inanın
* sidik yarıştırmak için söylemiyorum. inanmak ve sorgulamak birbirlerini dışlayan şeyler.
en azından sizin bahsettiğiniz şekilde inanmak böyle. zaten mesele o. bilimin değişebilmesi bu nedenle önemli. siz falan filan bilgiler ışığında bing bang'e inanabilirsiniz diyelim ki ve bir teori üretebilirsiniz ama bunu kısmen veya tamamen olumsuzlayan verileriniz olduğunda o verileri inkar etmezsiniz. ya teorinizi yeniden yapılandırırsınız ya da rafa kaldırırsınız, geçersizliğine rağmen savunmayı sürdürmezsiniz. kalıcılık iddianız yoktur.
inanış sorgulamanızın sonucunu anca geciktirir ve en kötüsü de yanıltır. zaten cevabını aradığınız sorunun sizin için bir cevabı olması ve buna inanmak, hani "kuvvetle muhtemel bu böyle" bile diyememek sorgulamaya zaten ters.
ve inançlı bir kişi allah'ın varlığını, kurnazın dediği gibi, sorgulayamaz. bunu inanmayanlar değil, kitabınız söylüyor. küfür etmek, kafirlik. işte bu kadar basit.
öte yandan mikroskop altında lamel içindeki örneğe bakarak rüyanızda gördüğünüz yazıyı bulmaya çalışmıyorsunuz. ne varsa not ediyorsunuz. bundan bir anlam çıkarıp çıkaramayacağınızı henüz bilmiyorsunuz. yani hedefi belirleyip ona göre yol düzmüyorsunuz. rasyonel düşünce ile amaca odaklı düşünce, neden ile niyet arasındaki farklardır bunlar.