8 ay sürmüştü. Erasmus dönüşü bürokratik işleri halledip mezuniyeti almam temmuz ortası, işe başlamam mart başı oldu.
İzmir'de iş bulacağım, İstanbul'a gitmeyeceğim diye çok direndim ama en sonunda dayanamayıp 5. Ay civarında İstanbul ilanlarına da başvurmuştum.
Türkiye'nin en büyük tekstil perakende şirketinin genel merkezinde yurtdıșı operasyonlardan sorumlu olarak başlamıştım. Yeni mezun için gayet iyi ve öğretici bir pozisyondu, çalışma ortamını da seviyordum aslında kalabalık, genç ve kafa dengi çalışma arkadaşları falan. Ama çalışma saatleri çok uzuyordu, pandemi öncesi haftada 3 gün banko mesaiye kalıyorduk iş yetişmediği için. Yetişmeyen de genelde rutin operasyonel işler değil, üst yönetimden sürekli istenen birtakım raporlar, kök neden analizleri, iş geliştirme sunumları veya komple sistem değişimi kaynaklı revizeler sebepliydi Şirket kullandığı sistemleri çok hızlı değiştirip adapte olabilmesiyle çok övünürdü ama ağlayarak çalışırdık gece yarılarına kadar.
Pandemiyle birlikte 1. Yılımin dolmasıyla evden çalışmaya geçince İstanbul'daki evin kirasını ödemeye devam ederek Ege'ye ailemin yanına dönünce epey bi keyfim yerine gelmiş motivasyonum artmıştı. Uzaktan çalışmanın çok daha verimli olması sebebiyle pandemi sonrası da lokal çalışma gibi seçenekler olacağından bahsetmeye başladı üst yönetim, herkesin İstanbul'a bağlı kalmasına gerek olmayacak diğer bölgelerdeki ofislere Bağlı olarak seçime bağlı hybrid bir model vs. Hatta yurtdıșı mağazalardan sorumlu olduğumuz için, sorumlu olduğumuz ülkelere göndereceklerini oradan devam edeceğimizi söylediler falan. 2020 yaz ortasına doğru pandemi kaynaklı sis yavaş yavaş kalkmaya başlayınca eski sisteme eninde sonunda döküleceğinin sinyalleri verilmeye başlandı. Artık çalışma saatleri çok daha fazla uzamıştı üstelik, sabah 7.45 te başlayan Mesai için yarım saat öğle yarım saat akşam yemeği haricinde akşam 10'dan önce bilgisayarı kapatamadim hiçbir zaman. Gece 2 ye kadar sarkan mesailer çok sık olmaya başlamıştı ve is yetiştirmek için cumartesi akşamları dahi çalışmaya başlamıştık ekipce. Ailemin evinde, terasta biramı içip rapor hazırlamak çok normal bir rutindi ama İstanbul'a dönme zorunluluğum yok en azından diye ses etmiyordum ki en son evden çalışmaya devam edileceğini ama İstanbul dışında bulunulamayacağını söylediler Temmuz sonu... Bu da benim için bardağı taşıran son damla oldu ve zaten bitmek üzere olan tecilim ve bedelli mi gitsem ikilemimi askerlik şubeye gidip uzun dönem silah altına alınmak istiyorum diyerek noktalamıș oldum.
Askerlik olayını netleştirince bi özgüven geldi ve çoğu kişi İstanbul'a dönmüş olmasına rağmen Allem ettim kallem ettim Eylül'e kadar gitmedim. Eylül'de de 2 hafta gidip evimi vs kapatıp 1 ücretsiz izne ayrıldım askere gidene kadar kafa dinleyeceğim diyerek.
Kasım 2020'de askere gittim, Nisan 2021 sonunda döndüm ve döndükten sonra nihayet İzmir'de yaşamami sağlayan büyük 1 şirkette çalışmaya başladım. Arada nadiren ofise gidiyoruz ama 1 gün full dönüş deseler dahi İzmir'deyim artık en azından.
İstediğim işi yapmıyorum ama mevcut düzende hiçbir iş beni tatmin etmeyecek, malum sebeplerle çok büyük çoğunluğumuz boşa çalışıyoruz gibi 1 durum söz konusu. Bütün bu negatif ambiansa en azından İstanbul'da yaşama zorunluluğu dahil değil diyerek kendimi avutuyorum.
0