rutin hayatın, kuralların gerektirdiğini yapmanın, köle gibi yaşamanın insanın yaşamını anlamsızlaştırması, benliğini yok etmesi ve varlığını önemsizleştirmesini böcekleşmekle sembolize ediyor kafka.
eskiden ailesinin işine yaramak dışında kendi için hiçbir sıfatı olmayan, belki de bu yüzden kendini sevemeyen, yaşamını benimseyemeyen insanın evvela kendisinin kendini bir böcek gibi algılaması; bir dönüşüm, söz konusu yaşam tarzı yüzünden gerçekleşmekteyken kişinin buna kendisinin ad koyarak dönüşümü finalize etmesi durumu.
artık bir işe yaramadığı için hiçbir özelliği kalmayan samsa'yı yük olarak görmeye başlayan ailenin samsa'yı reddetmesi ile varlığın teyidine dair son bir umut varsa belki de bunun yok olması: amaçsızlığın, anlamsızlığın yok olmayı getirmesi.
okuduğum zaman bunları düşünmüştüm. ayrıca lisede kitap kulübündeyken okuduğum bir kitaptı ve orada -ki en sevdiğimdi kendisi- ingilizce öğretmenimiz "why, don't you know why he throws those apples? oh my- we have a saying in English: apple of my eye, a phrase often used for one's children, sons, especially" diyerek manzarayı evladın reddi olarak gördüğünü anlatmıştı. şimdi ingilizcede böyle diye almancada da mı böyle bilmiyorum ama eklemek istedim.
0