Ekşi Duyuru

önce yeni iş bul sonra ayrıl.
illa babamla vakit geçirmem gerek, ölümcül olabilir vs diyorsan ve seçme imkanın varsa ücretsiz izin al; sigortan devam etsin.

geçmiş olsun. benzer bir şeyler yaşadım. belki fikir verir. lisansın son sınıfındayken babam hastalanınca okulu bitirip babam toparlanana kadar bir süre ailemin yanında kalmayı planladığımda kariyerim için hiç iyi bir şey olmayacağını, mezuniyet sonrası çalışmadan geçirdiğim zamanın profesyonel bi açıklaması olmadığını falan söylediler.

ben de sonra kalan dersimi veremedim zaten. okul bir yıl daha uzadı. yaklaşık yedi aydır bizimkilerleyim. dersim bahar dönemindeydi, o zaman gidicem. kafam raad. hehe.

imkanın varsa ücretsiz izin al tabii alabildiğin kadar.

avukatla konuşup ihtar çektireceksin en iyi halde kiracına haciz gelir. avukat ücretleri şu an ne kadar bilmiyorum ama farklı avukatlara gidip fiyat araştırması yapabilirsiniz

yasalar kiracıdan yana ama benim bildiğim davayı kazanınca mahkeme masrafları kaybedene kalıyor, gene anlaşmaya çalışın siz malum bizim mahkemelerde davaların ne kadar sürdüğü

anjelique var fakat popülasyonu biraz fazla oluyor. yine istiklal caddesinde 360 var. turistler seviyor genelde. daha marjinal birşeyler isterseniz xlarge olabilir. yine orası da beğeniliyor.
haftaiçi çok rahat girersiniz, hiçbir problem olmaz. eğlence olayı kendiliğinden gelişiyor zaten, 11 gibi bar kısmı yavaş yavaş dolmaya başlıyor. buraya geçiyorsunuz.

götünüze kaçmicaksa ulus24

@yimirta +1 birde masquarede yada maschine de olabilir. tabi damsız olmadığınızı varsayıyoruz.

topless var taksim'de, 360 da olur. xlarge'ın boğaz manzarası yok.

nerde karar kıldın

sortie'ye götürdüm; beğendiler :)

Digiturk web tv
cadde, muhittin: www.digiturk.com.tr ye gir ilk sağdan dön www.digiturkplay.com.tr e gir ordan halledebilirsin.
ek olarak play off ları satın alırsan derbi hediyeymiş oda ilerde ilk soldan sağa dönünce www.digiturkplay.com.tr burda.

kebabçılardan sor onlar bilirler.yanlış hatırlamıyorsam largo prenessede kebabbaro'nun(türk kebabçısı)bitişiğinde bi cafe vardı orası yayınlıyordu sanki.

ikisini de sevmem ama b and h ile j and r a bir bak...

Makinenin modelini bilmeden söylenebiliceğini sanmıyorum. Yetkili servisi arayıp sorun bence.

ist.da nereden bulursunzu bilmiyorum ama genelde o tür parçalar satılır ve siz kendiniz de değiştirebilirsiniz çoğu zaman. parçayı sökün ve modelini bi kenara yazın. sonra parçayı bulmak için yardımcı oluruz.

marka: profilo
model: acm 2070tr

kırılan parçanın sadece kapağın tutulan kısmı olduğunu düşünüyorum

nasıl becerdiniz kırmayı tebrik ederim. :) ben de kapağı açmaya yarayan düğmeyi 2 kez kırmıştım. :)

yakında profilo servisi varsa çağırıp bi sorun. umarım olur.

kapak ittiğin zaman kapanıyorsa tornavida vasıtasıyla açabilirsin,yada elinde matkap varsa kapak kilit kısmını söküp kapak kilidinin uçalarını kısa devre yapıp kilidin bulunduğu kısıma somunlu civata takabilirsin biraz manuel oluyor,tabi elinden gelirse kolay gelsin.

kesinlikle doktora gitmelisiniz. Ancak onun dışında hafif spor yaparak sırt kaslarınızı geliştirirseniz eğer dik durmanıza az da olsa faydası olur.

pilatesi bi araştırmanı öneririm. ben daha başlamadım ama yapanlar duruşu da düzelttiğini söylüyor.

duruşunuzu düzeltebilmeniz için size bazı egzersizler önerilcektir bunları size öğretebilecek kişi doktor değil fizyoterapisttir. hastahaneye değil de fizyoterapi kliniğine başvurmanızı öneririm.

günde iki kere sabah akşam
yada günde 1 kere
ele bir oklava alıyoruz kolları açıp havaya kaldırıyoruz havadaki oklavayı boyun arkasına indir kaldır 3 set güzel oluyo her set de 7 li olsun misal
yastık alıyoruz yere yüzüstü uzanıyoruz çene kısmına yastığı koyuyoruz yüzüne falan hizala kolları arkadan bacaklara doğru uzatıyoruz bacakları da birbirine yapıştırıp kollara doğru diyelim ama hadi havaya doğru kaldırıyoruz aman zorlamayın efendim ulaşabilecekleri en son noktadan bir kaç tık aşağı diyelim yine 3 set olsun her set 7 li olsuun
sonra yine oklavayı alıyoruz kolları açık tutuyoruz oklavayı ağız hisasında önünüze indirip kafa üzerine kaldırıp sonra boyun arkasına çekiyoruz yine 3 set ama bu 5 li olsa da olur
mümkün olduğunca bilgisayar başına otururken sırtınıza destek koyun( şu sandalyelere takılan bişe var ya en süperi o )
ve aklınızdan hiç çıkarmayın dik dur dik dur dik dur

açıkçası düzgün bir doktor bulman lazım. burda isim olarak tavsiye edilse iyi olur.

ankara'da 2farklı doktora gittim. birisi önemli değil, "bak şöyle yapıp dik duracaksın, heh oldu" şeklinde geçti.
diğeri ameliyat olman lazım bilmem ne hastanesine git dedi.
kaldı öyle.
sporla geçtiği söyleniyor ama pek inanmıyorum ona da.

şınav çek

parayı kim ödedi?

kefil olan.

bu arada para peşin ödendiği için benim tek taraflı fesih hakkım olmaz diye düşünüyorum.

1 yil sonra kirasi yoksa ne mi olacak? Kefile gideceksin tabii ki. Aslinda biraz sempati duymaya basladim ona.

kontrat iptalini tek taraflı yapamadığımı öğrendim ben, zaten yapmak da pek mantıklı gelmedi düşününce. kefili de arayıp sevgilisiyle barışmasını öğütledim.

amına korum lan senin de.
ya da kapalı otoparkın ortak kullanım alanı olduğunu, her bir kat malik veya kiracısının bu yerleri ortak şekilde kullanma hakkının olduğunu söyleyebilirsin. ayak direme durumunda noterden çekeceğim bir ihtarname ve akabinde sulh hukuk mahkemesinde tespit veya icra kanalı ile anahtarın size teslimini sağlayacağımı söyleyin. bunu da bir avukata danıştım o söyledi dersin. en olmadı kilidi kırıp yenisini taktır. herkese de yeni anahtarlardan dağıt daha ucuza gelir.

hier kommt die sonne, yok o otoparkı kullanmam lazım; aidat 30 tl zaten umrunda olmaz adamın, bir de ev sahibi yöneticinin otoparkı başkalarına kiraladığını, beni denemek için olmaz dediğini söyledi de du bakalım

o otoparkta ne kadar araba varsa sikertirim de.
o nasıl iş la,
direk sert çık hacı.

birden çok araba sokan daire mutlaka vardır diye düşünüyorum. bunu saptamak kolaydır, onu saptayıp üzerine oradan gidin. bazı daire veya daireler 2 araba sokar, diğer daireye kalmaz, yönetici de eski komşuyu koruyup yeni kiracıyı sikmeye kalkar. muhtemelen hikaye budur.

yok esasında daire sayısından az sayıda yer var otoparkta, 30 daire 18 yer var. ama bu durumda da haklı tarafı yok. zaten plaka falan yazılı da değil.

o değil zaten kabul etti vermeyi dün de yine artistlik yaparsa diye akşam onu düşünüyordum

evet askerlik şubesine gitmen lazım yalnız bitince erkenden. yoksa en yakın tarihte gönderirler.

valla haziran sonu mezunsan ve şubeye hiç gitmediysen bakaya olmuş olabilirsin.çünkü ağustosta bi posta askere gitmişti.1 senelık hakkını kullanablirsin ama bence en erkenden şubeye git.

nüfus dairelerinden bu saydığın belgeleri ibraz ettiğinde alabilirsinn

kacari yok. mactan once iyi giderken macla beraber insanlarin feryatlari tum orta dunyayi salliyor.

sozlukteki basligindan ornekleri gorebilirsiniz.

yurtışındayım, bu bir şeyi değiştirir mi?

ihtimal çok yüksek. ama kesin bir şey demek mümkün değil. bazen site toptan çöküyor, yayını bırak.

o zaman tam tersi bir durum olusuyor. y.disindan baglananlar memnun. yine ilgili basliktan gorebilirsiniz.

kendi sistemleri çöküyor di mi, kullanıcının bağlantı hızıyla falan alakası yok.

Ya ben de bu akşamki maç için satın almayı düşünüyordum ama şüpheliyim. Hiç de evden çıkasım yok. :(

digiturk webtv

yakın donemde bos ve mıgros u satıısnı da ekleyebilirsin sanırım.

horizontal integration var, vertical integration var, joint venture var, acquisition var...da bunlar doğrudan pazarlamayla ilgili değil, daha çok business bunlar.

ne bileyim uluslararası pazarlara açılmada uppsala modeline göre hareket etti muhtemelen. ya da yurtdışı markalama stratejilerinden falan bahsedebilirsin sanki onlar daha doğrudan ilgili.

efendim öncelikle bu konu için kendinize kısa süreli de olsa bir marketing kitabı edinmenizde fayda var derim.

herhangi bir holding'in sektörel gelişmelerini kabaca "brand development" altında değerlendirebilirsiniz. "brand development strategies" başlığı altında line/brand extension, multibrands ve new brands başlıklarına ilgili holding'in yatırım yaptığı alanları tanımlayabilirsiniz.

bir de "product/market expansion grid" ve "bcg growth-share matrix" konuları var, holding yapısına uğraşıp uyarlarsanız bu analiz harika olur, bana daha mantıklı geldi şimdi yazarken zaten ama dediğim gibi holdinglerde zor olabilir.

mesela; holding hisselerini çalışanlarına dağıtan ilk şirket.

şirket ankara'dan istanbul'a taşınıyor.

know how yaratmak için lisans anlaşmaları yapılıyor.

general electric ile ortak ampul fabrikası kuruyor.

tev'in en büyük özel sektör bağışçısı.

bu gibi şeyler için bi iki kavram lazım bana, inanın çok çok az bilgim var pazarlama hakkında ve çok çok az zamanım var; detaylı bir bilgi aramyorum, her olay için bir kavram eşleştirmeye çalışıyorum.

mesela; holding hisselerini çalışanlarına dağıtan ilk şirket. =>/ Motivasyon teorileri / agent-principal problem (ama bu yönetim & organizasyon /hrm konusu daha çok)

şirket ankara'dan istanbul'a taşınıyor (çevresel güçler /çevreyle ilişkiler konusuyla alakalı olabilir)

know how yaratmak için lisans anlaşmaları yapılıyor. (licencing)

general electric ile ortak ampul fabrikası kuruyor. (joint venture)

tev'in en büyük özel sektör bağışçısı. (corporate social responsibility programs)

varsa böyle örneklerin yazalım ne olduğunu.
@mocha: meslek ne bu arada?

ford'un önce sadece arabalarını satması, sonra kendisi üretmesi?

diğer şirketlerinin ihtiyaçları için asil çelik diye bir şirket satın alıması?

şirketlerin holding çatısı altında toplanması?

yabancı ülkelerde ticaret şirketleri kurması?

ya ben bunlar hakkınd az çok yorum yapabiliyorum da pazarlamaya bağlayamıyorum olayları gibi.
ama cevaplar faydalı oluyor çok teşekkür ederim :)

ford'un önce sadece arabalarını satması, sonra kendisi üretmesi?

diğer şirketlerinin ihtiyaçları için asil çelik diye bir şirket satın alıması?

şirketlerin holding çatısı altında toplanması?

yabancı ülkelerde ticaret şirketleri kurması?

ya ben bunlar hakkınd az çok yorum yapabiliyorum da pazarlamaya bağlayamıyorum olayları gibi.
ama cevaplar faydalı oluyor çok teşekkür ederim :)

konu acil olmasa perşembe gününden sonra keyifle araştırıcam ama acilmiş :)

@sui: öğrenciyim

forza siyah.

beyaz +1, haklılar reis.

metalik?

siyah candır siyah al sen siyah. hem daha havalı hem daha kolay satarsın. beyazın şu dünyada yakıştığı bi araba var oda brodway:) gerikalan her marka model için siyah derim ben:) ayrıca pişman olursan da kendi kararın için ol:) hem beyaz alıp hem pişman olmakta var:)

beyaz çok popüler. satışta rahatlık olur ilerde.

beyaz

kirli gösterse ne oluyor anlamıyorum ki? yolda gideceksin altıüstü ya.
tribün amaçlı kullanacağın zaman yıkatırsın olur biter.

Beyaz +1

Benim aracım siyah.

Çok kir gösteriyor. Önceki bal köpüğü idi.

bizim arkadaş fiesta alacaktı 3bin fark verip focus aldı

- focus magnum gri

Siyah al siyah.

evet kir çok belli oluyor ama içine sinmesi açısından siyahı seç bence.

arka tamponun orta alt kısmı baya büyük bi şekilde siyah plastik, o yüzden beyazlarda kötü duruyor. ayrıca trend donanım seviyesi alıyorsanız gerçekten şirket arabası muamelesi görürsünüz, hele dizelse. ama xp ise beyaz çok yakışıyor, keşke ben de öyle alsaydım (fırtına gri var bende). ayrıca beyazın şu güzelliği var, bir yere sürterseniz alttan çıkan renk de beyaz, dolayısıyla belli etmiyor. ve de siyah arabanın bütün hatlarını kapatıyor, beyazda daha belli. o yüzden, beyaz derim ben de. hayırlı olsun.

audi q7 almadığın sürece siyah al. haftasonu yıkatırsın, pırıl pırıl oluyor ve beyazdan daha çok dikkat çekiyor. kırmızı ve siyah dışında bir otomobil, ı-ıh. (fiesta'nin ayağa düşen vişne çürüğümsü rengini alma sakın. son zamanlarda hangi fiesta'yı görsem o renk.)

siyah için trafikte en güvensiz renk denir, farkedilemediği için riskli. ama güzeldir tabii, havalı gösterir.

neresi olursa olsun sabahın köründe gitmeniz ve şansınızın olması gerekiyor. o gün ki bilgisayar sisteminin hızı, doluluk oranı vs. etkiliyor çünkü. bürokrasi sanal ortamda devam ediyor anlayacağınız.

ben salı günü kçekmeceye başvurdum sabah 8 e geliyodu ordaydım bucukta açıldı.11 e kadar parmak izi felan hallettim bugunde saat 3 te teslim aldım

belki saydığınız şubelerden alakasız olacak ama Şişli için söyleyeyim. Hergün 150 kişiye numara veriliyor. Emniyetin 8.30'da başladığı günlerden birgün ben saat 7 7.15 gibi kuyruğun başındaydım. Beklemesi kasıyor belki ama işlemleriniz çabuk halloluyor. Parmak izini veriyorsun, memur sana fişini veriyor. Ertesi gün gelip pasaportunu alabiliyorsun.

herospower a katılmıyorum, bugün bakırköydeydim, eğer parmak izin alınmayacaksa sabahın köründe gitmen gerekmiyor, ama parmak izi için sabah 7.30 sıra başlıyormuş, 8.30 alıyorlarmış sıradan. bahçelievlerde 110 kişilik bi kota mı ne varmış sabahın köründe ismini yazdırman lazımmış, ordaki memur söyledi. bakırköyde kota yok.

bakırköyde çok kişi olmuyor sırada en fazla 2 saatte halledersin ama tamda zamanını bulmuşsun, biyometrik pasaporta son günler olduğu için yoğunluk olabilir.

ekleme: 2 gün sonra pasaport çıkıcak dediler.

ben bu bürokrasinin çemberinden bi 3-4 kere geçtim nerden alacaksan al yine erken git...

en gec 8 de orda ol derim ogleden once isini bitirmek istiyorsan.
parmak izi de onemli surucu belgesi icinde parmak izi alindigindan parmak izi isi cok uzatiyor.
Kuvvetle muhtemel ertesi gun alirsin.
Muhakkak tum belgelerin yaninda olsun.

(Yukari da yazilanlar Pendik ilçe emniyet referans alinarak yazilmistir.)

parayı yatırıp,makbuzla git yoksa tekrar bankaya git gelyapman gerekir. birde bazı şubeler online form alıyor,almasa bile formu bastırıp,önceden doldurup gitmekte fayda var.
Bayrampaşa'ya 8:30 civarı tüm evraklarınla gidersen sorun olmaz sanırım. Bostancı'da arkadaşım 2 gün uğraşmıştı ama ben 2 ay önce 15 dakikada halletmiştim oradan.
Topkapı'dan kalkan Otogar, Esenler minibüsleri önünden geçiyor.

www.turing.org.tr

Vekaletname ile hat yaşayan birinin üzerine devrolunsun, oradan da başvuru yapın.

merhum biri vekaletname veremeyeceği için ölüm ilamı gerekir.

ancak bizim evde telefon annem üzerineyken, adsl birader üzerineymiş. yani hat sahibi olması gerekmiyor.

ısrar ederlerse de başka isp seçin, biri adsl benim üstüme olan bir telefona dayım üstüne adsl açtı.

www.datawrangling.com
theinfo.org
infochimps.org

Eğer görüşmeniz olumlu sonuçlanmazsa mobbing kurbanı olabilirsiniz.

Ben olsam gerçeği söylemezdim.

iş gorusmesi diye istenmez tabi.

hanımı hastaneye goturursun,
ev sahibiyle notere, nufus mudurlugune vs vs gitmen gerekir,
bankada krediyle ilgili sorun olur bizzat gitmen gerekir,
askerlik[duruma gore] subeye gitmen gereklidir,

daha uydurayım mı ?

Yalan atmanı tavsiye edeceğim, Malesef çoğu sirket kültürü ve yönetici bu tarz gorusmelerı pek hos karsılamıyor olakı gorusmelerınız olumlu sonuclanmadı suankı ıs yerınde devam ettınız yonetıcınız ıcın cogu konuda ıkıncı planda kalacaksınız (Egıtım werılecek olsa dıger arkadaslarınız tercıh sebebı olabılıecek) gıbı gıbı..

Benım sansımd bundan oncekı ıkı ıs yerımde de yonetıcılerım gorusmelere gıttıgınızde benı referans olarak gosterebılrısınız dıyebılıyordu =)

doğruyu söyleme bence de. hele iş olmazsa. (İşala olur)
hem nereden bileceklerki o gün görüşmeye gittiğini.
iş arkadaşlarına filan da söleme, yerin kulağı vardır.

ihbar süresinde yasanın işçiye tanıdığı 1 saatlik iş arama izni dışında işveren bişeyi hoş görmez. aslında hoş görecek olan sadece müdüründür, o da bu yollardan geçmiştir ama o da işverenin kayınçosu kontenjanından hoş görmez.

uygun bi yalan en iyisidir. iş görüşmesine gidiyor olduğundan şüphe etseler bile karşılıklı yüzgöz olmama ilkesi uyarınca peşine düşmezler. annenin seviştiğini bilmesi ama bişey dememesi gibi.

işe kabul edilirsen de bize yalan söledin diyemezler, problem çıkarmaya da yeltenmezler. bir çok işyeri çalışan adaylar için haftasonu veya mesai saatleri dışında da iş görüşmeleri yapabiliyor.

şirketler aynı sektördense haberleri olabilir. siz en iyisi evde tadilat yaptırın gidin görüşün.

söylenmez.
bizde yeni bir kadın ayrıldı, aldığı topu topu 2-3 izin olmuştu son dönemde annesini hastaneye götüreceğini söylemişti.
kız gitti, giderken hepimiz o mazeretlerin iş görüşmesine gitmek için uydurulduğunu biliyorduk.hiç de anormal karşılamadık.

bir gün önceden izin almayıp görüşme sabahı işyerini arayıp hastayım derseniz daha inandırıcı olur.

tam bir gün alacak görüşmeler için haftasonu ayırırlar diye düşünüyorum.

şirketinize yalan söylerken içiniz rahat olsun, aynısını onlar da size yaparlardı. örneğin şirketi kapama planları varsa, siz bilmeden önceden istifa dilekçenizi verecek olursanız kalkıp da "bir hafta daha bekle, tazminatını alır ayrılırsın" demezler, başıma geldi ordan biliyorum :)

planlama da calısan yeni mezun endustri muh bi arkadasım 1800*16 (ortalama aylık 2400 gibi) alıodu .
1 yıldan az deneyim için değiseceğini sanmam. ama arge de farklı olabilir.
yine de bi fikir verir die yazdım.

Zara 'da var istediğin gibi bir mont, bi bak istersen.

Que die bi mağaza var çok şık farklı paltolar oluo bööle ara ara da indirime giriyo normale tuzlu biraz. bir de network e bakın heleki outletine bakarsanız super şeyler alabilirsiniz.

que nerde var istanbul'da?

ay web sitesi bulamadım que ya dair. boyner ve networkle bağlantısı var onu biliorum ama. bulur, beğenir ve alırsan buraya da yaz, sewiniim :)

sorunuzu tam olarak anlayamadim.

asagi dogru cekmek istemiyorsaniz, b sutununun ilk hucresine formulu yazin ve hucrenin sag altinda cikan arti (+) isaretine cift tiklayin. boylelikle a sutununda bulunan her satir icin ayni formulu uygulatmis olacaksiniz. asagi dogru cekmeye bir alternatif bu.

aşağı çekmek yerine kopyala yapıştır da yapabilirsiniz.

A B
5 =A1*2
10
20

B1 hücresine =A1*2 yazdıktan sonra aşağıya doğru kopyala yapıştır yaparsanız olur...

londra. bu da tower bridge: www.towerbridge.org.uk

Borough of Southwark ve The City yi birbirine bağlayan Tower Bridge bu..aahh Londra aaaa...

adı bile karizma şu londra'nın. diyarbakır, batman, urfa nerde londra nerde.

Okulda neler okudun, is hayatinda ne isler yapiyorsun gibi basit, cok zorlayici olmayan sorular soruyorlar. Bahsettiginiz program tezsiz ve ucretli oldugu icin cok zorlamiyorlar acikcasi. Profiliniz uygunsa sohbet tadinda gececektir.(en azindan ben de oyle olmustu)

Kiyafete gelince, eger isiniz geregiyle takim elbise giymiyorsaniz giderken de giymenize gerek yok. Ama yine de, cok salas olmayip, gomlek-pantalon giymeniz iyi olur.

ntfs olmadğı içindir.
exfat diye de bir şey var alet desteklier mi bilmiyorum.

Şimdi öncelikle wd hd player'a film atamazsınız çünkü alet sadece oynatmaya yarar ve içinde disk yoktur.Sanırım siz taşınabilir diske film atmaya çalıştınız ve bu uyarıyı aldınız.Arkadaşlarıın söylediği gibi bu durum diskin fat32 olmasından kaynaklanıyor.Disk bilgisayarınıza takılıyken msdos komut istemini açarak convert e: /fs:ntfs (e yerine diskinize hangi harf verilmişse onu yazmalısınız) komutuyla diskinizi ntfs'ye cevirebilirsiniz.Üstelik içindeki veriler kaybolmaz.Bu işlem sonrası değil 4 gb 10 gb filmleri bile atabilirsiniz.

İyi biliriz. Daha spesifik soru varsa yardımcı olmaya çalışırım.

yaz sıcağında pek gerek yok zaten. o işe başladığınızda mutlu olmayacağınızı düşünüyorsanız bir gidin, bakın ne diyecekler=) belki çok cazip şeyler önerirler..

kıyafete gelince. keten pantolon gömlek ikilisi yeterli madem adamlar kotla geziyor..

hehe takım elbisenin giyilmediği bir iş görüşmesi düşünemiyorum....

takım giyemene gerek yok, dambil'in dediği idare eder. ama müdür dediğin adam takım elbise ya da en azından kumaş pantalon ile gidiyorsa işine, senin de minimum resmiyeti sağlaman lazımç

bir de;
seni alacak yer değil derken?
ve şu anda işin var mı ya da ufukta görünen bir ihtimal?

staj yaparken size göz koymuşlar.

almaz dememin sebebi; bu bir yazılım firması ve ben elektronik mühendisiyim. yazılım hoşuma gider mi diye orada staj yapmak istemiştim. verdikleri işi yapacak kadar biliyordum yalnız. düzenli gidip geldim, verdikleri projeyi tamamladım; ama benzer işi daha kısa sürede yapacak kişileri de bulabilirler.

dostum sana iş vermişler, sen de verilen işi staj süresinde tamamlayıp adamlara başarıyla teslim etmişsin, neden almasınlar seni?

belli ki işi yapış tarzını, ciddiyetini sevmişler, işin yoksa en azından profesyonel hayatı görmek açısından değerlendir, şöyle hoşbeş yap, sevmezsen/daha cazip bir iş karşına çıkarsa, ayrılırsın.

profesyonellik adına en azından gidip tekliflerini dinlemek lazım diye düşünüyorum.

öncelikle (bkz: işe alınma beklentisi olmadan girilen iş görüşmesi)

sonralıkla da kanvas-keten bi pantolon (dockers'ı tek geçerim) üstüne çizgili spor bi gömlek ve uygun bir kravatla gidebilirsiniz...en azından tekliflerini dinlemekte fayda var.

tabi niye gittiğini çok soruyorlar.
randevu alıp almadığımızı hatırlamıyorum ama sanırım direk saat 8 de dikilmiştik elçiliğin önüne. sırayla alıyolardı galiba.

benim vize m 4 günde mi ne çıkmıştı.

daha önce tecil ettirmediysen, mezuniyet sonrası 2 yıllık tecil alıp öyle vize başvurusu yapmak daha mantıklı sanki. hem okurken alınan ilişkisi yoktur belgesinde tahmini askere alınma tarihi tecil süresinden daha yakın bir tarih olma ihtimalide yüksek.

eğer okulu okurken 7 seneyi aşmadıysan, askerlik şubesinden 31 ekim 2009'a kadar ilişiği yoktur yazan bir belge alabilirsin. ama konsolosluk kabul eder mi bilemedim.

yoklama kaçağı olma konusuna gelince, 1 kasım itibariyle yoklama kaçağı olursun. o yüzden 31 ekim'den önce gidip muayene olman ve istiyorsan tecili kullanman gerekir. şubeye önce ya da sonra gitmen bir şeyi değiştirmez, çünkü 2 yıllık süre diplomanda yazan tarihten itibaren sayılıyor.

ha bir de, 31 ekim'e kadar olan belge işimi görür dersen, şubeye gidince "mezun olmama birkaç gün kaldı" deme, mezun ol öyle gel derler.

iş bulmada pek sorun çıkarmaz, akademik kariyer düşünseydin büyük sorundu ama.

vallahi çok yakın olduğu için yükseltmekte fayda olabilir. benim bir arkadaşım yazın açılacak bi dersin hocasıyla konuşup fd verdirttirmişti, yazın da gelip ders alıp yükseltmiş idi ortalamasını. belki siz de benzer bir yöntem izleyebilirsiniz.

bir kaç sene sonra işletme yüksek lisansı yapmamı engeller mi peki? burs falan beklentim yok ücretini ödemek koşuluyla?

harmonikhareket; benim de aklıma geldi de kaldıramam artık

yok ya ucretli seylerde de not muhım degil.

kariyer sitelerine, çalışmak istediğiniz şirketlerin insan kaynakları sayfalarına bakıp kendiniz de iş için gerekli olup olmadığına bakabilirsiniz aslında. zaten o şekilde iş aranıyor.

ray ban de dahil bildiğimiz çoğu güneş gözlüğü tek bir gruba dahil luxottica;
www.luxottica.com

aynı yer.

Prada lisansıyla üretilir.Tekstiline yakın kalitededir.Orjinalinden bahsediliyorsa tabi.
Yalnız Luxottica değil bir kaç büyük grupdadır marka hakları.

bence anlamış gibi yapıyor gruptan dışlanmamak için.

yoksa "one minutes"(evet minutes) olayı komik olduğu kadar vahim.

Sonuçta ANS gibi değil Tayyip. Zeki adam. 6 senede öğrenmiştir derdini anlatacak kadar.

pcihoscosama nın da dediği gibi, ancak ötesinde ingilizce öğrenmiş. one minute olayında ne var ben hala anlamış değilim ya. ama gerçekten de baya baya öğrendiğini biliyorum.

tayyip erdoğan ingilizce biliyor , ama diplomatik konular konuşacak seviyede olmadığı için bilmiyor diye lanse ediliyor.

fotoğraf çekimindeki sohbette tayyip erdoğan sadece "ok" diyor ve kafa sallıyor, obama konuşuyor. sonra dönüp yürürlerken obama durumu farkediyor, bozuntuya vermeden gülümseyerek soluna doğru dönüp, sol eliyle parmaklarını açıp kapatarak birilerine tercüman işareti yapıyor ve sohbeti kesiyor.
bence rectoa'nın dediği gibi tayyip erdoğan ingilizce bilmiyor, bilse bile seviyesi diplomatik seviyede olmadığı için bu gibi durumlarda kullanmıyor.

telefon görüşmelerinde ise tercüman telekonferans yoluyla hazır bulunuyor, yani görüşmede aslında üç veya daha fazla kişi oluyor. tercümanlar kendi ofislerindeki telefonlardan görüşmeye dahil oluyor. zira liderler sıklıkça birbirlerini arıyorlar ve tüm liderler ingilizce bilmiyor.

Anlıyormuş gibi yapıyor.
Sonuçta Ahmet Necdet Sezer gibi değil Tayyip. "Yabancı dil bilmiyorum" diyip tercüman istemeyi düşünemiyor. 6 senede öğrenmiş ancak "van minüts" diyecek kadar.

@pichoscosama,
derdini anlatacak kadar mı? hahaha :))
adam başbakan yahu, devlet meseleleri için orada.

Ayak üstü resim çekiminde devlet meselesi mi konuşulur yahu? :) Özel ders aldı ve konuşabiliyor.

satılıyor. alırız. haşhaşlı çörek süper bişi. anneme mütemadiyen yaptırıyorum. çayla kahve ile süper gidiyor. eskiden dedemler haşhaş yağı kullanıyorlarmış gerçi bunun konumuzla alakası pek yok.

her markette satılmıyormuş annem soyledi.

evet satılıyor ama her markette yok,
evet alırdım elbette, hatta en lezzetlilerinden biri de, haşhaşlı cevizli lokumdur bu hamur işlerinin. deneyiniz, denetiniz.

ev kullanımı için küçük paketlerde haşhaş işinde bir boşluk var diyebilir miyiz peki?

şimdiye kadar hiçbir markette satıldığını görmedim haşhaşın?.. hep memleketten getirtiyorum.
birilerinin bu işe girmesi lazım. canım istediğinde haşhaş yemek istiyorum.

bu haşhaşlı börek çörek
kafayı güzel yapıyor muydu?

eskisehir'de her bakkalda satılır. süper olur. İstanbul'da bulmak biraz zor ama, biz hala eskisehirden getiririz.

allahım en sevdiğim şeylerden biri haşhaşlı afyon çöreğidir. bir de ingiliz usülü limonlu haşhaşlı kek vardır ki dillere destan. üstüne bir de limonlu sos dökerseniz parmaklarınızı da birlikte yersiniz. haşhaş tohumu kafa yapmaz. ancak dubai de filan mı ne cebinde çöreğinden düşmüş haşhaş tohumu buldukları bir ingilizi hapse atmışlar diye duymuştum.

bir zamanlar marketlerde haşhaş satılıyordu soslar bölümünde ama epeydir görmüyorum. Bir de sanırım haşhaş hiç kafa yapmıyor uyuşturucu etkisi çekirdiğinde diil de bitki kesiliyor da suyu sızıyor gibi bişiler var kauçukta olduğu gibi ama yamuluyor olabilirim.

az önce yaptığım ekmeğin üzerine koydum. satılıyor. alıyoruz.

migrosta var, ben bulmakta zorlanmıyorum ama çok rağbet görecek bir şey değil. ev yemeklerinde ve çoğu kişinin evde yaptığı basit hamurişlerinde pek kullanılan bir malzeme değil çünkü. yani yapmak isteyip de haşhaşsız yapamayacağınız bir tarif yok. bence insanların bu güne kadar neredeymiş bu haşhaş diyeceği bir iş yapamazsınız bununla.

ben burnumdaki plaket izlerini, bir pamuga kolonya dokup her gun 2-3 dakika di$ fircalar gibi ovarak izin uzerini silerek gidermi$tim.
organik camlar ve silikon plaket(gozlukteki bir cift burunluk oluyor bu) ile gozluklerinizi update ederseniz, gozluk hafifleyecegi icin izler zamanla kaybolacaktir.

ben 6 yaşımdan beri(ciddi) kemik gözlük kullanıyorum bi sorun yok.malzemeden kaynaklanıyodur.uzun bi süre takmazsanız geçer,kemiğe geçmek en iyisi

karaktersiz ve zombikanı;
lens kullanıyorum, gözlük takış sürem az ve de gözlüğüm hafif; ben var olan izi silmeye uğraşıyorum.

ozz;
plastik cerrahi biraz pahalı olmaz mı?

evet teknik detaya göre değişir. kendi adıma ne desem çok havada bir yanıt olur. floppy'nin içinde de step motor var, en büyük yazıcının içinde de.

motorun gücüne göre değişir fakat siz de bilirsiniz ki step motorlar diğer motorlara göre daha düşük tork üretirler. yani alacağın güç sınırlı bu motorda.

500 gramlık iki tekerlekli robot? şimdi bu cihazın hareketi için ne kadar tork gerekir bunu hesaplamak lazım. ona göre bi eylem planı geliştirmek icab eder kanımca.

şimdi step motor var step motor var.

gereksinimlerinizi karşılamadıktan sonra düz dc motor olsa ne olur, step motor olsa ne olur? batarya dahil ne kadar bir yük söz konusu ve ne kadar bir hız düşünüyorsunuz? buna göre tork hesabı yapıp motor seçmeli ve uygun redüktörü kullanmalısınız.

problemde çok fazla değişken ve bilinmeyen var. ancak motor tipi değişkenini "step" olarak sabitleyerek işe başlarsan bir çözüm bulabileceğini düşünüyorum.

kullanacağın step motorun şaftı ile tekerlek arasına bi şekilde redüksyon uygula (dişli olaybilir, kayış olabilir) bu sayede mrtksn nin dediği gibi dünyayı bile çevirebilirsin teorik olarak.

dediğin gibi, sensör ihtiyacı dc motoru çok külfetli hale getiriyor. ama step motordan aldığını sandığın geribeslemeye de pek güvenme. özellikle redüksyon oranın azsa (motora zorlayıcı bir tork biniyorsa) step motorun 3-4 adımda bir adım atlaması, (yani titreyip olduğu yerde kalması) çok muhtemel. deneye yanıla görürsün artık.

step motorda torku artırmak için farklı sürme yöntemleri var
misal aktif sarımlar şu şekil olursa :
1000
1100
0100
0110
0010
0011
0001
1001

gibi..

asıl mesele şu ki ben tork hesabı bilmiyorum, belki de öğrenebilirim bilmiyorum, ama çok kısa zamanda bir seçim yapmamız gerekiyor ve bu seçim üstünden devam edeceğiz projeye.

yorumlarınıza göre sanırım bu aşamada step dersek bir şekilde işin içinden çıkarız.

10-15 milyona satilan cin mali sac kesme makineleri gayet iyi yapiyor bi isi, fazlasina gerek yok. bazilari dandik cikabiliyor ama, sans meselesi. turkiye'de yoldan aldigim sinbo superdi, amerika'dan markali bir tane aldim yoluyordu saci sakali.

bende almıştım 10-15 lira civarında işportada olanlardan gayet başarılı çıkmıştı, tek sorunları genelde uzakdoğu üretimi elektronik aletlerin pil ömrünün yetersiz oluşu. 10 saat şarj etmeme rağmen 15 dakika çalışıyor max

işportadan satılan en fazla 15 ytllik saç kesme makinaları var onları kullanabilirsin,pilli alma derim fişe takılandan al işi çok iyi görür.

tschibo(ya da adı ne boksa işte. çibo diye okunuyor)'dan almıştım 20 liraya mı ne. hala canavar gibi. saç sakal her şeyi alıyor. berbere gitmiyorum 1.5 senedir.

seyyar satıcılarda falan satılanlardan alabilirsiniz. hatta hem şarjlı hem de direk elektrikle çalışanlar var.

cruzer4 var ama alışana kadar anan ağlıyor. bi de sakalın uzun olması lazım kısayken pek bi işe yaramıyor

ya ben de bir dönem sinbo'nun saç kesmesini kullandım ama sadece üç boyu var üçünü de sevmedim ben, sizin dediklerinizde var mı çeşit?

bende arzum var şu an. 5 boy seçeneği mevcut. 25 milyon felandı aldığımda.

genelde sac icin kullandigim icin cok kisa gerekmiyor ama baktim 3-22mm olmak uzere 7 boy var bendekinde, sarjli olanin pili cok gitmemisti evet.

tam 2 hafta once bu olayi cozdum

taksimdeki buyuk teknosa'dan (eski megavizyon) "babyliss " (fransiz) marka sac ve sakal duzlestirici aldim titanyum. 69 ytl kdv dahil. performansindan inanilmaz derecede memnunum.

alet su
www.eleven.se

3 ayri boyutta kesme taragi var. ayni zamanda aletin ustunde turbo dugmesi de var.
3 taragin yaninda, aletin kendi ayarlama zimbirtisi da var. cok cok basarili ve kaliteli bir set.

digerlerini satin almadan once mutlaka gidin ve aleti gorun, gorevliye kutusunu actirip bakin.

not: o sinbo'nun allah belasini.. gecen sene elimde yanmisti aleti..
bir arkadasimin annesine aldigi sinbo da, ikinci gun calismadi.

hem çabuk dolmayan hem derse nadir gidilen doğru düzgün seçmeli olduğunu sanmıyorum. zira herkes deli gibi seçmeli ders arıyor. ama
enstrüman tarihi
music appreciation

önerebilirim. hem keyiflidir(eğer müzik ile ilgiliyseniz)

beden egitimi ve spor'dan verilen interactive first aid adli bi ders var. hocasi macide tuzun. iyi bi insan ozunde.

sonracigima history of jazz da olabilir.

selcuk hocanin verdigi klasik turk muzigi olabilir.

gene guzel sanatlardan verilen klasik gitar dersi olabilir.

saydiklarim genelde full attendance isteyen dersler ama ne bileyim belki baska birinin aklina gelir baska dersler.

klasik türk müziği derim ben.gidiyosun do re mi diyosun aa geliyor(muş),diyemiyosan bb geliyor(muş) en az.

kaynaklar:diyip aa alan arkadaş ve diyemeyip bb alan arkadaş.

klasik türk müziğinin seçmesi olur da, zaten ikinci dönem ilk dönem almayanlar alamıyor, aynı şekilde caz tarihi de.
valla ben çeviri almayı düşünüyoruö, lazım olur hem ilerde. bi de beden eğitimi tarihi gibi bi şey varmış. ama zaten seçmelilerde en çok yoklamaya dikkat edilir. dediğin gibi bi ders bulup alırsan buraya da yaz, gelecek dönemler faydalansın.

öncelikle kolay gelsin

labirent gezeceğinize göre yavaş ve kolay manevra yapabilen, diferansiyel sürüşlü bir robota ihtiyacınız var. önde bir sarhoş teker (roll on başlığından bozma), arkada iki ayrı motorun sürdüğü iki teker ile çözersin. bildiğin sumo robotu lazım sana yani. ebayden falan bak, belki satan vardır.

ben bunu lego technic ile yapmıştım. gönül ister ki yardımcı olayım, ancak lego setimi çeyizime sakladığım için vermem mümkün değil :)

motorlar ile tekerler arasında redüktör (dişli kutusu) olması lazım. konya sokaktan kullanılmış dişli kutulu motorlar bulabilirsin.

itü odtü gazi gibi bir çok üniversitenin robot topluluklarının sayfaları mevcut, oralarda sumo robotunun yapımıyla ilgili her türlü detay var. mesela:

robot.metu.edu.tr
www.biltek.tubitak.gov.tr

sonuç olarak robotunuz labirenti çözebilmek için yürüyebilmeli. dolayısıyla mekanik+elektronik tasarıma en az yazılım kadar önem vermeniz lazım. nası olsa oyuncaktan bozarız diye bu sorumluluğu 1 kişiye yüklerseniz proje patlar...

lego mindstorms senin aradigin. Lakin bulabilir misin onu bilmiyorum. Zira Lego Mindstorms NXT diye yeni bir modeli cikti. Eskisinda zibilyon tane disli, mil, motor, tekerlek yani robot yapilabilecek legomsu parcalar vardi. Hatta Itu IEEE'de bu parcalar kullanilarak yapilmis, bilgisayara yazilan bir yaziyi kalemle kagida cizen bir robot kol yapildigini biliyorum.

NXT olmayan modelinin fiyati 350$ gibi biseydi sanirsam. Robotik ile ilgilenecek birden fazla insan varsa, bu set mekanik kisimdaki sorunlari cok buyuk olcude cozuyor. Ancak daha buyuk capli isler dusunuyorsaniz isinize yaramayabilir.

Bunun yaninda bioloid setini de inceleyebilirsiniz. yine temel robot parcalari var, ancak bu defa bir de islemci iceriyor, 20 tane de step motor var icerisinde. aksamlar birbirine set icinden cikan vida-somunlarla monte ediliyor. sanirim 20 tane degisik robotun yapimini anlatan bir kitapcik ve bu robotlarin programlarini iceren bir cd'de cikti kutudan. ses ve isik sensorleri de var kutuda. biz kitapcigin en sonundaki insansi robotu yapmistik, el cirpinca yere yatip kalkiyor, islik calinca yuruyordu filan.bioloid seklinde youtube'da aratip izleyin. bu setin temel kiti 350$, biraz gelismisi 800$. 350$'lik olanla gayet de bir araba tasarlayabilirsiniz.

Bu dedigim setleri yurtdisindan satin alabilirsiniz. Lego da bioloid de Turkiye'ye satis yapiyor.

oyuncak araba alip modifiye ederek en ucuz cozumu elde edebilirsiniz yine de.

bence arakadas lego mindstorm aramiyor.
cunku legonun microcontroller arayuzu yerine kendi gelistirdikleri bir arayuzu kullanmalilar. zaten mindstormu pahali yapan hareket eden robot degil microcontrollerlari.

neyse efendim. paraniz varsa en iyisi knex veya lego-technic kullanmak. ikisi de disli carkli parcaciklar ve hatta motor icermekte.

servis vardır muhakkak. ama bulamazsanda 5 dakika yürüyerek mardin yoluna çıkıp oradan yolun karşısına geçip ofis yazan herhangi bir minibüse binebilirsin.

havaş tarzı bir servis yok. havaalanının giriş kapısında taksiler her daim mevcuttur. yada az yurumuyle şehir ,., dolmuşlara ulaşılabilir. ofis semti max 15 dakika uzaklıkta havaalanına

oradan ulaşım muhakkak vardır. zaten yenişehir'e yakın havaalanı diye biliyorum. Ha bir de şu var. Olmadı Taksiye binin. Zaten yenişehir ile ofis arası ne kadar ki? Az tutar.

vatandaşlık numarasından bir yere kadar gidebiliyorsun. ben babamın dedesine kadar gitmiştim mesela. şöyle de bir link vereyim: soyagaci.info
ama tabi ki daha ileriye gitmek isteyeceksindir herhalde. bunun için de ailendeki kalan yaşlıları dinleyerek bir şeyler bulabilirsin belki.
kolay gelsin.

teşekkürler yardım için. ben de bu sistemle dedemin babasına kadar gittim bir de varlığından habersiz olduğum dedemin bir kardeşi daha açıktı ortaya. ayrıca bu büyük dedemin karısı ile annesinin isimleri aynıymış o yüzden iyice kafam karışmıştı zor toparladım.

İnternetten bulamıyorsanız kütüğünüzün olduğu nüfus müdürlüğünden talep ettiğiniz taktirde 1800'lerin sonlarında doğanlara kadar şecerenizi geriye götürebilirsiniz. Daha gerilere gitmek isterseniz Arap alfabesini okumayı da öğrenmek gerekiyor. 1831 ve 1841 nüfus sayımları ile ilgili belgeler henüz tasnif edilmediği için de ancak 1894 tarihli sayımın "nüfus sayım defterleri"ne bakmanız gerekiyor. ondan önceki tarihe ilişkin bilgiyi ise ancak tapu tahrir defterlerinden falan çıkarabilirsiniz ki bu da zor iş.

bi de online soyağacı tutmak için tavsiye edeceğim bir site

www.genoom.org

burada internet kullanan tüm sülale kendi bildiği verileri girip ortak bir ağaç kurabilirsiniz.

dedemin dedesinin babasının nüfus bilgilerine (ve doğal olarak onun da babasının ismine) kadar ilerleyebildim ve çocukları falan derken 1851'den bugüne kadar epey bir genişlettim ben, buraya kadar internetten öğrenmek mümkün (sadece ismini öğrendiğim büyük dede de sayılırsa 1820 civarına kadar gitmiş sayılırım)..

daha geriye nasıl gidildiğine dair bir fikrim yok ama dayım neredeyse homo erectus'a kadar takip etmeyi başarmıştı, yani daha geriye gitmek de mümkün.. ama oldukça yoğun bir araştırma yapmak gerekiyor ve "on yedi kuşak önceki dedem japonya'dan gelmiş" gibi bir cevap sizin için yeterli olmayacaksa geriye gittikçe günümüze doğru onların çocuklarını da araştırmanız lazım.. bir başka deyişle işi gücü bırakıp kendinizi bu işe adamanız gerekiyor..

bi halt anlamadım
bildiğin tc kimlik sorgulama ekranı orası
anca tc kimliğimi sorguladı
büyük dedemin nerden geldiğini yazmadı vallaha

cebit fuarinda nvi nin 100. yılı anısına herkese çıktı vermişlerdi... nvi den öğrenebilirsin ama alman zor...

demlikpoşet bende anlamamıştım soyagaci.info bakınca biraz daha kolay anlaşılıyor

üstadım, şevkini kırmak istemem ama bu bizim ülkemiz açısından boş bir uğraştır bana göre. iki sebebi var. birincisi yönetici aile haricinde aristokrat sayabileceğimiz aileler yoktur ve aristokratar haricinde de şecereyle uğraşacak vakti bulamaz insanlar. ikincisi ise teknik sebeplerden ötürü. 1830 yıllardan itibaren modern anlamda nüfus kayıtları tutulmaya başlamıştır. her üç ayda bir nüfus yoklama defterleri hazırlamıştır osmanlı. nüfus yoklama defteri diye aratırsan bu defterlerin muhteviyatıyla alakalı fikir edinebilirsin. şecere araştırmasına girerken ilk yapman gereken nüfus müdürlüğünden ulaşabildikleri derinliğe kadar kayıtları almak. bu aşamada bu adamların verdikleri bilgilerin sağlıklı olacağının garantisi olmadığını belirteyim hemen. daha sonra ulaştığın dedenin bağlı olduğu idari birimin ilgili nüfus yoklama defterlerini geriye doğru taramalısın. bu defterlerin hepsi sağlıklı saklanmış mıdır bilemeyeceğim. bulabileceğin yerler çeşitlidir. en derli toplu olan koleksiyona istanbul'da sultan ahmet'te ticarethane sokak'ta ikamet eden başbakanlık osmanlı arşivi'nde ulaşabilirsin. eksikler varsa bir nüshalarının da ilgili idari birimin köy hizmetleri, belediye ya da tapu arşivlerinde olma ihtimali mevcuttur. buradan belge çıkarabilir misin, çıkardığın belge sağlam olur mu bilemem. bu yolla 1830'a dek inebilirsen tapu tahrir defterlerine atlarsın. tastamam koleksiyon arşivde mevcuttur. osmanlıca'nın en meşakkatli yazısı olan siyakatla yazılmışlardır. uzmanı azdır. ben sekiz yıllık eski yazı deneyimine rağmen bir aylık uğraş sonucu ancak rakamları okumayı öğrenebilmiştim. arada boşluk olmazsa, dedelerinin yaşadığı yer sürekli osmanlı hakimiyetinde kalmışsa, dedelerin fazla göç etmemişse, lakap değiştirmemişse bu yoldan 16. yüzyıla dek inme ihtimalin vardır.

tüm bunlara değer mi bilmem?

cevaplar için sağolun.

sevgili tannhauser; cidden uğraşıp yazmışsınız fakat sizin de deiğiniz gibi bu kadar işe değmez gibi duruyor; hele sonuçta japonya falan çıkmazsa hiç değmez. değse de ben bunları yapabilecek çapta bir kişi değilim. iyice işsiz güçsüz olduğum bir kaç gün uğraşabilirim belki gelecekte.
internet vasıtasıyla da dedemin babasına geldik ama babama sorsam o da bilirdi herhalde neyse...