bence hiçbirinin tek bir doğru cevabı yok. biyolojik, tarihsel ve türlü ideolojik bağlamlardan beslenerek farklı cevaplar verebilirsiniz. bu sorulara verilecek basit yanıtların sadece avuntulardan öteye geçemeyeceğini düşünüyorum.
belki insanlar toplumsal olarak belli ilişki biçimlerinin içerisine sıkışmış olduklarından aldatmaya daha meyilli oluyor olabilirler. sonuçta insanlık 100 yıl önce doğmadı, her zaman bu toplumsal kurallarla belirlenmş ilişki biçimlerini yaşamadı. belki insan denen varlık biyolojik açıdan doğal olarak farklı yaşam biçimlerine meyilli olabilir.
sevmek-beğenmek, seçimler-dürtüler arasındaki benzerlikler-farklar üzerine düşünebilirsiniz.
ilişkilerin yozlaşması dediğiniz bambaşka bir şey, zaten toplumsal anlamda dünyanın insan olan her yerinde birçok alanda yozlaşma (ya da bozunma) denebilecek şeyler var, doğal olarak ilişkilerde de var. hakim kabul edilen ilişki biçimlerinin kaybı üzerine bir yozlaşmadan bahsedeceksek, ilişki yaşama, eş seçimi ya da aile kurulumu zaten ideolojik bir şey ve sadece sevgi bağıyla yapılmıyor. içine maddi kaygıların, tüketim kültürü baskılarının, kapitalizmin getirdiği düşünme/yaşama biçimlerinin ve gelenek göreneklerin girdiği bir şeyin yozlaşmamasını beklemek hayalperestlik olur diye düşünüyorum.
0