Kendimi yine çoğu zaman olduğu gibi farklı ülkeleri dolaşırken gördüm. Feribotla (ya da büyük bir gemiyle) bir yerlere gidiyormuşum ama hava bayağı bozukmuş, herkes yağmurluklarını giymiş, hava buz gibi, dalgalar yükseliyor, fırtına falan çıkmaz umarım diyorum içimden. Sonra kıyıya yanaşıyor gemi, iniyoruz. Bir süredir konuştuğum bir arkadaş vardı, onun evine gidiyorum. Evi çok beğeniyorum, ufak tefek mütevazı bir ev ama çok güzel, mavinin tonlarında döşenmiş. Bir de o ufak evin bir odasında havuz var, çok şaşırıyorum. Vay anasını diyorum. Sonra bir anda kendimi yine Türkiye’de buluyorum, sevdiğim bir iş arkadaşımın evinde kalıyormuşum bir geceliğine. İş yerine müdür olmuş kadın, benim programımı çok kötü hazırlamış tesadüfen gazeteden öğreniyorum (gazete ne alakaysa) biraz içerliyorum bu duruma. Kadına desem mi demesem mi bilemiyorum. Düşünür dururken yine yağmurda koşturduğumu görüyorum, bu sefer yanımda bir kız var. Benden bayağı ufak bir kız. Tanımıyorum onu. Ayaklarımızda bez ayakkabılar varmış, komple ıslanıyor. Üniversitemin kapısının önlerinde görüyorum kendimi (ki oraya bi 7 yıldır gitmedim).
Öyle yani. Çok enteresan, çok ilgi çekici bir şey görmemişim. Neden yazdım ben de bilmiyorum eheh.
0