Ekşi Duyuru

gaziantep caddesinde altınmakas vardı. iyidir. kapanmadıysa eğer. necati diye bir arkadaş vardı hala oradaysa.

bir de aydınpınar'da berber süleyman var. çocukluğumdan beri gittiğim berberdi.

Tartismasiz zikri, gunes tipin karsisinda yeri. Eger formundan bir sey kaybetmediyse rakibi yoktu.

10 sene once 50 lira gibi bir fiyati vardi, dikkat ediniz

www.underarmour.com.tr

yol kosusu icin su gecirmez ayakkabi hic duymadim, cok da ihtimal vermiyorum zira %99 mesh kumastan yapiliyor, su gecirmemesi cok cok zor.

Tadı herkese hitap etmiyor. Büyük almanızı tavsiye etmem. Rakı mezelerine bakın, damağınıza uygun olanlardan bolca alın.

Güzel yağlı bir beyaz peynir,zeytinyağlı mezeler,kavun

Kesinlikle çok ağır yemeklerden kaçının,ancak çokta aç olmayın

Ben yarı yarıya suyla karıştırıp severim,rakıya buz atmam.Ancak suyu buzlu veya çok soğuk tercih ederim.
Yeşil seriler veya gold serilerin içimi daha hafif ve rahattır.

Hımm bu arada güzel bir fon müziğini zevkinize göre unutmayın!

İyi Eğlenceler

kaçlık rakı alalım,
- 35'lik yeter ilk sefer için. Hatta 20'lik bile olabilir.

sek mi içelim,
- hayır. ilk içişte sek hoş olmaz. zehir gibi gelir.

su oranı nasıl olsun,
1/3 rakı - 2/3 su iyidir. daha sonra artırıp azaltarak damak tadınıza uygun oranı bulursunuz.

yanına ne alalım,
- yoğurtlu mezeler genelde iyi gider. beyaz peynir denir ama tulum peyniri ve kavun da olmazsa olmazlardan. ben barbunya pilaki ve köz patlıcan ile yapılan mezeleri de seviyorum. çok meze alırsanız ana yemek yapmanıza gerek yok. az meze + ızgara et ya da tavuk ya da balık da olabilir.

başka ne yapalım, ne önerirsiniz?
şalgam da alın, şalgamla da deneyin. bi yudum rakı, yarım yudum şalgam gibi. ağızda kötü bir tat bırakır rakı, o tadı nötrlemek için şalgam içilir. ben şalgamla içerim hep.

Genel olarak içiciyseniz rakıyı da seversiniz bence ama yine de küçük bir şişe alın.
sek içmeyin tabii ki, 3te1 rakı 3te2 su koyun derim bardağa.
yanında şalgam içerseniz rakının hoşunuza gitmeyecek olan o tadını alırsınız, çok hoş oluyor ben çok seviyorum.

35'lik yeşil efe ile başlamanızı öneririm içimi hafiftir. Su yerine maden suyuyla karıştırın, bardağın yüzde 70'i maden suyu kalanı rakı olacak şekilde. Buz atmayın, rakıyı da maden suyunu da iyi soğutun. Şalgam suyu seviyorsanız yanında acısız şalgam suyu için.

Meze tamamen damak tadına bakan bir şey. Başlangıç için ağır mezeleri tercih etmeyin. Dilimlenmiş ananas alabilirsiniz. Mevsimi olduğu için kavun tercih edebilirsiniz.

Hızlı bitirmeye çalışmayın, rakı sohbet içkisidir. Rakı edebiyatını hiç sevmem ama sakin içilmesi gerekiyor zevk alabilmek için. Rakiyla sarhoş olmaya çalışmayın, maksimum performansı çakır keyif halde alırsınız. Hatta imkanınız varsa çay demleyin ara verip çay içersiniz.

Efe raki sari yazili olan rahat icimli.
Kucuk boy alin.

tekirdağ veya efe(tam hangisi yumuşak hatırlayamıyorum) rakı alın bunların içimi rahat. yeni rakı daha sert gelir. ben sevmiyorum yeni rakı mesela. yeni rakının ama yeni serisi var onun da içimi yumuşaktı yanlış hatırlamıyorsam. tekirdağ altın seri nin içimi de yumuşak.

sek içmeyin su ve buz mutlaka olsun. buzu hem suya hem rakıya koyabileceğiniz gibi sadece suya da koyabilirsiniz.

beyaz peynir+ kavun kesin olmakla birlikte patlıcan köz salata + haydari önerebilirim meze olarak. ara sıcak olarak da teriyağlı karides iyi oluyor dışarda.

veee en önemlisi, yavaş için :) rakı küüt küüt diye hızlı götürülecek bir içki değildir erkenden sarhoş olursunuz gününüz rezil olur. çok yavaş giderek sohbetle ve bir şeyler yiyerek için.

20 lik veya 35 lik yeter herkesin dediği gibi.

Yeni rakı uzun demleme (kraft) , 35 lik yeter ilk sefer için. Bu markayı cidden tavsiye ederim hanım dahil tavsiye edip içirdiğim herkes müptelası oldu.

Güzelce soğutun , soğuk su ile için. Buz genelde rakıya tavsiye ettiğim bir şey değil mecbur kalmadıkça. Zeytinyağlı , yoğurtlu her türlü meze , sert ve yağlı güzel bir ezine olur.
Afiyetler olsun ama sizin yüzünüzden bu saatte fena canım çekti, hem buraya yazıyorum hem de hanıma telefondan acil rakı moduna geçmemiz gerektiğini söylüyorum :)

Tavsiye beylerbeyi göbek no:3 , farklı rakı ertesi günü baş ağrısı yapar :)

İlk sefer için 20’likle başlayabilirsiniz.

Gurme rakıcılar Altınbaş ve Kulüp Rakı içer. Özellikle Kulüp Rakı yüzde 50 alkol oranına karşın içimi rahat ve sonrasında baş ağrısı yapmayan bir rakıdır. "Sek başlamayın" tavsiyesine katılmıyorum. Rakı sulandırılınca gayet kötü bir tada sahip bana kalırsa. Başta biraz sert gelebilir ancak nasıl başlarsanız öyle gideceğini düşünerek sek başlayın derim. Ha, ille de su koyacaksanız bire bir ölçü koyun. Su ne kadar fazlaysa rakının tadı da o kadar bozuluyor bana kalırsa.

Meze söz konusu olduğunda benim vazgeçilmezlerim tulum peyniri, haydari, hibeş, lakerda, şakşuka ve Girit mezesi.

Keyifle için. Afiyet olsun :)

1. Hem içimi daha hafif hem de ertesi güne baş ağrısı olmaması için âlâ rakı ısrarla öneririm.
2. Yanında su ve şalgam mutlaka olsun. Bir yudum rakının üstüne bir yudum şalgam acayip dengeliyor.
3. Mezeleriniz sağlam olsun. Acılı, yoğurtlu ve sarımsaklı bişey mutlaka olsun. Ayrıca meyve de önemli.
4. Rakının bir numaralı yancısı muhabbetir. Eğer keyifli bir sohbet yapmayacaksınız çok acı olur o rakı. Yok sohbetin nasıl aktığını bile anlamayacaksanız rakıya aşık olursunuz.

bence rakı içmeyi seven birini davet edip beraber için.
Kendiniz içerken bir sebepten hoşunuza gitmezse ömür boyunca "ben rakı sevmiyorum" diyerek bu zevkten mahrum kalma riskiniz var.

selam yunus kardes:)
meslekten biri olarak yanitlayayim, 8 de ki ic hat ucusu icin en gec 6.30 da limanda ol (6 daha iyidir), limana girdikten sonra kontuar denen yere gidiyorsun, bagajini veriyorsun, binis kartini aliyorsun, bu da check in islemi denen sey.. bagaj alimi genelde ucustan 1 saat once kapanir bilgin olsun, ne kadar erken olursan limanda o kadar iyi aslinda, kucuk bi aksilikten cok ucak kaciran gordum, have a nice flight:)

Eğer bagajınız yoksa online checkin de yapabilirsiniz. (Bagaj varsa da yapabilirsiniz ama bagaj verirken zaten checkin yaparsınız, kafa karıştırmiyim diye düşündüm)

ABD'de yaşamak. Her yıl Green Card'a başvuruyorum. Başka da bi çabam yok :) olmasa da olur yani. Biraz akışına bırakmak lazım. Hayata çok fazla anlam yüklememeyi tercih ediyorum.

eu vatandaşı eş bulmak, sık sık türkiyedeki expatlarla yazışıyorum :p

En büyük kişisel hayalim AB vatandaşı olup Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmak. Artık Türkiye mi AB'ye girer (zor), ben mi bireysel olarak bunu başarırım onu bilemiyorum. AB'yi ve seçimleri çok seven biri olarak kişisel hayalim bu :d

Basimda hasir sapka, hamakta yatiyorum, elimde kokteyl. Dalga sesi.

Mutlu bi aile hayatı

hayatımı yaşayacak kadar pasif gelirim olması. şimdilik herhangi bir şey yapmıyorum tüm motivasyonumu pandemiyle birlikte kaybettim. 2 sene sonra bunun için çabalarım ve girişimlerim olacak, kendimi önden hazırlamaya çalışıyorum. eğer başaramazsam da tası tarağı toplayıp yurt dışına gitme gibi bir planım var. fransa, ingiltere, almanya seçenekler arasında.

Mortgage gibi zorunlu ve büyük masrafları en kısa sürede halledip çalışma süremi mümkün olduğunca azaltmak. Bir süredir haftada 4 gün çalışıyorum. Böyle bir kafa rahatlığı yok. Üzerine AB vatandaşlığını (en az 2 senesi var) ve ödemesi bitmiş mortgage'ı (7-10 sene) katınca gelecek kafa rahatlığını tahmin edemiyorum.

Yakın zamana kadar çok para kazanmaktı, artık o kadar da ön planda değil.

Hayalim mutlu olmak, mutlu etmek. Bu kadar.

Saglikli olmak ve genel olarak saglimin kontrolunde olmak.

Spesifik bir hayalim yok. Mutlu ve huzurlu olayım yeterli.

Yok... Şunu yapmak istiyorum, şunu yaşamadan ölmek istemiyorum dediğim hiçbir şey yok. Amaçsızca yaşıyorum, içimden gelerek yaptığım, severek isteyerek yaptığım herhangi bir eylem yok.

Guneye tasinip surf ogrenmek, bu surecte isime devam etmek ve orada bahceli bir ev. Hayal kurarken planmis gibi hareket ederseniz veya o capta hayaller kurarsaniz yolunuz daha basit olur.

öncelikle sağlıklı, sonrasında fit bir vücuda sahip olmak. tabii bunları yapabilecek zaman ve maddi imkan da lazım.

onun dışında çocukluğumdan beri (siyasi sebeplerden bağımsız olarak) yurtdışında yaşama hayalim var. farklı bir kültürün içinde olmak, bir "yabancı" olarak yeni bir şeye adapte olmak, aksaray'da "nasılsın abijim" diyen zenciler gibi yerlilerin benimseyeceği birine dönüşebilmek fikri çok hoşuma gidiyor jdfkd. neblim rusya'da yaşasam mesela, akşam eve gelirken pelmeni ve smetana alsam, kapıda sveta teyze "bu esmer oğlan da nerden geldi aq rusçası da bozuk ben bunun tipini skim" der gibi baksa ama ben lokum götürünce beni sevse falan böyle antin kuntin farklı şeyler. ülke ve kişiler değişebilir. yabancı ve farklı bir ortamda olma ve fakta sonrasında orayı benimseyebilme fikri hoşuma gidiyor.

bi de sevdiğim bir iş ve fazla çalışmamak istiyorum. çalışmak bence erdem falan değil, bu fakirler için uydurulmuş bir şey. hem kendimize hem de topluma faydalı olmak için elimizin iş tutması gerek, öyle camış gibi yatmayalım tabii ki ama bireysel ve spesifik hedefleri olan yazar, sporcu vb. kişiler haricinde (kısacası kendisi için çalışanlar) "fazla çalışmak" bence çok üzücü bir şey. senede iki haftacık tatili üç yerine beş yıldızlı otelde yapabilmek için fazla mesai istemiyorum ben mesela. gerçi böyle diyorum da ne tatili, aç karnımızı doyuramıyoruz.

kısacası ben 30-35 yaşına geldiğimde sağlıklı beslenen, sporcu vücuduna sahip, çok sevdiği bir iş yapan, adı türkiye olmayan bir ülkede yaşayan ve yarını düşünmek zorunda kalmayacak kadar para kazanan (eu standartlarında 3 bin euro iyidir mesela çok büyük paralardan söz etmiyorum) birisi olmak istiyorum. bu kadarı yeter. hayal kurmanın sonu yok çünkü. onu istiyorum, bunu istiyorum diye çarktaki hamster gibi kafayı yer insan. bazen kafayı boşa almak lazım.

hayalimin ne oldugunu bulmak icin neler vermezdim.beni mutlu edecek, doyuracak. ben bunun peşindeyim.

Sanatçı olmak. Hikaye kitabı ve şiir kitabı yazmak, kısa filmler çekmek.
Yazdığım, yönettiğim ve müziklerini yaptığım filmimi yayınlamak.(yazma kısmı bitti müzik kısmı üzerinde çalışıyorum.)

Bu hayallerimden dolayı asıl mesleğim olan öğretmenliği bırakmayı bile düşünüyorum.
Her zaman müzikle, resimle, sinemayla ilgilenmeyi sevmiştim ama bir türlü imkanım olmamıştı. Öğretmenliğin tek faydası sevdiğim şeyleri yapabilmem için sınırlı da olsa bir alım gücüne sahip olmamı sağladı.
Gerçekten artık yaşadığımı hissediyorum ve bu fikirler sayesinde hayatımın hiçbir döneminde olmadığım kadar mutluyum.

Umarım tüm hayallerimi gerçekleştirebilirim.

Of ben de yurt dışında refah bir ülkede yaşamak istiyorum ama çok zor.

Para problemini cozmek ve mumkun oldugunca sicak bir yerde ve su kenarinda yasamak. Cocuklugum denizin icinde gecti ama son 5 senedir deniz yuzu gormedim, kardan soguktan biktim yaw.

Beni seven biriyle hayallerimi ve tabi ki onun hayallerini paylaşmak ve yaşlanmak. Geçen haftaya kadar bununla ilgili sosyalleşmek, ilk adımı atmak gibi şeyler yapıyordum ama hepsi fail olunca şuan motivasyonum sıfır :D Akışına bıraktım.

1-pilot oluyorum
2-ulkedeki b elirledigim onemli bir koltuga oturuyorum.
Bu iş bitmiştir.

Hayalim için ne yapiyorum? Her gün eziyet çekiyor ve ağzıma sicmalarina izin veriyorum

sporda çok salak bir hareket yaptım. military bench press e gücüm yetmiyordu normal kaldırmaya. ben de havaya fırlatıp kaldırmaya başladım. o fırlatma hareketi de bel fıtığı olmama sebep oldu.

kendi işimi kendim yapma hastalığı, daha dün fıtığım var boynum tutuk, 50 kg. 3 kat çıkardım, yardım istemektense bigün çişimi kaçırmaya başlıcam galiba.

Ağır eşya taşımak. 5 kg üstelik.

ağır eşyaları bacaklarımla kaldırmak yerine belime yük bindirmek.

30'larımın başında. tam basket atmak için turnikede yükselmişken oldu.

bel fıtığı nüksedene kadar basket oynar ve koşu yapardım. son bir yıl da aikido dersleri alıyordum. hareketli ve sportif bir yaşamım vardı.

bel fıtığı oluşumu vücudumu aşırı zorlamama bağlıyorum. yapabildiğin zaman sanki sorun yokmuş gibi geliyor. şimdi hepsi bitti, yürüyebildiğim için her gün şükrediyorum. şimdi 40+'yım, halen bazen rüyalarımda basket oynuyorum, sabahları buruk kalkıyorum. Genç arkadaşlara tavsiyem, vücudunuzu sporda vs çok zorlamayın. deliler gibi yüklenmeyin.

20lerin basinda oldu benim de. nedenini hic bilmiyorum. ara ara agrilarim oluyor bazen de yokmus gibi. cok siddetli hissettirmiyor kendini neyse ki. doktorun dedigine gore buyukmus epey ama beni cok uzmuyor simdilik. yaslaninca anliycam ne oldugunu sanirim.

Evimizin yakınında tadı harika ve bir o kadar da kaliteli olan bir kaynak vardı. Suyu oradan dolduruyorduk. Damacanın birini omzuma birini normal elime alarak 4 kat çıkarıyordum. Sonra bir gün yüzüstü yatarken sanki belime bıçak saplandı. Doktor 3 fıtık var dedi. Zorlama fazla ve sırt kaslarını güçlendir dedi. Biraz fazla kilom vardı 15 kg kadar onu verdim. Bol bol yüzdüm ve bisiklete bindim. Eski ağrılar kalmadı ama hala zorlarsam hissettiriyor ve bel egzersizi yapıyorum hemen. Tavsiye ederim.