[]

"sülaleler evleniyor" olayı nedir ?

ekşide evlenecek kişiye sorulacak başlıklarında dikkatimi çeken bir konuya yoğunluk var: "kişiler değil sülaleler evleniyorsa uzaklaşın" gibi.

sülaleden maksat, anne-babası mı yoksa daha da mı ötesi ?

akraba ilişkileri çok kuvvetli olmayan biri olarak meseleyi hayal etmekte güçlük çekiyorum. evliler biraz açıklayabilir mi ?

 
Türkiye'de feodal yapı halen devam etmekte.
Bazı yörelerin insanlarında, örneğin kuzenin yaa evde sıkıldım deyip gelip teklifsizce 3 ay-4 ay kalması gayet olası.

Bu tarz akraba bağlılıklarında sana çok uzak gelen bir akrabanın sorununu her an kucağında bulabiliyorsun.

Söylediğin başlığı okumadım ama sanırım kastedilen bu.

Senin akraba bağın kuvvetli olmayabilir ama eş adayı kişisini seçerken onun ne düşündüğüne bakman lazım.

Evden çıkmayan baldız ile arabanın anahtarına ortak kayınbirader, sen yazlık satın alınca 'Artık bizim yazlık sorunumuz kalmadı.' diyen bacanak detayları da var tabi.

Durdukça aklıma geliyor. Büyük şehirde yaşıyorsan memleketteki akrabaların otel masrafını sıfırladın demektir. Gezmeye gelenini hertür masrafı sana ait olmak üzere gezdirmeye, üniversite hastanesine gelmiş olanı, getirip götürmeye memursun.

Mesela kız çerkez ise, 7 göbek uzak akrabasının düğününe veya cenazesine gitmeye mecbursun. Arada 500 kilometre olması ya da pandemi olması mazeret olamaz.
  • Mirket  (25.04.24 12:57:52 ~ 13:31:23) 
Bir kişiyle evleniyorsun, evlendikten sonra akrabaları sende (annesi, dayısı, amcası) misafirliğe gelip 3 ay kalıyor. Yaz tatili oluyor, çocuğuyla beraber altı kişi geliyorlar mesela, üç ay sendeler. Öyle düşün.


  • hayirsiz  (25.04.24 13:18:41) 
@Mirket, @hayirsiz korkunc seyler anlatiyorsunuz. hakikaten garip.


  • WithWorth  (25.04.24 13:23:44) 
zamaninda dedem, buyuksehirde evli ve 3 cocuklu teyzeme konu komsu o sehre giden varsa adresini verirmis, sabah kapiyi calip gelip kalan cok olurmus teyzeme, teyzemin esi sabirli adammis. o zaman internet, otel filan yokmus bu sekilde ama yine de bence delilik. vefat etmeden once anlatmisti. annem bunlari gormus olacak ki, iki tarafada restini cekmisti ama bu tarz seyler var yani.


  • kassiopeia  (25.04.24 13:55:26) 
bence orda kastedilen konaklama degil, akrabalarin evlilik, ciftle ilgili konulara mudahil olma ihtimali. kuzenin soyle bir problemi var enistesi yardimci ol. dedeyi hastaneye goturcen vs..


  • buenosdias  (25.04.24 15:42:48) 
@WithWorth,

@buenosdias haklı, öyle bir durum da var.

Örneğin ben evden çalıştığım için bir günü geçen yatılı akraba kabul etmiyorum. Sırf gelip iki ay kalamıyorlar diye geniş aileden dışlanmış durumdayım.
  • hayirsiz  (25.04.24 16:00:22) 
Aile ve sulale pek huzur vermezler
Herzaman etrafinda seni izlerler
Surekli evinize gelirler dedikodu vs

Bu yuzden sulaleden uzakta yasamak lazim hocam nesela yurtdisina kapak atarsan yada uzak bir il de yasarsan evliligin daha uzun surebilir
  • Zetnikov  (25.04.24 17:47:12) 
[]

sucuğun yağı

zararlı mı ? yoksa gömüyor muyuz ?




 
hayvansal yağ.

göm.
  • jelly bear  (24.04.24 13:34:50) 
sucuğun kendisini düşünmeyip yiyorsan yağı da koymaz o kadar.


  • gule gule  (24.04.24 13:40:57) 
Fermente olduğundan emin olduğun, içine ne konduğunu bildiğin sucuklar dışında diğerlerinin yağından daha az zararlı olduğunu hiç sanmıyorum.

@gule gule +1
  • Mirket  (24.04.24 14:04:02) 
Yarım ekmeği gömerim


  • glamdr1ng  (24.04.24 14:13:11) 
@gule gule +1

Sucuğun kendini düşünmüyorsan yağı da koymaz.

Amaaa yarım ekmeği banacaksan yağı değil ekmeği düşün.
  • kibritsuyu  (24.04.24 15:29:22) 
Benim gibi yemede siniri olmayan biri icin bile biraz fazla sucuk yagi mide bulantisi yapiyor


  • Zetnikov  (25.04.24 12:29:50) 
[]

patiswiss olayının özeti

ekşi karışmış, mevzu nedir ?

3 başlık + üst editler olunca sorayım dedim.


 
Linkedin'de birisi çikolatalarınız küflü demiş, çikolataları üreten şirketin sahibi de seni avukatlarıma dövdürtürüm demiş, ayrıca kariyeriyle dalga geçmiş.

Özetle yöneticiye yakışmayacak bir yaklaşımda bulunup olayların büyümesine sebep olmuş.
  • kimlanbu  (21.04.24 00:02:12) 
Ek

CEO 2004 ÖSS de 45/45 net yapmış. Kfldldld
  • jackyr  (21.04.24 07:05:59) 
İşi daha tuhaf hale getiren kısım, linkedin'de birisi çikolatalarınız küflü dememiş tam olarak. Aldığım çikolatalar küflüydü, büyük ihtimalle tedarik sürecinde doğru muhafaza edilmiyorlar diye migros'tan şikayetçi olmuş.

Çikolata markasının ceo'su da üstüne alınmış, alınmakla kalmayıp baya şikayet eden kızın evine falan laf atmış. Üstüne Migros'u savunmuş. Hiçbir suç içermemesine rağmen yasal süreç başlatmakla korkutmaya çalışmış. Sırf aldığım çikolatalar küflü çıktı dendiği için, bütün olay bu.

Haliyle absürt bir durum olunca insanlar da "yok artık bu kadar da olmaz" şaşkınlığıyla konuşa konuşa gündeme yerleştirmiş.
  • akhenaten  (21.04.24 09:42:40 ~ 09:45:52) 
elif aslı yıldız tunaoğlu, kendinden 30 yaş büyük biriyle evli golddigger mış. yukardakilere ek gereksiz bilgi de benden olsun.


  • geveze yazar  (21.04.24 09:50:37) 
Arkadaşlar olayı özetlemiş zaten ama ceo nun tavırları gerçekten çok fena profesyonel anlamadıa hiç mi müşteri yönetimi yapacak kişi yok vs bir de “ben işimi kendim görürüm” diye tehditvari konuşması… ayrıca aldığım çikolata küflü çıksa linkedin de paylaşmazdım müşteri hizmetlerine şikayette bulunurdum şikayet eden 2 birim haksızsa ceo 20 birim haksız


  • titanic kemancısı  (21.04.24 21:01:27 ~ 21:01:43) 
Ayrıca kadın, verdiği cevaplarla Migros'u işin içine karıştırdı.
Ekşi, Buna cevap olarak Migros'u bu marka ürünleri kaldırmaya davet etti.
Konu Ekş'yi de aştı ve Twitter'da Migros'un bu ürünleri kaldırmazsa boykot edileceği trend oldu.
Migros Ürünleri inceleme maksatlı kaldıracağını duyurdu.
Migros'un ürünleri raftan çektiği haberleri geldi.
Marka, özür dilediğini duyurdu.
:)
  • Mirket  (21.04.24 21:14:35) 
şikayet eden kişi klasik beyaz yakalı egosuna maruz kalmış.


  • nothing in my way  (21.04.24 22:12:08) 
[]

boston donuts sahibi kim

daha genel olarak türkiyede faliyet gösteren bir şirketin sahibinin kim olduğunu nasıl öğrenebilirim ?

sitelerinde yazmıyor ise.

edit: yani resmi bir kanaldan öğrenmem mümkün mü ? linkedin'de kendini gizleyebilirdi de.

 
Faaliyet ismiyle ticaret sicil gazetesinden bakılabiliyordu sanki, 100% emin değilim.


  • salihdt  (18.04.24 13:50:11) 
Önce Boston Donuts markasının sahibi olan şirketin tam ünvanını buluyoruz. Sitelerinde yer alan bir dökümana göre sahibi UGM Gıda Sa Ltd. Şti diye bir firmaymış. Sonra Ticaret scil gaztesinin web ssitesine giriyoruz, üye değilsek ücretsiz üye oluyoruz ve arama kısmında firmanın adını ve bağlı olduğu ticaret sicil müdürlüğünün hangi ilde olduğunu seçiyoruz. Arama sonuncunda ticaret sicil gazetesine verilen ilanlardan şirket sahibi veya ortaklarını görebiliyoruz. Bu firma en son 2021'de bir ilan vermiş görünüyor. Sahibi de yazıyor.


  • kaptan memo  (18.04.24 14:07:04) 
GGBS'den kayıtlı işletme sorgulayabilirsiniz. Bir ilde franchise ile işletme hakkını alan alt firmaları görebilirsiniz böylece.

ggbs.tarim.gov.tr
  • zihua  (18.04.24 14:22:16) 
  • bir ileti paylastim  (18.04.24 15:40:57) 
[]

ekmeği bırakanlar

Banma soruları:
- zeytin yağına ne banıyorsunuz ?
- sulu yemeklerin suyuna ne banıyorsunuz ?

Sürme soruları:
- bal nasıl yiyorsunuz ?

Lezzet soruları:
- zeytini nasıl yiyorsunuz ?
- menemen nasıl yiyorsunuz ?
- salata nasıl yiyorsunuz ?

 
ekmeği bırakmadım ama sadece kahvaltıda yerim.

bi şey banmıyosun suyunu içiyosun direkt.
balı da kaşıkla yiyebilirsin.
diğerlerini de aynı şekilde ekmeksiz hüpletebilirsin.

ekmekle tadı daha iyi çıkar o ayrı tabi.
  • jelly bear  (17.04.24 15:58:20) 
Ekmeği bırakmadım ama ekmek yoksa vs şu şekilde takılıyorum
Yemeğin suyunu pilava katıp yiyorum
Balı peynire sürüp yiyorum(tatlı tuzlu severim)
Zeytini ymurtayla yiyebilirim. menemeni öyle dümdüz yiyebilirim mesela.ekmek yoksa bam güm dümdüz ye gitsin
Bunlar tabi
  • yazdonumu  (17.04.24 16:05:33) 
salatalık.
pilav varsa pilavla karıştırıyorum, yoksa birşey banmıyorum.

bal yemiyorum normalde ama arada yediğimde birşe banacaksam yine salatalık.

tek başına. salatanın suyunu kaşıklarım çoksa.
  • inheritance  (17.04.24 16:07:39) 
bal kaşıkla direkt yenebilir

zeytin de peynirle cevizle vs yenebilir

salata menemen çatalla yenir evet ekmekle daha güzel olur mu olur. salatanın suyu kaşıklanır
  • jülsezar  (17.04.24 16:10:32) 
Banma:

Sulu yemekleri yancı ile karıştırıyorum. Pilav ve makarna gibi

Sürme:

Tam tahıllı lavaş ile sabah kahvaltısı

Lezzet:
En çok zorlandığım bu. İlla menemen yiyeceksem ekmeksiz yiyemem cidden. Salata ve mezelerde de ufacık koparıyorum. Zeytini hayatımda hiç ekmekle yemedim.
  • wild honey suckle  (17.04.24 16:15:01) 
ceviz ya da çeşitli peynirleri bala bandırarak yiyiorum.


  • a7x  (17.04.24 16:28:27) 
Ekmeği bırakınca aramıyorsunuz bile


  • bir demet ben  (17.04.24 16:30:04) 
Ekmegi sadece haftasonu kahvaltida yiyorum.Menemen'e veya zeytinyagina ekmek banmayi haftada bir yapiyorum.Onda da cok abartmadan yapiyorum.illa %100 birakmak sart degil


  • turkuaz  (17.04.24 16:37:53) 
Ben ekmeği bırakmıyorum güzel ekmek alıp az tüketiyorum, pazarda bir ekmekçi var ağırlığı 1.5 kilo gelen ekşimaya ekmeği 120 liraya satıyor

Pasta börek kek gözleme poğaça tost gibi ekstra karbonhidratları kestikten sonra, yemeğin yanında avuç içim kadar doygun ekmeği yemeğin ve salatanın suyuna banamayacaksam niye yaşıyorum :)

Tabi benim çok sıkı bir diyetim yok
  • grimavi  (17.04.24 16:40:26 ~ 16:44:34) 
banmıyorum. hepsi ekmeksiz yenir.


  • gabe h coud  (17.04.24 16:41:38) 
öncelikle şu yaşıma kadar banma/sünnetleme isteğim hiç olmadı.
sulu yemek suyunu sevmem yemem. zeytinyağlıya banma isteğim yok.

balın üstüne kaymak koyar karıştırıp yerim.

zeytini sade tek tek atarım, salatada ekmek hiç kullanmadım. sadece menemende ihtiyaç duyarım.
  • mikahakkinen  (17.04.24 16:50:21) 
Sulu şeyleri ekmekle değil kaşıkla yiyorum veya pilav.
Çeşitli zararsız tahıl unları ile omleti ekmek gibi pofur bir hale getirebiliyorum.

Ekmek yediğim zaman midemde gereksiz bir şişkinlik varmış.
Şimdi bu hafifliği kaybetmek istemiyorum. Ayda bir makarna yiyorum, al sana diyerek, sonrasında uyuyakalıyorum.
  • sadegazoz  (17.04.24 17:00:27) 
Ekmeği komple bırakmadım. Şu dilimli tam tahıllı vs. ekmekler ile tost ekmeği alıyorum. Tost, sandviç, bal (vb. sürülen şeyler) ve menemen için onları kullanıyorum. Menemen zamanı bazen baget ekmek alıyorum alıyorum.

Sulu yemeklerin suyuna bir şey banmıyorum. Barbunya, kuru fasulye gibi şeyleri zaten pilavla karıştırıp yiyorum. Gerisini normal suyunu kaşıklayarak. Zeytin yağına ekmek banmak pek yaptığım ya da aradığım bir şey değil.

Zeytini normal yiyorum. Salatayı da aynı şekilde. Bunlarla ekmeğin alakasını çözemedim. Zeytini hadi zeytin yağı için dedin desek, onu da yukarıda yazmışsın ayrıca zaten ama salata ve 30 küsur yaşındayım salata ve ekmek olayını şantiye ve asker dahil hiçbir yerde görmedim. :)

Bence sizdeki asıl konu ekmek, onu yiyecek bahaneler arıyorsunuz.
  • nawar  (17.04.24 17:21:32 ~ 17:22:59) 
Bir dönem bırakmıştım ekmeği. Ekmek ile yemeyi sevdiğim şeyleri, ekmeksiz yemeye alıştırmıştım kendimi. Zor oluyordu başlarda sonra ekmeği çok önemsememeye başladım alıştığım için herhalde.


  • rock n roll  (17.04.24 17:51:42) 
Ekmege hiçbir zaman bağımlı olmadım, sadece kahvaltıda yerim ama ben hep. Akşam yemeğinde ancak çorba varsa yerim.

Kahvaltıda yarim- 1 dilim ekşi mayalı/ tahıllı-proteinli ekmek yiyorum. Bu dediklerinizi de onunla yapıyorum.

Sulu yemek ve salataları hep sade yerim.
  • fraise  (17.04.24 18:29:11) 
sade yemek midemi bulandırıyor. bırakmadım ben hareketli bir gündeysem günde 1 tane yiyorum. değilsem az az.


  • geveze yazar  (17.04.24 18:32:05) 
diyet bozma günümde banıyorum yağı.
bal yiyeceksem kaşarın üstüne döküyorum.
menemeni çok özledim :(
  • neira  (17.04.24 20:55:18) 
[]

mantar aldım, basit tarif var mı

selam duyurunun masterchefleri,

şok'tan şu ürünü satın almış bulunuyorum;
images.ceptesok.com

şimdi sınıfsal falan yazmayın da.
bununla en temel ne tarifler yapabilirim ?
yanına yumurta kırılabileceğim bir şey değil diye düşünüyorum.

 
yanına iki yumurta kırılabilir, üzerine krema dökülüp makarnaya katılabilir, üzerine kuş başı koyulup düdüklüye atılabilir, çarliston, domates ve et doğranıp ekmek banılabilir, çarliston ve domates ve et ile birlikte patlıcanın içine koyulabilir, patlıcanın içine koyulduktan sonra üzerine nane, maydonoz, dere otu koyulabilir.


  • Mehmettheslim  (14.04.24 22:26:03 ~ 22:26:40) 
yağda dümdük kavur. karabiber ve tuzla götür.

yemeğini yaparsan ince doğra. klasik türk soğan salça biber sosundan sonra içine kat az suyla yumuşayana kadar pişir. tabağa sarımsaklı yoğurt yatağı yap üzerine dök.
  • geveze yazar  (14.04.24 22:49:11) 
[]

kombiye giden kablonun toprak hattı

prizden kombiye giden kablo bir on-off anahtarına bağlı.

anahtarın içini açtığımda faz ve nötr kablolarının bağlı, toprak kablosunun ise boşta bırakıldığını gördüm.
halbuki kombinin içinde gelen toprak kablosunu 3 farklı yere dallanacak şekilde bağlantılar var.

soru şu: ben bu toprak hattını bağlayayım mı ?
yoksa zamanında bu hattı kesenin bir bildiği var mıdır ?

 
yapan adam üşenmiş veya gereksiz görmüş olabilir. belki bir ihtimal topraklama hattınızın pasif oldugunu görmüş de olabilir. o yüzden de baglamamış olabilir. multimetre ile topraklama hattına ölçüm yapıp bir sıkıntı yoksa baglayabilirsiniz.


  • limonlu eksi  (12.04.24 15:11:12) 
[]

yine darbeler hk.

70 muhtırası ve 80 darbesini derin derin işleyen bir çok şiir, roman, dizi, film varken,
(örneğin; babam ve oğlum, öyle bir geçer zaman ki, hatırla sevgili, yeni türkü vb. ...)

60 darbesinin, 97 muhtırasının neden yok ? (tek tük olan eserleri saymadan ama.)

hatta şurada biraz ele alınmış:
www.gercekhayat.com.tr

60 ve 97'den yaşananlar üzerinden taraflar bu eserleri çıkarmadı/çıkaramadı ise, gelecek nesillere de bu konuda aktarılacak bir şeyleri yok demek değil mi ?
çünkü 70 ve 80 için yapılan eserler, gelecek nesillere yaşanan duyguları taşıma rolünü üstleniyorlar.
katılıyor musunuz ?

 
60 ve 97 sağcıları etkilediği için yok.
70 ve 80 solcuları etkilediği için var.

  • benarrivo  (10.04.24 22:17:44) 
bu tarz olaylarla ilgili pozitif bir sanat eseri yapmak biraz riskli yaklaşık 50 yıldır. o yüzden bu tarz eserler acıdan besleniyor ve 80 darbesi toplumun büyük çoğunluğunu etkilemiş darbeyi pozitif bulan kesimler tarafından bile insanlarda yara açtığı kabul edilen bir olay o yüzden onla ilgili yapmak basit. 60 darbesi ise türkiye'yi inkıkap devrimleri öncesine götürmeye çalışan diktatör özentisi bir adamın devrilişiyle ilgili. 80'deki gibi sokaktaki gençlerle değil ülkenin yönetim kadrosuyla ilgileniyor. dolayısıyla 60'la ilgili bir eser yapılacaksa pozitif bir olay olarak anlatması lazım bu da 80'lerden sonra zordu zaten ama malum iktidar yüzünden bugün tamamen imkansız.

97 muhtırasında öyle eserlere konu olacak pek bir malzeme yok zaten ne olacak ki? asılan yok, indirilen yok, çıkarılan yok, işkence yok ülkenin siyasi tarihinde önemli olması ayrı bir şey bir esere konu olabilecek malzemeye sahip olması ayrı bir şey. en fazla belgeseli olur onun. bir de yakın dönem zaten.
  • semaforo de medianoche  (11.04.24 03:54:49) 
Halkın duygularına oynamak, algı yaratmak için 60 çok eski, 97 çok yeni.
Ondan olsa gerek.

Son sorduğun iki soru, tarihi tv dizilerinden öğrenen ve senaristi tarihçi sanan, yaratılmak istenen algıya körü körüne inanan, sormayan, sorgulamayan bir kitle için anlamlı olabilir ancak.

Tv. dizilerini 'eser' olarak nitelemen sence de abartı olmamış mı :)
  • Mirket  (11.04.24 10:41:48) 
@Mirket hocam görüşlerinize tam katılamıyorum.
Şu sebeple;
Sizin "kitle" olarak nitelediğiniz kesimin, öyle yenilir yutulur bir kesim olmadığını düşünüyorum. Şuan youtube'a rastgele "dizi son bölüm" yazdığımda X dizisi bir haftada 13 milyon izlenmiş. Bu korkunç bir rakam. Diğer diziler de bundan hallice. Yani uzun uzadıya yazmak istemiyorum ama dizi malesef bizim için çok şey ifade ediyor.

Bir de 60 darbesinde sonuçta seçimle gelmiş birisi var. "Asılma" da travmatik bir hadise. O dönemde oy veren kesimin aydınları kitap, şiir vs yazabilirlerdi diye düşünüyorum.
  • WithWorth  (11.04.24 11:40:35) 
'kitle' kelimesini daha olumsuz bir tabir kullanmamak için yazdım. Maalesef ki yüzdelerinin çok fazla olması bu gerçekliği değiştirmiyor.

60 ihtilali ile ilgili bir detay da şu:
1980 ihtilaline kadar 1960 ihtilalinin hakkında olumsuz bir yazı yazmak yasaktı. 1980'e kadar 27 Mayıs tarihi Milli Bayram olarak kutlanan bir gündü ve hatta yapıcıları yani Milli Birlik Komite Üyeleri Mecliste tabii senatördü. 80 ihtilalinden sonra ise 60 ihtilali üzerinden çok zaman geçmiş, demode ve hakkında algı yaratacak bir şey yazmaya gerek olmayan bir konu haline geldi.

Bu arada ben bu iki ihtilalin de yapılmasının gerekli olduğu ama sonuçları itibariyle yanlış şekilde yapıldığını düşünen taraftayım.
  • Mirket  (11.04.24 12:25:12) 
[]

elma armut portakal uzun süre saklamak ?

arkadaşlar selam,

meyveleri daha uzun süre saklamak için bir taktiğiniz var mıdır ?
buzdolabında değil mi ?

 
[]

maydonoz, semizotu daha uzun süre saklamak

pörsümeden daha uzun süre saklama taktiğiniz nedir ?




 
Ben maydonozların tamamını (1-2 demet) iyice yıkayıp duruladıktan sonra hiç süzülmesini beklemeden hava almayacak bir kaba alıp 4 derecede saklıyorum. Bu şekilde 2 kişi tüketene kadar koruyabiliyorum. Bazen evde olmadığımız zamanlarda 2-3 hafta hiç bozulmadan durduğu bile oluyor.

Saklama Kabı:
www.tupperwaretr.com
  • Jazz  (10.04.24 18:14:52) 
Hocam yıkamadan kağıt havluya sarıp kapaklı bir plastik kapta 2 haftaya kadar kesin dayanıyor

Kullanacağın kadarını alıp kullanmadan önce yıkayacaksın

Edit: market ya da pazarda da yeşilliklerin üstünü çok suluyorlar tezgahta, mümkünse su değmemiş kuru demetleri seçmeye çalış, pazarda alıyorsan tezgahtan değil varsa arkadaki kasalarda kuru olan var mı diye rica et
  • grimavi  (10.04.24 18:18:57 ~ 20:32:42) 
tupper kullanıyorum ben de 1 ay duruyor. sonrasında bozulmadıysa bile atıyorum.


  • geveze yazar  (10.04.24 18:23:11) 
Biz su fotograftaki gibi altinda su olan kavanoza koyup ustune de buzdolabi poseti geciriyoruz, cok uzun sure yemyesil kaliyor: cdn.annekaz.com


  • sertac akin  (10.04.24 20:48:11 ~ 21:02:42) 
bu kavanoz işini ben de denemiştim o kadar salakça ki, bazen kavanoz devriliyor, birde bozulmaya başlayınca dolapta iğrenç bir koku oluşuyor.


  • geveze yazar  (10.04.24 21:03:39) 
Kavanoz kapağını içi yukarı bakacak şekilde tezgaha koyun. Maydonozları bir bardağa ıslayıp bardağı kapağa koyun ve kavanozu ters çevirip bardak ve maydanozlar içinde kalacak şekilde kapağı vidalayın. Ters kavanozu buzdolabına koyun.

Ayrıca pörsümüş maydanozları saplarından suya koyarsanız birkaç saate canlanır.

Ayrıca pörsümüş havuçları suyun içine koyarsanız birkaç saate canlanır.
  • Mirket  (10.04.24 22:00:39) 
annem yeşillikleri yıkayıp temiz bezlere sarıyor, öyle saklıyor. hiç bozulmuyor.


  • dejame  (11.04.24 00:28:18) 
Yıkadıktan sonra salata kurutucularında kurutun ve tupper kaplarda altına peçete sererek saklayın


  • iwillsee  (11.04.24 12:29:00) 
Ben çiçek gibi suya koyuyorum ve her gün suyunu tazeliyorum. Canlı kalıyorlar. İhtiyacım oldukça içinden çekip yıkıyorum.


  • kurbanlik koyun  (11.04.24 17:41:01) 
[]

anadolu selçuklu devleti nasıl kuruldu ?

büyük selçuklu devleti vardı.
malazgirt meydan muharebesini de onlar yaptı.
sonra anadoluya doğru ilerliyorlardı.

sonra süleyman şah'ın anadolu selçukluyu bir anda kurması, büyük selçuklu için bir isyan hareketi değil miydi ?

aralarında savaş çıkmadı mı ?

hatta "büyük selçukluya bağlı olarak anadolu selçuklu devleti kuruldu." deniyor.
yani öyle "bağlı olarak" ayrı devlet kurmak nasıl oluyor ?

büyük selçuklu demedi mi "tek hükümdar benim" ?

 
Üniter devlet kurmak o dönemlerde çok kolay değil. Atıyorum merkezi İranda olan bi devletin Anadolu'yu yönetmek için orada kendine bağlı ayrı devlet bulundurması çok mantıklı. Avrupa'da da dükler baronlar krallar prensler vs boşuna yok yani. Her şeyi olabildiğince yerelden merkeze ayarlamışlar.

Biraz crusader kings oynayın anlarsınız konsepti
  • nundu  (28.03.24 17:30:53) 
selcuklular arasında taht kavgası vardı. süleyman şah kendine yurt aradı ve onun soyundan gelenler anadoluda devlet kurdular. büyük selçuklu devleti bu devletin bağımsızlıgını tanımadı, kendine bağlı oldugunu iddia etti. aslında anadolu selçukluları bunu kabul etmemiştir, pek üzerinde de durmamıştır.
timur da osmanlı döneminde anadolu için aynı iddiada bulunmuştur.

"yani öyle "bağlı olarak" ayrı devlet kurmak nasıl oluyor ?"
eflak, boğdan, kırım ve pek çok devlet aynı şekilde osmanlıya bağlı devletlerdir.
imparatorluk böyle bir şeydir. bu devletlere vassal denir.
tarih okuyarak anlayabilirsiniz.
crusader kings oyunu da bu konsepti çok iyi şekilde anlatır.
günümüzde de benzer statüde devletler var tam aynı şey olmasa da.
  • benarrivo  (28.03.24 17:41:49) 
Siyasi boşlukla açıklanabileceğini düşünüyorum. Dağılma aşamasında olan devletlerde başka sorunlarla uğraşılırken başka şeyler gözden kaçırılıyor.

Osmanlı Devleti de siyasi boşlukta kuruldu. Anadolu'da siyasi birlik yoktu. Osmanlı başta Anadolu'da siyasi birliği sağlamaya çalıştı.

Tarihte fırsat bulunca kaçırmazlar. İsyan çıkarırlar, bağımsızlık ilan ederler.

Arnavutluk I. Balkan Savaşı'nda bağımsızlığını ilan etti. Çünkü Osmanlı 4 tane ülkeyle savaşıyordu. Arnavutluk boşluktan faydalandı. Normalde Osmanlı Arnavutluk'u kaybedecek zayıflıkta bir ülke değil.
  • dissendium  (28.03.24 18:37:32 ~ 18:39:01) 
[]

80 darbesi hk

Arkadaşlar selam, tarafsız kısa cevaplar verirseniz sevinirim.
Youtube videolarına bakıyorum da,

1)
1997 28 şubat'taki temel sözcükler "laiklik-irtica" ise,
1997'de irticai çalışma yapan/muhafazakar insanlar,
80 darbesi sağ-sol çatışması döneminde ne yapıyordu ?

2)
Şuan solcu diye ifade ettiğimizde chp'yi anlıyoruz ama
80 darbesinde solcu denilen kesim chp değil, sosyalist oluşumlar mı oluyor ?
chp o dönemde silahlı olaylarda bulunuyor mu ?

3)
solcular, avrupa'da yükselen genç sosyalist hareketlerin türkiyedeki karşılığı olarak ifade ediliyor, hareketlerinin temel motivasyonu bu imiş.
o zaman ülkücülerin temel motivasyonu ne idi?

4)
eğer 80 darbesi ülkücü-sosyalist mücadelesini bitirmek için yapıldı ise, kamuda baş örtüsü yasağının 80 darbesinden sonra gelmesinin nedeni nedir ? çünkü baş örtüsü bu ülkücü-sosyalist çatışmasında alakasız kalmıyor mu ?

5)
chp sol partinin en yüksek oy alan partisi miydi ? eğer öyle ise sosyaslist gençlere "sakin olun gençler, burada sizi siyaseten biz temsil ediyoruz, silaha gerek yok, oturun" diyemedi mi ?

 
1.80de dinciler yani irticai faaliyet yürütenler yer altında gizli takılıyorlardı.
2.chp solcu bir parti değildir. kendini sosyal demokrat olarak tanımlar, ancak solculuğun demokratlığı olmaz solcu soldadır. chpden daha sağcı partiler kurulup cumhuriyeti hedef alınca chp sola kaydı.
3.ülkü? ülkücü diyorsan. onlar o dönem devletin gizli örgütlerine girerek tetikçilik yaptı.
4.80 darbesi için sebep aranıyordu, ülkücü ve sol kesim sebep gösterildi ve yapıldı. amerikan düşmanlığını törpüleme amaçlı bir darbe.
5.sosyalist gençler hiç bir zaman chpyi desteklemedi. emep tkp tip tarzı partilerin uzantılarını desteklediler.
  • mikahakkinen  (26.03.24 14:50:44) 
1. O dönemde Laiklik tartışılamaz, tartışılması teklif dahi edilemez bi konuydu. Devlet katında da böyleydi, halkın gözünde de böyle. Yaşam tarzı olarak Dindar kesim Sağ görüşün arasındaydı. Siyasal İslam varsa bile ortada görünmüyordu.

2.CHP solcu değildir. Sağa göre solda kalmıştır. O zamanda öyleydi. Belki Solcu'ları hoş görüyordu diyebiliriz ama toplumsal olaylar partiler dışıydı. Belki MHP dışında partilerin bu konuyla bir ilişkisi yoktu. Onlar o an Cumhurbaşkanını seçememekle meşguldü.

3.Avrupada yükselen bir şey yoktu. Solcular DEV GENÇ, Sonrası DEV YOL, DEV SOL vb yapılanmalarla Komünizmi ve Doğu Bloku'na katılmayı istiyordu. Bürokrasi de halk da ikiye bölünmüşyü. Örneğin Polis teşkilatı POL DER ve POL BİR diye ikiye ayrılmış gibiydi. Solcuysan solcu karakola düşersen çay ısmarlanır, sağcı karakolda güzel bir dayak yerdin.Sağcı grubun motivasyonu ülkeden Komünistleri temizlemekti. Gençsen evden yalnız çıkman pek güvenli değildi. Her an bir grup tarafından durdurulup sorgulanıp karşı görüşteysen dayak yiyebilirdin. Öğrenci yurtları ikiye bölünmüş durumdaydı. Görüşüne uygun yurda kaydolur, ekip halinde gezerdin. Günde birkaç ölümlü haber olurdu. Hemen hemen hiçbir fabrika grevler nedeniyle çalışmaz durumdaydı. İşçi sendikalarının büyük ağırlığı vardı. Sıradan bir işçi Bürokratlar kadar maaş alırdı. Ekonomi çökmüştü. Enflasyon 100 ün üzerine çıkmıştı.

4. O dönemde başörtüsü diye bir sorun yoktu. O dönemin filmlerine bakarsan Şulebaş başörtüsü hiç göremezsin. Yoktu. Bu arada konuya meraklısın madem, Şule Şenler kimdir konusunu detaylı araştır bence. Siyasal İslamı 12 Eylül darbesi ya görmezden geldi ya da küçümsedi. Ve bu tehdit olarak görmeme ile Turgut Özal'ın katkıları büyüyüp güçlenmelerine neden oldu.Pensilvanya'da besleyen dış güçleri de ihmal etmeyelim tabi.

5.CHP solun en yüksek oyu alan partisiydi ama o dönem bürokrasi çok güçlüydü. Siyasilerin söz hakkı yoktu. CHP'nin sol'a birşey söyleyecek gücü yoktu.

Sorularda yok mu? Bu kanlı bölünmüşlüğü bastırmak için yapılan 12 Eylül, ekonomiyi düze çıkarmıştır ki bunu kimse söylemez. Bölünmüşlüğü ortadan kaldırdı. Başlangıçta sola sağa eşit mesafede gibiyken, sonraan Sağ'ı bizim oğlanlar olarak gördü.Bu sağı kayırma en çok siyasal islama yaradı.

Bu cevabı bir ihtimal silerim.
  • Mirket  (26.03.24 15:54:25) 
1. 28 Şubat doğrudan dindarları, "siyasal İslamcıları" ve dini sembolleri hedef almıştır bu yüzden tema "laiklik" veya "irtica" minbvalindedir 80 darbesi ise ağırlıklı olarak sağcı ideoloji ve solcu ideoloji arasındaki çatışmadan kaynaklı devlet otoritesindeki boşluk gerekçe gösterilerek yapılmıştır. Muhafazakarlık ile dindarlığı karıştırıyorsunuz sanırım dindar insanları sormak istediniz mesela akıncılar grubu.

2. CHP solcu bir parti değildir sol ideoloji 80 darbesinden sonra büyük oranda yok edildi bugün bu ideolojideki siyasi partiler belki en fazla %1'lik bir kitleyi temsil eder.

3. Milliyetçilik, antikomunism

4."baş örtülü" öğrenci sayısındaki artış ve baş örtüsünün laikliğe karşı siyasi bir simge olduğu düşüncesi.

5. CHP sol düşünceyi temsil eden bir parti değil ayrıca Atatürkçülük solcu bir düşünce değil.
  • doharkoman  (26.03.24 16:19:44) 
chp günümüz türkiyesinde sol kaliyor. 70li yillarin solculari chp'ye solcu desen kaba etleriyle gülerdi.
ülkücülerin temel motivasyonu sosyalist rusyanin etkilerine karsi ülkeyi korumakti. yersen. bu sebeple iki yere yanladilar. biri, abd. digeri islam. zaten birinden birine yanlayinca öteki garnitür olarak yaninda geliyor. özellikle türkes'in 69 adana kongresinden sonra islamci militanliga soyunmaya basladilar.
dogu blokuna katilmayi istemek ortak bir amac degildi. sol da zaten kendi icinde cok farkli fraksiyonlara bölünmüstü.
  • konusma ben konusuyorum daha bitirmedim  (26.03.24 17:13:44 ~ 17:22:59) 
Bu arada;
Cumhuriyet tarihini anlamak için birkaç mihenk taşı olarak şunlara da bakmak gerekir. Başkaları da vardır da şu an aklıma gelenler:

-Sovyetler Birliği'nin Türkiye den toprak iddiaları, Stalinin Kars ve Ardahan'a Hallenmesi
-Ceketi koysak seçtiririz dönemi
-İngiliz Şövalyesi Sunay'ın Laik okullar hakkındaki düşünceleri ve girişimleri
-Amerikan Barış Gönüllüleri'nin Türkiye faaliyetleri
-Mİ Tin kuruluşunda CI A yardımı mı katkısı mı diyelim
-Şule Şenler
-Deniz Gezmiş ve 71 Muhtırası, sebep sonuç
-Büyük Adana Mitingi
-Bazı kişilerin sahneye çıkışlarındaki benzerlikler
  • Mirket  (26.03.24 18:13:15) 
1- kafandaki türkiye siyasi skalasını pek doğru oturtamamışsın sanırım. sağcılar solcular islamcılar diye 3 farklı grup yok islamcılar da sağcı. türkiye sağını alt kırılımlarına ayırırsak oradaki bir grup olarak özelleştirebiliriz ama ana başlık olarak sağın altında. o dönemde hem tsk'nın yapısı ve gücünden hem de ortada şimdiki gibi 20 yıldır algısı bazı konularda değiştirilmiş bir halk olmadığından irticai işler için fazla alan yoktu sadece ama türk-islam falan muhabbeti gene olan bir şey neticede. yani ocakların içinde gerici tipler var. ayrıca en milliyetçilikten uzak islamcının bile baş düşmanı komünisttir yine milliyetçi değil. bu arada şimdi seküler milliyetçilik diye yeni bir akım var ama bu yeni bir olay. gençler arasında yükselse de eskiden böyle bir şey yok dolayısıyla türkiye'nin siyasi kadrolarında karşılığı da yok. bu kesimin sevdiği mansur yavaş'ın mhp'den ayrılırken yazdığı mektuba ya da ümit özdağ'ın bazı eski muhabbetlerine bakarsan veya iyip kadrosundaki bazı isimlerin geçmiş durumlarına, açıklamalarına (mesela istifa eden yavuz ağıralioğlu iyi bir örnek, hatta merak akşener de öyle) bakarsan daha net anlayabilirsin durumu. yani güncel akımı görüp milliyetçi ve siyasal islamcı kesimi çok farklı alakasız insanlar olarak sandığını düşündüğümden diyorum bunu.

2- şu an solcu diye ifade ettiğimizde chp'yi anlamıyor olmamız lazım. ortanın solu diyor chp kendine zaten. o zaman da öyleydi. tabi sol mu sağ mı dersen solda elbet, seçmeni hatta üyeleri arasından silahlı olaylara karışan da vardır belki o şekil.

3- motivasyon kelimesinin anlamını düşünürsek dediğinizden sola motivasyon olmaz en fazla etkileyen sebeplerden biri olabilir. solun motivasyonu sosyalist, komünist devrim olur sağın motivasyonu da solcuları bertaraf edip faşist devlet yönetimi sağlamak.

4- 1'de dediğime geliyor yine tabi ki bugün islamcı dediğimiz kesim de sağın içindeydi ve taraftı. alakasız değil. ama sağcılara karşı yapılmış bir şey de değil bu yasak aslında sadece ülkeyi siyasetsizleştirme çabasının bir parçası. çünkü siyasi simge bir tarafı var olarak görülüyor başörtüsünün.

5- solda sayılıyor chp evet ama öyle dediğim gibi ortanın solu chp sadece. çatışmalardaki kitlenin partisi veya örgütü değil yani o yüzden niye dinlesin çatışanlar. ki o zamanlar ufak görüş ayrılıklarından bile 50 tane fraksiyon oluşup ayrı örgütlenmeler doğuyor dünkü örgütünü dinlemeyecek hale gelen adamlara chp'nin laf etmesi ne alaka? ayrıca 2 taraf kavga ederken 1 tarafa niye siz oturun densin daha iyi öldürülebilmeleri için mi? ya taraflardan biri kazanacaktı ya da 2 tarafı da birlikte susturacaklardı 2.'si oldu. ancak bunu yapanlar da başta 2 tarafı da susturma gibi bir niyet gösterirken sonra daha taraflı oldu ya da tarafını göstermeye başladı demek daha doğru olur belki.
  • semaforo de medianoche  (27.03.24 03:08:12 ~ 03:23:37) 
[]

yine bir abd vs türkiye

Bu Rushmore Dağı Anıtı'nın bir benzerini türkiyede yapsak olmaz herhalde değil mi ?

tr.wikipedia.org

çünkü dağa kimi yontacağız ? kim seçilse kavga çıkmaz mı ?
çünkü bizde dağa yontmak için seçilecek bir ismin darbe ile gelmiş / gitmiş olma ihtimali yüksek olduğundan, ortak değerleri vurgulamak ve halkı birleştirmekten ziyade tam tersi halkta ayrılığa ve intikam/hırs duygusuna neden olur değil mi ?

bu gözle bakınca darbe hakikaten bir toplumun kendi geçmişi ile bütünleşmesine bile engel oluyor diyebilir miyiz ? ne dersiniz ?

 
fatih sultan -kanuni- altında da devasa atatürk


  • jamswety  (25.03.24 15:47:43) 
benim tercihlerim 2.mahmut-ataturk-bulent ecevit olur.

2.mahmut bana gore en buyuk osmanli padisahi. cunku elindeki gucu sinirlamazsa ulkesinin gidecegi hali gorup ona gore reform yapmistir. gunumuzdeki yonetimlere bile bakin hepsi ellerindeki gucu daha da genisletmek istiyorlar ama 2.mahmut bu gucun belirli bir sinira oturtulmasini kabul etmistir.

bulent ecevit ise turkiye'nin cok sikintili bir doneminde kibristaki rumlarin zulumlerini durdurmak uzere harekete gecen bir basbakan. tabi orada erbakan'in destegini de unutmamak lazim ama donemin basbakani ecevit oldugu icin seciyorum.
  • duyulmasi gerektigi kadar  (25.03.24 16:10:13) 
küçük bir simülasyonu ülkemizde mevcut:)

tr.wikipedia.orgürk_Maskı_%28İzmir%29
  • KidLazer  (25.03.24 16:54:05) 
erzincan'da dağda atatürk portresi var. bir raşmor değil ama sanırım taşlarla yaptılar.

Uçaktan görünüyor.

www.ntv.com.tr
  • janderzel zartanyan  (26.03.24 21:59:29) 
Bu var işte İzmirde.

www.izgazete.net
  • Mirket  (26.03.24 22:29:37) 
[]

sanat akımları neden değişir ?

mimaride olsun, diğer alanlarda olsun.

dönemden döneme değişimin nednei nedir ?

selçuklu dönemi cami ile osmanlı son dönemi cami neden farklılaşıyor ?

 
Osmanlı son dönemi dediğiniz, hatta Cumhuriyet dönemi de öyle, Ayasofya'nın kopyası ya da geliştirilmişidir.

Hatta Kılıç Ali Paşa camii tam kopyadır.

Baskın kültür hangisiyse o esas alınmış. Tarih boyu bu böyle.
  • Mirket  (24.03.24 23:22:54 ~ 23:32:17) 
hayat bir akış içinde ve insanlar bir değil.

Yani rönesansta perspektifi ışığı çok gerçekçi yapmaya çalışan ressamlar var, 1800'lerde fotoğraf icat edilince gerçekçiliğin değeri kalmıyor bu sefer empresyonizm devreye giriyor. Dünya savaşı çıkınca dadaist ve sürrealistler "akılcılık dediniz dünyayı mahvettiniz aklınıza s.kalım" diyip sürreal işler yapmaya başlıyorlar. Yani her şey zıttını doğuruyor.

Çok heybetli gotik yapılardan minimalist Bauhaus akımına geçiş de böyle olmalı. Bir şey aşırı iyiyse bile onu beğenmeyip daha iyisini (tırnak içinde) yapmak isteyen çıkar zaten sanatın veya zevklerin olayı bu.
  • nhk ni youkosu  (24.03.24 23:44:15) 
şu an hiç açıklayasım yok derin derim ama en önemli sebepler elbette teknoloji ve siyaset.
bundan sebepli olarak da ihtiyaç.
küçücük bir örnek istersen; taşıyıcı sistemlerin henüz yapıda büyük açıklıklara (pencere gibi) izin vermediği dönemde pencerelerin oldukça küçük olduğu göze çarparken (romanesk), uçan payandaların keşfedilmesiyle birlikte yapıları göğe yükseltebilmeye ve devasa pencereler açabilmeye başlarız (gotik). bunun da en güzel örneği bence Sainte-Chapelle'dir.

mimarlık tarihine, hele ki erken cumhuriyet tarihine ayasofya'nın kopyası olarak bakacaksak hiçbir yere ilerleyemeyiz. zaten yanlış bir ifade.
  • konusma ben konusuyorum daha bitirmedim  (24.03.24 23:44:48 ~ 23:45:43) 
Özenme beğeni ilham taklit hissi denebilir.
Buradaki sayfa sonunda mujedar başlığına bakınız:

perspektif.eu
  • diyecevaplandı  (25.03.24 00:12:17) 
ilham aldıkları şeyler, ihtiyaç duydukları şeyler, vs değişiyor.
örneğin selcuklu iran mimarisinden etkileniyor.
moda veya müzik zevkleri niçin değişiyorsa o yüzden
  • benarrivo  (25.03.24 00:26:03) 
cevabı vermişsiniz zaten
evrende her şey değişim/diyalektik halinde
bu sebeple yerinde saymak sanatı ileri taşımaz. gelenekçi olmak, kabuğundan çıkamamak sanatı boğar
  • bahçedekisandal  (25.03.24 18:45:21) 
[]

çuf çuf hoca exorcism

bana baya gerçekçi geldi siz ne diyorsunuz ? insanlar oyunculuk falan yazmışlar.

youtu.be

3 cinin üçü de çıkınca çocuk rahatlıyor falan.
yere yatıp o pozisyonda uyuması da mı oyunculuk.

 
Metafizik her sey yalan bana gore


  • floydian  (23.03.24 17:18:21) 
Ölçülemez, sayılamaz bir durum bu açıdan doğrulamak zor fakat ölçemediğimiz, sayamadığımız, göremediğimiz bir olgunun kesin olarak var olmadığını söyleyemeyiz.


  • doharkoman  (23.03.24 17:34:54) 
yalan gibi geldi. internette yer alan bu tarz şeylerin de çoğu yalan. ama hiç bu tarz metafizik olaylar yaşanmıyor diyemem


  • paintov  (23.03.24 18:09:07) 
oyunculuk olmak zorunda degil beyin kendini bazi seylere cok guzel ikna edebilen bir organimiz. bence bunun en guzel ornegi bir insanin ruyada cinsel tatmin yasamasi ve bunun aslinda gercekten yasaniyor olmasi. fiziksel temas olmadan boyle bir sey neredeyse mumkun degil ama cok yogun bir sanri ile olabiliyor.

bu cocuk da iyilesiyor olduguna inandigi icin boyle triplere giriyordur muhtemelen. belki de aslinda hicbir problemi yoktur. belki de olan probleminin cozumu inancta yatiyordur. gercek su ki cin diye bir sey yok. zaten bu denyoda bi hikmet olsaydi videoyu ceken elemana o ortamda hastalik bulasmazdi.
  • bohr atom modeli  (24.03.24 12:04:20 ~ 12:05:10) 
[]

amerikan emperyalizmi ve obama

1. afrikanın sömürgeleştirilmesinde herkesin bildiği avrupa devletleri; ingiltere, fransa, ispanya, portekiz, almanya vs. herkes var iken amerika böyle bir sömürgecilik yarışında neden yoktu ?
upload.wikimedia.org

2. obama'nın rte ile görüşmesinde servis edilen beyzbol sopalı fotoğrafı hatırlarsınız.
Wikipedia'da şöyle bir maddeye rastladım üstelik amerika kökenli: tr.wikipedia.org

alenen göndermelerinin altında yatan fikir, kendi tarihlerinden gelen bu madde olabilir mi ? O dönem bu gönderme okunabilmiş midir dersiniz?

 
1 - Amerika'nın kendisi sömürge; İngiliz hakimiyetinden kurtulduktan sonra kendi içlerine döndükleri bir dönem var, yanlış hatırlamıyorsam bu siyasi olarak kabaca birinci dünya savaşına kadar da gidiyor. Bir de Amerika zaten devasa bir coğrafya, hele ki o zamanki popülasyon açısından bakılırsa kaynak sınırsız gibi bir şey ve bu süreçte kendi iç meseleleriyle uğraşıyorlar. En büyük sıkıntı insan kaynağı o da zaten özellikle güneyde kölelikle çözülüyor.

2 - Sopa konusu o zaman da gündem olmuştu diye hatırlıyorum. Amerika'yı bir bütün olarak görmek çok mantıklı değil bence. Hemen her dönem Amerika içinde "Bizim ne işimiz var başka ülkelerin işlerine karışıyoruz" diye bir ses var, zira öyle ya da böyle harcanan para Amerikan halkının vergileri, sağda solda ölenler Amerikan gençleri. Bu insanların bir şekilde ikna edilmesi lazım... Zaman zaman "Biz Dünya'nın hamisiyiz" fikri ön plana çıksa da zaman zaman Trump gibi "Hiç işim olmaz, kapatırım ülkeyi, kimseyi sokmam, kimseye de karışmam" kafasında insanlar da başa gelebiliyor.
  • salihdt  (17.03.24 12:57:20 ~ 12:58:06) 
1.Afrikanın sömürgeleştirilmesi aşamasında Amerikanın kendisi sömürgeydi. 5 kişinin öldürüldüğü müthiş(!) Boston katliamından 1. Dünya savaşının üçüncü yılına kadar Amerika Birleşik Devletleri 'Amerika Amerikalılarındır' politikasını güdüyordu. Daha sonra da zaten Fiziki sömürgeye gerek olmadığı, ekonomik tedbirlerle ve istihbari çalışmalarla da zahmetsiz bir şekilde dünyanın sömürülebileceği keşfedildi ve Wilson prensipleri devreye sokuldu.

2. Zaten yapılan hareket de bizdeki 'Aba altından sopa göstermek.' sözünün ete kemiğe büründürülmüş hali değil mi?
  • Mirket  (17.03.24 13:10:24) 
Afrika'nın genel manada sömürgeleştirilmesi süreci geç bir dönem (19.yy) bu sırada ABD artık bir koloni değil.

Ancak ABD'nin kolonilere ihtiyacı yok. Sömürgecilik faaliyetleri şeytani amaçlarla ilişkilendiriliyor ancak bu olayların yaşanma sebebi temelde ufak yüzölçümüne sahip avrupalıların ihtiyaçları olan çoğu şeyi kendi topraklarında bulamıyor olması. Avrupa konumu gereği Çin ve Hindistan gibi ülkelerle de her zaman rahatlıkla ticaret yapamıyor ve bu sırada bilimsel ve teknolojik gelişmeler ilerlemeye sevam ediyor. Sanayii faaliyetleri gelişiyor. Hammade ve kaynak lazım, ama yok. Avrupa ülkelerinin birbirlerine karşı güç yetiremedikleri zaten yüzyıllarca süren savaşlarla defalarca görüldü. Ancak afrika ve başka küçük adalar güçsüz ve kaynakları bol vaziyette orada duruyor.

ABD ise böyle değil, ABD bulunduğu kıtanın büyük bölümüne yayılmış bir devlet ve bu topraklar neredeyse el değmemiş, kaynaklarla dolup taşıyor. Dolayısıyla ABD'nin koloniye ihtiyacı yok. Bunun üstüne ABD hala süper güç olan ABD değil. Kendi bölgesinde uğraştığı birçok problem var.

ABD tarihiyle ilgili Allan Nevins'in ABD tarihi diye bir kitabı var, çevirisini de Halil İnalcık yapıyor. Onu okuyabilirsiniz.
  • akhenaten  (17.03.24 14:09:12 ~ 14:16:45) 
2- Bahsettiginiz "big stick diplomacy" zaten: sen diplomasini guzelce konusarak yap ama elinde her ihtimale karsi elinde sopan olsun diyor. Ordunu, gucunu goster tehdit unsuru olarak kullan diyor. Yanlis anlasilan ya da yorumlanan bir sey yok ortada. Mirket'in dedigi gibi aba altindan sopa gostermek iste Obama'nin yaptigi.


  • freedonia  (17.03.24 16:23:06 ~ 16:23:40) 
[]

tarihi olayların büyüklüğünü anlamak yahut kıyaslamak

mesela "büyük buhran" ne kadar büyük ?

yada "haçlı seferleri" gerçekten islama ciddi zarar verdi mi ?
yoksa tolere edilebildi mi ?

gibi, tarihi olayları gereğinden fazla abartıp abartmadığımızı nasıl anlayabiliriz ?

 
Etkilerine bakmak önemli bir ölçüt olabilir; bunun için de o olaya sonrasında ne kadar atıf yapılmış, ülkenin politikasını, çevredeki ülkeleri, insanların hayatlarını vb. ne kadar etkilemiş araştırmak işe yarayabilir. Diğer yandan yabancı kaynakları kontrol etmek de kullanışlı olur sanırım. Bir ülkenin çeşitli politik sebeplerle abarttığı bir olay farklı kaynaklarda daha bağımsız ve gerçek ölçeğine uygun işlenmiş olabilir.


  • salihdt  (16.03.24 15:07:53) 
Tarihi olayları anlayabilmek için çok değişik kaynaklardan ve çok fazla okumak gerekiyor.

Örneğin 1.Dünya savaşında Medineyi terkedip Kolordusuyla Şam'a katılması emredilen Fahrettin Paşa, bu emre direnmiş ve kutsal toprak Medine'den ayrılmamış, Osmanlı teslim olduğu halde Padişah emrine de karşı gelip, aylarca çekirge ile beslediği birliğiyle Medineyi savunmuş. Maiyeti tarafından derdest edilerek Medine teslim edilmiştir.

Bizim kitaplarda Fahrettin Paşa öve öve bitirilemez. Ancak.

Medine'de Peygamber efendimizin mezarı vardır. Bize göre kutsaldır. Selefiler mezara kutsiyet atfetmezler.

Arabistanlı Lawrence'in anılarını okuduğumuzda da, Medinenin terkedilmemesinin Osmanlı için bir Kolorduluk bir gücün heba edilmesi olarak anlatılır. Medine özellikle düşürülmez ve demiryolu özellikle tahrip edilmez. Şöyle anlatır:

Su içinde hortumla nefes alan bir adam gibiydiler. Osmanlı onlara sürekli lojistik destek yollamak zorundaydı. Biz istediğimiz zaman trenlere baskın veriyorduk. İstediğimde hava borusunu sıkıyor, havasızlıktan öleceklerken gevşetiyorduk.
  • Mirket  (16.03.24 15:56:28) 
İki boyutu var dediğiniz şeyin. Birincisi bahsettiğiniz konuları yetkin ve doğru kaynaklardan okuduğunuza emin olmak. Popüler yayınlar tarihi abartmayı seviyor. Ancak eğer zaten bilimsel metodolojiye uygun yazılmış yetkin bir kaynağı doğrulamak istiyorsanız o halde kendiniz paralel bir çalışma yapmalısınız. Ki bu zaten tarihçilik yapmak demek.

Bunun kolay bir yolu yok malesef. Tek cümleyle anlattığınız şey ciddi ve kapsamlı bir çalışma alanı. Ayrıca tek sonuca çıkan bir cevaba da ulaşamayacaksınız.

Bakmak istediğiniz dönem hakkında yeterince bilgi sahibi olmalısınız. O dönemde bakmak istediğiniz bölge hakkında yeterince bilgi sahibi olmalısınız. Bunlar için gerekli kitapları bulup başkayabilirsiniz. Bu açığı kapattıktan sonra yaşanan olayla alakalı birçok okuma yapmanız gerekiyor. Bu okumalar da wikipedi'den vs. olmaz. Jstor, cambridge core gibi ücretli makale veritabanlarında literatür taraması yapıp okumalarınıza başlarsınız. Okudukça yapılan atıflardan, tartışma halindeki konulardan ordan oraya atlayarak genel bir çerçeve çizersiniz. Bunlar size konu hakkında uzmanların ne düşündükleriyle ilgili veri ve derli toplu bir düşünce akışı sağlar.

En nihayetinde son noktayı koymak için döneme ait kayıtları kendiniz incelemelisiniz. Şanslıysanız çeşitli veritabanlarındali el yazmalarında vs bunları bulabilirsiniz ya da daha önce bu konuda çalışmış insanların yazdıklarını okurken oralarda karşınıza çıkmış olur. Ancak neticede o alandaki dili de bilmeniz gerekiyor.

Özetle en başta da dediğim gibi, sizin dediğiniz şey tarihçilik yapmak.
  • akhenaten  (16.03.24 20:22:25) 
[]

borcam yerine yağlı kağıt

üstünde kek hamuru pişse fark ediyor mu ?

camın bir etkisi var mı ?


 
temas yüzeyi boyunca ısıyı dağıttığı için etkisi büyük tabii.


  • orient blue  (15.03.24 15:55:44) 
[]

iznik konsili

iznik konsilinde Athanasios'un teslis inancı cogunlugu nasil arkasina aldi ?

hatta daha konsile varmadan agirlikli gorus onun tarafinda ve arius ayrilikci mi goruluyordu ? Sanirim oyle.

eger bu dogru ise teslis inanci, konsil ile sadece resmiyet kazaniyor. Teslisin kokenini ise isanin olumunun ardindan gelen 300 yil içinde aramak mi gerekir ? Nereye gidiyor ?

konu isa'nin tanri olup olmamasina nasil geldi ?
Bu soru ilk kime makul gorundu ?

 
soruların cevabı için ve daha fazlası için fatih altaylı’nın eski bir teke tek programı var onu izlemediysen izlemeni tavsiye ederim.

youtu.be
  • duyulmasi gerektigi kadar  (01.03.24 01:12:25) 
Aslen yahudi olan pavlus'un buradaki rolü büyük diye biliyorum.


  • diyecevaplandı  (01.03.24 02:01:21) 
bu soruların cevabı zafer duygu'da. kitaplarına bi bak. tivitırdan ulaşmaya çalış


  • lambırcek  (01.03.24 04:56:35) 
[]

evde cep telefonu internet kullanmak

her gün ortalama 2 saat video izleyen biri için ev internetine her ay 400 tl para vermek yerine cep telefonunun internetinden devam etmek mantıklı mı ?

bu tür bir şey yapan var mı ?


 
değil


  • ayin yazari  (28.02.24 21:46:20) 
Mobil internetin ne kadar ve mesela geçen ay ne kadar kullandın? Günde 2 saat 1080p’yi mobil kaldıramaz. Anca 480p yaparsan aylık kullanımını 10-15 gb’a çekmiş olursun o da film falan değil de spor yorumu sohbet haber videosu olmalı ki kaliteden kısasın


  • avatar is back  (29.02.24 00:44:50) 
mantıklı olabilir vodafone sınırsızlar 550 tl gibi ama hız sınırı var.
sadece youtube izliyorsan, tek kişiysen oyun oynamıyor ek internet gerektiren torrent gibi indirmelerin yoksa neden olmasın

  • eja  (29.02.24 08:39:31) 
benzer bir ihtiyaç için kullanmadığım bir telefona data hattı almıştım. beni idare etmişti 1 sene kadar.


  • bcdhms  (29.02.24 13:23:31) 
[]

Bu klasik müzik nedir ?

www.youtube.com




 
idea 22


  • duptıs  (11.02.24 21:25:13) 
[]

eskiden televizyonda reklam arası uyarısı var mıydı ?

hayal meyal böyle bir şey hatırlıyor muyum yoksa hayal mi kuruyorum emin olamadım.

90'larda, dizi izlerken, reklam gelmeden evvel sol altta "Birazdan reklamlar" vs. gibi bir uyarı çıkıyor muydu ?

Yada "reklama 5 sn" falan gibi bir yazı hatırlayan var mı ?

Aradım ama youtube'da bulamadım.

 
Ben 90'larda öyle bir şey olduğunu hatırlamıyorum. Bir ihtimal 90'ların sonlarına doğru başlamış olabilir.


  • pispinti  (02.02.24 17:31:12) 
Reklam bitimine kaç saniye kaldığı yazıyor hala reklama ne kadar kaldığını ben de hatırlayamadım.


  • Mirket  (02.02.24 18:16:41) 
90ları bilirim. Yoktu böyle bir uygulama.
Çünkü film vs. bir programın en heyecanlı yerinde araya reklam girerdi ve reklamların bitmesini beklerdik.
Bir de bıktıran ve uzun zamandır bitmek bilmeyen en fazla izlenen kanalların reyting oranları sıralaması vardı.
Neyse ki bu durumda kalktı.Sevindik

Yine bir programda yayın ilke/ahlakına uymayan durumlar olmuşsa, kanalların günlerce, hatta bazen bir ay karartılması durumu vardı.
O da kalktı. Üzüldüm doğrusu.
  • diyecevaplandı  (02.02.24 18:59:19 ~ 22:17:01) 
90larda yoktu..


  • cooperr  (02.02.24 19:08:19) 
@diyecevaplandı yayın durdurma cezası kalkmadı. Duruyor. Biraz hedefini değiştirmiş sadece.


  • Mirket  (02.02.24 19:21:19) 
2010'larla hayatımıza giren bir uygulama. 90'lardan epey sonra yani.


  • robin crusoe  (02.02.24 22:11:48) 
Eskiden yoktu diye biliyorum. Su an da biz şöyle yapıyoruz. Yayinin içinde gömülü bir reklam var (advertorial - tanitici reklam olarak ceviyorlar bunu) olduğunu düşünelim; bunun için ekrana, reklama ne kadar kaldığına dair geri sayım koymalıyız. Reklam süresince de geri sayım olmalı. Ana reklam bloguna giriş için bir geri sayım mecburiyeti yok.


  • allah yazdiysa bozsun  (03.02.24 02:54:39) 
[]

ilkokullarda defter kaplama var mı hala ?

ilkokullarda hala defter kaplanıyor mu ?

ne çektik be.


 
2000lerin başında okudum ben ilkokul. Sadece 1. sınıfta defter kapladığımı (daha doğrusu babama kaplattığımı) hatırlıyorum. Sonra zaten spiralli defterlere geçtim onlar kaplanmıyordu. Kitapları da belki bi sene daha kaplamışımdır ama sonra kaybettiğimi sandığım bir kitap sıramın altından çıkınca o işi de bırakmıştım :D

Yani şu an belki okuldan okula değişiyodur ama genel olarak bence minimum 20 senedir bu kitap/defter kaplama olayı kalmadı ya. Benim kardeşim de 2010larda okudu ilkokulu, onun da kapladığını (ya da babama kaplattığını yine) hatırlamıyorum
  • nundu  (30.01.24 16:17:23) 
90larda defter kabi disinda bir de siralarda masa ortusu falan vardi. Hatta ortuler beyazdi, 2 haftada yer bezine donerdi, her hafta birinin evine yikanmaya gonderilirdi.

Sacmaliklar silsilesi, nazi kampi mi ilkokul mu belli degil.
  • cooperr  (30.01.24 16:50:16) 
Birinci sınıf öğretmeniyim kaplamak isteyen çok veli vardı tamam dedim. İkinci dönem olmadan çoğu yırtıldı zaten. Yeni model hazır kaplar dayanıklı değil. Bence hem güzel durmuyor hem gereksiz.


  • ruhen hastayim ben  (30.01.24 21:43:18) 
ilkokulu 1995-2000 arası okudum. Defter ve ders kitabı kaplama vardı bizde ama masa örtüsü olayını birkaç sene önce sözlük'te okudum hayatımda ilk defa.
Biz defterleri kitapları bir eylül'de bir de sömestr tatilinde kaplardık. Sonra hazır kaplar da çıkmıştı. Kuzenimin çocuklarından gördüğüm kadarıyla hala kaplıyorlar.

  • konusma ben konusuyorum daha bitirmedim  (30.01.24 21:57:06) 
[]

Ankara'da cok ucuza konaklama

Pansyonlar falan 1000 tlden pahali geceligi.
En ucuz secenek bunlar mi cidden?
Tren gari civari


 
Öğretmen evi, kamu kurum misafirhaneleri gibi seçeneklere bakmak lazım, bir tanıdığınız, akrabanız varsa onların vasıtasıyla olabilir belki. Bir diğer seçenek de Airbnb.


  • orient blue  (24.01.24 11:27:42) 
Gara yakın değil ama şu tarz ilanlar dikkatimi çekiyor. Günlük kiralık

www.sahibinden.com
  • PoscheN  (24.01.24 11:41:57 ~ 11:42:08) 
O civarda başkent konukevinden bi fiyat alın. Kamu misafirhaneleri en ucuzu olur ama büyük ihtimalle yer yok derler. Ulusta falan dandik ucuz otel kesin vardır


  • glamdr1ng  (24.01.24 13:14:19) 
Hacettepe üniversitesinin sıhhiye ve Beytepe'de misafirhanesi var. Sıhhiye'deki daha merkezi olduğu için arayabilirsiniz.
sksdb.hacettepe.edu.tr

  • Amaranta ursula  (24.01.24 21:08:38) 
[]

satranç'ta hoca öğrenci ilişkisi

üst seviye satranç camiasında bu kavramlar ne anlama geliyor ?

mesela kasparov magnus'un hocasıymış falan.
yada şimdi dragan solak şimdi ediz gürel'in hocası imiş.
ediz neredeyse hocasından daha yüksek elo'ya çıkacak.

onlarca kitap, tüm taktikler, açılışlar, videolar, oyun kayıtları ortada iken bir hoca öğrencisine ne verebilir ?

"sakin kal, heyecanını yatıştır" gibi tavsilerin ötesinde.

 
magnus gibi parlak bütün çocukları bi görsün mentörlük yapsın diye kasparova aliye veliye götürmüşlerdir. trdeki de aynı hikayedir. yani kasparov hocası diye magnus magnus olmadı. tam tersi bi ilişki daha muhtemel


  • lambırcek  (10.01.24 18:57:02 ~ 18:57:40) 
Teniste mesela big 3 genelde eski önemli tenisçilerle çalışıyolar. Şimdi Nadal'a, Federer'e "Backhand'i böyle vuracaksın" diye öğretmiyorlar tabii. Maç içinde farklı taktikler, antrenman programları vs gösteriyorlardır. Satrançta da rakip analizi, şu açılışa bununla cevap ver, oyun ortasında bu konum kalırsa şu devam yolunu seç tarzı ortak taktik üretimi yapılıyordur. Magnus tek başına x varyasyon çalışabiliyorsa Kasparov ile 2x çalışıyor ve sonuçta büyük tecrübe gibi


  • nundu  (10.01.24 21:56:24) 
matematik değil ki bu 2+2=4 olsun. tüm açılışları, varyasyonları, önceki oyunları vs. de bilsen işin içerisine risk yönetimi, duygusal durum kontrolü, iş-özel hayat dengesi vb. pekçok etken işin içerisine giriyor bu da oturup çalışılarak değil tecrübeyle olur. senin onlarca yıl deneme yanılmayla öğrenebileceğin şeyleri adamlar zaten tecrübe etmiş oluyorlar ve deneyimlerini paylaşıyorlar. en üst düzey adamların onlarca yıllık tecrübesinden faydalanmak paha biçilemez


  • yemrem  (11.01.24 10:07:05) 
[]

bir yabancı dilin kaç kuralı olmalı ?

örneğin iyi seviyede italyancan standart günlük konuşma için bilinmesi gereken toplam 250 gramer kuralı var diyelim,
farsçanın ise 800 olsun.

bir dil için böyle bir sayıdan söz etmek mümkün mü ?
ona göre "zor" olarak nitelemek uygun olur mu ?

 
bir dilde zorluk/kolaylik nitelemesini dil bilgisi kurali uzerinden yapmak biraz yaniltici olabilir. Cunku bazi kural var ki nerdeyse her cumlede uygulanir, bazi kuralsa cok istisna durumlarda kullanilir. ya da her kural gunluk konusmada karsilik bulamayabilir. Bazi kurallarsa uyulmadiginda iletisimi cok etkileyemeyebilir.

ornegin almancada artikeller der/die/das dilin cok onemli unsuru ve nerdeyse her cumlede ihtiyac oldugu gibi cumlenin -i hali veya -e haline gore farkli sekilde kullanilmasi dili zorlastiriyor. bununla birlikte bu artikellerin net bir kurali olmadigi gibi bircok da istisna icermesi dili zor hale getiriyor.

ama buna karsilik italyancada da artikeller var, hatta almancaya gore daha fazla il,i,l',lo,gli,la,le'. ama bu artikeller daha kuralli, "almanca ile karsilastirildiginda" yanlis kullanilmasi anlami cok ayri yerlere goturmuyor. hatta bircok durumda siir gibi cumledeki diger ogelere gore kafiyeli.

yani kisaca almancada da italyancada da benzer kural var ama nitelik bakimindan almancadaki kural agir basiyor, italyancadaki nispeten hafif kaliyor. o nedenle kural adedi olarak esit olan durum kuralin uygulanmasinin zorlugu hesaba katilinca daha karmasik hale geliyor.

tum bunlara ek olarak bazi dillerin telaffuzu kimi kisiyi zorlayabilir. bu zorluk da kisiden kisiye, ve o kisinin anadiline gore degisir. ornegin biz turkler icin almancadaki "r" harfine gelen sesi veya ingilizcedeki "th" kasiligi olan sesi cikarmak genelde zorlar. italyancada ise sesleri cikarabilsek de tonlamayi ve kelime uzerinde vurguyu yapmak zorlar.

ozetle cok fazla faktor var, sirf kural sayisindan bir degerlendirme yapmak yaniltici olabilir.
  • emrahday  (09.01.24 18:45:16 ~ 18:47:04) 
emrahday' a genel anlamda katılmakla birlikte günlük konuşma dediğiniz için eklemek istiyorum;
günlük konuşmada kurallar esnetilir çoğu dilde, buna Türkçe de dahil.

  • kumandanim  (09.01.24 18:55:49) 
Rakam bilemiyorum, ancak sorduğunuz konuyu Linguistic Semantics başlığı ile araştırïn.

Gramerden ve cümle dizilişi ile anlam belirlenemiyor. Konuşma dili de dahil olmak üzere semantik kurallar ile anlam elde edebilirsiniz. Bu kurallar yüzbinlerce olabilir (attım, ama öyle).
  • alfired  (09.01.24 19:33:49) 
Diller arası yakınlık-uzaklık zorluğu belirlemede çok daha büyük bir etken. Azerice öğrenmek isteseniz kaç gramer kuralı olduğunun çok bir etkisi olmasa gerek, çünkü kafadan büyük bir kısmını hiç öğrenmeniz gerekmiyor, büyük bir kısmı da hazmetmetmesi kolay. Aynı şekilde daha önce bildiğiniz yabancı diller de etkili. Neticede yeni bir dil öğrenmek sadece gramer kuralı öğrenmekle ilgili değil. Hatta dili konuşmak için bilinçli şekilde hiçbir gramer kuralı bilmenize gerek yok, işi gerçeği çoğunlukla gramer bilmeden dil öğreniliyor.

Bir de bir dilde kaç gramer kuralı var diye bir ayrım yapmak çok güç. Kostaslarınız neler olacak en başta ki? Peki bu kıstaslar karşılaştırma yaparken mantıklı bir sonuç çıkaracak şekilde her dil için örtüşecek mi?
  • akhenaten  (09.01.24 19:52:03) 
[]

nihavend ve diğer makamlar

ilk okulda flüt dahi çalamamış birine nihavend makamı'nın ne olduğunu nasıl anlatırsınız ?




 
Makamlarla alakam yok fakat hiç bilmeyen birine scale'leri anlatmam gerektiğinde

Müzik kuralları/kalıpları gereği belli başlı yolların olduğu ve bu yolların rotalarının ve duraklarının birbirlerinden farklı olduğunu söylüyorum.

Yolu pitch/perde hattı, durakları da araklık/interval'ler olduğunu düşününce ok gibi.

Bi kağıda bu bahsettiğim hat ve duraklar çizilebilir ve y ekseninin pitch/perde x ekseninin zaman olduğu belirtilirse her makam/ton/modun da farklı hatlar ve duraklar olduğu belirtilirse kafada bir şeyler canlanır.
  • hedep  (16.12.23 19:59:03 ~ 23:59:11) 
Müziği konuşma gibi düşünelim. Kelimelerle kendimizi anlatıyoruz değil mi?

Kelimeleri nasıl sıraladığımız ya da hangi kelimeyi seçtiğimiz cümlenin duygusunu değiştiriyor. Mesela:

Saçın beyazlamış la (şakacı)

Saçların beyazlamış (normal)

Saçlarına aklar düşmüş (ağır, ihtiyar)

Saçlarına karlar yağmış (edebi)

Bu işin duygusunu anlatmak için. Aynı şeyi söylüyoruz ama farklı üslupla.

Müzikte de bunları notalarla yapıyoruz. Cümle kuruyoruz.
Ama cümle kurarken seçtiğimiz notaları rastgele seçmiyoruz. Belli bir standartla seçiyoruz.

Serdar Ortaç'ın dediği gibi, 8 tane nota var alt tarafı.

Do-re-mi-fa-sol-la-si

Ama bu notaların bir de versiyonları var. Sayı sayar gibi düşünün.
Do re... bir iki...

normalde sürekli aynı şeyi duymamız lazım her şarkıda. Ama her şarkının bir üslubu var. Bu nasıl oluyor?

İşte seçtiğimiz kelimeleri değiştiriyoruz.
O notaların arasında bir de aralıklar var.

Do re mi fa diye giderken do re mi fa (diyez) oluyor mesela.

Bunu sayı gibi düşünün.

1 2 3 4,5 6 7 8 gibi düşünün. Yani 4 yerine 4 bucuk diyorsunuz.

Müzikte de bunu yapıyoruz. Fa yerine mesela fa diyez yani yarım ses incesini basıyoruz.

Bunların kombinasyonlarıyla da minor major gibi versiyonlar oluşuyor. Bu da üslubu değiştiriyor.

Mesela bu jingle bells versiyonu gibi. Normalde şarkı sol major tonunda.
Ama arkadaş bunu minore çekmiş.

www.youtube.com



yani aslında şunu yapmış birden sekize kadar sayarken 3 yerine 3,5 sayacaksın gibi.

Bu da üslubu değiştiriyor. Böyle böyle bir sürü kombinasyon oluşturuyorsunuz 8 notadan. Bunlara da dizi deniyor.

Do majör dizisi sol minör dizisi gibi...

Türk müziğinde de bu biraz daha farklı. Aynı mantık var.
Ama şöyle anlatayım batı müziği mesela 3-4 arasında sadece 3,5 var diyor. Öyle standartlaştırmış kendini.

Doğu müziği burada daha çeşitli. 3-4 arasında 3,5 var 3,75 var gibi daha fazla ses koymuş o aralıklara. O yüzden batı müziğinde olmayan diziler de çıkıyor bizde.

Batılılar bu kombinasyonlara dizi demiş.
Biz de makam diyoruz.

Nihavend makamı da bunlardan biri. Genel olarak neşeli bir his bırakır.
www.youtube.com
  • anten  (17.12.23 12:32:03) 
[]

Şu şarkı adını bulabilen olur mu ?

youtu.be




 
  • south park in kapusonlu uyesi  (13.12.23 23:07:12) 
[]

balın küflenmesi gibi

1 tatlı kaşığı bal karıştırılmış 1 bardak içme suyunu ağzımda çalkalayıp temiz bir bardağa tükürsem, x süre sonunda küflenme görülür mü ?

küflenme olması normal midir ?
yoksa küflenme balın doğallığına şüphe düşürür mü ?

 
Ağızdaki bakterilerden dolayı olabilir bence.


  • PhoenixRising  (02.12.23 14:03:26) 
[]

Arapça Fiiller

Eğer sülasi mücerred fiilleri "Aksam-ı Seba" adı altında 7 guruba ayırıyor isem,
neden buna ek olarak "6 bab" diyerek bir de farklı bir 6'lı gruba ayırıyorum ?

Neden iki guruplamaya ihtiyaç duyulmuş ?

Yanlış anladığım bir şey yok değil mi ?
Sülasi Mücerred denilen fiil gurubunu birbirinden bağımsız iki kez guruplandırıyorum ?

 
dogrulugundan emin olmamakla birlikte aksami seba yapi olarak inceliyor harf odakli bkz. illet harfler, mehmuz fiil vb.
Bablar hareke ile alakali cekim, harekeyle anlam degistirme isi babta. "Fe a le" sulasi mucerred mi neydi iste, "fu i le" de sulasi mucerred ama bab degisiyor burda anlam da oyle degisiyor

  • ala09  (20.11.23 00:52:04) 
[]

Shazam'ın bulamadığı parça

youtu.be

bulabilen olur mu ?


 
  • south park in kapusonlu uyesi  (19.11.23 16:51:19) 
[]

abd'nin kamu projeleri

abd tarihinde serbest piyasa nedeniyle özel sektör başını alıp yürüdü ise,
yani karını artırmak isteyen şirketin önü açık.

peki hükumet projelerinde başarı nasıl sağlandı ?
tam örnek veremiyorum ama, belki manhattan projesi... yani amaç kar olamıyorsa...

hükümet projelerinin temel motivasyonunu ne oluşturuyor ?

 
hukumet projeleri genelde koltuk sahibi politikacilara bir sonraki secim dongusu icin bagis yapacak sirketlere yarar ihale uzerinden.


  • hot potato  (25.10.23 20:51:34) 
@ahm1 @hot @anl..
Mesela NASA, yatsin diyorum, salla basi al maasi yapsin, neden cok iyi is cikariyor ?

  • WithWorth  (25.10.23 21:26:49) 
Silahlanma yarışı, Soğuk Savaş etkisi var.

Güçlü olmak zorundasın. Almanya bilimiyle, teknolojisiyle Avrupa'nın içinden geçti. Türkiye sınırına geldi.

ABD de SSCB ile silahlanma ve uzay yarışına girdi. Yarış bilimi, üretimi tetikledi.

Nasa'nın çalışmaları teknoloji olarak dönüyor. Bu da para olarak dönüyor.
  • dissendium  (25.10.23 21:35:11) 
Abi bahsettiklerin su islerinde fatura kesen memur değil ki adamlar yatsın.
Bahsettiğin projelerde calisanlar belki de sinifinda en iyisi, kariyer isteyen, başarı isteyen adamlar. Zaten oralara salla başı diyen adamlar girmiyor.

Türkiye için de aynısı. Birçok yerde dandik insanlar dolu. Ama bazi noktalarda harbiden çalışmak isteyen bir sürü insan da var.

Yani olay devletle alakalı değil insanla alakalı.
Ülkesini en çok seven isini en iyi yapandiri benimsemis bir sürü insan var.
  • logisticsmanager  (25.10.23 21:44:39) 
Adam kayirma, memleketcilik, particilik, rusvet ve gorevi kotuye kullanmanin daha az olmasi. Adaletin nispeten topluma daha fazla sirayet etmesi, isini kotu, eksik yapmanin bir bedelinin olmasi bence onde gelen sebeplerden.

Amerika ozelini bilmiyorum fakat ornegin almaya'da devlet veya herhangi bir kamu kurumu isini aksattigi anda bireysel olarak dava acabiliyor ve hakliysan amasiz fakatsiz, karsindakinin gucune bakilmaksizin hakkini alabiliyorsun. Bu da kurumlarda calisanlarin isini daha az savsaklamalarina sebep oluyor.

Mesela, nasa'da salla basini al maasini yapamazsin cunku yoneticin zaten buna izin vermez, o da bi uste hesap veriyor cunku, hiyerarside kimse kimseyi kollamiyor, bu bizim adamimiz, bu bilmem kimlerden muhabbeti yok. Bireysellesmis toplumun avantaji bunlar. Herkes kendi ardini kollamakla mesgul, bunun da bir ayagi isini duzgun yapmaktan geciyor.

Munferit olaylar elbette ki vardir fakat oradaki munferit olay bizde genele yayilmis durumda, herkes isini savsaklarken sen isini duzgun yapmaya calisir ve yapmayanlari uyarirsan, dogrucu davut oluyorsun, isleyen carka comak sokan oluyorsun, sivriliyorsun. Gunun sonunda ne yasa ne de toplum bilinci seni korumuyor.
  • bosver nicki  (25.10.23 21:51:19) 
Çünkü 657. Yani bizdeki "hayat boyu garanti memurluk" konsepti yok. Mesela öğretmenler her yıl sözleşme yenilemek zorunda. Doktorlar bir kaç yılda bir sanırım. Haliyle kalite yükseliyor. Bizde ise osmanlı ve bizans ekolünden gelen -cumhuriyetin de değiştirmediği- devlete kapağı atmak konsepti var. bence çürüme burdan başlıyor.


  • mesuta  (25.10.23 23:05:59) 
ilk defa logistics +1 :)
nasayla 657li veznedar kıyası yaptığın anlaşılıyor gerçekten
nasayla tusaş'ı, roketsanı, havelsanı kıyasla. 2sinde de çalışkan insanlar var

bir de adam kayirma, particilik, rusvet ve gorevi kotuye kullanma deyince amerika 1. sırada gelir, sadece kendi ülkelerinde değil türkiyede ve dünyada bile rüşvet skandalına karıştı kendi devlet&özel sektör ortaklığı (bkz lockheed olayı)
  • lambırcek  (26.10.23 01:09:53) 
[]

her takılan ampulü yakan duy

üstelik durup dururken, ortada hiç bir sebep yokken bu hale geldi.

sorun ne olabilir ? :(

nasıl çözülebilir ? sigortalarda da problem yok gibi.

elektrikçi çok alır mı ?

 
!Her zaman için ilk başta sigortalar kapatılır.Kablo ucları kontrol kalemiyle akıma karşı kontrol edilir.Sonrasında sorunu düzeltme adına gereken uygulama yapılır!

Ampül takılan yuva (duy),kendinizin ulaşabileceği şekilde açıkta ve ona uzanan kabloların bağlantı noktalarını görüyorsanız (bağlantı uclarını görmek için duy arkasında kapak varsa onu açmak lazım) kendiniz de değiştirebilirsiniz.

Duyun içine bir bakın. paslı olabilir veya duya bağlanan kablolarda gevşeme olabilir. Bunlardan ayrı olarak ampulün patlamasında başka sebepler de olabilir.
Biz de haftalar önce tuvalet ve banyo lavaboları için aldığımız 2 ampül duylarda herhangi bir sorun olmamasına rağmen çok erken ve neredeyse aynı zamanda patlatıdılar mesela.
Burada ampüller dandikmiş diyebiliriz.

Usta çok alır mı bilmem ama insaf dahilinde olan bir şey. Serbest piyasa(!). Oldu ki çağıracaksanız, en başta konuşun ücreti.
  • diyecevaplandı  (14.10.23 20:35:56) 
elimizden geliyorsa duyu değiştirin. muhtemelen, yeterince temas sağlayamadığından ısınıyor, veya pastan dolayı iletimi doğru sağlamıyordur.


  • Rao  (14.10.23 21:05:16) 
[]

140 journos - adnan oktar videosu

tamamen kadınları anlatmışlar.

erkekleri nasıl ele geçiriyorlardı dersiniz ?
yada bir araştırma var mı ?

şantaj, para, cinsellikle olacak iş değil bence.

 
para ve santajla ulkeler yonetiliyor, 3-5 insani mi geciremesinler.


  • gule gule  (30.09.23 17:56:53) 
ya çok boşluk var aslında. mesela adamın 20 sene önce akıl hastanesinde yattığı kısmı biliyoruz. o noktadan bir anda mehdiye dönüyor paralar-yalılar arabalar.

akıl hastanesinden çıktıktan sonra nasıl bir süreç geçirildi de bu kadar insan toplandı. o zekada hastalıklı bir adam bu kadar ince kurguyu nasıl becerdi. insanlar işyerindeki 5 kişiyi birarada tutamıyor. böyle bir iş için 20-30 kişilik kadroyu sen nasıl yönettin.
  • orpheus  (30.09.23 18:11:44 ~ 18:12:06) 
Videonun sonunda serinin devam edeceği yazıyor, anlatacak çok şey var daha muhtemelen.


  • kendi helvasını kavuran zombi  (30.09.23 18:19:27) 
kandırılan kızların başkalarına şantajda kullanıldığına da değinilmemiş. sanki bütün kadınlar adnan oktar için avlanıyordu gibi anlatılmış. ayrıca orpheus'un dediği gibi adam akıl hastanesinden sonra bütün bu piramidi nasıl yarattı? aklıma gibi'de yılmaz'ın dediği iyi bakılmış deliler cümlesi geldi. birilerinin iyi baktığı bir deli.


  • oyokbuyoknevar  (30.09.23 21:56:18) 
Benim eski patronun Kadıköy/Şaşkınbakkal’daki evinde oturuyorlardı. Kadın çok yaşlı biri zaten zar zor çıkarttı bunları evden.
Beykent üni’de okuyordu o ekipteki ikizler benim arkadaşımın kardeşi de bir ara bunlarla barlarda takılmaya başlamıştı. Çocuk da manken gibi yakılıklıydı. Sonra abisinin baskılarıyla uzaklaştı.

  • wertyu  (01.10.23 08:02:52) 
[]

ik gözünden başvuru süreci

ilk gün başvurmuştum. 2 hafta geçti.
200 başvuru almışlar.

görüşmelere başlamışlar mıdır ?
20 kişiyle mülakat yaparlar mı ?

ümidi ne zaman azaltmak lazım.
yaklaşık 100 kişilik firma. 10 tane ilanları var.

 
Cv yi önce ATS tarıyor uygun olan adaylar geçiyor. Bir keresinde şeyi duymuştum 135 başvurudan iki kişi cagirmislar


  • applaudo  (28.09.23 21:31:59) 
Beni 1000 başvuru olan yerden aramışlardı. Çok uzak yerlerden başvuranlar bile oluyor. O sayıyı dikkate alma. 100 kişilik yeri gözünde büyütme.


  • dissendium  (28.09.23 22:06:19) 
[]

Teknik CV'de "zayıf noktalar"ı yazmak ve öss

ilan'da geçen ve benim uzaktan aşina olduğum konuları belirtmek hakkında ne dersiniz ?

bir de öss 10.000 derecesi yazılır mı ? (başvurulan yerdeki herkesin çok daha iyi)

edit: müthişsiniz arkadaşlar, teşekkürler cevaplar için.

 
zayıf noktalar derken, konu hakkında az buçuk konuşup iş görecek bilgi varsa yazılır.
şahsen öss sıralamasını yazan bir cv görsem bu ne ego derdim.

  • kondansator  (16.09.23 14:54:00) 
Teknik CV'de zayıf noktanın ne işi var.

10 bin fikri çok kötü.

İyi bir şeyi kötü gösterme fikri sıkça yapılan bir şey ve inanılmaz itici.

Sınav sıralaması mantık dışı bir şey. Tecrüben varsa bitmiştir. CV'de bunun olması zaten uygun değil. Bu ancak görüşmede sorulabilir. Onda da bir şey sallayıp geçersin. Teknik pozisyonlarda İK söz sahibi değildir genelde. Bilmiyorum desen de tecrüben varsa geçebilirsin görüşmeyi.
  • dissendium  (16.09.23 14:59:14) 
zayıf nokta, öss skoru bunlar manasız. CV'nin tek bir amacı olmalı. aranan pozisyona uygun iş yapabilir-iş yapmış, eline aldığı görevi tamamlayabilir olduğuna ikna etmek.


  • orpheus  (16.09.23 15:04:48) 
CV'de ÖSS puanının bir anlamı yok +1

İletişim bilgileri, mesleki deneyim, eğitim bilgileri, varsa işin gerektirdiği yazılımsal ve diğer teknik ekipmanlar arasından hakim olduklarınızı gösteren liste ve yine varsa anlamlı referanslar olması gereken temel bilgiler.

Kötü yönler, iyi yönler, mesleki hikayeler, kişisel ilgi alanları gibi şeyler mülakatta sorulduğu takdirde cevaplandıracağınız şeyler.
  • akhenaten  (16.09.23 15:36:10) 
Kendini isveren yerine koyarak dusun. Mesela; Sen Excel bilen calisan ariyorsun. Yapilacak is %100 excel ile ilgili. Basvuran adam temel duzeyde photoshop, Fransizca, Delphi bildigini, ilk 10.000'e girdigini falan yazmis...

Durust bir sekilde aranan niteliklere paralel bir seyler yazmak en temizi.

Ayrica tam bilmedigin konulari yazarsan oralardan soru da gelebilir.
  • thetruenorthstrongandfree  (16.09.23 15:42:40) 
Yukaridakilere ek olarak Yeni mezunsan az bildigin konulari ve sinav dereceni yazabilirsin. Cunku ise alirken senin potansiyeline bakiyorlar, ne bildigine degil.


  • zimbirik  (17.09.23 09:08:06) 
"başvurulan yerdeki herkesin çok daha iyi"

bu kafayi acilen terket..nice ossde derece yapmis insanlar lise mezunlarinin yaninda beyaz yaka olarak calisiyor.. akademik basari hersey degil, oyle olsaydi cogunlugumuz duz amele olurduk.
  • cooperr  (17.09.23 12:32:18) 
[]

Bir şeyin pahalı yada ucuz olduğunu nasıl anlayabilirim ?

Temel lokanta ve market/süpermarket ürünlerinden bahsediyorum.

Kendi gelirimden bağımsız olarak soruyorum, bir hikaye var bilirsiniz; vehbi koç lokantada kutu kolayı pahalı bulduğu için almıyor vs.

Örnek olarak; şuan ülker çikolatalı gofret 15 tl görseniz ? normal mi ?

 
Her ne kadar dış dünyadaki piyasa durumuna göre kıyaslama yapsakta bu biraz da kişinin geliri (kazancı) doğrultunsunda değişen bir durum aslında.
Bir markanın yazısı logosu var diye alınan ürün bile zengin biri için uygun fiyatlı sayılabiliyor.

Kutu kola örneği burada çok uygun bir örnek değil. Lokanta, sonuçta bu hizmeti masaya getirdiği için bir kâr üstüne ekleyecek. O nedenle şehir merkezinden uzak bir sahilde şişe su vb. gibi içeceklerin fiyatının katlanmasından bir farkı yok bu durumun.

Kola değil de örneğin pilav üstü kuru fasülyenin lokantalara göre fiyat karşılaştırması yapmak daha olur.
  • diyecevaplandı  (09.09.23 12:33:43) 
Dediğiniz gibi kazançtan bağımsız bu.

Bir şişe su markette 1 tl, mağazada 20 tl.
O zaman demek ki bu su pahalı.

Türkiye'de satın alabiliyorsam pahalı değildir diye bir algı var. Zaten o yüzden fiyatlar çok şişik mekanlarda falan. Halbuki avrupalı bu aradaki farkın sebebini sorar. Bizde sorduğun zaman "paran yoksa gelme" bakışı atıyor hemen garsonlar bile.
  • anten  (10.09.23 12:20:05) 
Şu an fiyat algısı diye birşey kalmadı, bugün çok pahalı ama yarına göre ucuz. Bunu geçiyorum.

15 TL gofret için bence pahalı; çünkü bitter çikolata da o civarda. Gofret bitter çikolatadan daha ucuz olmalı.

Özellikle restorantlarda içecekler aşırı derecede pahalı ve milleti aptal yerine koyar cinsten. 6'lısı 18 TL olan sodanın tanesi 40 TL'ye satılıyor. Burada somut bir karşılaştırma yapabiliyoruz.

Örneğin işlenmiş et, saf etten daha ucuz olmalı; eğer birim fiyatı daha yüksekse pahalı olduğunu düşünürüm. İşlenmiş ette et miktarı az ve ucuz katkı maddeleri gramajı yükseltiyor.

İthal bir ürünün fiyatı Türkiye menşei üründen pahalıysa fiyatı yüksekmiş derim. Türkiye'de ekonomi dengeleri çok değişti, dolar bazlı ciddi anlamda pahalı bir ülkeyiz. TL kazanıp Euro/Dolar bazında enflasyonla mücadele ediyoruz. O nedenle ithal ürün daha ucuz olmalı.
  • Lethe  (10.09.23 14:34:20) 
[]

video'nun sonundaki adam kim ?

bilinen bir sahne mi ?

www.youtube.com


 
  • gule gule  (08.09.23 21:46:21) 
"the boys" dizisinden


  • sir gawain  (08.09.23 22:02:33) 
[]

Yeni Havalimanı Ulaşım vol.2

23:30'da Söğütlüçeşme'de olan biri,
05:45'teki Yeni Havalimanı uçağına nasıl gidebilir ?

Metro'ya yetişememe ihtimali varmış. (24:00'te kapandığından.)
"Let me google it for you" demeyin lütfen. Yabancı kaldım.
Güncel kullandığı yolu bilgilendirebilecek varsa çok sevinirim.

 
Ben olsam once taksiye biner en yakin havaist otobusune giderdim. Mesela taksim de havaist.


  • Zetnikov  (30.08.23 17:15:30) 
23:45 veya 00:25 Kadıköy otobüs duraklarından Havaist - 120 dakikadan biraz daha az bir sürede havaalanında olur.


  • Northern Mariner  (30.08.23 23:56:35) 
[]

Yumurta bozulmus mudur

Dolaptan hic cikmadi.
6 gun gecmis son kullanma tarihinden.
Ne dersiniz ?


 
Son kullanma tarihi değil ki o. Tavsiye edilen tüketim tarihi.
Kırıp ya da haşlayıp bakacaksınız. Kötü koku var mı vs.

  • Tina  (26.08.23 12:18:30) 
www.nefisyemektarifleri.com:~:text=Bayat%20yumurta%20nasıl%20anlaşılır%20endişesini,yükselmiyorsa%2C%20güvenle%20bu%20yumurtayı%20tüketebilirsiniz.


  • PhoenixRising  (26.08.23 12:44:06) 
Abi ben de cok sasirdim ama fransa'da insanlar dolaba koymuyor. Dolaba koymanin tek mantığı ömrünü daha da uzatmak.
Üzerindeki son kullanma tarihi değil. Zaten yumurta markette de sogutuculu yerde tutulan ürün değil.

Kır bak zaten kötüyse belli olur. Ama yüzde 99 hiçbir şey olmaz.
  • logisticsmanager  (26.08.23 12:59:13) 
6 günden bir sey olmaz + Tavsiye edilen tüketim tarihi.

Cok emin olmak icin su testi yapabilirsiniz, google a yazin cikar. Dik duran yumurtalari bile götürüyorum ben valla ama hic temas yoksa o zaman atiyorum sadece.
  • kuehles blondes  (26.08.23 23:41:45) 
[]

ingilizce cümle

"There is got to be something."

bu cümleyi öğelerine ayırıp, zamanını açıklayabilir misiniz ?


 
Doğrusu "there has got to be something" Cümleyi muhtemelen "there's got..." şeklinde gördünüz, oradaki s has için.

Bu da aslında "There must be something" demenin zorlama bir hali, yani aslında "there must be", "there has got to be" gibi bir forma dönüşmeye zorlanıyor, vurguyu artırmak için.

Zaman present simple, çünkü have/has present simple formunda.
  • akhenaten  (06.08.23 10:09:49) 
[]

Satranc sampiyonasi

Daha gecen ding liren dunya sampiyonu olmadi mi ?

Suan oynanan ediz gurelli falan turnuva ne oluyor o halde ?

Hangisi daha prestijli ?

 
dunya satranc sampiyonasi en prestijli olan, yani senin soyledigin ding liren'in kazandigi. her 2 senede bir dunya sampiyonu, adaylar turnuvasini kazanan rakiple 12 oyun suren bir mac yapiyor unvanini korumak icin.

bu dunya kupasi ise adaylar turnuvasina gidecek 3 kisiyi seciyor. yani buranin ilk 3'une girip adaylar turnuvasina hak kazanip, o turnuvayi da kazanasin ki dunya sampiyonlugu macina cikabilesin.

world cup da open bir turnuva oldugundan kendince prestiji var. fakat 12 oyuna aylarca calisilmis bir mac kadar prestiji yok dunyada. 2018'de caruana bir oyunda 42 ya da 44 hamle acilis hazirligiyla oynadigi olmustu. boyle bir hazirlik yani, ismini satranc tarihine yaziyorsun kazanirsan.
  • gule gule  (01.08.23 19:33:12) 
[]

Kasparov vs Carlsen

www.youtube.com

Şu videoda 13 yaşındaki Carlsen'in yaptığı masadan kalkıp diğer masalara bakma hamlesi:

a) çocukça yapılan bilinçsiz bir hareket
b) bilinçli yapılan bir terbiyesizlik
c) bilinçli yapılan bir şımarıklık
d) rakibe karşı psikolojik bir üstünlük kurma
e) ?

Satranç camiasında bunu nasıl okumak gerekir ? Arada karşılaşılan bir şey mi ?
O artistliği yaptıktan sonra kaybetmek de olmaz değil mi ?

 
düşünüyor yerinde duramıyor o sırada işte. hepimize olur bu.

terbiyesizlik veya şımarıklık durumu yok.

doğru hamleyi bulduğu için klas olmuş tabi.

carlsen orda kasparova artistik yapacak durumda değil.
  • AlsterWasser  (29.07.23 15:12:58) 
@alster abi normal şartlar altında iki büyük ustadan biri diğerine bunu yapsa, aşağılamış olmaz mı ?


  • WithWorth  (29.07.23 15:15:32) 
@withworth

bu karşılaşmaya kasparov aşırı geç gelmişti bilerek. bekletmişti çok fazla carsleni. rakibini biraz küçümsemeyi o yapmıştı asıl işte.

biraz bu tarz oluyor aslında. burda carlseninki biraz gayri ihtiyarı bir hareket gibi geldi bana.
  • AlsterWasser  (29.07.23 15:25:04 ~ 15:43:16) 
[]

Üniversitede yüksek ortalama yapanınız var mı ?

Ortalamanız ve sırrınız nedir ?




 
Mezun olalı epey oluyor ama 3.95 ile mezun olmuştum, bölüm ikincisi bitirdim. Yaptıklarımın hepsi klişeydi ama hepsinin karşılığını aldım: Dersi derste dinledim, sorularımı ders sırasında veya hemen çıkışta muhakkak sordum. Düzenli çalıştım, günün akşamında veya en geç ertesi sabah konuları tekrar ettim. Hocaların ofis saatlerine gittim, hem sorularımı sordum hem sohbet ettim.


  • fotrsapka  (23.07.23 09:42:09) 
Dersine ve hocasına bağlı. Kimi hocalar vardır, sabah akşam dersini çalışırsın, dinlediklerini not alırsın, söylediği her şeyi kavrarsın, gider saçma sapan bir sınav yapar 70 alırsın onca emekten sonra. Kimi hocalar vardır, sadece kitaptaki tanımları sorar herkes 90-100 alır. Kimisi vardır anlattıkları bilgilere dayanarak öğrencinin sınav sırasında o bilgilerden bir yerlere varmasını ister vs vs. Doğru çalışma dersine, hocasına göre değişir. Ben bir hafta kala çalışıyordum tüm sınavlara. Her ders için aynı formatım vardı. Derste işlenen ve sorumlu olunan her şeyi word belgesine aktarır, sayfayı ortadan bölerdim. Ortalama her dersin bir sınavı için 15-20 sayfa word belgesi olurdu, bunu birkaç kez okurdum, bir de gereksiz gördüğüm kısımları atardım, o da 4-5 sayfa olurdu, birkaç kez de onu okurdum. Kavrayınca biterdi çalışma kısmı, bu kadar.

Not ortalamam 88'di, bu kadar olabildi. Şimdi bir şeyleri değiştirme şansım olsaydı asla ortalama için, yüksek not için biraz olsun uğraşmazdım. O harcayacağım 1-2 haftayla stressiz bir şekilde İngilizce çalışırdım, film falan izlerdim.
  • psipsipsi  (23.07.23 09:48:46) 
3.97 ile mezun oldum, bölüm birincisi ve üniversitede üçüncüydüm.

Vallaha sirrim ne bilmiyorum. Çünkü çalışıyordum evet ama derslerde bazen uyurdum gece partilemekten. Öğle yemeğinde bir kere gaza gelip başka şehre gittik kebap yemege, dersleri falan böyle ekerdik.

Ama galiba kolay geldi dersler, çok acayip zor degildi. Misal o yüzden bir odtu mezununun yaptığı 3.2 falan bana çok iyiymis gibi geliyor. Bir de sevdim yani bölümü falan.
  • logisticsmanager  (23.07.23 10:09:18) 
Son yıl 3,42 ve 3,20 yapmıştım. Sırrı tamamen ders çalışmayı öğrenmiş olmak, öğrenmeyi öğrenmiş olmak. Öğrenciler yıllarca okuyup öğrenmeyi öğrenemiyor. Bunun dışında derslere gideceksin. Devamsızlık yapmayacaksın. Dersi dinleyeceksin. Derste not alacaksın. Kontrol sende olacak. Ders senden korkacak. Sen dersten korkmayacaksın. Ara sınavda yüksek notu çakacaksın. Millet ara sınav deyip salıyor. Final var diyor. Tam tersi ara sınavda stres olmaz. Finalde stres olur. Ara sınavda hedefin 90 100 almak olacak. Dersi geçmeyi garantilediğin için finalde rahat olacaksın. O rahatlıkla finalden 70 bile alsan CC üstü getirirsin.


  • dissendium  (23.07.23 10:15:13) 
Benim 3.50'ydi, eğer yüksek sayılıyorsa.

Derslere ilgim vardı, derse katılıp not tutardım. Derse katılmak dışında çok ağır bir çalışma tempom olmadı. Elbette vize final haftalarında sabahladığım dönemler oldu ama derslere katılıp not tutmak dışında çok sistemli bir öğrenciydim diyemem. Zaten kendi notlarınızdan çalışmak büyük lütuf.

Çok tekrarladım ama 1 dönem her derse katılıp not tutun ve sınava da kendi notlarınızla çalışın. Bence bu soruyu sorma ihtiyacı hissetmenize sebep olan duygunun kaybolduğunu göreceksiniz.
  • akhenaten  (23.07.23 11:09:47) 
sırrı yok hocam. oturdum çalıştım.

ha neden çalıştım çünkü sevdiğim şeyi merak ediyordum. öğrenmek keyif veriyordu.


not: high honours spor.
  • AlsterWasser  (23.07.23 17:58:18) 
almanya'da türkiye karşılığı 3,40 gibi bir ortalama yaptım. derslerim almancaydı ve ilk sınavlara girdiğimde okuduğum ve yazdığım şeyi kısmen anlamadan ezberleyerek çözdüm soruları.

her sınava yaklaşık 1 ay çalışarak girmiştim. hayatımda o kadar ders çalıştığımı hatırlamıyorum. aşırı motiveydim her sınavda.

master tezimi yazarken de bazı günler 12 saat başında oturuyordum. insan bir şeye odaklandığında başka olasılıkları kafasından çıkarması gerekiyor. motivasyon çok önemli.
  • bohr atom modeli  (23.07.23 20:43:17) 
[]

Aktif mühendislikten sözel mesleğe geçen var mı ?

Mesaj atabilir mi ?




 
[]

Eskiciler neden cam almıyor olabilir ?

Evde birikmişleri veriyordum;
"Kağıt, metal plastik topluyorum, cam almıyorum" dedi. Bu ikinci kez oluyor.

Cam'ın geri dönüşümü yok mu ?

Ayrıca plastiği nasıl geri dönüştürüyorlar ?
Evrim ağacında şöyle bir video vardı:
www.youtube.com

 
Cam, geri dönüsümü en kolay, en ucuz ve en yaygin olan hammadde oldugu için tenezzül etmemistir.


  • Avoiding The Puddle  (16.07.23 16:40:58) 
cam ın geri dönüştürülmesi üretmekten daha pahalıdır

hocam her yer bol bol silisyum ucuz madde
  • freebird5406_2  (16.07.23 16:41:27) 
Camın geri dönüşümü küçük ölçekte yapılabilecek bir şey değil zira cam ağır bir malzeme. O yüzden bir eskicinin cam atıklarını satın alıp bunları taşıması, tekrar satması pek mümkün değil. Ancak çok büyük ölçekte anlamlı olabiliyor.

Camı geri dönüştürmek üretimden pahalı değil, tersine enerji maliyeti daha düşük. Üstelik daha az enerji kullanımından dolayı doğayı daha az kirletmesi de cabası. Fakat dediğim gibi atık cam hem ağırlık hem de depolama açısından zor bir malzeme. Toplum bilinci de düşük olduğundan geri dönüşüm kısıtlı yapılabiliyor.
  • orient blue  (16.07.23 17:03:38) 
Taşıma, nakil, stoklaması maliyetli ve zor.


  • hebanon  (16.07.23 17:04:08) 
Cam fabrikasında çalıştım. Camın geri dönüşümü var ama geri dönüşümden elde edilen cam float glass (düz cam) için kullanılmıyor bildiğim kadarıyla. Cam bardak gibi önemsiz şeyler için kullanılıyor. Cam satın alırken pahalı. Geri dönüşümde değeri düşük. Ton olarak hesaplandığı için atık toplayanlar para kazanamaz.


  • dissendium  (16.07.23 17:09:23) 
[]

altin alışverişi kağıdı okuyabilen

ibb.co

bu kağıttaki ifadeler ne anlama geliyorlar ?

ipucu : bir adet yarım altın satın alındı.

 
1 adet altın almışsınız X yarım altınınız 3,32 gram X gram altının fiyatı 1415 tl
= 4697,8 tl

üstte yazanları anlamadım.
  • veddin vele biddin  (07.07.23 15:27:03) 
[]

6-7 farklı banka şubesinde kiralık kasa bulamamak normal mi ?

"hiç arama bulamazsın" diyen görevliler oldu.

işin sırrı nedir ? merkeze uzak şubeler mi tercih edilmeli ?


 
Normal. Küçük bankaların merkeze uzak şubelerine bakabilirsiniz.


  • irene  (07.07.23 11:46:19) 
millet dövizleri banka kasalarında saklıyor galiba. bir ara ben de düşündüm ama kasaya herhangi bir garanti vermediklerinden içime sinmedi.


  • lazpalle  (07.07.23 11:56:09) 
Geçen yıl düğün öncesi biz de baya aradık bulamamıştık. Kuveyt Türk'te bulabildik.


  • tss  (07.07.23 11:59:37) 
vakıf katılım'ın şubelerine bakın.


  • enteg  (07.07.23 12:41:32) 
normal bizde denizbank’tan alıp başka bankada kasaya koymak istiyoruz ama kadıköy-maltepe hattında boş kasa henüz bulamadık(vakıf&ziraat)


  • melodi  (07.07.23 16:31:26) 
[]

Şuanda aktif şair kim var ve şairlik soruları.

özellikle günümüzde bir şairin şiirleri ile ses getirip, bilinir olması nasıl oluyor ?

misal sezai karakoç yakın dönemin bilinen şairlerinden.

şuan yola çıkan biri nasıl bunu başarabilir ?

günümüzün yaşayan, bir önceki ve yeni nesil en bilinen şair'leri kimler ?

 
[]

Yabancılar Türkçe öğrenirken hangi kaynakları kullanıyor ?

bizim lisede ingilizce öğrenirken kullandığımız kitaplar gibi, yabancılara türkçe öğreten kitaplar neler ?

bu konuda en meşhurlar neler ?


 
tomer.ankara.edu.tr
Üniversite için (Erasmus değil, uzun dönemli) Türkiye'ye gelen öğrenciler ilk yıl tömer'de Türkçe öğreniyordu. Tömer kaynakları yoğun kullanılıyor diye tahmin ediyorum.

  • kobuzchu kiz  (06.07.23 11:34:05) 
12  Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.