İlk dediğin "erkek neresinden sevilir"e "şurasından" diye cevap yazmak eskiden "soru başlığa cevap entry" gerekçesi ile uçurulma nedeniydi. Güzel günlerdi.
İlk kuruluşu tamamen tanım üzerine ve kutsal bilgi kaynağı olarak kurulmasına rağmen, ilk başta da tanımlar eğlenceli bir şekilde giriliyordu. Örneğin, ilk entry olan pena için "minik plastik garip nesne" de eğlenceli ve diğer sözlüklerde olmayacak bir tanım. Bu bir başladı mı nerede duracağı belli olmuyor. Buradaki ilk büyük dalga 6. nesille geldi. Benim de dahil olduğum grup anket başlıklar açıp doldurunca büyük gürültü olmuştu ve ilk nesillerdeki insanların bir kısmı o zaman terk ettiler. Örneğin, "
gaz girişi olan şarkılar", "
durduk yere adamın amına koyan şarkılar" gibi başlıklar çok büyük tepki almıştı. Hatta entrylerde
anket dolduruyorum muntazaman diye laf sokma entry'leri geliyordu. Tanımdan çok herkesin fikrini beyan etme, içinde tutamadığını böyle süper bir mecraya dökmenin ilk belirtileri bunlar olsa gerek. Tabii bu başlayınca nerede duracağı da bilinmedi. Yönetim bu duruma yumuşak yaklaştı, "Doldursalar ne olacak" dedi. Moderasyon da ilk başta "Tamam, formata uygun oldukça doldursunlar" diyerek anlaştı. Tanım hala esastı, tanıma uygun olarak "... dedirten şey", "... yaptıran şey" gibi kalıplarla her şey yazılabiliyordu. Gözümde çok kutsal bir kalıptır bu, çünkü bir zaman sonra devamı çorap söküğü gibi geldi. Yazdığın şey kişisel bir tanım olsa da, en azından "Sözlüğün felsefesine de saygı duyuyorum" demenin bir göstergesiydi.
Popülerleşme arttıkça da daha fazla insan tanımdan çok en sonunda ulaşabildikleri bir yerde kendilerini ifade etmek için kullandılar. "dedirten" kalıbı ile bol bol dalga geçildi, "Demek istediğini de işte, niye böyle komik şeyler kullanılıyor" denerek bu kalıp kullanılmaz oldu. Moderasyon uçurmalara, silmelere yetişemedi. Daha sonra kuyruğu eritmek için toplu alımlar başladı, örneğin 8 Mart'ta Kadınlar Günü bahanesi ile bekleyen kadınlar sorgusuz sualsiz yazar yapıldı. Onların da bir kısmı ortalığı Kadınlar Kulübü'ne çevirdi. Bu arada, erkekler de boş durmadı. Onlar da kendilerince bir çöplüğe çevirdiler. Buna karşı yönetim "Değişim kaçınılmazdır, illa ki gelecektir. Yeni nesil böyle, biz anlamıyoruz onları. Y nesli iyidir, candır; takılsınlar" dedi. Moderasyon "Ama formata bile uymuyorlar. dedirten bile kullanmıyorlar ağzını kırdıklarım" dedi. En son moderasyon, yönetimin bu kayıtsızlığı karşısında toplu istifa etti.
eksisozluk.comDeğişim kaçınılmazdı ama çok da iyi yönetilemedi.
Gözümde artık terk edilmesi gereken bugündü de, alışkanlıktan terk edemedim sanırım. Bir de Duyuru'ya oradan giriyorum, asıl ondan.
Bu çürümeyi anket başlıkları dolduran biz başlattık, bunda katkım olduğu için özür de diler, günah çıkarırım.
Ne işe yarar? İlk 2-3 yıl entry'leri hala orada. Okursan okursun. Açıkçası debe'ye bile bazen bakamıyorum. Çünkü orada da çok net kural ihlalleri var. Konu önemli değil, siyasi bir başlık olsun. Altında "anandır" yazmış biri ve bu debe'ye girmiş; inanılır gibi değil. Hayır, o görüşten olsam, en hararetli savunucusu olsam "anandır" yazan bir entry'ye şukela verilmesini aklım almıyor. Tanım değil, örnek değil, açıklama değil; sadece üsttekine laf sokma. Hem de formatsız.
(bkz:
bu benim allah belamı vermiş halim zaten)
Son bir madde ile de, bir gün HDP ve diğer gün MHP entry'lerinin debe olması konusuna geleyim. İki partinin de sempatizanı oldukça çok sözlükte. Bir entry'nin debe'ye girmesi için çoook çılgın bir beğeniye ihtiyacı yok. Yani, çok beğeniye ihtiyacı var tabii de, bu uçuk bir rakam değil. Dolayısıyla, iki görüşün de sempatizanı çok olduğundan iki entry'yi aynı gün debe'de bile görebiliyoruz.
Tabii burada çuvaldızı Duyuru moderasyonu olarak kendine de batırmam gerek. Çünkü burada da patlamaların başladığını görüyoruz. Sözlük'ün gittiği yoldan gitmesini istemiyoruz. Bunun için de el birliği ile çalışmak istediğimi (en azından kişisel olarak) ve yapmak istediklerimiz olduğunu bildirmek isterim. Yine kişisel olarak, burayı kişisel eğlencesini abartarak duyuruların altında geyik yapanlardan ve trollerden arındırmak ilk isteğim. Bakalım, nasıl ne edeceğiz? Bir şey edebilecek miyiz?