Ekşi Duyuru

hayır. böyle bir şey olmaz. ben hatırlamıyorum. rahmetli dedem de hatırlamıyor.

niye 2 gün birden varken tatil etsinler ki?

bir keresinde yılbaşı zamanı yapmışlardı böyle bir şey ama artık olmaz. çarşamba yılbaşı tatili idi perşembe cuma tatil yapmışlardı

1 senede iki kere yapmazlar heralde. pek sanmıyorum

cd bozuk değilse de kullandığınız windows bozuktur eğer hep aynı windows ile deniyorsanız?

Aynı windowsla denemiyorum...Farklı sürümleri denedim....XP pro , home hepsini denedim.. aynı ya 10. dakikada takılıyor..yada 39 dan hiç inmiyor....

bakanlar kurulu kararı ne olur bilmem ama ziraat dahil hepsi açık olur.

9 gün kesin.

özel sektörde değil

bakanlar kurulu bir karar açıklamadı henüz.
özel sektörde sökmez 9 gün.
ziraat 9 gün tatil olursa çalışmaz.

senin yumurtalar sorunlu. bende rafadan severim bir türlü olmuyor hep tam pişmiş. yönteme gelince soğuk suya at çatlayıncaya kadar kaynat en sağlamı.

adım adım yumurta haşlama kılavuzu;

1- cezveye (vb) suyu doldurup yumurtayı içine bırakın,
2- orta ateşte suyun kaynamasını bekleyin,
3- su kaynadıktan sonra 2-3 dakika beklerseniz rafadan, 4-5 dakika beklerseniz lop tabir edilen pişmiş yumurtaya sahip olursunuz.

13 dakika kaynatıp pişmeyen yumurtanın tavuk yumurtası olduğundan emin olun derim.

images03.olx.in

soğuk suda ocağa koyup, kaynamaya başladıktan sonra 5 dk'da baya katı oluyor.

rafadan sevenlere bir öneri ; su kaynamaya başladığında 100 e kadar sayın, tam kıvamında rafadan olur. bir de beyaz yumurta daha hızlı pişer, kahverengi olan bayağı direnir.

Zamanında bi yerde "Dünya Yumurta Yapma Yarışması" haberi izlemiştim. Şaka gibi ama gerçekten de olmuş böyle bir şey. O yarışmada 1. olan eleman şu taktiği uygulamış. Ben de yıllardan beri bu taktiği uygularım ve her seferinde %100 aynı sonucu ve aynı mükemmelliği yakalarım :)

Cezveye veya herhangi bir kaba, yumurtaların boyunu hafif geçecek kadar su koyup kaynatmaya başla. Yumurtaların bombeli olan kıç tarafına iğne tarzı bir şeyle delik aç. Su kaynayınca yumurtaları hafifçe suya koy. Kronometre ile 4 dakika tut. Afiyet olsun.

%100 denendi çalışıyor, emeğe saygı beyler terazi pls.

13 dk ne lan. 2 dk beklesen gene kısmen pişmiş olur dışı, hangi hayvanın yumurtası onlar ?

20 liraya haşlama makinesi var, istediğin kıvama göre ölçeğiyle su koyuyorsun, sürpriz yok, olunca da alarm çalıyor..max 7 adet birden haşlıyor.

nakil var diye biliyorum. geçenlerde iptal ettirdiğimde taşıyabiliriz dediler.

Sanırım oluyor çünkü aynı durumdayken kapattırdığımda nakil yaptırmayı niye düşünmediğimi sormuşlardı. Ben yaptırmamıştım.

Nakil olduğunu biliyorum ama taahhüdlü olduğu için sorun yaparlarmı , mesela taşımıyoruz kardeşim sen bu adrese-bu telefon numarasına göre taahhüt vermişsin..taşınman bizi ilgilendirmez , istersen yeni abone ol.... ikisinide paşa paşa ödersin diyebilirlermi? o kadar çakal değillerdir değilmi ?

Sanmam çünkü o paraları ödemeyeyim diye nakil yapmayı teklif etmişlerdi.

geçen hafta yaptırdım ben. oluyor.

otogarda in metro nerde diye sor. tüm yazıhanelerin ortasında bir bina var dükkanların olduğu onun altında. havaalanı tarafına bin. en fazla 20 dakika sürer.

yol konusunda fikrim yok ama bidonları bir valiz çantaya koyup binersin uçağa. açıkta görürlerse biraz zor

otogardan geçen hafif-metroyu kullanabilirsiniz. fazla uzun sürmez, emin olmamakla beraber max 30 dakka herhalde. yine emin olmamakla beraber sanırım 6'da çalışmaya başlıyordu metro.

metro sabah 6'da başlıyormuş. www.istanbul-ulasim.com.tr

outbound olmasın o pampa. kolsentırcılar kullanıyor genelde. eğer müşteri hizmetleriysen dışardan telefon geliyorsa inbound, eğer telesatışcıysan ve sen dışarıyı arıyorsan outbound oluyo

recover my files deneyin.

recuva var

recuva var bir de, hem freeware, hem de oldukça başarılı.

edit: kıl payı geç yazmışım.

(bkz: easy recovery)
ontrack easy recovery tam adı

2 arkadaşım kullandı. Memnunlar.

r-studio simdiye kadar kullandiklarimin en iyisi. en az 10 tane alternatif program denemisimdir.

encase

r-studio +1

php manual'de namespaces'a kadar olan kısmı okuyabilirsin öncelikle. en iyi kaynak bu başlangıç için. sonrasında ise herhangi bir e-kitap ile devam edebilirsin.

php.net

9000btu, uzun vade düşünüyorsan a+ sınıfı bir klima iş görür. Klimaya vereceğin fazla para ilerleyen zamanlarda kendisini çok rahat amorti ediyor.

evin en uygun yerini seç ve de şikayet sitelerinden ve ekşi sözlükten markaları incele. en çok şikayet almış olanları alma. ekşide ürünlerden çok şikayetçi olanlar yazdıkları için şikayetleri de karşılaştırabilirsin. ariston ya da indesit türü bir şey alma. yedek parçası problem. yedek parçayı kendi servislerinden başkasına da satmıyorlar. bir de tavana monte edilenini alırsan iyi olur. duvarlara üflüyor. duvara monte edilenler oturanın üzerine üflediği için rahatsız olabilirsin.

beklentine göre değişir, çok küçük bir oda için kaliteli bir 7.000 btu da yeterli. kullanım miktarın ne olacak yaz kış kullanacak mısın? bütün yaz açık mı kalacak? yoksa sadece yazları arada bir açarım mı diyorsun. ev senin mi? taşınma ihtimalin var mı?

çok kullanıp, kendi evinde uzun yıllar kullanırım diyorsan mitsubishi electric, daikin gibi kaliteli markalara bak. yoksa herhangi ucuz bir model işini de görebilir.
bir de soğutma ve ısıtmada önemli olan husus a veya a+ olmasından ziyade
1 watt elektrik ile kaç wattlık soğutma sağlıyor. verimi 3 küsür olan da a+ oluyor 6 ya yakın olan da a+.

klima ne kadar küçükse en dandik markada bile verim görece yüksek olur.

inverter klimalara bakablirsin, gun icinde uzun kullanimlarda ciddi elektrik tasarrufu vardi diye hatirliyorum.

kaliteli bir sey almak istiyorsan panasonic, toshiba, daikin, mitsubishi gibi markalara bak. diger cin isleri birbirine yakin performans sergilerler ama onlarda da servis onemlidir.

günde max 5-6 saat çalışacak , kışın veya sonbahardada arada bir kullanırım sıcak üfleme kısmını... şimdi merak ettiğim en az elektrik harcayan kaç btu? ve 5 saatte ne kadar elektrik harcayacağını ortalama olarak tabi nasıl hesaplayabilirz?.. ev kendi evimtaşınma sorunu yok... küçük bi klima almaktansa ufonun vantilotörleirde ilgimi çekiyor...nasıl yapsam bilemedim????? aynı performansı vermz herhalde...

a grubu lisans düzeyidir her yıl olur.
tanıdık millet vekili olmalıdır,
diğer türlü sökmez.

A veya B Her durumda 80+ puan alman gerekir.

hepsini izlemedim ama bu alenen reklam yahu. viral reklam bana göre en basit tanımla bir şeyin reklamını çaktırmadan yapmak. mesela işte en son sevgilisine evlenme teklif eden çocuk vardı. o ülke senin bu ülke benim gezmiş ve hazırladığı videonun bir yerinde "bütün bunları bilmem ne hava yolları sayesinde çok ucuza getirdim" diyordu. al sana viral.

bu değil sanırım ya

www.youtube.com

viral reklam , normal bi vidyo gibi gözükür reklam amacı gütmez gibi gözükür ama marka oralarda bir yerdedir

senin attığın video da çatırt diye adamın gözüne sokuyor :D

linkteki reklam viral değil, videonun başında yeni rakı kadehi gözümüze sokulmasa, sadece gruplar şarkı söylerken yeni rakı logolu kadehler tokuşturulsa, bu viral reklam olur.

batesmotelpro'nun videoları viral reklamlara örnek gösterilebilir.

Mesela...
www.youtube.com

Parti kısaltmaları Türkçenin izin verdiği (evet veriyor) ve keyfimizin istediği şekilde okunur; Me-he-pe yada yaşça daha olgun kitlede me-ha-pe, ce-ha-pe... Buna rağmen A-ke-pe'nin inatla "ak" parti şeklinde okutulmaya çalışılması profesyonel imaj çalışmasına ve viral reklama girer.


Not; Gerici jakoben modernist değilim. Hangi asırda yaşadığımızın ve modernizmin geçen asırda anıtkabire gömüldüğünün farkındayım.

senin ip adresinle subnet mask'in AND islemine tabi tutuluyor, karsi tarafta da ayni islem oluyor, sonuclar ayni cikarsa iki bilgisayar ayni ag uzerinde olmus oluyor. bilgisayarlar ayni ag uzerindeyse birbirleriyle switch benzeri bir alet uzerinden, yoksa router'dan internete cikarak erisiyorlar.
benim ip'm : 192.168.2.40
subnet mask'im : 255.255.255.0 - bit bit yazarsam 11111111.11111111.11111111.00000000'a tekabul eder.
bunlari bit bit AND'ledigimde
192.168.2.0 elde ediyorum. Arkadasim icin de bu durum gecerli ama onun ip'si 192.168.2.135'ti. Demek ki ayni agdayiz, onun ip'si internetteki bir ip degil, lokal agdaki bir ip.
subnet mask'ler agi kuran kisiler taradindan belirlenir, yani adam nasil dizayn ettiyse oyle subnet mask alman gerekiyor. kimine 256 tane bilgisayar yetmez agda, 256x256 icin 255.255.0.0 yapar. kimisi agi bolmek ister 255.255.192.0 yapar, boyle kullanimlari da var.

anladım, internetteki ıp ler neye göre veriliyor peki ?

subnet mask, bir ağdaki bilgisayarların iletişebilmesi için gerekli sınıfı oluşturuyor diyebiliriz. yani subnet mask, IP ile beraber, o ağda toplamda kaç bilgisayar olabildiği ve hangi IP aralığında olursa aynı ağda sayılabileceklerini belirler.

255 olmasının sebebi de IP'lerin ve Subnet maskların oktet sistemi ile yazılmalarından kaynaklanır. oktet 8'erli demek. yani her nokta arasında 8 tane bit olabilir demek. bu da binary olarak düşünürsek:

2^7 2^6 2^5 2^4 2^3 2^2 2^1 2^0

şeklinde yazılmasından oluşur.

2^7 = 128
2^6 = 64
2^5 = 32
2^4 = 16
2^3 = 8
2^2 = 4
2^1 = 2
2^0 = 1 +
----------------
255 eder

o yüzden her nokta arasının alabileceği en yüksek değer 255 dir. ve bu binary sistemde yazılırken örneğin 11111111 şeklinde yazılır ve sen her 2'nin kuvvetinin karşılık geldiği rakamla çarparsın, bu sana değeri verir. eğer bir subnet maskta bir kere 0 kullandıysan, sonrasında hep 0 ile devam etmek zorundasın. dolayısı ile aşağıdaki örnekte olduğu gibi:

11111111.11111111.11110000.00000000 gibi bir subnet mask, karşılıklarındaki 2^x'lerle çarpıldğında bize toplamda:

255.255.240.0 olur.

internetteki IP'ler IANA adlı kuruluşun belirlediği standardlara göre dağıtılır. IANA'yı ve IP sınıflarını araştırırsan detaylı bilgi edinebilirsin.

internetti ip'leri internet servis saglayicilar veriyor, bazi ip gruplari var ki bunlar sadece ic agda kullanilabiliyor: 10.X.X.X , 192.168.X.X ve 172.16.0.0-172.31.255.255 araligi. Bunlar sadece lokal aglarda kullanilabiliyorlar.

Denize olan yakınlık açısından ;

maps.google.com

otobüsten indiğinde sor, basmane meydana kadar servis bırakıyordu yanlış hatırlamıyorsam.
kordon boyu (al birayı otur (yasak mı lan yoksa hala?))
alsancak
kıbrıs şehitleri caddesi
fuar.
aklıma gelenler bunlar.
bana noluyosa izmirde bile değilim.

alsancak'a git işte. bi de basmane'de dikkatli ol gece saatlerinde özellikle.

(bkz: cookie)

gmail hesabın açık mı?

hayır , gmaille ilgisi ne???

gmail oturumunuz açık olarak arama yaparsanız "arama geçmişi" adıyla google gezintilerinizi görür.

Galiba şehrinizde ikisi aynı binayı paylaşıyor.

vandakinde de öyle yazıyor.

herhalde çoğu yerde öğretmenevlerini akşam sanat okullarının yanına/dibine konumlandırıyorlar. benim gördüklerim hep öyleydi, eskişehir'den kütayha'ya, urfa'dan istanbul'a, van'dan antep'e...

anakartın markası ne acaba. onun sitesinde olabilir. harici ses kartı yoksa tabi

intel olması muhtemel anakartın.

intel'in sitesine girip driver dedect yapın.

sonuca ulaşırsınız.

çalışıyo yahu ben kullanıyorum hatta internetten sacma sapan bi siteden indirdim

nerden indirdiniz? bi hatırlasanız... müthişş olacak....

ya o versiyon sorunlarından birkaç forumda daha gördüm. ben 19'u çalıştıramadım 18 çalışıyor.

ideyi bilemem. ama sata'da genelde sorunsuz çalışıyor disk yerine cd bağlamak. bu arada 90 tlye falan usb cdromlar var. onlardan alsanıza. hatta sadece format veya recovery için alıyorsanız usb'den yapın. gerek yok yani cdye.

(bkz: #9259391)
(bkz: #18078284)

Geliyorlar, fakat gelmeden önce haber veriyorlar. Faks ve mail atıp, belirli bir süre zarfında kullandığınız lisansların numaralarını ve faturalarını iletmenizi istiyorlar.

nesil olayı eskiden vardı, kalktı. nesil atlama yoktu ama kim hangi nesildeyse oydu.
çaylak: yazar adayı. 10 tane entry giriyorsun, moderatörler seni değerlendiriyor, uygunsa yazar oluyorsun.

edit: uygunluğu yazarlık için söyledim zaten yahu, nesille ne alakası var.

Uygunluk kriterleri ne... neye göre uygunluk...

nesille uygunluğun alakası yok. sözlüğe ne kadar erken yazar olduysan o kadar düşüktü neslin.

ilk girenler birinci nesil, son alınanlar da 11. nesildi yanılmıyorsam.

çaylak iken yazdıkların görünmez, yazılarının görünmesi için yazar olmayı beklemen lazım, ben bi uçtum geldim yaklaşık 2 yıl bekledim mesela ama artık o kadar beklenmiyo sanırsam, yazar olmak için de sözlükteki yazma kurallarına uyman lazım buna da format denir, yoksa yazar olamazsın, uyman gereken format kurallarını bilmiyorsan linkini verelim.

10.nesilden başlıyorsun, her 500 entryde nesil atlıyorsun.

kınayt gibi.

nseil atlama diye bir olay, ayrıca nesil olayı kalkmadı, şüphesi olan ekşistats'ı kullanabilir, yazar olmak için gerekenler ekşisözlükte mevcut en sağlıklı bilgi oralarda

kurucusu ssg.

author, cem şancı, evet. chip'te yazıp yazmadığını bilmiyorum.

ekşi sözlüğün kurucusu ssg
author, evet cem şancı
chip'te yazan cem şancı evet author olan cem şancı.

author, auothor, cem sanci bunlar hep ayni insanlar panpa ve hepsi de chip'te yaziyor.

Cern Sanci biz gibi yazar, o kadar

ekran klavyesinde dene çalışıyorsa klavyende, çalışmıyorsa sistemde bir sorun var demektir. sorun klavyedeysede güncel driverini indir, büyük ihtimal düzelir

camstudio ile kaydedersin ama ses bozuk olur biraz.

Camstudio ses kaydı yapmıyor bildiğim kadarıyla?? olmassa sesi başka bir programla kayıt etsem mikrofunu hoparlöre dayayarak? sonra senkronize etsem bir şekilde...çokmu ilkel olur???

bildiğim kadarıyla anlatıyorum. mesela websiten var. ona host arıyorsun. iki çeşit server vardır mesela: biri dedicated biri sanal. dedicatedlar bildiğin fiziksel, içinde ram işlemci olan serverlar. ram artır dediğinde host firmasına hakkaten içini açıp ram koyuyolar sanırım ama sanal server alırsan çük güçlü bir makinanın içinde sana server oluşturuyolar. mesela diyelim 16 gb hakkaten rami var. sen diyosun bana 4 gb rami olan sanal server ver. sana 4 gb lik yaratıyor. ram artır dediğinde yazılımsal olarak artırıyor ramini. böylece tek sunucudan 4-5 kişi kendi ölçülerinde yaralanabiliyor

bide bilgisayarda var sanal olayı. hiç denemedim ama işletim sistemlerini deniyebiliyorsun sanırım. kendi bilgisayarının içinde ramini kendin belirlediğin bi bilgisayar daha yaratıyorsun. sanal server gibi.

not: bu dediklerim kulaktan dolma bilgilerdir.

(bkz: virtualbox)
(bkz: vmware)
fiziksel bilgisayar içerisinde sanal bilgisayar oluşturuyorsun, sonra üstüne istediğin işletim sistemini kurup kullanıyorsun falan. Bu işletim sistemi belki sanal bilgisayar olduğunu anlayabilir ama hiç bir şekilde dış dünyayla, asıl bilgisayarla iletişime geçemez istediği gibi. bu güzel bir güvenlik oluşturur ve avantajlarından biridir.

diğeri iste günümüz güçlü bilgisayarları verimli kullanmaktır bak bi nin dediği gibi.

@natnan
dış dünyayla iletişime geçebilirler eğer istersen..
sonuçta çoğu web server sanal artık. çok da mantıklı aslında kurulum konfigürasyon vs derdi yok bir dosyayı bir serverdan diğerine taşıyorsun fiziksel taşınma işlemi hallolmuş oluyor. bildiğin mucize bence ;)

eskiden daha çok yazılım şeklindeydi. donanımsal sanallaştırma çıkınca "virtualization" kelimesi öne çıktı.
şurada genel bir kaynak var: en.wikipedia.org

o kişi sohbette report ettiyse sizi görüşme o kişiyle 24 saat engelleniyor diye bişey var.Öyle bi durum olabilir mi?

hiçkimseyle irtibat yokmuş..çevrimiçi görünüyor ama , yazılamıyor, o da kimseye yazamıyor...

=EĞERSAY(F10:F18;"<7")-EĞERSAY(F10:F18;"<4")

F10:F18'e sen kendi serini seçeceksin.

hmm, kendi kendine baslamak zordur ama basladin mi gerisi gelir. burada benim ders notlarim var www.cs.umbc.edu istersen. bol sans.

öğrenirsin, para verme. ileride işine yaraması ne kadar ciddiye alıp kendini ne kadar geliştirdiğine bağlı.

kullanabileceğiniz iki yöntem var, bu saatte türkçeleştiricek kafam kalmadı, ama gayet basit zaten:
bunda çalıştırdan grup ilke yöneticisi üzerinden gidiyorsunuz:
ask-leo.com

bunda aşağıda bir .reg dosyası var, onu kullanarak düzeltme şansınız var:
windowsxp.mvps.org

real player bi işe yaramıyor mu?

nasıl kullancaz onu ? , işe yarıyormu hakketen ? fizyde çok manyak bi playlist yaptım onu komple çekebilirmiyim acaba teker teker ? IDM indirmiyor...

internet download manager indirir. hangi tarayıcıyı kullanıyorsunuz?

internet explorer kullanıyorum

mozilla download helper

stumble upon - internet kullanıcılarının en beğendiği siteler
ad block - hem manuel hemde otomatik reklam/popup engelleme

foxytunes - media player kontrol paneli
download helper - site içerisinde videoları mp3leri indirir.

Flashgot : toplu linkleri flashget, IDM gibi programlara direk olarak atmaya yarar

FEBE-> gelişmiş yedekleme eklentisi
Autofill Forms-> Sitelerin sizden istediği formları (adınız, mail adresiniz, doğum tarihiniz vb.) otomatik olarak doldurur
AutoPager-> Bir sayfanın sonuna geldiğinizde varsa bir sonraki sayfayı okumakta olduğunuz sayfanın sonuna ekler
Eksimix-> Ekşisözlük için bir kaç geliştirme, ve sağ tık menüsüne ekşi ile ara seçeneği ekler
Textareacache-> Firefox'tayken internet sitelerine yazdığınız şeyleri, mesela entryleri kaydeder, elektrikler gitse, firefox çökse, siz "gönder"e bastığınızda internet gitmiş olsa bile yazdıklarınızı geri getirebilirsiniz.
SmartSearch->Sağ-tık menüsüne ara özellikleri ekler, kendi ara butonlarınızı oluşturabilirsiniz; mesela twitter'da ara,ekşi'de ara,google'da ara
MenuEditor->Sağ tık menüsündeki butonları düzenlemenizi sağlar
FlagFox-> Aslında bulunduğunuz sayfanın host'unun hangi ülkede olduğunu göstermeye yarar ama bundan çok daha fazlasıdır. Araştırın...
BrowserProtect-> Firefox'unuzu "ask.com" gibi izinsiz olarak anasayfanızı,arama sağlayacınızı değiştirecek şeylerden korur
FastestFox-> Firefox'u hızlandırdığını iddaa eder ama asıl hızlandırdığı şeyin sizin surf yapışınız olduğunu düşünüyorum. Çok yararlı bir eklentidir, alıştığınızda gezinme ve araştırma yapma hızını resmen "katlar"
Drag2up-> Bir dosyayı firefox'a "sürükle-bırak" tekniğiyle seçtiğiniz siteye upload edebilmenizi sağlar
FoxyProxy-> Hızlıca proxy değiştirebilmenizi sağlar, ultrasurf ile kullanıldığında muhteşem ötesi olur (127.0.0.1:9666)
FlashGot->indirme yardımcısı, idm ile kullanılması önerilir.
GreaseMonkey-> eklenti eklentisi olarak tanımlayabiliriz.
Stylish-> Sitelerin görüntüsünü istediğiniz gibi değiştirebilmenizi sağlar. Bir çeşit tema yüklemek gibi. Reklamları silmek, yazı tiplerini falan değiştirmek için de kullanılabilir.
about:me-> firefox statlarınıza bakabileceğiniz ilginç bir araç

quickdrag - linkleri ufak bir surukle-birak hareketiyle yeni tabda acmak icin.

QuickDrag : Fareyle kelimeyi sürükle-bırak yapıyorsun, yeni sekmede o kelimeyle google'da arama yapıyor.

edit: :D , farklı özelliğini anlattım silmeyeyim. Ainothia da çok güzel bi özelliğine değinmiş.

Irfanview kullanabilirsin, ya da en basiti Paint'le aç dosyayı; Farklı Kaydet de, alttan formatını değiştir.

paint'ten de yapabilirsin.farklı kaydet.jpg olarak.

duruma bağlı. arada bi muhabbet olduysa eklerim tabi. muhabbet olmadı sadece tanıştıysak eklemem. ikinci kez karşılaşırsak eklerim ama. karmaşık bi algoritmam var.

kendiside benim gibi öğrenciyse eklemem, erkekse hiç eklemem, hoca, işyeri sahibi yada bölümümün devamında işime yarayabilecek mevkiilerde biriyse affetmem aynı gün eklerim.

eklerim... belki muhabbet ilerler... artık herkes herkesi ekliyo lan facebookda. bi de tanışmışsın yani, her türlü ekle derim ben...

abi fb dan ekliyim muhabbeti ilerletiyim diyosan sanki olmaz öyle ya... ama ekle sen... aksi halde hiç olmaz zaten..

bir kisi ile yalnizca bir kez (rakam ile 1) ayni ortamda bulunup tanistiktan sonra ondan hoşlandigina ve hatta aşık olduguna karar verdikten sonra yapilacak en akillica iş onu hemen facebook'ta arkadas olarak eklemektir.

abi seviyosan git ekle bence.

o beni eklemeden ben kimseyi eklemiyorum, ekleyenlerle de cok samimi degilsem kabul etmiyorum.

hayır.

seviyorsan konuş, sonra ekle.

Bence cekinme

ekle ya korkma... sonucta konustunuz madem = taniyorsun = facebook'ta ekleyebilirsin...

malum, facebook arkadasligi bildigimiz arkadaslikla ayni sey degil, uzaktan gormus oldugun kisiyi bile facebook'a ekleyebilirsin...

ben gecen ilk defa dogum gunumu gorunur yaptim (ama gercek tarihi degil, ertesi gunku tarihi girdim) ocakta dogmus adami herkes kutladi mart ayinda... boyle samimiyetsiz bir site iste, korkma, ekle.

ikinci buluşma için açılacak muhabbetlerin, ilgi alanlarının tespiti ve onu daha iyi tanımak için bi profile bakmak elzemdir, eklerim. not olarak henüz chati bi kere bile açmış değilim.

www.yildiz.tv

tam olarak aradığın şeyi bulabileceğini sanmıyorum.

foobar2000'de şarkıları seçip sağ tık menüsünden bulunduğu klasörü açabilirsin. üstelik bu şekilde açtığında sadece playlistte seçtiklerin işaretli oluyor. ikinci bi sağ tıklama yaparak, tekrar seçmekle uğraşmadan kopyalama yapılabilir.

www.piriform.com

Recuva yı biliyorum ama FLASH DİSKTEN kurtarabilmesi lazım ? recuva bellkelerde yada fat dosya sistemlerinde işe yarıyormu?

telefonun hafıza kartından ve harici harddiskimden kurtarmak için kullandım ve faydalı oldu.sizde de işe yarar sanırım.

(git: 216559)

evet başkanlık sistemindeki asıl amaç eyalet sistemini yerleştirmek. eyalet sisteminde de iç işlerinde serbestlik dış işlerde başkente bağımlılık var bildiğim kadarıyla.

Ulan, eğer öyleyse bu düpedüz ülkeyi bölmek işte... yanlışmı anlıyorum acaba,

evet düpedüz bölmek bence de. başkanlık sistemi eyalet sistemi vs. diye konuşanların kim olduklarına bakarsanız, yaptıkları çoğu icraat ve açıklamayla ülkeyi bölmeye çalışan kişiler olduklarını görebilirsiniz.

Birincisi, aklınızda eyalet sistemi ile başkanlık sisteminin bağdaşmasının sebebi ABD örneğidir. Başkanlık sisteminin iyi ve kötü yanları vardır, örneğin katı kuvvetler aykırılığına geçit vermesi temel hak ve özgürlükler açısından oldukça olumluyken aynı unsur rejim krizi gibi bloke olma durumlarına da yol açabilmektedir. Daha birçok teknik yanı var, okuyup araştırın derim.

İkincisi, Türkiye'de 2012 yılında uygulanması beklenen, başkanlık değil, yarı başkanlık rejimidir. Yani günümüzde uygulanmakta olan parlamenter rejimden farklı olarak yürütme organının bir kanadı olan devlet başkanı (cumhurbaşkanı) halk oylaması ile seçilecektir.

Tabii bu sistem Türkiye'de uygulanabilir mi, uygulanırsa neler olabilir, bunda bir art niyet var mıdır tartışılır elbette. Çünkü iyi rejim, kötü rejim diye bir kavram yoktur. Bunlar yalnızca egemenliğin dağıtılması ile ilgili teorilerdir. Rejimin iyi ya da kötü sonuçlar doğurabilecek olması, uygulandığı ülkeye ve şartlarına göre görecelidir.

Daha uzun yazmak isterdim fakat burayı daha fazla işgal etmeyeyim dedim. Belki başka bir zaman.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamanız dileğiyle.

www.cizgi-tagem.org

şu linkteki herşeyi çeksin istiyorum...

firefox down them all eklentisi

abi ben de yarın gidiyorum ama benim bütüüün bu işten anladığım, bizim babalarımızın zamanındaki gibi değil işler. arkadaş habire pizza yemişti mesela, başka birinin yemekleri süperdi falan. ynai gittiğin yere göre değişecek ama öyle emirle tavuk ibiği yedirme olayları (sanırım) artık yok (çok çok boktan bir yer vardır belki, orada belki?)

yemeği alırsın, yemeden tabldotu geri götürürsün. başında biri beklemiyo ye diye yani :)

Dostum 4 çeşit yemek çıkar büyük ihtimal. Yani zaten bir çok yerin yemeğini artık özel şirketler hazırlıyor. Sürekli et çıkması gibi bir durum da yok. Etle birlikte çorba salata pilav veya makarna vs. mutlaka çıkar. Yani etli yemek yemiyorsan bile bunlarla idare edebilirsin. Ama ana yemeklerin hepsi hemen hemen etli çıkar orası ayrı bir konu. Eğer şanslıysan ve iyi bir yere düşersen başka başka ihtimaller de oluşur (Kaşarlı Tost veya Sandviç gibi). Takma kafanı yani belirli süre sonra ortama alışır dışardan da yemek sokarsınız. Sıkıntı yok..

universite mezunumusun ? yanı kısa donem mi uzun mu gidicen bu orda çok onemli bir kriter ?

bir kaç çeşit yemek çıktığı için en azından çorbayla gününü geçirebilirsin ama askeriyede et sürekli bulunan bir şey ve bütün yemeklere neredeyse kıyma konur :) haaa bunun dışında kantin var ama orada da bol seçeneğin yok mesela bizde karışık tost vardı ama kaşarlı tost yoktu mesela :)

Yemekleri almak zorundasınız ama kimse yemediniz diye dövmez. Pilav, makarna, salata, meyve neredeyse her öğünde çıkar. Aklınızda bulunsun, dolabınızda yiyecek ve içecek saklamayın. Yasaktır ve yakalanırsanız ceza alırsınız.

buyuksehirlerden birinde bir kislada yaparsan sorun olmaz idare edersin ama dag basina gidersen hepimizden etobur olursun.

ruyaniz hayrolsun.

e serisine bakın.

7 yıldır mikro kullanıyorum ve programdan çok memnunum. raporlama, stok takibi, işlem girişi vs. pratik bir program. tavsiye ederim. öğrenmesi kolaydır. satış sonrası desteği gayet iyidir. tereddüt etmene gerek yok bence.

4ü de olabilir ammma velakin, 3 ya da 4 ağır basar

sayfanın admini silmiş olması daha büyük ihtimal ama bir moderator sistemi illa ki vardır. yoksa o şikayetler otomatik degerlendirilemez.

adminin silmiş olması daha düşük bir ihtimal başka hakaretlerde vardı... onlara dokunulmamış..Şikayet sisteminde silinmesi için acaba bikaç kişinin şikayet etmesimi gerekiyor...

ben.

spor sonrası tiksindiriyor ona katılıyorum.gün içinde sorun olmuyor ama.

Bunu yapan spor akademisi mezunu bir tanıdığım var. Okurken de içerdi, hoca oldu, hala içiyor.

(bkz: hakan balta)

spordan çıktıktan sonra ayrı bir keyifle içiyorum. Sanırsam bu tiksinmenin büyük bir kısmı psikolojik, yani "spor yaptım şimdi, sigara içip vücudum kirletemem." kıvamında bir bakış açısı olabilir, olmayabilir de.

www.yamaarsivi.org

İçindeki .sis dosyasını at telefona aç sonra düzelecektir.

forbidden diyor .. ayrıca 6300 sis dosyalarını çalıştırmıyor diye biliyorum?

kendilerini halka sunuyorlar işte. gelin hisse senetlerimizi satın alın diyorlar. sen de gidip satın alıyorsun sonra borsada bu hisse senetlerinin değerlerinin artmasını bekliyorsun.

hisse senetlerini satışa çıkarırlar, böylece şirkete kaynak sağlarlar, bunları alanlar da borç vermiş ve yatırım yapmış olur. senetler de piyasada işlem görür.

havadan para kazanmıs oluyorlar panpa.

kendisini satar halk'a. arz eder-sunar. şirketini kağıtlara bölüyor sonra o kağıtları satıyor, en sonunda da o kağıtları geri topluyor gibi düşünürsen anlarsın. amaç kaynak sağlamak, genişlemek, irileşmek, büyümek vb. vs.

NYSE - New York Stock Exchange'de, dunya'nin en buyuk borsalarindan biri, gunde milyarlarca dolarlik aktivite olur dersem anlarsiniz herhalde isin boyutunu.

halka arz etmek demek borçlanmakla alakasızdır. hisse satımı; yeni ortak alımı demektir. hisse sahipleri sermaye getirisine ortak olurlar. borç verenler ise sadece faiz kazanır ve vakti geldiğinde anaparasını geri ister. hissede böyle bir şey yok. şirket bilançolarının sağ (pasif) tarafını ikiye ayırır bu: borçlar ve özsermaye.

diyelim ki sen şirketsin ve nakite ihtiyacın var. Bir şekilde para bulman lazım. bunu 3 şekilde yaparsın
a) kredi alırsın
b) ortak alırsın (ki iyi ortak bulmak oldukça zordur.)
c) şirket hisselerini satışa çıkararak gelir elde edersin. elde ettiğin bu gelirle nakit ihtiyacını karşılar ve yeni yatırımlar yaparsın.büyürsün. Büyürken de şirketin hisselerini satın alan kişilere kar payından (artık sana ortak oldukları için ) belli miktarda dağıtırsın.

teknik olarak virüslü dosyanın işlenir olması gerekiyor. mesela a.exe ye virüs bulaştı, sen a.exe yi çalıştırdığında virüsde çalışır ama genelde virüsler artık kendilerini windows açıldığında otomatik olarak çalıştırabilecek kabiliyette. bunun için önceden şöyle bir yöntem vardı hala kullanılıyormu bilmiyorum. bir diskete virüs programı yükleyip bilgisayar açılırken direk diskten virüs programı açılıyor. işletim sistemi açılmadan tarama yapılıyordu. şimdi ki virüs programlarının muhtemelen vardır o tür olayları. usb flash diske yükleyip yapabilirsin sanırım. hatta şu adresde buldum aviranın varmış:

thepcsecurity.com

hangi exe ye bulaştıını antivürüs programları söyleyebilirmi bize?

yaklaşık 3 yıl önce gitmiştim görüşmeye, türkiye'de ki mağazacılık şartlarından pek uzakta değiller açıkçası. çok iş az maaş.

ben bir ik sitesinden başvurmuştum liseden mezun olduğum sene, görüşmeye çağırmışlardı. sitelerin ciddiye alınmasına istinaden.
üniversiteyi kazandığım için gitmedim, şartları bilmiyorum.

dartyde çalışan bir arkadaşım şöyle değerlendirmişti:
"mediamarkt darty ve teknosa arasında en düşük ücreti teknosa veriyor. daha fazla mesai ile ddaha az maaş alıyorlar. primleri daha az ya da ulaşılamaz hedefler koyuyorlar. çalıışanlarının en az memnun olduğu firma teknosa."
darty içlerinde en iyi imkanı sağlıyordu ama sonra darty de primler için ulaşılamaz heddefler koymaya başladdı ve maaş konusunda da düzenlemeler yaptı.
bahsi geçen sözleşmeler de tazminat ödememek için falandır sanırım. imzalarsanız işi bıraktığnızda tazminat alamazsınız. yani herhalde budur.

cloud computing, bir iş yükünün ağa bağlı bilgisayarlara dağıtılarak iş bölünmesi yapılması gibi bir şey. seti@home projesi vardır belki bilirsin, uzayda yaşam formu aramak için, uydudan toplanan datalar, clientlara dağıtılır ve her bilgisayar kendisine gelen datayı işler

kısaca 100 x lik bir işi tek bilgisayara yüklemek yerine, 100 bilgisayara dağıtarak, süre ve işlem tasarrufu sağlamaktır.

genel olarak şirketler sistemlerini kendi içlerinde değilde network üzerinde, örneğin yazılımın sağlayıcısında yürüttüklerinde buna cloud computing diyorlar.

en.wikipedia.org

örneğin salesforce diye bir crm programı var...

bonjurkesin dediği cloud değil distributed computing. cloud computing ise clientin yani kullanıcının kendi bilgisayarının sadece cloud serverlara bağlanması amacıyla kullanılıp geri kalan tüm işlemlerin bu serverlar tarafından yapılması. bi nevi tam tersi oluyor.

gittiğim ve alınmadığım bir iş görüşmesinden edindiğim bilgiler doğrultusunda; geleceğin bilişime yön veren yazılımsal yapısı.. evet ben bunu anladım.

sertifikasyon sınavı dönemi sona erdi ve artık alınamıyor.

camı açtığınız odada başka bir cam veya kapı açık değilse camın üst kısmından içerdeki hava çıkarken altından soğuk hava girer. eğer sigara dumanı odanın tavanına kadar ulaşabilmişse dışarı çıkan sıcak hava akımına katılır. ama bu sigara dumanının içeri sinmeyeceği anlamına gelmez.

ama yapmayın böyle şeyler. sigara içeceksen çık balkona, soğutma içerisini. yaktığın doğalgaza yazık. israf.