Giriş
(10)

İşte yine oldu.. Sınırları olmayan karanlığın ortasındayım

Sygr
Daha 2 hafta önce her şey iyi gidiyordu. Şimdi sanki uzay boşluğundayım, elimin altında kendime referans olacak hiçbir şey yok. Sürüklendiğim yeri bilmiyorum bile, her taraf zifir karanlık. Nefes alırken soluduğum şey ağır geliyor artık, içime çektiğimde organlarımı sıkıştırıyor. Verdiğim nefes ejde
Daha 2 hafta önce her şey iyi gidiyordu. Şimdi sanki uzay boşluğundayım, elimin altında kendime referans olacak hiçbir şey yok. Sürüklendiğim yeri bilmiyorum bile, her taraf zifir karanlık. Nefes alırken soluduğum şey ağır geliyor artık, içime çektiğimde organlarımı sıkıştırıyor. Verdiğim nefes ejderhanın ateşi gibi kora çeviriyor her bir yanı.

Ne oluyor, nasıl oluyor bilmiyorum. Hayatımın bazı dönemlerinde tarifini kelimelerle anlatamayacağım bir boşluğun içerisinde buluyorum kendimi. Anlamlandırıp, mantıklı bir çerçeveye sığdıramıyorum bu durumu.

Kısaca mevcut durumumu şöyle özetleyebilirim: İşimi sevmiyorum, beklemediğim bir yerden iş teklifi aldım kabul edersem patronuma vefasızlık yapacağım gibi geliyor. O kadar eğitime gönderdi, bu yüzden aylardır tam verim almadı benden. Hoşuma giden kızı bir yere davet ettim, erkek arkadaşı olduğunu öğrendim. İçim burkuluyor ama unutmak istiyorum. Bir tarafım arada görün diyor. Çok sıkı dostluklarım var. Şimdi bir ihtiyacım var desem hemen yardım etmeye çalışırlar. Hiç yalnız bırakmazlar. Gelin şurada dertleşelim desem hepsi toplaşır. Çeşitli etkinliklere katılıyorum. Maç, sinema, sahne gösterisi.. ilgimi çekiyorsa, zamanı ve fiyatı uygunsa takip etmeye çalışıyorum. Arada puzzle yapıyorum, tamamlayamadığım bir model uçağım var, galiba bitmeyecek. Bazen düşünmek için balık tutmaya gidiyorum. Ağır bir rahatsızlığı iz bırakmadan yenmeyi başardım, arkadaşlarım bilmiyor, ailem sonraları öğrendi. Sorunun değil, çözümün parçası olabiliyorum. Mücadele gücüm var. Çevremde gördüklerime yardım ediyorum.

Kim bilir kimlerin ne dertleri var? Depremzedeler, şehit aileleri, haksızlığa uğrayıp mahkeme mahkeme sürünürken hayatları alt üst olanlar. Sokakta birileri aç, yemek yerken aklıma geliyor bu. Utanıyorum dertlerim var demeye.

Olmuyor, olamıyor. Hep bir şeyler eksik, puzzleın kayıp parçası gibi. Parça tamamlansa tüm resim değişecek sanki.

İşte derdim bu diyemiyorum. Üstüne gidip çözemiyorum, mücadele edemiyorum bu etrafımı saran bilmediğim şeyle. Çamura değil karanlığa saplanmışım. Tutamıyorum etrafımı saran karanlığı, tutup yırtarak çıkamıyorum. Şimdi böyle ama 1-1,5 ay sonra yine eski halime döneceğim ta ki bu boşluğa tekrar yuvarlanana kadar. Bu fasit daire sürüp gidecek.

Şimdi beynime bıçak değmiş gibi kanıyor, boşluğu düşünmekle lanetlenmişim gibi. Ne yapmam gerekli? Karanlığı yırtacak ışığı nasıl yakabilirim?
0
Sygr
(16.11.11)
Bipolar manik durumunun bir örneğini okuyormuşum gibi hissettim, benzer sıkıntıları olup merhem sürmeyen kel olarak bir psikoloğa danışmanızi öneririm çünkü bu bahsettiğim sıkıntı tedavi edilmemiş depresyon sebebiyle başa geliyor, atlattığınız çok önemli sorunun bilinçaltında kalan parçaları veya başka sorunların bastırılmışlığı tetiklemiş olabilir.

Psikolojik destek günümüzde her insana gerekir hale geldi. Malum değişen iletişimle yaşadığımız yüksek farkındalık durumu ve yine bu gelişmişliğin yan etkisi yozlaşmanın varlığı yaşadığımız toplumları asık suratlı hale getirmekte maalesef.
0
lunedor
(16.11.11)
hak-ket-ten güzel yazmışsın.

(bkz: sosyal depresyon) tabanlı (bkz: yeni başlayanlar için depresyon/@compadrito) belirtileri var mı bi baksana.

ama taban kesin var. onu hepimiz biliyoruz zaten.
0
compadrito
(16.11.11)
abi o puzzle'in eksik parçasını aramaya başladıysan yapılacak bir şey yok. kafanı buna sardıracağın vakti sınırlaman lazım. düşünmekle lanetleniyorsun, evet ifade süper.

benim iki taktiğim var bu meseleyle: gün içerisinde o boşluğa ayırdığım vakti bilinçli bir şekilde sınırlıyorum. yatmadan önce ve hemen kalktıktan sonra düşünmemeye özen gösteriyorum.

ikincisi valla son zamanlarda bunu uygulamayı azalttım. nerde akşam orada sabah tadında yaşıyorsan üzerine düşünmüyorsun aynaya bakana kadar. ama zor iş.

en güzeli o boşluğu bilenlerle bir arada durmak sessiz sessiz. ama benim insanlarım da bu şehirde değiller artık.
0
sipsi
(16.11.11)
Yazamıyorum. Kağıda yazamıyorum, hiçbir yere yazamıyorum. Not tutuyorum ama yazamıyorum. Moleskinem var bir tane, sayfalarının dolmasını hasretle bekliyor ama yok. İçimden gelmiyor. Ekşisözlük, facebook, twitter vs. sosyal medyanın hiçbir noktasına izimi bırakacak kelimeleri bir araya getiremiyorum. Sanki harfleri yan yana dizince anlamsızlaşıyor her şey. Sadece değersiz bir kullanıcı adından ibaret varlığım.

Konuşamıyorum da. Teke tek olunca herkesle her muhabbete girebiliyorum, bir meclise girince öyle mi? Benim de fikirlerim oluyor ama söyle(ye)miyorum. Gerek duymuyorum sanki. İzlemekle yetiniyorum. İçime içime konuşuyorum.

Depresyon mu bilmiyorum? Şimdi bir arkadaşıma "bak ben böyle böyle hissediyorum" desem şaka yaptığımı zanneder. "Neler düşünüyorsun sen öyle?" der. Dıştan bakınca yaptıklarım arasında fark yok çünkü. Yine şakalaşıyorum, espri yapıyorum. Yeri geliyor dert dinliyorum, moral verip tavsiyelerde bulunuyorum. Bu fırtına içimde kopuyor. Etrafımı derimin altından sarıyor, dışımda sadece kuru bir deri parçası kalıyor.
0
🌸Sygr
(16.11.11)
yaşınız kaç acaba?
0
azeriturku
(16.11.11)
25 yaşındayım, 26 ya az kaldı.
0
🌸Sygr
(16.11.11)
kendimi okuyormuş gibi oldum. kronik bunalım diyorum ben buna. bu sorunun üstesinden sadece yavaş bir şekilde, zamanla değişen koşulların etkisiyle gelinebileceği kanısındayım. yaşım 22, irritable bowel syndrome gibi sebebi bile bilinmeyen felaket ve maalesef kesin bir tedavisi de olmayan bir illet de cabası. nasıl olacak bilmiyorum ama derdini yaymaya, esnetmeye, arka plana attığın özel bir hobin varsa ortaya çıkarmaya çalış... arada kendini yapmayı çok sevdiğin bir şeyle ödüllendir.
0
kisa bisey olsun istemistim
(16.11.11)
ben olsam işimi değiştirirdim öncelikle. kızın sevgilisi varmış yapcak bişey yok ama en azından işini değiştirme şansın var. 'vefa borcu' senden önemli değil, hele ki bu kadar stres altına sokuyorsa seni...
0
alessea
(16.11.11)
facebook grubu kurarsanız yada toplu terapi gibi bir aktivite olursa bende katılırım.Bana uyan bir çok nokta var.Bende bu periyotlar biraz daha kısa sürmekle birlikte kısmen üstesinden geldiğimi düşünüyorum.Bazen olacağına varır diyorum ama hep bişeylere konsantre olmaya odaklanmaya çalışıyorum.Misal önce işini değiştir,model uçağına yoğunlaş,balığa dostlarınla git bu sefer düşünmek yerine.
0
Abraxass
(16.11.11)
(git: 328832)
0
🌸Sygr
(18.11.11)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.