavaş yaralarını sarar, kendi yaşantına parça parça döner, toparlarsın. yeter ki o süreçte her şeyden kopup zombiye dönme, sana ömür boyu problem yaşatacak durumlara sokma kendini.
0
mark greg sputnik
(27.10.24)
yazınız bana belirli şeylerin tükenmiş olduğu hissiyatını epey bi geçirdi. şu an için yapılacak tek şey sanki yapılması gerekeni yapıp yürümek, geçmişe, hatalara ya da durumun detaylarına çok fazla takılmamak. yapılacak her şeyi çift olarak yapmışsınız. ayrılmaktan başka çare yok, hayata bir kere geliniyor ve bu ilişkinin umut vadeden bir tarafı yok. tekrar deneseydiniz değişir mi sorusuna şöyle söyleyim, şu an hiçbir şey değişmez gibi görünüyor. çok yıpranıldığı belli, yaralar beraberken iyileşmez. herkes yoluna yürüsün, daha güzel ilişkiler de bulursunuz. belki bir gün yeniden de başlarsınız hayat bu ama bunun için de yaşamayın, bunu beklemeyin. yolunuza yürüyün. kahrolacak bir şey yok. ilişkiler başlar ve bitebilir. yetişkin bireysiniz, herkesle anlaşmak, herkesle ömür geçirebilmek zorunda değilsiniz. bir şeylerin yürümemiş olması, problemin çıkış kaynağı siz olsanız da, sizi kötü veya beceriksiz biri yapmaz. hayat iniş ve çıkışlarla doludur. herkesin hayatı az çok böyle dönemlerle dolu. şimdi sırada yeni bir yükseliş dönemi olacak. bunun heyecanına odaklanın.
0
awlmi
(27.10.24)
Cozumun destek cemberi
0
lapaz
(27.10.24)
bittiyse bitti. unutulmayan kimse yok (hayatında tek ilişki yaşamış ve 10 yıl evlilik + 2 yıl tanışma dönemi olan biri olarak yazıyorum). bu duygular da geçecek emin ol. yani ayrıca ilişkiyi bitiren, ayrılmak isteyen kişiye (sırf depresyonda olduğun için böyle davranıyorsa) yapışmamak gerekiyor. eş olması da anlamsız. boşanma aşamasında. neler neler oluyor. yalnızca depresyonda diye eş mi terk edilir?
0
deartheodosia
(27.10.24)
@death,

yanlış yansıtmak istemem, tek sebebi o değil. ona çok kötü davrandığım dönemler oldu, kendimden çok uzaklaştırdıgım. üstüne depresyon da binince gerçekten çekilir bir halde değildi. ve belli ki duyguları da tükendi, o yüzden bana da kendine de haksızlık etmek istemiyor.
0
🌸tchuck
(27.10.24)
Standart bir "erkeği kötü gününde terk eden kadın" hikayesi sezdim.
10 yılın 9'unda birbirinizi sevdiniz de son yılda ne oldu o kadar? Depresyona girmeniz, maddi sıkıntılar yaşamanız sizin SUÇUNUZ DEĞİL. Aldatma gibi büyük bir kabahat de işlemediğinizi yazmışsınız açıkça. Hayatta iyi günler oluyor, kötü günler oluyor. Ben bu hikayede kabahati sizde değil, 9 yıl birlikteliğe rağmen kötü zamanlarınızda size destek olmak yerine "ben artık sevmiyorum, istemiyorum" diyip giden kişide arar, onun iyi niyetini sorgulardım.
0
gloomy
(27.10.24)
Bir insan, çok sevildiğini hissettiği ve anladığı zaman en çok kendisini çok seven o insana kötü davranıyor. Sanıyor ki; beni asla terk etmez çünkü beni çok seviyor. Bir anlamda o kişiyi cepte görme hali. Karşısındaki insan da çok sevdiği için o kişinin bütün yanlışlarını tolere ediyor. Fakat bir noktadan sonra pes edip terk ediyor çünkü bakıyor ki ben ne yaparsam yapayım kıymeti yok.

İlk ayrılışımızdan itibaren çok yoğun psikoloğa gidiyorum demişsin. Peki neden bunun için ayrılmayı bekledin? Ayrilmasaydiniz gidecek mıydın psikoloğa? Davranışlarını düzeltmek için cabalayacak mıydın? Ben hayatımdaki en kıymetli insanı üzüyorum, belki bende bir sorun vardır bir uzmandan destek alayım diyecek mıydın? Neden bir insanı kaybetmeden kıymetini anlamıyoruz? Depresyondaymışsin belki de bu yüzden böyle davranıyorsun ama ayrilmasaydiniz yine gitmeyecektin psikoloğa.

Yine de üzülme, tedavi görüyorsun belki de bu tedavin ilerledikçe davranişlarında daha olumlu değişiklikler olur ve barisirsiniz. Olumlu düşün yine de.
0
rock n roll
(27.10.24)
Ben de eşimle ayrılırken aynı şeyleri hissetmiştim. Ama seni sevmeyen birini nasıl sevmeye devam edebilirsin hocam, hayat devam ediyor. Saygınlığını koru. Hayat devam ediyor
0
infinitedreams
(27.10.24)
"ona çok kötü davrandığım dönemler oldu, kendimden çok uzaklaştırdıgım." demişsiniz. bunları neden ve nasıl yaptınız?
bana daha çok kaybettiğiniz için kıymete binmiş gibi geldi. karşı taraf yaptıklarınıza rağmen gene de her yolu denemiş. bundan sonrası için huzuru hak ediyor artık.
0
anna sun
(27.10.24)
(13)

Kadının ilk adımı attığı ilişkiler

potasyum bebek
Kadının ilk adımı attığı ilişkiler hep mi bitmeye mahkum? Bu ilişkilerin erkeğin çabalamadığı, kadını hazırda gördüğü için devam etmemesi bir şehir efsanesi mi? Sizde veya çevrenizde en başta kadının adım attığı, çaba gösterdiği ve uzun süren herhangi bir ilişki oldu mu?
Kadının ilk adımı attığı ilişkiler hep mi bitmeye mahkum? Bu ilişkilerin erkeğin çabalamadığı, kadını hazırda gördüğü için devam etmemesi bir şehir efsanesi mi? Sizde veya çevrenizde en başta kadının adım attığı, çaba gösterdiği ve uzun süren herhangi bir ilişki oldu mu?
0
potasyum bebek
(25.10.24)
Çok yıllık eski ilişkim böyle başlamıştı. O beni sevip bana geldi. Ben de sevgisine karşılık verdim, onu sevdim. Aradan yıllar geçince o değişti. Bir şeyleri sorun edip, sebep gösterip ayrılmaya çalıştı. Sebep gösterdiği şeyleri büyük ölçüde çözdüm, yani onun için çabaladım. O pek çabalamadı, o yüzden de sonucu değiştirmedi. Çünkü problem o sebep gösterdiği şeyler değildi, onlar sadece bahaneydi. Sıkılmıştı, gitti.
0
gloomy
(25.10.24)
canim potasyumcum, bence ilk adimi kadinin atmasi kötü bir sey degil. hatta bu sekilde ilk adimi erkek atmali yhaaa diyen keko erkekleri de elemis olursun.
avci erkeklerin de agina düsme olasiligin azaliyor.

ama kiymet bilene atmak lazim adimlari. her seyi de bir taraf yapamaz. iki tarafin da caba harcamasi lazim yoksa bir taraf isteksiz demek oluyor zaten.

diger sorundan dolayi da kalbin kirilmis biraz diye düsünüyorum ama kendin olmaktan vazgecme. fakat senin degerini bilen insanlar icin ugras.

ben de hep ilk adimi atarim. hic bekleyemem. ya da karsidaki bir adim atmissa ben kosarim. iyi de oldugu oldu kötü de.
0
robert bosch
(25.10.24)
Yuvayı dişi kuş yapar. Nokta.
0
sekizdokuzon
(25.10.24)
Çok yıllık iki ilişkim böyle başlamıştı. Nasıl başladığı önemli değil. Nasıl devam ettiği önemli, ilişkinin kalitesi önemli.

Bir 'kolay elde edilen kadın' düşüncesi ortaya çıkıyorsa, ya adamda bir kalitesizlik vardır ya da kadında. Ya da ikisinde de.
0
Mirket
(25.10.24)
Bende veya çevremde en başta kadının adım attığı herhangi bir ilişki olmadı.
0
aloha snackbar 3
(25.10.24)
İlk adımı kimin attığı fark etmiyor ama peşinden koşmak ya da koşturmak hiç sağlıklı bir ilişkiye evrilmez.

Eski ilişkimde ilk adımı o atmıştı, ben koşmuştum.
0
gabe h coud
(25.10.24)
Erkeğin adım attığı hatta koştuğu ilişkiler hiç bitmiyor çünkü, değil mi? :D

En uzun ilişkimde kız arkadaşım ilk adımı atmıştı. Ondan sonra da adım atanlar oldu, onlar da benim adım attıklarımla aşağı yukarı aynı sürdü. El yükselteyim, kadının çabalamadığı ilişkiler bitmeye mahkum diyeyim ben de. :)
0
nawar
(25.10.24)
Bu, kimin adim attigina degil adim atilan kisinin karakterine gore degisir. Sirf kadin adim atiyor diye kadini cepte gormek veya tam tersi sadece erkek adim atmali kadin piremses kalmali diye gerim gerim gerilmek asagilik kompleksiyle alakali diye dusunuyorum. Boyleleri illaki hayatin bi yerinde hizlica fire veriyor, herhangi bir konuda kirmizi bayragi dalgalandiriyor.
0
mor oje
(25.10.24)
benim yakın çevremde 2 tane evlilik var böyle sevgililik kısımları dahil biri 10 yıllık biri de 7-8 yıllık yaklaşık. çok da geniş bir yakın çevrem yok zaten. aynı zamanda yakın çevremdeki en sağlam ilişkiler bunlar bence. bana da böylesi daha sağlıklı gibi geliyor aslında. erkeğine kadınına göre değişir tabi genellemelere uymayan da çoktur ama erkek ilk adımı üst üste rastgele 50 kişiye atabiliyor 1'iyle şansı yaver gidiyor ve ilişki başlıyor gibi bir durum var. kadın ise genelde gerçekten sevdiği, etkilendiği, iyi anlaştığı veya anlaşacağını düşündüğü kişiye ilk adımı atıyor. hem de bu şekilde önüne gelene yazan tipleri de elemiş olmuyor çünkü zaten öyle bir erkek olsaydı karşısındaki kadının ilk adımı atması gerekmezdi.

ama robert bosch'un dediği kısım önemli kıymet bilene atmak lazım adımları. yani futbolcuya, voleybolcuya, influencera, bi çeşit az ünlüye veya dümdüz bir clubber boya falan yandıysa gönlün o tarz tiplerin çoğu için ilk adımı kadının atması kolay skordan başka bir anlam ifade etmez. kadınların karşı cinsle ilişki konusunda ciddi bir avantajı var (insanları puanlamanın doğru olmadığını düşünsem de bir şey anlatmak için kullanıcam şimdi) 5-6/10'luk bir kadın bile 8-9/10'luk adamları çok çaba harcamadan tavlayabilir. bunun büyüsüne kapılıp gözü yükseklerde gezen çok kadın da oluyor ama bu tavlama sağlam temellere dayanmayan bir tavlamaysa (arada iyi bir arkadaşlık ilişkisi, gerçek bir elektrik vs. yoksa yani) genelde hüsranla sonuçlanır. erkek için de geçerli aynısı da erkekler zaten kendisinden çok üst ligde olan bir kadını bahsettiğim sağlam temeller (veya ciddi bir ekonomik güç) olmadan tavlayamıyor genellikle.
0
semaforo de medianoche
(25.10.24)
Bana ilk adımı, hatta 2 ve 3. adimlarida atan bir kadin ile 5 yıllık beraberliğimiz oldu. Elbette bu konunun iliskinin bitmesiyle hiç alakasi yok.
0
onheil
(25.10.24)
kadın çabaladığı ile kalıyor adam adam değilse, zorla zorla bir yere kadar kadın genelde sonunda tükeniyor ilişkiyi ayakta tutan olmaktan, erkeğinde işine geliyor
0
eja
(25.10.24)
Ben varım, ilk adımı eşim attı, beni o ısındırdı ilişkiye. 5 yıldır evli ve mutluyuz iyi ki hayatıma girmiş.
0
mirty
(26.10.24)
oldu. Fakat erkeğin bakış açısını iyi anlaman lazım (ki kadınlar bunu rahatlıkla yapabilir bence) gerçekten hoşlandı değer vermeye başladı mı, yoksa "hazır yürüyen var biraz sevişelim" mi dedi. İkinciyse biter.

"çaba gösterdiği"
bu sevmeyen adamı sevdirmeye çalışmaksa, olmaz o. Ama kadın flört başlattı, sonra karşılıklı devam ettiyse güzel işte.
0
nhk ni youkosu
(26.10.24)
(10)

ilgi beklemek

mantarliborekk
iş yerinde partnerinizle (gerekli bir sebep yokken) iletişime geçme ihtiyacı hissediyor musunuz ? aradığınızda mesaj attığınızda, cevap vermediği zaman öfkeleniyor musunuz? akşam görüşeceksiniz ama yinede gün içinde ilgi bekliyor musunuz? böyle hisseden ve yaşayan varsa , bu beklentiye girmek sizi v
iş yerinde partnerinizle (gerekli bir sebep yokken) iletişime geçme ihtiyacı hissediyor musunuz ?

aradığınızda mesaj attığınızda, cevap vermediği zaman öfkeleniyor musunuz?

akşam görüşeceksiniz ama yinede gün içinde ilgi bekliyor musunuz?

böyle hisseden ve yaşayan varsa , bu beklentiye girmek sizi ve karşı tarafı yoruyor mu ?

yorumlarda erkek-kadın belirtirseniz çok sevinirim.
0
mantarliborekk
(11.10.24)
ilgi ve iletişimde olmak istemek insani bir durum, beni yormazdı.Hocam ona spicy içerikler at şaşırt :) Şuradan bir içerik seç gönder bakalım, böyle şeyler eğlenceli oluyor
www.instagram.com
0
grimavi
(11.10.24)
K,28

Hayir yormuyor. Gün icinde mesajlasiriz. Komik video vs atariz
0
robert bosch
(11.10.24)
Konuya "ilgi beklemek" olarak bakmak sıkıntı. İlişkideki iki insan gün içinde, mesai içinde sohbet eder iletişim kurar; işin getirdiği engeller yoksa.

Bunu böyle dillendiriyorsan yeterince ilgi görmediğini düşünüyorsundur. Bunun nedeni önemli, bu saydıkların sonuç. Kaldı ki herkesin cevabı farklı olacaktır. Her ilişkinin dinamiği de farklı.
Sen kendini sevgisiz hissediyorsan bu genelde senin suçun değildir. En kötü senaryoda, ekstra sevgiye ihtiyacın olsa bile hayatındaki insandan bunu almış olman gerekir. O yüzden burada fazladan ilgi beklemenin bir kabahat olduğundan bahsedemeyiz.

İşin karşı taraf boyutu ise, herkesin sevgi gösterme şekli farklı. Senin ihtiyacın olanla karşı tarafın sağladığı seviye uymuyorsa o ilişki genelde yürümez. İnsanları ilişkide olmadıkları karaktere sokmaya çalışmak sorunlu bir davranış. Adam mesai içinde elinde sürekli telefonla mesajlaştığı bir ilişkide olmak istemeyebilir, herhangi bir sebepten bundan rahatsız oluyor olabilir. Bu adamın huyu mu yoksa sevgisizliği mi ayırt etmek lazım.
0
Bruce
(11.10.24)
Ayrica biz yatirimla ilgili de konusuyoruz. Hisse senedi, satilik ev ilani falan atiyoruz birbirimize. Öyle bir ask bizimkisi de lol
0
robert bosch
(11.10.24)
ilgi anlaminda pek konusmuyoruz. Konusulmasi gereken birsey varsa gundemde onun icin yaziyorum. Onun disinda ayrica gene yaziyorum arada ama temel sebebim aslinda bebekle ilgili, aklim kaliyor bir ping atim guncellenim diye yaziyorum.


Erkek.
0
mbond
(11.10.24)
Gün içinde iletişim kurmak ve mesajını beklemek keyifli ve doğal olarak gelişen bir şey. Zaman oldukça konuşmak özellikle ilişki başında yormuyor. İlerleyince konuşmaktan çok video, reel, meme vs. gibi hoşuna giden şeyleri paylaşmaya da dönebiliyor.

Mesaj attığı anda cevap gelmediği için öfkelenmek ise hastalıklı ve saygısız bir bakış. Adı üstünde. Yaşına göre milletin işi ya da okulu var demek ki. Karşıdaki insan yormaya başlıyor işine saygı göstermeyip sürekli ilgi bekler olunca.

E
0
nawar
(11.10.24)
İletişim olması gerekir bence. Aradığımda ya da mesaj attığımda cevap vermezse, müsait değildir o yüzden cevap veremiyordur. Müsait olunca zaten döner, bunun için öfkelenmem. 7/24 benimle ilgilenemez ki. Ben de sürekli onunla ilgilenemem.

Kadın
0
rock n roll
(11.10.24)
doğal akışında bir iletişim olması güzel bir şey. ama taraflardan birinin "benimle ilgilenmiyorsun, ilgi ver" gibi bir şeyle gelmesi bana patolojik geliyor.
0
gloomy
(11.10.24)
@gloomy

Hocam insanları bir kelimeyle patolojik diye etiketlemek yanlış, altında ne demek istiyor ona da bakmak gerek

ilgi ver deyince evet kulağa tuhaf geliyor zaten bu şekilde ifade edildiğini de düşünmüyorum, burada istenen şey "daha sık iletişimde ve birbirinden haberdar" olma isteği ve birinin bunu talep etmesi ilişki içinde doğal
0
grimavi
(11.10.24)
bir sözlük teyzesi olarak çalışırken ilgi görüyordum zira hep iş yerinden seçtim. sürekli 9gag'den memeler vs atardık.

şu an gün içinde kısa ve öz "seni özledim, bak bu seni hatırlattı" vb mesajlar beklerim açıkcası ama gününün tamamını benimle geçiriyorsa işi ciddiye almadığını düşünür ve bundan rahatsız olurum.

ben evde o işte ise ve beni arayıp saatlerce konuşuyorsa bu red flag.
0
janderzel zartanyan
(11.10.24)
(6)

psikolog seçimi

gloomy
Psikoloğunuzu nasıl seçiyorsunuz/seçtiniz?Size uygun olup olmadığını, mesleğinde iyi mi kötü mü olduğunu nasıl değerlendiriyorsunuz?Hangi kriterlere bakıyorsunuz?
Psikoloğunuzu nasıl seçiyorsunuz/seçtiniz?
Size uygun olup olmadığını, mesleğinde iyi mi kötü mü olduğunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hangi kriterlere bakıyorsunuz?
0
gloomy
(10.10.24)
soruşturarak memnun kalanlardan öğrenmeye çalışıyorum

yaş ve üni seçilebilir

ama size uygun olup olmadığını terapi yapmadan bilemezsiniz bazen ilk seansta da belli olmaz ilk seansın çoğu tanıma/tanıtma/tanışma ile geçer
0
jülsezar
(10.10.24)
- klinik psikoloji yüksek lisansı var mı diye bakıyorum. özetle eğitim hayatı
- sosyal medya hesaplarına bakılabilir ama yanıltıcı olabiliyor. örn. bazen bi danışan terapistle ilgili facia paylaşımlar yapabiliyor ama terapistin, varsa, bağlı olduğu bi topluluk/dernek vs tam aksi bir açıklama da yapabiliyor.
- yakın çevrenin, yakın çevresinde soruşturma da işlevsel olabiliyor. " senin yakın arkadaşınsa görmem etik olmaz ama falanca kişiyi tavsiye ederim " türü bi sürecim olmuştu benim, etkiliydi.
0
hep yorgunum
(10.10.24)
Yas, egitim, birilerinin memnun kalmasi gibi seylere bakabilirsin. Ben bunlarin hepsine baktim ama is terapiye baslayinca zihninde sekilleniyor nasil birine gittigin.

Ama su ara klinik psikoloji uzerindeyim ben de. Sanirim o kriteri de eklicem yeni arayisima.
0
Kittie
(11.10.24)
Yaş demeniz ilgimi çekti. Neden yaş?
0
🌸gloomy
(11.10.24)
Ön koşulum psikoloji lisansı mezunu olması (rehberlik bölümü mezunları vb de farklı ünvanlarla terapi verebiliyor), klinik psikolog olması, belirli konularda uzmanlaşmış olması, sosyal medyasında kendisini kanaat önderi sanan paylaşımlar yerine mesleki, fikir verici paylaşımlar yapması, seanslar esnasında not alması/konu takibi ve akışını kaçırmaması, öne çıkan uzmanlaştığı alanlar olması gibi gibi.

Yaş da önemli benim için, bu muhtemelen bir ön kabul ve hatalı da olabilir ama benden genç birini tercih etmiyorum, anlayamayacağını düşünüyorum.

Cinsiyet konusunda nötrüm.
0
Phoebe
(12.10.24)
kendisinin terapi, süpervizyon alıyor olması
0
bir soru sorcam
(12.10.24)
(26)

terk edilmek ve aldatılmak

gloomy
aldatılmak ve terk edilmek birbirine hayli benzer şeyler gibi geliyor bana. ikisinin de sebep olduğu yıkım, uyandırdığı duygular, beklenmedik ve ani oluşları, yarattığı mağduriyet... bunların terk edilen/aldatılan kişide bıraktığı yaralar ve affedememe hali...spesifik örnek de olsun: biri hayatının
aldatılmak ve terk edilmek birbirine hayli benzer şeyler gibi geliyor bana. ikisinin de sebep olduğu yıkım, uyandırdığı duygular, beklenmedik ve ani oluşları, yarattığı mağduriyet... bunların terk edilen/aldatılan kişide bıraktığı yaralar ve affedememe hali...

spesifik örnek de olsun: biri hayatının çok zor bir döneminden geçerken, partnerine çok ihtiyacı varken yüzüstü bırakılıp, terk edildiğinde aldatılmışlıktan pek farkı yok gibi geliyor bana. ikisi de ihanet.

siz ne düşünüyorsunuz?
0
gloomy
(20.09.24)
Katılmıyorum.
Terk edilen insanlar genelde toparlaniyor ama aldatilan insan resmen yaralaniyor, travma gibi oluyor. Sonraki iliskilerindeki güveni de etkileniyor vs.
0
logisticsmanager
(20.09.24)
Katılıyorum. İhanet sadece üçüncü şahsın bedenen veya ruhen veya hem bedenen hem ruhen varlığı demek değildir. İhanet güveni boşa çıkarmaktır, verilen sözleri tutmamak, verilen güvenceleri yıkmaktır. Güven ortamını huzur atmosferini paramparça etmektir.
0
muhayyer divan
(20.09.24)
Katiliyorum. Gittikten sonra neden gittiginin benim icin önemi yok. Ikisi de ihanet degil de ikisi gidis.
0
robert bosch
(20.09.24)
spesifik örnek biraz daha yaralayıcı normal terk edilmeye göre ama katılmıyorum aynı şey değil.
0
jülsezar
(20.09.24)
katilmiyorum. zor donem muhabbeti çok yorucu, gereksiz, drama queenliktir. istenmeyen iliski derhal bitmeli. yok sinava girecektim oncesinde ayrildi falan bos muhabbet

aldatilmak cok ayri bir dunya
0
ala09
(20.09.24)
Yani sizinle mutlu olmayan bir yetişkin, ayrılıp kendi hayatına bakmak yerine sırf siz istiyorsunuz diye, size destek olmakla (veya sizin yüklediğiniz sorumlulukla) yükümlü, yoksa aldatmış oluyor? Yani ilişkide mutsuz biçimde kalsa, göstermelik olarak destek olsa aldatmış olmayacak mıydı?

Bu bana bir tanıtığımı hatırlattı. Ayrıldıktan sonra başkasıyla flörtleşen *eski* sevgilisini, kendisini aldatmış ilan eden bir çocuktu. Ona göre ayrılıktan sonra da *eski* sevgilisi onunla ilgilenmeliydi, neden ayrıldıktan sonra onu bir kere bile aramadığını soracak kadar da ayrılık kavramını anlayamamış bir çocuktu. Yazık.
0
bu ne bilimsizlik
(20.09.24)
Aldattıktan sonra hala seninleyse bir şekilde hazmediyorsun da terk edilmek korkunç birşey. sanki o insan ölmüş gibi oluyor bir daha göremiyorsun.
0
ashleybon
(20.09.24)
Benzesen tarafları olduğuna katiliyorum. Terkedilmek, o artık yok demek bir bakıma. Aldatılmak aynı zamanda bir çeşit degersizlestirme aşağılama içeriyor, aldatilanin güvenine dair. Aynı zamanda terkedilme doğrudan bir tahrip etme amacı içermedigi için (bu amaçla yapılamaz demiyorum da, işte usturupluca ben senden ayrılıyorum diyip terkedeni düşünerek söylüyorum bunu), onarılması elzem olarak kalan şey, onun yokluğu.
Aldatilmada, ancak aldatanin onarabilecegi türden bir şey var gibi. Bu açıdan farklı.
0
encokbenisevinnolur
(20.09.24)
Kesinlikle katılmıyorum. Aldatmak ahlaksızlık. Kimseyi aldatmadım. Affedilir bir yanı yok. Terk etmek başka. 1 kere aldatılmak yerine 20 kere terk edilmeyi tercih ederim.
0
nawar
(20.09.24)
katılıyorum. ikisi temelde aynı şey.

hatta örnek vereyim. birisi sizi aldatmasa, ama bir başkası için terketse, bu çok farklı mı olacak? hayır ikisi de aynı şey.

hatta artırıyorum. bu durumu anlatmasa ve bilmesen bile böyle bir ihtimal oldugunu hep düşüneceksin. e bunun aldatılmaktan pek farkı yok gibi.
0
abelardo
(20.09.24)
Terk edince sebebini nereden bileceksiniz ki?
0
Kahvedesu
(20.09.24)
Bizim halkımızın en büyük sorunu her şeyi arabeskleştirmek, acı içinde debelenmekten zevk almak. Küçük Emrah'la büyüyünce böyle oluyor demek ki.

Terk etmenin tam olarak neresi aldatmakla bir? Sırf sen üzülme diye istemediği bir ilişkiyi mi devam ettirseydi? Kendinizi ne önemsiyorsunuz, karşınızdakini ne kadar değersiz görüyorsunuz ya. Yarım kalmışlık hissini ahlaksızlıkla bir tutup kimseyi suçlayamazsın. @bu ne bilimsizlik +1
0
potasyum bebek
(20.09.24)
@potasyum bebek, emrahla ne alakasi var ya?

bir insan cözümü iliski icinde aramayip kafasinda ayriligi kurguluyorsa bu hainlik gibi bisi evet. bu saatten sonra ha bana ayrilik konusmasi yapmadan biriyle birlikte olmus ha benden ayrilip senelerce evinde yalniz oturmus, bana ne.

o kisi kendi kendine gitmeye karar verdikten ve bana en son ben ayriliyorum yhaa diye geldikten sonra beni artik hicbir sey ilgilendirmez.

bence @gloomy'nin kastettigi de biraz böyle bir sey. karsi tarafa sans vermemek. sevgiyi kafanda bitirmek. ayriligi iliskideyken yasayip en son zahmet edip söylemek :)
o uzaklasma döneminde de ha bos zamaninda gidip baskasiyla görüsmüs ha yanimda oturup ic sesiyle ayriligi düsünüp durmus. no difference.
0
robert bosch
(20.09.24)
Katılmıyorum ve bazı cevaplar ilginç geldi çünkü bu bakışla kimse sevgilisinden ayrılmamalı, ancak iki taraf da medenice ilişkinin bitmesine karar verip el sıkışarak ters yönlere gider ise doğru. Hayatın olağan akışına uygun değil bu bence.
0
peki madem
(20.09.24)
Yani ayağınız takılıp başınızı betona çarpıp öldünüz diyelim.

Başka senaryoda da birisi sizi bıçaklayıp öldürdü.

Sonuçta ortaya çıkan yıkım aynı. Ancak sonuçları aynı oldu diye bu sebepleri eş yapmaz.

Her iki olay da üzücü ve kıyaslamaya gerek yok, ancak birini diğerinden ayırabiliyor olmanız lazım.

Sizden ayrılmayı düşünen biri size karşı sizin ona beslediğiniz hisleri beslemiyordur.

Bu durumda ilişkiye devam ettiği sürece hem kendi geleceğinden, hem sizin geleceğinizden çalmış olur. Zaman durmuyor biliyorsunuz değil mi?

Terk edilmek üzücü, kuşkusuz. Peki sizi terk edecek aşamaya gelmiş birinin ne yapması olağan?

Yani siz sizi sevmediği halde sırf sizin duygularınızı düşündüğü için birinin kendi hayatından komple vazgeçip ömrübillah sizi mutlu etmeye uğraşmasını mı bekliyorsunuz? Bu nasıl mümkün olabilir? Cidden soruyorum. Nasıl olacak ki yani?
0
akhenaten
(20.09.24)
bunların terk edilen/aldatılan kişide bıraktığı yaralar ve affedememe hali

Senin bakış açına göre, hissettiğin duyguların suçlusu karşı taraf, o yüzden iki eylemde de karşı taraf suçlu çünkü kendimi kötü hissediyorum. Onların da kendi hayatı var ve yaptıklarını bir ihtiyaçlarını karşılamak için yapıyor. Suçlu arıyorsan bulursun zaten. Karşılaştırma yapmak istersen kedinin evden kaçması da benzer etiketler yarayacaktır. Hayatta başımıza bir sürü kötü olay gelecektir, kabullenmeyi öğrenmek olmalı asıl hedef. Niyesini araştırmak geçmişte tutmaktan başka şeye yaramıyor, yas süresini uzatır sadece. Suck it up and move on. Kabullen ve devam et.
0
hasmetizm 2046
(20.09.24)
@robert bosch

''bir insan cözümü iliski icinde aramayip kafasinda ayriligi kurguluyorsa'' bu neden hainlik olsun? İnsanların çözüm arayıp ilişkiyi devam ettirme gibi bir zorunluluğu, ahlaki yükümlülüğü mü var? Karşı taraf ayrılmak istemiyorsa, ikimiz de ayrılmak gibi ortak bir karara varamadıysak ama ben onunla devam etmek istemiyor ve haliyle ayrılmak istiyorsam sırf ''hainlik'' yapmamak için o istemediğim ilişkiye devam mı etmeliyim?

Ciddi mi cevap veriyorsunuz, anlamıyorum arkadaşlar çünkü o kadar mantıksız ve duygusal ki bakış açınız. İşleri bu kadar arabeskleştirmeye, acı devşirmeye gerek yok. Romantik komedi filminde yaşıyorsak neden olmasın ama gerçek hayat böyle fazla hassas beklentiler için son derece sert. @peki madem ve @akhenaten çok güzel açıklamış.
0
potasyum bebek
(20.09.24)
benden onceki son 4 cevaba asiri katiliyorum, bana da cevaplar cok enteresan geldi ya da yaslar cok genc.
terk edilmek acisindan; arkadaslar kafaniz mi guzel? birisi sizinle olmak istemiyor, bir sekilde sevgisi bitmis, ya da farkli yerlere evrilmis yasamlariniz, yani nereden baksaniz 20-30 hatta daha fazla yildan bahsediyoruz, siz kendinizi bu kadar mi degersiz goruyorsunuz, kendi yasaminiz bu kadar mi onemsiz sizin icin sizi sevmeyen ya da artik baska yollara gittiginiz asikar olan biriyle illa yasamimizin bir noktasinda bir soz verdik diye birlikte kalmayi sececeksiniz. yani baskasinin yasamini cope atmasini birakiyorum, kendi yasaminizi niye cope atiyorsunuz?
her iliskide onarilacak ya da onarilmayacak yaralar vardir, bazen bunlara karsimizdaki tek basina karar verir ve ayrilir, yapacak bir sey yok. aci mi? aci ama arabesklestirmek herhangi bir seyi iyilestirmez.
son olarak bi tik daha mantikla bakmak istiyorum, iki insanin 20li yaslarda tanisip taaa 70 yasinin sonuna kadar, hic degismeden, hisleri hic degismeden, hayatlarini derinden sarsacak olaylar yasamadan sabit kalmalari ne kadar mumkun? herkes biz fark etsek de etmesek de surekli bir devinim ve degisim icindediler, zaman zaman yollarimiz ayni yonde evrilmedigimiz icin ayrilabilir.
ayrica aldatilmanin travmasi bambaska bir sey, yalan soylenmesi, guvenin sarsilmasi farkli bir travma. dolayisiyla yazara burada da katilmiyorum.
0
kassiopeia
(20.09.24)
kassiopeia +1

Ayrica evet terk edilmenin acısıyla aldatılmanın acısı aynı değildir.
Aldatılmak daha kötüdür.
Terk etmek cogu zaman onurlu da bir davranıştır.
İstisnalar olabilir... yine de aldatilmakla eş değer değildir.
0
ananiyimioguz
(20.09.24)
kendine ve karşıdaki kişiye saygıdan, mutsuz olduğu hâlde ilişkide bulunmanın mantıksızlığından dem vuran arkadaşlara cevaben:

burada sorgulanan mevzu ayrılmak değil, terk edilmek. ayrılmak karşılıklı ve anlaşmalı da olabilir. ama terk edilmek farklı ve "ben mutlu değilim" ile haklı gösterilecek kadar basit değil. acun'un yarışmasında jürilik yapan bir yönetmen adam vardı. karısı kanser olunca onu boşamıştı. kurduğu cümle "ben artık mutlu değilim." olmuştur herhalde, ve kendisine ve karısına saygısı da büyüktür, değil mi?
0
🌸gloomy
(20.09.24)
neredeyse her ilişkimde terk edildim. bazılarında aldatılmış olabilirim ama bilgim yok açıkçası, ben hep terk edildim diye biliyorum.

üstelik kendi mental sağlığı problemli biri olduğumu söyleyebilirim, yani kolay kolay yol alamam vs. ama görüşünüze katılmıyorum.

terk edilmek ve aldatılmak bence ÇOK FARKLI şeyler. terk edilmek milyon tane sebeple gerçekleşebilecek, aslında doğal sayılabilecek bir durum. bazen olmaz yani. insanca veda etmek, "olmuyor" demek kendi içinde bence tutarlı ve makul.

aldatılmak ihanetin bambaşka bir boyutu. aldatıldığımı duysam, bilsem muhtemelen çok daha fazla üzülür ve yıpranırdım.
0
mark greg sputnik
(20.09.24)
Aldatılmak: temelde yalan söylenmesi ve ego sarsıcı etkisi var. Ve o ana kadar yasananlarin da doğruluğunu sorgulatir


Terk edilmek: temelde fazla dürüst olunması <3 ego yine sarsılır ama aldatilirkenki kadar değil... Ve yaşananlar hatıra kalır


Yüz üstü bırakma olayı saşmalik zaten ama spesifik örnek verdiğin için yazayım; Biri beni artık sevmiyorsa, yanımda durması en başta beni rahatsız eder zaten. İstersem yatalak olayım kanser olayım, sürüne sürüne tuaylete giderim ama o adamdan gelecek yardımı istemem.
0
abuzer
(21.09.24)
@gloomy

Ayrılmak ve terk edilmek aynı şey aslında, neden böyle dediniz ki? Evet insanlar karşılıklı anlaşarak da ayrılabilir ancak bu her zaman böyle olmaz.

Benim bir arkadaşım vardı böyle bir şey yaşayan. Çok sorunlu biriyle birlikteydi, bi hata yapıp ilişkiye başladığı biri ciddi anlamda problemli çıkınca uzun bir süre paçayı kurtarmak için bir çıkar yol aradı. Ayrılmaya çalıştığında bu kişi de "hayır ben ayrılmıyorum, tek başına ayrılamazsın" gibi şeyler söylüyordu. Haliyle iş adli bir sürece evrildi.

Yetişkin bir insanın ayrılık kavramını kabullenebilmesi gerekir bence, bunu çok dramatize etmemek gerekiyor, çünkü böyle şeylerin sonu genelde hiç iyi bir yere çıkmıyor. Bazen romantik, tehlikesiz, masum görünen hisler uygun ortamlarda en tehlikeli ve kontrol etmesi zor hislere evrilebiliyor, çok gri bir çizgi bu.
0
akhenaten
(21.09.24)
2 sevgilim oldu. ilkinde aldatıldım. ikincisinde terk edildim.

kesinlikle aynı değil.

ilk ilişkim 2.5 yıllıktı. ciddi ilerliyorduk sözde. ailelerle tanışacaktık. hatta o benimkiyle tanıştı. beraber yaşamaya başlıcaktık falan... meğer 6. ayımızdan beri ara ara aldatıyormuş beni.

özgüvenim eksilere düştü. insanlara güvenim de öyle. her şey yalanmış meğer dedim. şok geçirdim. inanmak istemedim. travma oldu. hala kimseye güvenemiyorum. aşırı derecede yetersiz ve değersiz hissettim. aptal olduğumu düşündüm. aşırı büyük bir hayalkırıklığıydı. saygısızlıktı. 1 yılda zor atlattım.

..

terk edilmemde de çok üzüldüm ve değersiz hissettim ama 3-4 ayda atlattım.
0
art cat chocolate
(21.09.24)
@art, 2,5 yıl boyunca asla bir şey sezmedin mi
0
abuzer
(22.09.24)
sezmedim. ilk ilişkimdi. 19 yaşımdayken başlamıştı. sonuncusunda sezdim işte. sonra olaylar gelişti.
0
art cat chocolate
(26.09.24)
(10)

mesleği sevememek, işsizlik, depresyon ve birçok şey

ne desem bilemedim ki
merhaba,yazım biraz uzun olabilir, kusura bakmayın. bunları insanlarla konuşamıyorum ve yalnız hissettiğim bir dönemdeyim, o yüzden içimde ne varsa dökmüş olabilirim.31 yaşındayım, neredeyse 6 senedir avukatım ve bir süredir aktif olarak avukatlık yapmıyorum. (evden dilekçe, sözleşme, ihtarname vs.
merhaba,

yazım biraz uzun olabilir, kusura bakmayın. bunları insanlarla konuşamıyorum ve yalnız hissettiğim bir dönemdeyim, o yüzden içimde ne varsa dökmüş olabilirim.

31 yaşındayım, neredeyse 6 senedir avukatım ve bir süredir aktif olarak avukatlık yapmıyorum. (evden dilekçe, sözleşme, ihtarname vs. yazıyorum/revize ediyorum iş geldikçe)

açıkçası hayatımın hiçbir döneminde avukat olmak gibi bir dileğim olmadı. mesleğin prestijli görülmesi, büyük paralar kazanabilme ihtimali gibi hususlar hiç ilgimi çekmedi, öyle bir arayışı olan bir insan olmadım hiçbir zaman.

sınava girdiğim vakit de puanım ytü iktisat'a tutuyordu. bizimkilerin de iktisat okuyup "hiçbir şey" olmamamı engellemek için zamanında gösterdikleri o zamanki ağır psikolojik baskıya yenik düştüğüm için, saçma sapan bir vakıf üniversitesine gitmemek şartıyla hukuk okumayı kabul ettim. (zengin çocuğu falan değilim. eğitim eşitsizliği ile ilgili eleştiriniz varsa bana yöneltmeyin lütfen.)

okurken çok da zevk almadım (çeşitli sebepleri var) ama mesleğin kendisine duyduğum saygıdan ötürü etik kaygılarım ve iş disiplinim oldu. ancak piyasadaki -kısmen- haklı önyargılardan ötürü de hiçbir zaman potansiyelimi karşılayacak bir iş bulamadım. nerede profesyonel davranmayan, müvekkili nasıl kandırırız kafasında hareket eden adam var, onların yanında çalışmak durumunda kaldım. özellikle son çalıştığım yerde de son ofisi tek başıma çekip çevirecek seviyeye gelmeme rağmen maaşım da doğru düzgün yatmayınca ve izne de çıkamayınca istifa etmek durumunda kaldım. açıkçası meslekten de soğumuştum çıkarken.

aslen niyetim birkaç ay tatil yapıp bir iş bulmaktı ama sonrasında kayınpederimin kanseri ağırlaştı, onunla uğraşmak durumunda kaldık, ölümünden sonra da evden iş yapabildiğimi görünce bir süre de böyle devam ettim ama artık iş gelmiyor ve evde oturmak beni gerçekten depresyona soktu. doğru düzgün yemek yemiyorum, uyuyamıyorum, bazı günler koltuktan saatlerce kalkmadığım oluyor. sosyalliğim ise kalan 2-3 arkadaşımla arada sırada görüşmekten ibaret. eskiden her şeye rağmen hayatı sevebiliyordum fakat bunca şeyi devam ettirmek için hayatımda bir anlam bulamıyorum.

bir yerde çalışmayalı 2 sene oluyor, açıkçası yaşım geçtiği için (kurumsallar genelde 30 yaş altı alıyor) ve aktif çalışma sürem, benim kıdemime sahip insanlara göre az kaldığı için tekrardan bir yere girme ihtimalim yok gibi bir şey benim gözümde. zaten eskiden çalıştığım yerde iken iş arardım zaman zaman, bir tane iş görüşmemde açık açık "bir sene sonra hamileyim diye gideceksen gelme" demişlerdi, şimdi ne derler hiç düşünemiyorum. serbest çalışacak bir çevrem de yok, kaldı ki muhasebeciye, bağ-kur'a ya da sanal ofise vereceğimiz bir para da yok. onu da geçtim, özgüvenim de yerlerde artık.

o yüzden bu deftere kapalı gözüyle bakıyorum. hiç çalışmayıp, ömrümün sonuna kadar ev hanımı olmak fikri de rahatsız ediyor beni, hem maddi hem de manevi olarak. herkesin genç insanları çalıştırdığı bir piyasada sıfırdan nasıl başlayabileceğim hakkında hiçbir fikrim yok ve bu beni karamsarlığa sürüklüyor.

yakın bir arkadaşım, yapacak başka bir işin yoksa bir tiktok ya da instagram sayfası açıp hobilerini (kültür sanattır, kozmetiğidir, video oyunudur vs.) gelir kaynağı haline getirmeye çalışabilirsin diye bir tavsiye vermişti.

lisenin son dönemlerinde ve üniversitede iken bazı bloglara müzik, edebiyat vs. yazıları yazardım, bir dönem de bir internet radyosunda program yapıyordum ama bunlara elimi sürmeyeli o kadar uzun zaman oldu ve sosyal medya o kadar farklı noktalara gitti ki, hızına yetişemezmişim gibi hissediyorum. hani gelir kaynağı olmasa bile bana iyi gelir mi diye düşünüyorum ama ruh halim şu an psikoloji kitapları okumaktan başka bir şeye izin vermiyor. (onu da hayatımdaki anlamsızlığa nasıl çözüm bulurum diye yapıyorum.)

bir tarafım da bunca senenin emeğini tamamen çöpe atmak istemiyor. hukukçu sıfatıyla çalışmayacağım fakat hukuk bilgimi kısmen de olsa kullanabileceğim, yaşa da takılmadan sıfırdan başlayabileceğim bir iş var mıdır diye düşünüyorum ama aklıma hiçbir şey gelmiyor.

yukarıda yazdıklarıma dönüp bakınca aslında sorunun kümülatif bir sorun olduğunu görüyorum, bunca soruna sadece bir şeyin çözüm olmayacağının da farkındayım fakat hayatımı sürdürebilmem için ne yapmam gerektiğini gerçekten bilmediğim bir noktadayım ve her türlü tavsiyeye açığım.

buraya kadar okuduysanız, bu yazıya vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
0
ne desem bilemedim ki
(26.09.23)
1. Kpss çalışın.

2. Mali müşavirliği, gümrük müşavirliğini araştırın. Yasaları takip etmek önemli bu işlerde.

3. İngilizce biliyorsanız çeviri yapabilirsiniz.

4. Kadınmışsınız. Sınava hazırlanıp güzel bir bölüm okuyabilirsiniz. Okul öncesi öğretmenliği gibi.

5. İcra müdürlüğü sınavına girebiliyorsanız girin.

6. Polis olabilirsiniz. Kadın ve avukat polis iyi yerlere gelebilir.

31 yaş bu kadar umutsuz olmak için çok küçük bir yaş.
0
dissendium
(26.09.23)
issizlik ve gorunurde bir perspektif'in olmamasi kadar insani yipratan bir sey yok.

fikir olarak kendi sektorumden onerebilirim: sivil toplum orgutlerinde calisabilirsin.

Sivil toplum orgutlerinde uni egitiminden bagimsiz olarak insanlarla icice calismani gerektirecek pek cok pozisyon var: dosya calisani, saha calisani, destek birimleri vs. Bunlari cogu icin illa sosyal bilimler mezunu olmana gerek yok. avukat oldugun icin hukuki metinleri anliyor olabilmen bile diger adaylarin bir adim onune gecmen demek. Yasin oldukca genc, ben buna takmazdim. kadin olman avantaj; cok fazla erkek siddeti magduru kadin ve cocuk var. genelde bu insanlarla kadinlarin ilgilenmesi tercih ediliyor.

bu kurumlarda direkt avukat ilanlari da oluyor ki, maaslari da diger departmanlara gore yuksektir. ama girmesi daha mi zordur bilemedim.

genelde iyi ingilizce bilmek gerekiyor, ama sart kosmayan kurumlar da var.
gaziantep, kilis, sanliurfa gibi sehirlerde is olanaklari istanbul, ankara, izmir'e gore cok daha fazla. bir kac sene tecrube sonrasi uc buyuk sehire gelmek mumkun (ki direkt bu buyuk sehirlerden de baslanabilir).

bu tarz kurumlarda kar amaci gudulmedigi icin "baskasina para kazandiriyorum" duygusu daha az, mesleki tatmin duygusu oldukca fazladir.

uluslararasi kurumlar'da calisma ortami cok ama cok iyidir, maaslar da guzeldir. Kurum kuculdukce biraz sikintilar baslar ama yine de genel olarak ozel sektorlerden iyi oldugunu dusunuyorum.

Ilanlara gelbasla'dan bakabilirsin. kendine dogru isi bulman bir kac ayi alabilir.

biraz hizli yazdim. umarim anlasilabilir olmustur
0
lamartin
(26.09.23)
burada iki sorun var gibi.
1- evde olmak
2- bugüne kadarki iş tecrübelerinin olumsuz sonuçlanması

evde olmak meslekten ve çalışma durumundan bağımsız bir problem. 2+ senedir remote çalışıyorum, ev boğuyor. ofisten çalışmanın, hava değişikliğinin, oradaki insanlarla üç beş laflamanın ruha ne kadar iyi geldiğini bunların yokluğunda anladım. o yüzden bu konuyu meslekten bağımsız değerlendirmeli. sonuçta evde oturmak ruha kötü geliyor, evet.

yeni mezunların tecrübesi olmadığı için iş bulamadığı dünyada siz x yıl tecrübem var, yaşıma göre az diyorsunuz. avukat iş piyasası bu konuda diğer beyaz yaka işlerden nasıl farklılaşıyor bilmiyorum ama bu sorun görünmedi bana. 2 senede hem kendi müvekkilleriniz olmuş ve çalışmışsınız, hem de bağlı çalışmamak için sağlık gibi kritik bir sebebiniz varmış. iş görüşmesinde gap-year söz konusu olduğunda bunun hangi sebeple olduğu önemli. altını geçerli sebeplerle doldurabilirseniz, bunun iletişimini de sağlıklı yaparsanız birlikte çalışmak isteyebileceğiniz kalitede insanlar bunu zaten anlayışla karşılar.

bir de, sizi mutsuz eden avukatlığın kendisinden ziyade çalıştığınız yerler ve insanlar olmuş sanki. o yüzden ben sizin yerinizde olsam memuriyet vs. düşünmem, doğru iş yerini/insanları aramaya devam ederim, mesleğimden vazgeçmem.
bu esnada da yüksek lisans yapabilir ve/veya kendinizi hukukun gelecek vaat eden ve çok talep gören bir alanında geliştirebilirsiniz.
0
gloomy
(26.09.23)
Hukuk fakültesinin pratikte işe yarayacak verdiği bir skill yok. Hukuk fakültesine nedense gereksiz bir anlam yüklendi.

Neyi seviyorsan o alana yönelik bir beceri elde etmeye bak. Zamanında iktisat yazsan çok fazla seçeneğin olurdu. Hiçbir şey yapmamak olmaz. Maddi imkan nedir, motivasyon nedir, kimsin nesin bilmeden şunu yap demek de yanlış. Genel öneri olarak sevdiğin şeyler için çabala derim ben
0
roe
(26.09.23)
hakim-savcılık?
etik ve ahlak olarak sorun yaşatmaz
0
bir soru sorcam
(27.09.23)
Mesleginizi sevmemenizden bagimsiz olarak paraya ve iyi para kazanan ve sizin gozunuzde varlikli olan insanlarla ilgili inanclarinizi gozden gecirmenizi tavsiye ederim, ben karsiniza enteresan isverenlerin cikmasinin baska bir nedeni var.

Hayati siyah beyaz gormek psikolojik olarak zor durumda oldugunuzun en buyuk gostergesi bence, imkaniniz varsa yardim alin. 'Baska bir sey yapmak' icin siyah beyaz gormeyi birakabilmek bunun icin de once depresyonu tedavi etmek lazim
0
songforsomeone
(27.09.23)
31 yaş daha yolun o kadar başı ki; umutsuzluğa kapılmanız için hiçbir sebep yok. Ama isterseniz bir doktora görünün, D mi B mi olur bilmem bir vitaminlerinize baksın ve iç disiplin konularını bir araştırın.
İş konuları kısmını dissendium çok güzel yazmış, bunlara uyum yöneticiliğini, ihracat kontrol yöneticiliğini ve kişisel veriler konusunu da ekleyeyim ben. Sadece diplomanız bile bir sürü sivil toplum kuruluşunda gönüllü çalışmanız için işe yarar, oradan çevre edinir sonra başka alanlara kayarsınız. Sadece ataleti atın üzerinizden.
0
SiyamkedisiZorro
(27.09.23)
Ben de uzun süredir bırakmayı düşünüyorum. Ama sizin gibi cesaret edemiyorum. Halen çalışmaya devam ediyorum.

Önerebileceğim maalesef hukuk mezunu için KPSS. Başka da alternatifimiz yok..
0
drako
(27.09.23)
yaşınız bu kadar umutsuzluğun sebebi olacak bir yaş değil, daha çok gençsiniz.

yüksek lisans ve doktorayı sevdiğiniz bir alanda yaparak akademi düşünebilirsiniz veya sevdiğiniz bir bölümü okumayı düşünebilirsiniz.

4 yıl sonra bunları yapsanız da yapmasanız da 35 yaşında olacaksınız.

ben de sevmediğim bir bölümü okumaya zorlanıp daha sonra tekrar başka bir bölüm okudum. yaptığım için de çok memnunum. yaş 35
0
glore
(05.10.23)
ben sizin iktisat okumuş halinizim.Yas da aynı .2 üni bitirdim. okuduğum 2 bölümle de alakalı bir işe giremedim hep farklı işler. yani bu yasta sabit bir mesleğim yok. bir süredir yazılım öğreniyorum ama onda da junior olarak işe girmek şu anki piyasada cok zor.boşa giden yıllara mı ,geleceğin belirsizliğine mi ,arkadasların hepsinin düzenini kurup hayatını yasıyorken senin elinde hiçbir şey olmamasına mı üzüleyim bilemiyorum.inanılmaz bir iç sıkıntısı her gün boğuşuyorum
0
mr deadman
(18.10.23)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.