hayır x 2
ben bu soruyu daha ziyade acımak kelimesini irdeleyecek şekilde ele almak istiyorum. belki bir gün hayata başka bir yerden bakınca şimdiye kadar baktığım yerlerden göremediğim bir şeyi görürüm ve düşüncelerim ile hislerim değişir ancak şu zamana kadar gördüğüm şeyler şunlar:
birisinin bir şeyi yaşamamış olması, o şey yaşanması dilenecek bir şeyse, benim o kişi adına üzülmeme neden olabilir ancak. üzülmek içinde empati içeren bir histir. bu anlamda acımak bana yabancı. her kim ki acıdığını söyler, büyük bunalımları olduğunu ve bunların farkında bile olmadığını düşünür, asıl o zaman o kişiye acırım zira bu kişi kendi aşamadığı problemlerin etkide bulunduğu bir bakış açısıyla kontrol eden değil edilendir ve kafada özgür olmadığı gibi başkalarını da o zihne hapsetmek suretiyle beraber acı çekmek ister. belki hiçbirimiz "tam manasıyla" kafada özgür olamıyoruz ama en azından bunu teslim edecek kadar şuurlu olmaktır yapıcı olan ve zaten hiçbir zaman bu minvalde "tam manasıyla" olamayacak bir şey olabiliyormuşçasına, sen de onu aşmış gibi kendine ve dünyaya yalan söylemeye çalışmak hem gereksiz, hem de sadece kendine değil bu tarz yaklaşımlara bağışıklığı olmayan kimselere de zararlı.
ayrıca bu belirli duruma -bekar olmak/olmamak örneğine- dönersek, güzel denecek bir ilişki yaşamak istenebilecek yegane şey gibi geliyor ve bu durumda "güzel"in içeriği de kişiyi bağlar; yani örneğin her halükarda evlenmiş olmak, şeylere razı gelmek kiminin de belki tercih etmediği bir şey. tercihe saygı duymamak duruma acımaktan ziyade acınacak duruma düşmek gibi geliyor çünkü bana şu duyguyu veriyorlar bu durumda: demek ki senin gibi olmayanlar olmasından bu kadar rahatsızsın. sana giren çıkan ne? demek ki sen kendini başka türlü yaşayanlarca olumsuzlanmış hissederek tahrikin olmadığı bir yerde kendi kendine bir saldırıya geçiyorsun yani savunma mekanizman böyle işliyor. demek ki sen acıyacak biri bulma ihtiyacındasın, kendi kendine büyüklenecek bir şey bulamazsan eksik hissediyorsun. üzüntüden ziyade küçümser şekilde acımaya ben başka bir anlam veremiyorum, kimsin ki başkasının haline bu tarz gerekçelerle acıyorsun? bu durumda o mu aciz, sen mi acizsin? gerçekten acımakla, acımak istemek farklı şeyler. benim küçümseme anlamında acıdığım kimseler kendileri bunu yapmaya çalışanlar; hatta acımıyorum diyeyim direkt küçümsüyorum. bu davranış söz konusu ise aşağı yukarı her durumda böyle oluyor. yoksa yani, ancak empati kaynaklı, saygısını bozmayan şekilde acırım birine. evsiz biri düşün mesela. hiç evsiz yaşamış mıyım ki, bakalım o zaman ben ne yapardım. bunların cevabını bilmeden saygı içermeyen bir acıma nasıl duyabilirim? o zaman ırkçılardan, doğduğu yerle, renkle vs yani kendisinden kaynaklı olmayan vasıflarla övünenlerden farkım ne olur? hayır yani hayatın gerçeğine küçümsemeci bir şekilde acımak nasıl bir şey ki, bana çok mantıksız geliyor bir de.
böyle genel bir görüşüm var sonuçta, dolayısıyla verdiğin spesifik örnek de benim açımdan bu genel görüşümden bağımsız değil.
son olarak, bir insanı tanımaya çalışmadan hakkında fikir edinmeye kalkmak ara ara yaptığım bir hata olmakla birlikte yapmayı onaylamadığım bir şey. üstüne ben bunu yapmaya özellikle çabalıyorsam sorunluyumdur üstelik parazitik bir hal almıştır o sorunuma aradağım çözümlerim. herkesin sorunları var, olabilir, ancak sakıncalı gördüğüm şey o enerji asalaklığı durumu. öyle görüyorum.
0