yok ya hiç merak etme kimse seninle ilgilenmez üniversitede. Öyle bunlar çömez şunlara bak daha çocuk lan bunlar muhabbeti lisede olur ancak. Ben üniversiteye ilk gittiğimde senin gibiler bana abi demişlerdi.

edit1: Hatta senden büyükler seni kıskanır bile daha çocuk yaşta üniversite okuyor adama bak be derler.

edit2: Bu arada üniversiteyi kazanmış olmanın verdiği bir zafer duygusu olacaktır sende, etraftan ilgi çekeceğini filan düşünürsün filan ama orada anlayacaksın ki etrafındakilerin hepsi senin gibi ne senden fazlaları var ne senden eksikleri.

çok zor. mahvoldun.

orada kimse seni tınlamaz, pek fazla üst sınıfları görmezsin bile. hele ki kampüsler büyükse tanışmazsın bile -hehe- kendi arkadaş çevren oluşacağı için koyver gitsin. bu saatte bu kadar takma.

bu bahsettiğin amerikan filmlerinde olur. rahat ol kimseyi sallama.

Bizim sınıfta 32 yaşında bir öğrenci vardı, hiç de dalga geçmiyorduk hatta iyi makara yapıyordu

hiç dert etmene gerek yok. lisedeki gibi üst sınıfların alt sınıfları ezmesi, taşak geçmesi, acımasız travmatik şakalar vb. yoktur üniversite. millet artık büyümüş oluyor. ben üniversiteye başladığımda 17 yaşındaydım, benden 8 yaş büyük adamlarla arkadaş olmuştum. lisede değilsiniz artık, üniversite arkadaşınız. öyle üst sınıf faşizmi olmaz. denk gelirseniz eğer (sınıfta kalanların üst sınıftaki arkadaşlarıyla tanışma vb. gibi etkenlerle) sınıflarla karışıp kaynaşıyor, bir farkınız olmuyor. 27 yaşındaki adam 17 yaşındakine "abi n'aber vb." diyor. sorun etme hiç.

kendi dönemimdekilerden 2 yaş küçük bir üniversite öğrencisi olarak (son sınıf olmama rağmen dışarda liseli sanılan)çok güzel bi durum olduğunu söyleyebilirim bunun. hep genç hissetceksin zaten,son sınıfta daha yaşım küçük, çıkınca hemen iş bulmasam şunu da okusam, şuralara gitsem diye planlar yapcaksın filan. hem nasıl bi muamele uygulamalarını bekliyosun ki, lise olsa neyse de üniversitede olmaz ki.

tıp fakültesi 6. sınıftayım. 1. sınıfların var olduğunu bu duyuru sayesinde hatırladım. ve hatırladığım kadarıyla kimse ilgilenmiyor onlarla. rahat olun.

yok ya takma kafana, kimse sana uzun uzun bile bakmaz, hatta üçüncü dördüncü sınıflar olabildiğince yardımcı oluyorlar dersler, hocalar, okul hakkında falan. dediğin durum en son lisede yaşanıyor işte.

birkaç sene sonra genç gösterdiğinize sevineceksiniz :)

ben de çok küçük gösteriyorum, hala 1.sınıf sananlar var (hazırlık dahil 3 bitmek üzere) ama arkadaşların dediği gibi hiç böyle bir şeyle karşılaşmadım. yarım saat muhabbet ettiğin insanın laf arasında senden 3 sınıf büyük olduğunu filan bile öğreniyorsun :) rahat ol genç adam. üniversite bambaşka.

seren.salipazariilcesi.com

www.google.com.tr

kaynak yardımı olarak korkut boratav ın türkiye iktisat tarihi ne bakabilirsin ve google academics den korkut boratav yazıp arattığında bir yığın kaynak bulacağına eminim. örnek çalışma lazımsa yardımcı olmayacaktır tabii, ama söyleyeyim dedim işte.

iletişim ve can bu konuda namlı yayınevleridir, en azından benim çevremde.çeviri roman için iletişimi tercih ediyorum ben, birebir-sözlük çevirisi değil çünkü, çeviri okuyormuş gibi olmuyorum.

dost yayınevi, iletişim yayınları. şimdi raflara bakarken, tübitak'ınkiler de iyidir.

can ve imge iyi yayınevleri olamalarına rağmen sorunlu çevirileri mevcut. ilk aklıma gelen, veba'nın çevirisindecümle düşüklükleri, üçüncü okumadan sonra "ha bunu mu demek istiyormuş? e onun yerine şu cümle bunu özgül olarak karşılamakta" vb. türünden bir sürü sorun vardı. imge'nin ilk aklıma geleni foucault çevirileri. mehmet ali kılıçbay'ın çevirileri sorunlu. mesela ayrıntı'nın fouacult çevirileri daha yerinde.

dost'un kitaplarında - içlerinden birini hocalarımdan birisi çevirdiği için iyi biliyuorum - aynı anda birkaç çeviriden bile yararlandıkları oluyor. özellikle akademik kitaplarda karşılaştırma yapılmasını da göz önüne alarak kimi yerlerde sözcüğün özgün hali vb. belirtiliyorsa, yeri geldiğinde çevirinin niçin böyle yapıldığına dair dipnot bile konuyorsa bu daha kapsamlı ve anlayarak okuma yapamyı sağlıyor. mesela iletişim'deki rus klasiklerinden bazılarında - söz konusu roman olmasına rağmen - çeviride bazen dipnot kullanılmış ve iyi de edilmiş.

çevirmenlerin iki dile de hâkim olması önemli. okuyucu da bir ikinci dil daha biliyorsa ve kendi diline de vâkıfsa çevirideki hataları anlayabiliyor. kimi çevirmenler bire bir çeviri yoluna gidiyor. halbuki kimi zaman sözcük italik olarak yazılmalı veya açıklama getirmeli. boris vian'In ithaki'den çıkan mezarlarınıza tüküreceğim kitabında mesela "boby-soxers" tabiri kullanılmış. bu ifadenin bire bir çevirisi türkçede yok. çevirmen de bunun 14-17 yaşları arasındaki kız çocuğu (sanırım öyleydi) anlamına gelen bir tabir olduğunu belirtmiş. aynı biçimde tolstoy'un hacı murat'ında kazakların "cigitlik"lerinden bahseder. burada çevirmen "cigitlik" sözünü olduğu gibi koruyarak "türkçe yiğit sözcüğünden rusçaya geçme, at üstünde yiğitlik yollu cambazlık" açıklamasında bulunur.

tabii mesela dost'taki kitapları konunun uzmanları çevirmekte. hlaw, liberty and morality kitabını yine bir hukukçu olan erol öz çevirmişti. tractatus logico philosophicus'u türkiye'den spinoza uzmanı cemal bâli akal ve reyda ergün çevirmişlerdi ve kitabın başında çeviri serüvenlerini, izledikleri yöntemleri de anlatmaktalar. bunun gibi çevirmenin türkçeye vâkıf olması, düzgün türkçe kullanması, dile yönelik ideolojik tutumunun olması gerekir. eğer her şey ideolojiktir diyorsanız o vakit, "sağlıklı bir ideolojik tutum" göstererek ne türkçenin içine etmesi ne de özleştirme adına idea yayınlarının malum çevirmeni gibi coşması istenmektedir.

martı yayınevinin çeviri kitaplarından oldukça şikayetçiyim ben. gerçi sadece 2 tane okudum ama ikiside bozuktu.

say ve ilya nin cevirileri cok kötü. iyiler arasinda ise metis ve ithaki yi de saymak lazim. bu isler kurumsallasma ve cevirmene parasinin hakkini verme işi anlayacaginiz.

kanımda kıvılcım albümünde olabilir sanki?

1. Emel Sayin - Kanimda Kivilcim (5:43)
2. Emel Sayin - Sevgi Baglari (4:44)
3. Emel Sayin - Zulüm Tasiyan Gozler (4:14)
4. Emel Sayin - Gucume Gidiyor (3:45)
5. Emel Sayin - Guzelleri Kim Sevmez Ki (4:05)
6. Emel Sayin - Bana Aski Ogretensin (4:14)
7. Emel Sayin - Seviyorum Sevmesen De (4:28)
8. Emel Sayin - Güzelsin (4:57)
9. Emel Sayin - Yillar Oldu Ayrilmamiz (3:31)
10. Emel Sayin - Seni Ben (4:48)

benzer bir isme rastlayamadim :( tesekkurler.

linki dogru verebildim umarim. bu sarkinin adi da mavi boncuk.
www.youtube.com

üşendiginiz zaman yapmak istediginiz seyi birakip napiyosunuz mesela?
bide onemsiz gordugunuzden olabilir mi mesela ben bu gazeteyi okuyup napacam ki?sanki dunyayı ben mi kurtaracam gibi?
işi cozumlemek istiyosak derinlemesine incelenmeli demi?:)

çünkü asıl yapmak istediğin şey bunların hiçbiri değil, önce onu bulman gerekiyor

aynı ben..
neden böyle oluyo sorusunun en basit cevabı TEMBELLİK. hani doktor temele hastalığının tembellik olduğunu söylediğinde, temel hanımına söyleyebilmek için hastalığının latnce adını sormuş ya, sizinkisi de o hesap.

geçmiş olsun

voodoo 007, hiç bir şey yapmıyorum aslında zamanı öldürüyorum sadece.

trumanshow, ona bakılırsa kimse tam olarak istediği hayatı yaşamıyor; ancak bir şekilde işlerini de hallediyor. Öyle değil mi, ben mi yanlış biliyorum?

hayatta esas yapmak istediğiniz seylere yonelin derim..mesela ben kitap okumayı hiç sevmem sırf kulturlenmek adına alırım bazen ama okuyamam..
kısacası isteklerinizi belirleyin ona gore yaşamınızı sekillendirin derim...
zaman oldurmeyin:)

bende de bu var, ama bu ara.ben geçici diye avutuyorum kendimi. edilgen oldduklarım haricinde işte tv dir internettir bir şey yapmak istemiyorum. çünkü düşünmekten sıkıldığım, üzerine karar vermeyi erteleyip durduğum şeyler var. bu çok enerji emici bi şey. belki böyle bir vaziyettesindir, azıcık kararlılık gerek sanki o zaman.çok mu benmerkezci oldu?

öylede mesela benim de cok yapmak istediğim bir sey var- onu yapmdığım icin hep huzursuzum baska seyleri yaparken sinir oluyorum onu yapamadığma- sen de o zaman butun aktivetelri briden değil de donem donem bırını yapabılırsın,

ansya, aslında sanırım benzer bir durum...

@ansya: ben de geçici diye avutuyordum kendimi. amman dikkat edin de akut hale gelmesin, çok kolay.

@loralynn: boş geçirdiğiniz günler gittikçe daha çabuk geçiyor gibiyse amman diyim acilen bişeyler yapın, ne olursa ...

kabablanka, valla günler nasıl geçiyor anlamıyorum...

ben de kitap okumam mesela, onun yerine internetten birseyler okurum, en gerekli seylere en hizli sekilde ulasmak isterim hep, bir de hep en iyiye dogru gitmek isterim, tek birseye odaklanamam genelde, en kisa surede en cok seyi yapmaya calisirim, bazen tek tek yapmak gerekiyor tabi o ayri :)

ha bir de zaman oldurmek nedir sizin icin, spor baslayin bence, en iyi cozum...

ermanen, ona da üşeniyorum desem... Hiç bir şey yapmıyorum işte müzik dinlemek, boş boş sokaklarda dolaşmak, nette takılmak vs...

eyvah eyvah, o zaman derhal radikal bir değişiklik yazıyorum size, ne kadar büyük o kadar iyi.

"ya hep ya hiç" düsturu takipçisi iseniz, işe yarayacaktır.

insan istemedigi seye usenir benim bildigim, istedigin seylere nasil useniyorsun anlamadim, su icmek isteyip de usendigim icin icmemek gibi bisey, arkadaslarindan ve ailenden destek al o zaman, beraber birseyler yapmayi deneyin... usenmek zorunda degilsin, usenmiyorum deyip yap iste, kelimlerle anlatmakla olmaz ki bu isler, mesela usenmeyip spora gitsen cok sey degisir, motivasyonun ve guven duygun artar, beden ve akil sagligin gelisir, bundan sonra farkli seyler de yapmaya yonelirsin... tatile cik bir istersen once...

@ ermanen: dediklerin normal bir insan için faydalı olabilecek şeyler. bu sıkıntıyı anlayamaman bile senin normal olduğunu gösteriyor.

kısa süreli değil de, uzun süreli çözümler bulabilmek lazım.
"üşenme erteleme vazgeçme" gibi bir düstura göre yaşamak, belki...

şuraya "aynı ben" diyen kaçıncı insan oldum bilemiyorum ama olay şöyle tezahür etmekte;

idefix'ten aldığım kitapların haddi hesabı yok, devamlı gazla shopaholicliğin de etkisiyle bişeyler alıyorum. eş dost okuyor. 3. sınıfa geldim yarın fiziten sınavım var çünkü 3 senedir hiç çalışamadım, çalışmadım. aslında mezun olmak ta istiyorum ama yapamıyorum bi türlü. procrastination mi desem ne desem bilemiyorum ama hayat resmen akıp geçiyor. ancak geceleri msn'de kimse olmayınca evden ses çıkmayınca kendimi bişeylere verip hayattan zevk alabiliyorum ki bu da genelde wikipedia'dan ilgi alanıma ilişkin şeyleri okumak oluyor.

görüldüğü üzere sevdiğim şeyleri yaparken mükemmel bir haz almama rağmen yapamıyorum. çünkü bu sıçtığımın sosyal yaşamı akıntıya kaptırıp sizi gitmek istemediğiniz yerlere götürebiliyor. işte burada alışkanlıkları bırakıp, yapmak istediğinize odaklanmak lazım. belki de o çok istekle aldığın kitapları gerçekten okumak istiyorsun ama ne yaptığını bilmeden kaybettiğin saatler, günler yüzünden yapamıyorsun.

direk ne yapıyorsan bırak ve yapma. an itibariyle yaptığının yanlış olduğunun farkına var. yeni birşeyler dene. ne bileyim radikal kararlar almak gerekiyor. daha önce yapıp ta kararlarından sonra yapmayı bıraktığın şeylerin önemsiz olduğunu gördüğün de zaten isteğin de kalmıyor. ne bileyim yıllardır facebook kullanıcısıydım, 2 ay kapattım sonra farkettim ki sosyal yaşamıma hiç bir etkisi yokmuş. o saçma videoları izlemeden de yaşamıma aynı kalitede devam edebiliyormuşum.

vs.vs.vs. bu konuda çok konuşulur ya. daha da konuşuruz gerekirse :)

ermanen, ya zaten ben de anlamıyorum neden böyle olduğunu, çok saçma ama durum bu.
kabablanka, hadi ben bu söze göre yaşayayım diye bir şey olmuyor ki. Farkındayım zaten öyle olması gerektiğinin. Çözüm yok sanki, zamana bırakmak gerek belki de, bilemedim gerçi uzun zamandır da böyle.

kabablanka tam olarak ne demek istedin anlamadim :) cozum bulmaya calistim zaten, bunun kisiyi anlamakla ilgisi yok bence, kisinin anlamak istemedigi seyleri anlatmaya calisma olabilir en fazla, ama biz ne desek de kisinin icinden gelmesi lazim, ya da psikologluk bir durum da olabilir, ama kendi kendine halledebilecegine eminim...

Radikal kararlar belki bir şeyleri değiştirebilir aslında. 2, 3 yıldır psikologlarla görüşüyorum zaten direkt bu konuyla ilgili olmasa da; ancak değişen bir şey yok.

o halde çevre değiştirmeni de tavsiye edebilirim. ne bileyim okuldaki alakasız bir kulübe katıl, flashmob yap, sözlük zirvesine git. bk ve fantazyadan nefret eden birisi için frp convention'una katılmak olabilir.

anlık olarak, hiç düşünmeden, yapıcam ulan diyip yapmak işe yarayabilir mesela. böylece farklı çevrelerde, daha çok zevk aldığın şeyleri istemeden keşfedip onlara yönelebilirsin. veya daha çok insanlarla tanışıp konuşarak kafadar birilerini bulabilirsin. koskoca dünya yahu.

edit: tabi ilk sorduğun sorudan oldukça koptum ama hayattan zevk almanın çok yolu var, onlara yönelmek te seni mutlu edebilir.

@carnicero

benzer seyleri dedim ben de, sen de detaylandirdin bir sekilde, bu yontemin ise yaramasi lazim...

@loralynn

bence kulak as bu kadar insana, hepimiz yardim etmeye calistik bak, birseyler yapmalisin kendi iyiligin icin, icindeki sesi dinle...

Teşekkürler herkese, biraz daha kasmaya çalışacağım kendimi bakalım artık...

sınavlar bitince yaparsınız. olmadı okul bitince mutlaka yaparsınız.

cok iste cirak olacagina bir iste usta ol.

-evet miroglu gidebiliriz... polat, hadi canim...

copporn, dediklerin iyi hoş da "bu amaç dediğim şeyi de kesinlikle sen belirlememelisin çevrendekiler belirlemeli, başkaları belirlemeli çünkü bi şey yapamazsın yapıcak olsan buraya gelip böyle bir soru sormazdın o yüzden ne yapmak istiyorsan sana bunu başkaları yaptırmalı." neden böyle dediğini anlamadım.

kalabalıktır zaten, rezervasyonsuz gidersen(hep öyle gittim)ve kalabalıksanız sorun olur ama iki kişi rezervasyonsuz da gidilir, çok yoğun bi saat olmaması koşuluyla(işte 7 buçuk-8den sonra filan)kalabalık da gidilir. Bi de müzikten filan çok beklentin yoksa şarap yiyecek bazında güzel bi akşam geçirebilirsin.evet.

çoktan gitmişsinizdir, baslıkla da alakalı değil ama ne zaman gitsem hesaba bişeyler sokuşturuyorlar. Bu mekanda ne yediğinizi içtiğinizi hesaplasanız iyi olur.

atika yayinlarinin son 3-5 yildaki sorulari cozumlu gosteren bir test kitabi var. istanbul'da akmar pasajinda veya kadikoy carsisinda satildigini biliyorum. fiyatinin 15-20tl olmasi lazim.

www.hepsiburada.com

ankara da isen çözümlü bir tanesini hediye edebilirim, işim bitti benim zira. ama yok değilsen kargo masrafına değmeyecek kadar ucuza bulursun zaten. yargı olabilir mesela.

nerede oturuyorsun var benim bir adet, verebilirim diler isen?